TAHARET. 2

Taharet'in  Hükümleri 2

Taharet  Kelimesinin  Mânâsı 2

İslâm'ın Nezahet ve Taharete Verdiği Önem.. 2

Kendileriyle  Temizlik  Yapılan  Sular 2


TAHARET

 

Taharet'in  Hükümleri

 

Taharet  Kelimesinin  Mânâsı

 

Lugatta taharet, nezafet ve temizlik demektir. Istılahta taharet, necaset denilen maddî pisliklerden ve hades denilen hükmî ve manevî pislikler­den temizlenmeyi ifade eder. Arapçada tatahhara bi'l-ma (=kirlerden suyla temizlendi) ve tatahhara. min'eî-hased (^kıskançlıktan kurtuldu) de­nir.

Taharet,   şer'an  namazın  kılınmasını  helâl   kılan  veya  onun hükmünde olan bir fiildir. Abdestsiz kimsenin abdest alması, cünüp olan kimsenin  yıkanması,  bedeninde  ve  mekanında  necis  bulunan  bir kimsenin o necaseti izale etmesi gibi fiillerdir.

 

İslâm'ın Nezahet ve Taharete Verdiği Önem

 

İslâm, taharet ve nezafete çok önem vermiştir. Bu durum aşağıdaki örneklerden anlaşılabilir.

a. Namaz için hergün birkaç defa abdest almayı emretmiştir.

Ey inananlar, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı mesnedin ve ayaklarınızı da topuklara kadar (yıkayın). (Mâide/6)

b.  Cinsî münasebetten sonra yıkanmayı emretmiştir. Eğer cünüp iseniz tam temizlenin. (Mâide/6)

Hz. Peygamber de şöyle demiştir:

Her müslümanın haftada bir kere yıkanması, o günde başını ve be­denini yıkaması Allah'ın onun üzerindeki hakkıdır.[1]

c. Tırnakların kesilmesini, dişlerin ve elbiselerin temizlenmesini em­retmiştir. Hz. Peygamber şöyle buyurur:

Beş  şey  fıtrattandır:  Sünnet  olmak,  etek  traşı  olmak,   koltuk altlarındaki kılları temizlemek, tırnakları kesmek ve bıyığı kısaltmak.[2]

Eğer ümmetime zor gelecek olmasaydı, her namazda misvak kullan­mayı emrederdim.[3]

İbare bir diğer rivayette şöyle gelmiştir:

Her abdest alışta (misvak kullanmayı emrederdim).[4]

Allah Teâlâ  'Elbiseni temizle' (Müddessir/4) buyurmuş ve Hz. Peygamber de ashabına şöyle demiştir:

Siz kardeşlerinizin yanma gidiyorsunuz. Elbiselerinizi temizleyin, bi­neklerinizin eğerini düzeltin ki insanlar arasında örnek olasınız.

Allah çirkin sözü ve fiili sevmediği gibi mübalağalı ve zoraki bir şekilde konuşmayı da sevmez.[5]

Allah tevbe edenleri sever, temizlenenleri sever. (Bakara/222)                                                   .

İslâm dini tahareti imanın yansı saymıştır. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Temizlik imanın yarısıdır.[6] Taharet'in  Hikmetleri

İslâm dini, tahareti birçok sebepten ötürü emretmiştir. Bunlardan bazılarını zikredelim.

1.  Taharet fıtratın gereğidir. İnsan fıtraten nezafete meyleder, tabii olarak kirden ve necasetten kaçar. İslâm'ın fıtrat dîni olması hasebiyle ta­hareti ve nezafeti emretmesi çok tabiidir.

2.  Müslümanın kerametini ve izzetini korumak için emretmiştir. İnsanlar tabiaten nezafete meyleder; temiz yerlerde oturmayı sever, pis yerlerden kaçarlar. İslâm da mü'minin izzetini korumakta hassas olduğu için, mü'minlere nezafeti emretmiştir ki insanların arasında temiz ve aziz olsunlar.

3- Sıhhati korumak için emretmiştir. Çünkü nezafet, insanı has­talıklardan koruyan en önemli etkenlerden biridir. Hastalıklar çoğu zaman pislik nedeniyle yayılır. İslâm dini bedenin, yüzün, ellerin, burunun ve ayakların daima temiz tutulmasını ister, çünkü en fazla kirlenen azalar bunlardır. Bu azaları hergün birkaç kere yıkamak, insanı hastalıklardan korur.

4. Kişinin Allah'ın huzurunda temiz ve nezih bir şekilde durması için emretmiştir. Çünkü müslüman namazda Allah'a hitap eder, O'nunla mü-nacaat eder. Bu nedenle hem zahirinin hem de bâtınının temiz olması gerekir. Çünkü Allah, çok tevbe edenleri ve çok temizlenenleri sever. (Bkz. Bakara/222)

 

Kendileriyle  Temizlik  Yapılan  Sular

 

Bu sular yağmur, kar, deniz, nehir, kuyu ve çeşme suları gibi tabii sulardır. Kendisiyle temizlik yapılan suları şu sözle de ifade edebiliriz: Gökten inen ve yerden çıkan sular.

Gökten tertemiz bir su indirdik. (Furkan/48)

Sizi temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, kalplerinizi (birbirine) bağlamak ve ayaklan(mzı) pekiştirmek için üzerinize gök­ten bir su indiriyordu. (Enfai/11)

Bir kişi Hz. Peygamber'e şöyle sordu: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz deniz yolculuğuna çıkıyoruz ve beraberimizde de az bir su götürebiliyoruz. O su ile abdest alsak susuz kahnz. Acaba deniz suyu ile abdest alabilir mi­yiz?' Hz. Peygamber şöyle cevap verdi:

Denizin suyu temiz, ölüsü helâldir[7]

TAHARETİN   ÇEŞİTLERİ

 

Taharet necasetten ve hades'ten olmak üzere iki çeşittir. Necaset'ten  Taharet

Necaset temiz olmayan şeylere verilen isimdir. Şerhan, kan ve sidik gibi namazın sıhhatine mâni olan pisliktir.

 

Bizzat Necis  Olan Şeyler

 

Bizzat kendileri necis olan şeyler çoktur. Biz onların en önemlilerini zikredeceğiz.

1. Hamr (şarap) ve sarhoşluk veren her sıvı madde necistir.

Ey inananlar hamr (şarap), kumar, dikili taşlar, şans okları hep şeytan işi birer pisliktir.

Hz Peygamber de şöyle buyurmuştur.

Sarhoşluk veren herşey hamr'dır, her hamr da haramdır.[1]

2.  Köpek ve domuz.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Birinizin kabından bir köpek su içerse, o kabı biri toprak ve su ile karışık olmak üzere yedi defa yıkasın.[2]

3. Murdar olan hayvan.                                                  .

Murdar olan hayvandan maksat, şer'î bir şekilde kesilmeyen hay­vandır.

 Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, vurul(arak   öldürül)müş,   yukardan   düşmüş,   boynuzlanmış   ve canavar   parçalayarak   ölmüş   olan   hayvanlar   -henüz   canları çıkmadan kesmeniz hariç- dikili taşlar (^putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı.

(ıMâide/3)

Onun haram olması, necis olmasından ötürüdür. Putların adına kesi­len ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanlar da murdardır, necistir ve yenilmeleri haramdır.

 

Leşin  Necasetinden  İstisna  Edilen  Şeyler

 

Üç  şey leşin necasetinden istisna edilmiştir:

a. İnsan ölüsü.

Andolsun biz, Ademoğullarını şerefli kıldık. (îsra/70)

İnsanı şereflendirmenin neticesi, ister ölü, ister diri olsun insanın te­miz olmasıdır.

Nitekim Hz. Peygamber 'Sübhanallah! Mü'min necis olmaz' bu­yurmuştur.[3]                                '                                                 

İbn Abbas 'Müslümanın ölüsü de dirisi de necis olmaz' demiştir, b-c. Balık ve çekirge ölüsü helâldir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Size iki ölü ile iki kan helâl kılındı. İki ölü, balık ile çekirgedir. İki kan ise ciğer ve dalaktır.[4]

4. Akan kan necistir.

İrin de akan kan hükmündedir.

De ki: 'Bana inen vahiyde (Kur'an'da), yiyen bir kimse için yiyeceği şeyden leş, akan kan, necis olan domuz ve Allah'tan başkası adına bir fısk olarak boğazlanan müstesna (sizin haram kıldıklarınızdan) haram edilmiş birşey bulamıyorum. (En'âm/145)

5.  İnsan ve hayvan pisliği necistir.

Bir bedevi mecside küçük abdestini yaptığında, Hz, Peygamber şöyle buyurmuştur:

Onun sidiği üzerine bir kova su dökün![5] Bu hadîs, sidiğin necis olduğuna delâlet eder.

 6. Canlı bir hayvandan kesilen parça da necistir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Canlı bir hayvandan kesilen parça murdar olmuş sayılır.[6] Eti yenen  hayvanların tüyleri  bu haramlık hükmünden  istisna edilmiştir. Nahl sûresinin 80. ayeti buna delâlet eder.

7. Eşek ve benzeri gibi eti yenmeyen hayvanların sütü de necistir.

Zira bu hayvanların sütü de eti gibidir. Eti necis olduğuna göre sütü de necistir.

 

Aynî ve Hükmî Necaset

 

Aynî necaset, gözle görülen bir maddesi olan veya renk ve koku gibi bir sıfatı olan dışkı, sidik ve kan gibi necasetlerdir.

Hükmî necaset ise maddesinden, renginden, kokusundan eser kal­mamış, kuruyup eserinin ortadan kalktığı necasetlerdir. Bunun misali, el­biseye bulaştıktan sonra kuruyan sidiktir.

Mugalleze,   Muhaffefe  ve  Mutavassıta  Necaset

Mugalleze necaset, köpek ve domuzun necasetidir. Bunlarin mugal­leze necaset olduklarının delili onların, diğer necasetler gibi bir defa yıkanmakla temizlenmemeleridir. Onları, biri toprak ve su ile karışık ol­mak üzere yedi defa yıkamak gerekmektedir. Bu husus daha önce köpeğin dokunduğu şeylerin nasıl temizlenmesi gerektiğini bildiren hadîste geçmişti. Köpekten daha pis olan domuz da köpeğe kıyas edilmiştir.

Muhaffefe necaset ise, iki yaşını doldurmamış, sadece süt ile besle­nen çocuğun sidiğidir. Bunun muhaffefe necaset olduğunun delili, üze­rine su serpmenin yeterli olmasıdır. Ancak su, akmayacak ve bütün necaseti kapsayacak şekilde serpilmelidir.[7]

Ümmü Kays, yemek yiyemeyecek kadar küçük olan. oğlunu Hz. Peygamber'e getirdi. Çocuk, Hz. Peygamber'in elbisesine işedi. Hz. Peygamber biraz su getirilmesini istedi. Suyu, sidiğin bulaştığı yere dök­mekle yetindi.

Mutavassıta  necaset,   insan sidiği ile hayvan dışkısı ve kanıdır. Bunlara orta. mânâsına gelen mutavassıta sıfatının verilmesi sudan başka birşeyle temizlenmemelerindendir. Bu necasetin, bir yıkama ile maddesi, kokusu ve rengi giderilirse tekrar tekrar yıkamak vacib değildir.

Enes şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber, def-i hacet için çöle çıktığında ona su götürüyordum, o su ile temizleniyordu'.[8]

Hz. Ali şöyle diyor: "Ben mezisi çok olan bir kişiydim. Bu durumu Hz. Peygamber'e sormaktan utandığım için Mikdad b. Esved'e sormasını söyledim. Hz. Peygamber 'Bu durumdaki kişinin abdest alması yeterlidir' dedi[9]

 

Taharet'in Çeşitleri

 

Daha önce de zikrettiğimiz bir hadîste Abdullah b. Mes'ud şöyle demiştir: "Hz. Peygamber büyük abdestini yaptı. Bana üç taş getirmemi söyledi. İki taş buldum, üçüncü bir taş bulamadığım için bir tezek götür­düm. Hz. Peygamber taşlan aldı 'Bu necistir' diyerek tezeği attı".[10]

Yukarıda zikrettiğimiz hadîsler, bu şeylerin necis ve haram olduk­larına delâlet ederler.  Zikredilmeyen şeyler de zikredilenlere kıyas edilmiştir.

 

Necasetlerden   Temizlenmenin   Keyfiyeti

 

Köpek ve domuz necaseti gibi galiz necasetler, biri toprakla karışık olmak üzere yedi defa su ile yıkamakla temizlenir. Bu necasetlerin aynî veya   hükmî,   elbisede,   bedende   veya   mekânda   olması   hükmü değiştirmez. Böyle olduğunun delili, köpeğin dokunduğu şeyle ilgili olan ve daha önce geçen hadîstir.

Sütten başka birşey yemeyen çocuğun sidiğine hafif necaset denir. Bu necaset, üzerine su dökülmekle temizlenir. Aynî, hükmî, bedende, el­bisede veya mekânda olması hükmü değiştirmez.

İnsan ve hayvan pisliğine 'mutavassıta (orta) necaset' denir. Bu necaset su ile temizlenir. Maddesinin, kokusunun ve renginin ortadan kalkması gerekir.  Bunun da  aynî,  hükmî,  elbisede,  bedende veya mekânda olması hükmü değiştirmez. Ancak kan gibi giderilmesi zor olan bir necasetin renginin kalması zarar vermez.

Köpek ve domuz hariç diğer hayvanların derileri, tabaklanmakla te­miz olur. Tabaklama, üzerinde kaldığı takdirde deriyi çürüten nemin gi­derilmesidir. Bu işlem yakıcı bir kokuya sahip olan bir madde ile yapılır. O madde deriyi öyle bir hale getirir ki suya sokulduğunda derinin kokusu kalmaz ve çürümez. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Deri tabaklandığında temizlenmiş olur.[11]

Tabaklama işlemi yapıldıktan sonra, tabaklamada kullanılan necis ilaçların derinin üzerinden temizlenmesi vacibdir.

 

Affedilen   Necasetler

 

İslâm, temizlik dinidir. Bu nedenle de nerede olursa olsun necasetin giderilmesini ister. Elbisede, mekânda, bedende olan necasetleri, namazın sahih olması için temizlemeyi şart koşmuştur. Aynı zamanda İslâm dini kolaylığı da gözettiği için sıkıntıyı kaldırır. Bundan ötürü yok edilmesi ve sakınılması zor olan bazı necasetleri, zorluk olmasın diye affetmiştir. İslâm'ın affettiği necasetler şunlardır:

1.  Kasden bulaştırılmayan az kan, irin, pire kanı ve sivrisinek pisliği affedilmiştir.

2.  Elbise veya bedene bulaşan sidik sıçramaları, necasetin hangi kısmından olursa olsun affedilmiştir.

3.  Yaralardan çıkan kan ve irinler çok da olsa affedilmiştir. Ancak kendi yaralarından çıkanlar kişinin kendisi için affedilmiştir; başkasına bulaşırsa temizlenmesi gerekir. Ayrıca yaradan çıkan kan ve irin, kasden yaranın üzerine sürülmemelidir. Kendi normal yerinde bırakılmalıdır.

4.  Harman sürmek için geme koşulan hayvanların dışkısı da affe­dilmiştir. Sağım esnasında sütün içine düşen ve sütü bozacak kadar çok olmayan pislikler necis değildir. Bunların sütün içinden çıkarılması yeter­lidir.

5.  Balığın suyu bozmayacak kadar olan pisliği, Mekke hareminin, Medine'nin, Şam'daki Emevî Camii'nin ve benzeri mekanlardaki kuş pislikleri affedilmiştir.  Çünkü bu, sakınılması mümkün olmayan bir husustur.

6.  Çok olmamak şartıyla kasabın elbisesine bulaşan necaset affe­dilmiştir.

7.  Etin üzerinde kalan kan affedilmiştir.

8.  Kusup ağzı pislenen çocuğun, annesinin memesine bulaştırdığı pislik affedilmiştir.

9.  Yollarda insanın üzerine sıçrayan çamur affedilmiştir.

10.  Sinek, bal arısı ve karınca gibi akıcı kanı olan bir hayvan sıvı bir maddeye düşüp ölür ve o sıvıyı bozmazsa, bu o sıvıyı necis yapmaz. Ancak bunlar kasden sıvı maddelerin içine atılmamalıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Birinizin kabına sinek düşerse sineğin tamamını kaba batırıp atsın! Çünkü sineğin kanadının birinde zehir, diğerinde şifa vardır.[12]

Eğer sinek içine düştüğü şeyi necis etseydi, Hz. Peygamber 'onu kaba batır, sonra at' demezdi. Diğer küçük böceklerde sineğe kıyas edilmiştir.

11.  Meyve, peynir ve sirke gibi şeylerin içinde oluşup. dışarıya çıkmadan ölen küçük kurtçuklar da affedilmiştir.

12.  Ateşte yanan necis maddelerden çıkan ve elbiselere isabet eden duman az olursa affedilmiştir. Ateş olmadan çıkan necis şeylerin buharı ise necis değildir.

13.  Tuvaletten ve insanın arkasından çıkan koku necis değildir. Sözgelimi bu kokudan bir torba doldurulup namaz esnasında kişinin yanında bulunsa bile namazın sıhhatine zarar gelmez.

14.  Eti yenmeyen hayvanın elbiseye veya bedene yapışan birkaç kılı affedilmiştir.

15. Farelerin evdeki anbara bıraktıkları dışkı affedilmiştir.

16.  Peynir mayasında kullanılan öd affedilmiştir.

17. Tezekle yakılan tandırda pişirilen ekmek necis değildir.

18. İşkembedeki temizlenmesi zor olan kalıntılar affedilmiştir.

Bu gibi durumlarda genel bir kural vardır ki çıkarılması zor olan birşeyin kalıntısı affedilir. Diğer bir genel kaide de şudur: Eti yenmeyen hayvanın tüyleri bitişikse temizdir. Ayrılır bir halde veya az olursa affedi­lir.

 



[1] Müslim/2003, (İbn Ömer'den)

[2] Müslim/279; Dârekutnî, 1/65

[3]  Buharî/279

[4] İbn Mâce

[5]  Buharî/217; Müslim/284

[6] Hâkim, (Hadîs'in sahih olduğunu söylemiştir).

 

[7]  Buharî/2021; Müslim/287                               -

[8] Buharî/214                                      -                   .                       '

[9] Buharî/176.   (Müslim'in   rivayetinde   'Tenasül   uzvunu   yıkayıp   abdest   almalıdır'

şeklindedir. Müslim/303)

[10] Buharî/155

[11] Müslim/366

 

[12] Buharî/5445, (Ebu Hüreyre'den)

 

 

 



[1] Buharî/856; Müslim/849

[2] Buharî/5550; Müslim/257

[3] Buharî/847; Müslim/252

[4] İmam Ahmed, VI/325

[5] Ebu Dâvtıd/4089

[6] Müslim/223

[7] Ebu Dâvud, Tirmizî, Neseî, İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbel, (Ebu Hüreyre'den). Tirmİzî hasen-sahih olduğunu söylemiştir.