3. BÖLÜM

 

ŞER’İ HÜKÜMLERİ

 

AHKAM-I ŞER'İYYE

 

Fıkıh Usulü'nün konusu, kaynaklardan hükümler çıkarmak için delillerin değerlilik derecelerini beyan etmek ve hüküm çıkarma yollarını izah etmek­tir. Görüldüğü gibi asıl gaye, kaynaklardan çıkardan şer'i hükümlerin sıhhat­li olmasını teminat altına almaktır. Şer'i hükümleri açıklamadan önce şu nok­taları tekrar hatırlatmada fayda vardır:

 

Şeriatın Koyucusu ve Otorite Kaynağı:

 

Daha önce hakimiyet bölümünde izah edildiği gibi, İslâm nizamının ko­yucusu, kullarına şah damarından daha yakın olan, onların kâr ve zararian- kendilerinden daha İyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan, mutlak ege­men Allah Teala'dır. Şeriat-ı garrâ ilahi bir nizamdır ve ilahî vahye dayanmak­tadır. Otoritesini ilahi oluşundan almaktadır. İslâm'da hakimiyyet kayıtsız şart­sız Allah'ındır. Beşeri sistemlerde olduğu gibi, her an için Allah'a muhtaç olan, akşam verdiği kararı sabah değiştirebilecek kadar istikrarsız olan, içinde yaşa­dığı toplumun örf ve adetlerine boyun eğmekten kendisini alamayan, şah­si his ve İhtiraslardan kurtulamayan, aciz kulların değildir. Bu nedenle ka­nun koymaya selahiyetli oian sadece Allah Tealadır. Bu hususta Allah Teala şöyle buyuruyor:

"Hüküm ancak Allah'ındır. O, hakkı haber verir. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır."[1] "... Hüküm, ancak Allah'ındır, O, ancak kendisine ibadet etmenizi emretti. Dosdoğru din, işte budur. Fakat insanların çoğu bilmez­ler. "[2] "... Ama ben, sizi Allah'ın takdir ettiğinden koruyacak güçte deği­lim. Çünkü hüküm, sadece Allah'ındır. Ben Ona güvendim. Güvenenler de yalnız O'na güvensinler, dedi."[3]

"Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların heva ve hevesleri­ne uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer, Allah'ın hükmünden yüz çevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insan­ların çoğu yoldan çıkan fasıklardır."[4]

Allah Teala kendi nizamını bırakıp başka nizamlara başvuranlar hakkın­da da şöyle buyuruyor:

"Sana İndirilen Kur'an'a ve senden önce indirilen kitaplara iman et­tiklerini iddia edenleri görmüyor musun? Onlar tağutun önünde muha­keme olunmak istiyorlar- Halbuki o tağutu reddetmekle emrolunmuşlar-. Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor. "[5]

"Rabbine yemin olsun ki, aralarındaki anlaşmazlıklarda seni hakem seçip, sonra da verdiğin hükme içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamıy­la boyun eğmedikçe İman etmiş olmazlar. "[6]

İlahi ahkamla hüküm vermeyenler hakkında ise şöyle buyuruyor: "... Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmez ise, işte onlar kafirlerin ta ken­dileridir. "[7] "... Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmez ise, işte onlar za­limlerin ta kendileridir."[8] "... Kim Allah'ın indirdiği Üe hükmetmez ise, İşte onlar fasıkların ta kendileridir. "[9]

Bilindiği gibi beşeri kanunların koyucusu insanlardır. Bu İtibarla bunları kısa zamanda değiştirme zorunluluğu hasıl olmuştur. Çünkü bunları koyan kişilerin toplum üzerindeki otoriteleri sarsılınca, artık sözlerinin değeri kal­mamaktadır. İşte bu nedenledir ki, bu gibi zatlara bir kısım uydurma ve sun'i otoriteler isnad edilir ve bu kişiler putlaştırılmaya çalışılır. Tâ ki eski kanun­larda çıkarları olanların menfaatleri zedelenmesin ve layık olmadıkları mev­ki ve makamları ellerinden çıkmasın. Şayet bu konuda ileri sürülen muga­latalar ve laf-u güzaflar fayda vermezse, hemen zora başvurulduğu, yasala­rı himaye etme maskesi altında, bunlara karşı çıkanların sindirilip tekrar oto­ritenin sağlanması istenildiği, bu da başarılamazsa putlaştırılan kişilerin dü­şüncelerini yumuşattıkları hatta bazen de değiştirdikleri görülür. Bunlar, korumak istedikleri düşüncelerin de kendileri gibi insanların düşünceleri ol­duklarını unutuverirler; gözlerini maddi hisler bürür de görmez olurlar.

"Yemin olsun ki Biz, cinlerden ve İnsanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri, vardır ama onunla gerçeği anlamazlar. Göz­leri vardır, ama onlarla hakkı görmezler. Kulakları vardır, ama onlarla doğruyu işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha da sapıktır­lar. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.”[10]

 

 



[1] En'am, 57

[2] Yusuf, 40

[3] Yusuf, 67

[4] Maide, 49

[5] Nisa, 60 

[6] Nisa, 65

[7] Maide, 44

[8] Maide, 45

[9] Maide, 47

[10] A'raf, 10