Fıkıh ve fıkıh usulü
ilimlerinin asıl gayeleri, mükelleflerin İşleri ve davranışlarıyla ilgili olan
şer'i hükümleri tesbittir. Fakat fıkıh usulü ilmi bu
hükümlerin kaynaklarını ve bunları bilme metodlarını
incelerken, Fıkıh İlmi de, fıkıh usulünün çizdiği sınırlar İçinde hükümleri
çıkarmaya yönelir. Bu nedenle hükümlerin ne olduklarını ve kısımlarını bilmek
fıkıh usulüne girmektedir.
Hüküm; şeriatın koyucusunun
mükelleflerin iş ve davranışlarıyla ilgili olan emir ve yasakları veya bir işi
yapıp yapmamada muhayyer bırakması, yahut iki hususun birbirine bağlı olduğunu
bildirmesidir. Emir veya yasak, yahut muhayyerlik bildiren hükümlere teklifi
hükümler; iki hususun birbiriyle irtibatı olduğunu beyan eden hükümlere de vaz'i hükümler adı verilmiştir. Böylece hükümler başlıca
iki kısma ayrılmaktadır,
Bunlar, "namaz
kıl" gibi mükelleften yapması istenen emirler, "yetimin malını
yeme" gibi mükelleften kaçınması istenen yasaklar ve "yemek yemede
serbestsin" gibi mükellefin muhayyer bırakıldığı mubahlardır.
Bunlar ise, teklifi
hükümlerin bağlı oldukları sebebler, şartlar ve bunlara
engel olan mani'lerdir. Mesela, Ramazan orucunun başlangıç ve bitişinin hilalin
görülmesi sebebine bağlı olması, namazın sıhhatinin abdest
şartına bağlı olması ve dinden çıkmanın mirasa engel olması, vaz'i hükümlerdendir.
Cumhur ulema, emir ve
yasakların bağlayıcılık derecelerine göre Teklifi Hükümleri; vacip, mendup, haram, mekruh ve mubah diye beş kısma; Hanefi
alimleri İse, farz, vacip, mendup, haram, tahrimen mekruh, tenzilıen mekruh
ve mubah diye yedi kışıma ayırmışlardır. Biz cumhurun
taksimatını esas alıp Hanefi mezhebine ait olan farkları yeri geldikçe izaha
çalışacağız.