a. Evlenme Zorla Erkeğe Kabul
Ettirilirse;
b. Evlenme Zorla Kadına Kabul Ettirilirse:
Babanın Kızını Cebren Evlendirmesi:
3. Babanın Dul Olan Küçük (Baliğ Olmayan) Kızını Evlendirmesi:
Kadının Evlenmesinde Velinin Yeri:
Cumhur ulemaya göre,
cebren yapılan evlilik hükümsüz, Hanefi mezhebine göre ise geçerlidir.
A. Cumhur
ulemaya göre; evlenme adaylarından biri, rızası olmadığı halde tehdit edilir ve
evlenmeyi kabuJ ettiği zorla söyletilerek
evlendirilîrse, böyle bir akid hükümsüz ve evlilik
geçersizdir. Zira bu hususta Resulullah (sav)den şu
hadis-İ şerifler rivayet edilmektedir:
"Şüphesiz ki
Allah, ümmetimin üzerinden, hatanın, unutmanın ve kendisine zorla yaptırılan
şeylerin sorumluluğunu kaldırmıştır."[1]
Hıdam'ın kızı Hansa'dan şunları
söylediği rivayet edilir: "Hansa dul iken babası onu evlendirmiş. Fakat
Hansa bu evlendirmeye rıza göstermeyerek Ra-sulullah'a başvurmuştur. Resulullah
da nikahını reddetmiştir."[2]
Ebu Hureyre (ra) Resulullah (sav)'m şöyle
buyurduğunu rivayet ediyor: "Dul kadın emri olmadan evlendirilemez. Bekar
kıza izni sorulmadan ev-lendirilemez. Ey Allah'ın Rasulü! Bekar kızın izni nasıldır? Diye sorulunca Resulullah (sav): "Onun izni susmasıdır,"
cevabını vermiştir. "[3]
Abdullah bin Abbas'ın şöyle söylediği rivayet edilmektedir:
"Bir bekar kız Resulullah'a (sav) geldi. Babasının onu istemediği halde biriyle
evlendirdiğini anlattı. Bunun üzerine Resulullah o
kızı (evliliği kabul edip etmemede) serbest bıraktı."[4]
İbn Bureyde babasının şöyle
dediğini rivayet etmektedir: "Bir genç kız Resulullah
(sav) geldi ona: "Babam kardeşinin oğlunun ze-lilliğini gidermek için beni onunla evlendirdi" dedi.
Bunun üzerine Resulullah (kabul edip etmeme) kararını
o genç kıza bıraktı.
Genç kız da şöyle
dedi: "Ben babamın yaptığına razı olmuştum. Fakat ben, bu işler hususunda
babaların elinde bir selahiyet olmadığını, kadınların
bilmelerini istedim."[5]
B. Hanefi
mezhebine göre ise; taraflardan herhangi birine tehdit yapılarak evlenmeyi
kabul ettiği zorla söyletilir ve nikah akdi yapılırsa, böyle bir akid geçerli ve evlilik de sahihtir.
Hanefilere göre,
evlenme, boşanma, köleyi azad etme gibi yapıldıktan
sonra bozulma imkânı bulunmayan sözlü akidler de
ikrahın etkisi yoktur.
Bunlara göre, ikrah -
tam olsun, eksik olsun - bu tür akidlerin geçerli olmasına
engel teşkil etmez. Hanefiler bu görüşlerine delil olarak şunları zikretmişlerdir.
Allah Teala şöyle buyuruyor: "İçinizden
bekarları ve kölelerinizden ve cariyelerinizden salilı
olanları evlendirin.”[6]
Âyet-i celile mutlak surette evlendirmeyi emrediyor, tarafların
azalarıyla kabullenmelerini şart koşmuyor. Bu itibarla, cebredilen kişinin akıllı,
ergenlik çağına ulaşmış ve hür biri olması ve evlenmeyi kabul ettiğini
(zorlama ile de olsa) söylemesi halinde evlenme akdi geçerlidir. Evlenmeyi
kabul ettiğini isteyerek veya istemeyerek söylemesi farksızdır.
Peygamber efendimiz
(sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:
"Üç şey vardır ki
onların ciddisi de ciddidir, şakası da ciddidir. Bunlar evlenmek, boşamak, tam
boşanmamış olan hanımı geri almaktır.”[7]
Diğer bir rivayetle,
"üç şeyle oynamak caiz değildir (şakası yoktur) Bunlar; boşamak, evlenmek
ve köleyi azad etmektir”[8] buyurulmuştur.
Bu rivayette, “tam
boşanmayan hanımı geri almak" yerine "köleyi azad
etmek" zikredilmiştir.
Görüldüğü üzere, bu
hadis-i şerifte şaka ile evlenenin nikahının geçerli olduğu zikredilmektedir.
Tehdit ile evlenmeyi zorla kabul eden kişi de şaka ile evlenene benzemektedir.
Çünkü bunlardan her biri. lisanen evlendiğini
söylemekle ve doğacak sonuca razı olmamakladır. Sonucu istememesi akdin
sıhhatini etkilememekledir. Alimlerin çoğunluğu cumhurun görüşünü benimsemişlerdir.
Biz de bu kanaatteyiz.
Hanefilere göre,
zorlama ile evlenmeyi kabul edenin nikahı sahih sayılmaktadır. Ancak mehrin mikdarı ve tarafların
birbirlerine denk olup olmamaları, (küfü) cebren yapılan nikahın, zorlama
kalktıktan sonra, devam edip etmeyeceğinde etkili olmaktadır.Bu itibarla
erkeğin tehditle evlenmeyi kabul etmesiyle kadının tehditle evlenmeyi kabul
etmesi faraziyeleri ayrı ayrı zikredilmektedir.
Kadın evlenmeye razı
olur da. erkek zorla evlendirilir.se, mehrin miktarına bakılır. Eğer taktir edilen mehir, kadının emsallerine biçilen miktarda veya daha az
ise, evlilik geçerlidir. Erkeğin taktir edilen bu miktarı kadına ödemesi
gerekir. Şayet taktir edilen mehir. kadının
emsallerinin mehrinden daha fazla ise, erkeğin
kadının emsallerinin mehri kadar bir miktarı ödemesi
gerekir.
Erkeğin ödediği mehri zorlayandan alma hakkı yoktur. Çünkü mehrin karşılığını almıştır.
Erkek, kadına denk ve
taktir edilen mehir, kadının emsallerine biçilen mehir kadar veya daha fazla İse. nikah geçerliliğini
korur. Zorlama kalktıktan sonra, artık kadının ayrılıp, ayrılmamayı seçme hakkı
yoktur, evliliği kabullenmek zorundadır.
Erkeğin kadına denk
olmasına rağmen, taktir edilen mehir kadının emsal-lerininkinden daha az ise, bakılır. Eğer erkek mehri tamamlarsa evlilik yine geçerliliğini korur. Kimsenin
bunu bozmaya yetkisi yoktur. Şayet erkek tamamlamazsa evlilik sona erdirilerek
ayrılmalarına karar verilir. Erkeğin mehri
tamamlamamasına rağmen kadın evliliğe razı olursa Ebu
Hanife'ye göre kadının velilerinin ayırma hakkı vardır. Hakime başvurarak kadını boşattırabilirler.
İmam Ebu Yusuf ve Mulıammed'e göre
İse, velilerin, mehrin eksikliği halinde böyle bir
haklan yoktur. Kadının razı olmasıyla nikah
devam eder.
Eğer erkek kadının
dengi değilse hem kadının hem de velilerinin ayrılıp ayrılmamayı seçme haklan
vardır. Kadın razı olsa da velilerinin ayırma hakkı
devam eder.
Bütün bu hallerde,
taraflardan olmayan zorlayana mehir bakımından
herhangi bir sorumluluk yoktur. Çünkü evlenene karşılıksız bir zarar vermiş
değildir.
Bu konuda dikkat
edilmesi gereken bir husus da şudur: Hanefilere göre, zorla yapılan evliliğin
geçerli olabilmesi İçin mecbur edilenin, evlenmeyi kabul ettiğini mutlaka
bildirmesi gerekir. Aksi taktirde icab (teklif) ve
kabul gerçekleşmeyeceğinden nikah akdi gerçekleşmiş olamaz.[9]
İşte bu nedenledir ki,
daha sonra da beyan edileceği gibi, Hanefiler, babanın, rızası olmayan bekar
kızını zorla evlendirmesini geçersiz saymışlardır. Bunlara göre cebren de olsa
mutlaka izin gerekir.
1. Babanın
ergenlik çağına eren dul kızını evlendirmesi: Alimler, babanın böyle bir
durumda kızın iznini almasının gerekliliği hakkında ittifak etmişlerdir. Bütün
alimler herhangi bir babanın baliğ olan dul kızından evlenmeyi kabul ettiğine
dair açıkça izin almadan onu evlendiremeyeceğini, aksi taktirde nikahın
geçersiz sayılacağını söylemişler ve delil olarak şu hadis-i şeritleri zikretmişlerdir:
"Hidam'm kızı Hansa, dul iken babası onu
evlendirmiş fakat Hansa bu evlendirmeye rıza göstermeyerek Resulullah'a
başvurmuştur. Rasulul-lah
da nikahını reddetmiştir."[10] Resulullah aşağıda zikredilen hadislerde şöyle buyuruyor:
"Dul kadına emri sorulmadan evlendirilemez.”[11]
"Dul kadın için
velinin elinde bir selahiyet yoktur."[12]
"Dul kadın
kararını kendisi açıklar."[13]
"Dul kadın için
kendisi, velisinden daha evladır. Bekar kızdan ise izni sorulur. Onun izni,
susmasıdır."[14]
2. Babanın
baliğe olan (ergenlik çağına eren) bekar kızını evlendirmesi:
Alimler, bir babanın
akil ve baliğ olan bekar kızını izni olmadan evlendirip evlendiremeyeceği
hususunda ihtilaf etmişlerdir:
a.
Hanefi'lerden, Evzai, Sevri
ve diğer bazı alimlere göre bir baba baliğ olan dul kızın iznini almadan onu
evlendiremeyeceği gibi, baliğ olan bekar kızının da İznini almadan onu da
evlendiremez.
Bu gruptan olan
alimlerin delilleri şunlardır:
Abdullah bin Abbas'ın şöyle söylediği rivayet ediliyor: ''Bir bekar kız Ra~ sulullah'a (sav) geldi.
Babasının onu istemediği halde bir kişi ile evlendirdiğini Rasuluilah'a
anlattı. Bunun üzerine Resulullah o kızı (evliliği
kabul edip etmemede) serbest bıraktı."[15]
İbni Bureyde babasının şöyle
söylediğini rivayet etmektedir: "Bir genç kız Rasuluilah'a
(sav) geldi. Ona: "Babam, kardeşinin oğlunun acizliğini gidermek için
beni onunla evlendirdi" dedi. Bunun üzerine Resulullah
(sav) (kabul edip etmeme) kararını o genç kıza bıraktı. Genç kız da şöyle
dedi: "Ben babamın yaptığına razı olmuştum. Fakat ben, bu işler hususunda
babaların elinde bir selahiyet olmadığını,
kadınların bilmelerini istedim."[16]
Ebu Hureyre (ra) Rasulullah'ın şöyle
buyurduğunu rivayet ediyor: "Dul kadının emri alınmadan evlendirilemez.
Bekar kızaan izni sorulmadan evlen-dirilemez. Ey Allah'ın
Rasulü! Bekar kızın izni nasıldır? diye sorulunca Resulullah: "Onun izni susmasıdır" buyurmuştur.[17]
Ancak Hanelilere göre
zorla alınan izin geçerlidir. Baliğ ve bekar kızdan cebren izin alan baba onu eviendirebilir.
b. İmam
Şafii, İmam Malik, bir rivayete göre İmam Ahmed bin Hanbel'in katıldığı diğer bir kısım âlimlere göre ise bir
baba baliğ olmuş bekar kızını iznini almadan cebren eviendirebilir,
kızının rızası olmasa da nikah sahihtir. Bunlar görüşlerine delil olarak
şunları zikretmişlerdir:
Hadis-i şeriflerde;
bekar ve baliğe (ergen) kızın babası tarafından evlendirildiği taktirde
izninin alınması, nikah akdinin sıhhati İçin değil, kızın gönlünün hoşnud edilmesi için istenilmektedir. Nitekim Peygamber
efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde: "Kadınları, kızları hakkında
emir sahibi yapın"[18] buyurmuştur.
Kadınların emir sahibi olmadıkları muhakkaktır. Peygamber efendimiz, annelerin
gönlünü hoşnut etmek için böyle buyurmuştur. Bekar kızın izninin alınmasında da
durum böyledir.
Peygamber efendimiz
bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: "Dul kadın için kendisi,
velisinden daha evladır. Bekar kızdan ise, izni sorulur. Onun izni
susmasıdır."[19]
Hadis-i şerifte:
"Dul kadının kendisi hakkındaki kararının velisinin kararından daha evla
olacağı" zikrediliyor. Bekar kız için böyle bir şey zikredilmiyor, sadece
izninin sorulacağı belirtiliyor. Bundan da anlaşılıyor ki, "Bekar ve
baliğ kız için velisinin kararı kendisininkinden daha evladır." O halde
veli, izinsiz eviendirebilir.
Diğer yandan
hadislerde İzni İstenilen bekar kızdan maksad bakire
olan yetim kızdır. Nitekim bazı rivayetlerde "'bakire kız" yerine
"yetim kız" zikredilmiştir. Şu hadisler bu türdendir.
Abdullah bin Abbas'dan Resulullah'ın şöyle
buyurduğu rivayet edilir: "Dul kadın için velinin elinde bir selahiyet yoktur. Yetim kızın ise emri sorulur. Onun
susması kabul etmesidir.”[20]
Ebu Hureyre'den Rasululiah'm şöyle buyurduğu rivayet edilir:
'Yetim kızdan kendisi
hakkında ne emredeceği sorulur. Eğer susarsa susması onun iznidir. Şayet
diretirse artık onun aleyhine bir cevaz yoktur.”[21]
a. İmam Ebu Hanife, İmam Malik, bir
rivayete göre İmam Ahmed ve bunlara katılan bir
kısım alimler: "Bir babanın dul ve küçük olan kızım iznini sormadan
evlendirebileceğini, çünkü, küçüğün İznine itibar edilemeyeceğini"
söylemişlerdir.
b. İmam Şafii, bir rivayete göre İmam Ahmed ve onlara katılan diğer bir kısım alimler ise,
babanın dul ve küçük olan kızını, ergenlik çağına erinceye kadar evlendiremeyeceğini
söylemişlerdir. Ergenlik çağına gelince de baba kızını ancak rızasıyla eviendirebilir. Bunlar görüşlerini delil olarak yukarıda
zikredilen şu hadis-i şeritleri zikretmişlerdir:
Abdullah bin Abbas'dan Rasuİullah'ın şöyle
buyurduğu rivayet edilmektedir: "Dul kadın için velinin elinde bir selahiyet yoktur. Yetim kızın ise emri sorulur. Onun
susması kabul etmesidir. "[22]
Hadİs-i şerifte büyük küçük ayırımı yapılmaksızın dul
kadının serbest olduğu bildirilmektedir. Diğer bir hadisle Peygamber efendimiz
şöyle buyuruyor:
"Dul kadın,
kararını kendisi açıklar. Bekar kızın rızası ise, susmasıdır.”[23]
Bu hadiste de dul
kadının büyük veya küçük oluşu arasında bir ayrım yapılmamaktadır.
4. Babanın
bekar olan küçük kızını evlendirmesi: Babanın, bekar olan küçük kızını, iznini
sormadan evlendirebileceği aümlerce ittifak edilen
bir konudur. Çünkü bu hususta Hz. Aişc (ra) şöyle buyuruyor:
"Ben, altı yaşında iken Resulullah beni
nikahladı. Ben dokuz yaşında iken de benimle zifafa girdi.”[24]
Hülasa mezheblere göre bir babanın kızım cebren evlendirmesi şu
şekilde özetlenebilir:
a. Hane filere göre; bir baba ergenlik çağına ermiş dul veya bekar
kızını evlendirirken mutlaka kızının iznini alması gerekir. Bu izni cebren dahi
sağlasa yeterlidir. Aksi taktirde nikah sahih olmaz. Ancak dul ise iznini
açıkça belirtmelidir. Bekarın susması da yeterlidir.
Buna mukabil bir
babanın ergenlik çağına ermemiş dul veya bakire kızını evlendirmesi halinde
kızından izin alması gerekmez. Ancak babanın haricinde herhangi bir velinin
evlendirmesi halinde, kız baliğ olunca evliliği kabul edip etmemede serbesllir.
b. Şafilere göre; bir baba: Ergenlik çağına ermiş dul kızını iznini almadan
evlendiremez.
Ergenlik çağına
ermemiş dul kızını ise baliğ oluncaya kadar evlendiremez. Baliğ olduktan sonra
iznini alarak cvlendirebilir.
Buna mukabil, bir baba
bekar olan büyük veya küçük kızını izinsiz olarak evlendirebilir. Kızın razı
olmaması nikahın sıhhatine halel vermez.
Kızın babası yoksa,
babası tarafından dedeleri, babasının veya dedesinin vekilleri de ayni yetkiye sahibtir.
Şafii mezhebine göre,
baba ve benzerlerinin böyle bir yetkiye sahib olabilmeleri
için, kızla bunlar arasında açık bir düşmanlığın bulunmaması, kızın kendisiyle
denk olan biriyle evlendirilmesi, kıza emsallerine taktir edilen miktarda mehir biçilmesi ve kızla evlenen kocanın mehri ödeyecek bir güçte olması şartları aranmaktadır.[25]
e. Hanbeli mezhebine göre, bir baba: Ergenlik çağma eren dul
kızını iznini almadan evlendiremez.
Küçük olan kızını ise,
evlendirebilip evlendiremeyeceği hakkında İmam Ahmed'den
iki görüş nakledilmektedir; Bîrine göre izinsiz evlendireceği, diğerine göre
ise evlendiremeyeceği zikredilmektedir.
Bir babanın ergenlik
çağına eren bakire kızını izni olmadan evlendirebilip evlendiremeyeceği de bu mezhebte ihtilaflıdır. Bir rivayete göre evlendirebilir,
diğerine göre ise evlendiremez. İmam Ahmed'e göre bir
baba, bekar olan küçük kızını, izne ihtiyaç hissetmeden, evlendirebilir.
Hanbeli mezhebine göre kızını İzinsiz evlendirme yetkisi
sadece babaya tanınmaktadır. Dedenin böyle bir hakkı yoktur.[26]
d. Maliki
mezhebine göre; bir baba: Ergenlik çağına eren dul kızını izinsiz
evlendiremez. Aksi taktirde nikah batıldır. Buna mukabil bir baba, baliğ olan
bekar kızını izinsiz olarak evlendirebilir. Kızın razı olmaması nikahı etkilemez.
Maliki mezhebine göre
bir baba küçük olan dul veya bakire kızını da iznine ihtiyaç olmadan
evlendirebilir.
Bazı alimler, erkek
bir veli olmadan nikahın sahih olmayacağını, diğer bir kısım alimlerse erkek
veli olmasa ela nikahın sahih olacağını söylemişlerdir.
1. İmam
Şafii, İmam Ahmed ve İmam Malik'e göre, evlenen bir
kadın İçin mutlaka erkek velisinin bulunması gereklidir. Aksi taktirde nikah
sahih değildir. Bunlara göre bir kadın kendi kendini evlendiremez. Başka bir
kadını evlendiremez. Velisinin dışında başka birini vekil tayin edemez.
Velinin izni olmadıkça nikah batıldır. Sahabelerden Hz.
Ömer. Hz. Ali, Abdullah bin Abbas,
1-bu Hureyre'nin ve tabiilerden Said
bin el-Müscyyeb, Hasan-ı Basri,
Şureyh el-Kadi, İbrahim en-Nehai, Ömer bin Abdülaziz ve benzeri bir kısım alimlerin
de bu görüşte oldukları zikredilmekledir.[27]
Bu görüşte olan
alimler delil olarak şu âyet ve hadisleri zikretmişlerdir:
Allah Teala şöyle buyuruyor:
"Allah'ın onların
bir sınıfını diğerinden üstün kılmasından ve erkeklerin mallarından
harcamalarından dolayı, erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler."[28]
Âyette erkeklerin
hakimiyetinden bahsedilmekledir.
Allah Teala diğer bir âyeti celilede
şöyle buyuruyor:
"Kadınları
boşadığınızda, İddetlerinİ tamamlayınca, karı koca
aralarında iyilikte anlaşmışlarsa, kadınların kocalarıyla tekrar evlenmesine
mani olmayın."[29]
Âyet-i celilede kadınların evlenmelerine engel olunmaması
emrediliyor. Bu da velinin şart olduğunun delilidir. Çünkü velisiz bir evlilik sözkonusu olsaydı kadınların evlenmelerine mani
olunmamasını emretmeye İhtiyaç kalmazdı. Peygamber efendimiz de bu hususta
şöyle buyuruyor:
"Velisiz hiçbir
nikah olmaz."[30]
"Herhangi bir
kadın velisinin izni olmadan evlendirilirse onun nikahı batıldır. Onun nikahı
batıldır. Onun nikahı batıldır. Buna rağmen erkek, onunla zifafa girerse,
kadının iffet mahallini helal saydığı için kadın meh-ri hak etmiştir. Eğer anlaşamazlarsa, bilsinler ki velisi
olmayanın velisi, halifedir."[31]
Yine Resulullah bir başka hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:
"Kadın kadını
evlendiremez. Kadın kendisini de evlendiremez. Ancak zina eden bir kadın kendi
kendini evlendirmeye girişir."[32]
2. Hanefi
mezhebine mensup olan alimlere göre ise akil ve baliğ olan bir kadını kısıtlı
(mahcur) olmadıkça veîisiz evlenebilir. Böyle bîr
kadın kendisini evlendirebileceğt gibi başkasını da
evlendirebilir. Hem vekil olup hem de vekalet verebilir. Bunlar delii olarak şunları zikretmişlerdir:
Allah Teala şöyle buyuruyor:
"Kadınları boşadığınızda,
iddetlerini tamamlayınca karı koca aralarında
iyilikle anlaşmışlarsa kadınların kocalarıyla tekrar evlenmelerine mani
olmayın."[33]
Allah Teala bu âyet-i celilede evlenme
işini kadınlara isnad etmekte ve evlenmelerine mani
olunmamasını emretmektedir. Bu da onların kendi kendilerini ve başkalarını,
evlendirebileceklerini gösterir.
Diğer yandan kadınlar,
mali haklarında tasarruf etme yetkisine sahiptirler. Evlenme de bunların özlük
haklarıdır. Bu haklarında da tasarruf hakkına sahiptirler. Velinin iznini
beyan eden hadisler, onun gönlünü hoşnut etmek İçin zikredilmişlerdir. Bir
şart olduğunu beyan için değildir.[34]
[1] İbn Mâce,
Kil. Talak, bab: 16. hn.
2043. 2045; Mecmâ' uz-Zeuaid,
c. V, sh. 250. Bu hndisin
senetlerinden birinde Ebu Bekir el-Huzeli bulunuyor. Bu adamın zayıf biri olduğu hususunda
ittifak vardır. Ta benin i de bu hadisi rivayet etmiştir. O'nun rivayet ettiği
senette de Yezid bin Rabi;ı
adlı ravi zayıftır. Bu hadisin başka bir senedinde
de Muhanınıed bin cl-Musaffa
mevruttur. Bazı alimler, onun hakkında zarar vermeyecek şeyler konuşmuşlardır.
Bu hadisin senedinin kopuk olduğu bir rivayette zikredilmektedir. Bkz. (Mecmâ' uz-Zeuaid, c.VI, sh. 250, ayrıca Haşiyetu İbn Mâce,
Kit. Talak, bab: 16)
[2] Buharı, Kit. Nikah, bab: 42, (Metin Buharının bu bölümüne aittir) Kit. İkrah, bab: 3;EbûDâvûd, Kit. Nikah, bab: 26. hn. 2101: İbn Mâce, Kit.
Nikah, bab:'12, hn. 1873; Nesei, Kit. Nikah bab: 35; Muvatta, Kit. Nikah bab: 25: Darimi, Kit. Nikah, bab: 14; Hattabi. bu hadisin
senedinin hasen olduğunu ve kopuk olmadığını
söylemiştir.
[3] Buhârî, Kit.
Nikah, bab: 41, (Metin buna aittir) Kit. Hiyel, bab:
11; Nesei, Kit. Nikah, bab: 34; Ebû Dâuûd,
Kit. Nikah, bab: 24, hn. 2092; İbn Mâce,
Kit. Nikah, bab: 11, hn. 1871; Müslim, Kit. Nikah, bab: 64, hn. 1419); Tirmizi, Kit. Nikah, bab: 18, hn. 110*7; Tirmizi: "Bu hadisi rivâyeı
ettikten sonra şunları söylemiştir: "Bu konuda, Ebu
Hureyre ile birlikle Hz.
Ömer'den, İbn Abbas'dan, Aişe'den, Urs bin Ami-re'den de hadis rivayet
edilmiştir. Bu hadis hasen ve sahihtir. İlim erbabı,
bununla amel etmişlerdir. Bu hadise göre, dul kadınla İstişare edilmeden
evlendirilemez. Şayet babası onun izni olmadan evlendirir de kadın da buna rıza
göstemıezse nikah bütün alimlere göre bozulmuş
olur." (Bkz. son kaynak)
[4] Ebû Dâvûd,
Kit. Nikah, bab: 25. hn. 2096; İbn Mâce.
Kit. Nikah, bab: 1, hn. 1875; Hattabi, Ebû Davud'un bu hadisin nıürsel olduğunu söylediğini zikretmektedir. (Bkz. Birinci kaynağın haşiyesine)
[5] İbn Mâce,
Kir. Nikah, bab: 12, hn.
1874; Nesei, Kit. Nikah, bab: 36. Bu hadisin senedinin sağlam olduğu
söylenilmiştir. (Bkz. Haşiyetu
İbn Mâce, Bab: 12)
[6] Nur, 32
[7] îbn Mâce,
Kit. Talak, bab: 13, hn. 2039; Ebû Dâvûd,
Kit. Talak, bab: 9, hn. 2194; Tirmizi, Kit. Talak, bab: 9, hn. 1184; Darekutni, c. IV, sh. 1; Tirmizi, bu hadisin "hasen ve garib" olduğunu
söylemiştir. DârakutnTnin hadislerine yorum yapan Muhanınıed Şemsul Hak İse,
"Bu hadisin senedinde Abdurrahman bin Habib bin Ed-rek'in
bulunduğunu bunun hakkında konuşulduğunu, Neseİ'nin
buna "hadisi reddedilen biridir" dediğini başkalarının ise güvenilir
olduğunu söylediklerini ve bu itibarla iyi biri olduğunu" söylemiştir. (Bkz. Dârakutnî haşiyesi, c. IV, sh. 219) Şevkani de Abdurrahman bin Habib hakkında
aynı şeyleri söylemektedir. (Bkz. Ney-lu'1-Evtar, c. VI, sh. 264, el-Babi el-Halebi, Kahire baskısı)
[8] Mecma' ez-Zevaid, c. IV, sh. 385- llcysenıi bu hadisi rivayet ettikten sonra, ""Bunu
Taberani rivayet etmiştir. Rnvileri
içinde İbn Lehin bulunmaktadır Bu da hadisi hasen olan bindir. Diğer raviler
ise sağlamdır" demiştir; Neylu'l-Evtar, c VI sh. 264
[9] Hanefi mezhebi için bkz. Bedayiu's-Senaİ, c. IX, sh. 4500-4501
[10] Buhârî, Kit.
Nikah, bab: 24, Kit. îknıh. bal): 3; EbâDâuüd, Kil.
Nikah, bab: 26, hn. 2101; İbn Mâce, Kit.
Nikah, hnb: 12. im. 1873; Nesei,
Kit. Nikah, bab: 35; Muuat-ta, Kit. Nikah, bab: 25: Dariıni, Kir. Nikah, bab: 14
[11] Buharı, Kit. Nikah, bab: 41, Kit. Hiyel,
bab: 11: Nesei, Kit. Nikah, bab: 34; Ebâ Dâvûd, Kit.
Nikah, bab: 24, hn. 2(192; İbn-Mâce, Kıt. Nikah, bab: 11, hn. 1871; Müslim, Kit. Nikah, bab: 64, hn. 1419; Tirmizi, Kit, Nikah, bab: 18, hn. 3107;
[12] EbûDâvûd, Kit. Nİkah bab:
26, hn. 2100; Nesei, Kit. Nikah, bab: 31.
[13] İbn Mâce,
Kit. Nikah, bab: 11, hn. 1872; Müsned, İmam Ahmed, c. IV, sh. 192; Bu hadisin
ravilerinin güvenilir oldukları, fakat hadisin
senedinde kopukluk bulunduğu, bununla beraber bu hadisin benzerleriyle takviye
edildiği söylenmiştir. (Bkz. İbn
Mâce Haşiyesi, c. 1, sh.
602)
[14] Müslim, Kit. Nikah, bab: 66, 67, 68. hn. 1421; Ebâ Dâuûd, Kit.
Nikah, bab: 26, hn. 2098; İbn Mâce, Kil. Nikah, bnb: 11, hn. 1870; Nesei, Kil. Nikah, bab: 32; Müsned, İmanı Ahıiıed, r. I, slı. 219, 334; Tirmizi, Kit. Nikah, bab: 18, hn. 1108.
[15] EbûDâvûd, Kit. Nikah, bab: 25, hn. 2092; İbnMâce, Kit. Nikah, bab: 12. hn. 1875
[16] İbn Mâce,
Kit. Nikah, bab: 12, hn. 1874; Nesei, Kit. Nikah, bab. 36.
[17] Buhâri Kit.
Nikah, bab: 41, Kit. Hiyel, bab: 11; Nesei, Kit. Nikah, bab: 34; Ebû Dâvûd,
Kit. Nikah, bab: 24, hn. 2092; Müslim, Kit. Nikah, bab: 64, hn. 1419; Tirmizi, Kit. Nikah, bab: 18. hn. 1107; İbn Mâce, Kit.
Nikah bab:
11, hn: 1871;
[18] Ebû Dâvûd,
Kit. Nikah, bab. 24, hn. 2095
[19] Müslim, Kit. Nikah, bab: 66, 67. 68. hn. 1421; Ebû Dâuûd, Kit.
Nikah, bab: 26. hn. 2098; İbn Mâce, Kit.
Nikah, bab: 11, hn. 1870; Nesei, Kit. Nikah, bab: 32; Müsned, İmam Ahmed, c. I, sh. 219, 334; Tirmizi, Kit. Nikah, bab: 18, hn. 1108
[20] Ebû Dâuûd,
Kit. Nikah, bab: 26, hn. 2100; Nesei, Kit. Nikah, bab: 31
[21] Tirmizi, Kit.
Nikah, bab: 19, hn. 1109; Ebâ Dâuûd, Kit.
Nİkah, bab: 24, hn. 2093; Tirmizi, bu hadisin hasen olduğunu, ilim erbabının yetim kızın
evlendirilmesinde İhtilaf ettiklerini söylemiş ve görüşleri özetlemiştir.
[22] EbûDâvud, Kit. Nikah, bab: 26, hn. 2100; Nesei, Kit. Nikah, bab: 31
[23] İbnMâce, Kit.
Nikah, bab: 11, hn. 1872; Mii&ned, İmanı Alımed. c. IV, sh. 192
[24] Buhârî, Kit.
Nikah, b:ıb: 38, 39; Müslim, Kit.
Nikah, bab: 69, 70. hn.
1422; îbnMâce, Kit. Nikah, bab: 13, hn. 1876; Nesei, Kit. Nikah, bab: 29
[25] Bkz. Muğni'l-Muhtac, c. 111, sh. 147-149
[26] Bkz. İbni
Kudame, el-Muğm, c. VI, sh. 487-488
[27] Bkz. Tirmizi,
Kit. Nikah, bab: 14, lın. 1101
[28] Nisa, 34
[29] Bakara, 232
[30] EbûDâvûd, Kit. Nikah, b;ıb: 20, hn. 2085; İbn Mâce,
Kil. Nikah, bab: 15; hn.
1881; Darimi, Kit. Nikah, bab: 11; Müsned, İmanı Ahıııed, c. I, siı. 251, c. IV, sh. 394, 413, 418, c. VI, siı.
66; Tirmizi, Kit. Nikah, bab: 14, hn. 1101; Tirmizi, hadisi zikrettikten sonra şöyle diyor: "Bu
konuda Aişe'den, İbni Abbas'dan Ebu Hureyre'den,
İıııran bin Husayn'dan ve Enes bin Malik'den de hadis
rivayet edilmektedir. İlim erbabı bu hadisle amel ermektedir.
[31] Tirmizi, Kit.
Nikah, bab: 14, hn. 1102; İbn Mâce, Kit.
Nikah, bab: 15, hn. 1879; Ebû Dâvâd, Kit.
Nikah, bab: 20, hn. 2082; Darimi, Kit. Nikah, bab; 11; Muvatta, İmanı Malik, Kit, Nikah, bab; 5; Müsned, İmanı Ahmed, c VI, sh. 66, Ebu İsa, "Bu basen
bir hadistir" demiştir. Bununia beraber, bu
hadisin zayıf olduğunu söyleyenlerin de bulunduğunu, bunun sebebinin, ravilerden İbn Cureyc'in Zühri ile karşılaşıp
bu hadisi ona sorduğunda bunu reddettiğini söylemesidir. Ancak Yalıya bin Main de bu görüşün İbn Cureycden nakledilmesini zayıf bulmuştur. Bu hadise yorum
yapan Hattabi şöyle diyor: "Bu hadisi şerif
- Bekar olsun dul olsun, bülün
kadınlar için velinin gerekli olduğunu bildirmekte,
- Kadının kendisinin velisi olnınayaaığını
anlatmakla,
- Velisiz yapılan
nikahın batıl olduğunu, velinin sonradan olan izninin bunu tashih ede-
meyeceğini beyan etmekle,
- Böyle bir nikaha
dayanılarak zifaf yapılırsa, kadına mehir ödenmesi
gerektiğini, bil-
dirmektedir.
- Doğacak çocuğun
soyunun belli olduğu kabul edileceğini, hısımlıktan meydana ge-
fen evlenme yasağının gerçekleşmiş olacağını ve şüphe girdiği için
taraflara zina cezasının uygulanamayacağını göstermektedir." Bkz. Ebû Dâvûd
Haşiyesi, c. II, sh. 566-567
[32] İbn Mâce,
Kit, Nikah, bab: 15, hn. 1882; Dârakutnî, Kit. Nikah, hn. 25, c. III, sh. 227; Bu hadisin kritiğini yapan Muhammed Fuad Abdulbaki şöyle diyor:
"Zevaid adlı kitapta şunlar zikredilmektedir: Bu
hadisin ravileri içinde Cemil bin Hasan el-Ateki bulunmaktadır. Abdan, bunun hakkında:
"Konuşmasında yalan söyleyen bir fasıktır,"
demiştir. İbn Adi ise: "Abdan dışında Cemil'in
hakkında konuşan birini duymadım, bu zararsız biridir. Bunun reddedilecek bir
hadisini bilmem," demiştir. İbn Hibban, Cemil'i güvenilen ravilerden
saymış ve "garib hadisler rivayet ediyor,"
demiştir. İbn Kuzeyine ve Hakim Cemil'den hadis
rivayet etmişler. Mesleme el-Endelusi
"de bunun güvenilir biri olduğunu söylemiştir." (Bkz.
İbn Mâce Haşiyesi, c. I, sh. 606; Ayrıca et-Talik el-Muğni
ala Dârakutnî, c. III, sh.
227
[33] Bakara, 232
[34] Bu konu ile ilgili malumatlar için bkz.;
İbni Kudame, el-Muğni, c. VI, sh. 449-450, el-Muhtac, el-Muğni c. III, sh. 147-149