KAYNAKLARDAN HÜKÜM ÇIKARMA

 

(İstinbât Metodları)

 

KAYNAKLARDAN HÜKÜM ÇIKARMA (İSTİNBAT) METODLARI

 

"İstinbat metodlan" denince, Kur'ân ve Sünnet metinlerini anlayabilme ve onlardan hüküm çıkarabilme amacıyla yararlanılan kurallar kasdedilir.İslâm hukukunun aslî kaynakları ve bunlara eklenen diğer talî kaynaklar[1]arapça olduğundan, Arap diline göre lâfızların (sözcüklerin) çeşitlerini ve bu lâfızların mana ile ilişki durumlarını iyice tanımadan söz konusu metinleri doğru bir biçimde anlamak ve onlardan isabetli hükümler çıkarmak mümkün değildir.Bunun yanısıra, nassların özüne uygun bir biçimde anlaşılabilmesi için İ$lâm hukukunun ana gayelerini İyi bilmek gerekir. Zira lâfızların ve bunlardan oluşan ibarelerin manaya delâleti bazen birden fazla ihtimale açık olur. İşte bu ihtimallerden birini diğerine veya diğerlerine üstün sayarken, Şâri'in maksadını iyi kavramış olmak önem tanıyacaktır. Aynı şekilde, bir mesele hakkındaki deliller arasında çelişki görülebilir; böyle durumlarda birinin diğerini neshetmiş olma ihtimali vardır. İşte bu tearuz (çatışma) durumlarında çelişkiyi gidermek ve uzlaşmayı sağlamak, Şâri'İn bu konudaki maksadını iyi kavramış olmakla yahut çelişkili görülen deliller arasındaki nesih ilişkisini bilmekle mümkündür.islâm hukukunun ana gayelerini bilmenin önemi, sadece nasslarm yorumlanması konusuna has değildir.Nasslarm kapsamına katılamayacak olaylarla karşılaşılınca, kıyas veya ıstıslah rnetodîarına vaşvuruiur ki, bu metodların isabetli biçimde kullanılması da ancak   islâm  hukukunun  ana  gayelerini  ve  teşri  prensiplerini  kavramış  olmakla gerçekleşebilir.Şu halde istinbat metodlannın bilinmesi için şu konulan incelememiz gerekecektir:

- Lafızların mana ile ilişkisine göre tabi tutulduğu ayırımlar ve bu ayırımlar içinde yer alan lâfız çeşitleri,

-  İslâm hukukunun ana gayeleri,

-  Deliller arasındaki tearuz (zıt ilişkiler) ve uzlaştırma metodları: Özellikle nesih:Aşağıda bu konuları ayrı ayrı ele alacağız.

 

§: 229- Manaya Göre Lâfzın Tabi Tutulduğu Ayırımlar:

 

Hanefî usûl bilginlerine göre, bir lâfzın ifade ettiğimanayı tesbit edebilmek için onu dört bakımdan ele almak gerekir:

1-  Lâfzın hangi mana için vaz'olunduğu (konduğu),

2-  Vaz'olunduğu manada mı yoksa başka bir manada mı kullanıldığı,

3-  Kullanıldığı manaya delâletinin açıklık ve kapalılık derecesi,

4- Kullanıldığı manaya delâletinin şekli (çıkarılan mananın doğrudan mı yoksa dolaylı bir yolla mı ifade edilmiş olduğu).İşte bu düşünce ilç Hanefi usûlcülcr. manaya göre lâfzı dört yönden ayırıma tabi tutmuşlardır:

Birinci Ayırım:Vaz'olunduğu mana bakımından lâfız: 1- Hâss, 2- Amm, 3- Müşterek-kısımlarına ayrılır.

İkinci Ayının:Kullanıldığı mananın, vaz'olunduğu mana olup olmaması bakımından ise lâfız: I-Hakikat, 2- Mecaz, 3- Sarih, 4- Kinaye kısımlarına, ayrılır.

Üçüncü Ayırım:Kullanıldığı manaya delâletinin açıklık derecesi bakımından lâfız: 1- Zahir, 2-Nass, 3- Müfesser, 4- Muhkem kısımlarına, kapalılık derecesi bakımından da: İ- Hafi, 2- Müşkil, 3- Mücmel, 4- Müteşâbİh kısımlarına ayrılır.

Dördüncü Ayırım:Lâfzın manaya delâlet şekli ve sözü söyleyenin lâfızdan maksadının ne olduğunu anlayabilme yolları itibariyle de, 1- İbare, 2- İşaret, 3- Delâlet, 4- İktizâ kısımlarına ayrılır.

 



[1] Yazar. sahabi kavli ve şer"û men kablenâ gibi di! unusrunun önem laşıyabileceğt talî kaynaklan kasdetmiş olmalıdır, (mütercim)