V- AHÝRET GÜNÜNE ÝMAN
A - Ahirete Ýman:
Ahiret, sözlükte; son ve sonra olan anlamýnda Arapça bir kelimedir. Evvel’in zýddý olarak kullanýlýr. Ýslâm’da, “öbür alem, öbür dünya” anlamýný ifade eder. Buna göre dünya, canlýlarýn yaþadýðý “evvelki alem”, ahiret ise “sonraki alem”dir.
Allahü Teâlâ, içinde yaþadýðýmýz bu dünyayý ve üzerindeki bütün varlýklarý geçici bir zaman için yaratmýþtýr. Bir gün dünya ve ondaki canlý veya cansýz tüm varlýklar yok olacaktýr. Daðlar, taþlar, yerler, gökler parçalanacak, Allah’tan baþka tüm alem son bulacaktýr.153 Ýþte bu olaylarýn meydana geleceði güne, Kur’an-ý Kerim’de “zelzele saati”154 ve “Kýyamet Günü”155 denilmiþtir.
Kýyamet gününden sonra, insanlar yeniden hayat bularak kabirlerinden kaldýrýlacak ve mahþer meydanýnda, yüce Allah’ýn huzurunda dünyada yaptýklarýnýn hesabýný vermek üzere toplanacaklardýr.156 Hesaplarýn görülmesinden sonra, bir kýsým insanlar dünyadaki güzel amelleri ve Yüce Allah’ýn merhameti sonucu cennete, kötü amel iþlemiþ olan ve Cenâb-ý Hakk’ýn merhametine layýk olmayanlar ise, cehenneme gideceklerdir. Ýþte bu yeni hayatýn baþlayacaðý günden itibaren, bitmez tükenmez bir þekilde devam edecek olan bu aleme “Ahiret Alemi” denir. Ahiret günü “Din Günü”157 veya “Gayb Alemi”158 olarak da adlandýrýlýr.
Kýyamet, Ýsrafil aleyhisselâmýn Sûr denilen ve niteliði Allah katýnda bilinen bir þeye üflemesiyle kopacaktýr. Sûr'a ikinci defa üflenince de, ruhlar cesetlerine dönerek diriliþ meydana gelir. Yüce Allah þöyle buyurur: “Sûr’a üflenince Allah'ýn diledikleri dýþýnda göklerde olanlar ve yerde bulunanlar baygýn düþer. Sonra Sûr'a bir daha üflenince hemen ayaða kalkýp bakýþýr dururlar”159
Ahýrete iman, her mü'min için farzdýr. Kur’an-ý Kerim’in birçok ayetinde, Allah’a imandan sonra ahirete iman esasý yer almýþtýr. Bu uslup, ahýrete imanýn önemini belirtir.
Kur’an’da tekrar dirilmeye dair pek çok ayet vardýr.“Mahlûkâtý ilkin yaratýp sonra (kýyamette) onu diriltecek olan O’dur, ki bu (öldükten sonra diriltme, ilk yaratýlýþtan) O’na daha kolaydýr.” 160 “Ey Rasulüm, de ki: Onlarý ilk defa yaratan diriltir ve O, her yaratýlaný hakkýyla bilir.” 161 “Elbette gökleri ve yeri yaratmak insanlarý (öldükten sonra) yaratmaktan daha büyüktür. Fakat insanlarýn çoðu bilmezler.” 162
Dünya hayatýnda insanlar farklý anlayýþ, yaþayýþ ve amellerin sahibi olabilmektedir. Kimisi alim, kimisi cahil, kimisi adil, kimisi zalim, kimisi yoksul, diðeri zengin, kimisi iyilik yapar, kimisi kötülük. Eðer öldükten sonra dirilme olmasaydý, güzel amel iþleyenler bunun karþýlýðýný, kötülük yapanlar da bunun cezasýný görmemiþ olurlardý. Bu ise Yüce Allah’ýn adaletine aykýrýdýr. Bu yüzden yeniden dirilmeyi ve dünyada iþlenen amellerin karþýlýðýný vermeyi takdir etmiþtir.
Kur’an-ý Kerim’de inanan veya inanmayanlarýn ahiret hayatý þöyle anlatýlýr: “Sur’a birinci defa üflendiði, arz ve daðlar yerlerinden kaldýrýlýp bir çarpýþla birbirine çarpýldýðý ve hepsi darmadaðýn olduðu zaman, iþte o gün olan olmuþtur. Gök de yarýlmýþ ve artýk o, o gün za’fa düþmüþtür. Melekler de onun kenarlarýndadýr. O gün Rabbinin arþýný, bunlarýn da üstünde sekiz melek taþýmaktadýr. O gün (hesap için Allah’a) arz olunursunuz. Sizden hiç bir sýr gizli kalmaz. Kitabý saðýndan verilen: “Alýn kitabýmý okuyun” der. “Çünkü ben hesabýmla karþýlaþacaðýmý sezmiþtim zaten.” Artýk o memnun kaldýðý bir hayat içindedir. Yüksek bir cennette, devþirmesi kolay (meyveleri yakýn) “Geçmiþ günlerde yaptýðýnýz iyi iþlerden ötürü (bugün) afiyetle yeyin, için”. Kitabý sol tarafýndan verilen ise der ki: “Keþke bana kitabým verilmeseydi. Þu hesabýmý hiç görmemiþ olsaydým. Keþke ölümle yok olup gitseydim. Malým bana bir yarar saðlamadý. Gücüm tükenip gitti. Allah, cehennemin muhafýzlarýna emreder: “Tutun onu, ellerini boynuna baðlayýn, sonra onu alevli ateþe atýn.” 163
Yukarýdaki ayetlerde, inanan inanmayan herkesin ahiretteki durumu veciz bir þekilde ortaya konulmaktadýr. Mümin için müjde, münkir için korkularla dolu olan ahiret hayatýna inanmak, insanýn dünya hayatýný düzene sokan en büyük etkendir. Kalbinde Allah sevgisi ve ahiret inancý olan kimse, her iþinin yazýcý meleklerce tescil edildiðini de bilir. Bu inanç onun kötülük iþlemesine engel olur.
Ahiret; kabir hayatý, haþr, sýrat köprüsü, mizan, kevser havzý, þefaat, cennet, cehennem ve A’raf gibi olaylarý da içine alýr. Bunlarý kýsaca açýklayacaðýz.
B - Kabir Hayatý:
Ýnsan hayatý dört devreye ayrýlabilir:
1) Ruhlarýn topluca yaratýlýp; “Ben sizin Rabbiniz deðil miyim?” 164 ilâhî hitabýndan itibaren anne karnýndaki cenine yaklaþýk dört ay on gün sonra ruh üfleninceye kadar olan devre. Buna dünya öncesi ruh devresi diyebiliriz. Bu dönemdeki halini Allah’ýn izin verdiði kimselerden baþkasý hatýrlamaz ve bilmez.
2) Dünya hayatý. Beden, dünyanýn fizik þart ve özelliklerine sahip olan ve dünyada imtihan süresince ruha bir kýlýf, bir ortam vazifesi gören bir araçtýr...
3) Ölümle kýyametin kopmasý arasýnda da kabir hayatý dönemi.
4) Yeniden dirilme ile baþlayýp sonsuza kadar devam edecek olan ahýret hayatý. Bu duruma göre kabir hayatý, dünya hayatý ile âhiret hayatý arasýnda yer almaktadýr. Buna berzah hayatý da denir.
Kâfirlere ve mü'minlerden bazý günahkar olanlara kabir azabý, diðer bir kýsým mü’minlerin nimetlenmesi, Münker ve Nekir’in kabirde soru sormasý kitap ve sünnet ile sabittir.
Allahü Teâlâ þöyle buyurur: “(Azaptan birisi de) ateþtir ki, onlar sabah, akþam arzolunacaklardýr. Kýyametin kopacaðý gün de; “Firavun hanedanýný azabýn en çetinine sokun” denilecek” 165 Bu ayette sözü edilen azap, kýyametten önce vuku bulacaðýna göre, kabir azabý olduðu anlaþýlmaktadýr. Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur: “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarýndan bir çukurdur.”166 Ýbn Abbas (r.a) Rasulullah (s.a.s)’in iki kabrin yanýndan geçerken þöyle buyurduðunu rivayet eder: “Þüphesiz bu ikisi de azap görüyorlar. Gördükleri azap da çok büyük bir iþ için deðil. Onlardan birisi, küçük abdestte idrardan sakýnmaz ve temizlenmezdi. Diðeri ise laf getirip götürerek halkýn arasýný ifsat ederdi.”167
Münker ve Nekir isimli melekler kabirde ilk sorgulamayý yaparlar. Mü'mine de kâfire de ayný sorularý sorarlar. Hadis-i Þerifte kabir sorularý þöyle açýklanýr: “... Kabirde mü'minin yanýna iki melek gelir ve; “Rabbin kimdir?” derler. Mü'min ruh: “Rabbim Allah’týr” der. Onlar: “Dinin nedir?” derler. Mü'min ruh: “Dinim Ýslâm’dýr” der. Onlar: “Bunlarý sana bildiren nedir?” derler. O da: “Allah’ýn kitabýný okudum, ona inandým ve tasdik ettim” der. Kâfir ise, bu sorulara; “Bilmiyorum” der ve cevap vermeye gücü yetmez.168
C - Haþr:
Kýyamet ve diriliþ vuku bulduktan sonra, haþr yani büyük toplanmaya sýra gelir. Mahþer kelimesi bu büyük toplanmayý, yerini ve zamanýný içine alan daha geniþ kapsamlý bir terimdir.
Melekler, cinler ve insanlar dirildikten sonra insanoðlunun büyüðü küçüðü, akýllýsý, akýl hastasý hepsi bir arada toplanacaktýr. Bütün hayvanlar da haþrolunacaktýr.169 Ancak hayvanlar kendilerini ilgilendiren haklarýný aldýktan sonra toprak olurlar. Onlarýn bu durumunu gören münkirler de; “Keþke biz de toprak olsaydýk” diye temennide bulunurlar.170
Mahþerde herkes, dünya hayatýnda kime inanmýþ ve tabi olmuþ ise onunla birlikte ve onun arkasýndan gider, birlikte toplanýrlar. Mü’min, münâfýk, fasýk ve kâfir önderleriyle bir arada bulunur. Kur’an-ý Kerim’de, önder ve tabi olanlarýnýn birlikte toplanmasý hakkýnda þöyle buyurulur: “Bir gün bütün insanlarý önderleriyle beraber çaðýrýrýz.” 171 “Firavun kýyamet gününde milletine öncülük eder. Onlarý cehenneme götürür, gittikleri yer ne kötüdür.” 172
Mahþer günü çok sýkýntýlý, korkulu ve dehþetli bir gündür. Sýcaðýn, güneþin ve sýkýntýnýn doðuracaðý ter içinde, büyük ve son imtihaný verme heyecaný ve korkusu herkesi kendi derdine düþürür. Kiþi kardeþinden, annesinden, babasýndan, karýsýndan ve çocuklarýndan kaçar.173
“O gün zalim kimse ellerini ýsýrýp þöyle der: “Keþke peygamberle beraber bir yol tutsaydým, eyvah baþýma gelen; keþke falancayý dost edinmeseydim. And olsun ki, beni, bana gelen Kur’an’dan o saptýrdý. Þeytan insaný yalnýz ve yardýmcýsýz býrakýyor” 174
D - Mizan:
Allahü Teâlâ’nýn bildiði ve takdir ettiði þekilde amellerin tartýlmasýdýr. Cenâb-ý Hakk (C.C.) þöyle buyurur: “Kýyamet günü doðru teraziler kurarýz. Hiçbir kimse, bir haksýzlýða uðratýlmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapýlaný ortaya koyarýz. Hesap gören olarak biz yeteriz.”175 “Ama tartýlarý aðýr gelen kimse hoþ bir hayat içinde olacaktýr. Tartýlarý hafif gelenler ise onlarýn yeri (kýzgýn ateþten) bir çukurdur.”176
Bu âyete göre, insanýn tüm amelleri iðneden ipliðe, Yüce Allah tarafýndan tartýlýp adaletli bir þekilde deðerlendirilecek ve böylece kiþinin ahiret hayatýndaki yeri, makamý ve mevkii belirlenecektir.
E - Þefaat:
Baþkasýnýn sýkýntýsýný gidermek veya bulunduðu makamdan daha yükseðine geçmesi için aracýlýk yapmak ve tavassutta bulunmak iþine “þefaat” denir. Kur’an-ý Kerim’de þefaatten þu þekilde söz edilir: “Allah, onlarýn geçmiþlerini geleceklerini bilir. Onlar Allah’ýn hoþnud olduðu kimseden baþkasýna þefaat edemezler. O’nun korkusundan titrerler.”177 “O gün Rahman’ýn izin verdiði ve sözünden hoþnut olduðu kimseden baþkasýnýn þefaatý fayda vermez.”178
Hz. Peygamber’in þefaatý ümmetinden büyük günah iþleyenler için olacaktýr. Rasuller, nebiler, veliler, þehidler, alimler büyük günah iþleyen belirli kimselere þefaat edebilirler. Hz. Muhammed (s.a.s)’in þefaatý geneldir. Çünkü diðer peygamberlerde olmayýp yalnýz Rasulallah (s.a.s)’a verilen hasletlerden birisi de “þefaat makamý”dýr. Þefaat haktýr ve bunu uman kiþi için kurtuluþa vesiledir. Rasulullah (s.a.s)’ýn sünnetine tam olarak uyan onun þefaatine layýk olur.