III- EZAN VE KAMET
A - Ezan:
Ezan sözlükte; “haber vermek, bildirmek” demektir. Terim olarak ezan; farz namazların vakitlerini bildiren, özel sözlerden ibaret bir ilân şeklidir. Ezan okuyana “müezzin” denir.
Farz namazlar için ezan okunması, yani bu namazların kılınacağının ilân edilmesi Kitap ve sünnetle sabittir. İslâm’ın başlangıcında, bugünkü gibi ezan okunmazdı. Bir aralık, namaz vakti olunca şöyle ilân ediliyordu. “es-Salâte es-salâte (namaza, namaza)” veya “es-Salâtü câmiah (namaz insanları bir araya toplayıcıdır.)”.
Hicretin ilk yılında Medîne’de, Mescid-i Nebevî’nin yapımı tamamlanınca, ashab-ı kiram düzenli bir şekilde toplanarak cemaatle namaz kılmaya başlamışlardı. Bu sırada, Hz. Muhammed (s.a.s) namaz vakitlerinin ilânı konusunda, ashabıyla istişarede bulundu. Bu arada, ashab-ı kiramdan bazılarının gördüğü sadık bir rüya ve bunların vahiyle teyidi üzerine günümüzdeki ezan şekli ortaya çıktı.
Ezan erkekler için vacip kuvvetinde bir müekked sünnettir. Dayandığı deliller şunlardır:
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Namaza çağrıldığınız zaman onu eğlence ve alaya alırlar.” 89 “Ey İman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman, hemen Allah’ın zikri olan namaza koşun. Alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” 90
Hz. Peygamber (s.a.s)’in ezanla ilgili bir çok hadisi vardır. Bazıları şunlardır: “Namaz vakti geldiği zaman, içinizden birisi sizin için ezan okusun, en yaşlı olanınız da imam olsun.” 91 Hz. Peygamber (s.a.s) bazı sahabilerin ezanla ilgili benzer rüya görmesi üzerine şöyle buyurmuştur: “İnşaallah bu rüya gerçektir. Kalk, Bilâl’e gördüğün rüyadaki sözleri öğret. Onun sesi seninkinden daha güzeldir.” 92
Aşağıdaki hadis ezandaki büyük ecri şöyle dile getirir.:
“Eğer insanlar ezandaki ve ilk saftakı üstünlüğü bilselerdi, bunları kurasız yapamayacaklarını anlasalar, kura çekerlerdi.” 93 Başka bir hadiste de Allah elçisi şöyle buyurmuştur: “Koyun sürüsünün başında veya çölde bulunduğun zaman, namaz için ezan okuyunca sesini yükselt. Çünkü müezzinin sesini işiten hiçbir cin, insan veya başka birşey yoktur ki, kıyamet gününde müezzin için şahitlik yapmasınlar.” 94 Başka bir hadis de şöyledir: “Kıyamet gününde müezzinler insanların en uzun boylusu olacaktır.” 95
Kamet getirmekle imamlık yapmak, ezan okumaktan daha faziletlidir. Çünkü Hz. Peygamber ve onu izleyen dört halife imamlık yapmış, müezzinlik yapmamışlardır. Bununla birlikte imamlıktan sonra, en önemli mabed hizmeti müezzinliktir. Hatta Şâfiîlerde en sağlam görüşe ve Hanbelîlere göre, ezan ile kamet birlikte, imamlık yapmaktan daha faziletlidir. Çünkü Allah Teâlâ; “Allah’a çağırıp iyi işler işleyenlerden daha güzel sözlü kimdir?” 96 diye buyuruyor. Hz. Âişe, bu âyette sözü edilen davetçilerin müezzinler olduğunu söylemiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) de şöyle buyurmuştur: “imam cemaata kefildir. Müezzin güvenilen kimsedir. Allahım! İmamlara doğru yolu göster, müezzinleri mağfiret et.” 97
Ezanla topluma hem namaz vakitleri bildirilmiş, hem de namazın kurtuluşa sebep olacağı duyurulmuş ve İslâm dininin en yüce esasları cihana ilân edilmiş olur. Diğer yandan yeryüzünde namaz vakitleri çeşitli saatlara rastlamaktadır. Bu yüzden, günün her saatinde insanlık âlemine, Allah Teâlâ’nın varlığı, birliği, azameti, Hz. Muhammed’in risaleti ve namazın kurtuluş sebebi olduğu yüksek sesle ilân edilmiş olmaktadır.
1) Ezanın şekli ve sözleri:
Mezhep imamları ezanın bilinen sözleri üzerinde görüş birliği etmişlerdir. Bu sözler ikişer kere tekrarlanır. Sabah namazında “Hayye alelfelâh”dan sonra “Essalâtü hayrun minennevm (namaz uykudan daha hayırlıdır)” cümlesi ilâve edilir. Bu cümle de iki kere tekrarlanır. Bunun dayandığı delil Bilâl (r.a)’den nakledilen rivayettedir. Diğer yandan Nebi (s.a.s), Ebû Mahzûre’ye; “Sabah ezanı olduğu zaman iki kere, "Esselâtü hayrun minennevm” de” buyurmuştur.98
Hanefî ve Hanbelîlere göre ezan onbeş kelimeden ibaret olup, ezanda “terci'” yoktur. Terci’; ezandaki şehâdet kelimelerini sesli okumadan önce, iki kere gizli olarak söylemektir.99 Abdullah b. Zeyd (r.a)’in naklettiği hadiste zikredilen ezan sözleri şunlardır:100
Ezanın anlamı: “Allah her şeyden büyüktür. Allah her şeyden büyüktür. Allah’tan başka hiç bir ilâh olmadığını biliyor ve ilân ediyorum. Allah’tan başka hiçbir ilâh olmadığını biliyor ve ilân ediyorum. Muhammed’in, Allah’ın elçisi olduğunu biliyor ve ilân ediyorum. Muhammed’in, Allah’ın elçisi olduğunu biliyor ve ilân ediyorum. Haydi namaza koşun. Haydi namaza koşun. Haydi kurtuluşa koşun. Haydi kurtuluşa koşun. Allah her şeyden büyüktür. Allah her şeyden büyüktür. Allah’tan başka hiç bir ilâh yoktur”.
Sabah namazında iki kere hayye alelfelâh (haydi kurtuluşa koşun)’dan sonra iki kere “Esselâtü hayrun minennevm (namaz uykudan daha hayırlıdır)” sözleri ilâve edilir.
2) Ezanın Şartları:
Ezan için şu şartların bulunması öngörülmüştür:
a) Vaktin girmiş olması: Bir namaz için daha vakti girmeden ezan okumak caiz değildir. Böyle bir ezanın vakit girdikten sonra iadesi gerekir. Ancak Ebû Yusuf ile Hanefîler dışındaki üç mezhebe göre, yalnız sabah namazı için gecenin en son altıda birini teşkil eden seher vaktinde ezan okumak menduptur. Sonra bu ezan fecr-i sadık doğunca sünnet olarak iade edilir. Delil, Abdullah b. Amr (r.a)’den nakledilen şu hadistir: “Bilâl gece ezanını okur. İbn Ümmü Mektûm’un ezanını işitinceye kadar yeyin için.” Buhârî, bu hadise şunu ilâve etmiştir: “İbn Ümmü Mektûm âmâ olup, “sabah oldu, sabah oldu” denilmedikçe ezan okumazdı.”101
b) Ezan Arapça olmalıdır. Arapça ezanın sözleri, hangi dili konuşursa konuşsun, bütün yeryüzü müslümanları için sembol niteliğindedir. Hanefî ve Hanbelîlere göre ezan, Kur’an-ı Kerim gibi Arapça olarak geldiği için, bunun başka dilde okunması geçerli değildir. Yalnız Şâfiîlere göre, Arapça bilmeyen kimsenin kendisi için başka dilde ezan okuması caizdir.
c) Ezan ve kametin cemaate duyurulması; yalnız ise, kendisi duyacak kadar sesli okunması gerekir.
d) Ezan ve kametin sözleri arasında tertip ve peşpeşelik bulunmalıdır. Tertipsiz ve peşpeşe okunmayan ezan geçerli olmakla birlikte mekruhtur. Böyle bir ezan veya kametin iadesi daha faziletlidir.
e) Ezanın tek bir kimse tarafından okunması gerekir. Ancak birden fazla kimsenin, ezanı ayrı ayrı tam olarak okumaları geçerlidir.
f) Hanefîlere göre, müezzinin erkek, akıllı, takva sahibi, sünnete vâkıf ve namaz vakitlerini bilen bir kimse olması gerekir. Cahillerin ve fâsıkların ezan okumaları mekruhtur. Kadınların, bunak veya cünübün ezan okuması vaya kamet getirmesi de mekruhtur. Bunların kametleri değilse de, okudukları ezanlar iade edilmelidir. Çünkü ezanın tekrarlanması cuma gününde olduğu gibi meşrudur. Abdestsiz kimselerin de kamet getirmeleri mekruhtur. Hadiste; “Ancak adestli kimse ezan okur.” 102 buyurulmuştur.
g) Müezzinin sesi gür ve güzel olmalıdır. Çünkü bu takdirde ezanı duyurma ve ilân daha kolay gerçekleşir. Delil şu hadistir: “Hz. Peygamber yirmi kişiye ezan okumalarını emretti, onlar da okudular. Ebû Mahzûre’nin sesi hoşuna gitti ve ona ezanı öğretti.”103
h) Ezanın duyurulması için yüksek bir duvar veya minare üzerinde ayakta okunmalıdır. Urve b. Zübeyr, Beni Neccar’dan olan hanımından şöyle dediğini nakletmiştir: “Benim evim, Mescid-i Nebevî’nin çevresinde en yüksek ev idi. Bilâl, sabah ezanını bu evin üzerinde okurdu. Bilâl seher vaktinde gelip evin üzerinde oturur, sabah vaktini gözetirdi. Fecrin doğuşunu gördüğü zaman doğrulur, sonra da ezan okurdu.”104
i) Ezan okurken iki kelime arasında durarak uzatılır, kamet getirirken ise iki kelimeyi birleştirmek suretiyle süratli okunur. Hadiste; “Ya Bilâl, ezan okuduğun zaman kelimeleri uzatarak yavaş yavaş oku, kamet getirdiğin zaman da hızlı oku.” 105 buyurulmuştur.
j) Ezan ve kamette müezzin kıbleye doğru döner. “Hayye alessalâh” derken sağ tarafa, “Hayye alelfelâh” derken sol tarafa döner, minarede ise, sağ taraftan sol tarafa doğru dolaşarak okur. Ezanda sesin yükselmesine yardımcı olması için, iki parmağının uçlarını iki kulağına koyar. Ebû Cuhayfe (r.a)’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Bilâl’in ezan okuduğunu gördüm. O, yüzünü sağa ve sola çeviriyordu. Hayye alessalâh, hayye alelfelâh diyordu. İki parmağı da iki kulağında idi.”106
k) Ezan ve kamet vakit namazları ve kaza namazları için sünnettir. Çünkü ezan ve kamet vaktin değil, namazın sünnetlerindendir. Diğer yandan kaza namazı, hazırdaki bir namaz yerindedir.
l) Çeşitli kaza namazları ayrı ayrı meclislerde kaza edildiği takdirde her biri için ezan ve kamet gerekir. Bu namazlar bir yerde topluca kaza edildikleri takdirde ise herbiri için ayrıca bir ezan ve kamet daha faziletli ise de ilk kaza edilecek namaz için ezan ve kamet bulunduğu halde, diğerleri için yalnız kamet de yeterli olur. İbn Mes’ud (r.a)’den nakledilen bir hadiste şöyle buyurulur: “Ahzab günü, müşrikler Hz. Peygamber’i dört vakit namazı kılmaktan alıkoydukları zaman ki bunlar öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları idi. Hz. Peygamber (s.a.s), Bilâl (r.a)’e her bir namaz için bir ezan ve bir kamet getirmesini emretti.”107
İmam Mâlik’e göre, kaza namazları için yalnız kamet getirilir, ezan okumak gerekmez. Dayandığı delil, Hendek savaşında kazaya kalan namazlar için, Allah Rasûlünün, Bilâl (r.a)’e yalnız kamet getirmesini emretmesidir.108
m) Ezan ile kametin arasını biraz ayırmak uygun olur. Bu ara verme akşam ezanından sonra üç kısa âyet okunacak kadar, diğer vakitlerde ise, her iki rekatinde on iki âyet okunarak iki veya dört rekat namaz kılacak kadar bir fasıla verilmelidir. Delil şu hadistir: “Ey Bilâl, ezanın ile kametin arasında yemek yemekte olan birinin yemeğini normal bir şekilde bitirip, normal bir şekilde ihtiyacını giderecek kadar mühlet ver.” 109
Hanefîlere göre her ezandan sonra bütün vakitlerde Essalâh! Essalâh! Ya musallîn (Ey namaz kılanlar! Namaza namaza) diye seslenerek teşvikte bulunmak müstehaptır. Çünkü dinî işlerde gevşeklik ortaya çıkmıştır.
n) Müezzin ecrini Allah’tan isteyerek ezan okumalıdır. Çünkü Hz. Peygamber, Osman b. Ebî’l-Âs’a; “Müezzinlik yaptığın zaman ezandan ötürü ücret alma.”110 buyurmuştur. Ancak Şâfiî ve Mâlikîlere göre, müezzinlikten dolayı ücret almak işin başından itibaren caiz görülmüşken, Hanefîlerde buna müteahhirûn fakihleri fetva vermişlerdir. Bu fetvanın dayanağı, ilim adamlarına beytülmalden ayrılan atıyye ve maaşların kesilmesi sebebiyle, ortaya çıkan gevşeklik ve ihmal karşısında bu gibi görevlerin yürütülmesini sağlamaktır.
o) Ezan okunurken işitenlerin konuşmayı kesmeleri, hatta Kur’an okuyan kimsenin de durup ezanı dinlemesi daha faziletlidir. Başka bir görüşe göre, mescit içinde veya kendi evinde Kur’an-ı Kerim okumakta bulunan kimse, okumasına devam eder. Diğer yandan ezan sırasında işitenlerin söz söylemelerinde bir kerahet olmadığını söyleyenler de olmuştur.
3 - Ezan ve Kamet Getirene İcabet Etmek:
Ezan ve kameti işiten kimsenin, bunları kendi kendine müezzin gibi okuması müstehaptır. Ancak“hayye alessalâh ve hayye alelfelâh” denirken;
(Allah’a isyandan ancak Allah’ın kuvveti ile, koruması ile korunulur. Allah’ın taatlarına karşı ancak Allah’ın yardımı ve kuvveti ile muvaffak olunur) denir. Sabah namazında
(Namaz uykudan daha hayırlıdır)” denilince;
(Doğru söyledin, gerçeksin, doğru söylemiş bulunuyosun)” diye cevap verilmesi müstehaptır. İcabet dil ile olur.
Ezana icabetin delili Ebû Saîd (r.a)’den nakledilen şu hadistir: “Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu: “Ezanı işittiğiniz zaman, müezzinin söylediklerini siz de aynen söyleyin.” 111
Bazı Hanefîlere göre, müezzine icabet (cevap vermek) hemen namaza gitmek sûretiyle olur.
Müezzine icabet etmek cünüp olanı da kapsar. Fakat aybaşı ve lohusa olanları kapsamaz. Yine hutbe dinlemekte olan, cenaze namazı kılan, yemek yiyen, eşiyle cinsel temas halinde bulunan, tuvalette olan, ilim öğrenen ve öğretenleri de kapsamına almaz. Bu sayılanlar daha önceki hallerini devam ettirebilirler.
Birden çok ezan işitilen yerlerde, ilk okunan ezana icabet yeterlidir.112
4) Ezandan Sonra Okunacak Dua:
Câbir (r.a)’den rivayete göre, Rasûlullah (s.a.s), ezanı işittiği zaman şu duayı okuyana şefaatının helal olacağını bildirmiştir: 113
Vesile duası adı verilen bu dua şöyledir:
Anlamı: “Allah’ım! Ey bu tam davetin, ezan ve kılınacak namazın Rabbi. Hz. Muhammed’e vesîleyi, fazîleti ve yüksek dereceyi ihsan et ve onu kendine va’detmiş olduğun makam-ı mahmûd’a eriştir. Şüphesiz sen va’dinden dönmezsin.”
B - Kamet:
Erkekler tarafından gerek tek başına ve gerek cemaatle kılınacak vakte ait farz namaza veya kaza namazına başlanacağı sırada kamet getirmek müekked sünnettir.
Cumadan başka bir farz için birden fazla ezan ve hiçbir farz için birden çok kamet meşrû değildir. Bu yüzden, bir mescitte ezan ve kametle vakit namazı mutad şekilde kılındıktan sonra, tekrar cemaatle veya tek başına bazı kimselerin kılacakları aynı namaz için ne ezan okunur, ne de kamet getirilir. Vitir, bayram ve teravih namazı gibi namazlarda kamet yoktur.
Kametin sözleri ezandakinin aynıdır. Ancak dan sonra, iki kere, (Namaz başladı, namaz başladı)” cümlesi ilâve edilir. Kametin de ezan gibi çifter çifter okuyuşla okunacağını şu hadis bildirmektedir: “Abdullah b. Zeyd el-Ensârî (r.a) Hz. Peygamber’e gelerek şöyle dedi.: “Ben rüyamda, üzerinde iki yeşil bürde bulunan bir kişinin bir duvarın üzerine çıkıp ikişer ikişer söyleyerek ezan okuduğunu ve kamet getirdiğini gördüm.” 114
Şâfiî ve Hanbelîlere göre, kametin kelimeleri birer kere okunan on bir kelimeden ibarettir. Yalnız “Kad kâmetissalâh” sözü iki kere tekrarlanır. Onlar bu konuda Abdullah b. Ömer’den rivayet edilen bir hadise dayanmışlardır.115
Kametin, harflerini belirtecek şekilde hızlı okunması sünnettir. Ezanda olduğu gibi kametin de abdestli, kıbleye yönelerek ve yürüyüp konuşmadan getirilmesi sünnetir. Kadının erkekler cemaati için kamet getirmesi geçerli değildir.
5) Namaz Dışında Ezan Okumak:
Namaz dışında da bazı sebeplerle ezan okumak menduptur. Bu sebepler şunlardır:
a) Çocuk doğduğu zaman kulağına ezan okumak menduptur. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s) torunu Hz. Hasan dünyaya gelince onun kulağına ezan okumuştur.116
b) Savaş sırasında, yangın halinde veya yolcunun arkasından ezan okumak menduptur.
c) Şiddetle öfkelenen, sinir krizi geçiren, sar’a gibi bir hastalığa tutulan kimsenin, kötü huylu insan veya hayvanın kulağına ezan okumak menduptur. Cin ve şeytanın korkutucu bir heyetle görülmesi halinde de, bunların şerrinden korunmak için ezan okunur. Çünkü şeytanın ezan okunduğu zaman uzaklaştığı hadis-i şeriflerle sabittir.117