VI. ORUÇ­LU İÇİN MÜS­TE­HAP OLAN ŞEY­LER

 

Oruç­lu kim­se­nin aşa­ğı­da­ki iş­le­ri yap­ma­sı müs­te­hap­tır.

1) Bir yu­dum su iç­mek gi­bi az da ol­sa bir şey ye­mek ve sa­hu­ru ge­ce­nin son vak­ti­ne ge­cik­tir­mek.

Ebu'l - Leys'e gö­re sa­hu­run vak­ti ge­ce­nin son al­tı­da bi­ri­dir. Sa­hur se­her vak­tin­de ye­nen ye­mek de­mek­tir. Se­her­de ikin­ci fe­cir­den bi­raz ön­ce olan vak­ti ifa­de eder. Sa­hu­ra kalk­ma­nın ama­cı; oru­ca güç ka­zan­mak ve se­her vak­ti­nin ecir ve fa­zi­le­tin­den ya­rar­lan­mak­tır. Hz. Pey­gam­be­rin sa­hu­ra kalk­ma­yı tav­si­ye eden çe­şit­li ha­dis­le­ri var­dır:  Ba­zı­la­rı şun­lar­dır: “Sa­hu­ra kal­kın. Çün­kü sa­hur ye­me­ğin­de be­re­ket var­dır.” 52

“Her kim oruç tut­mak is­ter­se sa­hur­da bir şey ye­sin”53 “Sa­hur ye­me­ği ile gün­düz tu­ta­ca­ğı­nız oru­ca kuv­vet ka­za­nın. Gün­dü­zün kaylûle uy­ku­su ile de ge­ce kal­kıp te­hec­cüt na­ma­zı kıl­ma­ya kuv­vet ka­za­nın.”54 “Sa­hur ye­me­ği be­re­ket­tir, bir yu­dum su ile de ol­sa onu bı­rak­ma­yın. Çün­kü Al­lah ve me­lek­le­ri sa­hur­da ye­mek yi­yen­le­re rah­met ve is­tiğ­far eder­ler”55

Sa­bah vak­ti gi­rin­ce­ye ka­dar sa­hu­ru ge­cik­tir­mek de müs­te­hap­tır. Al­lah el­çi­si şöy­le bu­yur­muş­tur: “Üm­me­tim if­ta­rı ace­le ya­pıp sa­hu­ru ge­cik­tir­dik­le­ri sü­re­ce ha­yır üze­rin­de­dir.”56

2) İf­ta­rı ak­şam na­ma­zın­dan ön­ce ace­le yap­mak. Na­maz­da oruç ha­li­nin kal­bi meş­gul et­me­me­si için if­tar­da ace­le et­mek müs­te­hap­tır. Ha­va bu­lut­lu olur­sa, ezan okun­sa bi­le if­tar­da ace­le edil­mez. Yük­sek bir yer­de bu­lu­nan kim­se gü­ne­şin ba­tı­şı­nı gör­me­dik­çe if­tar ede­mez. İf­ta­rın bir hur­ma ile ve­ya bir şey ile ya­hut su ile ya­pıl­ma­sı müs­te­hap­tır. Çün­kü Rasûlullah (s.a.s.) oru­cu­nu böy­le açar­dı.57 İf­ta­rın ace­le ya­pıl­ma­sı şu ha­di­se da­ya­nır: “İn­san­lar if­tar­da ace­le et­tik­le­ri sü­re­ce ha­yır üze­rin­de­dir­ler.”58

3) İf­tar sı­ra­sın­da şu du­a­nın okun­ma­sı sün­net­tir:

 

 

 

 

   An­la­mı: “Al­la­hım! Se­nin rı­zan için oruç tut­tum, se­nin ver­di­ğin rı­zık­la oru­cu­mu aç­tım. Sa­na gü­ven­dim, sa­na iman et­tim. Su­suz­luk git­ti, da­mar­lar ıs­lan­dı. İnşâallah ecir ve se­vap mey­da­na gel­di. Ey fazl u ke­re­mi ge­niş olan Rab­bim, be­ni ba­ğış­la. Ham­dol­sun Al­lah'a ki, o ba­na yar­dım et­ti de oruç tut­tum, rı­zık ver­di de oru­cu­mu aç­tım”59

4) Oruç­lu kim­se­le­re, yok­sul­la­ra ih­san ve ik­ram­da bu­lun­mak müs­te­hap­tır. En mü­kem­me­li oruç­lu­la­ra ye­mek­le if­tar et­tir­mek­tir. Çün­kü Rasûlullah (s.a.s) şöy­le bu­yur­muş­tur: “Oruç­lu bir kim­se­ye if­tar et­ti­ren oruç­lu­nun ala­ca­ğı ka­dar ecir alır ve oruç­lu­nun se­va­bın­dan da hiç bir şey ek­sil­mez.” 60 Hz. Pey­gam­ber, Ra­ma­zan'da ta­sad­duk­la­rı­nı art­tı­rır­dı. Bir ha­dis­te şöy­le ha­ber ve­ri­lir: “Hz. Pey­gam­ber (s.a.s) ha­yır yap­ma­da in­san­la­rın en cö­mer­di idi. Ra­ma­zan'da Cebrâil ( a.s. ) ile kar­şı­laş­tı­ğı za­man ise en cö­mert dav­ra­nan­dı”. 61 Ra­ma­zan­da ih­san ve ik­ram­la­rı art­tır­ma­nın ama­cı oruç tu­tan­la­rın ve iba­det­le meş­gul olan­la­rın ih­ti­yaç­la­rı­nı gi­der­mek ve on­la­rın kalp­le­ri­ni ra­hat­lat­mak­tır.

5) Sa­bah vak­ti gir­me­den cü­nüp­lük, ha­yız ve ni­fas­tan te­miz­len­mek. Bu­nun se­be­bi oru­cun ilk baş­la­rın­da te­miz bu­lun­mak­tır. Di­ğer yan­dan oruç­lu iken ban­yo yap­mak ca­iz­dir. An­cak, ban­yo ya­par­ken su­yun bo­ğa­za kaç­ma­ma­sı­na dik­kat et­mek ge­re­kir. Ha­yız ve ni­fas­lı ka­dın ge­ce te­miz­le­nip oru­ca ni­yet­len­se, cü­nüp ki­şi de yı­kan­mak­sı­zın oruç tu­ta­cak ol­sa oru­cu sa­hih­tir. Çün­kü Al­lah Teâlâ şöy­le bu­yur­muş­tur : “Ar­tık bun­dan son­ra Ra­ma­zan ge­ce­le­rin­de on­la­ra yak­la­şın ve Al­lah'ın hak­kı­nız­da yaz­dı­ğı­nı is­te­yin.” 62 Şu ha­dis de cü­nüp ola­rak sa­ba­ha çı­ka­nın oru­cu­nun ge­çer­li ol­du­ğu­na delâlet eder. : “Hz. Pey­gam­ber, ihtilâm de­ğil, cin­sel te­kar­rüb­ten do­la­yı cü­nüp ola­rak sa­bah­lar, son­ra yı­ka­nır ve oruç tu­tar­dı.” 63 Ebû Hü­rey­re'den nak­le­di­len ; “Cü­nüp ola­rak sa­bah­la­yan kim­se­nin oru­cu yok­tur.” 64 ha­di­si eşiy­le ikin­ci fe­cir­den son­ra cin­sel te­mas­ta bu­lu­nan ve­ya bu iliş­ki­si­ni sa­bah vak­ti gir­dik­ten son­ra da sür­dü­ren kim­se an­la­mın­da te'vil edil­miş­tir.

6) Oruç­lu­nun di­li­ni ge­rek­siz ve boş söz­ler­den ko­ru­ma­sı müs­te­hap­tır. De­di­ko­du söz ta­şı­ma ve ya­lan söy­le­mek gi­bi iş­le­ri yap­ma­sı da­ha şid­det­le ya­sak­tır.

Hz. Pey­gam­ber ( s.a.s. ) şöy­le bu­yur­muş­tur : “Ya­lan ko­nuş­ma­yı, ya­lan söz­ler­le amel et­me­yi ter­ket­me­yen kim­se­nin, ye­me­si­ni iç­me­si­ni ter­ket­me­si­ne Al­lah'ın ih­ti­ya­cı yok­tur.” 65 Baş­ka bir ha­dis­te de şöy­le bu­yu­rul­muş­tur : “Ni­ce oruç tu­tan­lar var­dır ki, oru­cun­dan su­suz­luk çek­me ve aç­lık­tan baş­ka bir ka­zan­cı ol­maz. Ni­ce ge­ce kal­kıp na­fi­le iba­det ya­pan­lar var­dır ki, bu kalkma­sın­dan ötü­rü uy­ku­suz­luk­tan baş­ka bir ka­zan­cı ol­maz.”66

Bir kim­se­ye Ra­ma­zan­da sö­vü­lür­se; “Ben oruç­lu­yum” de­me­si sün­net­tir. Çün­kü Al­lah el­çi­si şöy­le bu­yur­muş­tur: “Siz­den bi­ri­si oruç­lu ol­du­ğu za­man kö­tü söz söy­le­me­sin, ba­ğı­rıp ça­ğır­ma­sın, bir kim­se ken­di­si­ne sö­ve­cek olur­sa ya­hut dö­vü­şe­cek olur­sa, ona; “Ben oruç­lu­yum” de­sin.”67 Ra­ma­zan dı­şın­da oruç­lu olan kim­se ise bu­nu için­den söy­le­yip ken­di­si­ni tes­kin et­me­li­dir.

Çün­kü nâfile iba­det­ler­de ri­ya­dan ko­run­mak esas­tır.

7) Oruç­lu­nun ilim ve Kur'ân-ı Kerîm oku­mak­la, zi­kir ve sa­la­vat-ı Şe­ri­fe ge­tir­mek­le meş­gul ol­ma­sı müs­te­hap­tır. Buhârî ve Müs­lim'de ri­va­yet edi­len bir ha­dis­te şöy­le bu­yu­rul­mak­ta­dır: “Hz. Pey­gam­ber (s.a.s.) Ra­ma­zan'da her ge­ce Ceb­ra­il (a.s) ile kar­şı­la­şır, onun­la Kur'an-ı Kerîm mü­za­ke­re ve mu­ka­ba­le­sin­de bu­lu­nur­du”68 Di­ğer yan­dan baş­ka bir ha­dis-i şe­rif­te, ge­ce­nin bir sa­a­ti­nin ilim­le uğ­ra­şa­rak ge­çi­ril­me­si­nin ge­ce­yi ih­ya et­mek­ten da­ha ha­yır­lı ol­du­ğu bil­di­ril­miş­tir.69

8) Özel­lik­le Ra­ma­zan'ın son on gü­nün­de oruç­lu­nun itikâfa gir­me­si müs­te­hap­tır. Çün­kü itikâfa gir­mek nef­sin ya­sak­lar­dan ko­run­ma­sı­nı sağ­lar, ay­rı­ca ka­dir ge­ce­si­ne rast­la­ma imkân ve umu­du­nu art­tı­rır. Rasûlullah (s.as.), Ra­ma­zan'ın son on gü­nün­de da­ha çok iba­det ve ta­at ya­par­dı. Hz. Âişe (r.anhâ) şöy­le de­miş­tir: “Hz. Pey­gam­ber, Ra­ma­zan'ın son on gü­nü­ne gi­rin­ce bü­tün ge­ce­yi ih­ya eder, ai­le­si­ni uyan­dı­rır ve ka­dın­lar­dan ay­rı ka­lır­dı”70

Ra­ma­zan'da oruç tut­ma­ya en­gel ola­cak de­re­ce­de vü­cu­da za­yıf­lık ve­ren iş­ler­de bu­lun­ma­ma­lı, müm­kün­se öğ­le­ye ka­dar ça­lı­şıp, son­ra din­len­me­li­dir. İmkân olun­ca ba­zı iş­le­ri em­sal üc­ret­le baş­ka­sı­na gör­dür­me­li­dir. Çün­kü ke­sin bir za­ru­ret ol­ma­dık­ça vü­cu­du çok ağır iş­ler­de yo­ra­rak oruç tu­ta­maz ha­le ge­tir­mek ca­iz ol­maz.71