674 - Soru: Köyümüzde hususi olarak vazifelendirilmiş bir
müezzin yok. Kim olursa bu vazifeyi yapmaktadır. Ön sırada veya arka sırada
yapılıp yapılmayacağı üzerinde münakaşa oluyor. Müezzinin mutlaka geride
oturması şart mıdır?
Cevap: Böyle bir şart yoktur. Yalnız cuma günü iç ezanının "Minber"
önünde okunması sünnet bulunmaktadır.
675 - Soru: Ezanı, caminin içinde okumak mekruh mudur?
Cevap: Etrafa duyurulması bakımından ezanın caminin dışında ve yüksekçe bir
yerde okunması bir sünnettir. Beş vakit namazların cemaatle edasını halka duyurmak
bakımından caminin dışında okunması münasiptir. Münferiden eda veya kaza namazı
kılacak kimseler, ezanı, başkasına duyurmak için değil, sadece kendi namazının
sünnetini yerine getirmek maksadı ile okuyacağından cami içinde okunmasında bir
mahzur göremiyoruz. Halka ilan kasdi ile okunan ezan, cuma namazının dışındaki
namazlar için cami içinde okunmaz. (Nimetü'l-İslam, s.54)
676 - Soru: Ezan-ı Muhammediye'yi bir teypten hoparlöre vermek, bu suretle halkı
namaza çağırmak caiz midir?
Cevap: Böyle bir davranış asla ve hiçbir suretle caiz olamaz. Ezan, farz namazlar
için sünnettir. Tek başına namaz kılacak olan bu vazifeyi bizzat kendisi eda eder.
Cemaatle kılınacak namazlarda ise, onlar adına bu işi içlerinden bir münasibi veya
vazifeli olan müezzin ifa eder. Bu takdirde diğerlerinin ezan okumasına ihtiyaç
kalmaz. Her iki halde, namaz kılmakla mükellef olan Müslüman bir erkeğin bizzat ezan
okuması icap eder. Teypteki şeyler bir sesin yansımasından ibarettir. Onunla ezan
okunmuş sayılmaz.
677 - Soru: Ezanda iki cümle arası bir sekte ile fasl edilir deniliyor ve şöyle izah
ediliyor: "Bundan ilk tekbirler müstesnadır ki, onun sektesi iki tekbirden sonra
olur, yani dört ikiye ayrılır." Bu hususu açıklar mısınız?
Cevap: Sekte, sesi keserek biraz durmak demektir. Yani "Eşhedü en la ilahe
illallah" denilince biraz durulacak, sonra aynı lafız bir defa daha söylenecek.
"Eşhedü enne Muhammeden Resulullah" denilince gene biraz durup sonra aynı
cümle bir defa daha tekrarlanacak. "Hayye alessalah" denilip biraz durulacak.
Bundan sonraki her cümlede bu duraklama gösterilecektir. İlk tekbirlerin bundan
müstesna tutulması, bir tekbir alıp duraklama gösterilmeyecek de iki defa
"Allahü ekber, Allahü ekber" denilip ondan sonra sekte (duraklama) yapılacak.
Manalarına dikkat edilirse, cezimle sekte arasında bir uyuşmazlık yoktur. Cezim,
kelimenin sonuna hareke vermemek; sekte ise cümlenin sonunda sesi kesip biraz
duraklamaktır.
678 - Soru: Ezan okuyan kimse, "Hayye alessalah" derken yüzünü sağ,
"Hayye alel felah" dediği sırada yüzünü sola dönüyor. Bunun hikmeti
nedir?
Cevap: Ezanda duyurmak ve ilan kasdi vardır. Ezanın lafızlarından da davet mahalli
olan bu cümlelerde yüz sağ ve sola döndürülmektedir. (Nime-tü'1-İslam, l. kısım,
5. 55)
679 - Soru: Ezanı camide mikrofonla okuyup minareye vermek caiz midir?
Cevap: Ezanın yüksek bir yerde okunması, ezanla ilgili bir sünnettir. Bu itibarla
mikrofon ile okunsa bile yine minareye çıkılarak okunmalıdır.
680 - Soru: Ezanda 'Cezm' yapılmayıp geçilmek istendiğinde üstün ile mi, yoksa
ötre ile mi geçilmesi lazımdır?
Cevap: Esasen ezanın meczum olarak okunması gerekir. Bilfarz, vasl edilecek olsa,
meftuh (üstün) olarak vasi edilir. (Nimetü'l-İslam, Kitabü's-Sa-lat, s. 52)
681 - Soru: İstimâu'l-melahi ma'sıyetün ilh. Hadis-i Şerifi izah eder misiniz?
"Lezzet alan küfürdedir" diye biten bu hadise göre lezzetin tezahür şekli
hangi halde baliğ olan küfürdür?
Cevap: Sünen-i zevaid kısmına girmektedir.
682 -Soru: Cami içinde ezan okunur mu?
Cevap: Cuma gününde hutbe ezanından başka, cami içinde ezan okunmaz.
(Nimetü'l-İslam, l. kısım, s. 54)
683 - Soru: Ezanın sahih olmasında aranan şartlar kaçtır ve nelerdir?
Cevap: Ezanın sahih olmasının şartı yedidir:
1- Okuyanın Müslüman olması. Gayrimüslimin okuyacağı ezan sahih olmaz.
2- Temyiz (ezan okuyacak kimsenin iyiyi kötüden ayırt edecek durumda) olması.
3- Ezanın kelimeleri arasındaki tertibe riayet edilmesi. Yani bunlardan herhangi birini
öne alıp diğerini arkaya bırakmak sahih değildir.
4- Ezanın kelimeleri arasında tevali. Bu kelimeler arasında uzun bir müddet sükut
etmek veya konuşmak, ezanın sıhhatine zarar verir ve baştan okumak gerekir.
5- Vaktin girmiş olması.
6- Cemaat için okunan ezanın açık okunması. Kişinin kendi nefsi için okuyacağı
ezanda açıktan okunması şart değildir.
684 - Soru: Kaamet getiren müezzin "Hayye alessalah" mı diyecek, yoksa
bunların sonuna "ti"şeklinde bir ibare getirip "Hayye alessalati" mi
diyecek?
Cevap: Kelimenin sonunu "cezm" ederek, "Hayle alessalah"
demelidir. Çünkü ezan ve ikaamet cezm ile okunacaktır. (Nimetü'l-İslam, l. ks. s.
52)
685 - Soru: Ezan-ı Muhammedi okunurken selam vermek caiz midir?
Cevap: Ezan okunurken selam vermek doğru değildir. Şayet selam veren olursa ezanın
bitmesine kadar beklemeli, daha sonra "Ve aleykümü's-selam ve rahmetullah"
demelidir.
686 - Soru: Cemaat içinde müezzin bulunmazsa, imam olan kişinin hem imamlık
hem de müezzinlik yapmasının caiz olup olmasını beyan ediniz.
Cevap: Müezzin bulunmadığı zaman, imamın kamet getirmesi ve diğer müezzinlik
vazifelerini yapması caiz ve hatta efdaldir. İmam-ı Azam böyle yapardı.
(Nimetü'l-îslam, s. 46)
687 -Soru: Ezan-ı Muhammedi'de "Eşhedü enne seyyidena Muhammeden
Resulullah" demekte bir mahzur var mıdır?
Cevap: Böyle bir ilave doğru olmaz. Zira ezanın elfazı, tevkifidir. Gelişi güzel
ne ilave, ne de çıkarma yapılamaz. Bizim dikkat edeceğimiz husus, mana yönünden
yakışan elfazı eklemeye kalkışmak değil, dinimizin esaslarına aynen riayet edip,
eksiklik yapmadığımız gibi bir fazlalık da katmamaktır.
688 - Soru: Kadınlar gizli bir şekilde ikamet getirseler ne lazım gelir? Ne
için ikamet getirmezler?
Cevap: Ezan da ikamet de farz namazların eda ve kazasında sadece erkekler için
sünnettir, kadınların gizli olarak ikamet getirmeleri sünnete aykırı (bid'at) olur.
(Nimetü'l-İslam, Kitabü's-Salat s. 59)
689 - Soru: Nimet-i İslam adlı kitapta ezan ve ikamet hususundaki Hadis-i Şerifte
(Cezm) kelimelerinin anlamının ne demek olduğunu beyan eder misiniz?
Cevap: "Cezm" demek, cümlelerin sonuna hareke getirmeyip, yani
"Allahü Ekberu" şeklinde okumayıp "Ekber" tarzında bitirmek
demektir. (Nimetü'l-îslam, s. 52)
Allahü Ekber, Allahü Ekber
Eşhedü en lâilahe illallah
Eşhedü enne Muhammeden Resulullah
Hayya alessalah
Hayya alel felah
okunuşları gibi.
690 - Soru: Cemaatle farz namaz kılınan bir camide başka bir kimsenin farz kılması
halinde tekrar kaamet getirmesi gerekir mi?
Cevap: Gerekmez. Çünkü, bir camide kılınacak bir vakit namaz için bir ezan ve
bir de kaamet meşru kılınmıştır. Bunlar da eda edildiğine göre, kılınacak diğer
namazlar için ezan ve kaamet gerekmez. (Nimetü'l-İslam, l. kısım, s. 61)
691 - Behce Fetvalarından: "Kadınlara ezan ve ikaamet lazım değildir"
(H. Ec. 1/8)
Açıklama: Farz namazların edası ve kazası için ezan ve ikaamet erkekler için
sünnettir. Kadınlar bu hükmün dışında tutulmuşlardır.
692 - Abdürrahim Fetvalarından: "Müezzinin, tekbirlerde "Lahn ve
teğanni" etmesi caiz olmaz" (H.Ec. 1/14)
Açıklama: Lahn, irabta hata etmek ve değiştirmek manalarına gelmekte; teğanni ise,
şarkı söylercesine nağmeler yapmak anlamını ifade etmektedir. Bir müezzinin, ezan
okuduğu sırada bu gibi lüzumsuz şeylere heveslenmesi caiz değildir.
693 - Behce Fetvalarından: "İmama uyan bir müezzin, cemaate ilan için,
yüksek sesle tekbir alsa namaza zarar vermez" (H.Ec. 1/10)
Açıklama: Müezzinin yaptığı bu işe "tebliğ" denilmektedir. Cemaat çok
olduğu sırada yapılabiir. Bu hizmeti görecek kimse, aldığı tekbirleri, sadece ilan
maksadıyla almamalı; iftitah tekbiri veya intikal tekbiri olarak almalıdır. Bu
tebliği yapacak kimse tekbir ve selamları aynen ve açıktan söyler. Sadece rükudan
kalkar iken "Rabbena leke'l-hamd" der.