1694 - Soru: İki kardeş var. Bunlardan büyüğü evli ve iki
tane de çocuğu var. Küçük olan ise henüz bekar. Büyük kardeş, bir trafik
kazasında vefat etti. Küçük kardeş, her ne kadar istemediyse de, babasının
ısrarına dayanamayarak ağabeyinin dul kalan karısı ile evlendi. Dinimizce böyle
bir evlilik caiz midir?
Cevap: Ölmüş kardeşin, dul karısını hayatta bulunan kardeşi alablir. Bunda
herhangi bir mahzur yoktur. Arkadan kalan kardeş büyük veya küçük olsun durum
aynıdır. Ancak, o kadınla evlenebilmek için, kocasının ölümünden itibaren
iddetinin (dört ay on günlük bir müddetin) geçmesi gerekir.
1695 - Soru: Bir kızın babası Türk, dedesi Türk, annesi ise çingene. Bu
anneden olan kız Müslüman bir erkekle evlenebilir mi?
Cevap: Bir Müslüman erkek, Müslüman olan bir çingene kadın ile evlenebilir.
Evliliklerde ırk ayrılığı bir engel teşkil etmez. İman ve İslam bakımından bir
eksiklik yok ise evlenmelerinde bir mahzur yoktur. Geri kalan mide ve gönül meselesi!
Gönlü sever, midesi çekerse evlenmesinde bir mahzur yoktur.
1696 - Soru: Bir kimsenin, kendisine aile olarak almak istediği kadın veya
kızı, okutmak suretiyle sihir yaptırarak almasında bir mahzur var mı?
Cevap: Bu asla caiz ve doğru bir hareket değildir. Her iş aklın düşünmesi ve
gönlün sevmesiyle olmalıdır. Onu sihirle ve efsunla düşünemeyecek hale getirmek
katiyen doğru değildir. Haramdır.
1697 - Soru: Adamın birisi evlenmiş, daha sonra da sakal bırakmış. Bu yüzden
ailesi ile boşanmış. Şimdi tekrar evlenmek istiyor, sakalı evlenmesine mani
oluyor. Evlenebilmek için sakalını kazıtmakta bir mahzur var mı?
Cevap: Elbette vardır. Resul-i Ekrem'in (sav) sünneti oyuncak değildir.Tiyatro
artistlerinin, rol icabı sakal bırakıp, rolü son bulduğunda kestirmeleri gibi,
dilediğinde sakal bırakmak, arzu ettiğinde de sakalını kazıtmak, Resul-i Ekrem'e
(sav) sevgisi olan kimsenin yapabileceği bir davranış değildir. O kimse de kendine
göre bir Müslüman kadınla evlenmenin yolunu arasın. Bırakılmış bulunan sakalı
kazıtmak haramdır.
1698 - Soru: Dul kalan bir erkek, dul bir kadını kendisine nikahladıktan
sonra, ilk karısından olan kızını, bu kadının oğluna nikahlayabilir mi?
Cevap: Evet, nikahlayabilir. Bunda bir mahzur yoktur.
1699 - Ali Efendi Fetvalarından: "Kendisiyle gerdeğe gridiği karısının,
diğer kocasından olmuş oğlunun kızı ile evlenmek caiz olmaz" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Böyle bir evlilik caiz olmaz. Çünkü bu kız üvey oğlu yolu ile torun
mevkiinde bulunmaktadır. Bu itibarla hürmet-i müsahare yoluyla kendisiyle evlenmek
haramdır.
1700 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd'e, ahiret ana edindiği Hind ile evlenmek
caiz olur" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Ahiret anne ve ahiret evladı gibi sözlerle nesep sabit olmadığı gibi, bu
kimselerin birbirleriyle nikahlanmaları sahih ve caizdir. Bu itibarla "Ahiret
kardeşim ol!" veya "Ahiret evladım ol" diyen kimseler, birbirine mahrem
olmazlar. Diğer yabancı kadınların ve erkeklerin birbirine karşı takındığı
tavır ve tesettür esaslarına riayet etmeleri gerekir.
1701 - Abdürrahim Fetvalarından: "Karısı ile karısının oğlan kardeşinin
kızını, zevcesiyle birlikte nikahı altında toplamak caiz olmaz" (H.Ec. c.
1/42)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen kız, o erkeğin karısının yeğeni olmakta ve bahsi
geçen kadın da onun halası bulunmaktadır. Bir önceki fetvanın açıklanmasında
belirtilen ölçü dikkate alındığında, böyle bir evliliğin dini hükümlere göre
caiz olmadığı açıklığa kavuşmuş olur.
İki yakın kadının, bir erkeğin nikahı altında toplanmasının
haramlığındaki hikmet, akrabalık bağlarının ve büyük ile küçük arasında
korunması lazım gelen saygının sarsılmamasıdır. Bunlar arasında geçimsizlik
olduğunda, bahsi geçen bağlar yara alacak ve büyük-küçük saygısı kalkmış
olacaktır. Bir cemiyet içinde bu gibi hallerin doğması ve yayılması, o cemiyeti
sarsar ve önü alınmayacak hadiselerin yayılmasına sebep olur.
Bir milletin payidar olabilmesi, istiklalini ve istikbalini garanti altında
tutabilmesi, cemiyeti teşkileden fertlerin arasında, sevgi, saygı ve bağlılıkların
korunmasına şiddetle ihtiyaç göstermektedir. Geçmiş milletlerin bazılarının
çöküş sebeplerinde bu gibi kaidelere riayet gösterilmeyişinin acı iz-eri
görülmektedir. Tarihin acı hadiseleri arasına bir halka daha eklemek niyetinde olmayan
milletler, bu gibi kaideleri korumakta asla ihmal göstermezler, göstermemelidirler.
1702 - Netice Fetvalarından: "Boşandığı kadının babaannesini
nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Bir erkek, boşamış olduğu bir kadının annesini nikahlayamadığı gibi,
o kadının nenesini de nikahlayamaz. Bu nene, ister ana tarafından, ister baba
cihetinden olsun hüküm aynıdır.
1703 - Feyziye Fetvalarından: "Ana tarafından olan dedesinin terk ettiği
kadını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/34)
Açıklama: Bir erkeğe, üvey nenesini nikahlamak, aynen üvey annesini nikahlamak gibi,
haram bulunmaktadır. Dede, ister ana tarafından, isterse baba tarafından bulunsun
hüküm budur.
1704 - Abdürrahim Fetvalarından: "Gerdeğe girmeden boşanmış bulunan
kadının annesini nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/38)
Açıklama: Kayınvalide, nikah yapıldığı andan itibaren damadına haram olur.
Karısı ile gerdeğe girmeden ayrılmış veya karısı ölmüş olsa bile bu haramlık
aynen devam eder.
1705 - Ali Efendi Fetvalarından: "Baba bir kız kardeşinin oğlunun kızını
nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/34)
Açıklama: Fetvada belirtilen kimse, bahsi geçen kızın babasının dayısı
olmaktadır. Babaya dayı olan kimse, onun çocuğunun da dayısı olur. Bu açık bir
hükümdür. Baba bir kardeş, nesep yoluyla olan haramlıkta aynen ana baba bir kardeş
gibidir.
1706 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zevcesinin kız kardeşinin kızı, karısı
ile birlikte nikahı altında toplamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/41)
Açıklama: Fetvada bahsi geçen kız, onun hanımının yeğeni; kadın da bu kızın
teyzesi olmaktadır. Bunlardan birinin erkek olduğu farz edilse, birbiri ile evlenmesi
nasıl haram ise, aynı zamanda bir erkeğin nikahı altında toplanmaları da haramdır.
1707 - Abdürrahim Fetvalarından: "Karısının halasının kızını, zevcesi
ile birlikte nikahı altında toplamak caiz olur" (H.Ec. c. 1/42)
1708 - Netice Fetvalarından: "Hind (isimli kadın)ın ilk kocasından olmuş
oğlu, halen nikahı altında bulunduğu kocasının diğer karısından olma kızını
nikahlasa caiz olur" (H.Ec. 1/35)
Açıklama: Bu fetvada bahsi geçen çocuklar, karı ve kocanın, karşılıklı olarak
üvey evladı olmaktadır. Bu sebeple birbirleri ile evlenmelerinde bir mahzur
bulunmamaktadır.
1709 - Ali Efendi Fetvalarından: "Annesinin ana-baba bir kız kardeşinin
kızını nikahla almak caiz olur" (H.Ec. 1/34) Açıklama: Bu fetva, teyze oğlu ile
teyze kızının birbiriyle evlenmesinde mahzur olmadığını ifade etmektedir. Amca çocuklannın, hala ve dayı çocuklarının birbirleriyle nikahlanmalarında bir mahzur
bulunmamaktadır. Halkın arasında kardeş çocuklarının birbiri ile evlenemeyeceğine
dair kanaat tamamen yanlış olup, dini hiçbir mesnede dayanmamaktadır.
1710 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, hanımı ile onun ana baba bir kardeşinin
kızını kendi nikahı altında toplaması caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/36)
Açıklama: Ana baba bir kardeş, erkek ise, Zeyd'in karısı o kızın halası; kız
kardeş ise, kadın o kızın teyzesi olur. Bir kadın, kardeşinin kızı ile aynı
erkeğin nikahı altında toplanamaz.
1711 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd'in karısı (bulunan) Hind'ten doğmuş
Amr, Zeyd'in diğer hanımı Zeynep'in başka kocadan olma kızı Hatice'yi nikahlaması
caiz olur" (H.Ec. c. 1/32)
Açıklama: İkinci defa evlenmiş bulunan bir kadının ilk kocasından bir oğlu
bulunsa, ikinci kocanın da başka bir kadından kızı mevcut olsa, bu oğlan ile kızın
arasında soy akrabalığı ve musaharet hürmeti olmadığından evlenmelerinde bir engel
yoktur. Fetva bu tabloyu tasvir ve böyle kimseler arasındaki evliliğin caiz olduğunu
ifade etmektedir.
1712 - Abdürrahim Fetvalarından: "Ana baba bir kız kardeşinin oğlunun
kızını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/41)
Açıklama: Bahsi geçen adam, kız babasının veya annesinin dayısı olmaktadır.
1713 - Netice Fetvalarından: "Dört tane hür kadınla evli bulunan bir erkek,
bunlardan birini boşasa, bu kadın iddet beklediği sırada beşinci bir kadını
nikahlayamaz" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Boşanmış bir kadın, üç adet göresiye kadar iddet bekler. Bu iddet,
doğacak çocuğun kimden olduğunu tesbit ve onun haklarını korumak içindir. İddet
devam ederken, kadının kocası ile olan bağlantısı tamamen kopmuş sayılmaktadır.
Bu sebeple, o erkeğin başka bir kadınla evlenmesi "Muvakkaten" haramdır.
1714 - Ali Efendi Fetvalarından: "Karısı ölen bir erkek, birkaç gün
geçtikten sonra, baldızını nikahlasa caiz olur" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Bir erkek, ailesinin nikahı devam ettiği müddet içerisinde, baldızını
ailesinin üzerine nikahlayamaz. Bu haramlık, müebbet olmayıp, karısının ölmesi
veya boşanması halinde kalkar. Baldızı ile evlenecek olan bir kimse, karısının
ölümü halinde iddet beklemeye muhtaç olmaz. Fetvadaki "birkaç gün" tabiri,
beklenilmesi gereken bir zaman olarak tesbit edilmiş olmayıp ölümünden kısa bir
zaman sonra nikah akdinin caiz olacağını ifade içindir. Karısını boşadıktan
sonra, boşadığı ailenin iddeti dolmadan baldızı ile nikahlanamaz.
1715 - Ali Efendi Fetvalarından: "Vefat eden oğlunun karısını nikahlamak
helal olmaz."
Açıklama: Oğlunun veya oğlunun oğlunun karısı, yahut kızının oğlunun karısı,
baba veya dedeye haramdır. Gelinlerin kayınpederlerine haramlığı, Ayet-i Kerime ile
sabit bulunmaktadır.
1716 - Netice Fetvalarından: "Boşadığı kadının annesini nikahlamak caiz
olmaz" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Kayınvalide, damadına ebediyen haramdır. Bu haramlığın tahakkuku için,
gerdeğe girmiş olması şartı yoktur. Şahitlerin huzurunda "aldım-verdim"
denilmesi kafidir.
1717 - Ali Efendi Fetvalarından: "Baba bir, kız kardeşinin oğlunun kızını
nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Ana-baba bir kardeş ile tek taraflı kardeşler arasında nikah haramlığı
bakımından bir fark yoktur. Bir erkek, dayısı olduğu kimsenin kızı ile evlenemez,
haramdır.
1718 - Soru: Bir kız, yalnız İslam dinini, Kelime-i Şehadet getirerek kabul ediyor.
Lakin "Namaz kılmam, oruç tutmam, gusül abdestini istediğim zaman alırım"
diyor. Yani cinsel mukarenetten sonra yıkanması gerekirken, bir hafta veya bir ay sonra
yıkanırım diyen bir kadın ile hayat sürdürüldüğü takdirde insan günah kazanır
mı? Yoksa böyle birisiyle evlenmemek doğru olmaz mı?
Cevap: Bu yazdığınız şeyler kendisinde mevcut olan bir kadınla evlenmemeli.
Yazdıklarınız doğru ise, önce ıslah çarelerini aramalı, ona öğüt vermeli, bu
gibi hareketlerin doğru olmadığını etraflıca anlatmalıdır. Fikrinde ısrar ederse
yatağını ayırmalı, bu da fayda vermezse babasına teslim etmelidir. Bundan da bir
netice alınmazsa, o zaman boşama yoluna gitmelidir.
1719 - Soru: İki oğlan kardeş, her ikisi de evli. Her ikisinin ailesi de sağ.
Küçük kardeşi karısını tamamen boşadı. Onun boşadığı kadını, büyük kardeşi
alabilir mi?
Cevap: İki kardeşten birinin ölümü veya karısını boşaması ile, ölüm veya
talak iddeti tamam olduktan sonra, dul kalan ailesini hayatta olan kardeşinin
nikahlamasında dinen bir mahzur yoktur. Bu hususta küçük kardeş ile büyük kardeş
arasında bir fark bulunmamaktadır.
1720 - Behce Fetvalarından: "Bir babanın gerdeğe girmeden (veya tenine
değmeden) boşadığı kadın, oğluna haramdır" (H.Ec. 1/27)
Açıklama: Hiçbir erkek, hiçbir zaman üvey annesi ile evlenemez. Bu haramlık
ebedidir. Hiçbir suretle kalkmaz. Babası onunla gerdeğe girmemiş ve hatta tenine dahi
değmemiş olsa hüküm yine değişmez.
1721 - Soru: Kayınvalide ile bir erkeğin nikahlanmasının haram olduğunu
biliyoruz. Kayınvalide olacak kadının annesi veya ana yahut baba tarafından olan
neneleri de damat olan erkeğe haram mıdır?
Cevap: Evet, hem kayınvalide hem de onun annesi ve neneleri damat olan
erkeğe haramdır.
1722 - Soru: Müslüman bir erkek, başkası ile zina eden bir kadınla evlenebilir mi?
Genelevde çalışan kadınları o yerden kurtarmak maksadıyla onunla evlenmek sevaptır
diyorlar. Bu doğru mu?
Cevap: Evlenecek erkeğin alacağı kadının namuslu olmasına peşinen dikkat etmesi
gerekir. Onun mazisine bakarak, hali ve geleceği hakkında bir kanaate varır, daha sonra
onunla evlenmeye karar verir. Kötü yoldaki bir kadının dönüş yapması ihtimali olsa
bile, kafi değildir. Hakikat varken hayale dayanmak sonunda pişmanlık getirebilir.
1723 - Soru: Bir baba, kızını bir erkeğe nikahladıktan sonra, damadının dul
anasını kendisine nikahlayabilir mi?
Cevap: Evet, nikahlayabilir.
1724 - Soru: Bir kızı, hiç namaz kılmayan bir erkekle evlendirmenin ahirette cezası
var mıdır?
Cevap: Elbette vardır.
1725 - Soru: Bir kimse, ailesi öldükten sonra, karısının halası ile
evlenebilir mi?
Cevap: Evet, evlenebilir.
1726 - Soru: Bir erkek, zina ettiği bir kadını daha sonra kendisine
nikahlayabilir mi?
Cevap: Evet, başkaca bir engel yok ise nikahlayabilir. Zina etmiş olması, onunla
nikahlanmaya mani olan bir sebep değildir.
1727 - Soru: "İslam'da Kadın ve Aile" adlı eserinizin 37. sayfasında
"Erkek, asil bir kadın ile evlenmelidir" denilmektedir. Burada mezkur asalet,
soy, sop veya ırk mıdır? İslam nazarında, kişinin değeri soy ve sopla olmayıp
"takva" ile değilmidir?
Cevap: Asıl kadın, imanlı ve temiz bir soya mensup kadın demektir. Buradaki asalet
tabirinden hasep değil, nesep dikkate alınmalıdır. İçtimai mevkiine değil, ferdi
davranışlara kıymet verilmelidir. Asaletten iman, İslam ve ırki temizliğin bütünü
anlaşılmalıdır. Zira mutlak ifadeler kemaline masruftur.
1728 - Soru: Bir adam karısının fahişelik yaptığını bildiği halde boşanmayıp
bile bile onu nikahı altında taşısa bu adamın hükmü nedir?
Cevap: Dinimizce namusunu kıskanmayan adama "Deyyus" denir. Böyle bir
adam, azabını çekmedikçe cennete giremez.
1729 - Abdürrahim Fetvalarından: "Amca kızını nikahlamak caiz olur"
(H.Ec. 1/41)
Açıklama: Bazı kimseler arasında, amca, hala, dayı ve teyze kızlarıyla
evlenilmeyeceğine dair yanlış bir kanaat mevcuttur. Böyle bir kanaat, dinimizde yeri
olmayan yanlış bir hükümdür. Bu çekingenlik, ileride doğabilecek geçimsizlikleri
vehmederek iki kapının birbirine kapanması ihtimalinden doğmakta ise, bir mazeret
olarak kabul edilebilir. Ancak, vehme dayalı bir kanaate dini kisve giydirip daha sonra
"Amca kızı, dayı ve teyze kızı ile evlenmek haramdır" demek, yanlış
olduğu kadar dini bakımdan tehlikelidir de. Yanlıştır. Çünkü, dinimizde bunun
aksine verilmiş hüküm ve tatbikat vardır. Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatıma (ra)'nın
evlilikleri gibi. Tehlikelidir.Zira, harama helal demek ne kadar tehlikeli ise, helal olan
bir şeye haram damgasını vurmak da aynı derecede korkunçtur.
Nesep itibariyle amca kızı ile evlenmek, helal olduğu gibi, rada (süt emzirme) yolu
ile amcasının kızı ile evlenmek de helaldir.