2078 - Soru: Ben, aslen Karslıyım. Annem ve babam Kars'ta oturuyor.
Vazifeli bulunduğum Çorlu'ya kendilerini çağırıyorum ve durumu iyilikle
anlatıyorum. Fakat "Katiyyen gelmeyiz" diyorlar. Şimdi ben, bundan üç sene kadar
önce Çorlu'dan evlendim. Ailem de Kars'a gitmiyor. Sizden soruyorum: Hangisini
terkedeyim? Annem-babam ihtiyar ve 65 yaşlarında. Bakıma ihtiyaçları var. Zevcem
ile anlaşamıyoruz. "Gidersen beni bırak" diyor. Ben de yuvamın yıkılmasını
istemiyorum. Babamı ve annemi terkedip Çorlu'dan hiç gitmeyip karımın dediği
gibi burada mı yaşayayım, yoksa annemin ve babamın yanına gidip onların duasını
alıp o zavallılara mı bakayım?
Cevap: Hiçbirini terketme. Onlara maddeten yardımcı ol, gelirlerse gereken
hizmeti ve hürmeti yap. Ailen gitmiyorsa sen kendin git ve onların ziyaretinde
bulun. Yuva yıkmaya sebep mevcut değil iken, böyle bir davranış günaha girmenize
sebep olur.
2079 - Soru: Ufak çocukların kırkları karışır diye bir gelenek var ki şöyle:
Birbirine yakın zamanda doğmuş iki çocuk, biri diğerinin bulunduğu eve gidince
ona bir hastalık geliyormuş. Zaman zaman zayıflayıp eriyormuş. Bu hususta bilgi
verir misiniz?
Cevap: Böyle bir şeyin aslı ve dini bir dayanağı yoktur.
2080 - Soru: Doğumdan sonra 40 gün geçene kadar lohusa kadın ve çocuk yalnız
bırakılımıyormuş. Bırakılacak olursa cinler tarafından çarpılıyormuş. Malumat
verir misiniz?
Cevap: Onu yalnız bırakmamak, sağlık yönünden gelecek zararları önlemek için
olabilir. Yoksa şeytanların insanlara tasallutu, sadece kırk gün değil, bir ömür
boyuncadır. Onu cinlerden korumak için üzerine Ayetü'l-Kürsi'yi okumak kâfidir.
2081 - Soru: Bir baba oğluna bir şey emrettiğinde sözünü tutmayacağından
endişe ederse, onun baba sözü dinlemeyerek Ahirette sorumlu olmaması için nasıl
söylemesi münasip olur?
Cevap: "Oğlum eğer şöyle yaparsan (veya yapmayacak olursan) güzel olur"
demelidir. (Fetava-i Hindiye, c. 5, s. 353)
2082 - Soru: Çoluk çocuğunu cahil olarak yetiştiren bir baba, ne derece
cezaya uğrar? "Böyle bir babanın kendi ibadeti de makbul olmaz" denilmektedir,
doğru mu?
Cevap: Bir baba, üzerine düşen bu vazifeyi yapmamaktan dolayı ilâhi mahkemede
sorumludur.
2083 - Soru: İhtiyar bir anne ve baba, "Biz ihtiyarladık" diye namazın
dışında tavsiye edilen güzel ve faydalı ibadete nazlanırlarsa ne yapabiliriz?
Cevap: Farz olan ibadetlerin dışında kalan hayırlı işler ve bunların faydalarını
açıklar ve teşvik edersiniz. Bundan başka onlara yapacağınız bir şey yoktur.
2084 - Soru: Çocuğun anne ve babaya itaatin ne demek olduğunu bilemeyeceği
bir yaşta (meselâ 9-10 yaşında) babanın, çocuğunun bir hatası yüzünden ona
beddua etmesi doğru mudur ve geçerli midir?
Cevap: Anne ve babanın evlâdı hakkındaki duası makbul olduğundan, onlara
ilinmemeli ve ıslahına dua etmelidir.
2085 - Soru: Bir gelinin kayınpederine itaat etmesi mecburi midir? İtaat
etmesi lâzım mıdır?
Cevap: Gelinin kayınpederine saygı göstermesi, insanlık icabıdır. Fakat dini bir
mecburiyet olarak kayınpederine karşı bir vazife ile mükellef tutulmamıştır.
2086 - Soru: Kayınvalide ve gelin birbirinden ayrı oturmaktalar. Kayınvalide,
"Oğlumun evidir" diyerek oğlu ve gelini görmeden herhangi bir şeyi alsa haram
olur mu? Bunun tersini gelinin kayınvalidesine yapmasının hükmü ne olur?
Cevap: Baba ve anne, oğullarının evinde izin almaya muhtaç kalmadan karınlarını
doyurabilirler. Fakat onun parasından veya ev eşyasından sormadan bir şey alıp
götüremezler. Gelin, kayınvalidesinin evinden kendisine ait olmayan (yani
kayınvalidesinin olan) bir şeyi alacak olursa, çalmış sayılır.
2087 - Soru: Bir kimsenin, anne veya babasını adlarıyla hitap ederek
çağırması doğru mudur?
Cevap: Bunda kerahet vardır.
2088 - Soru: Bir baba evlâdına dinini öğretiyor. Bu cümleden olarak onu
evlendiriyor. Fakat oğlu namaz kılmıyor ve dini vazifelerini yerine getirmiyor.
Bunda babanın mesuliyeti nedir ve kaç yaşına kadar devam eder?
Cevap: Buluğ çağından sonra sorumluluk şahsın kendine aittir. Fakat her baba
evlâdına öğüt vermekten geri kalmamalıdır. Bu, emr-i bilma'rûfu yerine getirme
babanın vazifesidir. Mesuliyeti kendi boynunadır diye her şeyine göz yummak ve
öğüt vermeyi terketmek de doğru değildir.
2089 - Soru: Benim anneannem 20 senedir damadının yanında, yani bizim
evimizde durur. Bu kadının annemden başka dört tane daha kızı var. Erkek çocuğu
olmadığı bahanesi ile efendisi tarafından boşanmış ve kocasından hiçbir miras
almamış. Ancak Balkan harbinde vefat eden (şehit olan) babası için on senedir
maaş almaktadır. Aldığı.....liradan diğer kızları da para talep ediyorlar. Daha
evvel aldığı zaman dörtte birini diğer kızlarına takdim ediyordu. Birisinin
vermiş olduğu bir fetva neticesi onlara bu parayı vermez oldu. Maaş almadığı 10
senelik devre içinde annemden gayri diğer kızlarının yardımı çok az oldu. Büyük
annemin durumunu bizlere açıklar ve dini yönden bilgi verir misiniz?
Cevap: Evli kızların nafakaları kocalarına aittir. Anneannenin aldığı para da
kendisine mahsustur. Bu kadın aldığı.....lirayı
tamamen kendi masrafları için mi yanında oturduğu kızı ve damadına vermektedir?
Şayet böyle ise diyecek yoktur. Şayet onun yeme-içme, mesken kirasına katkı,
giyecek ve üst baş masrafı olarak verdiği paradan sonra, elinde bir miktar
parası kalıyor da o parayı hediye olarak veriyorsa, geriye kalan paradan diğer
kızlarına da bir miktar hediye vererek gönüllerini alması uygun olur. Zira
Peygamber Efendimiz (sav), "Çocuklarınız arasında vergide eşit davranınız"
buyurmaktadır.
2090 - Soru: Bir nene kızının çocuğuna göğsünü verip emzirse göğsünü
keserler, çamaşırlarını yıkarsa elini keserler, diye bir söz dolaşmaktadır.
Bunun doğru olup olmadığını açıklar mısınız?
Cevap: Bu söz, tamamen safsata ve hiçbir esasa dayanmayan cahilce lâftır.
2091 - Soru: Bir insan, babasına İslâmi yönlerden yapılıp yapılmaması gereken
şeyleri söylese, babası da onun lâflarını kendisine akıl veriyormuş gibi
değerlendirse, bu evlâdın telkinleri münakaşaya dönüşse, evlât İslâmi yönlerde
hiddetlenerek, "Öyle değil, böyledir" dese günaha girer mi?
Cevap: Hakkı söylemek vazifenizdir. Fakat kalp kırmamak hünerdir. Münakaşa
yapmanıza lüzum yoktur. Vazifeniz, hakkı tebliğden ibarettir.
2092 - Soru: Bir erkek, karısı ile şaka yaparken söverek konuşsa bunda mahzur
var mıdır?
Cevap: Sövmek, kime ve neye ait olursa olsun, elbette ki mahzurludur. İsterse
ayağına batan dikene sövsün!
2093 - Soru: Bir anne ve babanın bir oğlu bulunsa, bu oğlan Allah (cc)
yolunda ilim tahsiline çıksa, annesi ve babası ihtiyar olsa ve bakacak kimseleri
bulunmasa bu oğullarının okumayı terkedip onlara bakması icap eder mi?
Cevap: Onların müsaadesini alması halinde okumaya devam eder. Kendi hizmetlerini
gördürmeye mali imkânları yoksa o
zaman ebeveynine bakmalıdır.
2094 - Soru: Dayı ve teyze gibi yakın akrabamız var. Bunlar dini hükümlere
saldırıyorlar, sırf Allah rızası için yapılan ibadetleri küçük görmeye
kalkışıyorlar. Bunlara zerre kadar sevgim olmadığı gibi, kendileriyle de
konuşmuyorum. Hatta bayramlarda bile yanlarına varmıyorum. Bunun mesuliyeti var
mı?
Cevap: Akrabanız oldukları için bayramlarda gitmenizde bir mahzur yoktur.
Onların din ile ilişkilerini kesmiş olmalarını dikkate alarak gitmemenizde de
bir sorumluluk yoktur. Kendi seçiminize göre hareket edebilirsiniz. Bunu
açıkladıktan sonra deriz ki: Gitmeniz, İslâmi asaleti ve dini nezaketi
aksettiren bir davranış olarak daha iyidir.
2095 - Soru: Bir çocuğun nafakasının baba tarafından karşılanmasının
dayandığı şartları yazar mısınız?
Cevap-. Erkek evlâdın nafakasının baba üzerine vacip olması için çocuğunun buluğ
(ergenlik) çağına ulaşmış olmaması, fakir ve hür bulunması şarttır. Şayet bu
sayılan şartlardan bir kısmı veya tamamı bulunmayacak olursa, o zaman nafaka
babanın üzerine olmaz, şöyle ki:
a) Çocuk zengin ise
b) Çocuk köle bulunursa
c) Para kazanmaya mani olabilecek arızalardan biri bulunmadığı halde erkeklik
çağına ulaşmış olursa.
Bunlardan birinin çocukta bulunmaması halinde nafakayı babanın temin etmesi
gerekir.
2096 - Soru: Kız çocuklarının nafakası hangi şartlarda babaya aittir?
Cevap: Bir kız fakir ve hür ise nafakası mutlaka babasına aittir. Kız evlâdın
büyük yaşta olması, çalışıp para kazanacak durumda bulunması, babanın üzerindeki
bu mükellefiyeti kaldırmaz. Bu iki şart mevcut bulunduktan sonra kız evlâdın
nafakası babaya ait bulunur.
2097 - Soru: Benim kocam, kendi anne ve babasının bakımında da ihmalkârlık
göstermektedir. Ben, bu hususun doğru olmadığını ifade ediyorsam da kendisinden
başkasını dinlememektedir. Para biriktirmekte ve fakat harcamaya
yanaşmamaktadır. Bu hususta bizi aydınlatır mısınız?
Cevap: Baba ve annenin, evlâdından nafaka almaya hak kazanmaları için fakir
olmaları şart bulunmaktadır. Anne ve babanın, nafaka kazanmaya gücünün olması
şartı yoktur. Fakir iseler, oğlu nafakalarını verecektir. İsterse vücutları
sağlam ve çalışmasını engelleyecek bir arıza bulunmasın.
2098 - Soru: Benim 80 yaşında bir babam var. Ne abdest ne de namazla ilgisi
var. Hatta cuma namazına bile gitmez. Ne söylemiş isem fayda vermedi. Hatta kız
çocuğumun okuyacağı okula bile karışıyor. Bu hususta ne dersiniz?
Cevap: Allah'ın (cc) huzurunda evlâdınızdan siz sorumlusunuz, babanız değildir.
Babanız sizin işinize karışamaz. Hele din ve iman konusunda sizin
hassasiyetlerinizi paylaşmayan babanıza bu hususta itaat etmeniz gerekmez.
2099 - Soru: Babası veya annesi oğluna kızıp, "Benim cenazeme gelme" dese,
oğlu onların cenaze namazına gelse günahkâr olur mu?
Cevap: Olmaz. Zira dinimize aykırı bulunan vasiyetler ve istekler geçerli
değildir.
2100 - Soru: Bizim memleketimizde, bir adam oğlunu sünnet ettirirken kirve
bulur. Baba kafasına göre kirve bulmazsa kendisi kirve olabilir mi?
Cevap: Bu, bölgevi bir âdettir. Dini bakımdan bir esasa dayanmamaktadır. Bu
sebeple bu kanaldan verilecek bir cevap yoktur.