Secdede Yapılması Yasak Olan Hareketler
Dinlenme Oturuşu Hakkında Gelen Rivayetler
1071- Buharı ve Müslim, Enes bin
Malik (r.a)'in şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir:
"Ben, Resulullah (a.s)'m bize namaz kıldırdığını gördüğüm şekilde size namaz kıldırmaktan çekinmem."
Sabit dedi ki:
"Enes (r.a), sizin yaptığınızı görmediğim bir şey yapardı. O, rükudan başını kaldırdığında dimdik dururdu. Öyle ki: "(Ne yapacağını) unuttu" diyen olurdu. Secdeden başını kaldırdığında da o kadar otururdu ki, "(Ne yapacağını) unuttu" diyen olurdu."
Buna benzer bir başka rivayet daha bulunmaktadır. Ancak ona göre: "İki secde arasında başını kaldırdığında" demiştir. [1]
Buhari'nin rivayetine göre de şöyle söylemiştir:
"Enes (r.a) bize Resulullah (a.s)'ın namazını tarif ederdi. Kendi de kılardı. Rükudan başını kaldırdığında ayakta dururdu. Öyle ki: "Herhalde (ne yapacağını) unuttu" derdik." [2] Ebu Davud'un rivayetine göre de şöyle söylemiştir:
"Namazın bütününü Resulullah (a.s) kadar özlü bir şekilde kılan bir adamın arkasında namaz kılmadım. Resulullah (a.s): "Semi'a'llahu Hmen hamiden" dediğinde ayakta dururdu. O kadar ki: "Her halde tereddüde düştü" derdik. Sonra tekbir getirir ve secdeye varırdı. İki secde arasında da o kadar otururdu ki: "Her halde tereddüde düştü" derdik." [3]
1072- Tirmizi, Amir bin Sa'd bin Ebi Vakkas (r.a)'tan, o da babasından şu şekilde rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s), elleri koymayı ve ayakları dikmeyi emretti."
Tirmizi şöyle söylemiştir:
"Bu, Amir'den mürsel olarak rivayet edilmiştir." [4]
Secdede ayaklar dikilir ve parmaklar kıble tarafına doğru çevrilir. Böylece secde ayak parmaklarının iç kısımları üzerine yapılmış olur. Ayak parmaklarının dış (yani üst) kısımlarının üzerine veya kenarlarının üzerine secde edilmesi yeterli olmaz.
1073- Nesai, Yusuf bin Mahik (r.a)'in şöyle rivayet etmiştir: "Hakim bin Hizan şöyle söyledi:
"Resulullah (a.s)'a ancak ayakta iken secdeye kapanmak üzere bey'at ettim."[5]
1074- Müslim, Abbas bin Abdulmuttalib <r.a)'in şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"O (yani Abbas r.a), Resulullah (a.s)'m şöyle söylediğini duymuştur:
"Kul secde ettiğinde, onunla yedi organı secde eder: Yüzü, elleri, dizleri ve ayaklan."
Secdeye engel olması dolayısıyla saçı kenara çekmenin yasak edilmesi konusunda îbni Hacer şöyle söylemiştir:
"Bundaki hikmet şudur: Kişi saçlarını ve elbisesini yere değmemesi için yukarı çekerse, bu hareketi kendini beğenmiş birinin hareketine benzer." [6]
1075- Buhari ve Müslim, Abdullah bin Abbas (r.a)'ın şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir:
"Resulullah (a.s) bize yedi organ üzerine secde etmemizi ve gerek saçımızı, gerek elbisemizi toplamamamızı emretti. (Şu organlar üzerine secde etmemizi emretti): Alın, eller, dizler ve ayaklar."
Bir başka rivayete göre ise Resulullah (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum: Alın -bunu derken burnuma işaret etti-, eller, dizler ve ayakların uçları (parmak uçları) üzerine. Elbiseyi ve saçı da toplamamakla emrolunduk."
Bir başka rivayete göre de ravi şöyle söylemiştir:
"Resulullah (a.s), yedi organı üzerine secde etmekle emrolundu ve saçı ve elbiseyi toplamaktan nehyolundu." [7]
1076- Buhari ve Müslim, Ebu Seleme (r.a)'nin şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir:
"Mu'eykıb bana, Resulullah (a.s)'ın secde ettiği yerdeki toprağı düzelten bir adam hakkında şöyle buyurduğunu bildirdi:
Eğer yapacaksa bir kere yapsın."
îlim adamları namazda çakıllarla oynamayı mekruh saymışlardır. Secde yerinin bir kereye mahsus olarak düzeltilmesini caiz görmüşlerdir. İmam Malik ise bunu bir kereden fazla yapmayı da caiz görmüştür. [8]
1077- Taberani, Abdullah bin Mes'ud (r.a)'dan rivayet etmiştir:
"O (yani Abdullah bin Mes'ud r.a) başı (saçları) bağlanmış bir halde secde eden ve sonra bunu çözen bir adamın yanından' geçti. Adam namazını bitirince Abdullah bin Mes'ud (r.a) ona şöyle dedi: [9]
1083-Ebu Davud, Ukbe bin Amir (r.a)'dan şöyle rivayet etmiştir:
"Büyük Rabbini adıyla teşbih et" [10] ayeti kerimesi inince, Resulullah (a.s) şöyle buyurdu:
"Bunu rükunuzun zikri yapın."
"En yüce olan Rabbinin adını teşbih et." [11] ayeti kerimesi inince de şöyle buyurdu:
"Bunu da secdenizin zikri yapın."
Bir başka rivayette fazladan şöyle söylediği bildirilmiştir:
"Resulullah (a.s) rüku ettiğinde üç kere: "Subhane Rabbiye'I-Azim ve bi hamdihi (Büyük olan Rabbim münezzehtir ve hamd O'nadır)" derdi. Secde ettiğinde de üç kere: "Subhane Rabbiye'1-A'la (Ulu olan Rabbim münezzehtir)" derdi." [12]
1084- Taberani, Ebu Bekre (r.a)'den rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s) rükusunda üç kere: "Subhane Rabbiye'1-Azim" diye teşbih ederdi. Secdesinde de üç kere: "Subhane Rabbiye'1-A'la" diye teşbih ederdi."[13]
1085- Ebu Davud, Huzeyfe bin Yeman (r.a)'dan rivayet etmiştir:
"O (yani Huzeyfe r.a) Resulullah (a.s) ile birlikte namaz kıldı. (Resulullah (a.s) rükusunda "Subhane Rabbiye'1-Azim" diyordu. Secdesinde de: "Subhane Rabbiye'1-A'la" diyordu. Ne zaman bir rahmet ayetine gelse onda durup (Allah'ın rahmetini) istiyordu. Ne zaman da bir azap ayetine gelse muhakkak durup (Allah'ın azabından Allah'a) sığmıyordu." [14]
1086- Muvatta ve Tirmizi dışındaki Kutubi Sitte müellifleri, Hz. Aişe (r.a)'nin şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir:
"Resulullah (a.s) rükusunda ve secdesinde: "Subhaneke'llahumme Rabbena ve bi hamdik. Allahu'mmağfir li (Ey Rabbimiz olan Allah'ım! Sen sana yakışmayan bütün sıfatlardan münezzehsin. Hamd sanadır. Ey Allah'ım! Beni bağışla)" sözünü çokça söylerdi. Kur'an'ı (böyle) yorumluyordu." [15]
1087- Müslim, Hz. Aişe (r.a)'nin şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s) rükusunda ve secdesinde
"Subbuhun, kuddusun, Rabbu'l-Melâiketi ve'r-Ruh (Allah münezzehtir, uludur, meleklerin ve Ruh'un (Cebrail'in) Rabbidir)." [16]
Bu iki rivayette bildirilenler, Hanefilere göre nafile ibadetler için söz konusudur. Diğerlerine göre ise namaz kılan birinin farz namazda da bu zikirleri ve benzerlerini okuması caizdir.[17]
1088- Müslim, İbni Ebi Evfa (r.a)'nın şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s) rükudan sonra sırtını doğrulttuğunda şöyle derdi:
"Semi'a'llahu limen hamideh. Allahumme Rabbena ve leke'I-hamd mire's-semâvâti ve mü'e'1-ardi ve mil'e mâ şi'te min şey'in ba'du. (Allah kendine hamdedeni duyar. Ey Rabbimiz olan Allah'ım! Göklerin doluşunca, yerin doluşunca, bunların dışında sen her neyi istersen onun doluşunca sana hamdolsun)."
Bir rivayette ise şöyle bir fazlalığa yer verilmiştir:
"Ey Allah'ım! Beni karla, buzla ve soğuk suyla temizle. Ey Allah'ım! Beyaz elbisenin kirden temizlenmesi gibi beni günâhlardan ve hatalardan temizle." [18]
Tirmizi'nin rivayetine göre de şöyle söylemiştir:
"Resulullah (a.s.) şöyle derdi:
"Ey Allah'ım! Benim kalbimi karla ve buzla temizle..." hadis böyle devam ediyor. Bu rivayette hadisin baş tarafı anılmamıştır. [19]
1089- Müslim, Abdullah bin Abbas (r.a)'tan şöyle rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s) rükudan başını kaldırdığında şöyle derdi:
"Allahumme Rabbena ve leke'1-hamd mil'e's-semâvâti ve mil'e'1-ardi ve mil'e mâ şi'te min şey'in ba'du. Ehle's-senâ ve'1-mecdi! Lâ mâni'a limâ a'teyte ve lâ mu'tiye limâ mene'te ve lâ yenfe'u ze'1-ceddi minke'1-cedd (Ey Rabbimiz olan Allah'ım! Göklerin doluşunca, yerin doluşunca, bunların dışında sen her neyi istersen onun doluşunca sana hamdolsun. Ey övgüye ve üstün tutulmaya lâyık olan! Senin verdiğini alıkoyabilecek yoktur, senin alıkoyduğunu da verebilecek yoktur. Mertebe sahibine senden mertebenin bir yararı olmaz (yani sen dilemedikçe mertebe sahibine mertebesinin bir yararı olmaz)."[20]
1090- Müslim, Ebu Said Hudri (r.a)'den şöyle rivayet etmiştir:
"Ey Rabbimiz olan Allah'ım! Göklerin doluşunca, yerin doluşunca, bunların dışında sen her neyi istersen onun doluşunca sana hamdolsun. Ey övgüye ve üstün tutulmaya lâyık olan! Kulun söylediğine en lâyık olan! Hepimiz sana kuluz. Senin verdiğini alıkoyabilecek yoktur, senin alıkoyduğunu da verebilecek yoktur. Mertebe sahibine senin katında mertebesinin bir yararı olmaz." [21]
1091- Nesai, Ebu Hureyre (r.a)'nin şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s), rükudan başını kaldırdığında şöyle derdi:
"Allahumme Rabbena ve leke'1-hamd (Ey Rabbimiz olan Allah'ım! Hamd sanadır.)"[22]
1092- Tirmizi, Hz. Ali (r.a)'nin şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s), rükudan başını kaldırdığında şöyle derdi:
"Semi'a'llahu limen hamiden. Rabbena ve leke'1-hamd mil'e's-semâ-vâti ve mil'e'1-ardi ve mil'e mâ şi'te min şey'in ba'du (Allah kendine ham-dedeni duyar. Ey Rabbimiz! Göklerin doluşunca, yerin doluşunca, bunların
ona bir yaran olmaz."dışında sen her neyi istersen onun doluşunca sana hamdolsun.)" [23]
1093- İmam Malik, Rifa'a bin Rafi' (r.a)'den şöyle rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s)'m arkasında namaz kılıyorduk. Rükudan başını kaldırdığında: "Semi'a'llahu limen hamiden" dedi. Arkasından da bir adam şöyle dedi: "el-Hamdu li'llahi hamden kesiran tayyiben mubareken fih, mübarek-en aleyhi, kemâ yuhibbu Rabbuna ve yerdâ (Allah'a Rabbimizin sevdiği ve hoşnud olduğu şekilde çokça, güzelce, içi bereketli kılınmış, üzerine bereket konulmuş bir şekilde hamd olsun.)" Resulullah (a.s) da namazını bitirince: "Az önceki sözü söyleyen kimdi?" diye buyurdu. Adanı: "Ben" dedi. Resulullah (a.s) da şöyle buyurdu:
"Otuz küsur meleğin bunu hangisinin daha önce yazacağı konusunda yarış ettiklerini gördüm."
Bu metin, Buhari'nin ve Muvatta'nın rivayetidir. Tirmizi'nin rivayetine göre ise şöyle söylemiştir:
"Resulullah (a.s)'ın arkasında namaz kıldım. Bu sırada aksırdım ve şöyle dedim: "Allah'a Rabbimizin sevdiği ve hoşnud olduğu şekilde çokça, güzelce, bereketli kılınmış, üzerine bereket konulmuş bir şekilde hamd olsun." Resulullah (a.s.) namaz kılınca çekildi ve: "Namazda konuşan kimdi?" diye buyurdu. Kimse cevap vermedi. Sonra aynı sözü ikinci kez tekrar ederek: "Namazda konuşan kimdi?" diye buyurdu. Yine kimse cevap vermedi. Sonra üçüncü kez söyleyerek: "Namazda konuşan kimdi?" diye buyurdu. Rifa'a: "Bendim, ya Resulullah (a.s)!" dedi. Resulullah (a.s): "Nasıl söyledin?" diye sordu. O da şöyle cevap verdi: "Şöyle söyledim: "Allah'a, Rabbimizin sevdiği ve hoşnud olduğu şekilde çokça, güzelce, bereketli kılınmış, üzerine bereket konulmuş bir şekilde hamd olsun." Bunun üzerine Resulullah (a.s) şöyle buyurdu:
"Canım elinde olana yemin ederim ki, otuz küsur melek, bunu hangisinin yükselteceği konusunda aralarında yarış ettiler." [24]
Ebu Davud [25]ve Nesai [26] yukarıdaki her iki rivayeti de nakletmiş-lerdir.
Hafız İbni Hacer, Feth (2/238)'de şöyle söylemiştir:
"Bu rivayet, Resulullah (a.s)'tan nakledilen zikirlere aykırı olmaması şartıyla namazda Resulullah (a.s)'tan nakledilen (me'sur) zikirlerde bulunmayan yeni zikir ifadeleri kullanmanın caiz olduğuna delil sayılmıştır. Aynı şekilde bu, beraberindekilerin zihinlerini karıştırmadığı sürece zikir sözlerini yüksek sesle söylemenin caiz olduğuna da delil sayılmıştır. Yine buradan anlaşıldığına göre namazda aksıran birinin Allah'a hamdetmesinde kerahet yoktur. Aksırmca "elhamdülillah" diyene "yerhamukellah" demek ve rükudan doğruluştaki beklemeyi zikir yaparak uzatmak, namazı bozan fiiller arasına girmez. " [27]
Rükudan doğrulduktan sonra: "Allahumme Rabbena ve leke'1-hamd" sözüne ek olarak bir takım zikirler söylemek Şafiilere ve Hanbelilere göre sünnettir. Hanefüere göre ise bu, yalnız başına namaz kılan biri için sünnettir. İmamın ise namaz kılanların uzatmayı nasıl karşılayacaklarını göz önünde bulundurması gerekir. Cemaatten bir kişinin bile acelesi olduğunu düşünecek olsa namazını uzatmaması gerekir.
1094- Müslim, Abdullah bin Abbas (r.a)'dan şöyle rivayet etmiştir: "İnsanların Hz. Ebu Bekir (r.a)'in arkasında saf oluşturdukları bir sırada [28]
Resulullah (a.s) perdeyi açtı ve şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Peygamberliğin haber vericilerinden (yani ilahi bir kaynağa dayanan bilgi ve haberlerden) doğru rüya dışında bir şey kalmamıştır. Bunu bir Müslüman görür veya kendine gösterilir. İyi bilin ki, ben rükuda ve secdede kıraattan (Kur'an-ı Kerim okumaktan) nehyolundum. Rükuda Rabbi yüceltin (O'nun yüceliğini dile getirin.) Secdede ise dua etmeye çalışın. (Bu an yapılan dua) sizden kabul edilmeye uygundur."
Bu, Abdulcebbar'ın naklettiği hadistir. [29]
Malikilere göre farz namazda da, nafile namazda da secdede dua edilmesi mendubdur. Hanefiler ise secdede dua etmenin mendub olduğunu bildiren rivayetlerin nafile namazlarla ilgili olduğunu söylemişlerdir.
1095- Taberani, Abdullah bin Ziyad Esedi (r.a)'den rivayet etmiştir:
"O, Abdullah bin Mes'ud (r.a)'un rükuda: "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi'llah (Güç ve kuvvet ancak Allah katandandır)" dediğini duymuştur." [30]
1096- Nesai, Muhammed bin Mesleme (r.a)'den şöyle rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s), nafile namaza durduğunda rükudayken şöyle derdi: "Ey Allah'ım! Senin için rüku ettim. Sana iman ettim. Sana güvendim.
Sen Rabbimsin. Kulağım, gözüm, etim, kanım, beynim, sinirim alemlerin
Rabbi olan Allah'a saygı duydu."
1097- Nesai, Avf bin Mâlik (r.a)'in şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s) ile birlikte namaza durdum. Rükuya vardığında Bakara suresi (okunacak) kadar bir süre bekledi. Rükusunda da şöyle diyordu:
"Subhane zi'1-Ceberut ve'1-Melekut ve'1-Kibriya ve'1-Azame (Mutlak hâkimiyet sahibi, her şeyin gerçek maliki, mutlak üstünlük ve yücelik sahibi [Allah kendine lâyık olmayan nitelemelerdenl münezzehtir)."
Hanefilere göre bu rivayette sözü edilen namaz, nafile bir namazdı. [31]
1098- Müslim, Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s) secdesinde şöyle derdi:
"Ey Allah'ım! Benim bütün günâhlarımı, büyüklerini de küçüklerini de, öncekileri de sonrakileri de, gizli olanlarını da açık olanlarını da bağışla. [32]
1099- Bezzar, Abdullah bin Mes'ud (r.a)'dan rivayet etmiştir: [33]
"Resulullah (a.s) secde ettiği zaman secdesinde şöyle derdi:
"Bedenim ve nişlerim sana secde etti. Kalbim sana iman etti. Senin bana olan nimetini itiraf ediyorum. Bunlar iki elim. Kendi nefsim için toplama-dım."
1100- Taberani, Abdurrahman bin Yezid (r.a)'in şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"Abdullah bin Mes'ud (r.a) secde etmek istediğinde bir kere yerdeki çakılları düzeltirdi ve secdesinde şöyle derdi:
"Lebbeyk ve Sa'deyk (Buyur ve emret)!" [34]
1101- Taberani, Ebu'l-Esved ve Şeddad bin Ezma (r.a)'dan, onlar da Abdullah bin Mes'ud (r.a)'dan rivayet etmişlerdir:
"Bu ikisi ihtilaf ettiler ve Ebu'l-Esved şöyle söyledi: "Abdullah bin Mes'ud (r.a) secdesinde şöyle derdi:
"Subhaneke'llahumme lâ Rabbe ğayruk (Ey Allah'ım! Sen münezzehsin. Senden başka Rabb yoktur)."
Şeddad da şöyle söylediğini bildirdi:
"Subhaneke lâ ilahe ğayruk (Sen münezzehsin. Senden başka ilâh yoktur.)"
1102- İmam Malik, Hz. Aişe (r.a)'den şöyle rivayet etmiştir: [35]
"Resulullah (a.s), yatakta yanımdan ayrıldı. Araştırdım. Ellerim ayaklarının altlarına geldi. Kendisi mesciddeydi ve ayakları -da dikilmişti. Şöyle diyordu:
"Ey Allah'ım! Ben senin gadabından rızana sığınırım. Cezalandırmandan affetmene sığınırım. Senden sana sığınırım. Ben seni övmeye güç yeti-remem. Sen kendi kendini övdüğün gibisin."
Bir başka rivayete göre ise Hz. Aişe (r.a) şöyle söylemiştir:
"Bir gece Resulullah (a.s)'ı kaybettim (yanımdan ayrıldı). Diğer hanımlarından birinin yanına gitti sandım. Araştırdım, sonra geri döndüm. Bir de (gördüm ki), rüku veya secdede bulunuyordu ve şöyle diyordu:
"Ey Allah'ım! Sen münezzehsin. Hamd sanadır. Senden başka ilâh yoktur." Ben de şöyle dedim:
"Annem ve babam sana feda olsun! Ben bir haldeyim sense başka bir halde." [36]
1103- Müslim, Cabir bin Abdullah (r.a)'den rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s) secdesinde şöyle diyordu: [37]
"Ey Allah'ım! Ben sana secde ettim. Sana iman ettim. Sana teslim oldum. Sen Rabbimsin. Yüzüm kendini yaratana, şekillendirene, kulağını ve gözünü oluşturana secde etti. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı pek
yücedir."
1104- Nesai, Muhammed bin Mesleme (r.a)'nin şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s), gece nafile namaz kılmak üzere kalktığında secde ettiğinde şöyle derdi:
"Ey Allah'ım! Ben sana secde ettim. Sana iman ettim. Sana teslim oldum. Ey Allah'ım! Sen benim Rabbimsin. Yüzüm kendini yaratana, şekillendirene, kulağını ve gözünü oluşturana Secde etti. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı pek yücedir." [38]
1105- Müslim, Hz. Ali bin Ebi Talib (r.a)'den şöyle rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s), farz bir namaza durduğunda tekbir getirirdi..." daha sonra hadisi zikretmiş ve bu arada şöyle söylemiştir:
"Sonra secde ettiğinde secdesinde şöyle derdi: [39]
"Ey Allah'ım! Ben sana secde ettim. Sana iman ettim. Sana teslim oldum. Ey Allah'ım! Sen benim Rabbimsin. Yüzüm kendini yaratana, şekillendirene, kulağını ve gözünü oluşturana secde etti. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı pek yücedir."
Bu hadis, Malikilerin kişi farz namazda da olsa secdede dua etmesinin mendub olduğu yönündeki görüşlerini desteklemektedir.
1106- Tirmizi, Abdullah bin Abbas (r.a)'tan şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Resulullah (a.s)'a gelerek şöyle söyledi:
"Ya Resulullah (a.s)! Ben bu gece rüyada bir ağacın arkasında namaz kıldığımı gördüm. Gördüm ki, bir secde ayeti okudum. Bunun üzerine secde ettim ve ağaç da benim secdemle birlikte secde etti. Ağacın secdede iken şöyle dediğini duydum: "Ey Allah'ım! Bununla benim için senin katında bir ecir yaz. Bunu benim için senin katında bir birikim (sevap) eyle. Bununla benim üzerimden bir yükü (günâhı) indir. Kulun Davud'dan kabul ettiğin gibi bunu benden kabul eyle."
Abdullah bin Abbas (r.a) dedi ki:
"Bunun üzerine Resulullah (a.s'ın secde ayetini okuduğunu ve secde ettiğini gördüm. Secdede söz konusu adamın ağacın söylediğini bildirdiği gibi sözler söylediğini duydum." [40]
1107- Tirmizi, Abdullah bin Abbas (r.a)'dan şöyle rivayet etmiştir: "Resulullah (a .s) iki secde arasında şöyle derdi:
"Ey Allah'ım! Beni bağışla, bana rahmet eyle, benim halimi iyileştir, beni doğruya yönelt ve beni rızıklandır."
Ebu Davud'un rivayetine göre de şöyle söylemiştir: "Resulullah (a.s) rükudan başını kaldırdığında şöyle derdi:
"Ey Allah'ım! Beni bağışla, bana rahmet eyle, beni doğruya yönelt, bana afiyet ver ve beni nzıklandır." [41]
1108- Ahmed bin Hanbel, Hz. Aişe (r.a)'den rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s), yatakta onun (yani Hz. Aişe (r.a)'nin) yanından ayrıldı. (Hz. Aişe r.a) O'nu eliyle aradı. Eli üzerine geldi. O sırada (Resulullah a.s) secdedeydi ve şöyle diyordu:
"Ey Rabbim! Benim nefsime takvasını ver. Onu arındır. Sen onu arındıranların en hayırlısısın. Onun sahibi ve dostu sensin." [42]
1109- Ebu Davud, Abbas'tan veya Ayyaş bin Sehl Sa'idi (r.a)'den şu şekilde rivayet etmiştir: [43]
"O, babasınm da bulunduğu bir mecliste bulunuyordu. Babası Resulul-lah (a.s)'m ashabmdandı. Mecliste, Ebu Hureyre (r.a), Ebu Humeyd Saidi ve Ebu Useyyid de bulunuyordu..." Daha sonra hadisi zikretmiştir ve içinde şu ifade geçmektedir:
"Sonra tekbir getirip secdeye vardı. Sonra tekbir getirip kalktı ve çökmedi." [44]
1110- İbni Ebi Şeybe, Nu'man bin Ebi Ayyaş (r.a)'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s)'ın sahabilerinden bir çok kimseyle karşılaştım. Her biri, birinci ve üçüncü rek'atta secdeden kafasını kaldırdığında oturmaksızm olduğu hal üzere ayağa kalkardı." [45]
1111- Taberani, Abdurrahman bin Yezid (r.a)'in şöyle söylediğini rivayet etmiştir: [46]
"Abdullah bin Mes'ud (r.a)'un namaz kılışına dikkatlice baktım. Oturmadan olduğu gibi kalktığını gördüm."
Yine şöyle söylemiştir:
"Birinci ve üçüncü rek'atlarda ayaklarının göğüsleri üzerine ayağa kalkıyordu." [47]
1112- İbni Ebi Şeybe, Vehb bin Keysan (r.a)"ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir: [48]
"İbni Zubeyr (r.a)'in ikinci secdesini yaptığında olduğu hal üzere, ayaklarının göğüsleri üzerine ayağa kalktığını gördüm." [49]
1113- Tirmizi, Ebu Hureyre (r.a)'nin şöyle söylediğini rivayet etmiştir: [50]
"Resulullah (a.s), ayaklarının göğüsleri üzerine kalkardı." [51]
el-İ'la müellifi (3/39) şöyle söylemiştir:
"Bir çok kimse, hadisin bu hususta dayanak sayılabilecek bir isnadının bulunmamasına rağmen ilim sahiplerinin açıklamalarının bu hadisin sıhhatinin delili olduğunu söylemiştir."
Bundan sonra Şevkani'nin konuyla ilgili olarak söylediklerini aktarmıştır ki, o da şöyledir:
"İbnu'l-Munzir, Nu'man bin Ebi Ayyaş'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s)'ın sahabilerinden bir çok kimseyle karşılaştım. Her biri, birinci ve üçüncü rek'atta secdeden kafasını kaldırdığında, oturmaksızm olduğu hal üzere ayağa kalkardı."
Ancak bu, söz konusu oturuşun (dinlenme oturuşunun) sünnet olmadığını göstermez. Çünkü Resulullah (a.s)'m bazı durumlarda bunu uygulamaması, sadece onun vacib olmadığını gösterir. Aynı şekilde bazı sahabile-rin bunu terketmeleri de sünnet olmadığını göstermez. Çünkü sünnetin terki caizdir." (2/164)
Ancak Tirmizi'nin rivayet ettiği hadisteki ifadesi söz konusu uygulamayı sürekli terkettiklerini göstermektedir. Bunun gibi Said bin Mansur'un Abdullah bin Mes'ud (r.a)'dan sahih senedle rivayet ettiği hadiste ve daha başka rivayetlerde de bu ifade yer almaktadır.
Sürekli terke delalet eden ifadeler, sahabilerin ileri gelenlerinin söz konusu oturuşu sürekli terkettiklerini gösterir. Bu ise belirtilen oturuşun kesinlikle sünnet olmadığını ortaya koyar. Bunun yanısıra Neylu'l-Evtar (l/163)'da ifade edildiğine göre Müslim ve İbni Mace dışında kalan Kutubi Sitte sahiplerinin Malik bin Huveyris'ten rivayet ettiklerine göre o, Resulullah (a.s)'ın namaz kıldığını görmüş ve namazının tek rek'atlarmda tam bir şekilde oturmadan ayağa kalkmadığını bildirmiştir. Bunun cevabı da, Hidaye (l/92)'de yer alan açıklamadır. Bu açıklama da şöyledir:
"Buradaki oturuş yaşlılık dönemine has bir oturuş olarak görülmüştür. Çünkü bu bir dinlenme oturuşudur. Namaz ise bunun için (dinlenme için) konulmuş değildir."
el-î'la müellifi de diyor ki:
"Bana göre Ebu Davud'un Muaviye bin Ebi Süfyan'dan nakletmiş olduğu ve hakkında herhangi bir açıklamada bulunmadığı rivayet de bunu desteklemektedir. Muaviye (r.a)'nin bildirdiğine göre Resulullah (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Rüku ve secdede benden öne geçmeyin. Rüku ettiğimde sizden öne geçersem, siz, ben başımı kaldırdığımda bana yetişirsiniz. Doğrusu ben zayıfladım."
Buhari'nin Kitabu'l-îsti'zan'da (2/923) da selâm verene "Aleyke's-Se-lâm" diye cevap vermekle ilgili başlıktan sonra namazını düzgün kılmayan kimseyle ilgili olarak naklettiği rivayette de şöyle denmektedir:
"Sonra secdeye tam yerleşecek şekilde secdeye var (bedenin secdede mutmain olacak şekilde secde et). Sonra doğrulup tam yerine yerleşecek şekilde otur. Bu hareketleri bütün namazın boyunca tekrar et."
Ancak bu rivayet, esas itibariyle delil gösterilemez. Çünkü Buhari, ilgili ibarenin yani: "Sonra doğrulup tam yerine yerleşecek şekilde otur" sözünün ikinci kez söylenmesinin bir tereddüdün neticesi olduğuna işaret etmiştir. O, bunun arkasından şu söze yer vermiştir: "Ebu Usame sonuncuda: "Sen ayağa kalkıp tam doğrul" demiştir" Yani Ebu Usame'nin rivayetinde yukarıdaki söz ikinci kez geçmekte, onun yerine belirtildiği şekilde "ayağa kalk" denmektedir. Bu açıklamayı Hafız İbni Hacer, Feth (2/231)'de yapmıştır. Yahut bu söz gerçekten geçiyorsa, onunla teşehhüd oturuşunun kastedildiği anlamı çıkarılabilir. Hanefilerin görüşleri, dinlenme oturuşunun terkini gerektirmektedir.
Şafiiler, dinlenme oturuşunun gerektiğini söylemişlerdir ve bu konuda Malik bin Huveyris'ten nakledilen ve yukarıda geçen hadisi delil saymaktadırlar.
Beğavi şöyle söylemiştir:
"Birinci ve üçüncü rek'atta iki secdenin yapılmasından sonra biraz oturmak bazı ilim adamlarına göre sünnettir. Onlara göre bu şekilde biraz oturulduktan sonra ayağa kalkılır. İmam Şafii de böyle yapılması gerektiğini söylemiştir. İmam Malik, İmam Sevri, Ahmed bin Hanbel, İshak ve Ashabı Re'y (fıkıhta içtihada ağırlık verenler yani Hanefiler) bu oturuşun gerekmediğini söylemişlerdir.
Bütün ilim adamlarının ortak görüşleriyle secdeden kalktıktan sonra ayağa kalkıncaya kadar sadece bir kere tekbir getirilir." [52]
1114- Müslim, Ebu Hureyre (r.a)'nin şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s) şöyle buyurdu:
"Ademoğlu secde ayetini okuyup secde ettiğinde, şeytan ağlayarak kenara çekilir ve şöyle der: "Çok yazık! Bu kişi secde etmekle emrolundu, secde etti. Ona cennet var. Ben de secde etmekle emrolundum karşı geldim. Bana da cehennem var." [53]
1115- Müslim, Ma'dan (r.a)'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"Resulullah (a.s)'ın mevlası (azatlısı) Sevban'dan istekte bulunarak: "Bana, Yüce Allah'ın kendisiyle bana yarar sağlayacağı bir hadis naklet" dedim. Sustu. Sonra ben tekrar: "Bana, Yüce Allah'ın kendisiyle bana yarar sağlayacağı bir hadis naklet" dedim. Yine sustu. Ben yine: "Bana, Yüce Allah'ın kendisiyle bana yarar sağlayacağı bir hadis naklet" dedim. Bunun üzerine şöyle söyledi: "Ben, Resulullah (a.s)'ın şöyle buyurduğunu duydum:
"Herhangi kul, Allah'a bir secde edecek olsa mutlaka Allah, onunla kendisini bir derece yükseltir ve ona karşılık bir hatasını siler." [54]
1116- Müslim, Ebu Hureyre (r.a)'den şu şekilde rivayet etmiştir: "Resulullah (a.s) şöyle buyurdu:
"Kulun Rabbine en yakın olacağı an secdede olduğu andır. (Bu esnada) çokça dua edin." [55]
Bazen yağmur veya sıcağın şiddetli olması sebebiyle caminin insanlarla dolu olduğu olur. Bu durumda insanlar için kendilerini yağmurdan veya güneşin sıcağından koruyacak bir yer dışında namaz kılmak zor olur. Bazı durumlarda da insanlar için normal şekilde rüku ve secde etmeleri zor olabilir. Bu durumda bir kişinin önündekinin sırtına secde etmesi caiz olur. Bunun gibi önündeki kişinin sırtına göğsünü koyarak yapılan rüku da geçerli olur.
Şafîiler, Hanefiler ve Hanbeliler şöyle söylemişlerdir:
"Kalabalık dolayısıyla yere veya benzeri bir şey üzerine secde edemeyen kimse, önünde namaz kılan kişinin sırtına secde edebilir."
1117- Beyhaki, Hz. Ömer (r.a)'den rivayet etmiştir: "Kalabalık çok olursa, biriniz kardeşinin sırtına secde etsin." [56]
Hanefilere göre el parmakları dizlere ulaşacak derecede sırtı ve başı eğmek suretiyle namazın rüku farzı yerine getirilmiş olur. Yani bu kadarı, yapılması farz olandır. Buna ek olarak beden itmi'nana kavuşacak derecede eğilmek ise vaciptir. Rükuyla ilgili diğer görevler ise sünnettir. Onlara göre rü-kudan sonra çok az bir doğrulma ile yapılması farz olan görev yerine getirilmiş olur.
Hanefilere göre çıplak olarak alnın bir kısmını ve ayakları yere veya benzeri bir şeyin üzerine koymakla secde farzı yerine getirilmiş olur. Secdeyle ilgili bunun dışındaki görevler ise onlara göre tum'aninet (bedenin istikrarlı bir hal alması) gibi ya vacib veya sünnettir.
Malikilere göre ise yapılması gerekli olan; alnın en az bir parçası üzerine secde etmektir. Alın ise kaşların üstünde saçın bittiği iki yanın altında kalan kısımdır. Onlara göre alnın tamamının yere konması ve tam yerleştirilmesi mendubdur.
İbni Munzir, sahabilerin yalnız burun üzerine secde etmenin yeterli olmayacağı konusunda görüş birliği içinde olduklarım bildirmiştir. Ancak burnunu yere koymadan yalnız alın üzerine secde etmek mekruh olmakla birlikte geçerlidir.
Hanefilere ve Malikilere göre az da olsa alnın bir kısmının yere konmasıyla farz yerine getirilmiş olur. Hanefilere göre vacib olan ise daha fazlasının yere konmasıdır.
Secdede ayakları yere koyma farzı, iki ayaktan sadece bir parmağın yere konulmasıyla yerine getirilmiş olur. Vacib olan ise bütün parmakların yere konmasıdır. Şafiiler ve Hanbeliler ise yedi organ üzerine secde etmenin vacib (gerekli) olduğu konusunda görüş birliği üzeredirler. Hanbelilere göre burnun bir kısmının yere konması vaciptir. Şafiilere göre ise alınla birlikte burnun da konması müstehabdır.
Ebu Hanife'ye ve İmam Muhammed'e göre birinci secdeden ikinci secdeye geçmek için çok az miktar kalmakla farz yerine getirilmiş olur. Tum'aninet (tam yerine yerleşecek şekilde oturmak ve vücudun oturmuş halde rahatlaması) ve tamamen doğrulmak ise onlara göre vaciptir. İmam Ebu Yusuf ve Ebu Hanife ile İmam Muhammed'in dışında kalan diğer imamlar ise bir kimsenin birinci secdeden sonra tam doğrulacak şekilde oturmaması durumunda namazının geçersiz olacağını söylemişlerdir.
Hanefiler ve Hanbeliler şöyle söylemişlerdir:
"Üzerinde herhangi bir engel bulunsa da bulunmasa da hacminin organların istikrar kazanmasını (yani üzerine konduğunda havada duruyormuş gibi olmaksızın güzelce yerleşmesini) sağlayacak kadar olması durumunda kar üzerine secde edilmesi caizdir. Bunun gibi belirtilen miktarda olması durumunda sert pamuğun ve benzeri şeylerin üzerine secde edilmesi de caizdir. Ama alın, secde edilen şeyin üzerinde istikrar kazanamazsa (havada duruyormuş gibi kalır veya iğreti durursa) namaz geçerli olmaz."
Hanefilere göre yüzün, iki elin araşma konması sünnettir. Hanefilerin dışındakilere göre ise sünnet olan secde esnasında ellerin omuzların hizasına konmasıdır. Şafiilere göre secde eden kişi ayaklarının dizlerinin ve uyluklarının arasını bir karış miktannca açar. [57]
İÇİNDEKİLER
İLMİN KISIMLARI
Abdesti bozan şeyler 11
Ses ve Koku 11
Mez ve mezinin çıkmasından dolayı abdest almak 13
Kusmak, kan çıkması ve bunlardan dolayı adest almanın hükmü16
Öpmenin ve dokunmanın hükmü 18
Cinsel organa dokunmaktan dolayı abdest almanın hükmü 19
Uykudan dolayı abdest alma 22
Ateş dokunan şeyden dolayı abdest almak 26
Abdest bozulmasıyla namazı bırakanın uyması gereken adab 35
Abdestte tereddüde düşmenin hükmü 36
Mestler üzerine meshetme 47
Meshetmenin geçerliliğinin delilleri 50
Meshin süresi 56
Gusül, guslü gerektiren durumlar ve guslün çeşitleri 59
Cünüplük ve bundan dolayı gusül 63
Bütün bedenin yıkanması 69
Gusül nasıl yapılır? 70
Hanımların saç örgülerim açmamaları 74
Kadının ve kocasının gusletmeleri 77
Guslü gerektiren işin tekrar yapılması 78
Gusülden sonra abdest almanın hükmü 79
Gusle yetecek suyun miktarı 80
Gusletme sırasında örtünmek 80
Cünüp kişiyle ilgili hükümler 85
Cünüp kişinin Kur'an-ı Kerim okumasının haram olduğu 85
Cünüp kişinin uyumasının ve yemek yemesinin hükmü 87
Cünüp biriyle musafaha ve oturup kalkma 90
Namazda iken cünüp olunduğu hatırlanırsa ve yapılmalıdır? 92
Su, hatmi ve benzeri şeylerle gusletmek 94
Hamamlarda yıkanma ve Müslümanlığa giren birinin guslü 94
Hayız, nifas ve istihaze 99
Hayızlı bir kadm nasıl temizlenir? 103
Hayızh bir kadının Kur'an-ı Kerim okumasının hükmü 106
Hayızlı hakkında caiz olan şeyler 106
Hayızlı kadınla ilişki, onunla yiyip içme ve benzeri şeyler 111
Hayızlı kadmla ilişkide bulunmanın hükmü 114
Hayızhnın namaz ve orucu terki ve orucu kaza etmesi 117
Hayız ve nifasla ilgili değişik meseleler 119
İstihaze görenle ilgili hükümler 121
Teyemmüm 139
Teyemmümle ilgili rivayetler 143
Temizlik konusunda özel hükümler bulunan istisnai durumlar 165
Özürlüler 166
Sargı ve benzeri şeylerle ilgili hükümler 169
NAMAZIN ŞARTLARINDAN VAKİT
Namazın şartlarından vakit / Giriş 173
Namazın vakitleri 179
Sabah namazının vakti 187
Öğle namazının vakti 191
ikindi namazının vakti 199
Akşam namazının vakti 204
Yatsı namazının vakti 205
Vakit içinde namazın bir rek'atını kılabilenin durumu 214
Namazı vaktinde kılmanın fazileti 215
Yatsı vaktinin girdiği sırada akşam yemeği hazır olursa 219
Kerahet vakitleri 226
İki namazın arasını birleştirmek 239
İki farklı vakte ait namazı aynı vakitte kılmak 239
Hanefi mezhebine bağlı olanlar için önemli bir açıklama 259
EZAN VE KAMET
Ezanın uygulamaya konması 261
Resulullah (a.s)'ın ezanın öğretimi konusundaki bazı sünnetleri 268
Namaza çağırmanın ve ona icabetin fazileti ve Şeytan'ın bundan
hoşlanmaması 275
Ezanı duyan birinin yapması gerekenler 281
Müezzinin ecri/Sevabı 286
Ezan ve kamet arasında dua 290
Namaz için ne zaman kamet getirilir ve cemaat ne zaman
namaza kalkar? 291
Birden fazla müezzin edinilmesi 292
Ezan okumaktan dolayı ücret almanın hükmü 293
Yolculukta ezan 295
Ezanın adabı 296
SETRİ AVRET
Avret yerlerinin örtülmesi 299
Konuyla ilgili rivayetler 302
İSTİKBAL-İ KIBLE
(KIBLEYE YÖNELMEK)
Kıbleye yönelmek / Giriş 329
Kıblenin değiştirilmesi 334
Kabe tarafına yönelme 341
Binek üzerinde nafile namaz kılanın kıbleye yönelip yönelmeyeceği 342
Kabirlerin mescid edinilmesinin hanımlığı 349
Namaz kılan kişinin Önüne sütre koyması 352
Namaz kılan birinin Önünden geçmekten nehiy 356
Namazı bir şey kesmez 357
Namaz kılanın önünden geçenle çarpışılması 363
Kabe'nin içinde namaz 367
Kıbleye yönelmenin adabı 371
Kıble tarafına canlı resimler konulmasından nehy 371
Kıbleye karşı tükürülmesi 372
NAMAZIN ŞARTLARINDAN NİYET
Namazın şartlarından niyet / Giriş 375
Konuyla ilgili rivayetler 380
NAMAZIN RÜKÜNLERİ, VACİPLERİ, SÜNNETLERİ
Namazın içindeki fiiller, sözler, namazın rükünleri, vacipleri,
sünnetleri, adabı ve bunlarla bağlantılı konular 389
Resulullah (a.s.)'m namazının özelliklerini otaya koyan genel nasslar 393
Namazı düzgün kılmayan birine namazın öğretilmesi 411
Namazda tekbir alınması ve sağ elin sol el üzerine konması 421
İSTİFTAH TEKBİRİ
(NAMAZA BAŞLAMA)
Namaza başlama 431
NAMAZIN ŞARTLARINDAN KIRAAT
Kıraat (Okuma) Giriş 447
Besmeleyi sessizce okumanın hükmü 450
Namazda fatihanın okunması 454
İmamın arkasında iken okumak 458
Okuma-yazma bilmeyen ve arapça okumayı beceremeyen biri
açısından okuma yerini tutacak uygulama 467
Namazlarda zammı süre olarak ne okunmalıdır? 471
Sabah namazında okunacak olan 471
Öğle ve ikindi namazlarında okunacak olan 477
Akşam namazında okuma 485
Yatsı namazında okuma 489
Okuma konusunda Resulullah (a.s.)'ın bazı sünnetleri 490
Okumayı uzatma ve kısa tutma 499
Gece okumak 502
Açıktan "amin" denir mi, "amin" demenin fazileti 508
Tersten (Geriden) okuma ve sırayı gözetme 510
RÜKU VE SECDE
Rüku, secde ve bunlarla ilgili konular / Giriş 513
Rüku ve secdenin yapılış şekli 516
Rüku ve secdede itmi'nan 520
Secdede kolları yere döşemekten ve kaba etleri üstüne oturmaktan
nehiy 522
Nasıl secdeye gidilir 524
Secdenin özelliği 528
Secde organları 531
Secdede yapılması yasak olan hareketler 536
Rüku ve secdede okunacak zikirler 539
Dinleme oturuşu hakkında gelen rivayetler 554
Secdenin fazileti 558
[1] Buharı, aynı yer.
[2] Buharı (21287) 10-Kİtabu'l-Ezan, 127-Kişinin rükudan başına kaldırmasından sonraki tum'anineti babı.
[3] Buhari (21301) 10-Kitabu'l-Ezan, 140-İki secde arasında oturma babı. Müslim (J/344) Kitabu's-Salat, 38-Namazın bütün rükünlerinin eksiksiz yerine getirilmesi suretiyle bütün rükünlerinin dengeli olarak yerine getirilmesi ve tamamının gerçekleştirilmesi babı.
Ebu Davud (11225) Kitabu's-Salat, 146-Rükudan kalkışta ve iki secde arasında uzun süre beklenmesi babı.
[4] Tirmizi (2167) Ebvabu's-Salat, 206-Secdede elleri yere koymak ve ayaklan dikmek hakkında gelen rivayetler babı. Bu hadis sahihtir. Tirmizi şöyle söylemiştir: "Bu (yani hadiste bildirilen uygulama) ilim sahiplerinin üzerinde görüş birliğine vardıkları ve esas aldıkları uygulamadır."
Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/533-535
[5] Nesai (2/205) 12-Kitabu't-Tatbik, 35-Secdeye nasıl varılacağı babı. İsnadı hasen-dir.
[6] Müslim (11355) 4'Kitabu's-Salat, 44-Secde organları ve saçları toplamaktan nehiy babı, Ebu Davud (1/235) Kitabu's-Salat, 154-Secde organları babı, Tirmizi (2/61) Ebvabu's-Salat 203-Secdenin yedi organ üzerine yapılacağı hakkında gelen rivayetler babı. Nesai (2/208) 12-Kitabu't-Tatbik, 41-Bunun açıklanması 46-Ayaklar üstüne (yani ayakların yere konması suretiyle) secde edilmesi babı. Ibni Huzeyme (1/320) Kitabu's-Salat. Cemma'u Ebvabi'l-Ezani ve'l-îkame, 175-Namaz kılan kişinin fecrine secde edeceği (secdede yere koyacağı) organlarının sayısı babı.
Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/535-536
[7] Buhari (21295) 10-Kitabu'l-Ezan, 133-Yedi kemik üzerine secde edilmesi babı. Müslim (11354) 4-Kitabu's-Salat, 44-Secde organları ve saçları ve elbiseyi toplamaktan nehiy babı. İbni Huzeyme (11320) Kitabu's-Salat, 176-Yedi kemik üzerine secde edilmesiyle emir babı,
1) Fethu'l- Bari (21235)
2) Buhari (21297) 10-Kitabu'LEzan, 134-Burun üzerine secde babı. Müslim (11354) 4-Kıtabu's-Salat, 44-Secde organları ve saçları ve elbiseyi toplamaktan nehiy babı. İbni Huzeyme (17321) Kitabu's-Salat, 177-Namaz kılanın üzerlerine secde etmesi (secde esnasında yere koyması) emrolunan yedi organın neler olduğu babı.
[8] Buhari (3/79) 21-Kitabu'l-Ameli fı's-Sala, 8-Namazda elle çakılların süpürülmesi babı. Müslim (11389) 5-Kitabu'l-Mesacid ve Mevadi'i's-Salat, 13-Secdede tükürmekten nehiy babı. Ebu Davud (11249) Kitabu's-Salat, 174-Namazda çakılların süpürülmesi babı. Tirmizi (2/220) Ebvabu's-Salat, 279-Namazda çakılların süpürülmesinin mekruhluğu hakkında gelen rivayetler babı.
[9] Taberani, Mu'cemu'l-Kebir (9/307), Mecme'u'z-Zevaid (2/126) Heysemi şöyle söylemiştir: "Bunu Taberani, Mu'cemu'l-Kebir rivayet etmiştir ve ravileri sikadırlar."
[10] Vakı'a Suresi: 74,96
[11] A'la Suresi: 1
[12] Ebu Davud (1/230) Kitabu's-Salat, 150-Kişinin rüku ve secdesinde ne diyeceği babı. Ebu Davud şöyle söylemiştir: "Bu fazlalığın ezberlenmiş olmayacağından endişe ediyoruz." İbni Mace (1/287) 5-Kitabu İkameti's-Salati ve's-Sunneti fihâ, 19-Secde babı. Darimi (11299) Kitabu's-Salat, Rükuda ne deneceği babı. Bu hadis basendir.
Ebu Davud (1/230) Kitabu's-Salat, 150-Kişinin rüku ve secdesinde ne diyeceği babı.
[13] Mecme'u'z-Zevaid (2/128) Heysemi şöyle söylemiştir: "Bunu Bezzar ve Mu-'cemu'l-Kebir'de Taberani rivayet etmiştir ve Bezzar şöyle demiştir: "Bu hadisin Ebu Bekre'den bu isnad dışında herhangi bir isnadla rivayet edildiğini bilmiyoruz. Abdurrahman bin Ebu Bekre ise hadisi alınabilecek (salihu'l-hadis) biridir." Keşfu'l-Estar (1/262) Kitabu's-Salat, Kişinin rüku ve secdesinde ne diyeceği babı.
[14] Ebu Davud (1/230) Kitabu's-Salat, 150-Kişinin rüku ve secdesinde ne diyeceği babı. Tirmizi (2/48) Ebvabu's-Salat, 194-Rüku ve secdedeki teşbihler hakkında gelen rivayetler babı. Bu hadis Müslim'in Sahih'inde yer almış ancak başka bir rivayet şekliyle nakledilmiştir. Hadisin Sahihi Müslim'de geçtiği yer: (1/537) 6-Kitabu Salati'l-Musafırin ve Kasriha, 27-Gece namazında okumayı (kıraati) uzatmanın müstehablığı babı. Tirmizi bu hadisin hasen, sahih olduğunu söylemiştir.
[15] Buhari (21299) 10-Kitabu'l-Ezan 139-Secdede okunacak teşbih ve dua babı. Müslim (î/350) 4-Kitabu's-Salat, 42-Rüku ve secdede ne deneceği babı. Ebu Davud (11232) Kitabu's-Salat. 151-Rüku ve secdede dua ile ilgili bab. Nesai (2/220) 12-Kitabu't-Tatbik, Secdede dua, 65-Bir başka türü, İbni Mace (î/287) 5-Kitabu İkameti's-Salati ve's-Sunneti fiha, 20-Rüku ve secdede teşbih babı.
"Kur'an'ı (böyle) yorumluyordu": Yani: "Rabbini hamd ile teşbih et" mealindeki ayeti kerimede emredileni yapmak için: "Ey Rabbimiz olan Allah'ım! Sen sana yakışmayan bütün sıfatlardan münezzehsin. Hamd sanadır" diyordu.
[16] Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/536-542
[17] Müslim (1/353) 4-Kitabu's-Saiat, 42-Rüku ve secdede ne deneceği babı. Ebu Davud (11230) Kitabu's-Salat, Kişinin rüku ve secdede ne diyeceği babı. Nesai (21224) 12-Kitabu't-Tatbik, 75-Bir başka türü.
[18] Müslim, aynı yer. sh. 346-347
[19] Müslim (1/346) 4-Kitabu's-Salat, 40-Kişinin başını rükudan kaldırdığında ne diyeceği babı.
Subbuh: Teşbihe, yüceltilmeye lâyık olan. Kuddus: Bütün kusurlardan ve eksiklerden uzak olan.
Ruh: Bunun yaratılış ve şeref bakımından üstün olan bir meleğin adı olduğu söylenmiştir. Yine bunun Cibril'in bir adı olduğu da söylenmiştir. Bir başka açıklamaya göre ise bu, yaratıkların, yaşamaları ve varlıklarını sürdürmeleri kendine bağlı olan ruhtur.
Tirmizi (5/551) 49-Kitabu'd-Da'avat, 102-Resulutlah (a.s,)'ın duası ile ilgili bab.
[20] Müslim (1/347) Aynı yer.
[21] Müslim (1/347) Aynı yer, Ebu Davud (11224) Kitabu's-Salat, 143-Kişinin başını rükudan kaldırdığında ne diyeceği babı. Nesai (2199) 12-Kitabu't-Tatbik, 25-Ki-şinin bu kalkışında ne diyeceği bab
[22] Nesai (21195) 12-Kitabu't-Tatbik, 21-İmamın rükudan başını kaldırdığında ne diyeceği ve: "Allahumme Rabbena ve leke'1-hamd" sözü. Sh. 196. Nesai.
[23] Tirmizi (2153) Ebvabu's-Satat, 197-Kişinin başını rükudan kaldırdığında ne diyeceği babı. Tİrmizi bu hadisin hasen, sahih olduğunu söylemiştir. "Mertebe sahibine senin katında mertebesinin bir yararı olmaz": Burada "mertebe" anlamı verdiğimiz "cedd" kelimesinin mutluluk, baht veya zenginlik anlamına geldiği de söylenmiştir. Buna göre cümlenin anlamı şöyle olur: "Dünyada mutlu veya zengin görünen birinin dünyada elde ettiğinin senin katında
[24] Tirmizi (2/254-255) Ebvabu's-Salat, 296-İmama uyanın ne diyeceği babı.
[25] Ebu Davud (1/204-205) Kitabu's-Salat, 121-Namazın başlangıcında nasıl bir duanın
okunacağı babı.
[26] Nesai (2/196) 22-İmama uyanın ne diyeceği babı.
[27] Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/542-546
[28] Müslim (1/348) 4-Kitabu's-Salat, 41-Rüku ve secdede Kur'an-ı Kerim okumaktan nehiy babı. İbni Huzeyme (11276) Kitabu's-Salat, 124-Rüku ve secdede Kur'an-ı Kerim okumaktan nehiy babı.
[29] Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/546-547
[30] Mecme'u'z-Zevaid (2/129) Heysemi şöyle söylemiştir: "Bunu Taberani, Mu'-
cemu'l-Kebir'de rivayet etmiştir ve ravileri Sahih'te isimleri geçen ravilerdir." 1096-Nesai (2/192) 12-Kitabu't-Tatbik, 14-Bir başka türü.
[31] Nesai (2/192) 12-Kitabu't-Taîbik, 12-Rükuda okunacak zikrin bir başka türü.
[32] Müslim (11350) 4-Kitabu's-Salat, 42-Rüku ve secdede ne deneceği babı. Ebu Davud (1/232) Kitabu's-Salat, İSİ-Rüku ve secdede dua ile ilgili bab, Müslim'in ve Ebu Davud'un rivayet etmiş oldukları hadiste: "Gizlisini ve açığını" ifadesi geçmektedir.
[33] Keşfu'l-Estar (1/264) Kişinin rüku ve secdede ne diyeceği babı. Mecme'u'z-Zevaid (21218) Heysemi şöyle söylemiştir; "Bunu Bezzar rivayet etmiştir ve ravileri sikadırlar."
[34] Mecme'u'z-Zevaid (2/129) Heysemi şöyle söylemiştir: "Bunu Taberani, Mu'ce-mu'l-Kebir'de rivayet etmiştir ve ravileri Sahİh'te isimleri geçen ravilerdir."
UOl'Taberani (9/305) Mu'cemu'l-Kebir, Ebu'l-Esved tankıyla rivayet edilen hadislerin ravileri, Sahih'te isimleri geçen ravilerdir. Şeddad'ı da îbni Hibban sika görmüştür.
[35] Muvatta (11214) 15-Kitabu'î-Kur'an, 8-Dua hakkında gelen rivayetler babı. Ebu Davud (1/232) Kitabu's-Salat, 151-Rüku ve secdede dua ile ilgili babı. Tirmizi (5/524) 76. bab. İbni Huzeyme (11335) Kitabu's-Salat 199-Secdede dua babı.
[36] Müslim (11350) 4-Kitabu's-Salat, 42-Rüku ve secdede ne deneceği babı. Nesai (7172) 36-Kitabu Asreti'n-Nisa, 4-Kıskanma babı.
[37] Müslim (1/534-535) 6-Kitabu Salati'l-Musafirin ve Kasriha, 26-Gece namazında ve ibadetinde dua babı. Nesai (2/221) Kitabu't-Tatbik. 68-Bir başka türü.
[38] Nesai (2/222) Kitabu't-Tatbik, 69-Bir başka türü. İsnadı sahihtir.
[39] Müslim (1/534-535) 6-Kitabu Salati'l-Musafirin ve Kasriha, 26-Gece namazında
ve ibadetinde dua babı. İbni Huzeyme (1/335-336) Kitabu's-Salat, 199-Secdede dua
babı.
[40] Tirmizi (21472-473) Ebvabu's-Salat, 407-Tilavet secdesi esnasında ne deneceği babı. Tirmizi söyle söylemiştir: "Bu hadis Abdullah bin Abbas (r.a.)'tan rivayet edilen hadislerden hasen, garib bir hadistir." Süneni Tirmizi'nin tahkikçisi Şeyh Şakır (Ahmed Muhammed Şakir) de söyle söylemiştir: "Bu hadis sahihtir. Hafız İbni Hacer, et-Tehzib'de bunu İbni Hibban ite İbni Huzeyme'nin Sahihlerinde rivayet ettiklerini bildirmiştir."
[41] Ebu Davud (1/224) Kitabu's-Salat, 144-İki secde arasında dua babı. İbni Mace (1/290) 5-Kitabu İkameti's-Salati ve's-Sunneti fıha, 23-İki secde arasında ne deneceği babı. Hakim (11262) Kitabu's-Salat, Hakim bunun sahih olduğunu söylemiş Zehebi de onun görüsüne muvafakat etmiştir.
[42] Tirmizi (2/76) Ebvabu's-Salat, 211-İki secde arasında ne deneceği babı. Tirmizi:
"Hz. Ali bin Ebi Talih (r.a.)'den de bu şekilde rivayet edilmiştir" demiştir. U08-Ahmed bin Hanbel (61209), Mecme'u'z-Zevaid (10/110) Heysemi söyle söylemiştir: "Bunu Ahmed bin Hanbel rivayet etmiştir ve hadisi Hz. Aişe (r.a.)'den rivayet eden ravi Salih bin Said'in dışındaki ravileri Sahih'te isimleri geçen raviler-dir. Adı geçen kişi ise sikadır."
Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/547-553
[43] Ebu Davud (U253){Ebvabu's-Salat, 180-Dördüncü rek'atta iki ökçenin üzerine
oturmaktan söz eden babı. isnadı sahihtir." 1110-Bunu İbni Ebi Şeybe, Musannafında rivayet etmiştir. İsnadı hasendir
[44] Asaru's Sünen (11120)
[45] Asaru's Sünen (11121)
[46] Taberani, Mu'cemu'l-Kebir (9/306), Mecme'u'z-Zevaid (2/136) Heysemi: "Kavileri Sahih'te isimleri geçen ravilerdir" demiştir, Beyhaki (2/125) Kitabu's-Salat, Ayaklarının göğüsleri üzerine döneceğini söyleyen babı. Beyhaki bunun sahih olduğunu söylemiştir.
[47] Asaru's Sünen (1/121)
[48] Bunu İbni Ebi Şeybe, Musannafında rivayet etmiştir. İsnadı sahihtir.
[49] Asaru's Sünen (1/121)
[50] Tirmizi (2/8) Ebvabu's-Salat 214. bab. Tirmizi şöyle söylemiştir: "İlim sahiplerine göre bu hadisin hükmüne göre amel edilmektedir. Onlar kişinin namazda ayaklarının göğüsleri üzerine kalkması uygulamasını tercih ederler. Bu hadisin senedinde adı geçen ravi Halid bin Eyyas (veya İyas) hadisçilere göre zayıf biridir." Ancak ben burada ibni Adiyy'in onun hakkında: "Bütün hadisleri garib ve müfreddir. Zayıf biri olmasına rağmen rivayet ettiği hadisler yazılabilir" dediğine dikkat çekmek istiyorum. Aynı şekilde, Tehzibu't-Tehzib, 8113'te de şöyle denmektedir: "Onun bu hadisinin sahih şahitleri bulunduğu bilinmektedir." Hafız ibni Hacer, Feth, (2l250)'de şöyle söylemiştir: "Said bin Mansur'un zayıf bir is-nadla Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiğine göre, Ebu Hureyre (r.a.), ayaklarının göğüsleri üzerine kalkardı. Bunun bir benzeri de sahih bir isnadla Abdullah bin Mes'ud (r.a.)'dan rivayet edilmiştir. İbrahim'den rivayet edildiğine göre o, kalkarken ellerine dayanmayı hoş görmezdi."
[51] Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/554-556
[52] Şerhu's Sünne (31165)
Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/556-557
[53] Müslim (î/87) 1-Kitabu'l-İman, 35-Namazı terkeden birine kâfir denmesinin bildirilmesi babı.
[54] üslim (11353) 4-Kitabu'sSalat, 43-Secdenin fazileti ve ona teşvik babı. Tirmizi (21230-231) Ebvabu's-Salat, 286-Rüku ve secdeyi çok yapmak hakkında gelen rivayetler babı. İbni Mace (1/457) 5-Kitabu İkameti's-Salati ve's-Sunneti fiha, 201 -Secdeyi çok yapmak hakkında gelen rivayetler babı.
[55] Müslim (1/350) 4-Kitabu's-Salat, 42-Rüku ve secdede ne deneceği babı. Ebu Davud (1/231) Kitabu's-Salat, 151-Rüku ve secdede dua ile ilgili bab. Nesai (2/226) 78-Kulun Allah'a en yakın olacağı halin secde hali olduğu babı.
Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/558-559
[56] Bunu Beyhaki, es-Sunenu'l-Kubra'da rivayet etmiştir. İsnadı sahihtir.
Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/559
[57] Said Havva, El Esas Fi’s Sünne, Hadislerle İbadet Ansiklopedisi, Hikmet Neşriyat: 2/559-560