Sahabilerin değişik sayıda hadis rivayet etmiş olmalarının pek tabii olarak muhtelif sebepleri bulunmaktadır. Bu sebepleri sıralamaya geçmeden önce şu noktanın öncelikle bilinmesi gerekmektedir. Sahabelerin sünnet bilgisi, rivayet ettikleri hadis sayısıyla ölçülemez. Çünkü hadis rivayeti konusuna etki eden bir çok sebep bulunmaktadır. Bazılarını şöylece sıralayabiliriz:
1) Ashabın hepsi aynı anda müslüman olmamışlardır.
2) Hz. Peygamber’i bir iki kere görüp yurduna dönen bedevi müslümanlar olduğu gibi, O’ndan hemen hiç ayrılmayanlar da vardı.
3) Ashabın bir çoğu iş-güç sahibi idiler. İşlerinde çalışıyorlardı. Kimileri de karın tokluğuna Hz. Peygamber’in meclisinde bulunuyor, adeta yatılı okul öğrencileri gibi bütün vakitlerini Mescidde geçiriyorlardı.
4) Kimileri hadisleri yazıyor, kimileri ise ezberlemekle yetiniyordu.
5) Bazı sahabiler hakkında Hz. Peygamber ilim-irfan sahibi olması için dua etmişti.
6) Sahabelerin vefat tarihleri de farklıydı. Kimileri daha Hz. Peygamber hayattayken vefat etmiş kimisi Hz. Peygamberden hemen sonraki yıllarda, kimileri de uzun yıllar sonra vefat etmişlerdi.
7) Hz. Peygamberden sonra sahabeler değişik ülkelere dağılmışlardı. Bazıları da Mekke-Medine gibi İslam’ın merkezlerinde kalmışlardı.
8) Herkesin ilim öğrenmek ve öğretmekteki kabiliyeti aynı değildir. Bu da rivayet sayısına tesir etmektedir.
9) Bazı sahabiler bildiklerini ancak ihtiyaç halinde ve ihtiyacı karşılayacak miktarda söylemekle yetinirlerdi.
10) Ayrıca her sahabinin rivayet ettiği her hadisin, hadis kitaplarına intikal ettiği de mutlak olarak söylenemez.
11) Kimileri de yönetimin çeşitli kademelerinde görev aldıkları için meşgaleleri gereği hadis rivayetine fazla vakit bulamamışlardır.
Bütün bu tabii sebepleri görmezden gelerek, büyük sahabelerin daha fazla hadis rivayet etmiş olmaları gerektiği varsayımından hareketle, genç sahabilerden bazılarının fazla hadis rivayet etmiş olmasını şüphe ve tereddütle karşılamak doğru değildir. Hele böyle bir oluşumu “hadis uydurduğu” şeklinde yorumlamaya hiç imkan yoktur.
Rivayet sayıları ne olursa olsun sahabiler derin bir sorumluluk duygusu, ilmi titizlik ve dini dikkat içinde olmuşlardır. O neslin özellikleri kavranmadan, bugünlerin anlayışıyla hüküm vermeye kalkışmak asla bilimsel bir davranış olamaz.
Ehli sünnetçe, sahabilerin hadis rivayetinde udul kabul edilerek tenkid dışı tutulmalarının gerekçeleri de budur. Unutma ve yanılma cinsinden önüne geçilmez insani haller dışında, sahabilerin sonraki nesillerde görüldüğü gibi yalancılık vs. cerh sebeplerinden uzak kaldıkları kesindir. Aslında şiiler, ehl-i beyte mensup olanları hadis rivayetinde adil kabul ederler. Diğerleri için böyle bir adalet vasfı düşünmezler.[1]