Bir râvide adâleti gerektiren sıfatlardan sonra aranan ikinci şart zabt'tır. Zabt, râvinin tahammül ettiği bir rivâyeti edâ anına kadar aldığı şekilde muhâfaza etmesidir. Kısaca bellemek demek olan bu sıfat sayesinde ravi, duyduğunu duyduğu gibi rivayet edebilecektir.
Şu halde bir kimsenin zâbıt olabilmesi, hıfzından (ezberinden) rivâyet ediyorsa hâfız (ezberlemiş) olması, yazılı nüshâdan (kitaptan) rivâyet ediyorsa nüshasını (kitabını) tebdîl ve tağyirden mahfuz bulundurması (koruması), mânâ ile rivâyet ediyorsa kelimelerin delâlet ettiği mânâ inceliklerini, manayı bozacak unsurları temyiz ve tefrîk edebilecek güçte ve titizlikte olması lâzımdır. Netice îtibâriyle zâbıt'ta aranan husus, rivâyetleri -ziyâde ve noksana yer vermeden- aldığı şekilde aslına uygun olarak edâ etmesidir.
Gerek hâfıza yoluyla muhâfazanın ve gerekse yazı yoluyla muhafazanın kendilerine has bir kısım ârazları vardır. Sözgelimi hâfızaya yanılma, unutma, telkîn, yaşın ilerlemesi veya psikolojik şok ve hastalık gibi ârazların araya girmesiyle hâsıl olan ihtilat hâli gibi şüphelerle hâfıza zabtı bozulacağı gibi, kitabın kaybı, bazı sayfalarının düşmesi, değiştirilmesi veya bazı rivayetlerin araya başkalarınca sokuşturulması gibi durumlar da yazı ile yapılan zabtı bozabilir. Şu halde güvenilecek bir râvinin bu yönleriyle bilinmesi gerekir.
Bir râvi, zâbıt olma durumunu, zabt ve itkân'iyle meşhur olmuş sika muhaddislerin rivâyetlerine muvafık rivâyetler yapmasıyla isbatlar. Rivâyetlerinin büyük çoğunluğunda bu muvâfakat görüldüğü takdirde o râviye zâbıt denebilir. Nâdir muhalefetleri zabt'ına halel vermez ise de artacak olursa zabtının zayıflığına hükmolunur. Adaleti tam bile olsa, rivâyeti ile ihticâc edilmez, belki îtibâr edilir. Yaptığı rivayetlerin yarısından fazlasında, görülecek şekilde hatası artacak olursa rivayeti tamamen terkedilir.[1]
Zabt sahibi bir ravinin uyanık olması, yani rivayet etmediği bir hadis kendisine sunulup “bunu sen rivayet ettin” denilince, kabul eden kişi gafil ve dalgın sayılır. Böylelerinden hadis alınmaz. Gaflet ve dalgınlık zabt’a aykırıdır. [2]
Hadis ravisinin güvenilirliğini sağlayan ve adalatten sonra ravide bulunması gerekli görülen bir sıfattır. Bilgiyi muhafaza etmek, iyice bellemek anlamına gelir. Zabt iki kısımda mütalaa edilmektedir:
a) Ezberlemek suretiyle muhafaza etmek (Zabtu's-sadr). Ravinin, hocasından işittiğini ezberlemesi ve işittiği andan nakledeceği ana kadar onu tekrarlayabilmesidir.
b) Yazmak suretiyle muhafaza etmek (Zabtul-kitab).
Hadisleri yazdığı kitabı muhafaza etmesi ve onun işittiği andan rivayet edeceği ana kadar her türlü değişiklikten korumasıdır. Bir ravide bu şartlar tahakkuk edince rivayeti kabule şayan olur. Eğer ravi, hadisi mana ile rivayet ediyorsa, hadis metninde değiştirdiği ve yerlerine koyduğu kelimelerin manalarını iyi bilmesi ve bunları kullandığı zaman hadisin manasında her hangi bir değişikliğe sebep olmaması lazımdır. Mana ile rivayet eden ve hadisin manasını değiştiren bir ravi güvenilir (sika) olma özelliğini kaybeder. Bütün bunlardan, muhaddislerin rivayetler hususunda son derece ihtiyatlı davrandıkları anlaşılmaktadır.
Muhaddisler, ravilerin yaşlarını ve şeyhlerle görüşme durumlarını dikkate alarak meydana getirdikleri her gruba tabaka adını vermekte hemen hemen ittifak etmişlerdir.[3] Ravilerin tabakalara ayrılması tamamiyle ıstılahî bir meseledir. Ravilerin tabakalarını bilmek, bir çok karışıklığı önler; birbirine benzeyen isim ve künyelerin karışmasına engel olur; araştırıcıya tedlis, inkita ve irsalin çeşitli şekillerini öğretir.[4]
[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/12-13.
[2] İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları: 78.
[3] Subhi es-Salih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, trc. M. Yaşar Kandemir, Ankara 1981, s. 300.
[4] Subhi es-Salih, a.g.e., s. 301; Sabahattin Yıldırım, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/227-229.