H) Şâz Hadis:

 

Şâz kelimesi, lügat olarak cemaatten ayrılan, yalnız kalan, tek, eşsiz, benzersiz, kaide dışı mânâsına gelir.

Hadis ilmindeki ıstılâhî anlamı şöyledir: "Makbûl olan ravînin kendisinden daha makbul olana muhalif olarak rivayet ettiği hadis." Bu durumda daha makbul olanın rivayet ettiğine mahfûz denir.[1]

Bu tarifte Şaz ile Mahfuz birbirinin zıddı olmaktadır.[2]

Istılahda oldukça farklı şekillerde kullanılmıştır. Nevevî, şu târifleri kaydeder.

1- "Sika olan ravinin, diğer sika ravilere -gerek metinde, gerek senedde- ziyade ve noksanlıkla muhalif olarak rivayet ettiği hadistir." Ayrıca İmam Şâfiî, "Şâzz hadîs, başkasının rivayet etmediğini rivayet eden sikanın hadîsi değil, sikanın nâs'a, yani diğer sikalara, muhalefet ettiğidir" açıklamasını da getiriyor.

2- Ebu Ya'la el-Halîli der ki: "Tek bir isnaddan başka isnadı bulunmayan ve ravisi sika (güvenilir) olsun veya olmasın, bu isnadla tek kalan hadistir. Ancak ravî sika-değilse hadis metrüktür. Sika ise hadîsin üzerinde durmak lâzımdır, hüccet olarak kullanılamaz"

3- Hâkim Ebu Abdillah der ki: "Bir sika'nın mütabii olmaksızın münferiden rivayet ettiği hadistir."

Hâkim tarifinde tek kalmayı (infirad) şart koştuğu gibi, diğer sika ravilere muhalefeti de göz önünde bulunduruyor. Çünkü sika ravinin mütâbiinin bulunması rivayetin diğer sika ravilere muhalif olmadığına delâlet eder. Rivayetinde tek kalan ravî sika ise, bu rivayetle gelen hadîs şâzzdır, fakat ravînin zabtında ve hafızasında bir tereddüt bulunursa hadîsin isnadında illet var demektir. Bu ise hadîsin muallel olduğuna delâlet eder.[3]

Bu tariflerde de Şaz, Münker hadisin bir türü iye birleşmektedir. Bu açıdan hareketle Şaz hadise Münker ve Merdud da denilmiştir. Hadisin Şaz kabul edilebilmesi için infirad ve muhalefetin ikisinin birden bulunması gereklidir. [4]

Suyûtî: "Hakîm'le el-Halilî'nin tariflerini, adl ve zabıt râvilerin teferrüdleriyle bağdaştırmak zordur" der ve "Ameller niyetlere göredir..." hadîsi ile "Velâ'nın satışını yasaklayan" hadîsleri zikrederek, bunlar gibi ûlemânın amele esas kıldığı pek çok sahîh hadîsin varlığını hatırlatır ve ilave eder:

"Doğru olanı, tafsîl etmektir. Böyleleri, teferrüdleriyle kendilerinden daha çok hadîs bilen (ahfaz) ve zabt yönüyle daha üstün olan (ahfaz) birisine muhalefet ederlerse bu çeşit şâz'lar merdûddur, eğer râvi adl, hâfız, mevsûk olur, kimseye de muhâlefet etmezse rivâyeti sahîhtir, zabt yönüyle tevsîk edilmemiş, ancak zâbıt derecesinde olmaktan da uzak değilse rivâyeti hasendir, uzaksa rivayeti münker şâzdır, merdud'dur".

Nevevî açıklamasını şöyle noktalar: "Velhâsıl: merdud şâz, muhalif olan ferddir. Keza, râvilerinde, teferrüdden hâsıl olan eksikliği giderecek güven ve zabt bulunmayan münferid rivâyettir.

Şu halde, müteahhir ûlemanın kabûlünde şâz, kendinden kuvvetliye sikanın muhalefet ettiği hadîstir. Tercih durumunda dâima mercûh'tur.[5]

Bu tariflere göre de şâzz'ın ravisi sikadır. Ancak mahfûzu rivayet eden ravî ondan daha sağlamdır. Bu sağlamlık ve kuvveti tesbit edebilmek için şu şartlar aranır:

1- Ya mahfûzu rivayet edenin zabtı daha sağlamdır,

2- Veya mahfûzu rivayet eden sika ravinin sayısı birden fazladır,

3- Yahut tercih sebeplerinden birisiyle mahfûzun kuvveti sabit olur ki bunu tesbit ricâli tanımakla, mütabilerini ve şahidlerini (onu destekleyen aynı meâldeki hadisleri) araştırmakla mümkün olur [6]

Yukarıdaki tariflere uygun şâzz hadisler kabul görmüş ve şâzzdır denilmeden Kütüb-ü Sitte gibi mûteber hadis mecmualarına alınmıştır. Meselâ, "İnneme'l-a'malü bi'n-niyyât" hadîsi bunlardandır.[7]

Şâzz hadîs isnadda aykırı olabileceği gibi metinde de olabilir. Bu durum şöyle örneklendirilebilir:


 

[1] Tehanevî, Keşşafu Istılahâtî'-l-Funûn, I, 741.

[2] İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları: 143.

[3] Talât Koçyiğit, Hadîs Usülü, s. 111-112..

[4] İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları: 144.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/125-126.

[6] A. Naim, Tecrid Mukaddimesi, I, 120.

[7] Bu hadîs için bkz: Buharî, Bed'ü'l-Vahiy,1; İman,14; Nikâh, 5; Talâk,11; Menâkıbu'l-Ensâr, 45; Itk, 6; Eyman, 23; Hıyel,1; Müslim, İmâra,155; Ebû Dâvûd, Talâk, 11; Tirmizî, Fedailü'l-Cihad 16; Neseî, Taharet, 59; Talâk, 24; Eyman, 19; İbn Mâce, Zühd, 26; İbn Hanbel, I, 25; İsmail Kaya, Şamil İslam Ansiklopedisi: 6/13.