10- Kabîle, Aşiret, Şehir, Irk ve Cinsle İlgili Uydurmalar:

 

Hz. Peygamber, ırk ayrımına kesinlikle karşı çıkmış olmasına rağmen bir takım hadis uyduranlar, kendi çıkarları için bu ayırımı yapmışlar ve uydurdukları hadislerle, mesela Arab’ın Acem’den, yahut beyazın siyahtan üstün olduğunu isbat etmeye çalışmışlardır. [1]

Nusaybin, Askalan, İskenderiye, Kazvin vb. bir çok şehirin faziletine hadis uydurulmuştur. [2]

Uydurma hadisler arasında, bazı şehirleri öven, bazı şehirleri de yeren hadislere çok rastlanır. Bunun başlıca sebebi, hadis uyduran yalancılardan, uğradıkları şehir ve kasabalarda iyi veya kötü karşılanmaları ve bu karşılanışlarına uydurdukları hadislerle karşılık vermeleridir. Şüphesiz, bir şehre uğrayıp da bol bol ikram olunan ve yedirilip içirilen bir kimse o şehri, Hazreti Peygamber’in ağzıyla medhetmiş, hiç yüz bulamayan kimse ise, onu kötülemekten çekinmemiştir. [3]    

Her ne kadar, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bazı kabile, aşiret, belde ve şehirlerle ilgili övgü ve zemm ifade eden hadîsleri mevcut ise de bunlar mahduddur. Sonradan yapılan uydurmalarla o çeşit rivâyetlerin sayıları ve şümûlü artırılmıştır. Şu veya bu ırkı veya aşîreti öven veya kötüleyen hadîsleri ihtiyatla karşılamak, güvenilir hadîs kaynaklarından tahkîk etmek gerekir. Gayr-i ciddî kimselerin, -şöhrete bile ermiş olsa- eserlerinde rastlanan bu çeşit rivâyetlere itibar etmemek gerekir. Mesela Arap ediplerinden meşhur Câhız'ın Türklerin biri lehine, diğeri aleyhine rivâyetlerle dolu olarak te'lif ettiği iki ayrı kitabı meşhurdur. Bunlardan alınarak, bazan lehte bazan aleyhte Türklerle veya Araplarla ilgili rivâyetlere itibar edilmemelidir.

Cinsle ilgili olarak da, halk arasında eskiden beri mevcut olan kadın erkek cinsiyet ayrılığını konu edinip birbirlerinin aleyhine söylenen sözlerin hadîs olarak da rivâyet edildiğine rastlanabilir. Bütün bunların ciddi kaynaklarda görülmedikçe muteber addedilmemesi gerekir.[4]

Hadis uydurmacıları, İslâm'ın yasak kıldığı bu işi yaparken, her zaman açık olmaya cesaret edememişlerdir. Her biri bir başka kisve ve bir başka yolla ihanetlerini gerçekleştirmişlerdir. Uydurmacılar başlıca; uydurmalarını sahih hadislere karıştırmak, uydurulan sözün başına muhaddislerce makbul olan bir sened eklemek, henüz elde edilememiş hadisleri rivâyet ediyormuş intibaı vermek için hadisin senedlerinden herhangi biri üzerinde değişiklik yapmak, iki hadisin sened ve metinlerini birbirine karıştırmak, rivâyette hata etmiş olduğunu daha sonra anlamış olmasına rağmen, itibarını kaybetmemek için hatada ısrar etmek gibi yanlış ve yasak yollara başvurmuşlardır. [5]


 

[1] Sabahattin Yıldız, İsmail Kaya, Şamil İslam Ansiklopedisi: 4/179.

[2] Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis Usulü, 12. sınıf: 50.

[3] Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis Usulü, 11. sınıf: 57.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/144.

[5] Sabahattin Yıldız, İsmail Kaya, Şamil İslam Ansiklopedisi: 4/179.