Kazanç Elde Etme, Geçim Ve Ticaretle İlgili Meseleler
Şart, İstisna, Aldatma, Kusuru Gizleme Ve Neceş Gibi Alış Verişte Caiz
Olmayan Hususlar
Ölçeklerde, Tartılarda Ve Hayvanda Ribâ (Faiz)
Şuf'a (Hakkı), Selem (Önceden Satma), İhtikâr (Karaborsacılık) Ve Tes'îr
(Fiyat Biçmek)
Borç, Ödeme Âdabı, İflâs Ve R İflâsa Yakın Olan Durumlar
Âriye (Ödünç, Emanet) Umrâ (Kayd-ı Hayat Şartıyla Hibe), Rukbâ, Hibe Ve
Hediye (Hükümleri)
Şirket, Daman, Rehin, İcare Vekâlet, Kırâd Ve Gasb
Arazinin Kiraya Verilmesi, Ölü Arazinin İhyası Ve Buluntu Mal
4526- Ebu't-Tufeyl
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim haram para
kazanıp da o para ile köle azat etse ve akrabaya yardım etse bu onun için günah
olur."
[Taberânî Mu'cemu'
I-Kebîr'de zayıf bir senedle.][1]
4527-
Meymûne bint Sa'd radiyallahu an-hâ'dan:
Dedi ki: "Ey
Allah'ın Resulü! Bize çalıntı para hakkında fetva ver!"
Şöyle buyurdu:
"Onun çalıntı olduğunu bilerek kim yerse, çalınma günahına ortak olmuş
olur."
[Taberânî, Mu'cemu'
I-Kebîr'de zayıf bir senedle.][2]
4528- Ebû
Bekr radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Haramla
beslenmiş vücut cennete giremez." [Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî,
Mu'cemu'l-Evsat'ta.][3]
4529- Onun
(Mu'cemu'l-Evsat'ta) Huzey-fe'den olan rivayeti:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Haramdan
beslenip gelişmiş olan et, cennete giremez; ateş ona daha lâyıktır."[4]
4530- en-Nu'man
bin Beşîr radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Helâl bellidir,
haram da bellidir; aralarında insanların bir çoğunun bilmediği şüpheli şeyler
vardır. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, hem dinini, hem de ırzını temize
çıkar mış olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur. Tıpkı
sürüsünü koruluğun etrafında otlatan çoban gibi ki, hayvanları her an koruluğa
düşebilecek durumdadır.
Dikkat edin, her
melikin bir koruluğu vardır. Dikkat edin, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır.
Dikkat edin, cesette bir et parçası vardır; o doğru olursa cesedin hepsi doğru
olur. O bozuk olursa cesedin tümü bozuk olur. Dikkat edin; o da kalptir."
[Altı hadis imamı.][5]
4531- Vâbisa
radiyallahu anh'dan:
O, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sel-lem'e iyilik ve kötülük hakkında soru sormayı içinden
geçirerek geldi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sordu:
"Sen mi söyliyeceksin
yoksa ben mi sana haber vereyim?"
"Sen bana haber
ver!" dedi.
"Sen bana iyilik
ve kötülüğün ne olduğunu sormak için geldin, değil mi?" Adam:
"Evet" dedi.
Bunun üzerine üç
parmağını bir araya toplayıp göğsüme koydu ve buyurdu ki:
"Evet Vâbisa,
kendi nefsine sor, kendi nefsine sor! —üç kere tekrarladı— İyilik ruhunun
yatıştığı (mutmain olduğu) şeydir. Kötülük ise, insanlar sana fetva verseler
de, içini kazıyan ve göğsünde tereddüt duyduğun şeydir." [Ahmed ve Ebû
Ya'lâ leyyin bir senedle.][6]
4532- Selmân ve İbn Abbâs radiyallahu anhumâ'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Helâl, Allah'ın,
kitabında helâl kıldıkları şeylerdir; haram ise Allah' in, kitabında haram
ettikleri şeylerdir. Sükût ettiği şeyler ise affedilen şeylerdir, sakın böyle
şeyler hakkında soru sorma külfetine girmeyin." [Rezîn][7]
4533-
el-Mikdâm radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hiç kimse, kendi
iki elinin emeğinden meydana gelen kazançtan daha güzel ve daha helâl bir yiyecek
yiyemez. Allah'ın Peygamberi Dâvud Aleyhisselam iki elinin emeğinden
kazandıklarını yerdi." [Buhârî][8]
4534- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanlar üzerine
öyle bir zaman gelecek ki, kişinin aldığı helâlden midir yoksa haramdan mıdır,
aldırmayacak." [Buhârî ve Nesâî][9]
4535- Rezîn
şunu da ekledi: "İşte o zaman onların duaları kabul olunmayacaktır."[10]
4536- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ey insanlar!
Allah temizdir; ancak temiz olanı kabul eder. Allah, müminlere, peygamberlere
emrettiğini emretti ve şöyle buyurdu: «Ey Peygamberler! Temiz şeylerden yiyin!
Salih amel işleyin! Doğrusu ben yaptığınızı bilirim.» (Mü'minûn, 51) Yine şöyle
buyurmuştur: «Ey İnananlar! Size rızık verdiklerimizin temizlerinden yiyin.»
(Bakara, 172)"
Sonra uzun bir
yolculuk yapıp saçı başı birbirine kansan bir adamdan bahsetti:
"Yediği haram,
içtiği haram, giydiği haram ve haramla beslenmiş bir kimse ellerini kaldırmış:
«Yâ Rabbi, Yâ Rabbi!» diye dua ediyor; onun duası nasıl kabul olunur ki?"
buyurdu. [Müslim ve Tirmizî][11]
4537- Âişe
radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"En helâl ve
güzel yediğiniz şey, kendi kazancınızdır. Çocuklarınız da kendi kazançlarınızdandır."[12]
4538- Diğer
rivayet: "Kişinin çocuğu kendi kazanandandır. Hem de en iyi kazancından.
Onun için onların (çocukların) mallarından afiyetle yiyiniz!" [Sünen
ashabı][13]
4539- Sa'd
radiyallahu anh'dan:
"Kadınlar, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e biat ettiklerinde Mudar kabilesi kadınlarından
olduğu zannedilen cüsseli bir kadın ayağa kalkıp şöyle dedi: «Ey Allah'ın Resulü!
Biz (kadınlar) hepimiz, babalarımıza, çocuklarımıza ve kocalarımıza yüküz. Onların
mallarından bize (izinsiz) ne helâl olur?» «Sebze, meyve, pişmiş yemek gibi çok
dayanmayan ve saklanması mümkün olmayanlar size helaldir. Onlardan hem yiyin,
hem de başkalarına hediye edin»." [Ebû Dâvud]
Ebû Dâvud dedi ki:
"Tazeden maksat kaldığı zaman, bozulan yiyecektir.[14]
4540- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: Bir adam ona dedi ki: "Benim bir yetimim var,
onun da devesi vardır. Ben o devenin sütünden içebilir miyim?" İbn Abbâs
dedi ki: "Eğer kaybolduğu zaman devesini ararsan, uyuz vesîresini ilâç
sürerek tedavi edersen, sulanacağı gün götürüp sularsan, o zaman yavrusuna ve
sütüne zarar vermeksizin (memesini kurutmadan), içebilirsin." [Mâlik][15]
4541- Dırâr
bin el-Ezver radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e bir dişi koyun hediye edildi, bana sağmamı
emretti; sağmakta fazla gayretli davranınca:
«Süt isteyene de biraz
bırak!» buyurdu." [Dârimî][16]
4542- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"En haklı ücret,
Allah Kitabı'na karşılık alınan Ücrettir." [Buhârî bir bâb başlığında.][17]
4543- Ebu'd-Derdâ
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim Kur'ân
öğretme karşılığında bir yay alırsa, Allah onu ateş yayı ile kuşandırır."
[Taberânî,
Mu'cemu'i-Kebîr'de][18]
4544- el-Müstevrid
bin Şeddâd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Kim bizim
memurumuz olursa, kendine bir zevce edinsin. Eğer bir hizmetçisi yoksa bir de
hizmetçi edinsin. Evi yoksa kendine bir de ev edinsin. Bunların dışında kendisine
bir şey edinen, hem hain hem de hırsız sayılır."
[Ebû Dâvud][19]
4545- Âişe
radiyallahu anhâ'dan:
Ebû Bekr halife
olunca, şöyle dedi: "Kavmim biliyor ki benim kazancım, çoluk çocuğumu
geçindirir. Şimdi ise müslümanlann işi ile meşgul olacağım. Ebû Bekr'in ailesi,
bu maldan (Beytu'l-mâl'dan) yiyecek ve müslü-manlar için çalışacaktır."
[Buhârî][20]
4546- Kesîr
bin Abdillah bin Avf el-Mü-zenî'den, o da babasından, o da dedesi radiyallahu
anh'dan:
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem, Bilâl bin el-Hâris el-Müzenî'ye Kabaliyye madenlerini
verdi. Ubeyy b. Ka'b'a şöyle yazdır-
di: "Bismillah?
r-Rahmani' r-Rahîm. Bu, Allah Resulü Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in
Bilâl bin el-Hâris'e verdiği (bir senedidir. (Buna göre ona.) Deresiyle
tepesiyle el-Kabeliyye isimli nahiyeyi Zâtu'n-Nusub ve (Necid'de bulunan) Kuds
dağında ekine elverişli yerleri kullanma imtiyazı vermiştir. Bununla birlikte
ona herhangi müslümanın bir hakkı verilmemiştir."
Bu yazıyı Ubeyy bin
Ka'b yazdı. [Ebû Dâvud][21]
4547-
Mâlik'in rivayeti: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Bilâl bin
el-Hâris'e Kabaliyye madenlerini verdi. O, Fur' semtin-dedir. O madenlerden
bugüne kadar sadece zekâtı alınmıştır."[22]
4548- Ebyad
bin Hammâl radiyallahu
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sel-lem'e kavnSin temsilcisi olarak geldi.Ondan tugayı (tuz mad&runı) istedi. UTa5im ona verdi. Adam ayrılıp giderken,
mecliste bulunan müslümanlardan bir adam şöyle dedi: «Ey Allah'ın Resulü! Ona
ne verdiğini biliyor musun? Ona durmadan su gibi akan tuz madenini verdin.»
Bunun üzerine onu (tuzlanın işletme hakkını) ondan geri aldı."
(Râvi) dedi ki:
"Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den misvak ağacı
koruluğundan istedim. Cevaben şöyle buyurdu: «Develerin tabanının yetişmediği
yerlerden veriniz»."[23]
4549- Diğer
rivayet: "O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den misvak ağaçlarının
koruluğundan istedi. Ona şöyle buyurdu: «Erak (misvak ağaçların)da özel
mülkiyet olmaz.» Bunun üzerine Ebyad: «Özel mülkiyet sınırları içinde bulunan
erak (misvak) ağacı» dedi. Peygamber: «Misvak ağacında özel mülkiyet yoktur»
buyurdu." [Ebû DâvuAveTirmizî.][24]
4550- Kayle
bint Mahreme radiyallahu anhâ'dan:
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'e geldik; arkadaşım (Hureys bin Hassan'ı kastediyor) —ki o,
Benû Bekr bin Vâil'in temsilcisi idi— öne geçip ona İslâm üzerine, hem kendi
namına, hem de kavmi namına biat etti. Sonra şöyle dedi:
"Ey Allah'ın
Resulü! Bizimle Temîm arasında Dehnâ mevkisi hakkında bir anlaşma yaz.
Onlardan misafir ve
(oradan mecburen) geçenlerin dışında tek bir kimse bizim tarafa Deh-nâ'ya
geçmesin.".
Bunun üzerine:
"Ey oğul! Onun (Hureys) için Dehnâ hakkında bir senet yaz!" dedi. Kadın
dedi ki: "Ona Dehnâ'nın verilmesinin em-rolunduğunu görünce, orası kendi
memleketim ve ülkem olması sebebiyle beni bir üzüntü kapladı. Bunun üzerine
dedim ki: «Ey Allah'ın Resulü! O, senden istediği (bu) yerlerden adaletli bir
istekte bulunmadı. Bu Dehnâ denilen yer, develerin bağlandığı ve salındığı
koyunların otladığı yerdir. Temîm kabilesi kadınları onun arkasındadır»."
Bunun üzerine: "Ey oğul, yazma! Çünkü bu fakir kadın doğru söyledi.
Müslüman müslümanın kardeşidir. Dehnâ'da bulunan su ve ot onlara ortaklaşa
yeter. Fitneci şeytanlar(ın iğvasına karşı) birbirlerine yardım ederler."
[Ebû Dâvud][25]
4551- Sebre
bin Abdi'1-Azîz bin er-Rebî' el-Cühenî'den, o da babasından, o da dedesi
radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, devme ağacının altındaki bir mescidde konakladı.
Orada üç gün kaldı, sonra Tebûk'e çıkıp gitti. Cüheyne (kabilesi) ona Rahba'da
yetişti. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onlara şöyle dedi:
«Zu'l-merv (köyünün) sakinleri kimlerdir?» Dediler ki: «Cüheyne'den
Rifâaoğulla-ndır.» Şöyle buyurdu: «Orasını ben Rifâaoğul-larına verdim. Onu
aralarında taksim etsinler.» Bunun üzerine kimisi hissesini sattı, kimisi de
satmadı ve üzerinde çalıştı."[26]
4552- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Zübeyr'e
atının koştuğu yere kadar olan mesafenin kullanma hakkını verdi. Zübeyr
(böylece) atını (mecali kesilip) duruncaya kadar koşturdu. At durunca Zübeyr
kamçısını attı. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: «Kamçının ulaştığı yere
kadar olan bölgeyi ona verin!»"[27]
4553-
Muhacirlerden bir adamdan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Su, ot ve ateş." [Ebû Dâvud][28]
4554- İbn
Mâce aynısını zayıf bir isnadla İbn Abbâs'dan şu ilave ile rivayet etti:
"(Bu üç şeyin) parası (satışı) haramdır." Râvi Ebû Saîd dedi ki:
"Sudan akan su kastedilmiştir."[29]
4555- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hacamat
oldu (kan aldırdı) ve Hacamat yapana istediği ücretini verdi."[30]
4556- Diğer
rivayet: "Onu Benû Beyâ-da'dan bir köle hacamat etti. Ona ücretini verdi
ve efendisiyle konuşup vergisini hafifletti. Eğer onun ücreti haram olsaydı ona
vermezdi." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][31]
4557- Ebû
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, köpek
satış bedelini, fahişelik kazancını ve kâhinin ücretini yasakladı." [Altı
hadis im[32]amı.]
4558- Câbir
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, köpek ve
kedinin satılıp karşılığında alman parasını yasakladı." [Müslim ve Sünen
ashabı.][33]
4559- Diğer
rivayette: "Av köpeğinin satış bedeli hariç" diye geçmektedir.[34]
4560- İbn Muhayyisa radiyallahu anh'dan:
"O, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sel-lem'den haccâmın (kan alanın) ücreti hususunda izin
istedi, ancak onu bundan nehyetti. Muhayyisa'nm haccâm bir azatlısı vardı. Devamlı
bu hususta ondan izin isterdi. Nihayet Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
ona şöyle dedi: «Onunla (aldığın ücretle) deveni ve köleni besle (kendin
yeme)»."
[Ebû Dâvud, Tirmizî ve
aynı lafızla Muvatta'.][35]
4561- Enes
radiyallahu anh'dan: "Kilâb kabilesinden bir adam, Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'e erkek damızlığın dişiye aştınlması karşılığında alman
ücretin hükmü hakkında soru sordu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona
bunu yasakladı. Adam dedi ki: «Ey Allah'ın Resulü! Biz damızlığı aştırıyoruz
da, bize ikramda bulunuyorlar.» Bunun üzerine ikramda ona ruhsat verdi."
[Tirmizî ve Nesâî][36]
4562- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
kusâmeyi yasakladı.
Sorduk: «Kusâme nedir?» Cevap verdi:
«Bir cemaatin başında
bulunan bir kimse (bir şey taksim ettiği zaman) ötekinin ve berikinin
hisselerinden kendine bir şeyler alırsa, işte bu aldığı şey kusâmedir»."[37]
4563- Diğer
rivayet: "Kişi, insanlardan bir
topluluk üzerinde kumandan olur. Şunun bunun hakkından alır." [Ebû Dâvud][38]
4564- Âişe
radiyallahu anhâ'dan:
"Ebû Bekr'in bir
kölesi vardı; ona haraç çıkarılırdı, o da gelir bundan yerdi. Bir gün Ebû Bekr
eve aç geldi; ona verilen o şeyden bir lokma yedi. (Tesadüfen) Köle:
«Bu nedir bilir misin?
Ben cahiliyette birine bir kehânette bulunmuştum, onu aldatmıştım, o da bunun
karşılığında bunu bana vermişti. İşte senin yediğin ondandır» deyince Ebû
Bekr, parmağını sokup karnında ne varsa kusup çıkardı." [Buhârî][39]
4565- Ömer
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Teyzeme bir köle
hediye ettim. Onun hakkında bu kölenin hayırlı olmasını umarım. Ona (teyzeme)
dedim ki: «Bunu, haccâma, kuyumcuya ve kasaba teslim etme!»"[40]
4566- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanların en
yalancıları, boyacılarla kuyumculardır." [İbn Mâce leyyin bir senedle.][41]
4567- Ukbe
bin Âmir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Meks (denilen
haksız vergiyi) alan cennete girmez." [Ebû Dâvud][42]
4568- Ali
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Süheyl'e üç
kere lanet etti. İnsanlardan haksız öşür alırdı. Allah onu şihab (kuyruklu
yıldız) şekline soktu." [Taberânî leyyin bir senedle.][43]
4569- Râfi'
bin Hadîc radiyallahu anh'dan: Denildi ki:
"Ey Allah'ın
Resulü! Hangi kazanç daha helâl ve hoştur?"
"Kişinin elinin
emeği ile elde edilen kazanç; bir de hilesiz yapılan her güzel alış verişten
elde edilen kazanç."
[Ahmed, Bezzâr,
Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr ve'l-Evsat'ta.][44]
4570- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah sanatkâr
mu mini sever." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr ve'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.][45]
4571- Enes
radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet kopup da
birinizin elinde bir hurma fidanı olursa onu hemen diksin." [Bezzâr][46]
4572- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim el işinde
yorulursa, bağışlanmış olarak akşama kavuşur."
[Taberânî, Mu'cemu'
I-Evsat'ta zayıf bir senedle.][47]
4573- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Zekeriyya
(peygamber) bir marangoz idi." [Müslim][48]
4574- Amr
bin el-As radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle
demiş: "Seni bir ordunun başında göndereceğim. Allah onu sana teslim
edecek, sen çok büyük ganimetler elde edeceksin. Kendine o ganimetten yararlı
mallar edin." Ben de dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ben mal için
müslü-man olmadım. İslâm'ı sevdiğim için beğenerek ve isteyerek müslüman
oldum. Ve üstelik seninle beraber olmaktan da çok büyük bir kıvanç
içindeyim." Şöyle buyurdu: "Ey Amr! Salih kişi için salih (helâl) mal
ne güzeldir!" [Ahmed][49]
4575- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Dinarlar ve dirhemler Allah'ın yeryüzündeki
mühürleridir, her kim mevlâsının mührünü getirirse işi görülür."
[Taberânî, Mu'cemu'
I-Evsat'ta zayıf bir senedle.][50]
4576- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Koyun edinmelisiniz.
Çünkü koyun cennet hayvanlarındandır. Onun ağıllarında namaz kılın, toprak ve
tozlarını silin."
[Taberânî, Mu'cemu'
I-Kebîr'de][51]
4577- Ubâde
bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan:
"Bir adam
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip yalnızlıktan şikâyet etti. Ona
bir çift güvercin edinmesini emretti."
[Taberânî,
Mu'cemu'I-Kebîr'de][52]
4578- Ebû
Kebşe el-Enmârî radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem turuncu (ağaç kavununa) ve kırmızı güvercine
bakmaktan hoşlanırdı."
[Her ikisi de
Taberânî'nin Mu'cemu'I-Kebîr'inde zayıf bir senedle geçmektedir.][53]
4579- Enes
radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Herhangi bir
müslüman, bir ağaç diker, ya da bir ekin eker de ondan kuş, yahut insan, yahut
hayvan yerse, mutlaka karşılığında bir sadaka sevabı alır." [Buhârî,
Müslim ve Tirmizî][54]
4580- Rafı'
bin Hadîc radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Medine'ye
geldi. Onlar hurma ağaçlarını bu-duyorlardı. Şöyle buyurdu: "Ne yapıyorsunuz?"
"Her zaman yaptığımız şeyi yapıyoruz" dediler. "Bunu
yapmazsanız belki sizin için daha iyi olur" buyurdu.
Onlar da o
yaptıklarını bıraktılar. Fakat o sene ağaçlar az mahsûl verdi. Kendisine bu
durum anlatılınca şöyle buyurdu:
"Ben sadece bir
insanım. Size din hususunda bir şey emredersem alın. Ama size kendi
görüşümden bir şey emredersem, bilin ki ben de (sizin gibi) bir insanım."[55]
4581- Enes
ve Âişe radiyallahu anhumâ'dan:
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem hurmaya aşı yapan bir gruba uğradı, onlara dedi ki:
"Yapmazsanız daha
iyi olur." Fakat ağaç bu sefer iyi tutmadı. Daha sonra onların yanına yine
uğrayınca sordu: "Ne oldu hurmalarınız?"
"Bize böyle böyle
demiştin."
Buyurdu ki: "Siz
dünya işlerinizi benden daha İyi bilirsiniz." [İkisi de Müslim'e aittir][56]
4582-
el-Hasan bin Ali radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Hurma ve ağaç,
sahiplerine ve kendilerinden sonra gelecek nesillerine bir berekettir. Tabiî
Allah'a şükrederlerse."
[Taberânî, Mu'cemu'
I-Kebîr'de zayıf bir senedle.][57]
4583- İbnü'z-Zübeyr
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, amcası
Abbâs'a çocuklarına, yonca ekmelerini söylemesini emretti. Çünkü bu fakirliği
yok eder." [Taberânî Mu'cemu'I-Kebtr'de zayıf bu senedle.][58]
4584- Enes
radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bina hariç,
nafaka için yapılan tüm harcamalar Allah yolunda yapılmış harcamalardır.
Binada hayır yoktur." [Tirmizî][59]
4585- Enes
radiyallahu anh'dan:
"Bir gün,
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gezintiye çıktı; biz de beraberindey-dik.
Yüksek bir kubbe gördü ve «Bu nedir?» diye sordu. Ashabı: «Bu, Ensâr'dan falan
kimsenindir» dediler. Sükût etti. Fakat hoşnutsuzluğu kalbinde yer etti.
Nihayet onun sahibi gelip de cemaat içinde selâm verince, Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem ondan yüz çevirdi. Bunu birkaç kez tekrarlayınca,
adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kendisine kızdığını anladı ve
arkadaşlarına bunu anlattı. Arkadaşları: «O, senin
yüksek kubbeni gördü
de onun için kızdı» dediler. Bunun üzerine adam gitti, kubbesini yıkıp yerle
bir etti.
Bir gün Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem yine çıkıp kubbeyi göremeyince, sordu: «Ne oldu bu
kubbeye?» Dediler ki: «Sahibi, bize sizin kendinden yüz çevirdiğini söyleyip
şikayet edince, biz de sebebini anlattık, ondan sonra gitti kubbesini yıkıp
yerle bir etti.» Bunun üzerine şöyle buyurdu: «Bilin ki, zaruri olmayan her
bina sahibine vebaldir»."
[Ebû Dâvud][60]
4586- İbn
Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, ahşaptan olan duvarımı çamurla sıvarken yanıma
uğradı ve «Bu nedir ey Abdullah?» diye sorunca, şöyle dedim:
«Ey Allah'ın Resulü!
Duvarı düzeltiyorum.» Şöyle buyurdu: «Ben emr-i Hakkın gelmesini bu(nun
yıkılmasından daha çabuk görüyorum»." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][61]
4587- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Yol hususunda
münakaşa yaparsanız yolu yedi arşın (zira') yapın (hesap edin)!"
[Buhârî, Müslim, Ebû
Dâvud ve Tirmizî.][62]
4588- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim yeterinden
fazla binayı yüksek tutarsa, kıyamet gününde onu boynunda taşımakla yükümlü
kılınacaktır."
fTaberânî,
Mu'cemu'l-Kebîr'de. leyyin bir senedle.][63]
4589- Muâz
bin Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her kim
haksızlık yapmayarak ya da tecavüzde bulunmayarak bir bina yaparsa ve yahut
haksızlık yapmayarak ve tecavüzde bulunmayarak bir ağaç dikerse, Rahman'm yaratıkları,
ondan yararlandığı müddetçe bu, onun için, kesilmeyen bir ecir olur."
[Ahmed ve Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebîr'de leyyin bir isnadla.][64]
4590- Amr
bin Hureys radiyallahu anh'dan:
"Medine'ye
geldim, (malımı) kardeşimle paylaştım. Bunun üzerine Saîd bin Zeyd şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: «Arazi ve eve yatırılmayan,
arazi ve ev parasında bereket (ve hayır) yoktur»." [Ahmed leyyin bir
senedle.][65]
4591- İmrân
bin Husayn radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu
aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim para
kazandıran bir şeyi satarsa, Allah ona, onu telef edecek bir şey musallat
kılar." [Ahmed, ismi belirtilmemiş bir râvi kanalıyla.][66]
4592- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Kulun (muhakkak
surette) rızkı gelir. Eğer sekaleyn (insanlar ve cinler) bir araya gelip de
onun rızkına engel olmaya çalışsalar güçleri yetmez."
[Taberânî,
Mu'cemu'I-Evsat'ta leyyin bir senedle.][67]
4593- Ebu'd-Derdâ
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rızık, kulu,
ecelinin aradığından daha çok arar."
[Bezzâr ve Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebîr'de.][68]
4594- Nâfi'
radiyallahu anh'dan:
"Ben ticaret
malımı Şam ve Mısır'a gön-deriyordum. Sonra bir keresinde malımı Irak'a
gönderdim ve gelip mü'minlerin annesi Âişe'ye dedim ki:
«Malımı Şam'a
gönderiyordum. Bu defa Irak'a gönderdim, ne dersin?» Şöyle dedi:
«(Böyle) yapma. Sana
ve eski ticaret yerine ne oldu? Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in
şöyle buyurduğunu duydum:
'Allah birinize bir
yönden rızık verdiği zaman, durumu bozuluncaya, ya da işi iyi git-meyinceye
kadar onu bırakmasın'.»"
[İbn Mâce meçhul bir
râvi kanalıyla.][69]
4595- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Güvenilir,
dürüst tacir, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacaktır."[70]
4596- Rifâ'a
bin Râfi' radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem ile namazgaha çıktım. İnsanları orada alışverişte
görünce, şöyle buyurdu:
«Ey tüccar topluluğu!»
Boyunlarını kaldırıp ona baktılar ve kulak verdiler. Şöyle buyurdu:
«Kıyamet gününde
tüccarlar, Allah'tan korkup yeminine bağlı kalanlar ile doğruluktan
ayrılmayanlar hariç, birer fâcir olarak dirileceklerdir»." [İkisi de
Tirmizî'ye aittir.][71]
4597- Kays
bin Ebî Garaze radiyallahu anh'dan:
"Biz, hicret
etmeden önce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında komisyoncular
olarak adlandırılırdık. Medine'de bir gün bize uğradı. Bu sefer bizi daha
güzel bir isimle isimlendirdi. Şöyle buyurdu:
«Ey tacirler
topluluğu! Alış veriş işine, yemin ve boş söz karışır»."[72]
4598- Diğer
rivayette:
"Yemin ve yalanı
sadaka vererek bertaraf edin" buyurdu. [Sünen ashabı][73]
4599- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ticarette yemin,
mal için sürüm sebebi (sayılır; hakikatte ise) kazancı(n bereketini) yok
eder." [Buhârî ve Müslim][74]
4600- Ebû
Dâvud şu lafızla rivayet etti: "Bereketi giderir."[75]
4601- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sattığında, satın
aldığında ve borcunu ödeyişinde iyi ve cömert davranan kişiyi Allah
esirgesin!" [Buhârî ve Tirmizî][76]
4602- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şer'î hukuka
esas olan vezin (ağırlık), Mekkelilerin vezni (ağırlığı)dır. Mikyâle (ölçeğe
yani hacme) ise Medinelilerin mikyâli esastır."[77]
4603- Diğer
rivayette tam tersi olarak: "Medine'nin terazisi, Mekke'nin mikyâli"
geçmiştir. [Ebû Dâvud ve Nesâî][78]
4604- el-Mikdâm
bin Ma'dîkerb radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Yiyeceklerinizi
ölçün ki sizin için onda bereket olsun." iBuhârî][79]
4605- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem terazi ehline
şöyle dedi:
"Siz öyle iki
işin basındasınız ki, sizden önceki milletler bunun yüzünden helak olmuşlardır."
[Tırmizî][80]
4606- Osman
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sattığın zaman
tartarak ver, aldığın zaman da tartarak al!" [Buhârî][81]
4607- Selmân
radiyallahu anh'dan: "Elinden geldiğince, çarşıya ilk girenlerden ve son
çıkanlardan olma! Çünkü orası şeytanın savaş alanıdır, onun sancağı orada
dalgalanır." [Müslim][82]
4608- Ömer
radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Çarşımızda ancak dini bilen kişiler satış yapabilirler."
[Tirmizî][83]
4609- Ebu'd-Derdâ
radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Ben, Dımaşk
Camiinin merdivenlerinde bir dükkânımın olmasını ne kadar isterim. Çünkü her
gün orada elli dinar kazanabilirim ve onları Allah yolunda sadaka veririm. Beş
vakit namazı da cemaatle kılarım. Allah'ın helâl ettiğini de haram kılmam.
Ancak «O kimseler ki ne bir ticaret ne de bir alış veriş onları Allah'ı
anmaktan alıkoymaz.» (Nûr, 36) âyetinde övdüğü kişilerden olamam endişe ve
korkusu beni bundan alıkoymuştur."
[Rezîn][84]
4610- Enes
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem beni bir
hıristiyana, kendisine yolculuk için bir elbise göndermesi için yolladı.
Hıristiyan dedi ki: «Yolculuk da ne oluyor? Vallahi Mu-hammed'in (elbiseyi
ödeyecek) ne koyunu vardır, ne de devesi.»
Hemen dönüp Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e geldim, beni görünce, şöyle buyurdu:
«Allah'ın düşmanı
yalan söyledi. Vallahi ben alış veriş yaptığım adamdan daha hayırlıyım.
Birinizin muhtelif yamalardan yamanmış elbise giymesi, kendinde olmayan şeye güvenerek
bir şey almasından daha iyidir»."
[Ahmed ve Taberânî,
Mu'cemu'l-Evsafta. Ayrıca Bezzâr benzerini rivayet ettiler.][85]
4611- Câbir
radiyallahu anh'dan:
Fetih yılı Mekke'de
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum:
"Şüphesiz Allah,
içkiyi, ölü hayvan etini, domuzu ve putları alıp satmayı haram kılmıştır."
Denildi ki:
"Ey Allah'ın
Resulü! Ölmüş hayvanların iç yağlarına ne dersiniz, ki onlarla gemiler cilalanır,
deriler yağlanır ve kandiller aydınlatılır."
Şöyle buyurdu:
"O haramdır.
Allah yahudileri kahretsin! Allah onlara ölmüş hayvanların iç yağlarını haram
kıldığı halde onlar, yağları alıp erittiler. Sonra da satıp parasını
yediler."
[Mâlik hariç, Altı
hadis imamı.][86]
4612- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: "Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e
şarap dolu bir kırba hediye etmek istedi.
Buyurdu ki: «Allah'ın
onu haram kıldığını bilmiyor musun?»
«Hayır» dedi ve sonra
yanında bulunan bir insana gizli bir şeyler fısıldadı.
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem: «Ona ne fısıldadın?» diye sorunca, şöyle dedi/
«Onu satmasını söyledim.» Şöyle buyurdu:
«Allah içilmesini
yasakladığının satılmasını da yasak kılmıştır.»
Bunun üzerine adam
hemen o iki dağarcığını açtı ve içindekilerini akıtarak boşalttı."
[Mâlik, Müslim ve Nesâî.][87]
4613- Ebû Davud'un
da benzeri rivayeti vardır; onda şöyle geçmektedir:
"Allah bir kavme
bir şeyi bizzat yemesini haram kılarsa, onun parasını (satışını) da haram
kılmıştır."[88]
4614- Ebû
Talha radiyallahu anh'dan: Dedim ki: "Ey Allah'ın Nebisi! Evimdeki yetimler
için şarap satın aldım."
"Haydi şarabı
dök, küpleri de kır!" buyurdu. [Tîrmizî ve Ebû Dâvud.][89]
4615- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir kimse bir
yiyecek satın alırsa, onu tam manasıyla teslim almadıkça başkasına
satmasın."
"Biz süvarilerden
tartmadan göz kararıyla yiyecek satın alırdık. Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem onu yerinden başka yere taşıyıncaya dek satmamızı yasakladı."
[Tirmizî hariç, Altı
hadis imamı][90]
4616- Hakîm
bin Hizam radiyallahu anh'-dan: Dedim ki:
"Ey Allah'ın
Resulü! Biri bana gelip hâli hazırda bende olmayan bir şeyi satın almak
istiyor. Bu durumda daha sonra çarşıdan satın alarak teslim etmek üzere istenen
şeyi ona satayım mı?"
"Hayır. Yanında
olmayan bir şeyi satma!" buyurdu. [Sünen ashabı][91]
4617- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yiyeceği
tam manasıyla teslim almadıkça başkasına satmasını yasak etti." İbn
Abbâs'a dedim ki:
"Bu nasıl
olur?" Şöyle dedi:
"Bu, yiyecek
ortada yok iken dirhemleri dirhemler karşılığında satmaktır. Yiyecek maddesi
ise tehir edilmiştir!"[92]
4618- Diğer
rivayet: "Sanırım her malın durumu yiyecek hükmünde gibidir."
[Mâlik hariç. Altı
hadis imamı.][93]
4619- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: Ona bir adam veresiye verdiği kumaşlar hakkında
sordu; şu cevabı verdi:
"Bu, gümüşü
gümüşle satmak gibidir" dedi ve hoş karşılamadı. [Muvatta'][94]
4620- Mâlik
radiyallahu anh'dan: "Yiyeceklerin dağıtımı ile ilgili dokümanlar, Mervan
zamanında insanlara çıkarıldı. İnsanlar yiyecek ellerine geçmeden o dokümanlarla
alış veriş yapmaya başladılar. Zeyd bin Sâbit'le sahabeden bir adam girip şöyle
dedi:
«Ey Mervan! Sen faizi
helal mı kılıyorsun?» Mervan:
«Bunu yapmaktan
Allah'a sığınırım, nedir o?» deyince, şu cevabı verdi:
«İşte bu dokümanlar.
İnsanlar bunları birbirine sattılar, mallan ellerine geçirmeden onları
sattılar.»
Hemen Mervan
zabıtalarını gönderdi, insanların ellerinden onları toplayıp sahiplerine geri
verdiler."[95]
4621- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bir
seferde idik; ben babam Ömer'e ait olan genç bir devenin üstündeydim, onu
zaptedemiyordum, kavmin önüne önüne geçiyordu. Ömer bu duruma üzülerek gelip
onu tekrar geriye alıyor ve şöyle diyordu:
«Ona sahip ol! Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in önüne geçmesin.»
Bunun üzerine
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:
«Onu bana sat, ey
Ömer!»
«O senindir ey
Allah'ın Resulü!» diyerek deveyi ona sattı. Ondan sonra Peygamber sal-lallahu
aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:
«O, senindir ey
Abdullah! Onu istediğin gibi kullan!»" [Buhârî][96]
4622- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem henüz
çıkıp olgunlaşmadan meyvelerin satışını yasakladı. Bunu satıcıya da alıcıya da
yasakladı." [Altı hadis imamı.][97]
4623- Enes
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ağacın
üzerinde iken iyice olgunlaşmamış ve dolgunlaşmamış meyvelerin satışını yasakladı.
Enes'e dedik ki:
«Onun olgunlaşması
nasıl olur?» Cevap verdi:
«Kızarması ve
sararmasıdır.» Dedi ki:
«Şayet Allah afet
vererek senin meyvene mani olacak olsa, müslüman kardeşinin parasını nasıl
helâl sayabilirsin?»"
[Buhârî, Müslim,
Muratta' ve Nesâî.][98]
4624- Zeyd
bin Sabit radiyallahu anh'dan: "İnsanlar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in
zamanında henüz olgunlaşmamış meyvelerin alış verişini yaparlardı. Toplanıp
alacak verecek işlerine giriştiklerinde satın alan müşteri şöyle derdi:
«Meyveler bu sene iyi
gitmedi, meyvelere hastalık (duman) geldi, verimli olmadı.» Böylece binbir
bahane ileri sürerdi. Aralarında ihtilâf çoğalınca, Resûlullah şöyle buyurdu:
«Öyleyse bu meyveleri
ağaçlarında iyice olgunlaşmadan satın almayın.»
Bu yasakla o, husûmet
ve anlaşmazlıkların çokluğunu dikkat çekmek istiyordu."
[Buhârî ve Ebû Dâvud.][99]
4625- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, hurmanın satışını, ondan yeninceye ya da yenilmeye
elverişli oluncaya ve tartılıncaya dek yasaklamıştır." Denildi ki:
"Tartılır hale nasıl gelir?" Yanında bulunan bir adam şöyle dedi:
«Göz karan ile tahmin edinceye kadar» demektir." [Buhârî ve Müslim][100]
4626- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, tadılmadan
önce meyvenin satışını yasaklamıştır. Hayvanın sırtındaki yünün ve memedeki
sütün satılmasını da yasaklamıştır." [Taberânî, Mu'cemıı'l-Evsat'ta.][101]
4627- Enes
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, iyice
karanncaya kadar üzümün; iyice sert ve dolgunlaşıncaya kadar da hububatın
satışını yasaklamıştır." [Tîrmizî ve Ebû Dâvud.][102]
4628- Hârice
bin Zeyd radiyallahu anh'dan:
"Onun babası
(Zeyd b. Harise), meyvelerini Süreyya yıldızı doğmadıkça satmazdı."
[Mâlik][103]
4629- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, muzâbeneyi,
yani yaş hurmayı ölçeğe vurarak kuru hurma karşılığı ve taze üzümü ölçeğe
vurarak kuru üzüm karşılığında satmayı yasaklamıştır."[104]
4630- Diğer
rivayet:
"Eğer ekin ise,
onu da yiyecek ölçeği ile satmayı yasak etmiştir." [Altı hadis imamı.][105]
4631- Câbir
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem muhabereden,
münâkaleden, muzâbeneden; hurmayı olgunlaşmadan satmaktan; onu ariyye (hurma
ağacı ve parası olmayan ihtiyaç sahibi bir kimsenin çoluğuna çocuğuna taze
hurma tattırmak maksadıyla elindeki kuru hurmayı verip ağaçtaki yaş hurmadan
alması) dinar ve dirhem karşılığı olmaksızın satmaktan nehyetti.
Muhabere; kişinin
çıplak araziyi bir adama vermesi. O adamın da tarlaya harcama yapıp
yetiştirdiği meyvesinden sahibinin hisse alması demektir.
Muzâbene; hurma
ağacındaki yaş hurmayı kuru hurma ölçeği ile satmaktır.
Muhâkele ise ekinde
olur; başaktaki daneyi, başaktan çıkarılıp arınmış dane ölçeği karşılığında
satmaktır."[106]
4632- Diğer
rivayette şu ilave yer almıştır: "Muâveme; yıllan içine alan bir alış
veriştir. İstisnalı satıştan da nehyetti. Ama (istisnalı kısmın) bilinmesi
durumu sözkonusu olursa başka."[107]
4633- Diğer
rivayet: "Muzâbene, muhâkale, muhâdare ve muhabereyi yasakladı."
"Muhâdara, meyveyi olmadan satmaktır. Muhabere, döğülmedik harman
yığınını, miktarını göz kararı tayin edip şu kadar sâ'a satmaktır."
[Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][108]
4634- Ömer
radiyallahu anh'dan: "Hangi cariye efendisinden bir çocuk dünyaya
getirirse, artık o, cariyesini satamaz, hibe edemez, kimseye miras olarak
bırakamaz, yaşadığı sürece ondan faydalanır. Sahibi ölünce o cariye hürriyetine
kavuşur." [Mâlik][109]
4635- Câbir
radiyallahu anh'dan:
"Biz Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sel-lem'in ve Ebû Bekr'in zamanında ümmü veledleri (hür
erkeğin çocuk doğuran cariyesini) satardık. Ömer halife olunca, bizi bu alış verişten
nehyetti; biz de bundan vazgeçtik."
[Rezîn][110]
4636- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, velânın
(azat edenin azat edilene mirasçı olma hakkının) alım satımını ve bağış olarak
verilmesini yasakladı." [Altı hadis imamı.][111]
4637- İyâs
bin Abdillah radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, suyun satılmasını yasakladı." [Sünen ashabı][112]
4638- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Etrafındaki)
otu satabilmek için (kuyu sahibi) ihtiyacından fazla suyu satamaz." [Buhârî
ve Müslim][113]
4639- Büheyse
radiyallahu anh'dan: Babam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanma
girmek için izin istedi, izin verildi, içeriye girdi. Gömleğinin içine girip
onu öpmeye ve ona yüz sürmeye başladı ve şöyle dedi:
"Ey Allah'ın
Resulü! Engellenmesi helâl olmayan bir şeyi bana söyler misin?"
"Sudur"
buyurdu.
"Engellenmesi
helâl olmayan (başka) şey nedir?"
"Tuz."
"Sonra
nedir?"
"Ateş." Adam
yine sordu:
"Ey Allah'ın
Resulü! Engellenmesi helâl olmayan şey nedir?" Cevap verdi:
"İyilik yapman,
daima senin için hayırdır." [Ebû Dâvud][114]
4640- Ebû
Ümame radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şarkıcı, türkücü
cariyeleri satmayın, satın olmayın. Onlara müzik öğretmeyin. Onları alıp
satmakla yapılan ticarette bir hayır yoktur, ödenen paraları da haramdır. Bu
tür kimseler hakkında su âyet nazil olmuştur: «İnsanlar arasında bir bilgisi
olmadığı halde, Allah yolundan saptırmak için gerçeği boş şeylerle değişenler
ve Allah yolunu alaya alanlar vardır. İşte alçaltıcı azap bunlar içindir»."
(Lokman, 6)[115]
4641- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, taksim
edilmeden ganimet mallarının satılmasını yasaklamıştır." [İkisi de
Tirmizî'ye aittir][116]
4642- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem habelu'l-habeleyi
(gebe devenin etini dişi doğacak yavrusu gebe kalıncaya kadar vâde ile)
satmayı yasakladı. Bu, cahiliyet ehlinin yapa-geldikleri alış verişlerdendi.
Kişi, devenin etini, o deve doğuruncaya, sonra o doğurduğu deve de doğuruncaya
kadar (vâde ile) satın alırdı."[117]
4643- Diğer
rivayet: "Habelu'l-habele: Dişi
devenin, karmndakini doğurması, o doğurduğu devenin de gebe kalmasıdır." [Altı
hadis imamı.][118]
4644- İbnü'l-Müseyyeb
radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, madâmîn, melâkîh ve habelu'l-habelenin satışını
yasakladı."
Madâmîn: Gebe
develerin karnında olan cenini satmak. Melâkih: erkek develerin sulbünde
olanları satmaktır. Habelu'l-habele: Doğacak yavrunun yavrusunu satmaktır.[119]
4645-
İbnü'l-Müseyyeb radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem, hayvanı et karşılığında satmayı yasakladı." [İkisi de Mâlik'e
aittir.][120]
4646- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Yiyecek yığını,
yiyecek yığını karşılığında (tartmadan) satılmaz. Yiyecek yığını ölçeği belli
yiyecek mukabilinde de satılmaz."
[Müslim ve aynı
lafızla Nesâî.][121]
4647- Alkame
b. Abdillah radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Allah'ın Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, zaruret bulunmadıkça müslümanlann alışverişlerini
sağlayan sikkelerin kırılmasını yasaklamıştır." [Ebû Dâvud][122]
4648- Ebû
Üseyd es-Sâidî radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem, Nebît çarşısına gitti, baktı ve şöyle dedi: "Burası,
size uygun bir çarşı değildir." Sonra başka bir çarşıya daha gitti,
baktı: "Bu da sizin çarşınız değildir" dedi. Sonra ilk çarşıya geldi,
dolaştı ve şöyle buyurdu:
"Burası sizin
çarşınızdır; sakın bu çarşı kaldırılmasın ve (bu çarşıdaki satıcı ve alıcılara)
vergi yüklenmesin." [İbnMâce][123]
4649- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "O, hanunı Zeyneb'den bir cariye satın aldı.
Zevcesi:
«Şayet onu satacak
olursan aynı fiyatla o benim olacaktır» diye şart koştu. İbn Mes'ûd, Ömer'e
danışınca Ömer ona:
«Onda (cariyede başka)
birinin şartı varken sakın ona yaklaşma!» dedi." [Mâlik][124]
4650- Amr
bin Şuayb'dan, o da babasından, o da dedesinden radiyallahu anh:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem urban (kapora) alış verişini yasakladı."
[Ebû Dâvud ve Mâlik.]
Mâlik bunu şöyle
açıkladı:
"Urban şu
demektir: Kişi bir mal satın alıyor ya da bir hayvanı kiralıyor ve satıcıya ya
da kiraya verene: «Sana bir dinar vereceğim; ancak eğer ben malı satın alırsam
ya da hayvana binersem, bu verdiğim dinar, parasından ya da kirasından
sayılacak. Eğer satın almaktan vazgeçersem, sana verdiğim (kapora) bir şeye
karşılık olmaksızın yanacak»."[125]
4651- Mâlik
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,
sonra teslim edilmek
üzere peşin para ödeyerek yapılan alış verişi yasaklamıştır." Mâlik bu
alış verişi şöyle açıkladı: "Bir adam bir diğerine şöyle der: «Senin
malını şu şu fiyata alıyorum, şu zamanda teslim etmen şartıyla» demesidir. Bu
çeşit bir muamele caiz değildir."[126]
4652- İbn
Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hem veresiye,
hem satış bir arada helâl olmaz. Bir satışta iki şart koşmak; mülkiyetine
geçmeyen malı satmak ve teslim alınmamış malı satmak helâl değildir." [Sünen
ashabı][127]
4653- Mâlik
radiyallahu anh'dan:
"İbn Ömer'e, bir
köle azat etmesi gereken bir adamın, azat etmek şartıyla köle satın alıp
alamayacağı hakkında sordular. O da: «Olmaz» diye cevap verdi."[128]
4654- Câbir
radiyallahu anh'dan:
Bir yolculukta
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdim, ben ağır yürüyen bir
deve üstündeydim, bu nedenle kavmin arkasında kalmıştım. Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem benim yanımdan geçip sordu: "Kimdir bu?"
"Câbir"
dedim.
"Ne'n var?"
'Tembel ve ağır
yürüyen bir deve üstündeyim."
"Yanında kamış
değneği var mıdır?"
"Vardır."
"Onu ver
bana!" dedi, verdim. Değneği deveye vurdu, bir anda hızlanıp kavmin önünde
oluverdi. Nihayet şöyle dedi:
"Bunu bana
sat!"
“"O (parasız)
senin olsun" dedim. "Hayır onu bana sat! Ben onu dört dinara aldım,
Medine'ye kadar sen binebilirsin" dedi.
Medine'ye
yaklaştığımızda ayrılıp gitmek istedim;
"Nereye?"
diye sordu:
"Kocası ölmüş dul
bir kadınla evlendim de."
"Karşılıklı
oynaşacağınız (bakire) bir kız bulamadın mı?" diye sorunca, şöyle dedim:
"Babam vefat
etti, geride kızlar bıraktı. Onun için tecrübeli ve kendinden toyluk gitmiş
bir kadınla evlenmek istedim."
"Şimdi oldu"
buyurdu. Medine'ye geldiğimizde:
"Ey Bilâl! Bu
deve için ona (Câbir'e) bedelini öde ve biraz da artır!" emrini verdi.
Bunun üzerine ona dört dinar, bir kırat da fazladan verdi.
Câbir dedi ki:
"Allah Resulü saüallahu
aleyhi ve sellem
verdiği bu fazlalık hiç yanımdan ayrılmadı. Artık bu kırat, Câbir'in kılıcının
kınından hiç eksik olmadı.[129]
4655- Onun
rivayetlerindendir: "(Önce) onu azarladı, sonra ona dua etti." Onda
ayrıca şöyle geçiyor:
"Onu bana satar
mısın?" deyince, ondan utandım. Ondan başka su çeken devemiz yoktu.
Medine'ye kadar sırtına binmek şartıyla onu ona sattım."
Onda şöyle de geçer:
"Beni dayım
karşıladı; deveyi sordu, ne yaptığımı kendisine bildirince, beni kınadı."[130]
4656- Bir
başka rivayette: "Bunun üzerine bineğinden inerek bastonu ile devemi
çekti. Sonra: «Haydi bin!» dedi." Benzerini nakletti. Onda şöyle geçer.
"Medine'ye vardığın zaman cima etmeye bak, cima etmeye bak."
Yine onda geçiyor:
"Ben de ertesi
gün geldim. Onu Mescidin kapısında buldum. Bana:
"Şimdi mi
geldin?" diye sordu.
"Evet"
dedim.
"Haydi deveni
bırak, içeriye gir ve iki rekat namaz kıl!" buyurdu.
İçeri girdim, namaz
kıldım ve döndüm. Bilâl'e benim için bir ukiye tartması için emretti. O da tarttı, biraz
fazla dolu dolu tarttı. Ben oradan çekildim. Giderken, benim için:
"Câbir'i
çağır!" dedi. İçimden dedim ki:
"Şimdi bana
deveyi geri verecek, ben de bu hayvana çok öfkeleneceğim."
Şöyle buyurdu:
"Deveni al,
parası da senin olsun."[131]
4657- "Biz
bir savaşta idik, oradan dönerken, ağır ve tembel olan deveme acele olarak
bindim. Derken arkamdan bir süvari yetişti ve deveme değneğiyle vurdu. Bunun
üzerine kimsenin tahmin edemiyeceği bir hızla devem koşmaya başladı.
Bir de arkaya baktım
ki, Allah Resulü sal-lallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda değil miyim?"
"Neden bu kadar
acele ediyorsun ey Câbir?" diye sorunca; şu cevabı verdim:
"Yeni evliyim de
ondan."[132]
4658- Başka
bir rivayette:
"Bilâl bana bir
kırat fazla verdi. O para devamlı olarak benim kesemde duruyordu. Sonra Harre
vak'asında onu Şamlılar aldılar."
Diğer rivayet:
"Medine'ye geldiğimizde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mescide
girdi, ben de devemi mescidin kenarındaki taşa bağlayıp girdim. Ona dedim ki:
«İşte deven.» Çıktı,
devenin etrafında dolaşmaya ve şöyle demeğe başladı:
«Bu deve bizim
devemizdir.» Sonra bir kaç ukiye altın gönderip
«Haydi bunu Câbir'e
verin!» dedi.
Sonra şöyle buyurdu:
«Parayı aldın mı?»
«Evet» dedim.
«Para da, deve de
senindir» buyurdu."[133]
4659- Rivayetlerinden:
"Mekke'den
Medine'ye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte ilerledik. Devem
yorgun düştü."[134]
4660-
Rivayetlerinden:
"Onu Tebûk
yolunda satın aldı. Sanırım şöyle dedi: «Dört ukiyeye»."[135]
4661- Diğer
rivayetlerde, ikiyüz dirheme; dört ukiyeye; yirmi dinara; beş ukiyeye; iki
ukiye bir dirheme; iki dirheme; altından bir kaç ukiyeye (satın aldığı da)
rivayet edilmiştir. [Mâlik hariç. Altı hadis imamı.][136]
4662- Abdü'l-Vâris
radiyallahu anh'dan: Mekke'ye geldim, orada Ebû Hanife, İbn Ebî Leylâ ve İbn
Şübrüme ile karşılaştım. Ebû Hanife'ye: "Bir şey alıp satışında şart koşan
adam hakkında ne dersin?" diye sordum; "Satış da batıldır, şart da
batıldır" diye cevap verdi.
Aynı soruyu İbn Ebî
Leylâ'ya sorunca, şöyle dedi: "Satış caizdir; şart batıldır." İbn
Şübrüme'ye sorunca, o şu cevabı verdi: "Satış da caizdir, şart da
caizdir." Kendimi şöyle demekten alamadım: "Sübhanallah! Iraklı üç
fakihe geldim, sordum üçü de ayrı ayrı fetva verdiler."
Tekrar Ebû Hanife'ye
geldim, durumu kendisine anlatınca, şöyle dedi:
"Ben onların ne
dediklerini bilmem; bana Amr bin Şuayb, babasından, o da dedesinden nakletti:
«Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem, satış ve şarttan nehyetti. Satış da batıldır, şart da
batıldır»."
Ondan sonra İbn Ebî
Leylâ'ya gelip bunu söyleyince, şöyle cevap verdi:
"Onların ne
dediklerini bilmem (beni ilgilendirmez); bana Hişâm bin Urve, babasından, o
da Âişe'den şunu nakletti:
«Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, bana Berîre'yi satın alıp azat etmemi emretti.»
Buna göre satış
caizdir, şart ise batıldır."
Ondan sonra İbn
Şübrüme'ye gelip durumu anlattım; şöyle dedi:
"Onların ne
dediklerini bilmiyorum. Ancak bana Mis'ar bin Kidâm, Muhârib bin Dis-sâr'dan,
o da Câbir'den şöyle nakletti:
«Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'e deveyi sattım, Medine'ye kadar devenin bizi taşımasını şart koştum.»
Onun için satış da caizdir, şart da caizdir."
[Taberânî,
Mu'cemu'l-Evsat'ta leyyin bir senedle.][137]
4663- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e alış
verişte aldatıldığını anlattı; ona şöyle dedi: "Satış yaptığın kimseye:
«Aldatmak ve hile yapmak yoktur» de!" Onun için bundan sonra alış veriş
yaptığında o adam: "Aldatma ve hile yoktur" derdi. [Tirmizî hariç,
Altı hadis imamı][138]
4664- İbn
Mâce başka bir tarîkten benzerini rivayet etti: "Aldatmak yok" tan
sonra şunu da ekledi: "Sonra sen aldığın her malda üç gün muhayyersin. Üç
gün dolunca razı isen tutarsın, razı olmazsan sahibine malı geri verirsin."[139]
4665- Enes
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında
bir adam alış veriş yapardı, fakat pazarlık yapmakta zayıftı (çoğu kez aldanırdı).
Bu yüzden ailesi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip: «Ey Allah'ın
Resulü! Fülanı alış verişten menet. Çünkü pazarlığı beceremediği için, çoğu
kez aldanıyor» dedi. Bunun üzerine Resûlullah onu menetti. Adam: «Alış veriş
yapmadan duramam» deyince, şöyle buyurdu:
«Eğer alış veriş
yapmadan duramazsan şöyle de: Al gülüm, ver gülüm aldatmaca yoktur»."
[Sünen ashabı][140]
4666- el-Addâ
bin Hâlid radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem onun için şöyle bir yazı (yazdırdı):
"Bu (yazı),
el-Addâ bin Hâlid bin Hev-de'nin Allah Resulü Muhammed sallallahu aleyhi ve
sellem'den satın aldığı bir köle veya cariyeyi tevsik etmektedir. Onun
hastalığı yok, düşüklük ve çirkin durumu yoktur. Tam müslümanın müslümanla
yaptığı alış veriş." [Tirmizî][141]
4667- Buhârî'nin
rivayeti: "Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem bana şunu yazdı:
"Bu, Allah Resulü
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in, el-Addâ bin Hâlid'den satın aldığı
şeyin vesikasıdır. Müslümanın müs-lümana satışı; malda ne bir hastalık, ne bir
çirkinlik ve ne de bir düşüklük vardır."[142]
4668- İbn
Ebî Evfâ radiyallahu anh'dan: Bir adam pazarda bir mal sergiledi. Bir alıcı
çıkınca, «Bana şu kadara mâl oldu» diyerek Allah'a yemin etti, halbuki o mal
ona o kadara mâl olmamıştı. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu:
«Allah' in ahdini ve
yeminlerini az bir değere değiştirenlerin, işte onların âhirette bir payı
yoktur»." (Âl-i İmrân, 77) [Buhârî][143]
4669- Ukbe
bin Âmir radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müslüman
müslümanın kardeşidir. Bir müslümanın diğer müslümana malındaki ayıbını
açıklamadan mal satması helâl olmaz. Çünkü müslüman, müslümanın
kardeşidir." [İbn Mâce][144]
4670- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem çarşıya
uğradı. Bir yiyecek yığınını gördü, elini içine soktu, eline ıslaklık geldi.
«Nedir bu, ey yiyecek
sahibi?» diye sordu.
«Ona yağmur değmiş, ey
Allah'ın Resulü?» deyince;
«Onu alta değil de
üstüne koysaydın da insanlar görseydi olmaz mıydı? Kim bize hile yaparsa o
bizden değildir» buyurdu." [Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud][145]
4671-
Taberânî, Mu 'cemu' l-Kebîr ve's-Sa-ğîr'de "Bizden değildir"den sonra
şunu ilave etti: "Hile ve aldatma (ile iş yapan) ateşte olacaktır."[146]
4672- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim memesinde
süt biriktirilmiş bir koyunu satın alırsa o, üç gün muhayyerdir; eğer geri
verirse, onunla beraber sütün mislini, ya da sütünün iki mislince buğdayı
verir." [Ebû Dâvud][147]
4673- Amr
bin Dînâr radiyallahu anh'dan: Orada Nevvâs adında bir adam vardı.
Onun yanında su içme
hastası bir deve vardı. İbn Ömer gidip adamın ortağından o deveyi satın aldı.
Ona ortağı gelince:
"Biz deveni
sattık" dedi.
"Kime?" diye
sordu.
"Falan yaşlı
kimseye."
"Yazık sana, o
İbn Ömer'dir!" dedi ve hemen İbn Ömer'e gelerek şöyle dedi:
"Arkadaşım seni
tanımadan, suya kanmayan bir devemi satmış."
"Öyleyse haydi
götür onu!" dedi.
Götürmek için onu
tutunca:
"Bırak, biz Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in: «Hastalığın bizatihi sirayeti yoktur»
hükmüne râz olmuş kimseleriz" dedi.[148]
4674- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, müşteri kızıştırmayı (neceşi) yasakladı."
Mâlik dedi ki:
"Neceş; başkalarının daha fazla vermesi için birisinin malına almaya niyetin
yokken değerinden fazla fiyat vermen (seni gören) diğerinin de senin verdiğin
fiyatla almasıdır."[149]
4675- İbn
Ebî Evfâ radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Müşteri
kızıştıran, ribâ yemiş hâindir. Bu batıl bir aldatmadır, helâl değildir."
| Buhârî muallak olarak.][150]
4676- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Alış veriş için
kervanları şehir dışında karşılamayın. Bazınız bazınızın satışı üzerine gitmesin,
almaya niyetiniz olmadığı halde karşılıklı fiyat artırmayın. Şehirli olan
köylünün malını satmasın. Deve ve koyunların memelerinde (bir kaç gün
sağmadan) süt biriktirmeyin. Böyle olduğu halde kim onu satın alırsa, sağdıktan
sonra muhayyerdir; isterse o hali ile kabul eder, isterse onu, bir sa' da
hurma vererek geri verir." [Altı hadis imamı.][151]
4677- Kayle
Ümmü Benî Enmâr radiyallahu anhâ'dan:
Dedim ki: "Ey
Allah'ın Resulü! Ben alış veriş yapan bir kadınım. Bir şey satın almak
istediğimde önce az fiyat veririm, sonra arttı-ra arttıra içimdeki fiyatı
veririm. Bir şeyi sattığım zaman, önce yüksek fiyat isterim, sonra indire
indire onu asıl değerine satarım." Bunun üzerine Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kayle böyle yapma! Bir şey satın almak
istediğinde içinden ne kadar vermek istiyorsan onu ver; satıcıyı ondan sonra
serbest bırak; isterse senin dediğin fiyata bırakır, isterse bırakmaz ve
malını satmaz. Bir şey satmak istediğin zaman da canın çektiği fiyatı iste,
isterse müşteri sana istediğin fiyatı verip alır, isterse vermeyip
almaz." [İbn Mâce][152]
4678- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, (bey'ul-ğarar)
elde mevcut olmayan şeyi satmayı ve (bey'ul-hasât) taşlarla satmayı yasakladı."
[Müslim ve Sünen ashabı.][153]
4679- Temîmoğullarından
bir şeyh, Ali radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"İnsanlar
üzerinde öyle sıkı bir zaman gelecektir ki imkânı olan kimse elindekini sıkarak
cimriliğinden kimseye satmak istemiye-cek; almaya mecbur olanlarla alış veriş
yapacak. Oysa onlar bununla emrolunmadılar. Allah Teâlâ: «Aranızdaki iyiliği
unutmayın!» (Bakara, 237) buyurdu. Ayrıca Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem, almaya mecbur olan kimseyi sömürüp ona mal satmayı, içerisinde aldatma
olan bir satışı ve henüz olmamış hurmayı satmayı yasakladı." [Ebû Dâvud][154]
4680- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sudaki balığı
satın alma, aldanırsın. Zira bu, mevcut olmayan bir şeyin satışıdır."
[Ahmed ve Taberânî,
Mu'cemu'I-Kebîr'de.][155]
4681- İbn Ömer
radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem, şi-ğâr alış verişinden, cer alış verişinden, ğarar alış
verişinden, kâlî bi-kâlî alış verişinden, veresiyeyi peşin ile alış verişinden
alıkoymuştur."
(Ravi) dedi ki: Cer
alış verişi hayvanın karnında olan ceninleri satmaktır. Ğarar: Sende olmayan
bir şeyi satmandır. Kâli bi-kâlî: Borcu borç ile satmakta Veresiyeyi peşinle
alış veriş: Bir adamda bin dirhem alacağın olur, sana der ki: "Sana
beşyüzünü hemen vereyim, gerisini bırak alma!" [Bezzâr zayıf bir
senedle.][156]
4682- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Benû
Nadîr'i Medine'den çıkartmak istediği zaman, onlardan bir grup geldi ve şöyle
dediler: «Henüz zamanı gelmemiş alacaklarımız vardır.» Şöyle buyurdu:
«Bırakın hemen gidin!»"
[Taberânî,
Mu'cemu'I-Evsat'ta leyyin bir senedle.][157]
4683- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, iki
giyim ve iki alış veriş tarzını yasakladı. Ayrıca alış verişte mülâmeseyi ve
münâbezeyi de yasakladı.
Mülâmese: Kişinin
başka birisinin elbisesine gece veya gündüz eliyle sadece dokunması ve iyice
onu incelemesidir (bu kadarla satış akdinin tamamlanmasıdır).
Münâbeze: Bir adamın
bir adama elbisesini atması; o adamın da ötekine elbisesini atması, elbiselere
bakmadan incelemeden, bunu bir alış veriş saymalarıdır.
Yasaklanan giyinme
tarzlarına gelince; sammâya bürünmek. Sammâ: Elbisesini omuzlarının birine
koyup; öbür tarafı açıkta elbisesiz bırakmasıdır. Diğer giyinme tarzı: Oturduğu
yerde elbisesine bürünmesi ve bu işi yaparken avret mahallinin
gözükmesidir." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.][158]
4684- Ebu
Saîd radiyallahu anh'dan:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem, büyük baş hayvanların karnındaki ceninlerin
doğuncaya dek satın alınmasını; sağılıp ölçü-lünceye kadar memedeki sütlerin
satın alınmasını yasaklamıştır. Kaçmış olan kölenin de satın alınmasını
yasaklamıştır. Ayrıca taksim edilinceye kadar ganimet hisselerinin satın
alınmasını, teslim alınıncaya kadar zekât mallarının satın alınmasını ve
dalgıcın çıkaracağı avın satın alınmasını yasaklamıştır."
[İbn Mâce (durumu)
meçhul bir râvi kanalıyla.][159]
4685- Ali
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, güneş
doğmadan önceki vakitte alış veriş yapılmasını ve sağılı hayvanların
kesilmesini yasakladı." [İbn Mâce leyyin bir senedle.][160]
4686- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şehirli, köylü
adına satış yapmasın. Bırakın insanları, Allah birbirleri sebebiyle onları
nziklandirsin." [Müslim ve Sünen ashabı.][161]
4687- Enes
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kendi kardeşi ve
babası dahi olsa, şehirli, köylünün malını satmasın!"[162]
4688- Diğer
rivayet: Enes dedi ki: "Şehirli köylüye satmasın ki, bu söz kapsamlı bir
sözdür. Şöyle ki şehirli köylü için hiçbir şey satmasın; köylü adına bir şey
satın da almasın."[163]
4689- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, (kimse
görmeden, duymadan) satıcıları yolda karşılamaktan alıkoydu."[164]
4690- Diğer
rivayet:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Pazara mallar
indirilmeden kervanları yolda karşılayıp mallarını satın almayın." [İkisi
de Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir.][165]
4691- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, celeblerin
mal pazara gelmeden karşılanmasını da yasakladı. Kim onları yolda karşılayıp
bir şey satın alırsa, malın sahibi çarşıya geldiğinde muhayyerdir (isterse
malım satmayabilir)." [Mâlik hariç. Altı hadis imamı.][166]
4692- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir
satış içinde iki satışı yasaklamıştır." [Mâlik ve Sünen ashabı][167]
4693- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yapılan
tek pazarlık içinde, iki pazarlık yapılmasını yasakladı."
Simâk der ki:
"Bunun manası sattığı mal için, veresiye olursa şu kadara olur, peşin
olursa şu kadara, demektir."
[Ahmed, Bezzâr ve
Taberânî, Mu'cemu''I-Evsat'ü.][168]
4694- Mâlik
radiyallahu anh'dan:
"Bir adam, diğer
bir adama dedi ki: Benim için bu deveyi peşin para ile al, ben de senden sonra
onu veresiye alırım." İbn Ömer'e böyle bir alış veriş hakkında sorulunca,
hoş görmedi ve adama bunu yapmamasını söyledi.[169]
4695- Ebû
Eyyub radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim (köle olan)
anne ile çocuğunu (sak-mak suretiyle) birbirinden ayırırsa, Allah da kıyamet
günü onu sevdiklerinden ayırır."[170]
4696- Ali
radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bana, kardeş
olan iki köle hediye etti. Birisini sattım. Daha sonra bana sordu: «İki kölen
ne yapıyor?» Onu durumu anlatınca: «Onu geri al, onu geri al!» buyurdu."
[İkisi de Tirmizî'ye aittir.][171]
4697- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, faiz
(ribâ) yiyen, yediren ve şahitlik yapanlara ve bu muameleyi yazana lanet
etmiştir." [Müslim, aynı lafızla Ebû Dâvud ve Tirmizî.][172]
4698- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"insanlar üzerine
öyle bir zaman gelecek ki, faiz yemedik hiç kimse kalmayacak. Doğrudan yemeyen
kişiye ise buharından ulaşacaktır." [Ebû Dâvud ve Nesâî][173]
4699- Ömer
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Gümüşü gümüşle
satmak al gülüm ver gülüm şeklinde olmazsa faizdir. Altını altınla satmak al
gülüm ver gülüm şeklinde olmazsa faizdir."[174]
4700- Diğer
rivayet:
Mâlik bin Evs bin
el-Hadesân dedi ki:
"Altınla
dirhemleri kim bozacak?" Bunun üzerine Ömer'in yanında bulunan Talha bin
Ubeydillah şöyle dedi:
"Altınını bize
göster! Sonra bize gel, hizmetçimiz geldiğinde senin gümüşünü veririz."
Bunun üzerine Ömer şöyle dedi:
"Hayır! Vallahi
olmaz. Ya ona onun gümüşünü hemen peşin verirsin, ya da altınını geri
verirsin. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
«Gümüş ve altında, al
gülüm ver gülüm şeklinde peşin olmadıkça faizdir. Buğday buğdayla, al gülüm
ver gülüm şeklinde peşin olmadıkça faizdir. Arpa arpa ile al gülüm ver gülüm
şeklinde peşin olmadıkça değiştirmek faizdir. Hurma hurma ile al gülüm ver
gülüm tarzında peşin olmadıkça değiştirmek de faizdir». " [Altı hadis
imamı.][175]
4701- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Altın altınla,
gümüş gümüşle, buğday buğday ile, arpa arpa ile, hurma hurma ile, tuz tuz ile,
aynı, eşit ve al gülüm ver gülüm şeklinde hemen peşin değiştirilip
verilmelidir. Kim (ödeme sırasında) artırırsa ya da artırılmasını isterse, hem
alan, hem de veren eşit şekilde faiz yemiş olurlar."
[Ebû Dâvud hariç. Altı
hadis imamı. Lafız Müslim'indir.][176]
4702- Diğer
rivayet:
Bilâl, Bemî hurması
denilen iyi hurma getirdi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
ona sordu:
"Nereden bu
hurma?" Cevap verdi:
"Bizde adi hurma
vardı. Ondan iki sa' vererek bundan bir sa' aldım."
"Vah, bu faizin
ta kendisidir, faizin ta kendisidir, yapma bunu! Onu satın almak istersen
hurmanı ayrıca sat, sonra parasıyla iyi hurma al!"[177]
4703- Diğer
rivayet: Ebû Saîd der ki: "Dinar dinarla, dirhem de dirhemle başbaşa
misliyle değiştirilmelidir." Benzerini nakletti.
Râvisi dedi ki:
Ona İbn Abbâs'ın böyle
demediğini söyledim. Ebû Saîd şu cevabı verdi:
"Ona (İbn
Abbâs'a) sordum; dedim ki:
«Sen bunu Allah'ın
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den mi duydun, yoksa Allah'ın Kitâb'ında mı
gördün?»
Şu cevabı verdi:
«Bunların hiçbirini
söylemiyorum, siz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i benden daha iyi
tanırsınız. Fakat bana Üsâme bin Zeyd, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in
şöyle buyurduğunu bildirdi:
«Ribâ (faiz,
fazlalıkta değil), ancak veresiyede olur»."[178]
4704- Diğer
rivayet:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem Hayber'de adam çalıştırdı. Onlara iyi hurma
getirtti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunun üzerine ona sordu:
«Hayber'in bütün
hurmaları böyle midir?»
«Biz iki sa' verip bir
sa', üç sa' verip iki sa' (iyi hurma) alıyoruz» deyince şöyle buyurdu:
«Böyle yapma, hepsini
dirhemler karşılığında sat, sonra o paralarla iyi hurma satın al!»"[179]
4705- Ubâde
bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Altın altınla,
gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpa ile, hurma hurma ile aynı, eşit ve
peşin olarak değiştirilip satılır. Bu sınıflar değişik olursa, peşin olduğu
sürece nasıl isterseniz öyle satınız!"[180]
4706- Fadâle
bin Ubeyd radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e, Hayber'de iken boncuk ve altından yapılma bir
gerdanlık getirildi. Satılık olan ganimet mallarındandı. Gerdanlıktaki altınların
boncuklardan ayrılmalarım emretti ve şöyle buyurdu:
«Altın altına karşılık
olarak tartılarak tartısı tartısına satılsın»." [İkisi Müslim ve Sünen
ashabına aittir.][181]
4707- Yahya
bin Saîd radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, Hayber günü iki Sa'd'a (Sa'd b. Ebî Vakkâs ile
Sa'd b. Ubâde'ye) ganimet malından olan altın ve gümüş kabını satmalarını
emretti. Onlar da her dört (birim)i aynı üç (birim) mukabilinde veya her üç
(birim)i aynı dört (birim) karşılığında (yani altın veya gümüş kaplan yine
kendi cinsinden madeni paralar karşılığında, ancak daha az miktar mukabilinde)
sattılar. Şöyle buyurdu:
«Faiz irtikap ettiniz,
geri verin!»" [Mâlik][182]
4708- Atâ
bin Yesâr radiyallahu anh'dan: Muâviye altın veya gümüş su kabını ağırlığından
fazla bir fiyatla sattı.
Ebu'd-Derdâ şöyle
dedi:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sel-lem'in, bu gibi alış verişleri misli misline olmadığı
için yasakladığını duydum." Buna karşılık Muâviye şu cevabı verdi:
"Bu gibi şeylerde
ben bir sakınca görmüyorum." Bunun üzerine Ebu'd-Derdâ dedi ki:
"Muâviye'ye karşı
beni savunacak kimse yok mu? Ben ona Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem'den söz ediyorum, o bana kendi görüşünü söylüyor." Sonra Muâviye'ye
şöyle çıkıştı:
"Senin bulunduğun
yerde yaşamak bana haram olsun?" Sonra Ebu'd-Derdâ, Ömer'e gelip bu olayı
anlattı. Ömer de Muâviye'ye:
"Bunu ancak bu
şekilde ve tartıda aynı ve eşit (mesela altınla altın) olarak sat, başka türlü
satma!" diye yazdl. [Muratla' ve Nesâî.][183]
4709- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Ben Bakî'de deve satardım, dinarlarla satardım,
dinar yerine gümüş para alırdım.
Gümüş para
karşılığında satardım, yerine dinarlar alırdım. Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem'e gelip durumu anlatınca:
«O andaki kıymetiyle
olduktan sonra bunda bir sakınca yoktur» buyurdu." [Sünen ashabı |[184]
4710- Mâlik
radiyallahu anh'dan: Süleyman bin Yesâr dedi ki:
"Sa'd'm
merkebinin yemi bitti; kölesine şöyle dedi:
«Ailenin buğdayından
alıp götür, onunla arpa satın al; sakm mislinden fazla almayasın»."[185]
4711- Ebû
Ayyâş'dan:
O, Sa'd'a beyaz buğday
karşılığında kabuksuz arpa satın almak hakkında sormuş. Sa'd ise ona:
"Hangisi daha
kıymetli?" diye sorunca (Ebû Ayyaş):
"Beyaz buğday
daha kıymetlidir" deyince, onu bu işten alıkoymuş. Sonra şöyle demiş;
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e yaş hurma vererek karşılığında misliyle kura
hurma almanın hükmünü sordular, şöyle buyurdu: «Yas hurma kuruduğu zaman
eksilir mi? (ağırlığını kaybeder mi?)»
«Evet» dediler. Bunun
üzerine o işi yasak etti." [Mâlik ve Sünen ashabı][186]
4712- Cabir
radiyallahu anh'dan:
"Bir köle gelip
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e hicret etmek üzere biat etti.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun köle olduğunu anlayamadı. Arkadan
efendisi gelip onu istedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
«Onu bana sat!» dedi.
İki siyah köle verip onu satın aldı. Ondan sonra köle olup olmadığını sorup
öğrenmedikçe hiç kimsenin biatini kabul etmedi."
[Müslim ve Sünen
ashabı.][187]
4713- İbn
Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, ona bir ordu hazırlamasını emretti. Ancak mevcut
develer tüm orduya yetmedi. Ona zekât develerinin karşılığında (başka develer
satm) almasını emretti. Zekat zamanına kadar olmak üzere, bir deveyi
(hazineden) iki deve karşılığı ile satın almaya başladı." [Ebû Dâvud][188]
4714- Ali
radiyallahu anh'dan:
"O, Usayfir
adındaki devesini veresiye olarak yirmi deveye sattı." [Mâlik][189]
4715- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Veresiye olarak
iki hayvanı bir hayvana mukabil satmak doğru olmaz; peşin olursa sakıncası
yoktur." [Timizi][190]
4716- Semure
bin Cundeb radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, hayvanın hayvanla veresiye satışını yasaklamıştır."
[Sünen ashabı][191]
4717- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "O, birisinden birkaç dirhem borç aldı.
Sonra sahibine kendi
dirhemlerinden daha iyi bir şekilde (fazlasıyla) ödeyince, sahibi:
«Bu benimkilerden
hayırlıdır (fazladır)» diyerek almak istemedi. Bunun üzerine İbn Ömer şöyle
dedi:
«Biliyorum; ben bunu
sana gönül hoşluğuyla veriyorum»."[192]
4718- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan:
Ona şunu sordular:
"Bir adamın bir
adamdan belirli bir günde (vadede) tahsil etmek üzere alacağı vardır. Eğer
borcunu hemen öderse, alacağından biraz indirim yapacaktır. Bu caiz mi?"
İbn Ömer bunu hoş
görmedi ve yasakladı. [İkisi de Mâlik'e aittir.][193]
4719-
el-Berâ bin Âzib radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Riba (faiz)
yetmişiki kısımdır; en aşağısı, kişinin annesiyle yatmasıdır. Rianın en büyüğü
kişinin kardeşinin namusu hakkında ileri geri konuşmasıdır."
[Taberânî,
Mu'cemı'l-Evsat'U leyyin bir senedle.][194]
4720- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Riba (faiz)
yetmiş büyük günaha tekabül eder ki bunların en hafifi, kişinin annesi ile cinsel
ilişki kurmasıdır." [ibn Mâce][195]
4721- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Alış veriş yapan
iki kişi birbirlerinden ayrılmadıkça (satış anlaşmasını bozmak hususunda)
muhayyerdirler. Yahut (alış veriş yapanlardan biri diğerine) «(Vazgeçmekte) muhayyersin»
demişse yine muhayyerdir."
Nâfi' dedi ki:
"İbn Ömer, beğendiği bir şeyi satın aldığı zaman satan adamın yanından
(hemen) ayrılırdı."[196]
4722- Diğer
rivayet: İbn Ömer dedi ki:
Osman'a, Hayber'deki
malına mukabil vadide bir mal sattım. Alış verişimiz bitince, caymasın diye
hemen evinden çıktım. Çünkü sünnet olan, meclisten ayrılmadıkça hem satıcı ve
hem alıcının muhayyer olmasıdır. Alış verişimiz tamamlanınca, onu aldattığımı
far-kettim. Çünkü ben onu üç günlük mesafesi olan Semud topraklarına sevk
ettim; o (Osman) ise beni1 yine üç günlük mesafesi olan Medine'ye sevk
etmiş." [Altı hadis imamı.][197]
4723- İbn
Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Alış veriş yapan
iki kişi birbirlerinden ayrılmadıkça (akdi bozmakta) muhayyerdirler. Ancak
aralarında muhayyerlik anlaşması varsa başka. Arkadaşım (alış verişten) vazgeçer
diye hemen arkadaşını terk edip oradan uzaklaşması helâl olmaz." [Sünen
ashabı][198]
4724- Hakîm
bin Hizam radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Alış veriş yapan
iki kişi, birbirlerinden ayrılmadıkça veya ayrılıncaya kadar (caymakta)
muhayyerdirler. Eğer dürüst alış veriş yapıp da her şeyi olduğu gibi
açıklarlarsa, alış verişleri bereketli olur. Eğer bazı gerçekleri gizleyip
yalan söylerlerse, alış verişlerinin bereketi kalmaz." [Mâlik hariç, Altı
hadis imamı.][199]
4725- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Alış veriş yapan
iki kişi ihtilâf ederlerse, satanın sözü esas alınır; satın alan müşteri ise
muhayyer bırakılır." [Mâlik ve Tirmizî][200]
4726-
Ebu'1-Vadî' radiyallahu anh'dan: "Bir savaşa çıkmıştık; bir yerde konakladık.
Bir arkadaşımız atını bir köle karşılığında sattı. İki gün iki gece orada
kaldıktan sonra, adam pişman olmuş olacak ki atını eğerlemeye koyuldu. Bu
satıştan pişman olmuştu. Öbürüne gidip akdi bozmak istedi.
Ancak adam kabul
etmedi. Bunun üzerine Ebû Berze'ye gittiler. Ebû Berze de onlara: «Ben şimdi
size Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in hükmünü vereceğim. Razı
mısınız? O şöyle buyurdu: 'Alış veriş yapan iki kişi birbirlerinden
ayrılmadıkça (caymakta) serbesttirler.' Sizin henüz ayrılmadığınızı
görüyorum.» dedi." [Ebû Davudi][201]
4727- Semure
bin Cündeb radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Alış veriş yapan
iki kişiden her biri arzuladıklarını alıncaya ve ayrılıncaya kadar satış
akdini bozmakta serbesttirler. Üç kere muhayyer olabilirler." [Nesâî][202]
4728- Ukbe
bin Âmir ve Semure radiyallahu anhumâ'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Herhangi bir
adam; iki kişiye ayrı ayrı bir şey satarsa, o mal ilk önce hangisine satmış
ise onun olur." [İbn Mâce][203]
4729- Onun
ayrıca Semure'den şöyle bir merfû rivayeti de vardır:
"Mücîz (yani
çocuğun malında ticarete me'zûn (velisi) olan iki kişi) (bir malı iki ayrı
müşteriye) sattıkları zaman o mal ilk (satış yapılan) müşteriye aittir."[204]
4730- Âişe
radiyallahu anhâ'dan:
"Bir adam bir
köle aldı, yanında epey kaldıktan sonra onda bir kusur buldu. Hemen Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e bildirdi ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
de onu eski sahibine geri verdi. Eski sahibi:
«Ya Resûlallah! Adam
bunu (köleyi) kullandı, çalıştırdı.» Şöyle buyurdu:
«Haraç (menfaat),
zâmine (sorumluluğunu alan müşteriye) aittir»." [Sünen ashabı)[205]
4731- Ukbe
bin Âmir radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kölenin müddeti
üç gündür; bu üç gün zarfında bir hastalık bulursa delilsiz eski sahibine geri
verir. Üç günden sonra bir hastalık bulursa, onu satın aldığı zaman bu hastalığın
onda bulunduğuna dair delil ve şahit getirmekle yükümlü kılınır." [Ebû
Dâvud][206]
4732- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Satın alınan)
huysuz deve geri ve-ril(ebil)ir." [Ebû Ya'lâ leyyin bir senedle.][207]
4733- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "O, sekizyüz dirheme, «sağlamdır» diyerek bir
köle sattı. Müşteri: «Kölede bir hastalık vardır. Sen bana bunu satarken
söylemedin» dedi. Derken davayı Osman'a götürdüler. Osman, İbn Ömer'e:
«Satarken onda
herhangi bir hastalık olduğunu bilmediğine dair yemin eder misin?» diyerek
yemin teklif edince, yemin etmekten
kaçındı. Bunun üzerine
İbn Ömer köleyi geri aldı. Sonra köle iyileşince bilâhare onu binbeşyüz dirheme
sattı." [Mâlik][208]
4734- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim yetişkin,
döllemesi yapılmış hurma
ağacı satarsa, meyvesi
satan kimsenin olur, ancak alıcı aksini şart koşmuşsa başka. Bir kimse bir köle
satın alırsa, kölenin malı satanın olur, ancak eğer alan kimse aksini şart
koşmuşsa başka." [A!tı hadis imamı.][209]
4735- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Eğer müslüman
kardeşine yemiş satıp da o yemişe bir afet gelirse, ondan senin bir şey alman
helâl olmaz. Hak etmeden kardeşinin malını ne sebeple alacaksın?"[210]
4736- Diğer
rivayet: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, (ağaçta meydana gelecek)
birkaç senenin mahsulünü satmayı yasakladı. Felâkete maruz kalan meyvelerin paralarını
da kaldırdı (müşterinin hesabından düştü)." [Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî][211]
4737- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Eğer sabahleyin
yıldız doğarsa, (tabiî) felaket kalkar."[212]
4738- Diğer rivayet:
“Sabahleyin yıldız doğup da (tabiî) felaketin kalkmadığı ya da hafiflemediği
hiç görülmemiştir." [Ahmed ve Bezzâr][213]
4739- Taberânî,
Mu'cemu's-Sağîfâ& şu lafızla rivayet etti: "Yıldız yükselince, her ülkeden
felâket kalkar."[214]
4740- Câbir
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, taksim
edilmedikçe her (akar) malda (ortak veya komşunun) şuf a (o malı sahiplenmekte
öncelik) hakkı bulunduğuna hükmetti.
Sınırlar çizilip,
yollar tayin edilince şuf'a (hakkı) kalkar."[215]
4741- Diğer
bir rivayet: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, mesken olsun, bostan
olsun, taksim edilmemiş her ortaklıkta şuf'a hakkı olduğuna hükmetti. Ortağına
sorup izin almadıkça kimseye satması helâl olmaz. Satmadan önce haber verir;
ortağı isterse alır, isterse bırakır, almaz. Ona (ortağına) bildirmeden
satarsa, ortağı aynı fiyat karşılığında onu almaya daha çok hak sahibi
olur."[216]
4742- Diğer
rivayet: "Komşu, komşusunun şuf a hakkına daha hak sahibidir. Aynı yoldan
işliyorlarsa, komşu bulunmadığı takdirde, gıyabında satış yapmaz, komşusunu
bekler." [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.][217]
4743- Semure
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ev komşusu
komşusunun evini; arazi komşusu da arazisini satın almaya daha lâyık ve hak
sahibidir." [Ebû Dâvud][218]
4744- Osman
radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Eğer bir arazide hudutlar meydana gelmiş
ise, onda artık şuf'a hakkı yoktur. Ne kuyunun suyunda ve ne de hurma
ağaçlarını döllemede şuf a hakkı yoktur." [Mâlik][219]
4745- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Çocuğun şuf'a
hakkı büyüyünceye kadar devam eder; büyüdüğü zaman ister hakkını alır, isterse
almayıp bırakır." [Taberânî, Mu'ce-mu'l-Evsat ve's-Sağfr'de zayıf bir
senedle.][220]
4746- Enes
radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hıristiyanın şuf
a hakkı yoktur." [Taberânî, Mıı'cemu's-Sağfr'de leyyin bir senedle.][221]
4747- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,
Medine'ye geldiğinde
onlar, peşin para ile buya da iki yıl sonra olgunlaşacak olan hurmayı satın
alıyorlardı. Bunun üzerine onlara şöyle buyurdu: «Kim peşin para verip de bir
ya da iki yıl sonra herhangi bir şey alacak olursa, belirli ölçek, belirli bir
tartı ve de belirli süreyi tayin ederek satın' alsın»." [Mâlik hariç,
Altı hadis imamı.][222]
4748- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Bir kimse bir malı selem akdi ile (yani peşin
verilen para karşılığında ilerde teslim almak üzere mal) satın almışsa, onu
teslim almadan (kâğıt üstünde) bir başkasına satmasın (sarfetmesin)."[223]
4749- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Bir adam selem yoluyla yani peşin para verip
gelecek senenin hurmasını satın aldı, fakat o sene hurma vermedi. Bunun
üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda dava gördüler.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem satıcıya:
«Hurma veremiyorsun,
onun parasını kendine nasıl helâl sayacaksın! Haydi adamın parasını geri ver!»
dedi, sonra şöyle buyurdu:
«Hurma iyice
olgunlaşmadıkça, onun için önceden peşin para vermeyin!»" [İkisi de Ebû
Davud'a aittir.][224]
4750- Semure
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hurma ağaçlan
sahibinin, meyvesinden yenmedikçe, gelecek sene vermek üzere (herhangi bir
mal karşılığı başka bir) alıcıya borçlanmasını yasaklamışta Çünkü çok borca
girer, meyve de olmaz ve böylece o borcun altından kalkamaz.
Ekin sahibini de hasad
zamanı gelmeden ekinini satmasından alıkoymuştur. Buğday tartıp almadan,
altınını buğdayla değiştirmekten altın sahibini, faiz korkusundan dolayı
nehyetmiştir." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de ve Bezzâr leyyin bir
senedle.][225]
4751- Mâlik
radiyallahu anh'dan: "Gelecek yıl kendisine, başka bir beldede ödemek
üzere, bir adama peşin buğday veren adam hakkında Ömer'e bir sual sordular.
Ömer bunu hoş karşılamadı ve «Devenin kirası (yani taşıma gideri) ne
olacaktır?» diye sordu."[226]
4752- Mâlik
radiyallahu anh'dan:
Ona ulaştığına göre
İbn Mes'ûd şöyle demiştir: "Bir kimse veresiye bir mal verirse, bir avuç
saman dahi olsa, sakın fazla alma şartı koşmasın. Çünkü bu fazlalık, ribâ
sayılır."[227]
4753- Saîd
İbnü'l-Müseyyeb radiyallahu anh'dan:
Ma'mer bin Ebî Ma'mer
dedi ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim yiyecekte
ihtikâr ederse (pahalanın-caya kadar elinde tutarsa), hatâkâr olur."
Saîd'e denildi ki:
"Ama sen de
ihtikâr ediyorsun." Şu cevabı verdi:
"Bu hadisi
rivayet eden Ma'mer de ihtikâr ediyordu." [Müslim ve Ebû Dâvud.][228]
4754- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Pahalılaşmasını
isteyerek her kim kırk gün bir yiyecek maddesi ihtikâr ederse, Allah'tan yüz
çevirmiş olur; Allah da ondan yüz çevirmiştir."[229]
4755- Muâz radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"ihtikâra kul ne
kötüdür; Allah fiatlan ucuzlatırsa üzülür; pahalılaştırırsa sevinir."[230]
4756- Ebû
Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şehir ahalisi,
Allah yolunda kendilerini feda edenlerdir; onlara gıdalarında ihtikâr yapmayın.
Onlara karşı fiatlan yükseltip pahaldik yapmayın. Kim onlara kırk gün bir gıda
maddesi ihtikâr ederse, sonra o ihtikâr ettiğinin tamamını tasadduk etse bile
bu, onun günahına keffâret olamaz."[231]
4757- Ebû
Hureyre ve Ma'kü bin Yesâr radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi
ve seliem buyurdu:)
"Muhtekirler ve
katiller bir derecede haş-rolunacaklardır. Kimin müslümanların gıdasının
pahalılaşmasında bir rolü olursa, onu kıyamet gününde en büyük ateşte,
azaplandır-ması, Allah'ın bir hakkı olur."
Dördü de Rezîn'e
aittir. Birinci rivayette (no. 4752) Ahmed, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Tabe-rânî
Mu'cemu' l-Evsat'ta zayıf bit senedle muvafakat ettiler ve sonunda şu ilaveyi
yaptılar:
"Herhangi bir
mahalle halkı arasında, aç bir kimse sabahlarsa, Allah'ın zimmeti (himayesi)
onlardan alınır." İkincisine (no. 4753), Taberânî Mu'cemu'l-Kebîr'de
muvafakat etti. Ancak isnadında yer alan Süleyman b. Seleme metruk bir
râvidir.[232]
4758- Ömer
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve seliem buyurdu:)
"Yiyecek getirip
pazara sunan rızıklanır. Muhtekir ise lanetlenmiştir." [İbn Mâce zayıf bir
isnadla.][233]
4759- Ömer
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve seliem buyurdu:)
"Kim müslümanların
mallarında ve yiyeceklerinde ihtikâr ederse, Allah onu cüzzam ve iflasa
müptelâ kılar." [îbn Mâce][234]
4760- İbnü'l-Müseyyeb
radiyallahu anh'dan:
Ömer radiyallahu anh,
çarşıda ucuz fiyatla kuru üzüm satan Hâtib bin Ebî Belte'a'ya uğradı. Ömer ona
dedi ki: "Ya fiyatı artıracaksın, ya da çarşımızdan malını
kaldıracaksın!" [Mâlik][235]
4761- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan:
Bir adam gelip şöyle
dedi:
"Ey Allah'ın
Resulü! Fiyatı sen tesbit et!"
Şöyle buyurdu:
"Bilakis fiyat
koymak yerine dua edeyim." Sonra başka biri gelip:
"Ey Allah'ın
Resulü! Fiyatı sen tesbit et!" dedi. Şöyle buyurdu:
"Fiyatları
yükselten ve alçaltan ancak Allah'tır. Ben kimsenin hakkı üzerimde olmadan
Allah'a kavuşmayı umarım." (Ebû Dâvud][236]
4762- Onun
ve Tirmizî'nin Enes'den yaptıkları rivayet. Dediler ki:
"Mallar
pahahlaştı, ne olur bizim için fiyatları sen tesbit et!" Şöyle buyurdu:
"Fiyatları koyan
ancak Allah'dır. Rızkı veren, artırıp eksilten ancak O'dur. Ben içinizden hiç
kimse ne mal ve ne de canda benden davacı olmadan, Allah'a kavuşmayı umarım."[237]
4763- Ebû
Mûsâ radiyallahu anh'dan: " (Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve seüem buyurdu:)
"Allah'ın
yasakladığı büyük günahlardan sonra kulun karşılaşacak olduğu en büyük günah,
kişinin borçlu olarak ve borcunu ödeyecek kimse bırakmayarak (ilmesidir."
(Ebû Dâvud][238]
4764- İbn
Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Şehidin borçtan
başka tüm günahları bağışlanır." |Müslim][239]
4765- Suheyb
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Herhangi bir
kimse ödememek niyetiyle bir adamdan borç para alırsa, Allah'a hırsız olarak
kavuşur." [İbn Mâte leyyin bir isnadla.)[240]
4766- Semure
radiyallahu anh'dan:
Bir gün Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem bize hitap edip şöyle buyurdu:
"Burada
falanoğullarından biri var mıdır?"
Kimse cevab vermedi.
Tekrar: "Burada falanoğullarından biri var mıdır?" dedi. Üçüncü
(sorusun)da bir adam ayağa kalkıp: "Ben varım, ey Allah'ın Resulü!"
dedi.
"İlk iki
keresinde bana neden cevap vermedin? Ben sizin sadece iyiliğinizi isterim. Sizin
arkadaşınız (onlardan ölen birini kastediyor) borcu yüzünden mahpus (ve
mahkum) oldu. Borcunun ödenmesini uygun görüyorum ki, kimse ondan bir şey
istemesin" dedi. [Nesâî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.][241]
4767- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim ödemek
niyetiyle insanların malını alırsa, Allah onun namına onu öder (ödemesinde
kolaylık ihsan eder). Kim de insanların malını, telef etmek niyetiyle alırsa
Allah onu telef eder." {Buhârî][242]
4768- İmrân
bin Husayn radiyallahu anh'dan:
Meymûne çok para alır
ve borcunu devamlı çoğaltırdı. Ailesi onu bu hususta kınadı ve o kadar çok
borçlanmamasını söyledi. Bunun üzerine şöyle dedi:
"Borç almaya
devam edeceğim, çünkü dostum ve can yoldaşım sallallahu aleyhi ve sellem'in
şöyle dediğini duydum:
«Herhangi bir kimsenin
ödemek niyetiyle aldığı borcu Allah bilir ve daha dünyada iken onun borcunu
ödemesinde mutlaka ona bir kolaylık ihsan eder»." |Nesâî][243]
4769- Abdullah
bin Ca'fer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Allah'ın
hoşlanmadığı hususlarda borçlanmadığı sürece Allah, borcunu ödeyinceye dek,
borçlu ile beraberdir."
Abdullah vekil harcına
derdi ki:
"Haydi benim için
borç al, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den:
«Allah'ın borçlu ile
beraber olduğu» sözünü duyduktan sonra, Allah benimle beraber olmadan (yani
borç almadan) herhangi bir geceyi geçirmek istemem." (İbn Mâce][244]
4770- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Zenginin,
ödeyecek durumu olduğu halde borcunu ödemeyi uzatması zulümdür. Biriniz
(alacağı) bir zengine havale edilirse kabul etsin." [Altı hadis imamı.][245]
4771- Ali
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu.)
"Allah, zalim
zengine, cahil ihtiyara ve kibirli fakire buğzeder." [Bezzâr ve Taberanî,
Mu 'ce-mu'l-Kebfr'de leyyin bir senedle.)[246]
4772- eş-Şerîd
(b. Süveyd) radiyallahu anh'dan: (AUah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kişinin zorcunu
ödeme imkânını bulup da ödememeyi, (alacaklısı tarafından) şikayet edilmesini
ve cezalandırmasını helâl kılar."
İbnü'l-Mübârek bunu
şöyle yorumladı: "Irzını helâl kılar (haysiyetini düşürür)" demek
"Ona sert ve kaba davranmak helâl olur" demektir.
"Cezalandırılması" ise, hapsedilmesi demektir."
| Ebû Dâvud, Nesâî ve
bâb başlığında Buhârî.][247]
4773- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, iki
kişinin (bir alacak
yüzünden) yüksek sesle kapıda münakaşa ettiklerini duydu. Birini Ötekinden
borcunun bir kısmını bağışlamasını ve alacağını da yumuşaklıkla talep etmesini
istiyordu; öteki de: «Vallahi yapmam» diyordu. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
«İyilik yapmayacağına
dair yemin eden hanginizdir?» Adam:
«Ben ey Allah'ın
Resulü deyince (o halde)! Artık borçlu nasıl arzu ederse öyle olsun»
dedi." [Buhârî ve Müslim][248]
4774- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir adam hiç
iyilik işlemezdi. Sadece (herkese) borç para dağıtırdı. Tahsil zamanı gelince,
tahsildarına: «İmkânı olanlardan al, durumu müsait olmayıp sıkıntıda olanlardan
alma, belki Allah da (bu sebeple) bizim günahlarımızı bağışlar» derdi. Nihayet
adam öldü. Allah ona sordu: «Herhangi bir iyi amelin var mıdır?» «Hayır,
sadece halka borç para dağıtırdım, tahsil etme zamanı gelince, hizmetçimi
şöyle diyerek gönderirdim: 'Durumu müsait olanlardan al, olmayanlardan alma!
Belki Allah da bunun sebebiyle bizi bağışlar' derdim.» Allah da ona şöyle
buyurdu: «Ben de seni affedip, günahlarından geçiverdim»." IBuhârî ve
Nesâî.][249]
4775- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim güç durumda
(borçlu) olan kişiye mühlet verir ya da hiç (borcunu) almazsa Allah onu
kıyamet gününde, kendi gölgesinden başka hiçbir gölgenin olmadığı günde Arşının
gölgesi altında gölgelendirecektir." |Tirmizî][250]
4776- Ebû
Katâde radiyallahu anh'dan: O, kendisinden alacağı olduğu kişiyi aradi; o da
ondan kaçıp gizlendi; nihayet buldu. Borçlu özür dilemeye başladı:
"Ben dardayım;
verecek param yoktur." "Allah aşkına doğru mu söylüyorsun?"
"Evet, Allah şahit ki doğru söylüyorum." "Öyle ise ben de
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediğini duydum:
«Kim, Allah'ın
kendisini kıyamet üzüntülerinden kurtarmasından hoşlanırsa, güç durumda olan
borçlusuna (alacağını erteleyerek) rahat bir nefes aldırsın ya da alacağından
vazgeçsin» dedi." [Müslim][251]
4777- Ubâde
bin el-Velîd bin Ubâde bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan:
"Ben babamla
birlikte Ensâr'ın bir kabilesinde ilim öğrenmeye çıktık. İlk karşılaştığımız
insan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sahâbisi Ebu'1-Yüsr oldu.
Beraberinde hizmetçisi de vardı. Her birinin sırtında çizgili bir elbise ve
meâfîr kumaşı vardı. Ona babam dedi ki:
«Ey amca! Yüzünde bir
öfke eseri görüyorum.»
«Evet, falan adamda
alacağım vardı, ailesine vardım; 'O burada mı?' diye sordum. 'Hayır' dediler.
Oğlu çıktı bu defa ona sordum: 'Baban nerede?' Bana dedi ki: 'Senin sesini
duydu, annemin yatağının altına girdi.' Hemen yanına varıp 'Çık, ben senin
yerini biliyorum' dedim. Çıkınca ona sordum: 'Benden gizlenmene sebep nedir?'
Cevap verdi: 'Vallahi şimdi sana doğrusunu söyliyeyim: Seninle konuşup yalan
söylemekten, söz verip sözümü yerine getirememekten korktum. Ben Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem'in sohbetinde bulundum. Ben gerçekten sıkıntılı bir
haldeyim' deyince, ben de dedim ki:
'Allah aşkına
hakikaten sıkıntılı durumda mısın?'
'Allah şahidimdir ki,
gerçekten sıkıntılı durumum vardır' deyince, hemen kağıdı (senedi) verdim,
kendi eliyle sildi. Sonra dedim ki:
'İlerde bir imkân
bulursan ödersin, bula-mazsan sana helâl olsun.
Adam da ellerini
gözlerine koyarak: 'Bu iki gözüm gördü, bu iki kulağım duydu'; elleriyle
kalbini göstererek: 'Bu kalbim kavradı, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu: «Kim güç durumda olanın borcunu ertelerse, ya da hiç
almazsa Allah onu kendi gölgesinde gölgelendirir»' dedi».
Ubâde dedi ki: «Ey
Amca! Sen kölenin çizgili elbisesini alsaydın da kendi meâfirini ona verseydin
bu, (ahirette) hem senin için, hem de onun için birer hülle olurdu.» Bunun
üzerine başımı okşadı ve şöyle dedi:
«Allahım, onu mübarek
eyle! Bu iki gözüm gördü, bu kulaklarım duydu, bu kalbim hıfzetti; Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: «Onlara yediklerinizden
yedirin, giydiklerinizden giydirin.» Ona dünya metâından vermem, benim için
kıyamet gününde sevaplarımdan almasından daha kolaydır»." [Müslim uzun
bir metinle.][252]
4778- Ka'b
bin Mâlik radiyallahu anh'dan: "O, mescidde İbn Ebî Hadred'den borcunu
istedi; çok geçmeden yüksek sesle konuştuklarını Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem duydu. Hücresinin perdesini açarak çıktı ve şöyle seslendi:
«Ey Ka'bl»
«Buyur ey Allah'ın
Resulü!» dedim. Hemen eliyle alacağımın yansını bağışlamamı işaret etti.
«Olur ey Allah'ın
Resulü!» dedim. Adama da:
«Haydi kalk (şimdi)
borcunu öde!» buyurdu." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâl][253]
4779- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Bir adamın Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem'den bir baş
deve alacağı vardı. Geldi istedi.
«Haydi onu verin.'»
dedi. Aradılar bulamadılar. Ancak değerde ondan üstün olan bir şey buldular,
«Onu verin!» buyurdu.
Bunun üzerine adam:
«Bana borcunu çok
güzel şekilde ödedin. Allah sana daha iyisini ihsan etsin!» dedi.
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem de bunun üzerine şöyle buyurdu:
«En hayırlınız borcunu
en güzel şekilde ödeyendir.»[254]
4780- Diğer
rivayet: O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den alacağını isterken biraz
kaba konuştu.
"Ne yapalım onun
devesinin yaşında bir deve bulamıyoruz" dediler. Ve sahabeden biri ona
hücum etmek istedi, fakat Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Onu bırakın! Hak
sahibinin konuşma hakkı vardır." Sonra ona daha iyisinin verilmesini
emretti. Adam da şöyle dedi:
"Bana ödemeyi çok
güzel yaptın, Allah da seni en güzel ödülle ödüllendirsin!"
{Buhârî, Müslim,
Tirmizî ve Nesâî.][255]
4781- İbn
Mâce, İbn Abbâs'dan benzerini şu lafızla nakletti:
"Alacaklı olan
kişinin borç sahibine karşı ödeyinceye dek daima bir nüfuzu vardır."[256]
4782- İbn
Ömer ve Âişe radiyallahu anhu-mâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Karşısındaki
versin veya vermesin hak talep eden kimse, iffet içinde talep etsin." [İbn
Mâce][257]
4783-
Abdullah bin Ebî Rabî'a radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, benden kırk bin (dirhem) ödünç aldı. Sonra bir
yerden ona para gelince borcunu bana ödedi ve şöyle dedi:
«Allah ailene ve
malına bereket versin. Selef (alınan ödünç paranın) karşılığı hamd ü sena ve
borcu ödemektir»."[258]
4784-
Muhammed bin Cahş radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında oturuyorduk. Başmı semaya kaldırdı,
sonra elini alnına koyup şöyle dedi:
«Sübhanallah! Amma da
ağır hüküm indirildi.» Sükût ettik ve korktuk. Ertesi gün sordum:
«Ey Allah'ın Resulü! O
indirilen ağır hüküm ne idi?» Cevap verdi:
«Nefsim kudret elinde
olana yemin ederim ki, bir insan Allah yolunda öldürülürse, sonra diriltilip
tekrar öldürülse, sonra diriltilip tekrar öldürülse ve o insan eğer borçlu ise
cennete giremez»." [ikisi de Nesâî'ye aittir.][259]
4785- Câbir
radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem borçlu olarak ölen kişinin namazını kıldırmazdı.
Bir cenaze getirildi.
Resûlullah:
"Bunun borcu var
mıdır?" diye sordu.
"Evet iki dinar
borcu vardır" dediler. Şöyle buyurdu:
"Siz
arkadaşınızın namazını kıtın!" Bunun üzerine Ebû Katâde dedi ki:
"Onun iki dinar
borcunu üzerime alıyorum, ben ödeyeceğim." Ondan sonra onun namazını
kıldırdı.
Allah, Resulüne
fetihler ihsan ettikten sonra şöyle buyurdu:
"Ben her mü'mine
kendi nefsimden daha ileriyim. Kim bir borç bırakmışsa ödemesi bana aittir. Kim
bir mal btrakmışsa o mal vâ-risinindir."
fEbö Dâvud ve Nesâî][260]
4786- Ahmed
ve Bezzâr şu ilave ile aynısını rivayet ettiler:
"Sonra Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Katâde'ye o günden sonra:
«Ne oldu o iki
dinara?» diye sordu. «Dün öldü, yarın ona döner. O iki dinarı ödedim» deyince,
şöyle buyurdu: «İşte şimdi derisi serinledi»."[261]
4787- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Herhangi bir
müslüman bir müslümana iki kere ödünç para verirse bu, ona bir kere sadaka
vermiş gibi olur."
[İbn Mâce, uzun bir
metinle ve zayıf bir senedle.][262]
4788- Ebû
Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir adam cennete
girdi, kapısında şöyle bir yazı gördü: «Verilen sadakanın karşılığı on sevap,
verilen ödünç paranın karşılığı ise onsekiz sevaptır»."
[Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebîr'âe leyyin bir senedle.][263]
4789- fbn
Mâce zayıf bir senedle Enes'ten: "Dedim ki ey Cibril! Neden ödünç para sadakadan
üstün oluyor?" Cevap verdi:
"Çünkü dilenci
dilenirken yanında para bulunabilir. Ama ödünç para isteyenin mutlaka bir
ihtiyacı vardır da onun için istemiştir."[264]
4790- Ukbe
bin Âmir radiyallahu anh'dan: (AHah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ruhunuz güven
içindeyken onu korkutmayın!"
"Bu nasıl
olur?" diye sorduklarında:
"Borçla
olur" buyurdu.
[Ahmed, Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebtr'de ve Ebö Ya'Iâ.][265]
4791- Câbir
radiyallahu anh'dan:
Bir adam Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip:
"Canımla malımla
cihad edip, harp alanından kaçmadan, düşmana karşı büyük bir sabır ve
metanetle savaşıp karşılığım da ancak Allah'tan bekleyerek öldürülürsem cennete
girebilir miyim?" diye sordu.
"Evet"
buyurdu. Adam aynı soruyu iki ya da üç kere tekrarladı. Her defasında:
"Evet. Eğer
üzerinde bir borç yoksa, ya da borç var ancak ödeme imkânını bulamamişsan"
buyurdu. [Ahmed ve Bezzâr.][266]
4792- Sehl
bin Hanîf radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şehidin ilk kan
damlası aktığı zaman borcu hariç, tüm günahları bağışlanır." [Taberânî, Mu
'cemu'l-Kebtr'de.][267]
4793- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Borç
üzüntüsünden başka kayda değer üzüntü yoktur. Göz ağrısından başka kayda değer
ağrı yoktur." [Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat ve's-Sağîr'de zayıf bir senedle.][268]
4794- îbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sa\\a\\arm a\e\\\ı ve se\\embuy\ıiâu
"Duasının kabul
edilmesini ve sıkıntısının giderilmesini isteyen, sıkıntıda olan borçluya
yardım etsin." [Ahmed ve Ebû Ya'lâ)[269]
4795-
Bureyde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim güç durumda
olan (borçluy)a mühlet verirse, her gün mühlet verdiği kadar bir sadaka sevabı
alır." Dedim ki:
"Ey Allah'ın
Resulü! Senin: «Kim sıkıntıda olana mühlet verirse her gün için onun kadar
sadaka sevabı alır» dediğini duydum. Sonra şöyle dediğini de duydum: «Her kim
güç durumda olana mühlet verirse, verdiği mühletin iki misli kadar sadaka
sevabı alır»." Şöyle buyurdu:
"Borcun vadesi
dolmadan bir mislini alır, ama vadesi dolduktan sonra ertelerse, o zaman her
gün için iki misli sadaka sevabını alır." [Ahmed][270]
4796- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim borçlusundan
(normal şartlar içinde) hakkını istemeye gitmek için yola çıkıp yürürse,
yeryüzünün tüm canlı varlıkları ve sudaki balıklar ona dua eder. Attığı her
adım karşılığında onun için cennette bir ağaç biter ve bir de günahı
bağışlanır." [Bezzâr zayıf Ur senedle.)[271]
4797- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim iflas etmiş
bir adamın yanında kendi malını görürse, onu almaya herkesten daha çok hak
sahibidir."[272]
4798- Diğer
rivayet: "Eğer müşteri mal sahibine parasından bir kısmını ödemişse, kalan
kısımda diğer alacaklılar gibidir. Herhangi bir kimse (müşteri) ölürse, bir
kişinin de onda malı varsa, ondan daha önce parasının bir kısmını alsın veya
almasın, mal sahibi diğer alacaklılardan herhangi biri gibidir." [Altı
hadis imamı.][273]
4799- İbn
Mâce, meçhul bir râvi kanalıyla: "Herhangi bir adam ölürse ya da iflâs
ederse, mal sahibi onun yanında gördüğü malını almaya herkesten daha lâyık ve
hak sahibidir."[274]
4800- Semure
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim çalınan
kendi malınımn aynını bir adamın yanında bulursa onu almaya (herkesten çok)
hak sahibidir. Bu malı hırsızdan satın alan kimse (kendisine satan) hırsızı
takip eder." [Ebû Dâvud ve Nesâî][275]
4801- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında bir adam aldığı meyvelerde
büyük bir afete uğradı. Bu yüzden çok borçlandı. İflâs etti. Bunun üzerine
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem:
«Ona sadaka verip
yardım edin!» buyurdu. Herkes sadaka verip yardım etti; fakat borcunu yine de
kapatamadı. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
alacaklılarına:
«Onda bulduğunuzu
alın, bundan başka herhangi bir hakkınız yoktur." [Müslim ve Sünen ashabı][276]
4802- Ömer
bin Abdirrahman bin Delâk el-Müzenî'den, o da babasından:
"Cüheyne'den bir
adam develer satın alıp onları pahalı satardı, sonra da herkesten önce hacca
giderdi. Derken iflâs etti. Durumu Hz. Ömer'e aksedince, şöyle hitap etti:
«Ey Cemaat! Useyfi'a,
Cuheynenin Usey-fi'ası, hacılar arasında en dindar ve eminidir, diye övülmeyi
seven bir kişidir. Şimdi bu adam borç alarak alışveriş yapmış, ancak borcunu
ödemeye yanaşmamıştır. Nihayet borcu bütün malını götürür hale gelmiştir. Kimin
onda alacağı varsa yarın sabah bize gelsin; malını alacaklıları arasında
bölüştüreceğiz. Sakın siz de borçlanmayın. Çünkü borcun başı keder, sonu ise
malın elinden gitmesidir»." [Mâlik][277]
4803- İbnü'l-Müseyyeb
radiyallahu anh'dan:
Osman şuna hükmetti:
Borçlusu iflâs etmeden kim hakkından bir şeyi tahsil etmişse o, artık onun
olur." [Rezîn][278]
4804- Abdullah
bin Safvân'ın ailesinden bir takım insanlardan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ey Safvân!
Silahın var mıdır?"
"Ödünç mü, yoksa
gasp mı?"
"Hayır,
ödünç" buyurdu. Bunun üzerine (Safvân) ona otuz ile kırk arasında zırhı
ödünç verdi. Ondan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Huneyn harbine
çıktı. Müşrikleri yenilgiye uğratınca, Safvân'ın zırhlarını topladı, fakat
zırhların birkaçı da kaybolmuştu. Gelip Safvan'a verirken:
"Ey Safvân senin
zırhlarından birkaçını kaybettik, onları sana ödeyecek miyiz?" diye
sorunca,
"Hayır ey Allahın
Resulü! O gün gönlümde olmayan (iman) bu gün gönlümde var" dedi. [Ebû
Davud][279]
4805- Enes
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kullanmak için
büyük bir tabak aldı, kaybetti ve sonra onu ödedi (tazmin etti)."
[Tirmizî][280]
4806- Semure
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü saHallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"El, verinceye
(ödeyinceye) dek aldığını korumaya mecburdur."
Katide dedi ki:
"Hasan bu hadisi unuttu da sonra şöyle dedi: «O, (yani ödünç aldığın şey)
emanetindir. (Kaybolması halinde) Sana tazmin etmek gerekmez»."[281]
4807- Ebû
Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Emanet olarak
alınan mal sahibine ödenir. Kefil borçlu sayılır. Borç ödenmelidir."
[İkisi de EM Dâvud ve
Tirmizî'ye aittir.][282]
4808- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu):
"Sağılı deveyi
kullanmak için vermek ne güzel bir lütuftur. Sağılı koyunun sütünü sağmak ve
sonra geri vermek şartıyla birine vermek ne güzel bir lütuftur. Sabah bir kap
süt verir, akşam da bir kap süt verir." (Buhârî ve Müslim][283]
4809- Cabir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu):
"Herhangi bir
adama umrâ suretiyle (yani ömür boyu kullanması için) bir mal bağışlanırsa o
mal, artık hibe edilen kimsenin ve onun çocuklarınındır. O mülk artık verdiği
kimsenin olur, vazgeçip bağışını geri alamaz. Çünkü onu bir bahşiş olarak
vermiştir. Miras haklan da ona (bağışa) dahil olmuştur."[284]
4810- Diğer
rivayet: "Kim, bir insanın kendisine ve çocuklarına umrâ suretiyle bir
bağışta bulunursa, artık onda hiçbir hakkı kalmaz, hak iddiası kesilir. O şeyi
(arazi veya evi) kime vermişse onun ve neslinin olur."[285]
4811- Diğer
rivayet: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in cevaz verdiği umrâ, kişinin
bağışlarken şöyle demesidir: "Bu, senin ve neslinindir." Ancak:
"Ben yaşadığım sürece bu senindir" denilirse, o mal hibe edilen
ölünce sahibine döner.
Ma'mer dedi ki:
"Zührî'nin fetvası da bu merkezdeydi."[286]
4812- Diğer
rivayet: "Mallarınızı üzerinizde tutun ve o mallan ifsâcl etmeyin! Çünkü
kim bir malı umrâ suretiyle bir ömür boyu başkasına bağışlarsa, bağışlanan
hayatta olsun, ölü olsun mal artık o kimsenin ve onun çocuklarının olmuş
olur."[287]
4813- Başka
rivayet: "Rukbâda bulunmayın, umrâda bulunmayın! Kim bir rukbâda
bulunursa ya da umrâda bulunursa o verdiği şey, artık (hibe edilenin)
vârislerinin olur."[288]
4814-
Atâ'dan nakledilen diğer rivayet: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, rukbâ
ve umrâ suretinde hibe yapmayı yasakladı. (Abdiilkerîm dedi ki: Atâ'ya) dedim
ki:
"Rukbâ
nedir?" Cevap verdi:
"Rukbâ: Kişinin,
kişiye «O, yaşadığın sürece senindir» demesidir. Böyle bir şey yaparsanız
caizdir." [Altı hadis imamı.][289]
4815- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Umrâ da
yapmayın, rukbâ da yapmayın! Yaparsanız, o malı kime hibe yapmış iseniz onun
olur." Dedim ki:
"Bu nasıl
olur?" Şöyle buyurdu:
"Umrâ: «Bu (mal),
ömrün oldukça senindir» demendir. Rukbâ: «Benden ve senden olarak o başkasının
olacaktır, (yani ben önce ölürsem, bağışladığım bana geri dönecektir, aksi
durumda senindir) demektir."
[Taberânî,
Mu'remu'I-Kebîr'de leyyin bir isnadla. İbn Mâce benzerini Rukbâ hakkında
rivayet etti.][290]
4816- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mallarınızı
rukbâ usulüyle hibe yapmayın.
O mal, kime rukbâ
yapmış iseniz onun olur."[291]
4817- Diğer
rivayet: "Umrâ kimin için yapılmış ise onun için geçerli ve caiz olur.
Rukbâ da kimin için yapmış ise onun için caiz ve geçerli olur. Hibesinden
dönen kişi, kusmuğuna dön(üp yiy)en kimse gibidir." [Nesâî][292]
4818- İbn
Abbâs ve İbn Ömer radiyallahu anhumâ'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir bahşiş veren
ya da bir bağışta bulunan kimsenin, cayıp verdiklerini tekrar geri alması onun
için helâl olmaz; ancak baba çocuğuna verdiği şeyi cayıp geri alabilir. Bağış
ve hibesinden dönen ve cayan kişi, yiyip doyan ve doyduktan sonra kusup,
tekrar kusmuğuna dönen köpek gibidir." [Sünen ashabı][293]
4819- Nu'mân
bin Beşîr radiyallahu anh'dan: Babam beni Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem'e götürüp dedi ki: "Ben bu oğluma bana ait olan bir kölemi verdim
(bağışladım)."
"Bütün çocuklarına
da böyle bir bağışta bulundun mu?» diye sordu.
"Hayır"
deyince:
"Öyleyse buna
verdiğin köleyi geri al!" buyurdu.[294]
4820- Onun
rivayetlerindendir: "Babam bana malının bir kısmını bağışladı. Annem Amre
bintî Revâha dedi ki:
«Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'i tanık göstermedikçe ben buna razı olmam.» Bunun üzerine bana
yaptığı bağışa şahit tutmak üzere babam beni Allah Resulü sallalla-hu aleyhi
ve sellem'e iletti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
«Bunu bütün
çocuklarına da yaptın mı?» «Hayır» diye cevap verince, şöyle buyurdu:
«Allah'tan korkun, çocuklarınıza adaletli davranın!» Babam döndü; verdiği o
sadakayı geri aldı."[295]
4821- Başka
bir rivayette:
"Hepsine buna
verdiğin gibi verdin mi?" "Hayır."
"Öyleyse beni
şahit tutma! Çünkü ben adaletsizliğe şahit olmam."[296]
4822- Başka
bir rivayet:
"Buna benden
başkasını şahit tut!" Sonra şöyle dedi: "Sana iyilik yapma hususunda
onların (oğullarının) eşit olmaları seni sevindirir mi?"
"Evet" dedi.
"Öyleyse
olmaz" buyurdu. [Altı hadis imamı.][297]
4823- Âişe
radiyallahu anhâ'dan:
Ebû Bekr, Gâbe denilen
yerden bana toplanacak yirmi vesak hurma bağışladı. Ölüm döşeğine düştüğü
zaman bana dedi ki:
"Kızım! Vallahi
ölümümden sonra senin zengin olmanı herkesten çok ben isterim. Fakir olmana da
en çok ben üzülürüm. Sana toplanacak yirmi vesak hurma bağışlamıştım. Şimdiye
kadar oradan topladıkların senindir; ama bugün o, vârisin malıdır (hakkıdır).
Vârisler ise senin iki erkek kardeşinle iki kız kardeşindir. Geri kalanı
Allah'ın Kitabına uygun olarak bölüşün." Bunun üzerine dedi ki:
"Babacığım! Şu ve
şu kadar malım olsaydı yine (vârislere) terk ederdim. Kızkardeşlerimden birisi
Esma, diğeri kim?" Ebû Bekr şu cevabı verdi:
"Hârice'nin
kızının karnındaki çocuktur, sanırım o çocuk kız olacaktır." [Mâlik][298]
4824- Ömer
radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Neden birtakım insanlar çocuklarına bir bağışta
bulunuyorlar da sonra onu vermeyip ellerinde tutuyorlar? Birinin oğlu öldüğü zaman,
şöyle derler:
«Malım elimdedir,
kimseye vermedim ki?» O kendisi daha önce ölürse:
«O benim oğlumdur,
daha önce ben malımı ona vermiştim'der. Kim birisine bir bağışta bulunup da,
ölünceye kadar bağışta bulunduğu kişi onu kendi korumasına ve mülkiyetine
almamışsa, bağışı batıl olur ve mal varisler arasında paylaştırılır."
[Mâlik][299]
4825- Osman
radiyallahu anh'dan: "Kini küçük bir çocuğuna bir şey bağışlarsa, bu
bağışı kendine geçirinceye kadar büyümeden babası bunu ilan edip şahit
gösterirse, babasının zimmetinde olsa da bu bağış caiz olur." [Mâlik][300]
4826- Ömer
radiyallahu anh'dan: (Dedi ki:) "Bir akraba yardımı olarak ya da bir sadaka
niyeti ile her kim bir bağışta bulunursa, ondan bir daha dönüş yapamaz. Kim de
yalnız sevaba girmek maksadıyla bir bağışta bulunur da, bu herkes tarafından
bilinirse, ondan razı olmadığı takdirde o hibesinden cayabilir ve sözünden
dönüp tekrar malına sahip çıkabilir." [Mâlik][301]
4827- Câbir
radiyallahu anh'dan: "Hayber'e gitmek istedim, gelip durumu Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e bildirdim, şöyle dedi:
«(Hayber'de) vekilime
gittiğin zaman, ondan onbeş vesak hurma al, senden bir alâmet isterse, elini
onun boğazına koy! (bu aramızda paroladır)»" [EbûDâvud][302]
4828- İbn
Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke'yi fethettiği zaman, hutbe irâd etti ve
hutbesinde şunu söyledi: «Bir kadın, kocasından izinsiz bir bağışta
bulunamaz»."[303]
4829- Diğer
rivayet: "Kocasının nikâhı altında
olan kadın, kendi malında herhangi bir yetkiye sahip değildir." [Ebû Dâvud
ve Nesâî][304]
4830- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Birbirlerinize
hediye verin, çünkü hediye kalpteki kuşkuları giderir. Bir kadın, komşusu olan
kadına verdiği hediyeyi bir koyun paçası bile olsa küçümsemesin."
[Tirmizî][305]
4831- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hediye kabul
ederdi ve karşılığını da verirdi." [Buhârî, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][306]
4832- Enes
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bana bir koyun
paçası dahi hediye edilse, kabul ederim, o paçanın yemeğine çağırılır sam
icabet edip giderim."[307]
4833- Ali
radiyallahu anh'dan:
"Kisrâ, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e hediye gönderdi; kabul etti. Diğer krallar ona
hediyeler gönderdiler, onların hediyelerini de kabul etti." [İkisi
deTirmizî'ye aittir.][308]
4834- Iyâd
bin Hımâr radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e bir deve ya da başka bir şey hediye ettim; bana:
«Müslüman oldun mu?»
diye sordu.
«Hayır» dedim. Bunun
üzerine şöyle buyurdu:
«Ben müşriklerin
hediyelerini kabul etmekten allkondum»." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][309]
4835- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: "Bir Bedevî, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem'e genç bir deve hediye etti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun
hediyesine karşılık tam altı tane genç deve hediye olarak verdi. Bedevî bundan
memnun kalmadı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu duyunca, Allah'a
hamd ü senada bulundu ve şöyle buyurdu:
«Falan kimse bana bir
genç deve hediye etti, ben de karşılığında altı tane genç deve verdim. Hâlâ
memnun değil. Kureyşî, Ensârî, Sakafî, ya da Devsî olanların dışında kimseden
hediye kabul etmemeye azmettim»."
[Ebû Dâvud ve
Tirmizî.][310]
4836-
Zü'1-Cevşen radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e Bedir
harbinden sonra, Karha adındaki atının yavrusunu (tayı) getirdim ve şöyle
dedim:
«Ey Muhammedi Sana
Karhâ'nın yavrusunu getirdim, lütfen kabul buyur!»
«Şu anda ona ihtiyacım
yoktur; dilersen ona karşılık ben sana Bedir'de kullanılan zırhlardan bir tane
vereyim» deyince, «Bugün ben bu tayı atla bile tırampa etmedim» dedim. Bunun
üzerine: «Öyleyse benim ona ihtiyacım yok» buyurdu." [Ebû Dâvud][311]
4837- Enes
radiyallahu anh'dan:
"Zî Yezen kralı,
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e, otuzüç erkek ya da otuzüç dişi deve
vererek aldığı bir hülle (pahalı elbise) hediye etti. Resûlullah onu kabul
buyurdu." [Ebû Dâvud][312]
4838- Ebû
İshâk bin Abdillah bin el-Hâris radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
yirmi küsur genç deve vererek satın aldığı bir hülleyi (kral) Zû Yezen'e hediye
etti; o da bu hediyeyi kabul etti." [Ebû Dâvud][313]
4839- Ebû
Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir kimse bir kimseye şefaat ederse (yani bir işi için aracılık ederse),
o kimse de bu şefaate karşılık ona bir hediye verirse öteki de bu hediyeyi
kabul ederse, riba (faiz) çeşitlerinden önemli birini almış olur." [Ebû
Dâvud][314]
4840- Ubâde
bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan:
"Suffe ehlinden birine yazı ve Kur'ân öğrettim, karşılığında bana
bir yay hediye etti, içimden dedim ki:
«Bu şahsî bir mal
değildir, üzerine oku koyar Allah yolunda düşmana atarım. Ama yine de Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e sormadan yapamam.» Gittim, sordum; şöyle
buyurdu: «Eğer bunun kıyamette ateşten bir gerdanlık olarak boynuna dolamak istersen,
kabul et!»" [Ebû Dâvud][315]
4841- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir kimseye bir
topluluk içinde bir şey hediye edilirse o topluluk o hediyeye ortak olur."
[Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta leyyin bir isnadla.][316]
4842- Iyâd
bin Abdillah'dan, o da babası radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'i gördüm; bir adam ona bir tulum bal hediye etti
ve o da bunu kabul etti. Adam da ona: «İki dağ arasını hududum içine almama
müsaade et!» dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kabul
etti ve onun için birine bir yazı yazdırdı." [Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebtr'de][317]
4843- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İmama
(hükümdara) verilen hediyeler hile (hiyânet) ve irtikâbdır."
[Taberânî,
Mu'cemıı'l-Evsat'\a.][318]
4844- Enes
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Biriniz bir
ödünç para verdiği zaman, karşısındaki ona bir hediye vermek, ya da atına
bindirmek isterse binmesin, hediyeyi de kabul etmesin, ama her zaman ve
ötedenberi böyle bir şey aralarında varsa kabul etmesinde bir sakınca
yoktur." [İbn Mâce. Meçhul bir ravi yoluyla.)[319]
4845- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah Teala
buyuruyor: «İki ortağın biri, arkadaşına hıyanet etmedikçe ben o iki ortağın
üçüncüsüyüm. Ona hıyanet ettiği zaman ben aralarından çıkarım." [Ebû
Dâvud]
Rezîn şu eki yaptı:
"(Ben aralanından çıkarım) ve Şeytan gelir (girer)."[320]
4846- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Ben, Ammâr ve Sa'd üçümüz Bedir günü elde
edeceğimiz şeyler üzerine bir ortaklık kurduk. Sa'd iki esir getirdi, ancak ben
ve Ammâr bir şey getiremedik." [Ebû Dâvud ve Nesâî.][321]
4847- Zühre
bin Ma'bed'den, o da dedesi 'Abdullah bin Hişâm'dan:
"Annesi Zeyneb
bint-i Humeyd onu, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e iletmiş ve şöyle
demiş:
«Haydi bunun biatim
kabul et!» Şöyle buyurmuş:
«O, henüz küçüktür.»
Sonra başını okşa-yıp ona bereketle dua etmiş."
Zühre dedi ki:
"Dedem Abdullah (bazen) benimle çarşıya çıkar ve yiyecek satın alırdı, İbn
Ömer'le İbnu'z-Zübeyr onu karşılayıp
«Ne olur (satın
aldıklarına) bizi de ortak et; çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
sana bereketle dua etti» derlerdi. Bunun üzerine onları da ortak yapardı.
(Abdullah b. Hişâm, bazen o duanın bereketi ile) bir deve yükü (kâr) elde eder
ve onu öylece eve gönderirdi." [Buhârî][322]
4848- es-Sâib
bin Ebi's-Sâib radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallanu aleyhi ve sellem'e geldim, (ashab) beni ona övmeye ve hakkımda
konuşmaya koyuldular. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
«Ben onu sizden daha
iyi tanırım.»
Dedim ki:
«Doğru söyledin, babam
ve annem sana feda olsun. Sen benim ortağımdın. Hem de çok güzel bir ortak. Ne
karşı koyardın ve ne de münakaşa ederdin»." [Ebû Dâvud][323]
4849- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: "Bir adam, on dinar alacaklı olduğu adamın
peşine düştü ve şöyle dedi:
«Vallahi bana borcunu
ödeyinceye dek yanından ayrılmam, ya da bana bir kefil getirirsin.» Bunun
üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun borcuna kefil oldu. (Borç
ödeme zamanı gelince) Borçlu adam vaad ettiği miktarı getirdi. Allah Resulü sallallahu
aleyhi ve sellem ona sordu:
«Bunu nereden buldun?»
«Bir madenden»
deyince,
«Ona ihtiyacımız
yoktur, çünkü onda hayır yoktur» buyurdu ve adamın namına (parayı) kendisi
ödedi." [Ebû Dâvud][324]
4850- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rehin olan
hayvana bakımı (yemi ve suyu) karşılığında binilir. Rehin hayvanın sütü
içilir. Binen de sütü içen de hayvanların bakımını (yem ve suyunu)
karsılar."[325]
4851- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rehin kime
teslim edilmiş ise, rehnin yararı kendisine olduğu gibi zararı da kendisine
ait olur." [Rezîn][326]
4852-
İbnü'l-Müseyyeb radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rehin kapatılmaz."
Mâlik bu sözü şöyle
tefsir etti: Verilen rehinde, ne için verilmiş ise ondan fazlası da vardır.
Rehin alan kimse der ki:
"Falan zamana
kadar hakkımı getirmez-sen, bu mal benim olur." Yahut rehin bırakan adam
şöyle der:
"Falan zamana
kadar benden olan alacağını getirmezsem bu rehin senindir." İşte Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yasakladığı rehin çeşidi budur. Uygunsuz
bir şeydir. Eğer malın sahibi vadeden sonra getirirse içindeki ile birlikte o
mal kendisinin olur.[327]
4853- Âişe radiyallahu
anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir yahudiden belirli
bir zamana kadar yiyecek satın aldı .ve demir zırhını ona rehin bıraktı."
[Buhârî, Müslim ve Nesâî][328]
4854- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "İşçinin hakkını teri kurumadan verin!"
[İbn Mâce zayıf bk
senedle. Taberânî, Mu'cemu'l-Ersat'ta aynısını Câbir'den zayıf bir senedle
nakletmiştir.][329]
4855- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Yetim büyüdüm,
yoksul olarak hicret ettim. Ğazvân'ın kızına (Büsre'ye) boğaz tokluğuna ayak
pabucuna bir işçi oldum. (Yolculukta) konakladıklarında onlara odun toplardım;
hayvanlarına bindikleri zaman hayvanlarını şarkı söyleyerek hızlandırırdım.
İslâm dinini bir nizam kılan ve Ebû Hureyre'yi imam yapan Allah'a hamd
olsun!" [İbn Mâce][330]
4856- Urve
el-Bârikî radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana
kendisine bir koyun satın almam için bir dinar verdi, ben o dinara iki koyun
satın aldım, birini sattım diğerini dinar ile birlikte Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'e götürdüm; durumu kendisine anlattığımda şöyle buyurdu:
«Allah pazarlığında
sana bereket versin.»
Urve el-Bârikî ondan
sonra Küfe pazarına
çıkar, orada büyük
kârlar ve kazançlar elde
ederdi. Hattâ Kûfe'nin
en çok mal sahibi olanlarından oldu."
[Ebû Dâvud ve aynı
lafızla Tirmizt][331]
4857- Hakîm
bin Hizam radiyallahu anh'-dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem onu kendisine bir kurban almak için bir dinarla
gönderdi. O gitti o bir dinarı verip bir koç satın aldı, sonra o koçu iki
dinara sattı. Dönüp bir dinara bir koç satın aldı ve sonra o kurbanlık koçla
birlikte bir dinarı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e getirip teslim
etti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem o artan dinarı ona tasadduk edip,
ticareti, bereketli olması için ona dua etti."
[Ebû Dâvud ve Tirmizt][332]
4858- Zeyd
bin Eslem'den, o da babasından:
Ömer'in oğulları
Abdullah ile Ubeydullah Irak ordusunda yola revan oldular ve Basra emîri olan
Ebû Musa'ya uğradılar. Ebû Mûsâ onları karşıladı ve dedi ki:
"Size bir yararım
dokunacağını bilsem, mutlaka yaparım. Evet burada Allah'ın mallarından bir mal
vardır. Onu mü'minlerin emîri-ne gönderecektim, bari onu size önceden vereyim
de, Irak mallarından bir mal alırsınız, Medine'ye gittiğinizde onu satar para
kazanırsınız. Ana parayı mü'minlerin emîrine verirsiniz, kazancı size kâr
kalır.
"Olur, memnun
oluruz" dediler. O da dediğini yaptı. Parayı onlara verdi, mü'minlerin
emîrine de parayı o ikisiyle gönderdiğine dair mektup yazdı.
Medine'ye
geldiklerinde, ellerindeki malı sattılar, para kazandılar. Varıp ana parayı verecekleri
zaman Ömer şöyle sordu:
"Ordunun her
neferine size önceden verdiği para gibi para verdi mi?"
"Hayır"
dediler.
"Tabiî siz
mü'minlerin emîrinin oğulları olduğunuz için verdi değil mi? Haydi ana parayı
da, kân da verin bakalım!" emrini verdi. Abdullah ses çıkarmadı,
Ubeydullah şöyle dedi:
s'Ey mü'minlerin
emîri, bu sana gerekmez; çünkü şayet ana paradan eksik olsaydı ya da anaparayı
tamamen kaybetseydik mutlaka ödeyecektik, değil mi?" Ömer:
"Haydi
ödeyin!" diye tekrarladı, Abdullah sükût etti, Ubeydullah söylediği sözü
tekrar etti. Ömer'in yanında oturanlardan bir adam şu öneride bulundu:
"Sen onu kırâd
(ödünç) yapsan." Bunun üzerine Ömer anaparayı ve kârın yansım aldı, onlar
da diğer yansını aldılar. [Mâlik][333]
4859- Urve
(b. ez-Zübeyr) radiyallahu anh'dan: Ervâ bint Üveys, Saîd bin Zeyd'in kendi
arazisinden bir parça yer aldığını iddia etti. Gelip onu Mervân'a şikâyet etti.
(Davalaştılar) Saîd dedi ki:
"Ben Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem'den bunun hakkındaki hadisi duyduktan sonra o
kadının yerinden bir şey alır mıyım hiç?"
"Ne duydun?"
diye sordu.
"Şöyle
buyurduğunu duydum: «Kim haksız yere başkasının arazisinden bir karış toprak
alırsa, Kıyamet gününde yedi kat yer onun boynuna dolanır»" dedi.
Mervân: "Bundan
sonra senden başka delil istemiyorum" dedi.
Saîd de şöyle beddua
etti: "Allahım! Eğer bu kadın yalan söylüyorsa, gözünü kör et, kabrini de
kendi toprağında kıl!"
Çok geçmeden gözü kör
oldu, gezerken tutunmak için duvarları arar oldu ve şöyle demeye başladı:
"Bana mutlaka
Saîd bin Zeyd'in bedduası tutmuştur." Arazisinde gezerken, orada bulunan
bir çukura düştü ve kabri orası oldu.
[Buhârî ve Müslim][334]
4860- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim haksız yere
bir karış toprak alırsa, Kıyamet gününde yedi kat yere batırılır." [Buhârî][335]
4861- İbn
Mes'ud radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müslümanın
malının haramlığı, kanının haramlığı gibidir."
[Bezzâr ve Ebû Ya'lâ
leyyin bir senedle.][336]
4862- Câbir
radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem ashabı ile birlikte bir kadına uğradı. Onlara bir
toyun Kesip yemeYs. yaptı. Ondan bir lokma alıp ağzına attı, fakat
çiğneyemedi. Dedi ki:
«Bu sahibinin izni olmadan
kesilen bir koyundur.»
Kadın şöyle dedi:
«Ey Allah'ın Resulü!
Biz Muâz ailesiyle böyle şeyleri hesaba katmayız, biz onlardan alırız, onlar da
bizden (sormadan) alırlar»." [Ahmed][337]
4863- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Hayber fetholunduğu zaman, yahudiler Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'den, orada kalıp çalışmalarını ve çıkan hurma ve
ekinin yansının kendilerinde kalmak üzere diğer yansını Peygamber sallallahu
aleyhi ve sel-lem'e vennelerini teklif ettiler. Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem: «Dilediğimiz sürece sizin bu teklifinizi kabul ediyorum» dedi. Böylece
Hayber'in gelirlerinden olan hurma ikiye bölünüyordu. Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem de ondan humus (beşte bir) alıyordu."[338]
4864- Diğer
rivayet: "Hayber'in topraklarını ve hurmalıklarını Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem, yahudilere çıkacak mahsulün yarısını Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'e vermeleri şartıyla çalıştırmak üzere verdi." (Mâlik
hariç. Altı hadis imamı.][339]
4865- Kays
bin Müslim'den, o da Ebû Ca'fer'den:
"Medine'de hicret
edenlerden hiçbir hane yoktur ki, üçte bir, dörtte bir mahsul karşılığında
ziraat yapmak üzere tarla kiralamamış olsunlar. Ali, Saîd bin Mâlik, İbn
Mes'ûd, Ömer bin Abdilazîz, el-Kâsım, Urve, Ebû Bekr'in ailesi, Ömer'in ailesi,
Ali'nin ailesi ve İbn Şîrîn bu şekilde ziraat yapmışlardır.
Abdurrahman bin
el-Esved dedi ki:
«Abdurrahman bin
Yezîd'e ekinde ortak olurdum.»
Hz. Ömer, insanlarla
tohumu kendinden olursa çıkan mahsulün yarısı kendisinin, tohumu onlardan
olursa çıkan mahsulün şu ka-dan kendisinin olmak üzere anlaşma yapıp onları
çalıştırdı." [Buhârî bir bâb başlığında.]
Ben bunu, aslında
yazılı olmadığı için kaynağından (Buhârî'den) yazdım.[340]
4866- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında
ekim arazileri, su kıyılarında yetişen mahsul, tarla sahibinin olmak üzere ve
ne kadar olduğunu bilmediğim bir miktarda saman verilmesi karşılığında
kiralanırdı." [Nesâî][341]
4867- Tavus
radiyallahu anh'dan:
O, topraklaman altın
ve gümüş karşılığında kiralanmasından hoşlanmazdı. Çıkan mahsulün üçte biri
ve dörtte biri karşılığında verilmesinde ise hiçbir sakınca göremezdi. Ona
Mücâhid dedi ki:
"Haydi Râfi' bin
Hadîc'in oğluna git, babasının Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den
rivayet ettiği hadisi dinle!" Onu azarlayarak şöyle dedi:
"Vallahi ben eğer
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bunu yasakladığını bilseydim
yapmazdım. Ne var ki bana bu hususta ondan daha bilgili olan şahıs, İbn Abbâs
rivayet etti. İbn Abbâs dedi ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
«Birinizin kardeşine
toprağını meniha olarak vermesi (kiralaması), onun üzerinden belirli bir haraç
(ücret) almasından daha iyidir»." [Buhârî, Müslim ve Nesâî][342]
4868- Râfi'
bin Hadîc radiyallahu anh'-dan:
"Biz Ensâr'm
ekserisi çiftçi idik, arazimizi şurası kiracının burası bizim diye icara verirdik.
Çoğu kez birinin hissesi mahsul verirdi, diğeri vermezdi. Onun için (Allah
Resulü) bize bunu yasakladı. Ama verik ile (gümüş parayla) yapılan icardan bizi
alıkoymadı."[343]
4869- Onun
rivayetlerindendir: "Altın ve gümüş (paralar)a gelince onlar o zaman
yoktu."[344]
4870- Başka
rivayette: Nâfi' radiyallahu anh'dan:
"İbn Ömer,
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in, Ebû Bekr'in, Ömer'in, Osman 'm
zamanlarında Muâviye'nin hilâfetinin ilk senelerinde tarlalarını kiraya
verirdi. Râfi' bin Hadîc'in, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den bunu
yasaklayan hadisini rivayet ettiğini duyunca, hemen ona gitti, ben de
beraberindeydim, sordu. O da:
«Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem tarlaları kiraya vermeyi yasakladı» deyince, kiralamaktan
vazgeçti, bundan sonra kendisine bu husus sorulunca da şöyle derdi:
«İbn Hadîc, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'in bunu yasakladığını iddia etti»."[345]
4871- Başka
rivayette:
"(Râfi') altın ve
gümüşle kiralamakta bir beis olmadığını söyledi. İnsanlar Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'in zamanında su boyları, ark başları tarla sahibine tahsis
edilmek üzere ve ekinden bir miktarını ona vermek şartıyla icara verirlerdi.
Kimi zaman birine ait olan yer telef olur, öteksi selamette kalırdı (mahsul
verirdi).
Böylece bir taraf
kârlı çıkarken öbür taraf zarar ediyordu. Bundan başka icar usulü de yoktu.
Onun için Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bundan alıkoydu. «Amma
belirli bir şey olup da garantili olursa bir beis yok» derdi."[346]
4872- Bir
başka rivayette: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize yararlı olan şeyden
bizi alıkoydu; ancak Allah ve Resulüne itaat etmek bizim için daha yararlıdır.
Arazileri muhâkale edip, üçte bir, dörtte bir mahsul ya da belirli miktar
yiyecek karşığılında kiraya vermekten nehyetti ve arazi sahibine ya ekmesini
ya da ektirmesini emretti."[347]
4873- Râfi' bunu,
kâh amcası Zü-heyr'den, kâh halasından merfû olarak
nakletmiştir.[348]
4874- Diğer
rivayet, Râfi'den:
O, bir toprağa ekin
ekmiş, orasını sularken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem oradan geçmiş ve
sormuş:
"Ekin kimin,
toprak kimin?"
Cevap vermiş:
"Ekin, benim tohumum ve çalışmamın mahsulüdür. Çıkan mahsulün yansı benim
olacak, diğer yansı ise (arazi sahibi) falan oğullannm olacaktır."
Şöyle buyurdu:
"Faizli iş yaptınız, toprağı geri sahibine ver, sen (çalışmana karşılık)
harcadıklarını ondan al!"[349]
4875- Başka
rivayet: «Ona İbn Ömer dedi ki:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sel-lem'in arazinin kiraya verilmesini yasakladığını
duydun mu?" Râfi' cevap verdi: "Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: «Araziyi herhangi bir şey karşılığında kiraya
vermeyin!»"[350]
4876- Başka
rivayet: Ona (Râfi'e) İmrân bin Süheyl bin Rafi': "Babacığım biz yerimizi
falan kadına iki-yüz dirheme kiraya verdik" dedi.
Şu cevabı verdi:
"Yavrum, bunu
bırak! Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem arazinin kiraya verilmesini
yasakladı."[351]
4877- Başka
rivayette: İbn Ömer, ona dedi ki:
"Ey Hadîc'in
oğlu! Arazinin icara verilmesi hakkında Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem'den yasaklamayı rivayet ediyorsun, öyle mi?"
Râfi' dedi ki:
"Amcamdan duydum, ev halkına, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in
arazinin kiralanmasını yasakladığını anlatıyordu." [Altı hadis imamı.][352]
4878- Urve
radiyallahu anh'dan: Zeyd (b. Sabit) der ki:
"Allah, Râfi' bin
Hadîc'i bağışlasın. Vallahi ben hadisi ondan daha iyi bilirim. Resû-lullah
sallallahu aleyhi ve sellem'e kıyasıya dövüşen Ensâr'dan iki adam geldi. Bunun
üzerine Peyamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
«Madem durumunuz
böyle; öyleyse tarlalarınızı kiralamayın.» Demek ki Râfi' sadece
«Tarlalarınızı kiralamayın!» kısmını duymuş." [Ebû Dâvud ve Nesâî.][353]
4879- İbn
Şihâb radiyallahu anh'dan: "Salim bin Abdillah'a, tarlaları kiraya vermek
hakkında sordum.
«Altın ve gümüşle
kiralamakta herhangi bir sakınca yoktur» diye cevap verdi. Dedim ki:
«Râfi' bin Hadîc'ten
nakledilene acaba ne dersin?»
«Râfi' aşırıya kaçmış;
benim tarlam olsa hemen kiraya veririm»." [Mâlik][354]
4880- Sa'd
bin Ebî Vakkas radiyallahu anh'dan:
Tarla sahipleri
tarlalannı, ekinden çıkan ürün karşılığında kiraya veriyorlardı. Bu hususta
anlaşmazlık çıktı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e, davalannın halli
için başvurdular. Bu sebeple içindeki mahsûl karşılığında kiralamalarını
yasaklayıp şöyle buyurdu: "Altın ve gümüş karşılığında kiralayın!"
[Nesâî ve Ebû Dâvud.][355]
4881- Urve
radiyallahu anh'dan (mürsel olarak):
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim ölü bir
araziyi diriltirse o, onun olur, zulmen başkasının yerine ağaç dikenin bir
hakkı yoktur." [Mâlik, Tirmizî ve Ebû Dâvud.]
Ebû Dâvud şunu ilave
etti: Urve dedi ki:
"Bana bu hadisi
anlatan şunu da anlatmıştır: İki adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e
gelip davalaştılar; biri ötekinin arsasına hurma ağacı dikmiş. Ötekisi de «yer
benimdir» diye iddia edince, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yer
sahibine: «Yer senindir» demiş ötekisine de ağacını onun yerinden söküp
çıkartmasını emretmiş. Ben de şahsen kazma ve baltalarla o hurma ağacının
oradan sökülüp çıkartıldığını gördüm."[356]
4882- Diğer
rivayet:
"Şahitlik ederim
ki Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bu hususta şöyle diyerek
hükmetti:
«Yer Allah'ın yeridir,
kullar da Allah'ın kullarıdır. Öyleyse kim ölü bir yeri ihya ederse onu almaya
o, herkesten daha hak sahibi olur.»
Namazı Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem'den bize nasıl nakletmişlerse bunu da ondan öylece
nakletmişlerdir."[357]
4883- Mu'cemu'l-Evsat
şunu ekledi: Urve dedi ki: "Şehadet ederim ki Âişe bunu bana Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem'den nakletti. Şehadet ederim ki Âişe asla bana yalan
söylemedi."[358]
4884- Saîd
bin Zeyd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sahibinin güçsüz
kalıp bakamadığı ve yok olmaya yüz tutan arazisini kim ihya edip canlandırırsa
o, onun olur." |Rezîn][359]
4885- Câbir
radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim şehirden
uzak olmuş, şehirden dışa bırakılmış bir yeri ihya ederse o, onun olur."
[Ahmed leyyin bir
senedle.][360]
4886- Ümmü
Seleme radiyallahu an-hâ'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Herhangi bir
kimse bir yer ihya edip de susuzluktur ciğeri yanmış biri oradan su içerse,
başıbot gezen hayvan ondan yerse, mutlaka Allah onun karşılığında ona sevap
yazar."
Haberim,
Mıı'cemu'l-Kebîr ve'I-Evsat'ta.][361]
4887- Yezîd
mevlâ'l-Munbe'is'den, o da Zeyd bin Hâlid radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem'e düşürülmüş (buluntu) altın ve gümüşten sordular; şöyle
buyurdu:
"Ağız bağıyla
çıkınını iyice tesbit et, sonra bir sene sahibini ara, ilan et! Eğer çıkmazsa
ileride harcamak için yanında emanet olsun. Eğer sahibi çıkıp gelirse ona
verirsin."
Ona kaybolmuş deve
hakkında da sordular, şu cevabı verdi:
"Senin onunla ne
ilgin vardır? Bırak onu
kendi haline, gezecek
ayakları, su depolayacak midesi vardır; su içer, ot otlar, ağaç yaprakları
yer. Elbet bir gün sahibi onu bulur."
Kaybolmuş koyun
hakkında da sordular, şöyle buyurdu: "Onu al, çünkü o ya senin olur, ya
kardeşinin olur, ya da kurdun olur."[362]
4888- Diğer
rivayet: Zeyd: "O da ilan edilir" dedi.[363]
4889- Diğer
rivayet: Dedi ki: Kayıp develerin hükmüne gelince. (Mübarek) yanakları
kızarıncaya kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öfkelendi ve sorana
şöyle dedi: "Sana ne ondan?" [Nesâîhariç, Altı hadis imamı.[364]
4890- Ubeyy
bin Ka 'b radiyallahu anh 'dan: "İçinde yüz dinar bulunan bir kese buldum,
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip hükmünü sordum; şöyle buyurdu:
«Bir sene sahibini
ara!» Bir sene aradım. bulamadım tekrar geldim yine:
«Bir sene daha ara!»
dedi. Yine bir sene daha sahibini sordum, soruşturdum; bulamadım, yine geldim,
Şöyle buyurdu:
«Sayısını, kabını ve
bağını iyi ezberle sahibi çıkıp gelirse verirsin, gelmezse ondan
faydalanırsın» " fBuhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve uzun bir metinle Tirmizî.][365]
4891- Amr
bin Şuayb'dan, o da babasından, o da dedesi radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e (dalında) asılı olan meyve hakkında sordular;
şöyle buyurdu:
«İhtiyacı olan kimse
kucağına doldurmak-sızın ondan alıp yerse bir şey lazım gelmez. Eğer (eteğinde)
ondan alıp götürürse ne kadar almış ise aldığının iki misli sahibine öder ve
ceza da görür. Meyveler kurutulmak üzere yığın yapıldıktan sonra her kim ondan
çalarsa ve çaldığı şey bir kalkan değerinde olursa eli kesilir. Bu değerden az
ise çaldığı kadar öder ve ayrıca ceza da görür.»
Kayıp deve ve koyun
hakkında da sordular. Yukardaki gibi zikretti.
Düşürülmüş eşyadan da
sordular, şöyle buyurdu:
«Eğer işlek yolda ve
insanların çokça bulunduğu köyde bulunmuş ise bir sene sahibini araştır.
Sahibi gelirse verirsin, gelmezse o senin olur. Eğer harabede bulduysan, onda
ve rikâzda (definelerde) humus (beşte bir vergi) vardır»." [Ebû Dâvud ve
aynı lafızla Nesâî.][366]
4892- Sehl
bin Sa'd radiyallahu anh'dan: "Hz. Ali, Fâtıma'nın yanına girdi; Hasan üe
Hüseyin ağlıyordu.
«Neden ağlıyorsunuz?»
diye sorunca, Fatıma:
«Açlıktan ağlıyorlar»
diye cevap verdi.
Ali çıktı, çarşıda bir
dinar buldu, gelip Fâ-tıma'ya bildirince, Fâtıma ona:
«Haydi falan yahudiye
git de bu dinarla bize un al!» Hemen yahudiye gidip onunla un aldı. Yahudi ona
sordu:
«Sen, hani Peygamber
olduğunu iddia eden o adamın damadı mısın?»
«Evet» dedi. Bunun
üzerine Yahudi dedi ki-
«Al dinarını, una para
istemez.»
Ali, gelip durumu
Fâtıma'ya bildirdi.
«Öyleyse haydi bu
dinarla falan kasaba git de biraz et al!» dedi, dinan bir dirheme rehin bırakıp
et aldı. Hemen hamur yoğurdu, etli ekmeği pişirdi. Allah Resulüne haber verdi;
o da geldi. Fâtıma dedi ki:
«Bu yemeğin durumunu
sana anlatacağım, eğer hefâl görürsen biz yeriz, sen de bizimle beraber
yersin. Şöyle şöyle oldu...» Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
«Bismillah deyin ve
yiyin» buyurdu. Yediler, daha sofradan kalkmadan bir köle çıka-geldi. Allah ve
İslâm'a and vererek seslendi:
«Dinar bulan var
mıdır?» Bunun üzerine şöyle buyurdu:
«Haydi köleyi çağırın
gelsin"; geldi. Adam:
«Çarşıda bir dinar
düşürdüm» dedi. Peygamber dedi ki:
«Ey Ali! Haydi kasaba
git ve de ki: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem dinarı geri istiyor, ve
dirhem benim borcumdur» dedi. Kasap da hemen onunla dinan geri gönderdi ve
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem dinarı alıp esas sahibi olan köleye
verdi. [Ebû Dâvud][367]
4893- Iyâd
bin Hımâr radiyallahu anh'-dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim bir yitik
bulursa bir ya da birkaç adil şahit tutsun, gizlemesin, kaybetmesin. Eğer
sahibini bulursa ona verir, bulamazsa o (yitik), Allah'ın dilediğine verdiği
bir malıdır." [Ebû Dâvud][368]
4894- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: kaybolmuş deveyi saklayan hakkında şöyle buyurdu:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
"O deveyi, yanına
başka bir deve de katarak Öder." [Ebû Dâvud][369]
4895- el-
Mûnzir bin Cerîr radiyallahu anh'dan:
"Bevâzîc'de
Cerîr'le beraberdim. Çoban sığırlarla geldi, içlerinde onlardan olmayan bir
sığır vardı. Cerîr ona:
«Bu nedir?» diye
sorunca, şöyle dedi: «Kimin olduğunu bilmiyoruz, sığırlara katıldı.» Cerîr:
«Onu onların arasından
çıkarın! Çünkü ben Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle
buyurduğunu duydum: Kaybolmuş hayvanı ancak sapıtmış kişi barındırır» diye
emretti." [Ebû Dâvud][370]
4896- Abdullah
bin Şıhhîr radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müslümanın
yitiği ateş yanığıdır." [İbn Mâce][371]
4897- Sabit
bin ed-Dahhâk radiyallahu anh'dan:
O, Harre'de kayıp bir
deve buldu. Onu bağladı, sonra Ömer'e durumu anlatınca Ömer üç kerre ilan edip
sahibini aramasını söyledi.
"İşlerimle meşgul
olmaktan beni alıkoyuyor" deyince, Ömer:
"Öyleyse onu
bulduğun yerde salıver!" dedi. [Muvatta'][372]
4898- Mâlik
radiyallahu anh'dan:
O, İbn Şihâb'ın şöyle
dediğini duymuş: "Ömer'in zamanında yitik develer başıboş gezerlerdi.
Dolaşmakta iken doğurur, kimse de ona el süremezdi. Osman halife olduktan
sonra, sahibinin araştırılmasını, bulunmadığı takdirde satılmasını
emrederdi."[373]
4899- Câbir
radiyallahu anh'dan, derdi ki: "Kayıp baston, kamçı, ip ve benzeri (buluntu) şeylerde bize Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ruhsat verdi. Böylece onları bulduğumuzda alıp faydalanabilirdik."[374]
4900- Amir
eş-Şa'bî'den, mürsel olarak: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sahibi
beslemekten ve bağlamaktan aciz kalıp da başı boş bıraktığı hayvanı, kim alıp
bakarsa ve beslerse artık onun olur." [İkisi de Ebû Davud'a aittir.][375]
4901-
Abdurrahman bin Osman et-Teymî radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, hacının düşürdüğü şeyi alıp kullanmaktan alıkoymuştur."
Müslim ve Ebû Dâvud.
(Ebû Dâvud) Şunu da eklemiştir: "İbn Vehb, hacının düşürdüğü şey
hakkında dedi ki: «Sahibi onu buluncaya dek bulan onu bırakır almaz»."[376]
4902- İbn
Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "O, (700 dirheme) bir cariye satın aldı, (borcunu
ödemeden kaybettiği) sahibini aradı. Tam bir sene sahibi bulunamadı. Sahibinin
namına sadaka olarak:
«Allahım! Falanın
namına benden bunu kabul et!» diyerek bir ve iki dirhem verirdi ve ayrıca şöyle
derdi:
«Şayet sahibi çıkarsa
hem benim menfaatime olur, hem de benim zararıma.» Sonra şöyle derdi:
«Siz de sahibini
bulamadığınız yitik hakkında böyle yapın!»" İbn Abbâs'dan benzeri
nakledilmiştir. [Buhârî][377]
4903- Ebû
Amr eş-Şeybânî radiyallahu anh'dan:
Yemen kaçaklarından
olan birkaç köle ile İbn Mes'ûd'a geldim; şöyle dedi: "Ücret ve ganimet
gerekir." Dedim ki: "Ücreti biliyoruz, ganimet nedir?"
"Ganimet, bunlar için adam başına kırk dirhem (vereceksin)."
[Taberânî,
Mu'cemu'I-Kebfr'ds; isnadında Ebû Re-bâh adlı râvi vardır.][378]
[1] Râvilerinden Muh. b. Ebân el-Cu'fî zayıf bir râvidir
(Mecma' X, 293).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/309.
[2] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/309.
[3] Heysemî'ye göre Ebû Ya'lâ'nın ricali güvenilir kimselerdir,
ayrıca bazıları hakkında ihtilâf mevcuttur (Mecma^, 293).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/309.
[4] Bu hadis, Eyyûb b. Süveyd ani's-Sevrî tarikiyle gelmiştir.
Eyyûb "müstakim" bir râvidir. Heysemî, râvilerinden İbrahim b. Halef
er-Remlî'yi tanımadığını, diğer râ-vilerinin ise Sahih ricalinden olduğunu
söylemiştir (Mecma' X, 293).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/309.
[5] Bu hadisi Buhârî (îmân 39,1, 19; büyü' 2, III, 4), Müslim
(müsâkât 107. s. 1219-20), Ebû Dâvud (no. 3329-30), Tirmizî (no. 1205), Nesâî
(büyü' 2, VII, 241) ve İbn Mâce (no. 3984), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân b. Besîr
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/309.
[6] Bu hadisi Ahmed (IV, 227), İbn Mehdî an Muâviye b.
Salih an Ebî Abdirrahman es-Sülemi an Vâbisa senedi ile tahrîc etti.
Bunu Taberânî de tahrîc etmiştir. Heysemî, isnadının güvenilir
râvilerden oluştuğunu söylemiştir (Mecma' X, 294).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.
[7] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.
[8] Bu hadis-i mevkufu Buhârî (buyu '15/1,111,8), İsmaîl
b. Abdillah an İbn Vehb Yûnus ani'z-Zührî an Urve an Âise an ebthî senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.
[9] Bu hadisi Buhârî (buyu' 7, III, 6; 23, III, 11) ve
Nesâî (buyu' 2/2, VII, 243), İbn ebîZi'b ani'l-Makburî an Ebî Hureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.
[10] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/310.
[11] Bu hadisi Müslim (zekât no. 65, s. 703) ve Tırmizî
(no. 2989), Fudayl b. Merzûk an Adi b. Sabit an Ebî Hazım an Ebî Hüreyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.
[12] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3528-29), Tirmizî (no. 1358),
Nesâî (buyu' 1, VII, 249) ve İbn Mâce (no. 2137, 2290), Umâre b. Umeyr an
ammetihî un Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/310.
[13] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3528-29), Tirmizî (no. 1358),
Nesâî (buyu' 1, VII, 249) ve İbn Mâce (no. 2137, 2290), Umâre b. Umeyr an
ammetihî un Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.
[14] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1686), Muh. b. Sevvâr an
Ab-disselâm b. Harb an Yûnus b. Ubeyd an Ziyâd b. Cübeyr an Sa'd senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.
[15] Bu mevkufu Mâlik (sıfatu'n-Nebî no. 33, s. 934), an
Yahya b. Saîd ani'l-Kâsım an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.
[16] Bu hadisi Dârimî (II, 88), Ya'lâ ani'l-A'meş an Ya'kûb
b. Yahya an Dırâr senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.
[17] Bu muallak rivayeti Buhârî (icâre 16, III, 53), irâd
etmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.
[18] Heysemî'ye göre Taberânî, bunu Yahya b. Abdilazîz
ani'l-Velîd b. Müslim tarikiyle tahrîc etti. Yahya'nın, zayıf râviler arasında
ismi geçmemektedir. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' IV, 95).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.
[19] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2945), Mûsâ b. Mervân
ani'l-Muâfî ani' l-Evzâî ani' I-Hâris b. Yezîd an Cübeyr b. Nüfeyr
ani'l-Müstevrid senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.
[20] Bu mevkufu Buhârî (buyu' 15, III, 8), İsmaîl b.
Abdillah an İbn Vehb an Yûnus ani'z-Zührî an Urve an Âişe an Ebî Beler senedi
ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311.
[21] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3062-3), el-Hüseyn b. Muh. an
Ebî Üveys an Kesîr b. Abdillah asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Kesîr'in rivayetleri çoğunluğa göre zayıftır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/311-312.
[22] Bu rivayeti Mâlik (zekât no. 8, s. 248-9), an Rabfa b.
e. Abdirrahman an gayri vâhid senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312.
[23] Lafızlan Ebû Davud'a aittir. Bunu Ebû Dâvud (no.
3064-6), Tirmizî (no. 1380) ve İbn Mâce (no. 2475), ayrı tariklerden olmak
üzere Ebyad'dan tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "garîb"
hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312.
[24] Lafızlan Ebû Davud'a aittir. Bunu Ebû Dâvud (no.
3064-6), Tirmizî (no. 1380) ve İbn Mâce (no. 2475), ayrı tariklerden olmak
üzere Ebyad'dan tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "garîb"
hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312.
[25] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3070), Abdullah b. Hassan
el-Anberîan Safiyye ve Dihye binti Uleybe an Kayle senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312.
[26] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3068), Sül. b. Dâvud
el-Meh-rî an İbn vehb an Sebre b. Abdilazîz b. er-Rebî' senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/312-313.
[27] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3072), Ah. b. Hanbel an
Hummâd b. Hâlid an Abdillah b. Ömer an Nâfı' an İbn Ömer senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[28] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3477), Harîz b. Osman an
Habbân b. Zeyd Ebî Hidâş an raculin asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[29] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2472), Abdullah b. Saîd an Abdillah
b. Hirâş b. Havşeb ani'1-Avvâm b. Havseb an Mü-câhid an İbn Abbâs senedi ile
tahrîc etti.
İbn Hirâş sebebiyle isnadı zayıftır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[30] Bu hadisi Buhârî (buyu1, 39, III, 16; icâre 18, III,
54) ve Ebû Dâvud (no. 3423), Hâlid an İkrime an İbn Abbâs'a&Vı senedi ile
(no. 4553); Buhârî (icâre 18, III, 54) ve Müslim (müsâkât no. 65), Vüheyb on
İbn Tavus an ebîhîah İbn Abbâs asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 66), Abdürrezzâk an Ma'mer an Âsim ani's-Şa'bi an İbn Abbâs
asl-ı senedi ile (no. 4554) tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[31] Bu hadisi Buhârî (buyu1, 39, III, 16; icâre 18, III,
54) ve Ebû Dâvud (no. 3423), Hâlid an İkrime an İbn Abbâs'a&Vı senedi ile
(no. 4553); Buhârî (icâre 18, III, 54) ve Müslim (müsâkât no. 65), Vüheyb on
İbn Tavus an ebîhîah İbn Abbâs asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 66), Abdürrezzâk an Ma'mer an Âsim ani's-Şa'bi an İbn Abbâs
asl-ı senedi ile (no. 4554) tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[32] Bu hadisi Mâlik (buyu' 68, s. 656), Buhârî (buyu' 113,
III, 43; icâre 20, III, 54; talâk 51/1, VI, 188; tıb 46/4, VII, 28), Müslim
(müsâkât 39, s. 1198-9), Ebû Dâvud (no. 4381), Tirmizî (no. 1276), Nesâî (buyu1
91, VII, 309) ve İbn Mâce (no. 2159), ez-Zührî an Ebî Bekr b. Abdirrahman b.
el-Hâris an Ebî Mes'ûd el-Ensârî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[33] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3479) ve Tirmizî (no. 1279),
el-A'mes an EbîSüfyân an Câbir asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3480), Tirmizî
(no. 1280) ve İbn Mâce (no. 3250), Ömer b. Zeyd es-San'ânî an Ebî'z-Zübeyr an
Câbir asl-ı senedi ile;
Müslim (müsâkât no. 42,
s. 1299), Ma'kil an Ebî'z-Zübeyr an Câbir tarikiyle;
Nesâî (buyu' 92, VII, 309), Hammâd b. Seleme an Ebî'z-Zübeyr an Câbir
tarikiyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[34] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3479) ve Tirmizî (no. 1279),
el-A'mes an EbîSüfyân an Câbir asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3480), Tirmizî
(no. 1280) ve İbn Mâce (no. 3250), Ömer b. Zeyd es-San'ânî an Ebî'z-Zübeyr an
Câbir asl-ı senedi ile;
Müslim (müsâkât no. 42,
s. 1299), Ma'kil an Ebî'z-Zübeyr an Câbir tarikiyle;
Nesâî (buyu' 92, VII, 309), Hammâd b. Seleme an Ebî'z-Zübeyr an Câbir
tarikiyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[35] Bu hadisi Mâlik (istîzân no. 28, s. 970), Ebû Dâvud
(no. 3422), Tirmizî (no. 1277) ve İbn Mâce (no. 2166), Mâlik ani'z-Zührî an
İbn Muhayyisa an ebîht asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî, isnadı hakkında sahîh hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[36] Bu hadisi Tirmizî (no. 1274) ve Nesâî (buyu1 94/3,
VII, 310), Yahya b. Âdem an İbrahim b. Humeyd an Hisâm b. Urve an Muh. b.
İbrâhîm b. el-Hâris an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre isnadı hasen garîbtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/313.
[37] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2783), Ca'fer b. Müsâfir an
ibn ebî Füdeyk ani'z-Zem'î ani'z-Zübeyr b. Osman b. Abdillah b. Sürâka an Muh.
b. Abdirrahman b. Sevbân an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[38] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 2784), el-Ka'nebî an Abdilazîz
b. Muh. an Şerîk an Atâ b. Yesâr senedi ile mürsel olarak tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[39] Bu hadisi Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 26, IV, 236), İsmaîl
an ahîhî an Sül. b. Bilâl an Yahya b. Saîd an Abdirrahman b. el-Kâsım b. Muh.
an ebîhî Âise senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[40] Başında bir kıssa yer alan bu hadisi Ebû Dâvud (no.
3430), Mûsâ b. İsmaîl an Hammâd b. Seleme an Muh. b. İshâk ani'1-Alâ b.
Abdirrahman an EbîMâcide an Ömer senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[41] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2152), Amr b. Râfi' an Ömer b.
Harun an Hemmâm an Ferkad es-Sebehî an Yezîd b.Abdillah b. eş-Şihhîr an Ebî
Hureyre senedi ile tahrîc etti. Ferkad ve Ömer zayıf râvilerdir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[42] Zekât toplayan memurun, normal zekât miktarını tahsil
ettikten sonra aldığı fazla paraya meks denilmiştir.
Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2937), en-Nüfeyltan Muh. b. Seleme an Ibn Ishâk
an Yezîd b. e. Habtb an Abdirrah-man b. Şemmâse an Ukbe senedi ile tahrîc etti.
Bu hadisi Ahmed ve Müstedrek'inde el-Hâkim de rivayet ettiler. İbn İshâk'ın
hadisleri ortadadır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[43] Râvilerinden birisi Câbir el-Cu'tî olup hakkında olumsuz
hükümler mevcut, olmakla birlikte onu Şu'be ve Sevrî gibi imamlar tevsik
etmişlerdir (Mecma' III, 89).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[44] Ahmed'in isnadı şöyledir: (IV, 141) Yezîd b. Harun
ani'l-Mes'ûdîan Vâil e. Bekr an Ibâye b. Rifâ'a b. Rafı' an ceddihi Râfi.
Heysemî'ye göre Mes'ûdî dışındaki râvileri Sahîh ricâ-lindendir. Mes'ûdî
ise hakkında ihtilâf olan bir râvidir (Mecma' IV, 60).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[45] Râvilerinden Âsim b. Ubeydillah zayıf bir râvidir (Mecma'
IV, 62).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[46] Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma'
IV, 63).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/314.
[47] Heysemî râvileri arasında tanımadığı kimselerin bulunduğunu
söylemiştir (Mecma' IV, 63).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.
[48] Bu hadisi Müslim (fadâil no. 169, s. 1847), Heddâb b.
Hâlid an Hammâd b. Seleme an Sabit an Ebî Râfi' an Ebî Hureyre senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.
[49] Bu hadisi Ahmed (IV, 197, 202), Mûsâ b. Alîb. Rebâh an
ebîhîAmr b. el-Âs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Bunu Ebû Ya'lâ ve M.
el-Evsat'ta Taberânî de tahrîc etmiştir. Râvileri Sahîh ricâlindendir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.
[50] Râvilerinden Ahmed b. Muh. b. Mâlik b. Enes zayıf bir
râvidir (Mecma' IV, 65).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.
[51] Sabîh an İbn Ömer tarikiyle gelmiştir. Heysemî, Sabîh
hakkında bilgi edinemediğini söylemiştir (Mecma' IV, 67).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.
[52] Râvilerinden es-Salt b. el-Haccâc zayıftır (Mecma' IV, 67).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.
[53] Râvilerinden Ebû Süfyân el-Enmârî zayıftır (Mecma' IV,
67).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.
[54] Bu hadisi Buhârî (el-Hars ve'1-Müzâra'a 1, III, 66),
Müslim (müsâkât no. 12, s. 1189) ve Tirmizî (no. 1382), Ebû Avâne an Katâde an
Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315.
[55] Bu hadisi Müslim (fadâil no. 140, s. 1835), en-Nadr b.
Muh. an iklime b. Ammâr an Ehtn-Nernşî an Râfi' h. Hadk asl-ı senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/315-316.
[56] Bu hadisi Müslim (fadâil no. 141, s. 1836), Esved b.
Amir an Hammâd b. Seleme an Hisâm b. Urve an ebîhî an Âise asl-ı senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.
[57] Bu hadisin râvilerinden Muh. b. Cami' el-Attâr zayıf
bir râvidir (Mecma' IV, 69).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.
[58] Heysemî, râvileri arasında tanımadığı kimselerin bulunduğunu
söylemiştir (Mecma' IV, 69).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.
[59] Bu hadisi Tirmizî (no. 2482), Muh. b. Humeyd er-Râzî
an Zâfir b. Siil. an Isrâîl an Şebîb b. Beşîr an Enes senedi ile tahrîc etti
ve isnadı hakkında "garîb" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.
[60] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 5237), Ahmed b. Yûnus an
Züheyr an Osman b. Hakîm an İbr. b. Muh. b. Hâtib an Ebî Talha an Enes
senediyle tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.
[61] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 5235-6), Tirmizî (no. 2336)
ve İbn Mâce (no. 4160), el-A'mes an Ebfs-Sefer an İbn Amr asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/316.
[62] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3633), Tirmizî (no. 1356) ve
İbn Mâce (no. 2338), Katâde an Besîr b. Ka'b an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;
Buhârî (mazâlim 29,
III, 106-7), Mûsâ b. İsmaîl an Ce-rîr b. Hazım ani' z-Zübeyr b. Hırrît an
İklime an Ebî Hureyre senedi ile;
Müslim (müsâkât no. 143, s. 1232), Fudayl b. Hüseyn an Abdilazîz b.
el-Muhtâr an Hâlid el-Hazzâ' an Yûsuf b. Abdillah an ebîhî an Ebî Hureyre
senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.
[63] Râvilerinden el-Müseyyeb b. Vâdıh'ı Nesâî tevsîk etti,
diğerleri ise onu zayıf addettiler (Mecma' IV, 70).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.
[64] Ahmed'in (III, 438) isnadı şöyledir: Hasan an İbn
Le-hVa an Zebbân an Sehl b. Muâz an ebîhî. Zebbân hakkında ihtilâf olan bir
râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.
[65] Bu hadisi Ahmed (1,190), Ebû Saîdan Kays b. er-RebV an
Abdilmelik b. Umeyr an Amr b. Hureys senedi ile tahrîc etti.
Kays, hakkında ihtilâf olan bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.
[66] Bu hadisi Ahmed (IV, 445), Abdüssamed an Muh. b.
ebi'l-Melîh el-Hüzelî an raculin mine'l-Huyy an İmrân senedi ile küçük bir
kıssa ile tahrîc etti.
Görüldüğü gibi kimliği mechûl bir râvi mevcuttur.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.
[67] Râvilerinden Bakiyye b. el-Velîd'in hadisleri hasen
mertebesindedir (Mecma' IV, 72).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.
[68] Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' IV, 72).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.
[69] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2148), Muh. b. Yahya an Ebî
Âsim an ebîhî ani'z-Zübeyr b. Ubeyd an Nâfı' senedi ile tahrîc etti.
Ebû Âsım'ın babası hadiste zayıftır. Zübeyr b. Ubeyd hakkında ise Zehebî
"mechûl" demiştir. Buna karşılık her ikisini de İbn Hibbân güvenilir
râviler arasında zikretmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/317.
[70] Bu hadisi Tirmizî (no. 1209), es-Sevrî an Ebî Hamza
ani'l-Hasan an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Ebû Hamza, Abdullah b.
Câbir adlı Basra'lı bir râvidir. Tirmizî'ye göre isnadı hasendir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[71] Bu hadisi Tirmizî (no. 1210) ve İbn Mâce (no. 2146),
Abdullah b. Osman b. Huseym an İsmaîl b. Ubeyd b. Rifa'a an ebîhî an ceddihî
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. İsnadı Tirmizî'ye göre sahîhtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[72] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3326-7), Tirmizî (no. 1208)
ve Nesâî (eymân 7, VII, 15), Ebû Vâil an Kays asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[73] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3326-7), Tirmizî (no. 1208)
ve Nesâî (eymân 7, VII, 15), Ebû Vâil an Kays asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre isnadı sahîhtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[74] Bu hadisi Buhârî (buyu" 26, III, 12), Müslim (müsâkât
no. 131, s. 1228), Ebû Dâvud (no. 3335) ve Nesâî (buyu' 5, VII, 246), Yûnus
ani'z-Zührî an Saîd an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[75] Bu hadisi Buhârî (buyu" 26, III, 12), Müslim (müsâkât
no. 131, s. 1228), Ebû Dâvud (no. 3335) ve Nesâî (buyu' 5, VII, 246), Yûnus
ani'z-Zührî an Saîd an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[76] Bu hadisi Buhârî (buyu' 16, III, 9) ve Tirmizî (no.
1320), Muh. b. el-Münkedir an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[77] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3340) ve Nesâî (buyu' 54,
VII, 284), es-Sevrî an Hanzale an Tavus an Ibn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[78] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3340) ve Nesâî (buyu' 54,
VII, 284), es-Sevrî an Hanzale an Tavus an Ibn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[79] Bu hadisi Buhârî (buyu' 52, III, 22), İbrahim b. Mûsâ
ani'l-Velîd an Sevr an Hâlid b. Ma'dân ani'I-Mikdâm b. Ma'dî senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/318.
[80] Bu hadisi Tirmizî (no. 1217), Saîd b. Ya'kûb an Hâlid
b. Abdillah el-Vâsitî an Hüseyn b. Kays un iklime an Ibn Abbâs senedi ile
tahrîc etti ve tbn Abbâs'ın sözü olmasının daha sahîh olduğunu söyledi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.
[81] Bu hadisi Buhârî (buyu' 51, III, 21), muallak olarak
senedsiz irâd etmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.
[82] Bu hadisi Müslim (fadâilu's-sahâbe no. 100, s. 1906),
el-Mu'lemir b. Süleyman an ebîhlan Ebt Osman an Sel-mân asl-ı senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.
[83] Bu hadisi Tirmizî (no. 487), Abbâs el-Anberî an İbn
Mehdi an Mâlik ani'l-Alâ b. Abdirrahman b. Ya'kûb an ebfhî an ceddihî an Ömer
b. el-Hattâb senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen garîb"
hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.
[84] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/319.
[85] Bu hadisi Ahmed (III, 243) ve Ebû Ya'lâ, Câbir b.
Yezîd ani'r-Rebi' b. Enes an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Câbir,
meşhur el-Cu'fî değildir. Ancak Heysemî buradaki Câbir hakkında bilgi
edinemediğini söylemektedir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/319.
[86] Bu hadisi Buhârî (buyu' 112, III, 43), Müslim (musâkât
no. 71, s. 1207), Ebû Dâvud (no. 3486), Tirmizî (no. 1297), Nesâî (buyu' 93,
VI, 309-10) ve İbn Mâce (no. 2167), Yezîd b. e. Habîb an Atâ b. e. Rebâh an
Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/320.
[87] Bu hadisi Müslim (müsâkât no. 68, s. 1206), Mâlik
(eş-ribe no. 12, s. 846) ve Nesâî (buyu 90, VII, 307-8), Zeyd b. Eşlem an
Abdirrahman b. Va'le an Ibn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/320.
[88] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 3488), Müsedded an Bişr b.
el-Mufaddal ve Hâlid b. Abdillah an Hâlid el-Hazıâ' an Bereke EbV I-Velîd an
İbn Abbâs senedi ile daha uzun bir metinle tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/320.
[89] Lafız Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Ebû Dâvud (no.
3675), Züheyr b. Harb an Vekf ani's-Sevrî ani's-Siiddî an Ebt Hureyre an Enes
senedi ile;
Tirmizî ise (no. 1293),
Humeydb. Mes'ade ani'l-Mu'te-mir b. Sül. an Leys an Yahya b. Abbâd an Enes an
Ebt Talha senedi ile tahrîc etti.
İlk tariki Tirmizî, daha sahîh bulmaktadır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/320.
[90] Bu hadisi Mâlik (buyu' 40, 42, s. 640), Buhârî (buyu'
49/6, III, 20; 51/1, III, 21; 55/2, III, 23), Müslim (buyu32-5, s. 1160), Ebû
Dâvud (no. 3492-3), Tirmizî (no. "9'1292) ve Nesâî (buyu 55/1, VII, 285;
57/1-3, VII, 287), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Mâlik (buyu' 41, s.
640), Buhârî (buyu154/3, III, 21-2),
Müslim (buyu' no. 36, s. 1161) ve Nesâî (buyu1 55/2, VII, 285), Abdullah
b. Dînâr an İbn Ömer asl-ı senedi ile; Buhârî (54/1, III, 22; 56/1, III, 23),
Müslim (no. 37-8, s. 1161) ve Nesâî (57/4, VII, 287), ez-Zührt an Salim an
ebfhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/320.
[91] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3503), Tirmizî (no. 1232),
Nesâî (buyu170, VII, 289) ve İbn Mâce (no. 2187), Yusuf b. Mâhek an Hakîm
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/321.
[92] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2602), Abdürrezzâk (no.
14211,14318), Şafiî (Ümm III, 60; VII, 226), Ahmed (I, 215,221,270,285), Buhârî
(buyu155, III, 23), Müslim (buyu' 29, s. 1159), Ebû Dâvud (no. 3497), Tirmizî
(no. 1291), Nesâî (buyu155/3, VII, 285), Taberânî (M. el-Ke-bîr no. 10870-8) ve
İbn Hibbân (no. 4959,4667), Amr b. Dînâr an Tavus an İbn Abbâs asl-ı senedi
ile; Ahmed (I, 356, 368), Müslim (buyu' no. 30-1, s. 1160), Ebû Dâvud (no.
3496), Nesâî (buyu155/3,5-6, VII, 285) ve Taberânî (no. 10915), Abdullah b.
Tavus an ebîhî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/321.
[93] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2602), Abdürrezzâk (no.
14211,14318), Şafiî (Ümm III, 60; VII, 226), Ahmed (I, 215,221,270,285), Buhârî
(buyu155, III, 23), Müslim (buyu' 29, s. 1159), Ebû Dâvud (no. 3497), Tirmizî
(no. 1291), Nesâî (buyu155/3, VII, 285), Taberânî (M. el-Ke-bîr no. 10870-8) ve
İbn Hibbân (no. 4959,4667), Amr b. Dînâr an Tavus an İbn Abbâs asl-ı senedi
ile; Ahmed (I, 356, 368), Müslim (buyu' no. 30-1, s. 1160), Ebû Dâvud (no.
3496), Nesâî (buyu155/3,5-6, VII, 285) ve Taberânî (no. 10915), Abdullah b.
Tavus an ebîhî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/321.
[94] Bu hadis-i mevkufu Mâlik (buyu' 70, s. 659), an Yahya
b. Saîd ani'l-Kâsım an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/321.
[95] Muvattâ, buyu' 44, s. 641. Müslim, bunu (buyu' no. 40,
s. 1162), İshâk b. İbr. an Abdillah b. el-Harîs ani'd-Dahhâk b. Osman an Bükeyr
b. el-Esacc an Süleyman h. Yesâr an Ebî Hureyre senedi ile
"vasletmiştir".
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/321.
[96] Bu hadisi Buhârî (buyu' 47, III, 19; hibe 25/2, III,
140), Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dînâr an Ibn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/321-322.
[97] Bu hadisi Mâlik (buyu 10, s. 618), Buhârî (buyu' 85/3,
III, 34), Müslim (buyu' 49-51, s. 1165)-6), Ebû Dâvud (no. 3361), Nesâî (buyu'
28/1, VII, 262) ve İbn Mâce (no. 2214), Nâfi' an Ibn Ömer asl-ı senedi ile;
Buhârî buyu' 82/1, III, 31), Müslim (buyu' 57, s. 1167; 59, s. 1168) ve Nesâî
(buyu' 28/2, VII, 262), ez-Zührîan Salim an ebîhî asl-ı senedi ile; Nesâî
(buyu' 28/4, VII, 263), Hanzale an Tavus an İbn Ömer tarikiyle Buhârî (selem
4/1-2, III, 45), Amr b. Dînâr an Ebî'l- Bahterî an İbn Ömer tarikiyle; Müslim
(buyu' no. 52, s. 1166), Abdullah b. Dînâr an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/322.
[98] Bu hadisi Mâlik (buyu1 11, s. 618), Buhârî (buyu' 87,
III, 34), Müslim (müsâkât no. 15-16, s. 1190), Ebû Dâvud (no. 3367) ve İbn
Mâce (no. 2284), Humeyd et-Ta-vil an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/322.
[99] Bu hadisi Buhârî (buyu1 85/1, III, 33) ve Ebû Dâvud
(no. 3372), Ebû'z-Zinâd an Urve an Sehl b. e. Hasme an Zeyd asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/322.
[100] Bu hadisi Ahmed (I, 341), Buhârî (selem 3, III, 45),
Müslim (buyu' no. 55, s. 1167), Taberânî (no. 12688) ve Beyhakî (V, 301), Şu'be
an Amr b. Murre an Ebî'l-Bah-terî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/322.
[101] Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma'
IV, 102).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/322.
[102] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3371), Tirmizî (no. 1228) ve
İbn Mâce (no. 2217), Hammâd b. Seleme an Humeyd an Enes asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/322.
[103] Bu mevkufu Mâlik (buyu1 no. 13, s. 619), Ebû'z-Zinâd
an Hârice b. Zeyd b. Sabit an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/322.
[104] Bu hadisi Mâlik (buyu' 23, s. 624), Buhârî (buyu'
75/1-2, IH, 29-30), Müslim (buyu1 no. 74, s. 1171), Ebû Dâvud (no. 3361),
Tirmizî (no. 1300) ve Nesâî (buyu' 13, VII, 266), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/323.
[105] Bu hadisi Mâlik (buyu' 23, s. 624), Buhârî (buyu'
75/1-2, IH, 29-30), Müslim (buyu1 no. 74, s. 1171), Ebû Dâvud (no. 3361),
Tirmizî (no. 1300) ve Nesâî (buyu' 13, VII, 266), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/323.
[106] İlk iki lafız Müslim'in, sonuncusu ise Nesâî'nindir.
Bu hadisi Buhârî (şürb 17/3, III, 81), Müslim (buyu 81-82, s. 1174), Ebû Dâvud
(no. 3373) ve Nesâî (buyu' 39/2, VII, 270), İbn Cüreyc an Atâ an Câbir asl-ı
senedi ile; Müslim (no. 83, s. 1175), Zeyd b. e. Üneyse an Ebfl-Velîd el-Mekkt
an Câbîr tarikiyle; Ebû Dâvud (no. 3374), Humeyd el-A'rec an Siil. b. Atîk an
Câbir tarikiyle; Müslim (no. 54, s. 1167), Zekeriyyâ b. Ishâk an Amr b. Dînâr
an Câbir tarikiyle; Müslim (no. 86, s. 1176) ve Tirmizî (no. 1290), Atâ b. e.
Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (no. 85, s. 1175) ve Ebû Dâvud (no.
3375), Ey-yûb an Ebî'z-Zübeyr ve Saîd b. Mînâ an Câbir asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 84, s. 1176), Süleym b. Hayyân an Saîd b. Mînâ an Câbir tarikiyle
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/323.
[107] İlk iki lafız Müslim'in, sonuncusu ise Nesâî'nindir.
Bu hadisi Buhârî (şürb 17/3, III, 81), Müslim (buyu 81-82, s. 1174), Ebû Dâvud
(no. 3373) ve Nesâî (buyu' 39/2, VII, 270), İbn Cüreyc an Atâ an Câbir asl-ı
senedi ile; Müslim (no. 83, s. 1175), Zeyd b. e. Üneyse an Ebfl-Velîd el-Mekkt
an Câbîr tarikiyle; Ebû Dâvud (no. 3374), Humeyd el-A'rec an Siil. b. Atîk an
Câbir tarikiyle; Müslim (no. 54, s. 1167), Zekeriyyâ b. Ishâk an Amr b. Dînâr
an Câbir tarikiyle; Müslim (no. 86, s. 1176) ve Tirmizî (no. 1290), Atâ b. e.
Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (no. 85, s. 1175) ve Ebû Dâvud (no.
3375), Ey-yûb an Ebî'z-Zübeyr ve Saîd b. Mînâ an Câbir asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 84, s. 1176), Süleym b. Hayyân an Saîd b. Mînâ an Câbir tarikiyle
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/323.
[108] İlk iki lafız Müslim'in, sonuncusu ise Nesâî'nindir.
Bu hadisi Buhârî (şürb 17/3, III, 81), Müslim (buyu 81-82, s. 1174), Ebû Dâvud
(no. 3373) ve Nesâî (buyu' 39/2, VII, 270), İbn Cüreyc an Atâ an Câbir asl-ı
senedi ile; Müslim (no. 83, s. 1175), Zeyd b. e. Üneyse an Ebfl-Velîd el-Mekkt
an Câbîr tarikiyle; Ebû Dâvud (no. 3374), Humeyd el-A'rec an Siil. b. Atîk an
Câbir tarikiyle; Müslim (no. 54, s. 1167), Zekeriyyâ b. Ishâk an Amr b. Dînâr
an Câbir tarikiyle; Müslim (no. 86, s. 1176) ve Tirmizî (no. 1290), Atâ b. e.
Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (no. 85, s. 1175) ve Ebû Dâvud (no.
3375), Ey-yûb an Ebî'z-Zübeyr ve Saîd b. Mînâ an Câbir asl-ı senedi ile;
Müslim (no. 84, s. 1176), Süleym b. Hayyân an Saîd b. Mînâ an Câbir tarikiyle
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/323.
[109] Bu mevkufu Mâlik (ıtk no. 6, s. 776), an Nâfi' an İbn
Ömer an Ömer sahîh senediyle tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/323.
[110] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/323.
[111] Bu hadisi Mâlik (ıtk 10, s. 782), Buhârî (ıtk 10/1,
III, 120; ferâid 21/2, VIII, 10), Müslim (ıtk no. 16, s. 1145), Ebû Dâvud (no.
2019), Tirmizî (no. 1236), Nesâî (buyu4 87, VII, 306) ve İbn Mâce (no. 2747),
Abdullah b. Dînâr an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/323.
[112] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3478), Tirmizî (no. 1271),
Nesâî (buyu' 88, VII, 307) ve İbn Mâce (no. 2477), Amr b. Dînâr an EbVI-Minhâl
an İyâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî, senedi hakkında "hasen sahîh" hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/323.
[113] Bu hadisi Buhârî (şürb 2/1, III, 75; hiyel 5, VIII,
61), Müslim (müsâkât no. 36, s. 1298) ve İbn Mâce (no. 2478), Ebû'z-Zinâd
ani'l-A'ıec an EbîHureyre asl-ı senedi ile; Buhârî (şürb 2/2, III, 75) ve
Müslim (no. 37, s. 1298), ez-Zührî an Ebî Seleme ve Saîd an Ebî Hureyre asl-ı
senedi ile; Müslim (no. 38, s. 1298), İbn Cüreyc an Ziyâd b. Sa'd an Hilâl b.
Usâme an Ebî Seleme an Ebî Hureyre tarikiyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/324.
[114] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3476), Ubeydullah b. Muâz an
ebîhî an Kehmes an Seyyar b. Manzûr an ebîhî an Büheyse an ebihâ senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/324.
[115] Bu hadisi Tirmizî (no. 1283, 3193) ve İbn Mâce (no.
2168), Ubeydullah b. Zahr an Alî b. Yezîd ani'l-Kâsım an Ebî Umâme asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Alî sebebiyle isnadı zayıftır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/324.
[116] Bu hadisi Tirmizî (no. 1563), Hennâdan Hatim b.
İsma-îl an Cehdam b. Abdillah un Mıılı. h. Ibr. an Muh. b. Zeyd an Şehr b.
Havseb an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve "garîb" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/324.
[117] Bu hadisi Muvattâ (buyû? 62, II, 653-654), Buhârî
(buyu' 61/1, III, 24-5; selem 8, III, 46; menâkıbu'1-En-sâr 26, VI, 236),
Müslim (buyu' 5-6, s. 1153-4), Ebû Dâvud (no. 3370), Tirmizî (no. 1229), Nesâî
(buyu' 67-8, VII, 293-4) ve İbn Mâce (no. 2197), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/324.
[118] Bu hadisi Muvattâ (buyû? 62, II, 653-654), Buhârî
(buyu' 61/1, III, 24-5; selem 8, III, 46; menâkıbu'1-En-sâr 26, VI, 236),
Müslim (buyu' 5-6, s. 1153-4), Ebû Dâvud (no. 3370), Tirmizî (no. 1229), Nesâî
(buyu' 67-8, VII, 293-4) ve İbn Mâce (no. 2197), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/324.
[119] Bu hadisi Mâlik (buyu' no. 63, s. 654), ani'z-Zührî an
Saîd b. el-Müseyyeb senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/324.
[120] Bu hadisi Mâlik (buyu' no. 64, s. 655), an Zeyd b.
Eşlem an Saîd b. el-Müseyyeb senedi ile mürsel olarak tahrîc etti.
İbn Abdilberr: "Bu
hadisin muttasıl bir vecihten sabit olduğunu bilmiyorum" demiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/325.
[121] Bu hadisi Müslim (buyu' 42, s. 11627) ve Nesâî (buyu'
37-8, VII, 269-70), İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/325.
[122] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3449) ve İbn Mâce (no. 2263),
el-Mu'temir b. Sül. an Muh. b. Fada an ebîhî an Alkame b. Abdillah an ebîhî
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/325.
[123] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2233), İbr. b. el-Münzir an
İsh. b. İbr. b. Saîd an Safvân b. Süleym an Muh. ve Alî eb-nâ'l-Hasan b.
ebTl-Hasan el-Berrâd ani'z-Zübeyr b. el-Münzir b. ebî Üseyd an ebîhî an ceddihî
senedi ile tahrîc etti.
İshâk, Muh. b. Alî ve Zübeyr zayıf râvilerdir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/325.
[124] Mâlik (buyu' no. 5, s. 616), ani'z-Zührî an Ubeydillah
b. Abdillah b. Ulbe b. Mes'ûd an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.
[125] Bu hadisi Mâlik (buyu' 1, s. 609), Ebû Dâvud (no.
3502) ve İbn Mâce (no. 2192), Mâlik ani's-sıka an Amr b. Şu-ayb asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
İbn Mâce'de mechûl kişi yerinde Abdullah b. Âmir el-Eslemî geçmiştir.
Ancak Mâlik, onun kendi indinde güvenilir olduğunu söylemiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.
[126] Muvattâ, buyu' no. 69, s. 657. Bu rivayetin
"mevsûlü" bir sonraki hadistir.
Selef, herhangi bir menfaat beklenmeden borç para vermektir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.
[127] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3504), Tirmizî (no. 1234) ve
Nesâî (buyu' 60/1, VII, 288), Eyyûb es-Sahtiyânî an Amr b. Şuayb an ebîhî an
ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî, isnadı hakkında
"hasen sahîh" hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.
[128] Muvattâ, ıtk no. 12, s. 778.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326.
[129] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı
şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653),
Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110, s.
1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.
Üçüncü lafız (no.
4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb
b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı senedi ile
tahrîc olunmuştur.
Dördüncü lafız (no.
4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b.
Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656),
başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e.
Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikinci kısmı
Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an
Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e
(müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.
Yedinci ve sekizinci
lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b.
Miksem an Câbir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299).
Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim
(müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî
(buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan
Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s.
1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/326-327.
[130] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı
şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653),
Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110, s.
1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.
Üçüncü lafız (no.
4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb
b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı senedi ile
tahrîc olunmuştur.
Dördüncü lafız (no.
4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b.
Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656),
başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e.
Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikinci kısmı
Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an
Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e
(müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.
Yedinci ve sekizinci
lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b.
Miksem an Câbir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299).
Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim
(müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî
(buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan
Câbir asl-ı
senedi ile tahrîc
ettiler.
Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s.
1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/327.
[131] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı
şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653),
Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110, s.
1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.
Üçüncü lafız (no.
4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb
b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı senedi ile
tahrîc olunmuştur.
Dördüncü lafız (no.
4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b.
Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656),
başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e.
Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikinci kısmı
Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an
Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e
(müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.
Yedinci ve sekizinci
lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b.
Miksem an Câbir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299).
Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim
(müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî
(buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan
Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s.
1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/327.
[132] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı
şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653),
Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110, s.
1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.
Üçüncü lafız (no.
4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb
b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı senedi ile
tahrîc olunmuştur.
Dördüncü lafız (no.
4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b. Yahya
an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656), başlangıcı
Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e. Şeybe an
Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikinci kısmı Buhârî'ye (cihâd
49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an Ebî'l-Mütevekkil
en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e (müsâkât no. 111, s.
1222), aittir.
Yedinci ve sekizinci
lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b.
Miksem an Câbir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299).
Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim
(müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî
(buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan
Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s.
1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/327.
[133] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı
şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653),
Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110, s.
1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.
Üçüncü lafız (no.
4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb
b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı senedi ile
tahrîc olunmuştur.
Dördüncü lafız (no.
4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b.
Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656),
başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e.
Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikinci kısmı
Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an
Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e
(müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.
Yedinci ve sekizinci
lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b.
Miksem an Câbir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299).
Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim
(müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî
(buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan
Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s. 1223),
Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/328.
[134] İlk lafız Buhârî'ye ait (vekâlet 8, III, 62-3), isnadı
şöyledir: Mekkî b. İbr. an İbn Cüreyc an Atâ an Câbir. /kinci lafız (no. 4653),
Müslim'e ait olup (müsâkât no. 110, s.
1221) isnadı şöyledir: Cerîr an Muğîre ani'ş-Şa'bî an Câbir.
Üçüncü lafız (no.
4654), Müslim (radâ no. 57, s. 1089) ve Buhârî (buyu' 34, III, 15), Abdülvehhâb
b. Abdilme-cîd an Ubeydillah an Vehb b. Keysân an Câbir asl-ı senedi ile
tahrîc olunmuştur.
Dördüncü lafız (no.
4655), Müslim'e (radâ' no. 57, s. 1088) ait olup isnadı şöyledir: Yahya b.
Yahya an Hü-şeym an Seyyar ani'ş-Şa'bî an Câbir. Beşinci lafız (no. 4656),
başlangıcı Müslim'e (müsâkât no. 111, s. 1222-3) ait olup isnadı: Osman b. e.
Şeybe an Cerîr ani'l-A'mes an Salim b. ebVl-Ca'd an Câbir ikinci kısmı
Buhârî'ye (cihâd 49, III, 218) ait olup isnadı şöyledir: Müslim an Ebî Akîl an
Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Câbir. Altıncı lafız (no. 4657), yine Müslim'e
(müsâkât no. 111, s. 1222), aittir.
Yedinci ve sekizinci
lafızlar Buhârî'ye (şurût 4, III, 174) ait olup Dâvud b. Kays an Ubeydillah b.
Miksem an Câbir muallak senedi ile gelmiştir. Bu hadisi Ahmed (III, 299).
Buhârî (istikrâd 1, III, 82; şurût 4, III, 174; cihâd 113, IV, 9), Müslim
(müsâkât no. 109-10, s. 1221), Tirmizî (no. 1253), Ebû Dâvud (no. 3505), Nesâî
(buyu 77, VII, 297-8), İbn Hibbân (no. 6485) ve Beyhakî (V, 337), es-Sa'bîan
Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Ayrıca Ahmed (III, 373), Müslim {buyu 58, s. 1089; mü-sâkât no. 112, s.
1223), Nesâî (buyu1 77, VII, 299) ve tbn Mâce (no. 2205), Ebû Nadre m CMir aslı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/328.
[135] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/328.
[136] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/328.
[137] Bu hadis, hakkında menfi sözler sâdır olan Abdullah b.
Amr'ın tarikiyle gelmiştir (Mecma' IV, 85).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/328-329.
[138] Bu hadisi Mâlik (buyu no. 98, s. 685), Bohâî (buyu'
48, III, 19; istikrâd 19/2, III, 87; husûmât 3/1. m, 89), Müslim (buyu' no.
48, s. 1165), Ebû Davud (no. 3500) ve Nesâî (buyu1 12, VII, 252), Abdullah b.
üimâr an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.
[139] Bu rivayeti İbn Mâce (no. 2355), İbn e. Şrybe m
Abdi-la'lâ an Muh. b. İshâk an Muh. b. Yahya b. JMtât senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.
[140] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3501). Tirmizi (ao. 1250) «e
Nesâî (buyu' 12/2, VII, 252). SaM b. e. Ani» at Kmâ-de an Enes asl-ı senedi ile
uaric ettkc.
Tirmizî, isnadı hakkmıfa "fasa saBı gaV hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.
[141] Bu hadisi isnâdsız ota* Bahâ) (toya' 19, IH 10),
Tirmizî (no. 1216) ve İba İtte (an. 2251). Mufa. b. Beşşâr an Abbâd b. Leys m
fllııHıııM k %fcM> «nl-Addâ asl-ı senedi ile tafaric caflec Tirmizî
"hasen garîb" hükmü venniştk.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.
[142] Bu hadisi isnâdsız ota* Bahâ) (toya' 19, IH 10),
Tirmizî (no. 1216) ve İba İtte (an. 2251). Mufa. b. Beşşâr an Abbâd b. Leys m
fllııHıııM k %fcM> «nl-Addâ asl-ı senedi ile tafaric caflec Tirmizî
"hasen garîb" hükmü venniştk.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/329.
[143] Bu hadisi Buhârî (buyu' 27. IE, 12),' Hüşeym
ani'l-Avvâm an Ibr. B Evfâ senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.
[144] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2246), b. Cerîr an ebîhî an
Yahya b. Eyyûb m fexUb. e. Ha-bîb an Abdirrahman b. Şumâsr an Utbe senedi ile
tahrîc etti. İbn Hacer, Feth'de "isnadı hasendir" hükmü vermiştir.
(Neyi V, 225).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.
[145] Bu hadisi Müslim (îmân no. 164), Tirmizî (no. 1315),
Ebû Dâvud (no. 3452) ve İbn Mâce (no. 2224), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an
Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.
[146] Râvileri güvenilir kimselerdir. Âsim b. Behdele'nin
sû-i hıfzı hususunda kelâm sarfedilmiştir (Mecma' IV, 79).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.
[147] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3446), Ebû Kâmil an
Abdii-vâhid an Sadaka b. Saîd an Cümey' b. Umeyr an İbn Ömer senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.
[148] Bu hadisi Buhârî (buyu136, III, \5-6),Alîb.Abdillahan
Süfyân b. Uyeyne an Amr senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330.
[149] Bu hadisi Mâlik (buyu' 97, s. 684), Buhârî (buyu' 60,
III, 24), Müslim (buyu' 13, s. 1156), Nesâî (buyu' 21/1, VII, 258) ve İbn Mâce
(no. 2173), Mâlik an Nâfif an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/330-331.
[150] Buhârî (buyu' 60, III, 24), senedsiz olarak irâd etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/331.
[151] Bu hadisi Mâlik (buyu' 96, s. 683), Müslim (buyu' 11.
i. 1155) ve Ebû Dâvud (no. 3443), Ebû'z-Zinâd an?l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı
senedi ile; Buhârî (buyu' 58, III, 24), Ebû Dâvud (no. 2438). Tinnizî (no.
1304) ve Nesâî (buyu' 21/2-3, VII, 258), ez-Zihrî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî
Hureyre asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 12, s. 1155), Şu1 be an Adîb. Sabit an
Ebi Hazım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/331.
[152] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2204), Yu'kûb b. Humeyd b.
Kâsib an Ya'lâ b. Şebîb an Abdillah b. Osman b. Huseym an Kayle senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/331.
[153] Bey'ul-garar. doğmamış hayvan yavrusu, kaçmış olan
köle, denizdeki inci gibi mechûl olan malın satışıdır. Bey'ul-Hasât. Almak
istediği mal ya da gayr-ı menkûl üzerine alıcının taş atarak, bu taşın değdiği
ya da düştüğü kadar mal ya da araziyi sanım gibi ifadelerle yapılan satıştır.
Her ikisi de Câhiliyye devri aUşverişlerindendir. Bu hadisi Müslim
(buyu' no. 4, s. 1153), Ebû Dâvud (no. 3376), Tirmizî (no. 1230), Nesâî (buyu1
27, VII, 262) ve İbn Mâce (no. 2194), Ubeydullah b. e. Ziyadan Ebî'z-Zinâd
ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/332.
[154] Bu mevkuf hadisi Ebû Dâvud (no. 3382), Muh. b. îsâ an
Hüşeym an Salih b. Amir an şeyhin senedi ile tkahrîvc etti. Salih hakkında
İbnu'l-Kattân "hâli bilinmiyor"; hadis hakkında ise Abdülhakk
"zayıftır" demiştir (Feyd VI, 332).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/332.
[155] Bu hadisi Ahmed (I, 388), Muh b. es-Semmâk an Yezîd b.
e. Ziyâd ani''I-Müseyyeb b. Rafı' an ibn Mes'ûd senedi ile tahrîc ettiler.
Heysemî diyor ki: Hem merfû', hem de mevkuf olarak rivayet olunmuştur.
Mevkufun râvileri Sahîh ricâlinde-dir. Merfû' ricali arasında Ahmed'in şeyhi
Muh. b. es-Semmâk hakkında bilgi edinemedim. Diğer râvileri güvenilir
kimselerdir" (Mecma' IV, 80).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/332.
[156] Râvilerinden Mûsâ b. Ubeyde zayıftır (Mecma' IV, 81).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/332.
[157] Râvilerinden Müslim b. Hâlid ez-Zencî, hakkında
ihtilâf olan bir râvidir (Mecma' IV, 130).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/332.
[158] Bu hadisi Buhârî (buyu163/2, III, 25), Ebû Dâvud (no.
3377-8) ve Nesâî (buyu125/2, VII, 260; 26/3, VII, 261), ez-Zührî an Atâ b.
Yezîd an Ebî Saîd asl-ı senedi ile; Buhârî (buyu162/1, III, 25), Müslim (buyu1 3, s. 1152), Ebû Dâvud (no.
3379) ve Nesâî (buyu' 24, VII, 260; 25/1, VII, 260; 26/2, VII, 261), ez-Zührî
an Âmir b. Sa'd an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/333.
[159] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2196), Hişâm b. Ammâr an Hatim
b. Ismaîl an Cehdam b. Abdillah an Muh. b. Ibr. el-Bâhilî an Muh. b. Zeyd
el-Abdî an Şehr b. Havşeb an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/333.
[160] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2206), Ubeydullah b. Mûsâ
ani'r-Rebî' b. Habîb an Nevfel b. Abdilmetik an ebîhî an Alî senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/333.
[161] Bu hadisi Müslim (buyu' 20, s. 1157), Ebû Dâvud (no.
3442), Tirmizî (no. 1223), Nesâî (buyu* 17/3, VII, 256) ve İbn Mâce (no. 2176),
Ebû'z-Zübeyran Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/333.
[162] Lafizlar Ebû Davud'a aittir.
Bu hadisi Buhârî (buyu'
70/3, III, 28), Müslim (buyu' 21-22, s. 1158), Ebû Dâvud (no. 3440) ve Nesâî
(17/2,
VII, 256), Muh. b. Şîrîn an Enes asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3440)
ve Nesâî (buyu' 17/1, VII), Yûnus b. Ubeyd ani'l-Hasan an Enes asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/333.
[163] Lafizlar Ebû Davud'a aittir.
Bu hadisi Buhârî (buyu'
70/3, III, 28), Müslim (buyu' 21-22, s. 1158), Ebû Dâvud (no. 3440) ve Nesâî
(17/2,
VII, 256), Muh. b. Şîrîn an Enes asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3440)
ve Nesâî (buyu' 17/1, VII), Yûnus b. Ubeyd ani'l-Hasan an Enes asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/333.
[164] Bu hadisi Buhârî (buyu171/4, III, 28), Müslim (buyu'
14-5, s. 1956), Ebû Dâvud (no. 3436), Nesâî (buyu1 18/1-2, VII, 257) ve İbn
Mâce (no. 2179), Nâfi an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/333.
[165] Bu hadisi Buhârî (buyu171/4, III, 28), Müslim (buyu'
14-5, s. 1956), Ebû Dâvud (no. 3436), Nesâî (buyu1 18/1-2, VII, 257) ve İbn
Mâce (no. 2179), Nâfi an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/334.
[166] Bu hadisi Müslim (buyu' 16-7, s. 1157), Ebû Dâvud (no.
3437), Tirmizî (no. 1221) ve Nesâî (buyu1 18/4, VII, 257), İbn Şîrîn an Ebî
Hureyre asl-ı senedi ile; Buhârî (buyu' 71/1, III, 28), Muh. b. Bessâr an
Abdil- 4705-vehhâb an Ubeydillah
el-Ömerf an Safcl el-Makburî an EbîHureyre senedi ile tahrîc ettiler. Lafız
Müslim'e aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/334.
[167] Bu hadisi belâğan Mâlik (buyu' 72, s. 663), Ebû Dâvud
(no. 3461), Tirmizî (no. 1231) ve Nesâî (buyu' 73, VII, 395-6), Muh. b. Amr an
Ebî Seleme an Ebi Hureyre asl- ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre
isnadı sahihtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/334.
[168] Bu hadisi Ahmed (I, 398), Şerik an Simâk an
Abdirrahman b. Abdillah b. Mes'ûd an ebîhi asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Heysemî'ye göre Ahmed'in ricali güvenilir kimselerdir (Mecma' IV, 84).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/334.
[169] Muvattâ, buyu' 73, s. 663.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/334.
[170] Bu hadisi Tirmizî (no. 1283, 1566), Ömer b. Hafs
es-Seybânî an İbn Vehb an Huyey b. Abdillah an EbîAbdir-rahman el-Hubelî an Ebî
Eyyûb senedi ile tahrîc etti ve "hasen garîb" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/334.
[171] Bu hadisi Tirmizî (no. 1284), el-Hasan b. Kaza'a an
İbn Mehdi an Hammâd b. Seleme ani'I-Haccâc ani'l-Ha-kem an Meymûn b. e. Şebîb
an Alî senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü
verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/334.
[172] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3333) İbn Mâce (no. 2277) ve
Tirmizî (no. 1206), Simâk b. Harb an Abdirrahman b. Abdillah b. Mes'ûd an ebîhî
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı sahihtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/335.
[173] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3331), Nesâî (buyu' 2, VII,
243) ve İbn Mâce (no. 2278), Saîd b. ebî Hayre ani'I-Hasan an EbîHureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/335.
[174] Bu hadisi Mâlik (buyu' 38, s. 636-7), Buhârî (buyu'
54, III, 23; 74, III, 29,76, III, 30), Müslim (müsâkât no. 79, s. 1209-10), Ebû
Dâvud (no. 3348), Tirmizî (no. 4713-1243), Nesâî (buyu1 41, VII, 273) ve İbn
Mâce (no. 2160, 2259), ez-Zührî an Mâlik b. Evs asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/335.
[175] Bu hadisi Mâlik (buyu' 38, s. 636-7), Buhârî (buyu'
54, III, 23; 74, III, 29,76, III, 30), Müslim (müsâkât no. 79, s. 1209-10), Ebû
Dâvud (no. 3348), Tirmizî (no. 4713-1243), Nesâî (buyu1 41, VII, 273) ve İbn
Mâce (no. 2160, 2259), ez-Zührî an Mâlik b. Evs asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/335.
[176] İlk lafız Müslim'e (müsâkât no. 82, s. 1211) ait olup
isnâdı şöyledir: İbn e. Şeybe an Vekî' an lsm. b. Müslim el-Abdî an
Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Ebî Saîd. /kinci lafız (4700), Müslim'e ait olup
bunu Buhârî (vekâlet 11, III, 64), Müslim (müsâkât no. 96, s. 1215) ve Nesâî
(buyu' 41/6, VII, 273), Yahya b. e. Kesîr an Ukbe b. Abdilgâfır an Ebî Saîd
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Üçüncü lafız (4701); Buhârî (buyu' 79/1, III,
31), MUslim (müsâkât 101, s. 1217) ve Nesâî (buyu' 50/3, VII, 281), Amr b.
Dînâr an Ebî Salih an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc edilmiştir.
Dördüncü lafız (4702),
Müslim'e aittir. Bunu Mâlik (buyû' s. 21, s. 623), Buhârî (buyu' 89, III,
24-5), Müslim (müsâkât 95, s. 1215) ve Nesâî (buyu' 41/1, VII, 271-2),
Abdülmecid b. Süheyl an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Saîd ve EbîHureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Bu hadisin başka tarikleri de vardır:
Mâlik (buyu' 30, s.
632), Buhârî (buyu' 78/2, III, 30-1), Müslim (müsâkât 75-6, s. 1208), Tirmizî
(no. 1241) ve Nesâî (buyu' 47/1-2, VII, 278-9), MS/j' an Ebî Saîd asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Buhârî (buyu' 20, III, 10), Müslim (müsâkât 98, s. 1216) ve Nesâî (buyu'
41/3, VII, 272), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ebî Saîd asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/335.
[177] İlk lafız Müslim'e (müsâkât no. 82, s. 1211) ait olup
isnâdı şöyledir: İbn e. Şeybe an Vekî' an lsm. b. Müslim el-Abdî an
Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Ebî Saîd. /kinci lafız (4700), Müslim'e ait olup
bunu Buhârî (vekâlet 11, III, 64), Müslim (müsâkât no. 96, s. 1215) ve Nesâî
(buyu' 41/6, VII, 273), Yahya b. e. Kesîr an Ukbe b. Abdilgâfır an Ebî Saîd
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Üçüncü lafız (4701); Buhârî (buyu' 79/1, III,
31), MUslim (müsâkât 101, s. 1217) ve Nesâî (buyu' 50/3, VII, 281), Amr b.
Dînâr an Ebî Salih an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc edilmiştir.
Dördüncü lafız (4702),
Müslim'e aittir. Bunu Mâlik (buyû' s. 21, s. 623), Buhârî (buyu' 89, III,
24-5), Müslim (müsâkât 95, s. 1215) ve Nesâî (buyu' 41/1, VII, 271-2),
Abdülmecid b. Süheyl an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Saîd ve EbîHureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Bu hadisin başka tarikleri de vardır:
Mâlik (buyu' 30, s.
632), Buhârî (buyu' 78/2, III, 30-1), Müslim (müsâkât 75-6, s. 1208), Tirmizî
(no. 1241) ve Nesâî (buyu' 47/1-2, VII, 278-9), MS/j' an Ebî Saîd asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Buhârî (buyu' 20, III, 10), Müslim (müsâkât 98, s. 1216) ve Nesâî (buyu'
41/3, VII, 272), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ebî Saîd asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/335.
[178] İlk lafız Müslim'e (müsâkât no. 82, s. 1211) ait olup
isnâdı şöyledir: İbn e. Şeybe an Vekî' an lsm. b. Müslim el-Abdî an
Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Ebî Saîd. /kinci lafız (4700), Müslim'e ait olup
bunu Buhârî (vekâlet 11, III, 64), Müslim (müsâkât no. 96, s. 1215) ve Nesâî
(buyu' 41/6, VII, 273), Yahya b. e. Kesîr an Ukbe b. Abdilgâfır an Ebî Saîd
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Üçüncü lafız (4701); Buhârî (buyu' 79/1, III,
31), MUslim (müsâkât 101, s. 1217) ve Nesâî (buyu' 50/3, VII, 281), Amr b.
Dînâr an Ebî Salih an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc edilmiştir.
Dördüncü lafız (4702),
Müslim'e aittir. Bunu Mâlik (buyû' s. 21, s. 623), Buhârî (buyu' 89, III,
24-5), Müslim (müsâkât 95, s. 1215) ve Nesâî (buyu' 41/1, VII, 271-2),
Abdülmecid b. Süheyl an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Saîd ve EbîHureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Bu hadisin başka tarikleri de vardır:
Mâlik (buyu' 30, s.
632), Buhârî (buyu' 78/2, III, 30-1), Müslim (müsâkât 75-6, s. 1208), Tirmizî
(no. 1241) ve Nesâî (buyu' 47/1-2, VII, 278-9), MS/j' an Ebî Saîd asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Buhârî (buyu' 20, III, 10), Müslim (müsâkât 98, s. 1216) ve Nesâî (buyu'
41/3, VII, 272), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ebî Saîd asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/336.
[179] İlk lafız Müslim'e (müsâkât no. 82, s. 1211) ait olup
isnâdı şöyledir: İbn e. Şeybe an Vekî' an lsm. b. Müslim el-Abdî an
Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Ebî Saîd. /kinci lafız (4700), Müslim'e ait olup
bunu Buhârî (vekâlet 11, III, 64), Müslim (müsâkât no. 96, s. 1215) ve Nesâî
(buyu' 41/6, VII, 273), Yahya b. e. Kesîr an Ukbe b. Abdilgâfır an Ebî Saîd
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Üçüncü lafız (4701); Buhârî (buyu' 79/1, III,
31), MUslim (müsâkât 101, s. 1217) ve Nesâî (buyu' 50/3, VII, 281), Amr b.
Dînâr an Ebî Salih an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc edilmiştir.
Dördüncü lafız (4702),
Müslim'e aittir. Bunu Mâlik (buyû' s. 21, s. 623), Buhârî (buyu' 89, III,
24-5), Müslim (müsâkât 95, s. 1215) ve Nesâî (buyu' 41/1, VII, 271-2),
Abdülmecid b. Süheyl an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Saîd ve EbîHureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Bu hadisin başka tarikleri de vardır:
Mâlik (buyu' 30, s.
632), Buhârî (buyu' 78/2, III, 30-1), Müslim (müsâkât 75-6, s. 1208), Tirmizî
(no. 1241) ve Nesâî (buyu' 47/1-2, VII, 278-9), MS/j' an Ebî Saîd asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Buhârî (buyu' 20, III, 10), Müslim (müsâkât 98, s. 1216) ve Nesâî (buyu'
41/3, VII, 272), Yahya b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ebî Saîd asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/336.
[180] Bu hadisi Müslim (müsâkât 81, s. 1211), Ebû Dâvud (no.
3349-50), Tirmizî (no. 1240), Nesâî (buyu' 43-4, VII, 274-8) ve İbn Mâce (no.
2254), Ebû'l-Es'as es-San'ânîan Ubâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/336.
[181] Bu hadisi Müslim (müsâkât 90-2, s. 1213), Ebû Dâvud
(no. 3351-3), Tirmizî (no. 1255) ve Nesâî (buyu' 48, VII, 279), Hanas
es-Sart'ânî an Fadâle asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Hadisin lafzı Müslim'e aittir (no. 89), İbn Vehb an Ebî Hânî el-Havlânî
an Alîb. Rebâh an Fadâle tarikiyle gelmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/336.
[182] Bu hadisi Mâlik (buyu1 28, s. 632), Yahya b. Saîd'den
ahzetmiştir. Bu İbn Vehb, Leys b. Sa'd ve Amr b. el-Hâris an Yahya b. Saîd an
Abdillah b. e. Seleme tarikiyle de yine mürsel olarak gelmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/336.
[183] Bu hadisi Mâlik (buyu' 33, s. 634) ve Nesâî (buyu'
47/3, VII, 279), Mâlik an Zeyd b. Eşlem an Atâ b. Yesâr asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/336-337.
[184] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3354), Tirmizî (no. 1242),
Nesâî (buyu 50/5, VII, 281-2) ve İbn Mâce
(no. 2262), Hammâd b. Seleme an Simâk b. Harb an Saîd b. Cübeyr an İbn Ömer
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/337.
[185] Muvattâ, buyu' no. 50, s. 645.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/337.
[186] Bu hadisi (buyu' 22, s. 624), Ebû Dâvud (no. 3359),
Tirmizî (no. 1225), Nesâî (buyu' 36, VII, 269) ve İbn Mâce (no. 2264), Mâlik
an Abdillah b. Yezîd an Zeyd Ebî Ayyâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre isnadı sahihtir.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/337.
[187] Bu hadisi Müslim (müsâkât no. 123, s. 1225), Ebû Dâvud
(no. 3358), Tirmizî (no. 1596) ve Nesâî (buyu166, VII, 292-3), Leys b. Sa'd an
Ebtz-Zübeyr anCâbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/337.
[188] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3357), Hafs b. Ömer an Hammâd
b. Seleme an Muh. b. İshâk an Yezîd b. e. Habîb an Müslim b. Cübeyr an
EbîSüfyân an Amr b. Harîş an ibn Amr senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/337-338.
[189] Bu hadisi Mâlik (buyu' no. 59, s. 652), an Salih b.
Key-sân an Hasan b. Muh. b. Alî b. e. Tâlib an Alî senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/338.
[190] Bu hadisi Tirmizî (no. 1238) ve İbn Mâce (no. 2271),
el-Haccâc b. Artât an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre isnadı sahihtir.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/338.
[191] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3356), Tirmizî (no. 1237),
Nesâî (buyu' 65, VII, 292) ve İbn Mâce (no. 2271), Ka-tâde ani' l-Hasan an
Semure asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı sahihtir.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/338.
[192] Bu mevkufu Mâlik (buyu' 90, s. 681), Humeyd b. Kays an
Mücâhid an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis
Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/338.
[193] Bu mevkufu Mâlik (buyu' 82, s. 672), Osman b. Hafs b.
Halde ani'z-Zührî an Salim b. Abdillah an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/338.
[194] Râvilerinden Ömer b. Râşid çoğunluğa göre zayıf olmakla
beraber sadece İclî tarafından tevsîk edilmiştir (Mecma' IV, 117).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/338.
[195] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2274), Abdullah b. Saîd an Abdillah
b. İdrîs an Ebî Ma' ser an Saîd el-Makburî an Ebi Hureyre senedi ile tahrîc
etti. Ebû Ma'şer zayıf bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/338.
[196] Bu hadisi Mâlik (buyu' 79, s. 671), Buhârî (buyu1 42,
43,44, III, 17-8), Müslim (buyu'43,45, s. 1163-4), Ebû Dâvud (no. 3454),
Tirmizî (no. 1246), Nesâî (buyu' 9, VII, 248) ve İbn Mâce (no. 2181), Nâfi' an
İbn Ömer asl-ı senedi ile tahffc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/339.
[197] Bu rivayeti Buhârî (buyu' 47/2, III, 19), Leys b. Sa'd
an Abdirrahman b. Hâlid ani'z-Zührt an Salim an ebîhî muallak senediyle tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/339.
[198] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3456), Tirmizî (no. 1247) ve
Nesâî(buyû' 11, VII, 251-2), Leys b. Sa'd an İbn Âdân an Amr b. Şuayb an ebîhî
an ceddihî İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Tirmizî'ye göre isnadı hasendir.
an Salim an ebîhî
muallak senediyle tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/339.
[199] Bu hadisi Buhârî (buyu1 19/2, III, 10; 22, III, 11;
42/2, III, 17; 44/1, III, 18; 46/2, III, 18), Müslim (buyu' 8, VII, 244),
Abdullah b. el-Hâris an Hakîm asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/339.
[200] Bu hadisi Mâlik (buyu' no. 80, s. 671), senedsiz
olarak belâğan; Tijmizî ise (no. 1270), Kuteybe an Süfyân an ibn Aclân an Avn
b. Abdillah an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.
Tirmizî, Avn, İbn Mes'ûd'u idrâk etmediği için hadisin mürsel olduğunu;
el-Kâsım b. Abdirrahman an İbn Mes'ûd tarikiyle yine mürsel olarak rivayet
olunduğunu söylemiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/339.
[201] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3457), Müsedded an an Hammâd
an Ciimeyl b. Mürre an Ebfl-Vadî senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/339-340.
[202] Bu hadisi Nesâî (buyu* 10/7, VII, 251), Muh. b. İsmail
b. Ibr an Yezîd an Hemmâm an Kalâde ani' I-Hasan an Semure senedi ile tahrîc
etti. Râvileri Sahîh ricâlindendir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/340.
[203] Bunu İbn Mâce (no. 2190), Humeyd b. Mes'ade an Hâlid
b. el-Hâris an Saîd an Kalâde ani'I-Hasan an Ukbe ve Semure senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/340.
[204] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2191), Vekf an Saîd b. Btsir
an Katâde ani'l-Hasan an Semure asl-ı senedi ile tahrîc etti. Râvileri Sahîh
ricâlindendir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/340.
[205] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3508-9), Tînnizî (no. 1285),
Nesâî (buyu'15, VII, 254-5) ve İta Mâce (m. 2242), Mahled b. Hufâfan Urve an
Âise asl-ı senedi ite; Ebû Dâvud (no. 3510), Tirmizî (no. 1286) «e İte fttfce
(no. 2243), Hisâm b. Urve an ebîhî m Âifr ad-i i ile tahrîc ettiler.
Tirmizî, her iki tarik için sıhhat hokafi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/340.
[206] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3506), Midim an Katâde
ani'l-Hasan an Ukbe senedi ile.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/340.
[207] Râvilerinden Abdüsselâm b. Aclân I tim:
"Hadisleri yazılabilir; ancak I etmek hususunda tereddüt etmiştir"
IV, 80).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/340.
[208] Mâlik (buyû'4, s. 613), bunu an Yahya b. b. Abdillah
b. Ömer an ebîhî sahîh senedi ile.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/340-341.
[209] Bu hadisi Mâlik (buyu' 9, s. 617), Buhârî (90/1-2. 35;
92, III, 35), Müslim (buyu' 77-79, s. 1172-3x Dâvud (no. 3434) ve Nesâî (buyu'
45, an ibn Ömer asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 80, s. 1173), Ebû Dâvud («a
3€m"&-mizî (no. 1244) ve Nesâî (buyu176, vn. 2971. *z-m*î an Salim b.
Abdillah b. Ömer an ebîhî ari-ı aanC flr tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/341.
[210] Bu rivayeti Müslim (müsâkât no. 14, s. 1190), Ebû Dâvud
(no. 3470), Nesâî (buyu' 30/1-2, VII, 264-5) ve İbn Mâce (no. 2219), İbn Cüreye
an Ebfz-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/341.
[211] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 3374), Nesâî (buyu' 30/3,
VII, 265; 31, VII, 266) ve İbn Mâce (no. 2218), Süfyân an Humeyd el-A'rec an
Sül. b. Atîk an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/341.
[212] Bu hadisi Ahmed (II, 341, 388), Bezzâr (no. 1292) ve
Taberânî (M. el-Evsat I, 71b), İsi b. Süfyân an Atâ an Ebî Hureyre asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler. İsi hakkında ihtilâf mevcuttur.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/341.
[213] Bu hadisi Ahmed (II, 341, 388), Bezzâr (no. 1292) ve
Taberânî (M. el-Evsat I, 71b), İsi b. Süfyân an Atâ an Ebî Hureyre asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler. İsi hakkında ihtilâf mevcuttur.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/341.
[214] Bu hadisi Ahmed (II, 341, 388), Bezzâr (no. 1292) ve
Taberânî (M. el-Evsat I, 71b), İsi b. Süfyân an Atâ an Ebî Hureyre asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler. İsi hakkında ihtilâf mevcuttur.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/341.
[215] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1691), Abdürrezzâk (no.
14391), Ahmed (III, 296,372, 399), Buhârî (buyu 96-97, III, 37; şufa 1, III,
46-7; şirket 8, III, 112; hiyel 14, VIII, 65), Ebû Dâvud (no. 3514), Tirmizî
(no. 1370), İbn Mâce (no. 2499), İbnu'I-Cârûd (s. 300), İbn Hibbân (5161-4) ve
Beyhakî (VI, 102), ez-Zührîan Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/342.
[216] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3513), Müslim (müsâkât no.
134-5, s. 1229) ve Nesâî (buyu180, VII, 301; 108, VII, 320), ibn Cüreyc an
Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/342.
[217] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 3518), Tirmizî (no. 1369)
ve İbn Mâce (no. 2494), Abdülmelik b. e. SU. an Atâ an Câbir asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre bu rivayet garîbtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/342.
[218] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3517) ve Tirmizî (no. 1368),
Katâde ani'l-Hasan an Semure asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı
hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/342.
[219] Bu mevkuf hadisi Mâlik (şufa 4, s. 717), an Muh. b.
Umâre an EbîBekr b. Hazm an Osman senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/342.
[220] İsnadında yer alan Abdullah b. Buzey" zayıf bir
râvidir (Mecma'IV, 159).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/342.
[221] Râvilerinden Nâyil b. Necîh'i Ebû Hatim tevsîk etmiş;
başkası ise zayıf addetmiştir (Mecma' IV, 159).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/342.
[222] Bu hadisi Buhârî (selem 1-2, III, 43, 4; VII, III,
46), Müslim (müsâkât no. 127-8, s. 1226-7), Ebû Dâvud (no. 3463), Tirmizî (no.
1311), Nesâî (buyu 6,3, VII, 290) ve İbn Mâce (no. 2280), İbn e. Necîh an
Abdillah b. Kesir an Ebî'l-Minhâl an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/342.
[223] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3468) ve İbn Mâce (no. 2283),
Ziyâd b. Hayseme an Sa'd et-Tâ'î an Atiyye b. Sa'd an Ebî Saîd senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/342.
[224] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3467), Muh. b. Kesir an
Süf-yâı an Ebî Ishâk an raculin Necrâniyyin an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.
Görüldüğü gibi isnadında kimliği echûl bir râvi vardır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/343.
[225] Ba hadisi Bezzâr (no. 1290), Hâlid b. Yûsuf an ebîhî
an Ca'fer b. Sa'd b. Semure an Hubeyb b. Sül. an ebîhî Sül. b. Semure an Semure
senediyle tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/343.
[226] Muvattâ, buyu'no. 91, s. 681.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/343.
[227] Muvatta, buyu' no. 94, s. 682.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/343.
[228] Ba hadisi Müslim (müsâkât no. 129-130, s. 1227-8), Ebû
Dâvud (no. 3447) ve Tirmizî (no. 1267), üç ayn râvi kanalıyla Saîd b.
el-Müseyyeb'den tahrîc ettiler. Tye göre isnadı sahîhtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/343.
[229] Bu hadisi Ahmed (II, 33), Yezîd b. Harun an Asbağ b.
Zeyd an EbîBişr an Ebî'z-Zâhiriyye an Kestr b. Murre an İbn Ömer senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/343.
[230] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/343.
[231] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/343-344.
[232] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/344.
[233] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2153), Nasr b. Alî el-Cehdamt
an Ebt Ahmed an İsrail an Alt b. Salim b. Sevbân an Alî b. Zeyd b. Ced'ân an
Saîd b. el-Müseyyeb an Ömer senedi ile tahrîc etti.
Alî b. Zeyd zayıf bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/344.
[234] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2155), Yahya b. Hakim an Ebt
Bekr el-Haneft ani'l-Heysem b. Rafı' an Ebt Yahya el-Mekkt an Ferrûh mevlâ Osman
b. Affân an Ömer senedi ile tahrîc etti.
İsnadı, Sindî'ye göre sahihtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/344.
[235] Bu mevkufu Mâlik (buyu' no. 57, s. 651), an Yûnus b.
Yûsuf an İbni'l-Müseyyeb senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/344.
[236] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3450), Muh. b. Osman an Sül.
b. Bilâl ani'l-Alâ b. Abdirrahman an ebthî an Ebt Hureyre senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/344.
[237] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3451), Tirmizî (no. 1314) ve
İbn Mâce (no. 2200), Hammâd b. Seleme an Sabit ve Katâde ve Humeyd an Enes
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "hasen
sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/344.
[238] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3342), Sül. b. Dâvud an İbn
Vehb an Satd b. e. Eyyûb an Ebt Abdillah el-Kurasî an EbîBüıde an Ebt Mûsâ
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/345.
[239] Bu hadisi Müslim (imaret no. 119-20, s. 1502), Ayyaş
b. Abbâs el-Kıtbânîan Abdillah b. Yeztd Ebt Abdirrahman el-Hubelîan İbn Amr
asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/345.
[240] Bu hadisi İbn Mâce (nu. 2410), Hisûm b. Anmıâı an Yûsuf
b. Muh. h. Sayfîb. Suheyb an Abdilhamîd b. Ziyâd b. Sayft an Suheyb an Şuayb b.
Amr an Suheyb senedi ile tahrîc etti.
Yûsuf b. Muh. hakkında ihtilâf vardır. Diğerleri güvenilir râvilerdir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/345.
[241] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3342) ve Nesâî (buyu' 98/2,
VII, 3\5),Satdb. Mesrûk ani'ş-Şa'bîan Sem'ân
b. Mü-şennec an Semure asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/345.
[242] Bu hadisi Buhârî (istikrâd 2, III, 82), Abdülazîz b.
Abdillah el-Üveysf an Sül. b. Bilâl an Sevr b. Zeyd an Ebt'l-Gays an Ebt
Hureyre senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/345.
[243] Bu hadisi Nesâî (buyu' 99/1, III, 315) ve İbn Mâce
(no. 2408), Mansûr an Ziyâd b. Amr b. Hind an Imrân b. Huzeyfe asl-ı senedi;
Nesâî (99/2, III, 315-6), Muh. b. el-Müsennâ an Vehb b. Certr an ebtht
ani'l-A'meş un Husayn b. Abdirrahman an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Meymûne
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/345.
[244] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2409), İbr. b. el-Münzir an
İbn e. Füdeyk an Satd b. Süfyân Mevlâ' I-Eslemiyyîn an Ca'fer b. Muh. an
ebihtan Abdillah b. Ca'fer senedi ile tahrîc etti.
Sindî, isnadının sahîh olduğunu söyledi. Keza, Müsted-rek'te el-Hâkim
aynı hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/345-346.
[245] Bu hadisi Mâlik (buyu' 84, s. 674), Buhârî (havalât
1-2, III, 55), Müslim (müsâkât no. 33, s. 1197), Ebû Dâvud (no. 3345), Tirmizî
(no. 1308) ve Nesâî (buyu' 101, VII, 317), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebt
Hureyre asl-ı senedi ile; Buhârî (istikrâd 12, III, 85) ve Müslim (müsâkât no.
33, s. 1197), Abdürrezzâk an Ma'mer an Hemmâm b. Münebbih an Ebt Hureyre asl-ı
senedi île tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/346.
[246] Bu hadisi Bezzâr (no. 1300), Ah. b. Yahya an Abdirrahman
b. Bişr el-Mellâ'îan Şuayb Beyyâ'il-Enmât an Ebt Ishak ani'l-Hâris an Alt
senedi ile tahrîc etti.
Haris hakkında ihtilâf olan bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/346.
[247] Bu hadisi muallak olarak (isnâdsız) Buhârî (istikrâd
13, III, 85), Ebû Dâvud (no. 3628), Nesâî (buyu' 100, VII, 316) ve İbn Mâce
(no. 2427), Muh. b. Meymûn b. Mü-seyke an Amr b. es-Şerfd an ebtht asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
İbn Hacer'e göre isnadı hasendir (Neyi V, 255).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/346.
[248] Bu hadisi Buhârî (sulh 10/1, III, 170) ve Müslim (müsâkât
no. 19, s. 1191-2), İbn ebt Üveys an ahihî an Süleyman b. Bilâl an Yahya b.
Satd an Ebî'r-Ricâl Muh. b. Abdirrahman an Amre an Aise asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/346.
[249] Lafız Nesâî'ye ait olup (buyu' 104/1, VII, 318),
isnadı şöyledir: Ira b. Hammâd an Leys an İbn Aclân an Zeyd b. Eşlem an Ebt
Salih an Ebt Hureyre.
Ayrıca Buhârî (buyu' 18, III, 10), Müslim (müsâkât 31, s. 1196) ve Nesâî
(buyu' 194/2, VII, 318), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Ebt
Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/346.
[250] Bu hadisi Tirmizî (no. 1306), Ebû Kureyb an İshâk b.
Sül. er-Râzt an Dâvud b. Kays an Zeyd b. Eşlem an Ebt Salih an Ebt Hureyre
senedi ile tahrîc etti. Tirmizî'ye göre senedi sahîhtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/346.
[251] Bu hadisi Müslim (müsâkât no. 32, s. 1196), Eyyûb
es-Sahtiyânî an Yahya b. e. Kesir an Abdillah b. e. Katâde an ebthî asl-ı
senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/346-347.
[252] Metni daha uzun olan bu hadisi Müslim (zühd
ve'r-Rakâik (no. 74, s. 2301-3), Hatim b. İsm. an Ya'kûb b. Mücâhid an Ubâde b.
el-Veltd asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/347.
[253] Bu hadisi Buhârî (salât 71,1, 117-8; sulh 14, III,
172), Müslim (müsâkât no. 20-1, s. 1192), Ebû Dâvud (no. 3595), Nesâî (kudât
19/1, VIII, 239-40; 25, VIII, 244) ve İbn Mâce (no. 2429), ez-Zührî an Abdillah
b. Ka'b b. Mâlik an ebtht asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/347-348.
[254] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2356), Şafiî (Ümm III, 103),
Abdürrezzâk (no. 14157), Ahmed (II, 377, 393, 416, 431, 456, 476, 509), Buhârî
(vekâlet 5-6, III, 61; istikrâd 4, 6, 7, 8, III, 83-4; hibe 23/4, III, 139;
25, III, 140), Müslim (müsâkât no. 120-2, s. 1225), Tirmizî (no. 1316-7) Nesâî
(buyu' 64/2, VII, 291), İbn Mâce (no. 2423), İbnu'l-Cârûd (s. 372) ve Beyhakî
(V, 351-2; VI, 21), Seleme b. Kuheyl an Ebt Seleme an Ebt Hureyre asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/348.
[255] Bu hadisi Tayâlisî (no. 2356), Şafiî (Ümm III, 103),
Abdürrezzâk (no. 14157), Ahmed (II, 377, 393, 416, 431, 456, 476, 509), Buhârî
(vekâlet 5-6, III, 61; istikrâd 4, 6, 7, 8, III, 83-4; hibe 23/4, III, 139;
25, III, 140), Müslim (müsâkât no. 120-2, s. 1225), Tirmizî (no. 1316-7) Nesâî
(buyu' 64/2, VII, 291), İbn Mâce (no. 2423), İbnu'l-Cârûd (s. 372) ve Beyhakî
(V, 351-2; VI, 21), Seleme b. Kuheyl an Ebt Seleme an Ebt Hureyre asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/348.
[256] Bu rivayeti İbn Mâce (no. 2425), Muh. b. Abdila'lâ an
Mu'temir b. Süleyman an ebthî an Haneş an İklime an ibn Abbâs senedi ile tahrîc
etti.
Haneş zayıf bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/348.
[257] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2421), İbn e. Meryem an Yahya
b. Eyyûb an Ubeydillah b. e. Ca'fer an Nâfi' an İbn Ömer ve Âişe asl-ı senedi
ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/348.
[258] Bu hadisi Nesâî (buyu' 97, VII, 314), Amr b. Alî an
İbn Mehdi an Süfyân an İsmail b. İbr. b. Abdillah b. e. Ra-bVa an ebthî an
ceddihî senedi ile tahrîc etti. Münzirî, isnadının zayıf olduğunu söyledi
(Tergîb II, 566).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/348.
[259] Bu hadisi Nesâî (buyu' 98/1, VII, 314), Alî b. Hucr an
Ismaîl b. Ca'fer ani'I-Alâ an Ebî Kesir mevlâ Muh. b. Cahş an Muh. b. Cahş
senedi ile tahrîc etti. El-Hâkim'in sıhhatine hükmettiği hadislerdendir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/348.
[260] Bu hadisi Abdürrezzâk (no. 15257), Ahmed (III, 296),
Ebû Dâvud (no. 3343), Nesâî (cenâiz 67/2, IV, 65), İbn Hibbân (no. 3053) ve
Beyhakî (VI, 73), ez-Zührîan Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/349.
[261] Bu rivayeti Ahmed (III, 330), Zaide an Abdülah b. Muh.
b. Akil an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti. El-Hâkim ve İbn Hibbân
Sahîh'lerinde irâd ettiler. Mün-zirî'ye göre Ahmed'in isnadı hasendir (Tergîb
II, 606).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/349.
[262] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2430), Muh. b. Halef an Ya'lâ
an Sül. b. Yüseyr an Kays b. Rûmi an Alkame an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc
etti.
Kays ve Süleyman sebebiyle isnadı zayıftır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/349.
[263] Râvilerinden Utbe b. Humeyd hakkında ihtilâf olan bir
râvidir (Mecma'IV, 126).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/349.
[264] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2431), Hâlkib. Yezîdb. e. Mâlik
an ebihî an Enes asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Hâlid, zayıf bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/349.
[265] Bu hadisi Ahmetl (IV, 146, 154), Bekr b. Amr
el-Maâfi-ri an Suayb b. Zür'a an Ukbe asl-ı senedi ile tahrîc etti. Râvileri
güvenilir kimselerdir (Mecma' IV, 127).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/349.
[266] Bu hadisi Ahmed (III, 325) ve Bezzâr (no.
1337),AW«/-lah b. Muh. b. Akü an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Heysemî'ye göre isnadı hasendir (Mecma' IV, 127).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/349.
[267] Râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' IV, 128).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/350.
[268] Râvilerinden Sehl b. Karîn zayıftır (Mecma' IV, 129).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/350.
[269] Bu hadisi Ahmed (II, 23), Muh. b. Ubeyd an Yûsuf b.
Suheyb an Zeyil el-Ummâ an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. Heysemî'ye göre
isnadını oluşturan râviler güvenilir kimselerdir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/350.
[270] Bu hadisi Ahmed (V, 366), Affâtı an Abdilvâris an Muh.
b. Hucâde an Sül. b. Büreyde an ebîhi (lafız buna ait) ile (V, 351), İbn Nümeyr
ani'l-A'meş an Ebi Dâvud an Büreyde senedi ile tahrîc etti.
Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' IV, 135).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/350.
[271] Bu hadisi Bezzâr (no. 1342), İbr. b. Hânî an Yahya b.
Osman an ismail b. Ayyaş an Abdirrahman b. Süleyman an Ebi Sa'd an Muâviye b.
Ishâk an Saîd b. el-Museyyeb an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/350.
[272] Her iki lafız da Ebû Davud'a (no. 3519) ve 3522)
aittir.
Bu hadisi Mâlik (buyu' no. 88, s. 678), Abdürrezzâk (no. 15160-1), Şafiî
(Ümm III, 176), Ahmed (II, 228, 247, 249,258,476), Dârimî (II, 262), Buhârî
(istikrâd 14, III, 86), Müslim (müsâkât no. 22-23, s. 1193), Ebû Dâvud (no.
3519, 3522), Tirmizî (no. 1262), Nesâî (buyu1 95, VII, 311), İbn Mâce (no.
2358-9), İbn Hibbân (no. 5015), Dârekutnî (IV, 230; III, 29-30) ve Beyhakî (VI,
44, 47), Ebû Bekr b. Abdirrahman b. el-Hâris an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/350.
[273] Her iki lafız da Ebû Davud'a (no. 3519) ve 3522)
aittir.
Bu hadisi Mâlik (buyu' no. 88, s. 678), Abdürrezzâk (no. 15160-1), Şafiî
(Ümm III, 176), Ahmed (II, 228, 247, 249,258,476), Dârimî (II, 262), Buhârî
(istikrâd 14, III, 86), Müslim (müsâkât no. 22-23, s. 1193), Ebû Dâvud (no.
3519, 3522), Tirmizî (no. 1262), Nesâî (buyu1 95, VII, 311), İbn Mâce (no.
2358-9), İbn Hibbân (no. 5015), Dârekutnî (IV, 230; III, 29-30) ve Beyhakî (VI,
44, 47), Ebû Bekr b. Abdirrahman b. el-Hâris an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/350.
[274] Bu rivayeti İbn Mâce (no. 2360), İbn e. Füdeyk an İbn
e. Zi'b an Ebf l-Mu'temir b. Amr b. Râfi' an İbn Halde ez-Zurakîan Ebî Hureyre
senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/350.
[275] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3531) ve Nesâî (buyu* 96/3. VII, 313-4) Katâde ani'l-Hasan an Semure asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/350-351.
[276] Bu hadisi Ahmed (III, 36, 58). Müslim (müsâkât no. 18,
s. 1191), Ebû Dâvud (no. 3469), Tirmizî (no. 655), Nesâî (buyu' 3OK, VH, 265;
95/2, VD, 312), İbn Mâce (no. 2356), el-Hâkim (II, 41) Beyhakî (V, 305; VI,
49), Bükeyr b. el-Eşacc an İyâd b. Abdi İlah an Ebî Saîd asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/351.
[277] Bu mevkufu Mâlik (vasiyyet no. 8. s. 770), doğrudan
İbn Delâf 'tan ahzetmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/351.
[278] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık:
2/351.
[279] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3563-4), Abdülazîz b. Rufey'
an unâsin min âli Safvân asl-ı senedi ile tahrîc etti. Bu rivayet mürseldir.
Zira son râvilerin kimliği mechûldur.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.
[280] Bu hadisi Tirmizî (no. 1360), Alî b. Hucr an Süveyd b.
Abdilazîz an Humeyd an Enes senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.
[281] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3561), Tirmizî (no. 1266) ve
İbn Mâce (no. 2400), Saîd b. e. Arûbe an Katâde ani'l-Hasan an Semure asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "hasen sahîh"
hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.
[282] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3565), Tirmizî (no. 1265) ve
İbn Mâce (no. 2398), İsmail b. Ayyaş an Şurahbîl b. Müslim an Ebî Umâme asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı hasen garîb'tir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.
[283] Bu hadisi Buhârî (hibe 35, III, 144) ve Müslim (zekât
73, s. 707), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec un Ebi Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler. Lafız Buhârî'ye aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.
[284] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26),
Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.
Bu hadisi Buhârî (hibe
32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277),
Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim
(hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî
(umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no.
3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no.
3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e.
Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Son lafzı Nesâî (umrâ
2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ
senedi ile tahrîc etti.
Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı
sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer
ben senden önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine
bana ait olur" demektir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.
[285] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26),
Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.
Bu hadisi Buhârî (hibe
32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277),
Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim
(hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî
(umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no.
3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no.
3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e.
Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Son lafzı Nesâî (umrâ
2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ
senedi ile tahrîc etti.
Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı
sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer
ben senden önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine
bana ait olur" demektir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.
[286] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26),
Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.
Bu hadisi Buhârî (hibe
32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277),
Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim
(hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî
(umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no.
3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no.
3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e.
Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Son lafzı Nesâî (umrâ
2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ
senedi ile tahrîc etti.
Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı
sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer
ben senden önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine
bana ait olur" demektir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.
[287] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26),
Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.
Bu hadisi Buhârî (hibe
32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277),
Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim
(hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî
(umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no.
3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no.
3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e.
Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Son lafzı Nesâî (umrâ
2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ
senedi ile tahrîc etti.
Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı
sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer
ben senden önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine
bana ait olur" demektir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.
[288] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26),
Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.
Bu hadisi Buhârî (hibe
32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277),
Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim
(hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî
(umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no.
3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no.
3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e.
Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Son lafzı Nesâî (umrâ
2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ
senedi ile tahrîc etti.
Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı
sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer
ben senden önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine
bana ait olur" demektir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.
[289] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26),
Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.
Bu hadisi Buhârî (hibe
32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277),
Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim
(hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî
(umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no.
3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an
Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no.
3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e.
Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Son lafzı Nesâî (umrâ
2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ
senedi ile tahrîc etti.
Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı
sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer
ben senden önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine
bana ait olur" demektir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.
[290] Râvilerinden el-Mesâ b. es-Sabbâh, çoğunluğa göre zayıf
olmakla birlikte bir rivayette İbn Maîn onu tevsîk etmiştir (Mecma' IV, 157).
İbn Ömer'in İbn Mâce'nin (no. 2382) rivayetindeki senedi şöyledir:
Ishâk b. Mansûr an Abdirrezzâk an İbn Cûreyc an Atâ an İbn Ömer.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.
[291] Bu hadisi Nesâî (rukbâ 2/1, VI, 269), Muh. b. Vehb an
Muh. b. Seleme an Ebî Abdirrahün an Zeyd an Ebî'z-Zûbeyr an Tavus an İbn Abbâs
senediyle tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.
[292] Bu rivayeti Nesâî (rukbâ 2/2), Ahmed b. Harb an Ebî
Muâviye an Haccâc an EbVz-Zübeyr an Tavus an Ibn Abbâs senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353
[293] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3539), Tirmizî (no. 1299),
Nesâî (hibe 4/3, VI, 267-8) ve İbn Mâce (no. 2377), Hüseyn el-Muallim an Amr b.
Şuayb an Tavus an Ibn Abbâs ve İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.Tirmizî'ye göre isnadı "hasen sahîh"tir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353
[294] Laftzlar Müslim'e aittir (hibât no. 9, 13, 14, 17).
Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 39, s. 751), Buhârî (hibe 12/2, III, 134),
Müslim (hibât 9-11, s. 1241), Tirmizî (no. 1367) ve Nesâî (nahl 1-4, VI,
258-9), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman ve Muh. b. en-Nu'mân b. Beşfr an
Nu'mân b. Beşîr asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 12, s. 1242), Ebû Dâvud
(no. 3543) ve Nesâî (nahl 5, 7, VI,
259), Hisâm b. Vrve an ebîhî ani'n-Nu'mân asl-ı senedi ile; Buhârî (hibe 13.
III, 134: şehâdât 9, III, 151), Müslim (hibât 13-18, s. 1242-4), Ebû Dâvud (no.
3542) ve Nesâî (nahl 8-13, VI, 259-61), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân asi-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.
[295] Laftzlar Müslim'e aittir (hibât no. 9, 13, 14, 17).
Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 39, s. 751), Buhârî (hibe 12/2, III, 134),
Müslim (hibât 9-11, s. 1241), Tirmizî (no. 1367) ve Nesâî (nahl 1-4, VI,
258-9), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman ve Muh. b. en-Nu'mân b. Beşfr an
Nu'mân b. Beşîr asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 12, s. 1242), Ebû Dâvud
(no. 3543) ve Nesâî (nahl 5, 7, VI, 259),
Hisâm b. Vrve an ebîhî ani'n-Nu'mân asl-ı senedi ile; Buhârî (hibe 13. III,
134: şehâdât 9, III, 151), Müslim (hibât 13-18, s. 1242-4), Ebû Dâvud (no.
3542) ve Nesâî (nahl 8-13, VI, 259-61), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân asi-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353-354.
[296] Laftzlar Müslim'e aittir (hibât no. 9, 13, 14, 17).
Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 39, s. 751), Buhârî (hibe 12/2, III, 134),
Müslim (hibât 9-11, s. 1241), Tirmizî (no. 1367) ve Nesâî (nahl 1-4, VI,
258-9), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman ve Muh. b. en-Nu'mân b. Beşfr an
Nu'mân b. Beşîr asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 12, s. 1242), Ebû Dâvud
(no. 3543) ve Nesâî (nahl 5, 7, VI,
259), Hisâm b. Vrve an ebîhî ani'n-Nu'mân asl-ı senedi ile; Buhârî (hibe 13.
III, 134: şehâdât 9, III, 151), Müslim (hibât 13-18, s. 1242-4), Ebû Dâvud (no.
3542) ve Nesâî (nahl 8-13, VI, 259-61), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân asi-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.
[297] Laftzlar Müslim'e aittir (hibât no. 9, 13, 14, 17).
Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 39, s. 751), Buhârî (hibe 12/2, III, 134),
Müslim (hibât 9-11, s. 1241), Tirmizî (no. 1367) ve Nesâî (nahl 1-4, VI,
258-9), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman ve Muh. b. en-Nu'mân b. Beşfr an
Nu'mân b. Beşîr asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 12, s. 1242), Ebû Dâvud
(no. 3543) ve Nesâî (nahl 5, 7, VI,
259), Hisâm b. Vrve an ebîhî ani'n-Nu'mân asl-ı senedi ile; Buhârî (hibe 13.
III, 134: şehâdât 9, III, 151), Müslim (hibât 13-18, s. 1242-4), Ebû Dâvud (no.
3542) ve Nesâî (nahl 8-13, VI, 259-61), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân asi-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.
[298] Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 40), s. 752), ani'z-Zührî
an Vrve an Âise sahîh senediyle tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.
[299] Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 41, s. 753), ani'z-Zührîan
Urve b. ez-Zübeyr an Abdirrahman b. Abdilkârî an
Ömer senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.
[300] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/354.
[301] Bu mevkufu Mâlik (akdiye no. 42, s. 754), Dâvud b.
el-Husayn an Ebî Gatafân b. Tarîf el-Mürrî an Ömer senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.
[302] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3632), Ubeydullah b. Sa'd b.
Ibr. an ammihian ebîhî an Ibn Ishâk an EbîNuaym Vehb b. Keysân an Câbir senedi
ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.
[303] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3546-7), Nesâî (umrâ 5/1-2,
VI, 278-9) ve İbn Mâce (no. 2388), Amr b. Şuayb
an ebîhî an ceddihî İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.
[304] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3546-7), Nesâî (umrâ 5/1-2,
VI, 278-9) ve İbn Mâce (no. 2388), Amr b. Şuayb
an ebîhî an ceddihî İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.
[305] Bu hadisi Tirmizî (no. 2130), Ezher b. Mervân an Muh.
b. Sevâ' an Ebî Ma'ser an Saîd an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre bu hadisin isnadı garîbtir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.
[306] Bu hadisi Buhârî (hibe 11, III, 133), Ebû Dâvud
(no.3536) ve Tirmizî (no. 1954), Hisâm b. Vrve an ebîhî an Âise asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.
[307] Bu hadisi Tirmizî (no. 1338), Muh. b. Abdillah b.
Bezan Bisr b. el-Mufaddal an Saîd an Katâde an Enes senedi ile tahrîc etti ve
isnadının sahîh olduğuna hükmetti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.
[308] Bu hadisi Tirmizî (no. 1576), Alî b. Saîd el-Kindî an
Ab-dirrahîm b. Sili. an Isrâîl an Süveyr an ebîhî an Alî senedi ile tahrîc
etti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.
[309] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3057) ve Tirmizî (no. 1577),
et-Tayâlisî an Imrân el-Kattân an Katâde an Yezîd b. Abdillah b. eş-Şihhîr an
İyâd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî, isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.
[310] Lafız Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Ebû Dâvud (no.
3537) ve Tirmizî (no. 3946), Muh. b. İshâk an Saîd el-Makbu-rî an ebîhî an Ebî
Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı hasendir. Ancak
lafzının ait olduğu bir başka senedi (no. 3945) daha vardır: Ah. b. Ment 4855-an Yezîd b. Hârûn an Eyyüb an Saîd
an Ebî Hureyre.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.
[311] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2786), Müsedded an İsâ b.
Yûnus an ebîhî an Ebî Ishâk an Zfl-Cevşen senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.
[312] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3055), Mûsâ b. İsmaîl an
Hammâd b. Seleme an Alîb. Zeyd an Ishâk mürsel senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.
[313] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/356.
[314] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3541), Ah. b. Amr b. es-Serh
un Ibn Vehb an Amr b. Mâlik an Abdillah b. e. Cafer an Hâlid b. e. Imrân
ani'l-Kâsım an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.
[315] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3416) ve İbn Mâce (no. 2157),
Humeyd b. Abdirrahman er-Ruvâsiyy an Muğîre b. Ziyâd an Ubâde b. Niiseyy
ani'l-Esved b. Sa'lebe an Vbâde senediyle tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.
[316] Râvilerinden Mendel b. Alî, hakkında ihtilâf olan
biridir (Mecma' IV, 148).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.
[317] Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma'
IV, 149).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.
[318] İsnadı Heysemî'ye göre hasendir (Mecma' IV, 1517.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.
[319] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2432), Hisâm b. Ammâr an İsmaîl
b. Ayyaş an Utbe h. Humeyd an Yahya b. e. İshâk an Enes senedi ile tahrîc etti.
Utbe, zayıf bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.
[320] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3383), Muh. b. Sül.
el-Missî-sî an Muh. b. ez-Zeberkân an Ebî Hayyân et-Teymî an ebîhî an Ebî Hureyre
senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/357.
[321] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3388), Nesâî (buyu' 109, VII,
319) ve İbn Mâce (no. 2288), es-Sevrî an Ebî İshâk an Ebî Vbeyde an İbn Mes'ûd
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Râvileri güvenilir kimselerdir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/357.
[322] Bu hadisi Buhârî (şirket 13, III, 109; da'vât 31/3,
VO, 156; ahkâm 46, VIII, 124), Saîd b. e. Eyyûb an Ebî Ukayl (Akü) Ziihre an
ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/357.
[323] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 4836) ve İbn Mâce (no. 2287),
es-Sevrî an İbr. b. Muhacir an Mücâhid an Kâ-idi's-Sâib ani's-Sâib asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/357.
[324] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3328) ve İbn Mâce (no. 2406),
Abdülazîz ed-Derâverdî an Amr b. ebî Amr an İk-rime an İhn Abbâs asl-ı senedi
ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/357-358.
[325] Bu hadisi Buhârî (rehin 4/1-2, III, 115-6), Ebû Dâvud
(no. 3526) ve Tirmizî (no. 1254), Zekeriyyâ ani's-Şa'bî an Ebî Hureyre asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/358.
[326] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/358.
[327] Bunu Mâlik (akdiye no. 13, s. 728-9), ani'z-Zühri m
Saîd senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/358.
[328] Bu hadisi Şâfıî (Ümm III, 122), Abdurrezzâk (no.
14094), Ahmed (VI, 42, 160, 230, 237), Buhârî (buyu 14/1, III, 8; 33, III, 14;
88, III, 34; selem 5-6, VII, 45-6: istikrâd 1, III, 82; rehn 2,5, III, 115-6;
cihâd 89, III, 230: mağâzî 86/1, V, 145), Müslim (müsâkât no. 124-6, s, 1226),
Nesâî (buyu' 58, VII, 288; 87, VII, 303), İbn Mâce (no. 2436), İbn Hibbân (no.
5906, 5908) ve Beyhakî (VI, 19, 36) el-A'mes an İbrahim ani'l-Esved an Âi^e
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/358.
[329] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2443), el-Abbâs b. el-Velîd ar
Vehb b. Saîd b. Atiyye an Abdirrahman b. Zeyd b. Esler' an ebîhî an İbn Ömer
senedi ile tahrîc etti. Aslı Ebû Hureyre hadisinden Buhârî'nin Sahîh'inde ys:
almıştır. Vehb ve Abdurrahman sebebiyle isnadı zayıfr.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/358.
[330] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2445), Ebû Ömer Hafs b. Aman
Ibn Mehdîan Süleym b. Hayyân an ebîhî an EbîHM-reyre senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/358.
[331] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3384-5) ve Tirmizî (no.
1258), ez-Zübeyr b. er-Hirrît an Urve asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Bu
hadisi manâsıyla Buhârî (menâkıb 28, IV, 187), Ali b. Abdillah an Süfyân b.
Uyeyne an Şebfb b. Garkade ani'l-Hayy an Urve senedi ile tahrîc etmiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/358-359.
[332] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3386) ve Tirmizî (no. 1257),
Ebû Husayn an Habtb b. e. Sabit (Ebû Dâvud "da: şeyhin min ehli'l-Medfne)
an Hâkim asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/359.
[333] Mâlik (kırâd no. 1, s. 687-8), doğrudan Zeyd'den
ahzetti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/359.
[334] Bu hadisi Ahmed (I, 188-190), Buhârî (bed'ul-Halk 2,
IV, 74) ve Müslim (müsâkât 139, s. 1231), Hişûm b. Urve an ebîhî an Sald b.
Zeyd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Müslim'de (no. 137-8), başka tarikleri de
vardır.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/360.
[335] Bu hadisi Buhârî (bed'ul-Halk 2, IV, 74), Bisr b. Mûsâ
an Abdillah an Mûsâ b. Ukbe an Salim an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/360.
[336] Bu hadisi Bezzâr (no. 1372), Seleme b. Sebîb an Amr b.
Osman an Ebî Şihâb ani'l-A'mes an Ebî Vâil an Ibn Mes'ûd senedi ile tahrîc
etti.
Amr, hakkında ihtilâf olan bir râvidir. Keza Ebû Ya'lâ'nın isnadında yer
alan Muh. b. Dînâr da ihtilaflıdır (Mecma' IV, 172).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/360.
[337] Ahmed (III, 351) bu
hadisi Abdüssamed an Hammâd an Humeyd an Ebî' l-Mutevekkil an Câbir senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/360.
[338] Her iki lafız da Müslim'e aittir (müsâkât no. 4-5) ;
Bu hadisi Buhârî (hars ve'1-Müzâra'a, 8-9, III, 68; 11, III, 69; icâre 22, III,
75; şirket 11, III, 113; şurût 5, III, >. 175), Müslim (müsâkât 4-6, s.
1187-8), Ebû Dâvud (no. 3408-9), Tirmizî (no. 1383), Nesâî (müzâra'a 46, VII,
53) ve İbn Mâce (no. 2467), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/361.
[339] Her iki lafız da Müslim'e aittir (müsâkât no. 4-5) ;
Bu hadisi Buhârî (hars ve'1-Müzâra'a, 8-9, III, 68; 11, III, 69; icâre 22, III,
75; şirket 11, III, 113; şurût 5, III, >. 175), Müslim (müsâkât 4-6, s.
1187-8), Ebû Dâvud (no. 3408-9), Tirmizî (no. 1383), Nesâî (müzâra'a 46, VII,
53) ve İbn Mâce (no. 2467), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/361.
[340] Sahîh-i Buhârî, müzâra'a 8, III, 68.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/361.
[341] Bu hadisi Nesâî (müzâra'a 46/4, VII, 53), İbn
Abdilha-kem an Şuayb b. el-Leys an ebîhî an Muh. b. Abdiırah-tnan an Nâfi' an
Ibn Ömer senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/361.
[342] Lafız Müslim'e (no. 120) aittir. Bu hadisi Buhârî
(müzâra'a 9, III, 69; 18/3, III, 72; hibe 35/7, III, 145), Müslim (buyu'
120-121, s. 1184-5) ve Nesâî (müzâra'a 45, VII, 36), Amr b. Dînâr an Tavus
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/361-362.
[343] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik
(kirâ'1-Ard 1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III,
175), Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,:
zâra'a 45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III,
71-2), Müslim (buyu' 114, s. 1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49), Ebû'n-Ntdp
an Rafı' tarikiyle; Buhârî (müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1 109-111. s.
1180-1) ve Nesâî (müzâra'a 45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer an Râfi'
asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol 3395-6) ve
Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2). Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm Kip «sl-ı
senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400) «e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1), Müslim
(bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud (no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı
ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33),
Mücâhid an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/362.
[344] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik (kirâ'1-Ard
1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III, 175),
Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,: zâra'a
45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff
asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III, 71-2), Müslim (buyu' 114, s.
1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49), Ebû'n-Ntdp an Rafı' tarikiyle; Buhârî
(müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1 109-111. s. 1180-1) ve Nesâî (müzâra'a
45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer an Râfi' asl-ı senedi ile; Müslim (buyu'
113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol 3395-6) ve Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2).
Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm Kip «sl-ı senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400)
«e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1), Müslim (bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud
(no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud
(no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33), Mücâhid an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/362.
[345] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik
(kirâ'1-Ard 1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III,
175), Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,:
zâra'a 45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III,
71-2), Müslim (buyu' 114, s. 1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49),
Ebû'n-Ntdp an Rafı' tarikiyle; Buhârî (müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1
109-111. s. 1180-1) ve Nesâî (müzâra'a 45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer
an Râfi' asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol
3395-6) ve Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2). Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm
Kip «sl-ı senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400) «e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1),
Müslim (bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud (no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı
ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33),
Mücâhid an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/362.
[346] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik
(kirâ'1-Ard 1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III,
175), Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,:
zâra'a 45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III,
71-2), Müslim (buyu' 114, s. 1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49),
Ebû'n-Ntdp an Rafı' tarikiyle; Buhârî (müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1
109-111. s. 1180-1) ve Nesâî (müzâra'a 45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer
an Râfi' asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol
3395-6) ve Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2). Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm
Kip «sl-ı senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400) «e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1),
Müslim (bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud (no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı
ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33),
Mücâhid an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/362.
[347] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik
(kirâ'1-Ard 1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III,
175), Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,:
zâra'a 45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III,
71-2), Müslim (buyu' 114, s. 1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49),
Ebû'n-Ntdp an Rafı' tarikiyle; Buhârî (müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1
109-111. s. 1180-1) ve Nesâî (müzâra'a 45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer
an Râfi' asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol
3395-6) ve Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2). Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm
Kip «sl-ı senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400) «e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1),
Müslim (bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud (no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı
ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33),
Mücâhid an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/362.
[348] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik
(kirâ'1-Ard 1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III,
175), Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,:
zâra'a 45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III,
71-2), Müslim (buyu' 114, s. 1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49),
Ebû'n-Ntdp an Rafı' tarikiyle; Buhârî (müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1
109-111. s. 1180-1) ve Nesâî (müzâra'a 45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer
an Râfi' asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol
3395-6) ve Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2). Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm
Kip «sl-ı senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400) «e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1),
Müslim (bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud (no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı
ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33),
Mücâhid an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/362.
[349] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik
(kirâ'1-Ard 1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III,
175), Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,:
zâra'a 45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III,
71-2), Müslim (buyu' 114, s. 1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49),
Ebû'n-Ntdp an Rafı' tarikiyle; Buhârî (müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1
109-111. s. 1180-1) ve Nesâî (müzâra'a 45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer
an Râfi' asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol
3395-6) ve Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2). Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm
Kip «sl-ı senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400) «e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1),
Müslim (bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud (no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı
ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33),
Mücâhid an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/362-363.
[350] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik
(kirâ'1-Ard 1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III,
175), Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,:
zâra'a 45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III,
71-2), Müslim (buyu' 114, s. 1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49),
Ebû'n-Ntdp an Rafı' tarikiyle; Buhârî (müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1
109-111. s. 1180-1) ve Nesâî (müzâra'a 45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer
an Râfi' asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol
3395-6) ve Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2). Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm
Kip «sl-ı senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400) «e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1),
Müslim (bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud (no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı
ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33), Mücâhid
an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/363.
[351] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik
(kirâ'1-Ard 1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III,
175), Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,:
zâra'a 45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III,
71-2), Müslim (buyu' 114, s. 1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49),
Ebû'n-Ntdp an Rafı' tarikiyle; Buhârî (müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1
109-111. s. 1180-1) ve Nesâî (müzâra'a 45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer
an Râfi' asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol
3395-6) ve Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2). Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm
Kip «sl-ı senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400) «e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1),
Müslim (bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud (no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı
ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33),
Mücâhid an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/363.
[352] İlk lafız Müslim'e (buyu1 no. 117), diğerleri no.
4878: Müslim, buyu' 109; no. 4869: Müslim, buyu' 116; no. 4870: Müslim, buyu'
113; no. 4871: Müslim, buyu 114; 4872: Ebû Dâvud (no. 3402); 487i: Nesâî, eymân
46; 4874; Ebû Dâvud (no. 3401; 4875: Nesâî, eymân 45. Bu hadisi Mâlik
(kirâ'1-Ard 1, s. 711), Buhârî (müzâra'a 6, III, 69; 19, III, 73; şurût 7, III,
175), Müslim (buyu1 125-7, s. 1283), Ebû Dâvud (no. 3392-3) ve Nesâî (mü-,:
zâra'a 45/37-42, VII, 42-44), Hanzale b. Kays an Râff asl-ı senedi ile; Buhârî (müzâra'a 18, III,
71-2), Müslim (buyu' 114, s. 1282) ve Nesâî (buyu' 45/61-2, VII, 49),
Ebû'n-Ntdp an Rafı' tarikiyle; Buhârî (müzâra'a 18, III, 72), Müslim (buyu1
109-111. s. 1180-1) ve Nesâî (müzâra'a 45/47-55, VU. 45-47). Nâfi' an İbn Ömer
an Râfi' asl-ı senedi ile; Müslim (buyu' 113, s. 1181-2), Ebû Dâvud (bol
3395-6) ve Nes«(mftââ'a45/34-3d. VI1.41 2). Ya'lâb. Hakim an Sülejmmrk. Tam-tm
Kip «sl-ı senedi ile; Ebû Dânri (bol 3400) «e NoS (mil 45/28-32, VII, 1fl 1),
Müslim (bvwS* mx 112. s. 11») tc EM Dâvud (no. 3294), Sâümb. M fllıt k. Ömer mı
ebmimjRâfi' asl-ı senedi ile; Ebû Dâvud (no. 3397) «e NoS (â. 450,6, VII, 33),
Mücâhid an İbn ,
Ebû Dâvud (no. 3398) re NesS (û 450-5. VII. 33), Mücâhid an Üseyd b.
Zuhtjr an Köf ad-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/363.
[353] Bu hadisi Ebû Dâvud ..no. 3390) *c HesS (müzâra'a
45/66, VII, 50-1), Abdurrommm b İstik wt Ebî Ubey-de b. Muh. b. Ammâr anil-VHid
b. ebTl-VeUd an Urve asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/363.
[354] Bu haberi Mâlik (kiıâl-Aid, bol 3, s. 711), doğrudan
İbn Şihâb ez-Zührî'deo afaze.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/363.
[355] LafızNesâîyeaıtür.BuhjdiâEbûDâ»ud(rio.3391)ve Nesâî
(müzâra'a 45/33, VIL 41), Mim. b. İtrime b. Ab-dirrahman an Muh. b. Abdimmmam
b. e. Lebîbe an Sa-îdb. el-MmstjjebmıSadzsLı senedi ile lahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/363.
[356] LafızEbû Dâvafa ait.
Bunu Mâft (afcdge 26. s. 743). Ebû Dâvud (no. 3074) ve Tirmizî (no.
1378). ffifmm wetmkjmk. Urve an ebt-himâ asJ-ı senedi de DBric eattec Twmââ ye
Ebû Dâvud (no. 3073) ise, Urvr om Smd b. Zeyi Unkiyle şevkettiler. Bu tarik
için imsizi, han verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/364.
[357] Bu hadisi Ebû Dâvod (an. 3OJ6). Ah. b. Ahde an Abdillah
b. Osman an itmı-f tmmmıl mı Nâfi" b. Ömer an İbn e. Miileykr an Une mai
ic triric etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/364.
[358] İki isnad ile
tahric etti.İsnadının birinde Usam b.
Davud . el-Cerrâk adh adlı zayıf bir ravi; diğerinde ise hadis uyduran bir râvi yer IV. 157).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/364.
[359] Bu hadisAn Süleym mı EK Betr b. Hak. m, Cmmr ile ahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/364.
[360] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/364.
[361] Râvilerindea Mûâ b. Yatüı oZan'ı, kattmda ihtilâf IV,
İST).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/364.
[362] Bu lgfaı llMür (46, s. 757), Buhârî (ilm
27/2.I.31-2:h*alı2.Bl9!2:3-4,in,93;9,III,95; 11, m. 94; Bük 22/2, VK lWt odeb
73^,VB, 98), Müslim 11-5,». 13494}(aa 1704-8) veTır-i |b. 1372-3) , Yezid
mevla’l-Munba is an Zeyd b. Halid asl-ı senedi ile tahric ettiler.Lafız
Müslim’e (no.5-6) aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/364-365.
[363] Bu lgfaı llMür (46, s. 757), Buhârî (ilm
27/2.I.31-2:h*alı2.Bl9!2:3-4,in,93;9,III,95; 11, m. 94; Bük 22/2, VK lWt odeb
73^,VB, 98), Müslim 11-5,». 13494}(aa 1704-8) veTır-i |b. 1372-3) , Yezid
mevla’l-Munba is an Zeyd b. Halid asl-ı senedi ile tahric ettiler.Lafız
Müslim’e (no.5-6) aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/365.
[364] Bu lgfaı llMür (46, s. 757), Buhârî (ilm
27/2.I.31-2:h*alı2.Bl9!2:3-4,in,93;9,III,95; 11, m. 94; Bük 22/2, VK lWt odeb
73^,VB, 98), Müslim 11-5,». 13494}(aa 1704-8) veTır-i |b. 1372-3) , Yezid
mevla’l-Munba is an Zeyd b. Halid asl-ı senedi ile tahric ettiler.Lafız
Müslim’e (no.5-6) aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/365.
[365] Lafız Müslim’e aittir.Bu hadisi Buhari (lukata 1, III,
92; 10, III, 95),m Müslim (lukata 9-10, s.1350),Ebu Davud (no.1701- 3) ve
Tirmizi (no. 1374), Seleme b. Kuheyl an Süveyd b. Gafale an Ubeyy asl-ı senedi
ile tahric ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/365.
[366] Bu hadisi Ebu Davud (no.1710-3) ve Neasi (kat’us-sarik
11, VIII, 84-5) Amr b. Şuayb tahric ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/365.
[367] Bu hadisi Ebu Davud (no 1716) Cafer b. Müsafir an İbn
e. Füdeyk sn Musa b. Yakub ez-Zemai an Hazım an Sehl senedi ile tahric etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/365-366.
[368] Bu hadisi Ebu Davud (no. 1709), Halid el-Hazza an
Ebi’l Ala an Mutarrif b. Abdillah an İyad b. Himar asl-ı senedi ile tahric
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/366.
[369] Bu hadisi Ebıu Davud (no.1718) Mahled b. Halid an
Abdirrezzak an Ma’mer a Amr b. Müslim an Ebi Hureyre senedi ile tahiric etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/366.
[370] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1720) ve İbn Mâce (no. 2503),
İbn ebîHayyân et-Teymt ani'I-Münzir b. Cerfr an ebîhî senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/366.
[371] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2502), Muh. b. el-Müsennâ an
Yahya b. Saîd an Humeyd et-Tavfl ani' I-Hasan an Mutarrifb. Abdillah b. eş-Şıhhîr
an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/366.
[372] Bu mevkufu Mâlik (akdiye no. 49, s. 759), Yahya b. Saîd
an Sül. b. Yesör an Sabit senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/366.
[373] Muvattâ, akdiye no. 51, s. 759.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/367.
[374] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1717), Sül. b. Abdirrahman an
Muh. b. Şuayb ani'i-Muğîre b. Ziyâd an Ebî'z-Zü-beyr an Câbir senedi ile tahrîc
etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/367.
[375] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3524), Ubeydullah b. Hamîd b.
Abdirrahman el-Himyerî ani's-Şa'bî asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/367.
[376] Bu hadisi Müslim (lukata no. 11, s. 1351) ve Ebû Dâvud
(no. 1719), İbn Vehb an Amr b. el-Hâris an Bukeyr an Yahya b. Abdirrahman b.
Hâtib an Abdirrahman b. Osman asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/367.
[377] Sahîh-i Buhârî'de isnâdsız olarak yer almıştır (talâk
22, VI, 174).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/367.
[378] Bu mevkufu Abdürrezzâk (no. 14911) ve Beyhakî (VI,
200), es-Sevrîan EbîRebâh an Ebî Amr es-Şeybânî asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Ebû Rebâh dışındakiler Sahîh ricâlindendir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/367.