KORKU, REKÂİK (KALBİ İNCELTEN ŞEYLER) VE ÖĞÜTLER BAHSİ......317

TAHRİC

 

 

9658- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim korkarsa akşam karanlığında yol alır. Kim gece yol alırsa hedefine erer. Dikkat edin! Allah' in malı pahalıdır. Dikkat edin! Al­lah' in malı cennettir.'1 [Tirmizî|

9659- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ölmek üzere olan bir delikanlının yanına girdi ve sordu: 'Kendini nasıl buluyorsun?'

'Ey Allah'ın Resulü! Günahlarımdan korktuğum halde Allah'dan da ümidim var­dır' deyince, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Böyle bir durumda mü'minin kalbinde iki şey bir araya gelirse, mutlaka Allah ona umduğunu verir; korktu­ğundan da emin kılar.' [İkisi de Tirmİzî'ye ait]

9660- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-

lem'in küçük dili görülecek derecede aşın güldüğünü görmedim. Onun gülmesi tebes­sümden ibaretti."

9661- Diğer rivayet:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem rüzgâr estiği zaman şöyle derdi:'Allahım! Senden onun hayrım, içindekinin de hayrını, onunla gönderdiğinin de hayrını dilerim. Onun şerrinden, içindekinin şerrinden, gön­derdiğinin de şerrinden sana sığınırım.' (Gündüz) hava karardığı zaman, rengi değişir, bir çıkar bir girerdi. Bir öne, bir de arkaya gi­derdi. Yağmur yağınca sakinleşir ve bu hal ondan giderdi. Aişe bunun farkına varınca ona sebebini sordu. Bunun üzerine şu cevabı verdi:

'Ey Âİşe! Kim bilir belki rüzgâr Âd kavmi­nin dediği gibidir. Onlar vadilerinin Önünde bir bulut görünce: 'İşte bu bize yağmur yağ­dıracak bir buluttur'demişlerdi. Ondan sonra onlara yağmur değil, taş yağmıştı.'

IBuhârî, Müslim, Tirmi/.î ve Ebû Dâvud.]

9662- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ben sizin göremediklerinizi görür, duya­madıklarınızı da duyarım. Nitekim gök gürle­di. Onun güıiemesi hakkıdır. İçinde dört par­maklık boş bir yer bile yoktur ki, orada me­lekler Allah için alnım yere koyup secde etme­sinler. Vallahi eğer siz benim bildiklerimi bil­seniz, az güler çok ağlarsınız. Yatak üzerinde kadından . lezzet duymazdınız. Çöllere çıkıp haykıra haykıra Allah'a yalvarırdınız. Kesi­len bir ağaç olmayı ne kadar da isterdim bir bilseniz."

9663- Diğer rivayet:

Ebû Zer şöyle dedi: "Kesilen bir ağaç ol­mayı ne kadar da isterdim." [Tirmizî]

9664- Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'in kâtiplerinden biri olan Hanzale bin er-Rabî' el-Üseydî radiyallahu anh'dan:

"Ebû Bekr bana rastlayıp: 'Ey Hanzale nasılsın?' diye sordu.

'Hanzale münafık oldu' dedim.

'Sübhanallah. Bu nasıl söz ey Hanzale?' deyince de şu cevabı verdi(m): 'Biz Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında iken bize cehennem ve cennetten anlattığı za­man, sanki onları gözle görür gibi oluyoruz. Sonra onun yanından çıkınca, kadınlarımızla, mallarımız ve evlatlarımızla oynayıp meşgul oluyoruz, her şeyi unutuyoruz.' Ebû Bekr:

'Vallahi bizde de aynı şey oluyor' dedi. Böylece ben ve Ebû Bekr beraberce yürüyüp doğru Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'e gidip yanına girdik. Söze ben başladım ve dedim ki:'Ey Allah'ın Resulü! Hanzale münafık oldu.'

'Ne'n var?' diye sorunca, şöyle anlattım: 'Biz senin yanında iken bize cennet ve cehen­nemden bahsettiğin zaman sanki onları gözle görür gibi oluyoruz. Dışarıya çıkınca her şeyi unutuyoruz, kadınlarımızla, çocuk ve malları­mızla meşgul oluyoruz.' Bunun üzerine Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu: 'Nefsim kudret elinde olan Allah'a ye­min ederim ki, eğer siz devamlı benim yanım­daki gibi olursanız, yataklarınızda ve yolları­nızda melekler gelip sizinle el sıkışırlar. Ne var ki ey Hanzale! İnsan kâh böyle olur, kâh öyle olur. (İnsanlar için bu normaldir'") -Bunu üç kere tekrarladı-.

[Tİrmizîve aynı lufızla Müslim. |

9665- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah Teâlâ söyle buyurdu: "Ey kulla­rım! Ben zulmü kendime yasak ettim, aranız­da da onu yasakladım, sakın birbirinize zul­metmeyin! Ey kullarım! Hidayete erdirdikle­rim hariç hepiniz (doğru yoldan) sapmışlarsı­nız, öyleyse benden hidayet isteyin de ben si­ze hidayet edeyim. Ey kullarım! Benim doyur-duklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden iste­yin de ben sizi doyurayım. Ey kullarım! Be­nim giydirdiklerim hariç hepiniz çıplaksınız. İsteyin de ben sizi giydireyim. Ey kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz. Ben­den bağışlanma dileyin de ben sizi bağışlaya­yım. Ey kullarım! Eğer sizin öncekileriniz, .sonrakileriniz, insanınız, cînniniz, içinizde en takva sahibi olan bir adamın durumunda ol­sanız, bu benim mülkümde hiç bir şey artır­maz. Ey kullarım! Öncekileriniz, sonrakileri­niz, insanınız, cinniniz en kötü adamın kalbi gibi bir kalp taşısanız, bu da benim mülküm­den hiçbir şey eksiltmez. Ey kullarım! Önceki-

leriniz, sonrakileriniz, insanınız ve cirminiz her biriniz tek bir yerde dursa, hep birden benden ayrı ayrı bir istekte bulunsa, ben her birinin isteğini ayrı ayrı veririm de yine be­nim mülkümden hiçbir şey eksilmez. Ancak denize düşen iğnenin (deniz suyundan) eksilt­tiği kadar bir şey eksilir. Ey kullarım! Yaptık­larınız ancak sizin amellerinizdiı; ben onları bir bir sayıyorum, sonra da karşılığını size vereceğim. Kişi hayırla karşılaşırsa, Allah'a hamdetsin, kötü bir şeyle karşılaşırsa, ken­dinden başka hiç kimseyi kınamasın!"

[Tirmizî ve aynı lafızla Müslim.|

9666- Ubeyy radiyallahu anh'dan: "Gecenin üçte ikisi geçtiği zaman Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem kalkıp şöyle seslenirdi: 'Ey insanlar! Allah'ı zikre­din! 'Sarsıcı' kesin gelecek; 'takipçi'de onun arkasından gelecektir. Ölüm ise içindeki bü­tün zorlukları ile kapımızı çalmaktadır.'

[Tirmizî uzun bir metinle. |

9667-  Esma binti Umeys radiyallahu an-hâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Boş hayallere kapılıp da böbürlenen ve Kebîr ve Müteâl olan Allah'ı unutan kul ne kötü bir kuldur! Zorba ve mütecaviz olup da Yüce Cebbar'ı unutan kul ne kötü kuldur! Gaflete dalarak gülüp oynayan, kabirleri ve (yer altında) çürümeği unutan kul da ne kötü kuldur! Taşkınlık eden, kibirlenen, başlangıç ve sonu unutan kul ne kötü kuldur! Şehvetler­le dinini ihlal eden kul ne kötü kuldur! Hırs ve tamahın sürüklediği kul ne kötü kuldur! Hevâ ve hevesin saptırdığı kul da ne kötü kuldur! Zillete sürükleyen bir arzuya kendisini kaptı­ran kul da ne kötü kuldur!" [Tirmizî]

9668- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Tüm düşüncesi âhiret olan kimsenin kal­bini Allah zengin kılar. Onu(n işlerini) derler, toparlar ve dünya ona boyun eğerek gelir. Ki­min de bütün kaygısı dünya olursa Allah onun gözlerinin arasına fakirliği yerleştirir, işlerini darmadağın eder. Dünyadan da ona sadece kendisi için takdir edilen şey gelir." [Tirmizîl

9669- Diğer rivayetle şu ek yer almıştır: "O adam fakir olarak akşamlar, fakir ola­rak sabahlar. Bir kul Allah'a bütün kalbiyle yönelirse, Allah mü'minlerin kalplerini sevgi ve muhabbet dolu olarak ona yönedir. Ayrıca Allah bütün hayırları derhal ona yöneltir.

| Tirmizî |

9670- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallalıu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah teala buyuruyor:

Ey Ademoğlu! Kendini benim ibadetime ver ki, senin kalbini zenginlikle doldurayım, fakirliğinin önünü alayım. Bunu yapmazsan, ellerini devamlı olarak meşguliyetle dolduru­rum da bir türlü fakirliğini gidermem (gözün doymaz)." |Tirmizî|

9671-  Şeddâd bin Evs radiyallahu anh'-dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Akıllı kişi, nefsini hesaba çekip ölümden sonrası için çalışandır. Aciz olan ise nefsini hevâ ve hevesine uydurup Allah'tan temenni edip bekleyendir." [Tirmizî|

9672- Ebû Hureyre radiyallahu aııh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Basınıza su yedi şey gelmeden güzel fiili­ler yapmakta acele ediniz: Kişiyi unutturucu kılan fakirlik, azdıran zenginlik, ifsat eden hastalık, bunaklık derecesinde yaşlılık, âni gelen ölüm, beklenenlerin en şerlisi Deccâl ve hepsinden daha fena ve acısı olan kıyamet."

Rezîn şunu da ekledi: "Lezzetleri yıkan (ölümü) çokça hatırlayın!" |Tirmizî.|

9673- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "O, bir insana şöyle dedi: 'Sen fakihleri çok, okuyucuları az, Kur'ân'ın hududu koru­nan, harfleri unutulan, isleyenlerin az, veren­lerin çok, namazı uzatıp, hutbeyi kısa tutan, hevâ ve heveslerinden önce iyi amellere ko­şan kişilerin bulunduğu bir zamandasın. İn­sanlar fakihleri az, (Kur'ân) okuyucuları çok olan bir dönem yaşayacaklardır. O zamanda Kur'ân'm harf ve kelimeleri ezberlenecek, emir ve yasakları unutulacak. İsteyen çok, ve­ren ise az olacak. Namazı kısa tutup hutbeyi uzatacaklar. Amellerinden önce hevâ ve he­veslerine uyacaklar.' |M3lik.j

9674- Ali radiyallahu anh'dan. dedi ki: "Dikkat ediniz!  Manasını düşünmeden okunanda hayır yoktur. Düşüncesiz ve iîkıh-sız yapılan ibadette de hayır yoktur. Asıl fa-kîh, insanlara Allah'ın rahmetinden umut kes­tirmeyen, Allah'ın cezasından emin kılmayan ve kendi arzularına uyup Kur'ân'ı terketme-yen kimsedir." |Rezîn.j

9675- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin ve çokça istiğfar edin! Çünkü ben sizi cehenne­min çoğunluğunu teşkil eder buldum." İçle­rinden bir kadın: "Neden biz cehennem ehli­nin çoğunluğunu teşkil ediyoruz ki?" diye sordu.

"Çünkü siz, çok fazla kötü söz söylüyor (kocalarınızın) iyiliğine karşı da nankörlük ediyorsunuz. Akıl ve dini noksan olup da akıl­lı kimseye sizin kadar galip olanı görmedim." Duyurunca, kadın şu soruyu yöneltti: "Akıl ve din noksanlığı ne demektir?"

"Akıl noksanlıjki kadının şahitlik etmesi­nin bir adamın şahitliğine eşit olmasıdır. Ka­dın âdet halinde olduğu zaman, günlerce na­maz kılmaz, Ramazanda da oruç tutamaz. Bu da din noksanlığıdır." |Muslim ve Tirmizî.l

9676- Mâlik radiyallahu anh'dan: "Meryemoğlu İsa şöyle derdi: 'Allah'ın zikri dışında çok konuşmayın ki kalpleriniz katılaşmasın. Katı kalp Allah'tan uzaktır; lâ­kin siz bunu bilemezsiniz. Siz tanrilarmışçası-na insanların günahlarına bakmayınız! Kullar gibi kendi günahlarınıza bakınız! Çünkü in­sanlar günah işleyip ondan kurtulabilir. Bela­ya uğrayanlara acıyın, afiyetten dolayı da şükredin!'

9677- Urve radiyallahu anh'dan: "Ömer bir gün hutbesinde şöyle dedi: 'Ey insanlar! Şunu öğrenin ki, aç gözlü olmak fa­kirlik, tok gözlü olmak ise zenginliktir. Çün­kü kişi dünya işlerine bütünüyle önem ver­mezse gÖZÜ tok Olur. |Rezîn|

9678- Mâlik radiyallahu anh'dan: Lokman oğluna şöyle dedi:

'Yavrum! İnsanlar kendilerine vaad olu­nana karşı uzun boylu umut beslerler. Oysa onlar hızlı bir şekilde âhirete gitmektedirler. Sen var olduğun gündenberi dünyayı arkana, âhireti ise Önüne aldın. Aslında gitmekte ol­duğun yurt, sana çıkmakta olduğun yurttan daha yakındır.' [İkisi de Rezîn'e ait.]

9679- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "İlim kaynaklan, hidayet kandilleri, evle­rin çulları (evlerine kapananlar), gecenin lam­baları olun! Yepyeni kalplere, eskimiş elbise­lere sahip olun ki, gök ehlince tanınasımz, yer ehlince de bilinmeyesiniz." [Dârimî]

9680-   Ömer bin Abdülazîz radiyallahu anh'dan:

"Kim ilimsiz İbadet ederse, bozdukları düzelttiklerinden çok olur. Kim söylediklerini fiil haline dönüştürürse, kendisini ilgilendir­meyen, boş sözü nadir bulunur. Kim dinini tartışmalara hedef yaparsa, tenakkulu (değiş­kenliği) çok olur."

İkisi de Dârimî'ye ait olup, o tenakkulu: "Bir görüşten, diğer görüşe geçip, bir kararda durmamak" olarak açıklamıştır.

9681- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennem gibisini görmedim, Zira on­dan kaçan uyumakta. Cennet gibisini de gör­medim, onu da arayan uyumakta." [Tirmizî.]

9682- Abdullah bin Ebû Bekr radiyallahu anh'dan:

"Ebû Talha kendi bostanında namaz kılı­yordu. Dübsİ denilen bir kuş bahçeden dışarı çıkmak için uçtu, çıkacak yer aramağa başladı, fakat bulamadı. Bu, Ebû Talha'mn hoşuna git­ti ve bir an gözleri ile onu izledi. Sonra nama­zına döndü fakat kaç rek'at kıldığını şaşırdı.

Bunun üzerine bu malım fitneye sebep ol­du diye düşünerek Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e varıp namazda basma ge­len durumu anlattı: 'Ey Allah'ın Resulü! Bu malım vakıftır, istediğin gibi kullanır, istedi­ğin yere verebilirsin.',dedi. [Mâlik.]

9683-  Utbe bin Ubeyd radiyallahu anh'-dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir adam doğduğu günden, öldüğü güne kadar Allah rızası için alnını yerden kaldır-masa, (Allah'ın affı olmadan ameli onu kur­tarmaz da) Allah kıyamet gününde onu hakir

kılar." [Ahmed.l

9684- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Dört şey bedbahtlıktır: Gözden yaş ak­maması, kalp katılığı, uzun emel ve dünya hır­sı." [Bezzâr zayıf bir senedle.]

9685- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem: "Söyleyeceğim tavsiyeleri kim alıp (bizzat kendisi) onunla amel edecek ya da amel edecek olan birine onları öğretecektir?" diye sordu.

Ebû Hureyre: "Ben ey Allah'ın Resulü!" dedi. Bunun üzerine elimden tutup şu şu beş tavsiyeyi sıraladı:

"Haramlardan kaç ki, insanların en çok ibadet edeni olasın. Allah'in sana yaptığı tak­simata razı ol ki, insanların en kanaatkarı olasın. Komşuna iyilik et ki, gerçek mü'min olasın. Kendin için sevdiğini İnsanlar için de sev ki, gerçek müslüman olasın. Çok gülme, zira çok gülmek kalbi öldürür." |Tİrmizî.|

9686- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Rabbim bana şu dokuz şeyi emretti: Giz­li ve açık hallerde Allah'tan korkmak. Hoşnut­lukta da, gazab halinde de doğruyu söylemek. Fakirlikte de, zenginlikte de itidalli davran­mak. Benden ilgisini keseni ziyaret etmemi, bana vermeyene vermekliğim, bana haksızlık edeni bağışlamamı, suskunluğumun bütünüy­le düşünce, konuşmamın zikir, bakışımın ibret olmasını ve marufu emretmek." [Rezîn.]

9687- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Nerede olursan ol! Allah'tan kork! Kötülü­ğün (hemen) ardından onu silecek bir iyilik yap! İnsanlara iyi ahlâkla muamele et!" ITirmizî]

9688- Ebû Bekre radiyallahu anh'dan: "Bir adam: 'Ey Allah'ın Resulü! İnsanla­rın hangisi hayırlıdır?' diye sordu.

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem: 'Ömrü uzun, ameli güzel olan' buyurdu.

'Ya insanların en kötüsü kimdir?' diye so­runca; 'Ömrü uzun, ameli kötü olan' buyur­du." [Tirmizî]

9689- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İki haslet vardır ki, kim onları kendinde bulundurursa Allah onu hem şükredici, hem de sabredici yazar. Kim de onları kendinde bulundurmazsa Allah onu şükredici ve sabre­dici yazmaz: Kim dini hususunda kendisinden

üstün olana bakıp ona uyarsa, dünyası husu­sunda da kendisinden aşağıya olana bakıp kendisini ondan üstün kıldığı için Allah'a hamdederse, Allah onu hem şükredici ve hem de sabfedici yazar.

Kim de dini hususunda kendisinden aşağı­sına, dünyası hususunda ise kendisinden üs­tün olana bakıp: 'Eyvah ben onun gibi nasıl olamadım?' diyerek esef ederse, Allah onu ne şükredici ve ne de sabredici yazmaz." |Tirmizîj

9690- Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'dan: "Dedim ki:

'Ey Allah'ın Resulü, kurtuluşu nasıl elde edeceğiz?"

'Dilini tut, evin geniş olsun! Bir de hata­ların için ağla!" buyurdu. " [Tirmizî]

9691- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ayağı tökezlemeyen halım olamaz. Tecrü­besi olmayan da hakim olamaz." [Tirmizî]

9692- Huzeyfe radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hiçbiriniz: 'Ben insanlarla beraberim. İnsanlar iyilik yaparsa ben de yaparım, kötü davranırsa ben de kötü davranırım' diyen şahsiyetsiz kimselerden olmasın!

'Aksine insanlar iyilik yaparlarsa iyilik yapmak, kötü davranırlarsa, haksızlık etme­mek için nefsinizi terbiye edin.' [Tirmizî]

9693- Huzeyfe radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Mü'minin kendini alçaltması yakışık al­maz."

"Kendi nefsini nasıl alçaltır?" diye sor­duklarında: "Altından kalkamayacağı belâya teşebbüs etmesiyle" diye cevap verdi. |Tirmizî]

9694- Muâviye radiyallahu anh'dan:

"O, Âişe radiyallahu anhâ'ya: 'Bana öğüt verecek çok uzun olmayan bir mektup yaz!' dedi. Bunun üzerine Aişe şöyle yazdı:

'Selâm sana! Ben Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duy­dum: 'Kim insanlar öfkelense bile Allah' in rı­zasını tercih ederse, Allah insanların ona ve­receği sıkıntıyı giderir. Kim de Allah' ı gazap-landırarak, insanları hoşnut ederse, Allah onu insanlara havale eder. Ve sana selâm ol­sun!' |Tirmizî]

9695- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu alleyhive selem)

buyurdu:)

"Mil'nün iyi niyetli olduğu için aldanır, fa-cir ise kötü niyetli olduğu için aldatır. |Tirmizî.]

9696- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Mü'min, aynı delikten (yerden) iki kere isinlmaz." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.]

9697- Mâlik radiyallahu anh'dan: "Bana ulaştığına göre, Lokman Hekim'e:

'Seni bu dereceye ne ulaştırdı?' diye sormuş­lar, şöyle cevap vermiş: 'Doğru konuşmak, emanete riayet etmek, beni ilgilendirmeyen şeyden uzak durmak ve sözünde durmak.'

9698- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kıyamet gününde Allah şu üç kişinin yü­züne bakmaz: Ana babasına âsi olan kişi, ken­disini erkeğe benzeten kadın ve deyyus. Üç ki­şi de cennete giremez. Ana babasına âsi olan kişi, devamlı içki içen ve verdiğini başa ka­kan." [Nesâî]

9699- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kıyamet gününde ben şu üç kişinin has­mıyım: Bana söz verip sözünü yerine getirme­yen kişi, hür adamı (hile ile) satıp parasını yi­yen kişi, bir işçi çalıştırıp da ücretini tam ver­meyen kimse." [Buhârî.]

9700- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim bana iki bacağı arası ile iki dudağı arasını garanti ederse, ben de ona cenneti ga­ranti ederim." |Buhârî ile Tirmizî]

9701- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İnsanlarda bulunan huyların en kötüsü, hırslı bir cimrilik ve şiddetli bir korkalıktır."

[Ebû Dâvud]

9702- Ebû Bekr radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hilekâr, cimri ve ettiği iyiliği başa kakan kimseler kesinlikle cennete giremezler."

[Tirmizî.]

9703-  İyâd bin Himâr radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah bana: 'Alçakgönüllü olmanızı, böylece kimsenin kimseye tecavüz etmemesi­ni, kimseye karşı kibirlenip böbürlenmemeni­zi vahyetti." [Ebû Dâvud.]

9704- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah'ın en fazla nefret ettiği insanlar: Harem içinde zulüm ve haksızlık eden, cahili-yet âdetini arzulayan ve haksız yere insan ka­nt akıtmak isteyen olmak üzere üçtür." [Buhârî.]

9705- el-Muğîre radiyallahu anh'dan: "Muâviye ona:   'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den duyduğun bir şeyi bana yaz!' diye bir mektup gönderdi. O da Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu yazıp bildirdi:

'Allah anne-babamza âsi olmanızı, diri diri kızları toprağa gömmenizi, vermeyip yal­nız istemenizi haram; Dedikoduyu, çok soru sormanızı ve malı (boş yere harcayıp) yitir­menizi ise mekruh kılmıştır.' [Buharı ile Müslim]

9706- Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sevdiğin şey, seni (başka şeylere karşı) kör ve sağır eder." |Ebû Dâvud]

9707- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"En kötüleriniz; Yalnız başına yemek yi­yen, kölesini kamçılayan ve yardımını esirge­yenlerdir." |Rezîn.|

9708- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ademoğlu sabaha girince, azaların hep­si dili susturup şöyle derler: 'Hakkımızda Al­lah'tan kork! Çünkü biz seninle beraberiz; doğru olursan biz de doğru oluruz. Eğri olur­san biz de eğri oluruz.' |Tirmizî]

9709- Enes radiyallahu anh'dan:

"Bir adam öldü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında bulunan başka bir adam onun için 'Ne mutlu ona, o cennetlik­tir! ' dedi. Bunun üzerine Allah Resulü sallal­lahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Ne bili­yorsun, belki o kendisini ilgilendirmeyen bir şey söylemiş, ya da kendisinin muhtaç olma­dığı bir şeyi kimseye (ihtiyaç sahibine) verme­yip cimri davranmıştır.'

9710-   Ümmü Habîbe radiyallahu an-hâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"iyiliği emredip kötülükten alıkoyması ve Allah'ı zikretmesi hariç, Ademoğlunun her konuştuğu aleyhinedir." [Tirmizî.]

9711- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kul önemsemeden ve farkına varmadan Allah'ın hoşnut olduğu bir söz söyler, bu se­beple Allah cennette onun derecesini yüksel­tir. Yine kul dikkat etmeden, Allah' in gazabını gerektiren bir söz söyler de Allah onu o keli­me nedeniyle cehenneme yuvarlar."

[Mâlik, Buhârî, Müslim ve Tirmizî]

9712- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Erkeklerin -veya insanların- kalbini çelmek için konuşma sanatını Öğrenen kimse­nin Allah ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder." [Ebû Dâvud.]

9713-  Yahya bin Saîd radiyallahu anh'­dan:

"Meryemoğlu îsa yolda bir domuza rastla­dı, 'Haydi selâmet içinde geçî'deyince kendisine: 'Sen bunu domuza mı diyorsun?' diye iti­raz edilince: 'Ben dilimi kötü söze alıştırmak­tan korkuyorum', diye cevap verdi." [Mâlik.)

9714- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

"Bir adam içeriye girmek için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den izin istedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem adamı görünce: 'Falan kabilenin kardeşi ya da kabi­lenin oğlu ne kötüdür!' dedi. Adam içeri girin­ce, ona gayet güzel davrandı, güler yüz göster­di. Sonra adam çıkıp gidince, merak edip sor­dum: 'Adam daha girmeden hakkında o sözü söyledin, oturunca da yüzüne güldün, acaba bunun sebebi nedir?' Şöyle buyurdu: 'Ey Âi$e! Sen beni ne zaman terbiye dışı davrandığımı gördün! Allah katında kıyamet gününde en kö­tü yere sahip olan, şerrinden korkulduğu için insanlar tarafından terkedilen kişidir.'

9715- Diğer rivayette:

"Çirkin ve kaba sözlerinden dolayı (insan­ların terkettiği)." |Nesâî hariç, altı hadis imamı.|

9716- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kişinin, insanlar helak oldu, dediğini duyarsanız, anlayın ki o şahıs en ziyade helak olanların içindedir."

Müslim, Ebû Dâvud ve Muvattâ. Ebû İs-hâk dedi ki: "Ben Arapça metindeki 'ehleku-hum' sözcüğünü hem üstün, hem de ötüre ola­rak okunduğunu duydum."

Mâlik, bunu şöyle yorumlamıştır:

"Yani kişi, kendisini insanlardan üstün gö­rerek ve onlan küçümseyerek bu sözü söyler­se o, onlardan daha şiddetli şekilde helak olur. Ancak tevazu göstererek kendisinin de onlar­dan biri olduğunu kabul ederek bunu söyle-mişse bunda bir sakınca yoktur."

9717- Ebû Kilâbe radiyallahu anh'dan: Ebû Mes'ûd, Ebû Abdullah'a; ya da Ebû Abdullah Ebu Mes'ûd'a şöyle dedi:

"Benim hakkımda iddia ettikleri şey husu­sunda sen Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den ne duydun?" Şöyle dedi: "Senin hakkında şöyle söylediğini duydum:

"Kişinin delilsiz söz söylemesi ne kötü­dür." |Ebû Dâvud.l

9718- Muâz radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her kim müslüman kardeşini bir günah yüzünden ayıplarsa, onu kendisi de işleyince-ye kadar ölmez."

Ahmed: "Tevbe ettiği bir günah yüzünden bile olsa." diye ilave etti. |Tirmizi|

9719- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna. Kişi gece­leyin bir günah isler, Allah onu gizler, fakat sabah olunca kendisi: 'Ben bu gece şöyle şöy­le yaptım' der ve böylece Allah'ın gizlediği günahını İlan eder. Böylece o kişi, Rabbinin örtbas ettiği günahını sabah olunca ilan etmiş olur. IBuhârîve Müslim.]

9720- Büreyde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bazı konuşmalar büyüleyicidir. İlimler içinde cahillik olanı vardır. Bazı şiirler hikmet doludur. Kaybolup giden sözler de vardır."

Sa'saa bin Sûhân der ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem doğru söylemiştir. Bazı konuşma büyüleyicidir; kimi insan hak­sız olur; fakat güzel konuşması sayesinde has­mından haklı çıkar ve hak etmediğini elde et­miş olur. Çünkü büyünün manası, insanın gö­zünde bir şeyi ters çevirmektir. Yoksa gerçek­ten çevirmek değildir. Görmüyor musun, be­lagat sahibi bir kimse, bir insanı över de, hal­kın kalplerini, övdüğü kimseye doğru çevirip kaydırır. Sonra onu zemmeder, bu defa aynı insanların kalbini onun nefretİyle doldurur.

'İlimler içinde cahillik olanı vardır' sözü; kişinin bilmediği şeyde mübalâğa etmesidir. Böylece İlmi cehle döner.

'Bazı şiirler hikmet doludur, sözü ile in­sanların ibret alıp İstifade ettikleri şiirleri kas­tetmiştir.

'Kaybolup giden sözler de vardır' sözü ise sözünü dinlemek istemeyen ya da ilgilen­dirmeyen birine sunman demektir. Zaten Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem insan­ları bu gibi davranışlardan nehyetmiş ve şöy­le buyurmuştur:

'insanlara bilmediklerini anlatmayın!'

'Hikmeti ehli olmayana iletmeyin zira bu durumda hikmete haksızlık etmiş olursunuz. Ehil olandan esirgemeyin bu defa da onlara karsı haksızlık etmiş olursunuz.'

Buna ayrıca o, 'O, domuzların boynuna inciler takmak gibidir' diyerek de bir de örnek verdi. " |Ebû Dâvud]

9721- İyâd bin Himâr radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hutbesinde şöyle demiştir:

'Dikkat edin! Bugün Rabbim bilmedikleri­nizden bana öğrettiği şeyleri, size bildirmemi emretti:

'Kuluma ihsan ettiğim her şey helâldir. Ben kullarımın hepsini tertemiz yarattım. Sonra şeytanlar gelip dinlerinde onları şa­şırttılar; kendilerine helâl ettiğimi şeytan ha­ram gösterdi. Ortada hiçbir delil yokken on­ların bana ortak koşmalarını emretti.'

Allah yer ehline nazar etti, Arap-Acem Ki-tab ehlinin dışındakilerin hepsine gazap etti. Buyurdu ki: 'Ben seni ancak imtihan kılmak için gönderdim. Uyurken ve uyanıkken okuya­bileceğin ve suyun götürmeyeceği bir Kitabı da sana indirdim.' Ayrıca Allah bana Kureyş'i yakmamı da emretti; ancak ben dedim ki:

'Ey Rabbim o zaman benim başımı kopa­rırlar, onu bir ekmek parçasına çevirirler.'

Allah: 'Seni ülkenden çıkardıkları gibi sen de onları oradan çıkaracaksın. Onlarla savaş ki, sana yardım edelim. İnfak et ki, sana da in-fak edilsin. Sen bir ordu gönder, biz de ilave­ten beş misli ordu gönderelim. Sana itaat edenlerle birlikte sana başkaldıranlara karşı savaş!' buyurdu.

Dedi ki: 'Cennet ehli üçtür. Adaletli, sada­ka veren ve başarılı olan yönetici, merhametli, yumuşak kalpli her müslümam ve akrabayı gözeten kimse; iffetli olan ve iffetli olmayı se­ven, çoluk çocuk sahibi.

Cehennem ehli ise beştir: Aklı olmayan, içinizde tâbi olarak bulunup aile ve malları olmayanlar. Tamahı gizli olmayıp en ince me­selede bile hıyanet eden kimse, ailen ve ma-lınhakkında sabah aksam sana hile ve ihanet düşünen kişi.' Bu arada yalan, cimrilik ve ha­yâsızlığı da zikretti." [Müslim]

9722- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İnsanlar, içlerinde işe yarayacak bir tane bile bulunmayan yüz adet deve gibidirler.

[Buhârî, Müslim ve Tirmizî.]

9723-  Onun diğer rivayetinde: "İçlerinde kullanışlı iyi bir deveden başka deve bulamazsın" diye geçer.

9724-  Ümmü'1-Alâ el-Ensâriyye radiyal­lahu anhâ'dan, dedi ki:

"(Ensâr arasında) Muhacirler İçin kur'a çekildi. Bize Osman bin Maz'ûn düşmüştü. Onu evimizde misafir ettik. Ölümcül bir has­talığa yakalandı ve bu sebepîe öldü. Yıkanıp elbiseleri ile kefenlendi. Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem içeriye girdi. (Ölü Os­man'a hitaben) dedim ki: 'Ey Ebû's-Sâib! Al­lah'ın rahmeti senin üzerine olsun! Senin hak­kında hüsnü şehadette bulunuyorum ve (bili­yorum ki) Allah sana ikram etmiştir.' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem şöyie buyurdu:

'Allah'ın ona ikram ettiğini sen nerden bi­liyorsun?"

'Babam anam sana feda olsun, ey Allah'ın Resulü! Allah (buna ikram etmez de) kime ik­ram edecek?' dedim. Şöyle buyurdu: 'Ona ölüm gelmiştir. Vallahi onun için hayrı uma­rım. Vallahi ben Allah'ın Resulü olduğum halde bana ne muamele yapılacağını bilmiyo­rum.' Bunun üzerine: 'Ondan sonra ben asla kimseyi tezkiye etmiyorum.' dedim.

9725- Diğer rivayet:

Dedi ki: "Rüyamda Osman'ın akmakta olan bir pınarını gördüm ve gelip bunu Allah Resûîü sallallahu aleyhi ve sellem'e anlattım. Şöyle buyurdu: 'işte bu (gördüğün) onun amelidir.' [Buhârî.l

9726- Yahya bin Vâkıd radiyallar.u anh'­dan: (Allah Resûhi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"180 sene geçtikten sonra, ümmetim de bekârlık ve dağbaşlannda münzevî bir hayat yaşamak helal kılınıp, yaygınlaşacak. |Rezîn.|

9727- İbn abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Çölde yaşayan cefa bulur, av peşine ko­şan gafil olur. Sultanın kapısına gelen fitneye uğrar."

9728- Diğer rivayet:

"Kul ne kadar sultana yanaşırsa Al­lah'dan o kadar uzaklaşır." |Sünen ashabı,|

9729- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennem ehlinden olup (dünyada) he­nüz göremediğim iki sınıf: Ellerinde sığır kuy­rukları gibi kamçılar, durmadan İnsanları dö­vüyorlar. (Diğeri:) Giyinik, çıplak, başları de­ve hörgücü gibi meylettiren ve meyleden ka­dınlar sınıfı, işte onlar cennete girmeyecekler ve kokusunu da bulamıyacaklardır. Halbuki onun kokusu şu kadar, şu kadar mesafeden bi­le koklantp duyulur." [Müsliml

9730- Mutarrif bin Abdillah bin eş-Şihhîr, babasından radiyallahu anh:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Âdemoğlu, yanıbaştnda doksandokuz ölüm (tehlikesi) olduğu halde tasvir edilmiştir. Şayet bu ölüm tehlikelerini atlatırsa ihtiyarlı­ğa düşer ve neticede (yine) ölür." [Tirmizî.l

9731- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hakkında (faydalanmak hususunda) bir­çok insanın aldandığı iki nimet vardır: Sıhhat ve boş vakit." IBuhârî ile Tirmizî.l

9732- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah'ın öyle kulları vardır ki, insanları simalarından tanırlar."

[Bezzâr ve Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta]

9733- Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de, Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Mü' minin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allah'ın nuru ile bakar."

9734-  İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Üç ileri görüşlü (feraset sahibi) kimse vardır: MûsâAleyhisselâm'ın eşi, daha evlen­meden babasına: 'Babacığım bunu işçi tut!' diyerek tavsiye etmiştir.

Yusuf Aleyhisselam'ın dostu, hani hanı­mına: 'Haydi buna ikram et, belki bize fayda­sı olur ya da onu evlat ediniriz' demişti.

Bir de Ebû Bekr. Onun feraseti, Ömer'i halife yapmak istediği zaman müşahede edil­miştir." ITaberanî, Mu'cemıı'l-Kebîr'de.\

9735- Amr bin el-As radiyallahu anh'dan: Ona denildi ki: "Haydi bize şehirlileri an­lat!" Cevap verdi:

"Hicaz ehli fitneyi pek severler, fakat on­dan bir türlü kurtulma becerisini gösteremez­ler. Iraklılara gelince, ilme düşkündürler, fakat ondan uzak dururlar. Şam ehli, Hâlik'a isyan bahasına mahlûka boyun eğmeye can atarlar.

Mısırlılar ise küçükken uyanık ve yiğit, yaş­landıklarında ise ahmak olurlar." [M. el-Kehfr]

9736- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her şeyin bir madeni vardır, takvanın madeni ise ariflerin kalpleridir."

îkisİ de Taberânî, Mu'cemıı'l-Kebîr'e ait zayıf bir senedle.

9737- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve selîem buyurdu:)

"Ölünceye kadar ibadete devam eden kişi­ye, Allah doksan dokuz sıddtk ecri verir."

|Taberânî, Ufu'remil't-Evsat'fo zayıf bir senedle.l

9738- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Gençlerinizin en iyileri kendilerini orta yaşlılara benzetenler, orta yaşlılarınızın en kö­tüleri ise kendilerini gençlere benzetenlerdir,"

|Taberânî, Mu'renin'I-Evsut'la ve Bezzâr zayıf bir

,senedle.|

9739- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Mü'min ülfet eden ve kendisine ülfet edi­len kişidir. Ülfet etmiyen ve kendisine ülfet edilmeyen kimsede ise hayır yoktur."

[Ahmed ve M. rl-Kebfr.\

9740-   Ümmü Seleme radiyallahu  an-hâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şu üç şeyden biri kendinde olmayan kim­senin amelinin bir değeri yoktur:

Kendisini ilanımdan uzaklaştıracak takva, sefihin kendisinden uzak durmasını sağlayacak hilm, insanlar İçinde rahatlıkla yaşayabilecek ahlâk." (Taberünî, M. el-Kebfr'de leyyiıı bîr senedle.l

9741-   Ebû Mâlik el-Eş'arî radiyallahu anh'dan:

Dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü! İyiliğin tamamı ne­dir?" Şöyle buyurdu:

"Gizli hallerinde bile aşikâr halinde yaptı­ğın ameli yapman." ITaberânî,

9742- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Parmaklarla gösterilmek, günah olarak kişiye yeter."

"İyi olsada mı?" diye sorduklarında: "Al­lah'ın esirgedikleri hariç, iyi olsa da. Eğer kötü olursa zaten kendisi için bu hal kötüdür" buyurdu.

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de zayıf bir isnadla.)

9743- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Bir adam dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! İn­sanların en yiğidi, en azimlisi kimdir?'.' Şöyle buyurdu:

"Ölümü en çok hatırlayanlar ve ona en çok hazırlananlar. İşte onlar dünyada şeref, âhiret-te de Allah'ın lütuf ve affını elde etmiş seçkin insanlardır."

[Taberânî, Mu'cemu's-Sağir'de.]

9144- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hüzünlü olmalısınız, çünkü hüzün kalbin anahtarıdır."

"Ey Allah'ın Resulü! Hüzün nasıl olur?" diye sorulduğunda şöyle cevap verdi: "Ken­dinizi açlığa alıştırın ve susuz kalmayı öğre­nin!" |Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de.]

9745- el-Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah korkusundan kulun deri ürperdiği zaman, eski ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür."

|Bezzâr. İsnadında el-Abbâs'ın kızı Ümmü Külsûm mevcuttur.]

 

 

 

 

TAHRİC

==========================================

9658- Bu hadisi Tirmizî (983), Seyyâr b. Hâtim an Ca'fer b. Sül. an Sâbit an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9660-9661- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Ahkâf 2, VI, 42; edeb 68, VII, 94-5), Müslim (istiskâ 16, s. 616-7), Ebû Dâvud (5098-9) ve Tirmizî (3257), Sül. b. Yesâr ve Atâ b. e. Rebâh an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9662- 9663- Bu hadisi Tirmizî (2312), Ah. b. Menî' an Ebî Ah. ez-Zübeyrî an İsrâîl an İbr. b. el-Muhâcir an Mücâhid an Müverrik an Ebî Zer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9664- Bu hadisi Müslim (tevbe 12-3, s. 2106-7) ve Tirmizî (2514), Saîd el-Cüreyrî an Ebî Osmân en-Nehdî an Hanzale asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9665- Bu hadisi Müslim (birr 55, s. 1994-5), Ebu Esmâ ve Ebû İdrîs an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc etti.

9666- Bu hadisi Tirmizî (2457), es-Sevrî an Abdillah b. Muh. b. Akîl ani't-Tufeyl b. Ubey b. Ka'b an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

9667- Bu hadisi Tirmizî (2448), Muh. b. Yahyâ el-Ezdî an Abdissamed b. Abdilvâris an Hâşim b. Saîd an Zeyd el-Has'amî an Esmâ senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

9668- Bu hadisi Tirmizî (2465), Hennâd an Vekî' ani'r-Rebî b. Sabîh an Yezîd b. Ebân an Enes senedi ile tahrîc etti.

9670- Bu hadisi Tirmizî (2466), Alî b. Haşrem an ësâ b. Yûnus an İmrân b. Zâide b. Nuşayt an ebîhî an Ebî Hâlid el-Vâlibî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9671- Bu hadisi Tirmizî (2459), Ebû Bekr b. e. Meryem an Damre b. Habîb an Şeddâd asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

9672- Bu hadisi Tirmizî (2306), Ebû Mus'ab an Muhriz b. Hârun ani'l-A'rec an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9673- Bu mevkûf hadisi Mâlik (kasru's-salât 88, s. 173), an Yahyâ b. Saîd an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

9675- Bu hadisi Müslim (îmân 132, s. 86-7), üç ayrı senedle İbn Ömer, Ebû Saîd ve Ebû Hureyre tarikleriyle tahrîc etmiştir.

9676- Muvattâ, kelâm 8, s. 986.

9679- Bu hadisi Dârîmî (I, 80), Ya'lâ an Muh. b. Avn an İbr. b. ësâ an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

9680- Bu maktû haberi Dârimî (I, 91), Mervân b. Muh. an Saîd b. Abdilazîz an Ömer b. Abdilazîz senedi ile tahrîc etti.

9681- Bu hadisi Tirmizî (2601), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Yahyâ b. Ubeydillah an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.

9682- Bu hadisi Mâlik (salât 69, s. 98), an Abdillah b. e. Bekr senedi ile tahrîc etti.

9683- Bu hadisi Ahmed (IV, 185), Hayve b. Şureyh an Bakiyye an Bahîr b. Sa'd an Hâlid b. Ma'dân an Utbe senedi ile tahrîc etti.

İsnâdı hakkında Heysemî ceyyid hükmü verdi (Mecma‘ î, 225).

9684- Râvilerinden Hânî b. el-Mütevekkil zayıftır (Mecma‘ î, 226).

9685- Bu hadisi Tirmizî (2305), Bişr b. Hilâl an Ca'fer b. Sül. an Ebî Târık ani'l-Hasan an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

9687- Bu hadisi Tirmizî (1987), Muh. b. Beşşâr an İbn Mehdî an Süfyân an Habîb b. e. Sâbit an Meymûn b. e. Şebîb an Ebî Zer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

9688- Bu hadisi Tirmizî (2330), Amr b. Alî an Hâlid b. el-Hâris an Şu'be an Alî b. Zeyd an Abdirrahman b. e. Bekre an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

9689- Bu hadisi Tirmizî (2512), İbnü'l-Mübârek an el-Müsennâ b. es-Sabbâh an Amr b. Şuayb an ebîhî an ceddihi asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9690- Bu hadisi Tirmizî (2406), İbn el-Mübârek an Yahyâ b. Eyyûb an Ubeydillah b. Zahr an Alî b. Yezîd ani'l-Kâsım an Ebî Umâme an Ukbe asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında hasen hükmü verdi.

9691- Bu hadisi Tirmizî (2033), Kuteybe an Abdillah b. Vehb an Amr b. el-Hâris an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında hasen garîb hükmü verdi.

9692- Bu hadisi Tirmizî (2007), Ebû Hâşim er-Rifâî an Muh. b. Fudayl ani'l-Velîd b. Abdillah b. Cümey' an Ebi't-Tufeyl an Huzeyfe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9693- Bu hadisi Tirmizî (2454), Muh. b. Beşşâr an Amr b. Âsım an Hammâd b. Seleme an Alî b. Zeyd ani'l-Hasan an Cündeb an Huzeyfe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9694- Bu hadisi Tirmizî (2414), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an Abdilvehhâb b. el-Verd an raculin min ehli'l-Medîne an Âişe senedi ile tahrîc etti ve Urve tarikiyle Âişe'den mevkûf olarak rivâyet etti.

9695- Bu hadisi Tirmizî (1964), Muh. b. Râfi' an Abdirrezzâk an Bişr b. Râfi' an Yahyâ b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb hükmü verdi.

9696- Bu hadisi Buhârî (edeb 83, VII, 103), Müslim (zühd 63, s. 2295) ve Ebû Dâvud (4862), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9697- Muvattâ, kelâm 17, s. 990.

9698- Bu hadisi Nesâî (zekât 69/1, V, 80), Amr b. Alî an Yezîd b. Zurey' an Ömer b. Muh. an Abdillah b. Yesâr an Sâlim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

9699- Bu hadisi Buhârî (buyû‘ 106, III, 41; icâre 10, III, 50), Yahyâ b. Süleym an İsm. b. Umeyye an Saîd b. e. Saîd an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Hadis İbn Amr'ın rivayeti ile Buhârî'de mevcut değildir.

9700- Bu hadisi Buhârî (rikâk 23/1, VII, 184) ve Tirmizî (2408), Amr b. Alî el-Mukaddemî an Ebî Hâzım an Sehl b. Sa'd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9701- Bu hadisi Ebû Dâvud (2511), Abdullah b. el-Cerrâh an Abdillah b. Yezîd an Mûsâ b. Uley b. Rebâh an ebîhî an Abdilazîz b. Mervân an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

9702- Bu hadisi Tirmizî (1963), Ah. b. Menî' an Yezîd b Hârûn an Sadaka b. Mûsâ an Ferkad es-Sebahî an Murre et-Tayyib an Ebî Bekr senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9703- Bu hadisi Ebû Dâvud (4895), Ah. b. Hafs an ebîhî an İbr. b. Tahmân ani'l-Haccâc an Katâde an Yezîd b. Abdillah an İyâd senedi ile tahrîc etti.

9704- Bu hadisi Buhârî (diyât 9, VIII, 39), Ebû'l-Yemân an Şuayb an Abdillah b. e. Hüseyn an Nâfi' b. Cübeyr an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

9705- Bu hadisi Buhârî (istikrâd 19/2, III, 87; edeb 6, VII, 70) ve Müslim (akdiye 12-4, s. 1341), Verrâd mevlâ'l-Muğîre ani'l-Muğîre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9706- Bu hadisi Ebû Dâvud (5130), Hayve b. Şurayh an Bakiyye an Ebî Bekr b. e. Meryem an Hâlid b. Muh. es-Sekafî an Bilâl b. ebî'd-Derdâ an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

9708- Bu hadisi Tirmizî (2407), Hammâd b. Zeyd an Ebî's-Sahbâ an Saîd b. Cübeyr an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

9709- Bu hadisi Tirmizî (2316), Sül. b. Abdilcebbâr an Ömer b. Hafs b. Giyâs an ebîhî ani'l-A'meş an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

9710- Bu hadisi Tirmizî (2412), Muh. b. Yezîd b. Huneys an Saîd b. Hassân an Ümmü Sâlih an Safiyye binti Şeybe an Ümmü Habîbe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9711- Bu hadisi Buhârî (23/4, VII, 184), Müslim (zühd 49-50, s. 2290) ve Tirmizî (2314), Yezîd b. el-Hâd an Muh. b. İbr. el-Teymî an ësâ b. Talha an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9712- Bu hadisi Ebû Dâvud (5006), İbnü's-Serh an İbn Vehb an Abdillah b. el-Müseyyeb ani'd-Dehhâk b. Şurahbîl an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

9713- Mâlik (Muvattâ, kelâm 4, s. 985) bunu an Yahyâ b. Saîd senedi ile tahrîc etti.

9714-9715- Bu hadisi Buhârî (edeb 38/4, VII, 81; 48, VII, 86; 82, VII, 102), Müslim (birr 73, s. 2002-3), Ebû Dâvud (4791), Tirmizî (1996) ve Mâlik (hüsnu'l-huluk 4, s. 903), Muh. b. el-Münkedir an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9716- Bu hadisi Mâlik (kelâm 2, s. 984), Müslim (birr 139, s. 2024-5) ve Ebû Dâvud (4983), Süheyl b. e. Sâlih an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9717- Bu hadisi Ebû Dâvud (4972), İbn e. Şeybe an Vekî' ani'l-Evzâî an Yahyâ an Ebî Kılâbe senedi ile tahrîc etti.

9718- Bu hadisi Tirmizî (2505), Ah. b. Menî' an Muh. b. el-Hasan b. e. Yezîd an Sevr b. Yezîd an Hâlid b. Ma'dân an Muâz senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi, ayrıca Muâz ile Hâlid arasında kopukluk olduğunu söyledi.

9719- Bu hadisi Buhârî (edeb 60/1, VII, 89) ve Müslim (zühd 52, s. 2291), İbn ahî'z-Zührî an ammihî an Sâlim b. Abdillah an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9720- Bu hadisi Ebû Dâvud (5012), Muh. b. Yahyâ b. Fâris an Saîd b. Muh. an Ebî Tümeyle an Ebî Ca'fer an-Nahvî an Sahr b. Abdillah b. Büreyde an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti.

9721- Bu hadisi Müslim (zühd 63-4, s. 2197-8), Katâde an Mutarrif b. Abdillah b. eş-Şıhhîr an İyâd b. Hımâr asl-ı senedi ile tahrîc etti.

9722-9723- Bu hadisi Buhârî (rikâk 35/4, VII, 189), Müslim (fad. sahâbe 232, s. 1973) ve Tirmizî (2872), Ma'mer ani'z-Zührî an Sâlim an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9724-9725- Bu hadisi Buhârî (cenâiz 3/2, III, 71; şehâdât 30/2, III, 164; menâkıbu'l-Ensâr 46/6, IV, 265; ta'bîr 13/1, VIII, 73-4; 27, VIII, 77), ez-Zührî an Hârice b. Zeyd b. Sâbit an Ümmi'l-Alâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9727-9728- Bu hadisi Ebû Dâvud (2859), Tirmizî (2256) ve Nesâî (sayd 24, VII, 195-6), es-Sevrî an Ebî Mûsâ an Vehb b. Münebbih an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9729- Bu hadisi Müslim (cennet 52, s. 2192), Züheyr b. Harb an Cerîr an Süheyl an ebîhî Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

9730- Bu hadisi Tirmizî (2150), Muh. b. Firâs an Ebî Kuteybe an Ebî'l-Avvâm an Katâde an Mutarrif b. Abdillah b. eş-Şıhhîr an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9731- Bu hadisi Buhârî (rikâk 1, VII, 169-70) ve Tirmizî (2304), Abdullah b. Saîd b. e. Hind an ebîhî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9732- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ î, 268).

9733- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ î, 268).

9734- Taberânî bunu iki tarikten rivayet etmiştir ki, bunlardan Muh. b. Kesîr el-Abdî adlı ihtilâflı râvinin bulunduğu isnâdının râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ î, 268).

9735- Râvilerinden Ebû Umeyye b. Ya'lâ oldukça zayıftır (Mecma‘ î, 268).

9736- Râvilerinden Muh. b. Recâ' zayıftır (Mecma‘ î, 268).

9737- Râvilerinden Muh. b. Atiyye es-Saffâr oldukça zayıftır (Mecma‘ î, 270).

9738- Râvilerinden el-Hasan b. e. Ca'fer zayıftır (Mecma‘ î, 271).

9739- Bu hadisi Ahmed (V, 335), Alî b. Bahr an ësâ b. Yûnus an Mus'ab b. Sâbit an Ebî Hâzım an Sehl senedi ile tahrîc etti.

Heysemî, isnâdı hakkında "ceyyid" hükmü verdi (Mecma‘ î, 273).

9740- Râvilerinden Abdullah b. Müslim b. Hürmüz hakkında Ebû Hâtim: "Hadisi yazılabilir, ancak kavî değildir" demiştir. Diğer râvileri ise güvenilir kimselerdir (Mecma‘ î, 290).

9741- Râvilerinden Abdurrahman b. Ziyâd b. En'am zayıftır. İhtilâflı bir başka dışında kalan râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ î, 290).

9742- Râvilerinden Kesîr b. Murre zayıftır (Mecma‘ î, 309).

9743- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ î, 309).

9744- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ î, 310).

9745- Heysemî, adı geçen râviyi tanımadığını, diğer râvilerinin ise güvenilir kimseler olduğunu söylemiştir (Mecma‘ î, 310).