* Misvak Kullanmanın Önemi/Fazileti
* Namaz Kılmaya Başlamadan Misvak Kullanmak
* Abdest Alırken Misvak Kullanmanın Önemi
* Mazmaza Anında Misvakla Ya Da Parmakla Dişlerin Temizlenmesi
* Uykudan Uyandığında, Teheccüd Namazına Kalktığında Ve Eve Girerken
Misvak Kullanmak
156/464- Hz.
Ebû Bekir es-Sıddîk'tan (Radıyaiiahu emh):[1]
RasÛlllllah
(SallctÜahö aleyhi ye setlem) dedİ ki.
"Misvak, ağzı
temizleyici olup Rabb'in de rızasını
kazanma sebebidir."[2]
157/465- Hz.
Âişe annemizden (Radıyallahü anhâ);[3]
Hz. Peygamber buyurdu
ki:
"Misvak, ağzı
temizleme ve Rabb'in rızasını kazanma sebebidir."[4]
158/466- Abdullah
b. Ömer'den (Radıyallahü anhumâ):[5]
Hz. Peygamber
(Saüallahu aleyhi ve seltem) dedi ki:
"Misvak kullanmaya
devam edin. Zira
o, ağzı temizleyici
olup Rabb'in de rızasını kazanma
sebebidir."[6]
159/467- AbduIlah
b. Abbas'tan (Radıyallahü anhiimâ):[7]
RüSÛlUİlah (Sallallahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Misvak
kullanmakla o kadar çok emrolundum ki neredeyse hakkında âyet[8] inecek zannettim."[9]
160/468- İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):[10]
Rasûlullah bize misvak
kullanmayı o kadar çok emretti ki neredeyse hakkında âyet inecek zannettik.[11]
161/469- Vâsİle
b. el-Eska'dan (Radıyallahü anh):[12]
Rasûlullah (Sallallahu
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Misvak
kullanmakla o kadar çok emrolundum ki bana farz kılınacak diye endişe
ettim."[13]
162/470- Enes
b. Mâlik'ten fRadıyallahü anh):[14]
Rasûlullah
(SaiiattaMialeyhive setiem) şöyle dedi:
"Misvak
kullanmayı size sürekli tavsiye ettim. "[15]
163/471- Ebû
Ümâme'den (Rad^aiiahaanhy):[16]
RüSÛlUİlah (SüllatlöhU
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Cebrail bana her
geldiğinde misvak kullanmayı tavsiye ediyordu, ağzımın ön tarafının/diş
etlerinin (misvak kullanmaktan dolayı) aşınmasından endişe etmeye
başladım."[17]
164/472- Abdullah
b. Ömer'den (RadyatkıMmhsmâ):[18]
Rasûlullah'ın
(Saitaliahü aleyhi ve seiiem), misvak kullanmayı âdet edindiğini gördüm.
Misvağı kavmin en büyüğüne verdi ve şöyle dedi:
"Cebrail bana
(her işte) büyükten başlamamı tavsiye etti."[19]
165/473- Temmâmb.
Abbas'tan (Radıydıiaha anhüınâ):[20]
Rasülullah'ın
(SnlMiaku aleyhi ve sellem) yanma bazı kişiler geldi (ya da getirildi). Onlara
dedi ki:
"Bana ne
okıyor,sizin kirli/sararmış dişlerle geldiğinizi görüyorum. Misvak kuüanın!
Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım tıpkı abdesti farz kıldığım gibi
misvağı da farz kılardım."
NOT: Hadiste
geçen farz kılma fiili, bazı rivayetlerde emrederdim şeklinde nakledilir.
Buradaki anlam, bağlayıcı emirdir. Tevbe sûresi 9/292da geçtiği gibi Rasûluliah
îeşrî yetkisine sahiptir ve bazı şeyleri haram kılabilir. Bunlar Allah'ın
emriyle (vahyle) olduğu için farz ve haram Iafızlarıyla ifade edilebilir.[21]
İslâm ağız
sağlığına/temizliğine önem verir. Temizlemenin en pratik ve en müessir yolu
misvaktır. Sünnet'e uygun olan misvak, erâk ya da zeytin ağacının[22]
dalıdır; onların ince lifleri, kendine has kokusu vardır. Müstehab olan, misvağı
abdest alırken, yatarken
ve yataktan kalkınca
kullanmaktır. Misvağın birçok
faydalan vardır,
bunlardan bazılar şöyle zikredilir;
Rasûlullah'm sünnetine
uyulmuş olur,
Ağız temizliğini
sağlar,
Ağız kokusunu giderir,
Diş etlerini
kuvvetlendirir,
Diş çürümelerini
engeller,
Gözü kuvvetlendirir,
İşlerinde başarı
sağlar,
Zekâyı artırır,
Konuşmayı güzelleştirir,
Hazmı kolaylaştırır,
Ömrü bereketlendirir,
Sünnet'e uyulduğu için
mii'min olarak irtihale sebep olur ki aslında bütün bunlar Rabbimizin rızasını
kazanmaya ve mü'min olarak irtihale açılan yollardır.
§Eğer misvak
bulunmazsa dişlerin parmaklarla ovulması tavsiye edilmektedir. (Bu konu için
ayrıca bk. 173/480 nolu hadis ve devamı.)[23]
166/474- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[24]
Rasûlullah'm
(Şâünttaha aleyhi ve seüem) şöyle dediğini işittim: "Eğer ümmetime ağır
geleceğinden korkmasaydım, her namazda misvak kullanmayı emreder, son
namaz olan yatsıyı gecenin ilk üçte birine tehir ederdim. Zira Allah Teâlâ
gecenin ilk üçte birinde dünya semâsına tecelli eder, fecrin doğuşuna kadar bu
hal devam eder ve biri şöyle nida eder:
"Yok mu isteyen,
(kendisine) verilsin,
Yok mu dua eden,
icabet edilsin,
Yok mu hasta olup şifa
isteyen, şifa verilsin,
Yok mu günahkâr olup
af dileyen, affedilsin.'"
§Hz. Ali'den de benzer
hadis rivayet edildi.[25]
167/475- Zeyd
b. Hâlid'den (Radıyaiiahu anh):[26]
RaSUİUİlah (Sailallahü
aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Eğer ümmetime
ağır geleceğinden korkmasaydım, onlara her namaz kılacaklarında misvak
kullanmayı emrederdim."
(Râvi) Zeyd misvağı
katibin kulağına kalem koyduğu yerde olduğu hâlde mescide giderdi. Her namaz
kılınacağında namazdan önce ağzını misvaklardı.[27]
168/476- (z.)
Hz. Ali'den (Radtyaiiaha anh):[28]
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Eğer ümmetime
ağır geleceğinden korkmasaydım her namaz kılacaklarında misvak kullanmayı emrederdim."[29]
169/477- Hz.
Âişe annemizden (Radıyaiiahü anha):[30]
Hz. Peygamber
(Saîlallaha aleyhi ve seiîem) dedi ki:
"Misvak
kullanarak kılınan namaz, misvak kullanmadan kılınan namazdan yetmiş kat daha
faziletlidir."[31]
170/478- Hz.
Peygamber'in eşi Ümmü Habîbe annemizden (Radıyallahü anhâ):[32]
RasûTulIah'ın
(Saifaliaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Eğer ümmetime ağır
geleceğinden korkmasaydım her namaz sırasında/kılacaklarında misvak kullanmayı
emrederdim, tıpkı abdest aldıkları gibi."
§ Başka tarikten gelen
rivayette:
Ümmü Habîbe annemiz,
benzerini Zeyneb annemiz vasıtasıyla (Kadıyallahü anhüınâ) nakletti.[33]
171/479- Ebû
Hüreyre (Radıyaüahu anh):[34]
RaSÛlullah (SaîlallahÛ
aleyhi ve seÜem) buyurdu ki:
"Eğer ümmetime
ağır geleceğinden korkmasaydım, onlara abdest a-lırken misvak kullanmayı
emrederdim,
(Onlara her namazda
(ya da vaktinde) abdest almayı emrederdim.) Ayrıca (son namaz olan) yatsıyı da
gecenin üçte birine ya da na tehir ederdim."[35]
172/480- Ebu
Hureyre’den (Radıyallahtianh):[36]
Rasûlullah dedi ki:
"Eğer ona;
ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım, onlara abdest alırken misvak kullanmayı
emrederdim, sözünü söyleseydi (faydalı olurdu)."
(Râvi) Ebû HÜreyre
ekledi:
'Ben Rasûlullah'in
(Saiuaiaha aleyhi ve seitem), (misvakla ilgili) hadisini duyduğum andan
itibaren; uykudan önce, uyandıktan sonra ve yemekten önce, yemekten sonra
sürekli misvak kullanmaya başladım.'[37]
173/481- Ebû
Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyallahüanh):[38]
Rasûlullah (Saitaiiaim
aleyhi ve seiiem) misvak kullanırken yanma geldim. O, misvağın bir ucunu
dilinin üzerine koyup, dişlerinin üstüne doğru misvaklardı. Râvi Hammâd, sanki
misvağı yukarıya kaldırıyormuş gibi eliyle tarif etti ve 'Bize de Gaylan tarif
etti ve şöyle dedi: 'Dişlerini boylamasına misvaklardı."[39]
174/482- Ebü
Matar'dan:[40]
Mescidin giriş
kapısında mü'minlerin emîri Hz. Ali (Radtyailahü anh) ile oturuyorduk, bir kişi
geldi ve Hz. Ali'ye:
"Bana
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) abdest alışını göster!" dedi
(güneş de) tam
tepedeydi.
Hz. Ali, Kanber'i
çağırdı ve:
'Bana su dolu bir kap
getir!' dedi.'
Su ile önce ellerini
ve yüzünü üçer kere yıkadı, üç kere ağzına su aldı, parmaklarıyla ağzının içini
oval adı/mi s vakladi. Üç kere burnuna su çekti, kollarını üç kere yıkadı.
Başını da bir kere mesh edip şöyle dedi:
'Bu ikisinin (yani
kulakların) iç tarafı yüzden, dış tarafı ise baştan sayılır.'
Sonra ayaklarını
topuklarına (aşık kemiklerine) kadar üç kere yıkadı. Sakalları göğsüne
uzanıyordu/gürdü. Abdesti bitirdikten sonra kalan sudan birkaç yudum aldı ve
dedi ki:
'Rasûlullah'in
(Sailattahü aleyhi ve seîlem) abdest şeklini soran kişi nerede? Hz.
Peygamber'in abdest alışı işte böyleydi.'
NOT: Kâ'b kelimesi,
Türkçeye 'topuk' kemiği olarak geçmiştir. Ancak abdest âyetinde ve burada
geçen hadislerdeki ilgili kelime (<jl_slJı oukJi) şeklinde tefsir edilmektedir,
yani ayağın iki kenarındaki şişkin kısımlar/kemikler anlamındadır. Klasik
Türkçe sözlüklerde bu kısım; topuk ve aşık kemiği olarak terceme edilmiştir.
Meallerde ve terceme kitaplarda 'topuk1 olarak terceme edildiği için, bu çalışmada
da kâ'b (v-^1); topuk (aşık kemiği) şeklinde açıklamalı terceme edildi.[41]
175/483- AbdulIah
b. Ömer'den (Radıyaiiahu anhümâ):[42]
Rasûlullah (Sailallahu
aleyhi ve seliem) yanında misvak bulunmadan uyumazdı, (zira) uyandığı zaman
hemen misvak kullanırdı.[43]
176/484- Hz.
Âişe annemizden (Radıyaiiahu anha):[44]
Hz. Peygamber
(SaÛMiahû aleyhi ve sinem) gece ya da gündüz yatıp, sonra uykudan uyandığında
mutlaka misvak kullanırdı.[45]
177/485- Huzeyfe
b. el Yemân'dan (Radyaitahüanh):[46]
Hz. Peygamber
(Sailaüahü aleyhi ve sellem) gece namaz
kılmaya (bir rivayette; teheccüde) kalktığında.ağzını misvakla temizlerdi.[47]
178/486- Hz.
Âişe annemizden (Radtyattahu anhâ):[48]
Hz. Peygamber
(Sallallahü aleyhi ve seiiem) yağmuru gördüğünde:
"Allahım,
faydalı/bol yağmur istiyoruz" derdi.
(Râvi Şureyh) şöyle
dedi:
Ben, Âişe annemize:
'Rasûlullah eve
girdiğinde önce ne yapardı,' diye sordum.
'Önce misvak
kullanırdı'1 dedi.[49]
179/487- Amir
b. Rabîa'dan (Radıyallahü anh):[50]
Rasülullah'm
(Sallallahü aleyhi ve seitem), oruçluyken sayamayacağım ve hesap edemeyeceğim
kadar çok misvak kullandığım gördüm.[51]
180/488- Abdullah
b. Abbas'tan (Radıyaiiahamhûmâ):[52]
Rasûlullah'a (SaiMiahu
aleyhi ve seilem) ihtiyaçları aynı olan iki kişi geldi ve birisi RasûluIIah'la
konuştu:
Peygamberimiz, konuşan
kişinin ağzından kötü koku gelince: "Misvak kullanmıyor musun?" dedi.
O da şöyle cevap verdi: "Ben misvak kullanıyorum, ancak üç gündür hiçbir
şey yemedim." Bunun üzerine Peygamberimiz orada bulunan bir, sahabiye, bu kişiyi
misafir etmesini emretti ve onun ihtiyacını da giderdi.[53]
Misvak kullanmak
sünnettir.[54] Ancak burada unutulmaması
gereken ağız temizliği ve sağlığıdır. Bunları sağlamada bir yöntem de erak
ağacından yapılan misvakla temizlik yapılmasıdır. Rasûlullah'a benzeme
konusunda her ne kadar şekilcilik de olsa misvak ağacı ile temizlemek
efdaldir. Misvak denildiğinde kavram mânâsı ile erak ağacı anlaşılmaktadır.
Ancak diş fırçasıyla, o olmadığında parmaklarla da temizlik yapılabilir.Misvak
konusunda yüzden fazla hadis bulunmaktadır.[55]
Misvak kullanmak bazı vakitlerde özellikle tavsiye edilmiştir;
1- Abdest
alırken,
2- Namaz
kılmaya başlarken, (Ancak Hanefi âlimleri, diş etlerini kanatabilir endişesiyle
namaza başlarken misvak kullanmayı tavsiye etmemektedir.)
3- Kur'ân
okurken,
4- Uykudan
uyandığında,
5- Ağız
kokusu değiştiğinde...[56]
[1] Sened:
Sahih: Müsned, I/1O,
H.no: 62; Benzer'rivayet için bk. 1/3, H.no: 7. EM Fü'/â, 1/103-104, H.no:
109-110; Ahmed Muhammed Şâkir hadis hakkında şunları söyler: "İsnadı
munkatıdır. îbn Ebî Atik; Muhammed b. Abdullah b. Ebî Atik Muhammed b.
Abdurrahman b. Ebû Bekir'dir (Radıyallahü anhüm). Ebû Atİk dedesidir. Babası
Abdullah da İbn Ebî Atik diye bilinir. Babası Hz.Âişe, İbn Ömer ve diğer
sahâbilerden (Radıyallahü anhüm) nakillerde bulunur. Ancak Hz.Ebû Bekir'e
yetişip yetişmediği tam olarak bilinememektedir. Bu hadisi Hz. Aişe'den de
nakleder (Bk. Müsned. VI/47, H.no: 24085). Nesâî'nin Siinen'indeki rivayette
Muham-med'in yerine kardeşi Abdurrahman vardır. İki kardeş de bu hadisi
babalarından nakleder. Rivayetlerin biri Hz.Ebû Bekir'den, diğeri Hz. Aişe'den
nakledilir. Hz.Aişe'nin hadisi sahihtir. Hz.Ebû Bekir de Hz. Aişe'den bu
hadisi almıştır."
İbn Hacer Hz.Aişe'nin
hadisini muallak olarak bab başlığında alan Buhârî hadisi için şunları dile
getirir: "Bu hadisi Ahrned b. Hanbel, Nesâî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân
Abdurrahman b. Abdullah b. Ebî Atik Muhammed b. Abdurrahman b. Ebû Bekir,
babasından, o da Hz. Aişe'den nakleder. Bu kanalla rivayet edenler: Yezîd,
Dirâverdî, Süleyman b. Bilâl ve daha birçok muhaddis. Ancak Hammad b. Seleme bu
isnadla Hz. Aişe'ye değil, Hz.Ebû Bekir'e ulaştırır. Ebû Ya'lâ ve Serrâc Müsned
M erin de Abdula'lâ b. Hammad, onun da Hammad b. Seleme kanalıyla naklettiği
rivayeti naklederler. Ebû Ya'Iâ'nın rivayetinde Abdula'Iâ: "Bu bir
hatadır. Aslında bu rivayet Aişe'den mervîdir" der. Bk.İbn Hacer,
Fethu'l-Bârî, IV/199 {Buhârî, Savm, 27'nin şerhi)
İbn Hıbbân İse hadisi
Hz. Âİşe'ye dayandırmış ve hadisin sonunda şunları söylemiştir: "Aynı
nesilden dört kişinin birden Hz.Peygamber'i görme şerefi bu ümmetin içinde
sadece Hz.Ebû Bekir ve nesline nasip olmuştur: Ebû Bekir, babası Ebû Kuhâfe,
oğlu Abdurrahman, torunu Ebû Atik Muhammed. Bk.îbn Hıbbân, İÜ/348, H.no: 1067
Heysemî, hadisin Ahmed
b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, râvilerinin sika
olduklarını, fakat İbn Ebî Atik (Abdullah b. Muhammed)'in Hz.Ebû Bekir'den
hadis işitmediğini ifâde eder. Bk.Mecma', 1/220
Senedi munkatı olan bir
rivayetin zayıf olması gerekir. Fakat hadisin metni sahih rivayetlerle destek
bulmakladır. Hz.Âişe, Ebû Hüreyre ve İbn Ömer (Radıyallahü anhüm} gibi birçok
şahidi bulunmaktadır.
[2] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/212.
[3] Sened:
Sahih: Müsned, VI/124,
H.no: 24806; Benzer rivayet için bk. VI/238, H.no: 25892; VI/62, H.no: 24213;
VI/47, H.no: 24085 (Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman b. Ebû Bekir
kanalıyla); VI/146, H.no: 25013 (Bu rivayetin senedinde İbrahim b. İsmail b.
Ebî Habîbe el-Eşhelî var ki bu zâtı birçok kimse zayıf-meselâ Dârekutnî
"metruk"- saymış, İbn Adiy zayıflığına rağmen hadislerinin
yazılabileceğini belirtmiş, İbn Maîn "sâlih", Ahmed b. Hanbel
"sika" saymış, İbn Sa'd da Övmüştür. Gece kâim, gündüz sâim (gecelerini
namaz, gündüzlerini oruç ibâdeti ile geçiren) bir zattır. Bk.Zehebî, Kâşif,
Trc. no: 114; İbn Hacer de zayıf sayanlar arasındadır. Bk.Takrib, Trc. no:
146);
Şafiî, Müsned, s.14;
İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/156, H.no: 1792; Buhârî, Savm, 27 (Muallak olarak
cezm siğasıyla kullanmıştır); Dârimi, Vudû', 19, H.no: 690; Humeydî, 1/87,
H.no: 162; İbn Huzeyme, 1/70, H.no: 135; İbn Hıbbân, m/348, H.no: 1067; Ebû
Ya'lâ, VITI/51, 73, 315, H.no: 4569, 4598, 4915-4916; Nesâî, Taharet, 4, H.no:
5; es-Sünenü'l-kübrâ, 1164 H.no: 4; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/91, H.no:
276; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/34 H.no: 134-138; es-Sünenü's-suğrâ, s.75,
H.no: 79; Şuabü'l-îmân, 11/382, H.no: 2118; 111/27-28, H.no: 2777; Heysemî, Ebû
Ya'lâ tarafından iki isnadla nakledildiğini ve isnadlardan birinde sika
müdellis olan İbn İshâk'ın bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma', 1/220.
[4] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/213.
[5] Sened:
Sahih: Müsned, îl/108,
H.no: 5865; Taberân'î, el-Mu'cemü'l-evsat, DH/270, H.no: 3113; Hadisin
senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Heysemî de bu hususa dikkatleri çeker.
Bk.Mecma', 1/220. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk. 22/64.hadi s. Suyûtî,
hadisin sahih olduğunu belirtir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 4832;
a-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Hıbbân, III/352, H.no: 1070 b-İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi (j—aJJ rWj ^Ji iu^. ^iü ı^ i)!j_Ji) için
bk.
Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, VII/278, H.no: 7496; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/27, H.no:
2776; Heysemî, Taberânî'nİn Kebîr ve Evsafında zikredilen hadisin senedinde
zayıflığında icmâ edilen Bahr b. Kenîz (Küneyz) es-Sekkâ'nm bulunduğunu
belirtir. Bk. Mecma', 1/282; Zehebî, Kâşif, Trc. no: 537
c-Ebû Ümâme'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 289 (Bûsırî,
isnadının zayıf olduğunu, bu hususta Hz. Ebû Bekir, Âişe, Ali, İbn Abbas,
Huzeyfe, Yezid b. Hâlid, Enes, İbn Ömer, Ümmü Habîbe ve Ebû Eyyûb'dan
(Radıyallahü anhüm) da
rivayetlerin
bulunduğunu ifâde eder. Bk. Bk.Misbâhu'z-ZMcâce, J/43); Taberânî,
eî-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/179, 209, 220, H.no: 7744, 7846, 7876;
Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/43, H.no: 888. d-Enes b. Mâiİk'ten (Radıyallahü anh)
şahidi için bk.Deylemî, Firdevs, IH/137, H.no: 4369.
Benzer bir rivayet İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anh) nakledilmiştir. Bk. Dârekutnî, Süne?!, 1/58
(zayıf):
e-Ubeyd b. Umeyr'den
(nıürsel olarak): Ma'mer b. Râşid, X/430 (senedinde de müphem bîr râvi
bulunduğu için zayıftır).
[6] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/213-214.
[7] Sened:
Hasen: Müsned, 1/237, H.no: 2125; Benzer rivayet için bk. 1/307, H.no:
2799; 1/339-340, H.no: 3152; 1/337, H.no: 3122; 1/315, H.no: 2895; İbn Ebî
Şeybe, Musannef, 1/156-157, H.no: 1793,
1809 (mevkûf-hükmen merfû); Ebû
Ya'lâ, IV/218, H.no: 2330; Deylemî, Firdevs, 1/397, H.no: 1606; Heysemî,
hadisin Ahıned b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini ve senedindeki
râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/221; 11/98. Fakat Erbede
et-Temîî ve Şerik sadûktur. Ebû İshâk Anır b. Abdullah b. Ubeyd el-Hemdânî
(v.128/746) sikadır, son zamanlarında İhtilât etmiştir.
[8] Diğer rivayette; "...vahy inecek zannettim".
[9] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/214.
[10] Sened:
Hasen: Müsned, 1/285,
H.no; 2573; Ebû Ya'lâ, V/94, H.no: 2702; Makdisî, Muhtara, K/494, H.no: 481;
Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.Bülûğu'l-emâm, 1/290.
Fakat Erbede et-Temîî ve Şerik sadûktur.
[11] Ya da; "... diye düşündük".
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/214-215.
[12] Sened:
Hasen: Müsned, m/490, H.no: 15949; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXÜ/76,
H.no: 189. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından
nakledildiğini, senedindeki Leys b. Ebî Süleym'in sika-müdellis olduğunu ve
an'ane yaptığını ("an fiilân" şeklinde naklettiğini) belirtir. Bk.
Mecma', 11/98; Leys b. Ebî Süleym hakkında geniş bilgi için bk.18/215.hadis.
Hadis, İbn Abbas (159-60/467-468) ve Ebû Ümâme'den (163/471) (Radıyallahü
anhüm) şâhidleri ile kuvvetlenir.
[13] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/215.
[14] Sened:
Sahih: Müsned, III/143,
H.no: 12398; Benzer rivayet için bk. m/249, H.no: 13532; İbn Ebî Şeybe,
Musannef, 1/157, H.no: 1811; Buhâıî, Cum'a, 8; Nesâî, Taharet, 5, H.no: 6;
Dârimi, Vudû', 18, H.no: 687-688; Beyhakî, es-Sünenü'Uübrâ, 1/35; Ebû Ya'lâ,
VII/186, H.no: 4171.
[15] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/215.
[16] Sened:
Hasen: Müsned, V/263,
H.no: 22170; İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 289; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
VIU/210, 220, H.no: 7847, 7876; İbn Mâce'nin Sünen'indeki metin şöyledir:
Hadis Ubeydullah b.
Zahr ve Ali b. Yezîd el-Elhânî sebebiyle zayıftır. Çünkü, Ubeydullab b. Zatır
e!-İfrîkî, Ahmed b. Hanbel tarafından zayıf kabul edilmiştir. Nesâî ise
"bir beis yoktur" der. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc. no: 3544; Tirmizî ise
hocası Buhârî'nin bu zat hakkında "sika" dediğini nakleder. Bk.Sünen,
Isti'zân, 31, H.no: 2731; İbn Hacer ise "sadûktur, bazen hata yapar"
der. Bk.Takrîb, Trc. no: 4290; Ubeydullah'ın Tirmizî'de dokuz, Nesâî, Dârimî ve
Ebû Dâvûd'da bir, İbn Mâce'de üç, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde ise 35
rivayeti bulunmaktadır. Fakat İbn Mâce'nin Sünen'indeki rivayette bu zâtın
yerinde mütâbî olarak Osman b. Ebu'l-Atike bulunmaktadır.
Ali b. Yezîd hakkında
Tirmizî "zayıftır" der. Bk.Sünen, Isti'zân, 31, H.no: 2731; Bûsirî,
cumhurun A1İ b. Yezid'in zayıflığını belirttiğini İfade eder. Bk. îbn Mâce,
Mukaddime, 17, H.no: 228; İbn Hacer ve Zehebî de zayıf sayanlardandır.
Bk.Takrîb, Trc. no: 4817; Kâşif, Trc. no: 3983. Heysemî, bir başka hadiste
(81/278.Hadis) "Ahmed b. Hanbel'in isnadında çok zayıf sayılan Ali b.
Yezİd var" der. BkMecma', 1/199-200. Ali b. Yezîd'in Tirmizî'de yedi,
Dârimî'de bir, İbn Mâce'de yedi, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde ise 40 rivayeti
bulunmaktadır.
Fakat Vasile (161/469)
ve İbn Abbas (RadıyallaM anhüm) (159-160/467-468) tarafından nakledilen şâhid
hadisler ile kuvvet kazanır. Tirmizî her iki râvinin de yer aldığı hadislerde
"hasen" hükmünü vermiştir, örnek olarak Bk. Sünen, Zuhd, 61, H.no:
2406.
[17] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/215-216.
[18] Sened:
Sahih: Müsned, 1/138,
H.no: 6226; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, III/300, H.no: 3218; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrû, 1/40. Buharı ve Müslim'de îbn Ömer'den (Radıyaliahü anhümâ)
nakledilen hadiste bunun bir rüyada olduğu kayıtlıdır:
Allah Rasûlü
(Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: "Uykuda iken bir misvakla
misvaklandığımı gördüm. Biri diğerinden büyük olan iki adam beni çekti. Ben de
misvağı küçük olanına verdim.
Bana: "Büyüğe ver!"
denildi. Ben de
büyük olana verdim,"
Bk.Müslim, Rü'yâ, 19;
Zühd, 70; Buhârî, Vudû', 74;
Hz.Âişe'den (Radıyaliahü
anhj nakledilen hadiste ise bunun gerçek hayatta olduğu İfâde edilmektedir:
Ebû Dâvûd, Taharet, 27,
H.no: 50; Bu rivayetlerin arasını İbn Hacer şöyle bulur: "Bu hâdise
uyanıkken vuku bulmuş, bunun üzerine de Allah Rasûlü bunun önceden bir vahiyle
bildirildiğini muhataplarına tenbih etmek üzere gördüğü rüyayı anlatmış
olabilir. Bk.Fethu'l-Barî, 1/470 (Buhârî, Vudû', 74).
[19] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/216-217.
[20] Sened:
Hasen: Müsned, 1/214,
H.no: 1835; Makdisî, Muhtara, VITI/394, H.no: 486; Beyhakî, e's-Sünenü'l-kübrâ,
1/36, H.no: 150; Taberânî, eUMu'cemü'Ukebîr, 11/64, H.no: 1301-1303; Hâkim,
11/245, H.no: 5İ7 (şâhid olarak nakleder).
Ca'fer b. Ebû Tâlİb'den
(Radıyaliahü anh) şahidi için bk. Ebû Yûsuf, Kitâbü'l-Âsâr, s.28-29, H.no; 138;
Ebû Nuaym, Müsnedü EbîHanîfe, s.205-206;
Abbas'tan (Radıyaliahü
anh) şahidi için bk.Bezzâr, IV/129-130, H.no: 1302; Ebû Ya'lâ, XII/71, H.no:
6710; Deylemî, Firdevs, 11/62, H.no: 2349;
Hadis mürsel olduğu
için zayıftır. Heysemî, hadisin senedinde mechûl olan Ebû Ali ez-Zerrâd
(Saykal) bulunmaktadır. Bk. Mecma', 1/221; n/97-98; İbn Hacer de
Lisânü'l-Mîzân'fa senedde Süfyân ile Ebû Ali ez-Zerrâd arasında Mansûr'un
bulunduğunu, fakat bu râvînin Müsned'de düştüğünü iddia eder. Bk.VI/414; Ahmed
Muhammed Şâkir bu görüşün hatalı olduğunu belirtir. Zira hem Süfyân, hem de
Mansûr ez-Zerrâd'dan hadis işitmiştir. Elbânî de hadisi zayıf saymıştır.
Bk.Daîfe, H.no: 1748; Fakat hadis şâhidleri ile kuvvet kazanır. Ahmed Muhammed
Şâkir rivayetleri birleştirerek hadisin sahih olduğuna hükmeder. Temmâm'm da
babası Abbas'tan duyduğunu belirtir.
Bu hadis Müsned'de
(ÜT/442, H.no: 15593) Kuşem b. Temmâm veya Temmâm b. Kusem'İn babasından
naklettiği hadis başlığı altında tekrar edilmiş. Bu sahâbİnin ismi Temmâm b.
Abbas b. Abdulmuttalib'dir (Radıyaliahü anhüm). Fakat hadisin senedi
muzdarip-tir. Çünkü 1/214, H.no: 1835.hadiste Süfyân, Ebû Ali ez-Zerrâd'dan, o
Ca'fer'den, o da babası Temmâm b. Abbas'tan nakletmiş; III/442, H.no:
15593.hadiste ise Süfyân, Ebû Ali ez-Zerrâd (Saykal)'dan, o Kuşem b. Temmâm'dan
veya Temmâm b. Kusem'den, o da babası Temmâm b. Abbas'tan nakletmiştİr. Saykal
(Ebu'l-Hasen ez-Zerrâd): Ali b. Ca'fer b. Muhammed b. Abdullah b. Alî, Ebû
Hanife'nîn hocalarından biridir. Ebû Hanife de hadisi bu hocasından almıştır.
Müsned'de ise sadece buradaki rivayeti verilmiştir.
[21] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/217-218.
[22] Misvak, erak ağacı yanında zeytin ağacından da olur. Bu konuda
Rasûluliah (Sallallaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:
"Mübarek bir ağaç
olan zeytinden yapılan misvak ne güzeldir, o ağız kokusunu güzel]eştirir ve
çürümeyi önler. O, benim ve benden önceki peygamberlerin misvağıdır."
(Taberânî , el-Mûcemu'l-evsât I, 210, H.no: 678; Deylemî, Firdevs, IV, 260,
H.no: 6767) Muâz b. Cebel'den (Radıyallahâ anh) nakledilen bu hadis için
Heysemî şöyle der: "Hadisi Taberânî Evsafında zikreder. Senedinde Muallil
b. Muhammed var. Hakkında bilgi veren birini tanımıyorum" BkMecma',
11/100. Taberânî'nin senedinde bu isimde bir râvi de görülmemektedir. Fakat
Taberânî'nin bir başka eserinde sened şu şekildedir:
Bk.Taberânî,
Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, H.no: 46 (Burada ise ismini Muallil b. Nüfeyl olarak
görüyoruz); Aclûnî, Ebû Nuaym'in de Kitâbü's-Sivâk isimli eserinde bu hadisi
naklettiğini belirttikten sonra: "En iyi misvak ağacı Erâktir, Daha sonra
sırası ile hurma ve zeytin ağaçlan gelir" der. Bk.Keşfu'l-hafâ, H.no:
1439, 2814; îbn Hacer de senedindeki Ahmed b. Muhammed'e dikkat çeker.
Bk.Telhîs, 1/72.
[23] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/218-219.
[24] Sened:
Sahih: Müsned,V 120,
H.no: 967; Benzer rivayet için bk. 1/120, H.no: 968 (Ebû Hüreyre'nin hadisi Hz.
Ali'nin müsnedi içinde yer almıştır. Bunun sebebi de aynı hadisin Hz. Ali
tarafından da rivayet edilmesidir.) Ahmed Muhammed Şâkir hadisin Ebû
Hüreyre'den nakledildiğini, Hz. Aîi'nin ziyâde edilmesinin bir hata olduğunu
iddia eder. Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk.
Mecma\ 1/221; X/154. Eserinin bir başka yerinde "Hz.Ali'nin bu rivayeti
Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledilmiş olup râvileri sikadır. İbn
îshâkda semâmı açıklamıştır"der. Bk.Mecma', X/154
Dârimî, Saiât, 168, H.no: 1493; Tahâvî, Şerhti meânil-âsâr, 1/43;
Taberânî, el-Mu'cemül-evsat, 11/57, H.no: 1238; Bezzâr, 11/121, H.no: 478;
Heysemî, Taberânî'nin senedinde sika-müdellis olan İbn İshâk'm bulunduğunu
tahdis siğasıyla naklettiğinden dolayı isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk.
Mecma', 1/22i; Eserinin bir başka yerinde: "Ebû Hüreyre'nin Hz.Ali'den
aldığı bu hadis için, Ebû Hüreyre'nin hadisi sahih kaynaklarda zikredilir.
Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah Müsned'in ziyâdelerinde bu hadise yer verir.
Bezzâr da hadisi nakleder. Hz. Ali'nin ziyâdeli olarak naklettiği hadis ise
râvileri sikadır. Ancak Müsned'de İbn İshâk, Ubeydullah b. Ebî Râfi'den an'ane
ile nakleder. Bezzâr ise İbn İshâk'ın tahdis yolu ile Abdurrahman b. Yesâr kanalıyla
Ubeydullah b. Ebî Râfi'den naklini verir ki Abdurrahman'İ da îbn Maîn sika
saymıştır" der. Bk.Meana', 11/96-97.
[25] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/219-220.
[26] Sened:
Sahih: Müsned, V/193,
H.no: 21580; Benzer rivayet için bk. IV/114, H.no: 16969;IV/115, H.no: 16985;
Buhârî, Savm, 27; Ebû Dâvûd, Taharet, 25, H.no: 47; Tirmizî, Taharet, 18, H.no:
22, 23 (hasen-sahih); İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/155, H.no: 1786; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 11/197, H.no: 3041; Bezzâr, 1X1222, H.no: 3767; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, V/243-244, H.no: 5223-5224; Beyhakî, es-Sünenü'l-kührâ,
1/37, H.no: 155.
[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/220.
[28] Sened:
Sahih: Müsned, 1/80,
H.no: 607; Dârimî, Salât, 168, H.no: 1493; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/43;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/57, H.no: 1238; flezflîr, U/121, H.no: 478;
Heysemî, Taberânî'nin senedinde sika-müdeilis olan İbn îshâk'm bulunduğunu
tahdis siğasıyla naklettiğinden dolayı isnadının basen olduğunu belirtir. Bk.
Mecma', 1/271;
Amir Hasan Sabri
Zevâidü Abdillah fi'l-Müsned isimli eserde şunları söyler: "Hem Ebû
Hüreyre hem de Hz. Ali'den nakledilen bu hadis sahihtir. Ancak Hz.Ali'nin
hadisinde inkıta bulunmaktadır. Çünkü Sbn İshâk Ubeydullah b. Ebû RâfT İle
mülâki olmamıştır. Ancak amcası Abdurrahman b. İshâk kanalı ile ondan nakleder.
Bu râvi ise Ta'cil'de (s.259) belirtildiği gibi sikadır. Her halükarda hadis
sahihtir. Ebû Hüreyre hadisini İbn Hıbbân (111/40-41), Hâkim (1/245, H.no: 516.
Hâkim Buhârî ve Müslim'in şartına/râviierine göre sahih olduğunu ilâve eder),
Hatîb el-Bağdâdî Tarih'inde (DC/346) el-Makburî tarikiyle naklederler. Ebû
Hüreyre hadisini Makburî tariki dışında Buhârî (Cum'a, 8), Müslim (Taharet,
42), Ebû Dâvûd (Taharet, 46), Tirmizî (Taharet, 22), Nesâî (Taharet, 7;
Mevâkît, 20), Ahmed b. Hanbcl (11/245, 187, 399), Mâİik (Taharet, 114-115)
rivayet ederler. Hz.Ali'nin hadisini ise Ahmed b. Hanbel (1/120), Bezzâr
{Keşfii'l-estâr, 1/240) Hatîb el-Bağdâdî Tarih'inde (IV/255).İbn İshâk'ın
amcası Abdurrahman kanalı ile Ubeydullah b. Ebû Râfi'den nakleder. Heysemî, Ebû
Hüreyre'nin hadisinin Sahih'te olduğunu Müsnedin ziyâdelerinde Abdullah'ın
naklettiğini; Hz.AH'nin hadisini ise Bezzâr'ın naklettiğini ve râvİlerinîn de
sika olduklarını söyler {Mecma', 11/96-97). Bk. Zevâidü Abdillah fi'l-Müsned,
s.157-158, H.no: 10. Ayrıca 165/474.hadİsİn tahricinebk.
[29] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/220-221.
[30] Sened:
Hasen: Müsned, VI/272,
H.no': 26218; İbn Huzeyme, 1/71; Hâkim, 1/244-245, H.no: 515 (Müslim'in şartına
göre sahihtir. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî, Şuabii'l-fmân, 111/26, H.no:
2773; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/38; Münzİrî hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr, Ebû
Ya'lâ ve İbn Huzeyme tarafından nakledildiğini, Muhammed b. İshâk'ın İbn
Şihâb'dan hadis işitmediğini belirtir. BLTerğîb, 1/102, H.no: 334; Nevevî
Hz.Âişe'nin rivayet ettiği bu hadis için şunları söyler: "Beyhakî bu
hadisi birçok tarikle nakletti ve tariklerinin her birinin zayıf olduğunu
belirtti. Hâkim'in bu hususta sözüne itibâr olunmaz. Çünkü kendisi hadisleri
sahih sayma hususunda mütâsâhil olduğu gibi, hadis Müslim'in şartına/râvisine
de uygun değildir. Müslim, İbn İshâk'ın hadislerine sadece mutâbaatta yer verir,
tbn İshâk müdellis olduğu ve semâmı da beyân etmediği İçin hadis zayıftır.
Beyhakî, hocası Hâkim'den hadîs usûlünde daha sağlamdır. Beyhakî İse bu hadisi
zayıf saymıştır. Bk.Mecmû', 1/335; Suyûtî, hadisi İbn Zencûye'ye
(Kitâbü't-Terğîb fi fedâili'l-a'mâl) nisbet ederek zayıf olduğuna işaret
etmiştir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 5100; Münâvî ise Suyûtî'nin bu davranışını
garipseyerek, Ahmed b. Hanbel, Hâkim, İbn Huzeyme ve Beyhakî'ye nisbet
etmeyişini tenkid eder. O da Beyhakî, Nevevî ve İbn Salah gibi âlimlerin
"zayıftır" görüşünü benimser. Bk. Feyzu 'l-Kadîr, IV/296.
Heysemî, hadisin Ahmed
b. Hanbel, Bezzâr, Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, Bezzâr'ın
râvilerinin sika olduğunu, Hâkim'in de hadisi sahih saydığını ifâde etmekle
yetinir. Bk.Mecma', ü/98; Endelüsî, hadisi Ebû Nuaym'ın da rivayet ettiğini
belirterek râvilerinin sika olduğunu belirtti. Jik.Tuhfetü'l-muhtâc ilâ
edilleti'l-Minhâc, 1/176-177, H.no: 63; Hadisin Ebû Hüreyre'den (Radtyattahü
anh) şahidi: Bk.Deylemî, Firdevs, 11/265, H.no: 3236. Mübârekfûrî hadisin iki
şahidini daha dile getirir:
a-İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Ebû Nuaym'ın
Kitâbü's-Sivâk'ında ceyyid bir isnadla rivayet ettiğini belirtir. b-Câbir'den
(Roekyattohû anh) şahidi:
Yine Ebû Nuaym'ın
Kitâbü's-Sivâk'ında sahih bir isnadla rivayet ettiğini söyler. Bk.
Tuhfetü'l-ahvezî, 1/86.
Sehâvî, hadisin Enes,
Câbir, İbn Ömer, Ümmü'd-Derdâ ve Ciibeyr b. Nüfeyr'den (Radıyallahü anhüm)
(mürseJ olarak) şâhidlerinin bulunduğunu ve bunların birbirini desteklediğini
söyler. Bk.Makâsıdu'l-hasene, s.313-314, H.no: 625; Aclûnî de Haris b. Ebû
Üsâme'nin Müsned'inde Ebu'l-Esved'den nakledilen rivayete değinir. Sözlerini
Sehâvî'nin görüşlerini naklederek Îbntrl-Ğars'in şu sözü ile noktalar:
"Benim âlimlerin değerlendirmelerinden anladığım kadarıyla hadis zayıftır
veya hasen li gayrihidir." Bk.Kesfu 'l-hofâ, 11/33-34, H.no: 1604.
îbnü'l'Kayyim
el-Cevziyye "Bu hadis nasıl zayıf olur?" sorusuna, rivayetleri tek
tek değerlendirdikten sonra: "İşte
hadisin durumu böyle. Şayet hadis sâbitse hasen hükmündedir" cevabını
verir. Bk.el-Menâru'l-münîf, s. 19-23.
[31] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/221-222.
[32] Sened:
Sahih: Müsned, VI/325,
H.no: 26642; Ümmü Habîbe annemiz bu hadisi Zeyneb bt. Cahş validemiz
aracılığıyla da nakletmiştir. Bk. VI/429, H.no: 27288 (Tbn İshâk tahdis siğası
ile nakletti); Ümmü Habîbe'nin aynı sened ve metinle Zeyneb bt. Cahş'tan
rivayeti Ümmü Habîbe'nin müstakil rivayetinin sahabe mürselînden olduğuna
işaret ediyor. Sahabe mürseli ise kabul edilir. Ebû Ya'lâ, XIII/48, 64. H.no:
7127, 7143; Heysemî, râvilerinin sika olduklarını İfade eder. BkMecma', 11/97;
Zeyneb bt. Cahş'tan nakledilen hadis için de râvilerinin sika olduklarını
belirtir. Bk.Mecma', 11/97.
[33] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/222.
[34] Sened:
Sahih: Müsned, 11/250,
H.no: 7406; İkinci rivayet): 11/259, H.no: 7504 (315/623.hadis); Benzer
rivayet için bk. 11/287, H.no: 7840-7841; Ü/245, H.no: 7335, 7338; 11/531,
H.no: 10812; 11/509, H.no: 10566; 11/460, H.no: 9890; 11/517, H.no: 10644;
11/433, H.no: 9557; ü/429, H.no: 9513; n/399, H.no: 9152; Mâlik, Taharet,
114-115; BhhâH, Cum'a, 8; Savm, 27; Te-mennî, 9; Müslim, Taharet, 42; Ebû
Dâvûd, Taharet, 25, H.no: 46; Tİnnizî, Taharet, 18, H.no: 22; Dârimî, Salât,
168, H.no: 1492; Vudû', 18, H.no: 689; Nesâî, Taharet, 6, H.no: 7;
Abdiirrezzâk, 1/555-556, H.no: 2106-2107; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/155, H.no:
1787; İbnü'l-Cârûd, s.27, H.no: 63; İbn Huzeyme, 1/73, H.no: 140; Tahâvî,
Şerhti meâni't-asûr, T/43-44; İbn Hıbbân, III/351, H.no: 1068; IV/399, H.no:
1531; IV/406, H.no: 1540; Ebû Avâne, T/163, H.no: 474; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/35, 37, H.no: 144, 153-154; Nesâî, es-Sünenü'l-kUbrâ,
1/64, H.no: 6; 11/196, H.no: 3035; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VH/253, H.no:
7424; Ebû Ya'lâ, XI/229, H.no: 6343; Heysemî, senedinde Muhammed b. Ömer b.
Alkame bulunmaktadır. Bu râvi sika olup hadisleri hasendir. Bk, Mecma', 1/221.
Ebû Hüreyre'nin
Hz.Ali'den aldığı hadis için, Ebû Hüreyre'nin hadisi sahih kaynaklarda
zikredilir. Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah Müsned'in ziyâdelerinde bu hadise
yer verir. Bezzâr da hadisi nakleder. Hz. Ali'nin ziyâdeli olarak naklettiği
hadisin râvileri sikadır. Ancak Müsned'de İbn İshâk, Ubeydullah b. Ebî Râfı'den
an'ane ile nakleder. Bezzâr ise İbn Ishâk'm tahdis yolu İle Abdurrahman b.
Yesâr kanalıyla Ubeydullah b. Ebî Râfı'den naklini verir ki Abdurrahman'ı da
İbn Maîn sika saymıştır. Bk.Mecma', 11/96-97
Bu konuda rivayette
buîunan sahabe (Hadisin şâhidleri):
a-Ebû Saîd el-Hudrî
(Radıyaliahüanh): Bk. Nesâî, es-Sünenü'l-kührâ, İT/196, H.no: 3030;
b-Abduilah b. ez-Zübeyr
(Radıyallahü anhümâ): Bk.îbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/156, H.no: 1795;
c-Ca' fer b. Ebû Tâlib
(Radıyatlalm anh): Bk.Ebû Nuaym, Müsnedü Ebî Hanîfe, s.205-206;
d-İbn Ömer (Radıyallahü
anhümâ): Bk.Taberânî, el-Mu'cemü'Ukebîr, XlI/375, 435, H.no: 13389, 13592;
el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/217-218, H.no: 8448; Heysemî, Taberânî'nin Kebîr ve
Evsat'ındaki hadisin senedinde Saîd b. Râşid vardır, o da zayıftır. Evsat'mdaki
bir diğer hadiste ise Ertât var, bu zât hakkında cerh ta'dilde bulunan birini
bulamadım, ancak diğer râvileri sikadır" der. Bk. Mecma', 11/98;
e-İbn Abbas
(Radıyaltahü anhümâ): Bk.Taberânî, eUMu'cemü'l-kebîr, XI/87, H.no: 11133;
Heysemî, Taberânî'nin Kebîr'inde ve Bezzâr'm Müsned'inde rivayet edildiğini,
hadisin senedinde Müslim b. Keysân'ın bulunduğunu, onun da zayıf olduğunu
belirtir. Bezzâr bu ravîde herhangi bir beis görmez. Bk. Mecma', 11/97;
f-Abbas (Radıyallahü anh): Bk. Makdisî, Muhtara, VITI/394-395, H.no:
487; Heysemî, hadisin Bezzâr. Taberânî ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet
edildiğini, senedinde mechûl olan Ebû Ali Saykal'in bulunduğunu belirtir. Bk.
Mecma', H/97-98.
g-Câbir (Radıyallahü
anh): Bk. Buhârî, Savm, 27;
b-Vâsıle (Radıyallahü
anh); Bk. Heysemî, Ahmd b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledilen hadisin
senedinde sika-müde]lİs olan Leys b. Ebû Süleym'in bulunduğunu, bu râvinin de
an'ane yaptığını ifade eder. Bk.Mecma', ü/98.
ı-Hz.Âİşe (Radıyallahü
anhâ): Bk.Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından rivayet olunduğunu, senedinde
zayıf olan Muâvİye b. Yahya'nın bulunduğunu ifade eder. BkMecnıa', ü/97
i-Müphem sahâbi
(Radıyallahü anh): Müsneâ, V/410; Heysemî, râvilerinin sika olduklarını ifade
eder. Bk.Mecma', 11/97
j-Diğer şâhidier: Tirmİzî, hadisin Hz.Ebû Bekir, A1İ, Huzeyfe, Zeyd b.
Hâlİd, Enes, Abdullah b. Arnr, Ümmü Habibe, Ebû Ümâme, Ebû Eyyûb, Temmâm b.
Abbas, Abdullah b. Hanzale, Ümmü Seleme, Vasile b. el-Eska' ve Ebû Musa'dan
(Radıyallahü anhüm) da nakledildiğini dile getirir. Bk. Tirmizî, Taharet, 18,
H.no: 22.
[35] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/223-224.
[36] Sened:
Sahih: Müsned, 11/400,
H.no: 9166; Heysemî, hadis için "râvileri sikadır" ifadesini
kullanır. Bk.Mecma', 1/221.
[37] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/224.
[38] sened:
Sahih: Müsned, IV/417,
H.no: 19625; Buhârî, Vudû', 73; Müslim, Taharet, 45; Ebû Dâvûd, Taharet, 26,
H.no: 49; Nesâî, Taharet, 3, H.no: 3; Ebû Avâne, 1/165, H.no: 479; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/35.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/224-225.
[40] Sened:
Zayıf: Müsned, 1/158,
H.no: 1355; Senedindeki Muhtar b. Nâfî et-Temmâr el-Kûfî zayıftır. Buhârî
eserinin birinde bu râviyi cerh etmezken (Bk.et-Târîhu'1-kebîr, IV/I/386), bir
diğer eserinde "miinkeru'l-hadis" hükmünü verir
(Ek.et-Tâfîhu's-sağtr, s. 173). Heysemî de zayıf sayanlardan biridir.
Bk.Mecma', V/118-119. Zehebî "zayıf saydılar" der. Bk.Kâşif, Trc. no:
5332. Tirmizî bir, Ahmed b. Hanbel üç rivayetini nakleder. Tirmizî rivayetinden
sonra: "Bas-ralı bir şeyhtir. Garib rivayetleri çoktur" der. Bk.
Sünen, Menâkıb, H.no: 3714. Bu hadis 225/533.hadiste tekrar edilecektir.
Parmakların misvak
yerine kullanılıp kullanılamayacığına dâir bazı rivayetler: Enes'ten
(Radıyallahü anh) rivayet edilen hadis (Bk.Makdİsî, Muhtara, VII/252, H.no:
2699; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/40-41, H.no: 176-177, 180 (zayıf); Deylemî,
Firdevs, V/503, H.no:
8891) İbn Hacer hadisin isnadının
tartışmalı olduğunu, fakat kendisinin herhangi bir beis görmediğini belirtir
(Hasen).
Hz.Âişe'den
(Radıyaîlahü anhâ) nakledilen rivayetin İse senedinde Müsennâ b. es-Sabbâh
bulunmaktadır.
Amr b. Avf tan
(Radtyallahu anh) gelen nakilde ise (dtj~ ^ / Bj -i)ı>-!i ısja yyî guv').
Kesir b. Abdullah b. Amr b. Avf bulunmaktadır. (Bk. Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, VI/288, H. no: 6437). Suyûtî, bu hadisin zayıf olduğuna
işaret eder. Bk.el-Câmîu's-sağîr, H.no: 3068; Hey-semî ise Tirmizî'nin bu râvinin
hadislerini hasen saydığını belirtir, BkMecma', n/100-101
Müsned'deki Hz.Ali'den
(Radıyallahil anh) nakledilen bu hadis için ise İbn Hacer bu zayıf rivayetlerin
içinde en iyisi olduğunu belirtir. Geniş bügi için bk.Şevkânî, Neylü'l-evtâr,
J/119;Bennâ,age., 1/296.
[41] Bk. Karahİsârî, Mustafa b. Şemseddin, Ahter-i kebîr,
874; Şemseddİn Sami, Kâmûs-u Türkî, 1170; Muallim Naci, Lügat-i Naci, 630.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/225-226.
[42] Sened:
Hasen: Müsned, 11/117,
H.no: 5979 (Hocası Ebû Dâvûd et-Tayâlisî'den naklettiği hadislerden biridir);
Buhârî de bu hadise işaret etmiştir (Bk.et-Târîhu'l-kebîr, IV/I/386).
Tayâlisî'yi Buhâri'nin senedinde hocasının hocası olarak görüyoruz. Zeylaî de
Tayâlisî'nin bu hadisi naklettiğini söylüyor, (Bk.Nasbu'r-râye, 1/8) Biz bunu
Tayâlisî'nin Miisned'inde bulamadık. Bu da ası! nüshada eksik olan hadislerden
biri olabilir. Ebû Ya'lâ, X/I21, H.no: 5749; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Ebû
Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini; Taberânî tarafından rivayet edilen hadisin
isnadının zayıf olduğunu belirtir ve bunun sebebini "tariklerden bir
kısmında müphem bir râvinin bulunmuş olması, bir kısmında ise Husâm b. Misak
el-Ezdî'nin (v.163/779) bulunmuş olması" olarak açıklar. BkMecma',
11/98-99, 263; Suyûtî, hadisin zayıf olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr,
H.no: 6919
Hadisin senedinde yer
alan Muhammed b. Müslim b. Mihrân: Ebû Ca'fer Muhammed b. İbrahim b. Müslim b.
Mihrân'dır. Dedesi Ebu'l-Müsennâ Müslim b. el-Müsennâ'dır. Dedesi İbn Ömer'den
nakillerde bulunur. Daha çok ezanla ilgili rivayetlerin bu kanalla nakledildiğini
görüyoruz. Çünkü Ebû Ca'fer Muhammed b. İbrahim b. Müslim Hilal oğullarının
Uryân Mescidinde, dedesi de Mescidü'1-Câmî (veya Mescidü'î-Ekber'de) müezzinlik
yaptılar. Bk.Nesâî, Ezan, H.no: 668; Ebû Dâvûd, Salât, H.no: 510. Muhammed b.
Müslim b. Mihrân'm Tirmizî ve Dârimî bir, Ebû Dâvûd ve Nesâî iki, Ahmed b.
Hanbel de dört rivayetini nakleder. Tirmizî rivayeti için hasen hükmü verir.
Bk.Sünen, Salât, H.no: 430. Zehebî bu zât İçin "zayıf sayılmadı" der.
Bk.Kâşif, Trc. no: 4702. İbn Hacer ise: "sadûktur, bazen hata yapar"
der. Bk. Takrib, Trc.no: 5701.
Müslim b. Müsennâ Ebu'l-Müsennâ ise sika biridir. Bk. Zehebî, Kâşif,
Trc. no: 5427.
[43] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/226-227.
[44] Sened:
Hasen: Müsned, VI/121,'
H.no: 24781. Benzer rivayet için bk. VI/160, H.no: 25149; Ebû Dâvûd, Taharet,
30, H.no: 57 (Münzirî, isnadında Ali b. Zeyd b. Cüd'ân bulunduğunu ve bu râvi
ile delil getirilemeyeceğini ifâde eder); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/40,
H.no: 3557; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/39;
Heysemî, senedindeki
Ali b. Zeyd'in zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceğinde
İhtilafın varlığını ifade eder. BkMecma', 1/128; Bûsirî de aynı şeyleri söyler.
Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme
yapmamıştır. Bk.et-Tânhu'l-kebîr, VI/275, Trc. no: 2389; İbn Hacer, bu râvi
hakkında "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc. no: 4734); Zehebî:
"Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir"
der ve Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim
nazarımda leyyin/zayif olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc. no: 3916. İmam
Müslim, bu râviyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine
almıştır. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmizî ise: "Saduktur; ancak bir
başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını
tenkid etmiştir. İşte bu sebeble de bazı âlimler, bu râvinin hadislerini hasen
olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvinin de yer aldığı hadislere
"hasen-sahîh" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no: 109 (Ahmed
Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz
hareket ettiklerini ifade eder); Radâ, H.no: 1146; Fiten, H.no: 2192; Zühd,
H.no: 2330; İsti'zân, H.no: 2698; Edeb, H.no: 2829; Fiten, H.no: 2192; Zühd,
H.no: 2330; İsti'zân, H.no: 2698; Edeb, H.no: 2829; Tefsir, H.no: 3168;
Menâkıb, H.no: 3615, 3753, 3902; Sadece sahih dediği de olur: Cuma, 39, H.no:
545; Yalnızca hasen hükmü verdiği hadisler için bk. Cuma, H.no: 589; Savm,
H.no: 764; Fiten, H.no: 2248, 2254; İlim, H.no: 2678; Tefsir, H.no: 2991, 3107,
3142, 3148, 3187, 3206; Deavât, H.no: 3455; Menâkıb, H.no: 3854; Müslim bir,
Tirmizî 26, Nesâî iki, Ebû Dâvûd 12, İbn Mâce 23, Ahmed b. Hanbel 258 ve Dârimî
de on rivayetini nakleder. Bu râvi için bk. 29/18O.hadis.
Ümmü Muhammed Ümeyye
bt. Abdullah meçhuldür. AH b. Zeyd'in babasının eşidir. Bu durum rivayetlerde
şu şekilde zikredilir: "«—-ı £y> -£^> f» ££ ->o es. ^*"
Tirmizî, Dârimî ve İbn Mâce bir, Ebû Dâvûd iki, Ahmed b. Hanbel dokuz
rivayetini nakleder. Tirmizî hadisi hakkında hasen hükmü verir. Bk.Sünen,
Tefsir, H.no: 2991. İbn Hacer ve Zehebî bu hanım hakkında herhangi bir hüküm
vermezler. Bk.Takrîb, Trc. no: 8539; Kâşif, Trc. no: 6955. Şu hadis bu rivayeti
kuvvetlendirir:
"Hz.Aİşe'den
(Radıyallahü anhâ): Allah Rasûlü (Sallallahü aleyhi ve sellem) yatar, u-yandiğı
zaman ağzını misvaklar, sonra abdest alır ve sekiz rekat namaz kılardı. Her iki
rekatta bir oturur ve selâm verirdi..." Bk. Müsned, VI/123; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, III/28.
[45] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/227-228.
[46] Sened:
Sahih: Müsned, V/382, H.no: 23135; (İkinci rivayet): V/402, H.no: 23308;
Benzer rivayet için bk. V/407, H.no: 23350; V/390, H.no: 23206; V/397, H.no:
23259; V/407, H.no: 23353; Buhân, Vudû', 73; Cum'a, 8; Teheccüd, 9; Müslim,
Taharet, 46-48; Ebû Dâvûd, Taharet, 30, H.no: 55; Nesâî, Taharet, 1, H.no: 2;
İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 286; Dârimi, Vudû', 20, H.no: 691.
[47] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/228.
[48] Sened:
Sahih: Müsned,
VI/41-42, H.no: 24026.
Hadis iki bölümden
oluşmaktadır:
a-Birinci bölüm yağmur
ile ilgilidir ki bu da 1729/2599.hadiste zikredilecektir.
b-îkinci böİüm ise
misvak ile İlgilidir. İkinci bölümüne benzer bir rivayet İse şu şekildedir:
Müsned, VI/254, H.no:
26046. Bir diğer rivayet:
Müsned, VI/237, H.no:
25875; VI/182, H.no: 25363; VF192, H.no: 25468; VI/188, H.no: 25430; VI/110,
H.no: 24676; A/its/rm, Taharet, 43; İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 290; Humeydî,
1/131, H.no: 270.
[49] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/228-229.
[50] Sened:
Hasen: Müsned, İÜ/445,
H.no: 15618; Benzer rivayet için bk. m/446, H.no: 15628; Buhân, Savm, 27
(muallak olarak); Ebû Dâvûd, Savm, 27, H.no: 2364; Tirmizî, Savm, 29, H.no: 725
(hasen); Heysemî, "Âsim b. Ubeydullah'm zayıflığı sebebiyle hadis
zayıftır" der. Bk. Mecma', V/223-224. Mizzî: "Hafızası hakkında
tenkidler yapılmıştır. Mâlik ve Şu'be başta olmak üzere birçok alim kendisini
tenkid eder" der ve İbn Adiy'in "zayıf olmakla birlikte âlimler
hadisini almıştır" sözünü nakleder. Bk.Tehzîbü'l-Kemâl, XIII/500; İbn Hacer,
bu zâtın zayıf olduğunu söyler. Bk. Taknb, Trc. no: 3065. Zehebî ise İbn
Maîn'in "zayıf, Buhârî ve diğer âlimlerin "münkeru'l-hadis"
dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no: 2506. Tirmizî sekiz, Nesâî bir, Ebû
Dâvûd altı, İbn Mâce on, Ahmed b. Hanbel ise 47 yerde Âsım'm rivayetini verir.
Tirmizî hadislerini hasen veya hasen-sahih olarak değerlendirir. Bk.Sünen,
Savm, 29, H.no: 725 (hasen); Cenâiz, 14, H.no: 989 (hasen-sahih); Nikâh, 22,
H.no: 1113 (hasen-sahih); Edâhî, 16/2, H.no: 1514 (hasen-sahih); Kader, 3,
H.no: 2135 (hasen-sahih); Deavât, 109, H.no: 3562 (hasen-sahih). Bu râvî için
34/76.hadise bk. Bennâ da hadisin hasen olduğunu isbât eder. Bk.BüIûğiı
'l-emânî, 1/298.
[51] Metindeki
ek: (Râvilerden) Abdurrahman'dan gelen
diğer rivayette;
"Rasûlullah'ın (Sallallahü aleyhi ve seilem), oruçluyken hesap
edemeyeceğim kadar çok misvak kullandığını gördüm" şeklinde nakletti.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/229-230.
[52] sened:
Sahih: Müsned, 1/267, H.no: 2409; Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebîr, XÜ7107,
H.no: 12611; Makdisî, Muhtara,
IX/548-549, H.no: 541; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/39; Heysemî, hadisin
Ahmed b. Hanbel ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in
senedinin cey-yid olduğunu belirtir. Bk. Mecma', X/321.
[53] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/230.
[54] Mevsılî, İhtiyar, 1/8.
[55] San'ânî, Siibülü's-selâm, 1/63.
[56] Şîrâzî, Mühezzeb, 1/13; Nevevî, Mecmu', 1/271;
İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, 1/25; İbn Kudâme, Muğnî, 1/78-79; San'ânî, age.,
1/64.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 2/230-231.