h)- NAMAZ KILINAN YERDE, ELBİSEDE
YA DA BEDENDEKİ NECASETİN TEMİZLİĞİ VE AFFEDİLEN MİKTAR
* Namaz Kılınması Yasaklanan ve
İzin Verilen Yerler
age. |
:
Adı geçen eser |
b. |
:Bin |
bk. |
:
Bakınız |
bt. |
:Bint |
çvr. |
:
Çeviren |
DİA |
:
Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi |
h. |
:
Hicrî yıl |
H.no |
:
Hadis numarası |
Ht. |
:
Vİcâde yolu ile alınan hadis |
Hz. |
:
Hazreti |
i. |
:
İmam |
Kr. |
:
Abdullah'ın babası Ahmed b. Hanbel'den kıraat yolu ile aldığı rivayetleri
gösterir. |
Kt. |
:
Ebû Bekir el-Katîî'nin ziyadesi |
m. |
:
Milâdî yıl |
md. |
:
Maddesi |
Nşr. |
:
Neşreden |
Thk. |
:
Tahkik |
Thr. |
:
Tahric |
Trc. |
:
Terceme |
Trc.no: |
:
Terceme numarası |
Ts. |
:
Tarihsiz |
s. |
:
Sayfa numarası |
Thk. |
:
Tahkik eden |
ts. |
:
Tarihsiz |
V. |
:
Vefat tarihi |
vb. |
:
Ve benzeri |
vd. |
:
Ve devamı |
yy. |
:
Baskı yeri yok |
z. |
:
Oğlu Abdullah'ın Müsned'e ziyâdeleri |
Şu
kısacık fani ömrümüz İçerisinde Müsned"in yeni bir sayısını sizlere
ulaştırmaktan, yaşadığımız toplum ve gelecek nesillere en nadide, en latif,
rengarenk has kokulu çiçek demetleri gibi Peygamber efendimizin mübarek,
müberra sözlerini sizlere aktarmaktan dolayı Allah Teala'ya hamd olsun.
Eserin
çalışılmasına başlanılan ilk andan itibaren türlü meşakkatlerle karşı karşıya
geleceğimizi zannetmiştik. Bu kaygımızın yersiz olduğunu, Allah Teala'nın onun
değerli kullarını bizlere vesile ederek yardım ettiğini gördük, bildik. Tekrar
tekrar hamd olsun.
Hadis
ve Sünnet sahasında el-Müsned, günümüz toplumunda büyük yankılar meydana
getirdi. Şu ana kadar yayınlanan ciltlerle bile el-Müsned, ilmi olmayan, mesnedsiz,
kaba görüşlerin önüne büyük sedd çekti.
Eseria
Türkçe'ye kazandırılması tespitiyle, tercüme ve açıklamalarıyla, tahkik ve
tahric çalışmasıyla konunun uzmanı değerli ilim erbabı tarafından olsun,
kitlesel olarak okuyucularımızdan tebrikler, dualar aldık. Hepsine buradan
hürmetlerimizi arz ederiz.
Hadis
ve sünnetin ehemmiyetine binaen;
Peygamber
efendimiz, kendisinden sonra sünnetini ihya ederek halka öğretenleri
"garipler" olarak nitelendirmiş, onlar için "gariplere ne
mutlu" demiştir. İlim erbabı da hadisteki bu kişilerin ashâb-ı hadis
olduğuna işaret etmişlerdir. İmam Buhari ise en hayırlı müslümanm, efendimizin
sünnetlerinden terk edilen bir sünneti ihya ederek tekrar gündeme getiren kişi
olduğunu belirtmişlerdir.([1])
Konunun
bu öneminden ve müjdesinden dolayı eserin yayılmasında, elden ele ulaşmasında,
hizmet ve gayret sarf eden okuyucu dostlarımıza, matbuat çalışmalarında tüm
mesleki hassasiyetlerini ortaya koyan Abdulmuttalip Yıldırım ve Ali Ünlü
beyefendilere şükranlarımızı arz ederiz.
Allah
Teala'dan, Peygamber efendimizin mübarek elleriyle bizim ellerimizi tutmasını,
yolundan ve izinden ayrılmamamızı O'ndan niyaz ederiz.
Müsned
Tercemesinin V. Cildini hazırlama imkânı veren Allah'a sonsuz hamd ü senalar
eder, O'nun yüce Rasûlüne, Ehl-i Beytine ve ashabına da salât ve selâm ederiz.
Yeni
bir cildin hazırlanması bizim için yeniden dünyaya gelmek ve yeni bir diriliş
demektir. Bu heyecanla V. Cildi hazırladık. Cildler hazırlandıkça çalışmanın
kalitesi artmakta ve yeni eserlerle tanışmaktayız. Böylesine ağır bir
çalışmanın başarılı olması için yoğun bir tempoya ihtiyaç duyulmaktadır.
Sürekli çalışmamıza rağmen Allah'ın yardımıyla tempomuz düşmemekte, hatta her
gün daha da artmaktadır. Bu çalışmada okurlarımızın görüşleri ve duaları bizim
için çok önemlidir. Sürekli gelen e-mail, telefon ve mesajlarla sizlerin
görüşleri bize ışık tutmakta, önümüzü daha iyi görmemizi sağlamaktadır.
Müsned
Tercemesinin yeni baskılan yapılmakta, okuyucu kitlesi -Allah'a hamd olsun-
günden güne artmaktadır. Bu cildden önceki IV. Cild diğerleri gibi çok
beğenildi; makaleler, tablolar, açıklamalar, fıkhı hükümler, her hadisin tahkik
ve tahrici büyük takdir topladı. Ancak yolumuz uzun olduğu için bazı
okurlarımız tarafından bu çalışmanın daha kısa tutulup kısa sürede bitirilmesi
ısrarla tavsiye edilmektedir. Biz istiyoruz ki hazırladığımız eser kalıcı ve
her yönden okura faydalı olsun. Çünkü bu eser hadis yönü yanında, ayrıca konu
başlık!anndaki ilgili ayetlerin zikredilmesiyle İmam Nevevi'nin
'Rıyazu's-salihîn'in daha geniş bir versiyonu olarak görülmekte, hadislerin
anlaşılmasında müçtehid İmamların görüşlerine baş vurulması ve bunların
değerlendirilmesi eserin geniş bir 'Mukayeseli İslâm Hukuku' rengi taşımasına
neden olmaktadır. Bütün bunlar geniş bir kaynak taraması sonucunda oluşmakta ve
ortaya sizlerin de takdir ettiği gibi çok farklı bir eser çıkmaktadır. Biz bu
eserin aceleye getirilip kalitesinin düşürülmesini istemiyoruz. Tahriç kısmının
da fazla olduğu şeklinde bir uyan gelmektedir. Ama günümüzdeki hadis inkân ve
bir takım şüphe odaklarının yoğun çalışmalan karşısında hadislerin ciddi olarak
tahkiki ve tahricinin yapılması gerekmektedir. İnsanlar hadis okurken rivayetin
Rasûlullah'a ulaşmadaki sıhhat derecesini bizzat kendileri müşahade etmektedir,
bu da imanlarını kuvvetlendirmektedir.
V. Cildde de Namaz konusu devam
etmektedir. Bu cildde Namaz Kılınan Yerde, Elbisede ya da Bedendeki Necasetin
Temizliği ve Affedilen Miktar, Kıbleye Dönmek, Namazda Sütre Kullanmak ve Namaz
Kılanın Önünden Geçiş, Namazın Kılınma Şekli, Kıraat, Rükû ve Secde gibi önemli
konular işlenmektedir. Bunların bilinmesi ile namazlanmizın Rasûlullah'ın
namazına benzemesi daha da artacak, ibadet zevki toplumun bütün kesimlerine
yayılacaktır.Ayrıca bu cilddekİ rivayetlerde Kur'ân Tarihi Sürecinde Kıraatler
makalesi bulunmaktadır, bu çalışmada titiz bir şekilde Kur'ân'ın mushaf olarak
toplanması yanında Peygamberimiz'den intikal eden kıraatin (okuyuşun) da aynı
ciddiyetle toplanıp, Mushafların bu kıraatleri içine alacak şekilde ortak yazı
karakterleriyle yazılması konuları ilk kaynaklara ulaşılarak anlatılmaktadır.
Bu
çalışmaların faydalı olması dileğiyle dua ve desteklerinizi bekleriz.
Terceme
Heyeti
392/1262- Ebû Saîd
el-Hudriden (Radiyallahu anh):[2]
Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Yeryüzünün her tarafı mescid ve tahûr
(temiz-temizleyici) kabul edildi, ancak kabir ve hamam bundan
müstesnadır."[3]
393/1263- Ebû Mersed
el-Ganevî'den (Radıyaiiahu anh):[4]
Rasûlullah'ın
(SaiiaiiaM aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duydum: "Kabirlere doğru namaz
kılmayın ve kabirlerin üzerlerine oturmayın!"
§Başka
bir lafızla gelen rivayette şöyle buyurdu:
"Kabirlerin
üzerlerine oturmayın, onların üstünde namaz kılmayın!"[5]
394/1264- Abdullah b.
Amr'dan (RadıyaiiaM anhümâ):[6]
Rasûlullah
(Saiiaihha aleyhi ve seiiem) koyun ağıllarında namaz kılardı, (ancak) deve ve
sığır yataklarında namaz kılmazdı.
NOT: Bundan sonra gelen
hadisler bunun sebep ve şartlarını açıklamaktadır.[7]
395/1265- Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahu anh):[8]
Hz.
Peygamber (SaiiaüaM aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Koyun
ağılları ve deve yataklarından başka yer bulamazsanız, namazınızı koyun
ağıllarında kılabilirsiniz, (ancak) deve yataklarında namaz kılmayın!"[9]
396/1266- Sebra b. Ma'bed
el-Cühenfden (Radtyatiahü anh):[10]
Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve itiiem) deve yataklarında namaz kılmayı yasakladı, koyun
ağıllarında ise namaz kılmaya ruhsat (kolaylık) verdi.[11]
397/1267- İbn Muğaffel'den
(Radıyaiiaha anh):[12]
Rasulullah
(Saİlallahü aleyhi ve seltem) dedi ki:
"Sizler
koyun ağıllarında iken namaz vakti gelirse orada namaz kılabilirsiniz[13], (ama) deve
yataklarında bulunurken namaz vakti gelirse oralarda namaz kılmayın, develer
yaratılış olarak şeytanlardan sayılır."
NOT: Peygamberimiz
(Saüallaha aleyhi ve sellem) burada iki hayvan türünün huylarına dikkat çekti:
Koyunlar uysaldır ve insana zarar vermezler. Develer ise huysuz, hırçın ve
insana zarar verebilen hayvanlardır, kendilerine güvenilmez ve namazı ifsat
ederler. Bu nedenle develer yaratılış/huy olarak şeytanlara benzetildi.[14]
398/1268- Abdullah b.
Muğaffel el-Müzenî'den (Radıyaitahü anh):[15]
Rasûlullah'ın
(Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum:
"Deve
yatağında namaz kılmayın, o (yaratılış/huy olarak) cinlerden sayılır. Onun
gözlerini ve giderken/yürürken davranışlarını görmüyor musunuz?
Koyun
yataklarında namaz kılabilirsiniz. Koyun cinsi rahmete/yumuşaklığa daha
yakındır.[16]"
Rasûlullah
(Saüaliahü aleyhi ve sellem) bu rivayetlerde namaz kılınması caiz olan ve
olmayan bazı yerlerden bahsetti:
1- Öncelikle yeryüzünün
her tarafı mescid olabilir ve her şeyi tahûr (temiz-temizleyici)dir. Yani
yeryüzünde temel kural saflığı bozulmadığı ya da kirletilmediği sürece her
tarafı ibadet etmeye ve temizlikte kullanılmaya müsait olmasıdır. Allah bu
şekilde yaratmıştır.
2- Ancak kabir ya da
hamam gibi necasetin bulunduğu ya da bulunma ihtimalinin olduğu yerlerde namaz
kılmak yasaklanmıştır. Kabirlerde namaz kılınmasının yasaklanma sebeplerinden
birisi de oraları kıble edinip oralara tapma tehlikesidir, tıpkı cahiliye toplumlarında
olduğu gibi. Bu nedenle Peygamberimiz hem kabirler üzerinde hem de kabirlere
dönerek namaz kılmayı yasaklamıştır. Ancak arada bir duvar olursa bunda bir
beis yoktur.
§Hanbelîler
ve Zahirîlere göre bütün kabirler için hüküm aynıdır ve namaz kılmak haramdır,
geçersizdir. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, Ebû Hüreyre, Enes ve İbn Abbas'tan
nakledildi.[17]
Şafiîlere
göre açılmış ve açılmamış kabir hükümde farklıdır. Bir kabir açılmış ya da o
toprağa necaset bulaşmışsa orada namaz caiz değildir. Ancak temiz bir yer ise
namaz caizdir. Çünkü illet necasettir.[18]
İmam
Ebû Hanîfe, Sevrî ve Evzâî'ye göre kabirlerde namaz kılmak mekruh, ancak
geçerlidir.[19]
İmam
Mâlİk'e göre kabirlerde namaz kılmak caizdir. Bu görüş Abdullah b. Ömer ve
Hasan el-Basrî'den nakledilmiştir.[20]
§Cenaze
namazını kabre doğru kılmanın cevazı konusunda İhtilaf edildi: Şafiî, Mâlik ve
Davud ez-Zâhirî'ye göre kılabilir. Hanefilere göre ise definden Uç gün
sonrasına kadar kıhnabilir, sonra kılınmaz, çünkü ceset üç gün sonra çürümeye
başlar.[21]
§Hanbelî
ve Zahirî âlimlerine göre hamamda namaz caiz değildir, geçersizdir ve iade
edilir.
Cumhura
göre temiz olduğunda hamamda namaz kıhnabilir, ancak mekruhtur. Buradaki
yasağı necis olma durumuna hamlettiler.[22]
3- Ayrıca
Peygamberimiz koyun ağıllarında namaz kılmaya ruhsat verirken, deve
yataklarında namazı yasaklamıştır. Bu konuda müctehid imamların görüşleri:
İmam
Mâlik, Ahmed ve İbn Hazm'a göre deve yataklarında kesinlikle namaz kılınmaz,
temiz olsa da hüküm böyledir, değişmez.[23]
Cumhura
göre buralar necis olursa namaz kıîmak haramdır ve geçersizdir, ancak temiz yer
olursa orada da namaz kıhnabilir, fakat mekruhtur. İhtilafın sebebi yasaklanma
İlletinin necaset dışında bîr şey olup olmaması Üzerinde odaklanmıştır. Cumhura
göre yasak illeti sadece necasettir. Diğerlerine göre ise necaset dışında illet
bu hayvanlann huysuz olmaları ve namazı ifsat etmeleridir. Cumhura göre
hayvanın huysuzluğu hikmettir, çünkü değişkendir. Bu konuda İhtiyatlı olmak
gerekir.[24]
Doğrusunu
Allah bilir.
§
Koyun ağıllarında namaz kılmak mubahtır[25]:
a- Öncelikle
bilinmelidir ki bu bir ruhsattır ve hayvancılıkla uğraşan bir toplum için
kolaylıktır.
b- Buralarda namaz
kılınması için yerin temiz olma şartı vardır. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur.
c- Peygamberimiz söz
konusu hadisinde buralarda namaz kılmanın cevazı için koyunların uysallığına
dikkat çekti, ancak deve yataklanndaki yasakta develerin huysuzluğunu ve
şeytan/cin tabiatlı olduklarını, dolayısıyla namazı ifsat edebileceklerini
belirtti.[26]
399/1269- Amr b. Şuayb
babası yoluyla dedesinin (Radıyaiiaha anhum) şu sözünü nakletti:[27]
Rasûlullah'ı
(Saiiaitahu ateyhi ve seiiem) namaz kıldığında (selâmdan sonra cemaate)
sağından da solundan da döndüğünü gördüm.
Onu
ayağı çıplak da sandaletli/terlikli olarak da namaz kılarken gördüm. (Ayrıca)
onun ayakta da oturarak da (su) içtiğini gördüm.[28]
Peygamberimiz
(Satlallahu aleyhi ve setlem) namazı kıldırdıktan sonra selâm verir ve cemaate
dönerdi. Yalnız bu dönmede efdaliyet sağdan mı, yoksa soldan mı olduğu
konusunda bir ihtilaf bulunmaktadır. Zira bazı rivayetlerde sadece sağdan
döndüğü nakledildi. Rivayetlerin çoğu ise her iki yönden de döndüğü
şeklindedir. Bu farklı davranışı eğer cemaate döndüğünde oturacaksa sağından,
ama evine gidecekse odaları solda olduğu için solundan dönerdi, şeklinde cem
edilmiştir.[29] Yukarıdaki
rivayette de bu konuda efdaliyet olmadığı, her iki yönden de cemaate dönmenin
caiz olduğu görülmektedir. Bununla ilgili bazı rivayetler:
§Aynı
râviden nakleden Taberânî'de ‘Onu namazı bitirdiğinde sağından ve solundan
dönerken gördüm' şeklinde geçmektedir.[30]
Başka
rivayette:
"Peygamberimiz
namaz kıldığında sağından ve solundan dönerdi, selâmı kastediyor' şeklindedir.[31]
Yine
Taberânî rivayetinde Evs b. Evs dedi ki:
'Rasûlullah'ın
yanında yarım ay kadar kaldığımda onu sağından ve solundan (cemaate) dönerken
gördüm.'
Esma
b. Harise'den: Rasûlullah'ı evine doğru solundan dönerken gördüm, şeklinde
nakledildi.[32]
400/1270- Ebû Saîd el-Hudrf
den (Radıyallahü anh):[33]
Rasûlullah
(Saiiaiiahü aleyhi ve setiem) (namazda) sandaletini/terliğini çıkarınca ashab
da terliklerini çıkarttılar. Namaz bitince Peygamberimiz:
"Sandaletlerinizi/Terliklerinizi
niçin çıkardınız?" diye sordu. Onlarda:
"Ey
Allah'ın Rasûlü! Senin çıkardığını görünce biz de çıkardık" dediler. Bunun
üzerine Peygamberimiz buyurdu ki:
"Bana
Cebrail geldi ve sandaletlerimin/terliklerimin altında pislik olduğunu
bildirdi. Biriniz mescide geldiğinde sandaletlerinin/terliklerinin altına
baksın. Eğer onlarda bir pislik görürse yere sürtüp temizlesin, sonra namazını
kılsın!"[34]
NOT: Peygamberimiz
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde mescid kumluk olduğundan, insanlar
sandaletleriyle/terlikleriyle namaz kılarlardı. Ancak terliğin altının temiz
olması gerekmektedir.
Rasûlullah'ın
hareketleri Allah'ın kontrolü altındadır. İrk hadisesi ile ilgili olarak
bazıları bu olayı örnek göstererek:
'Allah
onun sandaletindeki/terliğindeki bir necaseti bile haber veriyor, buna razı
olmuyor. Eğer Âişe annemiz yanlış bir hareket yapsaydı mutlaka haber verilirdi'
dediler. Daha sonra inen ayetler de Hz. Âişe'nin suçsuz olduğunu beyan etti.[35]
401/1271- Saîd b. Yezid Ebû
Mesleme anlattı:[36]
Enes
b. Malik’e (Radiyallahu anh):
'Rasûlullah
(SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) sandaletleri/terlikleri ile namaz kılıyor muydu?'
diye sorunca: 'Evet' dedi.[37]
402/1272- Ebû Hüreyre'den
(Radıyatiahu anh):[38]
Rasûlullah
(Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) namazı ayakta, oturarak, ayağı çıplak ve
sandaletli/terlikli olarak da kılıyordu.
§Hüseyin
b. Muhammed'in Süfyan'dan gelen rivâyetindeki ziyade şöyledir:
'Rasûlullah
(namaz kıldığında) sağından da (cemaate) dönerdi, solundan da.'[39]
403/1273- Ebu'l-Alâ
Îbnü'ş-Şıhhîr babasından (Radtyaiiahü anh) nakletti:[40]
Rasûlullah'ı
(SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) sandaletleriyle/terlikleriyle namaz kılarken
gördüm.
Râvi
dedi ki:
Boğazına
balgam geldiğinde sol terliğini bastığı yere tükürdü, sonra onu
sandaleti/terliği ile sürterken (yok ederken) gördüm.
NOT: Bir insan
tükürdüğü zaman mutlaka onu yok etmelidir. Toprak ya da kumluk bölgelerde bu
kolaydır, ayakkabıyla sürtülerek yok edilir. Ancak bu imkân olmadığı zaman
mendil ya da başka bir şeye bırakılması ve yere tükürülmemesi önceki
rivayetlerde geçtiği gibi tavsiye edilmektedir. İnsanın birtakım doğal ihtiyaçları
olabilir. Bunun atık yeri tabii ki yeryüzü olacaktır. Ancak mümkün olduğu kadar
bunları gömmek ve yerin alona atmak gerekir ki toprak o maddeleri çürütsün ve
yok etsin. Günümüzde teknolojik imkânlar olduğu İçin alt yapı çok düzenli
olarak yapılmalı, hattâ bazı ülkelerde olduğu gibi atık maddelerden
faydalanılmalı ve enerji üretilmelidir.[41]
404/1274- Ebu'l-Evber'den:[42]
Bir
kişi Ebû Hüreyre'ye (Radıyaiiaha anh):
'Sandaletleri/Terlikleri
giymiş oldukları hâlde namaz kılmalarını insanlara yasaklayan sen misin?'
deyince o:
'Hayır'
dedi ve ekledi:
'Fakat,
bu harem-i şerifin[43] Rabbine yemin
olsun ki ben Rasûlullah'ı bu makama doğru sandaletleriyle namaz kılarken
gördüm. O, namazı bitirip ayrıldığında sandaletleri ayağındaydı.
Hz.
Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) cuma günü oruç tutmayı yasakladı, ancak
ön ve arkasındaki günlerde de tutacaksa (o günlerin arasında cuma günü
tutabilir).'
§Diğer
rivayette şöyle dedi:
'Rasûlullah'ı
sandaletleriyle namaz kılarken gördüm.'[44]
405/1275- Mücemmi' b. Yakûb
kendisine ihtiyarken ulaştığı Kuba'lı bir kişiden, (RadıyaiiaM anh)[45] nakletti:[46]
Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) Küba'da yanımıza geldi ve şehir kalesinin
avlusunda[47] oturdu. İnsanlar
yanında toplandı, Rasûlullah su istedi ve su verildi. Peygamberimiz ondan içti,
o anda ben sağ tarafındaydım ve topluluğun en genciydim. Sonra bana verdi, ben
de içtim. Şunu da unutmadım, o gün RasÛlullah ayağındaki sandaletlerle, onları
çıkartmaksızın bize namaz kıldırdı.
§Aynı
râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Muhammed
b. Mücemmi' anlattı:
Abdullah
b. Ebû Habibe'ye:
'Rasûlullah'ın
hangi hâline ulaştın?' diye soruldu ki o, RasÛlullah geldiğinde taze bir
gençti. Abdullah şöyle dedi:
'RasÛlullah
bir gün bizim mescidimize, yani Küba mescidine geldi. Yanımıza gelip oturdu,
insanlar da onun yanına oturdular. RasÛlullah orada Allah'ın dilediği kadar
oturdu, sonra kalktı ve namaz kıldı, (o gün) onu sandaletleriyle namaz kılarken
gördüm.'[48]
406/1276- Ebû İshak bizzat
işitmediği hâlde Alkame b. Kays'tan nakletti. Bir kişi kendisine Alkame
hadisini sordu, işte bu o hadis:[49]
Abdullah
b. Mes'ûd (Radıyallahü anh) bir keresinde Ebû Musa el-Eş'arfnin (Radıyaiiaha
anh) evine geldi ve namaz vakti gelince Ebû Musa:
'Ey
Ebû Abdurrahman buyur, öne geç! Sen yaşça daha büyük, daha bilgilisin' dedi.
Abdullah:
'Hayır,
bilâkis sen buyur, geç! Biz senin evine ve mescidine geldik, sen daha çok hak
sahibisin.'1'
Bunun
üzerine Ebû Musa öne geçti ve sandaletlerini çıkardı, (namazı kıldırıp) selâm
verince Abdullah şöyle dedi:
'Sandaleti
çıkarmadaki kastın nedir, yoksa sen (Hz. Musa olayında geçen) mukaddes vadide
misin? Ben Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) mestle ve sandaletle
namaz kılarken gördüm.'
NOT: Bu rivayette Ebû
îshak es-Sebîî, Alkame'den işitmediği bir rivayeti naklediyor ve bunu
belirtiyor. Aslında Ebû İshak, Alkame b. Kays'ı gören ve ondan rivayetler
nakleden sika bir râvidir.[50] Ancak bunu
duymadığı hâlde (belki yazıdan) naklediyor. Râviler hadis aldıkları ve
dinledikleri şeyhlerinden herhangi bir rivayeti dinlemedikleri hâlde
naklederken bu ifadeyi kullanırlar.[51]
407/1277- Numan b. Salim
dedesi Evs b. Ebû Evs olan bir kişiden (Radıyallahü ank)[52] nakletti:[53]
Evs
namaz kılıyordu ve namazdayken sandaletlerine uzandı, onları alıp giydi ve
onlarla namaz kıldı, sonra şöyle dedi:
'Rasûlullah
(Saitatiahü aleyhi ve seüem) sandaletleriyle namaz kılardı.'
NOT: Sahabinin bu
hareketi (yerin sıcaklığı ya da çakılların acıtması gibi) bir ihtiyaçtan dolayı
ya da Rasûlullah'm bu şekilde namaz kıldığını göstermek için olabilir. Bu şekilde
bizzat göstererek nakledildiğinde hadis daha kalıcı olur.[54]
408/1278- Abdullah b.
Sâib'den (Radıyaiiam anh):[55]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) (Mekke'nin) fethi günü sandaletlerini sol
tarafına koymuştu.
ŞAbdullah:
'Bu hadisi babamdan (yani Ahmed b. Hanbel'den) üç kere işittim' dedi.[56]
Rasûlullah'm
sandaletlerini sol tarafa koyması o kısımda kimse olmadığı içindir. Çünkü bazı
rivayetlerde sandaletlerle başkasına eziyet edilmemesi ve yer bulunmadığında
ayaklarının arasında durması tavsiye edilmektedir. Bunlardan birisinde
Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Sizden
birisi namaz kılacağında sandaletlerini çıkarırsa onlarla başkasına eziyet
vermesin, onları ayaklarının arasına alsın ya da onları giyerek namaz
kılsın!"[57]
Günümüzde
ayakkabı ve terlikler için özel yerler olduğu için bu problem halledilmiştir.
Ancak kişilerin çanta, cüzdan gibi bazı kıymetli mallan camide Müslümanlara
zarar verecek şekilde sağa sola bırakılmamalı, gerekirse ayaklarının arasında
durmalıdır.[58]
§Rasûlullah
döneminde Mescid-i Nebî kumluktu ve orada çıplak ayakla ya da sandaletli olarak
namaz kılmak arasında fark yoktu. Rasûlullah da bazen sandaletli olarak namaz
kılıp bunun caiz olduğunu göstermişti.
Sandaletli
olarak namaz kılınma sebebi çöl arazisinde yerlerin çok sıcak olması ya da
çakılların insanı rahatsız etmesi olabilir. Kırsal alanda temiz sandalet,
ayakkabı ya da botla namaz kılınmasında bir beis yoktur.[59]
409/1279- Ebû Saîd
el-Hudrî'den (Radiyallahu anh):[60]
Rasûluttah
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) hasır üzerinde namaz kıldı.[61]
410/1280- Enes b. Mâlik
(Radıyaüahü anh) anlattı:[62]
Amcazadelerimden
birisi yemek yaptı ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Evimde yemek yemeni ve
namaz kılmanı isterdim.' Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) onun
(davetini kabul edip) evine gitti. Evde o sertleşmiş/eskiyip kararmış
hasırlardan bir hasır vardı. Peygamberimiz hasırın bir kenarının açılmasını
emretti, orası süpürülüp temizlendi ve üzerine su serpildi (yumuşatıldı).
Rasûlullah orada namaz kıldı ve biz de onunla birlikte namaz kıldık.[63]
411/1281- Enes b. Mâlik'ten
(RadıyaiiaM anh):[64]
Rasûlulîah
(Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) ahlâkça insanların en güzeliydi. Benim (üvey) bir
erkek kardeşim vardı, ismi Ebû Umeyr'di. Zannederim sütten kesilmişti, dedi (râvi).
Rasûlulîah gelip onu gördüğünde:
"(Ey)
Ebû Umeyr! Ne yapıyor o nukayr (küçük kuş)?" derdi. (Zira) Ebû Umeyr'in
oynadığı bir kuş vardı.
Rasûlulîah
bizim evimizdeyken bazen namaz vakti gelirdi. Altına bir sergi serilmesini
emrederdi. O sergi süpürülüp temizlenir ve üzerine su serpilirdi. Sonra
Rasûlulîah orada namaza durur, biz de arkasında dururduk ve bize namaz
kıldmrdı.
Râvi
ekledi:
Onların
sergileri hurma dalından/lif indendi.[65]
412/1282- İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhümâ):[66]
Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sergi üzerinde namaz kıldı.[67]
413/1283- Enes'ten
(Radıyallahü anh):[68]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi Ve seiiem) Ümmü Haram'ın[69] evinde sergi üzerinde
namaz kıldı.[70]
414/1284- Muğîre b.
Şu'be'den (Radıyallahü anh):[71]
Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) namaz kılardı ve tabaklanmış post üzerinde namaz
kılmayı hoş karşılardı.[72]
415/1285- (Hz. Peygamber'in
eşi) Meymûne annemizden (Radiyallahu anha):[73]
Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) küçük seccade[74] üzerinde namaz
kılardı ve secde ederdi, ben yanındayken hayızlı olduğum hâlde elbisesi bana
değerdi.
NOT: Kadın hayızh da
olsa cildi ya da elbisesi temizdir, ancak üzerinde bir necaset varsa genel
hükümlerle amel edilir, yani necaset olduğu için o yer necis kabul edilir,
değilse kadın sadece hayızh olduğu için necis değildir, bilâkis o temizdir. Ama
cahiliye döneminde müşrikler ve Yahudiler hayızh kadınla (eşiyle) beraber
oturmazdı. Meymûne annemiz bunun doğrusunu ifade etmek için Peygamberimiz'in
bir uygulamasını aktardı.[75]
416/1286- lbn Abbas'tan
(Radtyallahü anhumâ):[76]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) küçük seccade üzerinde namaz kılardı.[77]
Hz.
Peygamber (Sdllallahü aleyhi ve sellem) döneminde mescid kumluktu ve burada
namaz kılınırdı, ancak evlerde birtakım sergiler vardı ki Peygamberimiz daha
çok bunlar üzerinde namaz kılmayı tercih ederdi. Bunlardan bazıları:
1- Hasır: Hurma dalı,
kamış ya da ince sazlardan mamul sergi.[78]
2- Bisât: Hurma
dalından mamul sergi/yaygı.[79]
3- Humra: Hurma
dallanndan/1 itlerinden yapılan ve iplerle örülen küçük seccade.[80]
4- Ferve: Post veya
kürk.[81]
§Peygamberimiz
'in kullandığı bazı sergiler.
1- Peygamberimiz
evinde ya da başka yerde namaz kılarken bazen seccade serer ve namaz kılardı.[82]
2- Onun içi lifle
doldurulmuş deriden yastığı/minderi vardı.[83]
3- Evinde hasır
seriliydi.[84]
4- Üzerine yattığı
ince bir sergisi vardı. Hz. Âişe annemizin yanına Ensar'dan bir kadın geldi.
Rasûlullah'ın yelek gibi ince yatağını görünce evine geri gitti ve yün
doldurulmuş bir yatak getirdi, oraya serdi. Peygamberimiz Hz. Âişe'nin yanına
gelince yün doldurulmuş bu yatağı görür ve sorar. Sonra geri verilmesini İster
ve şöyle der:
"Eğer
isteseydim Allah benimle birlikte altın ve gümüş dağlar var ederdi."[85]
5- Bazen hasır
üzerinde yatardı. Hattâ o hasırın izi vücuduna çıkar ve sahabe gördüğünde de
müteessir olurdu. Fakat o, âhİretin daha hayırlı olduğunu söylerdi.[86]
6- Tabaklanmış
deri/post üzerinde de namaz kılmayı severdi.[87]
417/1287- Hz. Muâvİye'den
(Radıyallahu anh):[88]
Hz.
Peygamber'in eşi Ümmü Habibe'ye (Radıyaiiahu anhay. 'Rasûlullah (Saiiaiiahu
aleyhi ve seiiem) seninle beraber yatıp uyuduğu elbise ile namaz kılar mıydı?'
diye sorunca şöyle dedi:
'Evet,
(ancak) onda herhangi bir necaset görmedikçe.'[89]
418/1288- Câbir b. Semüra'dan
(Radıyaiiahu anh):[90]
Bir
kişinin Hz. Peygamber'e (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiemy. 'Eşimle beraber olduğum
elbisemle namaz kılıyorum (olur mu)?' diye soru sorduğunu duydum. O şöyle
buyurdu:
"Evet,
ancak üzerinde bir şey (necaset) görürsen onu yıkarsın!"
§Ebû
Abdurrahman Abdullah ekledi:
Babam
(Ahmed b. Hanbel) şöyle dedi:
'Bu
hadis Abdülmelik b. Umeyr'den merfû olarak nakledilmedi.'
NOT: Bu rivayetin merfu
ya da mevkuf olmasında ihtilaf edildi: Ahmed b. Hanbel ve Ebû Hatim'e göre
mevkuftur, ancak İbn Hıbban ve Bûsırî merfu olmasını tercih ettiler.[91]
419/1289- Muhammed b.
Sirin'den:[92]
Hz.
Âişe'nin (Radıyaiiaha anh) şöyle dediği bana bildirildi: Rasûlullah (Sattaiiaha
aleyhi ve setiem) (uyku için) büründüğümüz elbiseler ile namaz kılmazdı.
§Râvi
Bişr bu elbiseyi açıkladı:
'O,
bürgü/örtü altına giyilen elbisedir.’
NOT: Burada iki tür
elbiseden bahsedilmektedir:
1- Şiâr, çoğulu şuur
'dur: Uyku için kendisine bürünülen ve insan cildine değen izar (peştamal)dir
ki iç çamaşırı anlamındadır.[93]
2- Disar: Şiar (İç
çamaşırı) üzerine giyilen elbise, yani örtü, bürgü veya kaftan.[94]
§Rasûlullah'ın
bunlarla namaz kılmaması onlardaki necaset ihtimalinden olsa gerek. Bazı
rivayetlerde yorganlar lafzı geçmektedir.[95]
420/1290- Ebu Katade'den:[96]
Rasûlullah
(Saiiaüahü aleyhi ve seiiem) Zeyneb'in kızı Ümâme ya da Ümeyme bt. Ebu'1-Âs'ı
taşırken namaz kıldığını gördüm. Ayağa kalktığında onu omzunda taşıyor, rukûya
gittiğinde onu bırakıyordu, bitirinceye kadar (bu devam etti).[97]
Rivayetteki
Zeyneb Rasûlullah'ın (Saüallahü aleyhi ve seilem) kızıdır. Namaz kılarken
Peygamberimiz'in torununu boynuna aldığı nakledilir.[98] Ancak torunun
isminde şüphe edildi. Çünkü o, Ebu'l-Âs'ın çocuğudur ve meşhur ismi Ümâme'dİr.
Hz. Fatıma'dan sonra Hz. Ali onunla evlendi, çünkü önceki eşi Hz. Fanma'mn
böyle bir vasiyeti vardı.
§Burada
çocuğun elbisesinin temiz olması gerekir, değilse onunla namaz kılınmaz. Az
hareket namazı bozmaz. Burada Peygamberimiz onu boynuna zaruretten dolayı mı
aldı yoksa başka bir sebep var mı, tam bilinmemektedir. Bu öğle veya ikindi
namazı olabilir[99] ya da namazlardaki
tekâmül (nesh) sırasında olabilir. Ancak bu hareketin o namazı bozmadığı
anlaşılmaktadır.
§Bu
hadiste Peygamberimiz'in küçük bir çocuğa olan merhameti görülmektedir.
Üzerinde taşırken rükû ve secdeye gittiğinde düşmemesi için yere bırakmaktadır.
Burada namazdaki huşu prensibi ile çocuğun korunması arasında tearuz bulunmakta
ve ikincisi tercih edilmektedir. Ayrıca Rasûlullah bunun caiz olduğunu göstermek
için yapmış olabilir. Zaruret ya da hacet anında buna cevaz verilmektedir.
Az
amelin namazı bozmaması konusunda icma vardır. Ancak yeme, içme ve konuşmak
gibi amel-i kesir namazı bozmaktadır.[100]
Çok
amelin Hanefîlere göre tesbiti, o kişiye dışarıdan bakıldığında namaz kılmadığı
zannedilirse, yaptığı hareketler çok/aşın sayılır ve namazı bozar.
Hanefî,
Mâliki ve Şafîîlere göre namaz kılan kişinin Önünden geçene mani olması, akrep
ya da yılan öldürmesi amel-i kalil (az amel) sayılır. Ancak bineğe binmek,
kıbleden başka tarafa dönmek ve konuşmak gibi ameller amel-i kesirdir (çok amel
sayılır) ve namazı iptal eder (bozar). Hanbelîlerde bilerek konuşmak, yemek,
içmek ve diğer amel-i kesirler namazı bozar. Örfe göre bir hareket fazla amel
sayılırsa amel-i kesir sayılır. Ayrıca başı göğe çevirmek, sağa sola bakmak,
elbiseyi çekiştirmek, gibi hareketler mekruhtur.[101]
[1] Avcı, Seyit, Hadis İlmi Hadisçilerin
Fazileti, Konya, 2004, s. 30.
[2] Sened:
Sahih:
Müsned, 111/83, H.no:11723; Benzer rivayetler için bk. İli/83, H.no:11727;
111/96-97, H.no:11858; Ebû Dâvûd, Salât, 24, H.no:492; Tirmizî, Salât, 119,
H.no:317 (Tirmizî, "Bu babdaHz. Ali, Abdullah b. Amr, Ebû Hüreyre, Câbir,
İbn Abbas, Huzeyfe, Enes, Ebû Ümârne ve Ebû Zer'den de nakiller vardır.
Hepsi:lafzı İle naklederler. Ebû
Saîd
rivayetine gelince, Abdülaziz b. Muhammed'den İki tarik nakledilir. Kimisi Ebû
Saîd'den nakleder. Kimisinde ise Ebû Saîd'in ismi zikredilmez. Dolayısıyla bu
rivayetin senedinde ızdırap bulunmaktadır" der ve Süfyân es-Sevrî'nin Amr
b. Yahya ve babası Yahya b. Umara el-Ensârî kanalı ile Hz. Peygamber'den mürsel
olarak naklettiği rivayeti daha sahih bulur); İbn Mâce, Mesâcid, 4, H.no:745;
Dârimî, Salât, 111, H.no: 1397.
Hadisin
senedinde müdellİs olan Muhammed b. îshâk bulunmaktadır. Fakat, Müsned'in diğer
iki rivayetinde de farklı mütâbileri vardır. Hadisin bu rivayeti erdeki lafzı:
şeklindedir.
Bennâ,
hadisi İmam Şafiî, İbn Huzeyme, İbn Hıbbân ve Hâkİm'e de nisbet eder. Hadisin muzdarip
olduğuna, fakat bunun sadece irsalle sınırlı olduğuna değinerek Hâkim, İbn Hazm
ez-Zâhirî ve İbn Dakik'in hadisi sahih saydığını ifade eder. Bk. Bulûğu
'l-emânî, ni/99-100.
[3] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/2.
[4] Sened:
Sahih:
Müsned, IV/135, H.no:17149; Diğer rivayet için bk. IV/135, H.no:17150; Müslim,
Cenâiz, 97; £6(3 Dâv&J, Cenâiz, 73, H.no:3229; TirmizU Cenâiz, 57,
H.no:1050; /Vesâf, Kıble, 11. H.no:758; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/193,
H.no:433.
Hadisin
şâhidleri:
a-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:
11/311-312, H.no:8093; 11/444, H.no;9693;
11/289, H.no:9025 ("Müslüman
birinin
kabri üzerinde" lafzı ile); 11/528, H.no:10776; Müslim, Cenâiz, 96; Ebû
Dâvûd, Cenâiz,
73,
H.no:3228; İbn Mâce, Cenâiz, 105, H,no:1564.
b-İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Heysemî,
hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Abdullah b. Keysân
el-Mervezî'nİn
bulunduğunu, bu râviyi Ebû Hâtim'in zayıf, İbn Hıbbân'ın ise sika saydığını
belirtir.
Bk. Mecma', 11/27.
c-Vâsıle
b. Eska'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/79; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından
nakledildiğini, senedinde hakkında tenkid bulunan Haccac b. Ertad'ın
bulunduğunu söyler. Bk. age., 11/27. Vâsıle'nİn de Ebû Mersed el-Ganevî'den
naklettiğini yukarıda metnini verdiğimiz hadisimizin senedinden anlıyoruz.
d-Enes'ten
(Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî,
hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis ricalinden
olduklarını söyler. Bk. age., 11/27.
Ayrıca
354-356/1224-1226. hadislerin tahricine bk.
[5] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/2-3.
[6] Sened:
Sahih:
Müsned, 11/178, H.no:6658; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından
nakledildiğini, Taberânî rivayetinde "(A11) sığır" lafzının
bulunmadığını belirttikten sonra
senedinde
İbn Lehîa'nın bulunduğunu, bu râvinin ise tenkide maruz kaldığını ifade eder.
Bk. Mecma', 11/26. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Ahmed
Muhammed Şâkir hadisin sahih olduğuna hükmettikten sonra tahricinde şu
açıklamalara yer verir: İbn Hacer (Fethu'l-Bârİ, 1/440): "Hadisin senedi
zayıftır. Şayet sabit olsa bile sığırın hükmü devenin hükmü gibi olacağı ifade
edilmiş olur ki bu da İbnii'l-Münzir'in: 'Sığır bu konuda davarın hükmüne
tabidir' sözü ile çelişir" der. İbn Hacer'in bu hadisi zayıf saymasının
sebebi senedinde İbn Lehîa'nın bulunmuş olmasıdır. Fakat biz bu görüşte
değiliz. Biz sahih olduğunu iddia ediyoruz. Buna göre deve yataklarında kılınan
namazın caiz olmadığı gibi sığır yataklarında da namaz caiz değildir.
Verdiğimiz bu hüküm sadece bir zayıf hadisle çelişmektedir: O da Müdevvene'de
(1/90) geçen Abdullah b. Muğaffel rivayetidir: "Rasûlullah deve
yataklarında namaz kılmamızı yasakladı. Davar ve sığır yataklarında ise namaz
kılabileceğimize ruhsat/izin verdi." Bu rivayetin senedinde müphem bir
râvi bulunmaktadır. Dolayısıyla buradaki sahih hadisle boy ölçüşemez. Bk.
11/178, H.no:6658'in tahrici.
Hadisin
şâhidleri:
a-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. 395/1265. hadis.
b-Câbir
b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 380/688. hadis.
c-Berâ
b. Âzib'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 381 /689. hadis.
d-Zü'1-Gurre'den
(Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 382/690. hadis.
e-Üseyd
b. Hudayr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 383/691. hadis.
f-Sebra
b. Ma'bed'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 396/1266. hadis.
g-Abdullah
b. Muğaffel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 397-398/1267-1268. hadisler.
h-Enes
b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 357/1227. hadis.
ı-İbn
Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Tirmizt,
Salât, 141, H.no:346-347 (İbn Ömer'den nakledilen bu hadis, senedinde hafızası
sebebiyle tenkide maruz kalan Zeyd b. Cebîra bulunduğu için kuvvetli değildir.
Ebû Mersed Kennâz b. Husayn, Câbir ve Enes'ten (Radıyallahü anhüm) de
nakledilir); İbn Mûce, Taharet, 67, H.no:497; Mesâcid, 4, H.no:746.
İ-Hz.Ömer'den
(Radıyallahü anh) şahidi:
İbn
Mâce, Mesâcid, 4, H.no:747.
j-(Ek)
Ukbe b. Amir'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned,
IV/150, H.no:17284. Heysemî, hadisin Ahmeci b. Hanbel ve Taberânî tarafından
nakledildi^ni, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk.
age., II/26.
[7] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/3-4.
[8] Sened:
Sahih:
Müsned, 11/451, H.no:9786; Benzer rivâyeüer için bk. 11/509, H.no:10560 (Aynı
senedle nakledilen hadisin sadece şartın cevabı olan bölümü nakledilmiştir);
11/491, H.no:10314; Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh) gelen bir rivayet de Ebû
Hüreyre'nin sözü -mevkuf- olarak ve Ukbe b. Âmir el-Cühenî'nin hadisleri
arasında zikredilmiştir. Bu rivayetten sonra da "Ukbe b. Âmİr'den de
rivayet edilir" denmiştir. Bk. Müsned, IV/15Ö, H.no: 17284.
TirmizU
Taharet, 142, H.no:348-349 (Ebû Hüreyre'den nakledilen bu hadis
"hasen-sahih" olup, Câbir b. Semüra, Berâ, Sebra b. Ma'bed el-Cühenî,
Abdullah b. Muğaffel, İbn Ömer ve Enes'ten (Radıyaliahu anhüm) de nakledilir.)
350 (bu hadis ise Enes'ten nakledilmiş olup, hasen-sahih bir rivayettir); İbn
Mâce, Mesâcid, 12, H.no:76S (Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh) nakledilen bu
hadisin isnadı sahihtir); Dârimî, Salât, 112, H.no: 1398.
Heysemî'nin
Bezzâr'a nisbet ettiği Ebû Hüreyre rivayetinin senedinde ise zayıf biri olan
Abdullah b. Cafer b. Nüceyh bulunmaktadır. Ahmed b. Adİy bu râvi hakkında
"hadisi yazılır, fakat delil getirilmez" der. Bk. Mecma\ 11/27.
Heysemî eserinin bir başka yerinde bu râvinin çok zayıf biri olduğunu söyler.
Bk. age., IX/12l.
Hadisin
şahitleri için bir önceki 394/1264. hadisin tahricine bk.
[9] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/4-5.
[10] Sened:
Sahih:
Müsned, V/102, H.no: 20870; Mükerrer rivayetler için bk. III/404, H.no: 15279
ziyadesi ile (388/688. hadise bk.); III/405, H.no:15284;
Benzer
rivayet İçin bk. Benzer rivayet için bk. III/405, H.no: 15278; V/102,
H.no:20871; İbn Mâce, Mesâcid, 12, H.no:770.
Bennâ
hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, III/101.
Hadisin
şâhidleri için bk. 395/1265. hadisin tahrici.
[11] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/5.
[12] Sened:
Sahih: Müsned, V/54, H.no:20420;
Benzer rivayetler için bk. IV/86, H.no: 16743; V/85, H.no: 16732; V/55,
H.no:20434; V/56-57, H.no:20449; îbn Mâce,
Mesâcid, 12, H.no:768
(Hadisin senedi için
tenkid yapılmıştır) Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını
belirtir. Bk. Mecma', 11/26. Hadisin şâhidleri İçin bk. 394/1264. hadisin
tahrici.
[13] Burada emir ittifakla ibaha
(izin/serbestlik) anlamındadır, bu nedenle kılabilirsiniz şeklinde terceme
edildi.
[14] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/5-6.
[15] Sened:
Sahih:
Müsned, V/55, H.no:20435; Nesâî, Mesâcid, 41, H.no:733; îbn Mâce, Mesâcid, 12,
H.no:769.
Ayrıca
bir önceki 397/1267. hadise bk.
Hadisin şâhidleri için bk. 394/1264.
hadisin tahrici.
[16] Bir rivayette
koyunun Rahman'dan gelen bir bereket olduğu belirtilmektedir. (Bk. Heysemî,
Mecma MI/26).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/6.
[17] İbn Kudâme, Muğnî,
1/716-717.
[18] Nevevî, Mecmû\
JII/158-159, 161-163.
[19] Kâsânî, Bedaiu's-sanâî, 1/115.
[20] Sehnûn, Müdevvene, 1/90; İbn Rüşd,
Bidayetti'l-müctehid, 1/85.
[21] Kâsânî, age., 1/315; tbn Rüşd, age,
1/173.
[22] Sehnûn, age., 1/90;
Nevevî, Mecmu', 1/159; İbn Kudâme, age., 1/716-717.
[23] İbn Rüşd, age.,
1/85; Nevevî, Mecmu', 111/159; İbn Kudâme, age., 1/717.
[24] Tahâvî, Şerhu
meâni'l-âsâr, 1/385; Kâsânî, age., 1/115; İbn Rüşd, age., 1/85.
[25] Sehnün, age., 1/90;
Tahâvî, age., 1/385; İbn Rüşd, age., 1/85; İbn Kudâme, age., 1/717.
[26] Bennâ, age.,
III/102-103.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/7-8.
[27] Sened:
Sahih:
Müsned, 11/174, H.no:6627; Benzer rivayetler için bk. 11/178, H.no:6660:
H/179,
H.no:6679 ortasında "Seferî iken bazen oruç tutar, bazen de oruç
tutmazdı" ziyadesiyle; 11/190, H.no:6?83 (bir önceki rivayette verilen
ziyade metnin sonunda zikredilmiştir. Bu rivayetin senedinde İsmail b. Muhammed
b. Cühâde var ki bu zat sadûk ve sâlihu'l-hadis sayılan biridir. Bazı
rivayetlerinde hata yapmıştır. Bu nedenle hadis hasendir. Ancak diğer
rivayetlerle sahih li ğayrihî seviyesine yükselir); H/206, H.no:6928 (verilen
ziyade metnin başında zikredilmiştir); H/215, H.no:7021 (bahsedilen ziyade
ortada yer almıştır); Ebû Dâvûd, Salât, 88, H.no:653 (sadece
kısmını
nakleder); Tirmizî, Eşribe, 12, H.no:1883 (sadece, ayakta ve oturarak su içme
kısmını nakleder); Nesâî, Mesâcİd, 32, H.no:723; İbn Mâce, İkâme, 33, H.no:931
(sadece namazda sağa sola dönmesi ile ilgili kısmı nakleder); 66, H.no:I038
(Ebû Davud'un naklettiği kısmı gibi nakleder); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
VII1/39, H.no:7892.
Hadis
yukarıda verildiği şekli ile bir hadismiş gibi görünse de üç ayrı hadisin
birleşimidir. Burada bu birleşmeyi gerçekleştiren râvi ise büyük bir ihtimalle
Gunder Muhammed b. Cafer'dir.
Hz.
Aişe'den (Radıyaiîahü anhâ) şahidi:
Müsned,
VI/87, H.no:24448 (Hadisin senedi zayıftır fakat Nesâî'nin senedinde mütâ-bîi
bulunmaktadır. Nesâî'nin senedi şöyledir:Afefdf, Sehv, 100, H.no:1359;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
ü/123,
H.no:1235; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk.
Mecma', V/80; 11/55.
Hadisin
sadece ilk bölümünün şâhidleri de vardır. Evs b. Evs ve Esma bt. Harise
rivayetleri gibi. Taberânî'nin naklettiği bu rivayetler İçin bk. Heysemî, age.,
11/146.
İbn
Mes'ûd'dan (Radıyaiîahü anh) şahidi:
Müsned,
1/464, H.no:4426; Benzer rivayetler için bk. 1/459, H.no:4384; 1/429, H.no:
4084; 1/408, H.no:3872; 1/383, H.no:3631; 1/460-461, H.no:4397; fîuftârf. Ezan,
159; Müslim. Müsâfirûn, 59. Ayrıca bk 406/1276. hadis.
Ebû
Hüreyre'den (Radtyallahü anh) şahidi için 402/1272 ve 404/1274. hadislere bk.
[28] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/8-9.
[29] İbn Hacer,
Fethu'l-Bârt, 11/338.
[30] Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-evsat,
VIII/39.
[31] Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebir, XXII/164.
[32] Bu iki rivayetten birincisin
râvileri güvenilir, ancak ikincisinin Heysem b. Adî'den dolayı zayıf olduğu
belirtildi. (Bk. Heysemi, Mecma', 11/146).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/9-10.
[33] Sened:
Sahih:
Müsned, 111/20, H.no:11096; Benzer rivayet için bk. 111/92, H.no:11816 (Bu
rivayetin akabinde Ahmed b. Hanbel'İn oğlu Abdullah şöyle der: (^f Ju:ji3ı j otr
ü j£ i^jİi ü* j >j»i } )
"Babam:
"Bu hadiste terlikte bulunun maddenin ne olduğuna dair bir açıklama
yapılmamıştır" dedi." EbÛ DâvÛd, Salât, 88, H.no:650-651; îbn
Huzeyme, 1/384, H.no:786; 11/107, H.no:1017; Hâkim, 1/391, H.no:955 (Hâkim,
Müslim'in şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise bunu
onaylamıştır).
Hadisin
şâhidleri:
a-Hz.
Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, 1/235, H.no:486 (Hâkim,
Buhârî'nin şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise bunu
onaylamıştır).
b-tbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
V/183, H.no:5017; Hâkim, 1/236, H.no:487 (Hâkim, bu rivayeti şâhid olarak
verir).
c-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
VIII/313,H.no:8735;
Bennâ,
hadis hakkında şöyle demektedir: "Şevkânî, bu konuda tek başına zayıf bir
hadisin delil olarak alınamayacağını, ancak yine bu hususta vârid olan diğer
rivayetler esas kabul edileceğini İfade eder. Hâlbuki burada verilen hadisin
isnadı ceyyiddir ve tek başına da delildir. Hattâ Hâkim1 in rivayet ettiği Enes
(Radıyallahü anh) hadisi de tek başına delil getirilebilecek sahih
rivayetlerden biridir." Bk. Bulûğu'l-emânî, 1/225. Bennâ, eserinin konu
ile ilgili bu bölümünde ise hadisi Ebû Dâvûd, tbn Hıbbân, Beyhakî ve Hâkim'e
nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk age., III/104.
Hadisin
geniş tahrici için bk.46/354. hadis.
[34] Diğer bir rivayet:
[35] Nesefî,
Ebii'I-Berekat, Medârikü't-Tenzîl ve hakâiku't-te'vtt, III/134-135.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/10-11.
[36] sened:
Sahih:
Müsned, IH/100, H.no:11915; Benzer rivayetler için bk. III/166, H.no:12635;
III/189, H.no:12900; B«ftân, Salât, 24; Libâs, 37; Müslim, Mesâcid, 60; Tirmizî,
Salât, 176, H.no:400 (Bu konuda Abdullah b. Mes'ûd, Abdullah b. Ebû Habîbe,
Abdullah b. Amr, Amr b. Hureys, Şeddâd b. Evs, Evs es-Sekafî, Ebû Hüreyre ve
Atâ'nın Şeybe oğlullarından birinden nakilleri vardır. Enes hadisi ise
hasen-sahihtir); Nesâî, Kıble, 24, H.no:773; Dârimî, Salât, 103, H.no:1384;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/413, H.no:992.
Hadisin
şâhidleri:
a-İbn
Ebî Evs'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 407/1277. hadis.
b-(EK)
Amr b. Hureys'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned,
IV/307, H.no:18641-18642 (Senedlerinde Amr b. Hureys'ten hadis işiten kimse
belli olmadığı için hadisin senedi zayıftır);
c-Hirmâs
b. Ziyad'dan el-Bâhilîden (Radıyallahü anh) şahidi:
Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, VI/107, H.no:5944;
d-İbn
Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, VII/64-65, H.no:6861;
e-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 402, 404/1272, 1274. hadisler.
f-Şıhhîr'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 403/1273. hadis.
g-Kubalı
biri (Abdullah b. Ebû Habîbe)'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 405/1275.
hadis.
h-İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 406/1276. hadis.
[37] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/11-12.
[38] Sened:
Sahih:
Müsned, 11/248, H.no:7378-7379; Bennâ hadisin senedindeki râvilerin sika
olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emâm, III/149-150.
Ebu'l-Evber,
Ziyâd el-Hârisî'dir ve sika biridir. Bk. DÛİâbî, Künâ, 1/117. Heysemî bu râvi
hakkında sika ve zayıflığını gösteren bir bilgiye rastlamadığını belirtir. Bk.
Mecma\ 11/54. Eserinin bir başka yerinde ise onun sika olduğunu söyler. Bk.
Age., VIII/292.
Hadisin
şâhidleri için bk.399/1269 ve 401/1271.. hadislerin tahrici.
Ebû Hüreyre'den nakledilen benzer
rivayet için bk. 404/İ274. hadis.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/12.
[40] Sened:
Sahih:
Müsned, IV/25, H.no;16271 (Senedindeki Ali b. Âsim sebebiyle hasendir); Benzer
rivayetler ise sahihtir. Bu rivayetler için bk. IV/25, H.no: 16261-16262,
16265; IV/25, H.no:16265; Müslim, Mesâcid, 58-59; Nesâî, Mesâcid, 34, H.no:725;
Ebû Dâvâd, Salât, 22, H.no:482.
Hadisin
sahâbisi Abdullah b. Şihhîr b. Avf el-Âmirî'dir (Radtyallahü anh).
Ebu'l-Alâ'nın
ismi ise Yezid b. Abdullah b. Şıhhîr'dir (v.108/726).
Hadisin
şâhidleri için bk. 401/1271. hadis.
Ayrıca
bk. 325, 329/1195, 1199. hadisler.
[41] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/12-13.
[42] Sened:
Sahih: Müsned, ü/365, H.no:8757;
Metinde geçen diğer rivayet için bk. 11/377, H.no:8885 (Bu rivayetin senedi
şöyledir:
Benzer
rivayet için bk. 11/537, H.no: 10879; Şu rivayetlerde ise sadece iki konu ele
alınmış: 11/458, H.no:9864-9865:
11/421,
H.no:9421 (Bu rivayetin senedinde de Abdülmelik b. Umeyr, Haris b. Ka'b
oğullarından birinden, o da Hüreyre'den
nakleder).
Heysemî,
Ebû Hüreyre'den iki nakle yer verir. Bunlardan birinde Ziyâd el-Hârisî'nİn Ebû
Hüreyre'den nakli için şunları söyler: "Zİyâd Ebu't-Evber el-Hârisî
dışında râvileri sikadır. Ziyâd hakkında da sika veya zayıf olduğunu söyleyen
birine rastlamadım" der. Diğer rivayet için de sadece: "Senedinde
Ziyâd el-Hârisi var" diyerek geçer. Bk. Mecma', 11/53-54. Fakat Ziyâd
Ebu'l-Evber el-Hârisî İbn Hibbân ve İbn Main tarafından sika olarak kabul
görmüş ve hadisinin de sahih olduğu ifade edilmiştir. Bk. Bennâ, age., III/105.
Sadece
cuma günü orucu ile ilgili rivayetler için bk. 11/394, H.no:9101; 11/407, H.no:
9255; 11/495, H.no:10374; 11/532, H.no:10834 (Bu rivayette soruyu soran kişi de
bellidir: Âmir b. Lüdeyn el-Eş'arî:
D7248,
H.no:7382; 11/286, H.no:7826; U7303, H.no:8012; ü/392, H.no:9073 (Bu rivayet
farklı bir senedle nakledilmiştir. Senedinde zayıf olan Dâvûd b. Yezİd el-Evdî
bulunmaktadır). Bu konudaki hadisler oruç konusunda 196-206/3407-3417.
hadislerde şâhİdleri İle birlikte zikredilecektir.
Kütübii
sitte musannifleri hadisin sadece oruçla İlgili bölümünü naklederler:
Buhâri,
Savm, 63; Müslim, Sıyâm, 147-148; Ebû Dâvûd, Savm, 51, H.no:2420; Tirmizî,
Savm, 42, H.no:743 (hasen-sahih); İbn Mâce, Sıyâm, 27, 37, H.no:1702, 1723.
Heysemî
hadisin Âmir b. Lüdeyn'in Rasûlullah'tan nakline yer verir ve: "Hadisi
Bezzâr nakletti, isnadı hasendir" der. Bk. age., III/199. Fakat bu zat
sahâbî değildir. Ebû Hürey're'den bu hadisi işitmiş kişidir.
Hz.
Peygamber'in terlikleri ile namaz kıldığını gösteren şâhid rivayetler pek
çoktur. Heysemî'nin gösterdiği şâhidler: Mücemmi' b. Câriye, Mücemmi' b. Yakub
(405/1275. hadis), Humeyd b. Hilâl el-Adevî, Benû Şeybe'de biri (Ata'), Hz.
Ali, Ebû Bekre, Enes, İbn Abbas, İbn Mes'ûd, Feyrûz ed-Deylemî, Hirmâs b. Ziyâd
el-Bâhilî, îbn Ömer, Evs b. Evs, Hz. Âişe, Abdullah b. Şıhhîr gibi. İlgili
rivayet ve hükümleri İçin bk. age., 11/53-56.
Ebû
Hüreyre'den nakledilen diğer rivayet için bk.402/1272. hadîs.
[43] Metindeki hurme kelimesinin manası
'itibar edilen, saygı gösterilen ve aşılması
doğru/helâl olmayan' demektir. Bu
anlamda hurme denildiğinde Kabe, Mekke, haram aylar ve Allah'ın haram kıldığı
şeyler gibi manalar anlaşılır. Burada konu ile ilgisinden ve cümlenin
siyakından dolayı hurmeden Harem-i Şerif yâni Kabe anlaşılması daha makuldür,
onun için 'bu harem-i şerifin Rabbine yemin olsun ki' diye terceme edildi.fBk.
Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 132; İbn Hacer, Felhu'l-Bâri, III/449; Bennâ, age.,
III/105).
[44] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/13-15.
[45] Mübhem olan bu sahabi sonraki
rivayette açıklanmaktadır; bu kişi Abdullah b. Ebû Habibe'dir. (Ayrıcabk.
Buharî, et-Tarihu'l-kebir,VIY1;).
[46] sened:
Sahih:
Müsned, IV/334, H.no;18854; İkinci rivayet için bk. IV/334, H.no:18853; Benzer
rivayet için bk. IV/221, H.no:17867; Müsned'de bu hadis "Abdullah b. Ebû
Habîb'in hadisi" başlığı altında yer ahr. Bu başlık altında sadece burada
zikredilen hadis nakledilir. "Abdullah b. Ebû Habîbe'nin hadisleri" başlığı
altında ise yukarıda metnini verdiğimiz iki rivayet ile bir başka hadis daha
nakledilir. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini,
Ahmedb. Hanbel'inrâvilerinin sika olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', V/82;
11/53.
İbnü'l-Esîr
el-Cezerî bu hadisi İbn Ebî Şeybe kanalı İle eserinde nakleder. Senedde
Mücemmi' b. Yakub'un doğrudan Abdullah b. Ebû Habîbe'den almadığı, arada
Muhammed b. İsmail'in bulunduğu görülmektedir. Bu da aradaki ipham ve inkıtanın
ortadan kalktığını gösterir. Sahâbî Abdullah b. Ebû Habîbe el-Edra' b. El-Ez'ar
b. Zeyd ef-Ensârî Amr b. Avf oğullanndandır. Medineli ilk Müslümanlardan
biridir. Hudeybiye'de Hz. Peygamber'le birlikte bulunmuştur. Bk. Üsdü'l-ğâbe,
111/210-211, Trc.no:2888.
[47] Ucum manası için bk. Firuzâbâdî,
el-Kamus'ul-muhît, 1388; Zebîdî, Tacü'l-arûs, VIII/180; Bennâ, age., III/I06.
[48] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/15-16.
[49] sened:
Zayıf:
Müsned, 1/460-461, H.no:4397; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, DC/255, H.no: 9262;
Senedinden de anlaşıldığı gibi Ebû İshâk es-Sebîî, Alkame'den hadis
işitmemiştir. Dolayısıyla senedi munkatıdır. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel
ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in senedinde müphem bir
râvinin bulunduğunu, Taberânî'nin ise sika râvilerle muttasıl olarak
naklettiğini söyler. Bk. Mectna', 11/66. Fakat Taberânî'nin rivayeti de Ahmed
b. Hanbel'inki gibidir.
[50] Ebû tshak'ın Alkame'den İşiterek
hadis alması ile ilgili bk. Mizzİ, Tehzibu'l-kemâl, XX/300 (Alkame md.); Ebû
İshak için bk. İbn Hacer, Takribu't-Tehzib, 423, H.no: 5065.
[51] Bu şekildeki rivayet Örnekleri için
bk. Tirmizî, İsti'zan, 30, H.no: 2726; Nesâî, es-Sünenü'l-kübra, H/227, H.no:
3184, IV/130, H.no: 6565, VI/425, H.no: 11385, VI/425, H.no: 11385; Beyhakî,
Şuabu'l-İman, 111/424, H.no: 3965; Heysemî, Mecma', 1/175.
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
5/16-17.
[52] Diğer rivayette İbn Ebi'1-Evs
dedesinden nakletti, şeklindedir. (Bk. Bennâ, III/107).
[53] Sened:
Sahih:
Müsned, IV/9, H.no:16114; Benzer rivayetler için bk. IV/8, H.no:16102; IV/10,
H.no:16122-16123; IV/8, H.no:16104 (Mükerreri için bk. IV/9, H.no:16112); İbn
Mâce, İkâme, 66, H.no:1037; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/223, H.no:609.
Sahâbî,
Evs b. Ebû Evs (Huzeyfe) b. Rebîa b. Ebû Seleme b. Umeyr b. Avf es-SekafTdir
(v.59/679).
Enes
b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 401/1271. hadis.
Aynca
347/655 ve 325/1195. hadislere bk.
[54] Bennâ, age.,
III/107.
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
5/17-18.
[55] Sened:
Sahih:
Müsned, 111/410-411, H.no:15328; Benzer rivayetler için bk. 111/411,
H.no:15333:
Ahmed
b. Hanbel Müsned'de son kısmı ayrı rivayetler hâlinde nakleder. İlgili
rivayetler için bk. III/411, H.no: 15329:
III/411,
H.no: 15330-15331; III/411, H.no:15336; Müslim, Salât, 163; Ebû Dâvûd, Salât,
88, H.no:648; Nesâî, Kıble, 25, H.no:774; İftitâh, 76, H.no:1005; /&n Wâce,
İkâme, 205, H.no: 1431.
Ebû
Hüreyre'den nakledilen bir rivayet:
Ebu
Davud, Salât, 89, H.no:654.
[56] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/18.
[57] Ebû Dâvûd, Salât, 89, H.no: 655; İbn
Hıbbân, V/557, H.no: 2182; Hâkim, 1/391, H.no: 957; Farklı rivayetler için bk.
İbn Huzeyme, 11/105, H.no: 1009; 11/106, H.no:1016.
[58] Bennâ, age., III/107.
[59] Bennâ, age.,
III/108.
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
5/18-19.
[60] Sened:
Sahih:
Müsned, 111/10, H.no:11013; Benzer rivayetler için bk. 111/59, H.no:1150I;
111/52, H.no:11427:
Müslim,
Salât, 284-285; Mesâcid, 271; Tirmizl Salât, 130, H.no:332 (Bu konuda Enes ve
Muğîre b. Şu'be'den de rivayet bulunmaktadır. Ebû Saîd'in hadisi ise hasendir);
İbn Mâce, İkâme, 63, H.no: 1029; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/86, H.no:
11129.
Hazma
Ahmed ez-Zeyn 11013 ve 11501. hadisler için Ebû Süfyân Talha b. Nâfi1 sebebiyle
hasen göstermiş fakat yine aynı râvinin yer aldığı senedli bir rivayet İçin ise
sahih hükmü vermiştir.
Enes'ten {RadıyaüaM mıh) şahidi için
bir sonraki 410/1280. hadise bk.
[61] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/19.
[62] Sened:
Sahih:
Müsned, E3/112, H.no: 12042; Benzer rivayetler için bk. EJ/128-129, H.no:
12243; İbn Mâce, Mesâcİd, 8, H.no:756 (İbn Mâce hadiste geçen fahl kelimesini
de açıklan (Bûsırî Zevâid'de hadisin hasen olduğunu söyler);
Bu
konuda Müsned'de Enes'ten (Radıyaüahü anh) nakledilen bir başka rivayet de
şöyledir:
i,
UI/145, H.no:12414; 111/226, H.no:13300; III/179, H.no:12780 ); m/130-131,
H.no:12269-12270;
;
m/131. H.no:I2280; m/164. H!no:12616; IH/184, H.no:12845; m/212. H.no: 13142;
İÜ/160, H.no:12563; m/184, H.no:12849; III/190, H.no:12914; III/242,
H.no:13480; m/248, H.no:13528; m/291, H.no:14033 (362/1232. hadis); m/149,
H.no:12446; Ma/(Vc, Kasr, 31; Buhârî, Salât, 20; Edeb, 65; Teheccüd, 33; Ezan,
41 (İbn Hacer buradaki rivayette "Cârûd ailesinden biri" diye
bahsedilen şahsın Abdülhamid b. Münzir b. Cârûd el-Basrî olduğunu söyler. Bk.
Fethu'l-Bârt, 11/202), 164; Müslim, Mesâcid, 266, 268-269; Fezâilü's-sahâbe,
142-143; EbÛ Dâvûd, Salât, 69-70, H.no:608, 612; Tirmizî, Salât, 59, H.no:234;
Nesâl İmame, 4, 20, 62, H.no:779, 867, 800; İbn Mâce, İkâme, 44, H.no:975;
Darımı, Salât, 61,H.no:1291.
İbn
Hacer hadis metninde kendisinden bahsedilen şahsın İtbân b. Mâlik olduğunun
söylendiğini belirtir. Fakat bu ifadelerin açıkça ifade edilmediğini de İlâve
eder. "Amcazadelerimden biri" ifadesinin de bu görüşle çeliştiğini
söyleyen İbn Hacer, İtban'ın Enes b. Mâlik'in amcası olmadığını, fakat bunun
mecaz yolu İle bir kullanım olabileceğini vurgulayarak "Her ikisi de
Hazredidir. Fakat biri Neccâr, diğeri Sâlİm oğullanndandır" der. Bk. age.,
ü/201 (Ezan, 4Tin şerhi). Eserinin bir başka yerinde ise İtbân b. Mâlik
olduğuna kanaat getirmiş ve Ebû Talha'nın evinde olduğunu söyleyenleri hatalı
bulmuştur. Bk. age., X/613 (Edeb, 65'in şerhi).
Müleyke
(bt. Mâlik b. Adiy b. Zeyd Menât b. Adiy b. Amr b. Mâlik b. Neccâr), Enes b.
Mâlik'in ninesİ/anneannesidir. Kocası Mİlhân'dır. Çocukları: Süleym, Zeyd,
Haram, Abbâd, Ümmü SUleym ve Ümmü Haram. Bunlardan Ümmü Süleym bt. Milhân
Enes'in annesidir. Teyzesi Ümmü Haram bt. Milhân ise Ubâde b. Sâmit'in eşidir
ki Peygamber efendimizin de teyzelerinden biridir. Kıbrıs'ta Larnaka'da
medfundur. Hala Sultan diye tanınır. Hala Arapça bir kelime olup teyze
anlamındadır. Müleyke için îshak b. Abdullah b. Ebû Talha'nın da ninesİdir,
denilir. İshak'ın amcası Enes b. Mâlik'tir. Enes ile Abdullah b. Ebû Talha ana
bir kardeştirler. İshak'ın ninesinden aldığı rivayetler mürseldir/munkatıdlr.
İshak .amcası Enes vasıtası ile ninesinden nakleder. III/l 10, H.no:12020:
Yemeğin
kimin evinde yenildiği ile ilgili olarak rivayetleri Özetleyelim: a-Enes'in
ninesi Müleyke'nin evinde (Burada yıllanmış bir hasır üzerinde iki rekat namaz
kılındığı ve bu namazda Enes, bîr yetim ve yaşlı birinin bulunduğu da İfade
edilir):
III/164,
H.no:12616; III/149, H.no;12446; m/131, H.no:12280; Buhârî, Salât, 20; Ezan,
78, 161,164; Tehecctid, 25.
b-Enes'in
annesi Ümmii Süleym'in evinde (Burada kılınan namazda ise Enes, teyzesi Ümmü
Haram ve annesi Ümmü Süleym bulunmaktadır): III/194-195, H.no:12953; III/239,
H.no:13443; III/190, H.no:12914; HI/193-194, H.no:12947:
H.no:12563:
m/145,
H.no:12414. III/I03, H.no:11939:
c-RasÛlullah
ile birlikte namaz kılmaya gelemeyen iri-yarı biri (onun evinde iki rekat duha
namazı kılındığı kaydedilmektedir): III/130-131, H.no:12269. d-ÜmmÜ Haram'ın
evinde: III/184, H.no:12849:
III/203-204,
H.no:13051:
Bazı
rivayetlerde ise bu detaya girilmez. Bk. m/171, H.no:12689; IH/258, H.no:
13642; m/261, H.no:13679; ffl/217, H.no:13202,13204; ID7242, H.no:13480; m/119,
H.no:12138:
Rivayetlerde
ismi geçen yetimin Dumeyra b. Ebû Dumayra Sa'd el-Humeyrî; yaşlının İse Müleyke
olduğu ifade edilir. Bk. İbn Hacer, age., 1/646 (Salât, 20'nin şerhi)
Enes'ten
(Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.413/1283. hadis. Ebû
Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.362,409/1232, 1279. hadisler. Aynca
bir sonraki 411/1281. hadise bk.
[63] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/19-21.
[64] Sened:
Sahih:
Müsned, III/212, H.no:13142; Benzer rivayet için bk. m/201, H.no:13011; m/288,
H.no:14004; 111/114115, H.no:12076; III/119, H.no:12138; 111/278, H.no:13889;
III/190, H.no:12914; m/171, H.no:12689; m/188, H.no:12892; Buhâri, Edeb, 112;
Müslim, Mesâcid, 267; Ebû Dâvûd, Salât, 91, H.no:658.
Enes'ten
(Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.413/1283. hadis.
Ayrıca bir Önceki 410/1280. hadisin
tahricine bk.
[65] İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/21-22.
[66] Sened:
Hasen:
Müsned, 1/232, H.no:2061; Benzer rivayet için bk. 1/273, H.no:2472;
Rivayetlerin çoğu (i^-ı J* J^h) lafzıyla nakledilmiştir ve bu rivayetler
sahihtir. Bu rivayet içirt 416/1286. hadise bk. tbn Mâce, İkâme, 63, H.no:1030:
Taberânî,
e/-Mu 'c^mü 'l-kebîr, XI/244, H.no: 11624; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ,
11/436-437;
Hadisin
İsnadı zayıftır. Çünkü senedinde Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Maîn ve Ebû Davud'un
zayıf saydığı Zem'a b. Salih bulunmaktadır. Fakat hadis şâhidleri ile hasen li
ğayrihî seviyesine yükselir.
Enes'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.410-411/1280-J281 ve 413/1283. hadislere bk.
Ebû Saîd el-Hiıdrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 409/1279. hadis. Aynca
bk. 416/1286. hadis.
[67] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/22-23.
[68] Sened:
Sahih:
Müsned, III/184,H.no: 12849; Benzer rivayetler için bk. 111/160, H.no:12563;
III/190, H.no:12914; III/242, H.no:13480; Buhâri, Edeb, 65; Ebû Dâvûd, Sal'ât,
69, 91, H.no:608, 658; Bennâ, hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve senedinin
ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, III/l 10.
Enes'ten
(Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk.410-411/1280-1281.
Müsned,
III/248, H.no:13528.
[69] Ümmü Haram, Enes b.
Mâlik'İn teyzesidir. (Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, IV/228).
[70] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/23.
[71] Sened:
Hasen: Müsned, IV/254, H.no:18143; Ebû Dâvûd, Salât, 91, H.no:659;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/416,
H.no:999.
Bennâ,
hadisi Beyhakî'ye de nisbet eder ve senedinde Ebû Avn'in babası Ubeydullah b.
Saîd'in bulunduğunu ve bu râvinİn mechûl olduğunu söyler. Aynca şunu da ilâve
eder: "Hz. Peygamber'in hasır vb. şeyler üzerinde namaz kıldığı sahih
hadislerle sabittir" Bk. Bülûğu'l-emânî, III/l 11.
Yunus
b. Hârİs et-Tâİfî de zayıftır. Sened bu hâli ile zayıftır. Fakat hadis
şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
[72] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/23.
[73] Sened:
Sahih:
Müsned, VI/331, H.no:26687; Benzer rivayetlerde Yezid b. Esam'a mütâbî olarak
Abdullah b. Şeddâd'ı görmekteyiz. VI/335, H,no:26728; VI/33O-331, H.no:26684
(Mükerreri için bk, VI/336, H.no:26730) Sadece:
lafzı ile; VI/330-331, H.no:26686; VI/330, H.no:26685; VI/331,
H.no:26689;
VI/331,
H.no:26690; VI/334, H.no:26713; Buhârî, Hayz, 30; Salât, 19, 21; Müslim, Salât,
273; Ebû DâvÛd, Salât, 90, H.no:656; Nesâî, Taharet, 174, H.no:272; Mesâcid,
44, H.no:736; îbn Mâce, İkâme, 40, 63, H.no:958, 1028; Dârimî, Salât, 101,
H.no:1380; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/22, H.no:53.
Bu
konuya ekler:
EK-1:
îbn Ömer'den (Radıyallahü anhiimâ) şahidi:
Müsned,
11/98, H.no:5733; 11/92, H.no:5660; 11/86, H.no:5589; 11/70, H.no:5382;
Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini,
Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk.
Mecma', 11/56.
EK-2:
Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
VI/179,
H.no:25335 (Mükerreri için bk. VI/149, H.no:25041); VI/209, H.no:25625; VI/111,
H.no:24683 Hadisin senedinde yer alan Şerik şüphe etmiş, hadisin Hz.Âişe'den
mi, İbn Ömer'den mi olduğunu bilememiştir: (&ji tü jü EK-3: Ümmü Seleme'den
(Radıyallahü anhâ) şahidi:
Müsned,
VV302, H.no:26457; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIIU351, H.no:821; Ebû Ya'lâ,
XII/311, H.no:6884. Ahmed b. Hanbel'in Miisned'inde Ümmü Seleme'nin
Çocuklanndan biri belli değildir. Bu kişi, Taberânî ve Ebû Ya'lâ'nın eserlerinde
Zeyneb bt. Ümmü Seleme olarak isimlendirilmiştir. Heysemî, Ebû Ya'lâ'nın
râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. age., 11/57.
EK-4:
Ümmü Süleym'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
VI/376-377,
H.no:26995; VÎ/377, H.no:26997; M«5/zm, Fezâil, 85; Nesâî, Zînet, 118,
H.no:5368.
Ayrıca 30/834. hadise bk.
[74] Humra küçük seccade demektir, hurma
dallarından/liflerinden yapılırdı ve İplerle örülürdü. Bk. Râzî,
Muhtâru's-Sıhâh, 286.
[75] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/24-25.
[76] Sened:
Sahih:
Müsned, 1/269, H.no:2426 (Mükerrerleri: 1/309,'H.no:2814; 1/358, H.no:3371);
1/320, H.no:2942; Tinnizî, Salât, 129, H.no:331 ("Bu konuda Ümmü Habîbe,
İbn Ömer, Ümmü Süleym, Aişe, Meymûne ve Ümmü Seleme'den de nakiller vardır.
Ayrıca Ümmü Külsüm bt. Ebû Seleme b. Abdülesed'den de rivayet bulunmaktadır.
Fakat Hz. Peygamber'den hadis işitmemiştir. İbn Abbas hadisi ise
hasen-sahihtir" diyen Tirmizî Humra kelimesini şu şekilde açıklar:
Aynca
bk. 412/1282. hadis.
[77] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/25.
[78] İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, X/314;
Karahisarî, Ahterî-i kebir, 1/306; Şemseddin Sami, Kamus-u Türkî, 550.
[79] Karahisarî, age.,
1/134; Şemseddin Sami, age., 292.
[80] Râzî, age., 286; Karahisarî, age.,
1/365.
[81] İbn Manzûr, Lisanü'i-Arab, XV/151;
Karahisarî, age., 11/761.
[82] İbn Sa'd, Tabakât, 1/468-469.
[83] İbn Sa'd, age.,
1/464,466; Beyhakî, Delâüü'n-Nübüvve, 1/337.
[84] İbn Sa'd, age.,
1/465.
[85] tbn Sa'd, age., 1/465.
[86] İbn Sa'd, age.,
1/466.
[87] İbn Sa'd, age.,
1/467.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/25-26.
[88] sened:
Sahih:
Müsned, VI/325, H.no:26639; Benzer rivayetler için bk. VI/325, H.no:26640:
VI/427,
H.no:27277 (v ı^-ıW ^JJi A-t> v> j ^); VI/426, H.no:27275; fi^û Dâvûd,
Taharet, 131, H.no:366; Nesâî, Taharet, 186, H.no:293; İbn Mâce, Taharet, 83,
H.no:540; Dârimî, Salât, 102, H.no: 1382-1383; İbn Huzeyme, 1/380, H.no:776. Bennâ
hadisin senedindeki râvilerin hepsinin sika olduklarını belirtir. Bk.
Bülûğu'l-emânî, III/112. Senedinde sika-müdellis İbn İshak buulunmaktadır ve
an'ane ile rivayet etmiştir. Fakat hadisin Leys vd. râvilerden mütâbii vardır.
Câbir
b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 418/1288. hadise bk.
Ebu'd-Derdâ'dan
(Radıyallahü anh) şahidi:
İbn
Mâce, Taharet, 83, H.no:541. Hz. Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Müsned,
VI/217, H.no:25698; Ebû Dâvûd, Taharet, 131, H.no;366; Nesât, Taharet, 186,
H.no:293; İbn Mâce, Taharet, 83, H.no:540.
[89] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/26-27.
[90] Sened:
Hasen:
Müsned, V/89, H.no:20717 (Hadisin sonunda Abdullah b. Ahmed b. Hanbel:
"Babam şöyle söyledi: 'Bu hadis Abdülmelik b. Umeyr kanalı ile merfû
değildir'" der); Mükerreri için bk. V/97, H.no:20818; Benzer rivayet için
bk. V/97, H.no:20817 (z); İbn Mâce, Taharet, 84, H.no:542.
Hadisin
senedinde bulunan Ahmed b. Hanbel'in hocası Abdullah b. Meymûn Ebû Abdurrahman
er-Rakkî zayıf
biridir.
Kütübü site musannifleri bu râviden hadis nakletmediler. Sika sayanlar da
olmuştur. Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın babasının Müsned'ine ilâve ettiği
ziyâdenin senedinde geçen Abdullah'ın hocası Ebû Ahmed Mahled b. el-Hasan b.
Ebû Zümeyl bu râvinin mütâbiidir. Fakat bu râvinin de hataları vardır. Hadiste
"sâlih" sayılır. Ayrıca İbn Mâce'nin senedinde zikredilen Süleyman b.
Ubeydullah er-Rakkî ile Yahya b. Yusuf ez-Zimmî de mütâbidir.
Ümmü
Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bir önceki 417/1287. hadise bk.
Ebu'd-Derdâ'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 417/1287. hadisin tahricine bk.
[91] Ebû Ya'Iâ, XIII/454, H.no:7460;
XIII/465, H.no:7479; İbn Balaban, el-İhsan bi tertibi Sahihi İbn Hıbbân, IV/37,
H.no:2327; Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, XXXIV/417 (EbÛ Hatem, İlet, 1/192).
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/27.
[92] Sened:
Sahih:
Müsned, VI/101, H.no;24579; Benzer rivayet için bk.VI/129, H.no:24860:
(Bu
rivayet için bk.30/834. hadis) VI/137, H.no:24945; VI/146, H.no:25012; £fc«
Dâvûd, Taharet, 132, H.no:367 (İki kelime arasında şek lafzı ile nakleder: (4i
iı ^ Jıi J^j üiT oJ- j( uf>i ^ yi^' v ^Jûj) Aynca, Salât, 86, H.no:645'te de
şekli rivayeti vardır); Taharet, 132, H.no:368 (ıilou.) lafzı İle nakleder
(Aynca bu hadisin sonunda Ebû Dâvûd şu değerlendirmeyi nakleder: "Hammad
dedi ki: 'Saîd b. Ebû Sadaka: 'Muhammed (Buharî)'den bu hadisi sordum/istedim.
Bana nakletmedi ve şöyle dedi: 'Uzun bir zaman önce bu hadisi İşitmiştim. Fakat
kimden işittiğimi bilmiyorum. Sağlam bir râviden mi yoksa zayıf birinden mi
duydum bilemiyorum. Gidin ondan sorun' dedi"); Tİrmizî, Cum'a, 67,
H.no:600 lafzı ile nakleden Tirmizî "hasen-sahih" hükmü verir; Nesâî,
Zînet, 115, H.no:5363.
Sünenlerde
İbn Şîrîn ile Hz. Âişe arasında Abdullah b. Şakîk bulunmaktadır. Dolayısıyla
söz konusu inkıta da ortadan kalkmış olur.
[93] Îbnü'1-Esîr,
Nihâye, 11/480; Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 339.
[94] Râzî, age., 198; Karahisarî,
Ahterî-i kebir, 1/375; Asım Efendi, Kamus Tercemesi, 11/319.
[95] Bk Ebu Davûd,
Taharet,132, H.no: 367-368.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/28.
[96] sened:
Sahih:
Müsned, V/295, H.'no:22418; Benzer rivayetler için bk. V/296, H.no:22431;
V/303, H.no: 22478; V/303, H.no:22483 (864/1734. hadis); V/304, H.no:22488
(Kılınan namazın sabah namazı olduğu kayıtlıdır) (865/1735. hadis); V/310,
H.no:22544 (Bu rivayette "İnsanlara imamlık yapıyor, namaz
kıldırıyordu" ziyadesi vardır); V/311, H.no:22550; Mâlik, Kasr, 81;
Buhârî, Salât, 106; Edeb, 18; Müslim, Mesâcid, 43; Ebû Dâvûd, Salât, 165,
H.no:917-919,920:
Nesâî,Mesâcid,
l9,H.no:709;Sehv, 13,H.no:1202-1203;Dârimt, Salât,93,H.no:1367.
Peygamber
efendimizin kızı Zeyneb'in kocası Ebu'l-As b. er-Rabî' b. Abdüluzzâ'dır. Bu
isim bazı eserlerde Ebu'l-As b. Rabîa b. Abdüşems olarak geçer. Bk. Mâlik,
Kasr, 81; Buhârî, Salât, 106.
Bu
hadis 864-865/1734-1735. hadislerde farklı rivayetleri ile zikredilecektir.
[97] İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/29.
[98] Bk. Müsned Trc.
720/1290. hadisin tahrici.
[99] Bk. Müsned Trc.
420/1290 nolu hadisin tahrici.
[100] İbn Abdilber,
Temhîd, XX/94; İbn Hacer, Fethu 'l-Barî, X/429.
[101] İbn Abdilber,
Temhîd, XX/94; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/88; İbn Kudâme, Muğnî, I/7I2-713; tbn
Nüceym, el-Bahru'r-râik, 11/249; İbrahim b. Muhammed, Menam's-sebil, 1/97.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,
el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/29-30.