Sabah Namazında Kunut Duası, Sebebi
ve Yeri (Rükûdan Önce mi, Sonra mı?)
Bi'ru Maûne Faciası: Kur'ân
Hafızlarına Kanlı Suikast
Öğle ve Diğer Namazlarda Kunût
Okumanın Hükmü
Beş Vakit Namazda Kunût Okumanın
Hükmü
Kunût Duasını Açıktan Okumanın Hükmü
Sabah Namazında Kunût Sadece Musibet
Anında Okunur
Vitir Namazında Okunan Kunût Duası
• Sabah Namazında Kunüt Duası, Sebebi ve
Yeri (Rükûdan Önce mi, Sonra mı?)
• Öğle ve Diğer Namazlarda Kunût Okumanın
Hükmü
• Beş Vakit Namazda Kunût Okumanın Hükmü
• Kunüt Duasını Açıktan Okumanın Hükmü
• Sabah Namazında Kunût Sadece Musibet
Ânında Okunur
•
Vitir Namazında Okunan Kunût Duası[1]
Kunût; kelime olarak itaat, huşu, dua ve
kıyam manalarına gelmektedİr.İbnü'l-Enbâri kuılûtun dört kısımda olduğunu
belirtti ve bunların da; namaz, uzunca kıyamda durmak, itaat ve sükûttan İbaret
olduğunu söyledi:[2]
1-Sukût,
ve huşu manası:
Zeyd b. Erkanı şöyle anlattı: [3]
'Bizden birisi hacetini kardeşinden
isteyecek şekilde biz namazda konuşurduk, sonunda şu ayet indi ve biz namazda
susmakla emrolunduk'. Ayetin meali:
'Namazları ve orta namazını[4]devamlı
kılın! Huşu içinde (bu emirleri) Allah için yerine getirin!' (Bakara2/238)
2-Kıyam
manası:
Câbir'den:
[5]
Rasûluilah şöyle dedi:
"Namazın efdali kunûtu (kıyamı) [6]
uzun olanıdır."
3-İtaal
manası:
"İffetini korumuş olan, îmran
kızı Meryem'i de (Ailah örnek gösterdi).
Biz, ona muzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O
gönülden İtaat edendendi" (Tahrim, 66/12)
SÎstılah olarak kunût duası bazı namazlarda
okunan dua anlamındadır. Rasûluilah'in ünnetinde kunûtun üç şekilde olduğu
görülmektedir:i-Zalimler için beddua, 2-Mazlumlar için dua, 3-Kişinin kendisi
ve ümmeti için dua. Bunların örnekleri İle ilgili hadisler aşağıda
zikredilmektedir[7]
Uhud savaşından dört ay sonra h. 4. yılında
Ebû Berâ Amir b. Malik Medine'ye gelerek Rasûlullah'ı ziyaret etti,
kendisinden Müslüman olması istendi. Açıktan açığa kabule yanaşmadı, ama meyli
olduğu görüldü. Ebû Berâ, Amir b. Sasaa kabilesinin reisiydi ve nüfuzlu bir
kişiydi. Rasûlullah'a; kavminden pek çok kişinin İslâm'ı kabul etmesinin mümkün
olduğunu, söyledi ve kendilerine Kur'ân ve Sünnet'İ öğretecek kişiler
göndermesini, teklif etti. Ancak Rasûluilah Ehl-i Necd'e pek güvenmediği için
bunun adamları açısından tehlikeli olacağını belirtti ise de Ebû Amir elçilerin
can güvenliğini sağlama garantisi verdi. Bunun üzerine Rasûluilah Ehl-i
Suffe'den önce kırk, soma da otuz kişiyi de bunlara ilhak ederek yetmiş kişilik
bir grubu kendileriyle gönderdi. Bu grub Kur'ân'ı çok İyi okuyan kurrâ
(hafızlar) olarak bilinirdi. Ebû Ma'şer'in 'Kitabü'l-Meğâzi'sinde önce on dört
kişi gönderildiği, başkanlarının da Münzir b. Amr olduğu yolda Ebû Berâ'nın
öldüğü haberi gelince takviye gönderildiği ve bu şekilde kırk kişi daha gönderildiği
nakledilir. Bazıları ilk gönderilenin otuz kişi olduğunu nakleder.
Rivâyetlerdekİ kırk, otuz ve yetmiş şeklindeki farklılığa bu nakiller açıklık
getirmektedir. Enes b. Mâlik'ten gelen rivayette de yetmiş kişi oldukları
belirtilir ki dayısının da bu grupta olması nedeniyle olayı İyi bildiği,
rivayetin de Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde geçtiği göz önüne alınırsa sayı
konusu biraz daha netleşir.
Ebû Berâ'nın yolda ölümü üzerine grup
başkanı Münzİr bir kişiyi Ebû Berâ'nın yeğeni Amir^b. Tufeyl'e gönderdi.
Gönderilen bu kişi Enes b. Malİk'in dayısı Haram b. Milhân İdi. Amir elçinin
konuşmasını tamamlamasına fırsat vermeksizin adamlarına işaret etti. Harâm'ı
arkasından mızraklattı, mızrak öyle saplanmıştı ki Harâm'ın vücûdunu delip
geçmişti. Vücudundaki kanlarla yere yıkılan Haram; 'Kabe'nin Rabbi'ne yemin
olsun ki kazandım...' demişti. İşin büyüyeceğini anlayan habis Amir kendi kavmi
Benu Amir'i yardıma çağırdı. Ama onlar ahidlerini bozmayacaklarını söylemeleri
Üzerine aralarında dostluk olan Benû Süleym kabilesinin Rİ'l, Zekvân ve Usayye
kollarından yardım istedi. Onlar da hemen bunu kabul ettiler ve Bi'ru Maûne
tarafında bulunan diğer elçilere baskın yaptılar. Hazırlıksız yakalanan sahabe
kılıçlarını çekip savaştılarsa da hepsi birer birer Şehit oldu, sadece öldü
diye bırakılan Ka'b b. Zeyd ile olay sırasında develeri otlatmakla meşgul olan
Münzir b, Muhammed ve Amr h. Ümeyye kurtulmuştu. Şehit olurken Müslümanlar bu
olayın sahabeye ulaştırılması için dua ettiler. Vahiy yoluyla haber alan Hz.
Peygamber şehitlerin durumunu sahabeye bildirdi. Hatta Allah Teâlâ onların
sözlerini ayet olarak indirdi, daha sonra bu ayet nesh edildi:
"Bizden kavmimize şu haberi götürün:
Hiç şüphesiz, biz. Rabbimize ulaştık ve O bizden razı oldu, biz de O 'ndan razı
olduk.
Münzir bu üzücü olayı duyunca müşriklere
saldırdı ve orada şehit edildi. Amr onların ellerine esir düştü. Daha sonra da
esir bırakma konusunda adağı olan habis Amir tarafından serbest bırakıldı.
Şehitler arasında Hz. Ebû Bekir'in azatlısı ve hicrette Rasûlullah'a yardımcı
olan Âmir b. Fliheyre de vardı. Buharı'de Urve b. Ziibeyr'den mürsd olarak
nakledilen rivayette habis Âmir esir aldığı Aıiır'a şehit olan İbn Füheyre'yi
göstererek, bu kişinin kim olduğunu, sordu. O da: "Amir b. Füheyre'dir,
niçin sordun?' deyince Âmir: 'Katlolduğıında göğe yükseltildiğini, sonra tekrar
yere indirildiğini gördüm, onun İçin sordum' dedİ. [8]
Bu olay o kadar çok şöhret buldu ki heyetler yılında görüşmek için gelen Amir
b. Tufeyl habisi Rasûlullah'm huzuruna geldiğinde bu olay sorulmuş, o da aynen
anlatmıştı.[9]
Uhud savaşındaki müessif hadiseden sonra
kurrâ denilen yetişkin gençlerin bu şekilde katledilmesi Rasûlullah'i çok üzmüş
ve bir ay Ri'I, Zekvân ve Usayye kabilelerine beddua ederek sabah namazında
kunut okumuştu.
Enes b. Malik'in amcası Harâm'ı
mızraklayarak öldüren Cebbar b. Selma, onun sözünü daha sonraları Dahhâk b.
Süfyan'a sormuş, o da 'yani cenneti'(kazandım)" demek istediğini anlayınca
Müslüman olmuştu.
Öldü zannedilen Ebû Berâ hayattaydı ve bu
üzücü olaydan dolayı kalırından öldü. Ebû Berâ'nın oğlu Rebia, amcası hain
Âmır'i öldürmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Heyetler yılında Rasûlullah'm
huzuruna gelen Âmir, Rasûlullah'a da suikast düzenleyip öldürmek istedi, ancak
başaramadı. Daha sonra boynunda deve taununa benzer bir şişlik meydana geldi,
Arabların küçük gördüğü Benû Selül'de bir kadının çadırında hasta olmasını
gururuna yedİrmeyİp atına bindi, hem atını koşturdu, hem de ölüm meleğine
meydan okudu ve hızla koşan atından düşerek ölüp gitti.
Rahmet Peygamberi hiç kimseye lanet
etmemişken o gün Bi'ru Maûne şehitleri için dua ve katillerine lanet etti.
Kunut'un ilk sebebi buydu. Bir ay sonra da Rasûhıllah beddua şeklinde olan bu
kunııtıı terk etti. Aşağıdaki rivayetler bu olayla ilgilidir.[10]
691/1561-Enes
b. Malik'ten (Radıyallahü anh)
'Hz. Peygamber'e (Saitaiiahn aleyhi ve
sçiiem) Ri'l, Zekvan, Usayye ve Benû Lihyan (kabilelerinden bazı kişiler)
geldiler, Müslüman olduklarını iddia ettiler ve kavimlerine karşı destek
istediler. Hz. Peygamber o gün yanlarına Ensar'dan yetmiş kişi vererek
kendilerine destek oldu.'
Enes anlatmaya şöyle devam etti:
'Bunları (yetmiş kişiyi) yaşadıkları
zamanda kurrâ (Kur'ân hafızlan) diye isimlendirmiştik. Bu kişiler gündüz
odunculuk yapar, gece namaz kılarlardı. (Rasûlullah'a) gelenler kurrâyı
(hafızları) yanlarında götürdüler. Bi'rü Maûne (Ma'une kuyusu) denilen yere
gelince (oradaki kabileleri ile birlikte) kurrâya hainlik yaptılar (tuzak
kurdular) ve hepsini öldürdüler.
Katâde yoluyla Enes'ten:
SS öldürülürken onlara Kur'ân'dan (şu
ayeti) okudular[11]
»Bizden kavmimize haber götürün: Şüphesiz
biz Rabbimize ulaştık ve o bizden razı oldu, biz de O'ndan razı olduk "
Sonra bu ayet kaldırıldı (nesh edildi) [12]
Snes'ten ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah (SauaüaUi aleyh, ve selle»»
(katliamına) üzüldüğü seny yeden hiçbirine kurrâ diye isimlendirilen gruba
üzüldüğü kadar üzülmemişti. rRâvi) Süfyan ekledi:
(Râvi) Süfyan ekledi: 'Onlar hakkında şu ayet
indi:
"Bizden kavmimize haber götürün:
Şüphesiz biz (Rabbimizden) razı
olduk,
O da bizden razı oldu."
Bu ayet kim hakkında indi diye Süfyan'a
tekrar sorulunca: 'Bi'ru Maûne ehli (Maûne kuyusu şehitleri) hakkında indi'
dedi. [13]
Bu konu ile İlgili rivayetler geniş olarak
Kitabü'l-Gazevât bölümünde gelecektir. Yukarıdaki rivayette zikredilen ayetin
metni sonra nesh edilmiştir. Bu ayetin sebeb-i nüzulü kurrâların şehit
olurkenki şu olay ve sözleridir:
Enes'ten (Radıyallahüanhy}[14]
Bir grup İnsan Hz. Peygamber'e (Sallallahü
aleyhi ve sellem) geldi ve : 'Bizimle birlikte bize Kur'ân ve Sünnet'i
öğretecek kişiler gönder' dediler Bunun üzerine Rasûlullah Ensar'dan yetmiş
kişi gönderdi ki bunlara kurrâ (hafızlar) denirdi. Dayım Haram da onların
içindeydi. Bu kişiler gece Kur'ân okur, inceler ve öğrenirler, gündüz ise su
taşır, onu mescide getirirler, odun toplarlar/keserler, onları satıp parası ile
suffe ehli ve fakirler için yiyecek satın alırlardı. Hz. Peygamber bu kişileri gönderdi. Ama yerlerine ulaşmadan ayrılıp etraflarını
sardılar ve haince onları Öldürdüler. Kurrâ (hafızlar) bu sırada şöyle dediler:
'AHahım, bizden Peygamberimiz'e haber ver.
Hiç şüphesiz biz sana ulaştık ve biz Senden razı olduk, sen de bizden razı
oldun.'
(O hainlerden) bir kişi Enes b. Malik'in
dayısı Haram'a arkadan gelip mızrağını öyle batırdı ki vücudunu deldi geçti.
Haram şöyle dedi; 'Kabe'nin Rabbi'ne yemin olsun ki kazandım.7 Rasûlullah
ashabına durumu şöyle haber verdi: "Kardeşlerinizi öldürüldüler. Onlar (ölürken)
şöyle dediler: 'Allahım, bizden Peygamberimiz'e haber ver. Hiç şüphesiz biz
sana ulaştık ve biz Senden razı olduk. Sen de bizden razı oldun.' "
§Rasûkıllah kendisine ve Müslümanlara
ihanet eden bazı kişiler aleyhine konuşmuş, kunut okuyarak beddua etmişti, daha
sonra da bunu Allah'ın emriyle terk etmiştir, bu konudaki rivayetler:
a-Uhud'da
yaralandığında:
Enes'ten (Radıyallahü aııh):'[15]
Hz. Peygamber Uhud günü başından
yaralandığında şöyle dedi: "Peygamberlerini yaralayan bir kavim nasıl
kurtuluşa erecek." Bunu üzerine şu ayet indi:
'Bu konuda senin yapacağın bir şey
yoktur...
b-Zulüm
gören Müslümanlar lehine ve hain kabileler aleyhine kunut:
Ebû Hürcyre'den (Radıyallahü anh): [16]
Rasûlullah sabah namazında kıraati
bitirince tekbir getirdi (rükûa gitti) ve 'Semi AllahÜ limen hamideh, Rabbena
ve leke'1-hamd' diyerek başını kaldırdı. Sonra ayakta olduğu hâlde şöyle dua
etti:
"Alfahümme! Enci'l-Velid'ebne'l- Velid
ve Selemete'bne Hişam ve Ayyaş'ebne Ebî Rebîa ve'l müstad'afîne
mine'l-mü'minîn. Allahümme'şdüd vat'eteke alâ Mudar ve'c'alha aleyhim kesini
Yusuf. Alİahümme'l'an lihyâne ve Ri'len ve Zekvâne ve Usayyete asâ'llahe ve
Rasûlehü."
Bize ulaştığına göre Rasülullah sonra şu
ayet inince bu kunutu bıraktı.
"Bu konuda senin yapacağın bir şey
yoktur. Allah onların tövbesini kabul eder ya da zalim olduklarından dolayı
onlara azap eder. [17]
Kunut okuyordu, sonra ayeün nüzulü ile bu
durum k; ale edildi. bulunmaktadır: Bunlardan ve durumlar, Allaha havale edildi.[18]
692/1562-Enes
b. Mâlik'ten (Radıyaiiahnanh): [19]
'Rasûlullah {Satiattahü aleyhi ve seiiem) bir ay Ri'l ve Zekvan'dan kişilere
(hainlere) beddua ederek kunut duası okudu.' Ve Rasûlullah şöyle dedi:
"Usayye'den olan kişilerde Allah ve Rasûlüne isyan ettiler."
NOT:
Usayye kabilesi, Benû Süleym'in bir koludur. Bu kabile ataları nisbet Usayye b. Hufaf b. Nedbe
b. Buhse b. Süleym'e edİlmiştir. [20]
693/1563-
Enes b. Mâlik'ten (Radıyaitahuanhy.) [21]
'Bir ay (sabah namazında) rükûdan sonra
Rasûlullah (Sallailahu aleyhi ve Arab
kabilelerinden (hainlik eden) kabileye beddua ederek kunut duası okudu. Sonra
terk etti/bıraktı. [22]
694/1564-İbn
Ömer (Radıyallahüctnh)[23]
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem)
sabah namazının son rekâtında 'Semi Allahü Iimen hamiden' diyerek başını
kaldırdığında şöyle dua ettiğini işitti:
"AllahümmeTan fülânen,"
münafıklardan bazı kişilere beddua ediyordu. Sonra Allah Teâlâ şu ayeti
indirdi:
"Bu konuda senin yapacağın bir şey
yoktur. Allah onların tövbesini kabul eder ya da zalim olduklarından dolayı
onlara azap eder. [24]
695/1565-Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahaanhy)[25]
Rasûlullah (Saiiattahü aleyhi ve settem)
sabah namazının son rekâtında (rü-kûdan) başını kaldırdığında şöyle dedi:
"Allahümme, Encİ'l-Velid'ebne'l- Veİid
(Başka rivayetteki ek: Allahümme Rabbena veleke'l-hamd, Enci'l-Velide...) ve
Selemete'bne Hişam ve Ayyaş'ebne Ebî Rebîa ve'l müstad'afîne (Başka rivayetteki
ek:...mine'lmü'minîn) bi Mekke. Allahürnmeşdüd vat'eteke alâ Mudar ve'c'alha
aleyhim sinine kesini Yûsufe (Aleyhisselâm)."[26]
Duamn tercemesi:
"Allahım, (Başka rivayetteki ek:
Allahtm, Rabbİmiz sana hamd holsün.) Velid b. Velid, Seleme b. Hişam, Ayyaş b.
Ebî Rebîa ve Mekke'deki (Başka rivayetteki ek:..müminlerden) müstez'afları
kurtar. Allahım, Mudar kabilesini şiddetle ez, tıpkı Yusuf'un (Aieyhiselâm)
kıtlık yılları gibi onları (Mudar'ı) da kıtlık yıllan ile ez!"
§Hadisteki Velid b. Velid, Halid b.
Velid'in kardeşi ve Velid b. Muğire'nin oğludur. Bedir'de müşriklerin
saflarındaydı, Müslümanlar'ın eline esir düştü ve fidye ile kurtuldu. Sonra
Müslüman oldu, ancak Mekke'den bırakılmadı. Bunun üzerine Velid arkadaşları
Seleme ve Ayyaş ile sözleşti ve hepsi müşriklerden kaçarak gizlice yola
çıktılar. Rasûlullah onların durumunu bildi ve kendilerine namazda kunut ile
dua etti. Velid Rasûlullah'ın yanına ulaştıktan sonra vefat etti. Rasûluliah bu
kişiler için on beş gün dua etmişti, Ramazan bayramının sabahında bu kunutu
terk etti. Bunun sebebini Hz. Ömer sorunca Rasûlullah şöyle dedi:
"Onların geldiğini bilmiyor
musun?"
Rasûlullah bunu söylediğinde yol açıldı,
Velid onları getiriyordu. Velid nefes nefese Rasûtullah'in yanına gelince
ruhunu teslim etti. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Bu kişi şehittir, ben de
bu şehidin yolundayım.[27]
§Seleme b. Hişam (Raâtyatlaka anh), Ebû
Cehl'İn kardeşi ve Hişam b. Muğire'nin oğludur. İslâm'a ilk giren kişilerdendi,
H. 14 yılında Hz. Ebû Bekir'in hilafeti döneminde Şam bölgesinde şehit oldu.
§Ayyaş b. Rebîa'nın (RadıyallahU anh),
babası Ebû Rebia Amr b. Muğire'dir. Ayyaş İslâm'a ilk girenlerden olup ilk İki
hicrette de bulunmuştu, sonra Ebû Cehl kendisine tuzak hazırladı/kandırdı,
Ayyaş Mekke'ye dönünce onu alıkoydu, gitmesini engelledi. Bunun üzerine o da
iki arkadaşıyla beraber kaçtı. Ayyaş, Hz. Ömer'in hilafet yılı h. 15'e kadar
yaşadı ve bu tarihte vefat etti. [28]
ŞRasûlullah ayrıca diğer müstaz'aflara da
dua etti. Müstaz'af 0>w&»il) kelimesi müşriklerin eziyet ettiği ve
hicret etmeye fırsat ve imkan bulamayan zayıf mü'minlere işaret etmektedir.
§Kunut duasında geçen vat'e kelimesi ezmek ve çiğnemek manasında olup
burada şiddetli azap ve helaktan kinayedir.
§Kureyş'e verilecek cezanın Hz. Yusuf
dönemi kıtlık yıllarına benzetilme talebi o dönemin şiddetinden olsa gerek,
bundan sonra Kureyş'in yaşadıkları bir rivayette Abdullah b. Mes'ûd
{Radıyallahüanh) tarafından şöyle anlatılır:
Mesruk'tan: [29]
Bir kişi Abdullah'a
(RadıyallahUanh)geldi:.,.
'...Çünkü Kureyş Rasûlullah'a isyan edince
(Mekke'deki müminlere eziyeti artırınca) Rasûluliah onlara Hz. Yusuf un kıtlık
seneleri gibi kıtlık verilip cezalandırılmaları için beddua etti, onlara Öyle
kıtlık (günleri) geldi çattı ki çok sıkıntıya düştüler, hatta kemikleri bile
yemek zorunda kaldılar. Bir kişi gökyüzüne
ve
kendisi ile gök arasındaki dumana benzer
şekilde ya- görürdü, sonra Allah şu ayeti indirdi.[30]
696/1566
-Hufaf
b. İmab. Rahada el-Gıfârî''den (Radıyaiiamanhy. [31]Biz
Rasûlullah (SaiMiahu aleyhi ve aettem) ile birlikteyken bize sabah namaz
kıldırdı. Son rekâtta başını (rükûdan) kaldırdığında şöyle dedi:
"Leanallahü Lihyânen ve Ri'len ve Zekvâne
ve Usayyete asati'llahe ve Rasûlehü. Eslemü sâlemehallahü ve Gıfarun
ğafarallahü leha."
Sonra Rasûlullah secdeye gitti. Namazı
bitirince cemaate şöyle dedi: "Ey İnsanlar! Şüphesiz burada söyleyen ben
değilim, ancak söyleyen izzet ve celâl sahibi Allah'tır
§Diğer rivayette:..(Rasûlullah şöyle dedi;)
"Allahüme'l-an Benî Lihyane, Allahüme'l-an Ri'len ve Zekvâne." Sonra
tekbir aldı ve secdeye gitti.
(Râvi) Hufaf bir rivayette şunu ekledi:
Bu sebepten dolayı kafirlere lanet etmek
meşru kılındı. [32]
Duanın tercemesi:
"Lihyân, Rl'l, Zekvân ve Usayye
kabilelerine Allah lanet etsin! Onlar Allah v Rasûlüne isyan ettiler. Eşlem (kabilesine) Allah selâmet versin[33]
Gıfar'ı da Allah mağfiret etsin."
*Diğer rivayetteki duanın tercemesi:
"Allahım, Lihyan oğullarına lanet et,
Allahım, Ri'l ve Zekvan (kabilelerine) lanet et."
§RasûIullah Lihyân, Rii'l, Zekvân
ve Usayye'den oluşan dört
kabileye güveni
sarsmaları ve haince suikast düzenlemelerinden dolayı lanet etti, ama Eşlem ve Gıfar kabilelerine dua
etti. Çünkü Gıfar kabilesi Önceden Müslüman olmuş ve Rasûlullah'ı
desteklemişti, Eşlem kabilesi de RasûluIIah'la sulh yapmıştı savaşmamıştı.
Sâleme sulh yapılması ve kötü davranılmaması manasmdadır ki Rasûlııllah, Allah'ın onlara
bu iyi davranışlarının karşılığını
vermesi ve onlarla
savaşı emretmemesi
için dua etmektedir. Bu nedenle 'selâmet versin' şeklinde terceme edildi. Ayrıca burada
Müslümanların iyi halini istismar eden ve katliamlara sebep olan hainlere/münafıklara
da lanet etmenin caiz olduğu görülmektedir. [34]
Bu duanın namazda
yapılması icabete daha yakın olması
yanında gelen musibetlere karşı Allah'tan yardım
isteme duygusundan kaynaklanmaktadır. Çünkü
Allah Teâlâ kendisinden sabır ve
namazla yardım istenmesini emretmektedir;
Ey iman edenler/ Sabır ve namaz ile
Allah'tan yardım isteyin. Allah kesinlikle sabredenlerle beraberdir"
(Bakara, 2/153)
§Bu konudaki rivayetler ve kabilelerle
ilgili bilgiler Kitabü'l-Fedâil bölümünde gelecektir. [35]
697/l567-İbnSirin'den-eh Malİk'e (Radıyallahü unh)'. [36]
Rasûtah isauum kunut duası okudu mu?' diye
sorulun
'Evet, rükûdan sonra. duasını sabah
namazında okudu mu?' diye sorulun, rükûdan sonra kısa bir müddet.: [37]
698/1568-Âsım
el-Ahvâl anlattı: [38]
Enes b. Malİk'e (Radtyallahüanhy.
'Kunut duası rükûdan önce mi yoksa rükûdan
sonra mı?' diye sorunca dedi ki:
'Rükûdan önce.' Bunun üzerine ben:
'Ancak bazıları Rasûlullah'ın (Sallaüaha
aleyhi ve sellem) rükûdan sonra kunut okuduğunu iddia ediyorlar' deyince Enes
şöyle dedi:
'Onlar doğrusunu söylememiş. Rasûlullah
sadece bir ay ashabından bazı kimseleri öldüren kişilere (rükûdan sonra) beddua
ederek kunut duası okudu. Bu öldürülenlere de kurrâ (hafızlar) denilirdi.'[39]
Yukarıda geçen iki rivayet arasında tenakuz
yoktur. Çünkü dikkatli okunursa ilk hadiste Enes b. Malik kunutun rükûdan sonra
kısa bir müddet okunduğunu nakletmekte, ikinci hadiste ise Rasûlullah'ın
sürekli yaptığı fiili, yani normal zamanlarda rükûdan önce kunut okumasını
nakletmekledir. Bu şekilde iki rivayet cem edilmektedir. Rivayetleri anlamada
acele edilmemelidir. Burada geçen (}#&) fiili yalan anlamında kullanılmayıp
doğruyu söylememe, hata etme şeklinde anlaşılır. Çünkü Hicaz lügatında (v-1)
fiili bilerek ya da hata ile doğruyu söylememe anlamında umûm ifade eden bir lafızdır.
Sahabe bunu kendi aralarındaki rivayetlerde Rasûlullah'a yalan isnadı
manasında değii de,hata etti anlamında kullanmaktadır. Bu konuda bol miktarda
örnek şerhlerde geçmektedir.[40]
699/1569-
Enes
b. Mâlik'ten Rasûlullah [41]
(Sailaüahü aleyhi ve sellem) dünyadan
ayrılıncaya kadar sabah namazında kunut okumaya devam etti. [42]
Bu konudaki hadisler musibet anında beddua
şeklinde kunut okumanın meşru olduğunu göstermektedir. Çünkü kafirler
Müslümanlara karşı haddi aşmaktadırlar; onları haksız yere öldürmekte,
zayıflarını hapsetmekte ve hicret etmelerine müsaade etmemekte, hatta
bazılarını işkenceyle öldürmektedirler. Bu musibetlerin yoğun olduğu bir
dönemde olsa gerek Rasûluliah bir ay bu acımasız kafirler ve münafıklar
aleyhine, kunut duası okudu. Bu duada Allah'tan Müslümanlara yardım edilmesi
istenmektedir.
§Son rekâtta kunut duasının yerinde
müctehidler ihtilaf ettiler:
1-İmam
Âzam Ebû Hanİfe ve ashabı ile bir rivayette Malik ve İshak'a güre ut rükûdan
Önce okunur. Bu görüş îbn Abbas, Berâ, Ömer b. Abdülaziz, Ubeyde selmanî, İbn
Ebî Leyla gibi kişilerden de nakledildi.[43]
Yukarıda geçen 698/1568 S iu Enes b.
Malik hadisi, ayrıca aşağıdaki rivayetler bu görüşün delilleridir:
Übey b. Ka'b'dan (Radıyallahü anh), [44]
Rasûlullah kunut okudu, yani vitirde
rükûdan önce.
Alkame'den: [45]
Abdullah (b. Mes'ûd) (Radıyailahu anh) Hz.
Peygamberin vitir namazında rücûdan Önce kunut okuduğunu bildirdi.
Alkame'den: [46]
İbn Mes'ûd (Radıyallahü anh) ve
Rasûlullah'm diğer sahabileri vitir namazında
ikûdan önce kunut okurlardı.
Hasan-ı Basrfden: [47]
Hz. Ömer {Radıyallahü anh) rükûdan sonra
kunut okudu, Hz. Osman rükûdan önce kunut okudu ki insanlar o rekâta yetişsin.
Abdun-ahman b. Esved babasından nakletti: [48]
Abdullah b. Mes'ûd {Radıyallahüanh)
namazlardan sadece vitirde rükûdan önce
kunut okurdu.
Numan b. Kays'tan: [49]
Ubeyde'nin (Radıyallahü anh) arkasında
namaz kıldım, sabah namazında rükûdan önce kunut okudu.
*Esvedb. Yezid'den: [50]
ibn Ömer {Radıyallahü anhüma) vitir namazında
rükûdan önce kunut okudu.
2-İ. Şafiî, Malikİlerden tbn Habib'e göre
kunut rükûdan sonra okunur. Bu görüş Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Ebû
Kılâbe'den de nakledildi: [51]
Atâ b. Sâib babasından nakletti:[52]
Hz. Ali (Radtyaltahü cmhi vitir namazında rükûdan
sonra kunut okurdu. [53]
İbnSirin'den:'
Übey b. Ka'b'ın (RadıyaUaM anh) arkasında
namaz kıldım. Vitirde rükûdan sonra kunut okudu.
Hişam'dan:
[54]
Hasan-ı Basrî ve İbn Şirin vitirde rükûdan
sonra kunut okurlardı.
3-
İ. Malik, Ahmed b. Hanbel ve bazı alimlere göre rükûdan önce ya da sonra
yapılmasında bir sakınca yoktur, Hanbeiiler'de tercih edilen ise rükûdan sonra,
Malikiler'de rükûdan Önce olmasıdır. [55]
Humeyd'den: [56]
Enes b. Malik (Radıyallalıü anh) sabah
namazındaki kunut hakkında sorulunca şöyle dedi:
"Biz rükûdan önce de, sonra da kunut
okurduk. [57]
Enes b. Mâlİk'ten (ItadıyaUahiiank): [58]
Hz. Peygamber'in ashabından bazıları sabah
namazında rükûdan önce kunut okurlardı, bazıları da rükûdan sonra.
-Hafız İbn Hacer, bu konudaki ihtilaftan
kunutun rükûdan önce ya da rükûdan sonra yapılmasının mubah olmasının
anlaşıldığını belimi. [59]
Doğrusunu Allah bilir.
ŞKunutun hangi namazda olduğu konusunda
ihtilaf edildi. Bu İhtilafın sebebi de farklı rivayetlerin gelmesidir:
1-Alimlerin
çoğuna göre musibet olduğunda beş vakit namazın hepsinde kunut okunabilir.
2-Musibet
olmadığında öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarında kunut okunmayacağı
konusunda ittifak vardır. Ama sabah namazında ihtilaf edildi:
a-Alimlerin büyük çoğunluğuna göre sabah
namazında kunut okumak sünnettir. On dokuz tane sahabe, on iki tane tabiûn,
ayrıca İmam Malik b. Enes, Şafiî başta olmak üzere Hicaz ve Şam ulemasının
çoğunluğu bu görüştedir. Bir rivayette Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Râhûye de
bunlardandır.
Bu kişiler 699/1569 nolu Enes b. Malik
(Radtyaüahü anh) rivayetim, ayrıca "ulamalar, delil getirdiler. Bunlar
yukarıda geçmişti d)geı uys îbn Hazm,a kunut okumak da, terk etmek de caizdir.[60]
Rir erup alime göre de musibet olmadığında
sabah namazında kunut okun-nllah b İbn Abbas, Ebu'd-Derdâ, imam Ebû Hanife ve
ashabı, es. Sevriı İbnü'l-Mübarek, Ahmed b. Hanbel gibi alimler bu İshak ve
el-Müsned tercemesinde [61]'Sabah
Namazında Kunût Sadece et Anında Okunur başlığı altında zikredilecek rivayeti
delil getirirler. kunut
duası okumanın hükmü [62]
Vitir Namazında Kunul ve Hükmü" konusunda gelecektir. [63]
700/1570-
Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh). [64]
Rasûlullah (Saiiaüahü aleyhi ve seüem) öğle
namazının sonunda şöyle dua
ederdi:
"Allahümme! Hallısı'l-Velid'ebne'l-
Veüd ve Selemete'bne Hiş^m ve Ayyaşe'bne Ebî Rebîa ve daafete'l-müslimîn min
eydi'i-müşrikîn ellezine !â yestedîûne hîleten ve la yehtedûne sebîla."
NOT:
Duanın tercemesi:
"Allahım/Velid b. Velid, Seleme b.
Hişam, Ayyaş b. Ebî Rebîa, ayrıca çözüme gücü yetmeyen ve bir çıkış yolu
bulamayan zayıf/güçsüz Müslümanları müşriklerin ellerinden kurtar!" [65]
701/1571-Berâ
b. Âzib'den (Radtyaiiahüanh):[66]
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem)
sabah ve akşam namazlarında kunut duası okudu.
[67]
702/1572-
Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh) [68]
Hz. Peygamber (SaiMiahü aleyhi ve seUem)
yatsı namazının son rekâtında (rükûdan) başını kaldırdığında kunut duası okudu
ve şöyle dedi:
"Allahümme, Enci'l-Velid'ebne'l- Velid
ve Selemete'bne Hişam ve Ayyaş'ebne Ebî Rebîa ve'l müstad'afîne
mine'l-fnü'minîn. Allahümmeşdüd vat'eteke ala Mudar ve'c'alha aleyhim sinine
kesini Yusuf aleyhi's-selâm."
NOT:
Duanın tercemesİ:
"Allahım! Velid b. Velid, Seleme b.
Hişam, Ayyaş b. Ebî Rebîa ve Mekke'deki (diğer) müstez'afları kurtar. Allahım,
Mudar kabilesini şiddetle ez, tıpkı Yusuf aleyhi's-selâm'ın kıtlık yılları gibi
onları (Mudar'ı) da kıttık yılları ile ez!" [69]
703/1573-Ebû
Seleme'den (Radıyallahü anh)[70]
Ebû Hüreyre şöyle dedi:
'Vallahi sizden (namazı) Rasûlullah'ın
(Saiiaiiahu ateyhi ve selem) namazına
en
çok benzeyen kişi benim.
(Râvi devamla) ekledi: (İşte bu) Ebû
Hüreyre öğle, yatsı ve sabah namazlarının son rekâtında kunut okurdu.
§(Râvi) Ebû Âmir bir rivayetinde şöyle
nakletti: Yatsı ve sabah namazlarında 'Semi Allahü limen hamiden1 dedikten
sonra (doğrulur) ve mü'minlere dua eder, (hainlik yapan) kafirlere lanet
ederdi.
NOT:
Bu rivayetin diğer kısmı için bk. el-Müsned Trc. H. no: 614/1484
[71]
704/1574-
îbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma):[72]
Rasûlullah (Saiialiaka aleyhi ve stiiem)
bir ay devamlı Öğle, ikindi, akşam yatsı ve sabah namazlarının sonunda kunut
okudu; son rekâttaki (rükûdan! 'Semi Allahü Iimen hamideh' diyerek
doğrulduğunda Benû Süleym'den olan Ri'l, Zekvân, Usayye kabilelerine beddua
etti, arkasındakiler de 'Âmin' dediler. (Zira) Rasûlullah onlara İslâm'a davet
edecek kişiler göndermiş de onlar davetçileri öldürmüşlerdi.
§(Râvilerden) Affan bir rivayetinde şöyle
nakletti:
îkrime şöyle dedi:
'İşte bu (olay) kunûtun başlangıcıdır.
NOT:
Bu rivayetler musibet anında beş vakit namazda kunûtu okumanın meşruiyetini
göstermektedir. Sadece Hanefi alimleri bunun musibet anında sadece sabah
namazına has olduğunu belirttiler.
§İbn Abbas rivayetinden kunûtun duyulduğu
ve cemaatin 'Amin' dediği anlaşılmaktadır. Bundan sonraki rivayet cehren kunût
okumakla ilgilidir. [73]
705/1575-
Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahüanh)
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem)
birilerine beddua etmek ya da dua etmek istediğinde rükûdan sonra kunût
okurdu. Bazen 'Semi Allahü Iimen hamideh' dediğinde (doğrulduğunda) şöyle
derdi:
"Aİlahümme Rabbena veieke'l-hamd,
Enci'l-Velid'ebne'l- VeÜd ve Selemete'bne Hişam ve Ayyaş'ebne Ebî Rebîa ve'l
müstad'afîne mine'l-mü'minîn. Allahümmeşdüd vat'eteke alâ Mudar ve'c'alha
aleyhim sinine
kesinî Yusuf."
Rasûlullah bunları açıktan okur, bazı sabah
namazlarında da şöyle derdi: "AllahümmeTan fülanen ve fülanen hayyeyni
mine'1-Arab." Sonra izzet ve celâl sahibi Allah şu ayeti indirdi:
konuda
senin yapacağın bir şey yoktur. Allah onların tövbesini kabul eder ya da zalim
olduklarından dolayı onlara azap eder.[74]
§Ebû Hüreyre'den (Radtyaiiahu anh) ikinci
tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah (Saihitaini aleyhi ve sellem)
namazında rükûa gitti, sonra başını kaldırdı (doğruldu) ve şöyle dedi:
"Allahümme! Enci Ayyaş'ebne Ebî Rebîa,
Aİlahümme! Enci Selemete'bne Hişam, Allahümme! Enci'l-Velid'ebne'l- Velid,
Allahümme! Enci'l-müstad'afîne mine'l-mü'minîn. Allahümmeşdüd vat'eteke alâ
Mudar, Allahümme'cal'ha sinîne kesinî Yusuf, Allahü ekber."
Sonra Rasûlullah secdeye gitti. [75]
706/1576-
Ebû Malik el-Eşcaî' anlattı: [76]
Babama:
'Ey babacığım! Sen Rasûlullah'm
(Saiiaiiahualeyhi ve sellem), Ebû Bekir'in, Ömer'in, Osman'ın ve burada Kûfe'de
Hz. Ali'nin (Radıyaiiahnanhüm) arkasında beş seneye yakın bir süre namaz
kıldın, onlar kunut okurlar mıydı?' diye sorunca babam şöyle cevap verdi:
'Ey yavrum! Bu şekilde (musibet dışında
sürekli okuma) [77]
sonradan yapılmaya başlandı/bidattir.'
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen
rivayette şöyle anlattı: Babam Rasûlullah'm ıSaiiaiı'ahu aleyhi ve seiiem)
arkasında on altı yaşındayken namaz kıldı, ayrıca Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın
arkasında da namaz kıldı. Kendisine:
'Onlar (namazda) kunut okur muydu?' diye
sorunca şöyle cevap verdi: 'Hayır, ey yavrum! (Bu şekilde musibet dışında
sürekli okuma) [78]
sonradan yapılmaya başlandı/bid'attır.'
NOT:
Bu rivayet Rasûlullah. ve dört halife döneminde de kunutun musibet nda sürekli
okunmadığını göstermektedir. Bu konudaki ihtilaf önceden geçmişti. MüsnedTrc.
699/1569 nolu rivayetin açıklaması. [79]
707/1577-Hasan
b. Ali'den (Radıyaiiah anhüma).[80]
Rasûlullab (Saiiatiahü akyhi ve seitem)
bana vitrin kunûtunda okuduğum şu
sözleri öğretti:
"Aflahümme'hdinî fimen hedeyte ve
âfinî fimen âfeyte ve teveiienî fitnen tevelleyte ve bârik lî fima e'tayte ve
gınî şerra mâ kadayte fe inneke takdî ve lâ yükdâ aleyke, innehü lâ yezillü men
vâleyte, tebarekte Rabbena ve teâleyte," [81]
Duanın tercemesi:
"Allahım, hidayet ettiklerinin içinde
beni de hidayete erdir, afiyet verdiklerinin içinde bana da afiyet ver, beni
işlerini üzerine aldıkların arasına koy. Bana verdiğini bereketli kıl, takdir
ettiğin serden de beni koru. Sen hükmedersin, Sana karşı hükmedilmez. Sen kimin
işini üzerine aldıysan o zelii oimaz. Ey Rabbimiz Sen yücesin/âlîsini"
§Fark!ı kunût duaları intikal elti,
bunlardan bazıları:
Müsned Trc. 696/1566 nolu hadiste geçen
kunût duası,
Müsned Trc.700/1570, 702/1572, 705/1575
nolu hadislerde geçen kunût duaları,
Müsned Trc.707/1577 nolu hadiste geçen
kunût duası,
Farklı sahabilerden gelen bir kunût duası:
"Allahümme inna nesteînüke ve
nestağfıruke ve nestehdîke ve nü'minü bike ve netûbu ileyke ve netevekkelü
aleyke ve nîisnîaleyke'l-hayra küllehû neşküruk velâ nekfürûk ve nahleu ve
netrukü men yefcüruk.
Allahümme iyyâke na'büdü veleke nüsallî ve
nescüdü ve ileyke nes'a ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşâ azabeke inne
azabeke bi'l-küffari mülhık."
§Duanın tercemesi:
"Allahım, biz senden yardım ister,
mağfiretini diler ve hidayetini isteriz, sana iman eder ve sana tevekkül
ederiz. Her türlü hayır ile seni sena eder, sana şükrederiz ve seni küfre
(inkara/küfran-ı nimete) düşmeyiz. Sana isyan edeni de başımızdan söker atar ve
terk ederiz.
Allahım, sadece sana ibadet eder, sadece
senin için namaz kılar ve secde ederiz. Koşuşup çabaladığımız hep sana ulaşmak
içindir. Senin rahmelini umar ve azabından korkarız. (Zira) senin azabın
kesinlikle kafirlere ulaşır."
imam Tahavi bu duanın Rasûlullah'tan değil
sadece sahabilerden naklolunduğunu belirtti[82]
Ancak İmam Beyhaki (v.458/1065) bu duanın benzerini Rasûlullah'tan nakletti ve
mürsel olduğunu belirtti. [83]
Ayrıca bu dua şu sahabilerden nakledildi:
Hz. Ömer.[84]
Osman, [85]Ali, [86]
İbn Mesüd, [87]Übey
b. Ka’b. [88]
İbn Abbas[89]
(Radıyallahü anhüm)
Kunûi dualarını okumanın hükmü konusunda
ihtilal edildi:
1-Hanefi
mezhebinde bunlardan birisini vitir namazında okumak vacibdir. Alkıhümme inna
nesteînüke." duasına okumak güzeldir, bundan sonra da RasûlulHasan'a
öğrettiği "Allahiimehdinîfimen hedeyt..." duasını da eklemek ef-•
İdii' Ama sabah namazında kunût okunmaz, çünkü Peygamberimiz sabah namazdaki
kunûtu terk etmiştir, [90]sadece
musibet anında okunabilir. [91]
2-Maliki
mezhebine göre sabah namazında kunût okumak müstehabdır. İmam Malik'e göre
"Altahümme inna nesteînüke,." duasını okumak müstehabdır. [92]
3-Şafiî
mezhebine göre sabah namazında vitir okumak sünnet-i milekked.ed.ir, terki
halinde namaz bozulmaz, ama sehiv secdesi gerekir. Vitir namazmdaki kunût da
onlara göre sadece Ramazan ayının son yarısında okunur ve müstehabdır. Ayrıca
kunût dualarını birleştirmek de müstehabdır. [93]
4-Hanbeli
mezhebinde İse Rasûlullah'ın Hz. Hasan'a öğrettiği "Allahiimehdinî fimen
hedeyt..." duasını okumak müstehap, Hz. Ömer'den nakledilen
"Allahümme inna nesteînüke." duası ile birleştirmek güzeldir. Vitir
namazmdaki kunûtun sadece Ramazanın son yarısında okunması ile ilgili de İmam
Ahmed'den bir rivayet bulunmaktadır. Ayrıca ondan sabah namazında kunûtun
okunması ile ilgili iki ayrı görüş nakledilir.
[94]
Kunût duası ile ilgili müctehid imamların
diğer görüşleri ve ihtilafları için bk. Müsned Trc. 699/1569 nolu rivayetin
açıklaması.
§Kunût konusu Vitir Namazı bölümünde de
zikredilecektir. [95]
Sahabeden
Nakledilen Teşehhüd Lafızları
Teşehhüdde Oturuş Şekli ve Şehadet Parmağı
ile İşaret
Teşehhüdden Sonra Hz. Peygamber'e ve Ehl-i
Beytine/Ümmetine Okunan Salavât
Kendilerine Salavât Getirilen Hz.
Peygamberdin Âli'nin Açıklanması
Hz. Peygamber'e Salavâttan Sonra Yapılan
Dualar
Teşehhüddeki Dua Sırasında Şehadet Parmağı
ile İşaret ve Şekli
Namazda/Teşehhüdde Okunması Tavsiye Edilen
Bazı Dualar[96]
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/37-38.
[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/41.
[2] tbnü'I-Esir, Nihavc IV/11
[3] Ahıned b. Hanbel. J/435: Buharı.
el-Aınel fî's-salât, 2, Tefsiru's-sûre. 2, 33; Müslim, Mesacid, 35, (539);
Tirmizi, Salâi. 180. H.no: 405
[4] Ayetteki orta namazı hakkında ihtilaf
edildi:
a- Hz.
Ali, İbn Abbas ve Malik b. Enes'ten gelen bir rivayette sabah namazıdır, dendi.
b- Hz.
Âişe, Ebû Saîd, Zeyd b. Sabit, Urve b. Zübeyr, Abdullah b, Şeddüd ve İbn
Ömer'den (Radiyallahii anhiim) gelen rivayette ise öğle namazıdır.
c-Ancak bu konuda en
kuvvetli görüş ikindi namazıdır. Zira hadislerde Peygamberimiz bizzat
açıklamıştır ve yukarıda ismi geçenlerin bir çoğu da dahil sahabe, tabiûn, etba
ve müctehîd imamların birleştiği görüş budur. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, İbn
Mes'ûd, Ebû Eyyub, Abdullah b. Amr. Semüre b. Cündüb, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd,
Hafsa, Ümmü Habİbe, Ümmü Seleme, ayrıca İbn Ömer, Ubeyde, İbrahim en-Nehâî,
Said b. Cübeyr, İbn Şîrîn, Hasan b. Mlinzir, Ebû Hanife, Ebû Yusuf, Şafiî,
Ahmed b. Hanbel... gibi alimlerden nakledilmiştir. Ayrıca Müsned Trc. H.no:
125/9995'de Hz. Ali orta namazını sabah namazı olarak bildiklerini, ancak
İkindi namazı olması gerektiğini kendisi söylemiştir. (Bk. Malik, Salat, 8,
H.no: 25-28; İbn Hazm, Muhaİlâ, IV/249; Şîrâzî, Mühezzeb, î/53; Zemahşeri,
Keşşaf, 1/283-284; Nevevî, Mecmu, 111/60-61; İbn Kudâme, Muğnî, 1/387-389; İbn
Kesir, Tefsir, 1/274-278; Lbnü'l-Hürnam, Fethu'l-Kadîr, 1/257; Bennâ, age.,
11/263; Hadisler için bk. Müsned Trc. H.no: 124/994, 125/9995, 126/996,
127/997, 129/999)
[5] Ahmed b. Hanbel 111/302; Müslim,
Salâtü'l-müsafirîn, 164, (756); Tirmizi, Salât, 168, H.no: 387; Nesai,
es-Sünenü'l-kübra, 11/31, H.no: 2305; İbn Huzeyme, U/186, H.no: 1155
[6] Azimabadi Avnü’-Mu’büd, III/ 338
[7] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/42-43.
[8] Bk. Buhari, Meğazi, 28
[9] Bk. Buhari, Meğazi, 28
[10] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/43-44.
[11] Metindeki ek: İbn Cafer hadisinde şöyle nakletti: 'Biz
onlara Kur'ân'dan (şu ayeti) okuduk...
[12] Metindeki ek: İbn Ca'fer şöyle nakletti: Sonra bu ayet
nesh edildi ya da kaldırılda
[13] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/45-47.
[14] Ahmed b. Hanbel, IH/270; Müslim,
İmaret, 147 (677); EbÛ Avâne, IV/463, H.no: /7345
[15] Ahmedb. Hanbel 1/99, 201, 206; Buharı, Meğazi, 21;
Müslim, Cihad, 104(1791); Tirınizi, Tefsiru'J-Kur'ân, 4, H.ııo: 3002
[16] Müslim, Mesacid, 294 (675); İbn Hibban, V/306, H.no:
1972
[17] Âlütmrân, 3/128
[18] İbn Hacer, Fethıı'l-Bâri, VIII/227
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
6/47-49.
[19] Sened:
Sahih:
Müsned, İn/116. H.no':12091; Benzer rivayetler için bk. 111/282 ano:13940; I V
80
H.no:12785;
m/218, H.no:13213; IH/166, H.no:12634; IH/184, H^o: 12846; DK49, H#x13536;
Hadisin tahrici için bk. 691/1561. hadis. Âyncabk. 693/1563 ve
697/1567-699/1569_hadisler.
[20] İbn Selâm, Ebû Ubeydü'l-Kâsım, Kitabü'n-Neseb, 254;
İbn Hacer, age, VII/392
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/49.
[21] Sahih: Müsned, 111/115, H.no:12089;
ziyadesinin bulunduğu benzer rivayetler^ıçın bk. IH/191, H.no:12925; OV261,
H.no:13687; HK52, H.no: 13575; Dİ/249, H.no: 13535; 111/21 /, H.no:13207;
III/204, H.no: 13053 lafzı ile;
Hadisin
tahrici için bk. 691/1561. hadis.
Ayrıca
bk. 692/1562 ve 697/1567-699/1569. hadisler.
[22] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/49.
[23] Sened:
Sahih:
Müsned, 11/147. H.no:6349; Benzer rivayetler için bk. 11/147, H.lO:6350, 6346;
11/126. Hno:6092:
11/93,
H.no:5674:
11/104,
H.no:58l2 (Dört kişiye beddua ettiği bunların daha sonra Müslüman olduğu ifade
edilmektedir); 11/118, H.no:5997 (Müşriklerin bir bir isimlerini vererek beddua
ettiğini, âyetin nüzulünden sonra da bunu terk ettiğini kaydeder); Buharı,
Meğazî, 22 (İkinci bir rivayet daha vererek bu rivayette beddua edilen
kimselere değinmiştir; "Safvân b. Ümeyye, Süheyl b. Amr, Haris b.
Hişâm"); Tefsîr, 3/9; frisam, 17; Tirmizî, Tefsîr, 3/12-13, H.no:3004-3005:
(Hasen-garİb. İkinci rivayette ise "Dört
kişiye beddua ettiği bunların daha sonra Müslüman olduğu" ifade
edilmektedir); biesâî, Tatbîk, 31, H.no:1076
İbn
Ömer'den nakledilen bazı rivayetler şöyledir: Bk. Müsned, ü/20, H.no:4702;
H/50, H.no:5108; 11/60, H.no:526l;.II/I07, H.no:5858; 11/i22, H.no:6040; H/116,
H.no:5969; II/l 17. H.no:5981.
Bu
rivayetin Câbir'den (Radıvaltahtl anh) şahidi için bk. Müsned, IH/383,
H.no:15051; IH/345, H.no: 14649.
İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. 704/1574. hadis.
[24] Âlü İmrân, 3/128
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/50.
[25] Sened:
Sahih:
Müsned, 11/239, H.no:7259; Diğer rivayet için bk. 11/271, H.no:7656; Benzer
rivayetler için bk. 11/396, H.no:9122
H/418,
H.no:9378-9379; Buhâıî, Ezan, 128; İstiskâ, 2; Cihâd, 98; Ehadîsü'l-enbİyâ, 19;
Tefsir, 3/9, 4/21; Edeb, 110; Deavât, 58; İkrah, 1; Müslim, Mesâcİd, 294-295;
Ebû Dâvûd, Vitir, 10, H.no:1442jW««. Tatbîk, 27, H.no:1071-1072; İbn MÛce,
İkame, 145, H.no:1244; Dârimt, Salât, 216, H.no: 1603.
Bazı
rivayetlerde yatsı namazı olduğu görülmektedir: (702/1572. hadis);
Bazı
rivayetlerde öğle namazı olduğu görülmektedir: (700/1570. hadis).
Ayrıca
bk. 705/1575. hadis
[26] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/51.
[27] Ebû Bekir b. Ziyad en-Nisabûrî,
Fevaidü'z-Ziyûdât (Bk. İbn Hacer, Fetku'l-Bâriden naklen, VflI/227); Rivayetin
bir bölümü için bk. Beyhaki, 11/200, No: 2923
[28] İbn Hacer, age, VIII/227
[29] Ahmedb. Hanbel f/380; Müslim,
Sıfatü'I-münafikin, 7, (2798); Nesâi, es-Stinenül-kÜbra, VI/455, No: 11481
[30] Konu ile ilgili kısmı terceme edildi, tamamı ilerde
gelecektir.
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
6/51-53.
[31] Sened: 6524; Müslim,
Sahih:
Müsned, IV/57, H.no:16523; Benzer rivayet .çın dMesacid, 307,308 «oviSAl 1563 ve 697/1567-699/1569.
[32] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/53.
[33] Bu mana için bk. Nevevi, Şerhıı S
ahihi Müslim, XVI/72.
[34] İbn Abdilber. Temhid, XIII/I65; Nevevi, age.,
XVI/72-74; Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvez X/310
[35] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/54.
[36] Sened:
Salıüı:
Müsned, m/113. H.no: 12056; Buhârî, Vitir, 7; Müslim, Mesâcid, 297^304; f
Vitir,
10, H.no:1444; NesâU Tatbîk, 27. H.no:1069; İbn Mâce, ikâme, 120, H.no; 1183-1
84;
Dârimî,
Salât, 216, H.no: 1607. Enes b. Mâlik'in (v.91) mevlâsı Muhammed b. Sınn in
(v.UU)
sorduğu
gibi Âsim b. Süleyman el-Ahvel ei-Basrî (v.142) da benzen bir soru sormuştur.
Bk.
698/1568.
hadisBuhârî, Vİtİr, 7.Ayrıca bk. 691-693/1561-1563 ve 698-699/1568-1569.
hadisler.
[37] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/55.
[38] Sened:
Sahih:
Müs'ned, III/167, H.no:12641; Buhârî, Vitir, 7.Ayrıca bk. 691-693/1561-1563;
697/1567 ve 699/1569. hadisler.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/55-56.
[40] Bk. İbn Abdilber, Temhid, XX/18.
XXII/90; İbn Hacer, Fethul-Bâri, 11/490, V1II/9
İmam
Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/56.
[41] Sahih: Müsned,
[11/162, H.no:l2594; Heysemî râvilerinin sika sayıldıklarını söyler.
Bk. Mecmu', 11/139.
Ayrıca
bk. 691 -693/1561 -1563 ve 697-698/1 567-1568. hadisler.
[42] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/56.
[43] Bennâ, age., m/303
[44] Ebû Davud, Salât, 340, No: 1427; Aynca Ebû Davud aynı
rivayeti burada b.rkaç tarikten daha nakletmektedir.
[45] Abdürrezzak, 111/121, No: 4992; İbn Ebî Şeybe, 11/97,
No: 6912-6913
[46] İbn Ebî Şeybe, 11/97, No: 6911
[47] Abdürrezzak, III/118, No: 4986
[48] İbn Ebî Şeybe, 11/96, No: 6904
[49] Abdürrezzak, ITI/119, No: 4988
[50] İbn Ebî Şeybe, 11/96, No: 6900
[51] Bennâ, age., 111/303
[52] İbn EbîŞeybe, 11/96, No: 6901
[53] Abdürrezzak,UVl2l,499Q
[54] AbdürrezzaK 111/121, No: 4994
[55] Sehnûn, el-Müdevvenelü'l-kübra,
1/102; İbn Kudâme, Muini, 1/785
[56] İbn Mûce, İkametü's-safât, 120, No:l 183 (İbn Hacer,
isnadının kuvvetli olduğunu söyledi. k. Fethu'l-BâriAV491
[57] İbn Münzir (İbn Hacer'den naklen. Bk. Fetiuı 'l-Bâri,
U/491)
[58] İbn Hacer, age., 11/491
[59] Sehnûn, age., 1/102; Nevevi, Mecmu, III/492; İbn
Kudâme, age., 1/787; Benna, age., III/303-304
[60] Benna, age., IH/304
[61] Bk Müsned Trc. H.no: 706/1576
[62] İmam Muhammed, e/-tf«cce, 1/97, 99-102, 104, 199
[63] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/56-59.
[64] Sened:
Sahih:
Müsned, WAÖ1, H.no:9256; Hadisin' tahrici için bk. 695/1565. hadis. Ayrıca bk.
702/1572 ve 705/1575. hadisler.
[65] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/59.
[66] Sened:
Sahih:
Müsned, IV/285, H.no:18429; Benzer rivayetler İçin bk. IV/299, H.no:18559
IV/28O, H.no:18382 (^-JÎolJ-) Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah bu rivayetin
ardından şu değerlendirmeyi yapfi1""
IV/300,
H.n(':18567 (Sadece sabah namazı zikredilir); Müslim, Mesâcid, 305; Ebû Dâvûd,
Vitir, 10, H.tio:1441 (Akşam namazı ziyadesini İbn Muâz'ın yaptığını söyler);
Tirmizî, Salât, 177, H.no:401 (Bu babda Hz. Ali, Enes, Ebû Hüreyre, İbn Abbas
ve Hufâf b. îma b. Rahada el-Gıfârî naltUde bulundular. Berâ'nın hadisi İse
hasen-sahih Nesâî Tatbik 29 H.no:1074; DârimU Salât, 216, H.no:1605.
[67] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/60.
[68] Sened:
Sahih:
Müsned, IV4İ0, H.no; 10028; Benzer rivayet için bk. n/521, H.no:10701:
Hadisin
tahribi bk. 695/1565. hadis. Ayrıca bk.
700/1570 ve 705/1575. hadisler.
[69] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/60.
[70] Sahih: AfMsncrf, 11/255, H.no:7457;
Benzer rivayetler için bk. 11/337, H.no:8426; 11/470, H-no;10029; Buharı, Ezan,
126; Müslim, Mesâcid, 296; Ebû Dâvûd, Vitir. 10. H.no:1440; âî, Tatbik, 28,
H.no: 1073.
Ayrıca
bk.614/1484. hadis.
[71] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/61.
[72] Sened:
Sahih:
Müsned, 11/255, H.no:7458; İkinci rivayet için bk. 11/502, H.no:10469. Ayrıca
bk. 695/1565, 700/1570, 702/1572. hadisler.
[73] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/62.
[74] Âlü İmrân, 3/128
[75] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/63.
[76] Sened:
Sahih:
Mü'sned, III/472. H.no;15822; İkinci rivayet İçin bk. VI/394, H.no:27087;
Benzer rivayet için bk. VI/394, H.no:27088; Tirmizî, Salât, 178, H.no:402
(Hadis hasen-sahihtir. Ebû Mâlik el-Eşca'î'nİn ismi Sa'd b. Târik b.
Eşyem'dİr); Nesâî, Tatbik, 32, H.no:1078; İbn Mûce, İkâme, 145, H.no:1241.
[77] Bu açıklama için bk. Bennâ, age.,
III/309
[78] Bu açıklama için bk. Bennâ, age.,
III/309
[79] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/64-65.
[80] Sened:
Sahih:
Müsned, 1/199. H.no:17L8; Benzer rivayet için bk. 1/200, H.no:1721, 1723, 1727;
1/201, H.no: 1735 (Bu rivayet Hz. Hasan b. Ali'nin rivayeti iken Hz. Hüseyin b.
Ali'nin Müsned'inde zikredilmiştir); Ebû Dâvûd, Vitir. 5. H.no:1425; Tirmizî,
Vitir, 10, H.no:464 (Bu rivayet hasendir. Hz. Ali'den de bu konuda rivayet
nakledilir); Nesâî, Kıyanı. 51, H.no:1743-1744 (Sonunda şu ziyade İle: İbn
Mâce. İkâme. 117, H.no:1178; Dnriınu Salât, 214, H.no:1599 (Başında şu ziyade
ile:
1593;
TayâlisU s. 163, H.no:1179; İbnü't-Cârûd, S.78, H.no:272; /ön Huzeyme,
11/151-152, H.no:1095-1096; Bezzdr, IV/176-177, H.no:1337; XH/127, 132, 136,
156, H.no: 6759, 6762, 6765, 6786; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IH/74, 77,
H.no:2703-2705. 2712; el-Mu'cemü'l-evsat, IV/169-170, H.no:3887. Heysemî
hadisin râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/244.
Hz.
Ali'den (Raâıyaüahü anh) nakledilen kunut duası:
Bk.
Nesâf, Kıyam, 51, H.no: 1745; Tt7mİ2f, Deavât, 112, H.no:3566; Ebû Dâvûd,
Vitir, 5, H.no:1427; İbn Mâce, İkâme, 117, H.no: 1179. Büreyde'den (Radıyatlahü
anh) şahidi:
Bk. Taberânî, el-Muenıul-evsau
VII/232, H.no:7360; Heysemî hadis hakkında şunu ifade eder: "Alkame'den
hadisi sadece Ebû Hafs Ömer almıştır. Bu râvi hakkında bilgi birini
bulamadım." Bk. age., 11/138.
[81] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/65-66.
[82] Tahâvi, Şeritli Meâni'l-Âsâr, 1/249;
Çok sayıda sahabenin aynı duayı namazda okuması bunların laabbudî olması
mevkufları merfû hükmüne yükseltir.
[83] Bk. Beyhaki, 11/210, No: 2961 Rivayetin metni:
[84] Abdürrezzak, 1II/110, No: 4968,111/111,
No: 4969; *»^^6;' Bu rivayetin tevabii için bk. 7/ûMv/, 1/249-250; fi«y/uAi,
MU, No: 2963
[85] İbn Ebi Şeybe, II/106, No: 7032
[86] Abdüllrezzak III/114, No: 4978; :bn Ebi Şeybe, II/106,
No: 7029; Beyhaki, II/211, No; 2963
[87] İbn EbîŞeybeM/95,No: 6893, VI/89, No: 29708
[88] Abdürrezzak, no:49mİbnEbîŞeybeMn06.No: 7030
[89] Tahâvi, 1/250; Bu duanın geldiği sahabe ve tabiûn için
ayrıca bk. Makr.zı, Ahmed b. A Muhtasara Kitabi7-V'Ur, 1/142-144, 146
[90] Bk MüsnedTrc.H.no: 706/1576
[91] Kâsân , Bedâıu s-imam Muhammed,
el-nucce, _
[92] SehnCm. el-Müdevvenetü'l-kübra, 1/102; ibn Rüsd,
[93] Nevevi, Mecmu, 111/492, Ezkar, 114,
116
[94] İbn Kudâme, Muğnu 1/785, 7S7-788
[95] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/66-67.
[96] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/69.