P)-NAMAZI BOZAN, NAMAZDA YAPILMASI
MEKRUH VE MUBAH OLAN FİİLLER
Namazda Konuşmanın Yasaklanması
Namaz Kılanın Saçım Bağlaması, Namazda Çakıllarla
Oynaması ve Üflemesi
Namazda Gülmek, Kıbleden Başka
Tarafa Yönelmek, Parmaklan Çıtlatmak ve Kenetlemek
Tuvalete Daralmış Olarak, Uyuklarken
ve Yemek Hazırlarken Namaz Kılmak
Eller İçerde Kalacak Şekilde Bir
Kumaşa Bürünerek (İstimal),
Elbiseyi Eller İçerde Kalacak
Şekilde Giyerek (Sedl) ve Elbisenin
Uçlarını Tümüyle Yere Sarkıtarak
(İsbâl) Namaz Kılmak
Namazda İhtiyaç Anında Teşbih
(Sübhanallah Demek), El Çırpmak ve İşaret Etmek
Namazda Allah Korkusu ya da Huşu'
Nedeniyle Ağlamak
Namaz Kılanın Sırtında Küçük Çocuk
Taşıması
Çizgili Elbise ve Hayız Gören
Kadının Büründüğü Kumaş ile Namaz Kılmak
Karanlıkta Namaz Kılanın Karşısında
Eşinin Uyuması/Yatması Caizdir
•
Namazda Konuşmanın Yasaklanması
•
Namazı Bölen Durumlar
•
Namaz Kılanın Saçını Bağlaması, Namazda Çakıllarla Oynaması ve Üflemesi
•
Namazda Gülmek, Kıbleden Başka Tarafa Yönelmek, Parmakları Çıtlatmak ve
Kenetlemek
•
Namazda Göğe Bakmak, El ile İşaret Etmek ve Mescitte Özel Bir Yer Edinmek
•
Tuvalete Daralmış Olarak, Uyuklarken ve Yemek Hazırken Namaz Kılmak
•
Eller İçerde Kalacak Şekilde Bir Kumaşa Bürünerek (İstimal)/ Elbiseyi Eller
İçerde Kalacak Şekilde Giyerek (Sedl) ve Elbisenin Uçlarını Tümüyle Yere
Sarkıtarak (îsbâl) Namaz Kılmak
•
Namazda İhtiyaç Anında Teşbih (Sübhanallah Demek), El Çırpmak ve İşaret Etmek
•
Namazda Aflah Korkusu ya da Huşu' Nedeniyle Ağlamak
•
Namazda Yılan, Akrep Gibi Zararlı Hayvanları Öldürmek, İhtiyaç Anında Biraz
Yürümek ve Başka Tarafa Bakmak
•
Namaz Kılanın Sırtında Küçük Çocuk Taşıması
•
Çizgili Elbise ve Hayız Gören Kadının Büründüğü Kumaş ile Namaz Kılmak
•
Karanlıkta Namaz Kılanın Karşısında Eşinin Uyuması/Yatması Caizdir[1]
Allah
Teâlâ buyurdu: 'Müminler kurtuluşa ermiştir,
onlar ki namazlar.nda
huşu içindedirler..."
(Mü'minûn, 23/1-2)
Allah
Teâlâ buyurdu:
"Namazlara
ve orta namaza[2]
devam edin. Allah'a saygı/bağlılık içinde bunları kilini" (Bakara, 2/238)
Müslümanlar
ilk dönemlerde namazda rahat hareket ediyorlarîardt. Yukarıdaki ayetler inince
hareketlerine dikkat ettiler ve huşûu bozacak hareketlerden kaçındılar. Hz.
Peygamber bunu bizzat gösterdi ve müminlere emretti. Bununla ilgili rivayetler:
Ebû
Hüreyre'den: [3]
Rasûlullah
önceleri namazlarında .yağma ve soluna dönerdi/bakardı. AllahTeâlâ; ayetlerini indirince Rasûlullah huşâa
dikkat etti ve sağına soluna
bakmadı.
Zeyd
b. Erkam şöyle anlattı:[4]
'Bizden
birisi hacetini kardeşinden isteyecek şekilde biz namazda konuşurduk, sonunda
şu ayet indi ve biz namazda susmakla emrolunduk'.
§Huşû
selef tarafından namazda gözü yere, secde mahalline indirmek, sağ ve solla
meşgul olmamak, ibadeti samimi olarak Allah için yerine getirmek, şeklinde
anlaşılmıştır[5]
ki bu da saygı ve tevazuun üst noktası demektir.
Aşağıda
o döneme ait pratik uygulamalar zikredilmektedir. Ayetleri bu uygulamalar
bağlamında anladığımızda namazlarımız Allah ve Rasülünün isteklerine daha uygun
olacaktır. [6]
Namaz
özel bir ibadet olduğu İçin başlandıktan sonra orada konuşmak, selâm vermek ve
almak yasaklanmıştır. Başlama tekbiri ile dünyadaki bütün mubah fiiller namaz
bitinceye kadar Allah rızası için terk edilmiştir. Artık kul namazda Allah ile
yalnız kalmıştır ve O'na yönelip dua etmektedir. Başlangıç tekbirinin bir adı
da 'tahrine tekbiri'dir. Tahrime, haram kılmak demektir. Yani bu tekbir bazı
şeyleri geçici olarak haram kılmaktadır.
Sahabe
önceden namazda konuşurlardı. Bir süre sonra Rasûlullah tarafından namazda
konuşmak ve selam alıp vermek yasaklandı. Hatta Habeşistan'a hicret eden bazı
sahabiler döndüklerinde bu durumu öğrendiler ve konuşmayı bıraktılar.
Bundan
sonra kıyamete kadar namazda dünya kelamı yasaklanmış ve namazı bozan
fiillerden sayılmıştır. [7]
798/1668-Zeyd b. Erkam'dan
(Radıyaiiahüanh). [8]
Rasûlulah
(Sailaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde (önceleri) bir adam namaz kılarken
herhangi bir ihtiyacı için arkadaşıyla konuşurdu. Sonunda şu ayet indi:
'Allah'a saygı/bağlılık içinde bunları (namazları) kılın!'
Peşinden
biz de namazda susmakla emrolunduk. [9]
799/1669-Abdullah b.
Mes'ûd'dan (Radıyatiatmanh)[10]
Biz
Rasûlullah'a (SaUaiiahu aleyhi ve settem) namaz kılarken selam verirdik.
O
da (namazda) bizim selamımızı alırdı. Necaşî'nin yanından (Habeşistan'dan) döndüğümüzde Rasülullah'a selam verdik,
ancak o (namazda) selamımızı
almadı.
Bunun üzerine biz:
'Ey
Allah'ın Rasülü! Önceden sen namaz kılarken biz selarn verirdik, sen de selamımızı alırdın' deyince o şöyle
buyurdu:
"Namazda[11]
(saygı içinde ibadetle) meşguliyet vardır (konuşma yasaklanmıştır)."
§Aynı
râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Biz
Habeşistan topraklarına gitmeden önce Mekke'de Rasülullah'a (SaiiaUahu aleyhi
ve settem) (namaz kılarken) selam verirdik. Habeşistan'dan döndüğümüzde onun
yanına gittik, kendisine (namazda) selam verdik, selamımızı almadı. Yakın ve
uzak bütün ihtimaller/şüpheler beni sardı. Sonunda Rasülullah namazı bitirdi,
kendisine bunun sebebini sordum. O şöyle dedi:
"İzzet
ve celal sahibi Allah emrinde/işinde dilediğini değiştirir. [12]
Emrinden birini namazda konuşulmaması şeklinde değiştirdi." [13]
800/1670- Muaviye b. Hakem
es-Sülemî'den (Radıyaüahü anh). [14]
Biz
Rasûlullah (Saliahu aleyhi w sellem) ile namaz kılarken topluluktan bir adam
aksırdığında ona:
'Yerhamükallati[15]
dedim. Topluluk bana sert bir şekilde baktı. Bunun üzerine ben:
'Vay
başıma gelenek[16]
Size ne oldu da bana böyle bakıyorsunuz?" dedim Bu sefer de ellerini
uyluklarına/dizlerine vurmaya başladılar, Onların beni susturmaya
çalıştıklarını görünce ben de sustum. Rasûlullah namazı kılınca -annem babam
ona feda olsun ben ne önce, ne de sonra onun gibi güzel öğreten bir öğretici
görmedim- bana ne suratını astı[17]ne
sövdü ne de dövdü. O şöyle dedi:
"Bu
namaz (öyle bir ibadettir ki), içinde insanların sözlerinden bir şey bulunması
uygun değildir. Namaz teşbihtir, tekbirdir ve,Kur'ân okumaktır."
Ya
da Rasûlullah buna benzer bir şey dedi. Ben:
Ey
Allah'ın Rasülü! Biz cahiliye döneminden yeni kurtulan bir kavimiz. Bizden bir
topluluk var ki kahinlere giderleri Rasûlullah:
"Siz
onlara gitmeyin."
'Bizden
bir başka topluluk da uğursuzluk inancına sahipler
"Bu
onların içlerinde duydukları bir şeydir (aslı yoktur).
'Bir
başka topluluk remil ile uğraşırlar.'
"Bir
Peygamber[18]
de remil ile uğraşırdı. Onun üslûbuna uyarsa onun gibidir (değilse
yanlıştır)."
'Benim
Uhud ve Cevvâniyye taraflarında koyun sürümü güden bir cariyem vardı. Bir
kurdun sürüden koyun götürdüğünü öğrendim. Ben de Adem oğullarından bir adamım,
onların kızması gibi ben de kızdım, fakat ben (ayrıca) o cariyeyi çok şiddetli
bir şekilde tokatladım,' Sonra Hz. Peygamber'e geldim, (yaptığım) bana[19] ağır geldi. Ona dedim ki:
'O
cariyeyi azad edeyim mi? Rasûlullah:
"Onu
bana getir" dedi.
Cariyeyi
Rasûlullah'ın yanına getirdim. Rasûlullah ona:
"Allah
nerede?" dedi. Cariye:
'Gökte/yukarıda.'
"Ben
kimim?" Cariye:
'Sen
Allah'ın Rasûlusün' deyince Peygamberimiz bana şöyle buyurdu:
"Onun
azad et, o mümin bir kadındır. [20]
Bu
hadisten namazda konuşmanın mekruh olduğu, ama namazı bozmayacağı şeklinde bir hüküm
anlaşılabilir. Ancak bu hüküm, namazda konuşmanın namazı bozacağını bilmeyen
kişi için geçerlidir. Namazda bilerek (amd), unutarak (nisyan) ve yasak
olduğunu bilmeyerek (cehalet ile) konuşmak arasında fark vardır:
1-İbn Münzir: Namazda
konuşmanın yasak olduğunu bilerek (amden), bir kişinin konuşması durumunda
namazının bozulacağı konusunda müçtehidlerin icmaı vardır (hiçbir muhalefet
olmaksızın görüş biıiiğindedirler). [21]
2-Unutarak (sehven)
ya da yasak olduğunu bilmeyerek (cehaleten) konuşmanın namazı bozması
konusunda ihtilaf edildi:
a-Bir kişi namazda
nasıl olursa olsun her türlü konuşması İle namazı bozulur. Bu alimlere göre
bilerek ya da bilmeyerek veya cehaleten konuşma arasında fark yoktur. Bu
görüşte olanlar: Süfyan es-Sevrî, Abdullah b. Mübarek, Nehâi, Hammad,
Ebû
Hanife ve bir rivayette Katade'dir. Bu alimlere göre Zeyd b. Erkam hadisinde[22]
herhangi bir ayırım yoktur, her türlü konuşma yasaktır ve namazı bozmaktadır. [23]
b-Ancak cumhura göre
bilerek konuşma dışındaki (sehven ya da cehaleten) konuşmalar namazı bozmaz.
Bu görüşü İbn Mes'ûd, İbn Abbas, İbn Zübeyr, Urve b. Zübeyr, Ata, Hasan-ı
Basri, bir rivayette Katade, ayrıca Malik Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve Ebû Sevr
benimsemişlerdir[24]
Cumhura göre ise bu konuda birçok rivayet bulunmaktadır:
Zi'l-yedeyn
(RadıyaUahü anh) hadisi, [25]
Ebû
Hüreyre {RadıyaUahü anh) hadisi:
Ebû
Hüreyre'den (Radıyaüahüanh) [26]
Hz.
Peygamber namazda unutarak konuştu ve (namazını bozmayıp) kalanını tamamladı.
Yukarıda
zikredilen Muaviye b. Hakem (Radıyallaha anh) hadisi.
Hata
ve unutmanın affedildiğine dair meşhur hadis:
Ebû
Zerden (Radıyallahü anh): [27]
Rasûlullah
dedi ki:
"Allah
ümmetimin hata, unutma ve ikrah altında işlediklerinden vazgeçti (affetti).
ŞNamazda
konuşarak selam almak haramdır ve ittifakla namazı bozar. Fakat el ile işaretle
selam almanın cevazında ihtilaf edildi:
1-Hanefi mezhebine
göre namazda işaretle selam almak namazı bozmaz, ancak mekruhtur. Cumhurun
delili olarak aşağıda zikredilen hadiste Rasûlullah'ın selamı işaretle
aldığına dair kendisinden bir söz bulunmamaktadır. Sahabe gördüğü fiili
nakletmiş, yorumlamıştır. Rasûlullah'ın bu işareti, selam almaya ihtimali
olduğu gibi, kendisinin namazda olduğunu işaret ederek nehyetmek kasdıyla da
işaret etmiş olabilir. Böyle şüpheli bir durumda işaretle de olsa selam almamak
tavsiye edilir ya da mekruh olduğuna hükmedilir.[28]
Ayrıca
bu konuda namazda anlaşılır işaretin namazı bozacağına dair bir rivayet
bulunmaktadır:
Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh):[29]
Rasûlullah
şöyle dedi:
"Namazda
(imamı uyarmak için) erkeklere düşen teşbihtir, (erkekler uyar-mazsa) kadınlara
düşen de el çırpmadır. Kim namazında anlaşılır bir işaret yaparsa namazını İade
etsin!"
2-Cumhurun görüşü ise
namazda işaretle selam almanın cevazı yönündedir, [30]
Bu konuda varid olan bir hadisle delil getirmektedirler;
Rasûlullah'ın
sahabisi Suheyb'den (Radıyaliainianh): [31]
Rasûlullah
namaz kılarken yanma uğradım ve selam verdim, selamı işaretle aldı/cevap verdi.
(Râvi)
ekledi: Bilemiyorum, ancak parmaklarıyla işaret etmişti.
Diğer
sahabilerin yaptıkları da amel-i kesir kapsamına girmemektedir ve onların da
namazını bozmaz. Çünkü namazları bozulsaydı, muüaka Rasûlullah iade etmelerini
isterdi. Erkeklerin yanılan imamı uyarmak için tekbir getirmeleri, onlar
uyarmadığında kadınların ellerini birbirine vurmalarını emreden hadis ile bu
rivayet cem edildiğinde doğru hüküm verilebilir.
§Hata
yapan sahabiye karşı bu rivayette Rasûİullah'ın olgun davranışı, konuyu izah
etmesi ve onun diğer sorularına sabırla cevap vermesi Peygamberimizin yüksek
ahlâkını göstermektedir. Davetçi her zaman sabırlı olmalıdır. Rasûiullah böyle
davrandığı için insanlar onunla konuşmaya bayılıyorlar, annem babam sana feda
olsun, diyecek şekilde onu seviyorlardı.
§Bu
sahabi kendi topluluğundaki sorunlu bazı şeyleri Rasûlullah'a aktarıp çözüm
istemektedir. Kendisinin de ifade ettiği gibi cahİliyeden yeni kurtulmuş insanlardan
birisidir Peygamberimiz bütün bu sorulara uygun bir şekilde cevap vermekte ve
cevaplarında dikkat edilirse (onlara siz gitmeyin sözü ile) pratik şeyler tavsiye
etmekte, (uğursuzluk onların içlerinde duydukları bir şeydir) diyerek konuyu
ruhsaî açıdan değerlendirmekte, aslının olmadığını da ima etmektedir. Remi[32]
konusunda ise bir peygamberin bunu yaptığı, onunkine uyarsa doğru
olabileceğini ifade ederek, onun vahiy ile desteklendiğini ve metodunun da
bugün bilinmediği İçin böyle şeylerle uğraşılmaması gerektiğini nezih bir
üslûpla izah etmiştir.
Bu
konuşmalardan sonra söz konusu sahabinin belki de kalbi yumuşamış ve eskiden
yaptığı bir hatayı tamir etmek istemiştir. Rasûlullan'a bir zamanlar cariyesini
tokatladığını ve şimdi onu azad etmek istediğini arz edince, Rasûluilah o
cariyeye iki soru sormuştur: Bunlar tevhid ve risalet ile iigilidir.
Peygamberimizin bu kadının putperest olup olmadığını anlamak için 'Allah
nerede?' şeklindeki sorusuna, o 'Gökte/yukarıda,' diyerek cevap vermiş ve
putperest olmadığını ifade etmiştir. Biz onun yüceliğini ifade için
yukarıdadır, deriz ve ellerimizi dua ederken yukarıya açarız. Bunlar sembolik
söz ve hareketlerdir. Allah mekandan münezzehtir. [33]
801/1671- (Z.) Husayn
el-Müzeni'den:[34]
Hz.
Ali (Radtyaiiahaanh) minberde şöyle dedi:
'Ben
Rasûlullah'ı (Sailaiiaha aleyhi ve seilem) şöyle derken dinlemiştim:
"Namazı ancak abdesti bozan şeyler (hades hali) böler." Rasûİullah'ın
çekinmediği bir konuda ben de size karşı çekinmem. Hades, [35]
kişinin sessiz ya da sesli yellenmesidir.'
NOT: Sesli ya da sessiz
yellenmenin namazı bozmasında herhangi bir ihtilaf yoktur. Ancak namazı böler
(V bs.) lafzının kullanılması kişinin bu durumda hiç konuşmadan gidip abdest alması durumunda
gelip aynı yerde namazı kaldığı yerden tamamlamasının vurgulanması içindir. [36]
802/1672-Ebû Zer'den
(Radıyaliahü anh). [37]
Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve settem) şöyle dedi:
"Bir
adamın önünde hayvan semerinin arka kısmı (gibi bir sütre) bulunmazsa (önünden
geçen) kadın, merkep ve siyah köpek onun namazını böler."
§Ben
(Abdullah b. Sanat):
'Siyahın
kızıldan farklı durumu nedir?' deyince Ebû Zer şöyle dedi: 'Ey kardeşimin oğlu!
Bana sorduğun gibi ben de Rasûlullah'a sormuştum, o şöyle demişti:
"Siyah
köpek şeytandır. [38]
Rivayette
geçen binek üzerindeki semerinin arka kısmıdır, bu da süvarinin dayandığı tahta olup yaklaşık
zira' kadardır.[39]
En
küçük sütrenin boyutunda ihtilaf edildi: 1 zira' ya da zira'ın 2/3 kadar
kısmıdır, denildi. [40]
Abdürrezzak'ın (v.211/826) Nâfi'den rivayetinde İbn Ömer'in bu dayanak
tahtasının 1 zira' kadar olduğu, nakledildi[41]
1
zira' iki karış ya da altı avuçtur ki bu da yaklaşık 50-68 cm. arasındadır. [42]
§Namaz
kılanın önünden geçen kadın, merkep ve siyah köpeğin namazı bölmesi, cumhura
göre hakiki anlamda değildir, belki o kişinin huşûunu götürür, fakat namazı
bozmaz. Geniş açıklama konu sonunda gelecektir.''[43]
803/1673-Hz. Peygamber'in
eşi Hz. Âişe'den (Radıyaiiahaanha):[44]
Rasûlullah
(Satiaiiahu aie\-hi ve sellem) buyurdu ki:
"Müslümanın
namazını ancak (önünden geçen) merkep, kafir, köpek ve kadın böler."
Bunun
üzerine Hz.Aişe şöyie dedi:
"Ey
Allah'ın Rasûlü! Kötü hayvanlarla biz yanyana getirildik." [45]
804/1674-Abdullah b.
Muğaffel'den (Radıyallahüanh): [46]
Hz.
Peygamber (Saitailahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
"Kadın
(Bir rivayette: Hayızlı kadın), merkep ve köpek namazı böler." [47]
805/1675-Hz. Âİşe'den
(RadıyallakUanha):[48]
Bir
takım insaniarın 'köpek, merkep ve kadın namazı böler' sözü kendisine ulaşınca
şöyle dedi:
'Onların
bizi köpekler ve merkeplerle denk tuttuklarını görüyorum. Ben kendisiyle kıble
arasındaki bir yatakta yatarken Rasûlullah'ı (Saiiaiiaha aleyhi ve set/em) gece (bana dönük olarak)
namaz kılarken gördüm. Benim bir ihtiyacım olduğunda Rasûlullah'a (o namaz
kılarken) yüzümle dönmekten hoşlanmadığım için yatağın ayak ucu kısmından
yavaşça çekilir giderdim.'
§Aynı
râviden ikinci tarikle gelen rivayet: ...Bunun üzerine Hz. Âişe
(Radıyallahüanha) şöyle dedi: 'Bizi köpek ve merkebe ne kötü denk tuttunuz.
Rasûlullah'ı (Saiiaüaha aleyhi ve seüem),
ben onun önünde enlemesine yatarken (bana dönük olarak) namaz kılarken
gördüm. Secdeye gittiğinde dokunurdu, yani ayağıma, ben de ayağımı kendime
çekerdim, sonra Rasûlullah secde ederdi.'[49]
806/1676-îbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhüma):[50]
(Râvi
Yahya, Şu'be'nİn bunu merfu olarak rivayet ettiğini bildirdi.) "Köpek ve
hayızlı kadın namazı böler." [51]
807/1677-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anhy. [52]
Hz.
Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "(Önden geçen) kadın,
köpek ve merkep namazı böler. [53]
Namaz
kılanın Önünden kadın, köpek ve merkep gibi varlıklar geçtiğinde namazı böler
(<M>) şeklindeki lafızdan Öncelikle namazı bozduğu anlaşılır. Ancak
Peygamberimiz'in, odasında yerde yatan Hz. Âişe'ye dönük olarak namaz kılması,
cemaatle namaz kılarken önünden merkep ve kızlar geçtiği halde namazını
bozmaması gibi rivayetleri[54]
de göz önüne alırsak Rasûlullah'ın burada dikkatin dağılması, huşûun kaybolması
gibi durumlara dikkat çekmek istediği anlaşılmaktadır. Zahirîler dışında
Cumhur ulemaya göre bunların namaz kılanın önünden ceçmesi ile namaz bozulmaz.
Ahmed b. Hanbel siyah köpeğin de namazı bozacağı kanaatinde, çünkü onun
bozmayacağına dair diğerlerinde olduğu gibi herhangi bir nas bulunmamaktadır. [55]
§Hadiste
siyah köpeğin şeytan olarak vasfedilmesi, şeytanın o surete girmesinden ya da
bu tür köpeklerin daha tehlikeli olmasından kaynaklanmış olabilir. [56]
§Hz.
Peygarnber'in eşlerine ait odalar küçüktü ve karşısında yatan birisine müsaade
ederdi. Hattâ secde edecek bir yer bile kalmazdı. Peygamberimiz (Salfallahu
aleyhi ve seUem) secdeye gideceğinde Hz. Âişe'nin ayaklarına dokunur, o da
ayaklarını çekerdi ve Rasûlullah secde ederdi.
[57]
Peygamberimiz gece namaz kılacağında kendisi kalkar ve kılardı. Ev ahalisini
buna zorlamazdı, sadece sabaha yakın vitir kılacağında onları uyandırırdı. [58]
Burada Peygamber Efendimizin nezaketi ve yüksek ahlâkı gözümüzü
kamaştırmaktadır.
§Hz.
Peygarnber'in secdeye giderken eşinin ayağına değmesini Hanefiler gibi bazı
alimler kadına dokunmakla abdestin bozulmayacağına delil getirirlerken,
Şafiîler ise burada kumaş üzerinden dokunma vardır ya da kendi hanımı olduğu
için abdesti bozmaz şeklinde anlamışlardır. [59]
§Hz.
Âişe'nin Peygamberimizin sözüne taaccüp etmesi belki de yanlış
anla-masındandır. Peygamberimiz bunu kalbin Önden geçenle meşgul olması,
şeklinde ifade etmek İstemektedir. Ancak Hz. Âişe'nin kendi yapısından olsa
gerek anlamadığı ya da yanlış anladığı şeylerde mutlaka açıklama isterdi.
Peygamberimiz de her seferinde ona olgun bir şekilde davranmış, anlamadığı
konulan izah etmişti Çünkü Hz. Aİşe Peygamberimiz için çok önemliydi. Onun
önemi belki de eşinden öte çok zeki olması, insanlarla ve özellikle kadınlarla
çok İyi diyalog kurmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü İslâm'ı en iyi bilen yedi
sahabeden birisiydi. İnsanlar ona sürekli gelir ve farklı konuları sorarlardı.
O da gücü yettiğince sorulara cevap verirdi.
Allah
ondan razı olsun.
§Namaz
kılanın önünden kadın, köpek ve merkebin geçmesiyle namazın bölünmesi şeklinde
Peygamberimizden rivayet edilen başka hadisler de bulunmaktadır. Bu
rivayetlerde Peygamberimiz kuzu. oğlak gibi hayvanlar yanında, insanlardan da
sadece kadınlar değil, erkeklerin de namaz kılanın önünden, özellikle secde
mahallinden geçmelerine izin verilmemesini emretmektedir.[60]
Sütre de bu nedenle emredilmiştir. [61]Bundan
dolayı olsa gerek ki Hz, Âişe önden geçenlerin namazı bölmelerinin kadınla
sınırlı tutulmasına' tepki göstermektedir. Aynı tepkiyi İbn Abbas'ta da
görmekteyiz. [62]
Diğer hadisler de gözönüne alındığında namaz kılanın önünden geçen her türlü
varlığa engel olunması gerekliği anlaşılır. Bu nedenle Rasûlullah'ın
hadislerini ve sünnetini doğru olarak anlamak gerekir.[63]
Bazı
hallerin namaz kılan için Rasûlullah tarafından sakıncalı olduğu beyan
edilmiştir. Bunlar:
1- Saçı uzun olan
erkeğin saçı bağlı oİarak namaz kılması: İnsan secde yaptığı zaman bütün
uzuvlarının yere gelmesi şartından dolayı uzun saçı olan erkeğin de saçlarının
yere dökülmesi ve bu şekilde secde yapması emredilmiştir. Saçı bağlı olarak
namaz kılan ve secdeye giden kişi, elleri omzunda bağlı olarak secdeye giden
kişiye benzetilmiştir.
2-Namazda çakıllarla
oynamak: Nakledilen rivayetlerde keyfi oarak çakıllarla oynanması kesinlikle
yasaklanmıştır. Ancak sahabenin yaptığı çok sıcak oian bir yere secdeye
gittiklerinde buradaki çakılları/taşları hafif oynatmaları ya da elleriyle
dokunup biraz da olsa sıcağını gidermeleridir. Peygamberimiz bunun doğru
olmadığını, ancak secde yapan kişi sıcağa dayanamıyorsa söz konusu çakıllara
bir kere dokunabilir/mesh edebilir, şeklinde ruhsat vermiştir. Değilse şeytan o
kişiye vesvese verecek ve namazı huşu İçinde kılamayacaktır. Namazda ise huşu
çok önemlidir.
3- Namazda yere
liflemek: Namaz kılan kişinin secde mahalline üflemesini Peygamberimiz hoş
karşılamadı ve yüzün Allah için topraklanması gerektiğini anlattı. [64]
808/1678-Küreyb'den:[65]
İbn
Abbas (Radıyailaha anhttma), Abdullah b. Haris'i saçları arkadan bağlanmış
olarak namaz kılarken gördü, arkasına dolandı ve çözmeye başladı. Öbürü de
hareket etmeksizin ona İmkan tanıdı. (Namazı bitirdikten) sonra
İbn
Abbas'a yöneldi ve:
'Benim
başımdan sana ne?' deyince İbn Abbas şöyle dedi: 'Ben Rasûlullah' in
(Sattaiiahü aleyhi ve seüem) şöyle dediğini işittim: "Bunun misali,
ellerini omuzuna bağladığı halde namaz kılan kişiye
benzer
(uzun saçların da secdeye dökülmesi gerekir)."'
NOT: Rivayette geçen
mekfûf elleri arkaya, omuza doğru bağlamak anlamındadır. Bu şekilde namaz kılan
kişinin secde azalarından bir kısmı yere değmez. Uzun saçı olan erkeklerin de
saçlarını bağlaması yasaklanmıştır, saçlarının da secdeye katılması gerekir. [66]
809/1679-Ebü Rafi'den
(Radıyallahü anh): [67]
Rasûlullah
(Saiiaitaha aleyhi ve seim), bir erkeğin saçını bağladığı halde namaz kılmasını
yasakladı (uzun saçların secdeye dökülmesi gerekir). [68]
810/1680-Ali b. Abdurrahman
el-Muâvî'den:[69]
İbn
Ömer'in (RadıyaUaka anhüma} yanında namaz kıldım. O sırada da (secdeye giderken)
çakılları (sıcaklığını almak ya da düzeltmek için) kurcaladım/çevirdim. İbn
Ömer şöyle dedi:
(Namazda)
çakılları kurcalama, şüphesiz bu şeytandandır. Fakat Rasûlullah'ı (Saiialiahu
aleyhi ve seüem) gördüğüm gibi (yapabilirsin), o şöyle hareket ettirirdi.'
§Ebû
Abdullah ekledi: 'Yani bir kere[70]sıvazlamak,
şeklinde.'[71]
İmam
Ahmed, râvinin şöyle hareket ettirirdi, sözünü bir kere mesh etmek, sıvazlamak
şeklinde açıkladı. Bennâ da Câbir (Radıyallahü anh) hadisine[72]
dayanarak kişi mutlaka dokunmak istiyorsa böyle yapabilir, terk etmesi
efüaldir, dedi. [73]
Ancak aynı hadisin başka tarikten gelen rivayetinde; Rasûlullah teşehhudde
şehadet parmağını hareket ettirirdi, şeklinde açıklanmış olarak nakledildi. Bu
daha doğru olsa gerek:
*Ali
b. Abdurrahman el-Muâvî'den: [74]
Ben
namazda çakıl taşlarını kurcalarken Ibn Ömer (Radıyallahü anhüma) beni gördü.
Namazı bitirince beni bundan menetti ve:
'Sen
de RasüSullah'm yaptığı gibi yap!' dedi. Ben:
'Rasüiullah
naşı yapardı?' diye sordum. İbn Ömer:
'Namazda
oturduğu zaman, Peygamberimiz sağ avucunu sağ dizinin üzerine koyarak,
parmakların hepsini yumar, başparmağını takip eden parmağıyla da (tevhidi)
işaret ederdi. Sol avucunu da sol uyluğunun üstüne koyardı, İşte Rasûlullah
böyle yapardı.'[75]
811/1681-Ebû Zer
(Radıyallahü anh) [76]
Hz.
Peygamber'e (Saiialiahu aleyhi ve seüem) şu sözü isnad etti: "Biriniz
namaz kılmaya kalktığında şüphesiz rahmet ona yönelir, kesinlikle çakıllarla
oynamasın!"
§Bir
diğer rivayette.
"Çakıllarla
oynamasın!" ya da "Çakıllara dokunmasın!" şeklinde geçmektedir. [77]
812/1682-Câbirb.
Abdullah'tan (Radıyallahü anh):[78]
Hz.
Peygamber'e (Sattaiiahu aleyhi ve sellem) (namazda secdeye giderken) çakıllara
(sıcağını almak ya da düzeltmek için) el sürmenin hükmünü sorunca o şöyle
buyurdu:
"Bir
kere (el sürebilirsin). (Ancak namazda) onlardan geri durman senin İçin hepsi
en kaliteli[79]
yüz deveden daha hayırlıdır."
§Başka
rivayetteki ziyade:
"Eğer
şeytan bu durumda birinize galip geliyorsa (vesvese veriyorsa) çakıllara
(sıcağını almak ya da düzeltmek için) bir kere elini sürebilir." [80]
813/1683-Muaykîb'den
(Radıyatiahu anh) [81]
Hz.
Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem),
'Mescitte
(secdeye giderken) çakıllara el sürmek (caiz mi), denilince o şöyle dedi:
"(Sıcaktan
dolayı ya da düzeltmek için) mutlaka yapman gerekiyorsa bir kere
(dokunabilirsin)."
§Ayni
râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah
(Satkaiahu aleyhi ve seiiem) secdeye giderken toprağı düzelten bir kişiye şöyle
dedi:
"Eğer
mutlaka düzeltmen gerekiyorsa (bu seni rahatsız ediyorsa) bir kere
(düzeltebilirsin)." [82]
814/1684-Câbir b.
Abdullah'tan (radıyallahü anh) [83]
Rasûlullah
(Sattailahu aleyhi ve sellem) ile birlikte öğle namazı kılıyordum. (Yerdeki)
sıcağın şiddetini azaltmak/serinletmek için (önümdeki) çakıllardan elime bir
avuç aldım ki (onlar serinlesin ve rahatlıkla üzerlerine) secde yapabileyim.
§Diğer
rivayette:
Onları
sıcağın şiddetinden dolayı diğer elime alıyordum (ki serinlesin), sonra da
üzerlerine secde yapabileyim. [84]
815/1685-(Talha'nm mevlâsı)
Ebû Salih anlattı: [85]
Ümmü
Seleme [Radıyaiiaha anhai annemizin yanına geldim. Kendi kardeşinin oğlu da
yanına geldi ve Ümmü Seleme'nin evinde iki rekât namaz kıldı. Secdeye
gittiğinde (oradaki) toprağı üfledi. Bunun üzerine Ümmü ona şöyle dedi:
'Ey
kardeşimin oğlu, (böyle) üfleme! Ben Rasûlullah'm (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) toprağı üfleyen Yesar isimli
kölesine şöyle dediğini işittim: "Yüzünü Allah için topraklandır!'"[86]
816/1686-Abdullah b. Amr (b.
Âs)'tan (Radıyallahü anhOtna):[87]
Rasûlullah
(Saüaiiam aleyhi ve seiiem) döneminde güneş tutuldu. Rasûlullah namaza durdu,
biz de durduk. (Namazda) kıyamı o kadar uzattı ki rükûa gitmeyecek zannettik.
Sonra rükûa gitti, (o kadar durdu ki) neredeyse başını kaldırmayacaktı. Sonra başını kaldırdı
(doğruldu ve o kadar durdu ki) neredeyse secdeye gitmeyecekti. Sonra secdeye
gitti, (o kadar durdu ki) neredeyse başını kaldırmayacaktı. Sonra oturdu (o
kadar durdu ki) neredeyse secdeye gitmeyecekti. Sonra tekrar secdeye gitti, (o
kadar durdu ki) neredeyse başını kaldırmayacaktı. Birinci rekâtta yaptığını
ikinci rekâtta da yaptı (namazı uzattı). İkinci rekâtta secdeye giderken yere
üflemeye başladı ve ağlıyordu. Şöyle demeye başladı:
"Rabbim!
Ben onların içinde olduğum halde onlara niçin azap edeceksin?
Rabbim!
Biz sana istiğfar ettiğimiz halde, bize niçin azap edeceksin?'
Bundan
sonra başını kaldırdı, güneş açılmıştı...[88]
Yukarıdaki
hadislerde zikredilen fiiller namazı bozmamakta, ancak bunlar mekruh kabul
edilmiştir. Bu konuda üç teh İd! erin görüşleri:
1-Uzun saçlı erkeğin
namaz kılarken saçını bağlamaması gerekir ki secdeye gittiğinde bütün yüzü ve
saçları ile secde edebilsin. Saç bağlı olarak namaz kılmayı sahabeden Hz. Ömer,
Osman, Ali, Huzeyfe, İbn Ömer, Ebû Hüreyre, İbn Mes'ûd, İbn Abbas (Radıyattahu
anhüm), tabiûndan İbrahim en-Nehâi gibi zatlar mekruh görmüştür. [89]
İmam
Nevevi şöyle dedi: 'Namazda elbisenin ya da saçların toplanması, saçın topuz
yapılması ya da uzun saçın sarığın içinde toplanması mekruhtur. Ancak kerahet
tenzihidir, namazı bozmaz. Cumhurun görüşü bu şekildedir. İbn Münzir ise
Hasan-ı BasrîMen namazın iade edilmesi görüşünü nakletti. Bunun hikmeti
saçların
da
secdeye katılmasıdır. [90]
§Buradakı
mekruh olma durumu erkekler içindir. Kadınların başlarını örtmeleri farzdır.
2- Secdeye giden
kişinin secde mahallindeki taşların sıcak ya da düzensiz olması nedeniyle
onlara elini sürmesi ya da düzeltmesi Peygamberimiz tarafından yasaklanmıştır.
Ancak secdeye giden kişi sıcağa dayanamayacaksa ya da oradaki durum kendisini
rahatsız edip namazına mani olacaksa, bu durumda bir kerede onların
düzeltilmesine izin verilmiştir.
3- Namazda secde
mahalline üflemek mekruhtur. Bazı alimlere göre mekruh olmasının nedeni iki ya
da üç harf çıkması ve namazın bozulma tehlikesidir. Bu konudaki bazı
rivayetler:
Ümmü
Seleme (Radıyatlahü), [91]
Namaz
kılan ve namazda yere üfleyen bir akrabasına şöyle dedi:
'Böyle
yapma! Ben Rasûlullah'ın Rabah isimli kölesine şöyle dediğini işittim:
"{Bu şekilde) üfleme! Üflemek kelam (konuşmak) sayılır.'"
*İbn
Abbas'tan (Radıyallahüanhlima)![92]
(Secdeye
giderken) üflemek kelam demektir.'
EbÛ
Hüreyre'den fRadıyallahü anh): [93]
'(Secdeye
giderken) üflemek kelamdır.'
§
Peygamberimizin Küsûf namazında yere üflemesini de bu şekilde almak ve kelam
olmamasına hamletmek daha doğru olsa gerek.
§Üflemenin
namazı bozması konusunda müçtehidler ihtilafa düştüler:
a-İmam Azam ve
Muharnmede'e göre işitilen bir üfleme namazı bozar, çünkü kelam gibidir. İ. Ebû
Yusuf'a göre ise namazı bozmaz.
b-îbn Vehb'den gelen
rivayete göre İmam Malik, namazda boğazı temizlemek (tenahnuh), üflemek (nefh)
ve inlemek namazı bozmaz, görüşündedir. İbn Kasım'dan gelen rivayette ise
Malik, üflemek kelam sayılır ve namazı bozar görüşündedir.
c-1. Şafiî'ye göre,
üflemekten hece harfleri anlaşıirmyorsa namazı bozmaz, bu kelam değildir. Ebû
Sevr'in de görüşü bu şekildedir.
d-î. Ahmed b.
Hanbel'e göre üflemek namazı »bozmaz, ancak mekruhtur. Üflemekten bir kelam
anlaşılıyorsa namazı bozar. [94]
817/1687-Ebû Hüreyre'den
(Radıyaiiaha anh).[95]
Bana
dostum (Hz. Muhammed) (SaliaUahB aleyhi ve seiiem) üç şeyi emretti, üç şeyi yasakladı:
Bana
uyumadan önce vitri kılmamı, her (hicrî) aydan üç gün oruç
tutmamı
ve iki rekât duhâ namazı kılmamı tavsiye etti.
Namazda
başka tarafa (sağa, sola) yönelmekten, maymun oturuşu gibi oturmaktan ve horoz
gagalaması gibi (rükûya. secdeye) çabuk gitmekten/acele hareketlen[96]beni
menetti.
§Aym
râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Bana
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) üç şeyi tavsiye etti, üç şeyden de beni menetti:
Bana
her gün iki rekât duhâ namazı kılmamı, uyumadan önce vitri
kılmamı
ve her (hicrî) aydan üç gün oruç tutmamı tavsiye etti.
Namazda
horoz gagalaması gibi (rükûya, secdeye) çabuk gitmekten/acele hareketten,
köpek oturuşu gibi oturmaktan, tilki gibi (sağa sola) yönelmekten beni
menetti.
NOT: Bu konudaki izah
için bk. MüsnedTrc. 829/1699 Nolu hadisin açıklaması. [97]
818/1688-Muaz b. Enes
el-Cühenî'den (Racityaiiahü anh): [98]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle derdi:
"Namazda
gülen, (sağa sola) yönelen ve parmaklarını çıtlatan aynı hükme tabidir." [99]
819/1689-Ebû Zer'den
(Radtyauahü anh)[100]
Rasûlullah
(Saiiaitaha aleyhi w seitem) şöyle dedi:
Kul
namazında (sağa, sola) dönmedikçe izzet ve celâl sahibi Allah o kula yönelmeye
devam eder. Kul yüzünü başka tarafa döndürdüğü anda Allah da ondan sarf-ı nazar
eder/döner. [101]
820/1690-Hz. Âişe'den
odıyaliahü anha):[102]
Hz.
Peygamber'e ısaiiaiiahu aleyhi ve seitem) namazda (sağa, sola) yönelmenin hükmünü
sorunca o şöyle dedi:
"Bu
bir kapıp kaçırmadır ki şeytan o kulun namazından alıp kaçırır/bir şeyler
eksiltir." [103]
821/1691-Abdullah b. Selâm'm
oğlu Yusuf anlatıyor:[104]
Bir
şeyler öğrenmek için Ebü'd-Derdâ'nın iRadıyaiiaMmh) yanındaydım. Öleceği vakit bana
dedi ki:
'İnsanlara
ölüm anında olduğumu haber et!' Ben de gittim ve insanlara bu sahabinin ölüm
anında olduğunu haber verdim. Evinin içi ve dışı ziyaretçilerle doldu. Ona:
'Senin
ölüm halinde olduğunu insanlara ulaştırdım, evin içi ve dışı ziyaretçilerle
doldu' deyince:
'Beni
onların yanma götür!' dedi. Kendisini insanların yanına götürdüm,
'Beni
oturtun!' dedi, biz de kendisini oturttuk. Orada şunları söyledi:
'Ey
insanlar! Rasûlullah'ın (Saiiatiaha aleyhi ve sdiem) şöyle dediğini duymuştum:
"Kim
abdest alır, abdestini güzelce tamamlar, sonra iki rekât namaz kılar ve bunu
eksiksiz olarak tamamlarsa, Allah ona istediğini hemen (dünyada) ya da daha
sonra (âhirette) mutlaka verir." Ebû'd-Derdâ sözüne şöyle devam etti:
'Ey
İnsanlar! Sakın namazda (kıbleden) başka tarafa dönmeyin. Zira başka tarafa
dönenin namazı kabul olmaz. Nafilede bunu yaptıysanız farzda mutlaka dikkat
edin yapmayın!'[105]
822/1692-Ka'b b. Ucre'den[106]
Rasûlullah
(Saitaiiahu aieyiv w seiiem) mescidde yanıma getdi, ben parmaklarımı birbirine
kenetlemiştim. Bana dedi ki:
"Ey
Ka'b! Mesciddeyken sakın parmaklarını kenetleme! Sen namazı beklediğin sürece
namazda sayılırsın." [107]
823/1693-Ka'bb. Ucre'den[108]
Hz.
Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve sdlem) şöyle dedi:
"Bir
kul evinde temizlenir (abdestini alır), sonra sadece namaz kılmak İçin dışarıya
çıkarsa o kişi namazını bitirinceye kadar kesinlikle namazda sayılır. Biriniz
namazdayken ellerinin parmaklarını birbirine kenetlemesin!" [109]
Namazda
bazı hareketler vardır ki farklı şekillerde namaza tesir eder. Kimisi namazı
bozarken, kimisi de namazdaki mekruh fiillerden sayılır:
1-Sağa sola
yönelmek/bakmak (iltifat) hadislerde geçtiği gibi namazın sevabından önemli bir
kısmını, belki de hepsini şeytanın alıp kaçtığı andır. Namazda insan bir
nöbetçi dikkatiyle durması gerekir. Sağa sola bakıp dikkatini dağıttığı anda
şeytan onun sevabını alır ve gider. Ayrıca Allah bu kula yönelmişken ondan
sarf-ı nazar eder, kendi haline bırakır.
§
Namazda sağa sola yönelmek/bakmak Cumhur ulemaya göre mekruhtur Ancak bir
ihtiyaç varsa göğsünü kıbleden çevirmemek şartıyla bakmasına izin verilmiştir.
Zira göğsünü kıbleden çevirmek namazın bozulmasına sebeptir. İhtiyaç anında
başı çevirme ile ilgili rivayet:
Sehl
b. Hanzale'den (Radıyallahüanh);[110]
Sabah
namazı için kamet getirildi. Rasûlullah dağ tarafındaki yoîa bakarken namaza
başladı.
-Ebû
Davud ekledi: Dağ yoluna Rasûlullah etrafı kolaçan eden bir süvari göndermişti,
(onu bekliyordu) [111]
Namazda
arkaya bakmak ya da göğsü kıbleden çevirmek namazı bozar. Bu konudaki rivayet:
İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhiima): [112]
Hz.
Peygamber namaz kılarken (ihtiyaç anında) sağa ve sola (göz ucuyla) [113]
bakardı, ancak boynunu sırtının gerisine çevirmezdi.
§1.
Ebû Hanife ve Şafiî'ye göre secde mahalline bakmak müstehabdır. İ. Malik'e göre
ise kıble tarafına bakmak müstehabdır. Bu konuda herhangi bir nas
bulunmamaktadır, ancak bütün müçtehidlerin ittifakla kabul ettiği şey namaz
kılanın ön tarafa bakması sünnettir, sağa ve sola bakması mekruhtur. Bazı
alimler de namaz kılan kişinin kıyamda ön tarafa, rükûda ayaklarına ve secdeye
giderken secde mahalline ve otururken de kucağına bakmasının daha uygun
olduğunu belirttiler.[114]
2-Namazda tebessüm
etmek namazı ittifakla bozmaz, ancak namazda gülmek namazı ittifakla bozar. İbn
Münzir bu konuda icmaın olduğunu belirtti. Ancak gülmenin abdesti de bozduğu
konusunda ihtilaf vardır:
a-Hanefılere göre
kendisi duyacak şekilde gülenin namazı bozulur, kahkaha şeklinde başkasının da
duyacağı şekilde gülmekle de abdesti bozulur, namazın iade edilmesi gerekir. [115]
Bu
mezhebin delili bazı rivayetlerdir. Zeylaî (v.762/1361) bunları incelemiş ve
iki guruba ayırmıştır:
Müsned
olan rivayetler: Ebö Musa el-Eş'âri, Ebû Hüreyre, İbn Ömer, Enes, Câbir ve
İmran b. Husayn gibi sahabilerden gelmektedir, hepsi zayıftır.
Mürsel
rivayetler: Ma'bed el-Cüheni, Ebu'l-Âliye, İbrahim en-Nehâi, Hasan-ı Basri'den
gelmektedir. Bu mürsellerden sadece Ebu'l-Aliye'nin kendisinden gelen mürsel
rivayet sahih, diğerleri zayıftır. [116]
ŞHanefi
mezhebinde genel kurallara aykırı olmadıkça zayıf hadisler ve tabiûnun mürsel
rivayeti eriyle amel edilir.
b-Cumhura göre ise
kahkahayla gülmek ile abdest değil namaz bozulur, ancak bu kişin abdest alması
müstehabdır.
Bu
konudaki rivayetler zayıftır. Namaz dışında gülmek abdesti bozmaz ki, namazda
gülmek abdesti bozsun. [117]
3-Namaza giderken,
mescitte namaz vaktini beklerken ve namaz kılarken parmaklan çıtlatmak ya da
kenetlemek mekruhtur, ancak namazı bozmaz. [118]
824/1694-Enes b. Mâlik'ten
iRadıyaiiahuanh)'[119]
Hz.
Peygamber (SailaUahü aleyhi ve seüem) şöyle dedi:
"Bazı
kişilere ne oluyor da namazlarında gözlerini (göğe) dikiyorlar."
Bu
konuda Peygamberimiz ağır konuştu ve sonra şöyle dedi:
"Ya
bundan vaz geçerler ya da gözlerinin feri (gücü) alınır." [120]
825/1695-Ebü
Hüreyre'den [121]
(Peygamberimizden
(Saiialiahu aleyhi ve sellem) benzeri nakledildi..,) [122]
826/1696-Ubeydullah b.
Abdullah b. Utbe b. Mes'ûd'dan,[123]
Rasûlullah'ın
bir sahabisinin (Radıyaüaha anh) kendisine naklettiğine göre: Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
"Sizden
biri görme gücünün alınması (tehlikesi) sebebiyle namazdayken gözlerini göğe
dikmesin!" [124]
827/1697-Câbir b. Semüra'dan
(Radıyallahü anh): [125]
Hz.
Peygamber (Saiküiahu aleyhi ve seikm) şöyle dedi: "Sizden biri namazdayken
başını göğe kalırdığında görme gücünün kendisine geri
dönmemesinden/verilmemesinden korkmaz mı?" [126]
Namazda
gökyüzüne bakmak Rasûlullah tarafından yasaklanmıştır. Ayrıca ağır tehditler/cezalar
ile konunun önemine dikkat çekilmiştir. Çünkü namazda dönülmesi ve bakılması
gereken mahal kıbledir, gökyüzü değil. Bu konuda icma' vardır.
Namazda
başın gökyüzüne çevrilmesinin yasaklanma hikmeti olarak, namaz sırasında
meleklerin yukarıdan inmesi ve bunların görülmesi durumunda şuasından dolayı
gözlerin kör olma ihtimali de nakledildi. [127]
Duada
başın gökyüzüne çevrilmesinin cevazında ihtilaf edildi. Kadı Şureyh mekruh
görürken. Cumhur ulema caiz olduğunu ifade ettiler. Çünkü namazın kıblesi Kabe
olduğu gibi, duanın da kıblesi gökyüzüdür, bu nedenle ellerin içi gökyüzüne çevrilir.[128]
828/1698-Câbir b. Semüra'dan
(Radıyaiiaha anh): [129]
İnsanlar
ayrı ayrı halkalar halinde dururlarken Rasûlullah aleyhi ve seiiem) mescide
girdi. Şöyle dedi:
"Bana
ne oluyor, sizi gurup gurup ayrılmış görüyorum,"
İnsanlar
(namazdaki selamda) ellerini kaldırırlarken Rasûlullah mescide girdi. Şöyle
dedi:
"Onlar
ellerini hırçın atların kuyrukları gibi kaldırıyorlar/oynatıyorlar.
Namazda
sakin olun!" [130]
Câbir
b. SemUradan (RadıyaUahU anh) başka tarikle gelen rivayette yukarıdaki iki konu
daha açık olarak nakledildi, ayrıca saflarla ilgili bir başka olay da haber
verildi:
Bu üç olay:
1- Namazda selam
verirken elle işaret ediliyordu ve Rasûlullah bunu yasaklayıp, sağa ve sola
bakarak es-Selâmü aleyhim ve rahmetullâhi veberakâîühû demek yeterlidir.
Câbir
b.. Semüra'dan (Radıyallahü anh):[131]
Rasûlullah
ile beraber namaz kıldığımızda, ellerimizle (işaret ederek): 'es-Selâmü aleyküm
ve rahmetullâh, -Seİâmü aleyküm ve rahmetullâh1 demiştik. (Râvi göstermek için)
eliyle de iki tarafına işaret etti. Rasûlullah bunun üzerine:
"ellerinizle
neye işaret ediyorsunuz? Niye etlerinizi hırçın atların kuyruğu gibi oynatıyorsunuz?
Namazda sükûnet içinde olun. Herbirinizin ellerini dizlerine koyup, sonra
sağındaki ve solundaki kardeşine selam vermesi yeterlidir."
2- Rasûlullah
insanların mescitte halkalar halinde ayrı ayrı durmasını tefrikaya düşerler
korkusuyla tenkid etmiştir. Çünkü Müslümanların birlik halinde bulun-maları ve
beraber hareket etmeleri asıldır; [132]
3- Bu rivayette
üçüncü olarak geçen olay farz namaza duruş şeklidir. Bu duruşta safların
birinci saftan itibaren arkaya doğru düzgün bir şekilde yapılması emredilmekte
ve meleklerin saf biçiminin bu şekilde olduğu haber verilmektedir.
Müslim'deki
farklı tarikle gelen rivayet bunu açıklamaktadır. Bu rivayetin saf ile ilgili
kısmı:
...Rasûlullah
yanımıza geldiğinde bizi ayrı ayrı halkalar halinde gördü ve şöyle dedi:
"Bana
ne oluyor, sizi gurup gurup ayrılmış görüyorum."
Sonra
Rasûlullah yanımıza geldiğinde şöyle dedi:
"Meleklerin,
Rableri katında saf tutmaları gibi saf tutmaz mısınız?" Biz:
'Melekler
Rableri katında nasıl saf tutarlar?" deyince o şöyle dedi: "Önce ilk
safları tamamlarlar ve safta düzenli dururlar.[133]
829/1699-Abdurrahman b. Şibl
el-Ensârî'den (Radtyat!ahüanh); [134]
Rasûlullah
(Saiiaüahü aleyhi ve seUem) namazda üç şeyi yasakladı:
Karga
gagalaması (gibi hızla inip kalkmayı), yırtıcı hayvan oturuşunu ve devenin bir yeri (devamlı) tutması gibi
bir adamın da bir yeri devamlı
kendine
ayırmasını (yasakladı).
§Aym
râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah'tan
tSaUaüaha aleyhi ve seüem) (namazda) üç şeyi yasakladığını duydum:
Karga
gagalaması (gibi hızla inip kalkmayı), yırtıcı hayvan oturuşunu ve devenin bir
yeri (devamlı) tutması gibi bir adamın da bir yeri devamlı kendine ayırmasını
(yasakladı).[135]
Rasûlullah
efendimiz namazların huşu içinde kılınabilmesi için bazı şeylere dikkat
etmemizi istemektedir
1- Namazı hızlı
kılmamak gerekir. Hızlı kılanın ve tadil-i erkana riayet etmeyenin hali bu
rivayette karga gagalamasına, Müsned Trc. 817/1687 noiu rivayette ise horoz,
gagalamasına benzetilmiştir. Namaz çok önemli bir ibadet olup,,bu sırada Allah
kuluna teveccüh ettiği için kulun da namazını güzei kılması gerekir. Bu konuyu
Peygamberimiz çeşitli vesilelerle ifade ederek Müslümanların dikkatini
çekmiştir. Namazda tadil-i erkân Cumhura göre farzdır; rükû ve secdelere,
kıraat ve kıyam gibi fiillere dikkat edilmediği ve özen gösterilmediği takdirde
namazın batıl olma tehlikesi vardır.
2- Namazda oturuş diz
çökerek olmalıdır, çünkü bu kulluğun bir ifadesidir. Ama bu rivayette geçtiği
gibi yırtıcı hayvan oturuşu, Müsned Trc. 817/1687 nolu rivayette ifade edildiği
gibi köpek oturuşu bu mantığa aykırıdır. O hayvanların oturuşu; arka
ayaklarını/dizlerini dikip kalçaları üzerine oturmak ve ön ayaklarını da yere
koymak şeklindedir. Ayrıca kalçanın yere konması şeklindeki oturuşun Yahudilere
has olduğu ve onlara muhalefet edilmesi gerektiği de bazı alimler tarafından
ifade edildi.
§Namazda
otururken kalçanın yere konmasının cevazında ihtilaf edildi:
1- Ebû Hüreyre ve
Katade gibi zatlara göre mekruhtur.
2- Ibn Abbas'a göre
ise böyle oturmak da sünnete uygundur. Tavus ve Atiyye el-Avfi ise Abadile
denilen sahabileri (Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Zübeyr'i)
böyle otururken gördüklerini naklettiler.
Ebû
Amr ise Abdullah b. Ömer'in bir rahatsızlığından dolayı böyle oturduğunu,
aslında bunun sünnet olmadığını belirtti. Diğer sahabilerin de böyle bir özür
sebebiyle oturdukları ihtimaii bulunmaktadır.[136]
Zaruret olmadıkça böyle oturma-mak en güzeli ve hadislere en uygunudur.
3- Bir kişinin camide
devamlı bir yeri kendisine tahsis etmesi de yasaklanmıştır. Çünkü mescitler
Allah'ındır, böyle bir tahsiste özel mülkiyet/sahiplenme anlamı vardır. Ayrıca
bu kişi değişik yerlerde namaz kılmayı terk ederek kıyamette bu yerlerin kişi
lehine şahitlik yapması nimetinden de mahrum kalacaktır. [137]
830/1700-Abdullah b.
Erkam'dan (Radıyaüa anh):[138]
Kendisi
hacdaydı, arkadaşlarına ezan okuma ve kamet ile birlikte namaz kıldırıldı. Bir
gün namaz için kamet etti ve dedi ki: Biriniz namaz kıldırsın, ben
RasûSullah'ın (Saiiaüahıı aleyhi ve setum) şöyle dediğini duydum:
'Sizden
biri tuvalete gitmek ihtiyacı duyarsa ve namaz kameti de yapıldıysa o kişi
tuvalete gitsin!'[139]
831/1701-Ebû Ümâme'den
(RadıyallaManh)[140]
Rasûlullah'ı
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle derken işittim:
"Biriniz
tuvalete daraldığı halde namaza gelmesin/başlamasın, bir
eve
izinsiz girmesin ve cemaati bırakıp duayı sadece kendisine edecekse başkalarına imamlık yapmasın!"
§Diğer
rivayette şunu ekledi: "...Kim böyle yaparsa onlara (cemaate) ihanet etmiş olur." [141]
832/1702-Hz. Âişe'den
(Radıyauahü anha):[142]
Rasûluîlah'ı
(Sallaiiahaaleyhi ve seüem) şöyle derken işittim: "Yemek hazır olduğunda,
büyük ve küçük tuvaleti kendisini sıkıştırdığında kimse namaz klimasın!" [143]
833/1703-Hz. Âişe'den
(RadtyallahUanha): [144]
Rasûlullah'ı
(Sallallahaaleyhivesellem) şöyle derken işittim:
"Akşam
yemeği konulsa ve bu sırada da namaz vakti gelse önce yemeğe başlayın/onu
yeyin!"
§(Râvi)
Vekî: Akşam yemeği hazır olduğunda, şeklinde nakletti.
§(Râvi
Süfyan) İbn Uyeyne akşam yemeği konuldu zaman, şeklinde nakletti. [145]
834/1704-Hz. Peygamber'in
eşi Âişe annemiz'den (Radıyallahü anha).[146]
Rasûlullah
(Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Biriniz
uyukladığmda[147]
uykunun (tesiri) geçinceye kadar uyusun! (Çünkü) bu kişi uyuklarken namaz
kılarsa istiğfar etmeye yöneldiğinde kendisine karşı saçmalamaya/sövmeye
başlayabilir." [148]
Uyuklama
ve hükmü ile ilgili hadis bir sonraki rivayetin açıklamasında gelecektir.
Yukarıdaki rivayette yesubbü kelimesi geçmektedir. Burada sövmek
manasına
değil, sadece kötü ve alçaltıcı söz anlamında kullanılmıştır. İstiğfar ederken
Allahümmeğjİr şeklinde ğaym'(^) ile okunan kelimeyi uyuklarken ayın (^) ile
Allahümme'firlî şeklinde söylerse mana af islemekten çıkar, kişinin kendisini
kötülemesi ve alçaltilmasmı istemesi, anlamına döner. Bu gibi örnekler
çoğaltılabilir, önemli olan namaz kılarken huşu içinde olmaktır ve namazda
uyuklayan insanın da huşu sahibi olmadığı kesindir. [149]
835/1705-Enes b. Mâlik'ten
{Radıyaliahu anh):[150]
Rasûlullah
(SallallahUaleyhi vesettem) dedi ki:
"Biriniz
namaz kılarken uyuklarsa namazı bıraksın ve ne dediğini bilinceye (uykusu
açılıncaya) kadar uyusun!" [151]
Uyuklarken
namaz kılmak mekruhtur. Çünkü bu kişi namaz kılarken* Allah'ın huzurunda olduğu
için ne yapttğınt bilmesi ve düzgün hareketler yapması lazımdır. Hatta hadisle
geçtiği gibi istiğfar edeceğim, derken kendisine sövebilir, saçma sapan sözler
söyleyebilir. El ve ayağıyla da ne yaptığını bilemez.
Az
olan uyuklamanın abdesîi bozmadığı konusunda alimler ittifak ettiler. Sadece
Müzenî'ye (v.264/877) göre bu durumda abdest bozulur. [152]
Bazı
giyim şekilleri namazda yasaklanmışta. Bunlar:
1-İştimâl Eîier
İçerde kalacak şekilde bir kumaşa bürünmektir. [153]
2-Sedl Eller içeride
kalacak şekilde bir gömleği ya da bir elbiseyi giymektir. [154]
3-İsbâl Elbisenin uçlarını yere salmak, yerde
sürünmesi İçin sarkıtmaktır. [155]
Namazda
yasaklanan istimal ve sedl şeklindeki'giysiler insanın hareketini engellemektedir,
rükû veya secdeye gidildiğinde ya da eller kullanıldığında avret mahallinin
açılma tehlikesi vardır. Ayrıca Allah'ın huzurunda olan insanın düzgün ve
normal olarak giyinmesi gerekir. İsbâl şeklindeki giyside ise, zaruret yokken
elbisenin uçları yerde süründüğü için kibir alâmeti kabul edilmiştir. Yürürken
yerde sürünen elbise uçlarının yerdeki necasetleri de toplayacağı
unutulmamalıdır.[156]
836/1706-Ebû Said
el-Hudrî'den (Radıyaliahu anh): [157]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) iki giysiye ve iki akdi (sözleşmeyi) yasakladı:
Yasaklanan
iki akid: Münâbeze ve mülâmesedir.
Yasaklanan
iki giysi ise: Bir elbiseyi eller içinde kalacak şekilde giymek ve avret
yerlerinin örtünmesine dikkat etmeksizin tek parça kumaşla bürünmektir. [158]
Peygamberimiz
cahilİyede uyguianan iki sözleşmeyi yasaklamıştır. Bunlar:
1-Münâbeze Müşteri ya
da satıcı tarafından atılan malın satışının bağlayıcı
olmasıdır, iki taraftan birisi der ki: 'Ben bu dükkandaki mallardan sana attığımı alıyorum (ya da satıyorum).[159]
2-Mülâmese Mala
dokunma ile gerçekleşen ve bağlayıcı hale geien satıştır.
Müşteri ya da satıcı tarafından: 'Dokunduğum malda satış geçerlidir şeklinde
olur. [160]
Bu
şekildeki satışta kavga çıkma (münazaa) ve kandırılma (gabn) ihtimali olduğu
İçin ve sözleşmenin ciddiyeti de bulunmadığı için yasaklanmıştır.
§Cahüiyede
uygulanan iki tür giyinme şekli de yasaklanmıştır: 1-îştimâl (ju^-iVi): Bir
elbiseyi eller içinde kalacak şekilde giymektir. [161]
Bu giysi ile İnsan rahat edemez ve yürüyemez. Ayrıca hareket ederken avret
mahallinin açılma ihtimali vardır. Müsiümanın bu gibi komik hallere düşmesini
Peygamberimiz istememektedir.
Avret
yerlerinin örtülmesine dikkat etmeksizin tek parça kumaşla bürünmektir ki
bunda da aynı tehlike ve gülünç duruma düşme söz konusudur. [162]
837/1707-Ebû Hüreyre'den
(Radtyaüaha anh). [163]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) elbiseyi eller içerde kalacak şekilde giymeyi
(sedl) yasakladı, yani namazda.
NOT: Sedl Eller içeride
kalacak şekilde bir gömleği ya da bir elbiseyi giymektir. [164]Bu
giyim şeklinde de ciddiyet olmadığı için yasaklamıştır. [165]
838/1708-Atâ b. Yesar, Hz.
Peygamber'in ashabından olan bir kişiden
(Radıyallahü
anh) nakletti: [166]
Rasûlullah
(Satiallaha aleyhi ve settem), izannı yere sarkıtarak namaz kılan adama şöyle
dedi:
"Git
ve abdest al!"
O
adam gitti, abdest aldı ve döndü. Rasûlullah ona:
"Git
ve abdest al!" dedi.
Adam
tekrar gitti, abdest aldı ve döndü. Sonra birisi Rasûlullah'a:
'Sana
ne oluyor, ey Allah'ın Rasûlü! Sana ne oluyor ki (önce) adama abdest almayı
emrettin, sonra da sustun (açıklama yapmadın)' deyince Peygamberimiz şöyle
buyurdu:
"O,
izannı yere sarkıtarak namaz kılıyor. İzzet ve celal sahibi Allah, izarınt
sarkıtarak (kibirle) namaz kılanın namazını kabu! etmez." [167]
Rasûlulİah'ın
yaşadığı toplumda elbisenin/izarın yere sarkıtılması ve bu şekilde toplumda
dolaşılması kibir alâmeti sayılırdı. Allah kibirlileri, özellikle kibirle namaz
kılanları sevmez, çünkü kibir kulluğa aykırıdır. Bu rivayetteki şahıs abdesti
bozucu bir hareket yapmadığı halde Peygamberimiz onun abdest almasını istedi,
ikinci defa da bunu emretti. Bunun nedeni o kişinin düşünmesi ve hatasını
bulmasıydı. Ancak adam bunu anlamayınca Peygamberimiz kendisi açıklama yapmak
zorunda kaldı.
§Namazda
ve namaz dışında elbisenin kibirle yerde sürünmesi İmam Âzam, Şafiî ve diğer
müctehidlere göre mekruhtur. İmam Malik ise namazda caiz olduğunu, ancak kibir
alameti olarak o elbise ile yürümenin caiz olmadığını belirtti. Bu konuda
alimlerin görüşleri birbirine yakındır.[168]
839/1 709-Hz. Aişe'detl
(Radtyallahii anha)[169]
Hz.
Peygamber (SaUaüam aleyhi ve seUem) nakışları olan bir elbise ile namaz kıldı.
Namazı bitirince şöyle dedi:
"Bu
elbisenin nakışları beni meşgul etti. Bunu Ebû Cehm'e götürün, bana da Enbİcân
yapımı elbiseyi getirin!"
§Aynı
râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Hz.
Peygamber'in (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) nakışlı bir elbisesi vardı. Onu Ebû
Cehm vermiş, Hz. Peygamber'den de Enbicân yapımı elbiseyi almış ve şöyle
demişti:
'Ey
Allah'ın Rasûlü! Bu nakışlı elbise Enbicân yapımından daha hayırlıdır/iyidir.'
Rasûlullah şöyle dedi:
"(Ancak)
ben namazda onun nakısına bakıyorum (beni meşgul ediyor)." [170]
Rivayette
hamtsa kelimesi geçmektedir. Harhîsa; yünlü olan kaliteli ve ince bir elbise
türüdür ki[171]
o dönemde Peygamberimiz'e Ebû Cehm hediye etmiştir. Ancak elbisenin nakışları
Peygamberimiz'i namazda meşgul edince, Peygamberimizi bu elbiseyi acele ile
gönderdi ve kalın, daha az kaliteli, ama nakışsız olan Enbicân yapımı elbiseyi
istedi. [172]
Peygamberimizin nakışlı elbise yerine Enbicân yapımı elbiseyi istemesinin
nedeni hediyeyi reddetme şeklindeki yanlış anlaşılmayı önlemek İçindir.
Enbicânî
elbise; nakışsız yün elbise demektir ve Şam bölgesindeki Enbicân denilen yere
nispet edilmiştir. [173]
Namaz
kılarken secde mahalline/kıbleye bakmak müstehabdır, başka şeylerle uğraşmak
huşûa aykırıdır.
Rivayette
geçen sahabi Ebû Cehm'in adı, Âmir b. Huzeyfe b. Ganim el-Kureşî'dir. [174]
840/1710-İbn Sirin'den:[175]
Hz.
Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve sdiem) kadınların bürgül eri/ç arş afi arı[176]
ile namaz kılmayı (erkeklere) mekruh gördü.
§Katâde
dedi ki: Bunu bana Kesir (ya da Abdurabbih, ki burada râvi Hemmam, Katâde'nin
şeyhinde şüphe etti), Ebû Iyaz yoluyla Hz. Aişe'den
(Radıyallahü
anha) nakletti."
'Hz.
Peygamber üzerinde, Aişe'ye ait yünden çarşa[177]
olduğu halde namaz kıldı, halbuki (yatarken) o çarşafın bir kısmı (hayızlı
olan) [178]Aişe
ve bir kısmı da Hz. Peygamber üzerinde olurdu." [179]
Yukarıdaki
iki rivayet birbirine aykırı görülmektedir. Ancak bu haberleri aynı konuda
gelen diğer rivayetlerle beraber düşündüğümüzde tenakuz olmadığı ortaya çıkar.
1- Temiz olması
şartıyla her türlü kumaş ya da elbise ile namaz kılmak caizdir.
2- Kadınların
kullandığı çarşafların temiz olması durumunda bunlarla namaz kılmakta bir
sakınca yoktur.
3- Bu çarşaflar
hayızlı kadın tarafından kullanılıyorsa temiz olan kısmı ile namaz kılınabilir.
ŞYukarıda
geçen birinci rivayette Peygamberimiz bu konuda dikkatli olunmasını
istemektedir. Birçok kişinin söz konusu çarşafın temizliğine dikkat etmemesi
nedeniyle bunlarla namazı mekruh görmüştür. Ancak ikinci rivayette geçtiği bu
çarşaflar temiz olsa, onlarla namaz kılmak caizdir. İkinci rivayetin başka tariklerle
gelen lafızlarında hayızlıyken kaydı bulunmaktadır.[180]
841/1711- İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhüma) [181]
Hz.
Peygamber (Saiiatiaha aleyhi ve setiem) mescitte kıble tarafında bir balgam
gördü. (Bir dal parçası ile) [182] onu sıyırdı/attı ya da eliyle onu sildi.
Sonra insanlara yöneldi, onlara kızdı ve şöyle dedi;
"İzzet
ve celâl sahibi Allah sizden biri namazdayken sizin yüzünüze döner. Biriniz
namazda iken kıble tarafına balgam atmasın!"[183]
842/1712- Enes b. Mâlik'ten
(Radıyallahü unh).[184]
Allah'ın
Peygamberi (Satuuiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Sizden birisi
namazdayken Rabbine
yönelmiştir/ona yalvarmaktadır. (O
hâide kimse öne tükürmediği gibi) sağına da tükürmesin!"
(Râvi)
İbnCa'fer ekledi: "Önüne ya da sağına tükürmez/tükürmesin. Ancak (zor
durumdaysa) soluna ya da ayaklarının altına tükürüğünü bırakabilir." [185]
843/1713-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh)[186]
Hz.
Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) kıble tarafında bir balgam (atılmış)
gördü. (Râvi bir keresinde de: 'Onu sildi' şeklinde nakletti). Kalktım ben de
(kalanı) sildim. Sonra Peygamberimiz şöyle dedi:
"Sizden
biri namazda iken yüzüne balgam atılmasını ya da yüzüne tükürülmesini İster mi?
Biriniz namaz kılarken ön tarafına ve sağ tarafına tükürmesin! Fakat (zor durumdaysa) sol tarafa ayağının
altına bunu bıraksın. Bunu yapma imkanı da yoksa onu elbisesinin (kenarı) ile
şöyle alsın!" [187]
Peygamberimiz'in
karşılaştığı insanların bir kısmı eğitimsizdi. Özellikle çölden gelenler kaba
yapıları yanında, temizliğe dikkat etmemeleri ile biliniyordu. O günkü
şartlarda mescid kumluktu ve herhangi bir sergi de bulunmamaktaydı. Kumluk olmasına
rağmen Peygamberimiz mescidin temiz tutulmasını ister, balgam ve tükürük gibi
maddeleri bazen bizzat kendisi temizler, yukarıdaki hadislerde geçtiği gibi
insanları uyarır, bazen de onları kıyametteki kötü son ile
korkuturdu/uyarırdı:
Rasûlullah
(Sallallahu aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:
"Kim
kıble tarafına tükürürse kıyamet günü bu tükürüğü iki gözünün (kaşının)
arasında olduğu hâlde gelir.[188]
Ayrıca
Rasûlullah, imamlık yaparken tüküren kişiyi görünce; onu bir daha imam
yapmayın, diye uyarmıştı.
Mescidde
görülen balgam ya da tükürüğün yok edilmesini emretmişti. Hattâ bu temizliği
hasene (sevap/iyilik) olarak nitelemişti. [189]
Peygamberimiz
özellikle kıble ve sağ tarafa tükürülmeme üzerinde durmakta ve insanları
uyarmaktadır. Sol tarafa tükürülmesi ile ilgili ruhsatı o günkü şartlarda
anlamak doğru olur. Eğitimsiz bazı çöl insanlarının tükürme problemlerini
asgariye indirme ve kumluk olan zeminde onun yok edilmesini emretmekteydi. Bu
şekildeki olayla ilgili rivayetler fazla bulunmamaktadır, bundan birkaç olay
üzerine Peygamberimiz'in onları uyardığı anlaşılmaktadır. Bugün için mescidde
öksürük vb. Sebeplerle önlenmesi mümkün olmayan balgam ve sümüğün yok
edilmesi, yere düşerse onu temizlemek ya da mendil içine alıp dışarı atmak
şeklinde anlaşılır. Önemli olan, mes-cidlerin temiz tutulmasıdır, her dönemin
kendisine göre temizlik şekli vardır.
Allah
mekândan münezzehtir. Burada kıble tarafında şeklindeki izafet kıblenin
önemine yapılan bir vurgudur.
Rasûlullah
bu insanların her şeyleriyle ilgilenmiş ve toplumu rahatsız edecek konularda
onları eğitmiştir. Bu eğitim burada tükürük vb. pisliklerin temizliği ile İlgili
görülürken başka yerde soğan ve sarımsak yiyenlerin mescidlere gelmemelerini
istemesi şeklinde tezahür etmektedir. [190]
844/1714-Ziyad b.
Subeyh/Sabîh el-Hanefî'den:[191]
Ben
Kabe'ye doğru namaz kılıyordum, yanımda da bir ihtiyar vardı. Namazı (biraz)
uzattım ve elimi böğrüme koydum. (Yanımdaki) ihtiyar eliyle göğsüme
azımsanmayacak şiddette vurdu. Kendi kendime:
'Bendeki
hangi şey onu buna sevk etti[192]dedim.
Namazı
aceleyle bitirdim. Baktım ki bir köle arkasında oturuyor.
Ben:
'Bu
ihtiyar kim?' deyince o köle şöye cevap verdi:
'Bu
Abdullah b. Ömer'dir.'
Ben
de Abdullah b. Ömer namazını bitirinceye kadar yanında oturdum ve sonra dedim:
'Ey
Ebû Abdurrahman! Bendeki hangi şey seni buna sevk etti?' Abdullah:
'Sen
şu (elini böğrüne koyan) kişi misini'
Ben:
'Evet.'
Abdullah:
'Bu
(hareketin), namazda haç(a benzemekitir.[193]
Rasûlullah bundan len ederdi? [194]
845/1715-Ebû Hüreyre'den
(Radıyaiiahüanlı) [195]
Namazda
ihtisar (elleri böğürlerine koymak) yasaklandı.
§(Râvi
Yezid b. Harun) ekledi: Biz bunu (rivayeti aldığımız) Hişam'a sorduk:
'İhtisar
nedir?'
O
şöyle dedi:
'Namaz
kılarken kişinin ellerini böğürlerine koymasıdır.'
Hişam'a,
bunu Hz. Peygamber'den mi naklediyor, diye sorduk. O da başıyla 'evet' işareti
yaptı. [196]
İhtisar
elleri böğürlere koymaktır. [197]
ki yukanda geçen hadiste Rasûlullah
namazda
yasaklamıştır.
Namazda
ihtisarın hükmünde ihtilaf edildi:
1-Zahirilere göre
haramdır.
2-Diğer müctehidlere
mekruhtur.
İhtisarın
namazda haram kılınmasının sebebi konusunda farklı görüşler nakledildi:
1-İbn Abbas ve
Tirmizi'ye göre burada şeytana benzeme vardır.
2-Hz. Âİşe'ye göre
burada Yahudilere benzeme vardır.
3-Hz. Âişe ve Ebû
Hüreyre'den gelen rivayetlere göre bu, cehennemliklerin istirahat şeklidir.
4-İbn Ebî Safra'ya
göre Mütekebbirlere benzeme vardır.
5-Hattabİ'ye göre
musibete uğrayanlara benzeme vardır.
6-Yııkarıdaki
rivayette ise haça benzetilmiştir. Doğrusunu Allah bilir.[198]
846/1716- Câbir b. Abdullah
el-Ensârî'den (Radıyatlah anh) [199]
Rasûlullah
(SaüaUahu aleyhi ve sellem) Benî Mustalık (savaşı için) yola çıktığında beni
(bir iş İçin) göndermişti. (İşi bitirip) döndüm, Rasûlullah devesi üzerinde
namaz kılıyordu. Kendisine (bir şeyler) söyledim, eliyle şöyle yaptı (reddetti).
Sonra tekrar (bir şeyler) söyledim, eliyle şöyle yaptı (reddetti). Onu okurken
ve (bineği üzerinde) başı ile ima ederken dinledim. Namazı bitirince şöyle
dedi:
"Seni
gönderdiğim (o işi) ne yaptın? Namaz kılmam sana cevap vermeme mani
oluyordu."
§Aynı
râviden farklı yolla gelen rivayet:
Rasûlullah
(Sattaitahu aleyhi ve nitem) beni bir iş için göndermişti. Sonra kendisine
yetiştim ve selam verdim. Eliyle işaret etti, namazı bitirince de beni çağırdı
ve şöyle dedi:
"Sen
bana namazdayken selam vermiştin...1' Rasûlullah o anda doğuya yönelmişti.
NOT: Bu rivayette namaz
kılan birisine selam vermenin caiz olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda namaz
kılan el işareti ile cevap verir.
Binek
üzerinde nafile namaz kılmak caizdir. Zaruret olmadıkça binek üzerinde farz
namaz kılınmaz.
ŞBenû
Mustalık savaşı h. 6. yılın Şaban ayında gerçekleşti. Bu kabile Rasûlullah ve
ordusunu yok etmek için toplanmıştı. Bu konudaki tafsilat Kitabu's-Siyer'in
Gazevût bölümünde gelecektir.[200]
847/1717- Câbir b.
Senıüra'dan (Radıyaiiahü anh)[201]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) bize sabah namazını kıldırdı. Eliyle (namazda)
öne doğru eğildi/meyletti. Namazı bitirincebir topluluk bunun sebebini sordu.
O şöyle dedi:
"Şeytan
beni namazda meşgul etmek için üzerime ateş parçaları (kıvılcımları) atıyordu.
Ona (doğru) meylettim/yakalamaya çalıştım. Eğer tutabilseydim benden
kurtulamazdı, hatta o, mescit direklerinden bir direğe bağlanırdı da
Medinelilerin çocukları onu görürdü.[202]
Bu
rivayette Peygamberimiz kendisini meşgul eden ve namazdaki huşûunu bozmaya
çalışan şeytana karşı mücadele etmekte ve eliyle işaret etmektedir. Zaruret
olduğunda bu gibi hareketler mekruh değildir.
Bu
şekildeki bir olay Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahüanh) da nakledilir:
Ebu'd-Derdâ'dan:[203]
Bir
keresinde Resûluliah namaza kalktı. Şöyle dediğini işittik:
"Senden
Allah'a sığınırım."
Sonra
da üç kere:
"Seni
Allah'ın lânetiyle lanetliyorum" dedi ve sanki bir şey yakaiıyormuşca-sına
elini uzattı. Namazı bitirince:
'Ey
Allah 'm Resulü! Senden bugün daha Önce hiç söylemediğin bir şey işittik.
Ayrıca ellerini de açtığını gördük?' dedik. O şu cevabı verdi:
"Allah'ın
düşmanı olan iblis, yüzüme atmak için ateşten bir afev getirdi. Ben de ona, üç
kere: Senden Allah'a sığınırım, dedim, Sonra da: Seni Allah'ın eksiksiz
lânetiyle lanetliyorum, dedim, geri çekilmedi, üç kere tekrarladım. Sonunda onu
yakalamak istedim. Vallahi kardeşim Süleyman'ın duası olmasa idi, bağlı olarak
sabaha ulaşacak ve Medine'nin çocukları onunta oynayacaklardı."
§Hz.
Süleyman'ın duası, başkasına verilmeyen büyük bir mülkün sadece kendisine
verilmesidir:
Allah
Teâlâ buyurdu:
"(Süleyman;)
Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık
ver. Şüphesiz Sen, daima bağışta bulunansın, dedi.
Bunun
üzerine biz de, istediği yere onun emriyle kolayca giden rüzgâr, bina kuran ve
dalgıçlık yapan şeytanlar, demir halkalarla bağlı diğer yaratıkları onun emrine verdik.
îşte
bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut, hesap yok, dedik."
Doğrusu
onun, bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır." (Sad, 38/35-40) [204]
848/1718-Rasûluilah'ın
sahabisi Suheyb'den (Radıyaliakuanh): [205]
Yapılması
Mekrun ve Rasûlullah (Seutaiiahu aieyiü ve seitem) namaz kılarken yanına uğradım ve selam
verdim, selamı işaretle aldı/cevap verdi.
(Râvi)
ekledi: Bilemiyorum, ancak parmağıyla işaret etmişti. [206]
849/1719-İbnÖmer
(Radıyaiiahuanimma) anlattı:[207]
Bilâl'e:
'Rasûlullah
(Saikutahu aleyhi ve seiiem) namazdayken kendisine selâm verdiklerinde nasıl
cevap verirdi?' deyince o şöyle dedi: 'Eliyle işaret ederdi.'[208]
850/1720- Enes b. Mâük'ten
(Radıyaitahaanh):[209]
Hz.
Peygamber (Sailaikıhü aleyhi ve sellem) namazda işaret ederdi. [210]
851/1721-Yezîd b.
Keysân'dan: [211]
Salim
b. Ca'd namaz kılarken (yanma gelmek için) [212]
ondan izin istedi. (Anlatmaya şöyle devam etti;)
Bana
teşbihle (Sübhanallah diyerek) [213]cevap
verdi. Selam verince de şöyle dedi:
'Erkeğin
izni namazdayken teşbihle, kadının izni de el çırpmakla olur.'[214]
852/1722 (Z.)-HZ. Ali'den
{Radtyallahü anh):[215]
Ben
Hz. Peygamber'in (SaliaHaha aleyhi ve seiup) yanma gelir ve (girmek içi n) izin
isterdim. Eğer namazda ise Sübhanallah derdi (teşbihle izin verirdi), namaz
dışında ise (sözlü olarak) izin verirdi. [216]
853/1723-Câbir b.
Abdullah'tan [217]
Hz.
Peygamber'in (SaiMiaha aleyhi ve seüem) şöyle dediğini işittim: "Şeytan
bana namazımdan bir şey unutturursa erkekler Sübhanafiah desin, (onlar
uyarmazsa) kadınlar el çırpsın." [218]
854/1724-Sehl b. Sa'd
es-Sâidî'den [219]
Hz.
Peygamber (SaiiaUaha aleyhi veseiiem) şöyle dedi:
"Namazda
kişinin başına bir şey geldiğinde (uyarmak için) Sübhanaltah desin. (Bu
durumda) kadınlar için el çırpma, erke*kler için teşbih geçerlidir
(caizdir)." [220]
855/1725-Ebû Hüreyre'den [221]
Rasûlullah
(Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"(Namazda birini
uyarmada) erkekler için teşbih,
kadınlar için et çırpma
geçerlidir (caizdir)." [222]
856/1726-Mutarrif b.
Abdullah b. Şihhîr babası (Abdullah b. Şihhîr)'dan (Radıyalkıhü anh) nakletti: [223]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) namaz kılarken yanına geldim, göğsünde
tencere(deki su) kaynaması gibi bir kaynama (sesi) vardı.
§(RâviJ
başka yolla gelen rivayet:
Rasûlullah'ı
gördüm, ağlamaktan dolayı göğsünde tencere kaynaması gibi bir kaynama sesi
vardı. [224]
857/1727-Hz. Âişe'den
(Radıyaüahü anha)[225]
Rasülullah
(SaiiaiiaM aleyhi ve seîlem) (yakalanıp da vefat ettiği en son hastalığında)
benim odama geldiğinde şöyle dedi:
''Ebû
Bekir'e söyleyin, insanlara namazı kıldırsın!" Hz. Aişe dedi ki:
'Ey
Allah'ın Rasûlü! Ebû Bekir gözyaşlarına sahip olamayan ince kalbli/hassas bir
adamdır. O, (şimdi) Kur'ân okurken ağlar, babamdan başkasına emretseniz.
(Hz.
Aişe anlatmaya şöyle devam etti;)
Rasûlullah'ın
makamına geçecek ilk kişi olan Ebû Bekir(in ağlaması) nedeniyle insanların
günaha girmesinden hoşlanmayarak böyle dedim. Bunları iki ya da üç kere
tekrarladım. Her seferinde Rasülullah şöyle dedi:
"Ebû
Bekir'e söyleyin, insanlara namazı kıldırsın! Gerçekten sizler Yusuf
(Peygamberin) yanındaki kadınlar (gibisiniz, duygusal davranırsınız).[226]
Yukarıda
zikredilen hadislerden namazda ağlamanın namazı bozmayacağı anlaşılmaktadır.
Ancak bu ağlamanın Allah korkusu ya da huşu' ile kayıtlanma şartında ihtilaf
edildi:
1-Hanefi mezhebine
göre, namazda Allah korkusu ya da huşu' nedeniyle ağlamak namazı bozmaz. Bir
ağrı ya da başına gelen bir musibet sebebiyle ağlarsa namazı bozulur. [227]
2-MalikiIere göre,
namazda Allah korkusu veya huşu' nedeniyle ağlamak namazı bozmaz. Ama bunlar
dışında dünyevi bir sebeple ağlarsa bakılır: Eğer sessiz ağlarsa beis yoktur.
Ama sesli ağlarsa bilerek (amden) olduğunda azı ya da çoğu namazı bozar, sehven
olursa azı namazı bozmaz, çoğu bozar. [228]
3-Şafiîlere göre,
ağlamada iki harf söylenmedikçe (konuşmaya benzemedikçe) namaz bozuimaz. Ancak
ağlarken iki harf söylenirse namaz mutlak olarak bozulur, ağlamanın nedeni
Allah korkusu ya da huşu da olsa hüküm bu şekildedir. [229]
4-Hanbelilere göre,
Allah korkusu veya huşu' nedeniyle ağlama ne şekilde olursa olsun mutlak olarak
namazı bozmaz. Ancak dünyevi nedenlerle olan ağlamada iki harf çıkarsa namaz
bozulur. [230]
858/1728-Ebû Hüreyre'den
(Radıyaiiaku anh).[231]
Hz.
Peygamber (Saiiaiiahu aleyhiseüem) namazda esvedeyn olarak (bilinen) akrep ve
yılanın öldürülmesini emretti/izin verdi.
NOT: Hadiste geçen
esvedeyn) kelimesi akrep ve yılan için tağlib yoluyla kullanılmıştır. Ebeveyn
kelimesinin anne-baba manasına gelmesi gibi. Sadece esved kelimesi ise yılan
için kullanılır.[232]
859/1729-Hz. Âişe'den
(Radıyatlaküanha): [233]
Hz.
Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem} kapısı kapalıyken evde namaz kılardı.
Ben geldiğimde bana kapıyı açma mesafesine kadar yürüdü, sonra (geriye doğru
gelerek) tekrar yerine döndü.
Râvi
(Urve) [234]
ekledi: Hz. Âişe kapının kıble tarafında olduğu, şeklinde (evi) tarif etti.
§Aynı
râviden başka tarikle gelen rivayet:
Hz.
ÂİŞe (Radıyalluhfı anha) dedi ki:
'Kapıyı
açmasını istedim, o sırada Rasûlullah (Saliaiiahu aleyhi ve seüem) ayakta namaz
kılıyordu. Ya sağdan ya da soldan kıble tarafına yürüdü, bana kapıyı açtı.
Sonra namaza (yerine) döndü.'[235]
860/1730-Ezrakb. Kays'tan:[236]
Ebû
Berze (el-Eslemî) (Radıyaüahti anh) Ehvâz beldesinde nehir kenarındaydı.
(Hayvanın) yularını eline aldı, namaza başladı. Hayvan geriye gitti, o da
hayvanla geriye gitti. Bunun üzerine Haricîlerden bir adam şöyle dedi:
'Allahım,
bu ihtiyarı rezil et, nasıl namaz kılıyor?'
Ebû
Berze namazını bitirince şöyle dedi:
'Dediğinizi
işittim. Ben Rasûlullah (SaiMiahu aleyhi ve sellem) ile birlikte altı ya da
yedi veya sekiz savaşa katıldım. Onun emrini ve ruhsatını gördüm. Hayvanımla
geri gelmem onu kendi haline bırakmaktan bana daha kolay geldi. (Çünkü
bırakırsam) dilediği yere gider ve (onu bulmak/yakalamak) benim için zor olur.1
§Ebû
Berze (yolcu olduğu İçin) ikindi namazını iki rekât kıldı. [237]
Ebû
Berze'nin (v. 65/685) asıl ismi Nadle b. Ubeyd b. Haris el-Eslemî'dir. Bu
sahubinin yolculukta hayvanını tutarak namaz kılması o dönemdeki sert
fikirleriyle tanınan Haricilerden bazı kişilere tuhaf geldi ve onlardan biri
kızarak bu namazın olmadığını söyledi. Ebû Berze de kendisinin Rasûlullah'la
Hayber, Mekke've Huneyn başta olmak üzere uzun süre savaşlara katıldığını ve o
Peygamberin emirlerini ve ruhsatlarını çok iyi bildiğini ifade etti. Yani ben
bu işi sizden iyi biliyorum, derce-sine onlara güzel bir ders verdi.
§Ahmed
b. Hanbel'in Müsned'inde Ebû Berze yoluyla gelen 47 hadis bulunmaktadır.
Bunların on yedisi kütüb-i sittede nakledilmiştir.
§Ehvâz
Basra taraflarında bir beldedir. Hz. Ömer'in halifeliği zamanında
fethedilmiştir. [238]
861/1731-îbn Abbas'tail
(Radıyallaha anhüma).[239]
Hz.
Peygamber (Saitaiiahü aleyhi ve seiiem) namaz kılarken (ihtiyaç anında) sağa ve
sola (göz ucuyla) [240]bakardı,
ancak boynunu sırtının gerisine çevirmezdi.[241]
862/1732-Abdullah. Said b. Ebû
Hind, tkrime'nin ashabından olan bir
adamdan
nakletti:[242]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve sei/cm) namazında boynunu sırtının gerisine çevirmeksizin
göz ucuyla bakardı.[243]
863/1733-Enes b. Sîrîn'den: [244]
Enes
b. Malik'i (Radıyaiiaha mh) namaz kılarken bir şeye gözünü dikmiş ona bakarken
gördüm.[245]
Bu
konuda geçen hadislerden istinbat edilen hükümler:
1-Namazda yılan ve
akrep gibi zararlı varlıklar mutlak olarak Öldürülebilir. Cumhura güre bu
caizdir. Ancak İbrahim en-Nehâi, Katade gibi bazı alimlere göre bunlar
saldırmadıkça namazda öldürmek mekruhtur. Buradaki vuruş bir veya iki ile
sımrlanmahdir, değilse namaz bozulur.
2-Namazda ihtiyaç
anında az bir fiil caizdir, namazı bozmaz. Çünkü az; kendisinden kaçınılması
zor olan ve zaruret/hacet kapsamında olan şeylerdir. İslâm fıkhında bunlar
affedilen, ibadeti ya da muameleyi bozmayan şeylerdir. Bu konudaki kural:
Zaruret/hacet
kapsamında olduğu için aza itibar edilmez, (hükme tesir etmez). [246]
Ancak namazda az da olsa yemek, içmek, konuşmak gibi fiiller af kapsamında
değildir ve namazı bozar. Az kabul edilen fiiller peşpeşe yapılırsa da namazı
bozar. [247]
§Az
kelimesinin namazdaki tarifinde müctehidler İhtilaf ettiler.
a-Hanefilere göre
dışardan bakanın yadırgamadığı hareketler az sayılır. Ama dışardan bakan
kişiye, namaz kılmıyor vehmini verdirecek kadar fazla olan fiiller amel-İ kesir
(çok fiil) hükmündedir ve namazı bozar. Bir amelde iki el kullanılırsa namazı
bozar.[248]
b-Malİkîlere göre
insanın yadırgamadığı ve hafif görülen fiiller az sayılır, namazı bozmaz.
Akrep öldürmek, mest giymek, el ile işaret ve hafifçe yönelmek/bak-inak, gibi. [249]
c-Şafiîlere göre azın
tarifinde örfe bakılır. İnsanların gözünde küçük/az görülen fiiller az
kapsamındadır. Mestleri çıkarmak, hafif bir elbise giymek, bit, pire gibi
haşera öldürmek, orta halli iki adım atmak, haşeratı öldürmek için iki kere
vurmak, işaretle selam almak gibi...Çünkü bu konularda Rasülullah'tan gelen
ruhsatlar bulunmaktadır. [250]
d-Hanbelilere göre de
azın tarifinde örfe bakılır. İnsanların gözünde küçük/az görülen fiiller az
kapsamındadır. Şafiiîlerde az olarak
zikredilen fiiller bu mezhebe
güre
de az kapsamındadır. [251]
3-Namazda az iltifat
(başka tarafa yönelmek/bakmak) göğsün kıbleden çev-rilmemesi halinde namazı
bozmaz. Ancak zaruret/hacet yokken yapılan bu fiiller mekruh kabul edilmiştir.
Bu konuda yukarıda zikredilen rivayetler bunun delilidir. [252]
864/1734-Ebû Katâde
(Radıyaliahüanh) anlattı: [253]
Biz
mescidde otururken yanımıza Rasûlullah (Saihüiahu aleyhi ve seüem) geldi. Kendi
kızı Zeyneb'in çocuğu olan Ümâme bt. Aş'ı taşıyordu.[254]
Sonra çocuğu boynuna/sırtına[255] aldı ve çocuk boynundayken namaza durdu.
Rü-kûya gittiğinde çocuğu yere bırakıyordu, ayağa (kıyama) kalktığında tekrar
sırtına alıyordu. Onunla bu şekilde hareket ederek namazı bitirdi.
NOT: Ümâmc'nin o
dönemde süt emen küçük bir bebek olması nedeniyie zarar görme endişesi
bulunduğu ve Rasûlullah'm bu davranışının zaruret kapsamı içinde düşünülmesinin
daha doğru olacağı alimler tarafından belirtildi. [256]
865/1735- EbÛ Katâde'den
(Radıyaliahüanh): [257]
Yukarıdaki
rivayetin benzeri nakledildi.
§Bu
metindeki ziyade:
(Râvi)
Âmir ekledi: 'O hangi namaz, diye sormadım.'
(Râvilerden)
İbn Cüreyc dedi ki:
'Bana
Zeyd b. Ebû Attâb yoluyla Amr b. Süleym'den nakledildiğine göre söz konusu
namaz sabah namazıydı.1
Ebû
Abdurrahman (Abdullah b. Ahmed b. Hanbel) şöyle dedi: (İbn Cüreyc) bu senedin
ceyyid olduğunu belirtti. [258]
866/1736-Şeddâd (b. Hâd
eI-Leysî)'den (Radıyaitahaanh).[259]
Günün
sonraki namazları olan öğle ya da ikindi namazlarından birinde Hz. Peygamber
(Sailaiiahü aleyhi ve seüem) yanımıza geldi. Hasan'ı veya Hüseyin'i taşıyordu.
Rasûlullah öne geçti ve çocuğu yere bıraktı. Sonra namaza durdu, namazın
ortasında secdeye gitti ve secdeyi uzattı. Ben başımı kaldırdım, o da ne,
Rasûlullah secdedeyken küçük çocuk onun sırtında duruyor, ben (tekrar) secdeye
döndüm. Rasûlullah namazı bitirince insanlar:
'Ey
Allah'ın Rasûlü! Sen namaz ortasında secdeyi o kadar uzattın ki bir şey oldu
veya sana vahiy geliyor zannettik' dedi. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle
buyurdu:
"Bunlardan
hiç biri olmadı. Ancak oğlum (torunum) beni binek yaptı. Onu acele ettirmek
istemedim, böylece istediği olsun."[260]
Bu
rivayetlerden bir kişinin namazda Rasûlullah'ın yaptığı gibi sırtında çocuk
olduğu halde namaz kılmasının ya da sırtına çıkan çocuğun inmesini bekicyerek
secdeyi uzatmasının caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda müclehid alimlerin
görüşü:
1-Hanefi mezhebine
göre çocuğun sırtta taşınarak namaz kılınması mekruhtur, ancak namazı tamdır.
Çünkü namazda genel kural huşûyu bozacak fiillerden kaçınmaktır. Yukarıdaki
rivayet amel-i kesirin namazı bozmadığı döneme ait bir haber ya da zaruret
durumu olarak açıklanabilir.[261]
2-Malikilere göre bu
durum sadece nafile namazda caizdir, rivayetlerde farz namaz olduğu
açıklanmamıştır.[262]Bazı
Maliki alimleri, bu durumun mensuh olduğunu, bir kısmı da Rasûlullah'a has
olduğunu söyledİler: [263]
3-Şafıî mezhebine
göre farz ya da nafile namazda küçük çocuk taşımak caizdir. Bu hem imam için,
hem de cemaat veya münferit olarak kılan için geçerlidir. [264]
4-Hanbelilere göre
yukarıdaki rivayette olduğu gibi bir Özür sebebiyle çocuğun taşınması ya da
secdenin uzatılması caizdir. [265]
867/1737-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyallahü anh) [266]
Hz.
Peygamber (Sailaiiahü aleyhi ve seiiem) çizgili Yemen elbisesi[267]İİe
namaz kıldı.
(Râvi
Enes) ekledi: Zannederim iki ucunu (çaprazlama olarak) bağladı.
NOT: Rivayette
zikredilen bağlama şekli: Sol kolun altından alınıp sağ omuz üzerine atılan
kumaşın bir ucu ile sağ kolun altından alınıp sol omuz üzerine atılan kumaşın
diğer ucu birlikte çekilip göğüs üzerinde bağlanır. [268]
868/1738- Enes b. Mâlik'ten
ıRadıyallahü anh): [269]
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve setiem), cemaatle beraber kıldığı en son namazı Ebû
Bekir'in arkasında tek kumaşa bürünerek kılmıştı.
NOT: Bu rivayetin
benzen:
Enes
b. Malik ve Hasan b. Ali'den (Radıyallahü anhüm):[270]
Rasûlullab
Üsame b. Zeyd'e dayanarak çıktı geldi. Üzerinde iki ucunu çaprazlama
(göğsünde) bağladığı pamuktan bir kumaş vardı. Onlara namaz kıldırdı.[271]
869/1739-Musa b. İbrahim b.
Ebû Rabia babasından nakletti: [272]
Enes
b. Malik'in (RadıyaUakumh) yanına, o tek kumaşa bürünerek namaz kılarken
girdik. Ridası da oraya konulmuştu. Namazı bitirince ona dedik ki:
'Sen
namazı böyle (mi) kılıyorsun, halbuki ridan buraya konulmuş. [273]O
şöyle cevap verdi:
'Ben
Ras&Mlah'ıtSatiaiûıhü aleyhi ve seüem) böyle namaz kılarken gördüm.'[274]
870/1740-Ebû Said
el-Hudri'den (Radıyaliahümh): [275]
Rasûlullah
(Saiiaitaiuı ak-yht ve tettem) dedi ki:
"Biriniz
tek parça kumaşla namaz kılacağında onun ucunu iki omuzu Üzerine atsın (ve
çaprazlama bağlasın)[276]
871/1741-(Hz. Peygamberdin
eşi) Meymûne annemizden (Radtyaiiahü anha) [277]
Hz.
Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) üzerinde hanımlarından birisine ait
yünden bir çarşaf[278]
ile namaz kıldı. Secdeye gittiğinde o çarşafın bir kıs-mı eşınm üzerine
gelirdi. [279] (Râvi) Süfyan ekledi: Bana görünen o ki
hayızlı hanımına ait, şeklinde
açıklama
yaptı.
NOT: Bu rivayeti
aşağıdaki ile haber ile değerlendirdiğimizde doğru sonuca ulaşırız.[280]
872/1742-Abdullah b. Şeddâd
b. Hâdi'den: [281]
Hz.
Peygamber'in (SaüallaM aleyhi ve settem) eşi teyzem Meymûne bt. Haris'ten (Radıyullahiıunhü) İşittiğime göre,
Meymûne
annemiz hayızlıyken seccadesi üzerinde namaz kılan Rasû-lullah'ın secde mahalli
hizasında (çarşafına) bürünerek dururdu/yatardı. (O şöyle dedi):
'Rasûlullah
secde ettiğinde elbisesi bana değerdi, halbuki ben hayızhydım.'
§Diğer
rivayette şöyle dedi:
'Gece
Rasûlullah kalkar ve ben onun yanı başındayken namaz kılardı. Secdeye
gittiğinde ise elbisesi bana değerdi, halbuki ben hayizlıydım.'[282]
Bu
rivayetlerden anlaşılan hükümler:
1-Temiz olması
şartıyla her türlü kumaş ya da elbise ile namaz kılmak caizdir.
2-KadınIarın
kullandığı çarşafların temiz olması durumunda bunlarla namaz kılmakta bir
sakınca yoktur.
3-Namaz kılan kişinin
elbisesinden bir kısmı hayızlı eşine gelmesi namaza mani değildir. [283]
873/1743-Hz. Âişe'den
(Radıyaltahü anha).[284]
Ben
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve seitem) önünde uyurken ayağım da kıble
tarafında olurdu. Secdeye gittiğinde bana dokunurdu, ben ayağımı toplardım,
kalktığında da ayağımı uzatırdım. O günlerde evde kandiller yoktu. [285]
874/1744-Hz. Âİşe'den
(Rtuiıyattahü anha):[286]
Ben
sağında ve solunda uzanmışken Rasûluilah (SaiiaiiaM aleyhi namaz kılardı. [287]
875/1745- Hz. Âİşe'den
(Radıyallahü anha}:[288]
Ben
tabutun/cenazenin ön tarafa konulması gibi Rasâffeallh'la (S hsyhiveseilem)
kıble arasında uzanmış yatarken[289]
Rasûluilah gece namazını kılardı.
NOT: Hz. Âişe annemiz
bu örneklerle namaz kılanın önünde bulunan/geçen kadının, namazı bozmayacağını
anlatmak istemektedir. [290]
876/1746- Hz. Âişe
(Radıyallahü anha) [291]
Kendisinin
Hz. Peygamber1 in (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) önünde uzanmış yatarken Hz.
Peygamber'in namaz kıldığından bahsetti.
(Râvi
Urve)[292]
ekledi: 'O kadınlar da sizin anneleriniz, kardeşleriniz ve halalarınız değiller
mi?'[293]
877/1747- Hz. Âişe'den
(Radıyallahü anh)[294]
Ben
Hz. Peygamber'le (Sallallaha aleyhi ve sellem) kıble arasındaki yatak üzerinde
uzanmış yatarken Hz. Peygamber namaz kılardı.
(Râvi
Urve şöyle devam etti;)
Ben:
'İkisi arasında mescidin duvarları mı vardı?' diye sorunca Hz. Âişe şöyle dedi:
'Hayır.
(Rasûlullah) evde mescidin duvarlarına dönük olarak (namaz kılıyordu).'[295]
Hz.
Âişe yukarıdaki rivayette hadisi kendisinden alan Urve'nin namazın mescitte
olması ile ilgili sorusuna; hayır, namazı evde mescidin duvarlarına doğru
kılıyordu, şeklinde cevap verdi. Bu rivayetler, namaz kılan kişinin önünde
yatan karısının namazı bozmadığını göstermektedir. Alimler bu kadının, namaz
kılanı meşgul etme endişesi üzerinde durmuşlar, o günlerde kandillerin
bulunmaması nedeniyle namaz kılanın kalbinin meşgul olmasının söz konusu
olmadığını belirtmişlerdir. Bazı alimler de bunun Rasûluilah'a has olduğum
söylemişlerdir, ancak bu zayıf bir ihtimaldir. Önde yatan kadının (eşin) namaz
kılanın kalbini meşgul etmesi ve dikkatini dağıtması durumunda bu şekilde
namazın mekruh olduğunda alimler müttefiktir.[296]
• Namazında Tereddüt Edenin Yapması Gereken
Fiil
• Namaz Kılana Gelen Şeytan Vesvesesi ve
Kurtulma Yolları
• Dört Rekâtlık Farz Namazda Yamlarak İkinci
Rekâtta Selam Vermek ve İlgili Zü'l-Yedeyn Rivayeti
• Selam Verdiğinde Namazından Bir Rekât Eksik
Kıldığını Anlayanın Durumu
• İlk Teşehhüdde Oturmayı Unutup Ayağa Kalkan
Kişi Geri Dönmez, Namaza Devam Eder
• Dört Rekâtlık Namazı Beş Kılanın Durumu
• Her Unutma İçin Selamdan Sonra Sehiv
Secdesi Yapmak[297]
[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/183.
[2] Ayetteki orta namazı hakkında ihtilaf edildi:
a- Hz. Ali, îbn Abbas
ve Malik b. Enes'ten gelen bir rivayette sabah namazıdır, dendi.
b- Hz. Âişe, Ebû Saîd,
Zeyd b. Sabit, Urve b. Zlibeyr, Abdullah b. Şeddâd ve İbn Ömer'den gelen rivayette
ise öğle namazıdır.
c-Ancak bu konuda en
kuvvetli görüş ikindi namazıdır, zira hadislerde Peygamberimiz bizzat
açıklamıştır ve yukarıda ismi geçenlerin bir çoğu da dahil sahabe, tabiûn, etba
ve müctehid İmamların birleştiği görüş budur. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, îbn
Mes'üd, Ebû Eyyub, Abdullah b. Amr, Semüre b. Cündüb, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd,
Haf'sa, Ürnmü Habibe, Ümmü Seleme, ayrıca İbn Ömer, Ubeyde, İbrahim en-Nehâî,
Said b. Cübeyr, İbn Şîrîn, Hasan b. Münzir, Ebû Hanife, Ebû Yusuf, Şafiî, Ahmed
b. Hanbel... gibi alimlerden nakledilmiştir. Ayrıca Müsned Trc. H.no:
125/9995'de Hz. Ali orta namazını sabah namazı olarak bildiklerini, ancak
ikindi namazı olması gerektiğini kendisi söylemiştir. (Bk. Malik, Salat, 8,
H.no: 25-28; İbn Hazm, Muhatla, IV/249; Şîrâzî, MUhezzeb, 1/53; Zemahşerî,
Keşşaf, 1/283-284; Nevevî, Mecmu, 111/60-61; İbn Kudâme. Muğnî. 1/387-389; İbn
Kesir, Tefsir, 1/274-278: İbnü'l-Hlimam, Fethu'l-Kadir, i/257; Bennâ. age.,
11/263: Hadisler için bk. Müsned Trc. H.no: 124/994, 125/9995, 126/996,
127/997. 129/999)
[3] Taberâni, el-Mu'cemu'l-evsat, IV/240, No: 4082; (Heysemî seneddekİ
Hıbre isimli zatın tercüme-i hâlini bulamadığını, diğer râvilerin ise sika
olduğunu belirtti. Bk. Meaneu 'z-z.evûid, 11/80)
* Hz. Ali'den de bu ayetin
sağa sola bakmamakla ilgili olarak indiğini belirttiği benzer rivayet için bk.
Beyhakî, es-SünenU'l-kiübra, 11/279, No: 3333
[4] Ahmed b. Hanbel, 1/435; Buharı, el-Amel fi's-saiât, 2, Tefsiru's-sûre,
2, 33; Müslim, öMesacİd, 35, (539); Tirmizi, Salât, 180, H.no: 405
[5] İbnü'l-Esir, Nihaye, IV/225
[6] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/184-185.
[7] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/185.
[8] Sahih: Müsned, IV/368, H.no:19174; Buharı, Amel, 2 (Âyetin tamamı
zikredilmiştir: Tefsîr, 2/43; Müslim, Mesâcid, 35; Ebû Dâvûd, Salât, 174,
H.no:949; Tirmizi
Salât. 180. H.no;405; Tefsîr. 2/33, H.no:2986; Nesûî. Sehv, 20. H.no: 1217. '
Bakara, 2/238
[9] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/185.
[10] Sahih: Müsned, 1/376, H.no:3563; İkinci rivayet: 1/377, H.no:3575;
Benzer rivayetler İçin bk. 1/409, H.no:3884^3885; 1/415, H.no:3944; 1/435,
H.no:4145:
1/463, H.no:4417;
fiwMn, Amel, 2, 15; Menâkıb, 37; Mw.Wim, Mesâcid, 34; Ebû Dâvûd, Salât, 166,
H.no:923-924; yVesdf, Sehv, 20, H.no:1218-1219;îbnMâce, İkâme, 59, H.no:İD19.
Suheyb'den (Radıyallahü
anh) nakledilen rivayetle karşılaştırınız. Bk. 848/1718. hadis. Ammar b.
Yâsir'den (Radıyallahü anh) şahidi:....."
Müsned, IV/263. H.ııo:
18234; Wf,v«ı, Sehv, 6, H.no:l 186.
Benî Âmir'den (Bir
rivayette; Benî Kuşeyr'den) bir kişi Ebû Zerr'in {Radıyaüahü anh) yanına
girdiğinde namazda iken selâm verdiği, Ebû Zerin ise bu selâmı almadığına dâir
rivayet için bk. 17/868. hadis.
Ayrıca bk. 848/1718.
hadis.
[11] Metindeki ziyade: Yada benim meşguliyetim var
[12] Bk. Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, 111/136
[13] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/186-187.
[14] Sened: Sahih: Müsned, V/447, H.no:23652; Benzer rivayetler için bk.
V/447-449, H.no:23653-23658 (Mükerrer için bk. III/442, H.no: 15600); V/449,
H.no:23659; Müslim, Mesâcid, 33; Ebû Dâvûd, Salât, 167, H.no:930-931; Eymân,
16, H,no:3282; NesâU Sehv, 20, H.no:1216 ( Jiteâ Dârimi, Salât, 177, H.no:
1510.
Ayrıca cariyenin âzâd
edilmesi ile İlgili benzer rivayetler için bk. 39-40/81-82. hadisler
[15] Namaz dışında aksıran kişi 'el-Hamdülittah* derse karşısındaki de ona
'Yerhamükâllah' der. Bu söz, Allah sana rahmet etsin, şeklinde bir duadır.
Sahabi namazda konuşma işinin yasaklandığını bilmediği için namazda aksıran
birisine bu şekilde dua etmektedir.
[16] Metindeki sözün lafız tercemesi, vay/yazık annemin çocuğunun başına
gelene şeklindedir. Bu söz Araplarda beddua anlamında kullanılmaktadır. Bir
kişi yaptığı bir hatadan dolayı kendini bazen bu şekilde tenkid ederdi. Bk.
Nevevi, Şerhıt Sahihi Müslim, V/20
[17] İbnü’I-Esir, Nihaye, IV/212
[18] Bu kişi İdris ya da Danyal peygamber olabilir. Doğrusunu Allah bilir.
Bk. Bennâ, age, İV/75
[19] Diğer rivayette: ...Rasûlullah'a ağır geldi, şeklindedir. B-k. Ahmedb.
Hanbel, V/448
[20] Metindeki ek: Bir keresinde şöyle buyurdu: "O mümin bir kadındır,
azad et!"
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/188-189.
[21] İbn Münzir. İcma'25, No: 45
[22] Bk. Müsned Trc. 798/1668 nolu hadis.
[23] İmam Muhammed, el-Hucce, i/150-151
[24] İmam Şafiî, İhtilafü'l-Hadis, 230; İbn Abdilber, ysft/Ud, 1/343^
Nevevi. Meemu', III/158; İbnMüfıh, Furw', 1/432;
[25] Sehiv secdesi bölümünde gelecektir.
[26] Sened:
Zayıf: Taberani,
el-Mu'cemu'l-Evsau H/162. No: 1582; Heysemi, senedde durumu tartışmalı (kimine
göre münker) ravi bulunduğunu, söyledi. Mecmeu 'z-zevâid, 11/81
[27] Sened:
Hasen: ı Mace, Talak,
16 .No: 2043
İbn Abbas'tan şahidi
için bk. İbn Hibban, XV1/2O2, No: 7219; Hakim. U/216, No: 2801; Taberani,
el-Mu'cemu'l-Kebir, KI/133, No: 11274; Heysemi, senedde tarışmah ravi İbn
Lehia'nın olduğunu, söyledi. Bk. Mecmeu'z-zevâid, Vl/250; Burada tartışmalı
râvi sadece İbn Lehîa bulunmaktadır. Ebû Abdurrahman Abdullah b. Lehîa b. Ukbe
el-Hadramî el-Mısrî hakkında İbn Hacer, "Sadûktur. Kitapları yandıktan
sonra ihtilât etti. İbnü'l-Mübarek ve İbnÜ'i-Vehb'in kendisinden rivayetleri
daha doğrudur. Müslim'in ricalinden biridir," der. Bk. Takrib, Trc.
no.3563. Zehebî ise zayıf sayıldığını ifade eder ve Ebû Dâvûd kanalıyla Ahmed
b. Hanbel'İn bu zât hakkında şöyle dediğini nakleder: "Çok hadis rivayet
etmiştir, zabt ve İtkânında Mısır'da O'nun gibi kim vardır?" (Bk. Zehebî,
Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed, el-Kâşif, Thr. Ahmed Muhammed Nemr el-Hatîb
(Muhammed Avvâme taliki ile), Cidde, 1992, Trc. no.2934.) Kâşifin Haşiyesinde
EbÜ'1-Vefâ: "İhtilât tarihinin h.169 veya 170 yılları olduğu için bu
tarihten önceki rivayetleri makbuldür. Sonrakiler merdûd ve zayiftır"der.
Buna göre, h.174 yılında vefat eden İbn Lehîa'nın 4-5 yıllık dönemdeki
rivayetlerinin iyi bir tetkik ve araştırmaya tabî tutulması gerekliliği
kanaatine varılabilir. İhtilâtından önce kendisinden hadis nakleden râvîler
şunlardır: Evzaî, Şu'be, Süfyân es-Sevrî, Amr b. el-Hâris... Bu râvîler İbn
Lehîa'nın kitapları yanmadan yani ihtilâfından önce vefat eden kişilerdir. Yine
Abdullah b. Mübarek, Abdullah b. Vehb, Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebî ve
Abdullah b. Yezîd el-Mukrî ise ihtilâtından sonra ibn Lehîa'dan nakilde
bulunmadılar. Rivayetlerine son verenler arasında Kuteybe b. Saîd, Velid b.
Mezîd el-Beyrûtî ve Abdurrahman el-Mehdî de sayılabilir. Bk. İbn Hacer,
Muhammed b. Ali, Ebu'1-Fadl Ahmed b. Ali el-Askalânî, Lisânü 'I-Mizan,
Müessesetü'l-İlmiyye. Beyrut, 1406/1986, III. Baskı, i/10, el-Müsned Trc, I. cild, 22/64 nolu hadisin
tahrici.)
[28] İmam Muhammed, el-Hucce, 1/150-151: Tahavi. Şerhu Meâni'l-âsâr, 1/454;
Kâsânî, Bedâiu'S'Sanâi', 1/237
[29] Sened: Sahih: Tahavi, age., 1/453; Darekutni, IÎ/83, Babü'l-işare
fi's-salat,!; Beyhaki, 11/262, No: 3233 (Beyhaki, şeyhi Ebû Bekir b. Ebû Davud
es-Sicistani'den bu rivayetin senedinde Ebû Katafan'ın bulunduğunu ve bu
kişinin meçhul bir şahıs olduğunu, nakletti.) Ancak Yahya b. Main, onun sika
olduğu söyledi. Bk. İbn Ebi Hatim, el-Cerh ve't-ta'dil, DC/424, No: 2076;
Ayrıca İbn Hibban onu sika kabul etti. Bk. Sikât, V/567, No: 6279; İbn Hacer,
senedlerde geçen Ebû Gatafan isminin meçhul olduğunu, ancak Ebû Gatafan b.
Tarifin meçhul olmadığını belirtti. Bk. Lisanü'l-mizm, VII/90, No: 934: Bu
senededdeki şahıs da Ebû Gatafan b. Tariftir, meçhul değildir ve sika bir
râvidir.
[30] Sehnûn, el-Müdevveneiü'l-kübru, 1/99; Şirazi. Mühezzeb, 1/88; İbn
Kudâme, MuğnL 1/663
[31] Sahih olan bu hadisin tahrici için bk. Müsncd Trc, 848/17 18 nolu
rivayet.
[32] Remi, kumlara çizilen çizgi ile gaipteki bîr takım gizemleri
keşfetmektir. Söz konusu Peygamber ilahi emir ve yardım ile bunu yapmaktaydı.
Ancak sonra onu taklit edenlere böyle bir ilahi yardım söz konusu olmadığı için
hata yapma ve insanları saptırmaları söz konusudur, yasaklanmıştır. Bk. Nevevi,
Şerhu Sahihi Müslim, M/16
[33] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/189-192.
[34] Scned:
Hasen: Müsned, 1/138.
H.ııo: 1164; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/274, H.no:l%5; Dârekutnî, Mel,
III/189; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/220, H.no:993; Heysemî hadisin senedinde
yer alan Husayn hakkında Yahyab. Maîn'in "Onu tanımıyorum"dediğini
nakleder. Bk. Mecma'. 1/243.
Heysemî hadisin Hz.Ali'den
gelen rivayetine yer vererek sü'nenlerde Ali b. Talk el-Hanefî'den
nakledildiğini, asıl Hz.Ati rivayetinin Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in Müsned'e
yaptığı ziyâde olduğunu, ayrıca bu hadisin râvilerinîn de sika olduklarını
belirtir. Bk. age., 1/243; IV/299. Heysemî'nin bahsettiği ziyâde bu hadistir.
Husayn el-Müzenî
mechûl, Hıbbân b. Ali ise zayıf bir râvidir. Fakat hadis şâhid ve mütâbileri
ile hasen İi ğayriiıî seviyesine yükselir. Hz. Aliden nakledilen diğer bîr
rivayet için bk. 349/657. hadis {Müsned, 1/86, H.no;655; Ebû Dâvûd, Taharet,
81, H.no:205; Salât, 187, H.no:1005; Tirmizî, Radâ\ 12, H.no: 1164-1166;
Dârimî, Vudû', 114, H.ııo: 1141; îbn Hıbbân, V/514-515, H.no:4199, 4201;
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/324-325, H.no:9023-9026). Ebû Hüreyre'den
(Radıyaliahü anh) şahidi için bk. 351-352/659-660 ve 37/907. hadisler. Ebû Saîd
el-Hudrî'den (Radıyaliahü anh) şahidi için 38/908. hadise bk.
[35] Hades ile ilgili bu açıklama Hz. Ali'nin sözüdür. Bk. Taberani
el-Mu'cemu'l-evsat, 11/274, No: 1965
[36] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/192-193.
[37] Sened:
[38] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/193-194.
[39] Sahih: Müsned, V/149, H.no:21220; Benzer rivayetler için bk. V/155-156,
H.no:2i274 (Yukarıdaki metindeki parantezler bu rivayetten İlâve edildi);
V/151, H.no: 21239: (Başında şu ziyade ile:
V/158. H.no:21296;
V/I60, H.no:21317; V/161, H.no:21323; V/164, H.no:21347 Abdürrezzâk, 11/26,
H.no:2348; Müslim, Saiât, 265; EM üâvûrf, Salfit, 109, H.no:702 Tirmizî, Salât,
136, H.no:338 (Bu konuda
Ebû Saîd, Hakem b. Amr
el-Gıfârî, Ebû Hüreyre ve Enes'ten de nakiller vardır. Ebû Zer rivayeti ise
hasen-sahihtİr); Nesâî, Kıble, 7. H.no:748; /&rc Mâce, İkâme, 38, H.no:952;
Sayd, 4, H.no:3210; Dârimi, Salât, 128, H.no: 1421. Hadisin şâhîdleri:
a-Hz. Âişe'den
(Radıyallahü anha) şahidi için bk. 803/1673. ve 805/1675. hadisler.
b-Abdullah b.
Muğaffel'den (Radıyallaha anh) şahidi İçin bk. 804/1674. hadis.
c-ibn Abbas'tan [Radtyallahü
anhiima) şahidi için bk. 806/1676. hadis.
d-Ebû Hüreyre'den
{Radtyallahü anh) şahidi için bk. 807/1677. hadis.
e-Ebû Saîd el-Hudrî'den
(Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. £ö« DâvÛ^, Salât,
114, H.no:719.
[40] Metinde geçen lafzı, bineğin (devenin) palanının arka kısmı, dayanılan
bölümdür. Bu palanın ön tarafına ise ( denir. (Bk.Nevevî, ^erfty Sü/hTî/
Müslim. 1/231; Âsim Efendi, ^m«s Tercemesi, IH/1319; Karahisarî, Ahteri-i
kebîr, 1/426)
[41] İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 1/581
[42] Abdürrezzak, Musannef, H/9
[43] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/194-195.
[44] Sahih: Müsned, Vl/84-85, H.no:24427: Benzer rivayetler için bk.
VI/54-55, H.no:24155; VI/44, H.no:24051; Heysem! râvilerinin sika
sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/60.
Ebû Zer'den ve diğer
sahabeden (Radıyallahü anhüm) şahidi için bk. 802/1672. hadisin tahrici.
Hz. Âişe'den
(Radıyallaha anha) nakledilen diğer rivayetler İçin bk. 378/686 ve 805/1675.
hadis.
[45] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/195.
[46] Sahih: Müsned. V/57, H.no:20450; Benzer rivayet için bk. İV/86,
H.no:16741 (Ahmed b. Hanbel hocası Abdula'lâ ile birlikte işittiği Muhammed b.
Cafer kanalı ile ve aynı senedle "Sakletmiştir); İbn Mâce, İkâme, 38,
H.no:951.
Ebû Zer'den ve diğer
sahabeden (Radıyallahü anhüm) şahidi için bk. 802/1672. hadisin tahrici.
[47] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/195.
[48] Sahih: Musned, VI/42, H.no;24035; İkinci rivayet için bk. VI/44,
H.no:24051 (Mükerrer için
bk. VI/54-55,
H.no:24155); Benzer rivayetler için bk. VI/32, H.no:23926; VI/37, H.no:23970;
VI/41, H.tıo:24021;
VI/50, H.no:24ll8; Vl/64,
H.no:24240; VI/67, H.no:24263; VI/70,
H.no:24294; VI/86,
H.no:24443; VI/94, H.no:24510; VI/95, H.no:24523; VI/98, H.no:24545;
VI/99, H.no:24556;
VI/103, H.no:24596; VI/125, H.no:24818; VI/126, H.no:24828:
VI/134, H.no:24905;
VI/137, H.no:24945; VI/146, H.no:25010, 25012; VI/148, H.no:25028; VI/152,
H.no:25062; VI/154, H,no:25085; VI/155, H.no:25100; VI/174, H.no:25288; VI/176,
H.no:25308; VI/182, H.no:25365; VI/192, H.no:25475; VI/199,
H.no:25504;VI/I99-200, H.no:25513; VI/200, H.no:25523; VI/204, H.no:25562;
VI/205, H.no:25572; VI/220, H.no:25718; VI/225. H.no:25760; VI/230,
H.no:25805-25806:
Vl/231, H.no:25818 (Bu
rivayetin metni: y, ö); VÎ/249. H.no:25996; VI/251, H.no:260l4; VI/255,
H.no:26059; Vl/260, H.no:26112; Vl/266, H.no:26180; VI/275, H.ııo:26235 (
465/1335. hadis); Mâlik, Salâtü'1-leyt, 2; Buhân, Salât, 22. 104, 108;
Mü.s-/im. Salât, 272; £feö DâvÖrf, Salât, 111, H.no:710-7 14; Nesâl, Taharet,
120, H.no:166-168; Kıble. 10, H.no:757; İbn Mâce, İkâme, 40. H.no:956.
Hz. Âİşe'den
(Radıyallahü anha) nakledilen diğer rivayetler için bk. 378/686, 875/1745,
465/1335 ve 803/1673. hadis.
Ayrıca 30/834,
873-874/1743-1744 ve 876-877/1746-1747. hadislerle karşılaştırınız.
Ebû Zer'den ve diğer
sahabeden (Radıyallahü anhüm) şahidi için bk. 802/1672. hadisin tahricİ.
[49] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/196-197.
[50] Sahih: Müsned, 1/347, H.no:3241; Ebû Dâvûd, Salât, 109, H.no:703; Nesâi
Kıble, 7, H.no:749; İbn Mâce, İkâme, 38, H.no:949.
Ebû Zer'den ve diğer
sahabeden (Radıyallahü anhüm) şahidi için bk. 802/1672. hadisin tahrici.
[51] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/197.
[52] Sahih: Müsned, 11/299, H.no:7970; Benzer rivayet için bk. 11/425,
H.no:9458; M&î/im, Salât, 266 (sonunda: ziyadesi ile); İbn Mâce. İkâme, 38,
H.no:95ü.
Ebû Zer'den ve diğer
sahabeden (Radıyallahü anhüm) şahidi için bk. 802/1672. hadisin tahrici.
[53] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/197.
[54] Müsned Trc. 458/1328, 466/1336,467/1337, 468/1338, 469/1339 nolu
rivayetler.
[55] İbn Abdilber, Ternhid, XXI/168; Nevevi, Mecmu', 1117222-223; Kâsâni,
Bedâiu's-sanâi', 1/241; İbn Kudame, Muğni, 11/44; İbn Müflih, Furû\ 1/417;
[56] Bennâ, age., IV/78
[57] Bcarf,Salat, 22; Müslim, Salât, 272
[58] Buharı, Salat, 103; Müslim, Salât, 268; Ebû Dâvûd, Salat, 112, H.no: 7
11
[59] Bennâ, age., IV/79
[60] Namaz kılanın önünden geçmeye çalışan insan ya da bir başka şeyin
engellenmesi İle ilgili hadisler için
bk. Müsned Trc. H. No: 454/1324 ve devamı.
[61] Sütre emri ile İlgili hadisler için bk. Müsned Trc. H. No: 445/1315 ve
devamı.
[62] Bk. Müsned Trc. 469/1339 nolu rivâyeı.
[63] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/198-199.
[64] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/199.
[65] Sahih: Müsned, 1/304, H.no:2768; Benzer rivayetler için bk. 1/316,
H.no:2904-2905; Müslim, Salât, 232; Ebû Dâvûd, Salât, 87, H.no:647; Nesâî,
Tatbik, 57, H.no: 1 i 12; Dârimi, Saiât, 105, H.no: 1388; Taberânî,
el-Mu'cemtt'l-kebîr,XU413,422-423, H.no:12174, 12196-12197,
[66] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/200.
[67] Sened:
Hasen: Müsned, VI/391,
H.no:27062; Benzer rivayet için bk. VI/8, H.no:23746; Ebû Dâvûd, Salât, 87,
H.no:646; Tirmizî, Salât, 165, H.no:384 (Ümmü Seleme ve İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhiim) da nakiller vardır. Ebû Rafı' rivayeti ise hasendir); İbn
Mâce, İkâme, 67, H.no: 1042; Dârimi, Salât. 105, H.no: 1387; İbn Huzeyme, U/58,
H.no:911; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/331, H.no:990; XXlII/252, H.no:512;
Beyhakî, 11/109.
Hamza Ahmed ez-Zeyn
23746. hadis için zayıf, 27062. hadis için de hasen ifadesi
kullanarak çelişkiye
düşmüştür.
Senedde yer alan
Muhavvel b. Râşid en-Nehdî sika biridir. İsmi bazılarınca Mihvel olarak
telaffuz edilmiştir. Bk. Zehebî, Kâşif, Trc. no:5345; îbn Hacer, Takrîb,
Trc.no:6543. Ahmed b. Hanbel'in Müsned'deki her iki rivayetinde de Muhavvel'in
hocası belirli değildir. Bu yüzden de rivayet müphemdir. Fakat Dârimî'nİn
naklettiği rivayette bu şahsın Ebû Saîd Keysân el-Makburî (v.100) olduğu
görülmektedir:
İbn Mâce'nin
rivayetinde ise Medineli Ebû Sa'd olarak bu zata işaret edilmiştir. Dârimî'nİn
metninden yasağın bizzat Ebû Râfı'e yöneltildiği sonucu çıkarülabilir. Diğer
kaynaklarda da Ebû Râfı'den nakledenin Ebû Saîd el-Makburî olduğu
anlaşılmaktadır. Ebû Dâvûd. Tirmizî ve Dârimî'nİn rivayetlerinde ise Ebû
Râfi'in Hz. Hasan b. Ali'ye bu yasağı hatırlattığı İfade edilmektedir. Fakat bu
zatın talebesi olarak Muhavvel değil, Imrân b. Mûsâ isimli bir râvİ vardır.
Bu metinler Ebû Dâvûd,
Tirmizî ve İbn Mâce'nin rivayetlerinden alınarak birleştirilmiştir.
Taberânî'nin bir
rivayetinde Ebû Râfi'in bu rivayeti Ümmü Seleme annemizden aldığı
görülmektedir. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
XXlII/252. H.no:512.
Heysem!, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerinin sahih hadis
ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecmu'. 11/86.
İbn Mes'ûd'dan
(Radıyallahii anh) nakledilen bir rivayet şöyledir:
Heysemî bu rivayetin
Taberânî tarafından Kebîr'inde nakledildiğini, râvilerinin sika olduklarını
belirtir. Bk. Mecmu', 11/125-126.
[68] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/200-201.
[69] senecı:
Sahih: Aflunai D710,
H.no:4575; Benzer rivayetler için bk. n/119, H.no:6000 (721/1591. hadis); H/45,
H.no:5043; 11/73, H.no:5421; 11/131, H.no:6153; U/147, H.no:6348; 11/65,
H.no:5331 (723/1593. hadis); Mâlik, Salât, 48; Müslim, Mesâcid, 114-116; Ebû
Dâvûd, Salât, 181, H.no: 987; Tirmizî, Saiât, 104, H.no:294 "Bu konuda
Abdullah b. Zübeyr, Nümeyr el-Huzâî, Ebû Hüreyre, Ebû Humeyd ve Vâil b.
Hucr'dan (Radıyallahü anhüm) da nakiller vardır. İbn Ömer rivayeti ise
hasen-garibdir" der; Nesât, Tatbik, 98, H.no:l 158; Sehv, 32-33, H.no:1264-1265:
Bu rivayetlerde metin içinde geçen müphem şahsın Ali b. Abdurrahman el-Muâvî
olduğu anlaşılmaktadır (723/1593, hadise bk.), 1269; İbn Mâce, İkâme, 27,
H.no:913; Dârimi, Salât, 83, H.no:1345.
Ayrıca bk. 721/1591.
hadis.
[70] Bk. Bennâ, age., İV/81
[71] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/201-202.
[72] Bk. Müsned Trc. 812/1682 nolu hadis.
[73] Bk. Bennâ, age., IV/82
[74] Sened:
Sahih: Muvatta, Salât
48, (1, 88); Ahmed b. Hanbel, ü/65, 73; Müslim, Mesâcid 114-116, (580);
EbÛ Dâvud, Salât 186,
(987); Tirmizî, Salât 220, (294); Nesaî, İftitah 189, (2, 237), Sehv 32-
35,(3,36-38).
[75] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/202.
[76] Sened:
Sahih: Müsned, V/150,
H.no:21227; Diğer rivayet: V/150, H.no:21229; Benzer rivayetler için bk. V/163,
H.no:21338
V/163, H.no:21340
V/179, H.no:21445 Ebâ Dâvûd, Salât, 171, H.no:945; Tirmizî, Salât, 162,
H.no:379 (Bu konuda Muaykıb, Ali b. Ebû Tâlİb, Huzeyfe ve Câbir b. Abdullah'tan
(Radıyallahil anhüm) da nakiller bulunmaktadır. Ebû Zer (Radıyallahü anh)
hadisi hasendir); Nesâî, Sehv, 7, H.no:1189; İbn Mâce, İkâme, 62, H.no:1027;
İbn Huzeyme, 11/59, H.no:913; Humeydî, 1/70, H.no: 128. (EK) Huzeyfe'den
(Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Mi«n^, V/385,
H.no:23168; Mükerrer için bk. V/402, H.no:23311; Heysemî, Mecma1,11/68.
Muaykıb'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 813/1683. hadis.
Câbir b. Abdullah'tan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 812/1682. hadis.
[77] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık:
6/202-203.
[78] seneo:
Hasen: Msî/icrf,
111/300. H.no:14138; Ziyâdeli diğer rivayetler için bk. III/328, H.no:1445l;
IH/384. H.no:15062; 111/393. H.no: 15165; Heysemî senedinde Şurahbil b. Sa'd'ın
bulunduğunu, bu râvinin ise zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecmu', U/86.
Senedinde yer alan
Şürahbîl b. Sa'd el-Ensârî el-Hâcib (v. 123/741) sadûk olup son zamanlarında
ihtilât eden bir râvidir. Ebû Dâvûd üç. İbn Mâce dön. Dârimî bir ve Ahmed b. Hanbel
19 rivayetini nakletmiştir. Ebû Hüıeyre, Câbir, İbn Abbas ve Ebû Katâde
(Radıyallahü anhüm) gibi sahabeden hadis işitmiş bir tabiîdir. İmam Mâlİk'in de
hocasıdır. Zehebî, Dârekutnî'nin "zayıftır" dediğini nakleder.
Bk.Kâşif, Trc. no:2256. İbn Hacer ise "sadûktur, son döneminde ihtilât
etti" der. Bk.Takrîb, Trc. no:2764. İbn Mâce'nin bir hadisinde Bûsırî
Şürahbîl için şunları dile getirir: "Zayıftır. Birçok kimse zayıf saydı,
hattâ bazıları onu yalanla itham ettiler. Fakat İbn Hıbbân onu Sikât'mda zikretti
ve (Sünen'de zikredilen hadisi) Sahih'inde nakletti. Aynı Şekilde İbn Huzeyme
de Sahih'ine aldı." Bk.Sünen, İkâme, 44, H.no:974.
Hamza Ahmed ez-Zeyn
14138, 14451 ve 15062. hadislerin tahricinde sahih, 15165, hadisle ise hasen
hükmü verir.
Ayrıca 148/456. hadisin
lahricinebk.
[79] Araplarda en kaliteli develer şeklinde vasfedİlirdi. İri gözlü, gözünün
siyahı iri olan manasına gelen bu kelime en kaliteli, en güzel develer için
kullanılırdı. Bk. Bennâ, age İV/82-83; Bu kelime iri gözlü, gözünün siyahı iri
olan insan için de kullanılır. Bk. Münâvi, Feyzu'l-Kaclir.V/70
[80] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/203-204.
[81] Sened:
Sahih: Müsned, III/426,
H.no: 15448; Mükerrer için bk. V/425, H.no:2350i; ikinci rivayet için bk.
EH/425, H.no:15450; V/425-426, H.no:23503; Benzer rivayet için bk. V/425,
H.no:23500; Buharı, Amel, 8; Müslim, Mesâcid, 47-49; Ebû Dâvûd, Salât, 171,
H.no:946; Tirmızî, Salât, 162, H.no:380 (hasen-sahih); Nesâî, Sehv, 8,
H.no:119Ü; İbn Mâce, İkâme, 62, H.no:1026; Dârimi, Salât, 110, H.no:1394.
Câbir'den (Radıyullahü
anlı) şahidi için bk. 812/1682. hadis.
[82] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/204-205.
[83] sened:
Sahih: Müsned, III/327,
H.no: 14444; Diğer rivayet için bk. 111/327, H.no: 14443 Dâvûd, Salât, 4,
H.no:399; Tatbik, 33, H.no:1079.
[84] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/205.
[85] Sened:
Hasen: Müsned, VI/301,
H.no:26451; Benzer rivayet için bk. VI/323. H.no:26623:
Salat, 163, H.no:381:
Tirmizî, Ümmü Seleme
(Radıyallahü atıh) hadisinin isnadının pek kuvvetli olmadığını ifade eder ve
şunu ekler: "Senedeki Meymûn Ebû Hamza bazı ilim sahibi zatlar tarafından
zayıf sayılmışlardır."
[86] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/205-206.
[87] Sened:
Sahih: Müsned, 11/159,
H.no:6483; Hadisin son kısmı Kusuf bölümünde gelecek, orada terceme edileceği
için metnini burada vermekle yetiniyoruz:
Benzer rivayetler için
bk. 11/188, H.noİ6763; H/163 H
"0:6517, IV198 ^ 11/220, H.no:7046;
U/223, H.no:7080; 11/175, H.no:6631; Buhâri Kusut, 3, 8, Müslim, Ku^t. 20; EbÛ
DavÛd, İstiskâ. 9, H.noıl 194; Nesat KusÛf, 20, H.no:1494. ^rıca bk. 639/1509.
hadis
[88] Hadisin tamamı Kusûf Namazı bölümünde gelecektir.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/206-207.
[89] Sehnûn, el-Müdevvenetü'l-kübra, 1/96: Şevkâni,
Neylü'l-evtar, 11/387: Bennâ, age., IV/85
[90] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/209
[91] İshak b. Râhûye. Müsned, İV/135. No: 92; Nesâi, es-SUnenUH-kübra,
1/196. No: 548
[92] Abdürrezzak, 11/189, No: 3018; İbn Ebi Şeybe, 11/67, No: 6542, 6543
[93] Abdürrezzak, 11/189, No: 3019
[94] İmam Muhammed, el-Hucce ala Ehli'l-Medine, 1/260-261; Sehnun,
el-Mudevvenetul-kübra, 1/105; İbn Abdilber. Temhid, XIV/156; İbn Kudame. Muğni.
1/705 ; Şevkâni, Neylu l-evtar, 11/368
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/207-208.
[95] Sahih: Mtlsned, 11/265, H.ııo:7585; İkinci rivayet
için bk. 11/311, H.no:8091. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/266. H.no:5275:
Beyhakî, 11/120.
Heysemî, Ebû Ya'lâ'nm Müsned'ine de nispet ederek hadisin isnadının hasen
olduğunu söyler. Bk, Mecma', 11/79-80.
Sadece Müsned'in bu iki
rivayetinde emredilen ve yasaklanan maddeler dile getirilmiştir. Taberânî'nin
metni de bu İki rivayet gibidir.
Hadisin senedinde Yezîd
b. Ebû Ziyâd ei-Kuraşî el-Hâşİmî (v. 136/753) yer almaktadır. Bu râvi ise
yaşlandığında hafıza kaybına maruz kaldığı için zayıf biridir. Sadûk sayılan
talebesi Muhammed b. Fudayl ile birlikte şîı olmakla suçlanmışlardır. Heysemî,
Yezîd b. Ebû Zİyâd'ın hadisinin hasen olduğunu belirtir. Bk. age., VIII/258;
Müslim (mütâbî olarak) bir, Nesâî üç, Dârİmî sekiz, Tirmizî 14, Ebû Dâvûd İ9,
îbn Mâce 21, Ahmed b. Hanbel 110 rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerini
"hasen-sahih" sayar. Bk. Sünen, Taharet, 83, H.no: H.no: 114; Savm,
61, H.no:777. Ayrıca Yezîd'in hocası, Ebû Hüreyre'nin ise öğrencisi bilinmediği
için senedi de müphemdir. İkinci rivayetle müphem şahstn Mücâhid b. Cebr
el-Mahzûmî (v.102) olduğu görülmekledir. Bu râvi ise sika biridir. Taberânî'nin
ise senedinde görüldüğü gibi Saîd b. Cübeyr kanalı ile tamamen farklı bir
isnadla nakledilmektedir. Kısacası bu rivayet Yezîd b. Ebû Zİyâd sebebiyle
hasendir. Hadis şâhidleri ve mütâbileri ile sahih 1İ gayrihî seviyesine
yükselir.
Benzer rivayetlerin
hemen hemen hepsinde sadece emredilen maddeler yer almıştır: 11/258, H.no:75Ö3;
11/277, H.no:7711; 11/392, H.no:9074; 11/402, H.no:9189; 11/459, H.no:
9878-9879; 11/497, H.no:10399; H/499, H.no:10431; 11/526, H.no:10756; Buharı,
Teheccüd, 33; Savm, 60; Müslim, Müsâfirûn, 85; Ebû Dâvûd, Vitir, 7, H.no: 1432;
Tirmizî, Savm, 54, H.no:760; Nesâî, Kıyam, 28, H.no:1675-1676 Dârimi, Salât,
151, H.no:1462; Savm, 38, H.no: 1752. Sonunda ziyâdesinin bulunduğu rivayetler
de vardır: 11/265, H.no:7586; 11/505, H.no: 10507.
Sadece "uyumadan
önce vitir" maddesinin tavsiye edildiği rivayet de vardır: 11/347,
H.no:8555;
Emredilen rivayetlerin
bîr kısmında ise "duhâ namazı" yerine "cuma günü gusletme"
maddesi yer almıştır: 11/233, H.no:7I80; 11/254, H.no:7452; 11/260, H.no:7527;
11/229, H.no: 7138; 11/231, H.no:8366; 11/472-473, H.no:10067; 11/484,
H.no:10222; 11/329, H.no:8339.
"Cuma günü
gusletme" maddesinin bir yanılgı eseri olarak alındığına şu rivayet
değinmektedir: 11/271, H.no:7658 (Abdürrezzak - Ma'mer - Katâde - Hasan
el-Basrî):
11/489, H.no: 10291
{Muhammed b. Ca'fer - Saîd - Katâde - Hasan el-Basrî)
Hadisin ilk bölümünün
Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Müsned, VI/440,
H.no:27354 (müphem bir râvi bulunduğu İçin İsnadı zayıftır); Vl/451, H.no:27422
(senedinde inkıta bulunduğu için bu rivayetin de isnadı zayıftır: Hamza Ahmed
bunun isnadı için sahih hükmü verir); Müslim, Müsâfırûn, 86 (Müslim, bu
rivayeti muttasıl ve sahih bir isnadla nakletmiştir:
Ebû Dâvûd, Vitir, 7,
H.no:1433 (Ahmed b. Hanbel'in ikinci isnadı gibidir, rivayette inkıta vardır);
Yasaklanan maddeler ile
İlgili bölümün Abdurrahman b. Şİbl'den (Radıyallahü anlı)
şahidi için bk.
829/1699. hadis
Şuayb el-Arnayut
senedinde Yezîd b. Ebû Ziyâd
el-Kuraşî el-Hâşimî bulunan
rivayetleri zayıf, Ahmed Muhammed Şâkir ise sahih olarak değerlendirmiştir.
Diğerlerinin senedlerinde bulunan Ali b. Âsim ve Leys b. Ebî Süleym sebebiyle
rivayetleri tenkit etseler de rivayetler mütâbaallan ile kuvvetlenir.
[96] Bennâ, age., [V/86
[97] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/208-210.
[98] Sened:
Hasen: Müsned, m/438,
H.no:15194; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/189, H.no:419; Beyhakî, 11/289.
Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini,
senedinde hakkında tenkid bulunan İbn Lehîa'nın bulunduğunu, ayrıca Zebbân b.
Fâid'in zayıf olduğunu belirtir. Bk. Mecma\ 11/79. İbn Lehîa. ile İlgili geniş
bilgi için bk.22/64. hadis. Zehebî, Zebbân b. Fâid el-Habrânî'nin (v.155/772)
zayıf olduğunu söyler. Tirmİzî bir. İbn Mâce iki, Ebû Dâvûd üç, Ahmed b. Hanbel
ise 35 rivayetini nakleder. Tirmİzî tenkît etmemiştir. Bk.Sünen, Cum'a. 17,
H.no:513; Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî'nİn şerhinde bu râvî hakkında şu
değerlendirmeyi yapar: "Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Maîn zayıf saydı. İbn
Hıbbân ise "Gerçekten münkeru'l-hadistir. Sehl b. Muâz'dan rivayette tek
kaldı. Sanki mevzu gibidir. Onunla delil getirilmez" der. Ebû Hatim:
"Salih bir şeyh" olduğunu söyler. Bende oluşan kanaata göre hadisi
hasen derecesinin altına düşmez.". Aynca bu râvi hakkında bilgi için
bk.496/804. hadisin tahrici.
[99] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar
Yayıncılık: 6/210-211.
[100] Sened:
Sahih: Müsned, V/172,
H.no:21400; Ebû Dâvûd, Salât, 161, H.no:909; NesM, Sehv, 10. H.no:1193;//w Huzeyme, 1/244, H.no:482;
Dârimi, Salât, 134, H.no:1430. Yunus b. Yezid'in (v.159) İbn Şihâb ez-Zührî'den
(v.124) işittiği rivayetleri kuvvetli nakillerdir. Hârİs el-Eş'arî'den
(Radıyallahü anh) şahidi:
Mümed, IV/130,
H.no:17104; Mükerrer rivayet için bk. IV/202, H.no:17727; TirmizU Edeb, 78,
H.no:2863 (hasen-sahih).
[101] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/211-212.
[102] Sened:
Sahih: Müsned, VI/70,
H.no:24293; Diğer rivayet için bk. VI/106, H.no:24627; Buharı, Ezan, 93; Ebû
Dâvüd, Salât, 161, H.no;910; Tirmizî, Cum'a, 60, H.no:590 (hasen-garib); Nesâî,
Sehv, 10, H.no:1194, 1197.
[103] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/212.
[104] Hasen: Müsned, VI/442-443, H.no:27370; Bennâ hadisin
isnadının ceyyid olduğunu belirtir. Bulûğu'l-emânî, IV/88. Eserinin bir başka
yerinde ise hasen olduğunu ifade eder. Bk.age., fiW.^ Heysemî, Taberânî'nin
rivayet ettiği hadisin senedinde zayıf kabul edilen Atâ b. Aclan'ın bulunduğunu
belirtir. Bk. Mecma', 11/80; Bir başka yerde senedinde Meymûn Ebû Muhammd'i
bulunduğunu söyleyerek,
Zehebî'nin "Bu râvî tanınmıyor" dediğini nakleder. . Mecma MI/278;
Bu rivayet 210/518.
hadiste zikredilmişti. Ayrıca 368/10794. hadiste de tekrar edilecektir. Benzer
bir rivayet için bk. 211/519. hadis (Müsned, VI/450, H.no:27417).
[105] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/213.
[106] " Sened:
Sahih: Miisned, IV/242,
H.no:18033; Benzer rivayetler için bk. IV/241, H.no:18021; IV/242, H.no:18030
(823/1693. hadis), 18032; IV/243-244, H.no:18048; Mâlik, Taharet, 33;
Abdürrezzâk, H/271, H.no:3331; Ebû Dâvûd, Salât, 50, H.no:562; Tinnizt. Saiât,
167, H.no:386; Dârimî, Salât, 121, H.no:14U; îbn Huzeyme, 1/227, H.no:441;
Hakim, 1/324-325, H.no:745 (Hâkim: Şerik b. Abdullah, Muhammed b. Aclan'dan rivayet
etti" derken. Zehebî ise: "Şerik, İbn Aclan'dan, o babasından, babası
da Ebû Hüreyre'den nakleder" der); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebtr, XIX/146,
H.no:321; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IH/230; Hadis Ebû Üsâme el-Hannât (bazı
nüshalardaki "Hayyât" hatalıdır) sebebiyle hasen gösterilmiştir. İbn
Hıbbân sika, Dârekutnî mechûl sayar, fakat bu râvinin mutâbîleri vardır.
Hadisin Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anlı) şahidi için bk. Taberânî, d-Mu'cemü'l-evsat, 1/256,
H.no:838: Hâkim, 1/324-325, H.no;744. 746 (Hakim. Buhârî ve Müslim'in
şaıtına/rüvîlerine uygun olarak sahih olduğunu söyler, Zehebî de bu görüşü
onaylar). Heysemî, Mecmu'. 1/240;
Teşbîk (parmakların
birbirine geçirilmesi) ile ilgili olarak Ebû Saîd el-Hudrî'nİn mevlâsından
nakledilen rivayet iç İn bk. bir önceki 316/1186. hadis. Şerîk b. Abdullah b.
Ebû Şerik en-Nehaî (v. 177/793) hakkında bilgi için bk. 145/453. hadis.
Ayrıca bk. 196/504 ve
317/1187. hadisler.
[107] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/214.
[108] Hasen: Miisned, IV/242, H.no: 18030; Bu rivayet
senedindeki müphem râviler sebebiyle zayıftır. Fakat hadis diğer rivayetlerle
kuvvetlenmektedir. Bk. 196/504, 317/1187 ve 822/1692. hadisler.
[109] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/214.
[110] Sahih: Ebû Davud, Salaı. 168, No: 916; İbn Huzeyme.
1/245, No: 486Senedin sıhhati için bk «enna, age., IV/89
[111] Bu açıklamnın geçtiği uzun rivayet için bk. Ebû
Davud,C\î\ad, 17. No- 2501- Nesâi
es-^ıenü'1-kübra, V/273, No: 8870; Hakim, 1/362. No: 864
[112] Sened:
Sahih: Ahmed b. Hanbel,
1/275; Nesai, es-Sünenü'l-kübra, I/19I, No: 529; An Huzeyme, 45, No: 485 (İbn
Huzeyme rivayetin sonunda şöyle dedi: namazda dönerdi sözünden sağa ve sola
gözüyle bakardı, anlaşılır.)
[113] Tîrmizi'deki rivayetle şeklindedir. Bk. Sünen,
1!,3; ^°' No: 587;
Ay°ca 'bn Huzeyme de rivayetinin sonunda böyle bir açıklama ekledi. Sahih, 1/245, No: 485
[114] İbn Abdilber, Temhid, XVll/393
[115] İmam Muhammed, el-Camiu's-sağîr. 101; el-Hucce,
1/203-204
[116] Bu rivayetler için bk. Zeylai'. Nasbıı'r-raye, 1/4753;
Ayrıca bk. Heysemi, Mecmeu'z-zevâid, 1/246,11/82
[117] Selinim, el-MüdevvenetU'l-kübra, 1/100; Şirazi,
Mühezzeb, 1/24: İbn Teymiyye el-Harrânî, Şerhu'l-Umde, 1/323
[118] Nevevi, Mecmu', IV/464; İbn Nüceym, el-Bahru'r-râik,
11/22; Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, 0/189
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/215-216.
[119] Sened:
Sahih: Müsned, III/109,
H.no: 12004; Benzer rivayetler için bk. III/112, H.no:12043; III/115,
H.no:12085; IH/116, H.no:12094; III/140, H.no:12366; IH/258, H.no:13645;
Buhâri, Ezan,
92; Ebû Dâvûd, Salât,
163, H.no:913; Nesâî, Sehv, 9, H.no:1191; /ön Mâce, İkâme, 68, H.no:1044;
Dâr/mi", Salât, 67, H.no:13Ü7. Hadisin şâhidleri:
Ebû Hüreyre'den
(Radıyaüahü anh) şahidi için bk. 825/1695. hadis.
İsmi belirtilmeyen bir
sahâbiden (Radıyaüahü anh) şahidi İçin bk. 826/1696. hadis.
Câbir b. Semüra'dan
(Radıyaüahü anh} şahidi için bk. 827-828/1697-1698. hadisler.
Bk. MösneJ, V/258,
H.no:22126.
[120] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/216-217.
[121] Sahih: A/fened, 11/333. H.no:8389; Benzer rivayet için
bk. 11/367, H.no:8788 Müslim, Salât, 118; /Vesâf, Sehv, 40, H.no:1274; Müslim
ve Nesâî'nin rivayetlerinde (kaydı bulunmaktadır. Bu ziyâde Ebû Hüreyre'den
hadis aian A'rac pbdurrahman b. Hürmüz <v.l 17) tarafından eklenmiş
olabilir. Bu râvi de sİka-sebt biri olduğu 'Çin sikanın bu ziyadesi hadis
usulcülerine göre kabul edilmektedir.
Enes b. Mâlik ve diğer
sahabeden (Radıyallahü anhiim) şâhidleri için bk. 824/1694. hadis.
[122] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/217.
[123] Senedi
Sahih: Müsned, IH/441,
H.no:15589; Benzer rivayet için bk. V/295, H.no:22415; Nesâî. Sehv,9,
H.no:1192.
Enes b. Mâlik ve diğer
sahabeden (Radıyaüahü anhüm) şâhidleri için bk. 824/1694. hadis.
[124] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/218.
[125] sened:
Sahih: Müsned, V/93,
H.no:20766; Mükerrer rivayet için bk. V/90, H.no:20729; Benzer rivayetler için
bk. V/10I, H.no:20861 lafzı ile; V/108, H.no:2Ü940 Mws/an, Salât, 117; Efcö
Dâvfc/, Salât, 163, H.no:912:
İkâme, 68, H.no:1045;
Dârimi, Salât, 67, H.no:1306; Taberânî, el-Mu'cemü'i-kebîr, 11/220, H.no:1817.
Enes b. Mâlik ve diğer
sahabeden (Radıyallahü anhüm) şâhidleri için bk. 824/1694. hadis.
Câbir b. Semüra'dan
(Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayet için bk. 828/1698. hadis "
[126] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/218.
[127] İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 11/234
[128] Nevevu Şerhu Sahihi Müslim. İV/152;
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/218-219.
[129] Sened: Sahih: Müsned, V/101, H.no:20854; Benzer
rivayetler için bk. V/1Ü1, H.no:20860:
V/107, H.no:20925
20926:
V/93, H.no:20764-20765;
V/102, H.no:20868; V/88, H.no:20702 (Mükerrer için bk. V/86, H.no:20685.
Bk.759/1629. hadis); V/107, H.no:20925; Müslim, Salât, 119-120:
lafızları ile; Ebû
Dâvûd, Salât, 93, 163, 184, H.no:661, 912. 998, 1000; Edeb, 14, H.no:4823;
Nesâî, İmame, 28, H.no:814, Sehv, 5, H.no:l 182-1L83; İbn Mâce, İkâme, 50.
H.no:992.
İbn Mes'ûd (Radıyallahü
anh) rivayeti ve şâhidleri İçin bk.75 i/1621. hadis.
Enesb. Mâük ve diğer
sahabeden (Radcyallahü anhiim)şâhidleri için bk. 824/1694. hadis.
Câbir b. Semüra'dan
(Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayet için bk. 827/1697 ve 759/1629.
hadisler.
[130] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/219-220.
[131] Sahih: Müslim, Salât 119, (430); Ebû Davud, Salât 189,
No: 998, 999, 1000); Nesaî, Sehiv 5, No: 3, 4, 5.
[132] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/152
[133] Müslim, Salât 119, (430) ; Ebû Davud, Salât 94, No:
661; N-esât, İmamet 2 8, No: 2, 92.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/220-221.
[134] Sened:
Hasen: Müsned, 111/428,
H.no:15470; İkinci tarik için bk. IH/428. H.no: 15469; Benzer rivayetler için
bk. 111/444. H.no:15607 Ebû Dâvûd, Salât, 144, H.no:862
A/ei'üî, Tatbik. 55,
H.no: 1110; Sünenü'l-kübrâ, 1/233. H.no:696; /fcn Mâce, İkâme, 204, H.no:1429;
DârimL Salât. 75, H.no:1329; îbn Ebî Şeybe. 1/432, H.no:4978; İbn Huzeyme,
1/331, H.no:662; 11/280. H.no:1319; İbn Hıbbân, VI/53, H.no:2277; /AMw», 1/352,
H.no:833 (Hâkim "Buhârî ve Müslim Sahihlerinde zikretmemi^ olsalar bile bu
hadis sahihtir" der, Zehebî de bu görüşü onaylar); Beylıakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, illi 18; IH/239.
Teinim b. Mahmûd
el-Leysî hakkında ibn Hacer "fîhi lîn/zayıflığı var" der. Buhârî
"fî hadîsihî nazar / rivayetleri su götürür, tartışılır", Ukaylî ise
"lâ yütâbeu alâ hadîsihî / rivayetlerine mütâbaat aranmaz" der. İbn
Hıbbân Sikat'ında, İbn Huzeyme Sahîh'inde ve Hâkim de Müstedrek'inde bu râviye
yer verir. Dulâbî ise zayıf sayar.
Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 817/1687. hadis.
Ebû Seleme Rafı' b.
Sinan el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Müsned, V/446-447,
H.no:23648. Abdülhamîd b. Seleme mechûl biridir. Ömer b. el-Hakem'in amcası
kanalı ile dedesinden (Radıyallahü anh) naklettiği şâhid rivayet:
Bk. Ahmedeş-Şeybânî,
Âhâd, IV/216, H.no:2201.
[135] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/221-222.
[136] İbn Abdilber, Temhid, XVI/274-275
[137] Bennâ, age., IV/91
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/222.
[138] Sened:
Sahih: Müsned, 111/483.
H.no: 15901; Mükerrer rivayet için bk. IV/35, H.no: 16352 Mâlik, Kasr, 50..
oi»-) ziyadesi ile: Ebû Dûvııd, Taharet, 43. H,no:88:
TirmİzU Taharet, 108,
H.no: 142 (Başında şu ziyade ile:
{C.r nakleden Tirmizî,
hadisin Hz. Âişe, Ebû Hüreyre ve Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anhüma) de
nakledildiğini, Abdullah b. Erkam'ın (Radtyallahü anh) rivayetinin de
hasen-sahih olduğunu ifade eder); Nesâî, İmame, 51, H.no:85Ü; İbn Mâce,
Taharet, 114, H.no:616; Dârimi, Salât, 137, H.no: 1434; Beyhakî, m/72.
[139] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/223.
[140] Sened:
Hasen: Müsned, V/250
H.no:22052; Ziyâde bulunan rivayet için bk. V/260, H.no:21738; Benzer rivayet
için bk. V/261, H.no:21752 İbn Mâce, Taharet, 114,
H.no:617 (sadece "
lafzı ile naktetmiştir); Taberânî, el-Mu'cemiiİ-kebîr, VTII/105, H.no:7507.
Heysemî, senedinde
zayıf saydığı Sefr b. Nüseyr et-Ezdî el-Himsî bulunduğunu, fakat İbn Hıbban'ın
bu râviyi sika saydığını belirtir. Bk. Mecmu', U/79. Sefr b. Nüseyr'İn Tİrmizî
(işârelen) ve İbn Mâce birer, Ahmed b. Hanbel ise dört rivayetini nakletmiştir.
Hadis Sefr sebebiyle
zayıf sayılmış olsa da şâhidleri ile hasen !i ğayrİhî seviyesine yükselir.
(EK:) Sevban'dan
(Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, V/280,
H.no:22314; £&Ü Dâvurf, Taharet, 43, H.no:90 lafızları İle başlayan
hadisten sonra Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) rivayetine yer verir:
Ve der ki: "Bu
Şamlı âlimlerin metodudur. Onların bu rivayetine kimse ortak olmamıştır".
Ebû Dâvûd Basralıların da rivayetlerinde tek kalış (teferrüd) metoduna sahip olduklarını
belirtir. Bk. Sünen, Menâsik, 14, H.no:1752); Tirmizî, Salât, 148, H.no:357
(Ebû Hüreyre ve Ebû Ümâme'den (Hadıyallahii anhiima) şahidinin olduğunu
söyleyen Tirmİzî, Sevbân (Radıyallahü anlı) hadisinin hasen olduğunu belirtir.
Bu şâhidlerin senedlerinî de kısmen vererek Yezîd b. Şurayh - Ebû Hay
el-Müezzin - Sevbân tarikinin isnad açısından en iyi/ceyyİd ve en meşhur olduğunu
ifade eder); İbn Mâce, Taharet, 114, H.no:619 (sadece
lafzı ile); Hac, 82,
H.no:923 (sadece" lafzı ile);Bu rivayet ise senedinde sadûk olan Ebû Hay
el-Müezzin bulunduğu için hasendir. Gerek Ebû Ümâme, gerek Sevbân ve gerekse
Ebû Hüreyre (RadıyaMhti anhüm) rivayetlerinde Yezîd b. Şurayh el-Hadramî'nin
bulunması dikkatimizi çekmektedir. Yezîd b. Şurayh, Ebû Ümâme rivayetinde
direkt sahâbiden hadis alırken, Sevbân ve Ebû Hüreyre rivayetlerinde Ebû Hay
el-Müezzin kanalı ile nakletmiştir. Rivayetin benzerliği İlk anda aklımıza Sefr
b. Nüseyr el-Ezdî'nin hatası ihtimâlini getirmektedir. Fakat ayrı ayrı
rivayetler olduğu da unutulmamalıdır.
Bennâ Sevban'dan
nakledilen bu rivayete terhîb ünitesinin sülâsiyyât (üç maddelik hadisler)
bölümünde yer vereceğini hadisin şerhinde ifade ediyor. Bk. 104/8963. hadis.
Fakat burada da zikredilse idî daha isabetli olurdu. Çünkü bazı hadisleri farklı
konularda zikretmesi âdeti İdi.
Ebû Hüreyre
(Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. İbn Mâce, Taharet,
114, H.no:618 (İdrİs b. Yezid b. Abdurrahman el-Evdî babası aracılığı ile
nakletmektedir. Her ikisi de sika râvidir. Bu da bir nevi Ebû Dâvûd rivayetinin
mütabaatıdır); Ebû Dâvûd, Taharet, 43, H.no:90 (metni senedi ile birlikte
verilmişti).
[141] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/223-224.
[142] Sened:
Sahih: Müsned, Vr/43,
H.no:24048; Mükerrer rivayet için bk. VI/54, H.no:24151; Benzer rivayetler için
bk. VI/73, H.no:24330 (^"^ 'J&_ U); Müslim, Mesâcid, 67:
Ebû Dâvûd, Taharet, 43,
H.no:89
[143] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/225.
[144] seneu:
Sahih: Müsned. VI/194,
H.no:25497 (Hem Vekî b. el-Cerrâh hem de Süfyân b. Uyeyne'den aldığı
rivayettir. Asıl nüshada sadece Vekî'in ismi zikredilmiştir. Ahmed b. Hanbel
hadîsin metnindeki lafız farklarını naklederken Süfyan b. Uyeyne'ye de
değindiği için parantez içinde »nun da ismini ilave ettik. Ahmed el-Bennâ'nın
esas aldığı nüshada Vekî'in de ismi zikredil-Üflediği için şerhte bu konuda
açıklama ihtiyacı hissetmiştir. Tabi bu arada muhtemelen eksikliği izah etmenin
heyecanına kendisini kaptırdığı için hadisin tahricini yapmayı unutmuştur);
Benzer rivayetler İçin bk. VI/40, H.no:24002 (Hocası Süfyân b. Uyeyne'den
aldığı rivayet); VI/51, H.no:24127 (Hocası Yahya b. Saîd el-Kattan'dan aldığı
rivayet
lafzı ile nakledilir);
Buharı, Ezan, 42; Et'ıme, 58; Müslim, Mesâcid, 65; İbn Mâce, İkâme, 34,
Ş.no:935; Dârimi, Salât, 58, H.no:1284. Hadisin sahicileri:
a-(EK) İbn Ömer'den
(Radıyallahu anhiima) şahidi:
[145] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/225-226.
[146] Bk. Müsned, 11/103, H.no:5806; Benzer rivayetler için
bk. 11/25, H.no:4780 (Senedindeki Abdullah b. Nâfi' zayıftır); 11/20, H.no:4709
11/148, H.no:6359:
Ezan, 42; Et'ıme, 58;
Müslim, Mesâcid, 66; Tirmizî, Salât, 145, H.no:354; Ebû Dâvûd, Et'ıme, 10,
H.no:3757 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir): İbn
Mâce. İkâme, 34. H.no:934; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 111/197, H.no:2911;.
b-(EK) Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahüanh) şahidi:
Bk. Müsned, III/100,
H.no:I1910; Benzer rivayetler için bk. III/I10. H.no:120l5; UI/249, H.no:13534
IH/230-231, H.no:13345; m/238. H.no:13425; III/161. H.no: 12582; Si(/iân, Ezan,
42; Et'ıme, 58; Müslim, Mesâcid, 64; nnnizt, Salât, 145, H.no:353; Nesâî,
İmame, 51, H.no:853;/ön Mâce, İkame, 34, H.no:933; Dârimi, Salât, 58,
H.no:1285.
Sahih: Miima/, Vl/56,
H.no:24168; Benzer rivayetler için bk. VI/202, H.no:25537; VI/259.
H.no:26109 (âh);
VI/205, H.no:25575; VI/268, H.no:26187:
Mâlik, Salâtü'1-leyl.
3: Buhârî, VudıY, 53 (İmam Mâlik ve Buhârî'nin lafzında şu değişiklik
bulunmaktadır. İbn Mâce'de de benzer lafızlar görülmektedir:
Müslim, Müsâfirûn, 222;
Ebû Dâvûd, Tatavvu', 18, H.no: 1310; Tirmizî, Salât, 146, H.no:355 (Enes ve Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi olan Hz. Âişe hadisi hasen-sahihtİr);
Nesâî, Taharet, 117, H.no:162 İbn Mâce, İkâme, 184, H.no: 1370 Dârimi, Salât,
107, H.no: 1390.
Hz. Aişe'nin
(Radıyallahü anha) rivayetleri arasında geçen bir nakil hadisimizin sebeb-i
vürûdu olabilir. Buna göre rivayetin baş kahramanı Ümmü Züfer Havla bt. Tüveyt
b. Habîb b. Esed b. Abdüluzzâ b. Kusay el-Kuraşiyye el-Esediyye'dir
(Radıyallahü anha). Medîne hicretinde bulunan ve çok ibadetiyle tanınan
"geceleri uyumayan" bîr hanım sahâbİdir. (Hz. Hatice'nin dedesi
Esed'de nesepleri birleşir: "Hatice bt. Huveylid b. Esed") (Bk.
Îbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, VI1/76-77, Trc.no:6865) Müsned'de zikredilen bir
başka rivayette bu zâtın bu yönüne değinilmektedir:
Bk. Vl/247, H.no:25973;
VI/51, H.no:24126 ziyadesi ile; VI/199, H.no:25508:
VI/233, H.no:25839;
VI/244, H.no:25954; VI/46, H.no:24071; Vl/189, H.no:25434; Vl/128, H.no:24848;
VI/122. H.no:24793: VI/84, H.no:24421; Mâlik, Salâtü'1-leyl. 4 (İsmail b. Hakîm
kanalı ve belagat yolu ile nakledilen hadisin metni şöyledir:
Müsâfirûn, 220-221;
tf«flf. Kıyam, 17. H.no:164Ü; /&n Hibbân, U/14. H.no:359; VI/322,
H.no:2586; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXlV/222, H.no:964; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, IH/17.
[147] Enes b. Mâlik'ten nakledilen rivayetler için bk.
835/1705. hadis ve tahrici. Nüas (^Ui), uykunun başlangıcı manasında olduğu
için uyuklamak, şeklinde terceme edildi. Bk. tbnti'1-Esir, Nihaye, V/80
[148] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/226-227.
[149] Münavİ, Feyzu'l-Kadir, 1/448; Azimâbâdi,
Avnü'l-Ma'bûd, IV/137
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/227.
[150] Sened:
Sahih: Müsned, ffl/142,
H.no:12386; Mükerrer rivayet için bk. m/150, H.no:12459 Benzer rivayetler için
bk. m/250, H.no:13545; m/100, H.no:l 1910; Buhârî, Vudû1, Libâs, 24; Nesâî,
Gusl, 29, H.no:443 Ç&J$ lafzı ile.
Enes b. Mâlik'ten
(Radıyallahii anh) nakledilen bir başka rivayet, 834/1704. hadisin talıricinde
metnini verdiğimiz (VI/268, H.no:26187) Hz. Âişe'nin (Radıyallahii anka)
rivayetine
benzer bir nakildir:
H.no:13054; Benzer rivayetler için bk. ITI/184, H.no: 12850:
111/101, H.no: 11925:
IIİ/256, H.no: 13624-13625:
Buhârî, Teheccüd, 18
Müslim, Müsâfirûn, 219 t--rı), 222; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 18, H.no:1312 (Ebû
Dâvûd iki hocasından farklı isimler vererek nakleder: Hocası Harfin b. Abbâd
el-Ezdî'den Ziyâd b. Eyyûb'dan şeklindedir); Nesâî, TahAret, 116, H.no:162
(U';J); İbn Mâce, İkâme, 184, H.no:1370 Enes'ten nakledilen bu rivayetlerde
Cahş'ın iki kızının da ismi zikredilmektedir: Hamne bt. Cahş ve Peygamberimizin
eşi Zeynep bt. Cahş.
[151] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/228.
[152] İbn Abdilber, Temhid, Nevevi, Şerha Sahihi.
Müslim, VI/74; İbn Hacer,
el-Felhu'l-Bâri, 1/314,111/37
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/228.
[153] Bk. İbnüM-Esir, Nihaye, 11/501
[154] Ibnü'l-Esir, Nihaye, 11/355;
[155] Zemahşeri, Faik, 11/150; Bennâ, age., IV/96-98
[156] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/229.
[157] Sahih: Müsned, IIİ/6, H.no: 10964-10965; Benzer
rivayetler için bk. 111/66, H.no: 1 i 574
111/66, H.no: 11575;
111/95, H.no: 11843:
111/96, H.no:11849;
İII/13, H.no:11036; IH/46, H.no: 11359-11360; Bu/iârf, Büyü', 63; Libas, 20;
İsti'zân, 42; Müslim, Büyü', 3; £M Dâvûd, Savm, 49, H.no:2417; Büyü', 24,
H.no:3377; Nesâî, Büyü', 23-26, H.no:4506-4514; İbn Mâce, Libas, 3, H.no:3559;
Dârimî, BüyÛ',28, H.no:2565.
Ebû Hüreyre ve diğer
sahâbiden (Radıyallahii anh um) 390/1260 ve 391/1261. hadîsler.
[158] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/229-230.
[159] Îbnü'l-Esir, Nihaye, V/5
[160] İbnü'!-Esiı\ age., İV/269
[161] Bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, 11/501
[162] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/230.
[163] Sened:
Hasen: Müsned/lU34l,
H.no:8477; Benzer rivayetler için bk. 11/295, H.no:7921; 0/345, H.no:8532;
11/348, H.no:8565; Ebû Dâvûd, Salât, 85, H.no:643 (sonunda (îlj J-İ> '^J-Ü
ity ziyadesi ile); Tirrnizî, Salât, 161. H.no:378 (Ebû Cühayfe'den (Radıyallahü
anh) şahidi bulunmaktadır); Dârimi. Salât. 104, H.no:l386. Senedinde yer alan
isi b. Süfyân et-Temîmî el-Basrî el-Yerbûî zayıf biridir. Fakat Süleyman b. Ebû
Müslim el-Ahval el-Mekkî bu râvinin ınütâbiidir. Ebû Davud'un ziyâdeli
rivayetinde Atâ'nın talebesi olarak bu zatı görebiliriz. Ayrıca bk. îbn
Huzeyme, 1/379, H.no:772; U/60, H.no:918; îbn Hıbhân, Vl/117, H.no:2353; Hâkim,
1/384, H.no:931 (Hâkim, Buhârî ve Müslim'in şartına göre rivayetin sahih
olduğunu söyler. Zehebî de bu görüşü onaylar); Beyhakî, 11/242.
Îbn Mâce'nin
rivayetinde ise mütâbi Hasan b. Zekvân'dır:
Bk. îbn Mâce, İkâme,
42, H.no:966; Bİr diğer mütâbî Âmir el-Ahval'dir Bk. Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, 11/70, H.no:1280. Ebû Cühayfe'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
VI/193, H.no:6164;
el-Mu'cemü"l-kebîr, XXII/111, H.no:283 Mu'cernü's-sağîr, 11/110,
H.no:
867. Bu rivayetin de
senedinde Hafs b. Ebî Dâvûd bulunmaktadır. Bu râvi hakkındaki ihtilâfa rağmen
zayıf bîridir.
Ebû Hüreyre'nin
(Radıyallahü anh) hadisi ise şâhid ve mütâbaaıları ile hasen li ğayrihî
seviyesine yükselmektedir.
[164] İbnü'1-Esir, Nihaye, 11/355.
[165] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/230-231.
[166] Sahih: Müsned, IV/67, H.no:16581 (Bu hadis hatam Hayye
b. Habis et-Temîmî başlığa altın-^a yer almıştır. Hayye b. Habis ise babası
Habis b. Rabîa eı-Temîmî'den bu hadîsi nakleder. Halbuki bu sahâbinin nazarın
hak oluşu İle ilgili naklettiği rivayetten başka bir nakli bulunmamaktadır);
Mükerrer rivayet için bk. V/379. H.no:23110; Nesâî, es-Sünenü'1-kübrâ, V/488,
H.no:9703; Bu üç rivayetin senedindeki müphem sahâbinin Ebû Hüreyre olduğunu
Ebû Davud'un rivayetinden Öğreniyoruz:
Ebû Dâvûd, Salât, 82,
H.no:638; Libâs, 25, H.no:4086; Beyhakî, es-SUnenü'l-kübrâ, 11/241-242;
$uûfc«7-/mân, V/145-146, H.no:6126-6I27.
Heysemî, hadisi
Mizzî'nin Nesâî'ye tıisbet ettiğini, fakat Sünen-i Suğrâ'da bulamadığını,
Sünen-i Kübrâ'da nakledilmiş olabileceğini, Ahmed b. HanbeFin râvilerinin sahih
hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', V/125.
[167] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/231-232.
[168] Azimâbâdi, Avnti'l-Ma'bÛd, 11/240
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/232.
[169] Sahih: Müsned, VI/37, H.nc:23969; İkinci rivayet
VI/46, H.no:24072; Benzer rivayetler için bk. V1/177, H.no:25321:
VI/199, H.no:25511
VI/208, H.no:25610; Mâlik, Salât, 67-68; Buharı, Salât, 14; Ezan. 93; Libâs, 19; Müslim, Mesâcid, 61-63; Ebû Dâvûd,
Salât, 163. H-no:914; Libâs, 8,
H.no:4052; Nesal Kıble. 20. H.no:77I: İbn Mûce, Libâs. I, H.no:3550.
[170] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/233.
[171] Nevevt, Şerhu Sahihi Müslim, V/43; İbn Hacer,
Fethu'i-Bâri, 1/483
[172] Nevevi- a§e- V/43; İbn Hacer, age., 1/483 '
[173] Bk. İbn Hacer. Fethıt'l-Bâri, 1/483
[174] Bennâ, age., IV/99-100
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/233.
[175] Sened:
Sahih: Müsned, VI/129,
H.no:24860; Benzer rivayetler için bk. VI/10I, H.no:24579:
VI/204, H.no:25562;
VI/146, H.no:25012; VI/70, H.no:24294; VI/99, H.no:24556; VI/137, H.no:24945;
VI/199, H.no:25504; VI/220, H.no:25718; VI/249, H.no:25996; VI/330,
H.no:26683-26684; VI/251, H.no:26014; VI/179. H.no:25336; VI/245, H.no:25962;
Müslim. Taharet, 75; Ebû Dâvûd, Salât, 133, H.no:367, 370: Tirmizî, Cum'a, 67.
H.no:600 (hasen-sahih); Edeb, 49, H.no:2813 hasen-garib-
sahih); We.vaf, Kıble.
17. H.no:766.
Hz. Peygamber'in eşi
olan Meymûne annemizden (Radıyallahü anha) şahidi için bk. 30/834. hadis
[176] Karahisari, Ahter-i kebir. 11/339
[177] Karahisari, age., 11/286
[178] Bu kayıt için bk. İmam Şafiî, es-Sünenü'l-me'sûra,
298, Nü: 147
[179] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/234.
[180] Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, 11/22, 237
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/234-235.
[181] Sahih: Müsned, 11/6, H.no:4509; Benzer rivayetler için
bk. 11/34-35, H.no:4908; 11/29, H.no:4841; 11/53, H.no:5152; H/32, H.no:4877
11/66, H.no:5335;
II/18, H.no:4684 11/72,
H.no:5408; 11/141, H.no:6265; 11/144, H.no:6306; 11/99, H.no:5745 Mâlik, Kıble,
4; Buhârî, Salât, 33; Ezan, 94; Amel, 12; Edeb, 75; Müslim, Mesâcid, 50; Nesâî,
Mesâcid, 31, H.no:722; İbn Mâce, Mesâcid, 10, H.no:763.
Ebû Dâvûd ve Dârimî'nİn
rivayetinde bu hadisenin hutbe esnasında cereyan ettiği anlatılmaktadır:
Bk. Ebû Dâvûd, Salât,
22. H.no:479; Dârimt Salât, 116, H.no:i404.
Heysemî, yine İbn
Ömer'den (Radıyallahü anhüma) nakledilen ve Bezzar'a nisbet ettiği bir hadiste
şöyle buyrulur: "Kıbledeki tükürük kıyamet gününde sahibinin yüzünde iken
ba'solur/dirilir." Bu rivayetin senedinde Âsim b. Ömer var. Buhâri ve
birçok âlim onu zayıf saydı. İbn Hıbbân Sikât'ında zikretti. Bk. Mecma', 11/19.
Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 327/1197. hadis. Ebû
Saîdel-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 324-325/1194-1195. hadisler.
Ayrıca bk.322/1192. hadis.
[182] Bu ziyade için bk. Müsned Trc. 322/1 192 nolu hadis
[183] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/235.
[184] 'Sened:
Sahih- Müsned. 111/109,
H.no:12002; Benzer rivayetler için bk. III/109, H.no:12001; M/176, H.no:I2745;
III/214, H.no:13176; III/234, H.no:133S4-133485; 111/273, H.nû:13823; 111/278.
H.[io:13888; 111/291. H.no:1403!; III/269, H.no:13780; III/245, H.no:13501;
III/191-192, H.no:12926; 111/188. Etm: 12394; İII/I99-200, H.no:130Ü0; III/252,
H.no:13581; 111/238. H.iiü:13434; 111/209, H.no: 13 115; III/277. H.no: 13883;
III/173. H.no: 12711 Cil^İ) lâfzı ile: 111/274, H.no:i3841; III/232. H.no:13367
fj>>J) lâfzı ile; 111/289. H.no:14008; 111/183, H.no: 12825-12826 (fa)
lâfzı ile; 10/252. H.no:I3581; 111/212. H.no:13l49 111/238, H.no:13434 (wM;
Buharı, Mevâkît, 8; Salât, 37; Müslim, Mesâcid, 54, 56; Ebû Dâvüd, Salât, 22,
H.no:474-475; Tirmizî, Cum'a, 49, H.no:572; Nesât, Mesâcid, 30, 35, H.no:721,
726; İbn Mâce, Mesâcid, 10, H.no:762; Dârimî, Salât, 116, H.no: 1402-1403.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Saîd el-Hudrî'den
(Radıyallahü anh) şahidi İçin bk.324/1194. hadis.
b-Târık b. Abdullah'tan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.332/1202. hadis.
c-Huzeyfe'den
(Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini,
râvilerinin sahih hadis ricâü olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/18-19.
d-Semüra b. Cündüb'den
(Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî'nin Kebîr'inde
nakledildiğini, senedinde zayıf olan Yusuf b. Hâlid es-Semtî'nin bulunduğunu
belirtir. Bk. age., 11/19.
e-îbn Ömer'den
(Radıyallahü anhüma) şahidi için bk.322/1192 ve 841/1711. hadis. Ayrıca şöyle
bir rivayet de nakledilir: Heysemî, hadisin
Bezzâr tarafından
nakledildiğini, senedinde Asım b. Ömer'in bulunduğunu, bu râviyi Buharı'nin ve
bir topluluğun zayıf saydığını, İbn Hibbân'ın ise Sikât'ında zikrettiğini
belirtir. Bk. age., W\9,
f-Ebû Ümâme'den
(Radıyallahü anhj şahidi: Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebîr'inde
nakledildiğini, senedinde çok zayıf olan Cafer b. ez-Zübeyr'in bulunduğunu
belirtir. Ebû Ümâme'den nakledilen bir rivayet için de Heysemî şöyle der:
"Bu hadis de Taberânî'nin
de nakledilir.
Senedinde zayıf olan Ubeydııllah b. Zahr ve Ali b. Yezîd baluamakta--r Bk.
age., 11/19.
Ayrıca 326-327/1196-1
197. hadise bk.
[185] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/236.
[186] Sahih: Müsned, 11/415, H.no:9337; Benzer rivayetler
için bk. H/266, H.no:7598:
11/324, H.no:8280
ziyadesi ile; 11/260,
H.no:7522 (323/1193. hadis);
II/471-472, H.no:10052; 11/532. H.no:10833; 11/250, H.no:7399:
H/318, H.no:8217
(Hemmâm, H.no:124):
f, Salât, 33-35, 38;
Mto/im, Mesâcid, 52-53; Wes4f, Taharet, 193, H.no:308; Ebû Oavûd, Salât, 22,
H.no:477; İbn Mâce, Mesâcid, 10, H.no:761; İkâme, 61, H.no:1022; Dânmî, Salât,
116, H.no: 1405.
Câbir b. Abdullah'tan
(Radıyallahü anh) şahidi: IH/324, H.no:14407; Benzer rivayetler için bk.
IIV337, H.no:14560; ÖI/395,H.no: 15196.
Enes'ten (Radıyallahü
anh) şahidi: Heysemî, hadisin Taberânî'nin Evsafında nakledildiğini,
râvilerinin sahih hadis ricali o'dukianrn belirtir. Bk. Mecma', 11/19. Heysemî
aynca hadisin EbÛ Ümame, Sa'd b. Ebî
Huzeyfe' Semüra b.
Cündub, İbn Ömer, Abdullah b. Amr, Amr b. Hazm e ibn Mes'ûd'dan (Radıyallahü
anhüm) da şâhidierini verir. Bk. age., 11/18-19. Ayrıca bk. 323/1193. hadis.
[187] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/237-238.
[188] İbn Huzeyme, 111/83; Ebû Davûd, Efıme, 40; İbn Hıbbân,
IV/518; Beyhakî, 111/76
[189] Bk. Müsned Trc. H.no: 328/1198
[190] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/238.
[191] Sened:
Sahih: Müsned, 11/30,
H.no:4849; Benzer rivayet için bk. 11/106, H.no:5836:
£öiî DüvwJ, Salât, 156,
H.no:903 Nesâî, İftitâh, 12, H.no:891. Hz.Aişe'den (Radıyaltahii anim) şâhîdi:
Buhârî, Ezan, 50
(mevkuf olarak).
Ebû Hüreyre'den
(Radıyaltahii anh) şahidi için bk. 845/1715. hadis.
[192] Râbe (vlı); şüphelendirdi, vehim verdi man aşırıdadır,
Arapçada bir deyim olan bu söz doğru analaşılmaS! için burada 'sevk etti'
şeklinde terceme edildi.
[193] Bk. Bennâ., IV/104
[194] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/239.
[195] Sened:
Sahih: Müsned, U/290,
H.no:7884; Benzer rivayetler için bk. 11/295, H.no:7917; 11/232, H.no: 7175:
11/331, H.no:8356
11/399, H.no:9153 Bm/ıüh, Amel, 17; Müslim, Mesâcid, 46; Ebû Dâvûd, Salât, 172,
H.no:947; Tirmizî, Salât, 164, H.no: 383 (Hadisin hasen-sahih olduğunu ifade
eden Tirmizî şöyle bir rivayetin varlığına da dikkat çeker: Neidf, İftitâh, 12,
H.no:888; Dünmj, Salât, 138, H.no:1435.
[196] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/240.
[197] Azİmâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, 01/120
[198] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, V/36; Azinıâbâdİ, age.,
IH/120; Bennâ, age.. İV/105; Şevkani, Neylü'l-eviar, 11/383
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/240-241.
[199] senea:
Sahih: Müsned, III/312,
H.no:14281; Ziyâdeli rivâyeı için bk. IH/334, H.no:14523; Benzer rivayetler
için bk. III/339-34Ü, H.no: 14577 III/300, H.no: 14134
III/379, H.no:15001;
III/388, H.no:15104; III/351, H.no;14724 (ortasında ziyadesi ile; III/363, H.no:
14844 fa 111/388-389, H.no:15113; III/350-351, H.no:14719:111/332, H.no: 14491:
[200] Bazı rivayetler de şöyledir:
Bk. 111/330, H.no:
14470; III/304-305, H.no: 14206; [ü/378, H.no: 14978 EH/380, H.no: 15011
111/296, H.no:14088 (437/1307. hadis); Suftârf, Salât, 31, Taksir, 7, 9; Amel,
15; Meğâzî, 34: Müslim, Mesâcid, 36-38; Ebû Dâvûd, Salât, 166, H.no:926, Sefer,
8, H.no:1227; Tinnizî, Salât, 143, H.no:351; Nesâî, Sehv, 6, H.no: 1187-1188;
İbn Mâce, İkâme, 59, H.no:I0L8; Dûrimî, Salât, 181, H.no:1521.
Câbİr b. Abdullah'tan
(Radıyallahil anhüma) nakledilen diğer bir rivayet için bk. 437/1307. hadis.
560 Bk. İbn Hacer, age., VE/429; Bennâ, age., IV/106
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/241-242.
[201] seneü:
Sahih: Müsned, V/104,
H.no:20898; Benzer rivayetler için bk. V/105, H.no:20904:
Heysemî, hadisin Ahmed
b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Taberânî'nin râvilerinin sahih
hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/87. Hadisin sahicileri: a-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:
11/298, H.no:7956;
fiu/itîrf, Salât. 75; Amel, 10;
Bed'iil-halk, 11; Tefsîr, 38/1: Enbiyâ. 40 ziyadesi ile; Müslim, Satât, 39.
b-Ebû Saîd el-Hudrî'den
(RadıyallahU anh) şahidi için bk. 456/1326. hadis. (Müsned. g/82-83, H.no:
11719; Heysemî. senedindeki râvjlerin sika olduklarım belirtir. Bk. Mecma',
H/87). Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahii anh) farklı bir rivayet için
455/1325. hadise bk.
c-Ebu'd-Derdâ'dan
(Radıyallahii anh) şahidi:
Müslim, Salât, 40;
Mu^f, Sehv, 19, H.no:1213.
[202] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/243.
[203] Sahih: Müslim, Mesâcid 40, (542); Nesâi,
es-Sünenü'l-kÜbra, 1/196, No: 549, 1/361, No: 1138; İbn Huzeyme, 11/50, No: 891
Sened:
[204] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/243-244.
[205] Sahih: Müsned, IV/332, H.no:İ8833; Ebû Dâvûd, Salât,
166, H.no:925; TirmizU Salât, 154, H.no:367 (Bilâl, Ebû Hüreyre, Enes ve
Âİşe'den de şahidi vardır. Suheyb hadisi hasendir);
Nesâî, Sehv, 6, H.no: i
184-1185 İbn Mâce, İkâme, 59, H.no: 1017 (jC
Hadisin şâhidleri:
a-Ammar b. Yâsİr'den
(Radıyalîahü anlı) şâhîdİ:
r, IV/263, H.no:18234;
Nesâî, Sehv, 6, H.no:1188 (Bu rivayet 799/1669. ha-dİste de şâhid olarak
zikredildi).
b-İbn Mesûd'dan (Radıyalîahü
anh) şahidi İçin bk. 799/1669. hadis.
c-Bilâl'den
(Radıyalîahü anh) şahidi için bk. 849/1719. hadis.
d-Benî Amir'den (Btr
rivayette; Benî Kuşeyr'den) bir kişi Ebû Zerr'in (Radıyalîahü anh) yanına
girdiğinde namazda iken selâm verdiği, Ebû Zer'in ise bu selâmı almadığına dâir
rivayet için bk. 17/868. hadis.
[206] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/244-245.
[207] senen:
Sahih: Müsned, VI/12,
H.no:23771; Ebû Dâvûd, Salât, 166, H.no:927: Tirmizî Salât, 154, H.no:368
(Tirmizî: "Bilâl (Radıyallahii anh) hadisi hasen-sahih, Suheyb hadisi
hasendir" der ve Şunları ekier:
"Bence (birinin
senedi hasen olsa da) her iki hadis de sahihtir. Suheyb kıssası ile Bilâl
kıssaları farklı rivayetlerdir. Her ne kadar İbn Ömer her ikisinden de bu
rivayeti nakletmiş °lsa da her ikisi İle aralarında benzer hâdise yaşanmış ve
İbn Ömer ikisinden de hadis nakletmiş olabilir".
Hadisin şâhidleri için
bir önceki (848/1718.) hadisin tahricine bk.
[208] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/245.
[209] Sened:
Sahih: Müsned, III/138,
H.no:J2347; Ebû Dâvûd, Salât, 170, H.no:943. Râvileri sahih hadis ricalidirler.
Ayrıca bk. 745/1615.
hadis.
[210] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/246.
[211] Sened:
Sahih: Müsned, U/290,
H.no:7880-7882 (Ahmed b. Hanbel bu hadisi hocası Mervân b. Muâviye el-Fezârî
kanalı ile üç ayrı isnadla ve aynı metinle nakleder: a- Mervân - Yezîd b.
Keysân -Salim b. Ebi'1-Ca'd "Bu bir eserdir, hadis değildir, isnadı
sahihtir", b-Mervân - Avf- Hasan -Hz. Peygamber "Hasan-ı Basrî'nin
mürseli olduğu için isnadı zayıftır", c-Mervân - Avf- İbn Şîrîn - Ebû
Hüreyre - Hz. Peygamber "Bu merfû muttasıl isnâd sahihtir"); Benzer
rivâyetlerdeki hadisin metni şöyledir:
Bk. 11/529, H.no:10795;
11/507, H.no:10540; 11/492-493, H.no:10337-10339; 11/479. H.no:10165; 11/473,
H.no:10070; 11/440, H.no:9644; 11/432, H.no:9551; 11/376, H.no:8877; 11/241,
H.no:7283; 11/261, H.no:7541; 11/317, H.no:8189 (Hemmâm b. MünebbUYin sahifesİ,
H.no:95); Buhân, Amel, 5; Müslim, Salât, 106-107; Ebû Dâvûd, Salât, 169-170,
H.no:939, 944; Tirmizî, Salât, 155, H.no:369; Nesâî, Sehv, 15-16,
H.no:1205-1208; İbn Mâce, İkâme, 65, H.no:1034; Dârimi, Saİât, 95, H.no:1370.
Ebû Htireyre'den nakledilen bu rivayet için bk. 855/1725. hadis.
Ebû Hüreyre
(RudıyalUıhü anh) hadisinin sahicileri:
a-Câbir'den
(RadıyallaMunh) şahidi için bk. 853/1723. hadis.
b-Sehl b. Sa'd
es-Sâidî'den (Radtyallahü anh) şahidi için bk. 854/1724. hadis.
c-İbn Ömer'den
IRadıytdlahii anhüına) şahidi:
Bk. İbn Mâce, İkâme,
65, H.no: 1036.
[212] Bk. Müsned Trc. 852/1722 nolu rivayetin tahricindeki
haberler.
[213] Bennâ, age., IV/108
[214] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/246.
[215] Sened:
Hasen: Müsned, 1/79,
H.no:598; Mükerrer rivayet için bk. 1/103. H.no:809 (z.); Benzer rivayetler
için bk. 1/98, H.no:767 (Bu rivayeti Ahmed b. Hanbel hocası Yahya b. Âdem'den
İbnü'l-Mübârek kanalı ile aynı isnadla nakleder); 1/112, H.no:899; Bu
rivayetlerin sened-lerinde Ali b. Yezid el-EIhânî bulunmaktadır. Bu râvi zayıf
sayılmıştır. İbn Hacer ve Zehebî de zayıf sayanlardandır. Bk. Takrîb,
Trc.no:48l7; Kâşif, Trc.no:3983. Tirmizî ve İbn Mâce yedi, Dârimî bîr ve Ahmed
b. Hanbel 40 rivayetini nakleder. Tirmizî hadisleri için: "Âlimler zayıf
saydılar" Buyu", 51, H.no:1282; "hasen" Zühd, 35,
H.no:2347; Zühd, 61, 2406; "isnadı kuvvetli değildir" İsti'zân, 31,
H.no:2731; "Buharı hadiste zayıf sayıldığını söyledi" Tefsîr, 31/1,
H.no:3195. Tamamen farklı bir İsnadla nakledilen hadisin metni şöyledir:
Bk. 1/77, H.no:570;
Sadûk sayılan Abdullah b. Nücey'in Hz. Ali'den naklettiği bu rivayetin bir
benzeri nakil de şudur:
Bk. 1/80, H.no:608;
1/139, H.no:1172; 1/83, H.no:632 (438/746. hadis); 1/104, H.no:815; 1/85,
H.no:647; î/107, H.no:845; I/İ50, H.no:1289; 1/148, H.no:1269; 1/146, H.no:
1246-1247. Müsned'deki benzer rivayetler şu lafızlarla rivayet edilir (Bu
hadislerin tercemeleri "Lİbâs ve Zînet" konusunun "içinde suret,
köpek ve cünüp bulunan eve meleklerin giremeyeceği" bölümünde
(155-167/7178-7190. hadislerde) terceme edilecektir. Nesâî,$ehv, 17. H.no:
1209, 210 1211:
İbn Mâce, Edeb, 56.
H.no:3708.
Rivayet mütâbaatî ile
birlikte hasen seviyesine yükselir. Bu rivayetleri 438/746. hadisle birlikte
değerlendiriniz.
[216] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/247.
[217] Sahih: Müsned, III/340, H.no:14589; Benzer rivayetler
için bk. IH/348, H.no:14686; IH/357, H.no:14795; Hadisin senedinde İbn Lehîa
bulunmaktadır. Bu râvî i!e ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Hamza Ahmed ez-Zeyn
14589 ve 14686. hadisleri İbn Lehîa sebebiyle hasen, 14686. hadisi de bu râvi
bulunmadığı için sahih saymıştır.
Hadis hasen seviyesinde
kabul edilse bile mülabat ve şâhidieri ile sahih li ğayrihî seviyesine
yükselir.
Ebû Hüreyre ve diğer
sahabeden (Radıyallahüanhüm) şâhidieri İçin bk. 851/1721. hadis.
[218] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/248.
[219] Sahih: Müsned, V/330, H.no:22700; Benzer rivayetler
için bk. V/331, H.no:22706; V/332, H.no:22714 (1401/2271. hadis); V/332-333,
H.no:22715; V/335-336, H.no:22338; V/336, H.no:22746; V/337, H.no:22750; V/338,
H.no:2276l; Mâlik, Kasr, 61; Buharı, Ezan, 684; Ezan, 48; Amel, 5, 16; Sehv, 9;
Sulh, I; Müslim, Mesâcid, 102-104; Ebû Dâvûd, Salât, 169, H.no:940; Nem, İmame,
7. 15, H.no:782. 791. Sehv, 4. H.no:ll81; İbn Mâce, İkâme. 65, H.no: 1035;
Dârimı, Salât, 95, H.no:1371.
Ebû Hüreyre ve diğer
sahabeden şâhidieri için bk. 851/1721. hadis.
Bu hadis uzun bir
rivayetten bir parçadır. Bu uzun rivayet için bk. 1401/2271. hadis.
[220] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/248.
[221] " Sened:
Sahih: Müsned, 11/440,
H.no:9644; Benzer rivayetler için bk. 11/529, H.no:10795; 11/507. H.no:10540;
11/492-493, H.no:10337-10339; 11/479, H.no:10165; 11/473, H.no:10070; 11/432,
H.no:9551; 11/376, H.no:8877; 11/317, H.no:8189 (Hemmâm b. Münebbih'in
sahifesi, H.no:95); 11/241, H.no:7283; 11/261, H.no:7541; Buhârî, Amel, 5;
Müslim, Salât, 106-107; Ebû Dâvûd, Salât, 169-170, H.no:939, 944; Tirmizl
Salât, 155, H.no:369 (Bu konuda Hz. Ali, Sehi b. Sa'd, Câbir, Ebû Saîd ve İbn
Ömer'den nakiller vardır. Ebû Hüreyre hadisi İse hasen-sahihlir); Nesût, Sehv,
15-16, H.no:1205-1208; İbn Mâce, İkâme, 65, H.no:1034; Dârimi, Salât, 95, H.no:
1370.
Ebû Hüreyre (RadıyaUahü
anh) nakledilen diğer rivayet ve şâhidieri için bk. 851/1721. hadis.
[222] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/249.
[223] Sahih: Müsned, IV/25, H.no:16269; İkinci tarik: IV/25,
H.no:16264 (Rivayetin sonunda Abdullah b. Ahmed b. Hanbel şöyle der:
"(s^'1 ^*) ekini sadece (babamın hocası) Yezid b. Hâı-ûn nakletti";
Benzer rivayetler için bk. IV/26, H.no: 16278 rivayet ('^J' Ljı) lafzı ile
başlar; Ebû Dâvûd, Salât, 157, H.no:904 lafzı ile; Naat, Sehv, 18, H.no:1212
$£&)) lafzı ile nakledilir. Abdullah b. Mübarek, Zühd. s.36, H.no: 109; İbn
Huzeyme, 11/53,
H.no:900; Ebû Ya'lâ,
III/174, H.no:1599; İbn Hıbbân, 11/439, H.no:665; İÜ/30, H.no:753; Hâkim,
i/396, H.no:97I (Hâkim "Buhârî ve Müslim'in şartına/râviîerine uygun
olduğu halde eserlerine almadıkları İsnadı sahih bir hadistir" der);
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/251;
Bennâ, hadisi
Tirmİzî'ye de nisbet ederek Tirmizî'nin sahih saydığını söyler.
ok.Bülûğu'l-emânî, 111/162, IV/1U. Fakat biz bu rivayeti Tirmizî'nin Sünen'İnde
bulamadık.
Bu rivayet 486/1356.
hadiste zikredilmişti.
[224] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/249-250.
[225] Sened:
Sahih: Müsned, VI/34,
H.no:23943; Benzer rivayetler için bk. VI/96. H.no:24528:
VI/159, H.no:25134
sonunda şu ziyade vardır: VI/210, H.no:25637:
VI/202, H.no:25539;
VI/224. H.no:25752; VI/229, H.tıo:25793; VI/231, H.no:25819; VI/249,
H.no:25991; VI/251, H.no:26015; VI/270. H.no:26201; Mâlik, Kasr, 83; BwMn,
Vudû', 45; Cenâiz, 3; FezâiIü'I-aKhâb, 5; Meğâzî, 84; Tıb, 21; Müslim, Salât,
92-97; Tirmtzl Menâkıb, 16. H.no:3672 (hasen-sahİh olan bu rivayet, îbn Mes'ûd,
Ebû Mûsâ, İbn Abbâs. Salim b. Ubeyd ve Abdullah b. Zem'a'dan (Radtyaltahü
anhiim) da nakledilmiştir); Nesâî, İmame, 40, H,no:831; Cenâiz, 11, H.no:
1837-1839; îbn Mâce. İkâme, 142, H.no:1232; Cenâiz, 65, H.ııo: 1627; Dârimi,
Mukaddime, 14, H.no:82.
[226] Bu ek için bk. Nev&vi, Şerhu Sahihi Müslim, W
/140; İbn Hzcev, Fethu'l-Bâri, 11/153
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/250-251.
[227] Kâsâni, Bedâiu's-sanâi', 1/235
[228] İbn Abdilber, Temhid, XXII/134
[229] İbn Hacer, age., 11/206,
[230] İbnMüflıh, Mübdi'. 1/5 17
[232] Sahih: Müsneâ, 11/248, H.no;7373; Benzer rivayetler
için bk. 11/475. H.no:lG108; 11/473, H.no: 10072; 11/284, H.no:7804 H/233,
H.no: 7178 (Mükerrer için bk. 11/490, H.no: 10306); 11/255, H.no;7463; Ebû
Dâvûd, Salât, 165, H.no:921; Tirmizî, Salât, 170, H.no:390 (İbn Abbas ve Ebû
Râfı'den de nakledilen Ebû Hüreyre hadisi hasen-sahihtir); NesâU Sehv, 12,
H.no:1200-1201; İbn Mâce, İkâme, 146, H.no:1245; Dârimi, Salât, 178, H.no:1512.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/251-252.
[233] Bennâ, age.,TV/113
[234] Sened:
Sahih: MfenoJ, VI/31,
H.no:23909; İkinci rivayet için bk. VI/234, H.no:25848; Benzer rivayet için bk.
VI/183, H.no:25379; Ebû Dâvûd, Salât, 165, H.no:922 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den
naklettiği hadislerden biridir); Tirmizî, Cum'a, 68, H.no:601 (hasen-garib);
Nesâî, Sehv, 14, H.no:l204; Beyhakt, 11/265.
Tirmizî'nin rivayeti
hasen saymasının sebebi Bürd b. Sinan'dır (v.135). Fakat Yahya b. Maİn, Nesâî,
Ebû Hatim ve diğer cerh tadil âlimleri
bu râvİyî sıka saymışlardır. Bk. Ahmed Muhammed Şâkir'in Tirmizî'nin Sünen'ine
(Cum'a, 68, H.no:601) yaptığı haşiye. s:iBennâ, age., IV/I13
[235] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/252-253.
[236] Sahih: Müsned, IV/420, H.no:19658; Diğer rivayet için
bk. IV/423. H.no:!9679:
Buhârî'nin metni
şöyledir:
Bk. Buhârî, Amel, 11;
Buhârî'nin diğer bir metni de şöyledir:
Bk. S«/^rf, Edeb. 80;
Beyhakî, 11/266.
[237] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/253-254.
[238] Bennâ, age., IV71I4
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/254.
[239] Sened: Sahih: Müsned, 1/275. H.no:2485; Benzer
rivayetler için bk. 1/275, H.no:2486 (862/1732. hadis); 1/306, H.no:2792;
Tirmizt, Cum'a, 60. H.no:587 (Tirmizî "Bu rivayet garibdir" der.
Fakat Ahmed Muhammed Şâkir haşiyede bütün nüshalarda bu şekilde kayıtlı
olduğunu, bir nakilde de: "hasen-garib" dediğinin kayıtlı olduğunu,
hattâ İmam Nevevî'nin isnadının sahih olduğuna dâir bir görüşünün bulunduğunu
ifade eder ve kendisi de isnadının sahih olduğunu söyler); Nesâî, Sehv, 11,
H.no:ll99; es-Sünenul-kübrâ, 11/191. H.no:529; İbn Huzeyme, 1/245, H.no:485
(ibn Huzeyme rivayetin sonunda şöyle dedi: namazda
dönerdi sözünden sağa ve
sola gözüyle bakardı, anlaşılır); Dârekutnî, 11/83; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/223, H.no:11559; Hâkim, 1/362, H.no:864 (Hâkim
"Buhârî'nin şartı-na/râvilerine uygun olduğu halde eserine almadığı isnadı
sahih bir hadistir" der. Zehebî de buna muvafakat eder); Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 11/13-14.
[240] Tirmizi'deki rivayette şeklindedir. Bk. Sünen, Cum'a,
60, No: 587; Ayrıca İbn Huzeyme de rivayetinin sonunda böyle bir açıklama
ekledi. Bk. Sahih, 1/245, No: 485; Ayrıca bk. Müsned Trc. 862/1732 nolu
rivayet.
[241] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/254.
[242] Sened:
Hasen: Müsned, 1/275,
H.no:2482; İbn Ebî Şeyhe, 1/396, H.no:4548; Tirmizî, Cum'a, 60. H.no:588
(" ;ül=_tı ^j, ki; jii"r lafzı ile nakledilmiştir. Enes ve Âişe'den
de birer nakil vardır); Hem mürsel, hem de müphem bîr rivayettir. Bu senedle
rivayet zayıftır. Fakat 861/1731. hadiste bu rivayetin merfû ve muttasıl bir
halde naklini görmekteyiz. Böylece bu rivayet de hasen li ğayrihî seviyesine
yükselir.
[243] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/255.
[244] Sened:
Sahih; Müsned. 1/429,
H.no:4()83; İbn EbîŞeybe, 1/396. H.no:4552.
[245] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/255.
[246] Kâsâni, age.. 1/97
[247] İbn Abdilber, Temhid, XX/95
[248] Kâsâni, age., 1/241
[249] İbn Abdilber, age., XX/95
[250] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, V/20; Şirbînî,
Muğni'l-muhtac, 1/199
[251] İbn Müflih, Mübdı, 1/484
[252] İbn Abdilber, age., XVII/391; Kâsâni, age., 1/215;
Şirbini, age., 1/201; İbn Müflih, Mübdi', 1/476
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/255-256.
[253] Sened:
Sahih: Müsned, V/303,
H.no:22483; Benzer rivayetler için bk. V/295, H.no:22418 (420/1290. hadis);
V/296, H.no:2243i; V/303, H.no:22478; V/303, H.no:22483; V/304, H.no:22488
(865/1735. hadis); V/310, H.no:22544 (Bu rivayette "İnsanlara imamlık
yapıyor, namaz kıldırıyordu" ziyadesi vardır); V/311, H.no:22550; Mâlik,
Kasr, 81; Buharı, Salât, 106; Edeb, 18; Müslim, Mesâcid, 43; Ebû Dûvûd, Salât,
165, H.no:917-919, 920:
[254] Mesâcid. 19, H.no:709; Sehv, 13. H.no: 1202-1203:
Dâri/nf, Salât, 93. H.no: 1367. Peygamber efendimizin kızı Zeyneb'in kocası Ebu'l-As
b. er-Rabf b. Abdüluzzâ'dır. Bu İsim bazı eserlerde Ebu'l-Âs b. Rabîa b.
Abdüşşems olarak geçer. Bk. Mâlik, Kasr, 81; Buhâri, Salât, 106. Ayrıca
bk.420/L290 ve 865/1735. hadisler.
[255] Bu kısım metinde hâl cümlesi olduğu halde rahat
anlaşılması için bu şekilde terceme edildi.
[256] Metindeki atık kelimesi, boyun ile omuzlar arası yer
İçin kullanılır. Bk. İbnü'1-Esir. Nihaye, 1/333
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/256-257.
[258] Bk.Bennâ,age.,IV/118
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/257-258.
[259] Sahih: Müsned, Vl/466, H.no;27519 (Müsned'in normal
leribindeki en son hadisi); Mükerrer rivâyet için bk. ni/493-494. H.no:15975;
İbn EM Şeybe, VI/379-380. H.no:32191; Nesât, Tatbik. 82, H.no:1139:
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/243, H.no:727; Taherânî, el-Mucemü'l-kebu; VD7270, H.no:
7107; Ahmed eş-Şeybânî,Âhâd, SI/187-188. H.ııo:934; Hâkim, 111/181. H.no:4775
(Hâkim "Buhârî ve Müslim'in şartina/râvîlerine uygun olduğu halde
Sahih'lerine almadıkları sahih bir hadistir" der. Zehebî de buna muvafakat
eder); III/726, H.no:663i; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/263.
Hadisin sahabİsi Şeddâd
b. Üsâme b. ei-Hâd (Anır) b. Abdullah el-Leysî'dir (RadıyaUahli anh). Dedesine
nisbetle Şeddâd İbnü'1-Hâd olarak da bilinir. Sahâbinin şeceresi ve hakkında
bilgi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/270; Îbnü'l-Esîr.
Üsdii'l-ğâbe, 11/616. Trc.no:2400.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Bekre'den
(Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Müsned, V/51,
H.no:20395; Benzer rivayetler için bk. V/37-38, H.no:2Ü271; V/44, H.no:20327;
V/47, H,no:20352; V/49, H.no:20378; Buharı, Sulh, 9; Menâkıb, 25;
Fezâilü'l-ashâb, 22; Fiten, 20; Ebû DâvÛd, Sünnet, 12, H.no:4662; Tirmizî,
Menâkıb. 30, H.no:3773 (hasen-sahih); Nesât, Cum'a, 27. H.no: 1408; Tayâlisî,
s.l 18, H.no:874; //j/i tfifeMn, XV/418-419, H.no;6964; Heysemî, hadisin
Taberanî ve Bczzar tarafından da nakledildiğini, Ahmed b.
Hanbel'in senedinde
Mübarek b. Fedâle'nin bulunduğunu, bu râvinin de sika sayıldığını belirtir.
Bk. Mecma',IX/l75.
b-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Müsned. 11/513,
H.no: 10607; Taberanî, el-Mu'çemü'l-kebîr, 111/51-52, H.no:2659; Hâkim,
III/183, H.no:4782 (Hâkim "Buhârî ve Müslim'in şartına/râvİlerİne uygun
olduğu halde Sahih'lerine almadıkları isnadı sahih bir hadistir" der.
Zehebî de buna muvafakat eder); Heysemî, hadisin (özet olarak 4 " ziyadesi
ile de) Bezzâr tarafından da nakiedildiği-ni, Ahmed b. Hanbel'in râvilerİnin
sika olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', IX/181.
c-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyallahü anh) şahidi:
Bk, Ebû Ya'lâ, VI/150,
H.no:3428: Heysemî. hadisin senedinde Muhammed b. Zekvân'ın bulunduğunu, bu
râviyi İbn Hıbban'ın sika. diğer cerh tadil âlimlerinin ise zayıf saydığını,
diğer râvilerİnin ise sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma',
IX/181.
d-Berâ b. Âzib'den
(Radıyallahü anlı) şahidi:
Bk. Tayâlisî,
s.99, H.no:732; Taberanî,
el-Mu'cemü'l-evsal, İV/205, H.no:3987; Heysemî, hadîsin isnadının hasen
olduğunu belirtir. Bk. Mecmu', 1X/182. e-Abdullah b. Mesûd'dan (Radıyallahü
anh) şahidi:
Bk. Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, V/50, H.no:8170; £M Ka7â, VIII/434, H.no:5017; k/250,
H.no:5368; An Huzeyme, 11/48, H.no:887; ^(, 11/113, H.no:638; Heysemî, hadisin
Bezzâr ("-üi u^^. ;->La)ı _^i ıiıi " ziyadesi ile) ve (muhtasar
olarak da) Taberanî tarafından da nakledildiğini, Ebû Ya'lâ'nın râvilerİn sika
olduklarını, diğerlerinde de ihtilâfın bulunduğunu söyler. Bk. Mecma',
DC/179-180.
f-İbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhüma) şahidi:
Bk. Taberanî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
111/66, H.no:2682; el-Mu'cemü'l-evsat, Vl/298. H.no:6462; Heysemî, hadisin
senedinde metruk bir râvi olan Ahmed b. Muhammed b. Ömer b. Yunus el-Yemamî'nin
bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1X7184.
g-EbÛ Saîd'den
(Radıyallahü anh) şahidi:
[260] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/258-260.
[261] Bk. Tuberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 111/51, H.no:2657;
Heysemî, hadisin râvileri ile delil getirilip getirilmeyeceği konusunda
ihtilâfın bulunduğunu ifade eder. Bk. Mecmu'. IX/186. Ebû Saîd'den (Radıyallahü
anh) nakledilen bir başka rivayet de şudur:
Bk. Heysemî, bu hadisin
de Bezzâr tarafından nakledildiğini, bunun da isnadında ihtilâfın bulunduğunu
belirtir. Bk. Mecma', IX/175. Zİrb. Hubeyş'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Beyhakî,
es-Sünenü'İ-kübrâ, 11/263.
ı-Zeynep bt. Cahş'tan
(Radıyallalıü anha) nakledilen bir rivayette ise evde kıldığı bir namazda
kucağına aldığı nakledilir:Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/54. H.no:l41;
Heysemî, hadisin Taberanî tarafından iki isnadla nakledildiğini, râvileri
arasında meçhul kişilerin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', K/188.
i-Zübeyr'den
(Radıyalkıhii anh) şahidi:
Bk. Heysemî, hadisin
Taberânî tarafından nakledildiğini, İsnadında /.ayıf olan Ali b. Abis'in
bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', IX/175.
[262] İbn Abdilber, Temhid, XX/95-96
[263] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, V/32
[264] Nevevi, age., V/32
[265] Ebû Abdillah Muhammed b. Yusuf, et-Tac ve'i-İklil,
11/87
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/260-261.
[266] Sahih: Müsned, 111/99, H.no:l 1884; Makdisî, Muhtara,
VI/59, H.no:2437;
Bu şekli ile sadece bu
rivayeti görebiliyoruz. Fakat Hz. Peygamberin hoşlandığı elbise çeşidinden
bahsedilirken bu rivayet zikredilir:
Bk. 111/134.
H.no:12318: [ü/184, H.no:12840; 111/251, H.no:13559; 111/291, H.no: 14040;
Buharı, Libâs. 18: Mto/im, Libâs. 32-33; Ebû DâvfuL Libâs, 12, H.no:4060;
Tirmizî, L'bâs, 45, H.no:l787.
[267] Bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, 1/128
[268] Bennâ, age., fV/121
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/261.
[269] Sened:
Sahih: Müsned, III/159,
H.no:12554; Benzer rivayetler için bk. IH/262, H.no: 13696, 13698; IH/216,
H.no:13193 m/243, H.no:13490; m/128, H.no: 12324 {869/1739. hadistir.
Mükerreri: m/127, H.no: 12220) Tirm&t, Salât, 151, H.no:363 (Tirmizî
ziyâdesi İle naklettiği rivayetin sonunda şunları söyler: "Hadis
hasen-sahihtir. senedi ile nakledilen rivayet daha sahihtir/doğrudur" );
Nesûî,
İmame, 8, H.no:785.
Ahmcd b. Hanbel ve
Nesâî'nin rivayetlerinde Humeyd et-Tavîl bu hadisi, Enes b. Mâlik'ten Sabit
aracılığı olmadan işitmiştir. Fakat Tİrmİzî'nin rivayetinde Sabit aracılığı ile
nakletmiştik Humeyd et-Tavil'in sika-müdellis bir râvi olduğunu ve muanan bir
rivayet naklettiğini dikkate alırsak rivayetin zayıf olduğunu belirtmeliyiz.
Ancak Tİrmİzî'nin naklinde düşerj râvinin kim olduğu tesbit edildiği için
rivayet kuvvetlenmektedir. Ayrıca Enes b. Mâlik'ten (RadıyaliahU anh)
nakledilen diğer rivayetler ve şâhid nakiller de rivayeti kuvvetlendirir. Enes
b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler:
111/239, H.no:13444; TU/257, H.no:13637
(Mükerreri: 111/281. H.no:13923); Heysemî Enes'ten nakledilen hadisleri Bezzâr
ve Ebû Ya'lâ'ya nisbet eder. Bir rivayetin râvilerinin sika sayıldığını, diğer
rivayetin ise senedindeki» râvilerin sahih hadis ricalinden olduklarını ifade
eder. Bk. Mecma', 11/49. Enes b. Mâlİk'in bu konudaki rivayetlerinden biri de
Ümmü'1-Fadl bt. Hâris'tcn naklettiğidir, "o" maddesine bk. Hadisin
diğer şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.378/1248, 377/1247 ve 386/1256. hadisler.
b-(Ek) Ebû Seleme b.
Abdurrahman'ın Hz. Peygamber'i gören bir sahâbîden (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, III/462,
H.no:15744 (Mükerrerleri: IV/17. H.no:16162; V/366, H.no:22996); Heysemî, Ahmed
b. HanbePin râvilerinin sahih hadis ricâü olduklarını belirtir. Bk. age.,
11/49. c-(Ek) Ömer b. Ebû Seleme'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Miw««/, IV/27,
H.no:16287; IV/26, H.no:16281 (CS, 'İ oî ^}; IV/27, H.no:16288; İV/26, H.no:
16285; Mâ/iife, Cemâat, 29; fîu/idrf, Salât, 4; Wfli/wi, Salât, 278-280; Ebû
Dâvûd, Salât, 77, H.no:628; îbn Mâce. İkâme, 69, H.no:1049; Taberânî,
el-Mu'cemü'î-kebîr, 1X/21. 24. H.no:8270, 8286;
d-(Ek) Abdullah b. Ebû
Ümeyye'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, IV/27, H.no:
16294; Heysemî, senedindeki râvilerinden Abdurrahman b. Ebu'z-Zinâd'm zayıf
olduğunu söyler. Fakat hadisin Taberânî tarafından nakledildiğine işaret ederek
bu sözünü "tariklerinden birinde bulunan..." cümlesi ile kayıtlar.
Bir diğer rivayette sika-müdellis biri olan İbn İshak'ın bulunduğunu, bu zatın
da an'ane ile naklettiğini ifade eder. Heysemî, İbn Abdilberr'in İmam Müslim b.
Haccac'ı senedinde hatalı bulur. Çünkü senede ismi geçen Urve b. Zübeyr değil,
Abdullah b. Ebû Ümeyye'nin oğlu Urve'dir der. Ayrıca o
Abdullah b. Ebû
Ümeyye'nin yaşının küçüklüğünü bahane göstererek sahabeden oluşunu kabullenmez.
Bk. age., 11/48-49.
Bu sahabİ Abdullah b.
Abdullah b. (Ebû Ümeyye) Muğîre el-Mahzûmî (Radıyallahü anh) olarak da
karşımıza çıkar:
Müsned, IV/27, H.no:
16293; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. ög^-»
ü/48. Heysemî bir önceki rivayetin değerlendirmesinde İbn İshak'tan ve onun
an'ane yapmasından bahsetmişti. Demekkİ o sadece Taberânî'deki hadise vakıf
olmuş, bu rivayeti gözden kaçırmış. İbn İshak bu rivayetle tahdis sigası ile
nakletmektedir.
e-Ebu'd-Derdâ'dan
(Radıyallahü anh) şahidi: fol Mâce, Taharet, 83-84, H.no:541-542.
f-Ebû Saîd el-Hudrî'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. 870/1740. hadis. g-Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için
bk. 380/1250, 381/1251 388/1258. hadisler
h-Keysan'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.379/1249. hadis. ı-Sehl b. Sa'd'dan
(Radıyallahüanh) şahidi için bk.382/1252. hadis. İ-Übey b. Ka'b'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.384/1254. hadis. j-İbn Abbas'tan (Radıyallahü
anhüma) şahidi için bk.385/1255. hadis. k-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhüma)
şahidi İçİn bk.387/1257. hadis. 1-Seleme b. Ekva'dan (Radıyallahü anh) şahidi
için 389/1259. hadise bk. m-Ümmü Hânî'den (Radıyallahü anim) şahidi için
383/1253. hadise bk. n-(Ek) Ümmii Habîbc'den (Radıyallahü anha) şahidi:
Bk. Müsned, VI/325,
H.no:26640; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Ebû Ya'lâ
ve Taberânî'ye nisbet ettiği hadisi de ele alır ve Ebû Ya'lâ'nın isnadının
hasen olduğunu söyler. Bk. age., 11/49.
o-Ümmü'1-Fadî bt.
Hâris'ten (Radıyallahü anha) şahidi için bk. 578/1448. hadis.
p-(Ek) Hz. Aişe'den
(Radıyallahü anha) şahidi:
Bk. Müsned, Vl/32,
H.no:23926; £M Dâvûd, Salât, 79, H.no:631; Bu rivayeti Heysemî Sbmed b.
Hanbel'in Huzeyfe'den de naklettiğini râvilerinin ise sahih hadis ricalinden
olduk-|mm söyler (Bk. age., 11/49):
Bk. (Ek) Müsned, V/402,
H.no:23289; V/403, H.no:23297. Ebû Ya'Iâ'nın Hz. Aişe'den naklettiği rivayete
Heysemî hasen; Hz. Âişe'nin bakıcısı/dadısı Ebû Abdurrahman'ın Taberânî'nin
Evsat'ında geçen rivayeti için de zayıf hükmü verir. Bk. age., 11/49-50.
r-Meymûne'den
(Radıyallahü anha) şahidi için bk.871-872/1741-1742. hadis.
Ayrıca Heysemî bu
konuda şu sahâbilerden de nakledilen hadislere yer verir: Esma bt. Ebû Bekir,
Ammar, Ebû Cühayfe, Ubâde, Muâz, Ebû Ümâme. Abdullah b. Üneys, Abdullah b.
percis, Hâlid b. Velid ve el-Felctân b. Âsim el-Cermî'den (Radıyallahü anhüın)
de rivayetler verir. p-age., 11/48-51.
* Tek parça elbise giyilirken
dikkat edilmesi gereken konu hakkında Ebû Hüreyre (390/1260) veCâbir b.
Abdullah (391/1261) (Radıyallahü anhüma) hadislerine bk
[270] Sened:
Sahih: Ahmed b. Hanbel,
III/239; Ebû Abdullah el-makdisî, el-Ehadisİt'l-muhtâra, Vl/20 (isnadı sahih);
Heysemi bu rivayetin Bezzar tarafından da nakledildiğini ve ricalinin sahih
olduğunu belirtti. Bk. Mecmeu'z-zevâid, 11/49
[271] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/262-264.
[272] Sened:
Sahih; MUsned, III/12S,
H.no: 12324. Mükerreri: 111/127, H.no:1222Û. hadisin tahrici için bk. 868/1738.
hadis.
[273] Bir rivayette; 'Tek elbise içinde namaz kılıyorsun
(ha)?' denildi.
[274] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/264.
[275] Sened:
Sahih: Müsned, 111/15,
H.no:11058; Benzer rivayet için bk. 111/54, H.no:11457 (Bu rivayet Ali b. İshak
- Abdullah b. Mübarek - İbn Lehia ... senedi ile nakiedİlİr); Heysemî,
senedinde hakkında tenkid bulunan İbn Lehîa'nm bulunduğunu belirtir. Bk.
Mecma', 11/48-49. Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahii anh) nakledilen diğer
rivayetler:/59. H.no: 11498; 111/52, H.no: 11431; ffl/15, H.no:11058;IIV10,
H.no:11014:
Müslim, Salât. 281-283;
/to Mâce. İkâme. 69. H.no:!048. Bu hadis Müsned'de şu sened ve metinle de
geçer:
Müsned, 111/356-357,
H.no: 14780. Hadisin şâhidleri için bk. 868/1738. hadis.
[276] Önceki rivayetten faydalanılarak bu şekilde bir
açıklama konuldu.
İmam Ahmed b. Hanbel,
El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/264-265.
[277] Sahih: Müsned, V1/330. H.no:26683; Benzer rivayetler
için bk. VI/335. H.no:26728; Vl/330-331, H.no:26684 (Mükerreri için bk. VI/336,
H.no:26730) Sadece:
lafzı ile; VI/330-331,
H.no:26686 (30/834. hadis. Ayrıca 872/1742. hadisin ikinci tariki); VI/330,
H.no:26685 (872/1742. hadis); VI/331, H.no:26689; V1/33İ, H.no:26690; p/334,
H.no:26713; VI/331, H.no:26687 (415/1285. hadis. Abdullah b. Şeddad'ın mütâbî
olarak Yezid b. Esam'ı görmekteyiz); Buhârî, Hayz, 30; Salât, 19, 21, 107;
Müslim, Salât, 273; Ebû Dâvûd, Salât, 90, H.no: 369 " ziyadesi ile); 656;
Nesâî, Taharet, 174, H.no:272; Mesâcid, 44, H.no:736; İbn Mâce, Taharet, 131,
H.no:653 " ziyadesi ile); İkâme, 40, 63, H.no:958, 1028; Dârimt, Salât,
101, H.no:1380; Taberânî, el-Mu'cemü'i-kebîr, XXlV/22, H.no:53.
Meymûne (Radıyaüahü
anha) annemizden nakledilen diğer rivayetler için bk. 30/834 ve 415/1285.
hadisler.
^ Hz. Âişe'den
(Rudıyalkıhü anha) şahidi:
Bk. Müsned, VI/32,
H.no:23926; VI/179, H.no:25335 (Mükerreri için bk. VI/149, H.no:25041); VI/209,
H.no:25625; VI/204, H.no:25562; VI/146, H.no: 25012; VI/70, H.no:24294; VI/99,
H.no:24556; Vl/129, H.no:24860; VI/137, H.no:24945;
VI/199, H.no:25504;
VI/220, H.no:25718; VI/249, H.no:25996; Vl/251, H.ııû:26014; Vi/179,
H.no:25336; VI/245, H.no:25962; VI/111, H.no:24683. Müslim, Salât, 274; Ebû
Dâvûd, Salât, 79, 133, H.no: 367, 370, 631; Nesâî, Kıble, 17, H.no:766. Bu
rivayeti Heysemî Ahmed b. Hanbel'in Huzeyfe'den de naklettiğini râviierinin ise
sahih hadis ricalinden olduklarını söyler (Bk. age., 11/49):
Bk. (Ek) Miisned,
V/402, H.no:23289; V7403, H.no:23297. Ebû Ya'lâ'nın Hz. Âişe'den naklettiği
rivayete Heysemî hasen; Hz. Âişe'nin bakıcısı/dadısı Ebû Abdurrahman'ın
Taberânînın Evsat'ında geçen rivayeti için de zayıf hükmü verir. Bk. age.,
11/49-50
[278] Karahisari, age., 11/286
[279] Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, 11/22
[280] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/265-266.
[281] Sened: Sahih: Miisned, Vl/331, H.no:26685; İkinci
rivayet için bk. VI/331, H.no:26686; Ayrıca bu rivayet 30/834. hadîste
zikredilmişti. Hadisin şahidi için bk. 871/1741. hadis.
[282] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/266-267.
[283] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/267.
[284] Sened:
Sahih: Miisned, VI/148,
H.no:25028; Benzer rivayetler için bk. VI/225, H.no:25760 Vl/255, H.no:26059;
Mâlik, Salât, 258; Buharı, Salât, 22, 104; Amel, 10; Menâkıb, 24; Müslim,
Salât, 267, 274; Müsâfırûn, 121, 134-135; Ebû Dâvûd, Taharet, 133, H.no:370;
Salât, 79, Ul, H.no:631, 710; Tatavvu", 1, H.no:1251; Tirmizl Salât, 208,
H.no:440; Nesâî, Taharet. !20, H.no: 166, 168; Kıble, 7, 17, H.no: 753, 766;
îbn Mâce, Taharet, 131, H.no:652; İkâme. 40, 123, 181, H.no: 956, 1191, 1358.
Müsned'deki
rivayetlerin bir kısmı da şöyledir: Bk. VI/137, H.no:24945; VI/67, H.no:24263;
VI/70, H.no:24294; VI/204, H.no:25560; VI/249, H.no:25996; VI/220, H.no:25718
p/251, H.no:26014 VI/146, H.no:25012 W32, H-no:23926 dikili VI/199, H.no:25504:
Mükerreri için bk.
VI/99, H.no:24556.
Ayrıca 29-30/833-834,419/1289,378/686,
874-877/1744-1747. hadislerle karşüaştınnız
[285] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/267-268.
[286] Sahih: Müsned, VI/146, H.no:25010; Benzer rivayetler
için bk. VI/86, H.no:24443:
VI/95, H.no:24523
VI/41, H.no:2402i VI/174, H.no:25288:
Vİ/50, H.no:24118:
Vl/192, H.no:25475;
VI/205, H.no:25572; Vi/231, H.no;25818; VI/1O3, H.no:24596:
VI/98,H.no:24545:
VI/176, H.no:25308;
VI/94, H.no:24510
Ayrıca 465/1335,
873/1743 ve 875-877/1745-1747. hadislerle karşılaştırınız. Hadisin tahrici için
bk. 873/1743. hadisin tahrici.
[287] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/268.
[288] Sened:
Sahih: Müsned, VI/37,
H.no:23970; Benzer rivayetler için bk. VI/154, H.no:25085; VI/134, H.no:14905
VI/126, H.no:24828:
VI/260, H.no;261 12:
VI/275, H.no:26235 (**
465/1335. hadis); VI/23Ü, H.no:25805; Vl/125, H.no:24828:
VI/266, H.no:26180;
V^42, H.no:24035 (805/1675. hadis); VI/44, H.no:24051 (805/1675. hadisin ikinci
rivayeti); VI/54-55, H.no:24155;
Ayrıca
873-874/1743-1744 ve 876-877/1746-1747. hadislerle karşılaştırınız. Hadisin
tahrici için bk. 873/1743. hadisin tahrici.
[289] İbn Racer,Fethu'l-Bâri, 1/492
[290] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/268-269.
[291] Sahih: Müsned, VI/64, H.no:24240; Benzer rivayet için
bk. VI/154, Rno:25085;
Ayrıca 465/1335,
873-875/1743-1745 ve 877/1747. hadislerle karşılaştırınız.
Hadisin tahrici için
bk. 873/1743. hadisin tahrici.
[292] Bennâ, age., İV/124
[293] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/269.
[294] Sened:
Sahih: Musned, VI/200,
H.no:25523;
Ayrıca
873-876/1743-1746. hadislerle karşılaştırınız.
Hadisin tahrİci için bk.
873/1743. hadisin tahrici
[295] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani
Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/270.
[296] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/228