79/1- Ebû
Zerr'den şöyle rivayet edildi:
Kendisi kıldığı
(nafile] bir namazı pek ağır yapmamış ancak rü'kûlar-<da ve secdelerde çok
kalmıştı. Bitirdiğinde bir adam ona şöyle dedi:
«Sen Peygamberin
-salât ve selâm üzerce olsun- hem arkadaşısın, hem namazı böyle çabuk
kılyorsun?»
'Ebû Zerr Ona sordu:
« Rükû ve secdeleri
kusursuz yaprnadımmı?»
Evet yaptın.»
« O halde,
Peygamber'den -salât ve selâm üzerine olsun- işittim şöyle buyurdu: Kim Allah'a
bir secde yaparsa, bu secde nedeniyle o -krm-sehin cennette derecesi bir kere
daha yü'kseltHir. Ben de istsdim'ki, bana çok çok dereceler verilsin. Yahut
bana dereceler yazılsın.» cevabını verdi.
Diğer bir rivayette
İbrahim (en-Neheî) bir adamdan şöyle rivaet etti:
Adam, Rebze'de Ebû
Zerr'e rastladığında (nafile) bir namaz kılıyordu. Ancak namazın rükû ve
secdelerinde çok beklerken, kıraati pek kısa yapıyordu. Selâm verip namazı
bitirince adam ona:
«—Sen ki, Peygamberin
-salâtı selâm üzerine olsun- arkadaşı oluyorsun. Kıldığın namaz bu unudur?»
Ebû Zerr' Ona şöyle
cevap verdi:
«— Peygamber'den
-salât ve selâm onun üzerine olsun- işittim. Buyurdu ;ki: kim Allah'a bir
secde yaparsa, Allah bu secde sebebiyle cennete o kimsenin derecesini bir kez
daha yükseltir. İşte bu nedenledir ki ben de 'namazımda secdelej-i uzatıyorum.»
diye cevap verdi.
80/2-
Abdullah'ın dediğine göre Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun-buyurdu 'ki:
«— Göbekle diz
kapaklan arası açık
bırakılmaması gereken yerlerdir. (Avret mahaüi.)»
81/3- Atâ
Cabir'den şöyle rivayet etti.
«Cabir, halka namaz
kıldırdı; üzerinde bir teık uzun gömlek vardı fazla elbisesi bulunurken böyle
yapmakla O, Peygamberin -salât ve selâm' üzerine olsun- Sünnetini bize açıkça bildirmek istemişti.»
82/4- Abdurrahman'dan
şöyle rivayet edildi: ,
Peygamber'e -salât ve
selâm üzerine olsun- bir adam sordu:
«— Bir tek elbise
giyerek [şu kimse) namaz kılıyor?»
Hz. Peygamber:
«:— Hepinizin iki
elbisesi var mı ki?» diye karşılığında 'bulundu.
Ebû Kurra dedi ki: Bbû
Hanife'den duydum, Zührî'den naklediyordu. Zührî'de Saîd İbn el-Müseyyeb'den o
da Ebû Hureyre'den şöyle rivayet etti:
Ebû Hureyre, Hz.
Peygamber'e, bir tek parçalı elbise ile kılman namaz konusunu sordu: Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun-:
«— Aranızda iki elbiseli
olmayan çıkabilir.» diye cevap
verdi. '
83/5-
Cabir'den şöyle rivayet edildi:
Peygamber -salât ve'
selâm üzerine olsun- namaz kıldı: uçları boynundan sarkmış olan bir elbise
ile örtünmüştü. Ebû Zerr'e bazıları şöyle sordu:
«Hz. Peygamber bu
haliyle farz olmayan* namaz mı kıldı?» Ebû Zerr: «Hem farzı, hem de farz olmayanı
cevabını verdi.»
84/6- Cabir'ifi
şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber'e -salât ve
selâm üzerine olsun- soruldu:
« En yüksek dereceli amel hangisidir?»
« Vakti gelince kılınan namazdır» buyurdular.
85/7- İbn
Ömer'in şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber -salât ve
selâm üzerine olsun- buyurdu ki: «Sabah
namazını tanyeri iyice ağarmağa
başladığı zamanda kılınız. Çümkü bu vakitte kılmakta en büyük
sevap vardır.»
86/8- Büreyde'nm
şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber -salât ve
selâm üzerine olsun- buyurdu ki:
«— İkindi namazım
vakti girer girmez kılınız.»
Bir rivayette,
Büreyde, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini
rivayet etti:
«— Kapalı hava olduğu
gün, ikindi namazım valcti girer girmez kılınız. Gerçek olan şudur ki; ikindi
namazını, güneş batıncaya kadar kılama-yıp kaçıran kimsenin
ameli neticesiz kalır.»
87/9- İbn Büreyde'nin şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun-
buyurdu ki: « İkindi namazının
vaktifii geçiren kimse
ailesinden ve malından kayba
uğramış gibidir.»
88/10- Ebû
Saîd'in şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki: « Sabah namazından sonra güneş doğuncaya, ikindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar
hiç bir namaz kılınmaz. Şu iki günde: Kurban bayramı ve Ramazan bayramı günlerinde oruç
tutulmaz. Mescidler arasında yalnız üç
tanesi için yolculu'k yapılır. Mescidi Haram, Mescidi Aksa ve Mescidim (medîdeki)
dir. Ve kadın, en az iki günlük bir yolculuğu, ancak kendisine nikâh düşmeyen
bir erkekle yapabMir.»
89/11-. fon
Böreyde şöyle rivayet etti.
Ensâr'dan biri,
Peygamber'in-seriat ve selam üzerirre olsuh-yamndan geçti, O'nu tasalı gördü.
Bu kişinin sofrasında her zaman fakirler eş dost bulunmaktaydı. Hz.
Peygamber'de gördüğü hüzün onu da kederiendirmişti. Bundan ötürü sofrayı ve o
günkü konuklarını bırakarak evindeki namazgahına çekildi, namaz kılmağa
başladı. Bir süre böylece kıldı. Sonra uyku bastırdı. Düşünde tanımadığı biri
yanına geldi.
« Peygamber'i -salat
ve selâm üzerine olsun- üzen neydi bilmiyormusun?» diye sordu.
«— Hayır!» dedi.
«Namaz için çağırmanın
nasıl yapılacağı idi. O'nu bul ve namaz kılanlara namaza gelmelerini şu
şekilde -bildireceğini Bilâl'e emretmesini söyle!» dedi. Ve Ezanı öğretti.
«İıkİ defa,» Allahü Bkber; «İki defa» Eşhedü en lâ ilahe fllailâ'h; «iki defa
Hayye alessalâh»; iki defa hayye alelfelâh»; «Allahü Ektber, Allahü
Bcber; Lâ Mâhe illallah!
Bundan sonra «İkameti
de ezan gibi, ancak (Hayye alel felâhVın sonunda «'Kâdka-meti'ssalah, Kadkâmetis-salah,
Alla'hu Ekber Allahu Ekbef, Lâ İlahe illallah.» dedi ve tıpkı müslümanların
(bu gün okuduğu) ezan ve ikameti öğretti.
En'sârî, bulunduğu
yerden hemen çıktı, Peygamber'in-selat ve selam üzerine olsun-kaprsinda durup
'bekledi. 8u esnada Bbû Bekİr-A!la!h ondan razı oisun.-çıka geldi ve kapıdan
içeri girerken, Ensârî ona, kendisi için içeriye girme izni olmasını s6y!edi.
Aynı düşü Bbü Bekir'de görmüştü. Sonra Ensârî'ye izin aldı. O da girip
Nebî'ye-selat ve selam üzerîn-e olsun- gördüğünü anlattı. Hz. Peygamber ona:
Aynı şeyi demin bize Ebû Bekir'de söyledi, dedi ve Bilâl'e bu şekilde ezan
okumasını emretti.
. Diğer 'bir rivayette şöyle dedi:
Ensârdan biri,
Peygamıber'in-selat ve selam üzerine oisun-yanından geçti, O'nu üzüntülü gördü.
Adam, o akşam (yoksullara) yemek veriyordu.
Peygamber'în selat ve
selam üzerine olsun-üzüntüsünü gördüğü için yemekten vaz geçti. Özel mescidine
girerek namaz kırnağa başladı. Bir süre böylece namaz kıldı. Sonra uyku
bastırdı, düşünde biri geldi:
«— Peyga'mber'nselat
ve selam üzerine olsun-üzen neydi biliyormu-sun?» diye sordu.
«— Hayır!... »dedi.
«— Namaza nasıl
çağrılacağıdır. O'na git Bilâl'e emretsin.»
Adam dedi ki: Ezanı
öğretmeğe başladı:
«Allahü Ekber, Allahu
Ekber», diye jiki defa; İki defa «Eşhedü enlâ ilahe illallah»; i(ki defa
«Eşhedü enne Muhamederresıullah»; iki defa «Hay-yeaiessalâh»; iki defa «Hayye
alel felah»; Allahü Ekber (bir defa), Lâ ilahe illaâh»;
Bundan1 sonra, ikameti
de ezan gibi, ancaık (Hayyeaiel felâ'h'dan) sonra (fki defa] «'Kadi'ka mecissalaıh»
diye ilâve yaparak, tıpkı müslümanlann (bu günkü okuduğu) ezan ve i'kameti
öğretti.
90/12- ibn
Ömer'in.şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber sallaMahü
aleyhi vesellem, müezzin ezan okurken ('işittiğinde) ne diyorsa onu aynen
tekrarlıyarak İzlerdi.
91/13- Ebû
Hanife şöyle dedi:
« Abdullah b. Bbû
Evfâ, Hz. Peygaımiber'in şöyle buyurmuş olduğunu işittiğini söyledi*:»
«Bağırtlak kuşurrun
yuvası kadar da olsa bir mescid yapacak olan İçin Allah (c.c.î cennette bir ev
yapar.»
92/14- İbn
Büreyde'den babasının şöyie dediği
rivayet edildi:
«—. Peygamber-selat ve
seiam üzerine oisun-bir adamın, mescidde kaybolan erkek
devesinin soruşturduğunu işittim."
«— Bulamaz alasın!»
diye bedduaetti.
Diğer bir riveyette
şöyle dendi*
«— Peygamber-selat ve
seiam üzerine olsun-bir adamın dişi devesini soruşturduğunu işitti:
«Bulamaz olasın! Evet
bu evier yapılmalarındaki gaye için yapılmışlardır.» diye buyurdu.
,
93/15a -Vali
b. Hücr'den rivayet edildi:
«— Peyganrber-selat ve
selam üzerine olsun-eiîni kulaklarının yumuşağına değin kaldırdı.»
93/15b - Başka
bir rivayette şöyledir:
«Evet iki elini,
kulaklarının yumu'şağığna kadar kaldırdı.»
93/15c- Vail'den
başka bir rivayet de şöyledir:
«O, Peygamber'i selat
ve selam üzerine o-Isun-namazda ellerini kulaklarının yumuşağına kadar
kaldırdığını görmüştü.»
94/16-
Vail'in oğlu Abdül Cebbar, babasının şöyle dediğini rivayet etti:
«— Peygamber-i selat ve selam üzerine olsun-
gördüm: tekbir sırasında ellerini kaldırdı, (sonunda) sağına ve soluna selam
verdi.»
İbrahim VâH 'b. Hücr
haManda sözleri-Hammâd, İbrahim'in Vâil b. Hücr hakkında şöyle dediğini rivayet
etti.
«— o göçebe bir
araptir ki, Hz. Peygamberle 'birlikte, söz edilen namazın dışında, kat'iyyen
namaz 'kiimamıştı. O, Abdulla'h ve arkadaşlarından daha »mı bilgili ki ellerin
'kaldırılmasını onlar değilde o akimda tuttu?»
95/17a - İbrâhim'den
yapılan başka bir rivayet de şöyledir:
Evet İbrahim'in
yanında Vâil b. Hücr'ün sözü geçince şöyle ıkonuştu:
«O göçebe bir Araptir
ki, Hz. Peygamberle birlikte, adıgeçen namazdan önce, herhangi bir nama2 'kıldığını
bilmiyorum. O, Abdullah'dan daha mı bilgin?»
95/17b - Başka
bir rivayet:
Onun yanında, Vâiİ b.
Hücr'ün «Evet, Hz. Peygamber rükû ve secdelerde ellerini kaldırdı.» sözü
geçince dedi ki:
«— O göçebe bir
Araptir 'ki, İslâmın hükümlerini bilmez ve bana öyle geliyor ki, o, blrtek
namazdan haşılca Hz. Peygamberle birilikte namaz kıhna-mıştır. Sayamıyacağim
kadar çok kimse bana, Abdullah b. Mes'üd'un yalnız, namaza başlarken ellerini
ikaldırdığını söyledikleri Hz. Peygamber'den de böylece haber verdi.
Abdullah islâmın
hükümlerini, sınırlarını tümüyle bilir; Hz. Peygambe-rin^-selat ve selam
üzerine olsun-gizli, açı'k değişen durumlarını araştırır, gerek süreli olarak
bir yerde oturduğu ve gerekse yolculuk yaptığı sırada on-
dan ayrı kalmağa
çalışırdı. Ayrıca Nebî ile-selat ve selam ona- birlikte sa-yılmtyacak kadar
namaz kılmıştır.»
96/18-Süfyan
b. Uyayne dedi ki:
Ebû Hanîfe ile Evzâî
Mekke'de buğdaycılar çarşısında karşılaşmışlardı. Ebû Hanîfe'ye Evzâî sordu:
«— Niçin namazda ruküa
giderken ve rükûdan kalkarken ellerini kaldırmamaktasınız?»
Ebû Hanîfe:
«— Bu konuda Allah'ın
Elçisinden-selat ve selam ona- kesin bir şey bulamadığı için.» diye karşılık
verdi.
Evzâî:
«— Nasıl kesin bir şey
yok!? Evet, bu konuda «Zührî bana. Salim de ona, buna da babası Ömer b.
el-Hattâb'ın oğlu Abdullah haber verdi ki, Allah'ın Elçisi (s.a.s) namaza başladığında, rukûa giderken ve de rükûdan kalkarken ellerini
omuzlarına kadar kardırdı.»
Ebû Hanîfe:
«— Bize de Hammâd,
orva da İbrahim en-Neheî buna da Alkame ile Esved, bu ikisine İbn Mesûd
haber verirdi, Allah'ın Elçisi-selat ve selam ona yalnız, namaza başlarken
ellerini kaldırır, bunun dışında böyle bir şey yapmazdı.»
Evzâî:
«— Ben sana diyorum
ki; Zührî, Sâlim'den o da babasından böyle nakletti, sen ise bana,
Hammâd'ın İbrahim'den yaptığı nakli söylüyorsun...»
Ebû Hanîfe:
«— Hammâd hadisleri
anlamada Zührî'den daha üstündü İbrahim de bu alanda Sâlim'den üstündü Alkarna
ise Fıkıhda İbn Ömer'den geri kalmaz. Her ne kadar İbn Ömer sahabe olma
şerefini taşiyorsa -ki bunun faziletinde kuşku yoktur- Esved'in de birçok
yönden faziletleri vardır. Abdullah ise Abdullahdır.»
Ebû Hantfe'nin bu sözü
üzerine Evzâî sustu.
97/19a - Peygamber -salât ve selâm ona- buyurdu ki:
«— Namazın anahtarı
aıbdesttir. Onun dünya ile ilişkisini 'kesen tekbir, yeniden ilişkisini kuran
da selâm vermektir. Her iki relkâtta selâm verme (teşehhüdü) vardır. Bir namaz
ancak Kitabın Fatihası ile, ve ona ondan başkasını eklemekle olgunlaşır.
97/19b -Ebû
Hanîfe'den el-Mukrîm'in yaptığı bir rivayet de buna eş olup ancak sonunda
şöyle der:
« Her fki rekâtta
selâm verme vardır.» sözü He ne demek istiyor diye Ebû Hanîfe'ye sordu'm: ,
«Teşehhüt süresince
oturma'ktır.» 'karşılığını verdi.
El-Mukrî de
«doğru söyledi.» diye ekledi.
97/19c -Benzeri
bir rivayetin sonunda da şu ek vardır:
«— Bir namaz ancak
Kitab'ın Fatihası ile ve (Kur'andan) bir şey eklemekle olgunlaşır.»
98/20 Ebû
Hureyre'nin şöyle dediği rivayet edildi:
Allah'ın Elçisinin
-salât ve selâm üzerine olsun- görevlendirdiği kişi, Medine'de halka
duyuruyordu ki, namazın namaz 'olabilmesi için Kur'andan bir miktar, Fatiha da
olsa okuyacaktır.»
99/21-Enes'in
şöyle dediği rivayet edildi:
« Nebî -salât ve selâm
ona-, Ebû Bekir ve Ömer-Allah onlardan razı olsun)»
Bismi'llâhir-rahrnâni'r-Rahîm'i
içlerinden okurlardı.»
100/22 -Yezîd
'b. Abdullah b. Muğaffal'den rivayet edildi:
«Yezîd, arkasında
namaz kıldığı bir imam «BİsmilIâlhirrahmânirrahîm»! açı-ktan okuyunca, namazdan
sonra ona dedi ki,
«— Abdullah! Bunu bize
duyurma da içinden oku. Evet, ben Allah'ın Elçisinin -salât ve selâm ona-
ardında, Ebûibe'kir, Ömer ve Osman'ın- Allah onlardan razı olsun-ardında namaz
'kıldrm; onu, se-sle okuduklarını duymadım.»
101/23 İbrahim'in şöyle dediği rivayet edildi:
« Allah'ın
Elçrsi-salât ve selâm ona- ile birlükte yatsı namazını kıldım. Namazda
«Vettîni vezzeytûni»yj okudu.»
102/24 Kutbe b. Mâlik'in şöyle dediği rivayet
edildi':
Nebî, salât ve selâm
ona- sabah namazının iki rekâtının birinde...» Tomurcuklan birbiri üzerine kat
'kat yığılmış, uzun ve yüksek hurma ağaçları bitirdik.». [1] (anlamındaki)
ayeti okudu. Ben de işittim.»
103/25a -Cabir b. AbduHah'dan şöyie
rivayet edildi:
Nebî -salât ve selâm ona- buyurdu ki:
«— Bir kimse İmama
uyduğunda, imamın okuması onun okuması yerini tutar »
' Başka bir rivayet:
«Bir adam, Nebî'nin
-salât ve. selâm ona- ardında öğle ve ikindiyi kılarken, okudu. O sırada biri ona
okumamasını işaret etti. Bitirince okuyan:
103/25b «— Nebinin -salât ve
selâm ona- ardında okumama engelini oluyorsun?» diye sordu ve bu konuda
karşılıklı konuşmağa başladılar. Derken Peygamber -selât ve selâm ona- duydu ve
buyurdu ki:
«Bir kimse imam in
ardında namaz kılarsa, evet, imamın okumaması, onun okuması yerine geçer.»
103/25c-Başka
bir rivayette dedi ki:
«— Peygamber -sefât ve
selâm ona- ardındaki bir adamın sesle okuduğunu duyunca O'na engel olmuştu.»
103/25d - Başka
bir rivayette dedi ki:
Peygamber -seiât ve
selâm ona- topluluğa namaz kıldırdı. Ardında olanların arasından- bir adam
sesle okumuştu. Namazı bitirince:
«— Ardımda olanlardan
hanginiz okudunuz?» diye üç kere sordu.
Biri:«— Ben, ey
Allah'ın Resulü.» dedi. Buyurdu ki: .«—
Bir kimse imamın ardında namaz kılarsa,
imamın okuması, onun okuması yerine geçer.»
103/25e - Başka
bir rivayet:
Peygamber -seiât ve
selâm ona- öğle -yahut ikindi- namazını bitirince sordu:
«— Hanginiz Sebbİhisme
rabbikelâ'lâ'yı okuyordu? «Namaz kılanlar susunca birkaç kez sorusunu
tekrar etti. Sonunda içlerinden birisi:
«— Bendim ey Allah'ın
elçisi...» dedi. .
Hz. Peygamber onunla
şöyle konuştu:
«— Evet, gördümki, Kur'an (okumada) sen benimle çekişiyordun.»
-Yahud- okumamı
karıştırıyordun.»
104/26 -Sa'd
bin Mâli'k'in şöyle dediği rivayet edildi:
«—• Biz rükûda
ellerimizi baldırlarımızın üzerine
koyuyorduk. Sonra
diz kapaklar
üzerine koymamız emr edildi.))
105/27 -İbn üs-Süb'ü,
İbn Talha'nm şöyle dediğini söyledi:
«— Ebû Hanîfe'yi
gördüm Atâ'dan soruyordu:
«— İmam, «Semiallâhü
limen hamideh» dediği sırada, «Rabbenâlekel !hamd» der mi?»
Cevap verdi:
«— Dese de olur demese
de.»
Sonra Atâ, İbn
Ömer'den şu rivayeti yaptı:
Bize, Hz. Peygamber
namaz (aldırmıştı. Başını rekâttan kaldırırken «Semiallâhü Ümen hamideh» demiş,
namaz kılanlardan biri de şu (anlamdaki) sözleri eklemişti:
«— Ra'bbimiz, bütün
olmuş ve olacak hamd ve övgü sanadır. Sayısız, temiz ve mübarek olan hamd ve
övgü...)
Peygamber -se'lât ve
selâm ona- namazdan sonra, «Bu
sözlerin sahi!bi kim?» diye üç 'kez sordu.
Sözün sahibi olan
adam:
«— 'Benim, Allah'ın
Eelçisi» cevabını verdi.
Hz. Peygam'ber ona:
«— Beni hak Peygamber
olarak gönderene yemin ederim ki; sayıları otuzu aşkın melek gördüm, sana onun
sevabını yazmak ve onu Allah'ın katına çıkarmak üzere birinci oFabifmek için
yarışıyorlardı.» diye müjde verdi.
106/28 Vâil b. Hucr'in şöyle dediği
rivayet edildi:
Peygamber, -selât ve
selâm ona- secdeye varmak istediğinde yere dizlerini ellerinden önce :kor,
'kalkarken ellerini dizlerinden önce kaldırırdı.»
107/29 İbn Abbâe'ın yahut Hz. Peygamberin
arkadaşlarından bin başkasından şöyle rivayet edildi:
«Peygamber'e -selât ve
selâm ona- secdeyi yedi kemikli uzuv ile yapması vahyolundu.» [2]
108/30 İbn
Abbâs'ın şöyle dediği rivayet edildi: Allah'ın Elçisi jselât ve selâm ona-
buyurdu ki:
«— Secdeyi yedi
'kemikti uzuvlarla yapmak, saç ve
elbiseyi toplayıp düzeltmemek için (Allah'tan) emir aldım.»
109/31 Ebû Saîd'in şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber -selât ve
selâm ona- buyurdu ki:
«— İnsan namazda yedi
kemik- uzuv yardımı ile secde yapar: alnı, iki eli, iki dizi, ve iki ayak
uçları. Biriniz secde ederse her uzvu yerli yerine koysun. Rüküa vardığında,
başını, eşeğin yaptığı gibi, eğip sırtını kam-
110/32a - Ebû
Nadirâ'nin şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber-seiât ve
selâm ona- buyurdu ki:
«Biriniz secde
yaptığında sakın ayaklarını uzatmasın. Evet, insar rramazda yedi kemik-uzvu
yardımıyla secde yapar: alnı, hki e!i, iki dizi, iki ayağı.
110/32b -Bir
başka rivayet:
« Biriniz secde
yaparken belini ileri doğru çok
uzatmasın."
111/33 -Diğer
bir rivayet:
Peygamber -selât ve selâm ona- adamın, secdelerinde belini iler doğru çak uzatmasına engel oldu.»
Abdullah b. Ömer'in
şöyle dediği rivayet edildi; Peygamber -selât ve selâm ona- buyurdu ki:
«— Bir kimse namazda, köpeğin yatışı gibi, kolunu yere uzatarak sec de.yapmasın.
112/34 İbn Mesûd'dan şöyle rivayet edildi:
Peygamber -selât ve
selâm ona- bir ay dışında hiçbir zaman sabah na mazlarında kunut yapmadı. Ne
ondan önce "e ne de ondan sonra yaptığ 82
görülmemiş, o ayda
yapmış olduğu kunutlarda müşriklerden
birtakım insanlara beddua etmişti.»
113/35 Ebû SaFd'İn yapmış olduğu rivayete göre:
Nebî-selât ve selâm
ona- kırk gün dışında hiç kunut yapmadı. Kırk gün-süre ile yaptığı kun
utlarında Usayye ve Zekvân -kabri el eri ne beddua etmişlerdir. Bundan sonra
vefatına değin hiç kunut yapmadılar.»
114/36 Vâil b. Hucr'ün şöyle dediğr rivayet edi'ldi:
Peygam'ber -salât ve selâm ona- namazda
otururken so! ayağını yarrı-na yatırıp üzerine oturur, sağ ayağını ise
dikerdi.»
115/37 İbn Ömer'den rivayet edildi:
Kendisine, Peygamberin
selât ve selâm ona- zamanında kadınlar namazda nasıl otururlardı, diye
soruldu. Cevap verdi:
«— Önceleri oturarak,
bir süre sonra sol ayaklarını sağ tarafa yatuk bulundurarak oturmaları emr
edildi.»
116/38 Berrâ'dan şöyle rivayet edildi:
Peygamber-salât
ve selâm ona-
TEŞEHHÜDÜ
(Ettehiyyâtü...) bize
Kur'andan ıbir sure öğrettiği gibi öğretirdi.»
117/39 Abdullah'ın şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber-selât ev
selâm ona- bizlere namazın otururken, yapılan hibesini [3] yani
«Etternyyâtü'yü... öğretti."
118/40a - Abdullah b. Mesûd'ün şöyle dediği rivayet edildi: «Biz Hz. Peygamber'in -selât
ve selâm ona- namaz kıldığımızda: «— Selâm Allah'a olsun» diye söylerdik.»
«— Bir başka rivayette
şu ziyade vardır:» ...Kullarından ıselâm Cebrail ev Mikâil'e olsun...»
Bu duamız üzerine Hz.
Peygamber bize dönerek buyurdu ki: «Hayır,
Allah, kendisi selâmdır... Onun
için biriniz teşehhüt yaparsa
(oturursa) şöyle desin: (anlamı):
«Bütün dualar,
senalar, ve bedenî, mâlî ibadetler Allah'a mahsustur. -Bunlara baş'kaiarı
müstahîk olamaz- Selâm da ve Allah'ın rahmetiyle bereketleri de, ey sânı yüce
Peygamber sana mahsustur. Ve selâm bizlere ve Allah'ın salih kullarına olsurv.
Şehadet ederim ki: Allahdan başka gerçek mâbud yoktur. Ve şahadet ederim ki:
Hz. Muhanrvmed O'nun kuludur ve Peygamberidir.»
118/40b - Diğer
bir rivayette:
«Evet, onlar şöyle
diyorlardı:
«Selâm Allah'a olsun;
Cebrail'e olsun. Selâm Allah'ın Elçisine mahsustur.»
Bunun üzerine Hz.
Peygamber onlara şöyle konuştu:
«Allah'a selâm olsun»
demeyiniz; ancak bütün dualar, senaJar bedenî ve mâlî ibadetler Allah'a mahsustur
(tehıyyâtın orvuna kadar.)
118/40c - Başka
bir rivayet:
Hz. Peygamber onlara: «Ettahıyyâtüyü... (sonuna
kadar) öğretti.
118/40d - Bir
rivayette de şöyle dedi:
«Hz. Peygamberle birli'lcte
namaz kıldığımızda [4], namazın sonunda.
otururken şöyle derdik:
«Selâm Allah'a
mahsustur ve selâm Allah'ın Elçisine ve meleklerine olsun. -Meleklerine
derken isim saymazdık-»
Bunun üzerine Hz.
Peygamber şöyle buyurdu: « Böyle demeyip
şöyle deyiniz.»
«Bütün- dualar,
senalar ve bedenî, mâlî ibadetler Allah'a mahsustur., (sonuna kadar)
119/41 İbn
Mesûd'un şöyle dediği rivayet edildi:
«Peygamber -selât ve
selâm ona- yüzünü, yansı görününceye dek çevirir. «Esselâmü aleyküm ve
rahmetülîah» diye sağına, ve sonra aynı şekilde soluna selâm verirdi.»
Başka bir rivayet:
«...Sağ yanağının
beyazı farikasından) görününceye kadar, (çevirir) ve; solurra da
öyle yapardı.»
119/42 Abdullah'ın şöyle dediği rivayet edildi':
«Peygamber salat ve
selâm ona sağına ve soluna olmnaık üzere iki selâm verirdi.»
120/43 İbrahim'in
şöyle dediği rivayet edildi:
«Abdullah b, Mesûd,
Huzeyfe, Ebû Musa Allah hepsinden razı olsun ve Hz. Peygamberin ashabından bir
kaçı bir evde hep bir arada idiler.
Birbirlerine namaz
kıldırmayı teklif etmeğe başladılar:
Teklif alanlardan biri
buna yanaşmayip:
« Ey Ebû Abdurrahmân
sen örfe geç» deyince, o geçti, onlara ne ağır ne de uzun olan ancak rükû ve
secdelerinin hakkını verdiği bir namaz kıldırdı. Bitirdiğinde orada bulunanlar:
« Evet gerçekten Ebû
Abdurrahmân, Peygamber'in salat ve selâm ona namaz kıldırma yöntemin1! aynen
kapmış bulunuyor» diye konuştular.
121/44 Ebû Saîd'den şöyle rivayet edildi:
Ebû Saîd, Peygamber'in salât ve selâm ona katına
vardığında. O'nu bir hasır üstünde namaz kılıp üzerine secde eder
bulmuştu.»
122/45 İbn Abbâs'tan şöyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber salât
ve selâm ona oturduğu yerde, ayakta ve bacaklarmi ıkamina elleriyle çekerek de
namaz kılmıştır.»
123/46 El-Hasan'dan şöyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber
—salât ve selâm o'na göz ağrısından
ötürü namazı oturarak kılmıştı.» H
124/47 Dâmlğân Kadısı Muhammed b. Bu-keyr dedi ki-
Muha.mmed b.
EI-MOnkedlr. Cablr b. Abdihân'm şöyie dediğini rivayet ' Peygamber salât selam o'na- Ebûbdclr ve
Ömer'- Taya geldL Evet °sırada kendimden
Hz-Pey9amber abdest
Bana:
(13 Bu oturma, s.rtrn, ve bacaklann, elbisesiyle sanp toplamak
biçimindedir. 38
125/48 Hz. Ayşe'nin (Mü'minlerin annesi) şöyle
dediği rivayet edildi:
Allah'ın Elçisi salât ve selâm o'rra çûk halsiz, kendinden
geçecek duruma düşünce:
« Ebûbekir'e buyruğumu
iletiniz, mü'minlere namaz kıldırsın buyurdu. Bunun üzerine «Allah'ın Resulü
Ebûbelkir yufka yürekli bir adamdır, üstelik o tkendi'Sİ de yerinize -gecmök
istemez» dendi.
Hz. Peygamber:
«— Size ne emrediyorsam
onu yapınız» buyurdu.
126/49 MüYninierin
annesi Hz. Ayşe'nin
şöyle dediği rivayet
olundu:
«Allah'ın Elçisi salât ve selâm o'na çok halsiz, kendinden
geçecek duruma düşünce:
* Ebübekir'e buyruğumu
iletiniz, müminlere namaz kıldırsın." dedi.
Bunun üzerine:
«Allah'ın Resulü dedi.
Ebûbekir yufka yürekli bir adamdır. Üste-iiık yerinize geçmek de istemez»
denince, Hz. Peygamber:
« Ebû Bekire buyruğumu
iletiniz, rnü'minlere namaz kıldırsın, ey Yûsuf'un arkadaşcııkları» diye bunu birkaç kez tekrarladı.
127/50 Hz. Ayşe'den şöyle rivayet olundu:
«Peygamber salât ve -selâm o'na hastalanmışki bu
hastalığında vefat etti. Bu yüzden gövdesi gücünü kuvvetini yitirmişti.
Mü'minler namaza gelince, Ayşe'ye:
«Ebûbekr'e
buyruğumu ilet, mü'minlere namazı
kendisi kıldırsın» buyurdu.
O da, Ebûbekr'e buyruğu gönderdi ve:
«— Evet, Peygamber,
salât ve seiâm o'na mü'minlere namaz kıldırmanı emretti» dedi.
Hz. Ebübekr O'na şu
haberi gönderdi:
« Yavrum ben
çok ihtiyarım, yufka yürekliyim. Evet,
ben Peygamberi salât ve selâm
o'na yerinde görmedimmi
yüreğim dayanmaz. Onun için, sen Hafsa
ile birlikte Allah'ın Elçisinin salât ve seiâm o'nayanına gidin, Hz. Ömer'e
haber salsın, mü'miniere namazı o kıldırsın.'» Öyle yaptılar. Hz. Peygamber o
ikisine:
«— Sizler Yusuf'a
tuzak kuranlar gibisiniz» buyruğumu Ebû Bekr'e iletiniz, müminlere
namazı kıldırsın»
«— Beni
kaldırınız namaza gitmek istiyorum» buyurdu.
Hz. Ayşe:
«Özrünüz nedeniyle Ebûbekr'e namaz kıldırmasını emrettiniz.»
deyince:
«— Beni kaldırınız.
Çünkü ben namazda gerçek
mutluluğu buldum.»
buyurdular.
Hz. Ayşe; devam etti:
« İki kişinin
ortasında kalıktı, bu sırada
ayaklan (yürürken) yerde sürünüyordu.
Ebûbekr, Hz.
Peygamfeer'In gelişini duyunca bekledi, geri çekildi. Bunun üzerine Hz.
Peygamber, yerinde kalmasını işaret etti ve kendisi de aynı hizada Ebûbekr'in
sağında oturdu ve tekbir alıyordu. Ebûbekir'de Hz. Peygamberin tekbirini tekrar
ediyor, namaz kılanlarda Ebûbekir'irt aldığı tekbirini yenilyorlardı. Bu yolda
namazı bitirdi. Bu, mü'minlere kıldırdığı son namaz oldu ki, hastalık çektiği
süre içersinde, ve vefat edinceye dek Bbûbekir İmamlık yaptı.
128/51 İbrahim'in şöyle dediği rivayet edildi: ,
Uu'ram okuyabiliyorsa.
Piç, köle ve göçebe arap (tftle olsa) topluma
imamlık yapar.»
129/52 İbn Abbâs'tan şöyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber salât
ve selâm ona bir erkek ve bir kathntaj namaz
kıldırdı. Ve erkek Hz. Peygamberin kadın da erkeğin arkasında durdu.»
130/53 Ebû Saîd
el-Hudrî'nin rivayetine göre
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
«'Evet, melekler
namazda saflarda araltfk bırakmayıp düzgün tutanları överler,»
131/54 İbh Abbâs'in rivayetine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
«— Sabah ve yatsı namazlarını imama uyarak
kılan bir kimse iki şeyden arınır: ara bozukluğundan ve Tann'ya eş koşmadan.»
132/55 İbn Abbâs'rn rivayetine göre Hz. Peygamber
şöyle buyurdu:
«_ Bir kimse, kırk gün
sabah ve yatsı namazlarını imama uyarak kılmayı sürdürürse onun için
arabozukluğundan arındığı ve Tann'ya eş koşmasından arındığı yazılır.»
133/56 İbn Ömer'den -şöyle rivayet edildi:
« Peygamber salât ve
selâm o'na kadınlara sabah ve yatsı namazlarına çıkmaları için- izin verdi.»
Dinliyenlerden biri
şöyle diyecek oldu:
«—O takdirde bu
çıkışlarını insanlar kötüye -kullanırlar.»
Bunun üzerine İbn Ömer
ona:
« Ben Allah'ın
Elçisinin salât ve selâm ona bu konudaki iznini bildiriyorum sen ise böyle
şeyler olur diyorsun.»
134/57 Enes b
Mâîik'in rivayetine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
«- Yatsı namazına
çağrılıp, müezzin de
ikinci çağrısın, yaparken (akşam yemeği hazırsa) yemeği önce
alınız.»
135/58 El Esved babası Cabirden şöyle rivayet etti:
«Peygamber'în salât ve
selâm o'na devrindeydi. İki kişi mes-crdde halk namazını kılmış düşüncesiyle,
öğle namazını her biri kendi evinde kılmıştı. Sonra mescide gelince ne
görsünler Peygamber saiât ve selâm o'na namazda. Tutup mescidin bir yerinde
oturdular. Çünkü, ikinci bir kez namaz kılamiyacaklarını sanıyorlardı. Derken
Peygamber —saiât ve selâm o'na namazı bitirdi. Ve onları gördü. Haber gönderip
onları getirtti. Bu sırada, kendileri hakkında birşey mi Allah'tan geldi
korkusu ile omur ilikleri tir tir titriyordu. Hz. Peygamber onlara n-için namaz
kılmadıklarını sordu. Oniar durumu
aniattılar. Bunun üzerine buyurdu ki:
«— Öğleyi kıldınız
ise, cemaatle de kılabilirdiniz. Bu iki namazdan birincisini farz yapardınız.»
Denildi ki:
« Ebu Hanîfe'nin el-Heysem'en
aktardığı bu hadisi, kemlisinden bircokian rivayet ederken, el (Heysem'den
sonra hiçbir râvi ismi söylemediler ve şöyle dediler: Ebû Hanîfe Heysem'den
aktardı, O da doğrudan Hz. Peygamber'den nakletti.
136/59 Hz. (Ayşe'nin şöyie dediği rivayet edildi:
« Ashaptan çiftçi
olanlar, kan-ter içerisinde, toza toprağa bulanmış bir durumda yürüyerek cuma
rramazma geliyorlardı. Kendilerine denildi ki:
« Cumaya gelen yıkanıp
gelsin».
Başka bir rivayette
şöyle dedi:
«Halik tarlalarında
çalışıyorlar, toz toprak ve terleri bir birine karışmış durumda geliyorlardı.
Bu nedenle Hz.
Peygamber onlara:
«Cuma namazına
geldiğinizde yıkanınız» emrini
verdi.
137/60 İbn Ömer'den rivayete göre Hz. Peygamber
şöyle buyurdu:
«— Cuma günü cuma
namazına gelmek rsteyen-e yi'kanmak gerekir.»
138/61 İbn Ömer'in şöyie dediği rivayet edildi:
«— Peygamber salât ve selâm o'na
Cuma günü minbere
çıktığında, konuşmağa başiamadan önce kısa bir süre otururlardı.»
139/62 İbrahim'den rivayet olunduğuna göre bir kişi-
kendisine şöyle rivayet etti:
vO kişi Abdullah b,
Mesûd'a, Hz. Peygamberdin.Cuma namazında minberde (ayakta mı oturarak mı konuştuğunu
sorunca:
«Cuma suresini okumuyormusun?» diye cevap verdi.
« Evet, ama
çıkarılacak sonucu bilmiyorum» dedi. Bunun üzerine Ona şu âyeti okudu: (Meali):
« Böyle iken bir
ticaret veya eğlenti (def sesi) gördüklerinde ortaya fırladılar da seni
(hutbede) ayakta bıraktılar, i[5]
Abdullah b. Abbâs,
«— İşte bu âyet, cuma
günü minberde ayakta konuştuğunu bildiriyor.» dedi.
140/63 İbnr
Abbâstan şöyie riayet edildi:
« Peygamber salât ve selâm o'na cuma namazında cuma süresiyle Münâfıkûn suresini okurlardı.»
141/64 Nûmân b. Beşir'in Hz. P e yg amber'd en
yaptığı rivayete göre:
«Peygamber salât ve
selâm o'na iki bayram namazı ile cuma namazında «Sebbihrsme rabbikei Â'lâ» (ey
Resulüm) Rabbirrin çok yüce adını teşbih et.» diye başlayan (sûre) ile «Hel
etâke hadiysü-i ğâşiyeh) (Ey Resulüm. Bütün insanları dehşeti ile) kaplayacak
olan kıyametin haberi, muhakkak ki sana gelmiştir.» [6]
142 65 İbn Mesüd'un dediğine göre Hz. Peygamber
şöyle buyurdu:
«Hiç bir cuma gecesi yoktur ki sânı yüce Allah
yaratıklarına rahmet gözüyle üç kez
bakmasın. Allah, kendisine ortak
koşmayanları yarlığar.»
143/66 Ebû
Hureyre'nİn dediğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
«— Cuma günü ölen,
(mü'min) kimse, kabrin şiddetli ve çok büyük sıkıntısından korunur.»
144/67 Ümmü
Âtiyye'den işittiğini söyleyen birinin İbrahim'e yaptığı rivayette Ümmü Atiyye
şöyle dedi:
«Kadınlara, iki
bayramda, namazgaha gitmelerine izin verildi. Evet, nemde gidenler arasında,
bir tek elbiseye bürünmüş iki genç kız bulunuyordu. Ve üstelik hayız görenler
de vardı ki namaz kılınan yere gider, namaz kılarken değli, dua ederken halkın
yanında oturup duaya katılırlardı.»
145/68 Ümmü Atiyye'nin şöyle dediği rivayet edildi:
«(Hz. Peygamber)
kadinların fitre ve kurban bayramına namazları için çıkmalarına izin verdi.»
Bir rivayette şöyle
dendi:
«Evet, içlerinde
hayızlı olanlar da çıkar ıkadmların yambaşına oturup dua ederlerdi.»
Başka bir rivayette
şöyle dedi:
Peygamber selât ve
selâm o'na bizlere kurban günü ile fitre günü namaz kılınacak yere, örtülü
olarak, hayiz görenler de dahil, çıkmamızı emretti. Ancak hayız görenler namaz
kılmamak için ayrılır, hayırlı kişilerin ibadetini seyreder ve müslürnanların
dualarına katılırlardı. Bir kadın: «Ey Allah'ın Resulü, birimizin kendisine öz
bir örtüsü yo-ksa..?» diye sorunca Hz. Peygamber:
«O zaman kardeşi, ona
fazla olan örtüsünü versin» buyurdu.
146/69 İbn- Abbâs'tan şöyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber seiât
ve selâm o'na bayram günü bayram namazgahına gitti. Ne namazdan önce ne de
sonra herhangi biri namaz kılmadı.»
147/70 Enes
b. Mâlik'in şöyle dediği rivayet
edildi: '
Peygamber selât ve selâm o'na ile birlikte öğleyi dört, Zülhüleyfe'de ise
ikinciyi vkl rekât olarak ki'ldt'k.» [7]
148/71 Abdullah b.
Mesûd'un şöyle dediği rivayet edildi:
„ Peygamber selât ve selâm o'na yolculuk
süresince, akşam namazı dışında;
(dörtlüleri) iki re:kât kılardı. Bunu, Ebubekir ve Ömer Allah onlardan razı olsun çoğaltmadılar.
149/72 Abdullah
b, Mesûd'dan şöyle rivayet
edildi:
«Kendisine: «Osman,
Mina da dört rekât kıldı» denilince şaşa kalarak:
«— Siz Allah'ın
kulfarıyız, ancak ona döneriz, musibetlerine razıyız» mealindeki âyeti
okuyara'k, sözlerine şöyle devam etti: Hz. Peygaımber ile iki re'kât 'kıldım;
Ebubekir ile tki rekât, Ömer ile Pkî rekât kıldım.»
Daha sonra, Abdullah,
Hz. Osman'ın imam olduğu cemaatte bulundu ve O'na uyarak dört rekât kıldı. Bunun üzerine
ona:
«— Söylenenlere kızıp
dediğini dedin ve sonra da dört rekât kildin.» denilince:
«— Hilâfet öyle
gerektirdi» cevabını verdi.
Abdullah b. Mesûd dedi
ki: .
Mina da namazı dörde
tamamlayan ilk fcişi Hz. Osman oldu.»
150/73 Mücâhid'den- şöyle rivayet edildi:
Kendisi Abdullah b.
Ömer ile Mekke'den Medine'ye dek yolculuk yapmıştı. Abduliah yolda, bineği
üzerinde, Medine'ye doğru
nafile namazlarını îmâme kılmış, ancak
farz ve vitir namazlarını bineğinden inere!k kıl-, mıştı.»
Mücâhid dedi ki:
İbn Ömer'den binek üzerinde Medine'ye doğru gidenken 'kılmış olduğu
namazından söz açtım. Bana şu cevabı verdi:
«. Peygamber
selât ve
selâm o'na bineği
üzerine, yüzü Medine'ye
doğru olduğu halde, îmâ ile nafile namaz
kılıyordu.»
151/74 İbn Ömer'in Allah her ikisinden razı olsun rivayetine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
« Evet Allah Teâlâ farz namazlarınıza bir namaz
daha ekledi ki, o Vitirdir.
Diğer bir rivayet:
«Allah sizlere (beş vafcit namazı) farz kıldı.
Vitir namazını da size ayrıca ziyade yaptı.»
Başka bir rivayet:
« Allah size vitir
namazını ziyade yaptı.»
D;ğeı' bir rivayet:
«— Allah size bir
namaz ziyade yaptı. O vitirdir. Bu nedenle onu kıt-, mağa çaba
gösteriniz."
152/75 Asmı
b. Dumura'ni şöyle dediği rivayet edildi:
«Ali'ye KerremaHâhü
vechehu sordum: «Vitir namazı hak mıdır?
şöyle cevap verdi:
«(Diğer) namazın
subûtî gibi değildir. Ancak, Peygamberin selât ve selâm o'na sünnetidir. Bu
nedenle hic kimse onu 'bırakmamalıdır.»
153/76a Hz. Ayşe'den şöyle rivayet edildi:
« Peygamber seriât
ve selâm o'naVitir namazım üç kılar ve
(çoğunlukla] birinci
rekâtta «Sebbihısme rabbikel
â'lâ»yı, ikinci rekâtta
«Kulyâ eyühe! kâfirûne»yi,
üçüncü rekâtta
«Kulhuvaiiahu ahad'i okurdu.»
153/76b Diğer
bir rivayet:
„Peygamber seiât ve
selâm o'na Vitrin birinci rekâtında «Üm-mü'1-Kitâb ile «sebbihısme rabbiket
a'lâ»yı ikinci rekâtta «Ümmül-Kur'ân» ile «Kulyâ eyyühel kâfirûn»u; üçüncü
rekâtında «Ümmül Kİtâb» ile «Kujhu-vellâhu ahad»ı okurlardı.
153/76c - Başka bir rivayet:
«Peygamber selâî ve
selâm o'na Vitri üç kılardı.»
154/77 Abdurrahmân b. Ebzî'nirv şöyle dediği
rivayet edildi:
« Peygamber selât ve selâm o'na Vitir
namazında [çoğunlukla) «Sebbihi'sme r&bbike'l a'Iâ'yı, ikincisinde «Ku»i yâ
eyyu..'"l-ikâfirûne»yi üçüncüsünde
ise «Kulhuvallâhü ahad»i oıkurdu.»
'77/1 Diğer bir rivayet:
Hz. Peygamber vitrin
-ilk rekâtında «Sebbiıhisme rabbi'kel a'Iâ» yi, ikincisinde: «'kul
lileziyne^yi yâni «kulyâ
eyühel kâfirûne İbn Mesûd'un
77/2 Başka bir rivayet: 102
«Evet, vitrin ilk rekâtında
«sebbihisme
rabbikel-âl'â»yi, ikincisinde:
«kulyâ eyyühei kâfirûne»yi,
üçüncüsünde:
«'kulhuvallâıhu ahad»i okurdu.»
157/80 Ebû Mesûd el-Ensârî'ntn şöyle dediği rivayet edildi:
«Peygamber selât ve selâm o'na Vitir namazını, bir kere,
gecenin başında, başka bir sefer yansında ve pek çük kez sonunda kılmıştır.
Bunun nedeni, müslürnanlara kolaylık, bol vakit sağlamaktır. Bunlardan hangi
va'kitte kılınırsa kılınsın sevaptır. Ancak, geceleyin- kalkabileceğine
güvenen, vitir namazını gecenin sonunda yapsın. En faziletli 'olanı da budur.
-
Diğer bir riayette:
(itaba b. Âmir ile Ebû
Mûsâ şöyie dedrler:
« Peygamber selât ve selâm o'na vitir namazını pek çok
kez gecenin başında, yansında ve sonunda kılıyorlardı. Bunur. nedeni,
müslü-manlara kolaylık sağlamaktı.»
158'81 Abdullah
b. Mes'ûd'dan şöyie rivayet edildi:
"Peygamber seiât
ve selâm o'na öğle yahut ikindi namazlarından birini kıldırmış, bir rekât
fazla yahut'eksik yapmıştı. Namazı bitirip selâm verince
kendisine:
«Namazda yeni bir
değişiklik.-mi-oldu, yoksa unuttunuz mu?» diye sorulunca:
« Evet, gerçekten
namazla uğraşırken selâmla
oyalanılmaz.» . İbn-i Mesûd şöyle
dedi:
O günden sonra, namazdayken
hiç kimsenin selâmını almaz olduk.»
161 84 Hz.
Ayşe'nin şöyie dediği
rivayet edildi:
Peygamber —selât ve
seiâm O'na— gecenin bir kesiminde namaz k'lıniyordu. Ben de yanibaşında
uyuyordum. Bu sırada, elbisenin bir yanı üzerimde bulunuyordu.»
162/85 İbn Ömer'den şöyle rivayet adildi:
«Namazda bir yanlışlık
yapıldığında imamı uyarmak için Hz. Peygam-ber'İn koyduğu yöntem, erkeklerin
«Süphaneilah» demeleri, kadınların ise el vurmaları idi.»
162/86 El-Esved
b. Yezîd'den rivayete göre,
O, Hz, Ayşe'ye: «Ne gi'bi şeyler, namaz kılanın önünden geçerse namazı
keser» diye sordu. Hz. Ayşe şöyle dedi:
«— Ey Iraklılar! Evet,
eşek, kadın, köpek ve kedi namazı kesmekte olduğunu ileri sürerken biz
kadınları onlarla aynı düzeyde tuttunuz. Sen istediğin kadar onları,
önünden geçerken, elinle
uzaklaştır; Peygamber
106 selât ve selâm o'na namaz kılıyordu: ben de yanibaşında uyuya duruyordum. Üzerindeki elbisenin bir tarafı üzerimde bulunuyordu.
163/87 Abdullah'ın
şöyie dediği rivayet edildi:
Peygamberdin seriât ve
selâm o'na oğlu İbrâhîm öldüğü gün, güneş tutuldu. Bu nedenle Hz. Peygamber
topluma karşı şöyle' konuştu:
«— Evet, güneş ve ay,
Allah'ın bîriik ve gücünü kanıtlayanlardan Eki tanesidir ki, bir kimsenin ne
ölmüş, rre de yaşamı nedeniyle tutulmazlar» Bu Haşinden hangisinin tutulduğunu
görürseniz çıkıncaya dek namaz kılınız, Allah'a hamd ediniz, O'nu yüceltiniz,
O'nu yaratıklardan tenzîh ediniz.» Sözünü bitirdikten sonra Hz. Peygamber
inerek iki rekât namaz kıldı.
164/88 İbn
Ömer'in şöyle dediği rivayet edildi:
Hz. Peygamber'in oğlu
İbrahim'in öldüğü gün güneş tutuldu. Halk «İb-râhimi'n ölümü nedeniyle tutuldu»
dediler. Bunun üzerine Peygamber —selât ve selâm o'na namaza durdu. Ayakta
uzun süre o denli durdu ki, artık rükûa varmıyacak sandılar. Daha sonra rükûa
varıp ayakta durduju ölçüde rü-kûyu uzattı. Başını rükûdan kaldırıp aya:kta
rükû kadar bekledi. Ayakta durduğu ölçüde secdede kaldı. İki secde arasında v\k
secde kadar kaldı. Sonra ikinci rekâtı aynı ölçülerde kılmağa başladı. Ancak
son secdeye varınca ağladı. Ağlaması
gittikçe arttı. Bu sırada şöyle
dediğini işittik;
«Onlara, aralarında
bulunduğum sürece, azap etmiyeceğini vadet-medin mi?"
Sonra oturarak
teşehhüt yaptı. Namazı bitirince onlara doğru dönerek buyurdu ki:
«— Evet, güneş ile ay
Allah'ın büyüklüğünü ve gücünü kanıtlayanlardan iki tanesidir ki, Onlarla
kullarını korkutur. Bu, bir kimsenin ölmesi yüzünden olmadığı giıbi yaşamı ile
de olmaz. Onları böyle görünce namaz kılmalısınız.»
165/89 -Ebû Hureyre'nin
şöyle dediği rivayet edildi:
Peygamber selât ve
selâm o'na bize Kur'an'dan bir surede olduğu gibi, istihare duasını Eve
namazını) öğretiyordu.»
166/90 Abdullah (b. Mesûd'un) şöyle dediği rivayet
edildi:
«Peygamber selât ve selâm
o'na bize, bir konuda
istihare için yapılacak duayı, Kur'andan bir surede yaptığı gibi,
öğretiyordu.»
Bir başka rivayet:
«Peygamber —selât ve
selâm O'na buyurdu :ki: İçinizden her kim yapmayı tasarladığı bir işin-
kendisi için iyi yahut kötü olacağını öğrenmek isterse abdest alsın, iki rekât
nafile namaz kılsın ve şöyle desin: «Allah'ım. Herşeyi Kapsayan ilmin
sebebiyle, benim için hayırlı olanı senden
öğrenmek isterim. Hayırlı olanı
yapmamda bana kudretinle güç ve
'kuvvet vermeni dilerim. Hayrı,
yüce fazlından beklerim.
Evet benim bilmediğimi sen biiirsrn.» Senin gücün herşeye yeter de
benim yetmez. Kullarından gi2Ü olan
şeyleri en iyi bilen sensin.
«Allahım. Yapmak
istediğim bu iş, yaşayışım için hayırlı, geleceğim
halokinda hayırlı ise, onu bana 'kolay
kıl.»
(İbn Mesûd, diğer
rivayetinde, ek olarak şöyle dedi:
«Eğer, hayırlı olan
bir başka şeyse, onu bana yaz ki, o hayırlı olsun ve gönlümü ona yatır.»
167/91 Ümmühânî'den
şöyle rivayet edildi:
Peygamber —seiât ve
selâm o'na— Mekke'nin fethi günü zırhını çıkardı, su getirterek temizlik
yaptı. Sonra da tek parçalı elbise getirtip giydi, onunla namaz kıldı.
Bir rivayette ek
olarak şöyle dedi: Tek parçalı elbiseyi, sağ koltuğunun altından geçirip
sol omuzunun üzerine
atmak yoluyla büründü.»
Başka bir rivayet:
«— Peygamber selât ve
seiâm O'na Mekke'nin fethi günü zırhını çıkarıp su istedi. (Râvî) dedi ki:
«Su, içerisinde hamur bulaşıkları bulunan büyük bir çanakta getirildi. Onunla
abdest aldı. Bir elbiseyle utanç yerleriıri kapattı ve gusl etti. Sonra tek
parçalı elbise getirterek, sağ koltuğunun altından geçirip soi omuzunun
üzerine atmak suretiyle ona büründü. İki rekât namaz kıldı.
«Ebû Hanîfe'ye bakılırsa, bu kıldığı kuşluk namazıydı.» Başka bir
rivayet:
« Peygamber selât ve
selâm O'na Mekke'nin fetih günü, zırhını çıkardı su istedi. İçerisinde kuru
hamur bulaşıkları bulunan büyük bir kapta su getirildi. Yıkanarak dört, ya da
iki rekât namaz kıldı. Bu sırada tek parçalı elbiseye, sağ koltuğunun altından
geçirip sol omuzunun üzerine atmak suretiyle, bürünmüştü.»
168 92 Hz. Ayşe'den şöyle rivayet edildi:
«Evet. Peygamber selât
ve selâm O'na Ramazan ayı geldiğinde, geceleri uyuduğu gibi, ibadet de yapardı.
Ancak son on günü gelince, kendini
tüm ibadete verirdi.»
169/93 Muğiyre'nin şöyle dediği rivayet edildi:
«Peygamber selât ve selâm O'na gecenin çoğunu ibadetle
(tehec-cüd namazı ile) geçirirdi ki, bu
yüzden ayakları şişerdi. Arkadaşları
O'na:
«— Geçmiş ve
gelecekteki günahların bağışlanmadı mı?» diye sorarlardı. Hz. Peygamber:
«Öyleyse neden pekçok
şükreden- bir kul oimıyayım?» diye cevap verirlerdi.
170/94 Ebû
Cafer'den şöyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber'in
selât ve selâm O'na geceleyin kıldığı namaz on üç rekât İdi. Bunlardan üçü,
vitir ikisi de sabah namazına ait idî."
171/95 Humrân'ın şöyle dediği rivayet edildi:
«İbn Ömer, nerede
görülürse, Humrân'da herhalde onun yanında bulunurdu. Günlerden birinde İbn
Ömer:
«Humrân dedi. Bizimle
birlikte olmak için gösterdiğin ça'ba İie ancak 'kendi 'kendine manevî ıbi-r
'kazanç sağlamak istediğini sezmekteyim» deyince ümrân:
« Evet öyledir. Ey Ebû
Abdirrahmân» diye karşılık
verdi.
Bunun üzerine İbn Ömer şöyle konuştu:
« İki huy var ki,
evet, sana bunları kendim yasak ediyorum, ve bir iyi huy için de öğüt
veriyorum, çünkü bunu, Peygamber'in de selât ve selâm O'n-a emrettiğini kendisinden duydum.» Humrân: «Ebu
Abdirrahmân, Nedir bu üç huy?» diye sordu. O da cevap verdi:
« Ölümün geldiğinde,
üzerinde kimsenin borcu kalmasın. Ancak ödenmesi için karşılığım bıraktığın borç olursa başka.
Gereğince amel
etmediğin bir âyeti, gösteriş için işittirmeğe çalışma. Çünkü, sen nasıl böyle
yaptinsa, kıyamet günü de aynı şey sana uygulanarak cezalandırılırsın. Allah,
kişiye, arvcak hak ettiği cezayı verir.
Peygamber'in 'selât ve selâm O'na bana emrettiği gibi benim de sana emredeceğim
şeye gelince, o da sabah'ın i'ki rekât namazıdır ki sakın birakmıyasın.
Evet, bu İ'ki rekât
namazda, gönülden istenecek pek çok yararlar vardır.:
172/96 Hz. Ayşe'nin şöyle dediği rivayet edildi:
«.Peygamber selât ve.
selâm O'na sabahın iki
rekât sünnetini kılmakla gösterdiği
süreklilik ve direnişi nafile namazlarından hiç biri-
173/97 İbn Ömer'in şöyle dediği
rivayet edildi:
«Peygamber -selât ve
selâm O'na-, kırk gün yahut bu ay suresince taktım. Sabah namazının
(sünnetinde) «Kul huvallahu ahad» ile «Kul yâ eyyühel kâfirûne»yi okuduğunu
işittim.»
174/98 Cabir b. Semüre'tıin şöyle söylediği rivayet
edildi:
«Peygamber selât ve selâm O'na sabah
namazını-kıldıktan sonra güneş doğup yükselinceye dek yerinden ayrılmazdı.»
175/99 İbn Ömer,
Hz. Peygamberin şöyle söylediğini rivayet etti: . « Her kim
yatsının (farzını) kıldıktan sonra mescidden ayrılmadan dört
rekât namaz kılarsa, kadir gecesinde kılmış kadar sevap alır.»
176/100 İbn Ömer'den rivayete göre: Peygamber selât ve selâm Ona şöyle buyurdu:
«Her kim yatsı
namazından sonra, dört rekât, arada selâm vermeksizin, kılar; birinci rekâtta
«fâtihâ» ile «Tenzil Secde suresini; ikinci rekâtta «Fâtî'hâ» ve «Hamim
Du<hân» suresini; üçüncü rekâtta «Fatiha» ile «Yâsin»i; son rekâtta da
«Fatiha» ve «Tebâreke-Mülk» suresini okursa Kadir gecesinde ibadet yapmış
kimsenin sevabı gibi, Ona sevap yazılır. Ayrıca, halkından cehennem ateşinde
yanma cezasına çarptırılmış olanların şefaat etmek için yetki
verilir. Kabir işkencesinden
de korunur.
177/101 İbn A'bbâs'ın
şöyle dediği rivayet edildi:
«Peygamber selât ve
selâm O'na öğlenin farzından sonra iki rekât namaz kıldı.»
178/102 İbn Ömer'in rivayetine göre; Peygamber selât ve selâm O'na şöyle buyurdu:
«(Nafile)
namazlarınızı evlerinizde kılınız. Oraları mezarlık (gibi namazsız!
yapmayınız.»
179/103 İbn
Ömer'in şöyle dediği rivayet
edildi:
-Bilâlden, Peygamberin selât ve selâm. O'ne
Kabe'de namaz kıldığı yeri ve kaç rekât olduğunu sordum. Dedi ki:
«— iki rekât kıldı.
Yeri de o-zaman altı sütun üzerinde bulunan Beyt (ullâh'mj, kapısından itibaren
başlayan ilk iki sütuırun yanıbaşıdır.»
180/104 İbn Ömer'den şöyle rivayet edildi:
«Bir adam, O'na, Peygamberin
seriât ve selâm O'na Kâibeye girdiği gün orada kıldığı namaza ilişkin bir soru
sordu. Şöyle cevap verdi:
«Kabe'de -dört rekât
kıldı.»
«Bildiği yeri bana göster»
deyince, bunun
için oğlunu görevlendirdi.
Böylece, hurma
ağacının kütüğünün yanındaki sütunun altına giderek orası olduğunu gösterdi.
Başka bir rivayet; tbn
Ömer şöyle dedi.
Peygamber selât ve selâm O'na Kabe'de dört rekât namaz
kıldı.»
Bunun üzerine (Râvî
Saîd) O'na:
« Namaz kıldığı yeri
bana gösterir misin?» dedim. «Oğlunu benim le gönderdi. Bana, hurma ağacının
altındaki orta sütunun bulunduğu yer; gösterdi.»
181/105 ibn
Bureyde, babasının şöyle dediğini
rivayet etti:
«Ölmeden önce, üç çocuğunun- ölümünü görüp bu uğursuzluğa sabreden hiçbir müsiüman yoktur
ki, öldükten sonra da Allahu Teâlâ onu cen nete sokmasın.»
Bunu işiten Ömer (R.):
«Yahut iki
çocuğunun ölümünü...» diye
söze katılınca, Peygamber selât ve selâm O'na
«— Evet, iki çocuğunun-
ölümünü...» cevabını verdiler.
182/106 -Abdülmelik,
Suriye'li bir kişiden aldığı rivayete göre,
Nefrî selât ve selâm O'na şöyle buyurdu:
«Evet. sen (kıyamet günüî, göreceksin ki,
doğmadan düşen çocuğa:
Haydi cennete gir» denildiğinde:
«Hayır, annem ile
babam girmeden girmem» diyecektir.»
183/107 Abdullah b. Âmir, babasından aldığı rivayete
göre,
Peygamber seriât ve selâm O'na şöyle buyurdu:
« Kul öldüğünde,
yaptığı- kötü işleri Allah bildiği halde, insanlar onun hakkında: «iyi bir insandı»
diyerek tanıklık etmeleri'üzerine Allah Teâlâ buyurur ki:
«— Meleklerim, Evet
kulum hakkında kullarımın tanıklıklarını kabul ettim, ve bildiğim kötü işlerini
de bağışladım.»
184/108 İbn
Mesûd'un şöyle dediği rivayet edildi:
«Cenazenin taşınması
konusunda* Hz. Peygamberin sünneti:
nâşın dört tarafından tutmandır. Bundan fazlası ise nafHedir.»
185/109 Ebû Atiyye el-Vedâî'den şöyle rivayet
edi'Idi:
«Peygamber selât ev selâm ona bir cenaze
kaldrrmaya çıktı. Aralarında bulunan bir kadını görünce.emir buyurdu da kadın
oradan- çıkarıldi. Kadın iyice uzaklaşıp
gözden kayboiuncaya dek bekledi. Ve
sonunda (namaz için] tekbir almaya başladı.»
186/110 İbrahim, birden fazla Tabiîn'den şöyle
rivayet etti:
«Ömer b. el-Hattâ'b
[R.), Hz. Peygamber'in arkadaşlarını toplayarak onlardan cenaze namazında
alınan tekbir sayısını sordu ve:
«— 'Bunun- için Peygamberin
selât ve selâm O'na tekbir getirdiği en son cenazeyi araştırıp kaç tekbir
olduğunu öğreniniz emrini verdi.»
Araştırma sonunda,
vefatına değin, hep dört kez tekbir aldığı ortaya çıktı.» Bunun üzerine Hz.
Ömer: «O halde, dört defa tekbir alınız.» buyurdu.
187/111 Ebû
Hureyre'den şöyle rivayet olundu:
«Peygamber selât ve selâm O'na cerraze namazı
kıldırdığında şöyle derdi:
«Allah yaşayanlarımızı,
ölenlerimizi, burada bulunanlarımızı, bulunmayanlarımızı, küçüklerimizi,
büyüklerimizi, enkök ve kadınlarımızı yarlığa.»
188/112 İbn Bürey'de babasından rivayette dedi ki:
«Peygamber'e selât ve
selâm O'na lahit kazıldı. Kıble yönünden alınıp lâhde kondu ve lahit ile kabir
arasına kerpiç dizildi.»
189/113 Sad b. Ubâde'nm rivayetine göre Peygamber şoy
«_ Mü'min kabrine
konulduğunda melek gelerek kendtsmı oturtur ve aralarında şöyle konuşurlar:
Melek: «— Rabbm 'kim?». « Allah.» « Nebîn kim?»
«— Muhammed selâtı
selâm O'na» «Hangi dindensin?»
« temrine, buhinduflu
dar kabir genişletilir ve cennetten bir ba
56 °Sf Ss'tnulan kâfir
ise, mele. onu da oturtur ve aralanndaŞu konuşma geçer:
Melek:
«— Rabbın kim?» _ -
«— Allah... Bilmem.»
Ve bu sırada bir
şeyini yitirmiş 'kimseye benzer. Melek:
«— Peygamberin kim?»
«Hah... Bilmem.»
Yine bir şeyini yitirmiş kimse gibi cevap verir.
Melek:
«— Hangi dindensin?» ,
; « Hah...
Bilmem
Bunun üzerine kabri
pek çok daraltılır ve oturduğu yer cehennemden bir yer olduğu görülür. Sonrada,
melek ona. öyle bir vurur ki, sesini cinler insanlar dışında kalan 'bütün
yaratıklar duyarlar.»
Peygamber —selât ve
selâm O'na— bundan sonra (şu mealdeki) âyeti okudu:
«Allah, imân edenleri
hem dünyada, hem ahirette (kabirde) sabit söz alan şehadet kelimesi ile
sağlamlaştırır; tevhide bağlı .kılar. Allah zalimleri {'kâfirleri) şaşırtır ve
Allah dilediğini yapar.» [8]
190/114 Ümmühânî'n-in rivayetine göre
Nebi selât ve selâm O'na şöyle buyurdu:
«— Kabirde üç şeyle
karşılaşılır; sânı yüce Allah'a olan iman sorusu, (mü'minlere) cennette açılıp
gösterilecek yerler, ve başucunda Kur'-an okunması.»
191/115 Ibn
Büreyde, babasmdan a-Idığı
rivayete göre şöyle dedi-
peygamber ile SeIât
Ve Selâm °ona-
bir cenaze –kaldırmağa çıkmıştık Annesinin kabrine gittik döndüğünde o
kadar çok ağlıyordu ki nerdeyse ruhu bedenden çıkacaktı
.yordu ki. ruhu bedeninden çıkacaktı.
«Ey Allah'ın
Resulü, neden ağlıyorsun?»,
diye sorduk Cevap verdi:
-— 'Rabbimden
Murıammediın annesinin (Annemin-) kabrini ziyaret etmek üzere izin istedim.
İzin aldım. Anca!k, şefaat etmek için istediğim izni geri çevirdi.»
Başka bir rivayet:
Peygamber selât ve
selâm O'na annesinin kabrini ziyaret etmek üzere (Ratobiraden) izin istedi,
verildi. Müslümanlarla birlikte gitti. Kabre yaklaştıklarında müslüunanlar
durdular, Peygamber —selât ve selâm O'na— yalnız başına geçip gitti. Kabrin
yanında uzun süre kaldı. Ağlaması o kadar şi-ddetlendi ki, sakinieşmiyecek
sanmıştık. Ve ağlayarak 'dönmüştü'. Hz. Ömer O'na:
«Babam, annem yoluna
kurban* ey Allah'ın Resulü...» diye sorunca, buyurdu ki:
«—: Rabbimden, annemin
kabrini ziyaret etmek üzere izin istedim, verdi. Ancak, şefaat etmek için
istediğim izni geri çevirdi. Bu yüzden merhamete ğe'erek ağladım.»
Bunu duyan müslümanlar
da Hz. Peygamber için merhamete gelerek ağladılar.»
192/116 Abdullah, babası (Bürey'de) der; aldığı
rivayete göre,
Hz. Peygamber —selât ve selâm O'na— şöyle
buyurdu:
«— Kabirleri ziyaret
etmenizi yasak etmiştik. Bundan böyle, bağırıp çağırmada^ taşkınlık yapmadan,
ziyaret edebilirsiniz.»
193/117 İbn
Büreyde babasından şöyle rivayet
etti.
Peygamber —selât ve
selâm O'na— mezarlığa gittiğinde şöyle derdi: «— Ey müsİümanlar ülkesinin sakinleri.
Size selâm olsun.
Evet, biz de inşaallah
aranıza katılacağız.» Allah'dan
bize ve size afiyet
dileriz.»
[1] Kâf suresi 50, 10.
[2] Bunlar: alın.
İki el, İki diz. ve İki ayak uçlarıdırlar.
[3] Hitbe: Burada,
Yüce Allah'ı övmektir.
[4] İslâmın ilk yıllarında.
[5] Cuma suresi (62), â.
11.
[6] El-Â'lâ (87)
suresi ile El-Gâşiye (88} suresinin ilk ayetleridir.
[7] Sefere
çıkmadan dört, sefer iç&risinde ikr rekât olarak
kılınmıştır.
[8] İbrahim, â. 27.