11- NAMAZA BAŞLAMA BÖLÜMLERİ 3

1- NAMAZA BAŞLARKEN YAPILACAK HAREKET. 3

2- TEKBİR ALMADAN ÖNCE ELLERİ KALDIRMAK.. 3

3- ELLER, TEKBİR ANINDA OMUZ HİZASINA KADAR KALKAR.. 3

4- ELLER, KULAKLAR HİZASINA KADAR KALKMALI 3

5- ELLER KALDIRILINCA BAŞ PARMAK NEREDE OLUR?. 3

6- ELLER TAM OLARAK KALDIRILMALI 3

7- NAMAZ KILMAYI BİLMEYEN KİMSEYE, RASÛLULLAH (S.A.V) NASIL TARİF ETMİŞTİ?  4

8- NAMAZA BAŞLARKEN NE SÖYLENİR?. 4

9- NAMAZDA SAĞ EL SOL EL ÜZERİNE KONUR.. 4

10- NAMAZDA SOL EL SAĞ EL ÜZERİNE KONMAZ. 4

11- RASÛLULLAH (S.A.V)’İN NASIL NAMAZ KILDIĞI TESBİT EDİLDİ Mİ?. 4

12- NAMAZ DA ELLER BÖĞÜR ÜZERİNE KONMAZ. 5

13- NAMAZ DA VÜCUT AĞIRLIĞI İKİ AYAK ÜZERİNDE VERİLMELİ 5

14- NAMAZA BAŞLIYAN İMAMIN BİRAZ SUSMASI 5

15- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA HANGİ DUA OKUNUR?. 5

16- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN BAŞKA BİR DUA.. 5

17- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN DEĞİŞİK BİR DUA.. 5

18- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN DEĞİŞİK BİR DUA.. 6

19- TEKBİRDEN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA.. 6

20- NAMAZDA SÛREDEN ÖNCE FATİHA OKUMAK.. 6

21- NAMAZA BAŞLARKEN BESMELE OKUMAK.. 7

22- BESMELE AÇIK MI YOKSA GİZLİ Mİ OKUNUR?. 7

23- NAMAZDA FATİHA MUTLAKA OKUNMALI 7

24- NAMAZDA FATİHA OKUMAK FARZDIR.. 8

25- FATİHA SÛRESİNİN DEĞER VE KIYMETİ 8

26- HICR SÛRESİ 87. AYETİNİN AÇIKLAMASI 8

27- CEMAAT SESLİ OKUYARAK İMAMIN ZİHNİNİ KARIŞTIRMAMALI 8

28- İMAM SESLİ OKURKEN CEMAAT OKUMAYI TERKETMELİ 9

29- İMAM AÇIK OKUDUĞU ZAMAN CEMAAT FATİHAYI OKUMAZ. 9

30- ARAF SÛRESİ 204. AYETİNİN YORUMU.. 9

31- İMAMIN OKUYUŞU CEMAATE YETERLİDİR.. 9

32- KUR’AN OKUMAYAN KİMSE NAMAZ DA NE OKUMALI?. 9

33- İMAM AÇIKTAN ÂMİN DER.. 9

34- İMAM ÂMİN DEYİNCE MUTLAKA CEMAATTE ÂMİN DEMELİ 10

35- ÂMİN MUTLAKA SÖYLENMELİDİR.. 10

36- İMAM ARKASINDA AKSIRAN NE YAPAR?. 10

37- VAHİY NASIL GELİRDİ?. 11

38- RASÛLULLAH (S.A.V), SABAH NAMAZINDA HANGİ AYETİ OKURDU?. 13

39- SABAH NAMAZINDA KÂFİRÛN VE İHLÂS SÛRESİ DE OKUNUR MU?. 13

40- SABAH NAMAZININ SÜNNETİNİ ÇOK HAFİF KILMAK.. 13

41- SABAH NAMAZINDA RÛM SÛRESİ DE OKUNABİLİR.. 13

42- SABAH NAMAZINDA ALTMIŞLA YÜZ AYET ARASI OKUMAK.. 13

43- SABAH NAMAZINDA KAF SÛRESİNİ OKUMAK.. 13

44- SABAH NAMAZINDA TEKVÎR SÛRESİNİ OKUMAK.. 13

45- SABAH NAMAZINDA NAS VE FELAK SÛRELERİ DE OKUNUR MU?. 14

46- NAS VE FELAK SÛRELERİNİN DEĞERİ VE KIYMETİ 14

47- SABAH NAMAZINDA CUMA SÛRESİ DE OKUNMUŞTUR.. 14

48- KUR’ANDAKİ SECDELER VE SAD SÛRESİNDEKİ SECDE. 14

49- NECM SÛRESİNDE SECDE. 14

50- İNŞİKAK SÛRESİNDE SECDE ETMEK.. 14

51- ALAK SÛRESİNDE SECDE. 15

52- EBÛ HÜREYRE İNŞİKÂK SÛRESİNDE SECDE EDERDİ 15

53- HER NAMAZDA MUTLAKA OKUMAK VARDIR.. 15

54- ÖĞLE NAMAZINDA NE OKUNUR?. 15

55- ÖĞLE NAMAZININ İLK REKATINDA KIYÂMI UZATMAK.. 15

56- ÖĞLE NAMAZINDA İMAMIN OKUDUKLARINI DUYURMASI 16

57- ÖĞLE NAMAZININ İKİNCİ REKATINDA KIYAMI KISALTMAK.. 16

58- ÖĞLE NAMAZININ İLK İKİ REKATINDA KIRAAT. 16

59- İKİNDİ NAMAZININ İLK İKİ REKATINDA KIRAAT. 16

60- KIYAM VE KIRAATI UZATMAMAK.. 16

61- AKŞAM NAMAZINDA OKUNABİLEN SÛRELER.. 16

62- AKŞAM NAMAZINDA OKUNAN SÛRELER.. 17

63- AKŞAM NAMAZINDA MÜRSELAT SÛRESİNİ OKUMAK.. 17

64- AKŞAM NAMAZINDA TUR SÛRESİNİ OKUMAK.. 17

65- AKŞAM NAMAZINDA HÂMÎM (DUHÂN) SÛRESİNİ OKUMAK.. 17

66- AKŞAM NAMAZINDA ELİF LÂM MÎM SA’D SÛRESİNİ OKUMAK.. 17

67- AKŞAM NAMAZININ SÜNNETİNDE NE OKUNUR?. 17

68- İHLÂS SÛRESİNİ NAMAZDA OKUMANIN DEĞER VE KIYMETİ 18

69- YATSI NAMASINDA HANGİ SÛRELER YETERLİDİR?. 18

70- YATSI NAMAZINDA DUHÂ SÛRESİ YETERLİDİR.. 18

71- YATSI NAMAZINDA TÎN SÛRESİNİ OKUMAK.. 18

72- RASÛLULLAH (S.A.V), YOLCULUKTA YATSI NAMAZININ İLK REKATINDA NE OKUMUŞTU?  19

73- DÖRT REKATLI NAMAZLARIN İLK İKİSİ BİRAZ UZATILIR.. 19

74- BİR REKATTE İKİ SÛRE OKUNUR MU?. 19

75- SÛRENİN TAMAMINI DEĞİL BİR KISMINI OKUMAK.. 19

76- AZÂB ÂYETİ GELİNCE ALLAH’A SIĞINMAK MI GEREKİR?. 19

77- RAHMET ÂYETİ GEÇİNCE ALLAH’TAN İSTEMEK.. 20

78- TÜM NAMAZDA TEK AYET TEKRARLANIR MI?. 20

79- …NAMAZDA SESİNİ PEK YÜKSELTME SESİNİ PEK DE KISMA (İSRA 110) AYETİNİN TEFSİRİ 20

80- KUR’AN OKURKEN SESİ YÜKSELTMEK.. 20

81- KUR’AN OKUMADA SESİ UZATMAK.. 20

82- KUR’AN’I SESLERİNİZLE GÜZELLEŞTİRİNİZ. 20

83- RASÛLULLAH (S.A.V)’İN NAMAZI NASILDI?. 21

84- RÜKÛ’A GİDERKEN ELLERİ KULAK MEMESİNE KADAR KALDIRMAK.. 21

85- RÜKÛ’A GİDERKEN ELLERİ OMUZ HİZASINA KADAR KALDIRMAK.. 21

86- TEKBİRLER ANINDA ELLER KALDIRILMASA DA OLUR MU?. 21

87- RÜKÛ’DAN KALKARKEN VE İKİ SECDE ARASINDA DOĞRULMAK.. 22

88- RÜKÛ’ VE SECDELER NASIL YAPILMALI?. 22

 

11- NAMAZA BAŞLAMA BÖLÜMLERİ

1- NAMAZA BAŞLARKEN YAPILACAK HAREKET

866- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’i gördüm namaza başlarken tekbir alır ve ellerini omuz hizasına kadar kaldırırdı. Rükû’ için tekbir alırken aynı şekilde ellerini omuz hizasına kadar kaldırıyordu. Rükû’dan kalkıp “Semiallahu limen hamideh” dediğinde yine aynı şekilde ellerini omuz hizasına kadar kaldırıyordu ve “Rabbena lekel hamd” diyordu. Secde ederken ve secdeden başını kaldırırken ellerini kaldırmıyordu. (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 2; Ebû Davud, Salat: 140)

2- TEKBİR ALMADAN ÖNCE ELLERİ KALDIRMAK

867- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’i namaza başladığında ellerini omuz hizasına kadar kaldırdığını gördüm ve tekbir almıştı.” İbn Ömer diyor ki: “Aynı şekilde ellerini rükû’a giderken ve rükû’dan kalkarken de omuz hizasına kadar kaldırıyor ve “Semiallahü limen hamideh” diyordu. Secdelerde ise elini kaldırmıyordu.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 2)

3- ELLER, TEKBİR ANINDA OMUZ HİZASINA KADAR KALKAR

868- Abdullah İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) namaza başlayacağında ellerini omuz hizasına kadar kaldırır, rükû’ ederken ve rükû’dan başını kaldırırken ellerini yine omuz hizasına kadar kaldırırdı sonra “semiallahü limen hamideh”, “Rabbena lekel hamd” der secde ederken ve secdeden kalkarken ellerini kaldırmazdı.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 2; Ebû Davud, Salat: 138)

4- ELLER, KULAKLAR HİZASINA KADAR KALKMALI

869- Abdulcebbar b. Vail (r.a), babasından naklederek şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaz kıldım. Namaza başlayacağında tekbir alır ellerini kulakları hizasına kadar kaldırır sonra Fatiha sûresini okuyor fatiha bitince Amîn diyordu. Âmîn derken sesini yükseltiyordu.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14; Dârimi, Salat: 38)

870- Malik b. Huveyris (r.a)’ten -ki Rasûlullah (s.a.v)’in ashabındandır- rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), namaza başlayıp tekbir alacağında ellerini kulakları hizasına kadar kaldırırdı. Rükû’a varacağında, rükû’dan başını kaldıracağında da aynen yapardı.” (Ebû Davud, Salat: 116; Dârimi, Salat: 31)

871- Yine Malik b. Huveyris (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’i gördüm namaza başlayacağında; rükû’a varacağında, rükû’dan başını kaldıracağında ellerini kulak uçlarına kadar kaldırırdı.” (Ebû Davud, Salat: 116; Dârimi, Salat: 31)

5- ELLER KALDIRILINCA BAŞ PARMAK NEREDE OLUR?

872- Abdul Cebbar b. Vail (r.a), babasından naklederek, babası Vail, “Rasûlullah (s.a.v)’i namaza başlarken ellerinin baş parmaklarını kulak memelerinin hizasına kadar kaldırdığını gördüğünü söyledi.” (Dârimi, Salat: 31; Ebû Davud, Salat: 116)

6- ELLER TAM OLARAK KALDIRILMALI

873- Said b. Sem’an (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hureyre, Züreyk oğulları mescidine geldi ve şöyle dedi: “Üç şey vardır ki Rasûlullah (s.a.v) onları devamlı yapardı insanlar onları terk ettiler. 1- Namaz kılarken ellerini tam olarak kaldırırdı. 2- Tekbirden önce biraz süküt eder sonra fatiha okurdu. 3- Secde ve Rükû’ ederken tekbir alırdı.” (Dârimi, Salat: 41; Müsned: 8520)

7- NAMAZ KILMAYI BİLMEYEN KİMSEYE, RASÛLULLAH (S.A.V) NASIL TARİF ETMİŞTİ?

874- Ebû Hûreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), mescide girdi. Biraz sonra bir adam daha mescide girdi ve namaz kıldı sonra Rasûlullah (s.a.v)’in yanına gelip selâm verdi. Rasûlullah (s.a.v), o kimsenin selâmını aldı ve şöyle dedi: “Dön ve tekrar namaz kıl! Çünkü sen namaz kılmış olmadın.” Adam döndü daha önce kıldığı gibi namaz kıldı ve sonra Rasûlullah (s.a.v)’in yanına gelip tekrar selâm verdi. Rasûlullah (s.a.v) onun selâmını aldı ve tekrar: “Dön namaz kıl sen namaz kılmadın” buyurdu. O adam üç defa böyle yaptı ve: “Seni hak din üzere gönderen Allah’a yemin ederim ki bundan güzelini yapamıyorum. Doğrusunu bana öğretir misin?” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Namaza kalktığında tekbir al, sonra Kur’an’dan kolayına geleni oku sonra rükû’ yap, rükû’nu rahat ve güzel biçimde yap sonra doğrul ve bir süre dur sonra secdeye var, secdeyi de rahat ve güzel bir biçimde yap sonra kalk iki secde arasında birazcık otur ve namazının tamamında aynen böyle yap” buyurdu. (Dârimi, Salat: 78; Tirmizî, Salat: 227)

8- NAMAZA BAŞLARKEN NE SÖYLENİR?

875- Abdullah b. Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaza durdu ve şöyle dedi: “Allahu ekber kebîran, velhamdü lillahi kesiran ve sübhanellahi bükraten ve asıyla” Rasûlullah (s.a.v): “Bunları söyleyen kimdir?” diye sordu. O adam: “Benim ey Allah’ın Peygamberi” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “On iki melek bu söylediklerini yazıp Allah’a ulaştırmakla yarış ettiler” buyurdu. (Dârimi, Salat: 34; İbn Mâce, Salat: 2)

876- Abdullah b. Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir sefer biz Rasûlullah (s.a.v) ile beraber namaz kılarken oradakilerden bir kişi “Allahü ekber kebîran velhamdü lillahi kesiran, ve sübhanallahi bükraten ve esila” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Böyle böyle söyleyen kimdir?” buyurdu. Oradakilerden birisi: “Benim ey Allah’ın Rasûlü” dedi. Rasûlüllah: “Bu duayı beğendim -veya buna benzer bir ifade kullandı- Bu duadan dolayı göklerin kapısının açıldığını anlattı.” İbn Ömer der ki: Rasûlullah (s.a.v)’den duyduğum o günden beri bu duayı hiç terketmedim. (İbn Mâce, Salat: 2; Dârimi, Salat: 33)

9- NAMAZDA SAĞ EL SOL EL ÜZERİNE KONUR

877- Alkame b. Vail babasından aktararak şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v)’i namaz kılarken gördüm, kıyamda dururken sağ elini sol elinin üzerine koymuştu.” (Dârimi, Salat: 35; Ebû Davud, Salat: 120)

10- NAMAZDA SOL EL SAĞ EL ÜZERİNE KONMAZ

878- İbn Mes’ud (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Namazda sol elimi sağ elimin üzerine koymuştum. Rasûlullah (s.a.v) bunu gördü, sağ elimi tutup sol elimin üzerine koydu.” (Ebû Davud, Salat: 120; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 3)

11- RASÛLULLAH (S.A.V)’İN NASIL NAMAZ KILDIĞI TESBİT EDİLDİ Mİ?

879- Vail b. Hucr (r.a)’dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl namaz kıldığına bakayım dedim ve namaz kılışını seyrettim: Rasûlullah (s.a.v), kalktı tekbir aldı, ellerini kulak hizasına kadar kaldırdı sonra sağ elinin avucunu sol elinin bileğine aşacak şekilde bileğinin üzerine koydu. Rükû’a giderken ellerini yine kulak hizasına doğru kaldırdı. Sonra ellerini dizleri üzerine koydu daha sonra başını rükû’dan kaldırınca ellerini yine aynı şekilde kulak hizasına kadar kaldırdı sonra secdeye vardı, secdede ellerini kulak hizasına koydu sonra sol ayağını yatırarak üzerine oturdu. Sol elini sol uyluğu ile sol dizi üzerine koydu, aynı şekilde sağ elini de sağ uyluğuna koydu sonra iki parmağını yumdu baş parmağı ile orta parmağını halka yaptı ve şahadet parmağını hareket ettirerek dua ettiğini gördüm.” (Dârimi, Salat: 92; Tirmizî, Salat: 227)

12- NAMAZ DA ELLER BÖĞÜR ÜZERİNE KONMAZ

880- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v), kişinin elini böğrü üzerine koyarak namaz kılmasını yasakladı.” (Dârimi, Salat: 138; Müslim, Mesacid: 11)

881- Ziyad b. Subeyh (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Abdullah b. Ömer’in yanında namaz kıldım, elimi böğrüme koymuştum, eliyle elime vurarak işte böyle yap dedi.” Namazımı bitirince birisine: “Bu kimdir?” diye sordum. “Abdullah b. Ömer’dir” dediler. Ben de: “Ey Ebû Abdurrahman seni kızdıran nedir?” dedim. “Bu yaptığın çarmıha gerilmeyi andırır. Rasûlullah (s.a.v), bundan bizi yasaklamıştır” dedi. (Ebû Davud, Salat: 160; Müsned: 5572)

13- NAMAZ DA VÜCUT AĞIRLIĞI İKİ AYAK ÜZERİNDE VERİLMELİ

882- Ebû Ubeyde (r.a)’den rivâyete göre, Abdullah b. Mes’ud, namaz kılarken vücudunun yükünü tek ayak üzerine veren bir kimseyi gördü de şöyle dedi: Sünnete aykırı hareket etti; ayaklarını sıra ile dinlendirseydi daha iyi olurdu.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

883- Abdullah b. Mes’ud (r.a)’dan rivâyete göre, bizzat kendisi bir adamı namaz kılarken vücudunun yükünü tek ayağına verdiğini gördü ve şöyle dedi: Sünnete uymuyor, ayaklarını sırayla dinlendirerek namaz kılsaydı daha çok hoşuma giderdi.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

14- NAMAZA BAŞLIYAN İMAMIN BİRAZ SUSMASI

884- Ebû Hûreyre (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) namaza başladığında biraz sükût ederdi.” (Dârimi, Salat: 37; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 12)

15- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA HANGİ DUA OKUNUR?

885- Ebû Hûreyre (r.a) den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), namaza başladığında tekbir ve kıraat arasında azıcık süküt ederdi. Dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! anam babam sana feda olsun, tekbir ile kıraat arasındaki sükût etmenizde ne okuyorsunuz?” Rasûlullah (s.a.v) şu duayı okuyorum buyurdu: “Allah’ım! Beni günahlarımdan doğu ile batıyı uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır. Allah’ım, beyaz kumaş kirden nasıl temizlenirse beni de günahlarımdan öyle temizle. Allah’ım! Beni hatalarımdan su ile kar ile dolu ile yıkayıp temizle.” (Dârimi, Salat: 37; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 8)

16- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN BAŞKA BİR DUA

886- Câbir b. Abdullah (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), namaza başladığında tekbir alır sonra şöyle dua ederdi: “Benim namazım, tüm ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Onun ortağı yoktur. Ben böyle dua etmekle emrolundum. Ve ben gerçek Müslümanlardanım. Allah’ım! Beni güzel amellere ve güzel ahlaka kavuştur. Onların en güzeline ancak Sen ulaştırırsın. Beni kötü işlerden ve kötü ahlaktan muhafaza et, bunlardan ancak Sen koruyabilirsin.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

17- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN DEĞİŞİK BİR DUA

887- Ali (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), namaza başladığında önce tekbir alıp sonra şöyle derdi: “Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah’a batıldan yüz çevirerek ve Allah’a ortak koşmaksızın yüzümü ona döndüm. Benim namazım tüm ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur, ben böyle söylemekle emrolundum. Ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım! Hükümdar Sensin, otorite Senindir, Senden başka gerçek ilâh yoktur ancak Sen varsın. Ben senin kulun ve kölenim. Ben benliğime zulmettim ve günahlarımı itiraf ediyorum, tüm günahlarımı bağışla günahları Senden başka bağışlayan yoktur. Beni en güzel ahlaka kavuştur. Ahlakın en güzeline ancak sen kavuşturursun, beni kötü huylardan uzak tut, kötü huylardan ancak sen uzaklaştırabilirsin. Emret yarabbi, emrine amadeyim. Davetine icabet ediyorum. Hayrın hepsi senin elindedir. Şerler sana yakışmaz. Benim varlığım senin elindedir. Ve yine sana döneceğim. Kutlu olan sensin senden bağışlanmamı ister ve sana yönelirim.” (Dârimi, Salat: 33; Ebû Davud, Salat: 121)

888- Muhammed b. Mesleme (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) nafile namaz kılacağında şöyle derdi: “Allah en büyüktür. Ben tüm varlığımı gökleri ve yeri yaratana, batıldan uzak tam bir Müslüman olarak yüzümü O’na çevirdim ve Allah’a ortak koşanlardan değilim. Benim namazım, tüm ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur, ben böyle söylemekle emrolundum ve Müslümanların ilkiyim. Allah’ım! Sen her şeyin sahibisin, Senden başka gerçek ilâh yoktur Seni tenzih eder, Sana hamdederim diye dua eder sonra Kur’andan okuyacağını okurdu.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

18- TEKBİRLE KIRAAT ARASINDA OKUNAN DEĞİŞİK BİR DUA

889- Ebû Said (r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), namaza başladığında şöyle derdi: “Allah’ım! Seni tesbih eder ve Sana hamdederim, ismin pek yücedir, zâtın ise pek büyüktür, senden başka bir ilâh yoktur.” (Ebû Davud, Salat: 121; Dârimi, Salat: 33)

890- Yine Ebû Said (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) namaza başlarken şöyle derdi: “Allah’ım! Seni tesbih eder ve Sana hamdederim, ismin pek yücedir, zatın ise pek büyüktür. Senden başka bir ilâh yoktur.” (Ebû Davud, Salat: 121; Dârimi, Salat: 33)

19- TEKBİRDEN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA

891- Enes (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize namaz kıldırıyordu o esnada mescide bir adam gelip nefes nefese şöyle dedi: “Allahüekber Elhamdü lillahi hamden kesiran tayyiben mübareken fih” Rasûlullah (s.a.v) namazı bitirince: “Deminki sözleri söyleyen kimdi?” diye sordu. Oradakiler sustular -Enes diyor ki: Bu işin zararlı olmadığını anlayınca- o kimse: “Benim Ey Allah’ın Rasûlü!” dedi. Buraya geldiğimde nefes nefese idim ve onları söyledim, o zaman Rasûlullah (s.a.v): “On iki melek gördüm bu söylediklerini kim daha önce yazıp ta Allah katına çıkaracağız diye yarış ediyorlardı” buyurdu. (Ebû Davud, Salat: 121; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 12)

20- NAMAZDA SÛREDEN ÖNCE FATİHA OKUMAK

892- Enes (r.a)’ten rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v), Ebû Bekir ve Ömer (r.anhüma); namazda okumaya Fatiha sûresiyle başlarlardı.” (Müslim, Salat: 11; Ebû Davud, Salat: 124)

893- Yine Enes (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Ebû Bekir ve Ömer ile birlikte namaz kıldım. Namaza “Elhamdü lillahi Rabbil alemîn” okuyarak başlarlardı. (Ebû Davud, Salat: 124; Müslim, Salat: 11)

21- NAMAZA BAŞLARKEN BESMELE OKUMAK

894- Enes b. Malik (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gün Rasûlullah (s.a.v) aramızda otururken içinde bulunduğu durumdan kurtulmak istercesine uykuya dalar gibi oldu sonra tebessüm ederek başını kaldırdı. Biz: “Seni güldüren nedir? Ey Allah’ın Rasûlü” dedik. Buyurdular ki: Az önce bana: “Dünyada herkesi ahirette sadece mü’minleri rahmetine alan Allah adına başlarım. Biz sana Kevser’i verdik. Öyleyse Rabbin rızasını kazanmak için namaz kıl kurban kes, asıl sonu güdük olan sana buğzeden kimsenin kendisidir.” Kevser sûresi nazil oldu. Daha sonra Rasûlullah (s.a.v): “Kevser nedir? biliyor musunuz?” dedi. “Allah ve Rasûlü bilir” dedik. Sonra şöyle dedi: “O Cennette bir nehirdir. Rabbim onu bana vaad etti. Bu nehrin bardakları gökteki yıldızlar kadar çoktur. Ümmetim ondan içmeye gelecek, ümmetimden biri oraya gelince engellenecek, Ben de Rabbim, o benim ümmetimdendir diyeceğim. Bana şöyle denilecek: “Senden sonra onun ne bidatler ortaya çıkardığını bilmezsin.” (Müslim, Salat: 14; Ebû Davud, Salat: 124)

895- Nuaym el Mücemmir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hüreyre (r.a)’nin arkasında namaz kıldım, okumaya Besmele ile başladı sonra Fatiha sûresini okudu. Fatihayı bitirince Âmin dedi. Cemaatte: “Âmin” dediler. Her secdeye varınca “Allahü ekber” diyordu. Selâm verince şöyle dedi: Benliğim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki: Namazını Rasûlullah (s.a.v)’in namazına en çok benzeten benim. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

22- BESMELE AÇIK MI YOKSA GİZLİ Mİ OKUNUR?

896- Enes b. Malik (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize namaz kıldırırdı, besmeleyi okuduğunu bize duyurmadı. Ebû Bekir ve Ömer’den Besmeleyi işitmedik. (Müslim, Salat: 13; Ebû Davud, Salat: 124)

897- Enes (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in Ebû Bekir, Ömer ve Osman’ın arkasında namaz kıldım, onlardan hiçbirinin besmeleyi açıktan okuduğunu duymadım. (Ebû Davud, Salat: 124; Müslim, Salat: 13)

898- Abdullah b. Muğaffel (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah bizden birinin besmeleyi açıktan okuduğunu duyunca şöyle derdi: “Rasûlullah (s.a.v)’in Ebû Bekir ve Ömer’in arkalarında namaz kıldım hiç birinin besmeleyi açıktan okuduğunu duymadım.” (Tirmizî, Salat: 180; Dârimi, Salat: 34)

23- NAMAZDA FATİHA MUTLAKA OKUNMALI

899- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim namaz kılar da namazında Fatiha’yı okumazsa o namaz eksiktir o namaz eksiktir o namaz eksiktir, tamam değildir.” (Dârimi, Salat: 36; Müslim, Salat: 11)

900- Ebû Hüreyre (r.a)’ye dedim ki: “Ey Ebû Hureyre, ben bazen imamın arkasın da oluyorum...” Ebû Hüreyre kolumu dürterek şöyle dedi: “Ey İranlı! Fatiha’yı gizlice içinden oku.” Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Ben namazı kulumla kendi aramda yarı yarıya taksim ettim, yarısı benim yarısı ise kulumundur. Kuluma istediği verilir.” Rasûlullah (s.a.v) devamla buyurdu ki: “Okuyan kul “Elhamdülillah” dediğinde; Allah kulum beni övdü ve yüceltti der. Kul “Rahman ve Rahim” dediğinde Allah kulum beni övdü ve yüceltti der. Kul din gününün otoritesi Allah’ındır” dediğinde kulum beni yüceltti ve büyük saydı der. Kul “Sadece Sana kulluk eder yardımı da sadece senden beklerim” deyince Allah işte bu ayet kulumla benim aramdadır, kulumun istediği verilir der. Kul “Bizi dosdoğru yoluna ulaştır…” deyince: Allah, işte bu ayetler kuluma aittir kuluma istediği verilecektir buyurulur.” (Tirmizî, Tefsirul Kur’an: 2; Müslim, Salat: 11)

24- NAMAZDA FATİHA OKUMAK FARZDIR

901- Ubâde b. Samit (r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Fatiha sûresini okumayan kimsenin namazı geçerli değildir.” (Müslim, Salat: 11; Dârimi, Salat: 36)

902- Yine Ubâde b. Samit (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdular: “Fatiha sûresini namazda okumayan kimsenin namazı geçerli değildir.” (Müslim, Salat: 11; Dârimi, Salat: 36)

25- FATİHA SÛRESİNİN DEĞER VE KIYMETİ

903- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Günlerden bir gün Cibril, Rasûlullah (s.a.v)’in yanında iken yukarıdan bir ses duyuldu. Cibril gözlerini semaya kaldırdı ve: “Bu semada şimdiye kadar açılmayan bir kapıdır” dedi. İbn Abbas diyor ki: O açılan kapıdan bir melek indi, Rasûlullah (s.a.v)’e geldi ve: “Senden önce hiçbir peygambere verilmeyen sadece Sana verilen iki nur ile seni müjdeliyorum 1- Fatiha Sûresi 2- Bakara sûresinin son iki ayetleri bu ikisininden okuduğun her bir harfe karşı mutlaka karşılığı fazlaca verilir.” (Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 2; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 43)

26- HICR SÛRESİ 87. AYETİNİN AÇIKLAMASI

904- Ebû Said el Mualla (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir gün mescide; Ebû Said namaz kılarken yanına gelir ve onu çağırır. Ravi diyor ki: Namazı kıldım ve yanına vardım. “Niçin çağırınca hemen gelmedin?” dedi. Ben de namaz kılıyordum ondan dolayı gelmedim dedim. Bunun üzerine şöyle dedi: “Allah: “Ey İman edenler Allah ve Rasûlü sizi hayat verecek şeylere çağırdığında mutlaka icabet edin” buyurmuyor mu?” Sonra şöyle devam etti: “Bu mescidden çıkmazdan önce sana en büyük sûreyi öğreteyim mi?” Rasûlullah (s.a.v), Mescidden çıkmak üzereyken: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bir şeyler öğretecektin” dedim. Şöyle buyurdu: “Öğreteceğim sûre Fatiha sûresidir o tekrar edilen yedi ayettir ve Bana verilmiştir. Ayrıca Kur’an’da bana verilmiştir.” (Buhârî, Tefsir: 177; Dârimi, Salat: 172)

905- Übey b. Ka’b (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah ne Tevrat’ta ne de İncil’de Fatiha sûresi gibi bir sûre indirmemiştir. O her zaman ve her namaz da tekrarlanan yedi ayettir. O sûre hakkında: “Allah: O sûre benimle kulum arasında taksim edilmiştir. Kuluma istediği verilir” buyurur.” (Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 1; Dârimi, Fedailul Kur’an: 12)

906- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’e tekrarlanan yedi ayetlik Fatiha sûresi ve yedi uzun sûre verilmiştir. (Ebû Davud, Salat: 351; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 2)

907- Yine İbn Abbas (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Seb’an minel mesanî” demek yedi uzun sûre demektir. (Ebû Davud, Salat: 351; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 2)

27- CEMAAT SESLİ OKUYARAK İMAMIN ZİHNİNİ KARIŞTIRMAMALI

908- Imran b. Huseyn (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bize öğle namazını kıldırdı, arkasından bir kimse de; A’lâ sûresini biraz seslice okudu. Rasûlullah (s.a.v) namazını bitirince, “A’lâ sûresini okuyan kimdi?” buyurdu. O adam: “Ben okumuştum” dedi. O zaman Rasûlullah (s.a.v): “Biliyorum ki bir kısmınız arkamda sesli okuyarak zihnimi karıştırıyorsunuz.” (Ebû Davud, Salat: 137; Müslim, Salat: 12)

909- Imran b. Husayn (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) öğle veya ikindi namazını kıldırdı bir kimsede arkasından seslice okuyordu. Rasûlullah (s.a.v), namazını bitirince şöyle buyurdu: “Hanginiz sesli olarak A’lâ sûresini okumuştu.” O adam: “Ben okumuştum, bu okumaktan dolayı da sadece hayır ve sevap isterim” deyince, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Biliyorum ki sizler böyle yapmakla namazda benim zihnimi karıştırıyorsunuz.” (Ebû Davud, Salat: 137; Müslim, Salat: 12)

28- İMAM SESLİ OKURKEN CEMAAT OKUMAYI TERKETMELİ

910- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) açıktan okuduğu bir namazı bitirdikten sonra şöyle buyurdu: “Benimle birlikte okuyanınız var mıdır?” Bir adam: “Evet ben okuyorum” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Bana ne oluyor da okuduğum kıraatte şaşırıyorum” dedi. Ravi diyor ki: Bunu duyunca Müslümanlar, Rasûlullah (s.a.v)’in sesli okuduğu namazlarda okumayı bıraktılar. (Müslim, Salat: 13; Ebû Davud, Salat: 137)

29- İMAM AÇIK OKUDUĞU ZAMAN CEMAAT FATİHAYI OKUMAZ

911- Ubâde b. Samit (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize açıktan okuduğu namazlardan birini kıldırdıktan sonra şöyle buyurdu: “Benim sesli olarak okuduğum namazlarda hiçbiriniz fatihadan başka bir şey okumasın.” (Müslim, Salat: 13; Tirmizî, Salat: 233)

30- ARAF SÛRESİ 204. AYETİNİN YORUMU

912- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam kendisine uyulan kimsedir. O tekbir aldığında sizde tekbir alın o okurken siz susun, o “Semiallahü limen hamideh” deyince siz; “Rabbena lekel hamd” deyin.” (Buhârî, Ezan: 51; Dârimi, Salat: 44)

913- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam kendisine uyulandır. Tekbir aldığında sizde tekbir getirin, o okurken siz susun.” (Buhârî, Ezan: 51; Dârimi, Salat: 44)

31- İMAMIN OKUYUŞU CEMAATE YETERLİDİR

914- Ebû’d Derda (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle işitmiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e soruldu: “Her namazda kıraat var mıdır?” “Evet” buyurdu. Ensardan birisi öyleyse okumak vacip oldu buyurdu. Ve bana dönerek, -çünkü kendisine en yakın olan ben idim- “Bir kimse bir topluluğa imam olursa onun kıraati cemaate de kafî olur (yeterlidir).” (Müsned: 26254)

32- KUR’AN OKUMAYAN KİMSE NAMAZ DA NE OKUMALI?

915- İbn ebî Evfa (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek; “Kur’an dan hiçbir şeyi ezberleyip aklımda tutamıyorum, bana Kur’an’dan kafi gelecek kadar bir şey öğret” dedi. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Sübhanellehi velhamdü lillahi veLâ ilâhe illallahü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâh” = “Allah’ım! Seni tenzih ederim, tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Allah’tan başka gerçek hiçbir ilâh yoktur, Allah en büyüktür güç ve kuvvet sadece Allah’a aittir.” (Ebû Davud, Salat: 139; Müsned: 18322)

33- İMAM AÇIKTAN ÂMİN DER

916- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdular: “İmam âmin dediğinde sizde âmin deyin çünkü melekler de âmin derler.Kimin âmin demesi meleklerin âmin demesiyle denk gelirse Allah o kimsenin geçmiş günahlarını affeder.” (Dârimi, Salat: 38; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14)

917- Yine Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam, âmin dediğinde siz de âmin deyin çünkü melekler de âmin derler. Kimin âmin demesi meleklerin âmin demesine denk gelirse, Allah o kimsenin geçmiş günahlarını affeder.” (Dârimi, Salat: 38; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14)

918- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam, Gayril mağdubi aleyhim veladdallin dediğinde sizler de âmin deyiniz çünkü melekler de âmin derler. İmam da âmin der kimin âmin demesi meleklerin âmin demesine uygun düşerse; Allah onun geçmiş günahlarını affeder.” (Dârimi, Salat: 38; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14)

919- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam, âmin dediğinde sizde âmin deyiniz. Kimin âmin demesi meleklerin âmin demesine uygun düşerse geçmiş günahları affolunur.” (Dârimi, Salat: 38; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14)

34- İMAM ÂMİN DEYİNCE MUTLAKA CEMAATTE ÂMİN DEMELİ

920- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam gayril mağdubi aleyhim veladdalin” deyince; sizler “âmin” deyiniz. Kimin, âmin demesi meleklerin âmin demesine uygun düşerse geçmiş günahları affedilir.” (Dârimi, Salat: 38; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14)

35- ÂMİN MUTLAKA SÖYLENMELİDİR

921- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz âmin derse Melekler de gökte âmin derler, sizden birinizin âmin demesi meleklerin amin demesine uygun düşerse geçmiş günahları affedilir.” (Dârimi, Salat: 38; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 14)

36- İMAM ARKASINDA AKSIRAN NE YAPAR?

922- Muaz b. Rıfaa b. Rafi (r.a), babasından aktararak şöyle der: Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaz kıldım ve aksırdım ve şöyle dedim: “Elhamdü lillahi hamden kesîran Tayyiben mübareken fîh mübareken aleyhi kema yuhibbu Rabbuna ve Yerza” = En çok ve eksiksiz tüm övgüler Allah’a mahsustur. İyilikler ve bereket O’ndandır Rabbimin razı olduğu ve hoşlandığı gibi.” Rasûlullah (s.a.v), namazı bitirince döndü ve: “Kimsenin söylemediği o sözleri namazda söyleyen kimdi?” Sonra, ikinci sefer: “Kimdi o söyleyen” dedi. Rıfaa b. Rafi b. Afra: “Benim Ey Allah’ın Rasûlü” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Nasıl demiştin tekrar et” buyurdu. O da: “En çok ve eksiksiz tüm övgüler Allah’a mahsustur. İyilikler ve bereket O’ndandır. Rabbimin razı olduğu ve hoşlandığı gibi” dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Benliğim kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki; bu duayı otuzdan fazla Melek birbiriyle yarış edercesine Allah’ın katına çıkarıyorlardı.” (Tirmizî, Salat: 296; Ebû Davud, Salat: 171)

923- Abdulcebbar b. Vail babasından naklediyor ve şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaz kıldım, ellerini kulaklarının alt hizasına kadar kaldırdı. “Ğayril mağdubi aleyhim veladdâllîn” deyince “âmin” dedi. arkasında olduğum için bunu işittim. Rasûlullah (s.a.v), bir adamın şöyle dediğini işitti: “Elhamdü lillahi hamden kesiran tayyiben mübareken fih= En çok ve eksiksiz tüm övgüler Allah’a mahsustur. İyilikler ve bereketler O’ndandır” Rasûlullah (s.a.v), namazını bitirip selâm verince: “Namazda o sözü söyleyen kimdir?” diye sordu. Bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! benim ve bunu söylemekle kötü bir niyetim yoktu” deyince; Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “On iki melek o sözü Allah katına çıkarmakta yarış etti, arşa varıncaya kadar kimse de onlara engel olmadı.” (Ebû Davud, Salat: 121; İbn Mâce, Salat: 2)

37- VAHİY NASIL GELİRDİ?

924- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Haris b. Hişam Rasûlullah (s.a.v)’e; “Sana vahiy nasıl geliyor?” diye sormuştu da, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bazen çıngırak sesi gibi gelir, o hal benden gidince Meleğin söylediğini bellemiş olurum, bana en ağır gelenide budur. Bazen de melek bana genç biri şeklinde gelir ve vahyi bana aktarır.” (Buhârî, Vahy: 1; Müslim, Fedail: 23)

925- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Haris b. Hişam, Rasûlullah (s.a.v)’e vahyin nasıl geldiğini sormuştu da, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştu: “Bazen çıngırak sesi gibi gelir bu bana en ağır gelenidir, o durum benden kalkınca meleğin söylediğini aynen bellemiş olurum. Bazen de Melek bir adam şeklinde gelir ve benimle konuşur, ben de onun ne söylediğini iyice bellemiş olurum.” Aişe der ki: “Çok soğuk bir günde; Rasûlullah (s.a.v)’e vahiy geldiğini hatırlarım, o durum üzerinden kalkınca şakaklarından ter akıyordu.” (Buhârî, Vahy: 1; Müslim, Fedail: 23)

926- İbn Abbas (r.a), Allah’ın; “Kıyâme sûresi 16-17 ayeti olan; “Vahyi çarçabucak almak için dilini kıpırdatma, onu topluca Sana öğretmek bize aittir” hakkında şöyle diyor: Peygamber (s.a.v), vahyin inişiyle alakalı bellemek için zorluk çeker ve dudaklarını kımıldatırdı. Allah ta: “Ey Peygamber! Sana inen vahyi acele belleyip ezberlemek için dilini kıpırdatma, çünkü onu senin kalbine yerleştirmek ve gerektiğinde okutturmak bizim işimizdir.” Ayetini indirdi. İbn Abbas diyor ki: Buradaki toplamak; kalbine yerleştiririz ve sonra sen onu okursun demektir. Kur’an’ı okuduğunuz zaman, onun okunuşuna uy demek Kur’an’ı sana okuduğumuzda onu dinle ve ona kulak ver demektir. Rasûlullah (s.a.v)’e Cibril geldiğinde, sükut edip onu dinlerdi. Cibril gidince getirdiği ayeti nasıl okumuşsa aynı şekilde okurdu. (Buhârî, Vahy: 2; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 72)

927- Ömer b. Hattab (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hişam b. Hâkim b. Hızâm, Furkân sûresini okurken dinledim, Rasûlullah (s.a.v)’in bana okutmadığı bazı lehçelerle okumuştu. “Bu sûreyi sana kim öğretti” diye sordum. “Rasûlullah (s.a.v)” dedi. Ben de: “Yalan söylüyorsun; Rasûlullah (s.a.v), sana bu şekilde okutmamıştır” dedim, elinden tutarak Rasûlullah (s.a.v)’e götürdüm ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sen bana Furkân sûresini öğrettin fakat bu kimseden dinledim bana okuttuğun gibi okumadı” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ey Hişam oku bakalım“ dedi. Hişam önceki okuduğu gibi okudu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Bu sûre bu şekilde nazil olmuştur” dedi. Sonra: “Ey Ömer! Sen de oku” buyurdu. Ben de bildiğim şekliyle okudum yine bu sûre bu şekilde nazil olmuştur dedi ve şöyle devam etti: ”Bu Kur’an, yedi lehçe üzerine nazil olmuştur.” (Ebû Davud, Salat: 357; Tirmizî, Kıraat: 11)

928- Abdurrahman b. Abdulkari (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Hattab’tan işittim şöyle diyordu: Hişam b. Hâkim’in Furkân sûresini okuduğunu dinledim, Rasûlullah (s.a.v)’in bana öğrettiği şekilde okumuyordu. Az kalsın üzerine yürüyecektim. Namazı bitirinceye kadar bekledim sonra elbisesinden tutarak Rasûlullah (s.a.v)’in yanına getirdim ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu kimseden Furkân sûresini okuduğunu dinledim, bana öğrettiğin gibi okumuyordu” dedim. Rasûlullah (s.a.v), Ona: “Oku bakalım” dedi. O da, önceki okuduğu gibi okudu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Bu sûre bu şekilde nazil oldu buyurdu.” Sonra bana: “Oku bakalım sen de” dedi. Ben de bildiğim gibi okuyunca: ”Bu Kur’an; yedi harf üzere nazil olmuştur kolayınıza gelen şekilde okuyun” buyurdu. (Ebû Davud, Salat: 357; Tirmizî, Kıraat: 11)

929- Misver b. Mahreme ve Abdurrahman b. Abdilkari (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Ömer b. Hattab’tan işittik şöyle diyordu: “Hişam b. Hakim’in, Furkân sûresini Rasûlullah (s.a.v) hayatında benim okuyup öğrendiğim gibi değil değişik bir sûretle okuduğunu işittim. Az kalsın namazda üzerine yürüyecektim, selâm verinceye kadar sabrettim selâm verdiğinde elbisesinden tutup; “Bu sûreyi bu şekilde okumayı sana kim öğretti” dedim. “Rasûlullah (s.a.v) öğretti” dedi. Ben de: “Yalan söyledin” dedim. “Allah’a yemin olsun ki Rasûlullah (s.a.v) bu sûreyi sana öğretmediği bir şekilde bana öğretmişti, seninki benim okuyuşuma benzemiyor” dedim ve birlikte Rasûlullah (s.a.v) ‘in yanına vardık; “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben bu kimseden Furkân sûresini bana öğrettiğin şeklin dışında değişik şekilde okuduğunu işittim. Halbuki bu süreyi bana siz okutup öğretmiştiniz” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), bana: “Onu bırak Ey Ömer” buyurdu ve: “Ey Hişam oku” dedi. Hişam da benim dinlediğim şekilde aynen okudu. Rasûlullah (s.a.v): “Bu sûre bu şekilde indirildi” dedi. Sonra bana “Ey Ömer sen oku bakalım” dedi. Ben de bana öğretip okuttuğu gibi okudum, bana da: “Bu sûre bu şekilde nazil oldu” dedi ve sonra şöyle buyurdu: “Bu Kur’an yedi harf üzere nazil olmuştur kolayınıza gelen şekilde okuyunuz.” (Ebû Davud, Salat: 357; Tirmizî, Kıraat: 11)

930- Übey b. Ka’b (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Benî Gifar kabilesinin gölü kenarındaydı. Cibril geldi ve: “Allah, Kur’an’ı ümmetine bir harf (lehçe) üzerine okumanı emrediyor” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Allah’tan affını ve bağışlamasını talep ederim, ümmetim buna güç getiremez” dedi. Sonra Cibril ikinci defa geldi ve: “Allah, Kur’an’ı ümmetine iki harf (şive ve lehçe) üzerine okumanı emrediyor” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Allah’tan af ve bağışlamasını talep ederim. Benim ümmetim buna da güç yetiremez” dedi. Cibril üçüncü defa gelerek: “Allah ümmetine bu Kur’an’ı üç harf (şive ve lehçe) üzere okumanı emrediyor” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Allah’tan af ve bağışlamasını isterim” dedi ve: “Ümmetim buna da güç yetiremez” dedi. Sonra Cibril dördüncü defa geldi ve: “Allah ümmetine bu Kur’an’ı yedi harf (lehçe ve şive) üzerine okumanı emrediyor, hangi harf üzere okurlarsa doğru okumuş sayılırlar” dedi. (Ebû Davud, Salat: 357; Müslim, Salatül Müsafirin: 48)

931- Übey b. Ka’b (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bir sûreyi bana okutup öğretmişti. Bir defasında ben mescidde oturuyordum. Bir kimsenin benim okuduğumdan başka bir şekilde okuduğunu işittim ona: Sana bu sûreyi kim öğretti dedim. O da: “Rasûlullah (s.a.v)” dedi. Benimle beraber gel Rasûlullah (s.a.v)’e kadar gideceğiz dedim. O adamı Rasûlullah (s.a.v)’e getirdim ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! bu adam bana öğrettiğin şeklin dışında okuyor” dedim. Rasûlullah (s.a.v): “Ey Ubey! Oku” buyurdu. Ben de okudum bana: “Güzel okudun” buyurdu. Sonra, O adama: “Oku” dedi. O da, benimkinden farklı okudu Rasûlullah (s.a.v) ona da: “Güzel okudun” buyurdu. Sonra, Rasûlullah (s.a.v) sözünü şöyle sürdürdü: “Ey Übey Kur’an yedi lehçe (lügat şive) üzere indirilmiştir. Onların hepsi yeterli ve şifa vericidir.” (Ebû Davud, Salat: 357; Müslim, Salatül: Müsafirin: 48)

932- Übey (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Müslüman olduktan sonra; Okuduğum bir ayeti, başkası başka bir şekilde okuyunca kalbime şüphe girdi, bu ayeti bana Rasûlullah (s.a.v) okutup öğretti dedim. O da: “Bana da, Rasûlullah (s.a.v) okutup öğretti” dedi. Bunun üzerine hemen Rasûlullah (s.a.v)’in yanına geldim ve: “Ey Allah’ın Peygamberi! Bu ayeti bana şöyle öğretmiştin değil mi?” diye sordum. “Evet” buyurdu. Bu defa o adam: “Bu ayeti bana şu şekilde öğretmemiş miydin?” dedi. Rasûlullah (s.a.v) yine: “Evet” dedi ve şöyle devam etti: “Cibril ve Mikail bana geldiler. Cibril sağıma Mikail soluma oturdu. Cibril: Kur’an’ı bir lügat (şive ve lehçe) üzere oku dedi. Bunun üzerine Mikail de bana: Fazlalaştırılmasını iste dedi bu şekilde yedi harf yedi lehçeye kadar çoğalmış oldu yani Cebrail yedi şekilde de okumuş oldu. Her harf (şive ve lehçe) yeterli ve şifa kaynağıdır. (Müslim, Salatül Müsafirin: 48; Ebû Davud, Salat: 357)

933- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kur’an’ı öğrenen ve ezberleyen kimsenin durumu bağlanmış devenin sahibi gibidir onu gözettiği sürece tutabilir onu bırakırsa kaçar gider.” (Müslim, Salatül Müsafirin: 33; Buhârî, Fedailül Kur’an: 26)

934- Abdullah b. Mes’ud (r.a)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kur’an’ı öğrenen hafızlardan birisinin şu ayeti unuttum demesi ne kötüdür. Belki de unutturuldu demelidir. Kur’an’ı daima okuyup Mutalaa ve müzakere edin çünkü Kur’an’ın hafızların hafızalarından kaçması, develerin iplerinden kurtulup kaçmasından daha hızlıdır.” (Müslim, Salatül Müsafirin: 33; Buhârî, Fedailül Kur’an: 26)

38- RASÛLULLAH (S.A.V), SABAH NAMAZINDA HANGİ AYETİ OKURDU?

935- İbn Abbas (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), sabah namazının ilk rekatında Bakara sûresi 136. ayeti olan: “Allah’a ve bize indirilene iman ettik.” Ayetini ikinci rekatta ise yine Maide sûresi 111. ayeti olan: “Biz Allah’a iman ettik bizim Müslüman olduğumuza şahit ol” ayetini okurdu. (Müslim, Salatül Müsafirin: 14)

39- SABAH NAMAZINDA KÂFİRÛN VE İHLÂS SÛRESİ DE OKUNUR MU?

936- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), sabah namazının ilk rekatında Kafirûn sûresini, ikinci rekatında ise; İhlâs sûresini okurdu. (Müslim, Salatül Müsafirin: 14; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 102)

40- SABAH NAMAZININ SÜNNETİNİ ÇOK HAFİF KILMAK

937- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), sabah namazının sünnetini çok hafif kılıyordu, fazla uzatmıyordu, o derece ki Fatiha sûresini acaba okudu mu?” diyordum. (Müslim, Salatül Müsafirin: 13; Buhârî, Teheccüd: 28)

41- SABAH NAMAZINDA RÛM SÛRESİ DE OKUNABİLİR

938- Şebib b. Ebûr Ravh (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından birinden naklediyor: Rasûlullah (s.a.v), bir seferinde sabah namazını kıldırıp orada Rûm sûresini okumuştu fakat karıştırdı. Namazı bitirince şöyle buyurdu: “Bu insanlara ne oluyor ki bizimle beraber namaz kılıyorlar ve temizliğe güzelce riayet etmiyorlar. Bizim Kur’an okuyuşumuzu onlar karıştırıyorlar.” (Müslim, 15211)

42- SABAH NAMAZINDA ALTMIŞLA YÜZ AYET ARASI OKUMAK

939- Ebû Berze (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v), sabah namazında altmış ile yüz ayet arasında okurdu.” (Buhârî, Mevakît: 28; Müslim, Salat: 35)

43- SABAH NAMAZINDA KAF SÛRESİNİ OKUMAK

940- Ümmü Hişam binti Harise b. Numan (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben, Kâf sûresini Rasûlullah (s.a.v) ‘in arkasında namaz kılarken öğrendim.” (Müslim, Cuma: 12; Ebû Davud, Salat: 350)

941- Ziyad b. İlaka (r.a)’dan şöyle demiştir: Amcamdan işittim şunları anlatmıştı: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte sabah namazını kıldım, birinci rekatta Kaf sûresini; onuncu ayetine kadar okudu dedi. Şu’be diyor ki: O rivâyet eden kimseye çarşıda kalabalık arasında rastladım Kaf sûresini okudu dedi. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 5; Müslim, Salat: 35)

44- SABAH NAMAZINDA TEKVÎR SÛRESİNİ OKUMAK

942- Amr b.Hureys (r.a) den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) den işittim sabah namazında tekvir sûresini okuyordu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 5; Müslim, Salat: 35)

45- SABAH NAMAZINDA NAS VE FELAK SÛRELERİ DE OKUNUR MU?

943- Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr (r.a), babasından naklederek şöyle dedi: Ukbe b. Amir Peygamber (s.a.v)’e: Nâs ve Felâk sûrelerinden sordu. Ukbe diyor ki: Rasûlullah (s.a.v), sabah namazında bize imam oldu ve bu iki sûre ile namaz kıldırdı. (Ebû Davud, Salat: 353; Darimi Fedailül Kur’an: 25)

46- NAS VE FELAK SÛRELERİNİN DEĞERİ VE KIYMETİ

944- Ukbe b. Amir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) İle beraberdim. O bineğindeydi ben ise elimi O’nun ayağı üzerine koyup dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bana, Hud ve Yusuf sûrelerini öğretir misin?” Rasûlullah (s.a.v)’de: “Allah katında, “Kul euzu birabbil felak” ve “Kul euzu birabbinnas” sûrelerinden daha değerli sûreler bulamazsın” dedi. (Ebû Davud, Salat: 353; Darimi Fedailül Kur’an: 25)

945- Yine Ukbe b. Amir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bana bu gece bir takım ayetler nazil olmuştur ki onların benzeri asla görülmemiştir. O ayetler nas ve felak sûreleridir.” (Ebû Davud, Salat: 354; Dârimi, Fedailül Kur’an: 25)

47- SABAH NAMAZINDA CUMA SÛRESİ DE OKUNMUŞTUR

946- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v), sabah namazında Cum’a sûresini Elif lam mim tenzil (yani secde) sûresini ve Hel eta (yani İnsan = Dehr) sûresini okurdu.” (Dârimi, Fedailül Kur’an: 19; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 6)

947- İbn Abbas (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Cuma günü sabah namazında Elif lam mim tenzil, (yani Secde) sûresini ve Hel eta alel insan (yani İnsan = Dehr) sûresini okurdu. (İbn Mâce, İkametüs Salat: 6; Dârimi, Fedailül Kur’an: 19)

48- KUR’ANDAKİ SECDELER VE SAD SÛRESİNDEKİ SECDE

948- İbn Abbas (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Sâd sûresinde secde etti ve buyurdu ki: “Davud, tevbe etmek üzere secde etmişti. Biz de şükür olarak secde ederiz.” (Dârimi, Salat: 161; Ebû Davud, Salat: 332)

49- NECM SÛRESİNDE SECDE

949- Cafer b. Muttalib ebi Vedaa (r.a), babasından naklederek şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v), Mekke’de iken Necm sûresini okudu ve secde etti. Yanındakiler de secde ettiler. Sadece ben başımı kaldırdım ve secde etmedim.” Ravi diyor ki: “Muttalib o zaman henüz Müslüman olmamıştı.” (Müsned: 17219)

950- Abdullah (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Necm sûresini okudu ve secde etti. (Ebû Davud, Salat: 331; Dârimi, Salat: 180)

951- Ata b. Yesar (r.a)’dan rivâyete göre, bizzat kendisi Zeyd b. Sabit’e; imamla birlikte Cemaatin de okumasını sorunca, Zeyd şöyle cevap verdi: “Hiçbir şekilde imamla birlikte cemaatin okuması yoktur demiş ve şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v)’in huzurunda Zeyd, Necm sûresini okumuştu da, Rasûlullah (s.a.v) secde etmemişti.” (Dârimi, Salat: 160)

50- İNŞİKAK SÛRESİNDE SECDE ETMEK

952- Ebû Seleme b. Abdurrahman (r.a)’dan rivâyete göre, Ebû Hureyre, cemaatle namaz kıldırırken İnşikak sûresini okudu da secde etti. Namazı bitirince onlara; Rasûlullah (s.a.v)’in bu sûrede secde yaptığını haber vermiştir. (Dârimi, Salat: 162; Ebû Davud, Salat: 331)

953- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), İnşikak sûresini okudu ve secde etti. (Dârimi, Salat: 162; Ebû Davud, Salat: 331)

954- Yine Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte İnşikâk ve Alak sûrelerini okuyunca secde etmiştik. (Ebû Davud, Salat: 331; Dârimi, Salat: 162)

955- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Bekir, Ömer ve onlardan daha hayırlı olan Rasûlullah (s.a.v); İnşikâk sûresinde secde ederlerdi. (Ebû Davud, Salat: 331; Darimi, Salat: 162)

51- ALAK SÛRESİNDE SECDE

956- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Bekir, Ömer ve onlardan daha hayırlı olan Rasûlullah (s.a.v); İnşikâk ve Alak sûrelerinde secde ederlerdi. (Ebû Davud, Salat: 331; Darimi, Salat: 162)

957- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte İnşikâk sûresi ve Alak sûresinde secde etmiştim. (Ebû Davud, Salat: 331; Darimi, Salat: 162)

52- EBÛ HÜREYRE İNŞİKÂK SÛRESİNDE SECDE EDERDİ

958- Ebû Rafi (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hureyre’nin arkasında yatsı namazını kıldım, İnşikâk sûresini okudu ve secde etti, namazı bitirince ben: “Ey Ebû Hureyre! Biz bu secdeyi yapmazdık” dedim. Ebû Hüreyre dedi ki: “Ebû’l Kasım, Rasûlullah (s.a.v) ve ben arkasında namaz kılarken secde etti. Ebû’l Kasım’a kavuşuncaya kadar bu sûrede secde etmeye devam edeceğim.” (Ebû Davud, Salat: 331; Darimi, Salat: 162)

53- HER NAMAZDA MUTLAKA OKUMAK VARDIR

959- Ata (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hüreyre (r.a) şöyle demiştir: “Her namazda mutlaka kıraat vardır. Rasûlullah (s.a.v)’in açıktan okuduğu namazları biz de açıktan okuyarak kıldırdık gizli okuduğu namazlarda da gizlice okuyarak size namaz kıldırdık.” (Ebû Davud, Salat: 331; Darimi, Salat: 162)

960- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Her namazda okumak vardır; Rasûlullah (s.a.v)’in açıktan okuduklarında biz de açıktan okuduk gizli okuduklarında ise; biz de gizli olarak okuyup namaz kıldırdık. (Müslim, Salat: 11; Buhârî, Sıfatüs Salat: 23)

54- ÖĞLE NAMAZINDA NE OKUNUR?

961- Bera (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında öğle namazı kılardık; Lokmân ve Zâriyât sûrelerinden ayetler okuduğunu duyardık.” (Müslim, Salat: 11; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 23)

962- Ebû Bekir b. Nadr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz Taff’da Enes’in yanındaydık. Enes oradakilere; Öğle namazı kıldırdı, namazını bitirince şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte öğle namazını kılmıştım. Bize ilk iki rekatta A’lâ ve Ğâşiye sûrelerini okumuştu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

55- ÖĞLE NAMAZININ İLK REKATINDA KIYÂMI UZATMAK

963- Ebû Said el Hudri (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Öğle namazına başlanırdı. Bir kimse Baki’ye kadar gider tuvalet ihtiyacını giderir abdest alır tekrar gelir; Rasûlullah (s.a.v), daha ilk rekatta olurdu ve rekatı uzatırdı.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 7; Müslim, Salat: 34)

964- Abdullah b. Ebî Katade babasından naklediyor: “Rasûlullah (s.a.v) bize öğle namazını kıldırır ilk iki rekatında okuduğu ayetleri bazen duyardık. Öğle namazında ve sabah namazında ilk rekatları uzatırdı.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 7; Müslim, Salat: 34)

56- ÖĞLE NAMAZINDA İMAMIN OKUDUKLARINI DUYURMASI

965- Abdullah b. ebî Katade (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam şöyle anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v), öğle ve ikindi namazlarından ilk iki rekatında Fatiha ile birlikte iki sûre okurdu ve okuduğu ayetleri bize işittirirdi ve ilk rekatı da uzatırdı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 8; Müslim, Salat: 34)

57- ÖĞLE NAMAZININ İKİNCİ REKATINDA KIYAMI KISALTMAK

966- Abdullah b. ebi Katade babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v), öğle namazının ilk iki rekatında okur ve bazen okuduğunu bize duyururdu, ilk rekatı uzatır ikinci rekatı kısa tutardı. Sabah namazında da ilk rekatı uzatır ikinci rekatı biraz kısa tutardı. İkindi namazının ilk iki rekatında okuduklarını duyardık yine ilk rekatı uzatır ve ikinci rekatı kısa tutardı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 34; Müslim, Salat: 34)

58- ÖĞLE NAMAZININ İLK İKİ REKATINDA KIRAAT

967- Abdullah b. ebi Katade (r.a), babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), öğle ve ikindi namazlarının ilk iki rekatlarında Fatiha sûresi ve iki sûre okurdu son iki rekatta ise Fatiha sûresini okur ve okuduğunu bize işittirirdi. İlk rekatı öğle namazında uzatırdı.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 7; Müslim, Salat: 34)

59- İKİNDİ NAMAZININ İLK İKİ REKATINDA KIRAAT

968- Ebû Katade (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), öğle ve ikindi namazının ilk iki rekatlarında Fatiha ve ikişer sûre okur bazen okuduğunu bize işittirirdi. Öğle namazında ilk rekatı uzun tutar ikinci rekatı kısaltırdı sabah namazında da aynen (böyle) yapardı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 34; Müslim, Salat: 34)

969- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), öğle ve ikindi namazlarında Bürûc, Tarık ve benzeri sûrelerden okurdu. (Dârimi, Salat: 63; Tirmizî, Salat: 229)

970- Yine Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v) öğle namazında Leyl sûresini ikindi namazında da benzeri sûrelerden okur sabah namazında ise biraz daha uzun sûreleri tercih ederdi.” (Ebû Davud, Salat: 131; Müslim, Salat: 35)

60- KIYAM VE KIRAATI UZATMAMAK

971- Zeyd b. Eslem (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes’in yanına varmıştık. “Namazı kıldınız mı?” diye sordu. “Evet” dedik. O zaman Ey Cariye abdest suyu getir. Çünkü ben sizin imamınız gibi namazı Rasûlullah (s.a.v)’in namazına benzeyen birinin arkasında namaz kılmadım dedi.

Zeyd diyor ki: Ömer b. Abdullaziz’i (ki bizim imamımızdır) rükû’ ve secdeleri tam yapar kıyam ve kuudu fazla uzatmaz hafif yapardı. (Müslim, Salat: 28; Müsned: 12200)

972- Ebû Hüreyre (r.a) den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Falan kimse gibi namazı Rasûlullah (s.a.v)’in namazına benzeyen birinin arkasında namaz kılmadım.” Ravi Süleyman b. Yesar der ki: O adam öğle namazının ilk iki rekatını uzatır diğerlerini hafif tutardı, ikindi namazını da uzatmazdı. Akşam namazını da hafif tutar mufassal sûrelerin kısalarını okur, yatsı namazında ise mufassalların orta olanlarını okur, sabah namazında ise uzun mufassal sûrelerden okurdu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 7)

61- AKŞAM NAMAZINDA OKUNABİLEN SÛRELER

973- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Falan kimse gibi namazı, Rasûlullah (s.a.v)’in namazına benzeyen başka bir adamın arkasında namaz kılmadım. Ebû Hureyre’nin söylediği kimsenin arkasında namaz kıldık, öğle namazının ilk iki rekatını uzatıyor, diğer iki rekatı kısa kıldırıyordu. İkindi namazını ise kısa kıldırıyordu. Akşam namazında mufassal sûrelerin kısalarından okuyordu. Yatsı namazında ise Duhâ ve benzeri sûrelerden okuyor, sabah namazında ise iki uzun sûre okuyordu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 7)

62- AKŞAM NAMAZINDA OKUNAN SÛRELER

974- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ensar’dan bir adam yanında su taşıdığı iki devesiyle Muaz’ın yanına gitmişti. O esnada Muaz akşam namazını kıldırıyordu. Muaz, Bakara sûresini okumaya başlayınca adam kendi başına namazını kıldı ve gitti. “Rasûlullah (s.a.v) bunu duyunca: “Ey Muaz fitne mi çıkarıyorsun? Ey Muaz fitne mi çıkarıyorsun?” buyurdu ve: “A’lâ sûresini Duhâ sûresini ve benzeri sûrelerden okusan olmaz mı?” dedi. (Müslim, Salat: 36; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 10)

63- AKŞAM NAMAZINDA MÜRSELAT SÛRESİNİ OKUMAK

975- Ümmül Fadl binti Haris (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize evinde akşam namazını kıldırmıştı ve Mürselât sûresini okumuştu. Bundan sonra vefat edinceye kadar cemaate namaz kıldırmadı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 9; Dârimi, Salat: 64)

976- İbn Abbas annesinden naklederek şöyle diyor: İbn Abbas’ın annesi, Rasûlullah (s.a.v)’in akşam namazında; Mürselat sûresini okuduğunu duymuştur. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 9; Dârimi, Salat: 64)

64- AKŞAM NAMAZINDA TUR SÛRESİNİ OKUMAK

977- Cübeyr b. Mut’ım (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v)’in akşam namazında Tûr sûresini okuduğunu duydum. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 9; Dârimi, Salat: 64)

65- AKŞAM NAMAZINDA HÂMÎM (DUHÂN) SÛRESİNİ OKUMAK

978- Abdullah b. Utbe b. Mes’ud (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) akşam namazında; Hâmîm (Duhân) sûresini okumuştu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

66- AKŞAM NAMAZINDA ELİF LÂM MÎM SA’D SÛRESİNİ OKUMAK

979- Zeyd b. Sabit (r.a)’ten rivâyete göre, Bizzat kendisi Mervan’a şöyle demiştir: “Ey Ebû Abdülmelik! Akşam namazında İhlâs ve Kevser sûrelerini okuyor musun?” Mervan: “Evet” dedi. Zeyd b. Sabit: “Allah’a yemin ederim ki, Rasûlullah (s.a.v)’in akşam namazında iki uzun sûreden biri olan Elif lâm mîm sâd sûresini okuduğunu bilirim.” (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 17; Müslim, Salat: 34)

980- Mervan b. Hakem (r.a)’in bize haber verdiğine göre, Zeyd b. Sâbit şöyle demiştir: Akşam namazında hep kısa sûreler okuduğunu görüyorum. Ben, Rasûlullah (s.a.v)’in iki uzun sûreden birini okuduğunu bilirim dedi. Bende: “Ey Ebu Abdullah! İki uzun sûreden biri hangisidir?” dedim. “A’râf sûresidir” dedi. (Ebû Davud, Salat: 132; Buhârî, Sıfatı’s Salat: 17)

981- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir defa akşam namazında A’râf sûresini iki rekata bölüştürerek okumuştu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

67- AKŞAM NAMAZININ SÜNNETİNDE NE OKUNUR?

982- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in akşamdan sonraki iki rekat sünnette ve sabah namazından önceki sünnette Kâfirûn ve İhlâs sûrelerini okuduğunu yirmi defa bu kulaklarımla duydum.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 9; Ebû Davud, Salat: 133)

68- İHLÂS SÛRESİNİ NAMAZDA OKUMANIN DEĞER VE KIYMETİ

983- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), bir kimseyi bir müfrezenin başında komutan olarak göndermişti. O kimse her namazı kıldırdığında her okuyuşunun sonunda İhlâs sûresini de okuyordu. Müfreze geri dününce bu durumu Rasûlullah (s.a.v)’e aktardılar. Rasûlullah (s.a.v): “Ona sorun bakalım niçin böyle yapıyormuş?” buyurdu. O adama sordular, o da şöyle dedi: “O sûre Rahman olan Allah’ın sıfatlarını içerir. Bu yüzden onu her rekatta okumayı seviyorum” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ona, Allah’ın kendisini sevdiğini haber verin” buyurdu. (Tirmizî, Fedailül Kur’an: 12; Dârimi, Rikak: 42)

984- Zeyd b. Hattab (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hureyre’den işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte bir yolculuktan dönüyordum. O esnada bir kimsenin İhlâs sûresini okuduğunu duydu ve Rasûlullah (s.a.v): “Vacip oldu” buyurdu. “Ne vacip oldu” diye sordum. “Cennet” dedi. (Tirmizî, Fedailül Kur’an: 11)

985- Ebû Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir kimse, bir başkasının bütün gece İhlâs sûresini tekrar tekrar okuduğunu duyar, sabah olunca durumu Rasûlullah (s.a.v)’e aktarır. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki o sûre Kur’an’ın üçte biri gibidir.” (Buhârî, Fedailül Kur’an: 13; Ebû Davud, Salat: 353)

986- Ebû Eyyub (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “İhlâs sûresi Kur’an’ın üçte birisi gibidir.” Ebû Abdurrahman: Bu hadisin senedinden daha uzun senedli bir hadis bilmiyorum. (Tirmizî, Fedailül Kur’an: 11; Dârimi, Fedilül: Kur’an: 24)

69- YATSI NAMASINDA HANGİ SÛRELER YETERLİDİR?

987- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Muaz gelip yatsı namazını kıldırdı ve namazı çok uzattı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ey Muaz! Fitne mi çıkarmak istersin? Ey Muaz! Fitne mi çıkarmak istersin? A’lâ, Duha ve İnfitar sûreleri yeterli değil mi?” buyurdu. (Müslim, Salat: 36; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 10)

70- YATSI NAMAZINDA DUHÂ SÛRESİ YETERLİDİR

988- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaz, kavmine yatsı namazını kıldırırdı ve namazı çok uzattı. Bunun üzerine içimizden biri cemaatten ayrılıp (namazını tek başına kıldı) bu durum Muaz’a haber verilince, o adam münafık olmuştur dedi. O adam Muaz’ın söylediğini duyunca Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna geldi Muaz’ın söylediğini aktardı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), Muaz’a: “Fitne çıkarmak mı istiyorsun ey Muaz, cemaate imam olduğunda Duhâ, Leyl, A’lâ sûrelerini oku” buyurdu. (Müslim, Salat: 36; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 10)

989- Abdullah b. Büreyde (r.a), babasından naklederek; Rasûlullah (s.a.v)’in yatsı namazında Duhâ ve benzeri sûreleri okuduğunu bize haber vermiştir. (Tirmizî, Salat: 230; Müsned: 21930)

71- YATSI NAMAZINDA TÎN SÛRESİNİ OKUMAK

990- Bera b. Âzib (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte yatsı namazını kılmıştım o namazda Tîn sûresini okumuştu. (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 20; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 10)

72- RASÛLULLAH (S.A.V), YOLCULUKTA YATSI NAMAZININ İLK REKATINDA NE OKUMUŞTU?

991- Bera b. Âzib (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) bir yolculukta yatsı namazının ilk rekatında Tîn sûresini okumuştu.” (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 20; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 10)

73- DÖRT REKATLI NAMAZLARIN İLK İKİSİ BİRAZ UZATILIR

992- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Halife Ömer, Kufe valisi olan, Sa’d’e; İnsanlar senden hep şikayetçiler hatta kıldırdığın namazdan bile demişti: Sa’d şöyle cevap verdi: “İlk iki rekatları biraz uzatıyor, diğerleri kısa tutuyorum. Kıldırdığım namazların hiçbirinde Rasûlullah (s.a.v)’in namazından daha kısa kıldırmıyorum.” Bunun üzerine Ömer: “O senin kendi Kanaatindir” dedi. (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 30; Müslim, Salat: 34)

993- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Küfelilerden bir gurup Sa’d hakkında Ömer’e şikayette bulundular ve; Namazı bile doğru dürüst kıldırmıyor dediler. Sa’d ise: “Ben onlara Rasûlullah (s.a.v)’in kıldırdığı gibi namaz kıldırıyorum ve namazdan hiçbir şeyi eksik etmiyorum, ilk iki rekatlarda kıyamı uzatıyor son iki rekatta ise kısa kesiyorum” dedi. Bunun üzerine Ömer: “Bu senin kanaatindir” dedi. (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 30; Müslim, Salat: 34)

74- BİR REKATTE İKİ SÛRE OKUNUR MU?

994- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Birbirine benzer öyle sûreler bilirim ki Rasûlullah (s.a.v), on rekatta yirmi sûreyi okurdu. Daha sonra Abdullah, Alkame’nin elinden tutup içeri girdi. Sonra Alkame içeriden çıkıp yanımıza gelince ona sorduk, o da o sûrelerin isimlerini haber verdi. (Ebû Davud, Salat: 134; Müslim, Salatü’l: Müsafirin: 49)

995- Amr b. Mürre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Vail’den işittim şöyle diyordu: Abdullah’ın yanında bir adam anlattı: Bir rekatta bir mufassal sûre okumuştum ta Abdullah: Şiiri nasıl hızlıca okuyorsan sûreleri de öylece oku. Zira uzunlukta birbirine benzeyen öyle sûreler bilirim ki; Rasûlullah (s.a.v) onların arasını açmazdı dedi ve Mufassallardan her rekatta ikişer tane okunan yirmi sûreyi söyledi. (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 26; Müslim, Salatül Müsafirin: 49)

996- Abdullah (r.a)’dan rivâyete göre; onun yanına bir adam gelerek şöyle dedi: “Bu gece bir rekatta mufassal bir sûre okudum.” Bunun üzerine Abdullah: “Şiir okur gibi daha hızlıca oku. Çünkü; Rasûlullah (s.a.v), Mufassallardan Hamim ile başlayan ve birbirine benzeyen yirmi sûre okurdu.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 26; Müslim, Salatül Müsafirin: 49)

75- SÛRENİN TAMAMINI DEĞİL BİR KISMINI OKUMAK

997- Abdullah b. Saib (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mekke fethi günü Rasûlullah (s.a.v) ile beraberdim. Rasûlullah (s.a.v), Kâbe’nin önüne namaza durdu, ayakkabılarını çıkararak sol tarafına koydu. Mü’minun sûresinden okumaya başladı. Musa ve İsa’nın zikredildiği ayetlere gelince kendisini hıçkırık tuttu ve rükû’a vardı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 205; Müsned: 14845)

76- AZÂB ÂYETİ GELİNCE ALLAH’A SIĞINMAK MI GEREKİR?

998- Huzeyfe (r.a)’den rivâyete göre, kendisi bir gece Rasûlullah (s.a.v)’in yanında namaz kıldı. Rasûlullah (s.a.v) azâb âyeti gelince; duraklayıp Allah’a sığınır, Rahmet ayeti gelince de yine duraklar ve dua ederdi. Rükû’da, sübhane Rabbiyel azım secdelerde ise sübhane Rabbiyel a’la derdi. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 179; Ebû Davud, Salat: 151)

77- RAHMET ÂYETİ GEÇİNCE ALLAH’TAN İSTEMEK

999- Huzeyfe (r.a)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v), bir rekatte Bakara, Âl-i İmran ve Nisâ sûrelerini okudu. Rahmet ayetini okuyunca, Allah’tan rahmet diliyor azâb ayeti gelince de Allah’a sığınıyordu.” (Ebû Davud, Salat: 131; Müslim, Salatül Müsafirin: 27)

78- TÜM NAMAZDA TEK AYET TEKRARLANIR MI?

1000- Cesre binti Decace (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Zer’den şöyle söylediğini işittim: Rasûlullah (s.a.v), bir gece namaza kalktı sabah oluncaya kadar tüm namazında bir ayeti tekrarladı durdu. O ayet Mâide 118. ayeti idi. “Eğer sen onlara azâb edersen onlar senin kullarındır şayet onları affedersen sen güçlülerin en güçlüsüsün ve yaptığın her şeyi yerli yerince yapansın.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 179)

79- …NAMAZDA SESİNİ PEK YÜKSELTME SESİNİ PEK DE KISMA (İSRA 110) AYETİNİN TEFSİRİ

1001- İbn Abbas (r.a), Allah’ın bu sözü hakkında şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’e bu ayet nazil olduğu zamanda Rasûlullah (s.a.v), Mekke’de davetini gizli yürütüyordu. Fakat ashabına namaz kıldırdığında Kur’an okurken sesini yükseltiyordu. (İbn Menî, Kur’an’ı sesli okuyordu diyor) Müşrikler Rasûlullah (s.a.v)’in sesini duyunca Kur’an’a, Kur’an’ı indirene, ve o Kur’an’la gönderilen Peygambere küfrediyorlardı. Bunun üzerine Allah; Peygamberine: “Namazı da sesini fazla yükseltme, yani yüksek sesle okuma, müşrikler duyarlar da Kur’ana küfrederler. Kur’an okuyuşunu ashabından da gizleme onlar da duyamazlar bunun ikisi arası bir yol tut” buyurdu. (Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 18)

1002- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Kur’an okurken sesini yükseltiyordu. Müşrikler de bunu işitince Kur’an’a ve Peygamber (s.a.v)’e küfrediyorlardı. Bu sebeple Rasûlullah (s.a.v) Kur’an okurken sesini kısıyordu bu yüzden de ashabı duyamıyordu. Bundan dolayı Allah, İsra sûresi 110. ayetini indirdi. (Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 18; Buhârî, Tefsir: 194)

 80- KUR’AN OKURKEN SESİ YÜKSELTMEK

1003- Ümmü Hani (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben evimde olduğum halde Rasûlullah (s.a.v)’in Kur’an okuyuşunu işitebiliyordum. (Buhârî, Tefsir: 194; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 179)

81- KUR’AN OKUMADA SESİ UZATMAK

1004- Katade (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes’e Rasûlullah (s.a.v)’in Kur’an’ı nasıl okuduğunu sordum şöyle dedi: “Sesini uzatarak okurdu.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 179; Buhârî, Fedailül Kur’an: 29)

82- KUR’AN’I SESLERİNİZLE GÜZELLEŞTİRİNİZ

1005- Bera (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kur’an’ı seslerinizle güzelleştiriniz.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 176; Dârimi, Fedail-ül Kur’an: 34)

1006- Bera b. Âzib (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kur’an’ı seslerinizle güzelleştiriniz.” İbn Avsece diyor ki: Bu; “seslerinizle güzelleştirin” hadisini ben unutmuştum Dahhak b. Muzahim bana hatırlattı. (Dârimi, Fedailül Kur’an: 34; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 176)

1007- Ebû Hüreyre (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Allah güzel sesli bir peygambere Kur’an’ı açıkça okuduğuna karşılık verdiği sevabı veya izni hiçbir şeyde vermemiştir.” (Müslim, Salatül: Müsafirin: 34)

1008- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah, Kur’an’ı güzelce okuyan bir peygambere verdiği sevap veya izin kadar hiçbir kimseye iyilikte bulunmamıştır.” (Müslim, Salatül Müsafirin: 34; Ebû Davud, Salat: 355)

1009- Ebû Hüreyre (r.a)’den aktarıldığına göre, Rasûlullah (s.a.v); Ebû Musa’nın Kur’an okuyuşunu dinledi ve şöyle buyurdu: “ Ey Ebû Musa! Sana; Davud peygambere verilen nağmelerden bir nağme, güzel ses verilmiştir.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 176; Müsned: 9430)

1010- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Ebû Musa’nın okuyuşunu duyunca; “Şüphesiz Davud peygambere verilen güzel sesten sana da verilmiştir” buyurdu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 176; Dârimi, Fedailül Kur’an: 34)

1011- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Ebû Musa’nın okuyuşunu duyunca; “Şüphesiz Davud peygambere verilen güzel sesten sana da verilmiştir” buyurdu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 176; Dârimi, Fedailül Kur’an: 34)

1012- Ya’la b. Memlek (r.a)’ten rivâyete göre, Ya’la, Ümmü Seleme’ye Rasûlullah (s.a.v)’in namazından ve Kur’an okuyuşundan sormuştu da o da şöyle demişti: “Sizin kıldığınız namazla O’nunki arasında öyle fark var ki…” Sonra Rasûlullah (s.a.v)’in okuyuşunun açık açık ve harf harf olduğunu anlattı. (Tirmizî, Fedailül Kur’an: 19; Ebû Davud, Salat: 355)

83- RASÛLULLAH (S.A.V)’İN NAMAZI NASILDI?

1013- Ebû Seleme b. Abdurrahman (r.a)’dan rivâyete göre, Mervan, Ebû Hureyre’yi Medine’de kendi yerine vekil bırakmıştı. Ebû Hüreyre farz namazı kıldırırken tekbir alarak namaza başlar sonra rükû’a giderken yine tekbir alır rükû’dan başını kaldırırken “Semiallahü limen hamideh Rabbena lekel hamd” derdi sonra tekbir alarak secdeye gider sonra iki secdeyi de tekbir alarak yapar, (teşehhüde) oturduktan sonra kalkarken yine tekbir alırdı. Namazını bitirinceye kadar hep böyle yapardı. Namazını bitirip selâm verince cemaate dönerek şöyle derdi: “Canım Kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki aranızda namazı Rasûlullah (s.a.v)’e en çok benzeyeniniz benim.” (Tirmizî, Salat: 227; Dârimi, Salat: 92)

84- RÜKÛ’A GİDERKEN ELLERİ KULAK MEMESİNE KADAR KALDIRMAK

1014- Malik b. Huveyris (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i namaz için tekbir aldığında, rükû’ edeceğinde, başını rükû’dan kaldırdığında, ellerini kulak memelerine değecek kadar kaldırdığını gördüm. (Dârimi, Salat: 41; Ebû Davud, Salat: 116)

85- RÜKÛ’A GİDERKEN ELLERİ OMUZ HİZASINA KADAR KALDIRMAK

1015- Sâlim (r.a), babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v)’i gördüm, namaza başlarken, rükû’ ederken, rükû’dan başını kaldırırken, ellerini omuzları hizasına kaldırırdı. (Ebû Davud, Salat: 116; Dârimi, Salat: 71)

86- TEKBİRLER ANINDA ELLER KALDIRILMASA DA OLUR MU?

1016- Abdullah (r.a)’tan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Size Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl namaz kıldığını haber vereyim mi?” dedi ve kalktı sadece namaza başlarken ellerini kaldırdı ve bir daha kaldırmaksızın (tekbirleri aldı). (Tirmizî, Salat: 191; Ebû Davud, Salat: 119)

87- RÜKÛ’DAN KALKARKEN VE İKİ SECDE ARASINDA DOĞRULMAK

1017- Ebû Mes’ud (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Rükû’ ve secdeler arasında doğrulmayan, dimdik durmayan kimsenin namazı tamam olmaz. (Ebû Davud, Salat: 148; Tirmizî, Salat: 196)

88- RÜKÛ’ VE SECDELER NASIL YAPILMALI?

1018- Enes (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Rükû’ ve secdeleri (benden gördüğünüz gibi) düzgünce yapınız, secde esnasında kollarınızı köpek gibi yere yaymayınız.” (Tirmizî, Salat: 207; Müslim, Salat: 46)