13- KİTABÜ’S
SEHV (NAMAZDA YANILMA)
2- İKİNCİ
REKATIN İKİNCİ SECDESİNDEN SONRA TEKBİR ALIP ELLERİ KALDIRMAK
3- TEKBİR
ALIRKEN ELLER OMUZ HİZASINA KADAR KALKAR
4- EBU BEKİR,
RASÛLULLAH (S.A.V)’E İMAM OLMUŞ MUYDU?
5- NAMAZDA EL
İŞARETİYLE SELÂM ALINIP VERİLİR Mİ?
6- NAMAZDA
İKEN EL İŞARETİYLE SELÂM
7- NAMAZDA
SECDE YERİNDEKİ TAŞLARI TEMİZLEMEK
8- SECDE
YERİNİ TEMİZLEMEK GEREKİRSE BİR DEFADA TEMİZLE
9- NAMAZDA
GÖZLERİ YUKARI DİKMEMEK
10- NAMAZDA
SAĞA VE SOLA BAKILMAZ
11- BOYNU
ÇEVİRMEDEN SAĞA SOLA BAKILABİLİR
12- NAMAZDA
YILAN VE AKREP ÖLDÜRÜLEBİLİR Mİ?
13- NAMAZ
KILARKEN KÜÇÜK ÇOÇUKLARI KUCAĞA ALIP BIRAKMAK
14- KIBLEYE
DOĞRU BİRKAÇ ADIM YÜRÜNEBİLİR Mİ?
15- NAMAZDA
SAĞ ELİN İÇİNİ SOL ELİN DIŞINA VURMAK
16- NAMAZDA
İMAMIN HATASINI BİLDİRMEK
17- NAMAZDA
ÖKSÜRMEKLE BİRŞEY BİLDİRİLİR Mİ?
19- NAMAZDA
ŞEYTANA LANET VE ALLAH’A SIĞINMA
21- İLK
TEŞEHHÜDE OTURULMAZ UNUTULURSA SEHV SECDESİ YAPILIR
22- İKİNCİ
REKATTA UNUTARAK SELÂM VERİP KONUŞAN KİMSE NE YAPAR?
23- SEHİV
SECDELERİ SELÂMDAN ÖNCE Mİ YOKSA SONRA MI YAPILIR?
24- NAMAZ
KILAN NAMAZINDA ŞÜPHEYE DÜŞERSE NAMAZINI TAMAMLAR
25- NAMAZINDA
ŞAŞIRAN NE YAPMALI?
26- BEŞ REKAT
KILDIĞINI ZANNEDEN NE YAPAR?
27- NAMAZ DA
UNUTAN NE YAPMALI?
28- SEHV
SECDELERİNDE TEKBİR ALINIR MI?
29- NAMAZDA
OTURUŞ ŞEKLİ NASILDIR?
30- NAMAZ DA
KOLLAR, OTURUŞTA NEREYE KONULUR?
32- NAMAZDA
AVUÇ İÇLERİNİN YERİ NERESİDİR?
33- ŞEHADET
PARMAĞI DIŞINDAKİ PARMAKLARI YUMMAK
34- SAĞ ELİN
PARMAKLARI OTURUŞTA NASIL YAPILIR?
35- OTURUŞTA
SAĞ EL VE SOL EL NASIL KONULUR?
36-
TEŞEHHÜDDE ŞEHADET PARMAĞI İLE İŞARET EDİLİR Mİ?
37-
TAHİYYATTA İKİ PARMAKLA İŞARET EDİLMEZ
38- ŞEHADET
PARMAĞINI HAFİFÇE EĞMEK
39-
TAHİYYATTA DUA EDERKEN GÖZLER NEREYE BAKMALI?
40-
TAHİYYATTA GÖZLER SEMAYA DİKİLMEMELİ
42- KUR’AN
ÖĞRETİR GİBİ NE ÖĞRETİLMİŞTİ?
44-
TEŞEHHÜDDE OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
45- DEĞİŞİK
BİR TEŞEHHÜD DUASI
46-
RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMEK
47-
PEYGAMBERE SALEVAT GETİRMENİN DEĞER VE KIYMETİ
48- NAMAZDA
ALLAH’I YÜCELTMEK VE PEYGAMBERE SALEVAT GETİRMEK
49- NAMAZDA
RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMENİN EMREDİLMESİ
50-
PEYGAMBERE SALEVAT NASIL GETİRİLİR?
51- DEĞİŞİK
BİR SALEVAT ÖRNEĞİ
54-
RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMENİN DEĞERİ VE KIYMETİ
55- SALEVAT
DUALARINDAN SONRA HERHANGİ BİR DUA OKUNABİLİR
56- TEŞEHHÜDDEN
SONRA HANGİ TESBİHAT YAPILIR?
57- NAMAZDAN
SONRA NASIL DUA EDİLİR?
58-
TAHİYYATTA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
59-
TAHİYYATTA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
60-
TAHİYYATTA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
61- TAHİYYATTA
OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
63- KABİR
AZABINDAN ALLAH’A SIĞINMA
64-
TEŞEHHÜDDE OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
66- NAMAZDA
UYULMASI GEREKEN TA’DİLİ ERKAN ÖLÇÜLERİ
67- NAMAZDA
SELÂM NASIL VERİLİR?
68- SELÂM
ESNASINDA ELLER NEREDE OLMALI?
72- İMAM
SELÂM VERİNCE CEMAAT DE SELÂM VERİR
73- VİTİR
NAMAZI TEK REKAT OLARAK KILINIR MI?
74- SELÂM VE
KONUŞMADAN SONRA SEHV SECDESİ YAPMAK
75- SEHV
SECDESİ YAPTIKTAN SONRA SELÂM VERMEK
76- SELÂMDAN
SONRA İMAMIN BİRAZ BEKLEMESİ
77- İMAMIN
SELÂMDAN SONRA KIBLEDEN CEMAATE DOĞRU DÖNMESİ
78- İMAMIN
SELÂM VERMESİNDEN SONRA TEKBİR
79- NAMAZIN
BİTİMİNDEN SONRA NAS FELAK VE İHLÂS SÛRELERİNİ OKUMAK
80- SELÂM
VERDİKTEN SONRA YAPILACAK DUA
81- NAMAZ DA
SELÂMDAN SONRA, İSTİĞFAR; DAHA SONRA, NE OKUNUR?
82- SELÂMDAN
SONRA YAPILAN BAŞKA BİR DUA
83- SELÂMDAN
SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
84- SELÂMDAN
SONRA YAPILACAK DEĞİŞİK BİR DUA
85- NAMAZDAN
SONRA ÜÇ DEFA OKUNAN DUA HANGİSİDİR?
86- SELÂMDAN
SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
87- SELÂMDAN
SONRA YAPILABİLECEK DEĞİŞİK BİR DUA
88- SELÂMDAN
SONRA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
89- NAMAZDAN
SONRA ALLAH’A SIĞINMAK
90- NAMAZIN
BİTİMİNDE TESBİH SAYISI KAÇTIR?
91- NAMAZDAN
SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
92- NAMAZDAN
SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
93- NAMAZDAN
SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
94- NAMAZDAN
SONRA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
95- NAMAZDAN
SONRA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
97- İTİKAF
HANGİ GÜNLERDE YAPILIR?
98- İMAM
SELÂM VERDİKTEN SONRA MİHRAPTA OTURUR
99- NAMAZ
BİTİNCE CEMAATE DÖNÜŞ HANGİ TARAFTAN OLUR?
100-
KADINLAR, MESCİDDEN NE ZAMAN ÇIKARLAR?
101- CEMAAT,
İMAMDAN ÖNCE HAREKET ETMEZ
102- NAMAZ
BİTİNCEYE KADAR İMAMLA BİRLİKTE OLMANIN SEVABI
103- İMAM
CEMAATIN OMUZLARINDAN ATLIYARAK GİDEBİLİR
104- NAMAZ
KILDIN MI? DENİLDİĞİNDE HAYIR DENİR Mİ?
13- KİTABÜ’S SEHV
(NAMAZDA YANILMA)
1166- Abdurrahman
b. Es’am (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. M
1167- Mutarrif b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali b. ebi T
2- İKİNCİ REKATIN İKİNCİ SECDESİNDEN SONRA
TEKBİR ALIP ELLERİ KALDIRMAK
1168- Ebu Humeyd es
Saidi (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), namazda
ikinci rekatın ikinci secdesinden kalktığı zaman tekbir alır ve ellerini ilk
tekbir alırken kaldırdığı gibi kaldırırdı. (Ebû
Davud, Salat: 116; Dârimi, Salat: 70)
3- TEKBİR ALIRKEN ELLER OMUZ HİZASINA KADAR
KALKAR
1169- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v), namaza başladığı zaman, rükû’a
gideceğinde, rükû’dan başını kaldırıp doğrulduğunda ve ikinci rekattan üçüncü
rekata kalkacağında ellerini omuz hizasına kadar kaldırırdı.” (Ebû Davud, Salat: 116; Dârimi, Salat: 70)
4- EBU BEKİR, RASÛLULLAH (S.A.V)’E İMAM
OLMUŞ MUYDU?
1170- Sehl b. Sa’d
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Amr b. Avf
oğulları arasında çıkan anlaşmazlığı sulh etmeye gitmişti. Namaz vakti gelince;
müezzin, Ebu Bekir’e geldi kendisine cemaati toplayarak imam olmasını söyledi.
Bu arada Rasûlullah (s.a.v) geldi, safları yararak ön safa geçti. Cemaat,
Rasûlullah (s.a.v)’in geldiğini Ebu Bekir’e bildirmek için ellerini çırptılar.
Fakat, Ebu Bekir aldırmadı. Cemaat el çırpmayı artırınca namazda bir şey
olduğunu anladı, döndü birde baktı ki Rasûlullah (s.a.v) yanı başında…
Rasûlullah (s.a.v) namaza devam etmesini işaret etti. Ebu Bekir, Rasûlullah
(s.a.v)’in bu işareti üzerine, ellerini kaldırıp Allah’a hamd-ü sena etti.
Sonra arka arka geri geldi ve Rasûlullah (s.a.v) de öne geçerek namazı
kıldırdı. Namazı bitirince, Ebu Bekir’e: “İşaret
ettiğim halde namazı kıldırmamana ne sebep oldu?” diye sordu. Ebu Bekir
de şöyle dedi: “İbn ebi Kuhafe, Rasûlullah (s.a.v)’e imamlık yapmaya layık
değildir.” Daha sonra Rasûlullah (s.a.v) cemaate: “Size ne
oluyorda namaz da ellerinizi çırpıyorsunuz? Elleri çırpmak kadınlara mahsustur.
Cemaatle namaz kılarken bir şey olursa “Sübhanallah” deyiniz” buyurdu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 26; Dârimi, Salat: 78)
5- NAMAZDA EL İŞARETİYLE SELÂ
1171- Câbir b.
Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz, namazda ellerimizi
kaldırarak anlaşırken, Rasûlullah (s.a.v) üzerimize çıka geldi ve şöyle
buyurdu: “Ne oluyor
onlara ki şaha kalkmış atlar gibi namazda ellerini kaldırıp duruyorlar. Namazda
sâkin olun, namazla ilgisi olmayan şeyleri yapmayın.” (Müslim, Salat: 27; Ebû Davud, Salat: 189)
1172- Câbir b.
Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında
namaz kılıyorduk. Ellerimizle işaret ederek selâm verdik. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bunlara
ne oluyor da şaha kalkmış atlar gibi ellerini kaldırarak selâm veriyorlar.
Ellerini uylukları üzerine koyarak “Esselâmü aleyküm, esselâmü aleyküm”
demeleri yetmiyor mu?” (Müslim, Salat:
27; Ebû Davud, Salat: 189)
6- NAMAZDA İKEN EL İŞARETİYLE SELÂM
1173- Rasûlullah
(s.a.v)’in arkadaşı Süheyb (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah
(s.a.v)’e uğramıştım namaz kılıyordu, selâm verdim işaretle selâmımı aldı.” Bu
hadisi rivâyet eden ravi, Suheyb’in selâmını Peygamberin parmak işareti ile
aldığını zannettiğini söylüyor.” (Müslim,
Mesacid: 8; Ebû Davud, Salat: 170)
1174- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) namaz kılmak için Kuba
Mescidine girmişti, peşinden de bazı kimseler girerek kendisine selâm verdiler.
Bunun üzerine o sırada Peygamber (s.a.v)’in yanında bulunan Süheyb’e: “Selâm
verildiğinde Rasûlullah (s.a.v) ne yapardı?” diye sordum. Süheyb: “El
işaretiyle selâmı alırdı” diye cevap verdi. (Müslim,
Mesacid: 8; Ebû Davud, Salat: 170)
1175- Ammar b.
Yasir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ammar, Rasûlullah (s.a.v)’e;
namaz kılarken selâm verdi. Peygamber (s.a.v) onun selâmını aldı.” (Müsned: 17599)
1176- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) beni bir iş için
göndermişti, döndüğümde namaz kılıyordu, selâm verdim bana işaret ederek selâmımı
aldı. Namazı bitirince beni çağırarak: “Biraz
önce bana selâm verdin. Ben namaz kılıyordum” buyurdu. Rasûlullah
(s.a.v) o gün Kudus’e doğru namaz kılıyordu. (Müslim,
Mesacid: 7; Ebû Davud, Salat: 170)
1177- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) beni bir iş için
göndermişti, geldiğimde -Kudüs’e veya Kâbe’ye doğru namaz kılıyordu. Selâm
verdim eliyle işaret ederek selâmımı aldı sonra tekrar selâm verdim yine eliyle
işaret ederek selâmımı aldı. Ben de dönüp gittim. “Câbir!”
diye çağırdı. Ashab da: “Câbir” diye çağırdılar. “Ey Allah’ın Rasûlü! Selâm
verdim selâmımı almadın” dedim. “Namaz
kılıyordum” buyurdu. (Ebû Davud, Salat:
170; Müslim, Mesacid: 7)
7- NAMAZDA SECDE YERİNDEKİ TAŞLARI
TEMİZLEMEK
1178- Ebu Zer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Namaza
durduğunuzda secde yerindeki taş ve toprağı temizlemeye çalışmayınız. (Bu
işi namaza durmadan önce yapınız.) Çünkü
namazda olan kişi ile Allah’ın rahmeti karşı karşıyadır.” (Böyle
şeylerle meşgul olup Allah’ın rah
8- SECDE YERİNİ TEMİZLEMEK GEREKİRSE BİR DEFADA TEMİZLE
1179- Muaykîb
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Secde
edilecek yeri mutlaka temizlemen gerekiyorsa bunu bir defada yap.” (Müslim, Mesacid: 11; Dârimi, Salat: 110)
9- NAMAZDA GÖZLERİ YUKARI DİKMEMEK
1180- Enes b. M
1181- Ubeydullah b. Abdullah (r.a), Rasûlullah
(s.a.v)’in ashabından bir adam, Peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu
işittiğini haber veriyor: “Sizden
biri namazında gözlerinden olmak istemiyorsa, gözlerini yukarı dikmesin.” (Ebû Davud, Salat: 165; Müsned: 15098)
10- NAMAZDA SAĞA VE SOLA BAKILMAZ
1182- Ebu Zer (r.a)
Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedir: “Kul,
namazında sağa sola dönmediği sürece; Allah kuluna yönelir. Kul namazında sağa
sola dönerek yüzünü kıbleden ayırır ayırmaz, Allah’ta o kuldan yüz çevirir.” (Müsned: 20531)
1183- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e namazda sağa
sola dönmekten sordum şöyle buyurdular: “Bu
şeytanın namazın sevabını eksitlmek için kapıp kaçtığı hareketlerdir.” (Ebû Davud, Salat: 165; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 11)
1184- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle demiştir: “Namazda
sağa sola bakınmak namazın sevabından şeytanın kapıp kaçmasıdır.” (Ebû Davud, Salat: 179; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 11)
11- BOYNU ÇEVİRMEDEN SAĞA SOLA BAKILABİLİR
1185- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) rahatsızlanmıştı,
bize oturduğu yerden namaz kıldırdı. Ebu Bekir de cemaate duyurabilmek için
yüksek sesle tekbir alıyordu. Rasûlullah (s.a.v) bize döndü, bizi ayakta
görünce işaret etti, hemen oturduk ve namaza oturarak devam ettik, selâm
verdikten sonra şöyle buyurdu: “Biraz
önce Rum ve İranlıların oturan hükümdarlarına karşı ayakta durdukları gibi
ayakta duruyordunuz. Böyle yapmayın. Eğer uyduğunuz imam, oturduğu yerden namaz
kıldırıyorsa siz de oturarak kılın, ayakta kıldırıyorsa sizde ayakta kılın.” (Müslim, Salat: 19)
1186- İbn Abbas
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), namaz kılarken
sağa sola döner fakat boynunu çevirmezdi.” (Müsned:
2355)
12- NAMAZDA YILAN VE AKREP ÖLDÜRÜLEBİLİR Mİ?
1187- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), namazda iken iki siyah
zararlı hayvan olan; akrep ve yılanın öldürülmesini emretmiştir.” (Dârimi, Salat: 178; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 146)
1188- Yine Ebu Hüreyre
(r.a)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v) namazda iken iki siyah zararlı
hayvan olan; yılan ve akrebin öldürülmesini emretmiştir.” (Dârimi, Salat: 178; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 146)
13- NAMAZ KILARKEN KÜÇÜK ÇOÇUKLARI KUCAĞA
ALIP BIRAKMAK
1189- Ebu Katade
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), namaz kılarken Ümame’yi kucağına
alır, secdeye giderken bırakır, kalktığı zaman tekrar alırdı.” (Müslim, Mesacid: 9; Buhârî, Salat: 106)
1190- Ebu Katade
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v)’i cemaate namaz
kıldırırken Ebul As’ın kızı Ümâme’yi omuzuna aldığını gördüm. Rükû’ edeceğinde
bırakıyor secdeleri yapınca tekrar omuzuna alıyordu.” (Müslim, Mesacid: 9; Buhârî, Salat: 106)
14- KIBLEYE DOĞRU BİRKAÇ ADIM YÜRÜNEBİLİR
Mİ?
1191- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), nafile namaz
kılarken kapıyı açmasını istedim, kapı kıble tarafındaydı. Sağından veya
solundan yürüyerek gelip kapıyı açtı sonra tekrar namazına döndü.” (Müslim, Mesacid: 10)
15- NAMAZDA SAĞ ELİN İÇİNİ SOL ELİN DIŞINA
VURMAK
1192- Ebu Hüreyre (r.a),
Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu bize aktarıyor: Namazda imamın bir
hatasını bildirmek için sübhanallah demek erkeklere; el çırpmak ise, kadınlara
mahsustur. İbn’ül Müsenna’dan gelen değişik bir rivâyette ise: “Namazda”
ilavesi vardır. (Tirmizî, Salat: 272; Dârimi,
Salat: 95)
1193- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: (namazda imamın bir hatasını
bildirmek için) “Sübhanalah
demek erkeklere; el çırpmak da kadınlara mahsustur.” (Dârimi, Salat: 95; Tirmizî, Salat: 172)
16- NAMAZDA İMAMIN HATASINI BİLDİRMEK
1194- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Sübhanallah
demek erkeklere; ellerini birbirine vurmak ise kadınlara mahsustur.” (Dârimi, Salat: 95; Tirmizî, Salat: 172)
1195- Yine Ebu Hüreyre
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Subhanallah
demek erkeklere; el çırpmak ise kadınlara mahsustur.” (Dârimi, Salat: 95; Tirmizî, Salat: 172)
17- NAMAZDA ÖKSÜRMEKLE BİRŞEY BİLDİRİLİR Mİ?
1196- Ali (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in yanına geldiğim belli
saatler vardı. Vardığımda izin isterdim, eğer namaz kılıyorsa öksürürdü. Ben de
içeri girerdim, namazda değilse izin verirdi yine girerdim.” (İbn Mâce, Edeb: 17; Müsned: 804)
1197- Ali (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in yanına gittiğim iki vakit
vardı biri gece biri gündüz… Gece yanına vardığımda namaz kılıyor ise öksürerek
izin verirdi.” (İbn Mâce, Edeb: 17; Müsned: 804)
1198- Abdullah b.
Nücey (r.a), babasından rivâyet ederek şöyle diyor: Ali bana şöyle demişti:
“Rasûlullah (s.a.v)’in yanında hiç kimse için olmayan özel bir yerim ve
itibarım vardı. Her şafak vakti yanına gider, “Esselâmü aleyküm ya Nebiyyallah”
derdim. Eğer öksürürse evime geri dönerdim değilse yanına girerdim.” (İbn Mâce, Edeb: 17; Müsned: 804)
1199- Mutarrıf
(r.a)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in
yanına varmıştım. Namaz kılıyordu, içinden hıçkırarak ağlıyordu.” (Ebû Davud, Salat: 161)
19- NAMAZDA ŞEYTANA LANET VE ALLAH’A SIĞINMA
1200- Ebu’d Derda
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), namaz kılmak için
kalktı, namazında şöyle dediğini işittik: “Senden
Allah’a sığınırım“ daha sonra üç defa: “Allah’ın
laneti ile seni lanetlerim” dedi. Sanki bir şey yakalayacakmış gibi
elini uzattı, namazını bitirince: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namazda bundan önce hiç
işitmediğimiz bir şeyler söylediğini duyduk ve elini uzattığını da gördük”
dedik. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah’ın
düşmanı iblis, bir ateş parçası getirerek yüzüme yaklaştırdı. Ben de üç kere;
“Senden Allah’a sığınırım” dedim. Sonra da: “Seni Allah’ın lanetiyle
lanetliyorum” dedim, fakat o üç sefer söylememe rağmen kaçıp kaybolmadı sonra
onu yakalamak istedim, ondan dolayı ellerimi uzatmıştım. Vallahi
1201- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), namaz kılmaya kalktı biz de
kalktık. Bir bedevi namazda iken: “Allah’ım bana ve Muhammed’e rahmet et.
Bizden başka hiç kimseye merhamet etme” dedi. Rasûlullah (s.a.v), selâm
verince; bedeviye: “Allah’ın
rah
1202- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, bir bedevi mescide girdi ve iki rekat namaz kıldı sonra da:
“Allah’ım bana ve Muhammed’e merhamet et, bizden başka hiç kimseye merhamet
etme” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Allah’ın
rah
1203- Muaviye b.
Hakem es Selemi (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Bizler yakın zamana kadar cahiliyye döneminde
yaşamaktaydık. Sonunda Allah, İslâm’ı getirdi de Müslüman olduk. Bizden bir
kısmı uğursuzluk ve uğur işine inanıyorlar” dedim. Bunun üzerine Peygamber
(s.a.v): “O, uğur
ve uğursuzluk onların kalplerine gelen bir şeydir. O şeyler bazı şeyleri
yapmanıza engel olmasın” buyurdu. Ben: “Bizden bazıları kahinlere
giderek onların söylediklerine inanıyorlar” dedim. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Onlara
gitmeyin” buyurdu.
“Ey Allah’ın
Rasûlü! Bizden bazıları da çizgiler çizerek falcılık yapıyorlardı” dedim. Bunun
üzerine şöyle buyurdu: “Peygamberlerden
bazısı da çizgiler çizerdi, onların çizgi ve falları peygamberin çizgisine
uyarsa o da öylecedir.” Ravi şöyle diyor: Namazda Rasûlullah (s.a.v) ile
beraberdim, cemaatten biri hapşırdı. Ben de “Yerhamükallah” dedim. Bunun
üzerine cemaat bana sert bir şekilde baktı. Ben de: “Analarınız yokluğunuza
yansın, ne oldu da bakıyorsunuz” dedim. Bu sefer hepsi ellerini uyluklarına
vurdular. Beni susturmak istediklerini anladım ve ben susmuştum. Rasûlullah
(s.a.v), namazını bitirince beni çağırdı. Anam, babam onun yoluna feda olsun,
bana ne vurdu ne azarladı ne de kızdı. Ben hayatım boyunca onun gibi bir
öğretici görmedim. Bana şöyle dedi: “Bizim bu
kıldığımız namazda dünyalık sözler söylenmez. O namaz; tesbih, tekbir ve Kur’an
okumaktan ibarettir.” Sonra ben Uhud taraflarında Cevvaniye denilen
yerde cariyemin güttüğü koyunlarımın yanına gittim. Bir de ne göreyim Kurt
sürüden bir koyun götürmüş insan olmamız dolayısıyla herkes gibi ben de üzüldüm
ve cariyeyi tokatladım. Sonra Rasûlullah (s.a.v)’in yanına gelerek durumu ona
haber verdim. Peygamber (s.a.v), bu yaptığımı bana çok gördü. Dedim ki: “Ey
Allah’ın Rasûlü! O’nu hürriyetine kavuşturayım mı?” Rasûlullah (s.a.v)’de: “Onu
bana çağır” buyurdu. Ben de çağırdım cariye gelince; Rasûlullah (s.a.v), O’na:
“Aziz
ve Celil olan Allah nerededir?” dedi. Cariye de: “Göktedir”
dedi. “Ben
kimim” deyince; “Sen, Allah’ın gönderdiği peygambersin” dedi. Bunun
üzerine Peygamber (s.a.v): “Bana o mü’min
bir cariyedir onu hürriyetine kavuştur” buyurdu. (Müslim, Mesacid: 7; Ebû Davud, Eyman ve Nüzür:
19)
1204- Zeyd b. Erkam
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), zamanında bir adam
namazda bir ihtiyaç anında konuşulup konuşulamayacağı hakkında konuşuyorlardı
da Bakara sûresi 238. ayet nazil oldu. Böylece bizler namazla ilgisi olmayan
söz ve hareketleri yapmaktan yasaklanıp sükut etmekle emrolunduk.” (Buhârî, Tefsir: 39; Tirmizî,
Tefsirul Kur’an: 3)
1205- Abdullah b.
Mes’ud (r.a), Kasım’dan naklediyor ve şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v), namaz
kılarken yanına varır selâm verirdim. O da selâmımı alırdı. Bir defasında yine
yanına gittim namaz kılıyordu. Selâm verdim almadı, selâm verip namazdan
çıktıktan sonra cemaate işaret ederek şöyle buyurdu: “Aziz ve
Celil olan Allah, namazda Allah’ı zikirden başka konuşmalar yapılmamasını ve
kendisinin huzurunda tam bir teslimiyetle namaz kılmamızı emretti. Zaten siz
Müslümanlara da yakışan budur.” (Ebû
Davud, Salat: 170; Müslim, Mesacid: 7)
1206- İbn Mes’ud
(r.a) tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e namazda iken selâm
verirdik selâmımızı alırdı. Habeşistan’dan geldikten sonra yine selâm verdim;
fakat almadı. Selâmımı neden almadı diye bir düşünce zihnimi kapladı. Namazını
bitirinceye kadar oturdum. O da şöyle buyurdu: “Aziz ve
Celil olan Allah dilediği emrini bildirir. İşte emirlerinden biri olarak ta
namazda konuşmamamızı emretti.” (Ebû
Davud, Salat: 170; Müslim, Mesacid: 7)
21- İLK TEŞEHHÜDE OTURULMAZ UNUTULURSA SEHV
SECDESİ YAPILIR
1207- Abdullah b.
Buhayne (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), bize
namaz kıldırdı, ikinci rekatta oturmadan üçüncü rekata kalktı. Cemaatte O’nunla
birlikte kalktılar, namazını bitirince selâm vermesini bekledik fakat O,
oturduğu yerde selâm vermeden tekbir aldı ve iki secde yaptı sonra selâm
verdi.” (Tirmizî, Salat: 288; İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 135)
1208- Yine Abdullah
b. Buhayne (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)
oturması gerekirken ayağa kalktı, namazın sonunda selâm vermeden önce iki secde
yaptı ve sonra selâm vererek namazdan çıktı.” (Tirmizî,
Salat: 288; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 135)
22- İKİNCİ REKATTA UNUTARAK SELÂM VERİP
KONUŞAN KİMSE NE YAPAR?
1209- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize ikindi veya öğle (hangisi olduğunu unuttum)
namazını kıldırıyordu, iki rekat kıldırdıktan sonra selâm verdi ve mescidin
yanı başında olan odunların yanına giderek kızgın bir durumda eliyle onları
gösterdi. Mescidin kapısından hızlıca çıkanlar namaz kısaldı dediler. Ebu Bekir
ve Ömer de o cemaat arasındaydı. Peygamberle bu konuyu konuşmaktan çekindiler.
Cemaat içerisinde ellerinin uzunluğundan dolayı kendisine “zülyedeyn” denilen
birisi vardı. O: “Ey Allah’ın Rasûlü! Unuttun mu? Yoksa namaz mı kısaltıldı?”
dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ne
unuttum ne de namaz kısaltıldı” buyurduktan sonra cemaate dönerek: “Zülyedeyn’in
dediği doğru mu?” diye sordu. Cemaat: “Evet” diye cevap verince;
Peygamber (s.a.v) gelip namazın geri kalan kısmınıda kıldırdı, selâm verdi
sonra tekbir aldı, önceki yaptığı secde gibi veya daha uzunca secde etti sonra
başını kaldırdı tekrar tekbir aldı, önceki secdesi gibi veya daha uzunca bir
secde daha yaptı ikinci secdeden başını kaldırınca tekrar tekbir aldı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat:134;
Ebû Davud, Salat: 195)
1210- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v) ikinci rekattan sonra selâm vermişti.
Zülyedeyn: “Ey Allah’ın Rasûlü! namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v): “Zülyedeyn
doğru mu söylüyor?” dedi. Cemaat: “Evet” diye cevap verdiler. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v), kalkıp iki rekat daha kıldırdı sonra selâm verdi.
Sonra tekbir aldı, önceki secdeleri gibi veya daha uzun secde yaptı sonra
başını secdeden kaldırdı tekrar tekbir aldı, önceki secdeleri gibi veya daha
uzunca bir secde daha yaptı ve kalktı.” (İbn
Mâce, İkametü’s Salat:134; Ebû Davud, Salat: 195)
1211- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize ikindi namazını
kıldırırken ikinci rekattan sonra selâm verdi. Bunun üzerine Zülyedeyn
kalkarak: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu?” dedi.
Rasûlullah (s.a.v): “İkisi de
olmadı” buyurdu. Zülyedeyn: “Ey Allah’ın Rasûlü! Mutlaka birisi oldu”
deyince; Rasûlullah (s.a.v) cemaate dönerek: “Zülyedeyn
doğru mu söylüyor” diye sordu. Cemaat: “Evet” dediler. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v), Namazın geri kalan iki rekatını tamamladı, selâmdan sonra
oturduğu yerde iki secde yaptı. (İbn Mâce,
İkametü’s Salat:134; Ebû Davud, Salat: 195)
1212- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) öğle namazını iki rekat kıldırdı ve selâm
verdi. Cemaat dediler ki: “Namaz kısaldı.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v)
kalkıp iki rekat daha kıldırdı, selâm verip iki secde daha yaptı.” (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
123)
1213- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir gün bize namaz kıldırırken iki rekatta selâm
verdi, namazdan ayrılınca Zü’ş Şimaleyn isimli biri yanına vararak: “Ey
Allah’ın Rasûlü! Namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu?” diye sordu. Rasûlullah
(s.a.v) de: “Ne
unuttum ne de kısaldı” buyurunca; Zü’ş Şimaleyn: “Evet seni hak din
üzere gönderen Allah’a yemin olsun ki namazı kısalttın” dedi. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v), “Züş
Şimaleyn, doğru mu söylüyor” dedi. Cemaat: “Evet” deyince; insanlarla
birlikte iki rekat daha namaz kıldı. (Ebû Davud,
Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1214- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) unutarak ikinci rekattan
sonra selâm verdi. Zü’ş Şimaleyn isimli birisi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namaz mı
kısaldı? Yoksa unuttun mu?” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Zü’ş Şimaleyn doğru mu
söylüyor” dedi. Cemaat “Evet” deyince; Rasûlullah (s.a.v) kalkıp namazını
tamamladı. (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 123)
1215- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize öğle veya ikindi
namazını kıldırmıştı. İkinci rekatta selâm verip namazdan ayrılmıştı. Zü’ş
Şimaleyn b. Amr isimli bir kimse: “Namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu?” dedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Zü’ş
Şimaleyn ne diyor?” dedi. Cemaat: “Ey Allah’ın Peygamberi doğru söylüyor”
dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) eksik kıldığı rekatları tamamladı. (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
123)
23- SEHİV SECDELERİ SELÂMDAN ÖNCE Mİ YOKSA
SONRA MI YAPILIR?
1216- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) bu güne kadar ne selâmdan
önce ne de selâmdan sonra secde yapmamıştır.” (Ebû
Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1217- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v) Zülyedeyn olayının olduğu günü selâmdan sonra
iki secde yapmıştı.” (Ebû Davud, Salat: 195; İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1218- Yine Ebu Hüreyre
(r.a)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v) namazda yanıldığını zannederek selâmdan
sonra secde yaptı.” (Ebû Davud, Salat: 195; İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1219- Imran b.
Husayn (r.a)’dan rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v) cemaate namaz kıldırırken
yanıldı, iki secde yapıp sonra selâm verdi.” (Ebû
Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1220- Imran b.
Husayn (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), bir gün
ikindi namazını üç rekat kıldırarak evine girdi. Bunun üzerine Hırbak ismi
verilen biri kendisine giderek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namaz noksan oldu” dedi.
Rasûlullah (s.a.v), öfkeli bir durumda elbisesini çekerek geldi ve: “Doğru mu
söylüyor” dedi. Cemaat: “Evet” deyince; kalkıp kalan rekatı da kıldırdı
sonra selâm verdi sonra iki secde yaparak tekrar selâm verdi.” (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
123)
24- NAMAZ KILAN NAMAZINDA ŞÜPHEYE DÜŞERSE
NAMAZINI TAMAMLAR
1221- Ebu Said
(r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Biriniz
namaz kılarken şüpheye düşerse şüphesini gidersin. Yakın bilgisi üzere amel
etsin, namazının böylelikle tamam olduğu kanaatine sahib olursa oturduğu yerde
iki secde yapsın. Eğer şüphelendiği namazda rekat sayısı beş olmuşsa o iki
secde onu çift hale getirmiş olur eğer kıldığı rekat sayısı dört ise o iki
secde şeytana rağmen yapılmış olur.” (Ebû
Davud, Salat: 196; Müslim, Salat: 16)
1222- Ebu Said el
Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Biriniz
namazı üç mü dört mü kıldığını bilemez ise bir rekat daha kılsın sonra oturduğu
yerde iki secde yapsın, böylelikle kıldığı namaz beş rekat olmuş ise o iki
secde o namazı çift hale getirmiş olur eğer dört kılmış ise o iki secde şeytana
rağmen yapılmış olur.” (Ebû Davud, Salat:
196; Müslim, Salat: 16)
25- NAMAZINDA ŞAŞIRAN NE YAPMALI?
1223- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Biriniz namaz
kılarken kaç rekat kıldım diye şüpheye düşerse; iyice düşünüp araştırsın, doğru
olan hangisiyse ona dayanarak namazını tamamlasın sonra iki secde yapsın.”
Rasûlullah (s.a.v)’in söylediklerini istediğim gibi anlayamadım. (Ebû Davud, Salat: 197; Müslim, Salat: 16)
1224- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Biriniz
namaz kılarken şüpheye düşerse iyice düşünüp araştırsın namazını bitirince de
iki secde yapsın.” (Ebû Davud, Salat:
197; Müslim, Salat: 16)
1225- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bize namaz
kıldırıyordu, eksik mi fazla mı kıldırmıştı hatırlamıyorum. Selâm verdikten
sonra: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namazda eksiklik fazlalık bir şey mi oldu?” diye
sorduk. Şöyle buyurdu: “Namazda
bir şey olmuş olsaydı size haber verirdim fakat Ben de insanım, sizin gibi
unutabilirim. Namaz kılarken hanginiz bir şüpheye düşerse iyice araştırsın,
doğruluğuna kanaat getirdiği fikre göre namazını tamamlasın, selâm verdikten
sonra iki secde yapsın.” (Ebû Davud,
Salat: 197; Muvatta', Salat: 16)
1226- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize bir namaz
kıldırdı fazla mı yoksa eksik mi kıldırdı hatırlamıyorum. Selâm verince; “Ey
Allah’ın peygamberi, namazda bir yenilik bir değişim mi oldu?” dedik. “Ne oldu?”
buyurdu. Olup biteni söyleyince; iki ayağını bitiştirerek kıbleye döndü, iki
kere sehv secdesi yaptı sonra bize yüzünü dönerek: “Eğer
namazda bir yenilik olmuş olsaydı onu size haber verirdim” dedi. Sonra
şöyle devam etti: “Bende
sizin gibi insanım, unutabilirim. Herhangi biriniz namazında şüpheye düşerse
kendince en doğru olanı araştırsın, selâmını verip namazını bitirdikten sonra
iki sehiv secdesi yapsın.” (Ebû Davud,
Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
1227- Abdullah
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) öğle namazını kıldırdı sonra yüzünü
cemaate karşı döndü. Bunun üzerine cemaat: “Namazda bir yenilik mi oldu?” diye
sordu. Rasûlullah (s.a.v): “Ne oldu” dedi.
Yaptığı kendisine bildirilince; ayaklarını birleştirip kıbleye döndü iki secde
yaptıktan sonra selâm verdi. Sonra tekrar yüzünü cemaate döndü ve şöyle
buyurdu: “Bende
insanım, bende sizin gibi unutabilirim, unuttuğum zaman Bana hatırlatınız.”
Sözünü şöyle sürdürdü: “Eğer
namazda bir yenilik olmuş olsaydı onu size haber verirdim. Namazda biriniz
eksik veya fazla kıldığı vehmine kapılırsa kendince en doru olana göre hareket
etsin ve namazını ona göre tamamlasın. Sonra da iki secde yapıversin” buyurdu.
(Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 129)
1228- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim
namazda eksik kıldığı vehmine kapılırsa, kendisine göre en doğru olanı
araştırıp ona göre namazını tamamlasın sonra namazını bitirince oturduğu yerden
iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat:
196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
1229- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle demiştir: “Kim
şüpheye düşer veya vehme kapılırsa kendince doğru olanı araştırıp sonra da iki
secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat:
196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
1230- İbrahim
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’in ashabı şöyle
derlerdi: “Vehme
kapıldığın zaman doğruyu araştır sonra iki secde yapıver.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
1231- Abdullah b.
Cafer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kim
namazında şüpheye düşerse selâm verdikten sonra iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
129)
1232- Yine Abdullah
b. Cafer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim
namazında şüphe ederse selâmdan sonra iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
135)
1233- Abdullah b.
Cafer (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kim
namazında şüpheye düşerse selâmdan sonra iki secde yapsın.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
135)
1234- Abdullah b.
Cafer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim
namazında şüpheye düşerse iki secde yapıversin.” Haccac: Bu secdelerin selâmdan
sonra; Ravh ise: Oturarak yapılacağını nakletmişlerdir. (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 135)
1235- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Sizden
biriniz namaz kılacağında şeytan ona gelir ve zihnine değişik düşünceler
getirmek sûretiyle karıştırır, o da kaç rekat kıldığını bilemez. Böyle bir
durum birinizin başına gelirse oturduğu yerde iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 198; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
135)
1236- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Namaz
için ezan okunduğu zaman şeytan yellenerek kaçar gider, kametten sonra tekrar
gelir ve kişiyle kalbi arasına girer, kişi böylece kaç rekat kıldığını bilemez
olur.Birinizin başına böyle bir durum gelirse iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 198; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
135)
26- BEŞ REKAT KILDIĞINI ZANNEDEN NE YAPAR?
1237- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v) öğle namazını beş
rekat kıldırmıştı da kendisine: “Namaza ilave mi yapıldı?” diye soruldu. O da: “Ne oldu”
dedi. “Beş rekat kıldınız” dedik. Hemen ayaklarını birleştirip iki secde daha
yaptı. (Ebû Davud, Salat: 196)
1238- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v), öğle namazını beş rekat olarak
kıldırmıştı, cemaat: “Beş rekat kıldırdın” deyince selâmdan sonra oturduğu
yerden iki secde yapıverdi.” (Ebû Davud, Salat:
196)
1239- İbrahim b.
Süveyd (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Alkame, bir namazı beş rekat
olarak kıldırmıştı. Namazdan sonra durum kendisine bildirilince “Hayır beş
rekat kılmadım” dedi. Ben de hayır beş kıldın diye başımla işaret ettim. Bunun
üzerine “Sen de mi? Öyle diyorsun ey A’ver” dedi. “Evet” dedim. Hemen iki secde
yaptı sonra da Abdullah’tan gelen bir hadisi nakletti. “Bir seferinde
Rasûlullah (s.a.v), namazı beş rekat kıldırdı. Bunun üzerine cemaat hemen
birbirini dürterek mırıldanmaya başladılar ve dediler ki: “Namaza ilave mi
yapıldı?” Rasûlullah (s.a.v)’de: “Hayır” dedi. Durumu kendilerine haber verip
beş kılındığını söylediler, hemen ayaklarını birleştirip iki secde yaptı ve
şöyle buyurdu: “Ben de
sizin gibi bir insanım, sizin gibi unutabilirim.” (Ebû Davud, Salat: 196)
1240- M
1241- İbrahim
(r.a)’den rivâyete göre, Alkame namazı beş rekat kılmıştı, selâm verince;
-İbrahim b. Süveyd diyor ki- “Ey Ebu Şibl, beş rekat kıldın” dedi. O da: “Öyle
mi ey A’ver” dedi ve hemen iki sehiv secdesi yaptı. Sonra şöyle dedi:
“Rasûlullah (s.a.v)’de böyle yapmıştı” dedi. (Ebû
Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
1242- Abdullah
(r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), yatsı namazlarından birini beş
rekat olarak kıldırmıştı kendisine: “Namaza ilave mi yapıldı?” denildi “Ne
oldu” dedi cemaat: “Beş rekat kıldın” dediler. O da şöyle buyurdu: “Ben de
ancak bir insanım, sizin gibi Ben de unutabilirim sizin gibi Ben de
hatırlayabilirim.” İki secde yaptıktan sonra namazını bitirdi. (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
129)
27- NAMAZ DA UNUTAN NE YAPMALI?
1243- Osman’ın azadlı
kölesi Muhammed (r.a), babası Yusuf’tan aktarıyor; Muaviye cemaate imam olmuştu,
oturması gerekirken kalkıverdi. Bunun üzerine cemaat: “Sübhanallah” dediler.
Ama o ayağı kalktığı için namazını o şekilde bitirdi sonra da oturduğu yerden
iki secde yaptı ve namazını tamamlamış oldu. Sonra minbere oturdu ve şöyle
dedi: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Kim
namazında bir şey unutursa böylece iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
129)
28- SEHV SECDELERİNDE TEKBİR ALINIR MI?
1244- Abdullah b.
Buheyne (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) öğle namazını kıldırırken
ikinci rekatta oturması gerekirken ayağa kalktı, namazını bitirince iki secde
yaptı. Her iki secdede tekbir aldı; secdeleri oturduğu yerden ve selâm vermeden
önce yaptı. Cemaat de peygamberle birlikte unutulan oturumun yerine secde
yaptılar.” (Müsned: 1638)
29- NAMAZDA OTURUŞ ŞEKLİ NASILDIR?
1245- Ebu Humeyd es
Saidî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) namazın son
oturuşunda sol ayağını sağ tarafa kıvırıp üzerine oturur, yarım kalçası üzerine
müteverrik denilen şekilde oturur sonra selâm verirdi.” (Ebû Davud, Salat: 180; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 75)
1246- Vail b. Hucr
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) namaza başlarken,
rükû’a giderken, rükû’dan başını kaldırırken tekbir aldığını, oturacağında da
sol ayağını altına kıvırıp sağ ayağını dik tuttuğunu, sağ elini sağ uyluğuna
sol elini de sol uyluğuna koyduğunu, şehadet parmağını kaldırıp orta parmağı
ile baş parmağını halka gibi yaptığını ve şehadet parmağı ile işaret ettiğini
gördüm.” (Ebû Davud, Salat: 179; Müslim,
Mesacid: 21)
30- NAMAZ DA KOLLAR, OTURUŞTA NEREYE
KONULUR?
1247- Vail b. Hucr
(r.a)’den rivâyete göre, bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v)’i namaz kılarken
görmüştür. Namazda tahiyyata oturunca sol ayağını altına yaydığını,
dirseklerini uylukları üzerine koyduğunu ve şehadet parmağı ile işaret ederek
dua ettiğini görmüştür. (Ebû Davud, Salat: 179;
Müslim, Mesacid: 21)
1248- Vail b. Hucr
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl namaz
kıldığını mutlaka göreceğim dedim ve bakmaya başladım. “Kalktı, Kâbe’ye döndü,
kulakları hizasına kadar ellerini kaldırdı sonra sağ elini sol elinin üzerine
getirerek tuttu, rükû’ edeceğinde yine ellerini kulakları hizasına kadar kaldırdı,
rükû’da ellerini dizleri üzerine koydu, rükû’dan başını kaldırırken iki elini
yine kulak hizasına kadar kaldırdı. Secde edeceğinde başını iki eli arasına
koydu sonra oturdu, sol ayağını altına aldı, sol elini sol uyluğu üzerine koydu,
sağ dirseğini de sağ uyluğuna koyarak parmaklarından ikisini bir araya
getirerek halka yaptı.” (Ebû Davud, Salat: 180;
Müslim, Mesacid: 21)
32- NAMAZDA AVUÇ İÇLERİNİN YERİ NERESİDİR?
1249- Yahya b. Said
(r.a)’ten nakledildiğine göre, şöyle demiştir: Medineli Müslim b. ebi Meryem
-ki ihtiyar birisidir- ile karşılaştım, Ali b. Abdurrahman’dan şunları
duyduğunu söyledi: İbn Ömer’in yanında namaz kılarken secde yerindeki çakılları
düzeltiyordum. İbn Ömer bana dedi ki: Taşlarla oynama, taşlarla oynaman
şeytandandır. Benim Rasûlullah (s.a.v)’den gördüğüm gibi yap. Ben de:
“Rasûlullah (s.a.v)’den nasıl yaptığını gördün” dedim. Şöyle yapardı diyerek;
Sağ ayağını dikti sol ayağını altına yatırdı, sağ elini sağ uyluğu üzerine sol
elini de sol uyluğu üzerine koydu, şehadet parmağı ile de işaret ediyordu. (Ebû Davud, Salat: 186; Müslim, Mesacid: 21)
33- ŞEHADET PARMAĞI DIŞINDAKİ PARMAKLARI
YUMMAK
1250- Ali b.
Abdurrahman (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer beni namazda
taşlarla oynarken gördü. Namazı bitirince beni taşlarla oynamaktan sakındırdı
ve Rasûlullah (s.a.v)’in yaptığı gibi yap dedi. Ben de; “Rasûlullah (s.a.v)
nasıl yapardı” dedim. O da şöyle dedi: “Namazda oturduğunda sağ elini sağ
dizine koyar tüm parmaklarını yumar ve şehadet parmağı ile işaret ederdi, sol elini
de sol dizi üzerine koyardı.” (Ebû Davud, Salat:
186; Müslim, Mesacid: 21)
34- SAĞ ELİN PARMAKLARI OTURUŞTA NASIL
YAPILIR?
1251- Vail b. Hucr
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’in nasıl namaz
kıldığına mutlaka dikkatlice bakacağım dedim. Baktım ve şöylece tarif ediyorum:
“Oturdu, sol ayağını altına yatırdı, sol elini sol uyluğuna ve sol dizi üzerine
koydu. Sağ dirseğini sağ uyluğundan ayırarak son iki parmağını bitiştirip diğer
ikisini de halka gibi yaptı. Şehadet parmağını da yaptığı dua anında hareket
ettiriyordu.” (Ebû Davud, Salat: 180; Müslim,
Mesacid: 21)
35- OTURUŞTA SAĞ EL VE SOL EL NASIL KONULUR?
1252- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) namazda tahiyyat için oturunca
ellerini dizi üzerine koyar şehadet parmağını kaldırır ve onu hareket ettirerek
dua ederdi. Sol elini ve parmaklarını ise sol dizi üzerinde serbest bırakırdı.”
(Müslim, Mesacid: 21; Dârimi, Salat: 83)
1253- Abdullah b.
Zübeyr (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) tahiyyatta dua ederken
şehadet parmağını kaldırır fakat hareket ettirmezdi. İbn Cüreyc diyor ki:
Amr’ın şöyle bir ilavesi vardır. Amir b. Abdullah b. Zübeyr’in babasından
aktardığı bir hadiste şöyle denilmektedir. Bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v)’i
bu şekilde dua ederken görmüş, sol elini sol uyluğu üzerine koyarak
parmaklarını da serbest bırakmıştır. (Müslim,
Mesacid: 21; Dârimi, Salat: 83)
36- TEŞEHHÜDDE ŞEHADET PARMAĞI İLE İŞARET
EDİLİR Mİ?
1254- M
37- TAHİYYATTA İKİ PARMAKLA İŞARET EDİLMEZ
1255- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, bir adam namazın oturuşunda iki parmağını birden kaldırarak dua
ediyordu. Rasûlullah (s.a.v): “Birini,
birini” buyurdu. (Müslim, Mesacid: 21;
Müsned: 9070)
1256- Sa’d
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben namazda iki parmağımı birden
kaldırıp dua ederken Rasûlullah (s.a.v) bana uğradı ve şehadet parmağını
göstererek “birini,
birini,” buyurdu. (Ebû Davud, Salat: 358)
38- ŞEHADET PARMAĞINI HAFİFÇE EĞMEK
1257- Basralı M
39- TAHİYYATTA DUA EDERKEN GÖZLER NEREYE
BAKMALI?
1258- Abdullah b.
Zübeyr (r.a), babasından aktararak şöyle diyor: “Rasûlullah
(s.a.v) teşehhüde otururken sol elini sol uyluğu üzerine koyar, sağ elinin
şehadet parmağını kaldırarak gözünü ondan ayırmazdı.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 27; Müslim, Mesacid: 21)
40- TAHİYYATTA GÖZLER SEMAYA DİKİLMEMELİ
1259- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Onlar
tahiyyatta dua okurken ya gözlerini semaya kaldırmaya son verirler veya
gözlerinden olurlar.” (Müslim, Salat: 26;
Ebû Davud, Salat: 167)
1260- İbn Mes’ud
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Teşehhüdde okunacak dua farz olmadan
önce bizler: “Esselâmü alallah, esselâmü ala Cibrîl ve Mikail” derdik.
Rasûlullah (s.a.v): “Böyle
söylemeyin çünkü Allah, kendisi selâmdır. Fakat şöyle söyleyin. (Tahiyyat
duası) Dilimizle
vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a
mahsustur. Tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına yapılamaz. Ey son Peygamber
olan Muhammed, Allah’ın rahmeti, bereketi, selâm ve selâmeti Senin üzerine
olsun. Yine Allah’ın selâm ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve
iyi işler işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik yaparım ki
Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur yine kabul eder ve şahitlik yaparım ki
Muhammed Allah’ın kulu ve Peygamberidir.” (Ebû
Davud, Salat: 182; Müslim, Salat: 16)
42- KUR’AN ÖĞRETİR GİBİ NE ÖĞRETİLMİŞTİ?
1261- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize Kur’an’dan bir
sûre öğretir gibi teşehhüdde okuyacağımız duayı öğretirdi. (Ebû Davud, Salat: 182; Müslim, Salat: 16)
1262- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Aziz ve
Celil olan Allah kendisi selâmdır. Namazda oturduğunuzda şöyle deyin. (Tahiyyat
duası) Dilimizle,
vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a
mahsustur, tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına yapılamaz. Ey son Peygamber
olan Muhammed, Allah’ın rahmeti, bereketi, selâm ve selâmeti senin üzerine
olsun yine Allah’ın selâm ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve iyi
işler işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik yaparım ki Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur, yine kabul eder ve şahitlik yaparım ki Muhammed
Allah’ın kulu ve peygamberidir.” Sonra dilediğini okuyabilir.” (Ebû Davud, Salat: 182; Müslim, Salat: 16)
44- TEŞEHHÜDDE OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1263- Hıttan b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Eş’arî şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)
bize bir hutbe yaptı, nasıl hareket edeceğimizi öğretti ve nasıl namaz kılacağımızı
da bildirerek şöyle dedi: “Namaza
kalktığınızda saflarınızı sık ve düzgün tutunuz. Biriniz size imam olsun, o
tekbir aldığında siz de tekbir alın, o “Veladdallîn” deyince sizlerde “Âmin”
deyin ki Allah dualarınızı kabul etsin. İmam tekbir alıp rükû’a varınca siz de
tekbir alıp rükû’ yapınız, imam sizden önce rükû’ yapar ve sizden önce rükû’dan
başını kaldırır.” Rasûlullah (s.a.v) şöyle devam etti: “Diğer
rekatlarda da durum aynıdır. İmam “Semiallahü limen hamideh” dediği zaman
sizler “Allahümme Rabbena lakel hamd” deyin çünkü Aziz ve Celil olan Allah, Peygamberinin
diliyle “Semiallahü limen hamideh” demiştir. İmam tekbir alıp secde ettiğinde
sizde tekbir alıp secdeye varın. İmam sizden önce secdeye varır sizden önce
secdeden kalkar.” Peygamber (s.a.v): “Diğer
rekatlardaki yapılacak işler aynen böylecedir. Tahiyyata oturduğunuzda
söyleyeceğiniz söz şöyle olmalı: (Tahiyyat duası) “Dilimizle,
vücüdumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a
mahsustur, tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına yapılamaz. Ey son Peygamber
olan Muhammed, Allah’ın rahmeti, bereketi, selâm ve selâmeti Senin üzerine
olsun yine Allah’ın selâm ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve iyi
işler işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik yaparım ki Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur yine kabul eder ve şahitlik yaparım ki Muhammed
Allah’ın kulu ve peygamberidir.” (Müslim,
Salat: 16; Ebû Davud, Salat: 182)
45- DEĞİŞİK BİR TEŞEHHÜD DUASI
1264- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize tahiyyatta okuyacağımız duaları
Kur’an’dan bir sûre öğretir gibi öğretirdi: “Allah’ın
adıyla, Allah için diyerek; (Tahiyyat duası) “Dilimizle,
vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a mahsustur,
tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına yapılamaz. Ey son Peygamber olan
Muhammed, Allah’ın rahmeti, bereketi, selâm ve selâmeti Senin üzerine olsun
yine Allah’ın selâm ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve iyi işler
işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik yaparım ki Allah’tan başka
gerçek ilâh yoktur yine kabul eder ve şahitlik yaparım ki Muhammed Allah’ın
kulu ve Peygamberidir.”
Allah’tan Cenneti
isterim, ateşinden, Cehenneminden de Allah’a sığınırım. (Müslim, Salat: 16; Ebû Davud, Salat: 182)
46- RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMEK
1265- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah’ın
yeryüzünde dolaşan melekleri vardır, ümmetimin gönderdikleri salevatları bana
ulaştırırlar.” (Dârimi, Rıkak: 58;
Müsned: 4093)
47- PEYGAMBERE SALEVAT GETİRMENİN DEĞER VE
KIYMETİ
1266- Abdullah b.
ebi Talha (r.a) babasından naklediyor. Rasûlullah (s.a.v) bir gün geldi,
yüzünde sevinç alametleri vardı. Biz de: “Yüzünde sevinç alametleri görüyoruz”
dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Bana bir melek gelerek; Ey Muhammed!
Rabbin şöyle buyurur: “Sana bir
salevat getirene benim on rahmet etmemi, bir selâm gönderene benim on defa
lütuf ve yardımda bulunmam seni memnun eder mi?” (Dârimi, Rıkak: 58; Müsned:
15769)
48- NAMAZDA ALLAH’I YÜCELTMEK VE PEYGAMBERE
SALEVAT GETİRMEK
1267- Fedale b.
Ubeyd (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) namazda bir
adamın dua ettiğini duydu. Ne Allah’ı yüceltiyor ne de peygambere salevat
getiriyordu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Acele
ettin. Ey namaz
kılan!” Sonra namazda neler okunacağını cemaate öğretti. Yine bir
defasında Peygamber birinin namazda Allah’ı yücelten dualar okuduğunu, Allah’a
hamdettiğini ve Peygambere salevat getirdiğini işitti. Bunun üzerine o adama: “Dua et
kabul edilir, iste verilir” buyurdu. (Müslim,
Salat: 7; Ebû Davud, Salat: 358)
49- NAMAZDA RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT
GETİRMENİN EMREDİLMESİ
1268- Ebu Mes’ud el
Ensarî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bizler Sa’d b. Ubâde’nin
sohbetinde iken Peygamber (s.a.v) çıkageldi. Beşir b. Sa’d Peygamber (s.a.v)’e:
Ey Allah’ın Rasûlü, Aziz ve Celil olan Allah bizim sana salevat getirmemizi
emretti. Bu sebeple Sana nasıl salevat getirelim. Rasûlullah (s.a.v) önce sustu.
Bizlerde keşke Rasûlullah (s.a.v)’e böyle bir soru sormasaydı dedik. Sonra
şöyle salevat getirin buyurdu: (Salli Barik duaları) “Ey
Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e, O’nun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim
(a.s) ve O’nun soy sopuna yeryüzünde rahmet edip hoş muamele et. Ey Allah’ım,
Muhammed (s.a.v)’e, O’nun soy sop ve inanan yakınlarına İbrahim (a.s)’ın soy
sop ve inanan yakınlarını mübarek kılıp yeryüzünde bereketli hayatlar nasib
ettiğin gibi mübarek kıl, Sen övülmeye layık ve şanı şerefi yüce olansın. Selâm
da bildiğiniz gibidir.” (Müslim, Salat:
18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 25)
50- PEYGAMBERE SALEVAT NASIL GETİRİLİR?
1269- Ebu Mes’ud el
Ensarî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’e şöyle
denildi: “Sana Salat-ü selâm getirmekle emrolunduk, selâmı biliyoruz, salavatı
nasıl getireceğiz?” Rasûlullah (s.a.v) şöyle deyiniz buyurdu: “Allah’ım,
Muhammed’e ve İbrahim’e rahmet ettiğin gibi hoş muamele eyle. Allah’ım
Muhammed’e, İbrahim’i mübarek kılıp bereketli hayatlar nasip ettiğin gibi
mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasib et.” (Müslim, Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 25)
51- DEĞİŞİK BİR SALEVAT ÖRNEĞİ
1270- Ka’b b. Ucre
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e: “Ey Allah’ın
Rasûlü! Sana selâm vermeyi biliyoruz fakat Sana nasıl salevat getireceğiz?”
dedik. Şöyle deyiniz buyurdular: “Ey
Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e, onun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim (a.s)
ve O’nun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele ettiğin gibi
rahmet ederek, hoş muamele et. Allah’ım Muhammed’e (s.a.v), O’nun soy sop ve
inanan yakınlarına İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek kılıp
bereketli hayatlar nasip ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasip
et, sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.” (Müslim, Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 25)
1271- Ka’b b. Ucre
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sana nasıl selâm
vereceğimizi biliyoruz fakat Sana nasıl salavat getireceğiz dedik. Şöyle
buyurdu: “Ey
Allah’ım Muhammed (s.a.v.)’e onun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim (a.s)
ve onun soyuna sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele ettiğin
gibi rahmet ederek hoş muamele et. Allah’ım Muhammed (s.a.v)’e, O’nun soy sop
ve inanan yakınlarına, İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek
kılıp bereketli hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar
nasip et. Sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.” (Müslim, Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 25)
1272- İbn ebi Leyla
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ka’b b. Ucre bana dedi ki: “Sana bir
hediye ikram edelim mi?; biz, Rasûlullah (s.a.v)’e Sana selâm getirmeyi
biliyoruz fakat nasıl salevat getireceğiz diye sorduk ta, şöyle deyiniz
demişti: “Ey
Allah’ım! Muhammed (s.a.v.)’e O’nun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim
(a.s) ve O’nun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele ettiğin
gibi rahmet ederek hoş muamele et. Allah’ım! Muhammed’e (s.a.v), O’nun soy sop
ve inanan yakınlarına İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek
kılıp bereketli hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar
nasip et. Sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.” (Müslim, Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 25)
1273- Musa b. Talha (r.a), babasından rivâyet
ederek şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sana nasıl salavat getireceğiz diye
sorduk. O da şöyle deyiniz dedi: “Ey
Allah’ım! Muhammed (s.a.v.)’e O’nun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim
(a.s) ve O’nun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele ettiğin
gibi rahmet ederek; hoş muamele et. Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e O’nun soy sop
ve inanan yakınlarına, İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek
kılıp bereketli hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar
nasip et. Sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.” (Müsned: 1323)
1274- Musa b. Talha
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle diyor: Bir adam Peygamber (s.a.v)’e gelerek; ey
Allah’ın Peygamberi! Sana nasıl salevat getireceğiz diye sormuştu da;
Rasûlullah (s.a.v) şöyle deyiniz buyurdu: ”Ey
Allah’ım! Muhammed (s.a.v.)’e onun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim (a.s)
ve onun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip, hoş muamele ettiğin gibi
rahmet ederek hoş muamele et. Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e O’nun soy sop ve
inanan yakınlarına, İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek
kılıp bereketli hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar
nasip et. Sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.” (Müsned: 1323)
1275- Musa b. Talha
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Zeyd b. Harice’ye, Rasûlullah
(s.a.v)’e nasıl salevat getireceğini sordum. O da şöyle dedi: Ben de bunu
Rasûlullah (s.a.v)’e sormuştum. O da şöyle cevap vermişti: “Bana salevat
getirin, dua yapmaya gayret edin ve Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e ve O’nun soy
ve sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele et.” (Müsned: 1621)
1276- Ebu Said el
Hudri (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sana nasıl selâm
edeceğimizi biliyoruz fakat nasıl salevat getireceğiz” diye sorduk ta şöyle
deyiniz buyurdu: (Yukardakilerden az farklı bir şekilde) (Müslim, Salat: 18)
1277- Ebu Humeyd es
Saidi (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ashab, Peygamber (s.a.v)’e:
“Sana nasıl salavat getireceğiz?” diye sordular. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle
deyiniz buyurdu: (yukarıdakilerden farklı olarak hanımları ve kendisinden sonra
gelecek nesli de ilave etmiş oluyor.) (Müslim,
Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 125)
54- RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMENİN
DEĞERİ VE KIYMETİ
1278-Abdullah b.
ebi Talha (r.a), babasından naklediyor. Bir gün Rasûlullah (s.a.v)’in yüzünde
sevinç alametleri vardı ve şöyle buyurdu: “Cibril
(r.a), Bana geldi ve şöyle dedi: “Ey Muhammed! Üm
1279- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim Bana
bir salevat getirirse, Allah ta o kimseye on defa rahmet eder.” (Dârimi, Rıkak: 58; Müslim, Salat: 18)
1280- Enes b. M
55- SALEVAT DUALARINDAN SONRA HERHANGİ BİR
DUA OKUNABİLİR
1281- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e uyarak namaz
kılıp teşehhüde oturduğumuzda şöyle dua ederdik: “Kulların selâmı Allah’a olsun
falana ve filana da selâm olsun derdik. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Allah’a selâm
olsun demeyin çünkü, Allah kendisi selâmdır. Sizden biriniz namazda
oturduğunuzda şöyle deyiniz: (Tahiyyat duası) Dilimizle
ve vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a
mahsustur. Tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına yapılamaz. Ey son Peygamber
olan Muhammed (s.a.v)! Allah’ın rahmeti, bereketi, selâm ve selâmeti Senin
üzerine olsun, yine Allah’ın selâm ve selâmeti senin üzerine olsun, yine
Allah’ın selâm ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve iyi işler
işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik ederim ki Allah’tan başka
gerçek ilâh yoktur yine kabul eder ve şahitlik yaparım ki Muhammed (s.a.v), Onun
kulu ve Peygamberidir. Daha sonra da isteyen istediği duayı seçip okusun.” (Tirmizî, Salat: 216; Ebû Davud, Salat: 182)
56- TEŞEHHÜDDEN SONRA HANGİ TESBİHAT
YAPILIR?
1282- Enes b. M
57- NAMAZDAN SONRA NASIL DUA EDİLİR?
1283- Enes b. M
1284- Mihcen b.
Edra’ (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) mescide girdi adamın biri de
namazını bitirmiş teşehhüdde oturuyor ve şöyle dua ediyordu: “Ey
Allah’ım! Ya Allah sadece senden isterim çünkü sen her bakımdan tek ve bir
olansın. Herkesin ve her şeyin ihtiyacını karşılayansın, doğmadın ve
doğurmadın, hiçbir şey Sana denk olamaz. Günahlarımı bağışlamanı senden
istiyorum. Sen çok affedici ve merhametlisin.” Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v): “Üç defa
günahları bağışlandı” buyurdu. (Ebû
Davud, Salat: 358; İbn Mâce, Dua: 9)
58- TAHİYYATTA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1285- Ebu Bekir es Sıddık ve Abdullah b. Amr
(r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Ebu Bekir, Peygamber (s.a.v)’e
bana bir dua öğretde namazlarımda onu okuyayım demişti. Rasûlullah (s.a.v)’de
şöyle dua et dedi: “Allah’ım!
Kendime pek çok zulmettim, Senden başka günahları kimse affedemez. O yüzden
lütfunla benim günahlarımı affet, bana acı çünkü Sen çok affedici ve merhamet
edensin.” (Buhârî,
Deavat: 16; Müslim, Zikir ve Dua: 13)
59- TAHİYYATTA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
1286- Muaz b. Cebel
(r.a), anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v), elimden tutarak; “Ey Muaz
seni seviyorum” dedi. “Ben de seni seviyorum Ey Allah’ın Rasûlü” dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Öyleyse
her namazda şu duayı yapmayı ihmal etme: “Rabbim! Seni zikretmek Sana şükretmek
ve Sana daha güzel ibadetler yapmak için bana yardım et.” (Ebû Davud, Salat: 361)
60- TAHİYYATTA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1287- Şeddat b. Evs
(r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) namazlarında şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Her
türlü hayırlı işlerimde Senden sebat ve azimet istiyorum. Ve Senden verdiğin
nimetlerine şükür ve Sana güzel ibadet etme gücü vermeni isterim. Ve Senden
dürüst bir kalb ve doğruları söyleyen bir dil isterim. Senden bildiğin
hayırları isterim, bildiğin şerlerden Sana sığınırım, bildiğin hatalarımdan
dolayı Senden af dilerim…” (Tirmizî,
Deavat: 17)
61- TAHİYYATTA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
1288- Ata b. Saib
(r.a), babasından naklederek diyor ki: Ammar b. Yasir bize bir namaz kıldırdı,
namazı biraz kısa tutunca bazıları namazı çok hafif kıldırdın ve hafif tuttun
dediler. Bunun üzerine Ammar: “Acele kıldırdım fakat namazda Peygamber
(s.a.v)’den duyduğum duaları okudum” diye cevap verdi. Ammar kalkıp giderken
cemaatten biri onun peşine takıldı ve Peygamber (s.a.v)’den duyduğu duaların
neler olduğunu sordu. Sonra gelip o cemaate duaları haber verdi: “Allah’ım!
İlminle gaybları bilirsin, gücünle tüm yaratıklarına hâkimsin, yaşamak benim
için hayırlı ise beni yaşat, ölüm benim için hayırlı ise beni vefat ettir.
Allah’ım açık ve gizli her yerde Senin korkunu isterim, öfkeli ve sakin h
1289- Kays b. Ubâde
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ammar b. Yasir cemaate biraz acele
namaz kıldırmıştı. Cemaat bunu hoş karşılamamıştı. Bunun üzerine Ammar: “Rükû’
ve secdeleri tam yapmadım mı?” dedi. Cemaat: “Evet” dediler. Ammar: “Kısa
kıldırdım ama namazda Rasûlullah (s.a.v)’in yaptığı duayı yaptım” dedi ve şu
duayı okudu: “Gaybı
bilen ve gücünle her şeyi yaratan sensin. Yaşamamın hayırlı olduğunu bildiğin
sürece beni yaşat ölümüm benim için hayırlı ise beni vefat ettir, gizli ve açık
her anımda senden korkmamı isterim. Sakin h
1290- Ferve b.
Nevfel (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Aişe’ye, Rasûlullah (s.a.v)’in
namazda yaptığı duayı söylemesini istedim. O da şöyle buyurdu: “Evet,
Rasûlullah (s.a.v) namazda şöyle dua ederdi: “Allah’ım!
Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım, yapmadıklarımın şerrinden de Sana
sığınırım.” (Müsned: 17604)
63- KABİR AZABINDAN ALLAH’A SIĞINMA
1291- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e kabir
azabından sordum “Evet kabir azabı haktır” buyurdu. Aişe diyor ki:
“Benim bu sorumdan sonra O’nun, kabir azabından Allah’ sığınmadan namaz
kıldığını görmedim.” (Buhârî, Cenaiz: 86;
Müslim, Mesacid: 24)
1292- Aişe
(r.anha)’nın haber verdiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) namazda şöyle dua
ediyordu: “Allah’ım!
Kabir azabından Sana sığınırım, Mesih decc
1293- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Sizden biri
teşehhüd için oturduğunda dört şeyden Allah’a sığınsın; Cehennem azabından,
kabir azabından, ölüm ve hayatın fitnelerinden ve Mesih decc
64- TEŞEHHÜDDE OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1294- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) namazında teşehhüdden sonra şöyle
dua ederdi: “Sözlerin
en güzeli Allah’ın kelamıdır yolların en güzeli Muhammed (s.a.v)’in yoludur.”
(Müsned: 14445)
1295- Huzeyfe
(r.a)’den rivâyete göre, bizzat kendisi acele namaz kılan birini gördü ve: “Ne
zamandan beri böyle namaz kılıyorsun” dedi. O da: “Kırk yıldır böyle kılıyorum”
deyince, Huzeyfe: “Öyleyse kırk yıldır namaz kılmıyorsun demektir. Eğer bu
şekilde namaz kılarken ölürsen, Muhammed (s.a.v)’in namazı gibi namaz kılmamış
olursun” dedi. Ve şöyle devam etti: “Kişi acele olarak namaz kılabilir ama tüm
erkanına uyarak, güzel bir şekilde kılmalıdır.” (Buhârî,
Salat: 17; Müsned: 22271)
66- NAMAZDA UYULMASI GEREKEN TA’DİLİ ERKAN
ÖLÇÜLERİ
1296- Ali b. Yahya
(r.a), babasından, O da Bedir harbinde bulunan amcasından aktardığına göre,
adamın biri mescide gelip namaz kıldı. Rasûlüllah onu göz ucuyla denetliyordu,
biz farkında değildik. Adam namazını bitirince döndü ve Rasûlullah (s.a.v)’e selâm
verdi. Rasûlullah (s.a.v) de şöyle buyurdu: “Dön,
tekrar namaz kıl çünkü sen namaz kılmış olmadın.” Adam döndü namaz kıldı
tekrar dönüp Peygambere geldi ve selâm verdi. Rasûlullah (s.a.v), tekrar: “Dön namaz
kıl sen namaz kılmış olmadın” buyurdu. Bu iş iki veya üç kere
tekrarlandı. Bu sefer o adam: “Sana ikramda bulunan Allah’a yemin ederim ki
elimden geldiği kadar eksiksiz kılmaya gayret ettim fakat kılabileceğim budur.
Bana nasıl kılacağımı öğretir misin?” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: “Namaz
için kalktığında güzel bir şekilde abdest al sonra kıbleye yönel ve tekbir al,
gerekenleri oku sonra rükû’a git, rükû’da başınla belin aynı hizada olacak
şekilde dur sonra kalk, dimdik oluncaya kadar sonra secdeye git, erkanına
uyarak secdeyi yap. Secdeden kalktığında yine belini iyice doğrult sonra tekrar
secdeye var, erkanına uyarak tekrar secdeyi yap. Sonra kıyama kalk ve ikinci
rekata başla namazını bitirinceye kadar tüm rekatları böylece kıl.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 42; Ebû
Davud, Salat: 148)
1297- Ali b. Yahya
b. Hallad b. Rafi’ b. M
1298- Sa’d b. Hişam
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Mü’minlerin annesi! Bana,
Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl vitir kıldığını anlat dedim, şöyle dedi: “Misvak ve
abdest suyunu hazırladık, Allah O’nu ne zaman dilerse uyandırırdı. O da hemen
dişlerini misvaklar, abdest alır ve sekiz rekat namaz kılardı ancak sekizinci
rekatte oturur; Aziz ve Celil olan Allah’ı zikreder, dua eder sonra bize
işittirecek şekilde selâm verirdi.” (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 123)
67- NAMAZDA SELÂM NASIL VERİLİR?
1299- Amir b. Sa’d
(r.a), babasından naklediyor ve diyor ki: Rasûlullah (s.a.v), namazını
bitirince sağa ve sola selâm verirdi. (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 28; Müslim, Mesacid: 22)
1300- Sa’d
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i namazda yanağının
beyazlığı görünecek şekilde sağına ve soluna selâm verirken gördüm. (Ebû Davud, Salat: 189; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28)
68- SELÂM ESNASINDA ELLER NEREDE OLMALI?
1301- Câbir b.
Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında
namaz kıldığımızda (Mis’ar eliyle işaret ederek) “Esselâmü aleyküm, esselâmü
aleyküm” derdik ve sağa sola selâm verirdik. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: “Ne oluyor
bu insanlara ki şahlanmış atın ön ayaklarını kaldırdığı gibi ellerini
kaldırarak selâm veriyorlar elleri uylukları üzerinde olduğu halde sağındaki ve
solundaki kardeşlerine selâm vermeleri yetmez mi?” (Müslim, Salat: 27; Ebû Davud,
Salat: 189)
1302- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i namaz kılarken
gördüm. Her eğilirken ve doğrulurken, kıyama kalkarken ve otururken sağına
soluna selâm verirken hep görmüşümdür. Başını sağa sola çevirerek esselâmü
aleyküm ve rahmetullahi derdi. Yanağının beyazlığı görünürdü. Ebu Bekir ve
Ömer’i de gördüm, onlar da aynen böyle yapıyorlardı. (Tirmizî, Salat: 226; Dârimi, Salat: 87)
1303- Vâsi b.
Habban (r.a), Abdullah b. Ömer’e; Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl namaz kıldığını
sordu, o da şunları söyledi: Her iniş ve kalkışında tekbir alır “Esselâmü
aleyküm ve rahmetullahi” der sağına selâm verir yine “Esselâmü aleyküm ve
rahmetullahi” der soluna selâm verirdi. (Müsned:
6101)
1304- Vâsi b.
Habban (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’e dedim ki:
“Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl namaz kıldığını bana haber verirmisin?”
Tekbirlerini anlattıktan sonra dedi ki sağına selâm verirken “Esselâmü aleyküm
ve rahmetullah” derdi yine soluna selâm verirken de “Esselâmü aleyküm” derdi. (Müsned: 6109)
1305- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), sağına ve soluna selâm verirken
yanağının beyazlığını görür gibiyim. “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” derdi. (Müslim, Mesacid: 22; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28)
1306- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) sağına selâm
verirdi, yanağının beyazlığı gözükürdü. Soluna selâm verince de sol yanağının
beyazlığı görünürdü. (Müslim, Mesacid: 22; İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 28)
1307- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) sağına ve soluna selâm verirken, “Esselâmü
aleyküm ve rahmetullahi, esselâmü aleyküm ve rahmetullahi” derdi. Yanağının
beyazlığı hem o taraftan hem de öteki taraftan görünürdü. (Müslim, Mesacid: 22; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28)
1308- Abdullah b.
Mes’ud (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) sağına selâm verirken “Esselâmü
aleyküm ve rahmetullah” derdi ve yanağının beyazlığı gözükürdü. Soluna selâm
verirken de yine “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah der sol yanağının beyazlığı
gözükürdü. (Müslim, Mesacid: 22; İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 28)
1309- Câbir b.
Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte
namaz kıldım, selâm verirken ellerimizle de işaret ederek “Esselâmü aleyküm”
derdik. Rasûlullah (s.a.v) bizim böyle yaptığımızı görünce, bize baktı ve şöyle
buyurdu: “Size ne
oluyor da şaha kalkmış at gibi selâm verirken ellerinizi kaldırıyorsunuz.
Sizden biri selâm vereceğinde yanındaki arkadaşına dönsün ve selâmını versin
fakat elini kaldırmasın.” (Ebû Davud,
Salat: 190; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28)
72- İMAM SELÂM VERİNCE CEMAAT DE SELÂM VERİR
1310- Itban b. M
73- VİTİR NAMAZI TEK REKAT OLARAK KILINIR MI?
1311- Urve
(r.a)’den aktarıldığına göre, Aişe şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) yatsı
namazını kıldıktan sonra Fecr vaktine kadar on bir rekat namaz kılardı, tek
rekatla da vitir kılardı. Sonra da bir secde yapar ve başını kaldırmadan sizin
elli ayet okuyacağınız kadar secdede kalırdı.” (Müslim,
Mesacid: 19; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 136)
74- SELÂM VE KONUŞMADAN SONRA SEHV SECDESİ
YAPMAK
1312- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) selâm verdi. Konuştu ve daha sonra
da sehv secdesi yaptı. (Müslim, Mesacid: 19; İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 136)
75- SEHV SECDESİ YAPTIKTAN SONRA SELÂM
VERMEK
1313- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) selâm verdi sonra sehiv secdelerini yaptı,
yerinden kalkmadan tekrar selâm verdi. (Müslim,
Mesacid: 19; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 136)
1314- Imran b. Husayn
(r.a)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) namazı üç rekat kılıp sonra selâm
verdi. Bunun üzerine Hırbak isimli şahıs, Peygamber (s.a.v)’e şöyle dedi: “Namazı üç
rekat kıldınız” diye, eksik kıldığını hatırlatınca, hemen kalkarak
unuttuğu rekatı da kıldırdı, selâm verdi sonra sehv secdesi yaptı daha sonra
tekrar selâm verdi. (Ebû Davud, Salat: 147;
Buhârî, Sıfatü’s Salat: 44)
76- SELÂMDAN SONRA İMAMIN BİRAZ BEKLEMESİ
1315- Bera b. Azib
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Namaz kılarken Peygamber (s.a.v)’i
gözettim. Kıyamını, rükû’unu, rekatlar arasında ki duruşunu, secdelerini, iki
secde arasındaki duruşunu ve selâm verdikten sonraki bekleyişini gözetledim
hepsi aynı uzunluktaydı.” (Buhârî, sıfatü’s
Salat: 71; Ebû Davud, Salat: 47)
1316- Ümmü Seleme
(r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) zamanında kadınlar selâm
verdikten sonra hemen kalkarlar. Rasûlullah (s.a.v) ve namaz kılan cemaat ise
biraz beklerler. Rasûlullah (s.a.v) kalkınca cemaatte kalkarlardı.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 71; İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 33)
77- İMAMIN SELÂMDAN SONRA KIBLEDEN CEMAATE
DOĞRU DÖNMESİ
1317- Câbir b.
Yezid b. Esved (r.a), babasından naklediyor: “Rasûlullah (s.a.v) ile beraber
sabah namazını kılmıştık, namazını bitirince cemaate doğru dönmüştü.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 71; Ebû Davud, Salat: 71)
78- İMAMIN SELÂM VERMESİNDEN SONRA TEKBİR
1318- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in namazının
bittiğini selâmdan sonra alınan tekbirle bilirdik.” (Ebû Davud, Salat: 191; Müslim, Mesacid: 23)
79- NAMAZIN BİTİMİNDEN SONRA NAS FELAK VE İHLÂS
SÛRELERİNİ OKUMAK
1319- Ukbe b. Amir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bana her namazdan
sonra Nâs, Felâk ve İhlâs sûrelerini okumamı emretti. (Ebû Davud, Salat: 353; Tirmizî, Fedailül Kur’an: 13)
80- SELÂM VERDİKTEN SONRA YAPILACAK DUA
1320- Ebu Esma er
Rahabî (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’in kölesi Sevban’dan naklettiğine göre,
Rasûlullah (s.a.v) namazını bitirince; “Üç defa “Estağfirullah”
der ve Allah’ım! Sen selâmsın, selâmet te Sendendir. Sen ne kutlusun, büyüklük
ve ikram sahibi olan Allah’ım” derdi.” (İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 32; Müslim, Mesacid: 26)
81- NAMAZ DA SELÂMDAN SONRA, İSTİĞFAR; DAHA
SONRA, NE OKUNUR?
1321- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) (namazını bitirip) selâm
verdiğinde (üç sefer istiğfar ettikten sonra) “Allah’ım!
Sen selâmsın, selâmette sendendir. Sen ne kutlusun, büyüklük ve ikram sahibi
olan Allah’ım” derdi. (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 32; Müslim, Mesacid: 26)
82- SELÂMDAN SONRA YAPILAN BAŞKA BİR DUA
1322- Ebu’z Zübeyr (r.a)’den rivâyete göre, şöyle
demiştir: Abdullah b. Zübeyr’in bu minberde şöyle dediğini duydum: Rasûlullah
(s.a.v) namazını bitirip selâm verince şöyle derdi: “Tek olan,
ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Mülk, saltanat ve otorite
onundur. Tüm eksiksiz övgüler de O’na aittir, O’nun her şeye gücü yeter.
Allah’tan başka hiçbir güç ve kuvvet sahibi yoktur. Sadece O’na kulluk ederiz.
Karşılıksız tüm nimetleri verip iyilikler yapan, en güzel övgülere layık olan
Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Kafirler hoşlanmasa da en güzel hayat tarzı
onun dinidir, O’na samimiyetle bağlıyız.” (Müslim, Mesacid: 26; Ebû Davud,
Salat: 458)
83- SELÂMDAN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
1323- Ebu’z Zübeyr
(r.a)’den rivâyete göre, Abdullah b. Zübeyr, her namazdan sonra şöyle dua
ederdi: “Tek olan,
ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Otorite, mülk, saltanat
O’nundur. Eksiksiz tüm övgüler O’na mahsustur. O’nun her şeye gücü yeter.
Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur ve sadece ona kulluk yaparız. Her türlü
nimetleri veren ve karşılıksız iyilikler yapan O’dur. En güzel övgüler O’na
mahsustur. Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Kafirler hoşlanmasa da en güzel
hayat tarzı onun dinidir. O’na samimiyetle bağlıyız.” Sonra İbn Zübeyr:
Rasûlullah (s.a.v)’de her namazın arkasından bu duayı yapardı diyor. (Müslim, Mesacid: 20; Ebû Davud, Salat: 458)
84- SELÂMDAN SONRA YAPILACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1324- Muğire b.
Şu’be’nin katibi Verrad (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaviye;
Muğire b. Şu’be’ye mektup yazarak; Rasûlullah (s.a.v)’den duyduğu bir şeyi
kendisine bildirmesini istedi. O da şu cevabı verdi: Rasûlullah (s.a.v)
namazlardan sonra şu duayı yapardı: “Tek olan,
ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Saltanat, otorite ve mülk
O’nundur. Her türlü eksiksiz övgüler O’na aittir, O’nun her şeye gücü yeter.
Allah’ım! Senin verdiğine hiçbir şey engel olamaz. Engel olduğun bir şeyi de
kimse veremez. Senin yardımın olmadan hiçbir kuvvetliye kuvveti fayda vermez.” (Müslim, Mesacid: 26; Dârimi, Salat: 88)
1325- Ebu’l Ala el
Verrad (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Muğire b. Şu’be, Muaviye’ye
şöyle yazdı: Rasûlullah (s.a.v), namazından çıkıp selâm verdikten sonra şöyle
dua ederdi: “Tek olan,
ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Mülk, otorite ve saltanat
ona mahsustur. Tüm eksiksiz övgüler ona mahsus olup, O’nun her şeye gücü yeter.
Allah’ım! Senin verdiğine hiçbir şey engel olamaz. Engel olduğun bir şeyi de
kimse veremez. Senin yardımın olmadan hiçbir kuvvetliye kuvveti fayda vermez.” (Müslim, Mesacid: 26; Dârimi, Salat: 88)
85- NAMAZDAN SONRA ÜÇ DEFA OKUNAN DUA
HANGİSİDİR?
1326- Muğire’nin
katibi Verrad (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaviye, Muğireye bir
mektup yazarak, bana Rasûlullah (s.a.v)’den işittiğin bir hadisi yaz demişti
de; Muğire de cevap olarak şöyle yazdı: “Ben, Rasûlullah (s.a.v)’in namazdan
sonra üç defa şöyle dua ettiğini duydum: “Tek olan,
hiçbir ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Mülk, otorite ve
saltanat O’na aittir. Eksiksiz tüm övgüler O’na mahsustur ve O’nun her şeye
gücü yeter.” (Müslim, Mesacid: 26;
Dârimi, Salat: 88)
86- SELÂMDAN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
1327- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), bir toplantıda oturduğu zaman
veya bir namazı kıldıktan sonra birkaç kelimecik bir dua yapardı. Aişe, bu
duanın ne olduğunu Rasûlullah (s.a.v)’e sorunca Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Eğer bir
kimse bu duayı işlediği bir hayırdan sonra okursa, kıyamete kadar aynı hayrı
işlemiş gibi sevap alır. Eğer şerli bir işten sonra okursa, ona keffaret olur;
“Allah’ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, eksiksiz övgülere Sen
layıksın. Senden af diler, günahlarımdan vazgeçip Sana yönelirim.” (Müsned: 2346)
87- SELÂMDAN SONRA YAPILABİLECEK DEĞİŞİK BİR
DUA
1328- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Evime bir Yahudi kadın geldi ve:
“Kabir azabı, üzerimize sıçrattığımız idrardandır” dedi. Ben de: “Yalan
söylüyorsun” dedim. O kadın: “Hayır doğru söylüyorum. Biz Yahudiler idrarın
bulaştığı elbise, deri ne varsa hepsini makasla keserdik” dedi. Rasûlullah
(s.a.v), namaz için çıkmıştı, bizim sesimizin yükseldiğini görünce: “Nedir
meseleniz” dedi. Ben de, Yahudi kadının söylediklerini haber verdim.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Doğru söylemiş” buyurdu, ve o günden sonra
şu duayı her namazında okurdu: “Cebrail’in,
Mikail’in, İsrafil’in Rabbi! Beni Cehennem ateşinden ve kabir azabından koru.” (Buhârî, Cenaiz: 86; Müslim, Mesacid: 24)
88- SELÂMDAN SONRA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1329- Ata b. Ebu
Mervan (r.a), babasından naklediyor ve diyor ki: Ka’b, Musa’ya denizi yarıp
kupkuru yol yapan Allah’a yemin ederek şöyle dedi: Tevrat’ta; Davud (a.s)’ın
namazını bitirince okuduğu şu dua vardır: “Allah’ım!
Cehennem azabından ve z
Ka’b daha sonra
Suheyb’in Peygamber (s.a.v)‘inde namazdan sonra bu duayı okuduğunu bize haber
vermiştir. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
89- NAMAZDAN SONRA ALLAH’A SIĞINMAK
1330- Müslim b. ebi
Bekre (r.a)’den rivayete göre, şöyle demiştir: Babam namazlarının arkasında
şöyle dua ederdi: “Allah’ım!
Küfürden, fakirlikten, kabir azabından Sana sığınırım.” Bende bu duayı
okuyordum, babam: “Yavrum bu duayı kimden öğrendin?” dedi. Senden deyince;
“Rasûlullah (s.a.v) bu duaları namazdan sonra okurdu” dedi. (Müsned: 19514)
90- NAMAZIN BİTİMİNDE TESBİH SAYISI KAÇTIR?
1331- Abdullah b.
Amr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: “İki şey vardır
ki onları yapan mutlaka Cennete girer, onlar çok kolay olup yapanı da azdır.” Sözünü
şöyle sürdürdü: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Beş vakit
namaz… Sizden biriniz her namazın arkasında on defa: “Sübhanallah” on defa
“Elhamdülillah” on defa “Allahüekber” derse; günde diliyle bunları yüzelli defa
söylemiş olur ki, Allah katındaki karşılığı bin beş yüzdür.” Peygamber
(s.a.v) bunu söylerken parmaklarıyla sayıyordu. “Sizden
biriniz yatağına girdiğinde otuz üç defa “Sübhanallah” otuz üç defa “Elhamdülillah”
otuz dört defa “Allahüekber” derse; gerçekten Allah’ı dili ile yüz defa
zikretmiş olur. Fakat bunun Allah katındaki değeri bindir.” Rasûlullah
(s.a.v) sözüne şöyle devam etti: “Hangi
biriniz günde iki bin beş yüz günah işleyebilir?” bunun üzerine: Ashab:
Öyleyse bunları neden yapmayalım dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Şeytan
size namazda iken gelir şunları hatırla, şunları hatırla der siz de bu duayı
yapmayı unutursunuz. Yine şeytan geceleyin aynı şekilde gelir ve bu duayı
yapmadan sizi uyutur.” (Tirmizî, Dua: 25;
İbn Mâce, İkametü’s Salat: 32)
91- NAMAZDAN SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
1332- Ka’b b. Ucre
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Birbiri
ardınca yapılması gereken zikirler vardır onları yapanlar sevaptan mahrum
kalmazlar. Onlar şunlardır: “Otuz üç defa “Sübhanallah” otuz üç defa,
“Elhamdülillah” otuz dört defa, “Allahüekber” demek.” (Müslim, Mesacid: 26; Tirmizî, Dua: 26)
92- NAMAZDAN SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
1333- Zeyd b. Sabit
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ashab’a her namazın bitiminde otuz üç
defa “Sübhanallah” otuz üç defa “Elhamdülillah” otuz dört defa da “Allahuekber”
demeleri emredilmişti. Ensardan bir adam rüyasında: “Rasûlullah (s.a.v) size
her namazdan sonra otuz üç defa “Sübhanallah” otuz üç defa “Elhamdülillah” otuz
dört defa “Allahüekber” demenizi emretti değil mi?” denildi. Adam: “Evet”
deyince; karşısındaki: “Öyleyse onları yirmi beşe indirin de “Lâ ilâhe illallah”
demeyi de ilave edin” dedi. Sabah olur olmaz bu kimse durumu Peygamber
(s.a.v)’e anlattı. Peygamber (s.a.v)‘de: “Öylece
yapınız” buyurdu. (Tirmizî,
Dua: 26; Dârimi, Salat: 90)
1334- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, bir adama rüyasında Rasûlullah (s.a.v), size neyi
emretti diye sorulmuştu da, O’da: “Otuz üç defa “Sübhanallah” otuz üç defa
“Elhamdülillah” otuz dört defada “Allahüekber” dememizi emretti. Böylece
tesbihlerin sayısı yüz olmaktadır. Diye cevap vermiş. Bunun üzerine adam yirmi
beş defa “Sübhanallah” yirmi beş defa “Elhamdülillah” yirmi beş defa “Allahüekber”
deyin yirmi beş defa da “Lâilâhe illallah” deyin böylece yüz olsun demiş. Sabah
olunca adam durumu Rasûlullah (s.a.v)’e aktarmış Peygamber (s.a.v)‘de: “Ensari’nin
dediği gibi yapın” buyurmuştur. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
93- NAMAZDAN SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
1335- Haris’in kızı Cüveyriye (r.anha)’dan
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bana uğradı, bende mescidde
dua ediyordum. Öğleye doğru tekrar uğradı: “Hâla, dua
etmeye devam mı ediyorsun?” dedi. Ben de: “Evet” dedim. Bunun üzerine: “Sana
nasıl dua edeceğini öğreteyim mi?” dedi ve şunları söyledi: “Yarattıklarının
sayısınca Sübhanallah, Yarattıklarının sayısınca Sübhanallah, Yarattıklarının
sayısınca Sübhanallah, kendi razı olacağı kadar Sübhanallah, kendi razı olacağı
kadar Sübhanallah, kendi razı olacağı kadar Sübhanallah, arşının ağırlığı kadar
Sübhanallah, arşının ağırlığı kadar Sübhanallah, arşının ağırlığı kadar
Sübhanallah, sözlerinin mürekkebi kadar Allah’ı tesbih ederim, sözlerinin
mürekkebi kadar Allah’ı tesbih ederim, sözlerinin mürekkebi kadar Allah’ı
tesbih ederim” dersin.”
Buyurdu. (Ebû Davud,
salat: 359; İbn Mâce, Edeb: 56)
94- NAMAZDAN SONRA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1336- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Fakirler, Rasûlullah (s.a.v)’e
gelerek dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Zengin kardeşlerimiz bizim gibi namaz
kılıyorlar, bizim gibi oruç tutuyorlar fakat onların malları da var böylece
sadaka da verip infakta da bulunuyorlar.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: “Namaz kılıp bitirdiğinizde otuz üç sefer “Sübhanallah” otuz üç
sefer “Elhamdülillah” otuz üç sefer “Allahuekber” ve on defa da “Lâ ilâhe
illallah” deyin bununla hem sevap bakımından onlara yetişmiş olursunuz hemde sizden
sonra gelecek olanları geçersiniz. (Ebû Davud,
Salat: 360; Müslim, Mesacid: 26)
95- NAMAZDAN SONRA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
1337- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim sabah
namazından sonra yüz defa “Sübhanallah,” yüz defa da “Lâ ilâhe illallah” derse,
denizin köpükleri kadar bile olsa günahları affedilir.” (Müslim, Mesacid: 26; Buhârî, Deavat: 65)
1338- Abdulah b.
Amr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in tesbihatı
yaparken sayıları bilebilmek için saydığını gördüm.” (Ebû Davud, Salat: 359; Tirmizî, Dua: 25)
97- İTİKAF HANGİ GÜNLERDE YAPILIR?
1339- Ebu Said el
Hudri (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Ramazan’ın
ortasındaki on günde itikafa girerdi yirminci geceyi mescidde geçirir ve yirmi
birinci günü evine dönerdi. Kendisiyle birlikte itikafa girenler de aynı gün
evlerine dönerlerdi. Yine evine döneceği bir gece insanlara bir hutbe verdi,
Allah’ın emrettiği bazı şeyleri söyledi ve sonunda şöyle dedi: “Bu güne
kadar Ramazan ayını ortasındaki on günde itikafa giriyordum. Bundan sonra
Ramazan ayının son on gününde itikaf yapmam bana bildirildi. Benimle birlikte
itikaf yapmak isteyenler yerlerinde kalsınlar. Ben, Kadir gecesinin hangi
gecede olduğunu gördüm fakat Bana unutturuldu, siz onu son on günün içersindeki
tek gecelerde arayın. Ben o gün kendimi çamur ve su içerisinde secde ederken
gördüm.” Ebu Said diyor ki: O sene Ramazan ayının yirmi birinci gecesi
yağmur yağmış ve Rasûlullah (s.a.v)’in kaldığı yere yağmur suları birikmişti. O
gecenin sabah namazında namazı bitirip cemaate döndüğünde Rasûlullah (s.a.v)’in
yüzünde su ve çamur izleri vardı. (Buhârî,
İtikaf: 13; Muvatta', İtikaf: 6)
98- İMAM SELÂM VERDİKTEN SONRA MİHRAPTA
OTURUR
1340- Câbir b.
Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) sabah
namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar mihrapta otururdu. (Müslim, Fedail: 17)
1341- Simak b. Harb
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Câbir b. Semure’ye: “Rasûlullah
(s.a.v)’in sohbetinde bulunur muydun” diye sordum. O da: “Evet, Rasûlullah
(s.a.v); sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar mihrapta
otururdu. Ashabıyla konuşur, görüşür Ashabı’da cahiliye dönemi olaylarını
anlatarak ve şiirler okuyarak gülerler. Peygamber (s.a.v)’de tebessüm ederdi. (Müslim, Fedail: 17)
99- NAMAZ BİTİNCE CEMAATE DÖNÜŞ HANGİ
TARAFTAN OLUR?
1342- Suddi
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. M
1343- Esved
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah şöyle demiştir: “Namaz
bittikten sonra mutlaka sağ taraftan dönülmeli diyerek şeytanı memnun
etmeyiniz. Çünkü ben Rasûlullah (s.a.v)’i çoğunlukla sol tarafından döndüğünü
gördüm.” (Dârimi, Salat: 89; Tirmizî, Salat:
225)
1344- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben, Rasûlullah (s.a.v)’in ayakta
ve oturarak su içtiğini, yalınayak ve ayakkabıyla namaz kıldığını, namazdan
sonra ise hem sağından hem de solundan döndüğünü gördüm.” (Müsned: 23428)
100- KADINLAR, MESCİDDEN NE ZAMAN ÇIKARLAR?
1345- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Kadınlar sabah namazını Rasûlullah
(s.a.v) ile birlikte kılarlar, selâm verip namaz bittikten sonra da örtülerine
bürünmüş olarak evlerine dönerlerdi. Alaca karanlık olduğu için tanınmazlardı.”
(Müslim, Mesacid: 40; İbn Mâce, Salat: 2)
101- CEMAAT, İMAMDAN ÖNCE HAREKET ETMEZ
1346- Enes b. M
102- NAMAZ BİTİNCEYE KADAR İMAMLA BİRLİKTE
OLMANIN SEVABI
1347- Ebu Zer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte
Ramazan orucunu tuttuk. Son yedinci gün gelinceye kadar bizi mescidde
bırakmadı. Ramazan’ın bitimine yedi gün kala gecenin ilk üçte biri geçinceye
kadar bizi mescidde bıraktı, altı gün kala bizi yine tutmadı, beş gün kala yine
gece yarısına kadar tuttu. Bunun üzerine biz, Ey Allah’ın Rasûlü! İstersen tüm
gece kalabiliriz dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdular: “İmamla
namaz kılan kimse sonuna kadar imamla beklerse tüm geceyi ihya etmiş gibi sevab
kazanır.” Son dördüncü gece de bizi mescidde bırakmadı son üçüncü gece
hanımlarına ve kızlarına haber göndererek ve cemaati de toplayarak o geceyi bir
süre ihya ettik. O kadar ki felahı kaçıracağımızdan korktuk, o geceden başka
bizi bir daha tutmadı. Hadisin ravisi Davud diyor ki: “Felah nedir” diye
sordum. “Felah; sahurdur” dedi. (Tirmizî, Savm:
80; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 173)
103- İMAM CEMAATIN OMUZLARINDAN ATLIYARAK
GİDEBİLİR
1348- Ukbe b. Haris
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte ikindi
namazını Medine’de kıldım. Namazdan sonra Rasûlullah (s.a.v) cemaatın
omuzlarından atlayarak hızlıca çıkıp gitti. Cemaatte bu harekete hayret
ettiler. Ashabtan bazıları peşinden gittiler. Rasûlullah (s.a.v), hanımlarından
birisinin yanına girip çıktıktan sonra şöyle dedi: “Namazda
iken evde bir miktar altın olduğu aklıma geldi, bu gece yanımızda kalmasın
istedim ve dağıtılmasını emrettim.” (Buhârî,
Sıfatü’s Salat: 77; Müslim, Zekat: 9)
104- NAMAZ KILDIN MI? DENİLDİĞİNDE HAYIR
DENİR Mİ?
1349- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Ömer b. Hattab Hendek savaşında güneş
battıktan sonra Kureyş kafirlerine sövmeye başladı ve Ey Allah’ın Rasûlü! Güneş
batmaya yaklaştı hala ikindi namazımı kılamadım dedi. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v): “Ben de
kılamadım” buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) ile beraber Büthan’a gittik,
namaz için abdest aldı, biz de abdest aldık, güneş battıktan sonra önce
ikindiyi sonra da akşamı kıldı. (Dârimi, Salat:
186)