16- KİTAB-ÜL
KÜSÛF (GÜNEŞ VE AY TUTULMASI)
2- GÜNEŞ
TUTULDUĞUNDA TESBİH TEKBİR VE DUA
3- GÜNEŞ
TUTULDUĞUNDA NAMAZ KILINIR
4- AY
TUTULDUĞUNDA DA NAMAZ KILINIR
5- TUTULAN
GÜNEŞ AÇILINCAYA KADAR NAMAZ KILMAK
6- GÜNEŞ
TUTULDUĞUNDA NAMAZA ÇAĞIRILIR MI?
7- KÜSÛF
NAMAZINDA SECDE VE RÜKÛ’ SAYISI KAÇTIR?
8- KÜSÛF
NAMAZI NASIL KILINIR?
9- DEĞİŞİK
BİR KÜSÛF NAMAZI ŞEKLİ
10- DEĞİŞİK
BİR KÜSÛF NAMAZI ŞEKLİ
11- DEĞİŞİK
BİR KÜSÛF NAMAZI ŞEKLİ
16- KÜSÛF İLE
İLGİLİ DİĞER BİR RİVAYET
17- KÜSÛF
NAMAZINDA NE OKUNACAK?
18- KÜSÛF
NAMAZINDA SESLİ OKUMAK
19- KÜSÛF
NAMAZINDA OKUYUŞU GİZLİ YAPMAK
20- KÜSÛF
NAMAZININ SECDESİNDE NE SÖYLENİR?
21- KÜSÛF
NAMAZINDA TEŞEHHÜT VE SELÂM VERMEK
22- KÜSÛF
NAMAZINDAN SONRA MİNBERDE OTURMAK
24- GÜNEŞ
TUTULDUĞUNDA DUA YAPMAK EMREDİLİR
25- GÜNEŞ
TUTULMASINDA BAĞIŞLANMA İSTEMEK
16- KİTAB-ÜL KÜSÛF
(GÜNEŞ VE AY TUTULMASI)
1442- Ebu Bekre (r.a)’den rivâyete
göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) buyurdular
ki: “Güneş
ve Ay Allah’ın varlığının alametlerindendir. Onlar bir kimsenin hayata gelmesi
veya ölmesiyle tutulmazlar. Fakat Allah, onların tutulmasıyla gücünü hatırlatıp
kullarını korkutur.” (Ebû
Davud, Salat: 261; Buhârî, Küsûf: 7)
2- GÜNEŞ TUTULDUĞUNDA TESBİH TEKBİR VE DUA
1443- Abdurrahman b. Semure (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Medine’de oklarımla nişan alıp atış t
3- GÜNEŞ TUTULDUĞUNDA NAMAZ KILINIR
1444- Abdullah b.
Ömer (r.a) Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu
naklediyor: “Güneş ve Ay
bir kimsenin hayata gelmesi ve ölümü sebebiyle tutulmazlar. Onlar Allah’ın
varlığının ve birliğinin işaretlerindendir. Güneş ve Ayın tutulduğunu
gördüğünüzde namaz kılınız.” (Buhârî, Küsûf: 13; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 152)
4- AY TUTULDUĞUNDA DA NAMAZ KILINIR
1445- Ebu Mesud (r.a)’tan rivâyete
göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Güneş ve Ay
hiç kimsenin ölümü sebebiyle tutulmazlar. Fakat onlar Allah’ın varlığı ve
birliğinin alametlerindendir. Onların tutulduklarını gördüğünüzde namaz
kılınız.” (Buhârî,
Küsûf: 13; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 152)
5- TUTULAN GÜNEŞ AÇILINCAYA KADAR NAMAZ
KILMAK
1446- Ebu Bekre (r.a)’den rivâyete
göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Güneş ve Ay
Allah’ın varlığı ve birliğinin alametlerindendir. Hiçbir kimsenin doğumu ve
ölümü için tutulmazlar. Onların tutulduklarını gördüğünüzde açılıncaya kadar
namaz kılınız.” (Buhârî,
Küsûf: 13; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 152)
1447- Ebu Bekre (r.a)’den rivâyete
göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) ile beraber
oturuyorduk, Güneş tutuldu. Rasûlullah (s.a.v)
elbisesini toplayıp kalktı ve Güneş açılıncaya kadar iki rekat namaz kıldı.” (Buhârî, Libas: 2; Müsned: 19496)
6- GÜNEŞ TUTULDUĞUNDA NAMAZA ÇAĞIRILIR MI?
1448- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) zamanında Güneş
tutulmuştu da Peygamber (s.a.v), cemaatin toplanmasını emretti. Cemaat toplandı
ve saf oldular. Rasûlullah (s.a.v) dört rükû’ ve dört
secdeli iki rekat namaz kıldırdı.” (Buhârî, Küsûf: 3; Müslim, Küsûf: 1)
7- KÜSÛF NAMAZINDA SECDE VE RÜKÛ’ SAYISI
KAÇTIR?
1449- Urve b. Zübeyr (r.a)’den rivâyete
göre, Rasûlullah (s.a.v)’in hanımı Aişe şöyle anlatmıştır: Rasûlullah
(s.a.v) zamanında Güneş tutulmuştu. Rasûlullah
(s.a.v) mescide çıktı, kıyama durarak tekbir aldı, cemaat de arkasında saf
tuttular. Dört rükû’ ve dört secde yaparak namaz kıldırdı, namazı bitirmeden de
Güneş açıldı. (Müslim, Küsûf: 1; Dârimi, Salat: 187)
8- KÜSÛF NAMAZI NASIL KILINIR?
1450- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete
göre, Rasûlullah (s.a.v) güneş tutulunca namaz kıldı.
Namazda sekiz rükû’ ve dört secde yaptı. Ata’dan da aynı rivâyet nakledilmiştir.
(Dârimi, Salat: 187; Buhârî, Küsûf: 9)
1451- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete
göre, Peygamber (s.a.v) güneş tutulmasında namaz kılmış ayakta iken okumuş
sonra rükû’a gitmiş sonra tekrar okuyup tekrar rükû’a gitmiş, sonra tekrar
okuyup tekrar rükû’a gitmiş yine okuyup yine rükû’a gitmiş sonra secdeye
gitmişti ikinci rekatı da aynı şekilde kılmıştı. (Buhârî, Küsûf: 9; Ebû Davud, Salat: 262)
9- DEĞİŞİK BİR KÜSÛF NAMAZI ŞEKLİ
1452- Abdullah b. Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, “Rasûlullah
(s.a.v) güneş tutulduğunda iki rekat namaz kılmıştı da bu namaz da dört secde
ve dört rükû’ vardı.” (Ebû
Davud, Salat: 262; Müslim, Küsûf:
1)
10- DEĞİŞİK BİR KÜSÛF NAMAZI ŞEKLİ
1453- Ata (r.a)’dan
rivâyete göre, şöyle demiştir: Ubeyd b. Umeyr anlatıyor. Doğruluğuna inandığım biri anlatıyor.
-inandığım biri demekle Aişe’yi kastettiğini
zannediyorum- ve şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v)
zamanında güneş tutuldu. Rasûlullah (s.a.v) namaz
için kalktı ve uzun bir süre kıyamda durdu. Cemaat de aynı şekilde duruyorlardı
sonra rükû’a vardı sonra tekrar kıyama kalktı sonra tekrar rükû’a vardı tekrar
kıyama kalktı tekrar rükû’a vardı sonra secdeye vardı. Böylece iki rekat namaz
kıldı ve bu namazın her bir rekatında üçer rükû’ ve üçer secde vardı. O gün o
namazın uzunluğuna dayanamayan bazı kimseler baygınlık geçirdiler. Onların
üzerine kova ile su dökerek ayılttılar. Rasûlullah
(s.a.v) rükû’a giderken “Allahü ekber” diyordu. Rükû’ dan başını kaldırınca “Semi Allahü limen hamideh”
diyordu. Güneş açılıncaya kadar namazı bitirmedi. Namazdan sonra kalkarak
Allah’ı hamd edip O’nu övdükten sonra şöyle buyurdu: “Güneş
ve Ay bir kimsenin doğumu ve ölümü için tutulmazlar. Fakat O’nlar Allah’ın
varlığına ve birliğine işaret eden alametlerdir. Allah onlarla sizi korkutur. O’nlar
tutuldukları zaman Allah’ı zikre koşunuz ve açılıncaya kadar zikre (namaza)
devam ediniz.” (Müslim, Küsûf: 3; Buhârî, Küsûf: 10)
1454- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
Peygamber (s.a.v) Küsûf namazını altı rükû’ ve dört secde yaparak kılmıştı. Ubeyd, Muaz’a dedim ki: “Rasûlullah (s.a.v)’in böyle yaptığını gördün mü?” O da;
“Hiç şüphe ve kuşkun olmasın, evet gördüm” diye cevap verdi. (Müslim, Küsûf: 3; Dârimi, Salat: 188)
11- DEĞİŞİK BİR KÜSÛF NAMAZI ŞEKLİ
1455- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) hayatta iken Güneş
tutulmuştu. Rasûlullah (s.a.v) kalktı ve tekbir aldı,
cemaat de arkasına saf tuttular. Rasûlullah (s.a.v)
uzunca bir sûre okudu sonra tekbir alıp uzunca bir rükû’ yaptı sonra başını
rükû’dan kaldırıp “Semiallahü limen
hamideh”, “Rabbena lekel hamd” dedi ve bu ayakta duruşunda yine uzunca bir sûre
okudu fakat bu okuduğu birinci okuduğundan kısaydı sonra tekbir alıp tekrar
rükû’a gitti yine rükû’ yaptı. Bu rükû’u öncekinden biraz kısaydı sonra “Semiallahü limen hamideh” “Rabbena lekel hamd” dedi ve secdeye vardı, diğer rekattede
aynısını yaptı, böylece rükû’ ve secdelerin sayısını dörde çıkardı. Rasûlullah (s.a.v) namazdan ayrılmadan Güneş açıldı. Sonra
kalktı ve cemaate hitab ederek: Allah’ı gerektiği
şekilde övdükten sonra şöyle buyurdu: “Güneş ve Ay
Allah’ın varlığı ve birliğini gösteren alametlerdendir. Hiçbir kimsenin doğumu
ve vefatı için tutulmazlar. Onların tutulduklarını görünce açılıncaya kadar
namaz kılınız.” Rasûlullah (s.a.v) şöyle devam
etti: “Şu
bulunduğum yerde size vâd edilen her şeyi gördüm.
Kendimi Cennetten bir salkım üzüm koparırken gördüm. Biraz ilerledim Cehennemin
birbirine çarpan ateş dalgalarını gördüm ve biraz geriledim orada Kâbe’ye
adanan develere binilmemesi ve yük yüklenmemesi adetini getiren İbn Luhay’ı gördüm.” (Müslim, Küsûf: 1; Buhârî, Küsûf:
10)
1456- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında Güneş
tutulmuştu. Hemen; “Namaz
toplayıcıdır” diye anons edildi. Cemaat toplanınca, Rasûlullah
(s.a.v) dört rükû’ ve dört secdeli iki rekat namaz kıldırdı. (Buhârî, Küsûf: 10; Ebû Davud, Salat:
264)
1457- Yine Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında Güneş
tutulmuştu da Peygamber (s.a.v) insanlara namaz kıldırmıştı. Namazda kıyamı
uzattı sonra rükû’a gitti, rükû’u da uzattı sonra kalkıp tekrar ayakta durdu ve
bu duruşunu da uzattı, bu öncekinden daha kısa idi. Sonra tekrar rükû’a gitti,
rükû’unu uzattı önceki rükû’dan biraz kısa idi. Sonra kalktı ve secdeye vardı.
Diğer rekatta da aynısını yaptı, namazını bitirince Güneş açılmıştı. Namazdan
sonra cemaate hitab ederek Allah’a hamd edip O’nu övdükten sonra şöyle buyurdu: “Güneş ve
Ay Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren alametlerdendir. Hiçbir kimsenin
doğumu ve ölümü için tutulmazlar. Tutulduğunu gördüğünüzde Aziz ve Celil olan Allah’a dua edin, tekbir getirin ve sadaka
verin.” Sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ey
Muhammed Ümmeti! Kullarından erkek ve kadının zina etmesine Allah’tan daha çok
kıskançlık gösteren kimse yoktur. Ey Muhammed Ümmeti! Allah’a yemin ederim ki
eğer Benim bildiklerimi bir bilseydiniz az güler ve çok ağlardınız.” (Buhârî, Küsûf: 10; Müslim, Küsûf:
3)
1458- Yine Aişe (r.anha) anlatıyor: Bir
Yahudi kadını bana gelerek: “Allah seni kabir azabından korusun” demişti. Ben
de Peygamber (s.a.v)’e: “Ey Allah’ın Rasûlü!
insanlara kabirde azâb ediliyor mu?” diye sordum.
Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): “Allah’a
sığınırım o kabir azabından” dedi. Aişe diyor
ki Rasûlullah (s.a.v) dışarı çıkmıştı da Güneş
tutulmuştu. Biz de dışarı çıktık, kadınlar etrafıma toplandılar. Rasûlullah (s.a.v), bize doğru geldi. Vakit kuşluk vakti
idi. Uzun süren bir kıyam yaptıktan sonra yine uzunca bir rükû’ yaptı sonra
başını rükû’dan kaldırdı, önceki kıyamdan biraz hafif olarak yine kıyamda
durdu. Sonra tekrar rükû’a vardı ki o rükû’ da öncekinden biraz kısa idi. Sonra
secdeye vardı. Sonra ikinci rekata kalktı, aynısını yaptı fakat ikinci rekatın
kıyam ve rükû’ları birinci rekattan daha kısa idi sonra secdeye vardı, (bu
esnada) güneş açılmıştı. Namaz bitince minbere çıktı, söyledikleri arasında
şunlar da vardı: “İnsanlar Deccal fitnesine uğrayacakları imtihan gibi kabirlerinde de
imtahana çekilirler.” Aişe
diyor ki: Bu olaydan sonra Rasûlullah (s.a.v)’in
kabir azabından Allah’a sığındığını duyuyorduk. (Buhârî, Küsûf: 7; Müslim, Küsûf:
2)
1459- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Benden bir şey istemeye gelen bir Yahudi kadını: “Allah seni
kabir azabından korusun” dedi. Peygamber (s.a.v) gelince, “Ey Allah’ın Rasûlü! insanlara kabirde azâb
ediliyor mu?” diye sordum. Rasûlullah (s.a.v): “Allah’a
sığınırım” dedi. Hemen bir binite bindi, (o anda) Güneş tutulmuştu. Ben
kadınlarla beraber odaların arasında idim. Rasûlullah
(s.a.v) merkebinden inerek namazgaha geldi ve insanlara namaz kıldırdı. Namazda
kıyamı uzattı sonra rükû’ya gitti rükû’u da uzattı
sonra başını rükû’dan kaldırdı ve yine kıyamı uzattı sonra rükû’a gitti
rükû’unu yine uzattı sonra başını rükû’dan kaldırdı ve yine kıyamını uzattı
sonra secdeye vardı, secdesini uzattı sonra tekrar ayağa kalktı, bu duruşu
öncekinden daha kısaydı sonra tekrar rükû’a gitti, bu rükû’u öncekinden daha
kısaydı sonra başını kaldırdı, bu duruşu önceki duruşundan daha kısa idi sonra
rükû’a gitti, bu rükû’u önceki rükû’undan daha kısa idi sonra başını rükû’dan
kaldırdı ve ayakta durdu, bu duruşu da öncekinden daha kısa idi. Böylece dört
rükû’ ve dört secde yapmış oldu, (bu esnada) güneş te
açılmıştı. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Deccal fitnesi ve imtihanı gibi kabirde de fitneye uğrayıp
imtihana çekileceksiniz.” Aişe diyor ki: Bu
olaydan sonra Peygamber (s.a.v)’in kabir azabından Allah’a sığındığını duydum.” (Buhârî, Küsûf: 7; Müslim, Küsûf:
2)
1460- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
“Rasûlullah (s.a.v), zemzem kuyusu yanında Güneş
tutulma namazı kıldı ve namazda dört rükû’ ve dört secde yaptı.” (Müslim, Küsûf: 1; Ebû Davud, Salat: 262)
1461- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında çok sıcak bir günde Güneş
tutulmuştu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) ashabına
küsûf namazı kıldırdı. Namazda kıyamı o kadar uzattı ki bazıları bayılmaya
başladı sonra rükû’ yaptı, onu da uzattı sonra kalktı ve kıyamı yine uzattı
sonra tekrar rükû’a vardı ve yine uzattı sonra doğruldu, kıyamını yine uzattı
sonra iki secde yaptı sonra kalktı ve birinci rekattaki gibi yaptı, bir ara
ilerlemeye sonra da gerilemeye başladı. Böylece dört rükû’ dört secde yapmış
oldu. Namazdan sonra şöyle buyurdu: “Onlar Güneş
ve Ayın sadece büyüklerden bir büyüğün ölümüyle tutulacağını söylüyorlardı.
Halbuki onlar Allah’ın varlığının ve birliğinin alametlerindendir. Onların
tutulduklarını gördüğünüzde açılıncaya kadar namaz kılınız.” (Müslim, Küsûf: 3; Buhârî, Küsûf:
10)
1462- Abdullah b. Amr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında Güneş tutulmuştu “Namaz
toplayıcıdır” diye anons edilmesini emretti. Rasûlullah
(s.a.v) insanlara iki rükû’ ve bir secdeli namaz kıldırdı sonra kalktı sonraki
rekatı da yine iki rükû’ ve bir secdeyle kıldırdı. Aişe
bu namazla ilgili şöyle der: “Bu kadar uzun ne rükû’ ne de secde yapmıştım.” (Ebû Davud,
Salat: 264; Buhârî, Küsûf:
8)
1463- Abdullah b. Amr (r.a) anlatıyor: Güneş tutulmuştu. Rasûlullah
(s.a.v) iki rükû’ ve iki secde yaparak bir rekat kıldırdı sonra kalktı, ikinci
rekatta da yine iki rükû’ ve iki secde yapmıştı sonra güneş açıldı. Aişe diyor ki: “Rasûlullah
(s.a.v) bunlardan daha uzun rükû’ ve secde hiç yapmamıştı.” (Buhârî, Küsûf: 8; Müslim, Küsûf:
2)
1464- Aişe (r.anha)’nın
azatlı kölesi Hafsa anlatıyor. Bana Aişe anlattı. Rasûlullah (s.a.v)
zamanında Güneş tutulmuştu. Rasûlullah (s.a.v) abdest aldı cemaate namaz toplayıcıdır diye anons ettirdi
ve cemaate namaz kıldırdı Namazında kıyamı o kadar uzattı ki -Aişe şöyle diyor herhalde Bakara sûresini okuduğunu
zannediyorum- sonra rükû’ yaptı, rükû’unu da uzunca yaptı ve semiallahü limen hamideh dedi. Sonra kalktı, önce ki kıyamı gibi kıyamda
uzunca durdu, secdeye gitmedi sonra tekrar rükû’ etti ve arkasından da secdeye
vardı. Sonra ikinci rekata kalktı, önceki yaptığı gibi ikinci rekatı da
tamamladı sonra oturdu bu esnada güneş de açılmıştı. (Buhârî, Küsûf: 8; Ebû
Davud, Salat: 263)
1465- Abdullah b. Amr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında Güneş tutulmuştu Rasûlullah (s.a.v) namaz kılmak için kalktı, orada
bulunanlar da kalkıp namaza durdular. Namazda kıyamda duruşunu uzattı. Sonra
rükû’a gitti, rükû’sunu da uzattı sonra rükû’dan başını kaldırdı ve secdeye
vardı, secdesini de uzattı sonra secdeden başını kaldırdı ve oturdu, oturuşunu
da uzattı sonra secdeye vardı, secdesini de yine uzattı sonra başını kaldırdı
ve ikinci rekatta da yine birinci rekattaki yaptığı gibi kıyamı, rükû’u,
secdeyi ve iki secde arasındaki oturuşunu uzattı, ikinci rekatın secdesinde
derinden nefes alıyordu ve ağlıyordu ve şöyle diyordu: “Ben
aralarında iken bunu vaad etmemiştin ve bizler
bağışlanmamızı isterken bunu vaad etmemiştin.” Sonra
başını kaldırdı ve Güneş açılmıştı. Namazdan sonra kalkarak cemaate hitap etti;
Allah’a hamdedip O’nu övdükten sonra şöyle buyurdu: “Güneş ve
Ay, Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren alametlerden bir alamettirler Ay
ve Güneşten birinin tutulduğunu görürseniz Allah’ı zikre (namaza) koşunuz.
Canım kudret elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki, Cennet bana o derece
yaklaştırıldı ki üzüm salkımlarından bile koparabilecektim. Cehennemde o derece
yaklaştırıldı ki sizi çepeçevre kuşatmasından korkup Allah’a sığındım. Cehennem
de Himyerli bir kadını gördüm ki o kadın bir kediyi
hapsetmiş, ona yiyecek ve içecek vermediği gibi kendisi bulup karnını doyurması
içinde onu bırakmamıştı ve böylece o kedi ölmüştü. Kedinin gelip gidip o
kadının uyluklarını tırmaladığını da görmüştüm. Hatta o Cehennemde Da’da oğullarından, benim Kâbe’ye adadığım develeri çalan
bir kimseyi de gördüm. Ateş içersinde çatallı bir değnekle kovalanıyordu. Yine
o Cehennem de bastonu ile hacıları soyan bir hırsızı da gördüm, o da bastonuna dayanıp:
“Ben bastonla hırsızlık yapan kimseyim” diye bağırıyordu. (Müslim, Küsûf: 3; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 152)
1466- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete
göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında
güneş tutulmuştu da Rasûlullah (s.a.v) kalkıp
insanlara namaz kıldırmıştı. Namazında kıyamda durmayı uzattı sonra rükû’a
gitti, rükû’unu da uzattı, tekrar kalkıp kıyamı yine uzattı ki önceki
kıyamından biraz kısa idi. Sonra tekrar rükû’a gitti, rükû’unu da uzattı fakat
önceki rükû’undan kısa idi. Sonra secdeye vardı, secdesini uzattı sonra kalktı
tekrar secdeye gitti, secdelerini de uzunca yaptı, ikinci secde birinciden kısa
idi. Sonra ikinci rekata kalktı aynen birinci rekatta yaptığı gibi yaparak iki
secde yaptı. Namazını bitirince şöyle dedi: “Güneş ve Ay
Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren delillerinden bir delildir. Onlar bir
kimsenin doğumu ve ölümü için tutulmazlar.Tutulduklarını gördüğünüz zaman hemen
zikir ve namaza koşun.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
1467- Semure b. Cündüp (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve bir
genç Rasûlullah (s.a.v) zamanında bir hedefe atış
yaparak atış öğrenimi yapıyorduk, Güneş ufukta iki veya üç mızrak boyu
görünürken hemen kararıverdi. Birimiz diğerimize haydi mescide gidelim, Rasûlullah (s.a.v) bununla ilgili olarak üm
16- KÜSÛF İLE İLGİLİ DİĞER BİR RİVAYET
1468- Numan b. Beşîr (r.a)’den rivâyete
göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında
güneş tutulmuştu. Rasûlullah (s.a.v) korkmuş
vaziyette elbisesini çekerek mescide geldi. Güneş açılıncaya kadar bize namaz
kıldırdı. Güneş açılınca şöyle buyurdu: “İnsanlar,
Güneş ve Ayın sadece büyüklerden birinin ölümüyle tutulduğunu zannederler.
Halbuki mesele öyle değildir. Güneş ve Ay ne kimsenin ölümü ne de doğumundan
dolayı tutulmazlar. Fakat o ikisi, Aziz ve Celil olan
Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren alametlerinden birer alamettirler.
Aziz ve Celil olan Allah mahlukatından birisi
üzerinde gücünü göstermek için bir şeyler yapmak isterse o şeyler ona boyun
eğer. Sizler böyle bir durumla karşı karşıya kalırsanız farz namazları gibi
namaz kılınız.” (İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 152)
1469- Kabîsa b. Muharik el Hilâlî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Güneş tutulmuştu, biz o anda Medine’de Peygamber (s.a.v) ile beraberdik. Rasûlullah (s.a.v) bir korku içinde eteklerini toplayarak
hemen kalktı, uzunca iki rekat namaz kıldı. Namazını bitirmesiyle güneşte
açılıverdi. Allah’a hamdedip O’nu överek şöyle
buyurdu: “Güneş ve Ay
Allah’ın varlığını ve birliğini ortaya koyan alametlerinden ikisidir. Ve hiçbir
kimsenin doğumu ve ölümü için tutulmazlar. Böyle bir durumla karşılaşırsanız
farz namazlar gibi namaz kılmaya koşunuz.” (Ebû Davud, Salat: 262)
1470- Kabîsa el Hilalî (r.a) anlatıyor, Güneş tutulunca Peygamber
(s.a.v) her rekatta iki rükû’ yaparak güneş açılıncaya kadar namaz kıldı ve
şöyle buyurdu: “Güneş ve
ay hiçbir kimsenin ölümü için tutulmazlar. Onlar Allah’ın yarattığı iki
yaratığıdır. Aziz ve Celil olan Allah
yarattıklarından dilediği üzerinde dilediği değişikliği yapar. Allah hangi
yarattığına bir değişiklik yapmak isterse o yaratık onun bu yaptığına boyun
eğer. Eğer güneş ve ay da böyle bir değişiklik görürseniz açılıncaya kadar
namaz kılın veya Allah eski durumuna getirinceye kadar namaz kılın.” (Ebû Davud,
Salat: 262)
1471- Numan b. Beşir (r.a)’den rivâyete
göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Güneş ve Ay
tutulunca kıldığınız namazların en güzeli gibi namaz kılınız.” (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 152;
Müslim, Küsûf: 1)
1472- Numan b. Beşir (r.a)’den rivâyete
göre, Rasûlullah (s.a.v) güneş tutulduğu zaman rükû’
ve secde ederek bizim namaz kıldığımız gibi namaz kılardı. (Ebû Davud,
Salat: 263)
1473- Numan b. Beşir (r.a) anlatıyor:
Bir gün Rasûlullah (s.a.v), acele acele
mescide çıktı. Güneş tutulmuştu güneş açılıncaya kadar namaz kıldı sonra şöyle
buyurdu: “Cahiliye dönemindeki insanları Güneş ve Ay sadece yer
yüzündeki büyük bir kimsenin ölümünden dolayı tutulacağını söylerlerdi. Halbuki
Güneş ve Ay ne bir kimsenin ölümü ile ne de doğumu ile tutulmazlar. Fakat o
ikisi Allah’ın yarattığı iki yaratığıdır. Allah yarattıkları üzerinde dilediği
değişikliği yapar. Onlardan hangisi tutulursa, açılıncaya kadar namaz kılın
veya Allah eski şekline çevirinceye kadar namaz kılınız.” (İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 152)
1474- Ebu Bekre (r.a) anlatıyor: Bizler
Rasûlullah (s.a.v)’in yanındayken güneş tutuldu. Rasûlullah (s.a.v) elbisesini toplayarak mescide çıktı,
insanlarda oraya toplandılar. Böylelikle bize iki rekat namaz kıldırdı. Güneş
açılınca şöyle buyurdu: “Güneş ve Ay
Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren alametlerden birer alamet ve
işarettir. Allah gücünü göstererek kullarını böylelikle korkutur. Onlar hiçbir
kimsenin doğumu ve ölümü ile tutulmazlar. Onların tutulduğunu gördüğünüz zaman
açılıncaya kadar namaz kılınız. Bu olay peygamberimizin oğlu İbrahim’in
vefatında olmuştu da insanlar cenaze için oradaydılar.” (Buhârî, Küsûf: 1; Müsned: 19596)
1475- Ebu Bekre (r.a)’den rivâyete
göre, Rasûlullah (s.a.v), güneş tutulması olayında
kıldığımız namazlar gibi iki rekat namaz kılmıştı. (Buhârî, Küsûf: 15; Müsned: 14496)
17- KÜSÛF NAMAZINDA NE OKUNACAK?
1476- Abdullah b. Abbas (r.a) anlatıyor: Güneş tutulmuştu da Peygamber
(s.a.v), beraberindekilerle birlikte namaz kılmaya başladı. Kıyamı uzattı,
Bakara sûresi gibi uzun bir sûre okumuştu. Sonra uzunca bir rükû’ yaptı sonra
kalktı ve yine uzunca kıyamda durdu. Önceki duruşundan biraz kısaydı. Bu
duruştan sonra tekrar rükû’a gitti. Önceki rükû’ kadar olmayan fakat yine
uzunca bir rükû’ yaptı. Sonra secdeye vardı. Sonra tekrar tekrar
ikinci rekata kalktı, bu kıyamı öncekinden biraz kısaca idi. Sonra tekrar
rükû’a vardı, öncekinden biraz kısa olup yinede uzuncaydı sonra kalktı ve
uzunca kıyamda durdu. Önceki kıyamından bu, biraz hafif idi. Sonra tekrar
rükû’a gitti uzunluğu öncekinden biraz kısa idi. Sonra secdeye vardı. Namazı
bitirince Güneş açılmıştı ve şöyle buyurdu: “Güneş ve Ay, Allah’ın varlığını
ve birliğini bildiren alametlerden birer alamettir. Hiçbir kimsenin doğumu ve
ölümü ile tutulmazlar. Bunların tutulduklarını gördüğünüz zaman Allah’ı
zikrediniz.” Cemaat: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu
namazda senin bir şeyi tutmak ister gibi yaptığını sonrada geri çekildiğini
gördük” deyince: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Cenneti
gördüm veya Cennet bana gösterildi. Oradan üzüm salkımları koparmak istedim.
Eğer onlardan koparsaydım dünyanın sonuna kadar onlardan yerdiniz. Cehennemi de
gördüm. Bugünkü gibi hiç görmemiştim. Cehennemin içindekilerin çoğu kadınlardı.
“Niçin kadınlardı” diye sorulunca; Peygamber (s.a.v): “Gerçekleri
örtbas edip küfrettikleri için buyurdu. Allah’a karşı mı Nankörlük edip
küfrediyorlar denilince; Kocalarına karşı ve her türlü iyiliğe karşı nankörlük
ediyorlar. Eğer onlara yıl boyu iyilik etsen daha sonra da senden olumsuz bir
şey görseler senden hiçbir iyilik görmedim deyiverirler.” (Buhârî, Küsûf: 3; Muvatta', Küsûf: 1)
18- KÜSÛF NAMAZINDA SESLİ OKUMAK
1477- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) dört rükû’ ve dört secde yaparak küsûf
namazını kıldı. Okuduklarını açıktan okudu. Başını rükû’dan kaldırınca da: “Semiallahü limen hamideh, Rabbena velekel hamd” dedi. (Müslim, Küsûf:
1; Ebû Davud, Salat: 265)
19- KÜSÛF NAMAZINDA OKUYUŞU GİZLİ YAPMAK
1478- Semure (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), cemaate küsûf
namazı kıldırdı, namazda okuduğu şeyleri hiç duymamıştık. (Ebû Davud,
Salat: 263; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 152)
20- KÜSÛF NAMAZININ SECDESİNDE NE SÖYLENİR?
1479- Abdullah b. Amr (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında güneş tutulmuştu. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v), namaz kıldırdı, bu
namazında kıyamı ve rükû’u uzun tuttu, başını rükû’dan kaldırıp kıyama geçince
yine kıyamını uzattı. Şu’be diyor ki: Zannediyorum
secdelerini de aynı şekilde uzun yapmıştı. Secdesinde ağlıyordu, derinden nefes
alarak şöyle diyordu: “Ben onların arasında iken bunu bana vaad etmemiştin. Ben onların arasında senden bağışlanma
dilerken bunu bana vaad etmemiştin.” Namazını
bitirince şöyle buyurdu: “Cennet
bana gösterildi; O kadar yaklaştırıldı ki, elimi uzatsaydım meyvelerinden
koparabilirdim. Cehennem de Bana yaklaştırıldı da ateşinin sizi kaplamasından
korkarak üflemeye başladım. Orada benim iki devemi çalan kimseyi; ayrıca eğri sopasıyla
hacılardan hırsızlık yapan ve sonra da: “Bastonumun ucu takılmıştır” diyeni.
Ayrıca Du’du oğullarının hırsızını da gördüm. Ayrıca
kedi yüzünden azâb gören uzun boylu siyah kadını da
gördüm ki; o kadın kediyi hapsetmiş, ona hiçbir şey yedirip içirmemiş ve
kendisini de serbest bırakıp yeme ve içmesine fırsat tanımamıştı, bu yüzden de
kedi ölmüştü…
Güneş ve
ay hiçbir kimsenin doğumu ve ölmesiyle tutulmazlar. Fakat onlar Allah’ın
varlığını ve birliğini gösteren delillerden birer delildirler. Onlardan biri
tutulunca -veya onlardan birinde bir şey olursa- Aziz ve Celil olan Allah’ı zikre (namaza) koşun.” (Müslim, Küsûf: 3; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 152)
21- KÜSÛF NAMAZINDA TEŞEHHÜT VE SELÂM VERMEK
1480- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Güneş tutulmuştu. Rasûlullah (s.a.v)
bir kimseye: “Namaz
toplayıcıdır” diye anons etmesini emretti. Cemaat toplanınca onlara
namaz kıldırdı. Tekbir alıp uzunca bir sûre okudu. Sonra tekbir alıp kıyamı
gibi uzunca bir rükû’ yaptı -veya kıyamdan daha uzun rükû’ yaptı- sonra başını
kaldırıp: “Semiallahü limen hamideh” dedi. Sonra uzunca ayetler okudu, bu
okuyuşu ilk okuyuşundan kısaca idi. Sonra tekbir aldı rükû’a gitti. Uzunca bir
rükû’ yaptı, bu rükû’da; ilk yaptığı rükû’dan biraz kısa idi. Sonra başını
kaldırıp; “Semiallahü limen hamideh” dedi ve tekbir alarak secdeye gitti.
Secdeyi de ilk yaptığı rükû’ gibi veya daha fazla uzattı. Sonra tekrar tekbir
alıp başını secdeden kaldırdı. Sonra tekbir alıp tekrar secdeye gitti. Sonra
tekbir alıp kalktı, kıyamında uzunca bir şeyler okudu fakat bu önceki
kıyamından kısa idi. Sonra tekbir alıp tekrar rükû’a gitti. Bu rükû’un uzunluğu
da öncekinden biraz kısa idi. Sonra başını kaldırdı ve “Semiallahü limen hamideh” dedi. Sonra uzunca bir şeyler okudu ve bu
okudukları önceki okuduklarından kısa idi. Sonra tekbir alıp rükû’a gitti.
Rükû’u uzattı. Fakat öncekinden kısa idi. Sonra tekbir alıp başını kaldırdı ve:
“Semiallhü limen hamideh” dedi. Sonra tekbir alarak secdeye gitti. Bu
secdesi önceki secdelerden biraz kısa idi. Sonra teşehhüd
için oturdu. Sonra selâm verdi ve cemaatin arasında ayağa kalkarak, Allah’a hamdü senadan sonra şöyle buyurdu: “Güneş ve Ay
hiçbir kimsenin doğumu ve ölümü için tutulmazlar. Fakat onlar Allah’ın
varlığını ve birliğini bildiren alametlerinden bir alamettirler. Hangisi
tutulursa namaz kılarak Allah’a sığınınız.” (Müslim,
Küsûf: 2; Buhârî, Küsûf: 5)
1481- Ebu Bekir’in kızı
Esma (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) küsûf namazı kıldı. Namazında kıyamını
uzattı sonra rükû’a vardı, rükû’unu da uzattı sonra doğruldu, yine ayakta
duruşunu uzattı sonra tekrar rükû’a vardı, yine rükû’unu uzattı sonra tekrar
doğruldu ve secde yaptı, secdelerini uzun tuttu, kalktı tekrar secdeye vardı,
tekrar kalktı ayakta duruşunu uzun yaptı, tekrar rükû’a gitti, rükû’u uzattı.
Sonra doğruldu sonra secdeye vardı ve secdesini uzattı sonra kalkıp tekrar
secdeye vardı. Yine secdesini uzattı. Sonra secdeden doğrulup namazını
bitirdi.” (Müslim, Küsûf:
3; Muvatta', Küsûf: 1)
22- KÜSÛF NAMAZINDAN SONRA MİNBERDE OTURMAK
1482- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) dışarı çıkmıştı ve Güneş tutulmuştu, biz
de odalarımızdan dışarı çıktık, kadınlar da etrafımızda toplandılar. Rasûlullah (s.a.v), bize doğru geldi, vakit kuşluk vakti
idi. Bir namaz kıldırıp uzunca bir kıyam yaptıktan sonra uzunca bir rükû’ yaptı
sonra başını rükû’dan kaldırıp önceki kıyamından biraz hafif olarak ayakta
kaldı tekrar rükû’ yaptı. Önceki rükû’undan biraz daha kısa idi. Sonra secdeye
vardı. Sonra ikinci rekata kalkarak aynısını yaptı ancak kıyamı ve rükû’su
öncekilerden kısa idi sonra secdeye vardı, (bu esnada) güneş te açılmıştı. Namazı bitirince minber üzerine oturdu ve bir
şeyler söyledi, söyledikleri arasında şunlar da vardı: “İnsanlar
dünyada deccal karşısında imtihan edildikleri gibi
kabirlerinde de imtihan edilirler.” (Müslim, Küsûf: 3; Muvatta', Küsûf:
2)
1483- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında güneş
tutulmuştu. Rasûlullah (s.a.v) namaza başladı.
Namazında kıyamı bir hayli uzattı, rükû’u da bir hayli uzattı sonra doğruldu,
yine kıyamı haylice uzattı, bu ikincisi birinciden biraz kısa idi sonra rükû’a
vardı, rükû’unu da biraz uzattı, bu ikincisi birinciden biraz kısa idi. Sonra
secdeye vardı sonra secdeden başını kaldırdı ve kıyamı yine uzattı, bu uzatış
öncekinden biraz kısaca idi sonra rükû’ yaptı, rükû’sunu uzattı fakat bu rükû’
bir öncekinden biraz kısa idi sonra doğruldu, yine kıyamını uzattı bu kıyam da
önceki kıyamından biraz kısaca idi sonra tekrar rükû’a vardı, rükû’u da yine
uzattı, bu da öncekinden biraz kısaca idi sonra secdeye vardı. Namazını
bitirdiğinde güneş açılmıştı. İnsanlara bir hutbe vererek: Allah’a hamd-ü senâdan sonra şöyle dedi: “Güneş ve
Ay hiçbir kimsenin doğumu ve ölümü için tutulmazlar. Böyle bir tutulma hadisesi
gördüğünüzde namaz kılın, sadaka verin, Aziz ve Celil
olan Allah’ı zikredin. Ey Ümmeti Muhammed kullarından erkek ve kadının zina
etmesine karşı hiç kimse Aziz ve Celil olan Allah
kadar kıskançlık gösteremez. Ey Ümmeti Muhammed! Eğer Benim bildiklerimi siz
bilseydiniz az güler çok ağlardınız.” (Buhârî, Küsûf: 4; Müslim, Küsûf: 3)
1484- Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) güneş tutulunca insanlara bir hitabede
bulundu ve… Bundan sonra… diyerek başladı. (Buhârî, Küsûf: 4; Müslim, Küsûf: 3)
24- GÜNEŞ TUTULDUĞUNDA DUA YAPMAK EMREDİLİR
1485- Ebu Bekre (r.a)’den rivâyete
göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in yanında
idik, güneş tutuldu. Peygamber (s.a.v) aceleyle elbisesini çekerek mescide
gitti, cemaat de oraya geldiler. Rasûlullah (s.a.v)
kılınan diğer namazlar gibi iki rekat namaz kıldı, Güneş açılınca bize bir
hutbe vererek şöyle buyurdu: “Güneş ve Ay
Allah’ın varlığının ve birliğinin işaretlerindendir. Allah onlarla kullarını
korkutur. Onlar hiçbir kimsenin ölümü için tutulmazlar. Onlardan birinin
tutulmasını görürseniz açılıncaya kadar namaz kılın ve dua edin.” (Buhârî, Küsûf: 2; Müsned: 19496)
25- GÜNEŞ TUTULMASINDA BAĞIŞLANMA İSTEMEK
1486- Ebu Musa (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Güneş
tutulmuştu. Rasûlullah (s.a.v) kıya