24- MENASİKİ
HAC KİTABI(BÖLÜMLERİ)
3- KABUL
EDİLMİŞ HACCIN DEĞERİ VE KIYMETİ
6- HAC VE
UMREYİ BİRLİKTE YAPMANIN DEĞERİ
7- HACCA
GİTMEYİ ADAYAN KİMSE GİDEMEDEN ÖLÜRSE NE OLUR?
8- KENDİSİNE
HAC FARZ OLUP YAPAMADAN ÖLENİN DURUMU
9- YOLCULUĞA
DAYANAMAYAN KİMSE YERİNE BİR BAŞKASI HAC YAPABİLİR Mİ?
10- UMRE
YAPAMAYACAK DURUMDA OLAN’IN YERİNE BAŞKA BİRİ UMRE YAPABİLİR Mİ?
11- HAC’DA
DİĞER BORÇLAR GİBİ BİR BORÇTUR
12- KADIN
ERKEK YERİNE HAC YAPABİLİR Mİ?
13- ERKEK DE
KADIN YERİNE HAC YAPABİLİR Mİ?
14- BABA
YERİNE BÜYÜK OĞLU MU HAC YAPMALI?
15- ÇOCUKLARI
HACCA GÖTÜREBİLİR MİYİZ?
16-
RASÛLULLAH (S.A.V) HAC İÇİN MEDİNEDEN NE ZAMAN ÇIKMIŞTI?
17-
MEDİNELİLERİN İHRAMA BÜRÜNECEKLERİ YER NERESİDİR?
18-
ŞAMLILARIN İHRAMA BÜRÜNECEKLERİ YER
19-
MISIRLILAR İHRAMA NEREDE BÜRÜNÜRLER?
20-
YEMENLİLER NEREDEN İHRAMA BÜRÜNÜRLER?
21-
NECİDLİLER NEREDE İHRAMA BÜRÜNÜRLER?
22- IRAKLILAR
NEREDEN İHRAMA BÜRÜNMELİ?
23- MEKKE’YE
MİKATLARDAN DAHA YAKIN OLANLAR NE YAPAR?
24-
ZÜLHULEYFE’DE KONAKLAMAK GEREKİR Mİ?
25-
RASÛLULLAH (S.A.V) BEYDA DA NAMAZ KILMIŞ MIYDI?
26- İHRAMA
BÜRÜNMEDEN GUSUL GEREKİR Mİ?
27- İHRAMLI
KİMSE YIKANIR VE GUSLEDEBİLİR Mİ?
28-
İHRAMLININ SARIMTIRAK KIRMIZI RENKLİ BİRŞEY GİYMESİ
29- İHRAMLI
KİMSE CÜBBE GİYEBİLİR Mİ?
30- İHRAMA
GİREN GÖMLEK GİYEBİLİR Mİ?
31- İHRAMDA
ŞALVAR (PANTOLON) GİYİLİR Mİ?
32- İHRAM
ELBİSESİ BULAMAYAN KİMSE ZARURİ DURUMDA NE GİYER?
33- İHRAMLI
KADIN YÜZÜNÜ ÖRTÜP ELDİVEN KULLANIR MI?
34- İHRAMA
GİREN BORNOZ DA GİYEMEZ
36- İHRAMLI
KİMSE MEST GİYEMEZ
37- AYAKKABI
VE TERLİK BULAMAYAN MEST GİYEBİLİR
38- İHRAMLI
KİŞİ MESTİN TOPUKTAN YUKARISINI KESEREK GİYER
39- İHRAMLI
KADIN ELDİVEN TAKAMAZ
40- İHRAMLI
SAÇLARINI YAPIŞKAN BİR ŞEYLE KEÇELEŞTİRİR Mİ?
41- İHRAMLI
İKEN GÜZEL KOKU SÜRÜNÜLÜR MÜ?
42- İHRAMLI
İKEN KOKU NEREYE SÜRÜLÜR?
43- İHRAMLI
İKEN ZA’FERAN SÜRÜLÜR MÜ?
44- İHRAMLI
KİMSE DEĞİŞİK BOYALAR DA KULLANAMAZ
45- İHRAMLI
SÜRME KULLANABİLİR Mİ?
46- İHRAMLI
BOYANMIŞ ELBİSE GİYER Mİ?
47- İHRAMLI
KİMSE ÖLÜRSE NASIL KEFENLENİR?
51- İHRAMA
GİRERKEN BESMELE ÇEKMEK
52- İHRAMA
GİREN NİYETİNİ BELİRTMELİ Mİ?
53- UMRE
NİYETİYLE İHRAMA GİRİLİRSE HAC YAPILIR MI?
55- TELBİYEYİ
YÜKSEK SESLE YAPMAK
56- İHRAMA
GİRİŞTE YAPILAN İŞLER
57- LOHUSA
KADINLAR NASIL İHRAMA GİRERLER
58- HAC İÇİN
TAVAF YAPAMADAN HAYIZ GÖREN NE YAPAR?
59- HAC YAPACAK
KİMSE ŞARTLI NİYET EDEBİLİR Mİ?
61- NİYET
EDERKEN ŞART KOŞMAYAN KİMSENİN HAC YAPMASINA BİR ENGEL ÇIKARSA NE YAPAR?
62- KURBANLIK
HAYVANLARA İŞARET KONULMASI
63- KURBANLIK
HAYVANLARIN HANGİ TARAFINA İŞARET KONUR?
64- KURBANLIK
İŞARETİ YAPILAN KANIN KURBAN İŞARETİ OLDUĞU BELİRTİLMELİ
65- KURBANLIK
HAYVANLARIN BOYUNLARINA TAKILACAK İŞARET İPİ ÖZEL YAPILIR MIYDI?
66- GERDANLIK
İPLER NEDEN YAPILMIŞTI?
67- KURBANLIK
HAYVAN MUTLAKA BELİRTİLMELİ Mİ?
68- KURBAN
OLACAK DEVELER DE İŞARETLENİR
69- KURBANLIK
KOYUNLARA DA İŞARET OLARAK GERDANLIK TAKILIR
70- KURBANLIK
OLDUĞU BELİRTİLMEK İÇİN AYAKKABI DA TAKILIR
71- KURBANLIK
GÖNDEREN KİMSE HEMEN İHRAMA GİRER Mİ?
72- KURBANLIK
GÖNDERİLİNCE İHRAMA GİRİLMESE DE OLUR MU?
73- KURBANLIK
ÖNCEDEN Mİ GÖNDERİLİR?
74- KURBAN
OLACAK DEVEYE BİNMEK CAİZ MİDİR?
75-
YÜRÜMEKTEN YORULAN KURBANLIK HAYVANA BİNEBİLİR
76- KURBANLIK
DEVEYE ZARURET DURUMUNDA BİNİLİR
77- KURBANI
GÖNDERMEYEN HACCINI UMREYE ÇEVİREBİLİR
78- İHRAMLI
AV ETİ YİYEBİLİR Mİ?
80-
BAŞKASININ AVLADIĞI AV ETİNDEN İHRAMLI YİYEBİLİR
81- İHRAMLI
KİMSE AVI GÖSTERİRSE, İHRAMSIZ DA AVLARSA O AVDAN KİM YER?
82- İHRAMLI
HANGİ ZARARLI HAYVANI ÖLDÜREBİLİR?
83- YILAN DA
İHRAMDA İKEN ÖLDÜRÜLEBİLİR
84- FARE DE
İHRAMLININ ÖLDÜREBİLECEĞİ HAYVANLARDANDIR
85- KELER
ÖLDÜRÜLECEK HAYVANLARDAN MIDIR?
86- İHRAMLI
KİMSE AKREP ÖLDÜREBİLİR
87- ÇAYLAK TA
İHRAMLI TARAFINDAN ÖLDÜRÜLEBİLİR
88- KARGA DA
ÖLDÜRÜLEBİLECEK HAYVANLARDANDIR
91- İHRAMLIYA
YASAK OLAN ŞEYLER VAR MIDIR?
92- İHRAMLI
KİMSE KAN ALDIRABİLİR Mİ?
93- İHRAMLI
BİR HASTALIKTAN DOLAYI KAN ALDIRABİLİR
94- AYAK
ÜZERİNDEN DE KAN ALINIR MI?
95- BAŞIN
ORTASINDAN DA KAN ALDIRILIR MI?
96- İHRAMLI
BİT VE PİREDEN RAHATSIZ OLURSA NE YAPMALI?
97- İHRAMLI
VEFAT EDİNCE NE İLE YIKANIR?
98- İHRAMLI
VEFAT EDİNCE KAÇ PARÇA KEFEN KULLANILIR?
99- İHRAMLI
ÖLÜRSE KOKU DA SÜRÜLMEZ
100- İHRAMLI
VEFAT EDERSE, KEFENLENİRKEN YÜZÜ VE BAŞI ÖRTÜLMEZ
101- İHRAMDA
ÖLEN KEFENLENİRKEN BAŞI KAPATILMAZ
102- HAC İÇİN
YOLA ÇIKANA DÜŞMAN ENGEL OLURSA NE YAPMALI?
103-
RASÛLULLAH (S.A.V) MEKKE’YE NASIL GİRMİŞTİ?
104- MEKKE’YE
GECE Mİ GİRMELİ?
105- MEKKE’YE
NEREDEN GİRİLİR?
106-
PEYGAMBER (S.A.V) MEKKE’YE SANCAKLA MI GİRMİŞTİ?
107- MEKKE’YE
İHRAMSIZ GİRİLEBİLİR Mİ?
108-
RASÛLULLAH (S.A.V) MEKKE’YE HANGİ GÜN GİRDİ?
109- İMAMIN
ÖNÜNDEN GİTMEK VE KAFİRLERE MEYDAN OKUMAK
112- BİR GÜN
MEKKE’DE SAVAŞ YAPILACAK MI?
113- HAREM
SINIRLARI İÇİNDE ÖLDÜRÜLEBİLEN HAYVANLAR
114- HAREM DE
YILAN DA ÖLDÜRÜLEBİLİR
115- KELER DE
ÖLDÜRÜLEBİLİR Mİ?
116- AKREP DE
ÖLDÜRÜLECEK HAYVANLARDANDIR
117- HAREM
SINIRLARI İÇERSİNDE FARE DE ÖLDÜRÜLEBİLİR
118- ÇAYLAKTA
ÖLDÜRÜLEBİLEN HAYVANLARDANDIR
119- KARGA DA
ÖLDÜRÜLEBİLECEK HAYVANLARDANDIR
120- HAREM
SINIRLARI İÇİNDEKİ HAYVANLAR ÜRKÜTÜLMEZ
121- HACILARI
KARŞILAMAK CAİZDİR
122- KÂ’BE
GÖRÜNÜNCE NE YAPILMALI?
123- KÂBE’Yİ
GÖRÜNCE DUA ETMEK GEREKİR Mİ?
124- MESCİDİ
HARAM (KÂBE VE ÇEVRESİ) DA KILINAN NAMAZIN DEĞERİ VE KIYMETİ
125- KÂBE
NASIL İNŞA EDİLMİŞTİ?
126-
RASÛLULLAH (S.A.V) KÂBE İÇERSİNDE NASIL NAMAZ KILMIŞTI
127- KABE
İÇİNDE NAMAZ NASIL KILINIR?
128- HICR
DENİLEN YER KABE’DEN Mİ SAYILIR
130- KABE
İÇERİSİNDE KÖŞELERDE TEKBİR GETİRMEK
132- GÖĞÜS VE
YÜZÜ KABE’YE DAYAMAK
133- KABE
İÇERSİNDE NAMAZ NEREDE KILINIR?
134- KABEYİ
TAVAF EDERKEN YAPILACAK HAYIRLI İŞ HANGİSİDİR?
135- TAVAF
ESNASINDA KONUŞULUR MU?
136- TAVAF
ANINDA KONUŞMAK SERBESTTİR
138- HASTA
OLAN TAVAFINI NASIL YAPAR?
139-
ERKEKLERLE BİRLİKTE KADINLAR DA TAVAF YAPABİLİR Mİ?
140- BİNEK
ÜZERİNDE TAVAF YAPILIR MI?
141- İFRAD
HACCI YAPAN NASIL TAVAF EDER?
142- UMRE
İÇİN İHRAMA GİRENİN TAVAFI NASILDIR?
143- HAC VE
UMREYİ BİRLİKTE YAPMAK İSTEYEN KURBAN GETİRMEMİŞSE NE YAPAR
144- HACCI
KIRAN YAPAN NASIL TAVAF EDER?
145-
HACER’ÜL-ESVED CENNETTEN Mİ GELMİŞTİR
146-
HACER’ÜL-ESVEDE EL SÜRÜLÜR MÜ?
147-
HACER’ÜL-ESVED ÖPÜLÜR MÜ?
148-
HACER’ÜL-ESVED MUTLAKA ÖPÜLMELİ Mİ?
149- TAVAFA
NEREDEN VE NASIL BAŞLANIR
150- TAVAFIN
KAÇ ŞAFTI HIZLICA YÜRÜNÜR?
151- TAVAFIN
KAÇ ŞAFTI NORMAL YÜRÜNEREK YAPILIR?
152- HER
TAVAFTA İLK ÜÇ ŞAFT MUTLAKA HIZLI YÜRÜYÜŞLE OLMALI
153- HAC VE
UMREDE HER TAVAFTA AYNEN Mİ YAPILIR?
154- TAVAFTA
HER ŞAFT AYNI YERDEN BAŞLAR AYNI YERDE BİTER
155-
RASÛLULLAH (S.A.V) İLK ÜÇ ŞAFTI NEDEN HIZLICA YÜRÜYEREK YAPTI?
156- HER
TAVAFTA KABE’NİN İKİ KÖŞESİ DE İSTİLÂM EDİLİR
157- YEMEN
TARAFINA GELEN KABENİN İKİ KÖŞESİ İSTİLAM EDİLİR
158- KABE’NİN
DÖRT KÖŞESİNDEN İKİSİ İSTİLÂM EDİLMEZ
159- İSTİLAM
(SELÂMLAMA) BASTON İLE DE YAPILABİLİR
160- TAVAFIN
BAŞLANGIÇ YERİNDE KÖŞEYE İŞARET ETMEK
162- İKİ
REKATLIK TAVAF NAMAZI NEREDE KILINIR?
163- TAVAF
NAMAZINDAN SONRA NE YAPILIR?
164- İKİ
REKATLIK TAVAF NAMAZINDA NE OKUNUR?
166- ZEMZEM
SUYU AYAKTA MI İÇİLMELİ?
167- TAVAF
BİTİP SAFA TEPESİNE ÇIKARKEN ÇIKIŞ KAPISINDAN ÇIKMALI?
169-SAFA
TEPESİNİN NERESİNDE DURULUR?
170- SAFA
TEPESİNDE TEKBİR GETİRİLİR Mİ?
171- SAFA’DA
“LÂ İLÂHE İLLALLAH DENİLİR Mİ?
172- SAFA
TEPESİNDE ALLAH’I ZİKİR VE DUALAR YAPMAK
173- SAFA İLE
MERVE ARASI BİNİTLE DE SA’Y EDİLEBİLİR
174- HERVELE
YAPMADAN DA NORMAL YÜRÜNÜR MÜ?
176- SAFA İLE
MERVE ARASINDA NİÇİN KOŞULUR?
177- BATNI
MESÎL’DE HIZLICA KOŞARAK SA’YA DEVAM ETMEK
182- HACCI
KIRAN VE HACCI TEMETTU YAPANLAR NASIL SA’Y EDERLER?
183- UMRE
YAPAN SAÇLARINI NEREDE KISALTIR?
185- HAC İÇİN
İHRAMA GİRİP KURBAN GÖNDEREN NE YAPAR?
186- UMREYE
NİYET EDİP KURBAN GÖNDEREN NE YAPAR?
187- AREFEDEN
BİR GÜN ÖNCE HUTBE OKUMAK
188- TEMETTÜ
HACCI YAPAN NE ZAMAN İHRAMDAN ÇIKAR?
190- AREFE
GÜNÜ İMAM ÖĞLE NAMAZINI NEREDE KILAR?
191- MİNADAN
ARAFAT’A NE ZAMAN GİDİLİR?
192- ARAFAT’A
GİDİŞTE TEKBİR Mİ GETİRİLMELİ?
193- ARAFAT’A
GİDİŞTE TELBİYE DE GETİRİLİR Mİ?
195- AREFE
GÜNÜ ORUÇ TUTULMAZ MI?
196-
ARAFAT’TA VAKFE İÇİN NE ZAMAN ÇIKMALI?
197-
ARAFAT’TA TELBİYE GETİRİLİR Mİ?
198-
ARAFAT’TA HUTBE NE ZAMAN OKUNUR?
199- DEVE
ÜZERİNDE HUTBE OKUNUR MU?
200- ARAFAT
HUTBESİ KISA MI OLMALI?
201-
ARAFAT’TA ÖĞLE İLE İKİNDİ NAMAZI
202-
ARAFAT’TA DUA YAPARKEN ELLERİ KALDIRMAK
203-
ARAFAT’TA DURMA SÜRESİ NE KADARDIR?
204-
ARAFAT’TAN AĞIR AĞIR DÖNMEK
205-
ARAFAT’TAN DÖNÜŞ NASIL OLMALI?
206- ARAFAT
DÖNÜŞÜ AKŞAM NAMAZI NEREDE KILINIR?
207-
MÜZDELİFEDE AKŞAM İLE YATSI BİR VAKİTTE KILINIR
208- KADIN VE
ÇOCUKLAR MÜZDELİFEDEN ERKEN ÇIKABİLİR
209- ZAYIF VE
RAHATSIZ OLANLARIN MÜZDELİFEDEN ERKEN ÇIKMALARI
210-
MÜZDELİFEDE SABAH NAMAZI NE ZAMAN KILINIR?
211-
MÜZDELİFEDE SABAH NAMAZINA YETİŞEMEYEN NE YAPAR?
212-
MÜZDELİFEDE TELBİYE GETİRİLİR Mİ?
213-
MÜZDELİFEDE NE KADAR DURULUR
214- ZAYIF VE
GÜÇSÜZLER SABAH NAMAZINI MİNA’DA KILABİLİR
215- MUHASSİR
VADİSİNDEN HIZLI GEÇMEK GEREKİR
216-
CEMRELERE TAŞ ATINCAYA KADAR TELBİYEYE DEVAM EDİLİR
217- CEMRELER
İÇİN TAŞ TOPLAMAK
218- CEMRE
TAŞLARI NEREDEN TOPLANIR?
220-
CEMRELERE BİNİTLİ GİTMEK VE İHRAMLININ GÖLGELENMESİ
221- BAYRAM
GÜNÜ TAŞ ATMA HANGİ VAKİTTE YAPILIR?
222- GÜNEŞ
DOĞMADAN ÖNCE CEMRE-İ AKABE TAŞLANMAZ
223- KADINLAR
CEMRE-İ AKABEYİ ERKEN TAŞLIYABİLİRLER Mİ?
224- AKŞAMDAN
SONRA DA CEMRE TAŞLANIR MI?
225- ÇOBANLAR
CEMRELERİ NASIL TAŞLARLAR
226- CEMRE-İ
AKABE NEREDEN TAŞLANIR?
227-
CEMRELERE ATILAN TAŞ SAYISI KAÇ OLMALI?
228- HER TAŞ
ATARKEN TEKBİR GETİRMEK
229- CEMRE
TAŞLANINCA TELBİYE GETİRMEYE SON VERİLİR
230-
CEMRELERE TAŞ ATTIKTAN SONRA DUA ETMEK
231-
CEMRELERDEN SONRA İHRAMLIYA NE HELAL OLUR?
24- MENASİKİ HAC
KİTABI(BÖLÜMLERİ)
2572- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete,göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) cemaate hitab ederek, şöyle
buyurdu: “Allah
size haccı farz kıldı.” Bir adam kalkarak: “Her sene mi?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v) sustu. Adam sorusunu üçüncü defa tekrar edince Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Eğer evet
deseydim her sene hac yapmanız farz olurdu, her yıl için farz olsaydı siz de
bunu yapamazdınız. Söylediğim gibi bırakın çünkü sizden öncekiler
Peygamberlerine çok soru sordukları ve onlar üzerinde de ayrılığa düştükleri yüzünden
helak olup gitmişlerdir. Size bir şeyi emrettiğimde gücünüz yettiği nispetle
onu yapınız. Yasakladığım şeyden de mutlaka kaçınınız” (Dârimi, Hac: 4; İbn Mâce, Mukaddime: 1)
2573- İbn Abbas
(r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) bir gün kalktı ve şöyle buyurdu: “Allah
size haccı farz kıldı.” Bunu üzerine Akra b. Habis et Temimi: “Her yıl
mı? Ey Allah’ın Rasûlü!” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v) sustu ve şöyle devam
etti: “Evet
deseydim her yıl için farz olacaktı. Siz de onu dinleyip güç
yetiremeyecektiniz. Fakat farz olan hac ömürde bir defadır.” (Dârimi, Hac: 4; Ebû Davud, Menasik: 1)
2574- Ebu Rezin
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Babam çok ihtiyar
biri olup, hac ve umre için yolculuk yapmaya gücü yetmez, dedim. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Onun
yerine sen haccet ve umre yap.” (Ebû
Davud, Menasik: 26; İbn Mâce, Menasik: 10)
3- KABUL EDİLMİŞ HACCIN DEĞERİ VE KIYMETİ
2575- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah
tarafından kabul edilmiş haccın karşılığı mutlaka Cennettir. Yapılan bir umre
diğer umreye kadar ki günahların silinmesine sebeptir.” (İbn Mâce, Menasik: 45)
2576- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah
tarafından kabul edilmiş haccın sevabı ancak Cennettir. İkinci olarak yapılacak
nafile hac ta aynıdır. Ancak ikinci hac iki hac arasındaki günahlara keffaret
olur.” (İbn Mâce, Menasik: 45)
2577- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e sordu: “Hangi amel
daha değerli ve kıymetlidir.” Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Allah’a
İman etmektir.” Adam: “Sonra hangisidir?” dedi. “Allah
yolunda cihaddır” buyurdu. Adam: “Daha sonra hangisidir?” deyince: “Allah
tarafından kabul edilmiş hac’tır” buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 45)
2578- Yine Ebu Hüreyre
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah’ın
elçileri üç çeşittir; gaziler, hac yapanlar ve umre yapanlar.” (Tirmizî, Cihad: 26; İbn Mâce, Cihad: 32)
2579- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Büyüğün,
küçüğün, zayıf, düşkün ve kadının cihadı hac ve umre yapmaktır.” (Müsned: 9081)
2580- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim bu
beyti (Kâbe’yi) hac eder
ve hac esnasında yapılmaması gereken işlerden olan kadınlarla ilgilenmez, her
türlü kötülük ve günahı da bırakırsa anasından yeni doğmuş gibi günahsız olur.”
(İbn Mâce, Menasik: 3; Dârimi, Menasik:
8)
2581- Aişe binti
Talha (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Mü’minlerin anası Aişe
şunları anlattı: Ey Allah’ın Rasûlü! Seninle çıkıp cihad etmiyecek miyiz? Çünkü
ben Kur’an da cihaddan daha değerli bir amel göremiyorum.” Peygamber (s.a.v)
şöyle cevap verdi: “Hayır
sizin yapacağınız en iyi ve en güzel cihad Kâbe’yi tavaf etmek sûretiyle
yapılan kabul edilmiş bir hac’tır.” (Buhârî,
Menasik: 18; İbn Mâce, Menasik: 32)
2582- Ebu Hüreyre (r.a)
Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “İki umre,
aralarında işlenen günahlara keffarettir. Allah tarafından kabul görmüş haccın
mükafatı da Cennettir.” (Dârimi, Menasik:
8; İbn Mâce, Menasik: 3)
6- HAC VE UMREYİ BİRLİKTE YAPMANIN DEĞERİ
2583- İbn Abbas
(r.a) Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu nakleder: “Hac ile
umreyi beraber yapınız. Hac ve umre körüğün demir paslarını eritmesi gibi
fakirlik ve günahları eritip yok eder.” (Dârimi,
Menasik: 8; İbn Mâce, Menasik: 3)
2584- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hac ile
umreyi birlikte yapınız. Çünkü umre ve hac fakirliği ve günahları, körüğün
demir, altın ve gümüşü erittiği gibi eritip yok eder. Allah tarafından kabul
edilen haccın sevabı ise ancak Cennettir.” (Dârimi,
Menasik: 8; İbn Mâce, Menasik: 3)
7- HACCA GİTMEYİ ADAYAN KİMSE GİDEMEDEN
ÖLÜRSE NE OLUR?
2585- İbn Abbas (r.a)’tan
rivâyete göre, bir kadın hacca gitmeyi adamıştı ve gidemeden de öldü, kadının
kardeşi Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek ne yapması gerektiğini sordu. Rasûlullah
(s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Kız
kardeşinin borcu olsa öder miydin?” Adam evet deyince Rasûlullah
(s.a.v): “Öyleyse
Allah’a olan borcunu da öde çünkü ödenmeye daha layık olan borç Allah’ın
borcudur.” (Buhârî, Muhsar ve Cezaü’s
Sayd: 33)
8- KENDİSİNE HAC FARZ OLUP YAPAMADAN ÖLENİN
DURUMU
2586- İbn Abbas
(r.a) anlatıyor: Sinan b. Seleme el Cühenî’nin karısı, haccını yapamadan vefat
eden annesinin yerine haccedip edemeyeceğinin Rasûlullah (s.a.v)’den
sorulmasını istedi. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Evet”
dedi ve: “Annenin
borcu olsa sen de onu ödemiş olsan borcu düşmüş olmaz mı? O halde annesi adına
haccetsin.” (Buhârî, Muhsar ve Cezaü’s
Sayd: 33; Müsned: 2033)
2587- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, bir kadın Rasûlullah (s.a.v)’e haccetmeden ölen
babasının durumunu sormuştu da: “Babanın
yerine haccet” buyurdu. (Buhârî, Muhsar
ve Cezaü’s Sayd: 33;Tirmizî, Hac: 85)
9- YOLCULUĞA DAYANAMAYAN KİMSE YERİNE BİR
BAŞKASI HAC YAPABİLİR Mİ?
2588- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre; Has’am kabilesinden bir kadın Müzdelife günü
Rasûlullah (s.a.v)’e: “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’ın kullarına farz kıldığı hac
ihtiyar babama da farz oldu. Babam yolculuk yapmaya dayanamaz, onun yerine ben
haccedebilir miyim?” dedim. Peygamber (s.a.v)’de: “Evet”
buyurdu. (Tirmizî, Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve
Cezaü’s Sayd: 34)
10- UMRE YAPAMAYACAK DURUMDA OLAN’IN YERİNE BAŞKA
BİRİ UMRE YAPABİLİR Mİ?
2589- Ebu Rezîn el
Ukaylî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’e: “Ey
Allah’ın Rasûlü! Babam yaşlı bir kimse olup, ne hac ne umre nede yolculuk
yapabilecek durumdadır. Ne yapmalıyım” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Öyleyse
babanın yerine sen hac ve umre yapıver” buyurdu. (Tirmizî, Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve Cezaü’s Sayd: 34)
11- HAC’DA DİĞER BORÇLAR GİBİ BİR BORÇTUR
2590- Abdullah b.
Zübeyr (r.a) anlatıyor: Has’am kabilesinden bir adam Peygamber (s.a.v)’e
gelerek; “Babam çok ihtiyar biridir. Bir binite binip yolculuk yapabilecek
durumda değildir. Kendisine de hac farz olmuş durumda, onun yerine ben hac
etsem olur mu?” diye sordu. Peygamber (s.a.v): “Babanın
büyük oğlu sen misin?” diye sordu. Adam: “Evet” deyince,
Peygamber (s.a.v): “Babanın
borcu olsa sen onu öder miydin?” deyince, adam: “Evet” dedi.
Bunun üzerine Peygamber (s.a.v)’de: “Öyleyse
onun yerine sen hac yap” buyurdu. (Tirmizî,
Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve Cezaü’s Sayd: 34)
2591- İbn Abbas (r.a)
anlatıyor: Adamın biri Peygamber (s.a.v)’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Babam
haccedemeden öldü. Onun yerine ben haccedebilir miyim?” diye sordu. Peygamber
(s.a.v)’de: “Babanın
bir borcu olsa onu sen öder miydin? Ne dersin?” dedi. Adam: “Evet”
deyince, Rasûlullah (s.a.v): “Allah’a
olan borç ödenmeye daha layıktır” buyurdu. (Tirmizî,
Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve Cezaü’s Sayd: 34)
2592- Yine İbn
Abbas (r.a) anlatıyor: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek: “Babama hac farz
oldu fakat o çok yaşlı olup binite binemez, binite bağlasam da öleceğinden
korkuyorum. Onun yerine ben hac yapabilir miyim?” diye sordu. Rasûlullah
(s.a.v)’de: “Babanın
bir borcu olsa öder miydin?” buyurdu. Adam: “Evet” deyince, Rasûlullah
(s.a.v)’de: “Öyleyse
babanın yerine hac yap” buyurdular. (Tirmizî,
Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve Cezaü’s Sayd: 34)
12- KADIN ERKEK YERİNE HAC YAPABİLİR Mİ?
2593- Abdullah b. Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Fadl b. Abbas, Peygamber (s.a.v)’in
binitinde idi. Has’am kabilesinden bir kadın gelerek, Rasûlullah (s.a.v)’e
fetva sormaya gelmişti. Bu sırada Fadl ile kadın birbirine bakışmaya başladı.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), Fadl’ın yüzünü diğer tarafa çevirdi. Kadın:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’ın kullarına farz kıldığı hac babama da farz oldu
fakat babam binite binecek durumda değildir. Onun yerine ben hac yapabilir
miyim?” diye sordu. Peygamber (s.a.v)’de: “Evet
yapabilirsin” buyurmuştu. Bu olay veda haccında olmuştu. (Ebû Davud, Menasik: 26)
2594- İbn Abbas
(r.a) naklediyor: Has’am kabilesinden bir kadın veda haccında fetva sormak
üzere Rasûlullah (s.a.v)’in yanına geldi. Fadl b. Abbas’ta Peygamberin
binitinde beraberdi. Kadın: “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’ın kullarına farz
kıldığı hac ihtiyar olan babama da farz oldu. Bineğe binebilecek durumda
değildir. Ben onun yerine haccetsem borcu ondan düşmüş olur mu?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v): “Evet
olur” buyurdu. Bu sırada binitin arkasında bulunan Fadl b. Abbas kadına
bakıyordu, kadın oldukça güzeldi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) Fadl’ın
yüzünü öbür tarafa çevirdi. (Ebû Davud, Menasik:
26; Dârimi, Hac: 23)
13- ERKEK DE KADIN YERİNE HAC YAPABİLİR Mİ?
2595-
14- BABA YERİNE BÜYÜK OĞLU MU HAC YAPMALI?
2596- İbn-üz Zübeyr
(r.a)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) bir adama: “Babanın
en büyük oğlu sensin; o halde onun yerine sen hac yap” buyurdu. (Dârimi, Menasik: 24; Müsned: 15520)
15- ÇOCUKLARI HACCA GÖTÜREBİLİR MİYİZ?
2597- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, kadının biri çocuğunu Rasûlullah (s.a.v)’e göstererek:
“Bu
çocuk için de hac olur mu?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Evet sevabı
sanadır” buyurdu. (Müslim, Hac: 72; Ebû
Davud, Menasik: 8)
2598- Yine İbn
Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, bir kadın deve üzerinde oturduğu halde elindeki
çocuğu Peygamber (s.a.v)’e göstererek: “Bu çocuk için hac olur mu?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v)’de: “Evet olur,
sevabı da sanadır” buyurdu. (Müslim, Hac:
72; Ebû Davud, Menasik: 8)
2599- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, bir kadın elindeki çocuğu Peygamber (s.a.v)’e
kaldırarak: “Bu çocuk
için hac var mıdır?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Evet sevabı
da sanadır” buyurdu. (Müslim, Hac: 72;
Ebû Davud, Menasik: 8)
2600- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Ravha denilen yere gelince bir
gurupla karşılaştı ve onlara: “Siz
kimlersiniz” diye sordu. Onlar da: “Müslümanlarız” diye cevap verdiler.
Bu sefer onlar: “Siz kimsiniz” diye sordular. Berikiler de: “Allah’ın
Rasûlüdür” dediler. Ravi diyor ki: O arada kadının biri deve üzerindeki hevdeçten
bir çocuk çıkararak: “Bu çocuk için de hac var mıdır?” diye sordu. Rasûlullah
(s.a.v)’de “Evet
sevabı da sanadır” diye cevap verdi. (Müslim,
Hac: 72; Ebû Davud, Menasik: 8)
2601- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir kadına uğramıştı. Kadın
perdesinin ardında idi. Yanında da bir çocuğu vardı. “Bu çocuk için hac var
mıdır?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): “Evet
sevabı da sanadır” buyurdu. (Müslim, Hac:
72; Ebû Davud, Menasik: 8)
16- RASÛLULLAH (S.A.V) HAC İÇİN MEDİNEDEN NE
ZAMAN ÇIKMIŞTI?
2602- Aişe (r.anha)
anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Zilkade’nin bitimine beş gün kala
hac için Medine’den çıkmıştık. Mekke’ye yaklaştığımızda Rasûlullah (s.a.v)
yanında kurbanı olan kimselerin beytullahı tavaftan sonra ihramdan çıkmalarını
emretti. (Buhârî, Hac: 38; Müslim, Hac: 38)
17- MEDİNELİLERİN İHRAMA BÜRÜNECEKLERİ YER
NERESİDİR?
2603- Abdullah b.
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Medineliler,
Zülhuleyfe denilen yerde, Şamlılar, Cuhfe denilen yerde, Necidliler, Karn
denilen yerde ihrama girerler.” Abdullah diyor ki: Bana ulaştığına göre
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Yemenliler
de Yelemlem denilen yerde ihrama girerler.” (Buhârî,
Hac: 9; Ebû Davud, Menasik: 9)
18- ŞAMLILARIN İHRAMA BÜRÜNECEKLERİ YER
2604- Abdullah b.
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, adamın biri mescidde ayağa kalkarak şöyle dedi:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Nerede ihrama girmemizi emredersiniz?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v)’de: “Medineliler,
Zülhuleyfe de; Şamlılar, Cuhfe’de; Necidliler, Karn’da ihrama girerler”
buyurdu. İbn Ömer diyor ki: Bazı kimselerin söylemesine göre, Rasûlullah (s.a.v)
“Yemenliler de Yelemlem denilen yerden ihrama girerler” buyurmuştur. İbn
Ömer şöyle diyordu: “Bunu ben Rasûlullah (s.a.v)’in bizzat kendisinden
duymadım.” (Buhârî, Hac: 9; Dârimi, Menasik: 5)
19- MISIRLILAR İHRAMA NEREDE BÜRÜNÜRLER?
2605- Aişe (r.a)’dan
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Medineliler
için Zülhuleyfeyi, Şam ve Mısır halkı için Cuhfe’yi; Iraklılar için Zat-u Irk’ı
ve Yemenliler için de Yelemlem denilen yeri ihrama bürünme yeri olarak tayin
etmiştir.” (Buhârî, Hac: 9; Dârimi,
Menasik: 5)
20- YEMENLİLER NEREDEN İHRAMA BÜRÜNÜRLER?
2606- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Medine
halkı için Zülhuleyfeyi, Şamlılar için Cuhfe’yi, Necidliler için Karn denilen
yeri, Yemenliler için de yelemlem denilen yeri ihrama bürünülecek yer olarak
tayin etmişti.” Ve şöyle buyurmuştu: “Belirtilen
yerler hem ora halkı için hem de başka yerlerden gelip de oradan geçen kimseler
içindir. Bunun dışında Mekke’ye bu sınırlardan daha yakın yerde olanlar o
yerlerden ihrama bürünürler ve Mekke’ye öylece gelirler.” (Buhârî, Hac: 9; Dârimi, Menasik: 5)
21- NECİDLİLER NEREDE İHRAMA BÜRÜNÜRLER?
2607- Sâlim
(r.a)’in babasından naklettiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Medineliler,
Zülhuleyfe’den; Şamlılar, Cuhfe’den; Necidliler, Karn denilen yerden ihrama
bürünürler.” Ben kendim bizzat duymadım ama Yemenlilerin de Yelemlem’den
ihrama gireceği bildirilmiştir. (Buhârî, Hac: 9;
Dârimi, Menasik: 5)
22- IRAKLILAR NEREDEN İHRAMA BÜRÜNMELİ?
2608- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Medineliler
için Zülhuleyfe’yi; Şamlılar ve Mısırlılar için Cuhfe’yi; Iraklılar için Zat-ı
Irk’ı; Necidliler için Karn’ı; Yemenliler için de Yelemlem denilen yeri ihrama
girme yeri olarak belirlemiştir.” (Buhârî,
Hac: 9; Dârimi, Menasik: 5)
23- MEKKE’YE MİKATLARDAN DAHA YAKIN OLANLAR
NE YAPAR?
2609- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), “Medineliler
için Zülhuleyfe’yi; Şamlılar için Cuhfe’yi; Necidliler için Karn’ı; Yemenliler
için Yelemlem’i ihrama girilecek yer olarak belirledi” Ve şöyle buyurdu:
“Buralar
ora halkı ve dışarıdan gelip oradan geçecek hac ve umre yapmak isteyen kimseler
içindir. Mekke’ye daha yakın olanlar ise bulundukları yerden ihrama girerler.
Mekke’ye gelinceye kadar durum böyledir.” (Ebû
Davud, Menasik: 9)
2610- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v):
“Medineliler için Zülhuleyfe’yi; Şamlılar için Cuhfe’yi; Yemenliler için
Yelemlem’i; Necidliler için Karn’ı ihrama bürünme yeri olarak belirlemiştir.
Belirtilen yerler ora halkı için ve oradan geçerek hac ve umre yapmak isteyen
herkes içindir. Bu bölgelerden daha içeride olanlar Mekke’ye kadar bulundukları
yerden ihrama girebilirler.” (Ebû Davud,
Menasik: 9; Buhârî, Hac: 9)
24- ZÜLHULEYFE’DE KONAKLAMAK GEREKİR Mİ?
2611- Abdullah b.
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, babası şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), Zülhuleyfe’deki
Beyda denilen yerde geceledi ve o mescidde namaz kıldı.” (Buhârî, Hac: 148; Tirmizî, Hac: 79)
2612- Abdullah b.
Ömer (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) Zülhuleyfe’deki Muarras
denilen yerde kendisine “Kutsal Batha’dasınız” denildi.” (Buhârî, Hac: 148; Tirmizî, Hac: 79)
2613- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) Zülhuleyfe’deki Batha denilen
yerde konakladı ve orada namaz kıldı.” (Buhârî,
Hac: 148; Tirmizî, Hac: 79)
25- RASÛLULLAH (S.A.V) BEYDA DA NAMAZ KILMIŞ
MIYDI?
2614- Enes b. M
26- İHRAMA BÜRÜNMEDEN GUSUL GEREKİR Mİ?
2615- Abdurrahman
b. Kasım (r.a) babasından naklediyor: Umeys’in kızı Esma Ebu Bekir es Sıddık’ın
oğlu Muhammed’i, Beyda denilen yerde doğurmuştu. Durumu Ebu Bekir Rasûlullah
(s.a.v)’e bildirince Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hanımına
gusledip ihrama girmesini emret.” (Muvatta',
Hac: 1; Dârimi, Hac: 11)
2616- Kasım b.
Muhammed (r.a) babasından naklediyor: Ebu Bekir Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte
veda haccı için yola çıkmıştı, yanında Umeys’i Has’amî’nin kızı Esma da vardı.
Zülhuleyfe’ye geldiklerinde Esma Muhammed b. ebi Bekri doğurdu. Ebu Bekir
durumu Rasûlullah (s.a.v)’e iletti. Rasûlullah (s.a.v)’de “Ebu Bekir’e,
hanımına gusletmesini; hac için ihrama girmesini, insanların her yaptıklarını
yapmasını sadece Kâbe’yi tavaf etmemesini söylemesini emretti.” (İbn Mâce, Menasik: 83)
27- İHRAMLI KİMSE YIKANIR VE GUSLEDEBİLİR
Mİ?
2617- İbrahim b.
Abdullah b. Huneyn (r.a) babasından naklediyor: “Abdullah b. Abbas ve Misver b.
Mahreme Ebva denilen yerde bir anlaşmazlığa düştüler. İbn Abbas: “İhramlı kimse
başını yıkayabilir” derken; Misver: “Başını yıkayamaz” diyordu. İbn Abbas,
beni; Ebu Eyyub el Ensari’den bu konuyu sormam için göndermişti. Yanına
vardığımda onu kuyunun iki direği arasında bir elbiseyle gizlenip yıkanırken
gördüm, selâm verdim ve: “Beni sana Abdullah b. Abbas, Rasûlullah (s.a.v)
ihramlı iken başını yıkar mıydı?” diye sormam için gönderdi dedim. Ebu Eyyub
elini perde olarak kullandığı kumaş üzerine koyup başı görünecek kadar kumaşı
aşağı indirdi sonra da şöyle dedi: “Bir kimse başına su döküyormuş ta o da
yıkıyormuş gibi başını iki eliyle ovuşturarak: Rasûlullah (s.a.v)’i böyle
yaparken gördüm dedi.” (İbn Mâce, Menasik: 22;
Müslim, Hac: 13)
28- İHRAMLININ SARIMTIRAK KIRMIZI RENKLİ
BİRŞEY GİYMESİ
2618- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): “İhramlı
kimsenin za’feran ve vers boyasıyla boyanmış elbiseler giymesini yasakladı.” (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
2619- Sâlim (r.a)
babasından naklediyor; Rasûlullah (s.a.v)’e ihramlı kimsenin hangi elbiseleri
giyemeyeceği sorulmuştu da Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Gömlek,
bornoz, pantolon, sarık, vers ve za’feranla boyanmış elbiseler ve mest
giyemezler ama ayakkabı ve terlik bulamayanlar mestlerini topuktan aşağı kesmek
sûretiyle giyebilirler.” (Tirmizî, Hac:
18; Buhârî, Hac: 21)
29- İHRAMLI KİMSE CÜBBE GİYEBİLİR Mİ?
2620- Safvan b.
Ya’la b. Ümeyye (r.a) babasından naklediyor; biz Ci’rane de iken Rasûlullah
(s.a.v)’i bir görebilsem dedim. O bir çadırda bulunuyordu. O sırada kendisine
vahy gelmişti. Ömer bana işaret ederek oraya gelmemi istedi. Kafamı çadırdan
içeri soktuğumda Rasûlullah (s.a.v)’e bir adam gelmişti, umre için bir cübbe
giyerek ihrama girmiş ve koku da sürünmüştü. O adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! İhram
elbisesi yerine cübbe giymiş bir adam için ne dersiniz” demişti. Tam o sırada
vahiy gelmiş olup, Rasûlullah (s.a.v) hırıltılı ses çıkarıyordu. Vahiy bitip
açılınca şöyle buyurdu: “Az önce
soru soran adam nerede?” Adam yanına getirilince, Peygamberimiz: “Cübbeyi
çıkar, süründüğün kokuyu yıka sonra da ihrama yeniden gir” buyurdu. (Buhârî, Hac: 17; Müslim, Hac: 1)
30- İHRAMA GİREN GÖMLEK GİYEBİLİR Mİ?
2621- Abdullah b.
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek, ihramlı
kimsenin neleri giyip giyemeyeceğini sormuştu Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle
buyurdu: “Gömlek,
pantolon, bornoz giymeyiniz, sarık’ta sarmayınız, mest de giymeyiniz ancak
ayakkabı ve terlik bulamayanlar mestlerini topuklardan yukarısını kesmek sûretiyle
giyebilirler. Za’feran ve vers sürülen hiçbir şeyi de giymeyiniz.” (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
31- İHRAMDA ŞALVAR (PANTOLON) GİYİLİR Mİ?
2622- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Bir adam Ey Allah’ın Rasûlü! İhrama girdiğimizde hangi
tür elbiseleri giymeliyiz?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Gömlek ve
pantolon giymeyiniz, sarık sarmayınız, mest de giymeyiniz, ayakkabı ve terlik
bulamayan kimse mestlerin topuklarından yukarısını kessin, za’feran ve vers ile
boyanmış elbise de giymeyin” buyurdu. (Tirmizî,
Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
32- İHRAM ELBİSESİ BULAMAYAN KİMSE ZARURİ
DURUMDA NE GİYER?
2623- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) anlatırken bizzat
duydum şöyle diyordu: “İhramda
belden aşağısı için giyilmesi gereken izar bulamayan şalvar, terlik ve ayakkabı
bulamayan da mest giyebilir.” (Tirmizî,
Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
2624- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle
diyordu: “İhram
için izar bulamayan şalvar giysin, ayakkabı ve terlik bulamayanlar ise mest
giysinler.” (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî,
Hac: 22)
33- İHRAMLI KADIN YÜZÜNÜ ÖRTÜP ELDİVEN
KULLANIR MI?
2625- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam kalktı ve: “Ey Allah’ın
Rasûlü! İhramda bize hangi şeyleri giymemizi emredersin?” diye sordu. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Gömlek
giymeyiniz, şalvar ve pantolon da giymeyiniz, sarık’ta sarmayınız, bornoz ve
mest de giymeyiniz. Ayakkabı ve terlik bulamaz iseniz mestlerinizin
topuklarından yukarı kısmını keserek giyebilirsiniz. Za’feran ve vers sürülmüş
hiçbir şeyde giymeyiniz. Kadınlar da ihramlı iken yüzlerine peçe takmasınlar ve
eldiven de kullanmasınlar.” (Tirmizî,
Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
34- İHRAMA GİREN BORNOZ DA GİYEMEZ
2626- Abdullah b.
Ömer (r.a) anlatıyor: Adamın biri Rasûlullah (s.a.v)’e ihramlı kimsenin ne tür
elbiseler giyebileceğini sormuştu da Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Gömlek
giymeyiniz, sarık sarmayınız, şalvar ve pantolon türü şeyler giymeyiniz, bornoz
da giymeyiniz. Mest de giymeyiniz ancak ayakkabı ve terlik bulamayan kimse
mestlerinin topuklarından üzerini keserek giyebilirler. Za’feran ve vers
sürünmüş elbiseleri de giymeyiniz.” (Tirmizî,
Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
2627- Yine İbn Ömer
(r.a)’den naklettiğine göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e ihrama girdiğimizde
hangi elbiseleri giyebiliriz diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Gömlek
giymeyiniz, şalvar ve pantolon türü şeyleride giymeyiniz, sarık da sarmayınız.
Bornoz da giymeyiniz, mest de giymeyiniz. Ancak terlik ve ayakkabı bulamayan
mestlerinin topuklardan yukarısını keserek giyebilir. Vers ve za’feran sürülmüş
şeyleri de giymeyiniz.” (Tirmizî, Hac:
18; Buhârî, Hac: 21)
2628- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Adamın biri yüksek sesle Rasûlullah
(s.a.v)’e ihrama girdiğimizde neler giyelim diye sormuştu. Rasûlullah
(s.a.v)’da şöyle buyurdu: “Gömlek
giyme! Sarık sarma! Şalvar ve pantolon giyme! Bornoz giyme! Mest giyme!
Ayakkabı ve terlik bulamayan kimse topuktan üstünü keserek giyebilir.” (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
2629- Yine İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, bir adam yüksek sesle Rasûlullah (s.a.v)’e ihrama
girdiğimizde neleri giyebiliriz diye sormuştu. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu:
“Gömlek
giyme! Sarık sarma! Bornoz giyme! Şalvar ve pantolon cinsi bir şeyler giyme,
mest de giyme! Ancak terlik ve ayakkabı bulamayanlar mestlerinin topuktan
üstünü keserek giyebilirler. Vers ve zaferan boyası sürülmüş elbiseler
giymeyiniz!” (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî,
Hac: 21)
36- İHRAMLI KİMSE MEST GİYEMEZ
2630- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle
diyordu: “İhramlı
iken gömlek giymeyiniz! Pantolon ve şalvar türü şeyler de giymeyiniz! Sarık
sarmayınız, bornoz giymeyiniz, mest de giymeyiniz.” (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
37- AYAKKABI VE TERLİK BULAMAYAN MEST
GİYEBİLİR
2631- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle
diyordu: “İhram
için belden aşağıyı örtecek izar bulamayan şalvar giysin. Ayakkabı ve terlik
bulamayan da topuktan üzerini keserek mest giysin.” (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
38- İHRAMLI KİŞİ MESTİN TOPUKTAN YUKARISINI
KESEREK GİYER
2632- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İhramlı
kimse ayakkabı ve terlik bulamaz ise mest giysin ve topuklardan yukarı kısmını
kessin.” (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac:
22)
39- İHRAMLI KADIN ELDİVEN TAKAMAZ
2633- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, bir adam kalkıp: “Ey Allah’ın Rasûlü! İhramlı iken
neleri giyebiliriz?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Gömlek
cinsi şeyler giymeyiniz! Şalvar ve pantolon cinsi şeyler de giymeyiniz. Mest de
giymeyiniz, ayakkabı ve terliği olmayan kimse mestlerinin topuktan üst tarafını
keserek giyebilir. Za’feran ve Vers sürülmüş elbiseler de giymeyin. Kadınlar da
ihramlı iken yüzlerini kapatmasınlar ve eldiven de kullanmasınlar.” (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
40- İHRAMLI SAÇLARINI YAPIŞKAN BİR ŞEYLE
KEÇELEŞTİRİR Mİ?
2634- Abdullah b.
Ömer (r.a) kardeşi Hafsa’dan naklediyor: Peygamber (s.a.v)’e: “Ey Allah’ın
Rasûlü! Ne oluyor bu insanlara sen ihramlı iken onlar umre ihramından
çıkmışlar” denildi. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ben
saçlarımı keçeleştirdim. Kurbanımı da işaretleyip gönderdim dolayısıyla haccı
yapıp bitirinceye kadar ihramdan çıkmayacağım.” (Buhârî, Hac: 44; Ebû Davud, Menasik: 12)
41- İHRAMLI İKEN GÜZEL KOKU SÜRÜNÜLÜR MÜ?
2635- Sâlim (r.a)
babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah
(s.a.v)’i saçlarını keçeleştirmiş vaziyette yüksek sesle telbiyede bulunurken
gördüm.” (Buhârî, Hac: 44; Ebû Davud,
Menasik: 12)
2636- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah
(s.a.v)’e ihrama girerken ve ihramdan çıkarken kendi ellerimle güzel koku sürmüştüm.”
(Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce,
Menasik: 18)
2637- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah
(s.a.v)’i ihrama girmezden önce ve beyti tavaf etmeden önce ihramdan çıkması
için güzel kokular sürmüştüm.” (Ebû
Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2638- Yine Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah
(s.a.v)’e ihrama girerken ve ihramdan çıkarken güzel kokular sürmüştüm.” (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2639- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v)’i ihrama girmeye hazırlık için ve Kâbe’yi tavaftan önce;
Cemre-i Akabeyi taşladıktan sonra ve Kâbe’yi tavaftan önce ihramdan çıkmaya
hazırlık için güzel koku sürmüştüm.” (Ebû
Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2640- Yine Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah
(s.a.v)’e ihrama girerken ve çıkarken güzel koku sürmüştüm. Fakat o koku sizin
kokularınıza benzemezdi, onun hiçbir eseri yoktu.” (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2641- Osman b. Urve
(r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Aişe’ye; “Rasûlullah (s.a.v)’e nasıl
bir koku sürerdin” diye sordum. O da şöyle dedi: “İhrama
girerken de çıkarken de kokuların en güzelini sürerdim.” (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2642- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “İhrama
girerken Rasûlullah (s.a.v)’e bulabildiğim kokuların en iyisini sürerdim.” (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2643- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah
(s.a.v) ihrama girerken ve çıkarken ve Beyt-i şerifi (Kâbe’yi) tavaf
etmek istediği zaman bulabildiğim en güzel kokuyu sürerdim.” (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2644- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v) ihramdan çıkmadan önce, Kâbe’yi tavaf etmeden önce Kurban
bayramı günü misk kokusu sürmüştüm.” (Ebû
Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2645- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken başına sürdüğüm güzel kokunun parlaklığına
hala bakıyor gibiyim.” Ahmed b. Nasr’ın rivâyetinde ise şöyledir:
“Rasûlullah (s.a.v)’in başının ortasına sürdüğü miskin parlaklığı…” (Hala
gözümün önündedir.) (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn
Mâce, Menasik: 18)
2646- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v) ihramlı olduğu halde saçlarını ayırdığı başının ortasına
sürdüğü kokunun parlaklığı gözükürdü.” (Ebû
Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
42- İHRAMLI İKEN KOKU NEREYE SÜRÜLÜR?
2647- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in ihramlı iken
başına sürdüğü kokunun parlaklığına bakıyor gibiyim. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2648- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken
saçlarının dibine sürdüğü kokunun parlaklığını seyrederdim. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2649- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in ihramlı iken
saçlarını ayırdığı yere sürdüğü güzel kokunun parlaklığını görür gibiyim. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2650- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken
başına sürdüğü kokunun beyazlığını gördüm. (Buhârî,
Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2651- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in ihramlı iken
saçlarını ayırdığı yere sürdüğü güzel kokunun parlaklığını sanki görür gibiyim.
(Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2652- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), ihrama girmek
istediğinde bulabildiği en güzel koku ve yağla yağlanırdı. O kadar ki saç ve
sakalındaki yağ ve kokunun parlaklığını görürdüm.” (Buhârî,
Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2653- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), ihrama
girmeden önce bulabildiğim en güzel kokuyu sürerdim. O derece ki saç ve
sakalındaki güzel kokunun parlaklığını bakınca hemen görebilirdim.” (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2654- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in saçlarını
ayırdığı yere sürdüğü güzel kokunun parlaklığını üç gün sonra bile gördüğüm
olmuştur.” (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik:
11)
2655- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in saçlarını
ayırdığı yerdeki sürünen kokunun izini üç gün sonra bile gördüğüm olmuştur.” (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2656- İbrahim b. Muhammed b. Münteşir (r.a), babasından naklediyor: İbn Ömer’e, ihrama girerken koku sürünmenin caiz olup olmadığını sordum. Şöyle dedi: “İhrama girerken koku sürüneceğime katran sürünürüm.” Onun bu sözünü Âişe’ye naklettim, O da şöyle dedi: “Allah hayrını versin. Ey Abdurrahman ben Rasûlullah (s.a.v)’e güzel koku sürerdim de hanımlarını o kokuyla dolaşırdı; sabahleyin bile o kokunun tesiri hissedilirdi.” (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2657- İbrahim b.
Muhammed b. Münteşir (r.a), babasından naklederek şöyle diyor: İbn Ömer’den
işittim şöyle diyordu: “İhramlı iken koku sürünüp sabahlayacağıma, katran
sürünüp sabahlamam benim için daha iyidir. Aişe’nin yanına giderek bu sözü ona
naklettim, O da şöyle dedi: “Ben,
Rasûlullah (s.a.v)’e koku sürdüm de; O, kokusuyla hanımlarını dolaştı sabah
olunca kokunun etkisi gitmeden ihrama girdi.” (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
43- İHRAMLI İKEN ZA’FERAN SÜRÜLÜR MÜ?
2658- Enes
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah
(s.a.v), za’feran sürünmeyi erkeklere yasak etmiştir.” (Buhârî, Libas: 34; Müslim,
Libas: 23)
2659- Yine Enes
(r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah
(s.a.v), za’feran sürünmeyi yasak etmiştir.” (Buhârî, Libas: 34; Müslim, Libas: 23)
2660- Enes
(r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah
(s.a.v), za’feran sürünmeyi yasaklamıştır.” Hammad diyorki: “Erkekler
için.” (Buhârî, Libas: 34; Müslim, Libas: 23)
44- İHRAMLI KİMSE DEĞİŞİK BOYALAR DA KULLANAMAZ
2661- Safvan b.
Ya’la (r.a), babasından naklediyor: Umre için ihrama giren bir adam Rasûlullah
(s.a.v)’e geldi; Adamın üzerinde dikilmiş bir elbise vardı ve elbisesine de
değişik kokular sürmüştü. Rasûlullah (s.a.v)’e: “Umre için ihrama girdim ne
yapmalıyım?” dedi. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Hac’ta ne
yaptıysan onu yap” buyurdu. Adam: “Bu kokudan sakınır ve kokuyu
yıkardım” dedi. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Hac’ta ne
yapıyorsan umrede de aynısını yap” buyurdu. (Buhârî,
Hac: 17; Müslim, Hac: 1)
2662- Safvan b. Ya’la (r.a),
babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) Cirane’de iken bir adam
geldi, adamın üzerinde bir cübbe vardı, saç ve sakalını da sarıya boyamıştı ve
şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben gördüğün şu şeklimde umre için ihrama
girdim” (ne yapmalıyım) dedi. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Cübbeni
çıkar, saç ve sakalındaki boyaları yıka. Haccında ne yaparsan umrende de
aynısını yap” buyurdu. (Buhârî, Hac: 17;
Müslim, Hac: 1)
45- İHRAMLI SÜRME KULLANABİLİR Mİ?
2663- Eban b. Osman
(r.a), babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İhramlı
kimse başından ve gözünden rahatsız olursa ağrıyan yerine sabır denilen ağrı
kesiciden sarsın.” (Müslim, Hac: 12;
Buhârî, Hac: 18)
46- İHRAMLI BOYANMIŞ ELBİSE GİYER Mİ?
2664- Cafer b.
Muhammed (r.a), babasından şöyle söylediğini naklediyor: Câbir’e giderek,
Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl haccettiğini sordum. O da şöyle anlattı: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “İşin
böyle olacağını bilseydim kurbanı göndermez ve umreye niyetlenirdim. Kimin
yanında kurbanı yoksa umresini yapıp ihramdan çıksın.” Ali, Yemenden
kurban getirmişti. Rasûlullah (s.a.v)’de onu Medine’den Mekke’ye göndermişti.
Bu arada Fatıma boyalı elbiseler giyip sürme çekmiş durumdaydı. Ali, Fatıma’nın
bu durumundan hoşlanmadı ve fetva sormak üzere Rasûlullah (s.a.v)’e gitti ve:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Fatıma boyalı elbiseler giymiş ve sürme çekmiş ve babam
böyle emretti diyor” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v): “Doğru
söylemiş, doğru söylemiş, doğru söylemiş ona, Ben emrettim” buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
47- İHRAMLI KİMSE ÖLÜRSE NASIL KEFENLENİR?
2665- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, bir adam bineğinden düştü ve hemen öldü. Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Onu su ve
sidr ile yıkayın, iki parça bezle kefenleyin, başı ve yüzü açıkta kalsın çünkü
o kıyamet günü telbiye getirerek diriltilecektir.” (Müslim, Hac: 14; İbn Mâce, Menasik: 89)
2666- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam vefat etmişti. Peygamber
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Onu su ve
sidr ile yıkayarak elbiseleriyle defnedin, yüzünü ve başını örtmeyin çünkü o
kıyamet günü ihramlı vaziyette ve telbiye yaparak haşrolacaktır.” (Müslim, Hac: 14; İbn Mâce, Menasik: 89)
2667- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre,
“Rasûlullah (s.a.v) ifrad haccı yapmıştı.” (İbn
Mâce, Menasik: 37; Muvatta', Hac: 11)
2668- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre,
“Rasûlullah (s.a.v) hac için ihrama girmişti.” (İbn Mâce, Menasik: 37; Muvatta', Hac: 11)
2669- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Zilhicce hil
2670- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte
yola çıktık, niyetinin hac yapmak olduğunu biliyorduk.” (İbn Mâce, Menasik: 41; Ebû Davud, Menasik: 23)
2671- Ebu Vail
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Subey b. Ma’bed başından geçen bir
olayı şöyle anlatıyor: “Ben Hıristiyan bir bedevi idim sonradan Müslüman oldum.
Cihada çok düşkündüm. Bana hac ve umrenin farz olduğunu gördüm. Kabilemden
Hüreym b. Abdullah denilen bir kimseye bu konuyu sordum. O da: Hac ve umreyi
birlikte yap sonra kolayına gelen bir kurbanı kes dedi. Ben de hac ve umre için
ihrama girdim. Uzeyb denilen yere gelince Selman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhan ile
karşılaştım. Benim hac ve umre için ihrama girdiğimi görünce biri diğerine
bunun devesi kadar bile anlayışı yok dedi. Bunun üzerine ben hemen Ömer’e
gelerek, “Ey Mü’minlerin emiri dedim. Ben Müslüman oldum, cihada karşı da çok
düşkünüm kendime hac ve umrenin farz olduğunu görür görmez Hüreym b. Abdullah’a
geldim ve hac ve umrenin kendime farz olduğunu söyledim. O da: “Hac ve umreyi
ikisini birlikte yap sonra da kolayına gelen bir kurbanı kesiver” dedi. Ben de
hac ve umre için ihrama girdim. Uzeyb’e geldiğimde, Selman b. Rabia ve Zeyd b.
Sûhan ile karşılaştım, bunlardan biri diğerine: “Bunda devesi kadar bile
anlayış yok” dedi diye şikayette bulundum. Bunun üzerine Ömer: “Sen Peygamber
(s.a.v)’in yaptığını yapmışsın ve onun yolundasın” dedi. (Ebû Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2672- Şakîk b.
Seleme (r.a) Ebu Vail’den naklediyor: “Tağlip kabilesinden Subay b. Ma’bed
denilen kimse önceden Hıristiyan’dı sonradan Müslüman oldu. İlk mükellefiyeti
hac olmuştu, bu yüzden hac ve umre için ihrama girdi yani hac ve umre her ikisi
için ihrama girmişti. Yolda Selman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhan’la karşılaştı.
Onlardan biri: “Sen devenden daha sapıksın” dedi. Sübey bu söz bana o kadar
tesir etti ki, Ömer’e kadar geldim ve durumu ona anlattım. Ömer de: “Sen
Peygamberin yaptığını yapmışsın” cevabını verdi. (Ebû
Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2673- Mervan b.
Hakem (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Osman’ın yanında oturuyordum.
Ali’nin hac ve umreyi beraber yaptığını duydu ve: “Biz bundan yasaklanmamış
mıydık?” dedi. O da: “Evet” dedi ve: “Ben Rasûlullah (s.a.v)’in ikisini
birlikte yaptığını duydum. Senin emrinle Rasûlullah (s.a.v)’in sözünü terk
edemem” diye cevap verdi. (Buhârî, Hac: 34;
Müsned: 717)
2674- Mervan
(r.a)’dan rivâyete göre, Osman Temettü haccı yapmayı yasaklamıştı. Ali’nin
hacla umreye birlikte ihrama girip niyet ettiğini görünce: “Benim
yasaklamama rağmen sen hacla umreyi beraber mi yapıyorsun” dedi. Bunun
üzerine Ali: “İnsanların birinin emriyle Rasûlullah (s.a.v)’in sünnetini terk
edemem” diye cevap verdi. (Buhârî, Hac: 34)
2675- Bera
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Ali’yi Yemen’e v
2676- Imran b.
Husayn (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), hacla
umreyi birleştirdi. Daha sonra bu uygulamayı yasaklayan bir ayet nazil olmadığı
gibi, Rasûlullah (s.a.v)’de vefatından önce böyle bir yasaklama getirmedi. (Ebû Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2677- Imran (r.a),
Mutarrıf’den naklediyor: Rasûlullah (s.a.v) hacla umreyi birleştirdi yani
Temettü haccı yaptı daha sonra bu uygulamayı yasaklayan bir ayet olmadığı gibi
Rasûlullah (s.a.v)’de bu uygulamayı yasak etmedi. Ancak bir kişi bu konuda
kendi görüşüne göre uygulama yaptı. (Buhârî,
Hac: 36; Müslim, Hac: 23)
2678- Mutarrıf b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Imran b. Husayn bana şöyle
demişti: “Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte temettu haccı yapmıştık.” (Müslim, Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 40)
2679- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle dediğini
duydum: “Hac ve
umreye birlikte niyet ettim, Hac ve umreye birlikte niyet ettim.” (Ebû Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2680- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i Hac ve umre için
ikisini birden niyet ederek ihrama girdiğini duydum. (Ebû Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2681- Bekir b.
Abdullah el Müzenî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes’ten işittim
şöyle diyordu: “Rasûlullah (s.a.v)’den işittim hac ve umreye birlikte niyet
etmişti, bunu İbn Ömer’e anlattım. Bana sadece hac için ihrama gir dedi. Daha
sonra Enes’le karşılaştım, ona İbn Ömer’in söylediklerini aktardım. Enes dedi
ki: “Siz
bizi çocuk mu sanıyorsunuz? Rasûlullah (s.a.v)’in umre ve hacca birlikte niyet
ettim dediğini bizzat duydum.” (Buhârî,
Hac: 34; Tirmizî, Hac: 10)
2682- Sâlim b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Abdullah b. Ömer şunları anlattı: Rasûlullah
(s.a.v), veda haccında hac ve umreye niyet ederek temettü haccı yapmıştı.
Beraberinde kurbanını getirmişti. Zülhuleyfe’de umre için ihrama girdi sonra
hac için tekrar ihrama girdi. İnsanlar da Rasûlullah (s.a.v) ile beraber hac ve
umreye niyet ederek temettü haccı yaptılar. İnsanlardan bir kısmı Rasûlullah
(s.a.v) gibi kurbanını sevketti, kimisi de sevketmedi. Rasûlullah (s.a.v),
Mekke’ye gelince insanlara şöyle dedi: “İçinizden
kim kurbanını önceden göndermişse haccını bitirinceye kadar ihramlıya haram
olan şeyler (kendisine) haramdır. Kim de kurbanını
göndermemiş ise Kâbe’yi tavaf etsin, Safa ile Merve arasında Sa’y etsin, başını
traş etsin ve ihramdan çıksınlar sonra hac için tekrar ihrama girerek
kurbanlarını göndersinler. Kim de kurban bulamaz ise üç gün hacta yedi günde
memleketlerine dönünce oruç tutsunlar.”
Rasûlullah (s.a.v)
Mekke’ye gelince tavafını yaptı ilk olarak Hacer’ül-Esvedi istilâm etti. Daha
sonra yedi şavtın üçünü hızlıca koşarak, diğer dördünü de normal bir şekilde
tamamladı. Böylece tavafını bitirince Makamı İbrahim’de iki rekat namaz kılarak
selâm verdi. Sonra safa tepesine gelerek Safa ile Merve arasında yedi sefer
koştu. Daha sonra haccını yapıp kurbanını kesinceye kadar ihramlıya haram olan
her şeye dikkat etti. Tavafı ifadayı yaparak ihramdan çıktı ve haram olan
şeyler helâl olmuş oldu. Müslümanlardan da daha önce Mekke’ye hedy gönderenler
de Peygamber (s.a.v)’in yaptığını yaptılar. (Buhârî,
Hac: 37; Müslim, Hac: 24)
2683- Abdurrahman
b. Harmele (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Said b. Müseyyeb’ten
işittim şöyle diyordu: “Ali ve Osman hac için beraberlerdi. Yolda bir konaklama
yerinde Osman hac ile umrenin birlikte yapılmasını yasakladı. Ali onun yola
çıktığını gördüğünüz zaman siz de çıkın dedi. Ali ve arkadaşları umre için
ihrama girdiler Osman da onları engellemedi. Bunun üzerine Ali: “Temettü
haccının yapılabileceği konusunda Rasûlullah (s.a.v)’in uygulaması sana haber
verilmedi mi?” dedi. Osman: “Evet haberim var” dedi. Bu sefer Ali: “Rasûlullah
(s.a.v)’in temettü haccı yaptığını duymadın mı?” dedi. Osman da: “Evet duydum”
dedi. (Müslim, Hac: 23; Buhârî, Hac: 37)
2684- Nevfel b.
Haris b. Abdulmutt
2685- İbrahim b.
Ebu Musa (r.a) anlatıyor: Ebu Musa’da temettü haccının yapılabileceğine fetva
verirdi. Bir adam kendisine: “Ağır ol! H
2686- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer’in şöyle dediğini duydum: “Ben
Umre ile haccın birleştirilmesini yani Temettu haccını yasakladım. Her ne kadar
Rasûlullah (s.a.v)’in yaptığını ve Allah’ın Kitab’ında olduğunu bilmeme rağmen”
(Bazı maslahatlardan dolayı yasaklamıştı.) (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
2687- Tavus
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaviye, İbn Abbas’a: “Merve’de Peygamber
(s.a.v)’in saçlarını kısalttığımı bilmiyor musun?” dedi. İbn Abbas: “Hayır” diye
cevap verdi. Başka bir zaman İbn Abbas şöyle demiştir: “Bu Muaviye, Peygamber
(s.a.v)’in temettu haccını yaptığını bilmesine rağmen yasaklamıştır.” (Buhârî, Hac: 128; Tirmizî, Hac: 74)
2688- Ebu Musa
(r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v), Bahta da iken yanına vardım, “İhrama
nasıl girdin?” diye sordu. “Rasûlullah (s.a.v)’in girdiği gibi” diye
cevap verdim. “Kurbanı
sevkettin mi?” dedi. “Hayır” dedim. “Öyleyse Kâbe’yi
tavaf et. Safa ile Merve arasında sa’y yap sonra da ihramdan çık” buyurdu.
Ben de: “Kâbe’yi tavaf edip, Safa ile Merve arasında da sa’y ettikten sonra
kabilemden bir kadına uğradım. O da saçlarımı düzeltip taradıktan sonra başımı
yıkayıverdi. Ben daha sonraları Ebu Bekir ve Ömer’in h
2689- Mutarrif
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: İmran b. Husayn bana: “Rasûlullah
(s.a.v), hac ile umreyi birleştirip temettu haccı yapmıştı. Biz de onunla
birlikte temettu haccı yapmıştık. Ancak bir kişi var ki kendi görüşünü
uygulamaktadır” dedi. (Buhârî, Hac: 36; Müslim,
Hac: 23)
51- İHRAMA GİRERKEN BESMELE ÇEKMEK
2690- Cafer b.
Muhammed (r.a) babasından naklediyor ve şöyle diyor: Câbir b. Abdullah’a
giderek, Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl hac yaptığını sorduk. O da şöyle anlattı:
“Rasûlullah (s.a.v) Medine’de dokuz sene kaldıktan sonra Müslümanlara hacca gideceğini
ilân ettirdi. Bu yüzden peygamberle hacca gitmek üzere çevreden pek çok kişi
Medine’ye gelmişti. Böylece Rasûlullah (s.a.v)’e uyacak ve onun yaptıklarını
yapacaklardı. Rasûlullah (s.a.v) zilkade ayının bitmesine beş gün kala yola
çıktı. Biz de onunla beraber çıktık. Câbir diyor ki: Rasûlullah (s.a.v)
aramızda iken ona Kur’an iniyor o da onun yorum ve sonuçlarını biliyordu. O ne
yapıyorsa biz de aynen yapıyorduk. Yola çıkarken niyetimiz sadece hac
yapmaktı.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2691- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hac yapmak için yola çıkmıştık,
Serif denilen yere gelince ben hayız görmeye başladım. Ben ağlarken Rasûlullah
(s.a.v) yanıma girdi ve “Hayız mı
oldun?” dedi. Ben de: “Evet” dedim. Bunun üzerine: “Bu hayız
görme h
52- İHRAMA GİREN NİYETİNİ BELİRTMELİ Mİ?
2692- Tarık b.
Şihab (r.a), Ebu Musa’dan naklediyor. Yemen’den yeni gelmiştim. Rasûlullah
(s.a.v) hac için çıktığı yolculukta Batha’da konaklamıştı. Bana: “Hac için
niyet ettin mi?” diye sordu. Ben de: “Evet” dedim.
“Nasıl
niyet ettin?” buyurdu. Ben de: “Rasûlullah (s.a.v) ne için ihrama
girdiyse ben de onun için ihrama girip niyet ettim” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Kâbe’yi
tavaf et, Safa ile Merve arasında sa’y ettikten sonra ihramdan çık.” Dediklerini
yaptım, bir kadına uğradım saçlarımı düzeltip tarayıverdi. Ömer’in h
2693- Cafer b.
Muhammed (r.a) babasından şöyle aktarıyor: Câbir b. Abdullah’a giderek
Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl hac yaptığını sorduk, şöyle anlattı: “Ali
Yemen’den kurbanlık bir hayvan getirmişti. Rasûlullah (s.a.v) onu Medine’den hediye
olarak gönderdi.” Bu sırada Ali’ye: “Nasıl
niyet ederek ihrama girdin?” diye sordu: Ali’de: “Rasûlullah (s.a.v) ne
niyetle girdiyse ben de o niyetle girdim” diye cevap verdi ve yanımda da
kurbanım var. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): “Öyleyse
ihramdan çıkma” buyurdu. (Sadece Nesâi
rivâyet etmiştir.)
2694- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre: Ali, vergi toplama görevinden dönmüştü. Rasûlullah
(s.a.v) ona: “Ey Ali!
Hangi niyetle ihrama girdin?” diye sordu. “Peygamber (s.a.v)’in girdiği
niyetle girdim” diye cevap verdi. “Öyleyse
kurban gönder ve ihramlı olarak böylece kal.” Ali’de böylece kurbanını
gönderdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2695- Ebu İshak
(r.a), Bera’dan naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v), Ali’yi Yemen’e emir
tayin ettiği zaman bende vardım. Ondan sonra pek çok mal varlığına sahip oldum.
Ali, Yemen’den dönünce olanları şöyle anlattı: “Gelince baktım ki Fatıma evin
her yanına güzel kokular püskürtmüş hemen onun üzerine yürüdüm.” O da: “Sana ne
oluyor? Rasûlullah (s.a.v) asabına böyle yapmalarını emretti onlar da böyle
yaparak ihramdan çıktılar diyerek bana çıkıştı.” Ben de Rasûlullah (s.a.v)’in
niyetiyle niyetlenip ihrama girdim diyerek, Rasûlullah (s.a.v)’in yanına
geldim. Bana: “Ne diye
niyet etmiştin?” dedi. Ben de: “Sen ne diye niyet ettinse ben de aynı
şekilde niyet ettim” dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Öyleyse
ben hedy sevkettim ve haccı kırana niyet ettim.” (Ebû Davud, Menasik: 24)
53- UMRE NİYETİYLE İHRAMA GİRİLİRSE HAC
YAPILIR MI?
2696- Nafi (r.a)
anlatıyor, Haccac’ın Mekke’de İbn-üz Zübeyr’i kuşattığı zaman İbn Ömer hac
yapmak istedi. Bunun üzerine kendisine: “Onlar orada savaş yapıyorlar senin hac
yapmana engel olmalarından korkarım” dedim. O da şu cevabı verdi: “Allah’ın
Rasûlünde sizin için güzel örneklik vardır. Allah’ın Rasûlü ne yapmışsa bizde
onu yaparız, umre yapacağıma sizi şahit tutuyorum.” Daha sonra da yola çıktı.
Beyda sırtlarına gelince; Hac ta umrede aynı şeydir dolayısıyla hacla umreyi
birlikte yapacağım dedi ve Kudeyd’ten satın aldığı kurbanı Mekke’ye gönderdi.
Kendisi de umre ve hac yapmak için ihrama girerek yola çıktı. Mekke’ye gelince,
Kâbe’yi tavaf etti. Safa ile Merve arasında da sa’y ettikten sonra başka bir
şey yapmadı. Ne kurban kesti ne de traş oldu ne de saçlarını kısalttı. Bayram
gününe kadar ihramlıya haram olan hiçbir şeyi yapmadı. Bayram günü kurbanını
kesti, traş oldu haccın ve umrenin tavafını bir sefer de yaptı. İbn Ömer şöyle
dedi: “Rasûlullah (s.a.v)’de böyle yapmıştı.” (Muvatta',
Hac: 12; Ebû Davud, Menasik: 24)
2697- Sâlim
babasından, şöyle haber vermektedir: Rasûlullah (s.a.v) ihrama girince: “Emrine
hazırım Ey Allah’ım! Emrine hazırım senin hiçbir ortağın yoktur. Emret emrine
hazırım. Eksiksiz tüm övgüler Sana mahsustur. Her türlü nimetleri veren de
sensin. Saltanat ve otorite Sana aittir. Senin ortağın yoktur.” dediğini
duydum. Abdullah b. Ömer şöyle diyordu: “Rasûlullah (s.a.v), Zülhuleyfe de iki
rekat namaz kıldı. Sonra devesi üzerinde Zülhuleyfe mescidi yanında yukarıdaki
şekilde telbiyede bulunarak ihrama girdi. (Müslim,
Hac: 3; Ebû Davud, Menasik: 27)
2698- Abdullah b.
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle telbiye getirirdi: “Emrine
hazırım ey Allah’ım, emrine hazırım. Emrine hazırım senin hiçbir ortağın
yoktur. Emrine hazırım. Tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Her türlü
nimetleri veren de sensin saltanat ve otorite Sana aittir. Senin hiçbir ortağın
yoktur.” (Buhârî, Hac: 26; Tirmizî, Hac:
13)
2699- Abdullah b.
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)’in telbiyesi şöyledir dedi: “Emrine
hazırım Allah’ım, emrine hazırım. Emrine hazırım senin ortağın yoktur. Emrine
hazırım. Tüm eksiksiz övgüler Sana aittir. Tüm nimetler de sendendir. Tüm
saltanat ve otorite Sana aittir. Senin hiçbir ortağın yoktur.” (Buhârî, Hac: 26; Tirmizî, Hac: 13)
2700- Abdullah b.
Ömer (r.a), babasından aktararak şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in
telbiyesi şöyleydi: “Emrine
hazırım Allah’ım, emrine hazırım. Emrine hazırım senin hiçbir ortağın yoktur.
Emrine hazırım. Tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Tüm nimetler de sendendir.
Saltanat ve otorite de Sana mahsustur.” İbn Ömer şu ilaveyi yapmıştır: “Emret daima
emrine hazırım senden mutluluklar dilerim. Hayırları veren sensin. İstekler
ancak senden istenir kulluk ta ancak Sana yapılır.” (Buhârî, Hac: 26; Tirmizî, Hac: 13)
2701- Abdullah b.
Mes’ud (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in telbiyesi
şöyle idi: “Emrine
hazırım Allah’ım! Emrine hazırım. Emrine hazırım! Senin hiçbir ortağın yoktur.
Emrine hazırım, tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Tüm nimetleri veren de
sensin.” (Müsned: 3702)
2702- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in telbiyede bulunurken şöyle
de demişti: “Emret
emrine hazırım ey gerçek ilâh…” (İbn
Mâce, Menasik: 15; Müsned: 5783)
55- TELBİYEYİ YÜKSEK SESLE YAPMAK
2703- Hallad b.
Saib (r.a) babasından Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu naklediyor: “Bana
Cebrail geldi ve dedi ki: “Ey Muhammed, ashabına telbiye getirirlerken
seslerini yükseltmelerini emret” buyurdu. (Tirmizî,
Hac: 14; İbn Mâce, Hac: 4)
56- İHRAMA GİRİŞTE YAPILAN İŞLER
2704- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, “Rasûlullah
(s.a.v), namazdan sonra ihrama girdi ve telbiyeye başladı.” (Tirmizî, Hac: 14; Müslim, Hac: 3)
2705- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) Beyda’da öğle namazını kıldıktan
sonra binitine binip Beyda dağına tırmandı, öğleyi kıldıktan sonra hac ve umre
için ihrama girdi.” (Ebû Davud, Menasik: 24;
Dârimi, Hac: 13)
2706- Câbir (r.a),
Rasûlullah (s.a.v)’in haccıyla ilgili şunları anlattı: “Zülhuleyfe’ye gelince
namaz kıldı. Beyda denilen yere gelinceye Kadar da hiç konuşmadı.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2707- Sâlim (r.a),
babasından işittiğine göre, şöyle diyordu: “Beyda daki şu h
2708- Abdullah b. Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i Zülhuleyfede devesine binerken gördüm, devesi kalkarken telbiye getirmeye başlamıştı. (Müslim, Hac: 2; Ebû Davud, Menasik: 9)
2709- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) devesinin üzerine binerken telbiye
getirmeye başlamıştı. (Müslim, Hac: 2; Ebû
Davud, Menasik: 9)
2710- Ubeyd b.
Cüreyc (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’e dedim ki deveyi seni
kaldırıp yola devam edeceğin sırada ihrama girip telbiyede bulunurken gördüm. O
da: “Rasûlullah (s.a.v)’de kendisi deve üzerinde doğrulup devesi ayaklandığı
sırada telbiyede bulunduğunu gördüm” cevabını verdi. (Müslim, Hac: 2; Ebû Davud, Menasik: 9)
57- LOHUSA KADINLAR NASIL İHRAMA GİRERLER
2711- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), dokuz yıl
boyunca hiç haccetmemişti, o sene hac yapacağını Müslümanlara ilân ettirmişti.
Binitli ve yaya olarak gücü yeten herkes Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hac
yapmak için Medine’ye akın edip, Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hac
yolculuğuna çıktılar. Zülhuleyfe’ye gelince Umeysin kızı Esma, Muhammed b. Ebî
Bekri dünyaya getirdi. Esma Rasûlullah (s.a.v)’i haberdar etti. Bunun üzerine
Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Gusül
yap; tenasül organına bir bez parçası koy ve ihrama gir.” O da öylece
yaptı. (Müslim, Hac: 16; İbn Mâce, Menasik: 12)
2712- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Umeys’in kızı Esma, Muhammed b. Ebî
Bekir’i dünyaya getirmişti. Esma, durumu Rasûlullah (s.a.v)’e bildirip ne
yapacağını sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Gusletmesini
ve tenasül organına bez parçası koymasını ve ihrama girmesini emretti.” (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 12)
58- HAC İÇİN TAVAF YAPAMADAN HAYIZ GÖREN NE
YAPAR?
2713- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile
beraber ifrad haccı için ihramlı olarak bulunuyorduk. Aişe ise umre için ihrama
girmişti. Serif denilen yere gelince Aişe aybaşı olmuştu. Hep beraber Mekke’ye
gelince Kâbe’yi tavaf ettik, Safa ile Merve arasında sa’y ettik. Rasûlullah
(s.a.v): “Yanında
kurbanı olmayanlar ihramdan çıksınlar” diye emir buyurdu. “Hangi
ihramdan” dedik. O da: “Hepsinden”
buyurdu. Biz de bu emir üzerine kadınlarımızla beraber olduk, güzel
kokular süründük, elbiselerimizi giydik. Arafat’a çıkılmaya sadece dört gece
kalmıştı. Terviye günü (zilhiccenin 8. günü) tekrar ihrama girdik. Rasûlullah
(s.a.v), bir ara Aişe’nin yanına girmişti. Onu ağlar vaziyette buldu ve: “Ne oldu” diye
sordu. O da: “Aybaşı oldum herkes ihramdan çıktı ben çıkamadım, tavafımı
yapamadım şu anda herkes hac yapmaya gidiyor…” diye cevap verdi. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bu hayız
olma h
2714- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte
veda haccı için yola çıkmıştık. Umre için ihrama girdik. Sonra Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Kimin
yanında kurbanlık hayvanı varsa umre ve hac için ihrama beraber girsin sonra
ikisini de bitirinceye kadar ihramdan çıkmasın.” Mekke’ye geldiğimizde
ben hayız olmuştum. Ne tavaf yapabildim ne de Safa ile Merve arasında sa’y
edebildim. Durumu Rasûlullah (s.a.v)’e şikayet ettim. Şöyle buyurdu: “Saç
örgülerini çöz tara hac için ihrama gir umreyi bırak.” Dediklerini
yaptım, hac işini bitirdikten sonra Peygamber (s.a.v), beni Abdurrahman b. Ebu
Bekir’le birlikte Ten’im denilen yere gönderdi. Ben oradan umre yaptım.
Abdurrahman bana: “Bu senin yapmadığın umre yerinedir” dedi. Daha sonra umre
için ihrama girenler umre yapmak için Kâbe’yi tavaf ettiler, Safa ve Merve
arasında da sa’yettiler sonra ihramdan çıktılar. Sonra Mina’dan dönünce hac
için tavaf yaptılar, hac ve umre için birlikte ihrama girenler sadece bir tavaf
yaptılar. (Müslim, Hac: 17; Ebû Davud, Menasik:
23)
59- HAC YAPACAK KİMSE ŞARTLI NİYET EDEBİLİR
Mİ?
2715- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Dubaa haccetmek istedi. Rasûlullah (s.a.v)’de ona şart
koşmasını emretti. O da Rasûlullah (s.a.v)’in emrini aynen yaparak yerine
getirdi. (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik:
24)
60- HACCA GİDECEK KİMSE BİR HASTALIĞINDAN
DOLAYI YOLDA ENGEL ÇIKACAĞINI TAHMİN EDERSE NASIL NİYET EDER?
2716- Hilal b.
Habbab (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Said b. Cübeyre hac için şart
koşanın nasıl şart koşacağını sordum?” O da şöyle dedi: “Şart insanlar arasında
olur.” Ben de ona İkrime’nin olayını anlattım, o da bana İbn Abbas (r.a)’tan
naklederek şu olayı anlattı: “Dubaa binti ez Zübeyr b. Abdülmutt
2717- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Zübeyr’in kızı Dubaa Rasûlullah
(s.a.v)’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Çok şişman ve devamlı hasta olan bir
kimseyim. Hac yapmak istiyorum nasıl niyet etmeliyim?” Rasûlullah (s.a.v)’de
şöyle buyurdu: “Niyetinde
şöyle şart koşarsın. “Hac için ihrama girip niyet ediyorum ihramdan çıkacağım
yer, hastalığım dolayısıyla senin beni alıkoyacağın yerdir.” (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 24)
2718- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Dubaa’nın yanına
girdi. Dubaa dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Benim hastalık ve şikayetlerim var
hac yapmak ta istiyorum, bu durumda ne yapmalı nasıl niyet etmeliyim?” Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Haccetmeye
niyet et ve şart koş ve şöyle söyle: “İhramdan çıkacağım yer hastalığım
dolayısıyla Senin beni alıkoyacağın yerdir.” (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 24)
61- NİYET EDERKEN ŞART KOŞMAYAN KİMSENİN HAC
YAPMASINA BİR ENGEL ÇIKARSA NE YAPAR?
2719- Sâlim
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer, hacta şart koşmayı kabul
etmeyerek şöyle derdi: “Rasûlullah (s.a.v)’in sünneti size yetmiyor mu? Eğer
sizden birinizin hac yapmasına bir engel çıkarsa, Kâbe’yi tavaf edip Safa ile
Merve arasında sa’y eder ve ertesi sene tekrar hac yapıncaya kadar ihramdan
çıkar kurbanı varsa gönderir yoksa yerine tutulması gereken orucu tutar.” (İbn Mâce, Menasik: 85; Müslim, Hac: 15)
2720- Sâlim
(r.a)’in babası hac konusunda şartlı niyet etmeyi hoş karşılamayarak şöyle
derdi: “Peygamber (s.a.v)’in bu konudaki uygulaması size
yeterlidir. Çünkü O yapacağı hacta çıkacak engele karşı bir şart ileri
sürmemişti. Sizden birinizin hac yapmasına bir engel çıkarsa Kâbe’ye gelip onu
tavaf etsin, Safa ile Merve arasında Sa’y ettikten sonra saçını traş edip
kısaltsın ve ihramdan çıksın haccını da bir sonraki yıl yapsın.” (İbn Mâce, Menasik: 85; Müslim, Hac: 15)
62- KURBANLIK HAYVANLARA İŞARET KONULMASI
2721- Misver b.
Mahreme (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Hudeybiye
olayı günü binden fazla kişiyle Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Zülhuleyfe’ye
geldiklerinde yanlarında getirdikleri kurbanları işaretleyip boyunlarına
gerdanlık taktılar ve umre için ihrama girdiler. (Buhârî,
Hac: 107)
2722- Aişe
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) kurbanlık develerine işaret
koymuştu. (Buhârî, Hac: 107)
63- KURBANLIK HAYVANLARIN HANGİ TARAFINA
İŞARET KONUR?
2723- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), kurban için
ayırdığı develerin hörgüçlerinin sağ taraflarını bıçakla biraz keserek kan
akıttı ve o kanı da parmağıyla dağıtarak kurbanlık olduğu işaretini verdi. (Buhârî, Hac: 107; İbn Mâce, Menasik: 96)
64- KURBANLIK İŞARETİ YAPILAN KANIN KURBAN
İŞARETİ OLDUĞU BELİRTİLMELİ
2724- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Zülhuleyfe’ye gelince hedy için bir
deve ayrılmasını ve devenin hörgücünün sağ tarafına kurban olduğunu belirtecek
bir işaret (yani kesilip kan akıtılmasını) ve o kanın kurban olduğu işareti
olarak kalmasını emretti ve yine kurbanlık olduğu bilinsin diye devenin boynuna
gerdanlık gibi iki ayakkabı bağladı ve Beyda denilen yere gelince de ihrama
girdi. (Tirmizî, Hac: 67)
65- KURBANLIK HAYVANLARIN BOYUNLARINA
TAKILACAK İŞARET İPİ ÖZEL YAPILIR MIYDI?
2725- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Medine’den
kurbanlık hayvan gönderdi. Ben de bu hayvanın kurbanlık olduğunu bildiren ve
boynuna gerdanlık gibi takılacak olan ipi bükerek hazırlardım. O da ihramsız
kimseler ne yaparsa aynen öyle yapardı. (Buhârî,
Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2726- Aişe (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Ben, Rasûlullah (s.a.v)’in kurban olarak göndereceği hayvanların
boyunlarına takılacak gerdanlık ipleri bükerek hazırlardım, Rasûlullah
(s.a.v)’de o kurbanlar yerine ulaşmadığı sürece ihramsız kimseler gibi
davranırdı. (Buhârî,
Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2727- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben Rasûlullah (s.a.v)’in kurban
olacak hayvanların boyuna takılacak gerdanlık iplerini büker hazırlardım.
Rasûlullah (s.a.v)’de ihrama girmez beklerdi. (Buhârî,
Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2728- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurbanlıkları
için gerdanlık iplerini büker hazırlardım. O ipleri hayvanların boynuna takar
ve hayvanları Mekke’ye gönderirdi sonra da ihramlı kişiler gibi davranmazdı. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2729- Yine Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurban olarak
ayırdığı koyuna işaret için boynuna takılacak ipi büküp hazırladığımı bilirim. Kendisi
de ihramsız vaziyette beklerdi. (Buhârî, Hac:
108; İbn Mâce, Menasik: 94)
66- GERDANLIK İPLER NEDEN YAPILMIŞTI?
2730- Mü’minlerin
annesi Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Kurbanlık
hayvanlara işaret için büktüğümüz ipleri elimizde bulunan yünlerden bükerdim
Peygamber (s.a.v)’de aramızdaydı, hanımlarına helâl olan her şeyi ve bir
erkeğin hanımına davranacağı her davranışı bize yapardı.” (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
67- KURBANLIK HAYVAN MUTLAKA BELİRTİLMELİ
Mİ?
2731- Peygamber
(s.a.v)’in hanımlarından Hafsa (r.anha) naklediyor: Hafsa, Peygamber (s.a.v)’e:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Ne oluyor bu insanlara! Sen henüz umre ihramından çıkmamış
iken onlar çıkmış!” Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ben
saçlarımı uzun süre ihramda kalacağım için bakımı zor olmasın, toz toprak ve
böceklere yer olmasın diye keçeleştirdim. Kurbanımı da işaretleyip belirledim,
onun için kurban kesinceye kadar ihramdan çıkmayacağım.” (Buhârî, Hac: 34; Müslim, Hac: 25)
2732- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Zülhuleyfe’ye gelince kurbanlık
devesinin hörgücünün sağ tarafını keserek işaretledi sonra oradaki kanı giderdi
ve hayvanın boynuna kurbanlık olduğu bilinsin diye ayakkabı bağladı. Sonra
devesine binerek yola koyuldu. Beyda denilen yere gelince telbiye getirerek
ihrama girdi, öğle vakti hac yapmak üzere niyet etti. (İbn Mâce, Menasik: 96; Dârimi, Hac: 68)
68- KURBAN OLACAK DEVELER DE İŞARETLENİR
2733- Aişe (r.anha)’dan
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurbanlık olarak ayırdığı
develere gerdanlık olarak bağlıyacağı ipleri elimle bükmüştüm. Rasûlullah
(s.a.v) onları develerin boyunlarına taktı ayrıca bir işaret daha yaparak Kâbe’ye
yöneltip gönderdi. İhrama girip kendisine helâl olan şeyleri de haram kılmadı. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2734- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurbanlık
için ayırdığı develerin boynuna takacağı ipleri bizzat ben elimle büktüm. Sonra
Rasûlullah (s.a.v) kendisine hiçbir şeyi haram kılmadı ve elbiselerini de
çıkarmadı. (İbn Mâce, Menasik: 94)
69- KURBANLIK KOYUNLARA DA İŞARET OLARAK
GERDANLIK TAKILIR
2735- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurban olarak
ayırdığı koyunların boyunlarına takılacak ipleri elimle ben bükerdim. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
2736- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) kurbanlık koyun gönderdiği de
olurdu. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac:
108)
2737- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir defasında kurbanlık olarak
koyun göndermiş ve boynuna da işaret olarak bükülmüş ipten gerdanlık takmıştı. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
2738- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurbanlık
olarak gönderdiği koyunların boynuna takılacak ipi ben elimle bükerdim.
Peygamber (s.a.v) onları gönderdikten sonra hemen ihrama girmezdi. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
2739- Aişe (r.anha)’dan
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurbanlık olarak
gönderdiği koyunların boynuna takılacak ipi ben elimle bükerdim. Peygamber
(s.a.v) onları gönderdikten sonra hemen ihrama girmezdi. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
2740- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kurban olarak gönderilecek koyuna
biz ipten gerdanlık takardık. Rasûlullah (s.a.v)’de onu ihrama girmeksizin
Mekke’ye sevk ederdi. (İbn Mâce, Menasik: 94;
Buhârî, Hac: 108)
70- KURBANLIK OLDUĞU BELİRTİLMEK İÇİN
AYAKKABI DA TAKILIR
2741- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Zülhuleyfe’ye gelince kurbanlık
devesinin hörgücünün sağ tarafını keserek işaret yaptı. Sonra oradan akan kanı
durdurdu sonrada kurbanlık belirtisi olarak devenin boynuna iki ayakkabı taktı
sonra kendi devesine bindi, Beyda denilen yere geldiğinde öğle vakti hac için
ihrama girdi ve hac için telbiyeye başladı. (İbn
Mâce, Menasik: 96; Müsned: 14249)
71- KURBANLIK GÖNDEREN KİMSE HEMEN İHRAMA
GİRER Mİ?
2742- Câbir (r.a)’den rivâyete göre: Ashab,
Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Medinede bulunuyordu. Rasûlullah (s.a.v),
kurbanlık hayvanı gönderdi Bunun üzerine dileyen ihrama girdi dileyen girmedi. (Buhârî, Hac: 108; Tirmizî, Hac:
68)
72- KURBANLIK GÖNDERİLİNCE İHRAMA GİRİLMESE
DE OLUR MU?
2743- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in Mekke’ye
kurbanlık olarak göndereceği hayvanların boynuna takılacak gerdanlık ipini ben
elimle bükerdim. Rasûlullah (s.a.v)’de onları kendi eliyle kurbanlıklara takar
sonra onları babamla gönderirdi. Kurbanı kesinceye kadar Allah’ın kendisine helâl
kıldığı şeyleri de haram kılmazdı. (yani ihrama girmezdi) (İbn Mâce, Menasik: 96; Buhârî, Hac: 108)
2744- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurbanlık
göndereceği hayvanın boynuna takacağı ipi ben elimle bükerdim. Bu işaret
hayvana takıldıktan sonra ihramlının sakındığı şeylerden sakınmazdı yani ihrama
girmezdi. (İbn Mâce, Menasik: 96; Buhârî, Hac:
108)
2745- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurbanlık
göndereceği hayvanların boynuna takılacak işaretlik ipleri ben elimle bükerdim.
Bu ipi kurbanlığına taktıktan sonra hiçbir şeyi yapmaktan sakınmazdı Kâbe’yi
tavafı olmasa hac yaptığını da bilmezdik. (İbn
Mâce, Menasik: 96; Buhârî, Hac: 108)
2746- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in kurbanlık
göndereceği hayvanlara takacağı gerdanlığı ben elimle bükerdim. Rasûlullah
(s.a.v) kurbanlığını gerdanlığı takılmış durumda yola çıkarır ve kendisi de
meşru olan her şeyi yapardı hatta hanımlarıyla yatmayı bile ihmal etmezdi. (İbn Mâce, Menasik: 96; Buhârî, Hac: 108)
2747- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in koyununu
kurban olarak Mekke’ye gönderdiğini ve onun ipini benim büktüğümü hatırlarım ip
takıldıktan sonra hayvanı gönderir kendisi de ihrama girmeden aramızda kalırdı.
(Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 194)
73- KURBANLIK ÖNCEDEN Mİ GÖNDERİLİR?
2748- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) hac yaptığında kurbanlık hayvanını
önceden Mekke’ye göndermişti. (Sadece Nesâi
rivâyet etmiştir.)
74- KURBAN OLACAK DEVEYE BİNMEK CAİZ MİDİR?
2749- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir adamın devesini Mekke’ye gönderdiğini (ve
kendisinin de yaya olarak yürüdüğünü) gördü ve: “Deveye
bin” dedi. O kimse de: “Ey Allah’ın Rasûlü! O kurbanlıktır. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Yazıklar
olsun sana iki veya üç sefer ona bin” buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 100; Müslim, Hac: 65)
2750- Enes
(r.a)’ten rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v), bir adamın kurbanlık
deveyi sevk edip (yaya olarak hacca gittiğini) gördü ve ona: “Bin”
buyurdu. Adam: “O kurbanlıktır” dedi. Peygamber (s.a.v): “Ona bin” buyurdu.
Adam: “O kurbanlıktır” dedi. Rasûlullah (s.a.v) dördüncü de “Yazıklar
olsun sana; bin ona” buyurdu. (İbn Mâce, Menasik: 100; Müslim, Hac: 65)
75- YÜRÜMEKTEN YORULAN KURBANLIK HAYVANA
BİNEBİLİR
2751- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) kurbanlık deve gönderen bir adam
gördü yürümekten yorulmuştu. Ona: “Deveye
binsene” buyurdu. Adam: “O
kurbanlıktır” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Kurbanlık
ta olsa bin” buyurdu. (İbn Mâce, Menasik:
100; Müslim, Hac: 65)
76- KURBANLIK DEVEYE ZARURET DURUMUNDA
BİNİLİR
2752- Ebu’z Zübeyr
(r.a) anlatıyor: Câbir b. Abdullah’ın kurbanlık deveye binilip binilmeyeceğini
Rasûlullah (s.a.v)’e sorduğunu işittim Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurmuştu: “Başka bir
binit buluncaya kadar mecbur kaldığında ona bin.” (Ebû Davud, Mesacid: 18; Müslim, Hac: 17)
77- KURBANI GÖNDERMEYEN HACCINI UMREYE
ÇEVİREBİLİR
2753- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hac
yapmak için yola çıkmıştık. Mekke’ye varınca Kâbe’yi tavaf ettik. Rasûlullah
(s.a.v) kurbanlık göndermemiş olanların ihramdan çıkmalarını emretti. Bunun
üzerine kurbanlık göndermemiş olanlar ihramdan çıktılar. Peygamber (s.a.v)’in
hanımları da kurban göndermemişlerdi. Onlar da ihramdan çıktılar. Aişe diyor
ki: Ben hayızlı olduğum için tavaf yapamamıştım. Minadan dönüldüğü gece Rasûlullah
(s.a.v)’e: “Ey Allah’ın Rasûlü! Herkes hac ve umre yapmış olarak dönüyor ben
ise sadece hac yaptım” dedim. Bunun üzerine: “Mekke’ye
geldiğimiz gecelerde tavaf yapmamış mıydın?” buyurdu. Ben de: “Hayır”
dedim. “Öyleyse
kardeşinle birlikte Ten’îm denilen yere git, umre için ihrama gir, umre için
yapılması gerekenleri yap ve yanımıza gel” buyurdular. (Ebû Davud, Mesacid: 18; Müslim, Hac: 17)
2754- Aişe
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hac
için yola çıkmıştık. Mekke’ye yaklaşınca Rasûlullah (s.a.v) yanımda kurban
getirip Kâbe’ye gönderenlerin ihramlı olarak kalmalarını kurbanı olmayanların
da ihramdan çıkmalarını emretti. (Müslim, Hac:
17; Ebû Davud, Menasik: 23)
2755- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in ashabı olarak sadece hac yapmak maksadıyla
ihrama girdik, başka niyette olan yoktu, hepimiz hac için ihramlıydık.
Zilhiccenin dördüncü sabahı Mekke’ye geldik, Rasûlullah (s.a.v) ihramdan
çıkmamızı ve hac niyetimizi umreye çevirmemizi emretti. Arafat’a çıkmamıza beş
gün vardı, ihrama girip Minaya gitmemizi emretti. (Hanımlarımızdan uzak olmamız
dolayısıyla adeta) tenasül organlarımızdan meni akıyordu. Bu arada Peygamber
(s.a.v) kalktı bize bir konuşma yaparak şöyle dedi: “Söylediklerinizi
duydum. Ben sizin Allah’a en itaatli ve yolunu Allah’ın Kitab’ıyla bulmaya
çalışanınızım. Eğer kurbanımı göndermemiş olsaydım ben de ihramdan çıkardım.
Böyle olacağını da bilseydim. Kurban göndermezdim.” Bu arada Ali
Yemen’den dönmüştü ona: “Ne
niyetle ihrama girdin?” buyurdu. O da: “Rasûlullah (s.a.v) ne niyetle
ihrama girdiyse ben de aynı niyetle ihrama girdim” dedi. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v): “Kurbanını
gönder ve ihramlı olarak kal şu andaki durumun gibi” buyurdu. Bu arada
Süraka b. M
2756- Süraka b. M
2757- Süraka
(r.a)’den aktarılmıştır. Rasûlullah (s.a.v) hacla umreyi birleştirdi (yani
Temettu haccı yaptı) biz de birleştirdik. Bunun üzerine biz: “Bu sadece
bize mi mahsus yoksa ebediyen böyle mi yapılacak?” dedik. Rasûlullah
(s.a.v): “Ebediyen
böyle yapılacak” buyurdu. (Müslim, Hac:
17; İbn Mâce, Menasik: 40)
2758- Haris b.
2759- İbrahim et
Teymi (r.a), babasından naklederek; Ebu Zerr’in Temettu haccı konusunda sadece
bize bir ruhsattır dediğini bildirmiştir. (Müslim,
Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 42)
2760- İbrahim et
Teymi (r.a), babasından naklederek; Ebu Zerr’in Temettu haccı konusunda bu
uygulama sadece size mahsus değildir. (Her zaman ve her dönemde Müslümanlar
Temettu haccı yapabilirler) Fakat hac olarak başlanan bir ibadetin umreye
değiştirilmesinin ise sadece ashaba mahsus olduğunu söylemiştir. (Müslim, Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 42)
2761- İbrahim et
Teymi (r.a) babasından naklederek, Ebu Zerr’in şöyle dediğini nakleder:
“Temettu haccı biz Müslümanlar için bir (ruhsat) kolaylıktır.” (Müslim, Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 42)
2762- Abdurrahman
b. ebiş Şa’sa (r.a) anlatıyor ve şöyle diyor: İbrahim en Nehai ve İbrahim et
Teymi ile beraberdim. “Bu sene hac ile umreyi birleştirmeye karar verdim”
dedim. Bunun üzerine İbrahim dedi ki: “Baban olsaydı böyle yapmazdı.” İbrahim
et Teymi ise babasından aktararak Ebu Zerr’in şu sözünü söyledi: “Temettu haccı
sadece bize has bir olaydır.” (Müslim, Hac: 23;
İbn Mâce, Menasik: 42)
2763- İbn Abbas (r.a)
anlatıyor: Cahiliyye döneminde Hac aylarında umre yapmak yeryüzünde işlenen
kötülüklerin en kötüsü sayılırdı. Bu yüzden Muharrem ayını Safer ayıyla
değiştirirlerdi ve bu sebeple halk arasında şöyle söylenirdi: “Develerin
yaraları iyileşip tüyleri çıkınca ve Safer ayı girince; “Umre yapmak isteyen
umre yapabilir.” Peygamber (s.a.v) ve ashabı Mekke’ye gelince hac için ihrama
girdiklerinin dördüncü günü sabahı hac niyetlerini umreye değiştirmelerini
emretti. Bu onlar için büyük bir olaydı, bu yüzden şöyle dediler: “Ey Allah’ın
Rasûlü! Nasıl bir ihramdan çıkışı kastediyorsunuz?” Rasûlullah (s.a.v)’de: “Tamamen
ihramdan çıkmanızı emrediyorum” buyurdu. (Buhârî,
Hac: 34; Müslim, Hac: 31)
2764- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), umre için ashabı da hac için
ihrama girmişti. Rasûlullah (s.a.v) yanında kurban getirmeyenlere ihramdan
çıkmalarını emretti. Talha b. Ubeydullah ve başka bir adam da kurban
getirmeyenlerdendi. Bunun üzerine ikisi de ihramdan çıktılar. (Buhârî, Hac: 34; Müslim, Hac: 31)
2765- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bu umredir. Umreyle
haccı böylece birleştirdik, kimin yanında kurbanlığı yoksa ihramdan tamamen
çıksın. Böylece umre hacca girmiş oldu.” (Buhârî,
Hac: 34; Müslim, Hac: 31)
78- İHRAMLI AV ETİ YİYEBİLİR Mİ?
2766- Ebu Katade (r.a) anlatıyor: Mekke’ye
giderken yolda Rasûlullah (s.a.v) ile beraberdim. Ashab’tan bazıları ihramlı
bazıları da ihramsız idiler. Ben de ihramsızlardandım. Bir yaban eşeği gördüm
atımın üzerinde doğruldum, arkadaşlarımdan kamçımı bana uzatmalarını istedim
vermediler, uzak durdular. Mızrağımı istedim onu da vermeye yanaşmadılar. Bunun
üzerine ben mızrağımı kendim alarak yaban eşeğine attım ve öldürdüm. Bu
hayvanın etinden ashab’tan bazıları yediler bazıları yemediler. Durumu
Peygamber (s.a.v)’e ulaştırıp hükmünü sordular. Peygamber (s.a.v)’de: “O Aziz ve
Celil olan Allah’ın size verdiği bir nimettir” buyurdu. (Buhârî, Cezaü’s Sayd: 15;
Dârimi, Hac: 22)
2767- Muaz b. Abdurrahman et Teymî (r.a),
babasından naklederek şöyle diyor: “Talha b. Ubeydullah ile beraberdim ve
hepimiz ihramdaydık. Talha uyurken ona bir kuş hediye getirildi, bu kuşun
etinden oradakilerden bir kısmı yedi bir kısmı yemek istemedi. Bu sırada Talha
uyandı yenebileceğini belirterek, “Rasûlullah (s.a.v) ile beraber yemiştik” dedi.
(Müslim, Hac: 9;
Dârimi, Hac: 22)
2768- Umeyr b. Seleme ed Damrî (r.a) Behzî’den
naklediyor. Rasûlullah (s.a.v) Mekke’ye gitmek üzere ihramlı vaziyette yola
çıktı. Ravha’ya geldiklerinde bir de ne görsünler bacağı kırılmış bir yaban
eşeği… durumu Rasûlullah (s.a.v)’e haber verdiler. Peygamber (s.a.v)’de: “Bırakın
onu şimdi sahibi gelir” buyurdular. Bunun üzerine Behzî geldi sahibi
oymuş. Rasûlullah (s.a.v)’e: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu eşek hakkında yetkilisiniz.
Sizin olsun” dedi. Peygamber (s.a.v), Ebu Bekir’e: “Yaban
eşeğini arkadaşları arasında taksim etmesini” emretti. Sonra yürüdüler,
Ruveyse ile Arc arasındaki Üsaye’ye geldiler. Bir de baktılar ki okla
yaralanmış bir ceylan gölgede inliyor. Rasûlullah (s.a.v) içlerinden birine
ceylanın yakınına durmasını ve herkes geçinceye kadar hayvanı
kuşkulandırmamasını istedi. (Muvatta', Hac: 24)
2769- Sa’b b.
Cessame (r.a) anlatıyor: “Ben, Ebva veya Veddan da iken Rasûlullah (s.a.v)’e
bir yaban eşeği hediye etmiştim. Rasûlullah (s.a.v) kabul etmedi. Rasûlullah
(s.a.v), yüzümden üzüldüğümü görünce; “Reddetmezdim
ama biz ihramlıyız” buyurdu. (Müslim,
Hac: 8; Dârimi, Hac: 22)
2770- Sa’b b.
Cessame (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Veddan’a vardıklarında
yaban eşeği gördü ve onu yemeye yaklaşmadı ve: “Biz
ihramlıyız av eti yemeyiz” buyurdu. (Müslim,
Hac: 8; Dârimi, Hac: 22)
2771- Ata (r.a)
anlatıyor. İbn Abbas Zeyd b. Erkam’a “Biliyor musun? Peygamber (s.a.v)’e av
etinden bir parça ikram edilmişti de ihramlı olduğu için kabul etmemişti” dedi.
O da: “Evet” dedi. (Müslim, Hac: 8; Ebû Davud,
Menasik: 41)
2772- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Zeyd b. Erkam gelmişti İbn Abbas ona
daha önceki bir meseleyi hatırlatarak: “Rasûlullah (s.a.v), ihramlı iken
kendisine hediye edilen av etini bana haber vermiştin” dedi. O da: “Evet ona
bir adam av etinden bir parça hediye etmişti de, Peygamber (s.a.v) onu kabul
etmeyerek: “Yemeyiz
çünkü biz ihramlıyız” buyurdu. (Müslim,
Hac: 8; Ebû Davud, Menasik: 41)
2773- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sa’b b. Cessame; Rasûlullah (s.a.v)’e,
ihramlı iken henüz kanı akmakta olan bir yaban eşeği budunu Kudeyd denilen
yerde getirmişti de, Rasûlullah (s.a.v) budu kabul etmemişti. (Müslim, Hac: 8; Dârimi, Hac: 22)
2774- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Sa’b b. Cessame, Rasûlullah (s.a.v)’e ihramlı iken bir
eşek hediye etmişti de Rasûlullah (s.a.v) bunu kabul etmedi. (Müslim, Hac: 8; Dârimi, Hac: 22)
80- BAŞKASININ AVLADIĞI AV ETİNDEN İHRAMLI
YİYEBİLİR
2775- Abdullah b.
ebi Katade (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam Hudeybiye olayı
senesi Rasûlullah (s.a.v) ile beraber yola çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş
babam girmemişti. Bu arada ben arkadaşlarımla beraberken onlardan bir kısmı bir
kısmına bakarak gülüştüler. Baktım bir de ne göreyim; yaban eşeği! Hayvanı
yaraladım, arkadaşlarımdan yardım istedim, fakat yardım etmekten uzak durdular.
Hayvanın etinden yedik… korktuk. Bu sebeple hemen Rasûlullah (s.a.v)’e yetişmek
istiyor, atımı bazen koşturuyor bazen da kendi h
2776- Abdullah b.
ebi Katade (r.a)’in babasının haber verdiğine göre, babam, Rasûlullah (s.a.v)
ile birlikte Hudeybiye gazvesine katılmıştı. Benden başka herkes umre için
ihrama girmişti. Bir yaban eşeği avladım arkadaşlarım ihramlı olmalarına rağmen
ondan (onlara) yedirttim. Sonra, Rasûlullah (s.a.v)’in yanına geldim, durumdan Onu
da haberdar ettim ve: “Yanımda o etten fazla olarak var” dedim. Peygamber
(s.a.v)’de: “Yeyiniz”
dedi. Hepsi ihramlıydılar. (Müslim, Hac: 8;
Dârimi, Hac: 22)
81- İHRAMLI KİMSE AVI GÖSTERİRSE, İHRAMSIZ DA AVLARSA O AVDAN KİM YER?
2777- Abdullah b.
ebi Katade (r.a), babasından naklediyor: “Onlar bir yolculukta idiler, bir
kısmı ihramlı bir kısmı da ihramsız idiler. Ben bir yaban eşeği gördüm atıma
bindim, mızrağımı aldım, arkadaşlarımdan yardım istedim bana yardım etmediler,
birinin kamçısını gizlice aldım. Yaban eşeğine yetişip attım ve vurdum etinden
onlar da yediler fakat çekindiler. Durumu Rasûlullah (s.a.v)’e sordular.
Rasûlullah (s.a.v)’de: “Avı ona
gösterdiniz mi? Veya avlaması için ona yardım ettiniz mi?” dedi. Onlar
da: “Hayır” dediler. Bunun üzerine “Öyleyse
yiyiniz” buyurdu. (Buhârî, Muhsar: 16;
Dârimi, Hac: 22)
2778- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle
diyordu: “Kendiniz
avlamadığınız ve sizin için de avlanmadığı sürece ihramlı iken kara avından
yiyebilirsiniz.” (Ebû Davud, Menasik: 41;
Tirmizî, Hac: 25)
82- İHRAMLI HANGİ ZARARLI HAYVANI
ÖLDÜREBİLİR?
2779- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İhramlı
kimsenin şu beş hayvanı öldürmesinde bir sakınca yoktur: Karga, çaylak, akreb,
fare ve kuduz köpek.” (Ebû Davud,
Menasik: 40; Muvatta', Hac: 28)
83- YILAN DA İHRAMDA İKEN ÖLDÜRÜLEBİLİR
2780- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İhramlı
kimsenin beş çeşit hayvanı öldürmesinde bir sakınca yoktur: Yılan, fare,
çaylak, karga ve kuduz köpek.” (Ebû
Davud, Menasik: 40; Muvatta', Hac: 28)
84- FARE DE İHRAMLININ ÖLDÜREBİLECEĞİ
HAYVANLARDANDIR
2781- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre: “Peygamber
(s.a.v), ihramlı kimselere şu beş çeşit hayvanı öldürmelerine izin vermiştir:
Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek.” (Ebû
Davud, Menasik: 40; Muvatta', Hac: 28)
85- KELER ÖLDÜRÜLECEK HAYVANLARDAN MIDIR?
2782- Said b.
Müseyyeb (r.a)’ten rivâyete göre, Bir kadın ucu harbeli bir asa ile Aişe’nin
yanına girdi. Aişe bu elindeki nedir?” dedi. Kadın da: “Bu keleri öldürmek
içindir. Çünkü Peygamber (s.a.v) bize anlatmıştı: “Tüm
hayvanlar İbrahim (r.a), ateşe atıldığında onu söndürmeye çalışmışlar ancak bu
hayvanın söndürme işinde yardımı olmamış dolayısıyla bu hayvanın öldürülmesini
emretmişti. Fakat kısa kuyruklu yılanı ve nesli kesik yılanların
öldürülmelerini emretmişti. Çünkü onlar insanların gözlerini kör eder ve
kadınların karınlarındaki çocukları düşürürler.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
86- İHRAMLI KİMSE AKREP ÖLDÜREBİLİR
2783- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Beş
hayvan vardır ki ihramlı kimsenin onları öldürmesinde bir günah yoktur: Karga,
çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek.” (Ebû
Davud, Menasik: 41; İbn Mâce, Menasik: 91)
87- ÇAYLAK TA İHRAMLI TARAFINDAN
ÖLDÜRÜLEBİLİR
2784- İbn Ömer
(r.a) anlatıyor: Adamın biri, Peygamber (s.a.v)’e: “İhramlı olduğumuzda hangi
hayvanları öldürebiliriz?” diye sordu. O da şöyle buyurdu: “Beş hayvanı
öldürmenizde size bir günah yoktur bunlar: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz
köpektir.” (Ebû Davud, Menasik: 41; İbn
Mâce, Menasik: 91)
88- KARGA DA ÖLDÜRÜLEBİLECEK HAYVANLARDANDIR
2785- İbn Ömer
(r.a)’den: Peygamber (s.a.v)’e ihramlının hangi hayvanları öldürebileceği
soruldu. Peygamber (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Karga,
çaylak, akreb, fare ve kuduz köpektir.” (Ebû
Davud, Menasik: 41; İbn Mâce, Menasik: 91)
2786- Sâlim (r.a)
babasından rivâyet ederek şöyle demiştir. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Beş
çeşit hayvan vardır ki ihramlı kimsenin onları harem içinde öldürmesinde bir
günah yoktur; “Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek.” (Ebû Davud, Menasik: 41; İbn Mâce, Menasik: 91)
2787- İbn ebi Ammar
(r.a) şöyle demiştir: Câbir b. Abdullah’a sırtlanla alakalı sorular sordum onun
etinin yenebileceğini söyledi. “Av olarak mı?” dedim. “Evet” dedi. “Bunu
Rasûlullah (s.a.v)’den mi işittin?” dedim. “Evet” dedi. (İbn Mâce, Sayd: 15; Tirmizî, Hac: 28)
2788- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Meymune ile
evlendiğinde ihramlı idi. (Tirmizî, Hac: 24;
Buhârî, Nikah: 31)
2789- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), ihramlı iken nikahlanmıştı. (Tirmizî, Hac: 24; Buhârî, Nikah: 31)
2790- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Meymune ile evlendiğinde ikisi de
ihramlı idi. (Tirmizî, Hac: 24; Buhârî, Nikah:
31)
2791- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Meymune ile evlendiğinde ihramlı
idi. (Tirmizî, Hac: 24; Buhârî, Nikah: 31)
2792- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Meymune ile evlendiğinde ihramlı
idi. (Tirmizî, Hac: 24; Buhârî, Nikah: 31)
91- İHRAMLIYA YASAK OLAN ŞEYLER VAR MIDIR?
2793- Osman b.
Affan (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“İhramlı
ne evlenebilir ne kız isteyebilir ne de başkasının nikahını kıyabilir.” (Tirmizî,
Hac: 23; Ebû Davud, Menasik: 39)
2794- Eban b. Osman
(r.a), babasından naklediyor: Peygamber (s.a.v) ihramlı kimsenin nikah
kıymasını, evlenmesini ve kız istemesini yasaklamıştır. (Tirmizî, Hac: 23; Ebû Davud, Menasik: 39)
2795- Nübeyh b.
Vehb (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Ubeydullah b. Ma’mer,
Eban b. Osman’a haber göndererek ihramlının nikah kıyıp kıyamıyacağını sordu.
Eban da şöyle dedi: “Osman b. Affan bana şöyle anlatmıştı: Peygamber (s.a.v), “İhramlı
kimse nikahlanmaz ve dünürcülük te yapamaz” buyurdu. (Tirmizî, Hac: 23; Ebû Davud, Menasik: 39)
92- İHRAMLI KİMSE KAN ALDIRABİLİR Mİ?
2796- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken kan aldırmıştı. (Tirmizî, Hac: 23; Müslim, Hac: 11)
2797- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken kan aldırmıştı. (Tirmizî, Hac: 23; Müslim, Hac: 11)
2798- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken kan aldırmıştı. (Tirmizî, Hac: 23; Müslim, Hac: 11)
93- İHRAMLI BİR HASTALIKTAN DOLAYI KAN
ALDIRABİLİR
2799- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir hastalığından dolayı ihramlı
iken kan aldırmıştı. (Müslim, Hac: 11; Ebû
Davud, Menasik: 36)
94- AYAK ÜZERİNDEN DE KAN ALINIR MI?
2800- Enes
(r.a)’ten rivâyet olunduğuna göre Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken ayağının
üzerinden bir rahatsızlığından dolayı kan aldırmıştı. (Ebû Davud, Menasik: 36; Müslim, Hac: 11)
95- BAŞIN ORTASINDAN DA KAN ALDIRILIR MI?
2801- Abdullah b.
Buhayne (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Mekke yolu üzerindeki Lahyı
Cemel denilen yerde başının ortasından kan aldırmıştı. (Ebû Davud, Menasik: 36; Müslim, Hac: 11)
96- İHRAMLI BİT VE PİREDEN RAHATSIZ OLURSA
NE YAPMALI?
2802- Ka’b b. Ucre
(r.a)’den aktarılmıştır. İhramlı olarak Peygamber (s.a.v)’in yanında
bulunuyordum. Başımdaki bit, pire vs. beni rahatsız ediyordu. Bunun üzerine
Peygamber (s.a.v), traş olmamı emretti. Sonra şöyle buyurdu: “Ya üç gün
oruç tut, ya altı. Fakiri ikişer müd yiyecek vererek doyur. Ya da bir koyun kes
bunlardan hangisini yaparsan cezasını ödemiş olursun.” (Müslim, Hac: 10; Buhârî, Muhsar: 9)
2803- Ka’b b. Ucre
(r.a) anlatıyor ihramlıydım başımdaki bitler çoğalmıştı. Durum, Rasûlullah
(s.a.v)’e ulaşınca bana geldi. Ben o sırada tencerede arkadaşlarım için yemek
yapıyordum. Parmaklarıyla başımı okşadı ve: “Git traş
ol ve altı fakiri doyur” buyurdu. (Müslim,
Hac: 10; Buhârî, Muhsar: 9)
97- İHRAMLI VEFAT EDİNCE NE İLE YIKANIR?
2804- İbn Abbas
(r.a) anlatıyor: Bir adam Rasûlullah (s.a.v) ile birlikteydi. İhramlı olduğu
halde devesinden düştü, boynu kırıldı ve öldü. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: “Onu su ve
sidr ile yıkayınız, iki parça ihram elbisesiyle kefenleyiniz, ona güzel kokular
sürmeyiniz başını da örtmeyiniz çünkü o kıyamet günü telbiye getirerek
kalkacaktır.” (Buhârî, Muhsar: 31; İbn
Mâce, Menasik: 89)
98- İHRAMLI VEFAT EDİNCE KAÇ PARÇA KEFEN
KULLANILIR?
2805- İbn Abbas
(r.a) anlatıyor. Bir adam ihramlı iken devesinden düştü ve boynu kırılıp öldü.
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Onu su ve
sidr’le yıkayın, ihram elbiselerini kefen olarak kullanın sözünü şöyle
sürdürdü. Başını açık bırakın, koku sürmeyin çünkü o mahşer günü ihramlı olarak
ve telbiye getirerek diriltilecektir.” Şu’be diyor ki: “Bu hadisi bana
aktaran Ebu Bişr’e on yıl sonra aynı meseleyi sorduğumda ilk anlattığı gibi
anlattı sadece şu fark vardı: “Yüzünü ve
başını örtmeyin.” (Buhârî, Muhsar: 31;
İbn Mâce, Menasik: 89)
99- İHRAMLI ÖLÜRSE KOKU DA SÜRÜLMEZ
2806- İbn Abbas
anlatıyor: Bir adam Rasûlullah (s.a.v) ile beraber Arafat’ta vakfede idi.
Ansızın bineğinden düştü boynu kırılıp öldü. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v)
şöyle buyurdu: “Onu su ve
sidr’le yıkayın, ihram elbiseleriyle kefenleyin, koku sürmeyin, başını da
örtmeyin. Allah (c.c) onu, kıyamet günü telbiye getirerek diriltecektir.” (Buhârî, Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
2807- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam ihramlı iken devesinden düştü
ve öldü. Durum, Rasûlullah (s.a.v)’e bildirilince şöyle buyurdu: “Onu
yıkayın, kefenleyin, başını örtmeyin, koku da sürmeyin çünkü o kıyamet günü
telbiye getirerek diriltilecektir.” (Buhârî,
Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
100- İHRAMLI VEFAT EDERSE, KEFENLENİRKEN
YÜZÜ VE BAŞI ÖRTÜLMEZ
2808- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, adamın biri, Rasûlullah (s.a.v) ile beraber
haccediyordu. Devesinden düştü ve öldü. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Yıkayın
her iki ihram elbisesini kefen olarak kullanın başını va yüzünü örtmeyin çünkü
o kıyamet günü telbiye ederek diriltilecektir.” (Buhârî, Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
101- İHRAMDA ÖLEN KEFENLENİRKEN BAŞI
KAPATILMAZ
2809- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Peygamberle birlikte ihramlı
vaziyette hac için yola çıkmıştı. Devesinden düşüp boynu kırıldı ve öldü. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Onu su ve
sidr ile yıkayın, iki ihram elbisesini kefen olarak kullanın, başını da örtmeyin
çünkü o kıyamet günü telbiye getirerek diriltilecektir.” (Buhârî, Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
102- HAC İÇİN YOLA ÇIKANA DÜŞMAN ENGEL
OLURSA NE YAPMALI?
2810- Abdullah b.
Abdullah ve Sâlim b. Abdullah (r.anhüma) haber verdiklerine göre, İbn Zübeyr
daha öldürülmeden önce Mekke kuşatıldığında Abdullah b. Ömer’e bu sene hac
yapmaman sana zarar vermez çünkü Kâbe’yi tavaf etmemize engel çıkmasından
korkuyoruz dedik. O da şöyle dedi: Biz Rasûlullah (s.a.v) ile beraber yola çıkmıştık,
Kureyş kafirleri Kâbe’yi ziyaretimize engel oldular. Bunun üzerine Peygamber
(s.a.v) kurbanını kesti, başını traş etti. Sizler şahit olun ki ben Allah’ın
izniyle umre yapmayı kendime vacip kıldım ve gidiyorum. Eğer Kâbe’yi tavafa
engel olmazsa tavaf ederdim. Kâbe’yle arama bir engel çıkarsa, kendisiyle
beraber bulunduğun zaman Rasûlullah (s.a.v)’in yaptığı gibi yaparım. Bir süre
yürüdükten sonra şöyle dedi. Umre ve Hac ikisi de birdir. Şahit olun ki umreyle
beraber hac ta yapacağım. Bunun üzerine kurban bayramı gününe kadar ve
kurbanını kesinceye kadar ihramdan çıkmadı. (Buhârî,
Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
2811- Haccac b. Amr el Ensarî (r.a)’den rivâyete
göre, kendisi Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Kim topal
olur ve ayağı kırılırsa ihramdan çıkar ve sonra hacceder” Bu durumu İbn
Abbas ve Ebu Hureyre’ye sordum da ikisi de: “Doğrudur” dediler. (İbn Mâce, Menasik: 85; Tirmizî,
Hac: 96)
2812- Haccac b. Amr
(r.a) Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu anlatıyor: “Kimin
ayağı kırılır ve topal olursa, ihramdan çıkar ertesi yıl haccını tekrar yapar.”
Bu durumu Ebu Hüreyre ve İbn Abbas’a sordum. İkiside doğrudur dediler.
Şuayb kendi rivayetinde şu ilaveyi yapar. “Ertesi yıl tekrar hac yapar.” (İbn Mâce, Menasik: 85; Tirmizî, Hac: 96)
103- RASÛLULLAH (S.A.V) MEKKE’YE NASIL GİRMİŞTİ?
2813- Abdullah b.
Ömer (r.a)’in anlattığına göre, Rasûlullah (s.a.v) Mekke’ye gittiğinde zî tuva
denilen yerde konaklayarak geceyi orada geçirdi. Sabah namazını da orada kıldı,
namaz kıldığı yer sert ve biraz yüksekçe bir yerdi. Şimdiki mescidin yapıldığı
yer değil fakat onun biraz altındaki sert tümsekti. (Ebû Davud, Menasik: 44; İbn Mâce, Menasik: 85)
104- MEKKE’YE GECE Mİ GİRMELİ?
2814- Muharriş el
Ka’bî (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) geceleyin Cirane’den çıktı yaya
olarak umresini yapıp bitirdi. Cirane’de gecelemiş gibi orada sabahladı. Güneş
batıya kayınca Cirane’den çıktı Batnı Serif yolunu takip ederek Serif’le Medine
yolunun birleştiği yere kadar geldi. (Ebû Davud,
Menasik: 44; İbn Mâce, Menasik: 85)
2815- Muharriş el
Ka’bî (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Cirane’den gece çıktı sanki
gümüş topu gibi parlıyordu, umresini yapıp sonra Cirane’ye geri döndü sanki
geceyi orada geçirmişti. (Ebû Davud, Menasik:
44; İbn Mâce, Menasik: 85)
105- MEKKE’YE NEREDEN GİRİLİR?
2816- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Batha’nın yukarı tarafından girdi
çıkarken de Batha’nın aşağı tarafından çıktı. (Ebû
Davud, Menasik: 45; İbn Mâce, Menasik: 81)
106- PEYGAMBER (S.A.V) MEKKE’YE SANCAKLA MI
GİRMİŞTİ?
2817- Câbir
(r.a)’den rivâyet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v) Mekke’ye girdiğinde
sancağı beyaz renkteydi. (Tirmizî,
Cihad: 9; Ebû Davud, Cihad: 76)
107- MEKKE’YE İHRAMSIZ GİRİLEBİLİR Mİ?
2818- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Mekke’ye girdiğinde başında miğfer
vardı. Kendisine İbn Hatal’ın Kâbe’nin örtüsüne sığındığı haber verilince “Öldürün
onu” buyurdu. (İbn Mâce, Cihad: 18;
Tirmizî, Cihad: 18)
2819- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Mekke’ye fetih yılı girdiğinde
başında miğferi vardı. (İbn Mâce, Cihad: 18;
Tirmizî, Cihad: 18)
2820- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v) Mekke fethi yılı Mekke’ye
başında siyah bir sarıkla ve ihramsız olarak girmişti.” (Tirmizî, Libas: 11; İbn Mâce, Cihad: 18)
108- RASÛLULLAH (S.A.V) MEKKE’YE HANGİ GÜN
GİRDİ?
2821- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ve ashabı hac için
ihrama girdiklerinin dördüncü günü Mekke’ye geldiler. Peygamber (s.a.v)
efendimiz onlara ihramdan çıkmalarını emretti. (Buhârî,
Hac: 34; Müslim, Hac: 38)
2822- Yine İbn
Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Zilhiccenin dördünde geldi
hac için ihrama girdi. Sabah namazını Batha’da kıldı; “Umre
yapmak isteyen yapsın” buyurdu. (Buhârî,
Hac: 34; Müslim, Hac: 38)
2823- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Mekke’ye Zilhicce’nin dördüncü
günü gelmişti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
109- İMAMIN ÖNÜNDEN GİTMEK VE KAFİRLERE
MEYDAN OKUMAK
2824- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), kaza umresi için Mekke’ye girerken
Abdullah b. Revaha önünden şöyle diyerek yürüyordu: “Savulun kafir evlatları O’nun
yolundan, bugün O’nun gelişiyle sizi vuracağız, öyle bir vuruş ki koparacak
kafayı boyundan ve dostu dostundan ayırmış olacaktır.” Bunun üzerine Ömer ona:
“Hem Rasûlullah (s.a.v)’in önünde yürüyorsun hem de Allah’ın mescidinde şiir
okuyorsun” dedi. Peygamber (s.a.v)’de: “Dokunma
ona, bu söyledikleri düşmanlara ok yarasından daha tesirlidir” buyurdu. (Tirmizî, Edeb: 69)
2825- İbn Abbas
(r.a) anlatıyor, Rasûlullah (s.a.v), Mekke fethi günü şöyle buyurdu: “Bu belde (yani
Mekke) Allah’ın
gökleri ve yeri yarattığı günden beri kutsal bir yerdir. Bu belde kıyamete
kadar Allah’ın emriyle mukaddes (haram) bir
yerdir. Bu sebeple dikenleri koparılmaz, av hayvanları ürkütülmez, buluntu
eşyaları sadece sahibini bulmak ve vermek için alınabilir. Bitkileri de
koparılmaz.” Abbas diyor ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Izhır otunu bu
yasaklara dahil etme dedim. O da ızhır otunun toplanıp koparılmasına müsaade
etti. (Müslim, Hac: 82; Ebû Davud, Mesacid: 90)
2826- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Mekke fethi günü
şöyle buyurdu: “Bu belde
kutsaldır, burayı; Allah kutsal kılmıştır. Orada savaş benden önce kimseye helâl
olmadı, bana günün bir kısmında izin verildi. Bu belde Aziz ve Celil olan Allah
tarafından haram kılınmıştır.” (Müslim,
Hac: 82; Ebû Davud, Mesacid: 90)
2827- Said b. Ebu
Said Ebu Şureyh (r.a)’ten naklediyor: Amr b. Said Mekke’ye asker gönderirken,
Ebu Şureyh ona: “Ey komutan izin verirsen Mekke fethinin ertesi günü Peygamber
(s.a.v)’in söylediği, iki kulağımla duyduğum, kalbimle ezberlediğim, gözlerimle
gördüğüm bir konuşmasını sana anlatacağım; Rasûlullah (s.a.v), Allah’a hamd-ü
senâdan sonra şöyle buyurdu: “Mekke’yi
Allah kutsallaştırmış insanlar değil. Allah’a ve ahirete inanan bir kimsenin
orada kan dökmesi, ağaçları kesmesi helâl değildir. Eğer biri çıkar, Rasûlullah
(s.a.v)’in orada savaştığını örnek getirirse O’na: Allah, Rasûlüne izin verdi
size izin vermedi. Bana günün bir miktarında izin verildi. Dünkü kutsallığı
tekrar geri verilmiştir. Bu gerçekleri burada duyanlar duymayanlara duyursun.” (Müslim, Hac: 83; Ebû Davud, Menasik: 90)
112- BİR GÜN MEKKE’DE SAVAŞ YAPILACAK MI?
2828- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kâbe’ye
bir ordu saldıracak fakat Beyda denilen yerde helak olacaklar.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2829- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kâbe’yi
ele geçirmek için pek çok ordular harekete geçecektir onlardan bir ordu yerin
dibine batırılacaktır.” (Sadece Nesâi
rivâyet etmiştir.)
2830- Ömer’in kızı
Hafsa (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Bu kutsal
bölgeye bir ordu gönderilecek Beyda denilen yerde öncüleri, artçıları ve
merkezdekiler hiçbiri kurtulamayıp mahvolacaklardır.” Bunun üzerine ben:
“Ya onların aralarında mü’min olanlar varsa onların h
2831- Hafsa
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bu Kâbe’yi
ele geçirmek için bir ordu yola çıkacak Beyda denilen yere geldiklerinde
ordunun merkezinde olanlar yere batırılacaklar. Önde ve arkada bulunanlar
bağrışacaklar fakat hepsi de yerin dibine batıp gidecekler sadece haberci
durumunda olan şerîd kurtulacaktır.” Hadisi rivâyet edenlerden biri: “İnanıyorum
ki bu rivâyeti yaparken sen dedenden duymadığın bir şeyi ondan imiş gibi
söylemiyorsun yine inanıyorum ki deden de Hafsaya iftira etmiyor yine
inanıyorum ki Hafsa da Peygamber (s.a.v) adına yalan uydurmuyor” dedi. (Müslim, Fiten: 5; İbn Mâce, Fiten: 30)
113- HAREM SINIRLARI İÇİNDE ÖLDÜRÜLEBİLEN
HAYVANLAR
2832- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Beş çeşit
zararlı hayvan her yerde ve harem sınırları içerisinde öldürülür: Karga, çaylak,
akreb, fare ve kuduz köpek.” (İbn Mâce,
Menasik: 91; Müslim, Hac: 3)
114- HAREM DE YILAN DA ÖLDÜRÜLEBİLİR
2833- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Beş
zararlı hayvan vardır ki her yerde ve harem sınırları içersinde öldürülebilir.
Yılan, karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek.” (İbn Mâce, Menasik: 91; Müslim, Hac: 3)
2834- Abdullah
(r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Mina’da Hayf mescidinde
bulunuyorduk. Bu arada Mürselat sûresi nazil oldu. Hemen bir yılan çıkıverdi.
Rasûlullah (s.a.v): “Öldürün
onu” buyurdu. Koşuştuk fakat yılan deliğine giriverdi. (Buhârî, Tefsir: 77; Müslim, Selâm: 37)
2835- Ebu Ubeyde (r.a),
babasından naklederek şöyle diyor: Arefeden bir gün önceki gece Rasûlullah
(s.a.v) ile birlikteydik bir de ne görelim bir yılan. Rasûlullah (s.a.v): “Onu
öldürün” buyurdu. Yılan hemen bir deliğe kaçıverdi. Hurma yapraklarını
yakarak o deliğe tütsü verdik ve deliğe duman doldurup ateş yaktık. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah onu
sizin şerrinizden sizi de onun şerrinden korudu.” (Buhârî, Tefsir: 77; Müslim, Selâm: 37)
115- KELER DE ÖLDÜRÜLEBİLİR Mİ?
2836- Ümmü Şerîk
(r.anha)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), kelerleri
öldürmemizi bize emretti. (Müslim, Selâm: 38;
İbn Mâce, Sayd: 12)
2837- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Keler de
zararlı hayvanlardandır” buyurdu. (Müslim,
Selâm: 38; İbn Mâce, Sayd: 12)
116- AKREP DE ÖLDÜRÜLECEK HAYVANLARDANDIR
2838- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: “Hayvanlardan
beş çeşit vardır ki hepsi de zararlıdır. Her yerde ve harem sınırları içersinde
de öldürülebilirler: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek.” (İbn Mâce, Menasik: 91; Müslim, Hac: 9)
117- HAREM SINIRLARI İÇERSİNDE FARE DE
ÖLDÜRÜLEBİLİR
2839- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hayvanlar’dan
beşi zararlıdır, harem sınırları içinde de öldürülebilir: Karga, çaylak, akreb,
fare ve kuduz köpek.” (Müslim, Hac: 3;
İbn Mâce, Menasik: 91)
2840- Peygamber
(s.a.v)’in hanımlarından Hafsa anlatıyor, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Hayvanlardan
beşi vardır ki onları öldürmekte bir sakınca yoktur: Akreb, karga, çaylak, fare
ve kuduz köpek.” (Müslim, Hac: 3; İbn
Mâce, Menasik: 91)
118- ÇAYLAKTA ÖLDÜRÜLEBİLEN HAYVANLARDANDIR
2841- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Beş
zararlı hayvan vardır ki her yerde ve harem sınırları içersinde öldürülebilir:
Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek.” (Müslim,
Hac: 3; İbn Mâce, Menasik: 91)
119- KARGA DA ÖLDÜRÜLEBİLECEK
HAYVANLARDANDIR
2842- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Beş
zararlı hayvan harem sınırları içersinde de öldürülebilir: Karga, çaylak, akreb,
fare ve kuduz köpek.” (Müslim, Hac: 3;
İbn Mâce, Menasik: 91)
120- HAREM SINIRLARI İÇİNDEKİ HAYVANLAR
ÜRKÜTÜLMEZ
2843- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Burası (Mekke),
Allah’ın
yerleri ve gökleri yarattığı günden beri mukaddestir. Benden önce ve benden
sonra hiç kimseye konan yasaklar helâl olmamıştır. Bana da sadece günün belli
bir miktarında izin verilmiştir. İşte şu içinde bulunduğumuz saatten itibaren
kıyamete kadar burası kutsaldır, harem’dir. Buranın bitkileri koparılmaz,
ağaçları kesilmez, av hayvanları ürkütülmez, kaybolan bir eşya ancak sahibi bulunup
verilmek için alınabilir.” Abbas ayağa kalktı, kendisi cesur bir
kimseydi şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! İzhir otunu dışarıda bırak çünkü onu
evlerimizde ve mezarlarımızda kullanıyoruz.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “İzhir
müstesnadır” buyurdu. (Müslim, Hac: 82;
Ebû Davud, Menasik: 90)
121- HACILARI KARŞILAMAK CAİZDİR
2844- Enes
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bir yıl önceki
yapamadığı umresini kaza için Mekke’ye girerken İbn Revaha önünde: “Savulun
kafir çocukları Onun yolundan, bugün Onun gelişiyle sizi vuracağız, öyle bir
vuruş ki kafayı boyundan ayıracak ve dostu da dostundan ayıracak” Bunu gören
Ömer: “Ey İbn Revaha hem Allah’ın hareminde şiir okuyorsun hem de Peygamber
(s.a.v)’in önünde gidiyorsun” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Dokunma
ona, bırak! Canım kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin olsun ki onun bu
sözleri düşmanlara ok yarasından daha acıdır.” (Tirmizî, Edeb: 69)
2845- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber
(s.a.v), Mekke’ye geldiğinde, Hâşimoğullarının küçük çocukları kendilerini
karşılamış Peygamber (s.a.v)’de onlardan birini binitinin önüne diğerini de
arkasına almıştı.
(Buhârî, Umre: 13)
122- KÂ’BE GÖRÜNÜNCE NE YAPILMALI?
2846- Muhacir el
Mekki (r.a)’den rivâyete göre, Câbir b. Abdullah’a Kâbe’yi gören birinin
ellerini yukarı kaldırıp kaldırmayacağı soruldu: O da şöyle cevap verdi: Bunu
ancak Yahudiler yapar. Biz Rasûlullah (s.a.v) ile beraber hac yaptık fakat öyle
yapmadık. (Ebû Davud, Menasik: 46; Tirmizî, Hac:
32)
123- KÂBE’Yİ GÖRÜNCE DUA ETMEK GEREKİR Mİ?
2847- Abdurrahman
b. Tarık b. Alkame (r.a)’nin annesinden haber verdiğine göre, Peygamber (s.a.v),
Dar’ı Ya’la denilen yere gelince kıbleye döner ve dua ederdi. (Ebû Davud, Menasik: 46; Tirmizî, Hac: 32)
124- MESCİDİ HARAM (KÂBE VE ÇEVRESİ) DA
KILINAN NAMAZIN DEĞERİ VE KIYMETİ
2848- Abdullah b.
Ömer (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’den şöyle duyduğunu haber vermiştir: “Benim şu
mescidimde kılınan (Medine) kılınan
bir namaz Mescidi Haram (Kâbe) hariç
diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha değerli ve kıymetlidir.” (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 195)
2849- Rasûlullah
(s.a.v)’in hanımı Meymune (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Benim şu
mescidim (Medine)’de kılınan
bir namaz Kâbe mescidi hariç diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha
değerlidir.” (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 195)
2850- Ebu Hüreyre
(r.a), Peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu nakleder: “Benim şu
mescidimde (Medine) kılınan
bir namaz Kâbe mescidi dışındaki mescidlerde kılınan bin namazdan daha
hayırlıdır.” (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 195)
125- KÂBE NASIL İNŞA EDİLMİŞTİ?
2851- Aişe
(r.a)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Görmüyor
musun kavmin Kâbe’yi inşa ettikleri zaman İbrahim (a.s)’ın temellerini dışarıda
bırakarak daha dar olarak (malzeme azlığından dolayı)
yapmışlardır.” Ben de: “Ey Allah’ın Rasûlü! onu İbrahim (a.s)’ın
temelleri üzerinden yeniden yapamaz mısınız?” dedim. Bunun üzerine şöyle
buyurdu: “Eğer
kavmimin küfürden dönüşü yeni olmasaydı yapardım.” Abdullah b. Ömer bu
konuda şöyle derdi: “Eğer Aişe bu sözleri Rasûlullah (s.a.v)’den kesinlikle
işitmiş olsaydı Hicr denilen yerdeki köşeleri istilâm etmezdim. Ne zaman ki
İbrahim (a.s)’ın temelleri üzerine oturtulur o zaman (o köşeleri istilâm
ederdim). (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, Menasik:
104)
2852- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Eğer
kavmin küfürden yeni kurtulmuş olmasalardı, Kâbe’yi yıkıp, İbrahim (r.a)’ın
temelleri üzerinde tekrar yapardım ve arka tarafına da bir kapı daha ilave
ederdim. Çünkü Kureyş Kâbe’yi yaparken eski temellerden daha dar yapmışlardır.”
(Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, Menasik: 104)
2853- Esved
(r.a)’ten naklettiğine göre, Mü’minlerin annesi Aişe şöyle anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Eğer
kavmim cahiliyye devri inançlarından yeni kurtulmuş olmasalardı Kâbe’yi yıkıp
ona iki kapı daha ilave ederek tekrar yapardım. İbn Zübeyr kendini h
2854- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ey Âişe!
Eğer kavmin cahiliyye devri alışkanlıklarından yeni kurtulmuş olmasaydı Kâbe’yi
yıktırır dışarıda bırakılan yerleri de içine alarak tekrar yaptırırdım, doğu ve
batıya olmak üzere iki kapı daha ilave ederdim çünkü onların bunu yapmaya
güçleri yetmedi. Bana kalsaydı İbrahim (r.a)’in temellerine kadar inşaatı geniş
tutardım.” İbn Zübeyr, Peygamber (s.a.v)’in bu sözüne dayanarak Kâbe’yi
yıktırdı. Yezid diyor ki: İbn Zübeyr’in Kâbe’yi yıktırışına bende şahit oldum,
temellerdeki İbrahim (r.a)’in koyduğu taşları gördüm, birbirine girmiş deve
hörgücü gibiydi. Hıcrın bir kısmını böylelikle Kâbe’nin içersine almış oldu. (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, Menasik: 104)
2855- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kâbe’yi
kıyamate yakın zamanlarda Habeşlilerden bir takım bacaksızlar yıkacaklardır.” (Buhârî, Hac: 49; Müslim, Fiten: 18)
126- RASÛLULLAH (S.A.V) KÂBE İÇERSİNDE NASIL
NAMAZ KILMIŞTI
2856- Abdullah b.
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kâbe’ye vardım, Peygamber
(s.a.v),
2857- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Kâbe’ye girdi
yanında Fadl b. Abbas, Üsâme b. Zeyd, Osman b. Talha ve
127- KABE İÇİNDE NAMAZ NASIL KILINIR?
2858- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Kâbe’ye girdi
çıkışı yaklaştığında içime bir şeyler doğdu hızlıca gittim. Rasûlullah
(s.a.v)’i çıkmış durumda buldum.
2859- Seyf b.
2860- Üsâme b. Zeyd
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Kâbe’ye girdi. Kâbe’nin
köşelerinde Allah’ı tesbih edip tekbir getirdi. Fakat namaz kılmadı sonra çıkıp
İbrahim makamı arkasında iki rekat namaz kılarak: “İşte
kıble” buyurdu. (Müslim, Hac: 94)
128- HICR DENİLEN YER KABE’DEN Mİ SAYILIR
2861- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Eğer bu
toplum küfürden yeni kurtulmuş olmasaydı ve yaptırabilecek maddi imkanım da
olsaydı beş zira olan hicri de Kâbe’ye dahil ederek yeniden inşa ederdim.
Ayrıca insanların birinden girip diğerinden çıkacakları iki kapı daha ilave
ederdim.” (Müslim, Hac: 95; İbn Mâce,
Menasik: 105)
2862- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Kâbe’ye
girmeyeyim mi?” dedim. “Hıcra gir
çünkü orası da Kâbe’den sayılır” buyurdu. (Müslim,
Hac: 94; Tirmizî, Hac: 48)
2863- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kâbe’ye girip, orada namaz kılmak
isterdim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) elimden tutarak beni Hıcr denilen
yere soktu ve şöyle buyurdu: “Kâbe’ye girmek
istediğin zaman burada namaz kılıver, orası Kâbe’den bir parçadır. Kavmin Kâbe’yi
yaparken esas temellerinden kısaltarak yapmışlar ve hıcrı dışarıda
bırakmışlardır.” (Tirmizî, Hac: 48;
Müslim, Hac: 70)
130- KABE İÇERİSİNDE KÖŞELERDE TEKBİR
GETİRMEK
2864- İbn Abbas
(r.a) diyor ki: “Peygamber (s.a.v), Kâbe’nin içersine girdiğinde orada namaz
kılmamıştı, fakat köşelerinde tekbir getirmişti.” (Müslim,
Hac: 68; Buhârî, Hac: 55)
2865- Üsâme b. Zeyd
(r.a)’ten aktarılmıştır: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Kâbe’ye girdim.
132- GÖĞÜS VE YÜZÜ KABE’YE DAYAMAK
2866- Üsâme b. Zeyd
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Kâbe’ye
girmiştim. İçeri girince oturdu, Allah’a hamd edip sena ettikten sonra tekbir
getirdi. Kelime-i Tevhidi okudu. Sonra öne doğru eğildi göğsünü yanağını ve iki
elini Kâbe’nin duvarına dayadı. Sonra tekbir getirip Lâ ilâhe illallah dedikten
sonra, dua etti. Bu yaptığını Kâbe’nin tüm köşelerinde aynen yaptı. Sonra
dışarı çıktı. Kâbe’nin kapısında kıbleye dönerek (yani Kâbe’ye dönerek) “İşte
kıble, işte kıble” buyurdu. (Müslim, Hac:
67)
133- KABE İÇERSİNDE NAMAZ NEREDE KILINIR?
2867- Üsâme
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Kâbe’den çıktı, Kâbe’nin
önünde iki rekat namaz kıldı ve: “İşte bu
kıbledir” buyurdu. (Müslim, Hac: 67)
2868- Üsâme b. Zeyd
(r.a)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v) Kâbe’ye girdi, tüm köşelerinde dua
etti. İçerde namaz kılmadı, dışarı çıkınca Kâbe’nin önünde iki rekat namaz
kıldı.” (Müslim, Hac: 68)
2869- Muhammed b.
Abdullah b. Saib (r.a), babasından naklediyor: İbn Abbas’ın gözleri görmediği
için ona yardımcı oluyordum. Kâbe’nin kapısından ve Hacer’ül-Esved köşesinden
sonra gelen üçüncü direk arasına gelince: “Haberin
var mı? Rasûlullah (s.a.v) burada namaz kılardı” dedi. Ben de: “Evet
oraya geçer ve namaz kılardı” dedim. (Ebû
Davud, Menasik: 51; Müsned: 14844)
134- KABEYİ TAVAF EDERKEN YAPILACAK HAYIRLI
İŞ HANGİSİDİR?
2870- Abdullah b.
Ubeyd b. Umeyr (r.a)’den rivâyete göre, bir adam bana: “Ey Ebu Abdurrahman,
sadece bu köşeyi istilâm etmenin sebebi nedir?” O da şöyle dedi: Rasûlullah
(s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Bu iki
köşeyi istilâm etmek, elleriyle dokunmak hata ve günahları silip süpürür.”
Yine Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Kim, Kâbe’yi
yedi defa tavaf ederse bir köle azâd etmiş gibi sevap kazanır.” (İbn Mâce, Menasik: 32; Tirmizî, Hac: 109)
135- TAVAF ESNASINDA KONUŞULUR MU?
2871- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre: “Peygamber
(s.a.v), Kâbe’yi tavaf ederken bir adamın diğerinin burnuna bir şey bağlıyarak
çekip tavaf ettirdiğini gördü, onu eliyle çekip kopardı ve o gözleri görmeyen
kimseyi elinden tutarak çekip tavaf ettirmesini emretti.” (Buhârî, Hac: 66; Ebû Davud, Eyman ve Nüzür: 23)
2872- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyet ederek şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bir adamın,
diğerini burnundan bağlattırarak Kâbe’yi tavaf ettirdiğini gördü. O kimse böyle
yaptırmayı nezr (adak) yapmıştı. Peygamber (s.a.v) yaklaştı ve onu kopardı; “İşte nezr”
(adak) buyurdu. (Buhârî, Hac: 66; Ebû
Davud, Eyman ve Nüzür: 23)
136- TAVAF ANINDA KONUŞMAK SERBESTTİR
2873- Tavus (r.a)
Peygamber (s.a.v)’i gören bir adamdan naklediyor: “Beytullah
(Kâbe’yi) tavaf
etmek namaz kılmak gibidir onun için tavaf esnasında az konuşun.” (Müsned: 16017)
2874- Abdullah b.
Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Tavafta
iken az konuşun çünkü siz namazda sayılırsınız.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2875- Cubeyr b.
Mut’ım (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ey Abdi
Menaf oğulları, gece gündüz hangi saatte olursa olsun beyti tavaf eden ve
burada namaz kılan hiç kimseye engel olmayınız.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 149)
138- HASTA OLAN TAVAFINI NASIL YAPAR?
2876- Ümmü Seleme
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e rahatsız
olduğumu söyledim: “Öyleyse
halkın gerisinde binit üzerinde tavafını yap” buyurdu. Ben de,
Rasûlullah (s.a.v)’in dediği gibi tavafımı yaptım. Rasûlullah (s.a.v), Kâbe’nin
bir köşesinde namaz kılıyor ve Tur sûresini okuyordu. (Tirmizî, Hac: 40; İbn Mâce, Menasik: 34)
139- ERKEKLERLE BİRLİKTE KADINLAR DA TAVAF
YAPABİLİR Mİ?
2877- Ümmü Seleme
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben: “Haccın tavafını yapamamıştım”
dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Namaz
kılınınca devenin üzerinde insanların arkasında tavafını yapıver.” (Tirmizî, Hac: 40; İbn Mâce, Menasik: 34)
2878- Ümmü Seleme
(r.anha) anlatıyor: “Hasta olduğum halde Mekke’ye gelmiştim. Durumum Rasûlullah
(s.a.v)’e arz edildiğinde şöyle buyurdu: “Namaz
kılanların arkasından binitli olarak tavafını yapıver.” Ümmü Seleme
diyor ki: “Rasûlullah (s.a.v) namaz kılıyordu ve Tûr sûresini okuyordu.” (Tirmizî, Hac: 40; İbn Mâce, Menasik: 34)
140- BİNEK ÜZERİNDE TAVAF YAPILIR MI?
2879- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), veda haccında Kâbe’yi
bir binek üzerinde tavaf etti. Elindeki bastonuyla Hacer’ül-Esved’e işaret
ederek devam ediyordu.” (Tirmizî, Hac: 41;
Buhârî, Hac: 62)
141- İFRAD HACCI YAPAN NASIL TAVAF EDER?
2880- Vebre
(r.a)’nin anlattığına göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Ömer’den işittim bir
adam ona şöyle soruyordu: “Hac için ihrama girmiş iken Kâbe’yi tavaf edebilir
miyim?” İbn Ömer: “Buna ne engel vardır” dedi. O da şöyle dedi: “Abdullah b.
Abbas’ın bunu yasakladığını gördüm bu konuda senin görüşün bize daha hoş
geliyor sen ne dersin” dedi. İbn Ömer: “Rasûlullah (s.a.v)’i hac için ihrama
girmiş olarak gördük; Kâbe’yi tavaf etmişti. Safa ile Merve arasında da Sa’y
etmişti” dedi. (Müslim, Hac: 28)
142- UMRE İÇİN İHRAMA GİRENİN TAVAFI
NASILDIR?
2881- Amr (r.a)
anlatıyor ve şöyle diyor: İbn Ömer’den işittim ona sormuştuk: “Umre yapan bir
adamın, Kâbe’yi tavaf edip, Safa ile Merve arasında Sa’y yapmayan kimsenin
hanımıyla birlikte yatabilir mi?” diye. O da şöyle demişti: “Rasûlullah (s.a.v),
Mekke’ye geldiği zaman yedi şaft olarak tavafını yaptı. Sonra İbrahim makamının
arkasında iki rekat namaz kıldı, Safa ile Merve arasında sa’yını yapmıştı. Şüphesiz
Allah, Rasûlünde sizin için en güzel örneklik vardır.” (İbn Mâce, Menasik: 34; Tirmizî, Hac: 99)
143- HAC VE UMREYİ BİRLİKTE YAPMAK İSTEYEN
KURBAN GETİRMEMİŞSE NE YAPAR
2882- Enes (r.a)
anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) hac için çıktı biz de birlikte çıkmıştık.
Zülhuleyfe denilen yere gelince, öğle namazını kıldı. Sonra bineğine binerek,
Beyda denilen yere gelince hac ve umre için ihrama girdi. Biz de girdik.
Rasûlullah (s.a.v), Mekke’ye gelince, tavaflarımızı yaptık. Bunun üzerine
Peygamber (s.a.v), ihramdan çıkmamızı emretti. Cemaat çekindi. Çekindiklerini
görünce Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Eğer
yanımda kurbanım olmasaydı ben de ihramdan çıkardım.” İnsanlar ihramdan
çıktılar ve hanımlarıyla bile yattılar. Rasûlullah (s.a.v) ihramdan çıkmadı ve
saçlarını da kısaltmadı. (Buhârî, Hac: 77;
Dârimi, Menasik: 38)
144- HACCI KIRAN YAPAN NASIL TAVAF EDER?
2883- Nafi (r.a)
anlatıyor: “İbn Ömer hac’la umreyi birleştirecek tek bir tavaf yaptı ve
Rasûlullah (s.a.v)’in de böyle yaptığını gördüm” dedi. (Buhârî, Hac: 77; Dârimi, Menasik: 29)
2884- Yine Nafi
(r.a) anlatıyor: Abdullah b. Ömer yola çıktı Zülhuleyfe’ye gelince, umre için
ihrama girdi. Biraz yol aldıktan sonra Kâbe’yi tavaf edilmesine engel olunacağından
korktu ve şöyle dedi: “Eğer Kâbe’yi tavaf etmem engellenirse Rasûlullah
(s.a.v)’in yaptığı gibi yaparım nasıl olsa hac ve umre ikisi de aynı şey. Şahit
olun ki umre ile haccı beraber yapmaya karar verdim.” Yürüdü, Kudeyd denilen
yere gelince oradan bir kurban satın aldı. Mekke’ye geldi, Kâbe’yi yedi şaftla
tavaf ettikten sonra Safa ile Merve arasında Sa’y etti ve şöyle dedi:
“Rasûlullah (s.a.v)’in böyle yaptığını gördüm.” (Buhârî,
Hac: 77; Dârimi, Menasik: 29)
2885- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) tek bir tavaf yapmıştı. (Müsned: 14554)
145- HACER’ÜL-ESVED CENNETTEN Mİ GELMİŞTİR
2886- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Hacer’ül-Esved,
Cennetten’dir.” (Tirmizî,
Hac: 49; Müsned: 2659)
146- HACER’ÜL-ESVEDE EL SÜRÜLÜR MÜ?
2887- Süveyd b.
Gafele (r.a)’den rivâyete göre: Ömer, Hacer’ül-Esved’i öptü ve ona ellerini
sürerek: “Ebul Kasım, Rasûlullah (s.a.v)’in sana hürmet göstererek öptüğünü
gördüm (ben de ondan dolayı) öpüyorum” dedi. (Buhârî,
Hac: 60; İbn Mâce, Menasik: 27)
147- HACER’ÜL-ESVED ÖPÜLÜR MÜ?
2888- Âbis b. Rabia
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer Hacer’ül-Esved’in yanına gelerek
şöyle dedi: “Biliyorum ki sen bir taşsın, eğer Rasûlullah (s.a.v)’in seni
öptüğünü görmeseydim; ben de öpmezdim. Sonra yaklaşıp onu öptü.” (Buhârî, Hac: 60; İbn Mâce, Menasik: 27)
148- HACER’ÜL-ESVED MUTLAKA ÖPÜLMELİ Mİ?
2889- Hanzala
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Tavus’u Hacer’ül-Esved’i ziyaret
ederken gördüm, kalabalıksa geçer gider tenha ise üç sefer öperdi. Ve şöyle
derdi: “İbn Abbas’ı gördüm aynen böyle yapıyordu. İbn Abbas’ta Ömer’in böyle
yaptığını gördüğünü ve şöyle dediğini nakleder: “Sen faydası ve zararı olmayan
bir taşsın. Rasûlullah (s.a.v)’in seni öptüğünü görmüş olmasaydım seni asla
öpmezdim.” Sonra, Ömer şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v)’in böyle yaptığını
gördüm.” (Buhârî, Hac: 60; İbn Mâce, Menasik: 27)
149- TAVAFA NEREDEN VE NASIL BAŞLANIR
2890- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Mekke’ye geldiği
zaman Mescide girerek Hacer’ül-Esved’i selâmladı (istilâm etti) ve Hacer’ül-Esved’in
sağ tarafından (Kâbe sola gelecek şekilde yürümeye) tavafa başladı. Tavafın ilk
üç şaftını hızlı hızlı yürüyerek son dört şaftını ise, normal yürüyüşle yaptı.
Sonra, İbrahim makamına gelerek; (Bakara sûresi 125.) “…Öyleyse
vaktiyle İbrahim’e ayarlanan yeri siz de kendinize namazgah edinin…”
ayetine göre, iki rekat namaz kıldı. Namaz kılarken İbrahim makamı kendisiyle Kâbe
arasındaydı. Sonra Kâbe’ye gelerek, tekrar Hacer’ül-Esved’i selâmladı (istilâm
etti) sonra da Safa tepesine çıktı.” (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
150- TAVAFIN KAÇ ŞAFTI HIZLICA YÜRÜNÜR?
2891- Nafi
(r.a)’den rivâyete göre: “Abdullah b. Ömer, tavafın ilk üç şaftını hızlıca
yürüyerek yapar, diğerlerini normal yürüyüşle tamamlardı. Ve Rasûlullah
(s.a.v)’in de aynı şekilde yaptığını söylerdi.”
(Buhârî, Hac: 57; Dârimi, Menasik: 26)
151- TAVAFIN KAÇ ŞAFTI NORMAL YÜRÜNEREK
YAPILIR?
2892- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), hac ve umre tavafının her ikisinde
de ilk üç şaftında hızlıca ve sert bir şekilde yürür, diğerlerini ise normal
bir yürüyüşle yapardı. İki rekat namaz kıldıktan sonra Safa ve Merve arasında
sa’y ederdi. (Buhârî, Hac: 57; Dârimi, Menasik:
26)
152- HER TAVAFTA İLK ÜÇ ŞAFT MUTLAKA HIZLI
YÜRÜYÜŞLE OLMALI
2893- Sâlim (r.a)
babasından aktararak şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) Mekke’ye geldiğinde Hacer’ül-Esved’i
selâmlar (istilâm eder) ve yapacağı tavafın yedi şaftının ilk üçünü hızlıca
yürüyerek yapardı. (Buhârî, Hac: 57; Dârimi,
Menasik: 26)
153- HAC VE UMREDE HER TAVAFTA AYNEN Mİ
YAPILIR?
2894- Nafi
(r.a)’den rivâyete göre, Abdullah b. Ömer hac ve umre her tavafta ilk üç şaftta
hervele yapar (hızlı hızlı yürür) sonraki dördünü ise normal yürüyüşle yapar,
Rasûlullah (s.a.v)’in de böyle yaptığını söylerdi. (Buhârî,
Hac: 57; Dârimi, Menasik: 26)
154- TAVAFTA HER ŞAFT AYNI YERDEN BAŞLAR
AYNI YERDE BİTER
2895- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in
Hıcr’dan başlıyarak yine Hıcr’da bitirerek tavafın ilk üç şaftını hızlıca
yürüyerek yapardı.” (Sadece Nesâi rivâyet
etmiştir.)
155- RASÛLULLAH (S.A.V) İLK ÜÇ ŞAFTI NEDEN
HIZLICA YÜRÜYEREK YAPTI?
2896- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ve ashabı Mekke’ye
gelince müşrikler: Medine’nin humması bunlara iyi gelmemiş zayıflamışlar diye
kötü konuştular, Allah’ta peygamberini bundan haberdar etti. Rasûlullah
(s.a.v)’de ashabına müşriklerin bulunduğu hıcr tarafından geçerken hervele
yapmalarını emretti de müşrikler: “Bunlar eskisinden daha dinç ve
kuvvetlidirler” diye konuştular. (Buhârî, Hac:
57; Tirmizî, Hac: 39)
2897- Zübeyr b.
Arabî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Adamın biri, İbn Ömer’e Hacer’ül-Esved’i
nasıl istilâm edeceğini sordu. O da şöyle cevap verdi: Ben, Rasûlullah
(s.a.v)’i istilâm ederken ve öperken gördüm. Bunun üzerine adam: “Kalabalık
olur ve yaklaşılmaz ise ne olacak?” dedi. İbn Ömer de şu cevabı verdi: “Yemen’den
(ve diğer ülkelerden) gelenleri bir düşün… tabii ki kalabalık olacaktır. Ben
Rasûlullah (s.a.v)’in Hacer’ül-Esved’i bazen öptüğünü bazen de kalabalıktan
dolayı öpemeyip geriden selâmladığını (istilâm ettiğini) gördüm.” (Buhârî, Hac: 57; Tirmizî, Hac: 39)
156- HER TAVAFTA KABE’NİN İKİ KÖŞESİ DE
İSTİLÂM EDİLİR
2898- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v), tavaf ederken her şaftta Rüknü
yemanî denilen köşeyi ve Hacer’ül-Esved’in bulunduğu köşeyi mutlaka istilâm
ederdi.” (Buhârî, Hac: 57; Dârimi, Menasik: 25)
2899- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Kâbe’nin her köşesini değil sadece
Rüknü Yemâni ve Hacer’ül-Esved’in bulunduğu köşeleri istilâm ederdi. (Dârimi, Menasik: 25; Buhârî, Hac: 57)
157- YEMEN TARAFINA GELEN KABENİN İKİ KÖŞESİ
İSTİLAM EDİLİR
2900- Sâlim (r.a)
babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Kâbe’nin sadece
Yemen tarafına düşen iki köşesini (Rüknü Yemâniyeyn) istilâm ederdi. (İbn Mâce, Menasik: 27; Tirmizî, Hac: 35)
158- KABE’NİN DÖRT KÖŞESİNDEN İKİSİ İSTİLÂM
EDİLMEZ
2901- Ubeyd b.
Cüreyc (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’e: “Sen sadece Yemen
tarafındaki bu iki köşeyi istilâm ediyorsun” dedim. O da: “Rasûlullah
(s.a.v)’in bu iki köşeden başka yeri istilâm ettiğini görmedim de ondan” dedi. (Buhârî, Hac: 59; Müslim, Hac: 40)
2902- Sâlim (r.a),
babasından naklediyor: Rasûlullah (s.a.v), Kâbe’nin köşelerinden sadece Hacer’ül-Esved
köşesini ve Cumahilerin evlerinin bulunduğu taraftaki köşesini istilâm ederdi. (İbn Mâce, Menasik: 27; Müslim,
Hac: 40)
2903- Nafi
(r.a)’den rivâyete göre, Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in
Yemen ve Hacer’ül-Esved köşelerini istilâm ettiğini gördüğümden bu yana sıkışık
anlarda ve serbest olduğunda her zaman istilâm etmeyi hiç bırakmadım. (İbn Mâce, Menasik: 29; Müslim, Hac: 40)
2904- Nafi
(r.a)’den rivâyete göre, İbn Ömer şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in Hacer’ül-Esved
köşesini istilâm ettiğini gördüğüm günden beri sıkışıklıkla ve serbest
olduğunda her zaman istilâm etmeyi hiç terk etmedim. (İbn Mâce, Menasik: 29; Müslim, Hac: 40)
159- İSTİLAM (SELÂMLAMA) BASTON İLE DE
YAPILABİLİR
2905- Abdullah b.
Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Veda haccında devesi üzerinde
elindeki bastonu ile Hacer’ül-Esved’i istilâm ederek tavafını yaptı. (İbn Mâce, Menasik: 29; Müslim, Hac: 40)
160- TAVAFIN BAŞLANGIÇ YERİNDE KÖŞEYE İŞARET
ETMEK
2906- Abdullah b.
Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) biniti üzerinde Kâbe’yi tavaf
eder ve Hacer’ül-Esved’in bulunduğu köşeye geldiğinde oraya işaret ederdi. (Buhârî, Hac: 57; Tirmizî, Hac: 35)
161- (A’râf 31. ayeti) KULLUK OLSUN DİYE
YAPACAĞINIZ HER ŞEYDE KENDİNİZE ÇEKİ DÜZEN VERİN AYETİNİN NİÇİN İNDİRİLDİĞİ
2907- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kadın Kâbe’yi çıplak olarak tavaf
ediyor ve şöyle diyordu: “Bugün bir kısmı veya hepsi gözükecek. Fakat bundan
sonra bu gözüken şeyleri bir daha göstermeyeceğim.” Bu olay üzerine Araf 131. ayeti
nazil oldu: “Ey Adem
oğulları, Allah’a kulluk olsun diye yapıp ettiğiniz her işte kendinize çeki
düzen verin…” (Müslim, Tefsir: 2)
2908- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: “Veda haccından önce Rasûlullah (s.a.v)’in
kendisini hac emiri tayin ettiği sene Ebu Bekir: “Bu yıldan sonra hiçbir
müşrikin kesinlikle hac yapamayacağını, çıplak bir kimsenin de tavaf edemeyeceğini
insanlara duyuracak bir gurupla beni Mekke’ye göndermişti.” (Müslim, Hac: 78; Buhârî, Hac: 67)
2909- Muharrer b.
Ebî Hüreyre (r.a), babasından naklediyor ve şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v),
Mekkelilere Berâe sûresini duyurmak için gönderdiğinde ben de Ali’nin yanında
idim. Ravi diyor ki: “Ne diye ilânatda bulundunuz?” O da şöyle dedi: Biz şöyle ilân
ediyorduk: “1-
Cennete mü’min’den başkası giremez 2- Kâbe çıplak olarak tavaf edilemez 3-
Kiminle, Rasûlullah (s.a.v) arasında belli bir anlaşma varsa müddeti doluncaya
kadar anlaşmaya uyulacaktır. 4- Anlaşma olmayanlara da dört ay süre
tanınmıştır. 5- Allah müşriklerden beridir, Peygamberi de aynı şekilde
müşriklerden uzaktır. 6- Bu yıldan sonra hiçbir müşrik Kâbe’yi tavaf
edemeyecektir. Bu şekilde bağırmaktan sesimiz bile kısıldı.” (Müslim, Hac: 78; Tirmizî, Hac: 44)
162- İKİ REKATLIK TAVAF NAMAZI NEREDE
KILINIR?
2910- Mutt
2911- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Mekke’ye geldi ve Kâbe’yi yedi
Şafttan oluşan tavafını yaptı. Makamı İbrahim’in ardında iki rekat tavaf namazı
kıldı. Daha sonra da, Safa ile Merve arasında sa’y etmeye çıktı ve şöyle
buyurdu: “Allah’ın
Rasûlünde sizin için güzel örneklik vardır.” (Dârimi, Hac: 33; İbn Mâce, Menasik: 33)
163- TAVAF NAMAZINDAN SONRA NE YAPILIR?
2912- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Kâbe’yi yedi şaftla
tavaf etmiş bu şaftların ilk üçünde remel (hızlıca ve güçlüce yürümek) yapmış
kalan dördünü ise normal yürüyüşle tamamlamıştır. Sonra makamı İbrahim’de iki
rekat namaz kılarak, Bakara 125. ayetini okudu: “…öyleyse
vaktiyle İbrahim’e ayarlanan yeri siz de kendinize ibadet yeri edinin.”
Bu ayeti insanlara duyurmak için sesini yükseltiyordu. Namazdan sonra Hacer’ül-Esved’i
selâmladı (istilâm etti) sonra Safa tepesine doğru yürüdü ve Allah’ın başladığı
gibi başlayalım dedi. Safa tepesinde Kâbe görünecek şekilde bir yere gelince üç
sefer: “Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur. O, tektir O’nun ortağı da yoktur. Her türlü otorite
ve saltanat da O’nundur. Her türlü övgüler O’na mahsustur. Hayat veren ve
öldüren de O’dur ve O’nun her şeye gücü yeter.” Deyip Allah’ı
tekbir ve tahmidten sonra yeteri kadar dua etti, sonra yürüyerek aşağı inmeye
başladı. Batn’ı Mesil denilen yere gelince hızlıca yürüdü ve tekrar Merve’ye
doğru yürümesini sürdürdü. Merve tepesine çıktı. Merve’den Kâbe görünecek yere
çıkınca üç sefer:
“Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur O tektir O’nun ortağı yoktur. Mülk ve
saltanat O’na mahsustur, övgüler O’nundur ve O’nun her şeye gücü yeter” dedikten
sonra Allah’ı zikredip tesbih edip hamd ederek dilediği kadar dua etti. Safa
ile Merve arasında sa’yı tamamlayıncaya kadar bu şekilde devam etti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2913- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) “Tavafı yedi şaft olarak yaptı. İlk
üç şaftı hızlıca ve çalımlı bir şekilde son dördü ise normal bir biçimde
yaparak, Bakara sûresi 125. ayetini okudu “…öyleyse
vaktiyle İbrahim’e ayarlanan yeri sizde kendinize ibadet yeri edinin…” sonra iki rekat namaz kıldı. Makam’ı
İbrahim, Kâbe ile kendisi arasındaydı. Sonra Hacer’ül-Esved’e istilâm ederek
Safa tepesine çıktı ve Bakara sûresi 158. ayeti okudu: “O halde
unutmayın, Allah’ın insanoğluna sunduğu sembollerden biri de Safa ile
Merve’dir…” ve “Allah’ın
başladığı şekilde önce Safa tepesinden başlayın” dedi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
164- İKİ REKATLIK TAVAF NAMAZINDA NE OKUNUR?
2914- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) tavafı bitirip Makam’ı
İbrahim’e gelince (Bakara 125. ayetini) okur ve iki rekat namaz kılar. Birinci
rekatta Fatiha ve Kafirûn sûresini; ikinci rekatta ise Fatiha ve İhlâs sûresini
okurdu. Sonra Hacer’ül-Esved köşesini istilâm ederek Safa tepesine çıkardı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2915- İbn Abbas
(r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) zemzem suyunu ayakta iken içerdi. (İbn Mâce, Eşribe: 19; Tirmizî, Eşribe: 12)
166- ZEMZEM SUYU AYAKTA MI İÇİLMELİ?
2916- İbn Abbas
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e zemzem suyundan
verdim, ayakta olduğu halde içti. (İbn Mâce, Eşribe:
19; Tirmizî, Eşribe: 12)
167- TAVAF BİTİP SAFA TEPESİNE ÇIKARKEN
ÇIKIŞ KAPISINDAN ÇIKMALI?
2917- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Mekke’ye geldiğinde
tavaf’ı yedi şavt olarak yaptı, sonra makam’ı İbrahim’in arkasında iki rekat
namaz kıldı. Sonra Safa tepesine çıkış kapısından çıkarak Safa ve Merve
arasında sa’yını yaptı. Şube şöyle demiştir: Bana Eyyüb haber verdi, Ona da,
Amr b. Dinar haber vermiş. O da İbn Ömer’den aktarmıştır ki böyle yapmak
sünnettir. (Müslim, Hac: 28; İbn Mâce, Menasik:
33)
2918- Urve
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Aişe’ye: Safa ve Merve arasında gidip
gelmekte günah yoktur. (Bakara 158. ayetine) dayanarak onlar arasında Sa’y yapmayacağımı
söyledim. O da şöyle dedi: “Ne kötü söz söyledin. Çünkü cahiliyye döneminde
insanlar o ikisi arasında sa’y etmezdi. İslâm gelip de, Bakara 158. ayeti nazil
olunca, Rasûlullah (s.a.v)’de Safa ve Merve arasında sa’y etti. Bizde O’nunla
birlikte sa’y ettik çünkü bu bir sünnettir.” (Müslim,
Hac: 43; Tirmizî, Tefsirül Kur’an: 3)
2919- Urve (r.a)’dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Aişe (r.anha)’ya Bakara 158. ayeti hakkında demek ki, Safa ile
Merve arasında sa’y yapmakta bir günah yoktur dedim. Aişe: “Ne kötü konuştun
yeğenim dedi, eğer bu ayet senin yorumladığın gibi olsaydı sa’y etmeyene günah
yoktur şeklinde olurdu. Fakat bu ayet Ensar hakkında nazil olmuştur. Onlar,
Müslüman olmadan önce Müşellel denilen yerde kendisine ibadet edilen azgın put
Menat için ihrama girerlerdi. Kim o put adına ihrama girerse Safa ile Merve
arasında tavafa gerek kalmazdı. Bu durumu Rasûlullah (s.a.v)’e sordular da
Bakara 158. ayeti nazil oldu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) her iki tepe
arasında sa’y etmeyi adet edinip sünnet kıldı, o zamandan beri bu sünneti kimse
ihmal etmedi.” (Müslim, Hac: 43; Tirmizî,
Tefsirül Kur’an: 3)
2920- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) tavafı bitirip
mescidden Safa tepesine çıkarken Allah’ın başladığı şekilde bizde Safa’dan
başlayalım dediğini duydum. (Sadece Nesâi
rivâyet etmiştir.)
2921- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Safa tepesine çıkarken Alah’ın
başladığı şekilde bizde Safa’dan başlayalım dedi ve Bakara 158. ayetini okudu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
169-SAFA TEPESİNİN NERESİNDE DURULUR?
2922- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Safa tepesine tırmandı. Kâbe’yi
görebilecek bir yerine gelince tekbir getirdi. (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
170- SAFA TEPESİNDE TEKBİR GETİRİLİR Mİ?
2923- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Safa tepesinde durduğunda üç kere
tekbir getirir ve şöyle derdi: “Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur. O tektir O’nun ortağı da yoktur. Her türlü otorite
saltanat ve mülk O’na mahsustur. Hamd O’na yapılır, O’nun her şeye gücü yeter” diye
üç defa söyler ve dua ederdi. Merve tepesinde de aynen yapardı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
171- SAFA’DA “LÂ İLÂHE İLLALLAH DENİLİR Mİ?
2924- Câbir (r.a)
Rasûlullah (s.a.v)’in haccından bahsederken şöyle diyor: “Sonra Rasûlullah (s.a.v),
Safa tepesinde durdu “Lâ ailâhe illallah” dedi ve iki tepe arasında (Safa ve Merve)
dua yaptı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
172- SAFA TEPESİNDE ALLAH’I ZİKİR VE DUALAR
YAPMAK
2925- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Kâbe’yi yedi şaft
olarak tavaf etti; bunlardan ilk üçünde hervele yaptı, diğerlerini normal
yürüyüşle bitirdi sonra gelip İbrahim makamında iki rekat namaz kıldı ve
insanların duyabilecekleri şekilde yüksek bir sesle Bakara 125. ayetini okudu: “…öyleyse
vaktiyle İbrahime ayarlanan yeri siz de kendinize ibadet yeri edinin…”
namazını bitirince Hacer’ül-Esved’i istilâm edip Allah’ın başladığı gibi biz de
Safa tepesinden başlayalım diyerek Sa’y yapmaya Safa’dan başladı. Safa
tepesinde Kâbe görülecek bir yere gelince üç sefer “Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur. O tektir O’nun ortağı da yoktur her türlü mülk
otorite ve saltanatta O’na mahsustur övgüler O’na yapılır hayat veren de
öldürende O’dur. Onun her şeye gücü yeter” dedi. Sonra tekbir getirip,
Allah’a hamdetti. Gereği kadar dua etti ve yürüyerek aşağı indi. Batnı Mesîl
denilen yere inince hızlıca yürüdü sonra tekrar Merve’ye kadar normal bir
şekilde yürüdü. Merve’ye gelince Kâbe’yi görebilecek bir yere çıkıp üç sefer: “Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur O tektir. O’nun ortağı da yoktur her türlü otorite
mülk saltanat O’nundur. Övgüler O’na mahsustur. Onun gücü her şeye yeter.” Dedikten
sonra, biraz daha Allah’ı zikredip, tesbih edip hamdettikten ve dilediği kadar
dua ettikten sonra Sa’y’ını bitirinceye kadar böylece devam etti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
173- SAFA İLE MERVE ARASI BİNİTLE DE SA’Y
EDİLEBİLİR
2926- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) veda haccında
insanlar çok kalabalık olduğu için ve kendisini görmeleri için tavaf ve sa’yı
biniti üzerinde yapmıştı ki insanlar hac konusunda sorabileceklerini sorsunlar
ve nasıl yapılacağını görsünler diye. (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
174- HERVELE YAPMADAN DA NORMAL YÜRÜNÜR MÜ?
2927- Kesîr b.
Cümhan (r.a) rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’in Safa ile Merve arasında
hervele yapmadan normal yürüyüşle Sa’y yaptığını gördüm. Bunun üzerine şöyle
dedi: “Yürüyerek yapıyorsam Rasûlullah (s.a.v)’i öylece gördüğüm içindir.
Hervele yaparak sa’y ediyorsam yine Rasûlullah (s.a.v)’in öyle yaptığın
gördüğümdendir.” (Buhârî, Hac: 57; Müslim, Hac:
39)
2928- Zühri
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’e; “Rasûlullah (s.a.v)’in
Safa ve Merve arasında hervele yaptığını gördün mü?” diye sordular. O da şöyle
dedi: “Cemaat içinde sadece Peygamber (s.a.v)’in remel yaptığı için remel
yapanlar vardır.” (Sadece Nesâi rivâyet
etmiştir.)
176- SAFA İLE MERVE ARASINDA NİÇİN KOŞULUR?
2929- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) Safa ile Merve
arasında sa’y ederken müşriklere kuvvetini göstermek için yapmıştı.” (Buhârî, Hac: 57; Tirmizî, Hac: 39)
177- BATNI MESÎL’DE HIZLICA KOŞARAK SA’YA
DEVAM ETMEK
2930- Safiyye binti
Şeybe (r.anha) bir kadından naklediyor ve şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) Batnı
Mesîl’de süratlice koşuyordu ve şöyle diyordu: “Bu vadide
ancak hızlıca koşulur.” (İbn Mâce,
Menasik: 43)
2931- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v) Safa’dan inerken normal
yürüyüşle yürür Safa ile Merve arasındaki çukur yere gelince hızlıca yürür
sonra tekrar normal yürüyüşe geçerdi.” (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
2932- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) Safa ile Merve
arasındaki çukur yere inince hızlanır oradan çıkınca tekrar normal yürüyüşe
geçerdi.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2933- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v); “Safa’dan inince çukur yere gelir
gelmez hızlıca yürür çukur yerden kurtulunca normal yürüyüşe geçerdi.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2934- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Merve’ye geldi yukarı
tırmandı. Kâbe’yi görecek duruma gelince üç defa “Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur O tektir onun ortağı yoktur her türlü otorite mülk ve
saltanat onundur. Övgüler ona mahsustur. Onun her şeye gücü yeter” Sonra
Allah’ı zikir, tesbih ve övgülerle gerektiği kadar dua eder ve Sa’yı
bitirinceye kadar bu şekilde dua ederdi. (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
2935- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Safa’ya giderek oraya tırmandı. Kâbe’yi
görecek bir konuma gelince; Allah’ı birleyip tekbir getirdi ve şöyle dedi: “Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur. O tektir, O’nun ortağı da yoktur. Her türlü otorite,
mülk, saltanat O’na mahsustur. Övgüler O’na yapılır. Hayat veren de öldüren de
O’dur. O’nun her şeye gücü yeter.” Sonra Safa ile Merve arasında
yürümeye başladı, vadinin çukur yerine gelince hızlandı. Merve’ye gelinceye
kadar normal yürüdü. Bu şekilde yaparak sa’yını tamamladı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
182- HACCI KIRAN VE HACCI TEMETTU YAPANLAR
NASIL SA’Y EDERLER?
2936- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ve ashabı Safa ile
Merve arasında sadece bir sa’y (yani dört gidiş üç gelişi olan) yapmışlardı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
183- UMRE YAPAN SAÇLARINI NEREDE KISALTIR?
2937- Muaviye
(r.a)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v) umre yaptığında Merve’den çıkarken
saçını makasla kısaltmıştır” demiştir. (Buhârî,
Hac: 128; Müslim, Hac: 33)
2938- Muaviye
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)’in saçını Merve’de bedevi makası
ile kısaltmıştım. (Buhârî, Hac: 128; Müslim,
Hac: 33)
2939- Muaviye
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kâbe’yi tavaftan sonra ve Safa ile
Merve arasında sa’y yaptıktan sonra zilhiccenin ilk on günü yanımda bulunan
makasla Rasûlullah (s.a.v)’in saçlarının ucundan toplayıvermiştim. Kays şöyle
der: Muaviye’nin, Peygamber (s.a.v)’i tıraş etmesini insanlar hoş
karşılamadılar. (Müslim, Hac: 33; Buhârî, Hac:
128)
185- HAC İÇİN İHRAMA GİRİP KURBAN GÖNDEREN
NE YAPAR?
2940- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte
sadece hac yapmak için yola çıktık. Kâbe’yi tavaf ve Safa ile Merve arasında Sa’y
yaptıktan sonra Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Yanında
kurbanı olanlar ihramlı olarak kalsın kurbanı olmayanlar ise ihramdan
çıkmasınlar.” (Müslim, Hac: 17; İbn Mâce,
Menasik: 41)
186- UMREYE NİYET EDİP KURBAN GÖNDEREN NE
YAPAR?
2941- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Veda haccı için Rasûlullah (s.a.v)
ile birlikte yola çıktık. Bir kısmımız hac için diğerlerimiz de umre için
ihrama girmişlerdi ve kurban da getirmişlerdi. Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Umre için
ihrama girip de kurban göndermeyenler ihramdan çıksınlar, umre için ihrama
girip kurban gönderenler ihramdan çıkmasınlar. Hac için ihrama girenler
haclarını tamamlasınlar.” Aişe diyor ki: “Ben de umre için ihrama
girmiştim.” (Müslim, Hac: 17; İbn Mâce, Menasik:
41)
2942- Ebu Bekir (r.a)’in
kızı Esma’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hac için ihrama girerek Rasûlullah
(s.a.v) ile birlikte yola çıktık. Mekke’ye yaklaşınca, Rasûlullah (s.a.v): “Yanında
kurbanı olmayanlar ihramdan çıksınlar, yanında kurbanı bulunanlar ise öylece
ihramlı olarak kalsınlar” buyurdu. Esma
şöyle sürdürdü sözlerini: Zübeyr’in yanında kurbanı vardı o yüzden ihramlı
kaldı. Benim kurbanım yoktu ben ihramdan çıktım, elbiselerimi giyip kokularımla
kokulandıktan sonra Zübeyr’in yanına oturdum. Bunun üzerine bana: “Benden uzak
dur” dedi. Ben de: “Üzerine kapaklanmamdan mı korkuyorsun” dedim. (Müslim, Hac: 17; İbn Mâce, Menasik: 41)
187- AREFEDEN BİR GÜN ÖNCE HUTBE OKUMAK
2943- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Cîrane umresinden döndükten sonra
Ebu Bekir’i hacca göndermişti. Ben de onunla birlikteydim. Arc denilen yere
gelince sabah namazı için mola verdi. Tam tekbir alıp namaza başlayacağında
arkasından bir deve sesi duydu, namaza başlamayı geciktirdi ve dedi ki: “Bu ses
Rasûlullah (s.a.v)’in devesi Ced’a’nın sesidir. Belki de Rasûlullah (s.a.v)
hacca gelmiştir. Eğer gelen kendisi ise namazı birlikte kılarız.” Bir de baktık
ki gelen Ali imiş. Bunun üzerine Ebu Bekir, kendisine; “Emir mi? Yoksa haberci
mi? olarak geldin” dedi. O da: “Haberci olarak geldiğini ve Berâe sûresini hac
esnasında insanlara duyurmam için gönderdi” dedi.
Böylece Mekke’ye
geldik. Terviye gününden bir gün önce yani zilhiccenin yedisinde Ebu Bekir
kalkıp insanlara bir konuşma yaptı. Onlara hacda yapılacak görevlerini bildirdi
ve konuşmasını bitirince, Ali ayağa kalktı ve Berâe sûresini insanlara okudu.
Bitirince birlikte çıktık arefe günü Ebu Bekir tekrar kalkıp insanlara bir
konuşma daha yaptı yine hacda yapılacak görevlerden bahsetti. Hutbesini bitirince,
Ali kalkıp yine Berâe sûresini insanlara tamamını okudu. Bayram günü olunca
yapılması gerekenleri yaptık. Ebu Bekir de yapması gerekenleri yapınca
insanlara tekrar bir konuşma daha yaptı. İfada tavafından, kurbandan ve diğer
yapılması gerekenlerden bahsetti konuşması bitince, Ali tekrar kalkarak Berâe
sûresini sonuna kadar okudu. Mina’dan döneceğimiz ilk gün Ebu Bekir kalkıp,
insanlara yeniden bir konuşma yaparak nasıl dönüş yapacaklarını, nasıl şeytan
taşlayacaklarını ve diğer yapmaları gereken şeyleri öğretti. Konuşmasını bitirince
Ali tekrar kalkarak Berâe sûresini insanlara sonuna kadar tekrar okudu. (Dârimi, Menasik: 70)
188- TEMETTÜ HACCI YAPAN NE ZAMAN İHRAMDAN
ÇIKAR?
2944- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zilhiccenin dördünde Rasûlullah
(s.a.v) ile birlikte yola koyulduk. Peygamber (s.a.v): “İhramdan
çıkın, hac için başladığınız ibadeti umreye değiştirin” buyurdu. Bu
bizim zorumuza gitti ve pek hoşlanmadık. Durum, Rasûlullah (s.a.v)’e ulaşınca
tekrar: “Ey
insanlar, ihramdan çıkın, eğer benim yanımda kurbanım olmasaydı sizin yaptığınız
gibi Ben de ihramdan çıkardım” buyurdu. Böylece biz ihramlarımızdan
çıktık ve hanımlarımızla bile birlikte olduk. Zilhiccenin sekizinci gününe
kadar ihramsız bir kimsenin yapabileceği her şeyi yaptık. Terviye günü tekrar
ihrama girerek hac için telbiye getirmeye başladık. (Dârimi, Menasik: 18)
2945- Muhammed b.
Imran el Ensarî (r.a) babasından naklederek şöyle demişti: Ben, Mekke yolunda
büyük bir ağacın altında otururken, Abdullah b. Ömer bana dönerek; “Niçin bu
ağacın altında oturuyorsun?” diye sordu. Ben de: “Gölgesinden dolayı” diye
cevap verince, Abdullah dedi ki: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştu: “İki
ağacın arasında Mina’da oturduğunuz zaman eliyle doğu tarafını göstererek bu
tarafta bir vadi daha vardır ki ona sürrebe denilir.” (Haris’in rivâyet
ettiği bir hadiste ise o vadiye altından geçilen ağaç denilir.) Onun
altından yetmiş Peygamber (s.a.v) gelip geçti.” (Ebû Davud, Menasik: 71; Müsned: 15993)
2946- Abdurrahman
b. Muaz (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bize Mina’da
bir konuşma yaptı; o anda Allah, kulaklarımızı iyice açmıştı ki bulunduğumuz
yerde konuştuklarının hepsini duyuyorduk. Rasûlullah (s.a.v) hac da yapılaması
gereken her şeyi hatta atılacak taşların ölçüsünü bile bildirdi. Muhacirlere
mescidin ön saflarında yer almalarını Ensar’a da geride durmalarını emretti. (Ebû Davud, Menasik: 71; Müsned: 15993)
190- AREFE GÜNÜ İMAM ÖĞLE NAMAZINI NEREDE
KILAR?
2947- Abdulaziz b. Rufey
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Enes b. M
191- MİNADAN ARAFAT’A NE ZAMAN GİDİLİR?
2948- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) ile beraber biz Mina’dan
Arafat’a kuşluk vakti gitmiştik kimimiz telbiye kimimiz de tekbir getiriyordu.”
(Müslim, Hac: 46; Dârimi, Hac: 48)
2949- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Arafat’a
kuşluk vakti gitmiştik. Yol boyunca bir kısmımız tekbir; bir kısmımız da
telbiye getiriyordu.” (Müslim, Hac: 46; Dârimi,
Hac: 48)
192- ARAFAT’A GİDİŞTE TEKBİR Mİ GETİRİLMELİ?
2950- Muhammed b.
Ebu Bekir es Sekafî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes’e: Mina’dan Arafat’a
giderken, “Sizler Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte bu gün nasıl telbiye getirirdiniz?”
diye sordum. O da şöyle cevap verdi: Dileyen telbiye getiriyor, kimse itiraz
etmiyor. Dileyen tekbir getiriyor, kimse de ona itiraz etmiyordu.” (Müslim, Hac: 46; Dârimi, Hac: 48)
193- ARAFAT’A GİDİŞTE TELBİYE DE GETİRİLİR
Mİ?
2951- Muhammed b.
Ebu Bekir es Sekafî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes’e, “Arefe
günü kuşluk vakti bu gün niçin telbiye getiriyorsun” diye sordum. O da: “Bu
yollarda Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte yürüdüm kimisi tekbir getiriyor;
kimisi de telbiye getiriyordu ve hiç kimse de birbirine itiraz etmiyordu”
cevabını verdi. (Müslim, Hac: 40; Dârimi, Hac:
48)
2952- Tarık b.
Şihab (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir Yahudi Ömer’e; Mâide 3.
ayeti olan “…bu gün
size dininizi kemâle erdirdim, nimetimi üzerinize tamamladım ve size hayat
tarzı olarak İslâm’ı seçtim…” ayeti indirilince bu ayet bize nazil olmuş
olsaydı onun nazil olduğu günü bayram ilân ederdik dedi. Ömer de şöyle dedi: “O
ayetin nazil olduğu günü ve geceyi çok iyi biliyorum. Cuma gecesi Rasûlullah (s.a.v)
ile birlikte Arafat’ta idik.” (Müslim, Tefsir:
1; Tirmizî, Tefsir: 6)
2953- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah
erkek ve kadın pek çok kimseyi arefe günü Cehennem’den azâd etmiştir. Allah bu
arefe günü rahmetiyle tüm yaratıklarına yönelerek ve yaratıklarıyla meleklere
karşı övünerek “Bunlar başka ne istiyorlar?” der.” (Müslim, Hac: 79; İbn Mâce, Menasik: 57)
195- AREFE GÜNÜ ORUÇ TUTULMAZ MI?
2954- Ukbe b. Amir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Arefe ve
Kurban bayramı günleri biz Müslümanların bayram günleridir, o günler yeme içme
günüdür.” (Müslim, Sıyam: 22; Tirmizî,
Savm: 59)
196- ARAFAT’TA VAKFE İÇİN NE ZAMAN ÇIKMALI?
2955- Sâlim b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle diyor: Abdulmelik b. Mervan, Haccac b.
Yusuf’a hacla ilgili konularda İbn Ömer’in emirlerine uymayı ve aykırı hareket
etmemesini mektupla emretmişti. Arefe günü güneş batıya kayınca ibn Ömer geldi
ben de onun yanındaydım. Çadırının yakınına gelince hac emiri nerede diye
bağırdı, üzerinde sarı renkli bir cübbeyle Haccac göründü. İbn Ömer’e: “Ne var!
Ey ebu Abdurrahman, niçin bağırıyorsun?” dedi. İbn Ömer de: “Sünnete uymak
istiyorsan haydi Arafat’a” dedi. Haccac: “Bu saatte mi?” dedi. İbn Ömer: “Evet”
cevabını verdi. Bir duş alayım hemen seninle birlikte geliyorum dedi. O gelinceye
kadar İbn Ömer onu bekledi. Gelince, benimle babam arasında yürüyordu. Ben
kendisine: “Eğer sünnete uymak istersen hutbeyi kısa oku, vakfede acele et”
dedim. Bunun üzerine İbn Ömer’in bu konuda bir şey söyleyip söylemeyeceğine
baktı. Bunu gören İbn Ömer: “Doğru söylüyor” dedi. (Buhârî,
Hac: 87; Muvatta', Hac: 63)
197- ARAFAT’TA TELBİYE GETİRİLİR Mİ?
2956- Said b.
Cübeyr (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Arafat’ta İbn Abbas ile beraberdim.
İbn Abbas insanların telbiye getirmelerini niçin duymuyorum dedi. Ben de: “Muaviye’den
korktukları için” dedim. Bunun üzerine İbn Abbas çadırından çıkarak: “Emret
emrine hazırım” diye telbiye getirmeye başladı ve: “Ali’ye kızgınlıkları
yüzünden sünneti terk etmişler” diye konuştu. (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
198- ARAFAT’TA HUTBE NE ZAMAN OKUNUR?
2957- Seleme b.
Nubeyt (r.a), babasından naklediyor ve şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v)’i Arefe
günü kırmızı bir deve üzerinde namazdan önce hutbe okurken gördüm. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 178; Ebû Davud, Menasik:
62)
199- DEVE ÜZERİNDE HUTBE OKUNUR MU?
2958- Seleme b.
Nubeyt (r.a), babasından naklediyor ve şöyle diyor: Arefe günü Rasûlullah
(s.a.v)’i kırmızı bir deve üzerinde hutbe okurken gördüm. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 178; Ebû Davud, Menasik:
62)
200- ARAFAT HUTBESİ KISA MI OLMALI?
2959- Sâlim b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Abdullah b. Ömer Arefe günü güneş batıya
kayınca Haccac b. Yusuf’a gelerek: Eğer sünnete uymak istersen haydi vakfeye dedi.
Ben de orada bulunuyordum. Haccac: “Bu saatte mi?” deyince; İbn Ömer: “Evet”
dedi. Ben, Haccac’a: “Eğer bugün yine sünnete uymak istiyorsan hutbeyi kısa oku,
namazda acele et” dedim. Bu sözüm üzerine İbn Ömer beni tasdik edip; “Doğru
söylüyor” dedi. (Buhârî, Hac: 87; Muvatta', Hac:
63)
201- ARAFAT’TA ÖĞLE İLE İKİNDİ NAMAZI
2960- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), tüm namazlarını
vakti içersinde kılardı sadece Arafat’ta öğle ile ikindiyi bir vakitte
toplayarak kıldı. (Buhârî, Hac: 89; Ebû Davud,
Menasik: 64)
202- ARAFAT’TA DUA YAPARKEN ELLERİ KALDIRMAK
2961- Üsâme b. Zeyd
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Arafat’ta Rasûlullah (s.a.v)’in
binitinin arkasında idim. Dua ederken ellerini kaldırmıştı. Deve başını hareket
ettirince yuları elinden düşmüştü. Bir eliyle yuları alırken diğer eli yukarıda
idi. (Müslim, Hac: 79)
2962- Aişe (r.anha)’dan rivâyete
göre, şöyle demiştir: Kureyş Müzdelife’de Hums denilen yerde; diğer Arap
kabileleri de Arafat’ta vakfe yapıyorlardı. Bunun üzerine Allah, Peygamberine Arafat’ta
vakfe yapmasını emretti. Böylelikle Kureyşte vakfe yerini değiştirmiş oldu.
Allah, Bakara 199. ayeti olan, “Ve dalga
dalga ilerleyen öteki kalabalıklarla birlikte sizde ilerleyin…” ayetini
indirdi. (Ebû Davud, Menasik: 59; Tirmizî, Hac:
53)
2963- Muhammed b.
Cübeyr b. Mut’ım (r.a), babasından rivâyet ederek şöyle diyor: Devemi
kaybetmiştim. Arefe günü onu aramaya gitmiştim. Rasûlullah (s.a.v)’i orada
vakfe yaparken gördüm. Ravi Muhammed babasından vakfe yapılan yerin neresi
olduğunu sordu, babası da Hums cevabını verdi. (Buhârî,
Hac: 91; Dârimi, Hac: 49)
2964- Yezid b.
Şeyban (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz Arafat’ta vakfe yerinden
uzak bir yerde vakfe yapıyorduk. İbn Mirba el Ensâri bize gelerek: Beni size
Rasûlullah (s.a.v) gönderdi; “Vakfe
yapılacak yerde dursunlar, ayrı durmasınlar çünkü ataları İbrahim (a.s)’in
mirasçısı durumundadırlar” buyurdu, dedi. (Tirmizî,
Hac: 53; Ebû Davud, Menasik: 57)
2965- Cafer b.
Muhammed babasından naklederek şöyle diyor: Câbir b. Abdullah’ın yanına giderek
Peygamber (s.a.v) haccıyla ilgili sorular sorduk. O da şöyle dedi: Rasûlullah
(s.a.v): “Arafat
bölgesinin tamamı vakfe yapılacak yerdir” buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
203- ARAFAT’TA DURMA SÜRESİ NE KADARDIR?
2966- Abdurrahman
b. Ya’mer’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e bir gurub
insanın gelip hacla alakalı sorular sorduğuna şahit oldum. Rasûlullah (s.a.v)
onlara: “Hac
Arafat’tır, her kim arefe günü güneş doğmazdan önce Arafat’ta bulunursa haccı
tamam sayılır” diyordu. (Tirmizî, Hac:
57; Ebû Davud, Menasik: 69)
2967- Fadl b. Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Arafat’tan dönerken
binitinin arkasında Üsâme b. Zeyd bulunuyordu. Deve çok süratli gittiği için devamlı
yularını çekiyordu. Bu durumda Müzdelife’ye kadar geldi. (Müsned: 1712)
2968- Üsâme b. Zeyd
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Arafat’tan dönerken
ben binitinin arkasında idim. Peygamber (s.a.v) devamlı binitinin yularını çekiyordu
o kadar ki, devenin kulakları deveyi çeken yulara dokunuyordu ve şöyle diyordu:
“Ey
insanlar! Yavaş olun, iyilik develeri hızlı koşturmakta değildir.” (Ebû Davud, Menasik: 64)
204- ARAFAT’TAN AĞIR AĞIR DÖNMEK
2969- İbn Abbas
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v), Arafat’tan dönerken
devesinin yularını o derece çekiyordu ki devesinin başı devenin semerine
dokunuyordu ve insanlara şöyle diyordu: “Ağır olun
Ağır olun akşama kadar Arafat’ta durabiliriz.” (Ebû Davud, Menasik: 64)
2970- Rasûlullah
(s.a.v)’in binitinin arkasında olan Fadl b. Abbas (r.a) anlatıyor: Rasûlullah
(s.a.v) arefe günü akşam üzeri sabaha kadar müzdelifede olunacak derdi. Gün
insanlara yavaş olmayı tavsiye ediyor ve ağır olun! diyordu. Kendisi de
devesinin yularını devamlı çekiyordu. Mina’daki muhassir vadisine gelince, “Cemrelerde
atacağınız taşları toplayınız” buyurdu. Cemrelerdeki taş atma işi
bitinceye kadar telbiye getirmeyi bırakmadı. (Ebû
Davud, Menasik: 64)
2971- Câbir (r.a)
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Arafat’tan dönerken ağır ağır
geliyor ve insanlara da ağır olmalarını emrediyordu. Muhassir vadisine gelince
biraz hızlandı ve insanlara cemrelerde kullanmak için ufak ufak taş toplamalarını
emretti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2972- Câbir (r.a)
rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Arafat’tan dönerken “Ey
Allah’ın kulları ağır olun!” diyordu. Ve eliyle de ağır olunmasını
işaret ediyordu. Hadisin ravisi Eyyub: “Avuç içini semaya çevirerek” dedi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
205- ARAFAT’TAN DÖNÜŞ NASIL OLMALI?
2973- Üsâme b. Zeyd
(r.a)’e; Rasûlullah (s.a.v)’in, veda haccında Arafat’tan nasıl döndüğü
sorulmuştu da o da şöyle dedi: “Hızlıya yakın bir şekilde binitini sürer, yol
durumu uygun olunca hayvanını tekrar hareket ettirir ve hızlanırdı.” (Ebû Davud, Menasik: 64)
206- ARAFAT DÖNÜŞÜ AKŞAM NAMAZI NEREDE
KILINIR?
2974- Üsâme b. Zeyd
(r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v), Arafat’tan döndüğü zaman Şib denilen
tarafa yönelmişti. Kendisine “Akşam namazını mı kılacaksın?” dedim. “Namaz
kılacak yer ileridedir.” buyurdu. (Ebû
Davud, Menasik: 64; Buhârî, Hac: 94)
2975- Üsâme b. Zeyd
(r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), emirlerin konakladığı yer olan Şib
denilen yerde konaklamıştı. Küçük abdestini bozdu. Sonra hafif bir şekilde
abdest aldı. Ben de: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namaz mı kılacaksın?” dedim. “Namaz,
ileride kılınacak” buyurdu. Müzdelife’ye geldiğimizde namaz kılmak üzere
insanların hepsinin gelmesini bekledik. (Ebû
Davud, Menasik: 64; Buhârî, Hac: 94)
207- MÜZDELİFEDE AKŞAM İLE YATSI BİR VAKİTTE
KILINIR
2976- Ebu Eyyub
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) akşamla yatsıyı aynı vakitte kıldı.
(Ebû Davud, Menasik: 64; Buhârî, Hac: 94)
2977- İbn Mesud
(r.a)’tan rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v) akşamla yatsıyı aynı vakitte
birlikte kıldı. (Ebû Davud, Menasik: 64; Buhârî,
Hac: 94)
2978- Sâlim
(r.a)’in babasından rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) akşam ile
yatsıyı tek bir kamet getirerek sadece farzlarını kıldı ne ikisi arasında ne de
sonunda hiç sünnet kılmadı.
(Ebû Davud, Menasik: 65; Buhârî, Hac: 98)
2979- Ubeydullah b.
Abdullah (r.a), babasından aktararak şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v), akşamla
yatsıyı ikisini bir vakitte kıldı. İkisi arasında sünnet olarak bir şey kılmadı,
akşamı üç rekat yatsıyı da iki rekat olarak kıldırdı Abdullah b. Ömer’de
ölünceye kadar aynı şekilde bu iki namazı bir arada kıldı. (Ebû Davud, Menasik: 65; Buhârî,
Hac: 98)
2980- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) akşamla yatsıyı tek
kametle bir vakitte kılmıştı. (Ebû Davud, Menasik: 65; Buhârî, Hac: 98)
2981- Küreyb
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Arafat dönüşü Rasûlullah (s.a.v)’in
binitinin arkasında olan Üsâme b. Zeyd’e: “O gün hac menasikini nasıl
yapmıştınız?” diye sordum. O da şöyle dedi: “Yürüyerek Müzdelifeye kadar geldik,
Rasûlullah (s.a.v) orada konakladı, akşamı kıldı sonra da cemaate haber
göndererek onlarında konaklamalarını söyledi. Rasûlullah (s.a.v) yatsıyı
kılıncaya kadar cemaatin gelmesi devam etti. Cemaatin arkası kesilince hep
birlikte orada konakladılar. Sabah olunca Kureyşin ilk çıkanlarıyla birlikte
ben de yürüyerek çıktım, o esnada Rasûlullah (s.a.v)’in binitinin arkasında
Fadl vardı. (Buhârî, Hac:
98; Dârimi, Hac: 52)
208- KADIN VE ÇOCUKLAR MÜZDELİFEDEN ERKEN
ÇIKABİLİR
2982- İbn Abbas (r.a)
şöyle diyordu: Müzdelife gecesi Rasûlullah (s.a.v) ailesi ve zayıf olanları
önceden yola çıkarmıştı, onlar arasında ben de vardım. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
2983- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Müzdelife gecesi Rasûlullah (s.a.v)’in
önceden gönderdiği ailesi ve zayıf olanlar arasında ben de vardım. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
2984- Fadl
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Hâşimoğullarının
zayıf olanlarını müzdelife gecesi geceden yola çıkmalarını emretmişti. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
2985- Ümmü Habibe
(r.anha) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Müzdelife’den Minaya giderken alaca
karanlıkta yola çıkmamı emretti. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
2986- Yine Ümmü
Habibe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında
Müzdelife’den Minaya gitmek için alaca karanlıkta yola çıkardık. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
209- ZAYIF VE RAHATSIZ OLANLARIN
MÜZDELİFEDEN ERKEN ÇIKMALARI
2987- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Sevde anamızın
Müzdelife’den şafaktan önce dönmesine izin vermişti çünkü o şişmandı. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
210- MÜZDELİFEDE SABAH NAMAZI NE ZAMAN
KILINIR?
2988- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) hiçbir vaktin
namazını vakti dışında kılmazdı ancak vakti içersinde kılardı. Müzdelife’de
Akşam’la yatsıyı bir vakitte kıldı, sabah namazını ise her zamanki vaktinden
biraz önce kıldı. (Buhârî, Hac: 99; Ebû Davud,
Menasik: 65)
211- MÜZDELİFEDE SABAH NAMAZINA YETİŞEMEYEN
NE YAPAR?
2989- Urve b.
Mudarris (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i
Müzdelife’de vakfe yaparken gördüm şöyle diyordu: “Kim
benimle burada bu vakitte sabah namazını kılar sonra benimle birlikte bulunur,
bundan önce de Arafat’ta gece ve gündüz bir süre durursa, onun haccı tam olmuş
sayılır.” (Ebû Davud, Menasik: 69;
Dârimi, Hac: 54)
2990- Urve b.
Mudarris (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Kim, bu Müzdelife’de (ve Arafat’ta) benimle ve tüm insanlarla
birlikte olur ve buradan ayrılıncaya kadar burada bulunursa, hacca yetişmiş
olur. Burada (Müzdelife ve Arafat’ta) kim bulunamaz ise hacca yetişmemiş
sayılır. (Ebû Davud, Menasik: 69; Dârimi, Hac:
54)
2991- Urve b.
Mudarris (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Müzdelife’de Rasûlullah
(s.a.v)’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Cebeley Tayyiin denilen yerden
geliyorum, buraya gelinceye kadar vakfe yapmadığım hiçbir tepecik kalmadı. “Benim
haccım olur mu?” dedim. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Kim, Şu
içinde bulunduğumuz vaktin namazını bizimle kılar daha önce de gündüz ve gece
Arafat’ta vakfe durursa, onun haccı tamam olur ve hac borcunu ödemiş olur.” (Ebû Davud, Menasik: 69; Dârimi,
Hac: 54)
2992- Urve b.
Mudarris b. Evs b. Harise b. Lam (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Peygamber (s.a.v)’e, Müzdelife’de iken geldim ve dedim ki: “Benim haccım oldu
mu?” diye sordum. O da şöyle buyurdu: “Şu içinde
bulunduğumuz vaktin namazını bizimle kılan, burada vakfesini yapan bundan önce
de Arafat’ta gece ve gündüz vakfesini yapmış olan kimsenin haccı tamam olur ve
hac borcunu ödemiş olur.” (Ebû Davud,
Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)
2993- Urve b. Mudarris
et Tâî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek: “Cebeley
Tayyiin denilen yerden geldim, bineğimi hızlı sürdüm, kendimi çok yordum. Nerede
bir tepe gördümse mutlaka orada vakfe yaptım, bu nedenle benim haccım oldu mu?”
dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Kim
burada bizimle sabah namazını kılarsa bundan önce de Arafat’ta vakfesini
yapmışsa hac borcunu ödemiş sayılır ve haccı tamamdır.” (Ebû Davud, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)
2994- Bükeyr b. Ata
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdurrahman b. Ya’mer ed Dîlî’den
işittim şöyle demişti: Peygamber (s.a.v)’i Arafat’ta gördüm kendisine Necid’ten
bir gurup insan gelmişti, içlerinden birinin Rasûlullah (s.a.v)’e hacla ilgili
sorular sormasını istediler. Rasûlullah (s.a.v)’de o sorulara cevaben şöyle
buyurdu: “Hac, Arafat’ta
bulunmak demektir. Kim, sabah namazından önce Müzdelife’ye yetişmişse hacca
yetişmiş sayılır. Mina’da bulunacak günler üçtür. Kim acele eder iki günde
dönerse bir sakınca yoktur. Kim de gecikirse de bir sakınca yoktur. Rasûlullah
(s.a.v) bunları söyledikçe bir kimse de aynen insanlara aktararak bunları
duyuruyordu.” (Ebû Davud, Menasik: 69;
Dârimi, Hac: 54)
2995- Cafer b.
Muhammed (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam bana şöyle demişti: Câbir
b. Abdullah’ın yanına varmıştık bize şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Müzdelife’nin
her yerinde vakfe yapılabilir.” (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
212- MÜZDELİFEDE TELBİYE GETİRİLİR Mİ?
2996- İbn Mes’ud
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Müzdelife’de bulunuyorduk. Bakara sûresi
kendisine indirilen şahıstan dinledim. Bu Müzdelife denilen yerde şöyle diyordu:
“Emret
Allah’ım, emrine hazırım emret.” (Müslim,
Hac: 46; Müsned: 3779)
213- MÜZDELİFEDE NE KADAR DURULUR
2997- Amr b.
Meymune (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer’i Müzdelife’de gördüm
şöyle diyordu: Cahiliye döneminde insanlar güneş doğuncaya kadar Müzdelife’den
ayrılmazlar ve şöyle derlerdi: Ey Sebir dağı! Güneşin ışıklarıyla aydınlan da
buradan ayrılalım. Rasûlullah (s.a.v) onlara aykırı davranarak güneş doğmadan Müzdelife’den
ayrılırdı. (Buhârî, Hac: 100; Tirmizî, Hac: 60)
214- ZAYIF VE GÜÇSÜZLER
SABAH NAMAZINI MİNA’DA KILABİLİR
2998- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), beni ve aile
fertlerinden zayıf ve güçsüzleri benimle Mina’ya gönderdi. Biz de hep birlikte
Mina’da sabah namazını kılıp Cemre’leri taşladık. (Buhârî,
Hac: 99; Müslim, Hac: 48)
2999- Mü’minlerin
annesi Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sevde gibi ben de
Rasûlullah (s.a.v)’den izin isteyerek herkesten önce gidip sabah namazını
Mina’da kıldım. Sevde şişman bir kadındı. Rasûlullah (s.a.v)’den izin istedi.
Rasûlullah (s.a.v)’de izin verdi, o da sabah namazını Mina’da kıldı ve insanlar
Mina’ya gelmeden önce cemreleri taşladı. (Buhârî,
Hac: 99; Müslim, Hac: 48)
3000- Ebu Bekir’in
kızı Esma’nın azatlısı Ata b. ebi Rebah şöyle diyor: Ebu Bekir’in kızı Esma ile
birlikte alaca karanlıkta geldik. Ona alaca karanlıkta Mina’ya geldik dedim, o
da şöyle dedi: “Senden daha hayırlı olanlarla da biz bunu yapardık.” (Müslim, Hac: 49; Buhârî, Hac: 99)
3001- Hişam b. Urve
(r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Ben yanında otururken Üsâme b. Zeyd’e
şöyle soruldu: “Rasûlullah (s.a.v), veda haccında nasıl yürüdü?” O da şöyle
dedi: “Devesini normal bir şekilde sürerdi. Müsait olduğu zamanlarda da hafifçe
süratlenirdi.” (Müslim, Hac: 47; Ebû Davud,
Menasik: 64)
3002- Fadl b. Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) arefe günü akşamı
ve Müzdelife gecesi yürürken insanlara yavaş olun diyor ve kendisi de devenin
dizginlerini çekiyordu. Mina sınırlarına girince de aynı şekilde devam etti.
Muhassir vadisine gelince “Cemrelerde
atacağınız taşı toplayınız” buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) bunu söylerken
eliyle taşları atıyormuş gibi işaret ediyordu. (Müslim,
Hac: 45; Ebû Davud, Menasik: 64)
215- MUHASSİR VADİSİNDEN HIZLI GEÇMEK
GEREKİR
3003- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Muhassir vadisinde devesini hızlı
sürdü. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3004- Cafer b.
Muhammed (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Câbir b. Abdullah’ın yanına
girdik. Ben: “Rasûlullah (s.a.v)’in yaptığı hacdan bahset” dedim. O da şöyle
dedi: “Rasûlullah (s.a.v) güneş doğmadan önce Müzdelife’den ayrıldı. Fadl b.
Abası da binitinin arkasına aldı, Muhassir vadisine gelince biraz hızlandı. Büyük
cemreye çıkan orta yola girerek ağacın yanındaki cemreye giderek yedi taş attı,
her taş atışında tekbir getiriyordu. Taşları Batnı vadiden atıyordu.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
216- CEMRELERE TAŞ ATINCAYA KADAR TELBİYEYE DEVAM EDİLİR
3005- Fadl b. Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, kendisi Peygamber (s.a.v)’in binitinin arkasındaydı
Peygamber (s.a.v) cemrelere taş atıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti. (Müslim, Hac: 45; Dârimi, Hac: 60)
3006- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) cemreye taş atıncaya kadar
telbiyeye devam etti. (İbn Mâce, Menasik: 68;
Müsned: 1763)
217- CEMRELER İÇİN TAŞ TOPLAMAK
3007- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Akabe sabahı
bineğinin üzerinde bana: “Gel benim
için taş topla” buyurdu. Ben de gerekli taşları topladım sapan taşı
büyüklüğündeydi, onları eline koyduğumda elindekilerden birini göstererek işte
bu gibilerini topla, dinde aşırılıktan sakınınız. Çünkü sizden öncekiler dini
konularda kendilerini zorluklara sokarak aşırılık yaptıkları için helak
olmuşlardır. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
218- CEMRE TAŞLARI NEREDEN TOPLANIR?
3008- Fadl b. Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah
(s.a.v), arefe akşamı ve Müzdelifede iki vakit birlikte kılındığı zaman
devesinin dizginlerini çekerek insanlara da yavaş olunuz” buyurdu. Bu
durumda Mina’ya kadar geldi, Muhassir vadisine gelince: “Cemrelerde
atacağınız taşları toplayınız” buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) bunu
söylerken eliyle taş atar gibi yapıyordu. (Müslim,
Hac: 45; Dârimi, Hac: 60)
3009- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Akabe sabahı bineği
üzerinde bana “Gel bana
taş topla” buyurdu. Ben de O’na gerekli taşları topladım, taşların büyüklüğü
sapan taşı gibiydi eline koyduğumda şöyle demişti: (Hadisin ravisi Yahya elini
hareket ettirerek) “İşte
böylelerini” buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
220- CEMRELERE BİNİTLİ GİTMEK VE İHRAMLININ
GÖLGELENMESİ
3010- Ümmü Husayn
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte
hacda bulundum.
3011- Kudame b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i bayram
günü Cemre-i Akabe’yi taşlarken gördüm; kırmızımtırak renkli devesi
üzerindeydi. Taşları ne hızlı ne de yavaş atıyor ne çok uzakta ne de cemrelerin
yakınındaydı. (Tirmizî, Hac: 65; İbn Mâce,
Menasik: 66)
3012- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i
cemreleri taşlarken gördüm, devesi üzerinde şöyle diyordu: “Ey
İnsanlar! Hacda yapacağınız görevleri Benden alın, öğrenin. Çünkü belli olmaz
bundan sonra bir daha hac yapamayabilirim.” (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
221- BAYRAM GÜNÜ TAŞ ATMA HANGİ VAKİTTE
YAPILIR?
3013- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bayram günü cemreyi
kuşluk vakti, ondan sonraki günlerde ise öğleden sonra attı. (Buhârî, Hac: 97; Tirmizî, Hac: 63)
222- GÜNEŞ DOĞMADAN ÖNCE CEMRE-İ AKABE
TAŞLANMAZ
3014- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Abdulmutt
3015- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Minaya aile efradını erkenden
gönderip onlara güneş doğuncaya kadar Cemre-i Akabe’yi taşlamamalarını emretti.
(Buhârî, Hac: 97; Tirmizî,
Hac: 63)
223- KADINLAR CEMRE-İ AKABEYİ ERKEN
TAŞLIYABİLİRLER Mİ?
3016- Mü’minlerin
annesi Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) hanımlarından birine
Cemre-i Akabe’yi geceden gelip geceden taşlamasını ve orada yerinde kalmasını
emretmişti. Atâ da ölünceye kadar böyle yapmıştı. (Sadece
Nesâi rivâyet etmiştir.)
224- AKŞAMDAN SONRA DA CEMRE TAŞLANIR MI?
3017- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e Mina günlerinde
yapılacak şeylerden soruluyordu da: “Güçlük yok” diyordu. Adamın biri: “Kurban
kesmeden traş oldum” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v) ona: “Zararı
yok” buyurdu. Başka biride: “Akşamdan sonra cemreyi taşladım” diye
sordu. Ona da: “Zararı
yok” buyurdular. (Buhârî, Hac: 126; İbn
Mâce, Menasik: 74)
225- ÇOBANLAR CEMRELERİ NASIL TAŞLARLAR
3018- Ebu’l Beddah b.
Adiy (r.a), babasından naklediyor; Peygamber (s.a.v) çobanların cemreyi bir gün
taşlayıp diğer gün taşlamamalarına izin verdi. (Ebû
Davud, Menasik: 78; Tirmizî, Hac: 108)
3019- Yine Ebu’l
Beddah Asım b. Adiy, babasından naklediyor: “Rasûlullah
(s.a.v), çobanların cemreleri geceleyin taşlayabilmelerine izin verdi. İlk günü
böyle taşladıktan sonra kalan iki günü de tek günde birleştirip taşlayabilirler”
buyurdu. (Ebû Davud, Menasik: 78; Tirmizî, Hac:
108)
226- CEMRE-İ AKABE NEREDEN TAŞLANIR?
3020- Abdurrahman
b. Yezid (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Mes’ud’a insanlar
Cemre-i Akabe’yi üst taraftan taşlıyor denildi. Abdullah b. Mesud vadinin tam
ortasından taşladı ve şöyle dedi: “Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan
Allah’a yemin ederim ki Bakara sûresi kendisine nazil olan zat tam buradan
atmıştı.” (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik:
64)
3021- Abdurrahman
b. Yezid (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah Kâbe’yi soluna
Arafat’ı sağına alarak cemreye yedi taş attı ve: “Kendisine
bakara sûresi inen kimsenin taş attığı yer işte burasıdır.” dedi. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
3022- Abdurrahman
b. Yezid (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Îbn Mes’ud’u Cemre-i Akabe’yi
vadinin ortasından taşlarken gördüm ve şöyle diyordu: “Kendisinden
başka gerçek ilâh olmayan Allah’a yemin olsun ki kendisine Bakara sûresi inen
zat, taşları buradan atmıştı.” (Tirmizî,
Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
3023- Ameş (r.a)
naklediyor, Haccac’tan işittim şöyle diyordu: Bakara sûresine inek sûresi
demeyin, içersinde inekten bahsedilen sûre deyin. Bu sözü İbrahim’e naklettim. O
da şöyle dedi: Abdullah b. Mes’ud Akabe cemresini atarken Abdurrahman b. Yezid
de onun yanında imiş, Abdullah vadiyi tam ortalayarak ve cemreye yönelerek yedi
tane taş atmış ve her taş atışında da tekbir getirmiş. Ben de halk dağa
tırmanarak atıyor deyince, O: “Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan Allah’a
yemin ederim ki kendisine Bakara sûresi nazil olan zat taşları buradan atmıştı”
dedi. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
3024- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) cemrelere sapan taşı büyüklüğünde
taşlar atmıştı. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce,
Menasik: 64)
3025- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i cemreleri
taşlarken gördüm, taşların büyüklüğü sapan taşı gibi idi. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
227- CEMRELERE ATILAN TAŞ SAYISI KAÇ OLMALI?
3026- Cafer b.
Muhammed b. Ali b. Huseyn (r.a), babasından naklediyor ve şöyle diyor: Câbir b.
Abdullah’ın yanına girmiştik ben: “Rasûlullah (s.a.v)’in haccıyla ilgili bazı
şeyler anlat” dedim. O da şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v), o ağacın yanından
yedi tane taş attı, her taş atışında tekbir getiriyordu, vadinin tam ortasından
atıyordu sonra kurban kesim yerine gidip kurbanını kesti.” (İbn Mâce, Menasik: 63)
3027- Sa’d
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hacdan
döndük. Bazılarımız yedi taş attıklarını bazılarımız da altı taş attıklarını
söylüyorlardı ve hiç kimse de birbirini kınamıyordu. (Müsned: 1362)
3028- Katade
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu Miclez’den işittim şöyle diyordu: “İbn
Abbas’a cemrelerle ilgili sorular sordum; Rasûlullah (s.a.v)’in altı mı yoksa
yedi mi taş attığını bilmiyorum” dedi. (Ebû
Davud, Menasik: 78; Müsned: 3342)
228- HER TAŞ ATARKEN TEKBİR GETİRMEK
3029- Fadl b. Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in binitinin
arkasında idim, Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiye getirmeyi bırakmadı.
Yedi taş attı ve taş atışında da tekbir getiriyordu. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik: 69)
229- CEMRE TAŞLANINCA TELBİYE GETİRMEYE SON
VERİLİR
3030- Yine Fadl b.
Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in binitinin
arkasındaydım. Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiye getirdiğini duydum
taşlayınca telbiyeyi kesti. (Müslim, Hac: 45;
İbn Mâce, Menasik: 69)
3031- Yine Fadl’in
haber verdiğine göre, bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v)’in binitinin arkasında
oturuyordu. Rasûlullah (s.a.v), cemreyi taşlayıncaya kadar telbiye getirmeye
devam etti. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik:
69)
3032- Yine Fadl b.
Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, bizzat kendisi Peygamber (s.a.v)’in binitinin
arkasında oturuyordu. Rasûlullah (s.a.v) cemreyi taşlayıncaya kadar telbiye
getirmeye devam etti. (Müslim, Hac: 45; İbn
Mâce, Menasik: 69)
230- CEMRELERE TAŞ ATTIKTAN SONRA DUA ETMEK
3033- Zuhrî
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bize aktarılanlara göre, Rasûlullah
(s.a.v), Mina da kurban kesilen yerin yanındaki cemreyi taşlarken yedi taş
kullanmıştı, her taşı atarken de tekbir getiriyordu. Sonra cemrenin önüne
geçerek kıbleye dönerek ellerini kaldırıp uzun süre dua yaptı sonra ikinci
cemreye gelerek yine yedi taş attı ve her bir taş atışında tekbir getiriyordu
sonra sol tarafa inip kıbleye yönelerek ellerini kaldırıp dua yaptı. Daha sonra
Akabe’nin yanındaki cemreye giderek yedi taş ta oraya attı ve orada hiç
durmadı. Zührî diyor ki: Sâlim’den bu şekilde işittim o da babasından; o, da
Rasûlullah (s.a.v)’den bize aktarıp geldiler. İbn Ömer’de aynen böyle yapardı. (Buhârî, Hac: 140; Dârimi, Menasik: 61)
231- CEMRELERDEN SONRA İHRAMLIYA NE HELAL
OLUR?
3034- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Cemreler taşlandıktan sonra kadınlarla cinsel ilişki dışında her şey helaldir. “Güzel kokuda helâl midir?” diye soruldu. O da şöyle karşılık verdi: “Rasûlullah (s.a.v)’i misk kokusunu süründüğünü gördüm. Acaba o koku sayılır mı?” (İbn Mâce, Menasik: 69; Müsned: 1986)