45- ALIŞVERİŞ KİTABI (Bölümleri) 3

1- HELAL KAZANCA TEŞVİK.. 3

2- ALIŞVERİŞ VE KAZANMADA DA ŞÜPHELİDEN UZAK DURMAK.. 3

3- MALIN ÇOKLUĞU KIYAMET ALAMETLERİNDEN MİDİR?. 4

4- TÜCCAR NASIL OLMALI?. 4

5- YALAN VE YEMİNLERLE MÜŞTERİ ÇEKENLERİN CEZASI 4

6- SATICI MÜŞTERİYİ YEMİNLE ALDATMAMALI 4

7- ZEKAT VEREREK ALIŞVERİŞİN HATALARI TELAFİ EDİLEBİLİR.. 4

8- ALIŞ VERİŞ YAPANLAR YERLERİNİ TERKEDİNCEYE KADAR ALIŞ VERİŞİ BOZUP DEVAM ETTİRMEKTE SERBESTTİRLER.. 5

9- ALIŞVERİŞTE SERBESTLİKLE ALAKALI DEĞİŞİK RİVÂYETLER.. 5

10- BU KONUDA DEĞİŞİK RİVAYETLER.. 6

11- BOZUK NİYETLE ALIŞ VERİŞ MECLİSİ TERKEDİLEMEZ. 6

12- ALIŞVERİŞTE ALDATMA OLMAMALI 6

13- HAYVANIN MEMESİNDEKİ SÜTÜ ALDATMAK İÇİN BIRAKMAK.. 7

14- TASRİYE YASAKTIR = Satışa çıkarılan sağmal deve, sığır veya koyunu bol sütlü gösterip pahalı satmak maksadıyla iki, üç gün sütünü yavrularına emzirmeyip kendisi de sağmamak şeklindeki yapılan hileli alışveriştir. 7

15- KULLANMA VE İSTİFADE ETME GARANTİ KARŞILIĞIDIR.. 7

16- ŞEHİRLİ KÖYLÜYE ARACILIK YAPMAMALI 7

17- ŞEHİRLİ KÖYLÜYE ARACILIK YAPMAMALI 7

18- KÖYLÜYÜ PAZARA GELMEDEN YOLDA KARŞILAMAMAK.. 8

19- MÜ’MİN KARDEŞİNİN ALACAĞI MALA TALİP OLMAMAK.. 8

20- MÜSLÜMAN KARDEŞİNİN ALIŞVERİŞİ ÜZERİNE BOZGUNCULUK YAPMAZ. 8

21- MALI AŞIRI ÖVEREK MÜŞTERİYİ ALDATMAK.. 8

22- AÇIK ARTIRMA MODELİ SATIŞ CAİZDİR.. 9

23- MÜLAMESE (EL DOKUNDURMA) USULU SATIŞ YASAKTIR.. 9

24- MÜLAMESE MODELİ SATIŞ NASILDIR?. 9

25- MÜLAMESE MODELİ SATIŞ DA YASAKTIR.. 9

26- MÜLAMESE VE MÜNABEZE MODELİ ALIŞVERİŞLERİN İZÂHI 9

27- ÇAKIL TAŞI ATMAK SURETİYLE ALIŞ VERİŞ OLUR MU?. 10

28- MEYVEYİ AĞACINDA HAM OLARAK SATMAK.. 10

29- AĞACINDAKİ MEYVE OLGUNLAŞMADAN SATILMAMALI 10

30- AĞACINDAKİ MEYVELER AFETE UĞRARSA NASIL OLUR?. 10

31- BİRKAÇ YILLIK MEYVE ÖNCEDEN SATILIR MI?. 11

32- YAŞ MEYVEYİ KURU HURMA KARŞILIĞI SATMAK.. 11

33- YAŞ ÜZÜM KURU ÜZÜMLE DEĞİŞEREK SATILABİLİR Mİ?. 11

34- MUAYYEN BİR MİKTAR BELİRTMEKSİZİN ARIYYE USULÜ SATIŞA İZİN.. 11

35- ARİYYE USULU BİR KAÇ AĞAÇ HURMAYI YAŞ HURMA İLE DEĞİŞMEK.. 12

36- KURU HURMA YAŞ HURMAYLA DEĞİŞİLİR Mİ?. 12

37- MİKTARLARI BELLİ OLMAYAN KÜMELERİ DEĞİŞMEK.. 12

38- BİR YIĞIN YİYECEK BİR YIĞIN YİYECEKLE DEĞİŞTİRİLMEZ. 12

39- BAZI YİYECEKLERİ HUBUBAT KARŞILIĞINDA SATMAK.. 12

40- EKİNLER SARARMADAN SATILAMAZ. 13

41- FARKLI HURMALARI FARKLI ÖLÇÜLERLE SATMAK OLMAZ. 13

42- HURMA AYNI DEĞERDE HURMA İLE DEĞİŞİLEBİLİR.. 13

43- BUĞDAY AYNI CİNS BUĞDAYLA DEĞİŞİLEBİLİR.. 14

44- ARPA ARPA KARŞILIĞINDA DEĞİŞİLİR Mİ?. 14

45- DİNAR, DİNAR KARŞILIĞINDA BOZDURULUR FAZLA ALINMAZ. 15

46- DİRHEM, DİRHEM KARŞILIĞINDA BOZDURULUR FAZLA ALINMAZ. 15

47- ALTIN, ALTIN KARŞILIĞINDA BOZDURULUR.. 15

48- ALTIN, MÜCEVHERATINDAN AYRILARAK SATILIR.. 15

49- ALTIN VE GÜMÜŞ VERESİYE SATILIRSA FAİZ OLUR.. 16

50- GÜMÜŞ ALTINLA, ALTIN GÜMÜŞLE DEĞİŞTİRİLİR Mİ?. 16

51- ALTIN, GÜMÜŞLE; GÜMÜŞ, ALTINLA DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?. 17

52- ALTIN YERİNE GÜMÜŞ ALMAK.. 17

53- BORÇ FAZLASIYLA ÖDENEBİLİR.. 17

54- FAZLA, FAZLA TARTMAK (ÖDEMEYİ FAZLA YAPMAK) 17

55- TESLİM ALINMAYAN MAL SATILMAMALI 17

56- ÖLÇEKLE SATILAN GIDA MADDESİ DE TESLİM ALMADAN SATILMAZ. 18

57- KABALA (GÖZ KARARIYLA ÖLÇÜP TARTILMAKSIZIN) ALINAN ŞEYLERDE TESLİM ALINMADAN SATILAMAZ. 18

58- VERESİYE SATIŞLARDA REHİN VERİLİR Mİ?. 18

59- PEYGAMBER (S.A.V) ZIRHINI NİÇİN REHİN BIRAKMIŞTI?. 18

60- ELE GEÇİRİLMEYEN MAL SATILAMAZ. 19

61- ALINACAK GIDA MADDESİNE KARŞILIK PEŞİN PARA (AVANS) VERİLİR Mİ?. 19

62- KURU ÜZÜM İÇİN DE AVANS VERİLİR Mİ?. 19

63- BİR KAÇ SENELİK MEYVELER İÇİN AVANS VERİLİR Mİ?. 19

64- EN HAYIRLI KİMSE BORCUNU EN İYİ ÖDEYEN KİMSEDİR.. 19

65- HAYVAN, HAYVANLA VERESİYE SATILAMAZ. 20

66- BİR KÖLE İKİ KÖLE KARŞILIĞINDA SATIN ALINIR MI?. 20

67- DOĞURACAK DEVENİN YAVRUSU SATILIR MI?. 20

68- DOĞURACAK DEVE YAVRUSU NASIL SATILIRDI?. 20

69- BİRKAÇ YILLIK MAHSUL ÖNCEDEN SATILIR MI?. 20

70- BELLİ BİR VADE İLE SATIŞ YAPILABİLİR Mİ?. 20

71- YASAKLANAN BAZI ALIŞVERİŞ MODELLERİ 21

72- VADE FARKI KOYARAK SATIŞ CAİZ MİDİR?. 21

73- BİR SATIŞTA İKİ ŞART İLERİ SÜRMEK.. 21

74- SÜNYA = BELİRSİZ BİR KISMINI İSTİSNA EDEREK BİR MAL SATILMAZ. 21

75- BAHÇE MEYVESİYLE BİRLİKTE Mİ SATILIR?. 21

76- KÖLE MALIYLA BİRLİKTE Mİ SATILIR?. 21

77- ALIŞVERİŞTE ŞART KOŞULABİLİR Mİ?. 21

78- ALIŞ VERİŞTE MEŞRU OLMAYAN ŞART GEÇERSİZDİR.. 23

79- GANİMET BÖLÜŞÜLMEDEN SATILIR MI?. 23

80- ŞÜF’A HAKKI SATILABİLİR Mİ İLK OLARAK KİMİN HAKKIDIR.. 23

81- ALIŞVERİŞTE ŞAHİTLİK KOLAYLAŞTIRILMALI 23

82- ALICI VE SATICI ARASINDA FİYAT KONUSUNDA İHTİLAF. 24

83- EHLİ KİTAPTAN ALIŞVERİŞ YAPMAK CAİZ Mİ?. 24

84- MÜDEBBER = (EFENDİSİ ÖLÜNCE HÜRRİYETE KAVUŞACAK OLAN) KÖLE SATILIR MI?  24

85- MÜKATEB = (EFENDİSİNE BELLİ BİR MİKTAR PARA ÖDEYEREK HÜRRİYETİNE KAVUŞACAK) KÖLENİN SATILMASI 24

86- MÜKATEB KÖLE SÜRESİNDEN ÖNCE SATIN ALINABİLİR.. 25

87- VELÂ HAKKI= (KÖLENİN MALI MİRASI VE BENZERİ HAKLARI) SATILABİLİR Mİ?  25

88- SU SATMAK CAİZ MİDİR?. 25

89- İHTİYAÇTAN FAZLA SU SATILIR MI?. 25

90- HEDİYE EDİLEN İÇKİ NE YAPILIR?. 25

91- KÖPEK SATILIR MI?. 26

92- AV KÖPEĞİ SATILABİLİR.. 26

93- DOMUZ SATILABİLİR Mİ?. 26

94- PARA İLE HAYVANLARI ÇİFTLEŞTİRMEK.. 26

95- İFLAS EDEN KİMSEDE KALAN MAL KİMİNDİR.. 27

96- ÇALINAN MAL BAŞKA BİRİNDE ELE GEÇERSE NE YAPILIR.. 27

97- BORÇ ALMAK.. 27

98- BORÇLANMAMAK GEREKİR.. 27

99- BORCU ÖDEMEDE KOLAYLIK GÖSTERMEK GEREKİR.. 28

100- ZENGİNİN BORCUNU GECİKTİRMESİ ZULÜMDÜR.. 28

101- BORÇ BİR BAŞKASINA HAVALE EDİLİR Mİ?. 28

102- BORCU OLAN KİMSENİN CENAZE NAMAZI KILINMAZ MI?. 28

103- BORCU GÜZELLİKLE ÖDEMEYE TEŞVİK.. 28

104- BORÇLUYA İYİ MUAMELE VE ONU SIKIŞTIRMAMAK.. 28

105- BİR KÖLEDE BİRKAÇ ORTAK OLUR MU?. 29

106- KÖLE VE CARİYE ORTAK OLURSA NE YAPMALI?. 29

107- HURMALIKTA ORTAK OLANLAR NASIL SATARLAR?. 29

108- MESKENLERDE ORTAK OLANLAR HİSSELERİNİ KİME SATMALI?. 29

109- ŞÜF’A VE HÜKÜMLERİ 29

 

45- ALIŞVERİŞ KİTABI (Bölümleri)

1- HELAL KAZANCA TEŞVİK

4373- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kişinin yediği en güzel ve en helâl kazanç kendi kazandığıdır. Kişinin çocuğu da kendi kazancından sayılır.” (İbn Mâce, Ticarat: 1; Tirmizî, Ahkam: 22)

4374- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınız en iyi ve helâl kazancınızdır, o halde çocuklarınızın kazancından yiyiniz.” (Ebû Davud, Büyü’: 79; Tirmizî, Ahkam: 22)

4375- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kişinin yediğinin en helali kendi kazancıdır. Çocuğu da kendi kazancındandır.” (Ebû Davud, Büyü’: 79; Tirmizî, Ahkam: 22)

4376- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kişinin yediğinin en helali kendi kazancıdır. Çocuğu da kendi kazancındandır.” (Ebû Davud, Büyü’: 79; Tirmizî, Ahkam: 22)

2- ALIŞVERİŞ VE KAZANMADA DA ŞÜPHELİDEN UZAK DURMAK

4377- Şa’bî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Numan b. Beşîr’den işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle buyurdu: -vallahi Ondan sonra kimseden böyle bir şey işitmedim- “Helal da bellidir. Haramda bellidir. Fakat ikisi arasında şüpheli şeyler de vardır.” (Bazı rivâyetlerde bu ikisi arasında benzeşen şeyler de vardır diye geçmektedir.) Rasûlullah (s.a.v) sözüne şöyle devam etti: “Bunu size bir örnek ile açıklayayım. Allah’ın da bir koruluğu vardır. Allah’ın koruluğu haram kıldığı şeylerdir. Korunun etrafında dolaşan koruluğa girmesi muhtemeldir. (Bazı rivâyetlerde koruluğun çevresinde hayvanını otlatanın hayvanları koruluğa girebilir şeklindedir.) Şüpheli işleri yapan kimsenin de yaptıklarından cesaret alarak haram işleri işlemesi muhtemeldir.” (Ebû Davud, Büyü’: 3; Tirmizî, Büyü’: 1)

4378- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir zaman gelir ki insanlar haram helâl demeden nereden ve nasıl olursa olsun kazanmaya çalışırlar.” (Ebû Davud, Büyü’: 3; Tirmizî, Büyü’: 1)

4379- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bir zaman gelir ki insanlar faiz yerler yemeyenlere de tozundan bulaşır.” (Ebû Davud, Büyü’: 3)

3- MALIN ÇOKLUĞU KIYAMET ALAMETLERİNDEN MİDİR?

4380- Amr b. Tağlib (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kıyametin alametlerinden bir kısmı da şunlardır. Mal çoğalır, ticaret yaygınlaşır, ilim görüntü olarak kalır. Bilgisiz tüccarlar başkalarına sormadan alışveriş yapmazlar. Koca piyasada doğru dürüst bir kimse aranır da bulunmaz.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4- TÜCCAR NASIL OLMALI?

4381- Hakîm b. Hızam (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alışveriş yapanlar bulundukları yerden ayrılmadıkça alışverişi yapıp yapmamakta serbesttirler. Doğru konuşur ve sattıkları malın özelliklerini ortaya koyarlarsa alışverişleri hayırlı ve bereketli olur. Eğer yalan söyler ve mallarının özelliklerini gizlerlerse malın bereketi yok olur.” (Tirmizî, Büyü’: 26; Dârimi, Büyü’: 15)

5- YALAN VE YEMİNLERLE MÜŞTERİ ÇEKENLERİN CEZASI

4382- Ebu Zer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Üç kişi vardır ki Allah bu kimselere rahmetle bakmaz ve bu kimselerle konuşmaz ve onları bağışlayıp günahlarından arındırmaz ve onlara acı bir azap vardır.” Rasûlullah (s.a.v), Âl-i İmrân 77. ayetini okudu, Ebu Zer diyor ki: “Onlar yandılar ve perişan oldular. Rasûlullah (s.a.v) şöyle devam etti: “Bunlar 1. Kibir ve gösteriş olsun için elbiselerini uzatıp yerlerde sürüyen kimselerdir. 2. Sattığı malı yalan yeminlerle değerli göstermeye çalışanlar. 3. Yaptığı iyilik ve yardımı başa kakanlardır.” (Müslim, İman: 46; Tirmizî, Büyü’: 5)

4383- Ebu Zer (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Üç kişi vardır ki Allah kıyamet günü onların yüzüne rahmet bakışıyla bakmaz ve onları bağışlayıp günahlarından arındırmaz ve onlara acı bir azap vardır. O kimseler 1. Verdiği şeyi başa kakarlar 2. Kibir ve gösteriş olsun için elbiselerini uzatıp yerlerde sürüyenler. 3. Sattığı malı yalan ve yeminlerle değerli göstermeye çalışanlar.” (Müslim, İman: 46; Tirmizî, Büyü’: 5)

4384- Ebu Katade el Ensarî (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alışverişinizde çok yemin etmeyin çünkü yemin malı sattırır ama bereketini giderir.” (Ebû Davud, Büyü’: 6; İbn Mâce, Ticarat: 30)

4385- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Yemin malı sattırır ama bereketini giderir.” (Ebû Davud, Büyü’: 6; İbn Mâce, Ticarat: 30)

6- SATICI MÜŞTERİYİ YEMİNLE ALDATMAMALI

4386- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Üç kimse vardır ki Allah onlarla ne konuşur ne de rahmet nazarıyla bakar ve onları bağışlayıp günahlarından temizlemez, onlar için acı bir azap vardır. 1. Yol üstündeki suyunu yolculardan esirgeyen kimse. 2. Devlet başkanına dünyalık için bağlanıp otoritesini kabul ettikten sonra istediklerini verirse ona itaat eden vermediğinde de isyan eden kimse. 3. İkindiden sonra sattığı malı şu kadar para verdiler diye yemin ederek müşteriyi inandırıp mal satan kimse.” (İbn Mâce, Ticarat: 3; Tirmizî, Büyü’: 4)

7- ZEKAT VEREREK ALIŞVERİŞİN HATALARI TELAFİ EDİLEBİLİR

4387- Kays b. Ebî Gareze (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz Medine’de alışveriş yapıyorduk ve kendimize simsarlar adını vermiştik. İnsanlar da bize simsarlar diyordu. Rasûlullah (s.a.v) Medine’ye gelince bize bizim verdiğimiz isimden daha hayırlı bir isim olan tüccar adını vererek şöyle buyurdu: “Ey tüccarlar topluluğu! Alışveriş yaparken farkına varmaksızın yeminler etmiş ve boş sözler konuşarak kazancınızı kirletmiş olabilirsiniz bu sebeple bol sadaka vererek bu kirlerden kazancınızı temizleyiniz.” (İbn Mâce, Ticarat: 3; Tirmizî, Büyü’: 4)

8- ALIŞ VERİŞ YAPANLAR YERLERİNİ TERKEDİNCEYE KADAR ALIŞ VERİŞİ BOZUP DEVAM ETTİRMEKTE SERBESTTİRLER

4388- Hakîm b. Hızam (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Satıcı ile müşteri bulundukları yerden ayrılıncaya kadar alışverişi bırakmakta ve devam ettirmekte serbesttirler. Eğer mallarının özelliklerini güzelce açıklarlar ve para durumlarını net olarak ortaya koyarlarsa ve bu konuda doğru ve dürüst olurlarsa alışverişleri kendilerine bereketli kılınır. Eğer alan ve satan malı ve parayı net olarak ortaya koymazlar ve yalancılık yaparlarsa bu alışverişlerin bereketi giderilir.” (Tirmizî, Büyü’: 26; Dârimi, Büyü’: 15)

9- ALIŞVERİŞTE SERBESTLİKLE ALAKALI DEĞİŞİK RİVÂYETLER

4389- Abdullah b. Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Satıcı ve müşteri alışverişi yaptıkları yerden ayrılıncaya kadar alıp almamakta serbesttirler. Ancak alışverişi muhayyerlik şartıyla yapmışlarsa bu özellik alışveriş bittikten sonra da konuşulan süreye kadar devam eder.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4390- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alışverişi yapanlar yani alıcı ve satıcı alışverişi yaptıkları yerden ayrılıncaya kadar alışverişi devam ettirmekte ve bırakmakla serbesttirler. Veya muhayyer olarak konuşmuşlarsa o süre bitimine kadar serbestlik devam eder.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4391- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alışveriş yapanlar alıcı ve satıcı alışveriş yaptıkları yerden ayrılmadıkları sürece alışverişi devam ettirmekte ve bırakmakta serbesttirler. Ancak alışverişte her iki tarafta muhayyerlik şartını şart koşmuşlarsa o süre dolunca alışveriş kesinleşmiş olur.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4392- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İki kişi alışveriş yaptıklarında bulundukları yerden ayrılıncaya kadar alışverişi devam ettirmek ve bırakmakta serbesttirler. Eğer alışverişte muhayyerlik var da o şekilde kabul edilmişse o süre bitiminde alışveriş gerçekleşmiş olur.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4393- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alışveriş yapan iki kişi bulundukları yerden ayrılıncaya kadar alış verişlerini yapıp yapamamakta serbesttirler. Ama biri diğerine seçim de serbestsin dilersen muhayyer olarak bu alışverişi yapalım dilersen normal usulde yapalım diyebilir.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4394- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alıcı ve satıcı bulundukları yerden ayrılmadıkları sürece serbesttirler. Alışverişi devam ettirecekleri gibi bırakabilirler de ancak muhayyer olmak şartıyla alışveriş yapılmışsa o zaman durum başkadır.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4395- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alıcı ve satıcı bulundukları yerden ayrılmadıkları sürece serbesttirler. Alışverişi devam ettirecekleri gibi bırakabilirler de ancak muhayyer olmak şartıyla alışveriş yapılmışsa o zaman durum başkadır.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4396- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İki kişi alışveriş yaptıklarında birbirlerinden ayrılmadıkları sürece alışverişi devam ettirmek ve bırakmakta serbesttirler.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4397- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alışveriş yapanlar yani alıcı ve satıcı bulundukları yerden ayrılmadıkları sürece serbesttirler ancak alışverişi muhayyerlik üzere yapmışlarsa o başka.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4398- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alışveriş yapanlar arasında birbirlerinden ayrılıncaya kadar alışveriş kesinleşmez. Ancak muhayyerlik şart koşulmuşsa onun da süresi dolunca gerçekleşir.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

10- BU KONUDA DEĞİŞİK RİVAYETLER

4399- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Her alışveriş yapanın alışverişi birbirinden ayrılmadıkça gerçekleşmez. Ancak muhayyerlik şart koşmuşsa o süre dolunca o da gerçekleşir.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4400- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Her alışveriş yapanın alışverişi birbirinden ayrılmadıkça gerçekleşmez. Ancak muhayyerlik şart koşmuşsa o süre dolunca o da gerçekleşir.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4401- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Her alışveriş yapanın alışverişi birbirinden ayrılmadıkça gerçekleşmez. Ancak muhayyerlik şart koşmuşsa o süre dolunca o da gerçekleşir.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4402- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Her alışveriş yapanın alışverişi birbirinden ayrılmadıkça gerçekleşmez. Ancak muhayyerlik şart koşmuşsa o süre dolunca o da gerçekleşir.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4403- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Her alışveriş yapanın alışverişi birbirinden ayrılmadıkça gerçekleşmez. Ancak muhayyerlik şart koşmuşsa o süre dolunca o da gerçekleşir.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4404- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Her alışveriş yapanın alışverişi birbirinden ayrılmadıkça gerçekleşmez. Ancak muhayyerlik şart koşmuşsa o süre dolunca o da gerçekleşir.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4405- Semure (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Satıcı ve alıcı yerlerinden ayrılıncaya kadar veya alıcı ve satıcıdan biri alışverişi kesinleştirinceye kadar serbesttirler” buyurdu ve: “Üç defa dilerse alışverişi muhayyer olarak yapabilirler” buyurdu. (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

4406- Semure (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alış veriş yapan alıcı ve satıcı birbirlerinden ayrılmadıkları sürece alışverişi devam ettirmekte ve bozmakta serbesttirler. Veya alıcı ve satıcıdan biri diğerine akdi kesinleştirdim veya bıraktım deyinceye kadar serbestlik devam eder.” (Müslim, Büyü’: 11; Tirmizî, Büyü’: 26)

11- BOZUK NİYETLE ALIŞ VERİŞ MECLİSİ TERKEDİLEMEZ

4407- Amr b. Şuayb (r.a) babasından ve dedesinden rivâyet ederek; Peygamber (s.a.v)’in bize şöyle buyurduğunu aktarmıştır: “Alışveriş yapan alıcı ve satıcı birbirlerinden ayrılmadıkları sürece alışverişi devam ettirmekte ve bozmakta serbesttirler. Ancak alım satımı muhayyerlik esasına göre yapmışlarsa o zaman belirttikleri süreye kadar akit kesinleşmez. Alışveriş bitsin diyerek taraflardan birinin kötü niyetle alım satım yerini terk etmeleri de helâl değildir.” (Ebû Davud, Büyü’: 53; Tirmizî, Büyü’: 26)

12- ALIŞVERİŞTE ALDATMA OLMAMALI

4408- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e alışverişte devamlı aldandığını söyledi. Rasûlullah (s.a.v) ona: “Alışveriş yaptığın zaman “Aldatma yok” de” buyurdu. O adam, bundan sonra alışveriş yaparken “aldatmak yok” derdi. (Müslim, Büyü’: 12; Ebû Davud, Büyü’: 68)

4409- Enes (r.a)’ten rivâyete göre, geri zekalı hafızası zayıf bir adam alışveriş yapıyordu. Ailesi Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek, “Ey Allah'ın Peygamberi! Bu kimseden alışveriş yapma hakkını elinden al” dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) onu çağırıp alışverişten men edince, adam: “Ey Allah'ın Peygamberi! Alışveriş yapmadan duramam” dedi. Peygamber (s.a.v)’de: “O halde alışveriş yaptığında aldatma yok” de buyurdu. (Müslim, Büyü’: 12; Ebû Davud, Büyü’: 68)

13- HAYVANIN MEMESİNDEKİ SÜTÜ ALDATMAK İÇİN BIRAKMAK

4410- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz deve, koyun gibi sağmal bir hayvanı satacağında fazla paraya satabilmek için memesindeki sütü sağmamazlık etmesin.” (Müslim, Büyü’: 7; Tirmizî, Büyü’: 29)

14- TASRİYE YASAKTIR = Satışa çıkarılan sağmal deve, sığır veya koyunu bol sütlü gösterip pahalı satmak maksadıyla iki, üç gün sütünü yavrularına emzirmeyip kendisi de sağmamak şeklindeki yapılan hileli alışveriştir.

4411- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Daha ucuza almak için köylüyü pazara gelmeden yolda karşılaşmayın. Koyun ve develerinizi satarken sütlü görünmesi için birkaç gün sağmamazlık etmeyin. Kim böyle bir hayvanı satın almışsa iki şey arasında serbesttir. Dilerse hayvanı olduğu gibi kabul eder veya sağıp kullandığı süt karşılığı bir ölçek hurmayla birlikte hayvanı sahibine iade eder.” (Müslim, Büyü’: 7; Tirmizî, Büyü’: 29)

4412- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Memesindeki sütü birkaç gün sağılmadan alan kimse sütünü sağdıktan sonra isterse o durumda hayvanı kabul eder veya hoşlanmaz ise hayvanla birlikte kullandığı süte karşılık bir ölçek hurmayla hayvanı sahibine iade eder.” (Müslim, Büyü’: 7; Tirmizî, Büyü’: 29)

4413- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Eb’ul Kasım (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Sütü sağılmaksızın bir hayvanı satın alan kimse şu iki şeyi yapmakta serbesttir. Ya olduğu gibi hayvanı kabul eder veya üç gün içerisinde hayvanı sahibine geri verir, ilk süt karşılığında da bir ölçek hurma verir.” (Müslim, Büyü’: 7; Tirmizî, Büyü’: 29)

15- KULLANMA VE İSTİFADE ETME GARANTİ KARŞILIĞIDIR

4414- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): “Kullanma ve istifade hakkı garanti karşılığıdır” buyurdu. (Tirmizî, Büyü’: 53; İbn Mâce, Ticarat: 43)

16- ŞEHİRLİ KÖYLÜYE ARACILIK YAPMAMALI

4415- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) köylünün pazar yerine malını indirmeden yolda karşılanmasın, muhacir (şehirli) kimsenin bedevi kimsenin malıma aracılık yaparak satmasını, sağmal hayvanı pahalı satmak için memesinde süt biriktirmeyi, değişik reklam yoluyla malı aldatarak satmayı, Mü’min kardeşinin alacağı malı artırmayı ve bir kadının başka bir kadının boşanmasını istemesini yasak etmiştir.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

17- ŞEHİRLİ KÖYLÜYE ARACILIK YAPMAMALI

4416- Enes (r.a)’ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şehirlinin babası ve kardeşi bile olsa köylünün adına malını satmasını yasak etmiştir. (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

4417- Enes b. Malîk (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bize babası ve kardeşi bile olsa şehirliniz köylü adına malının satılmasında aracılık etmesi yasaklandı.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

4418- Enes (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Şehirlinin köylü adına aracılık etmesi yasaklandı.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

4419- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Şehirli köylünün malını satmasın, insanları kendi haline bırakın Allah her birini birbiriyle rızıklandırır.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

4420- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Pazara malını getiren köylüyü yolunu kesip düşük fiyatla mallarını satın almayın. Birinizin alışverişi üzere bir diğeriniz devreye girmesin, bir malın değerini fazlaca överek aldatmaya kalkmayın ve şehirli köylü adına onun malını satmasın.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

4421- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Aşırı reklamlarla malın değerini artırıp aldatmayı, köylüyü pazara gelmeden yolda karşılamayı ve şehirlinin köylü adına malını satmasını yasakladı.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

18- KÖYLÜYÜ PAZARA GELMEDEN YOLDA KARŞILAMAMAK

4422- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Pazara gelen köylüyü yolda karşılayıp malını satın almayı yasakladı.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

4423- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Şehire satılmaya gelen malları pazara gelmeden yolda karşılamayı yasakladı.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

4424- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) şehre satılmaya gelen köylünün mallarını yolda karşılamayı, şehirlinin köylü adına köylünün malını satmasını yasaklamıştır.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

4425- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Köylünün mallarını pazara gelmeden yollarda karşılamayın. Kim pazara gelmeden köylünün malını ucuzca alırsa mal sahibi pazara gelince durumu öğrenince alışverişi bozmakta ve devam ettirmekte serbesttir.” (Müslim, Büyü’: 7; Ebû Davud, Büyü’: 48)

19- MÜ’MİN KARDEŞİNİN ALACAĞI MALA TALİP OLMAMAK

4426- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Şehirli köylünün malını aracılık yaparak satmasın, sattığınız malı aşırı överek aldatmayın, kişi Mü’min kardeşinin alacağı mala müşteri olmasın. Mü’min kardeşinin alacağı bir kıza da dünürcü olmasın. Hiçbir kadın başka bir kadının boşanmasını isteyip o koca ile evlenmeyi de düşünmesin. Allah kime neyi yazmışsa o mutlaka gerçekleşir.” (Müslim, Büyü’: 4; İbn Mâce, Ticarat: 13)

20- MÜSLÜMAN KARDEŞİNİN ALIŞVERİŞİ ÜZERİNE BOZGUNCULUK YAPMAZ

4427- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hiçbiriniz mü’min kardeşinin alışverişini bozarak ona kendi malını satmaya kalkmasın.” (Müslim, Büyü’: 4; İbn Mâce, Ticarat: 13)

4428- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir kişi Mü’min kardeşinin yaptığı alışverişi bitirmeden yahut müşteri o alışverişten vazgeçmeden aynı müşteriye kendi malını satmaya kalkmasın.” (Müslim, Büyü’: 4; İbn Mâce, Ticarat: 13)

21- MALI AŞIRI ÖVEREK MÜŞTERİYİ ALDATMAK

4429- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) aşırı malı överek müşteriyi aldatmayı yasaklamıştır. (Müslim, Büyü’: 4; İbn Mâce, Ticarat: 13)

4430- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Hiçbir kimse Mü’min kardeşinin alışverişinin üzerine alış veriş etmesin, şehirli köylü adına köylünün malını satmaya kalkmasın, malı aşırı överek müşteriyi aldatmayın, bir kimse bir malı alırken diğer bir kimse satıcıya fazla para teklif etmesin. Bir kadın diğer bir kadının boşanmasını isteyip o kocaya varmaya kalkmasın.” (Müslim, Büyü’: 4; İbn Mâce, Ticarat: 13)

4431- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Şehirli köylünün malını köylü hesabına alıp satmasın, malın değerini aşırı reklamlarla överek artırıp müşteriyi aldatmasın. Bir mal satılırken diğer biri gelip o mala daha fazla fiyat vermesin. Bir kadın da başka bir kardeşinin boşanmasını isteyip o kocaya varmaya kalkmasın.” (Müslim, Büyü’: 4; İbn Mâce, Ticarat: 13)

22- AÇIK ARTIRMA MODELİ SATIŞ CAİZDİR

4432- Enes b. Malîk (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Fakir bir adama verilen bir çul ve bir su tasını açık artırma usulüyle satmıştı.” (Müslim, Büyü’: 4; İbn Mâce, Ticarat: 13)

23- MÜLAMESE (EL DOKUNDURMA) USULU SATIŞ YASAKTIR

4433- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Mülamese = Elimi dokunduğum mal veya senin elini dokunduğun mal benimdir şeklindeki alışveriş modeliyle münabeze = Attığım mal senin senin attığın mal da benimdir şeklindeki aldatma ve kumara benzeyen mal satışını yasakladı.” (Tirmizî, Büyü’: 69; Müslim, Büyü’: 1)

24- MÜLAMESE MODELİ SATIŞ NASILDIR?

4434- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Mülamese = Modeli alış verişi müşterinin alacağı mala bakmadan eliyle yoklayarak almasını ve Münabeze usulü alışveriş ki = alıcı ve satıcı birbirlerine attıkları ve mala evirip çevirip bakmaksızın yapılan alış veriş modelini yasaklamıştır.” (Tirmizî, Büyü’: 69; Müslim, Büyü’: 1)

25- MÜLAMESE MODELİ SATIŞ DA YASAKTIR

4435- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): “Alış verişte mülamese ve münabeze modeli satışı yasakladı.” (Tirmizî, Büyü’: 69; Müslim, Büyü’: 1)

4436- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) Münabeze ve Mülamese modeli alışverişi yasaklamıştır.” (Tirmizî, Büyü’: 69; Müslim, Büyü’: 1)

26- MÜLAMESE VE MÜNABEZE MODELİ ALIŞVERİŞLERİN İZÂHI

4437- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Mülamese ve Münabeze modeli satışları yasak etmiştir. Mülamese: İki kişinin gece karanlığında alacağı malı evirip çevirip görmeden elini dokunmakla yaptıkları alışveriş şeklidir. Münabeze: Satıcı ve alıcı alıp satacakları malın ölçü ve kalitesini bilmeden birbirine atmak suretiyle yaptıkları alışveriştir. (Tirmizî, Büyü’: 69; Müslim, Büyü’: 1)

4438- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Mülamese = bakmaksızın el dokunmakla yapılan alışverişi ve Münabeze = Alacağı malı evirip çevirip bakmadan sadece atmak suretiyle yapılan alışveriş modelini yasaklamıştır. (Tirmizî, Büyü’: 69; Müslim, Büyü’: 1)

4439- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) iki tür elbise satışını yasakladı: “Mülamese” ve “Münabeze” modelini “Mülamese”: Bakmaksızın elini dokundurduğunda alış veriş bitmiştir. şeklindeki alışveriştir. “Münabeze” ise: Elbiseyi sana attığım an alışveriş bitmiştir şeklindeki satıştır. (Tirmizî, Büyü’: 69; Müslim, Büyü’: 1)

4440- Sâlim (r.a) babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) iki tür elbise satışını yasaklamıştır. Yine Rasûlullah (s.a.v): Münabeze ve Mülamese modeli satışları yasaklamıştır. Bu iki satış türü cahiliyye döneminde yapılan satış modeliydi.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4441- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) iki tür alışverişi yasakladı ki bu yasaklamalar Mülamese ve Münabeze modelleridir. “Mülamese” şudur. İki kişi birbirine elbiselerine bakmaksızın sadece dokunmak suretiyle yapılan alışveriştir. “Münabeze” ise: Alıcı ve satıcının birbirlerinin mallarına bakmaksızın ve özelliklerini bilmeksizin sadece atmak suretiyle gerçekleşen alışveriştir. (Müslim: Büyü’: 1)

27- ÇAKIL TAŞI ATMAK SURETİYLE ALIŞ VERİŞ OLUR MU?

4442- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) taş atma usulü ile yapılan alışverişi ve aldatma olan her alışverişi yasakladı.” (Tirmizî, Büyü’: 69; Müslim, Büyü’: 1)

28- MEYVEYİ AĞACINDA HAM OLARAK SATMAK

4443- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Meyveleri ağacında olgunlaşmadan satmayın. Hem alıcı hem de satıcıyı bu konuda yasakladı.” (İbn Mâce, Ticarat: 32; Tirmizî, Büyü’: 14)

4444- Sâlim (r.a)’in babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Meyveleri olgunlaşmadan alınıp satılmasını yasakladı.” (İbn Mâce, Ticarat: 32; Tirmizî, Büyü’: 14)

4445- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Meyveler olgunlaşmadan ağacındayken satmayın. Ağaçtaki meyveyi kuru hurma karşılığında satmayın.” (İbn Mâce, Ticarat: 32; Tirmizî, Büyü’: 14)

4446- Abdullah b. Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) aramızdan kalkarak: “Meyveleri olgunlaşmadan satmayın” buyurdu. (İbn Mâce, Ticarat: 32; Tirmizî, Büyü’: 14)

4447- Câbir b. Abdullah (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Muhabere, Müzâbene, Muhakale modeli alış verişi yasakladı ayrıca meyvelerin olgunlaşmadan satılmasını yasak etti. Sadece dirhem ve dinarla alışverişi serbest bıraktı ve araya usulü satışa da izin verdi.”

Muhabere: Mahsul karşılığında arazi kiralamayı

Muzâbene: Ağaçtaki taze hurmayı bir miktar kuru hurma karşılığında satmak

Muhakale: Başağındaki buğdayı ambardaki buğdayla değişmek

Araya: Kişinin bahçesindeki bir veya birkaç ağacın meyvesini birilerine bağışlamasıdır. Veya yenmesi için bırakmasıdır. (Tirmizî, Büyü’: 14; Müslim, Büyü’: 16)

4448- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Muhabere, Muzâbene, Muhakale ve yenilecek hale gelinceye kadar meyve satışını yasakladı. Ağacı olmayanların yemeleri için bazı ağaçlarda meyve bırakmaya izin verdi. (Tirmizî, Büyü’: 14; Müslim, Büyü’: 16)

4449- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) yenilecek hale gelinceye kadar hurmaların satışını yasak etti. (Tirmizî, Büyü’: 14; Müslim, Büyü’: 16)

29- AĞACINDAKİ MEYVE OLGUNLAŞMADAN SATILMAMALI

4450- Enes b. Malik (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) “Meyveleri olgunlaşmadan satmayı yasak etti. Ey Allah'ın Rasûlü! Olgunlaşması nasıl belli olur?” dediler. “Kızarmasıyla belli olur diyerek Allah ağacındaki meyveyi bir afetle yok ederse, kardeşinizin malını ne hakla alabilirsiniz?” buyurdu. (İbn Mâce, Ticarat: 32; Ebû Davud, Büyü’: 23)

30- AĞACINDAKİ MEYVELER AFETE UĞRARSA NASIL OLUR?

4451- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kardeşine ağacındaki meyveyi satarsan ve bir afetle o meyveler de yok olursa, senin ondan aldığın para sana nasıl helâl olur? Haksız yere kardeşinin malını nasıl alabilirsin?” (İbn Mâce, Ticarat: 32; Ebû Davud, Büyü’: 23)

4452- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir kimse ağacındaki meyvesini olgunlaşmadan satsa ve o meyvelere de bir felaket gelse o kardeşinden nasıl para alabilirsin? Veya benzeri bir ifadeyle sizden biriniz Müslüman kardeşinizin malını haksız yere nasıl yiyebilir?” (İbn Mâce, Ticarat: 32; Ebû Davud, Büyü’: 23)

4453- Câbir (r.a)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v), felaketten dolayı zarar eden borçlunun borcunu düşürdü.” (İbn Mâce, Ticarat: 32; Ebû Davud, Büyü’: 23)

4454- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında bir adamın ağacında satıp bedelini aldığı meyveleri afete uğradı, borcu çoğaldı ödeyemez hale gelince, Rasûlullah (s.a.v) “Ona yardım edin” buyurdu. Bunun üzerine herkes ona yardım etti. Yapılan yardımla da borçları ödenemeyince Rasûlullah (s.a.v) alacaklılara: “Bulduğunuzu alın başka bir şey istemeyin” buyurdu. (İbn Mâce, Ticarat: 32; Ebû Davud, Büyü’: 23)

31- BİRKAÇ YILLIK MEYVE ÖNCEDEN SATILIR MI?

4455- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) birkaç yıllık meyveyi önceden satmayı yasakladı. (İbn Mâce, Ticarat: 32; Ebû Davud, Büyü’: 23)

32- YAŞ MEYVEYİ KURU HURMA KARŞILIĞI SATMAK

4456- Sâlim (r.a)’in babasından rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) yaş hurmayı kuru hurma karşılığında satmayı yasak etti. İbn Ömer Zeyd b. Sabit’ten naklen şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) gelip geçenlerin yemeleri için birkaç ağacın meyvesini dalında bırakmaya izin verdi. (Müslim, Büyü’: 14; Tirmizî, Büyü’: 54)

4457- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Müzâbene modeli alışverişi yasak etti. Müzâbene şudur: Ağaçtaki yaş hurmayı fazlası kendisine eksik kalırsa tamamlamak üzere belli bir ölçüyle kuru hurmayla değişmektir. (Müslim, Büyü’: 14; Tirmizî, Büyü’: 54)

33- YAŞ ÜZÜM KURU ÜZÜMLE DEĞİŞEREK SATILABİLİR Mİ?

4458- İbn Ömer (r.a)'den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), müzâbene modeli satışı yasakladı. “Müzâbene” bir meyvenin kuru hurma karşılığında belli bir ölçekte değişmek, yaş üzümü belli bir ölçek kuru üzümle değişmek demektir. (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 55)

4459- Rafi b. Hadîc (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Muhakale ve Müzâbene modeli satışları yasaklamıştır. (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 55)

4460- Zeyd b. Sabit (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) gelip geçen kimselerin yemesi için bahçedeki ağaçların bir kısmının meyvesini ağacında bırakmaya izin vermiştir. (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 55)

4461- Zeyd b. Sabit (r.a)’in babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) yaş ve kuru hurma olarak gelip geçenlerin yemesi için meyveleri ağacında bırakmaya izin vermiştir. (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 55)

34- MUAYYEN BİR MİKTAR BELİRTMEKSİZİN ARIYYE USULÜ SATIŞA İZİN

4462- Zeyd b. Sabit (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) araya modeli alışverişi belli bir miktar belirtmeksizin satışına izin verdi. (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 55)

4463- Zeyd b. Sabit (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Ariyye usulu alışverişi bir miktar belirtmeksizin kuru hurmayla yapılmasına izin verdi. (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 55)

35- ARİYYE USULU BİR KAÇ AĞAÇ HURMAYI YAŞ HURMA İLE DEĞİŞMEK

4464- Zeyd b. Sabit (r.a)’in haber verdiğine göre, Rasûlullah (s.a.v), ariyye usulü bir iki ağaç hurmayı yaş ve kuru hurma ile değişmeye izin verdi. Bunun dışında başka şeylerde bu izni vermedi. (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 55)

4465- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v), ariyye usulü birkaç ağaç hurmayı beş vesak’a kadar yaş ve kuru hurma karşılığında değişmeye izin verdi daha fazlasına izin vermedi.” (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 55)

4466- Sehl b. Ebî Hasme (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), ağaçtaki meyveyi olgunlaşmadan satmayı yasakladı. Ariyye’ye izin verdi. Muayyen bir miktar belirtmeksizin sahiplerinin ve gelip geçenin yemesi için ağacında bırakılmasına ve satılmasına izin verdi. (İbn Mâce, Ticarat: 55; Müslim, Büyü’: 14)

4467- Sehl b. Ebî Hasme (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Müzabene modeli alışverişi yani bir meyveyi kuru hurmayla değişerek satmayı yasakladı. Ama araya usulu ağaçta başkalarının yemesi için meyve bırakmaya izin verdi. (İbn Mâce, Ticarat: 55; Müslim, Büyü’: 14)

4468- Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından Büşeyr b. Yesar (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) araya denilen gelip geçenin yemesi için ağaçta meyve bırakmaya izin verdi. (Müslim, Büyü: 14; İbn Mâce, Ticarat: 55)

36- KURU HURMA YAŞ HURMAYLA DEĞİŞİLİR Mİ?

4469- Sa’d (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e kuru hurmayı yaş hurmayla değişmenin hükmü sorulduğunda; Rasûlullah (s.a.v) yanındakilere: “Yaş hurma kuruyunca eksilir mi?” dedi. Onlar da: “Evet” deyince, “Bu tür alışverişi yasak etti.” (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 53)

4470- Sa’d b. Malik (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e kuru hurmayı yaş hurmayla değişmenin hükmü sorulduğunda; Rasûlullah (s.a.v) yanındakilere “Yaş hurma kuruyunca eksilir mi?” dedi. Onlar da: “Evet” deyince, “Bu tür alışverişi yasak etti.” (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 53)

37- MİKTARLARI BELLİ OLMAYAN KÜMELERİ DEĞİŞMEK

4471- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) miktarı belli olmayan bir yığın hurmayı miktarı belli olan hurmayla değişmeyi yasak etti. (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 53)

38- BİR YIĞIN YİYECEK BİR YIĞIN YİYECEKLE DEĞİŞTİRİLMEZ

4472- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir yığın gıda maddesi bir yığın gıda maddesi karşılığında değişilmez. Yine bir yığın yiyecek belli bir ölçek yiyecek karşılığında değişilmez.” (Tirmizî, Büyü’: 63; İbn Mâce, Ticarat: 53)

39- BAZI YİYECEKLERİ HUBUBAT KARŞILIĞINDA SATMAK

4473- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ağaçlardaki yaş meyveyi kuru hurma karşılığında belli bir ölçü ile de olsa satılmasını yasak etti. Bağdaki yaş üzümü de yine kuru üzüm karşılığında belli bir ölçü ile de olsa satmayı yasak etmiştir. Yine tarladaki ekini de belli bir ölçek karşılığı gıda maddesiyle ve bu tür alışverişlerin hepsini yasak etti. (Dârimi, Büyü’: 23; İbn Mâce, Ticarat: 54)

4474- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v) Muhabere, Muzâbene, Muhakale ve yenecek hale gelmemiş ham meyveyi satmayı yasak etti, bu ürünleri para karşılığı alınıp satılmasını emretti.” (4447 nolu hadisin açıklamasına bakınız.) (Dârimi, Büyü’: 23; İbn Mâce, Ticarat: 54)

40- EKİNLER SARARMADAN SATILAMAZ

4475- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) hurma yenilecek hale gelmeden, ekinler sararıp biçilecek hale gelmeden ve afete uğrama tehlikesini atlatmadan alınıp satılmasını yasakladı.” (İbn Mâce, Ticarat: 32; Dârimi, Büyü’: 41)

4476- Ebu Salih (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından bir adam şöyle anlatıyor: “Ey Allah'ın Rasûlü! Kötü hurmamızı iyisiyle değiştirirken verdiğimiz kadar bile alamıyoruz, fazlalaştırarak alıp verelim mi?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Kötü hurmayı para ile sat iyisini de yine para ile al” buyurdular. (Dârimi, Büyü’: 41; Müslim, Müsakat: 18)

41- FARKLI HURMALARI FARKLI ÖLÇÜLERLE SATMAK OLMAZ

4477- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Hayber bölgesinin zekat ve haracını toplamak üzere bir adam görevlendirmişti. O da oradan hep iyi cins hurma getirince Rasûlullah (s.a.v): “Hayber’in tüm hurmaları böyle midir?” diye sordu. Adam: “Hayır Ey Allah'ın Rasûlü! Allah’a yemin olsun ki topladığımız kötü hurmadan iki ölçek verip bundan bir ölçek alıyoruz veya üç ölçek vererek bundan iki ölçek hurma alıyoruz” deyince Rasûlullah (s.a.v) “Böyle yapma! Topladığın kötü hurmaları para ile sat sonra iyi hurmaları para ile al” buyurdular. (Dârimi, Büyü’: 41; Müslim, Müsakat: 18)

4478- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)’e iyi cins sulak yer hurması getirdiler. Halbuki Rasûlullah (s.a.v)’in hurmalığı kurak (Kıraç) bölgede olup sulanmıyordu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) “Bu hurma nereden geldi?” dedi. Getirenler de bu hurmanın bir ölçeğini iki ölçek sizin hurmanızla değiştirdik. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Böyle yapma! Bu caiz değildir. Hurmanı para ile sat diğer iyi hurmayı da yine para ile al” buyurdular. (Dârimi, Büyü’: 41; Müslim, Müsakat: 18)

4479- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında hurmamızın cinsi iyi değildi. Ondan iki ölçek verip iyisinden bir ölçek alıyorduk. Peygamber (s.a.v) bunu duyunca şöyle buyurdu: “İki ölçek hurmayla bir ölçek hurmayı, iki ölçek buğdayı bir ölçek buğdayla ve bir dirhemi iki dirhemle değişmek caiz olmaz.” (Dârimi, Büyü’: 41; Müslim, Müsakat: 18)

4480- Ebu Said (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: kötü hurmadan iki ölçek vererek bir ölçek iyi hurma alıyorduk. Bunu duyan Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İki ölçek hurmayı bir ölçek hurmayla ve iki ölçek kötü buğdayı bir ölçek iyi buğdayla ve iki dirhemi bir dirhemle değişmek caiz olmaz.” (Dârimi, Büyü’: 41; Müslim, Müsakat: 18)

4481- Ebu Said (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Bilal, Rasûlullah (s.a.v)’e iyi cins bir hurma getirince, Rasûlullah (s.a.v): “Bu nedir?” buyurdu. Bilal: “İki ölçek kötü hurma karşılığında bundan bir ölçek aldım” deyince, “Olmaz böyle şey faizin tam kendisidir. Bu tür alışverişe yaklaşma!” buyurdular. (Müslim, Büyü’: 14; Dârimi, Büyü’: 41)

4482- Ömer b. Hattab (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Gümüşle altını veresiye değişmek faizdir ancak cinsi cinsine göre ve peşin olursa o başka. Hurmayı hurmayla veresiye değişmek faizdir ancak cinsi cinsine ve peşin olursa o başka. Buğdayı buğdayla veresiye değişmek faizdir ancak cinsi cinsine ve peşin olursa o başka. Arpayı arpayla veresiye değişmek faizdir ancak cinsi cinsine ve peşin olursa o başka.” (Müslim, Müsakat: 18; Dârimi, Büyü’: 42)

42- HURMA AYNI DEĞERDE HURMA İLE DEĞİŞİLEBİLİR

4483- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hurma aynı cins hurma ile değişilebilir. Buğdayla aynı cins buğday değişilebilir. Arpayla aynı cins arpa birbiriyle değişilebilir. Tuz ile tuz aynı cins olarak peşin değişilebilir. Fazla alan ve verenler faiz alıp verirler. Ancak cinsleri ayrı olan ürünler ve şeyler bu kaidenin dışındadır. (Müslim, Müsakat: 18; Dârimi, Büyü’: 42)

43- BUĞDAY AYNI CİNS BUĞDAYLA DEĞİŞİLEBİLİR

4484- Müslim b. Yesar ve Abdullah b. Atîk (r.anhüma) şöyle dediler: Muaviye’ye komşu olan Ubâde b. Samit bize şöyle anlattı. Rasûlullah (s.a.v) bizi şu tür alışverişten yasakladı: “Altını altınla veresiye satmayı, gümüşü gümüşle veresiye satmayı, buğdayı buğdayla veresiye satmayı, arpayı arpayla veresiye satmayı, hurmayı hurmayla veresiye satmayı.” (Ravilerden biri) “Tuzu tuzla veresiye satmayı” (ilave etti) bunlar veresiye ve farklı ölçülerde satılamaz ancak peşin olarak ve ölçeği ölçeğine uygun olarak altını gümüşle, gümüşü altınla, buğdayı arpayla arpayı buğdayla dilediğimiz şekilde satmamıza izin verdi.” (Ravilerden biri şu ilaveyi yaptı) “Kim fazla isterse faize bulaşmış olur.” (Müslim, Müsakat: 18; Dârimi, Büyü’: 42)

4485- Abdullah b. Ubeyd (İbn Hürmüz) ve Müslim b. Yesar (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaviye ye komşu olan Ubâde b. Samit bize şunları söyledi: Rasûlullah (s.a.v) bize: “Altını altınla, gümüşü gümüşle, hurmayı hurmayla, buğdayı buğdayla, arpayı arpayla (ravilerden biri) tuzu tuzla (ilavesini yapmıştır.) birbirinden eksik ve fazla olarak alıp satmamızı yasak etti ancak ölçüsü ölçüsüne uygun olursa o başka. (Ravilerden biri şu ilaveyi yaptı) Fazla alıp veren faiz alıp vermiş olur buyurdu ve gümüşle altını, altınla gümüşü peşin olarak istediğimiz farkla bozdurabileceğimizi, arpayı buğdayla buğdayı arpayla peşin olarak istediğimiz farkla alıp satabileceğimizi bize bildirdi.” (Müslim, Müsakat: 18; Dârimi, Büyü’: 42)

44- ARPA ARPA KARŞILIĞINDA DEĞİŞİLİR Mİ?

4486- Müslim b. Yesar ve Abdullah b. Ubeyd (r.anhüma) şöyle dediler: Ubâde b. Samit ve Muaviye birbirine komşu idiler. Ubâde dedi ki: Rasûlullah (s.a.v): “Altını altınla, gümüşü gümüşle, buğdayı buğdayla, arpayı arpayla, hurmayı hurmayla (ravilerden biri) tuzu tuzla (ilavesini yaptı) birbirinden eksik ve fazla olarak alıp satmamızı yasakladı ancak ölçüsü ölçüsüne uygun olursa o başkadır” buyurdu. (Ravilerden biri şu ilaveyi yaptı) “Kim fazla ister ve fazlalaştırırsa o faiz almış olur.” Ama, Rasûlullah (s.a.v) bize altını gümüşle, gümüşü altınla, buğdayı arpayla, arpayı buğdayla peşin olarak dilediğimiz şekilde satmamıza izin verdi. Bu hadis Muaviye’ye ulaşınca kalktı ve şöyle konuştu: “Bu adamlara ne oluyor? Rasûlullah (s.a.v)’den hadisler rivâyet ediyorlar. Biz de Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte olduk bu hadisleri duymadık. Muaviye’nin bu sözü Ubâde b. Samit’e ulaşınca kalktı ve yukarıdaki hadisi aynen tekrarladı ve: “Muaviye istemese de Rasûlullah (s.a.v)’den işittiğimiz hadisleri mutlaka aktaracağız” dedi. (Müslim, Müsakat: 18; Dârimi, Büyü’: 42)

4487- Ubâde b. Samit (r.a) ki Bedir savaşına katılmış, Allah’ın dini yolunda kınayanın kınamasından korkmayacağına söz vererek Rasûlullah (s.a.v)’e biat eden bir kimsedir. Bir gün kalkarak insanlara şöyle hitap etmiştir: “Ey İnsanlar! ne olduğunu bilmediğim bir sürü alışveriş çeşitleri ortaya çıkardınız. İyi bilin ki sikke veya külçe altın aynı ayar ve aynı miktarda altınla bozdurulur. Gümüş’te aynı şekilde sikke veya külçe olarak aynı ayar ve aynı miktarda gümüşle bozdurulur. Peşin olmak şartıyla altınla gümüşü farklı olarak bozdurmak (alıp satmak) caizdir. Vadeli olursa yani veresiye olursa caiz değildir. Dikkat edin! Buğdayı buğdayla, arpayı arpayla aynı ölçeklerde peşin olarak değişebilirsiniz. Veresiye olmamak şartıyla daha çok arpayla daha az buğdayı değiştirebilirsiniz. Veresiye olursa bu caiz değildir. Dikkat edin! Hurma da aynı ölçek hurma ile peşin olarak değiştirilebilir. Tuz da aynı ölçekle değiştirilebilir. Kim fazla ister ve fazla verirse faiz muamelesi yapmış olur.” (Dârimi, Büyü’: 41; Tirmizî, Büyü’: 24)

4488- Ubâde b. Samit (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Altın altınla sikke veya külçe aynı miktarla peşin bozdurulur. Gümüş gümüşle sikke veya külçe aynı miktarla peşin bozdurulur. Tuz tuzla, hurma hurmayla, buğday buğdayla, arpa arpayla misli misline alınıp satılabilir. Fazla alan veya veren faiz muamelesi yapmış olur.” (Dârimi, Büyü’: 41; Tirmizî, Büyü’: 24)

4489- Süleyman b. Ali (r.a)’den rivâyete göre, Ebu’l Mütevekkil pazarda yanımıza uğradı, insanlar ona saygı göstererek ayağa kalktılar. Bende onlardan biri idim. “Sana para bozdurmanın hükmünü soruyoruz” dedik. O da şöyle dedi: Ebu Said el Hudrî’den işittim şöyle diyordu: “Seninle Rasûlullah (s.a.v) arasında sadece Ebu Said el Hudrî vardır şöyle demişti. Benimle Rasûlullah (s.a.v) arasında başka kimse yoktur (Yani direkt olarak ondan işittim demek istiyor) ve şöyle diyor: “Altın altınla, gümüş gümüşle (ravi Süleyman Verik yerine fızza demiştir.) buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla, tuz tuzla misli misline değiştirilir fazla isteyen ve fazla veren faiz muamelesi yapmış olur. Alan ve veren aynı durumda olup günahta eşittirler.” (Dârimi, Büyü’: 41; Tirmizî, Büyü’: 24)

4490- Ubâde b. Sâmit (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Altın aynı ağırlıkta altınla bozdurulur.” (Ravi Yakup ağırlıkta sözünü söylememiştir.) Muaviye bu sözü duyunca: “Ubâde’nin sözüne bakılmaz” dedi. Bunun üzerine Ubâde şöyle söyledi: “Vallahi Muaviye’nin olduğu yerde kalmam önemli değil, Rasûlullah (s.a.v)’in bu hadisi söylediğini işittiğime şahitlik ederim.” (Tirmizî, Büyü’: 24; Dârimi, Büyü’: 42)

45- DİNAR, DİNAR KARŞILIĞINDA BOZDURULUR FAZLA ALINMAZ

4491- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Dinar (altın para) Dinar ile (altın para) bozdurulur. Dirhem de (yani gümüş para) dirhemle (gümüş parayla) bozdurulur fazla alınıp verilmez.” (Müslim, Müsakat: 16; Muvatta', Büyü’: 16)

46- DİRHEM, DİRHEM KARŞILIĞINDA BOZDURULUR FAZLA ALINMAZ

4492- Mücahid (r.a)’ten rivâyete göre, Ömer şöyle demiştir: “Dinar, dinarla; dirhem de dirhemle bozdurulur fazla alınıp verilmez. Rasûlullah (s.a.v)’in bize emri böyledir.” (Müsned: 297)

4493- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Altın aynı miktar altınla; gümüşte aynı miktar gümüşle bozdurulur, kim fazla alır ve fazla verirse faiz muamelesi yapmış olur.” (Müslim, Müsakat: 16; Muvatta', Büyü’: 16)

47- ALTIN, ALTIN KARŞILIĞINDA BOZDURULUR

4494- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Altını aynı miktar altın ile bozdurun birini birine tercih ederek fazla alıp vermeyin. Gümüşü de aynı miktar gümüş ile bozdurun karşılıksız olarak fazla alıp vermeyin.” (Tirmizî, Büyü’: 24; Müslim, Müsakat: 16)

4495- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’den kulaklarım işitti ve gözlerim gördü şöyle demişti: “Altını aynı miktar altınla gümüşü de aynı miktar gümüşle bozdurun, birini diğerine tercih ederek fazla alıp vermeyin.” (Tirmizî, Büyü’: 24; Müslim, Müsakat: 16)

4496- Ata b. Yesar (r.a)’dan rivâyete göre, Muaviye bir altın veya gümüş sürahiyi ağırlığından fazla altın ve gümüşle satmıştı, bunu gören Ebu’d Derda şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim: “Altın ve gümüşü aynı miktar ile bozdurun” buyurmuştu. (Muvatta', Büyü’: 16; Müsned: 1147)

48- ALTIN, MÜCEVHERATINDAN AYRILARAK SATILIR

4497- Fedale b. Ubeyd (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Hayber savaşı günü altın ve boncuktan yapılmış bir kolyeyi on iki dinara satın almıştım. Altınını ayırdım on iki dinardan fazla geldi. Bu durumu Rasûlullah (s.a.v)’e anlatınca: “Altın boncuklarından ayrılmadıkça satılamaz” buyurdu. (Müslim, Müsakat: 17; Tirmizî, Büyü’: 32)

4498- Fedale b. Ubeyd (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Hayber savaşında altın ve boncuktan yapılmış bir kolye elde etmiştim. Onu satmak istedim. Durum Rasûlullah (s.a.v)’e hatırlatılınca: “Altını boncuklardan ayır ve öyle sat” buyurdu. (Müslim, Müsakat: 17; Tirmizî, Büyü’: 32)

49- ALTIN VE GÜMÜŞ VERESİYE SATILIRSA FAİZ OLUR

4499- Ebu’l Minhal (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ortağım veresiye gümüş satmış gelip bana haber verince bu yaptığın caiz değildir dedim. O da şöyle dedi: Vallahi onu pazarda herkesin gözü önünde sattım kimse beni ayıplamadı. Bunun üzerine Bera b. Azib’in yanına gidip durumu sordum. O da şöyle dedi: Peygamber (s.a.v), Medine’ye geldiğinde biz böyle alım satım yapıyorduk. Bunu gören Peygamber (s.a.v): “Peşin satmanız caizdir veresiye olursa faiz olur” buyurdu. Sonra Bera, bana: “Git Zeyd b. Erkam’a da bu meseleyi sor” dedi. Ben de ona geldim ve sordum o da aynı şeyi söyledi. (Tirmizî, Büyü’: 24; Müslim, Müsakat: 16)

4500- Amr b. Dinar ve Âmir b. Mus’ab (r.anhüma) Ebul Minhal’dan işitmişler şöyle diyorlardı. Bera b. Âzib ve Zeyd b. Erkam’a sorduk şöyle cevap verdiler: Rasûlullah (s.a.v) zamanında ticaretle uğraşıyorduk ona altın ve gümüş bozdurmanın durumunu sorduk: “Peşin olursa caizdir veresiye olursa caiz değildir” buyurdu. (Tirmizî, Büyü’: 24; Müslim, Müsakat: 16)

4501- Habîb (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu’l Minhal’den işittim şöyle diyordu: Bera b. Âzib’e para bozdurmanın hükmünü sordum şöyle dedi: Zeyd b. Erkam’a sor o benden daha hayırlı ve daha bilgilidir. Zeyd’e sorduğumda o da: Bera’ya sor o benden daha hayırlı ve bilgilidir dedi. Sonuçta ikisi de birlikte: “Rasûlullah (s.a.v) altın ve gümüşü veresiye bozdurmayı yasak etti” dediler. (Tirmizî, Büyü’: 24; Müslim, Müsakat: 16)

50- GÜMÜŞ ALTINLA, ALTIN GÜMÜŞLE DEĞİŞTİRİLİR Mİ?

4502- Abdurrahman b. Ebî Bekre (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) altını altınla, gümüşü gümüşle misli misline değiştirebileceğimizi fakat altını gümüşle, gümüşü altınla istediğimiz farkla değiştirebileceğimizi bize emredip bildirdi. (Tirmizî, Büyü’: 24; Müslim, Müsakat: 16)

4503- Abdurrahman b. Ebî Bekre (r.a) babasından naklederek şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): “Altını altınla, gümüşü gümüşle aynı miktarda misli misline değiştirmemizi emretti. Altını gümüşle, gümüşü altınla istediğimiz farkla değiştirebileceğimizi” söyledi. (Tirmizî, Büyü’: 24; Müslim, Müsakat: 16)

4504- Usâme b. Zeyd (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) “Faiz ancak veresiye işlerde olur” buyurdular. (İbn Mâce, Ticarat: 49; Buhârî, Büyü’: 79)

4505- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Abbas’a (Faiz ancak veresiye isterse olur) sözünü Allah’ın Kitab’ında mı gördün yoksa Rasûlullah (s.a.v)’den mi işittin? diye sordum. O da: “Ne Allah’ın Kitab’ında ne de Rasûlullah (s.a.v)’den işittim fakat bana Rasûlullah (s.a.v)’den Üsâme b. Zeyd haber verdi ve şöyle buyurdu: “Faiz ancak veresiye işlerde olur.” (Buhârî, Büyü’: 79; İbn Mâce, Ticarat: 49)

4506- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bâki denilen yerde deve satıyordum, Dinar (altın) ile pazarlık yapıyor dirhem (gümüş) ile paramı alıyordum. Hafsa’nın evinde olan Rasûlullah (s.a.v)’e giderek: Ey Allah'ın Rasûlü! Sana bir şey sormak istiyorum dedim ve Baki de deve alıp satıyorum. Dinarla pazarlık ediyor. Dirhemle paramı alıyorum dedim. O da cevaben buyurdu ki: “O günün değeri üzerinden ve birbirinizden ayrılmadan ve aranızda bir şey olmaksızın alırsan bir sakınca yoktur.” (İbn Mâce, Ticarat: 51; Ebû Davud, Büyü’: 14)

51- ALTIN, GÜMÜŞLE; GÜMÜŞ, ALTINLA DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?

4507- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Gümüş ile altını, altın ile gümüşü değiştiriyordum. Gelip Rasûlullah (s.a.v)’e durumu sordum: “Veresiye bırakmaksızın seninle müşteri arasında bir sıkıntı olmadığı sürece alıp verebilirsin” buyurdu. (Müslim, Müsakat: 16; Tirmizî, Büyü’: 24)

4508- Said b. Cübeyr (r.a)’den rivâyete göre, Said, altın yerine gümüş, gümüş yerine altın almayı hoş karşılamazdı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4509- Said b. Cübeyr (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer satılan bir şey karşılığında altın yerine gümüşü gümüş yerine altını almayı caiz görürdü. (Ebû Davud, Büyü’: 14; İbn Mâce, Ticarat: 51)

4510- Ebu’l Hüzeyl (r.a)’den rivâyete göre, İbrahim satış veresiye olduğu zaman (faiz olacağı korkusundan dolayı) gümüş yerine altın almayı hoş görmezdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4511- Musa ebî Şihab (r.a)’tan rivâyete göre, Said b. Cübeyr veresiye de olsa gümüş yerine altın almakta bir sakınca görmezdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

52- ALTIN YERİNE GÜMÜŞ ALMAK

4512- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’e geldim ve müsaade ederseniz size bir şey soracağım dedim. Ben Baki’de altın karşılığı deve satıyorum ve bedelini gümüş olarak alıyorum ne dersiniz? O da: “Peşin olmak şartıyla sattığın günkü altın değerinden ve aranızda bir sıkıntı olmazsa bir sakınca yoktur” buyurdular. (Ebû Davud, Büyü’: 14; İbn Mâce, Ticarat: 51)

53- BORÇ FAZLASIYLA ÖDENEBİLİR

4513- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Medine’ye geldiğinde (benden satın aldığı malın bedelini ödemek için) tartıcıyı çağırdı ve bana vereceği parayı fazlasıyla verdi. (Ebû Davud, Büyü’: 12; Dârimi, Büyü’: 46)

4514- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bana olan borcunu ödedi ve fazlasıyla verdi. (Ebû Davud, Büyü’: 12; Dârimi, Büyü’: 46)

54- FAZLA, FAZLA TARTMAK (ÖDEMEYİ FAZLA YAPMAK)

4515- Süveyd b. Kays (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir. Ben ve Mahrefet’ül Abdi, Hecer’den satmak için kumaş ve elbise getirdik. Biz Mina’da bunları satarken Rasûlullah (s.a.v) yanımıza geldi yanımızda satılan mallar karşılığında aldığımız altın ve gümüşleri tartan tartıcılar vardı. Rasûlullah (s.a.v) bizden bir şalvar satın aldı, ödeyeceği parayı tartan kişiye de “Ağırca tart” buyurdu. (Ebû Davud, Büyü’: 7; Dârimi, Büyü’: 46)

4516- Ebu Safvan (r.a) anlatıyor: Hicretten önce Rasûlullah (s.a.v)’e bir şalvar satmıştım parasını öderken fazlaca verdi. (Ebû Davud, Büyü’: 7; Dârimi, Büyü’: 46)

4517- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ölçekte esas Medinelilerin ölçeğidir, tartıda esas olan da Mekkelilerin tartısıdır.” (Ebû Davud, Büyü’: 8; Dârimi, Büyü’: 46)

55- TESLİM ALINMAYAN MAL SATILMAMALI

4518- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Yiyecek bir mal satın alan kimse onu ölçüp teslim almadan satmasın.” (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

4519- Abdullah b. Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Gıda maddesi alan bir kimse onu teslim almadan satmasın.” (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

4520- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Gıda maddesi alan bir kimse onu ölçüp teslim almadan satmasın.” (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

4521- Tavus (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Abbas’tan işittim şöyle diyordu: “Rasûlullah (s.a.v)’in yasakladığı şeylerden biri de gıda maddesinin teslim alınmadan satılmasıdır.” (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

4522- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Gıda maddesi alan bir kimse onu teslim almadan satmasın.” İbn Abbas der ki: “Alıp satılan her şey gıda maddesi hükmündedir.” (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

4523- Hakîm b. Hizam (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hiçbir gıda maddesini teslim almadan alıp satma.” (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

4524- Hakîm b. Hizam (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Zekat olarak toplanan gıda maddesinden satın alıp onu teslim almadan satıp para kazandım. Rasûlullah (s.a.v)’e gidip durumu anlatınca şöyle buyurdu: “Onu teslim almadan satma.” (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

56- ÖLÇEKLE SATILAN GIDA MADDESİ DE TESLİM ALMADAN SATILMAZ

4525- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v): “Kişinin ölçekle satılan gıda maddesini teslim almadan satmasını yasakladı.” (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

57- KABALA (GÖZ KARARIYLA ÖLÇÜP TARTILMAKSIZIN) ALINAN ŞEYLERDE TESLİM ALINMADAN SATILAMAZ

4526- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında gıda maddesi satın alıyorduk. Peygamber (s.a.v) bize adam göndererek, satın aldığımız yerden başka bir yere nakledip sonra satmamızı emrediyordu. (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

4527- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) zamanında pazara gelen malları pazara gelmeden satın alıyorduk. Rasûlullah (s.a.v) bunları gıda maddesi satılan pazara götürmeden aldığımız yerde satmamızı yasakladı. (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

4528- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) zamanında pazara gelen malları pazara gelmeden satın alıyorduk. Rasûlullah (s.a.v) onların pazar yerine gelmeden orada satılmasını yasakladı. (Ebû Davud, Büyü’: 70; İbn Mâce, Ticarat: 20)

4529- Sâlim (r.a) babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında kabala mal alıp satanlar aldıkları yerden nakletmeden sattıkları takdirde ceza olarak dövülüyorlardı. (Ebû Davud, Büyü’: 67; Müslim, Büyü’: 8)

58- VERESİYE SATIŞLARDA REHİN VERİLİR Mİ?

4530- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bir Yahudi’den yiyecek olarak bir miktar arpa satın almıştı da zırhını rehin vermişti. (Buhârî, Büyü’: 14; Müslim, Müsakat: 24)

59- PEYGAMBER (S.A.V) ZIRHINI NİÇİN REHİN BIRAKMIŞTI?

4531- Enes b. Malik (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e ekmeklik arpa ve kokusu değişmiş yağ götürmüştüm. Rasûlullah (s.a.v) o arpayı Medine’deki bir Yahudi’den zırhını rehin vererek hanımları için ekmek yapımı için almıştı. (Buhârî, Büyü2: 14; Müslim, Müsakat: 24)

60- ELE GEÇİRİLMEYEN MAL SATILAMAZ

4532- Amr b. Şuayb (r.a) babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Selef ve Bey: Önceden para alıp sonra malı teslim etmek şeklindeki aldatmacalı alışveriş helâl değildir, iki şartlı satış yapmak ve elde edilmeyen malı satmak ta helâl değildir.” (Ebû Davud, Büyü’: 67; Tirmizî, Büyü’: 19)

4533- Amr b. Şuayb (r.a) babasından ve dedesinden rivâyetle şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir kimsenin ele geçirmediği malı satması helâl değildir.” (Ebû Davud, Büyü’: 67; Tirmizî, Büyü’: 19)

4534- Hakîm b. Hizam (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’e şöyle sordum: “Ey Allah'ın Rasûlü! Biri bana gelip elimde olmayan bir şeyi benden satın almak istiyor, bende o şeyi ona satıyorum sonra pazardan alıp ona teslim ediyorum. Bunun hükmü nedir?” Rasûlullah (s.a.v): “Yanında olmayan malı satma” buyurdular. (Ebû Davud, Büyü’: 67; Tirmizî, Büyü’: 19)

61- ALINACAK GIDA MADDESİNE KARŞILIK PEŞİN PARA (AVANS) VERİLİR Mİ?

4535- Abdullah b. Ebu’l Mücalid (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ebî Evfa’ya selef (Selem)’in hükmünü sordum. O da: Rasûlullah (s.a.v), Ebu Bekir ve Ömer zamanında buğday, arpa ve hurma üreticilerine alacağımız ürünler için önceden para veriyorduk. Alacağımız ürün kendilerinde var mı yok mu bilmiyorduk. (Ebû Davud, Büyü’: 57; İbn Mâce, Ticarat: 59)

62- KURU ÜZÜM İÇİN DE AVANS VERİLİR Mİ?

4536- Ebu’l Mücalid (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: (Rivâyetinde bir sefer Abdullah bir seferinde ise Muhammed’den demiştir.) Ebu Bürde ve Abdullah b. Şeddad Selem konusunda münakaşa ettiler ve beni bu konuyu sormak için İbn Ebî Evfa’nın yanına gönderdiler. Ben de ona sordum şöyle dedi: Bizler Rasûlullah (s.a.v), Ebu Bekir ve Ömer’in zamanında buğday, arpa, kuru üzüm ve hurma karşılığında müstahsillere avans olarak önceden para veriyorduk. Alacağımız malın kendilerinde olup olmadığını da bilmiyorduk. Bu konuyu İbn Ebza’ya sordum o da aynı cevabı verdi. (Ebû Davud, Büyü’: 57; İbn Mâce, Ticarat: 59)

63- BİR KAÇ SENELİK MEYVELER İÇİN AVANS VERİLİR Mİ?

4537- Ebu’l Minhal (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Abbas (r.a)’tan işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v), Medine’ye geldiğinde Medineliler iki ve üç senelik hurma için üreticiye önceden avans veriyorlardı. Peygamber (s.a.v) bunu yasak etti ve şöyle buyurdu: “Avans vermek isteyen kimse alacağı şeyin ölçüsünü, tartısını ve teslim zamanını iyice belirlesin.” (Ebû Davud, Büyü’: 57; İbn Mâce, Ticarat: 59)

64- EN HAYIRLI KİMSE BORCUNU EN İYİ ÖDEYEN KİMSEDİR

4538- Ebu Rafi (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) bir kimseden ödünç bir genç deve almıştı. Adam devesini almaya geldiğinde Rasûlullah (s.a.v) bir sahabesine: “Git buna genç bir deve satın al ver” buyurdu. Gönderdiği kimse biraz sonra gelerek: “Genç deve bulamadım ama ondan daha kıymetli yedi yaşına girmiş bir deve aldım” deyince, Rasûlullah (s.a.v): “Onu ona ver, Müslüman’ın en hayırlısı borcunu en güzel şekilde ödeyendir” buyurdu. (Müslim, Müsakat: 22; Ebû Davud, Büyü’: 11)

4539- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kimsenin Rasûlullah (s.a.v)’den bir deve alacağı vardı gelip onu isteyince Rasûlullah (s.a.v): “Onun devesini verin” buyurdu. Adamın devesi gibi bir deve bulamayıp daha iyi bir deve getirdiklerinde, Peygamber (s.a.v): “Onu verin” buyurdu. Adam: “Bu benim devemden daha değerlidir” deyince Peygamber (s.a.v) “En hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyenlerdir” buyurdu. (Müslim, Müsakat: 22; Ebû Davud, Büyü’: 11)

4540- Muaviye b. Salih (r.a) şöyle demiştir: Said b. Hani’den işittim şöyle diyordu: Irbad b. Sariye’den işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v)’e ödünç olarak genç bir deve vermiştim gidip onu isteyince, Peygamber (s.a.v): “Evet sana daha kıymetli bir deve vereceğim” buyurdu ve bana iyi bir deve verdi. Yine bir seferinde bir bedevî gelip Rasûlullah (s.a.v)’e verdiği ödünç devesini isteyince, Rasûlullah (s.a.v): “Ona devesi gibi bir deve verin” buyurdu. O gün için devesinden daha kıymetli bir deve verdiler. Bedevi: “Bu benim devemden daha kıymetlidir” deyince, Rasûlullah (s.a.v): “Hayırlınız borcunu en iyi şekilde ödeyendir” buyurdu. (Müslim, Müsakat: 22; Ebû Davud, Büyü’: 11)

65- HAYVAN, HAYVANLA VERESİYE SATILAMAZ

4541- Semure (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Hayvanı hayvanla veresiye satmayı” yasakladı. (Ebû Davud, Büyü’: 13; Tirmizî, Büyü’: 21)

66- BİR KÖLE İKİ KÖLE KARŞILIĞINDA SATIN ALINIR MI?

4542- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir köle gelip, Rasûlullah (s.a.v)’e hicret etmek üzere biat etmişti. Rasûlullah (s.a.v) onun köle olduğunu bilmiyordu. Efendisi gelip kölesini isteyince, Peygamber (s.a.v), o adama: “O köleyi bana sat” dedi ve ona o kölesine karşılık iki köle verdi. Ondan sonra da köle olup olmadığını sormadan kimsenin biatını almadı. (Ebû Davud, Büyü’: 13; Tirmizî, Büyü’: 21)

67- DOĞURACAK DEVENİN YAVRUSU SATILIR MI?

4543- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Doğuracak devenin yavrusunun parasını önceden vererek satın almak faiz hükmündedir.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4544- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) doğuracak devenin yavrusunu satmayı yasakladı. (Müslim, Büyü’: 3; Muvatta', Büyü’: 26)

4545- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) doğuracak devenin yavrusunu satmayı yasakladı. (Müslim, Büyü’: 3; Muvatta', Büyü’: 26)

68- DOĞURACAK DEVE YAVRUSU NASIL SATILIRDI?

4546- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v): Doğuracak devenin yavrusunun satılmasını yasak etmiştir. Bu cahiliyye dönemi alış veriş şekillerindendi. Adam doğuracak devenin yavrusunu henüz karnında iken doğmadan parasını verip alıyordu. (Müslim, Büyü’: 3; Muvatta', Büyü’: 26)

69- BİRKAÇ YILLIK MAHSUL ÖNCEDEN SATILIR MI?

4547- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Birkaç yıllık ürünü önceden satmayı yasakladı.” (Ebû Davud, Büyü’: 24; İbn Mâce, Ticarat: 33)

4448- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Birkaç yıllık ürünü önceden satmayı yasakladı.” (Ebû Davud, Büyü’: 24; İbn Mâce, Ticarat: 33)

70- BELLİ BİR VADE İLE SATIŞ YAPILABİLİR Mİ?

4549- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in iki tane kalın kumaştan dokunmuş elbisesi vardı, oturduğu zaman terletiyor ve o iki elbise kendisine ağır geliyordu. Falan Yahudi’ye Şam’dan yeni kumaşlar gelmişti. Rasûlullah (s.a.v)’e: Falan Yahudi’ye bir adam göndersen iki elbise alsan, elin genişleyince ödesen dedim. Rasûlullah (s.a.v)’de bir adam gönderdi. Elbise almak üzere adam gönderilen Yahudi: “Muhammed’in maksadını biliyorum, O benim malımı dolandırmak istiyor veya o, iki elbiseyi benden dolandırmak istiyor” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “O Yahudi yalan söyledi. Benim Allah’a karşı ne kadar sorumluluk bilinci taşıdığımı ve emanete en çok riayet eden biri olduğumu çok iyi biliyordu.” (Tirmizî, Büyü’: 7)

71- YASAKLANAN BAZI ALIŞVERİŞ MODELLERİ

4550- Amr b. Şuayb (r.a) babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): “Parayı önceden alıp mal satmayı, bir alışverişte iki şart ileri sürmeyi, eline geçirmediği malı satarak para kazanmayı yasakladı.” (Tirmizî, Büyü’: 19; Ebû Davud, Büyü’: 67)

72- VADE FARKI KOYARAK SATIŞ CAİZ MİDİR?

4551- Abdullah b. Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): “Parayı önceden alıp mal satmak, bir alışverişte iki şart ileri sürmek ve eline geçirmediği malı satarak para kazanmak helâl değildir” buyurdu. (Tirmizî, Büyü’: 19; Ebû Davud, Büyü’: 67)

4552- Amr b. Şuayb (r.a) babasından ve dedesinden rivâyet ederek şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): “Müşteriden önce parayı alıp sonra malı satmayı, bir alışverişte iki şart ileri sürmeyi, yanında olmayan malı satmayı ve teslim almadığı malı satarak kazanç sağlamayı” yasak etti. (Tirmizî, Büyü’: 19; Ebû Davud, Büyü’: 67)

73- BİR SATIŞTA İKİ ŞART İLERİ SÜRMEK

4553- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) bir satışta iki şart (iki teklif) ileri sürerek alışveriş yapmayı yasaklamıştır.” (Tirmizî, Büyü’: 19)

74- SÜNYA = BELİRSİZ BİR KISMINI İSTİSNA EDEREK BİR MAL SATILMAZ

4554- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v): “Başağındaki ürünü satmayı, ağaçtaki taze hurmayı kuru hurma karşılığında satmayı, ürünü karşılığında arazi kiralamayı ve bir malın belirsiz bir miktarını istisna ederek satmayı yasakladı.” (Tirmizî, Büyü’: 14; Ebû Davud, Büyü’: 23)

4555- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): “Başağındaki ürünü satmayı, ağacındaki ürünü kurusu karşılığında satmayı, ürünü karşılığında arazi kiralamayı, birkaç yıllık ürünü önceden satmayı, bir malı belirsiz bir miktarını istisna ederek satmayı yasakladı. Ariyye usulü = Bağışladığı hurmaları toplamak üzere gelemeyen kimseye o hurma karşılığında kuru hurma verilmesidir ki bu yolla hurma değişmesine izin vermiştir.” (Tirmizî, Büyü’: 14; Ebû Davud, Büyü’: 23)

75- BAHÇE MEYVESİYLE BİRLİKTE Mİ SATILIR?

4556- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v): “Kim hurmalığının yerini satarsa ağacındaki hurma kendisine aittir. Ama müşteri hurmasınıda şart koşarsa o zaman hurmalar da alan kimseye aittir” buyurdu. (Buhârî, Büyü’: 92; İbn Mâce, Ticarat: 31)

76- KÖLE MALIYLA BİRLİKTE Mİ SATILIR?

4557- Sâlim (r.a)’in babasından rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim hurmalığını aşı yaptıktan sonra mülkiyetini satarsa ağaçlardaki hurma satana aittir. Müşteri şart koşarsa hurmalar alanındır. Bir kimse kölesini satarsa kölenin malı satana aittir. Alıcı malını da şart koşmuşsa malıyla birlikte köle onundur.” (İbn Mâce, Ticarat: 31; Müslim, Büyü’: 15)

77- ALIŞVERİŞTE ŞART KOŞULABİLİR Mİ?

4458- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile bir yolculukta beraberdim. Devem yorulmuştu yürüyemiyordu, onu orada bırakmak istedim. Bunu fark eden Rasûlullah (s.a.v) yanıma geldi, deveme dua edip vurunca öyle bir yürümeye başladı ki hiç böyle yürümemişti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “O deveyi bana şu kadar paraya sat” dedi. Bende: “Hayır Sana feda olsun” dedim. Yine: “Onu bana sat” buyurdu. Ben de dediği paraya sattım ve Medine’ye kadar binmeyi de şart koştum. Medine’ye varınca deveyi götürdüm ve bedelini istedim ve döndüm. Beni çağırdı ve: “Deveni ucuzca alıp seni aldattığımı mı sanıyorsun deveni de paranı al” buyurdular. (Müslim, Müsakat: 21; Ebû Davud, Büyü’: 71)

4459- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile deveme binerek savaşa çıkmıştım. Devem çok yorulmuş yürüyemiyordu. Rasûlullah (s.a.v) onu sıkıştırıp zorlayınca deve güçlendi hatta ordunun önünde yürüyordu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): “Ey Câbir görüyorum ki deven çok kuvvetlendi” dedi. Ben de: “Duanız bereketiyle Ey Allah'ın Rasûlü!” dedim. O da: “O deveyi bana sat Medine’ye kadar da ona bin” buyurdular. Deveye çok ihtiyacım olduğu halde Peygamber (s.a.v)’den çok utandığım için bir şey diyemedim ve devemi O’na sattım. Savaştan dönüp Medine’ye yaklaşınca evime çabuk gitmek için Peygamber (s.a.v)’e: “Ey Allah'ın Rasûlü yeni evliyim izin ver de erken gideyim” dedim. O da: “Kız mı aldın yoksa dul mu?” buyurdu. Ben de: “Dul aldım Ey Allah'ın Rasûlü! babam Abdullah b. Amr şehid düştü ve genç kızlar bıraktı. Ben de onlar gibi genç biriyle evlenmeyi hoş görmedim ve onları terbiye edip bir şeyler öğretmesi için dul biriyle evlenmiştim” dedim. Bunun üzerine bana izin vererek; “Geç kalma akşam olmadan evine yetiş” buyurdu. Medine’ye vardığımda deveyi sattığımı dayıma haber verdim, bana kızdı. Rasûlullah (s.a.v) Medine’ye geldiği günün ertesi sabahı deveyi teslim etmek üzere götürdüm. Bana hem devenin parasını, hem deveyi hem de insanlarla birlikte ganimetten hissemi verdi. (Müslim, Müsakat: 21; Ebû Davud, Büyü’: 71)

4560- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte bir savaşta beraberdim. Devemle birlikte arkadan gidiyordum. Rasûlullah (s.a.v) bana: “Sana ne oluyor da ordunun arkasından gidiyorsun” dedi. Ben de: “Devem yoruldu” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) devemin kuyruğunu tuttu ve sıkıştırdı. Çok geçmeden kendimi ordunun ön saflarında buldum, devemin başını zaptedemiyordum. Medine’ye yaklaşınca Rasûlullah (s.a.v): “Deve ne yaptı onu bana sat” buyurdu. Ben: “Hayır o deve sana feda olsun” dedim. O da: “Hayır onu bana sat” buyurdu. Yine ben: “Hayır o devem sana feda olsun” dedim. Bu sefer O: “Onu bana sat” buyurdu. Ben de belli bir ücretle sattım o da: “Ona bin, Medine’ye dönünce onu bana teslim et” buyurdu. Medine’ye gelince deveyle birlikte yanına vardığımda Bilal’e: “Ey Bilal! Ona bir ölçek gümüş ve bir kırat da fazla ver” buyurdu. Rasûlullah (s.a.v)’in verdiği o fazla parayı teberrük (hatıra) olarak bir keseye koydum. Şamlılar Harre de mallarımızı yağma edinceye kadar yanımda taşıdım. (Müslim, Müsakat: 21; Ebû Davud, Büyü’: 71)

4561- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben kötü ve yavaş giden devemle yola devam ederken Rasûlullah (s.a.v) bana yetişti ve şöyle buyurdu: “Ey Câbir bu deveyi bana satar mısın?” Ben de: “O deve senin için feda olsun” dedim. Bunun üzerine: “Allah seni affetsin! Allah sana merhamet etsin. O deveyi senden şu kadar ve bu kadar paraya aldım” ve: “Medine’ye kadar da sırtını sana bağışladım” buyurdu. Medine’ye geldiğimde devemi hazırlayıp yanına gittim şöyle buyurdu: “Ey Bilal onun devesinin ücretini ver.” Ben dönüp giderken beni çağırdı, parayı geri alacağını sandım fakat: “Para da deve de senindir” buyurdular. (Müslim, Müsakat: 21; Ebû Davud, Büyü’: 71)

4562- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte bir yolculukta idik, benim kötü bir devem vardı. Rasûlullah (s.a.v): “Bu deveyi şu kadar bu kadar bedelle Bana satar mısın? Allah seni bağışlasın” buyurdu. Ben de: “Evet deve Sana feda olsun” dedim. Yine: “O deveyi bana şu kadar bu kadar paraya satar mısın? Allah seni bağışlasın” buyurdu. Ben de: “O deve Sana feda olsun Ey Allah'ın Peygamberi” dedim. Yine bana: “Deveni falan ve filan paraya satar mısın? Allah seni affetsin” buyurdu. Ben de: “Evet o deve Sana feda olsun” dedim. (Müslim, Müsakat: 21; Ebû Davud, Büyü’: 71)

78- ALIŞ VERİŞTE MEŞRU OLMAYAN ŞART GEÇERSİZDİR

4563- Âişe (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Berire’yi satın alırken satanlar velâ hakkının kendilerinde kalmasını şart koştular. Bunu Rasûlullah (s.a.v)’e aktarınca şöyle buyurdu: “Onu hürriyetine kavuştur. Velâ hakkı parayı verip hürriyetine kavuşturan kimseye aittir.” Âişe diyor ki: Böylece onu satın alıp hürriyetine kavuşturdum. Yine Âişe diyor ki: Rasûlullah onu çağırdı ve eski kocasına dönebileceği konusunda serbest bıraktı. O da kocasına gitmemeyi ve tek başına kalmayı tercih etti. Kocası hür idi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4564- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Berire’yi satın alıp hürriyetine kavuşturmak istediğimde efendileri velâ hakkının kendilerine ait olmasını şart koşmuşlardı, durumu Rasûlullah (s.a.v)’e aktarınca Rasûlullah (s.a.v): “Onu satın al ve hürriyetine kavuştur. Çünkü vela hakkı hürriyetine kavuşturan kimseye aittir” buyurdu. Rasûlullah (s.a.v)’e bir et getirilmişti ve: “Bu et Berire’ye sadaka olarak verilmişti” dediler. Rasûlullah (s.a.v): “O et, Berire’ye sadakadır; bize ise onun hediyesidir” buyurdu. Berire kocasına gidip gitmemekle serbest bırakıldı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4565- Âişe (r.anha) bir cariye satın alarak hürriyete kavuşturmak istedi ve Rasûlullah (s.a.v)’e cariyenin sahiplerinin velâ hakkının kendilerine ait olmasını şart koştuklarını söyleyince, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “O şart koşmaları senin onu satın alıp azâd etmene engel olmasın. Çünkü vela hakkı para vererek satın alıp hürriyetine kavuşturan kimsenindir.” (Ebû Davud, Itk: 2; Tirmizî, Vela: 1)

79- GANİMET BÖLÜŞÜLMEDEN SATILIR MI?

4566- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) ganimetteki hissenin taksim edilmeden satılmasını, hamile olan cariyelerle doğum yapıncaya kadar cinsel ilişki yapılmamasını ve köpek dişi olan yırtıcı hayvanların etlerinin yenilmesini yasak etmiştir.” (Dârimi, Edâhî: 19; Ebû Davud, Itk: 2)

80- ŞÜF’A HAKKI SATILABİLİR Mİ İLK OLARAK KİMİN HAKKIDIR

4567- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Şüf’a hakkı her türlü ortaklıkta vardır. Evlerde ve bahçelerde ortak malların ortağı, ortağına sormadan hissesini satamaz. Eğer satarsa ortağı onu alma hakkına sahiptir. O ortak izin verirse satabilir.” (Tirmizî, Ahkam: 31; Ebû Davud, Büyü’: 75)

81- ALIŞVERİŞTE ŞAHİTLİK KOLAYLAŞTIRILMALI

4568- Umara b. Huzeyme (r.a) sahabeden amcasından naklederek: Peygamber (s.a.v)’in bir bedeviden bir at aldığını söyledi. Bedevi sattığı atın parasını almak için peşinden gidiyordu. Rasûlullah (s.a.v) hızlıca gidiyordu bedevi ise geriden takip ediyordu. Bazı kimseler ata müşteri oldular. Peygamber (s.a.v)’in onu satın aldığını bilmiyorlardı. Hatta bazısı daha fazla para verdi. Bunun üzerine Bedevî, Peygamber (s.a.v)’e seslenerek şöyle dedi: “Atı alacaksan al değilse onu başkasına satacağım.” Peygamber (s.a.v), onun bu sözünü duyunca şöyle dedi: “Onu senden satın almadım mı?” Bedevî: “Hayır vallahi onu sana satmadım” dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): “Onu senden satın aldım” dedi. Bunun üzerine halk toplandı, bir Rasûlullah (s.a.v)’e bir de bedeviye baktılar ikisi de iddialarından dönmüyorlardı. Bedevî: “Bu atı Sana sattığıma dair şahidin varsa getir” dedi. Orada bulunan Huzeyme b. Sabit: “Onu sattığına dair ben şahidim” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), Huzeyme’ye dönerek şöyle buyurdu: “Nasıl şahitlik edersin?” Huzeyme: “Ey Allah'ın Rasûlü! Seni tasdik ettiğimden dolayı” dedi. Bundan sonra Rasûlullah (s.a.v), Huzeyme’nin şahitliğini iki kişi yerine kabul etti. (Tirmizî, Ahkam: 31; Ebû Davud, Akdıye: 20)

82- ALICI VE SATICI ARASINDA FİYAT KONUSUNDA İHTİLAF

4569- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Alıcı ve satıcı ihtilaf ederlerde aralarında bir delil ve şahit de olmaz ise, hüküm mal sahibinin söylediğine göredir. Alıcı dilerse o şartlarda alır dilerse vazgeçer almaz.” (Ebû Davud, Büyü’: 74; İbn Mâce, Ticarat: 19)

4570- Abdülmelik b. Ubeyd (r.a) anlatıyor: Abdullah b. Mes’ud’un oğlu Ebu Ubeyd’in yanında idik. O arada aralarında anlaşmazlık bulunan iki kişi geldi biri: “Senden şunu şu fiyata satın aldım” dedi. Diğeri de: “Şu fiyata sattım” dedi. Bunun üzerine Ebu Ubeyde: İbn Mesud’a böyle bir dava getirilmişti ve o da şöyle demişti: Rasûlullah (s.a.v)’in yanında idim böyle bir dava için gelmişlerdi, “Rasûlullah (s.a.v) satıcıya yemin teklif ettikten sonra alıcıyı da alıp almamakta serbest bıraktı, o da dilerse terk eder.” (Ebû Davud, Büyü’: 74; İbn Mâce, Ticarat: 19)

83- EHLİ KİTAPTAN ALIŞVERİŞ YAPMAK CAİZ Mİ?

4571- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bir Yahudi’den veresiye yiyecek bir şeyler almıştı ve zırhını rehin olarak bırakmıştı. (Buhârî, Büyü’: 14; Müslim, Müsakat: 24)

4572- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) vefat ettiğinde zırhı; otuz ölçek arpa karşılığında bir Yahudi yanında rehin olarak bulunuyordu. (Buhârî, Büyü’: 14; Müslim, Müsakat: 24)

84- MÜDEBBER = (EFENDİSİ ÖLÜNCE HÜRRİYETE KAVUŞACAK OLAN) KÖLE SATILIR MI?

4573- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Uzre oğullarından bir adam ölümünden sonra hür olacak şekilde kölesini azâd etmişti. Peygamber (s.a.v) bunu duyunca adama: “Bu köleden başka bir malın var mı?” buyurdu. Adam: “Hayır” deyince, Rasûlullah (s.a.v): “Bu köleyi benden kim satın alacak” buyurdu. Nuaym b. Abdullah el Adevî sekiz yüz dirheme köleyi satın aldı ve Rasûlullah (s.a.v)’e parasını verdi. Rasûlullah (s.a.v)’de parayı adama vererek; “Öncelikle kendi ihtiyaçlarını gör sonra kalanını tasadduk et yine artarsa ailene harca yine artarsa yakın akrabalarına harca onlardan da artar ise şuraya buraya harca diyerek eliyle sağa sola işaret etti.” (Müslim, Eyman: 13; Ebû Davud, Itk: 9)

4574- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Ensardan Ebu Meskur adında bir adam kölesini müdebber olarak azâd etti. Ona Yakub ta denilirdi. O köleden başka bir malı da yoktu. Durumdan haberi olan Rasûlullah (s.a.v) o adamı çağırarak, kölesini satacağını söyledi ve ashabına da: “Bu köleyi kim satın alacak?” dedi. Nuaym b. Abdullah sekiz yüz dirheme satın aldı ve parasını da Rasûlullah (s.a.v)’e verdi. Peygamber (s.a.v)’de parayı adama vererek: “Fakir olanlarınız önce kendi ihtiyacını görsün para fazla gelirse, ailesine harcasın yine fazla gelirse yakınlarına harcasın yine fazla gelirse hısımlarına harcasın yine fazla gelirse şuraya buraya istediği yere harcasın” buyurdu. (Müslim, Eyman: 13; Ebû Davud, Itk: 9)

4575- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Müdebber köleyi satın aldı. (Müslim, Eyman: 13; Ebû Davud, Itk: 9)

85- MÜKATEB = (EFENDİSİNE BELLİ BİR MİKTAR PARA ÖDEYEREK HÜRRİYETİNE KAVUŞACAK) KÖLENİN SATILMASI

4576- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Berire, Âişe’ye gelerek kitabet bedelini ödeyebilmek için yardım istemişti Âişe, Berire’ye: “Git efendine sor velâ hakkı bana kalırsa senin tüm borçlarını ödeyeceğim” dedi. Berire durumu onlara söyleyince onlar buna razı olmamışlar ve velâ hakkı bize ait olmak üzere kabul ederse sana Allah rızası için yardım ediversin demişlerdi. Âişe durumu Rasûlullah (s.a.v)’e anlatınca, Rasûlullah (s.a.v) Âişe’ye şöyle demişti: “Berire’yi satın al ve azâd et, velâ hakkı azâd eden kimseye aittir.” Sonra Rasûlullah (s.a.v) sözüne şöyle devam etti: “Ne oluyor bu insanlara da Allah’ın Kitab’ında olmayan şartları şart olarak ileri sürüyorlar. Kim Allah'ın Kitab’ında olmayan bir şeyi şart olarak -yüz şart bile koşsa- hiçbir kıymeti yoktur. En doğru ve sağlam şart Allah’ın şartıdır.” (Müslim, Itk: 2)

86- MÜKATEB KÖLE SÜRESİNDEN ÖNCE SATIN ALINABİLİR

4577- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Berire bana geldi ve: “Ey Âişe! Ben efendimle her sene bir okiyye vermek üzere dokuz okiyye üzere anlaşma yaptım, bana yardım edebilir misin?” dedi. Kitabet borcundan hiç bir şey ödememişti. Âişe ondan hoşlandı ve ona dedi ki: “Sahibine dön eğer velâ hakkın bana ait olursa tüm borcunu bir seferde ödeyebileceğimi onlara söyle. Berire gitti durumu onlara arzetti ve onlar da razı olmadılar ve dediler ki: “İsterse Allah rızası için seni satın alsın, velâ hakkı falan istemesin.” Ben, durumu Rasûlullah (s.a.v)’e arzedince, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Vela hakkına kimse engel olamaz, onu satın al ve azâd et. Velâ satın alıp azâd edene aittir.” Âişe’de öylece yaptı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) insanlar arasında kalktı ve Allah’a hamdederek şöyle konuştu: “İnsanlara ne oluyor da Allah’ın Kitab’ında olmayan şartlar öne sürüyorlar. Kim Allah’ın Kitab’ında olmayan bir şart ileri sürerse o batıl olup geçersizdir. Yüz şart bile olsa yine aynıdır. Allah’ın hükmü en hak ve gerçektir. Allah’ın şartı en sağlam şarttır. Velâ hakkı azâd edenindir.” (Müslim, Itk: 2)

87- VELÂ HAKKI= (KÖLENİN MALI MİRASI VE BENZERİ HAKLARI) SATILABİLİR Mİ?

4578- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Velâ hakkının satılmasını ve hibe edilmesini yasakladı.” (Müslim, Itk: 3; Tirmizî, Büyü’: 20)

4579- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Velâ hakkının satılmasını ve hibe edilmesini yasakladı.” (Müslim, Itk: 3; Tirmizî, Büyü’: 20)

4580- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Velâ hakkının satılmasını ve hibe edilmesini yasakladı.” (Müslim, Itk: 3; Tirmizî, Büyü’: 20)

88- SU SATMAK CAİZ MİDİR?

4581- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Su satmayı yasakladı.” (Tirmizî, Büyü’: 44; Dârimi, Büyü’: 69)

4582- Amr b. Dinar (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu’l Minhal’den işittim şöyle diyordu: Iyas b. Ömer’den işittim (başka bir rivâyette İbn Abd’ten işittim) şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim: “Su satmayı yasakladı.” (Tirmizî, Büyü’: 44; Dârimi, Büyü’: 69)

89- İHTİYAÇTAN FAZLA SU SATILIR MI?

4583- Iyas (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) suyun ihtiyaçtan fazlasını satmayı yasakladı. Bir topluluğun idarecisi toplumun suyunun fazlasını satabilir. Abdullah b. Amr suyun fazlasının satılmasını hoş görmezdi. (Tirmizî, Büyü’: 44; Dârimi, Büyü’: 69)

4584- Peygamber (s.a.v)’in ashabından Iyas b. Abd diyor ki: “Suyun fazlasını satmayınız. Çünkü Peygamber (s.a.v) suyun fazlasını satmayı yasaklamıştır.” (Tirmizî, Büyü’: 44; Dârimi, Büyü’: 69)

90- HEDİYE EDİLEN İÇKİ NE YAPILIR?

4585- Ebu Va’le el Mısrî (r.a)’den rivâyete göre, bizzat kendisi İbn Abbas’a üzüm suyundan yapılan içkinin durumunu sormuştu İbn Abbas’ta şöyle dedi: Adamın biri Rasûlullah (s.a.v)’e bir kap dolusu içki hediye etmişti. Peygamber (s.a.v) ona şöyle dedi: “Sen içkinin Allah tarafından yasak edildiğini bilmiyor musun?” Adam yanındakilere bir şeyler fısıldadı ne söylediğini anlayamadım ve yanımdaki adama sordum. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) ona: “Arkadaşına ne fısıldadın” dedi. O da: “Şarabı satmasını söyledim” deyince Rasûlullah (s.a.v): “İçmesini yasaklayan Allah satmasını da yasaklamıştır” buyurdu. Bunun üzerine hemen o iki kabın ağzını açtı ve şarapları döktü. (Ebû Davud, Büyü’: 66; Müslim, Müsakat: 12)

4586- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Faiz ayeti nazil olunca Rasûlullah (s.a.v) minbere çıktı ve ayetleri insanlara okudu sonra da içki ticaretini yasakladı. (Müslim, Müsakat: 12; Dârimi, Büyü’: 35)

91- KÖPEK SATILIR MI?

4587- Ukbe b. Amr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), köpek satışından elde edilen parayı, zina yaparak elde edilen kazancı ve büyücülük yaparak para kazanmayı yasakladı. (Buhârî, Büyü’: 113; Tirmizî, Büyü’: 50)

4588- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) köpek satmayı da haram kıldığı şeyler arasında zikretti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

92- AV KÖPEĞİ SATILABİLİR

4589- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): “Av köpeğinden başka köpek ve kedi satmayı yasak etti.” (Tirmizî, Büyü’: 50; Ebû Davud, Büyü’: 65)

93- DOMUZ SATILABİLİR Mİ?

4590- Câbir b. Abdullah (r.a) Rasûlullah (s.a.v) şöyle derken işitmiştir. Rasûlullah (s.a.v) Mekke fethi günü insanlara hitab ederek şöyle buyurmuştur: “Allah ve Rasûlü içki satışını, mundar ölmüş hayvanın satışını, domuz satışını ve put satmayı haram kılmıştır.” Bazıları: “Ey Allah'ın Rasûlü! ölmüş hayvanların iç yağı hakkında ne dersiniz?” Onunla deriler yağlanır, gemiler yağlanır ve insanlar onu aydınlatmada kullanırlar dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Hayır o da haramdır” buyurdu ve sözüne şöyle devam etti: “Allah, Yahudileri kahretsin. Allah onlara hayvanların iç yağlarını haram edince onları eritip sattılar da parasını yediler.” (Ebû Davud, Büyü’: 66; Müslim, Müsakat: 13)

94- PARA İLE HAYVANLARI ÇİFTLEŞTİRMEK

4591- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) erkek hayvanla dişi hayvanı para ile çiftleştirmeyi, suyu para ile satmayı, araziyi ekip dikmek için kiraya vermeyi yasakladı. (Tirmizî, Büyü’: 45; Ebû Davud, Büyü’: 42)

4592- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) erkek hayvanla dişi hayvanı para ile çiftleştirmeyi yasakladı. (Tirmizî, Büyü’: 45; Ebû Davud, Büyü’: 42)

4593- Enes b. Malik (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Kilab oğullarının bir kolu olan Sa’k oğullarından bir adam geldi ve Peygamber (s.a.v)’e erkek hayvanın para karşılığı çiftleştirmenin hükmünü sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Onu yasak etti. Biz bunu ikram olarak veririz para ile yapmayız” buyurdu. (Tirmizî, Büyü’: 45; Ebû Davud, Büyü’: 42)

4594- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) kan alan kimsenin kazancını, köpek satışından elde edilen parayı ve erkek hayvanla dişiyi para karşılığı çiftleştirmeyi yasakladı. (Tirmizî, Büyü’: 45; Ebû Davud, Büyü’: 42)

4595- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), erkek hayvanla dişinin ücret karşılığında çiftleştirilmesini yasakladı.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4596- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), köpek satışından elde edilen parayı ve erkek hayvanla dişinin para karşılığı çiftleştirilmesini yasakladı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

95- İFLAS EDEN KİMSEDE KALAN MAL KİMİNDİR

4597- Ebu Hüreyre (r.a)'den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim iflas eder de yanında da bir mal bulunursa o mal kimden alınmışsa onundur başkasına verilmez.” (Ebû Davud, Büyü’: 76; Müslim, Müsakat: 5)

4598- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) iflas eden bir adamın yanında kişi kendi sattığı malı bulur ve tanırsa o mal satan kimsenindir. (Ebû Davud, Büyü’: 76; Müslim, Müsakat: 5)

4599- Ebu Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında bir adam bahçesindeki ürünleri ağacında iken satmıştı. Meyveler bir afetle yok oldu, adam aldığı parayı ödeyemedi ve borcu çoğaldı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) ashabına: “Ona sadakalarınızı verin” buyurdu. Ona yardım ettiler yapılan yardımla borcu ödenmeyince Peygamber (s.a.v) “Bulduğunuzu alın başka bir şey istemeyin” buyurdu. (Ebû Davud, Büyü’: 76; Müslim, Müsakat: 5)

96- ÇALINAN MAL BAŞKA BİRİNDE ELE GEÇERSE NE YAPILIR

4600- Useyd b. Hudayr b. Simak (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), eşyası çalınan kimse hakkında şu hükmü verdi: “Kim çalınan eşyasını dürüst bir adamın elinde bulursa, dilerse o kimsenin aldığı fiyattan satın alabilir. İsterse hırsızı takip edip yakalar.” Ebu Bekir de böyle hüküm verdiler. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4601- Useyd b. Hudayr el Ensarî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle diyor: Yemâme de vali idim. Mervan bana Muaviye’nin şu kararını yazdı. Kimin eşyası çalınırsa malını bulduğu yerden alır. Ben de Mervan’a Rasûlullah (s.a.v)’in şu hükmünü yazdım: “Eşyası çalınan kimse çalınan malını dürüst bir kimsede bulursa, isterse o malı o kimseden aldığı fiyattan satın alır dilerse hırsızı takip eder.” Ebu Bekir, Ömer ve Osman da böyle hüküm verdiler. Mervan kendisine yazdığım bu durumu Muaviye’ye gönderdi. Muaviye, Mervan’a şu cevabı yazdı: “Ne sen ne de Üseyd bana hüküm verecek konumda değilsiniz. Fakat ben halife olmam dolayısıyla size hükmümü bildiririm dolayısıyla verdiğim emri infaz et. Mervan, Muaviye’nin yazısını bana gönderince ona: “Vali olduğum sürece Muaviye’nin görüşüyle hükmetmeyeceğim dedim.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

4602- Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kişi çalınan malını bulduğu yerden alır. Bu malı hırsızdan alan kimse hırsızı takip eder.” (Ebû Davud, Büyü’: 80)

4603- Semure (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Herhangi bir kadını iki velisi de ayrı ayrı evlendirmişse o kadın nikahı ilk önce yapılan kimsenindir. Bir adam malını ayrı ayrı iki adama satarsa o mal ilk alan kimsenindir.” (İbn Mâce, Ticarat: 21)

97- BORÇ ALMAK

4604- Abdullah b. ebî Rebia (r.a), babasından ve dedesinden naklederek şöyle diyor: Peygamber (s.a.v) benden kırk bin dirhem borç almıştı. Ona mal gelince bana olan borcunu ödedi ve şöyle buyurdu: “Allah malını ve aileni sana mübarek ve bereketli kılsın. Borcun karşılığı mutlaka Allah’a hamd ederek borcu ödemektir.” (İbn Mâce, Sadaka: 16)

98- BORÇLANMAMAK GEREKİR

4605- Muhammed b. Cahş (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in yanında oturuyorduk. Bir ara başını semaya kaldırdı ve sonra elini alnı üzerine koydu ve şöyle buyurdu: “Sübhanallah ne kadar ağır hüküm indirildi.” Sustuk ve korktuk, ertesi gün: “Ey Allah'ın Rasûlü! İnen ağır hüküm neydi?” dedik. Şöyle buyurdu: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki borçlu olan bir kimse Allah yolunda şehid olsa sonra diriltilse sonra tekrar şehid olsa yine diriltilse sonra yine şehid olsa borcunu ödemeden Cennete giremez.” (Müsned: 21455)

4606- Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile beraber bir cenazede idik. Peygamber (s.a.v) üç defa burada falan kimse var mı? diye sordu. Bir adam kalktı. Rasûlullah (s.a.v) ona: “İlk çağırdıklarımda niçin cevap vermedin? Sana kötü bir şey söylemeyecektim, hayırlı bir şey söyleyecektim. Cenazeyi işaret ederek. “Aranızdan ayrılıp ölen bu kimse borcuna karşı esir alınmış durumda ölmüştür” buyurdu. (Ebû Davud, Büyü’: 9)

99- BORCU ÖDEMEDE KOLAYLIK GÖSTERMEK GEREKİR

4607- Imran b. Huzeyfe (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Meymune çok borçlanırdı. Ailesi borçlanmasını hoş görmeyip ona kızınca Meymune: “Borçlanmadan vazgeçmeyeceğim sevgili eşim ve dostum.” Rasûlullah (s.a.v) şöyle derken işittim: “Her kim ödeme niyeti ile borç ederse Allah onu dünyada ödettirir.” (İbn Mâce, Sadaka: 10)

4608- Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v)’in hanımı Meymune borç edince ona: Ey Mü’minlerin anası, borçlanıyorsun ödeyecek bir şeyin yoktur dediler. O da: Rasûlullah (s.a.v)’i; “Kim ödeme niyeti ile borçlanırsa Allah ona yardım eder” buyururken işittim demiştir. (İbn Mâce, Sadaka: 10)

100- ZENGİNİN BORCUNU GECİKTİRMESİ ZULÜMDÜR

4609- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Borcunuz istendiğinde ödeyecek durumda iseniz hemen ödeyiniz. Asıl zulüm varlıklı kimsenin borcunu geciktirmesidir.” (İbn Mâce, Sadaka: 8)

4610- Amr b. Şerîd (r.a) babasından aktararak şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Varlıklı kimsenin borcunu geciktirmesi hem şerefini düşürür hem de cezalandırılmayı gerektirir.” (İbn Mâce, Sadaka: 8)

4611- Amr b. Şerîd (r.a) babasından aktararak şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Varlıklı kimsenin borcunu geciktirmesi hem şerefini düşürür hem de cezalandırılmayı gerektirir.” (İbn Mâce, Sadaka: 8)

101- BORÇ BİR BAŞKASINA HAVALE EDİLİR Mİ?

4612- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Zenginin borcunu geciktirmesi zulümdür. Biriniz varlıklı bir kimseye havale edildiğinde havale işini kabul etsin” (İbn Mâce, Sadaka: 8)

102- BORCU OLAN KİMSENİN CENAZE NAMAZI KILINMAZ MI?

4613- Ebu Katade (r.a) babasından aktarıyor. Ensardan biri vefat etmiş ve namazını kıldırmak için Rasûlullah (s.a.v)’e getirilmişti. Rasûlullah (s.a.v) “Ölen bu kimsenin borcu vardır.” (Ben onun namazını kıldırmam) buyurdu. Ebu Katade onun borcuna ben kefilim dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Ödemek üzere mi?” buyurdu. Ebu Katade de: “Ödemeye” dedi. (İbn Mâce, Sadaka: 8)

103- BORCU GÜZELLİKLE ÖDEMEYE TEŞVİK

4614- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hayırlınız borcunu güzellikle ödeyeninizdir.” (Tirmizî, Büyü’: 75; Ebû Davud, Büyü’: 11)

104- BORÇLUYA İYİ MUAMELE VE ONU SIKIŞTIRMAMAK

4615- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bir adam vardı hiç hayır işlemez fakat insanlara borç verirdi. Alacağını toplamak üzere gönderdiği adamına da varlıklı olan kimseden al darda olan kimseden alma ola ki Allah ta bizim günahlarımızı bağışlar.” Adam ölünce Allah o kimseye: “Hiç hayırlı amel yaptın mı?” buyurdu. Adam da: “Hayır fakat insanlara borç verirdim, onlardan alacağımı tahsil için gönderdiğim kimseye de verebilenden al durumu iyi olmayandan alma vazgeç ola ki Allah bizim günahlarımızı da bağışlar” derdim. Bunun üzerine Allah o kimseye: “Günahlarını bağışladım” buyurdu. (Buhârî, Büyü’: 18; Müslim, Musakat: 6)

4616- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsanlara borç veren bir adam vardı. Borçlusunun darda kaldığını öğrenince borcunu tahsil etmek için gönderdiği adamına ondan borcu isteme ola ki Allah’ta bizim günahlarımızdan vazgeçer derdi. Vefat edip Allah’ın huzuruna vardığında Allah o kimsenin günahlarından vazgeçti.” (Buhârî, Büyü’: 18; Müslim, Musakat: 6)

4617- Osman b. Affan (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Alırken ve satarken, borcunu öderken, alacağını isterken kolaylık gösterip iyi davrananı Allah Cennetine koyar.” (İbn Mâce, Ticarat: 28)

105- BİR KÖLEDE BİRKAÇ ORTAK OLUR MU?

4618- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bedir savaşında Ben, Ammar ve Said alacağımız esirlerle ortak olmayı kararlaştırdık. Said iki esir getirdi. Ben ve Ammar ise bir şey getirememiştik. (İbn Mâce, Ticarat: 63; Ebû Davud, Büyü’: 30)

4619- Sâlim (r.a)’in babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse ortağı olduğu bir kölede kendi hissesini azâd ederse, ve diğer hisseleri alacak kadar da malı varsa, diğer ortakların hissesini de vererek köleyi tamamen azâd etmesi gerekir.” (Buhârî, Itk: 4; Tirmizî, Ahkam: 14)

106- KÖLE VE CARİYE ORTAK OLURSA NE YAPMALI?

4620- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse ortağı olduğu bir kölede kendi hissesini azâd ederse, ve diğer hisseleri alacak kadar da malı varsa, diğer ortakların hissesini de vererek köleyi tamamen azâd etmesi gerekir.” (Buhârî, Itk: 4; Tirmizî, Ahkam: 14)

107- HURMALIKTA ORTAK OLANLAR NASIL SATARLAR?

4621- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Herhangi birinizin ortak olarak bir arazisi ve hurmalığı varsa, ortağına teklif etmeden hissesini bir başkasına satmasın.” (Müslim, Müsakat: 28; Tirmizî, Ahkam: 31)

108- MESKENLERDE ORTAK OLANLAR HİSSELERİNİ KİME SATMALI?

4622- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), taksim edilmesi mümkün olmayan ev ve arazilerde Şüf’a hakkı olduğuna hükmetti. Ortaklardan biri, kendi hissesini ortağına teklif etmeden satamaz, ortağı dilerse alır dilerse almaz, ona teklif etmeden başkasına satmışsa o satış geçersizdir alma hakkı ortağına aittir. (Müslim, Müsakat: 28; Tirmizî, Ahkam: 32)

109- ŞÜF’A VE HÜKÜMLERİ

4623- Ebu Rafi (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Satılan gayri menkul malı alma hakkı öncelikle komşuya aittir.” (Müslim, Müsakat: 28; Tirmizî, Ahkam: 32)

4624- Amr b. Şerid (r.a) babasından naklederek şöyle diyor. Bir adam Peygamber (s.a.v)’e: “Ey Allah'ın Rasûlü! aramızda komşuluktan başka hiç kimsenin ortaklığı yoktur” (o mülkü satmak istediğimizde ne yapmalıyız?) Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Satılan malı alma hakkı önce komşunundur.” (Müslim, Müsakat: 28; Tirmizî, Ahkam: 32)

4625- Ebu Seleme (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Taksim edilemeyen tüm gayrimenkul mallarda Şüf’a hakkı vardır. Taksim edilip sınırları belli olur yolları da ayrılırsa Şüf’a hakkı kalkar.” (Müslim, Müsakat: 28; Tirmizî, Ahkam: 32)

4626- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): “Şüf’a hakkı ve komşuluk hakkı olduğuna dair hükmetti.” (Müslim, Müsakat: 28; Tirmizî, Ahkam: 32)