17. HERŞEYDE İYİLİK VE GÜZELLİK
Hadisten
Çıkartılan Bazı Hükümler:
Ebu Ya'lâ Şeddâd b,
Evs (r.a)'den, Rasululiah (s.a) buyurdu ki: "Şüphesiz Allah, her şeye
ihsanı yazmıştır. O bakımdan, öldürdüğünüz vakit güzel bir şekilde öldürünüz.
Kestiğiniz vakit güzel bir şekilde kesim yapınız. Sizden (kesim yapacak kişi)
bıçağını iyice hileylesin ve keseceği hayvanı rahatlatsın.[1]
Nevevi -Allah'ın
rahmeti üzerine olsun- şöyle demektedir: Bu hadis İslâm'ın kaidelerini topluca
ihtiva eden hadislerden birisidir. Çünkü bu ha-dis-i şerif her hususta ihsanın
genel bir ilke olduğuna delâlet etmektedir. Muhtemeldir ki Rasulullah (S.A.S.),
öldürmenin ve kesmenin güzel bir şekilde (ihsan ile) yapılmasını misal olsun
diye veya bunu açıklamaya gerek duyul-duğu için emretmiştir.
Böylelikle Nevevi,
derlemiş olduğu kırk hadisin kapsamı arasına bu hadisi de seçmekte isabetli ve
Allah tarafından başarılı kılınmış olmaktadır. Çünkü bu hadis-i şerif her bir
söz ve davranışı kapsamına alan genel bir kaideyi uygulamaya çağırmaktadır.
İşte bu, O'nun kırk hadis derleme maksatlarından birisidir. [2]
Yüce Allah:
"Muhakkak Allah her şeye ihsanı yazmıştır." buyruğunda geçen
"yazmak" lafzı, fukahâ ve usûl âlimlerinin çoğnluğuna göre vücûba
delâlet eder. Nitekim Kuran-ı Kerim'de "yazma" lafzı vacip olan
hususlar hakkında kullanılmıştır. Şanı yüce ve mübarek Rabb'imiz şöyle
buyurmaktadır: "Şüphesiz namaz müminler üzerine vakitleri belirli bir
kitap olarak (ya-, zılmıştır).'7en-Nisö, 4/103) Bir başka yerde de: "Oruç
üzerinize yazıldı. V&ıfcara, 2/183)diye buyurmuştur. Yahut da bu lafız
kaçınılmaz bir kader olarak vukua gelen şey hakkında da kullanılmıştır. Nitekim
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Allah, 'andoisun ki ben ve Rasullerim
galip geleceğim' diye yazdı. V Mücâdek, 58/21); "Andoisun ki biz, Zikirden
sonra Zebur'da şunu yazdık: Şüphesiz arza benim salih kullarım mirasçı
olacaktır. VEnbiya, 21/1051 Bu açıklamalardan şu sonuca varıyoruz: Bu hadis-i
şerif, her hususta ihsanın vacip oluşu hususunda açık bir nastır. Ve şanı yüce
Allah ihsanda bulunmayı emretmiş bulunmaktadır: "Muhakkak Allah, adaleti
ve ihsanı emreder.% 16/90); "Ve ihsanda bulunun. Çünkü Allah ihsanda
bulunanları sever."(Bakara. 2/195) [3]
"İhsan"
masdardır. Başkalarına iyilik yapmak anlamına da kullanılır.
Bunun bir kısmı ise
vacip (farz)dir. Anne-babaya ve yakın akrabalara iyiliği gerçekleştirecek ve
farz olan akrabalık bağını korumayı tahakkuk ettirecek miktarda ihsanda
bulunmak, vacip olan misafirliğin gereği ağırlamanın tahakkuk edeceği miktarda
misafire ihsanda bulunmak gibi.
İhsanın kimisi de
-nafile sadaka ve benzerleri gibi- mendubdur.
İhsan, aynı zamanda
bir şeyi sağlam ve güzel bir şekilde yapmak anlamında kullanılır. Bunun da bir
kısmı vacipdir. Zahiri ve batini görevleri en güzel şekilde ifa etmek gibi. Bu
gibi görevlerde bu kadar bir ihsan vacibdir. Kimisi de mendubdur. Vacip olan
işleri yerine getirirken, müstehab olanlarını da yerine getirmek gibi. Meselâ,
namaz, hac ve bunun dışında kalan diğer farz ve vacipleri ifa ederken, bunlar
için müstehab olan fiilleri de yapmak bu kabildendir. Çünkü bu farz fiiller
dolayısıyla müstehab olan fiileri yapmak, vâcib değildir. [4]
Rasulullah
(S.A.S.)'in: "Öldürdüğünüz vakit güzel öldürün" buyruğunda geçen
öldürme ve kesme kelimelerinin kullanılış şekli, öldürme şekli ve kesme şekli
anlamını ifade etmektedir. Yani kesme şeklini ve öldürme şeklini
güzelleştiriniz demektir. Hadis-i şerif, öldürülmesi, çıkartılması mubah olan
canların en kolay şekilde ve çabucak çıkarılmasına delil teşkü etmektedir.
İnsanoğlunu öldürmenin
en kolay şekli, kılıçla boynuna vurmaktır. Aynı şekilde, işe öldürenin
azalarını keserek (müsle) başlamamak da ihsanın kapsamı içerisindedir.
Abdullah b. Yezid'den, Rasulullah (S.A.S.)'in talan yapmayı ve müsleyi
(öldürülen kişinin organlarını kesmeyi) yasakladığı rivayet edilmektedir[5]. Şu
kadar var ki katil öldürdüğü bir kimsenin azalarını kes-mişse kısas
uygulanacağı vakit ona müsle uygulanır mı? Görüldüğü kadarıyla, eğer maktulün
velileri böyle bir talepde bulunacak olurlarsa ona müsle uygulanır. Mâlik ve
Şafii'nin görüşü de budur, Ahmed'den meşhur olan görüş de budur. İbn Hazm da
kıymetli eseri el-Muhalfa'da şunları söylemektedir: "Dar-ı İslâm'da yahut
da dar-ı harbde bir kimseyi müslüman olduğunu bilerek kasten öldüren bir kişi
hakkında, maktulün velileri muhayyerdir. Dileyecek olurlarsa, bizzat kendisi
hangi şekilde öldürmüşse -vurmak, ok atmak yahut yüksekçe bir yerden
yuvarlamak, yakmak, suda boğmak, kafasını kırmak, aç bırakmak, susuz bırakmak,
boğazını sıkarak boğmak, zehirlemek, bir atın çiğnemesi ve bunun dışında hangi
yolla öldürmüşse, onu o şekilde öldürebilirler.[6] Daha
sonra benimsediği görüşün lehine sahih ve açık delilleri zikretmektedir.
Onların bazılarını aktarmak istiyorum:
Enes'ten, dedi ki:
"Medine'de bir kız çocuğu, üzerinde gümüş süs eşyas-ları bulunduğu halde
dışarı çıktı. Yahudinin birisi ona taş attı. Can çekişirken Rasulullah (s.a)'a
getirildi. Rasulullah (s.a) ona: Filan mı seni öldürdü? diye sordu, başını
kaldırdı. Üçüncüsünde: Ona filan mı seni öldürdü? diye sorulduğunda (evet
anlamında) başını eğdi. Rasulullah (s.a) o yahudiyi çağırtıp başını iki taş
arasında ezdi.[7]
İbn Hazm: "Güzel
bir şekilde öldürünüz." hadisini delil gösterenleri red sadedinde şunları
söylemektedir: Öldürmenin güzel oluşunun ifade edeceği nihai mana katilin
öldürdüğü şekilde öldürülmesidir. Bu da adalet ve insafın ta kendisidir. Çünkü:
"Hürmetler ise karşılıklıdır (birbirlerine kısas ile karşılıkları verilir
.)fei-Bafcara, 2/194) Başkasının boğazını sıkarak, yahut suda boğarak veya
kafasını kırarak öldüren bir kimsenin boynunu kılıçla vuran kişi, öldürmeyi
güzel bir şekilde gerçekleştirmiş olmaz.[8]
Rasulullah
(S.A.S.)'in: "Kestiğiniz zaman ^üzel kesiniz." Sizden (kesecek)
herhangi bir kimse bıçağını bileylesin ve keseceği hayvanı rahatlatsın."
Kesim işlemi esnasında Şeriat'te vârid olmuş vacip ve müstehab şartlara riayet
etmek de aynı şekilde ihsan kabilindendir. Sözkonusu bu şartlar şöylece
sıralanabilir:
1- Kesim
aletinin kanı akıtacak şekilde keskin olması. Rasulullah (s.a) şöyle
buyurmaktadır: "Kanı akıtılan ve üzerinde Allah adı anılandan ye. Yalnız
(kesim aleti) kemik ve tırnak olmasın,[9]
Aynı şekilde
Rasululiah (S.A.S.) şöyle buyurmaktadır-. "Ve sizden herhangi bir kimse
bıçağını bileylesin.[10]
2- Gırtlak,
nefes borusu ve iki şah damarın bir defada kesilmesi. Bununla birlikte, {kesim
mümkün olmadığı taktirde) bedeninin herhangi bir yerinde tezkiyesi de
mümkündür. Bu kuyuya düşmesi, yahut ürküp kaçması halinde olduğu gibi. Bu da
Rasulullah (S.A.S.)in ürküp kaçan-ve ona yetişmek için beraberinde at
bulunmadığından dolayı bir deveye bir kişinin attığı bir ok ile onun kaçışını
önlemesi üzerine söylediği şu buyruğu- dolayısıyla böyledir: "Bu
hayvanların tıpkı vahşi hayvanlar gibi ürküp kaçışları vardır. Kim onlardan bu
şekilde yaparsa, siz de ona böyle yapınız.[11] İlim
ehli buna kıyasen, gırtlağından veya çenesinin altından kesimi mümkün olmayan
hayvanları da buna kıyas etmişlerdir.
3- Allah'ın
adını anmak. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Üzerine Allah'ın adı
anılmamış olanlardan yemeyiniz.'W-En'dm, 6/121) Yine Rasulullah (S.A.S.) şöyle
buyurmaktadır: "Kanı akıtılan ve üzerine Allah'ın adı anılandan ye![12] Ama
kesilen hayvanın üzerine Allah'ın adının anılıp anılmadığı bilinmiyor yahut da
unutma sebebiyle Allah'ın adının anılması terkedilmiş ise yeme esnasında
üzerine Allah'ın adını anar. Aişe (r.anha) den nakledildiğine göre, henüz
cahiliyeden yeni İslâm'a girmiş bir topluluk, Peygamber (s.a)'e şöyle sordular:
Bir takım kimseler bizlere et getiriyorlar. Ancak Allah'ın adını anıp
anmadıklarını bilmiyoruz. Bunlardan yiyelim mi, yemeyelim mi? Rasulullah (s.a)
şöyle buyurdu: "Allah'ın adını anıp yiyiniz.[13]
4- Kesenin
müslüman, âkil ve baliğ yahut mümeyyiz çocuk yahut kitap ehline mensup bir
kimse olmak suretiyle kesim ehliyetine haiz olması. Çünkü Yüce Allah şöyle
buyurmaktadır: "Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri de sizin için
helaldir.'Vei-Maıde, 5/5)
Ancak, kitap ehline
mensup kişinin kestiğinin yenilebilmesiuçin, kestiği hayvanın kiliseye ve
bayramlar dolayısıyla kesilmiş kurban olmaması gerekir. Eğer bu maksatla
kesilmiş kurban iseler, bunları yemeyi terketmek ihtiyata daha uygundur. Zira
bunlar, kesim esnasında Allah'tan başkası adı anılarak kesilmiş olanlar
kapsamına girebilir. İşte Aişe (R.A.)'nin, İbnÖmer'in, Tâvûs b. Keysân,
el-Hasen, Şafii ve diğerlerinin kabul ettiği görüş de budur.
5- Bıçağın
kesilecek hayvanın önünde bileylenmemesi gerekir. İbn Abbas {r.a)'dan
nakledildiğine göre, adamın birisi {kesmek maksadıyla) bir koyunu bıçağını
bileyerek yatırdı. Rasuîullah (s.a) şöyle buyurdu: "Sen bunu iki defa mı
öldürmek istiyorsun, niye onu yatırmadan önce bıçağını büeylemedin?[14]
6- Şer'i
kesim tamamlanmadan ve kesilen hayvan ölmeden, ondan herhangi bir şey
kesmemesi de, kesimde aşırıya kaçarak başını ilk defada ko-parmaması da,
kesimde ihsanın kapsamı içerisindedir. Çünkü bu şekilde davranmak bir
kötülüktür. Böyle yapacak olursa, bu kötü davranışa rağmen yenilebilir. [15]
1- Hadis-i
şerifte hayvana merhamet ve şefkat teşvik edilmektedir. Avrupa toplumlarında
insanoğlu tepelerine çöreklenen zulümden inim inim inlerken, orada ve başka
yerlerde son zamanlarda kurulan hayvanlara yumuşak davranma cemiyyetlerinden
Önce İslam bu alanda ileriye geçmiştir.
2- Hadis-i
şerif, aynı şekilde öldürüldükten sonra haklı herhangi bir gerekçe olmaksızın
insana müsle yapmayı da yasaklamaktadır. [16]
[1] Müslim, IV, 622; {Müslim, Sayd 57; Ebu Dâvud, Edâhi
11; Tirmizi, Diyât 14; Nesâi, Dahâyâ 22, 26, 27 us. -Çeviren-)
Nazım Muhammed Sultan,
Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 179.
[2] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi
Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 190.
[3] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi
Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 190.
[4] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi
Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 190-191.
[5] Buhâri, VI, 228, Sayd ve Zebâih, 25.
[6] e/-Muhalld,Xll, 33.
[7] Buhâri, Vlll, 37 (Diy&t, 5)
[8] el-Muha!ia, XII, 61
Nazım Muhammed Sultan,
Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 191-192.
[9] Buhâri, IV, 227, (Sayd ve Zebâih, 23), Müslim,IV, 639
{Ed&hi 20)
[10] Müslim, IV, 622 (bk. 1 nolu not)
[11] Buhâri, VI, 227. (Sayd've Zebâih, aynı bab)
[12] Buhâri, VI, 226; {Sayd 22) Musiim, IV, 639;
[13] Buharı, VI, 226 (Sayd el-Zebaih 21)
[14] el-elbani es- silsile 24 de sahih olduğunu ifadde
etmiştir.
[15] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi
Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 192-194.
[16] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi
Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 194.