|
550 |
) 109 / 61 SAFF (1-5) |
Cüz : 28 |
|
سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِى السَّمَوَاتِ وَمَا فِى اْلاَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ -1, يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لاَ تَفْعَلُونَ -2, كَبُرَ مَقْتًا عِنْدَ اللهِ اَنْ تَقُولُوا مَا لاَ تَفْعَلُونَ -3, اِنَّ اللهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِى سَبِيلِهِ صَفًّا كَاَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ -4, وَاِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ يَاقَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنِى وَقَدْ تَعْلَمُونَ اَنِّى رَسُولُ اللهِ اِلَيْكُمْ فَلَمَّا زَاغُوآ اَزَاغَ اللهُ قُلُوبَهُمْ وَاللهُ لاَ يَهْدِى الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ -5,
.
Sûre başında, iman edenlere seslenerek söylediklerinin aksine davrananların Allah’ın gazabını kazanacakları bildirilip, Allah’ın kendi yolunda saf saf çarpışanları sevdiği açıklanmıştır. Müslümanların pey-gamberlerine nasıl davranmaları gerektiğini de anlatan sûre, yahudi ve münafıkların Allah’ın nurunu söndür-meleri için yaptıkları uğraşıların başarısız kalacağı bildirilmekte, dünya ve ahiret başarısının Allah yolunda mal ve can ile cihaddan geçtiği bildirilip, mü’minlerin peygambere yardım ederek Allah’ın rızasını kazana-cakları da hatırlatılmaktadır. Sûreye Havariyyûn adı da verilir.
Dünyada herkesi, ahirette sadece mü’minleri rahmetine alan Allah adına.
/ 1 Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah’ın sınırsız şanını yüceltir. Çünkü mağlup olmayan güç O’nundur ve yaptığı herşeyi yerli yerince yapandır O. 2 Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz? 3 Yapmayacağı-nız şeyi söylemeniz, Allah katında en nefret edilen şeydir. 4 Gerçek şu ki, Allah kendi yolunda saf bağlayıp, birbirine yapışmış, perçinleşmiş bir duvar gibi cihad e-denleri sever.
5 Hani bir zamanlar Musa kendi milletine; “Ey milletim!” demişti. “Neden beni incitip üzüyorsunuz, oysa siz gerçekten benim, Allah’ın peygamberi olduğu-mu biliyorsunuz.” Ne zamanki onlar haktan batıla meyledip saptılar, Allah da onla-rın kalplerini hakkı kabul etmekten uzak tutup, eğik hale getirdi. Allah ilâhî yasaları çiğneyen ve Allah’ın yolundan dışarı çıkan toplumları doğru yola iletmez. 8
|
Cüz : 28 |
109 / 61 SAFF (6-14) |
551 |
|
وَاِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَابَنِى اِسْرَآئِيلَ اِنِّى رَسُولُ اللهِ اِلَيْكُمْ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَىَّ مِنَ التَّوْرَيةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِى مِنْ بَعْدِى اسْمُهُ اَحْمَدُ فَلَمَّا جَآءَ هُمْ بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُبِينٌ -6, وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللهِ الْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعَى اِلَى اْلاِسْلاَمِ وَاللهُ لاَ يَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ -7, يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُا نُورَ اللهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ -8, هُوَ الَّذِى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ -9, يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلَى تِجَارَةٍ تُنْجِيكُمْ مِنْ عَذَابٍ اَلِيمٍ -10, تُؤْمِنُونَ بِاللهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِى سَبِيلِ اللهِ بِاَمْوَالِكُمْ وَاَنْفُسِكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ -11, يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِى مِنْ تَحْتِهَا اْلاَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِى جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ -12, وَاُخْرَى تُحِبُّونَهَا نَصْرٌ مِنَ اللهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ -13, يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا كُونُوآ اَنْصَارَ اللهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ اَنْصَارِى اِلَى اللهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ اَنْصَارُ اللهِ فَاَمَنَتْ طَآئِفَةٌ مِنْ بَنِى اِسْرَآئِيلَ وَكَفَرَتْ طَآئِفَةٌ فَاَيَّدْنَا الَّذِينَ اَمَنُوا عَلَى عَدُوِّهِمْ فَاَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ -14,
7 6 Ve vaktiyle Meryem oğlu İsa şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ki ben, size gönderilen Allah’ın peygamberiyim. Tevrattan geriye kalmış, hakikat adına ne varsa, hepsini doğrulamak ve benden sonra gelecek olan, Ahmed adındaki bir pey-gamberi müjdelemekteyim.” Ama ne vakit ki, O müjdelenen peygamber, onlara açık belgelerle gelince; “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.
7 İslâm’a davet olunduğu halde, Allah’tan geleni yalan sayarak, peygambere de sihirbaz diyerek, iftira edenden daha zalim kim olabilir? Muhakkak ki Allah, yaratılış gayesi dışında yaşayan toplumları asla doğru yola iletmez. 8 Allah’ın nurunu boş lafla-rıyla söndürmek isterler. Ama Allah gerçekleri örtbas edenlerin zoruna da gitse, iste-meseler de nurunu tamamlayacak ve kuvvetlendirecektir. 9 Allah’tan başka şeylere i-lahlık yakıştıranlar, her ne kadar öfkelense de Allah elçisini; bütün batıl sistemlere üs-tün kılmak için, doğru yol üzere ve gerçek dini yayma görevi ile göndermiştir.
/ 10 Ey iman edenler! Sizi hem bu dünyada, hem de öteki dünyada şid-detli bir azaptan koruyup kurtaracak bir alışveriş göstereyim mi size? 11 Allah’a ve peygamberine inanır ve Allah yolunda malınız ve canınızla gayret gösterirsiniz. Bu si-zin için en iyi olan harekettir, keşke bilseydiniz. 12 Eğer böyle yaparsanız, Allah gü-nahlarınızı bağışlayacak ve sizi öteki dünyada içinden ırmaklar akan bahçelere ve bu sonsuz mutluluk bahçelerindeki, güzel köşklere sokacaktır. İşte bu büyük bir kurtuluş-tur. 13 Allah size seveceğiniz bir iyilik daha verecektir ki, o da düşmanlarınıza karşı her zaman size yardım etmesi ve yakın bir zamanda nasip olacak ülkelerin fethidir ki, ey Muhammed! Mü’minlere bu fethi ve yardımı şimdiden müjdele.
14 Siz ey iman edenler! Meryem oğlu İsa’nın dediği gibi; siz de Allah’ın da-vasının hizmetçileri olun! Hani O havarilerine: “Kim Allah’ın davası uğrunda, benim yardımcılarım olacak?” diye sormuştu da, bunun üzerine havariler: “Allah yolunda yar-dımcıların biz olacağız” diye cevap vermişlerdi. Ve böylece İsrailoğullarından bir kısmı, İsa’nın peygamberliğine ve getirdiğine inandılar, diğerleri ise, gerçekleri inkâr ettiler. A-ma biz gerçekten iman edenleri, düşmanlarına karşı koruyup, destekledik ve onlar da üstün geldiler.