Allah'ın buyruk ve
yasaklarıyla alay etmek, onları hafife almak, imansızlığın bir belirtisidir.
Alay, bir kimseyi küçük düşürmek, şeref ve haysiyetini kırmak istemektir. Bir
kısım insanlar, küçük düşürmeyi ve kötülemeyi kendileri için bir kuvvet
sayarlar. Bunlara göre yapılan hilekârlıklar, büyüklüğün ifadesidir.
Allah'ın emirlerini
çiğneyip bu halleriyle iftihar edenler, aslında acizliklerini ortaya koyarlar.
Yüce Allah, onlara sapık adımlarıyla korkunç sorunlarına doğru yol aldırırken,
gerçek durumlarının düşkünlüğünü ve zayıflığını bildiriyor. Çünkü kuvvetin ve
kuvvetlinin hiç bir zaman küçük düşürmeye ihtiyacı yoktur. İşte Yüce Allah,
emirlerini ve onlara inanmış mü'minleri, küçük düşürmek isteyenleri böylece
küçültüyor.
“Allah da onlarla alay eder (alay etmelerine karşı
layık oldukları muameleyi yapar), onları bırakır; şaşkınlıkları içinde bocalayıp
dururlar” [1]
Yüce Allah'ın ilahî
kudreti, her şeyi kuşatmıştır. O'nun kuşatmasından dışarı çıkmak veya dışında
kalmak mümkün değildir. Allah'a ve O'nun emirlerime inanmayarak O'nun bu yüce
kudretinden habersiz olanlara ihtar niteliğindeki şu âyet dikkat çekicidir:
“Yıldırımlardan ölüm korkusuyla parmaklarını
kulaklarına tıkarlar; oysa Allah, inkarcıları tamamen kuşatmıştır” [2]
Allah, bütün
inkarcıları, içlerinden, dışlarından, dünyalarından ve ahiretlerinden
kuşatmıştır. Allah'ın yüce kudretini kabul etmeyen, ama hayatlarında pek çok
şeylerden korkanlar Allah'dan korkmuyorlarsa, bunun nedeni Allah'a
inanmayışlarıdır. Bir gök gürültüsünden bile korkarak sakınma hissiyle tedbir
alanların, daha evvel Allah'dan korkmaları, O'nun emirlerine uyarak felâketlerden
sakınmaları gerekir. Allah'ın izniyle her korkudan kurtulmanın bir çaresi
vardır.