ZİKİR.. 1

Kelimenin Aslı, Manaları ve Tanımı 1

Zikrin Çeşitleri 2

Zikrin Fazileti 2

İnsanları Zikirden Alıkoyan Sebepler 3

En Üstün Zikir, "Lâ İlahe İllallah" 3

 

 

 

 

ZİKİR

 

“...Kalpler ancak Allah'ı anarak huzura erişir.” [1]

Kur’an, insanlara yol gösterme ve onları Allah'a kulluğa ça­ğırma gayesiyle gelmiştir. [2] İnsanları, kendi icat ettikleri her türlü sahte ilahlara esir olmaktan kurtarıp Allah'ın nizamına ulaştırmaya yönelik olan bu ulvi gaye, "Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. " anlamındaki Lâ ilahe İllallah umdesine dayanır. [3] Bu umdenin gönülde inanç, duygu ve hareketlerde ibadet, günlük yaşayışta da nizam olarak tatbik edilmesi, insanın haya­tında tamamen Allah'a yönelmesiyle mümkündür. Böylece in­san, hayatının her anında Allah'ı hatırlayıp O'na itaat eden bir varlık haline gelir. Öyleyse insanın Allah'a itaat etme ve kul olma yolunda yürüyebilmesi için, atması gereken ilk adım zi­kirdir. [4]

 

Kelimenin Aslı, Manaları ve Tanımı

 

Sözlükte, anma, hatırlama, öğüt, bir şeyi akılda tutma ve bilinç düzeyine çıkarma [5] gibi anlamlar taşıyan zikir kelimesi, [6] ayrıca namaz, Kur’an, onur ve şeref gibi manalara da gelir. [7] Bu kelimenin zıttı, unutmak ve hatırdan çıkarmak anlamına gelen nisyandır. [8]

Dini bir terim olarak zikir, "Allah'ın güzel isimlerini anmak, O'nun ilahi hükümlerini hayatın her anında hatırdan çıkarmamak ve davranışları bu hükümlere göre yapmaktır." Şeklinde ta­rif edilmiştir. Görüldüğü gibi zikir kelimesi, imanın onuruna ve mutluluğuna ermek için, akılda tutulması ve yapılması gereken her şeyi ifade etmektedir. Bu yüzden zikir, yalnızca dille yapı­lan evraddan ibaret değildir; ayrıca o, kalbe inen ve hayata inti­kal eden ihlaslı bir eylemdir. Bu tespitler, bize zikrin çeşitlerini hatırlatmaktadır. [9]

 

Zikrin Çeşitleri

 

Ayet ve hadislerin işaretiyle, zikrin üç çeşidinin var olduğu görülür. Bunların ilki, dil ile zikirdir. Bu, Allah'ı güzel isimle­riyle anıp O'nu teşbih etmek, kitabını okumak ve O'na yalvar­mak şeklinde yapılan zikirdir.

İkincisi de, kalp ile zikirdir. Bu zikir, gönülden Allah'ı an­maktır. Zikrin bu çeşidi, Allah'ın varlığını gösteren delilleri dü­şünmek, O'nun tekliflerini, emir ve yasaklarını tefekkür ederek kalbi her türlü şüphelerden arındırmak ve yaratıkların yaratılış sırlarını temaşa etmekle olur.

Üçüncüsü ise, bedeni zikirdir. Bu, bedenin azalarının her bi­rini memur bulundukları vazifelerle meşgul edip men olunduk­ları şeylerden uzaklaştırmaktır. [10] Görüldüğü gibi zikirden mak­sat, Allah'a itaat ve kulluktur. Hem de bütün itaatleri kapsayıp her türlü isyanı terk etmeyi gerektiren bir kulluk...

Zikrin belirtilen çeşitleri, Allah'a gerçek anlamda kulluğu ifade etmektedir. Çünkü mümin, önce Allah'ı ve O'nun bildirdi­ği hakikatleri kalben tasdik eder, sonra bunları dili ile söyleyip bütün hayatını bu hakikatlere uygun olarak sürdürür. Nitekim, “Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için yanları üzerine uzandıklarında Allah'ı anar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler. "Ey Rabb'imiz! Sen bunla­rın hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sı­nırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!" derler. [11] anlamındaki ayette Allah'ı zikrederler buyruğu, "dilin"; ayakta, oturarak ve yanları üzerine uzanarak buyruğu, "organların"; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler buyruğu ise, "kalp ve aklın" kulluğuna işaret etmektedir. [12] Dernek ki zikir, Allah'ı sevip an­mak, O'nu hatırdan, dinini de hayattan çıkarmadan yaşamaktır. [13]

 

Zikrin Fazileti

 

Kur’an'daki ayetlerde, insanlara Allah'ı anmaları emredilir. [14]

Öyleyse beni anın ki ben de sizi anayım; bana şükredin ve be­ni inkâr etmeyin.” [15]

Ey iman değerine ermiş olanlar! Allah'ı çokça anın ve sabah akşam O 'nun şanını yüceltin.” [16]

Onlar ki inanmışlar ve Allah 'ı anmakla kalpleri huzur ve doyum bul­muştur; çünkü kalpler ancak Allah'ı anarak huzura erişir.” [17] anlamındaki ilahi buyruklar, zikrin faziletini ve önemini ifade eden ayetlerden sadece birkaçıdır. Ayrıca, Allah'a kullukta in­sanlara en iyi örnek olan Peygamber (as), Allah'ı zikretme ko­nusunda da en iyi rehber olmuştur. Hz. Aişe'nin, "Allah'ın Elçisi, her zaman ve her durumda Allah'ı anardı." [18] demesi, onun hayatında zikrin yerine ve önemine yeterince işaret etmektedir. Peygamber (as) de, "Rabb'ini zikreden kimse ile etmeyen kim­senin misali, diri ile ölü gibidir." [19] buyurarak, zikrin insana ha­yat bahşeden özelliğine; bundan gafil olmanın da olumsuz neti­cesine dikkat çekmiştir. Görüldüğü gibi geçen ayet ve hadisler, sadece sözde kalmayıp davranış olarak Allah'a itaati esas alan zikrin faziletine işaret etmektedir. [20]

 

İnsanları Zikirden Alıkoyan Sebepler

 

Genel olarak iki bölümde ifade edebileceğimiz bu sebeplerin ilki, zikir yolunun açık düşmanı olan şeytandır. Şeytanın hedefi, birtakım kötülüklerle veya değişik taktiklerle müminlere Al­lah'ı unutturmak ve onları Allah yolundan saptırmaktır. [21] Diğeri de insanların mal, evlat ve şöhret gibi kendilerine göre üstün saydıkları pek çok varlıkların cazibesine kapılarak Allah'ı ta­nımaz ve anmaz hale gelmeleridir. İnsan hayatının ana gayesi­nin "Allah'a kulluk" olduğunu mensuplarına öğreten İslam, helal ve temiz olan dünya nimetlerinden faydalanmayı yasak­lamamış, ancak onların insanın ana gayesi olmasını ve Allah'ı unutturacak bir hale getirilmelerini doğru bulmamıştır. [22] Ne var ki, bu gerçeğin unutulması sonucu, dünya hayatının aldatıcı sü­sü ve menfaatleri, günümüzde pek çok insanın gözünü ve gön­lünü kör etmiş, bu insanlar adeta Allah'ı tanımaz hale gelmiş­lerdir. Allah'ın zikrinden yüz çevirmenin neticesi olarak ortaya çıkan bu durum, sahiplerini hızla İslam dışı bir yaşayışa itmek­tedir. [23]

 

En Üstün Zikir, "Lâ İlahe İllallah"

 

Zikrin en faziletlisi olan Lâ İlahe İllallah, İslam'ın hayat ni­zamıdır. Çağlar boyu gelen ilahi dinlerdeki inancın ana kaidesi olan bu ilke, insana hayatla ilgili her çeşit faaliyette Allah'ın hükümlerini hatırlatarak O'na yönelmeyi ifade ettiği için, zikrin en üstünüdür.

İslam'ın esası olan kelimei tevhid, insanı her bakımdan Al­lah'a yönelttiği içindir ki peygamber (as):

"Zikrin en faziletlisi, Lâ İlahe İliallahtır." [24] buyurmuştur. Çünkü, Allah'ın dinine tes­lim olup hayatta O'nun nizamına uyarak kulluk etmek, gerçek anlamda Lâ İlahe İllallah demektir. Bu da, Peygamber (as)'in:

"Şüphesiz ki Allah, kendi rızası için Lâ İlahe İllallah diyen kimseye cehennemi haram etmiştir." [25] hadisinde ifadesini bulan hakiki imandır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki zikir, İslam'ı hayata hakim kıl­manın bariz bir hedef olduğunu unutmamaktır. İman ve ihlas ehlinin ayrılmaz sıfatı olan zikir, mutlak anlamda Allah'a itaat edip O'na isyan etmemektir. Çünkü bir hadiste, "Allah'a itaat eden O'nu zikredendir, Allah'a isyan eden ise, O'nu unutan­dır." buyurulmuştur. [26] Demek ki zikir, Allah'ı saygıyla anmanın ve O'nun rızasını kazanmanın, tek kurtuluş yolu olduğunu unutmamaktır. [27]

 

 



[1] Ra'd: 13/28

[2] Bkz. Bakara: 2/21, 185 vb.

[3] Bkz. Bakara: 2/163

[4] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 147.

[5] Bkz. İbn Manzur, Lisanu'l Arab, V, 144-151

[6] Zikr kelimesi, z k r kökünün türemiş şeklidir. Bu kök çeşitli kullanım biçîmleriyle Kur’an’ın tamamında 292 kez geçer.  (bkz.  M.İsmail İbrahim Mucemu’l elfâzi ve l a 'lami l Kuraniyye, s. 185-186)

[7] Bkz. Ankebut: 29/45: Kalem: 68/51; Enbiya: 21/10

[8] Bkz. Kurtubi. el-Câmi li ahkâmi’l Kuran, 1, 331

[9] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 147-148.

[10] Bkz. Râzi. et-Tefsiru’l Kebir, s.II 143-144

[11] Al-i İmran: 3/191

[12] Bkz. Râzi. age, IX, 135-136

[13] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 148-149.

[14] Bkz. Müzzemmil: 73/8; Kehf: 18- 24: Ahzab: 33/41 vb.

[15] Bakara: 2/152

[16] Ahzab: 33/41-42

[17] Ra'd: 13/28

[18] Bkz. Kurtubi. age. IV, 310

[19] Bkz. Ahmed ez-Zebidi. Tecrid Tercemesi, XII, 353

[20] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 149-150.

[21] Bkz. Maide: 5/90-91 vb.

[22] Bkz. Münafikûn, 63/ 9: Nûr: 24/3 7 vb.

[23] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 149-150.

[24] Bkz. Nevevi. Riyazu 's Salihin Tercemesi, III, 39

[25] Bkz. Ahmed ez-Zebidi. age, II, 366

[26] Bkz. Kurtubi. age, IV, 171

[27] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 150.