İbadet terimiyle
ilgili ayet ve hadislerden, yapılan iş ve ibadetlerin bir takım şartlarla
geçerli olabileceğini de öğrenmekteyiz. Her ibadetin Allah katında geçerli
olması için kendine göre bir takım şartları varsa da, genelde ibadetlerin
geçerli olması şu iki şarta bağlanmıştır.
a- Yapılan
ibadetin zahirde (görünürde) İslâm dininin bildirdiği hükümlere uygun olması.
b- İbadetin
isteyerek, ihlâsla ve Allah rızası için yapılması.
İbadetlerimizde, hatta
her çeşit hareketlerimizde, doğrudan doğruya Allah'ın rızasını kasdetmek,
riya (gösteriş) gibi ibadetlerimizin Allah katındaki geçerliliğini yok edecek
durumlardan uzak durmak gerekir. Yine ibadetlerin zoraki değil, içten gelen bir
coşku ile yerine getirilmesinin gerekli olduğu da unutulmamalıdır.
İbadetlerimizin tam
bir ihlâs, derin bir iman ve Allah'ın rızası için yapılmış olmaları şartı ile
geçerlilik kazanacağını ve ancak bu özellikleri taşıyan ibadetlerin feyiz
kaynağı olabileceğini Kur'an çok açık bir şekilde bildirmektedir.
“Allah'ın rızasını kazanmak ve ruhlarındaki (imanı)
kökleştirmek için, mallarını harcayanların durumu da tepe üzerinde bulunan bir
bahçeye benzer ki bol yağmur deyince, ürününü iki kat verdi...” [1]