بســـم الله الرحمن الرحيم

 

Ulûhiyet ve rubûbiyetin tevhidi

 

"Lâ ilâhe İllallah -Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur-" kelimesini söyleme hususunda bütün müslümanlar müşterektirler. Fakat bu ilkeyi gerçekleştirme noktasında birbirlerinden üstündürler. Ne ki biz bu üstünlüğü tesbit etme imkânına sahip değiliz.

Nitekim bazıları zorunlu tevhidin, Allah'ın her şeyin yaratıcısı ve Rabbi olduğunun ikrar, dile getirme, kabullenme ve onaylamaktan ibaret olduğunu sanırlar, oysa Arap müşriklerinin ikrar ettikleri rubûbiyetin tevhidi ile, gerçek anlamda, Allah Rasûlü'nün onları davet ettiği ulûhiyetin tevhidi arasındaki farkı ayırdedemezler; sözlü tevhid ile ameli tevhidi birleştiremezler.

Nitekim Arap müşrikleri:

"Kâinatın iki yaratıcısı vardır; bir şeyi yaratırken Allah'ın yanında başka bir Rab vardır"; demiyorlardı. Bilâkis Cenâb-ı Hakk'ın ifadesiyle şöyle diyorlardı:

"Onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan: "Elbette Allah" diyecekler." (Lokman, 31/25)

Diğer bir âyette de şöyle buyuruyor yüce Allah:

"Onların çoğu ancak ortak koşarak Allah'a inanır." (Yusuf, 12/10)

Başka bir yerde aynı mesele ile alâkalı olarak şöyle buyuruyor Cenâb-ı Hak:

"De ki: "Biliyorsanız (söyleyin), dünya ve içinde olanlar kimindir?"

"Allah'ındır." diyecekler. O halde düşünmüyor musunuz?"

"Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş'ın Rabb'i kimdir de?"

"Allah'ındır." diyecekler. "O halde korkmuyor musunuz?" de.

"Biliyorsanız (söyleyin) her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) elinde olan, koruyup kollayan fakat kendisi korunup kollanmaya muhtaç olmayan kimdir?" de.

"Allah'a aittir" diyecekler. "O halde nasıl büyükleniyorsunuz?" de." (Mü'minûn, 23/84-89)

Arap müşrikler Allah'ın tek yaratıcı olduğunu ikrar etmenin yanı sıra; başka ilahları ona eş koşuyor ve onları, Allah katında kendilerine şefaatçi kılıyorlardı. Gerekçe olarak şöyle konuşuyorlardı:

"Biz bunlara, sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz."

Ayrıca onları Allah'ı sevdikleri gibi seviyorlardı.

Sevgide, kullukta, duada, dilemede eş koşma itikad ve Allah'ı ikrar konusunda eş koşmaktan farklı değildir.

Şu âyette buyurulduğu gibi:

"İnsanlardan kimileri Allah'tan başka ortaklar edinirler; Allah 'ı sever gibi onları severler; oysa iman edenler en çok Allah'ı severler." (Bakara, 2/165)

 

Kim bir yaratılmışı, yaratıcıyı sevdiği gibi severse, o kimseyi yaratıcıya ortak koşmuştur.

Her ne kadar Allah'ın yaratıcısı olduğunu kabullense de o varlığı, Arap müşriklerinin Allah'ı sever gibi sevdikleri Allah'tan başka ortaklardan edinmiştir.

 

İÇİNDEKİLER

İKİNCİ BÖLÜM