- Kul, her zaman Allah'ın nimetleri
içindedir. O nimetleri için şükretmeye muhtaçtır.
- Aynı şekilde günah
işlemektedir ondan istiğfar etmeye muhtaçtır.
Her iki durum, kul için her
zaman söz konusudur. Her zaman Allah'ın nimetleri ve bollukları içinde
yaşamakta, her zaman tevbe ve istiğfar etmeye muhtaç bulunmaktadır.
Onun için Ademoğlunun efendisi,
muttakilerin imamı Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bütün durumlarda
istiğfar ederdi.
Buhârî'nin rivayet ettiği hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurur:
"Ey insanlar,
rabbiniz Allah'a tevbe ediniz, ben günde yetmiş kezden fazla Allah'a tevbe ve
istiğfar ederim".
(Buhârî (11/101)
Müslim de şöyle rivayet eder:
"Şüphesiz kalbime
birşeyler olur ve günde yüz kez istiğfar ederim".
(Müslim (4/2075), Ebû Dâvûd (2/177), İbn Mâce (2/1254) Ahmed (4/260)
Abdullah b. Ömer
şöyle der:
"Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem'in bir oturumda yüz kez:
"Rabbim beni
bağışla, tevbemi kabul et, sen tevbeleri çok kabul eden ve çok
bağışlayansın" dediğini
sayardık."
(Ahmed
(2/21), Ebû Dâvûd (2/178), İbn Mâce (2/1253) Tirmizî (5/158): Hadis
hasen-sahih-ğarîbdir, der.)
Onun için yapılan amellerin sonunda
istiğfar etmek, şerî bir uygulama olmuştur.
Yüce Allah:
"...Seher
vakitlerinde istiğfar edenler..."
(3 Al-i İmran/17)
buyurur.
Bu ayet hakkında bazıları:
"Hem gece namazı
kıldılar, hem de seher vaktinde istiğfar etmekle emrolundular" dedi. (Camiu'l-Beyan
fi Tefsiru'l-Kur'an et-Taberî (3/139), Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azîm Li'bnu Kesîr
(1/353)
Sahih rivayette şöyle denir:
"Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem namazı bitirince üç kez istiğfar ederek:
"Allahumme
ente's-selam ve minke's-selam, tebarekte ya zelcela-li ve'l-ikram
= Allah’ım! Sen
Selam'sın, selam da sendendir. Sen yücesin ey azamet ve kerem sahibi... "
derdi. (Müslim
(1/414), Ebû Dâvûd (2/176), Tirmizî (1/184) Nesâî (3/68), İbn Mâce (1/298),
Darimî (1/311), Ahmed (5/275)
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Arafat'tan indiğinizde,
Allah'ı Meş'aril Haram'da anın; O'nu, size gösterdiği şekilde zikredin. Nitekim
siz önceleri hiç şüphesiz sapıklardandınız. Sonra, insanların toplu olarak akın
ettiği yerden, siz de akın edin. Allah'tan mağfiret dileyin. Allah bağışlar ve
merhamet eder." (2 Bakara/198-199).
Risaleti tebliğ eden, Allah yolunda
gereği gibi cihad eden ve başka hiçbir kişinin yapamadığını yaparak Allah'ın
emrini yerine getiren Rasûlullah'a sallallahu aleyhi ve sellem en sonunda Allah
şöyle emretmiştir:
"Allah'ın yardımı ve zafer
gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek
teşbih et; O'ndan bağışlanma dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul
edendir."
(110
Nasr Suresi).
Onun için din, tevhid ve istiğfara
dayanır.
Yüce Allah buyuruyor:
"Elif, Lam, Ra. Bu Kitap, halim
ve haberdar olan Allah tarafından, Allah'tan başkasına ibadet etmeyesiniz diye
ayetleri kesin kılınmış, sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitap'dır. Ben
size, O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim. Rabbinizden
mağfiret dileyin ve O'na tevbe edin ki, belli bir süreye kadar sizi güzelce
geçindirsin ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz
çevirirseniz o zaman ben doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkarım."
(11 Hud/1-3).
"Onlara söyle: "Ben de
ancak sizin gibi bir insanım. Bana, ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor.
Artık O'na yönelin, O'ndan bağışlanma dileyin; vay ortak koşanlara!"
(41
Fussilet/6).
"Bil ki, Allah'tan başka
ibadete layık ilah yokdur; kendinin, inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını
dile. Allah, gezip dolaştığınız ve duracağınız yerleri bilir."
(47
Muhammed/19).
Onun için hadiste şöyle denir:
"Şeytan,
insanları günahlarla mahvettim, onlar da beni lailahe illallah ve İstiğfarla
mahvettiler, der."
(Ebu Ya'la (1/123), Ebu
Âsim (1/9-10) Mecmau'z-Zevaid'de şöyle denilir: Senedinde Osman b. Matar
vardır. O ise zayıftır. İmam Şevkanî'de Tuhfetu'z-Zakirîn'de hadise zayıf der.)
Yunus hakkında şöyle buyurmuştur:
"Zünnun
(Yunus) hakkında
söylediğimizi de an. O, öfkelenerek giderken, kendisini sıkıntıya
sokmayacağımızı sanmıştı; fakat sonunda karanlıklar içinde: "Senden başka
ibadete layık ilah yokdur, Sen münezzehsin, doğrusu ben haksızlık
edenlerdenim" diye seslenmişti."
(21
Enbiya/87).
Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem binitine bindiği zaman Allah'a üç kez hamd ederek ve tekbir getirerek
şöyle derdi:
"La
ilahe ente sübhaneke zalemtü nefsi, fağfirli = Senden başka ibadete
layık ilah yoktur, münezzehsin
(seni tenzih ederim), kendime yazık (haksızlık)
ettim, beni bağışla."
(Tirmizî (5/164): Hadis hasen-sahihtir,
der. Ebû Dâvûd (3/77) Ahmed (1/97)
Oturumun sonunda söylenenlerin
kefareti olarak son söz şöyle denir:
"Sübhaneke
Allahumme ve bi hamdike, eşhedu en lailahe illa ente, estağfiruke ve etubu
ileyke =
Allah'ım, sana hamdederek seni
tesbih ve takdisde bulunurum. Senden başka
ibadete layık
bir ilah olmadığına şehadet ederim, Senden mağfiret diler, sana tevbe ederim."
(Tirmizî (/158): Hadis
hasen-sahihtir, der. Ahmed (2/369)
En iyi Allah bilir. Muhammed'e selat
ve selam olsun.
|