Râfizî
şöyle diyor:
“Ehl-i
sünnet, Âişe'yi Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) diğer hanımlarından
üstün tuttular. Halbuki Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hatice'nin
meziyetlerini çok anıyordu.”
Ey
Râfizî!
Ehl-i
sünnet Aişe'nin (r.a.) Rasululah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) bütün
hanımlarından üstün olduğu hususunda ittifak etmemişlerdir. Ancak Âişe'yi
tafdil edenlerin delili Rasulullah'ın şu hadis-i şerifidir:
“Aişe'nin diğer kadınlara olan üstünlüğü, tirid'in
(Et suyuna ekmek
doğranarak yapılan yemek çeşidi) diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir”
(Buhari
Etıme: 25-30, Fedail: 130, Enbiya: 32-46, Müslim Fedail: 70/89)
Amr
b. As
(r.a.) şöyle diyor:
“Ya Rasulullah! Kadınlardan hangisini seviyorsun? dedim.”
“Âişe'yi (seviyorum)” buyurdular.
Erkeklerden kimi seviyorsun? dedim.
“Babasını”, buyurdular.
(Müslim Fedail: 33,
Ahmed: 2/384)
Sonra
Rasulullah bir takım ricalin isimlerini saydı. Hatice'ye (r.a.) gelince O,
İslâm'ın ilk günlerinde hiç kimsenin faydalı olamıyacağı şekilde Rasulullah'a (sallallahu
aleyhi ve sellem) faydalı olmuştur.
Binâenaleyh
Hatice (r.a.) bu hususta Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) en hayırlı
hanımlarından idi. Çünkü O ihtiyaç anında Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve
sellem) yardımcı olmuştur.
Âişe (r.a.) ise Peygamberliğin son devirlerinde ve
dinin kemâl bulduğu sıralarda Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) eşlik
etmiştir. Onun için Aişe (r.a.), henüz nübüvvetin başında Rasulullah'a (sallallahu
aleyhi ve sellem) eşlik edenlerden dini ilimlerde daha fazla ileri gitmiştir.
Bu sebepten dolayıdır ki, Aişe (r.a.) diğer hanımlardan üstündür. Nitekim
Ümmet başkasına nazaran Ondan daha çok fayda görmüşlerdir. İlimde ve yaşta
başkalarının erişemediği dereceye yükselmiştir.
Hatice'nin (r.a.) iyiliği ise
yalnız Rasulullah'a münhasır idi. Ümmet Aişe'den (r.a.) istifade gördüğü gibi
Ondan istifade görmemiştir. Çünkü Hadice zamanında din tamamlanmamıştı ki,
dinin tamamlanmasından sonra İman eden ve Onu iyice öğrenenler gibi ilimde
ileri olsun.
Bilindiği gibi bütün gayretini bir konuda toplayan kimse, gayretin
çeşitli konulara dağıtan kimseden daha başarılı olur.Binaenaleyh Hatice (r.a.) bu
yönden Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) daha fazla faydalı olmuştur.
Fakat bütün iyilikler yalnız bir cihete inhisar edilemez. Nitekim Ashab-ı
kiramdan imanı kuvvetli olan, canıyla ve malıyla cihad etmiş öyle zatlar var ki
-Hamza, Ali, Sa'd b. Muaz, Useyd b. Hudayl gibi- bizzat Rasulullah'a
hizmet etmiş zatlardan -Ebu Râfi', Enes b. Mâlik gibi-
daha üstündürler.
Hülâsa
Hatice (r.a.) ve Aişe'nin (r.a.) tafdili meselesinin tafsilatlı anlatım yeri
burası değildir.
Lâkin burada anlattıklarımızın maksadı;
ehl-i sünnetin Aişe'nin
(r.a.) yüceliği, ve sevgisi hususunda! ittifak ettiklerini beyan etmektir.
Âişe, (r.a.) Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) hanımları ve
mü'minlerin valideleri hükmünde olan bütün hanımlardan Rasulullah'a (sallallahu
aleyhi ve sellem) daha çok sevimli, hürmet bakımından da mü'minlerin indinde
daha yücedir.
Buhari'de beyan edildiği gibi Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve
sellem) Aişe'ye muhabbeti son derece kuvvetli idi. Bunu bütün Ashab da
bildiklerinden, Rasulullah'ın (r.a.) Aişe'nin yanında bulunduğu gecelerde O'na
hediyeler gönderirler; Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) diğer
hanımları, Aişe'nin bu mazhariyetine gıbta ederlerdi.
Birgün Rasulullah'ın
(sallallahu aleyhi ve sellem) hanımları birleşerek Fâtıma'yı Rasulullah'ın (sallallahu
aleyhi ve sellem) yanına göndermiş ve Aişe'nin nail olduğu iltifattan
kendilerinin de pay almak istediklerini Ona söylemişlerdi. Fâtıma da
Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) huzuruna vararak:
Ya Rasulullah! Kadınların Ebubekir'in kızı hakkında Allah'tan senin için adalet istiyorlar, dedi Rasulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem):
Fâtıma'ya “Kızım! Sen de benim sevdiğimi sevmez misin?”
buyurdular. Fâtıma da:
“Evet severim” cevabını verince, Rasulullah:
“Öyle ise Âişe'yi sen de sev!” buyurdular.
Yine
Sahihaynde bulunan bir başka hadiste Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Ey Âişe! İşte bu Cibrîldir, sana selam veriyor” buyurunca, Aişe:
(Selamı alarak) Selâm
ve Allah'ın rahmeti Onun üzerine olsun! (Ya Rasulullah!)
Sen bizim göremediğimizi görüyorsun, diye cevap vermiştir.
Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem), Zem'â, kızı ve zevcesi olan Sevde (r.a.)'den
ayrılıp diğer hanımlarına gitmek isteyince. Sevde Rasulullah'ın izni ile
nöbetini Âişe'ye (r.a.) devretmiştir.
Rasulullah, vefat ettiği hastalığında Aişe'nin (r.a.) yanında kalmak istediğini açık bir şekilde söylemeyerek “Ertesi
gün nerede kalacağım?” buyurmuşlardır. Daha sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi
ve sellem), hastalığını Aişe'nin evinde geçirmek için zevcelerinden izin
istemiş, Onlar da izin vermişlerdir. Neticede Aişe'nin (r.a.) evinde vefat
etmişlerdir. Vefat ederken de Aişe'nin kucağında bulunuyordu.
Aişe (r.a.),
Rasulullah'ın ümmeti indinde oldukça mübarek bir sahabiyyedir. Hatta Üseyd b.
Hudayr, teyemmüm âyetinin Âişe (r.a.) sebebiyle nazil olduğunu söylemişlerdir.
Münafıklar ifk hadisesinde Ona iftira edince Allah (c.c.), bir âyet-i kerime
ile Onun ma'sumiyetini beyan buyurmuşlardır.
|