Râfizî
şöyle diyor:
“Altıncı
delil muâhat (kardeşlik) hadisidir. Şöyle ki:
Enes'in
rivayet ettiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), muhacir ve ensar
arasında kardeşlik te'sis ederken Ali de orada duruyordu. Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) da Onu görüyordu. Buna rağmen Ali ile ensardan birisi arasında kardeşlik akdetmedi. Bunun üzerine Ali ağlayarak
orayı terketti. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Ebul
Hasan ne yaptı?” diye sorunca:
“ağlayarak
gitti,” cevabını verdiler. Fatma da:
“Ey
Ali niye ağlıyorsun?” diye sorması üzerine Ali şöyle buyurdu:
“Rasulullah
muhacir ile ensar arasında kardeşlik
akdetmesine rağmen, benimle hiç kimse arasında kardeşlik akdetmedi.” Fâtıma:
“Allah
seni utandırmasın! Umarım ki seni kendisi için bırakmıştır” dedi. Bilal:
“Ey
Ali! Niye ağlıyorsun? diye sorması üzerine Ali durumu Rasulullah'a (sallallahu
aleyhi ve sellem)haber verdi.
O zaman Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Ben
seni kendim için bıraktım. Peygamberin'in kardeşi olman seni sevindirmez mi?”
Ali:
“Elbette
sevindirir” dedi. Ondan sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ali'nin
elini tutarak mimbere çıktı ve şöyle buyurdu:
“Allah'ım!
Bu bendendir, ben de ondan'ım. Biliniz ki Ali'nin bana olan yakınlığı Harun'un
Musa'ya olan yakınlığı gibidir. Mütenebbih olunuz ki, ben kimin efendisi isem
Ali de Onun efendisidir.”
Sonra Ali oradan ayrıldı. Ömer, ona
yetişerek Ona:
Ne
hoş! Ne hoş! Ey Ebel Hasan! Sen benim ve her müslümanın velisi oldun, dedi. İşte
bu kardeşlik hadisesi Ali'nin üstünlüğüne delâlet ettiği için, Onum
imam olması gerekir.”
Ey
Râfizî!
Bu
iddian tamamen uydurma olduğu için bâtıldır. Kardeşlik hâdisesi de hicretin
başlangıcında vuku bulmuştur.
|