Râfizî şöyle diyor:
“Ebubekir ölmek üzere iken şöyle demiştir:
“Keşke
Fâtıma'nın evini bulmaz olaydım. Keşke beni Sâide'nin evinde birine biat ederek Onu Emir yapıp ben de
vezir olaydım.”
Bu söz de, Ali ve Zübeyr'in
başkalarıyla birlikte Fatıma'nın evinde toplantı
halinde iken Ebubekir'in oraya gittiğini, aynı
zamanda hilafetin kendisinden başkasına daha lâyık olduğunu ifade eder.”
Ey Râfizî!
Sahih
nakil olmadığı müddetçe bu gibi uydurmalar kabul edilemez.
Ebubekir'in, Ali ve Zübeyr'e
(r.a.) eziyet etmediğini kesin olarak biliyoruz.
Hatta Ona biat etmeden vefat eden Sâ'd b. Ubâde'ye de eziyet etmiş
değildir. Ebubekir'in (r.a.) eve gitmesinin gayesi müslümanlara paylaştıracak Allah'ın malından birşey bulunup bulunmadığını öğrenmek için idi. Fakat daha
sonra orada bulunan malın kendilerine bırakılmasını uygun görmüştür.
Maalesef câhiller Ashab-ı Kiramı Fatrma'nın (r.a.) evini bastıklarını, onu yaktıklarını ve
karnındaki çocuğunu düşürünceye kadar Fâtıma'yı
dövdüklerini iddia ediyorlar. Hiçbir sebep yokken bu ümmetin en mümtazı olan
Sahabe neslinin, peygamberlerinin kızına bu şekilde hakarette
bulunduklarını hangi akıl kabul
edebilir?
Allah (c.c.) bu haberleri uyduranlara ve râfizîliği
icad edenlere lanet etsin!
|