LUT (a.s.)'IN KAVMİ
Kur'an-ı Kerim'de İbrahim (a.s)'in kavminden
sonra, yeğeni Lût (a.s)'un, fesatlarını ıslah ederek hidayete çağırmakla
görevlendirdiği kavminin durumu anlatılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'e göre
bunlar da Allah'ın varlığını inkâr eden, birinci ve ikinci mânâsı ile
rab ve halik (yaratıcı) olduğunu kabul etmeyen kimseler değillerdi. Onların
yüz çevirip kabul etmeye yanaşmadıkları husus Allah'ın üçüncü, dördüncü
ve beşinci mânâsı ile Rab olduğu ve peygamberleri Lût'a Allah'ın elçisi
olarak itaat etmek ve tebliğlerini kabul etmek mecburiyetinde bulunuşlarıdır. Düşüncelerinin temeli, mutlak hürriyete
sahip olma isteğine dayanıyordu. Nefislerinin bütün arzularına tabi olmak
karşılığında en şiddetli azabı tattıkları büyük suçları işlemekten çekinmemek.
Aşağıdaki âyetler bu durumu açıklamaktadır:
"Hani kardeşleri Lût onlara: Allah'tan korkmaz mısınız?
demişti. "Ben size gönderilmiş emin bir peygamberim. Artık Allah'tan
korkun ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden hiç bir ücret istemiyorum.
Benim mükâfatım, âlemlerin Rabbinden başkasına ait değildir. Siz,
Rabbinizin
sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanların içinden erkeklere
mi gidiyorsunuz ? Hayır siz, helalden harama tecavüz eden bir kavimsiniz."
(Şu-ara 161,166).
Bu sözlerden açıkça anlaşılıyor ki, Lût (a.s) Allah'ın varlığını,
O'nun yaratıcı ve Rab olduğunu inkâr etmeyen bir kavme hitap ediyordu.
Bu kavim Lût (a.s)'a "Allah nedir; O'nun âlemlerin yaratıcısı oluşu
nereden çıktı?" veya "Bizim ve bütün yaratılmışların
Rabbi oluşu
nereden geliyor?" gibi sözlerle karşı çıkmıyor, ancak şöyle itirazda
bulunuyorlardı:
"Ey Lût! Sen bu dâvadan vazgeçmezsen, mutlaka memleketimizden
kovulup çıkarılacaklardan olacaksın dediler." (Şuara, 167)
Kur'an-ı Kerim bu olayı bir başka âyetinde şöyle açıklar:
"Lût'u da hatırla. Hani O, kavmine şöyle demişti: Siz
öyle bir hayasızlık yapıyorsunuz ki, sizden evvel alemlerden hiç biri
bunu yapmamıştır. Siz erkeklere yaklaşıyor, yol kesiyor, toplantılarınızda
meşru olmayanı yapmıyor musunuz? Kavminin cevabı: 'Eğer doğru söyleyenlerden
isen Allah'ın azabını getir bize demelerinden başkası olmadı."(Ankebût,
28,29)
Bu sözler Allah'ın varlığını inkâr eden bir kavmin cevabı olabilir
mi? Elbette hayır. Bunlardan da anlaşılıyor ki, onların asıl suçları Allah-u
Telalânın ilâhlık ve rabliğini inkâr değil, Allah'ın tabiat alemi üstünde
bir ilâh ve rab olduğuna inanmakla beraber, O'na itaat etmemek, ahlâkî,
medenî ve toplumsal yaşayışlarında O'nun kanunlarına uymamak ve elçisi
Lût (a.s)'un hidâyet çağrısına kulak asmamaktır.
|