Kur'ân-I Kerim'in İsimleri 1

1) er-Ruh. 1

2) en-Nur 1

3) ez-Zikr 1

4) el-Hüda. 2

5) Hablııllah. 2

6) el-Hakk. 2

7) eş-Şifâ. 2

8)  el-Mev'ize (öğüt), er-Rahmet 2

9) el-Beyan. 3

10) el-Furkan. 3

11) el-Hikmet 3

12) Ahsenu'l-Hadis. 3

13)  el-Muhkem.. 3

 

 

 

Kur'ân-I Kerim'in İsimleri

 

Yegâne hayat düsturumuzun meşhur ismi, "KUR'ÂN"dır.[1]Bunun dışında ayet-i kerimelerde geçen diğer isim­leri şunlardır:

 

1) er-Ruh

 

"Böylece sana, emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitab nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak biz, onu bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şübhesiz Sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun.

Göklerde ve yerde bulunanların tümü kendisine aid olan Allah'ın yoluna. Haberiniz olsun işler, Allah'a döner.[2]

 

2) en-Nur

 

"Size, Allah'dan bir nur ve apaçık bir kitab geldi, Allah,  rızasına uyanları  bununla kurtuluş yollarına

ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır.

Onları, dosdoğru yola yöneltip iletir. [3]

 

3) ez-Zikr

 

"Hiç şübhesiz ki, zikri (Kur'ân'ı) Biz indirdik Biz. Onun koruyucuları da gerçekten Biziz. [4]

"O (Kur'ân), âlemler için yalnızca bir zikirdir.

Sizden dosdoğru bir yön (istikamet) tutturmak dileyen­ler için. [5]

"Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu, kıyamet günü kör olarak hasredeceğiz. [6]

 

4) el-Hüda

 

"Şübhesiz, bu Kur'ân, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü'minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir. [7]

 

5) Hablııllah

 

"Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrıl­mayın. [8]

 

6) el-Hakk

 

"Elif, Lâm, Mîm, Râ. Bunlar, kitab'ın ayetleridir. Ve sana, Rabbinden indirilen hakttır. Ancak insanların çoğu iman etmezler. [9]

"Batıl, ona önünden de, ardından da gelemez. (Çünkü Kur'ân) hüküm ve hikmet sahibi, çok övülen (Allah)dan indirilmedir. [10]

 

7) eş-Şifâ

 

"De ki; 'O (Kur'ân), iman edenler için bir hidayet ve bir şifadır. İman etmeyenlerin ise, kulaklarında bir ağırlık vardır ve o (Kur'ân), onlara karşı bir körlüktür. İşte onlara (sanki) uzak bir yerden seslenilir. [11]

 

8)  el-Mev'ize (öğüt), er-Rahmet

 

"Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, sinelerde olana bir şifâ ve mü'minler için bir hidayet ve rahmet geldi.[12]

"O (Kur'ân), âlemlere bir öğüt ve hatırlatmadan başka değildir. [13]

"O (Kur'ân), âlemler için yalnızca bir zikir (öğüt ve hatırlatmadır. [14]

"İşte size, Rabbinizden apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet gelmiştir. [15]

"Hayır, çünkü o (Kur'ân), bir öğüttür.

Artık dileyen, onu düşünüp öğüt alsın. [16]

 

9) el-Beyan

 

"Bu (Kur'ân), insanlar için bir beyan, muttakiler için de bir hidayet ve öğüttür. [17]

"Biz, kitab'ı sana, her şeyin açıklayıcısı, müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. [18]

 

10) el-Furkan

 

"Âlemlere uyarıcı olsun diye, kuluna Furkan'ı indiren (Allah) ne yücedir. [19]

 

11) el-Hikmet

 

"O, ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayet­lerini okuyan, onları arındırıp temizleyen ve onlata kitab ve hikmeti öğreten bir Rasul gönderendir. Oysa onlar, bun­dan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler. [20]

"Rabbimiz, içlerinden onlara bir Rasul gönder. Onlara, ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şübhesiz Sen, güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin.[21]

 

12) Ahsenu'l-Hadis

 

"Allah, müteşabih (benzeşmeli) ikişerli (mesâni) bir kitab olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek korkanların ondan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalbleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar yatışır. İşte bu, Allah'ın yol göstermesidir, onun­la dilediğini hidayete erdirir. Allah, kimi saptınrsa, artık onun için de bir yol gösterici yoktur. [22]

 

13)  el-Muhkem

 

"Elif, Lâm, Râ. (Bu,) ayetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış bir kitabdır. [23]

Bütün insanlık âlemine rehber ve hayat düsturu olarak insanların yegâne Rabbi Allah tarafından inzal olunan Kur'ân-ı Kerim, emirleriyle nehiyleriyle Allah Teâlâ'nm hükümleri olan ayetlerinin okunup, gerek ferdî, gerekse toplumsal hayata hakim olmak üzere indirilmiştir...

Kur'ân-ı Kerim, insanların yegâne Rabbi Allah tarafın­dan, insan kullarına en son mesajı ve on son talimatıdır... İnsanlar, yeryüzündeki hayatlarında huzurlu, sıhhatli ve mutlu olsunlar diye ilâhî hükümler, kendisine itaat edilmekle saadetli sonuca ulaşılacak prensipler beyan olunmuştur...

İnsanlar, Rabbleri Allah'a ve O'nun hükümlerine iman eder, imanın gereği olan itaati yerine getirip Allah'ın razı olduğu amelleri işleyecek olurlarsa, yeryüzünü huzur ve saadet yuvası yaparlar... Kur'ân-ı Kerim, böyle bir hayatın yegâne kılavuzudur...

Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

"Onu bir Kur'ân olarak, insanlara dura dura okuman için (bölüm bölüm) ayırdık ve onu safha safha indirme ile indirdik.[24]

"De ki: 'şahidlik bakımından hangi şey daha büyük­tür?' De ki: 'Alİah, benimle sizin aranızda şahiddir. Sizi ~ve kime ulaşırsa-kendisiyle uyarmam için bana şu Kur'ân vahyedildi. Gerçekten Allah'la beraber başka ilâh­ların da bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?' De ki: 'Ben, şehadet etmem.' De ki: 'O, ancak tek olan ilâhtır ve gerçekten ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzagim. [25]

"Elif, Lâm, Mim.

Allah... O'ndan başka ilâh yoktur. Diridir, kaimdir.

O, sana kitabı hak ve kendinden Öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti.

Bundan (Kur'ân'dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler. Doğruyu yanlıştan ayıran (Furkan)ı da indir­di. Gerçek şu ki, Allah'ın ayetlerini inkâr edenler için şid­detli bir azab vardır. Allah, güçlüdür, intikam alıcıdır. [26]

"Elif, Lâm, Râ. Bu, bir kitabdır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, o güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik. [27]

"(Peygamberleri) apaçık deliller ve kitablarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'ân'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler diye.[28]

"Biz, kitabı sana, herşeyin açıklayıcısı, müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. [29]

"Biz, kitab'ı ancak, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaman ve inanan bir kavme rahmet ve hidayet olması dışında (başka bir gaye ile) indirmedik. [30]

"Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için Biz, her örnek­ten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır. [31]

"Hamd, kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiçbir çarpıklık kılmayan Allah'a aiddir. [32]

"Onlar, hâlâ Kur'ân'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'dan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde bir çok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı. [33]

"Bu Kur'ân, muhakkak ve elbette Âlemlerin Rabbi katından indirilmiştir. [34]

Ubade b. es-Samit (r.a.)'dan.

Rasulullah (s.a.s.)'e:

Amellerin en faziletlisi hangisidir? Diye soruldu. O (s.a.s.):

"Allah'a iman ve o'nun kitabını tasdiktir." Buyurdu. [35]

Emirü'l-Mü'münin İmam Osman b. Affan (r.a.)'dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

"Muhakkak ki, en faziletli olanınız, Kur'ân'ı öğrenen ve öğretendir.[36]

Emirü'l-Mü'minin İmam Ömer b. Hattab (r.a.)'dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

"Muhkakak ki, en faziletli olanınız, Kur'ân'ı öğrenen ve öğretendir. [37]

Emirü'l-Mü'minin İmam Ömer b.Hattab (r.a.)'dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

"Allah, bu kitabla bazı kavimleri yükseltir, bir takım­larını da alçaltır. [38]

Zeyd b. Erkam (r.a.)'dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

"Dikkat edin! Ben, sizin aranızda iki ağır yük bırakıy­orum. Bunların biri, Allah (Azze ve Celle)'nin kitabı'dır. O, Allah'ın ipidir. Her kim ona tabi olursa, doğru yolda ve kim terk ederse, dalalette olur. [39]

Cerir (r.a.)'dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu.

"Allah'ın kitabı ki, onda doğru yol ve nur vardır. Her kim ona tutulur ve onunla amel ederse, doğru yolda olur ve her kim ondan ayrılırsa sapar.

Cabir b. Abdullah (r.anhuma)Man.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

"Size öyle bir şey bıraktım ki, ona sımsıkı sarılırsanız, bir daha asla sapmazsınız. Size, kitabullah'ı bıraktım.[40]

Abdullah İbn Abbas (r.anhuma)'dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu.

"İçinde Kur'ân'dan hiçbir şey bulunmayan kişi, harab ev gibidir. [41]

Enes b. Malik (r.a.)'dan,

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

"Şübhesiz insanlardan Allah'a yakın olanlar vardır."

Sahabîler:

Ya Rasulullah, Allah'a yakın insanlar kimlerdir? Diye sordular.

Rasulullah (s.a.s.):

"Onlar, Kur'ân ehli, Allah ehli ve Allah'ın has kullarıdır." Buyurdu. [42]

Ukbe b. Amr el-Cuhenî (r.a.)'dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

"Ümmetimin helaki, kitab'da ve sütte olacaktır."

Sahabe-i Kiram:

Ya Rasulullah, buradaki kital? ve süt nedir? diye sor­dular. 

Rasulullah (s.a.s.):

"Kur'ân-ı  Kerim'i  öğrenip  onun  ayetlerini,  Allah Teâlâ'nın indirdiği gayeden başka şekilde te'vil etmektir. Onlar ,sütü de severler. Cemaatı ve cumayı terk etmeyi izhar ederler." cevabını verdi. [43]

Kendisine katıksız iman ettiğimiz ve hükümlerine Allah nasıl emretmişse öylece itaat edip tabi olduğumuz, yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.)'den duyup gürdüğümüz şekilde anlayıp uyguladığımız hayat yasamız Kur'ân-ı Kerim, ilâhî bir uyarıcı olup hayata hüküm etsin diye inzal olunmuştur...

1)  Kur'ân-ı Kerim, ilâhî, bir uyarıcıdır. Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

"Rabblerine (götürülüp) toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'ân'la) uyarıp korkut. Onlar için, ondan başka ne velileri vardır, ne şefaatçileri. Umulur ki, korkup sakınırlar. [44]

"(Bu,) bir kitabtır ki, onunla uyarıp korkutman için ve mü'minlere bir öğüt olmak üzere sana indirildi. Öyleyse bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. [45]

"Biz, bunu (Kur'ân'ı) senin dilinle kolaylaştırdık, takva sahihlerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyanp korkutman için. [46]

"(Bu Kur'ân), ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahibleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğiniz mübarek bir kitabtır. [47]

2) Kur'ân-ı Kerim, mü'minlerin velîsidir. Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

"Rabbinizden  size  indirilene  uyun,  o'ndan başka velilere uymayın. Ne az Öğüt alıyorsunuz.[48]

3) Kur'ân-ı Kerim, hidayet rehberidir, Rabbimiz Allah şöyle buyurdu:

"Bu (Kur'ân), insanlar için bir beyan, sakınanlar için de bir hidayet bir öğüttür. [49]

"Bu, indirdiğimiz mübarek bir kitabtır. Şu hâlde ona uyun ve korkup sakının. Umulur ki, esirgenirsiniz. [50]

"İşte size, Rabbinizden apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rehber gelmiştir. [51]

4) Kur'ân-ı Kerim, ferdin ve toplumun hayatının her yönüne   hakim   olsun  ve   onunla   hükmedilsin   diye, Rabbimiz Allah (Azze ve Cclle) tarafından inzal buyruldu... Kur'ân'ı, bu şekilde bilmek, anlamak, kabul etmek ve iman edip ona itaat eylemek, her muvahhid mü'min müslümanm vazgeçilmez, olmazsa olmaz vazifesidir...

Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

"Şübhesiz, Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz, sana kitabı hak olarak indirdik, (sakın) hainlerin savunucusu olma. [52]

"Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitab(lar)ı doğru­layıcı ve O'na, bir şahid-gözetleyici olarak kitabı (Kur'ân'ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva(istek ve tutkularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem (minhac) kıldık. Eğer Allah dile-seydi, sizi bir tek ümmet kılardı. Ancak (bu,) verdikleriyle sizi   denemesi    içindir.    Artık   hayırlarda   yarışınız.

Tümünüzün dönüşü Allah'a dır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların nevalarına uyma. Allah'ın sana indirdiklerinin bir kısmın­dan seni şaşırtmamaları için onlardan sakın. Şayet yüz çevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Şübhesiz insan­lar çoğu fasıklardır.

Onlar, hâlâ cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bil­giyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'dan daha güzel olan kimdir?[53]

İmam İbn Kesir (rh.a.), bu ayetlerin tefsirinde şunları beyan ediyor:

"Cenab-ı Allah, her türlü hayrı kapsayan ve her türlü şerrden uzak tutan Allah'ın sapasağlam hükmünü bırakıp onun dışında kalan ve şahıslar tarafından Allah'ın şeriatı­na dayanmaksızın konulmuş görüş, heva ve istilahlara yönelen kimselerin, bu davranışını reddetmektir. Nitekim cahiliyye dönemi insanları da böyle yapıyor, görüş ve nevalarından hareketle ortaya attıkları dalalet ve cehaletle hüküm veriyorlardı.

Moğolların da yaptıkları bu idi. Onlar, kendilerine "yasak" (yasa) koyan kralları Cengiz Han'ın hükümlerine göre yönetiliyorlardı. Bu yasak'ı ise Cengiz, Yahudi ve Hristiyan şeriatlerinden, İslâm Dininden ve başka dinler­den yararlanarak meydana getirmişti. Orada, sırf kendi görüşü olan ve hevasından kaynaklanan hükümler de vardı. İşte onun bu yasakı, soyundan gelenler arasında uyulan bir şeriat olmuştu. Onlar, Allah'ın kitab'ı ve Rasulü'nün sünneti ile hükmetmeyi bir kenara bırakıp yasak ile hükmediyorlardı. Her kim böyle yaparsa o, kâfirdir. Allah'ın ve Rasulü'nün hükmüne geri dönüp, az ya da çok hiçbir konuda onların dışında hiçbir şeyle hük­metmemek çizgisine gelinceye kadar onunla savaşmak faizdir.

Az veya çok hiçbir konuda Allah'dan başkasının hük­müne müracaat edilemez. Bunun için Allah Teâlâ: "Onlar, Allah'ın hükmünden vazgeçip cahiliyyenin hükmünü mü tercih ediyor ve istiyorlar?" buyuruyor. Halbuki Allah'ın şeriatından daha adaletli hüküm verecek kim vardır? Allah'ın şeriatına inanıp yakın ve bilgi sahibi olanlar, Allah'ın hüküm verenlerin en iyisi olduğunu, mahlukatına karşı annenin çocuğuna merhametinden daha merhametli davrandığını bilirler. Zira Allah Teâlâ, her şeyi bilendir, her şeye kadir olandır, herşeyde adil olandır.[54]

Yegâne Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

"Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kâfirlerin tâ kendisidir. [55]

"Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalimlerin tâ kendisidir. [56]

"Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasıkların tâ kendisidir." [57]

 



[1] Bkz.Nahl, 16/98. A'raf, 7/204. En'am, 6/19

[2] Şura, 42/52-53.

[3] Mâide, 56/15-16.

[4] Hicr. 15/9. Bkz.Nahl, 15/44.

[5] Tekvir, 81/27-28.

[6] Tâhâ, 20/124.

[7] Ura, 17/9.

[8] Âl-i İmrân, 3/103.

[9] Ra'd, 13/1. Zümer, 39/2.

[10] Fussilet, 41/42.

[11] Fussilet, 41/44.

[12] Yunus, 10/57. Nemi, 27/77

[13] En'am. 6/90.

[14] Sad, 38/87.

[15] En'am, 6/157.

[16] Abese. 8/11-12.

[17] Âl-i İmrân, 3/138.

[18] Nahl, 16/89.

[19] Furkan, 25/1.

[20] Cuma, 62/2.

[21] Bakara, 2/129.

[22] Zümer, 39/23

[23] Hud, 11/1.

[24] Isra, 17/106.

[25] En'am, 6/19.

[26] Âl-i İmrân, 3/1-4

[27] İbrahim, 14/1.

[28] Nah!, 16/44.

[29] Nahl, 16/89.

[30] Nahl, 16/64.

[31] Kehf, 18/54. Zümer, 39/27.

[32] Kehf, 18/1.

[33] Nisa, 4/82.

[34] Şuara, 26/192.

[35] İrnam-ı Buhârî, Halku Efâli'l-İbad. sh.52, Hds.163.

[36] Sahih-i Buhârî, Kitabu Fedail'l-Kur'ân, B.21, Hds.48. Sünen-i İbn Mace, Mukaddime, B.16, Hds.211-213. Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'1-Vitr, B.14, Hds.1452. Sünen-i Tirmizî, Kitabu Fedaili'l-Kur'ân, B.15, Hds.3070-3071.

Sünen-i Dârimî, Kitabu Fedaili'l-Kur'ân, B.2, Hds. 3341.

[37] Sahih-i Müslim, Kitabu Salatı'l- Müsafirin, B.47. Hds.269.

Sünen-i İbn Mace, Mukaddime, B.16, Hds.218.

Sünen-i Dârimî, Kitabu Fedaili'l-Kur'ân, B.9, Hd.3368.

[38] Sahih-i Müslim, Kitabu Fedailu's-Sahabe, B.4, Hds.37.

Sünen-i Dârimî, Kitabu Fedaili'l-Kur'ân. B.l, Hds.3319-3320.

Rabbimiz Allah, şöyle buyurur:                                      a ,   .

"Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sanlın. Dağılıp ayrılmayın.  Al-ıİmrân, 3/103.

[39] Sahih-i Müslim, Kitabu Fedailu's-Sahabe, B.4, Hds. 3b mn devamı.

[40] Sahih-i Müslim, Kitabu'1-Hacc, B.19, Hds.147. Sünen-i İbn Mace, Kitabu'l-Menasik, B.84, Hds.3074. Sünen-i Ebu Davud. Kitabu'l-Menasik, B.56, Hds.1905.

[41] Sünen-i Tirmizî, Kitabu Fedaili'l-Kur'ân, B.17. Hds.3079. Sünen-i Dârimî, Kitabu Fedaili'l-Kur'ân, B.l, Hds.3309.

[42] Sünen-i İbn Mace, Mukaddime, B.16, Hds.215. Sünen-i Dârimî, Kitabu FcdaÜi'l-Kur'ân, B.l, Hds.3329.

[43] Ahmed b. Hanbel, Müsned. c.4, sh.155.

[44] En'am, 6/51.

[45] A'raf, 7/2.

[46] Meryem, 19/97.

[47] Sad. 38/29

[48] A'raf, 7/3.

[49] Âl-i İmrân, 3/138.

[50] En'am, 6/155.

[51] En'am, 6/157.

[52] Nisa, 4/105.

[53] Mâide, 5/48-50.

[54] İbn Kesir, Tefsiru'I-Kur'âm'l-Azim, İst. 1985, Tıpkı Basım, c.3, sh. 122-123.

Türkçe Tercümesi, İbn Kesir, Hadislerle Kur'ân-ı Kerim Tefsiri, c.5, sh. 2364.

[55] Mâide, 5/44.

[56] Mâide, 5/45.

[57] Mâide, 5/47.