Rabbimiz Allah şöyle
buyurur:
"Öyleyse sen,
onlardan yüz çevir. O çağırıcının, ne tanınmış, ne görülmüş bir şeye çağıracağı
gün...[1]
Gözleri, zillet ve
dehşetten düşmüş olarak, sanki yayılan çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.
Boyunlarını çağırana
doğru uzatmış olarak koşarlarken, kâfirler derler ki: 'Bu, zorlu bir gün'iim)
"Fakat kulakları
patlatırcasına olan o gürleme geldiği zaman,
Kişi, o gün kendi
kardeşinden kaçar.
Annesinden ve
babasından,
Eşinden ve
çocuklarından,
O gün onlardan her
birisinin kendine yetecek bir işi vardır.
O gün öyle yüzler
vardır ki, apaydınlıktır.
Güler ve sevinç
içindedir.
Ve o gün öyle yüzler
vardır ki, üzerini toz bürümüştür.
Bir karartı sarıp
kaplamıştır.
İşte onlar da, kâfir
facir olanlardır. [2]
"Gündüzün bir
saatinden başka sanki hiç ömür sürmemişler gibi onları bir arada toplayacağı
gün, onlar, birbirlerini tanımış olacaklar. Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar,
gerçekten hüsrana uğramışlardır. Onlar, hidayete ermiş (kimseler) değildi. [3]
"Yerin başka bir
yere, göklerin de (başka göklere) dönüştürüldüğü gün, onlar, tek olan ve kahhar
olan Allah'ın huzuruna çıka(rıla)caklardır. [4]
"Takva
sahihlerini, bir heyet hâlinde Rahman (olan Allah'ın huzurun)a toplayacağımız
gün. [5]
Sehi İbn Sa'd
(r.a.)'dan
Rasulullah (s.a.s)
şöyle buyurdu:
"Kıyamet günü
insanlar, beyaz, duru beyaz ve kepekten arınmış undan yapılan çörek gibi bir
saha üzerinde toplanırlar."
Sehl İbn Sa'd veya
başkasının rivayetinde:
"O sahada, bir
kimseye delâlet edecek yol gösterecek (dağ-taş gibi) hiç bir alâmet
yoktur" demiştir.[6]
Ümmü'l-Mü'minin Aişe
(r.anha)'dan.
Rasulullah (s.a.s)
şöyle buyurdu:
"Sizler,
yahnayaklılar, çıplaklar, sünnetsizler olarak toplanacak (haşro lunac ak)
siniz."
Aişe dedi ki:
Ben de:
Ya Rasulullah,
erkekler ve kadınlar birbirlerine (avret yerlerine) bakarlar?! dedim.
Rasulullah (s.a.s):
"Haşr işi,
onların bunu düşünmelerinden bile çok şiddetli ve çetindir" buyurdu. [7]
Ebu Hüreyre (ra.)'dan.
Rasulullah (s.a.s)
şöyle buyurdu:
"İnsanlar,
kıyamet günü üç sınıf olarak mahşere kaldıracaklardır:
Yaya sınıfı, atlı
sınıfı ve yüzleri üzerine sürünen sınıf."
Bunun üzerine:
Ya Rasulullah, yüzleri
üzerine nasıl yürüyeceklerdir? dediler.
Rasulullah (s.a.s)
şöyle buyurdu:
"Onları, ayaklan
üzerine yürüten Allah, yüzleri üzerine yürütmeye de kadirdir. Nitekim onlar,
her tümsekten ve her dikenden yüzleriyle sakınacaklar.[8]
Enes b. Malik
(r.a.)'dan.
Bir adam:
Ya Rasulullah, kafir,
kıyamet günü yüzü üzerinde nasıl haşr olunur? diye sordu.
Rasulullah (s.a.s):
"Dünyada, onu iki
ayağı üzerinde yürüten Allah, kıyamet gününde yüzü üzerinde yürütmeye kudretli
değil midir?" diye cevab verdi.
Ravi Katade:
-Evet, Rabbimizin
izzetine yemin ederim ki, kudretlidir, demiştir. [9]
Rabbimiz Allah şöyle
buyurur:
"O yüzükoyun
cehenneme doğru sürülüp toplanacak olanlar, işte onlar, yer bakımından çok
kötü, yol bakımından sapmış olanlardır. [10]
"Kıyamet günü,
biz onları, yüzükoyun, körler dilsizler ve sağırlar olarak hasrederiz. Onların
barınma yerleri cehenemdir. Ateşi sükun buldukça, çılgın alevini onlara arttırırız. [11]
Ebu Hüreyre (r.a)'dan
Rasulullah (s.a.s)
şöyle buyurur:
"Kıyamet günü
insanlar, mahşer yerinde (sıkışmaktan, şiddetten ve güneşin yaklaşmasından)
terleyecektir. Öyle bir derece ki, dökülen ter yetmiş zira derinliğinde yere
geçecek ve onların ağızlarına yükselip gemleyecek, hatta kulaklarına
ulaşacaktır.[12]
Mikdâd b. Esved
(r.a)'dan.
Rasulullah (s.a.s)
şöyle buyurur:
"Kıyamet gününde
güneş mahlukata yaklaşacak, hatta onlara bir mil miktadır yakın
olacaktır."
Süleyman b. Amir:
1) Vallahi,
mil ile neyi kasdediyor, yerin mesafesini mi, yoksa kendisiyle göze sürme
çekilen milimi bilmiyorum, demiş.
Rasulullah (s.a.s)
şöyle buyurmuşlar ki:
"İnsanlar,
amelleri miktarı tere batacak. Kimisi topuklarına kadar, kimisi dizlerine
kadar, bazıları köprücük kemiklerine kadar batacak. Bazılarına da ter,
adamakıllı gem vuracaktır."
Mikdâd demiş ki:
2)
Rasulullah (s.a.s) eliyle ağzına işaret etti. [13] Ebu
Hüreyre (r.a)'dan.
Rasulullah (s.a.s)
şöyle buyurdu:
"Allah, (kıyamet
günü) bütün insanları bir araya toplayacak da:
Her kim, her neye
tapıyor (ibadet ediyor) idiyse, onun ardına düşsün! Buyuracak.
Artık güneşe tapmakta
olan güneşin ardına düşer, aya tapmakta olan ayın ardına düşer, tağutlara
tapmakta olan onların ardına takılıp gidecek. Yalnız bu ümmet, içlerinde
münafıkları olduğu halde yerinde durup kalacak.[14]
Rasulullah (s.a.s)
şöyle buyurur:
"Her insan
grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse,
onlar, kitablarını okuyacaklar ve onlar, bir hurma çekirdeğindeki iplikçik
kadar bile haksızlığa uğratılmayacaklar. [15]
İmam Kurtubî (rh.a)
tefsirinde şöyle der:
"İmam (önder)
kabul olunarak kendisine uyulan kimse demektir ve şöyle denilir:
İbrahim (a.s)'a
uyanları getiriniz, Musa (a.s.)'a uyanları getiriniz. Bir de şeytana uyanları
getiriniz, putlara uyanları getiriniz, denilir.
Hak ehli ayağa kalkar
ve sağ ellerine kitablarını alırlar. Batıl ehli de ayağa kalkar ve kitablarını
sol ellerine alırlar.
Katâda de böyle
açıklamıştır.
Ali (r.a) da:
Çağlarının önderleri ile
çağrılacaklardır, diye açıklamıştır. [16]
[1] Kamer, 54/6-8.
[2] Abese, 80/33-42.
[3] Yunus, 10/45.
[4] İbrahim, 14/48.
[5] Meryem, 19/85.
[6] Sahih-i Buhârî, Kitabu'r-Rikak, B.44, Hds.108. Sahih-t
Müslim, Kitabu Sıfatu'l-Münafikin, B.2, Hds.28.
[7] Sahih-i Buhârî, Kitabu'r-Rikak, B.45, Hds.114. Sahih-i
Müslim, Kitabu'l7Cenne, B.14, Hds.56-58. Sünen-i İbn Mace, Kitabu'z-Zühd, B.33,
Hds.4276. Süneni Neseî, Kitabu'I-Cem 'z, B.118, Hds.2085-2086. Sünen-İ Tirmızî,
Kituba Sıfatu'l-Kıyame, B.3, Hds.2539. Sünen-i Dârimî, Kitabu'r-Rikak, B.82.
Hds.2805.
[8] Sünen-i Tirmİzî, Kitabu Tefsiru'l-Kur'ân, B.18,
Hds.3349-3350.
Sünen-i Neseî, Kitabu'l-Cenaiz, B.118, Hds.2088. Ayrıca bkz. Vakıa,
56/1-7.
[9] Sahih-i Buhârî, Kitabu'r-Rikak, B.45, Hds.110.
Kitabu't-Tefsir, B.227, Hds.280.
Sahih-i Müslim, Kitabu Sıfatu'l-Münafikin, B.ll, Hds.54.
[10] Furkan, 25/34.
[11] İsra, 17/97.
[12] Sahih-i Buhârî, Kitabu'r-Rikak, B.47, Hds.119. Sahih-i
Müslim, kitabu'l-Cenne, B.15, Hds.60-61. Sünen-i Tirmizî, Kitabu
Tefsiru'İ-Kuran, B.74, Hds.3554. Sünen-i İbn Mace, Kitabu'z-Zühd, B.33,
Hds.4278.
[13] Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Cenne, B.15, Hds.62. Sünen-i
Tirmizî, Kitabu Sifatu'l-Kıyame, B.2, Hds.2536.
[14] Sahih-i Buhârî, Kitabu'r-Rikak, B.52, Hds.156.
KitabuVTevhid, B.24, Hds.65.
Şahih-i Müsiim, Kitabu'1-İman, B.81, Hds.299.
[15] İsra, 17/71.
[16] İmam Kurtubî, A.g.e.c.10, sh.448-449.