Cehennem Ve Cennet 1

Cennet Ve Cehennem Yaratılmıştır Ve Ebedîdir 1

 

Cehennem Ve Cennet

 

Cennet Ve Cehennem Yaratılmıştır Ve Ebedîdir

 

Şehid imamımız İmam Ebu Hanife (rh.a), "El-Fıkhu'l-Ekber" aldı eserinde şöyle der:

"Cennet ve cehenem hâlen yaratılmıştır, ebediyen de fani olmayacaklardır. Huriler, ebediyen ölmezler. Yüce Allah'ın cezası da, sevabı da ebedîdir.[1]

"El-Vasiyye" adlı eserinde ise, şöyle söyler:

"Cennet ve cehennem haktır ve ehli için yaratılmıştır.

Allah, mü'minler için cenneti:

"Müttakiler için hazırlanmıştır. [2]

Kâfirler için de cehennemi:

"Kâfirler için hazırlanmıştır.[3] ayet­lerinde yarattığını belirtmiştir.

Allah, cennet ve cehennemi, sevab ve ceza için yarat­mıştır.

Cennet ehli cennette, cehennem ehli de cehennemde ebedî kalacaklardır. Allah Teâlâ, mü'minler için:

"Onlar, cennetliklerdir, orada ebedî kalacaklardır.[4]

Kâfirler için de:

"Onlar, cehennemliklerdir, orada ebedî kalacaklardır.[5] buyurmaktadır.[6]

"El-Fıkhu'1-Ebsat" adlı eserinde şöyle diyor Şehid İmam Ebu Hanife (rh.a):

Eğer bir kimse, cennet ve cehennem yaratılmış değildir, derse? diye sordum.

(Şehid İmam):

O kimseye şöyle de:

Onlar, bir şeydir, yahud bir şey değildir. Oysa ki Allah, Kur'an-ı Kerim'de:

"Allah, herşeyin yaratıcısıdır." [7]

"Biz, herşeyi bir ölçü (kader) ile yarattık" [8]

"Onlar, sabah-akşam ateşe karşı getirilecekler" [9] buyurmaktadır, dedi.

Eğer cennet ve cehennem fanî olacaktır, derse? diye sordum.

(Şehid İmam):

Ona, Allah, Kur'an'da cennetin nimetlerini:

"Kesilip eksilmeyen ve yasaklanmayan.[10] olarak vasfetmektedir, de.

Cennetlikler ve cehennemlikler, girdikten sonra cennet ve cehennem yok olacaktır diyen kimse de, orada ebedî kalışı inkâr ettiği için kâfir olur.[11]

İmam Tahavî (rh.a), "El-Akîdedu't-Tahâviyye" adlı eserinde şunları beyan eder:

"Cennet ve cehennem yaratılmış olup ebediyyen sona ermez ve yok olmaz. Allah Teâlâ, cennet ve cehennemi mahrukattan önce yaratmıştır. Bu ikisine girecek olanları da yaratmıştır. Öyleyse bu kimselerden dilediğini fazileti ile cennete sokar, dilediğini de adaleti ile cehenneme atar. Zaten insanlardan her biri kendileri için takdir edilmiş bulunan cennet yahud cehennemi hak edecek olan işleri yaparlar. [12]

Rabbimiz Allah (Azze ve Celle) şöyle buyurur: "Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın. O, müttakiler için hazırlanmıştır.[13]

"Ve dedik ki: 'Ey Âdem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz bol bol yiyin. Amma şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olur­sunuz. [14]

"Sitretu'l-Münteha'mn yanında. Ki Cennetu'l-Me'va onun yanındadır. [15] "Ve kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının. [16]"İmam edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet halkıdırlar. Orada süresiz kalacaklardır. [17]

"Gerçekten inkâr edenlerin ise, ne malları, ne çocuk­ları, onlara Allah'dan yana birşey sağlamaz. İşte onlar, ateşin halkıdırlar. Onda ebedî olarak kalacaklardır. [18]

"Kim geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. [19]

"Onlar: 'Rabbimiz, cehenem azabını bizden geri çevir. Gerçekten onun azabı, ödenmesi kaçınılmaz bir borç (veya sürekli bir acıdır) derler. [20]

"Hayır, kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. [21]

Enes (r.a) anlatıyor:

Bir gün Rasulullah (s.a.s) bize namaz kıldırdı. Namaz bitince, yüzünü bize çevirerek:

Ey cemaat, ben, sizin imamınızim. Öyle ise, rükû', Sucûd, kıyam ve namazdan çıkma hususlarında beni geçmeyin! Çünkü ben sizi, önümden de, arkamdan da görüyorum" buyurdular ve sonra şunu ilave ettiler:

"Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, siz, benim gördüğümü görmüş olsanız, hakikaten az güler, çok ağlardınız."

Cemaat:

Ne gördünüz, ya Rasulullah? dediler.

Rasulullah (s.a.s):

"Cennetle, cehennemi gördüm" buyurdular.[22]

İmran b. Huseyn (r.a)'dan.

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Cennete çıktım da ahalisinin çoğunun fakirler olduğunu gördüm. Cehenneme çıktım, onun ahalisinin çoğunu da kadınlar olarak gördüm. [23]

Mesruk (rh.a) dedi ki:

Abdullah (ibn Mes'ud)'a şu ayet(in hükmünü) sorduk:

"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler saymayın.

Hayır, onlar, Rabbleri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar.[24]

Abdullah, şu cevabı verdi:

"Bakın buraya, biz (vaktiyle Rasulullah'a) sorduk da:

"Onlar, ruhları yeşil bir takım kuşların kanundadır. Onların, Arş'a asılı kandilleri vardır. Cennette istedikleri yerde dolaşır, sonra bu kandillere inerler. Rabbleri, onlar­dan öyle bir haberdar olur ki ve kendilerine:

Bir şey arzu eder misiniz? diye sorar.

(Onlar):

(Daha) ne isteyelim, işte cennette dilediğimiz yerde

dolaşıyoruz, derler.

Bunu, kendilerine üç defa tekrarlar. Sorulmaktan azade bırakılmayacağını görünce:

Ya Rabb, ruhlarımızı bedenlerimize iaede buyurmanı dileriz. Tâ ki, senin yolunda bir defa daha öldürelim, derler.

Ve bir hacetleri olmadığı görünce bırakılırlar" buyurdu.[25]

Ebu Hüreyre (r.a)'dan.

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Allah (c.c) cenneti yarattığı vakit Cebrail'e şöyle dedi:

Git, cennete bak!

Cebrali, gitti, cennete baktı. Sonra geldi ve:

Ey Rabbim, izzetine yemin olsun cenneti kim işitirse, muhakak ona girer, dedi.

Sonra Allah,  onu zorluklarla (nefsin hoşlanmadığı

şeylere) donattı. Sonra:

Ey Cebrail, git, cennete bak! buyurdu.

Cibril gitti, cennete baktı. Sonra geldi ve:

Ey Rabbim, izzetine yemin olsun ki, ona, kimsenin girmemesinden korktum, dedi."

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Aİlah, ateşi yarattığı vakit Cebrail'e:

Ey Cebrail, git, cehenneme bak! buyurdu.

Cebrail gitti, cehenneme baktı. Sonra geldi ve:

Ey Rabbim, izzetine yemin ederim ki, cehennemi kim işitirse, ona asla girmez, dedi.

Allah, cehennemi şehvet çekici şeylerle donattı. Sonra:

Ey Cibril, git, ona bak! buyurdu.

Cibril gitti. Cehenneme baktı. Sonra geldi:

Ey Rabbim, izzetine yemin ederim ki, hiçbir kimse dışarıda kalmadan (hepsi) cehenneme girer diye korktum, dedi.[26]

Ebu Hüreyre (r.a)'dan.

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Cehennem, şehvet perdeleriyle perdelenip örtüldü. Cennet de, nefsin hoşlanmadığı mükellefiyetlerin zorluk­larıyla perdelenip örtüldü. [27]

Enes b. Malik (r.a)'dan.

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Cehennem yaratıldığı günden beri Mikâil gülmemiştir.[28]

 

 



[1] İmam-s Azam'ın Beş Eseri, sh.71.

Şerhi için bkz. İmam-ı Azam, Fıkh-ı Ekber Şerhi, sh,263 ve 268.

[2] Âl-I İmrân, 3/133

[3] Bakara, 2/24

[4] Bakara, 2/82

[5] Bakara, 2/257

[6] İmam-ı Azamın Beş Eseri, sh.76.

[7] Zümer, 39/62

[8] Kamer, 54/49

[9] Mü'min, 40/46

[10] Vakıa, 56/32

[11] İmam-ı Azam'ın Beş Eseri, sh.62.

[12] Dr. Arif Aytekin, A.g.e.sh.64, md.81. Ayrıca bkz.Taftazânî, A.g.e.sh.259.

[13] Âl-i İmrân, 3/133.

[14] Bakara, 2/35. Bkz.Tâhâ, 20/117-119.

[15] Necm, 53/14-15.

[16] Âl-i İmrân, 3/131. Bakara, 2/24.

[17] Bakara, 2/82.

[18] Âl-i İmrân, 3/116.

[19] Bakara, 2/275.

[20] Furkan, 25/65.

[21] Bakara, 2/81.

[22] Sahih-i Müslim, Kitabu's-Salat, B.25, Hds.112. Kitabul-Fedail, B.37, Hds.134.

Sünen-i Neseî, Kitabu's-Sehv, B.102, Hds,1363.

Ayrıca bkz. Sahih-i Buharı, Kitabu'r-Rikak, B.18, Hds.55.

Kitabu'd-Daavat, B.34. Hds.57.

[23] Sahih-i Buharı, Kİtabu'r-Rikak, B.5, Hds.133. Kitabu'r-Nikâh, B.88, Hds.126.

Sahih-i Müslim, Kitabu'z-Zikr, B.26, Hds.94.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu Sıfatu'l-Cehennem, B.9, Hds.2729-2730.

İmam Suyutî, Camiu's-Sağır muhtasarı, c.3, sh. 97-98, Hds.

2937 (6156). Ahmed b.Hanbel, Müsned, c.5, sh.205,210'dan.

[24] Âl-Iİmran, 3/169

[25] Sah:h-i Müslim, Kitabu'l-İmare, B.33, Hds.121.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu Tefsiru'l-Kur'ân,B.14,Hds,3197-3198 Ayrıca bkz. Sünen-i İbn Mace, Mukaddime, B.13, Hds.190. Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Ghad, B.25, Hds.2520. Sünen-i Tirmizî, Kitabu Tefsiru'l-Kur'ân, B.4, Hds.3196. İmam el-Vahidî, A.g.e.sh.134. Abdulfettah el-Kadî, A.g.e.sh.86, vd.

[26] Sünen Ebu Davud, Kitabu's-Sünnet, B.25, Hds.4744.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu Sıfatu't-Cenne, B.20, Hds.2685.

Sünen-i Neseî, Kitaburl-Eyman Ve'n-Nuzur, B.3, Hds.3743.

[27] Sahih-i Buhârî, Kitabu'r-Rikak, B.28, Hds.74.

Sahih-İ Müslim, Kitaburi-Cenne, Hds.l

Sünen-i Tirmizî, Kitubu'l-Stfatu'l-Cenne, B.20, Hds.2684.

Sünen-i Dârimî, Kitabu'r-Rikak, B.117, Hds.2846.

Abdullah İbnü'l-Mübarek, Kitabu'z-Zühd ve'r-Rekaik, sh.162, hds.650.

[28] İmam Suyutî, Camib's Sağir Muhtasırı, c.3, sh.274, Hds.3402

(7930). Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.3, sh.456'dan.

ibn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, c.l, sh.55.

Ahmed İbn Hanbel Kitabu'1-Zühd C.l, sh. 112. Hds. 3.59, C.l, Hds 145