PEYGAMBERLERE İMAN.. 1

Peygamberlerin Sıfatları 1

Mucize. 2

 

 

PEYGAMBERLERE İMAN

 

Peygamber kelimesi, Farsça bir kelime olup, sözlükte, haber getiren kimse demektir. Rasûl ve nebî kelimesinin karşılığıdır. Peygamberler: Allah’ın kullarına dinini bildirmek için görevlendirdiği seçkin kimselerdir. Kur’ân-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde peygamber kavramı olarak “Nebî” ve “Rasûl” kavramları geçer. [1] Dinî terim olarak, Allah’ın kulları arasından seçtiği, vahiyle şereflendirerek emir ve yasaklarını insanlara bildirmek üzere görevlendirdiği elçiye peygamber denir. Peygamberlik, insanlar arasında bir elçilik görevidir.

Allah’ın varlığını, birliğini, O’na nasıl kulluk edileceğini, insan olarak nasıl iyi bir yaşayışa ulaşılabileceğini, cemiyet hayatının nizamını, âhiret hallerini; yani dünya ve âhiret saâdeti için iman, ibâdet ve ahlâk esaslarını bildirmek üzere Allah Teâlâ insanlar arasından en iyi kullarını peygamber olarak seçmiş ve görevlendirmiştir. Peygamberler en iyi ve doğru bir şekilde insanlara Allah’ı tanıtmışlar, inanç esaslarını, ibâdet şekillerinin nasıl yapılacağını öğretmişlerdir. Dinî hükümleri ve güzel ahlâk ilkelerini insanlara açıklamışlardır. Peygamberler söylediklerini uygulayarak insanlara örnek olmuşlardır.

Peygamberler Allah’ın emirlerini yapanları Cennetle müjdelemişlerdir, yapmayanları, Allah’a kulluğu terk edenlerin ise Cehennem azâbı ile cezalandırılacaklarını haber vermişlerdir.

Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıp korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve davranışlarını düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olacak değillerdir.” [2]

“Her ümmetin bir peygamberi vardır.” [3]

 

Peygamberlerin Sıfatları

 

1) Sıdk:  Doğruluk demektir. Peygamberler son derece doğru insanlardır. Asla yalan söylemezler. Onların yaptıkları işler de doğrudur. “Allah ve Rasûlü doğru söylemişlerdir.” [4]  

2) Emanet: Güvenilir olmak demektir. Peygamberler her hususta güvenilir kişilerdir.

“Bir peygamber için emanete hıyanet etmek olur şey değildir.[5]       

3) Fetanet: Akıllı ve uyanık olmak demektir. Peygamberler insanların en zekileri ve en akıllılarıdır.[6]   

4) İsmet: Günah işlememek demektir. Peygamberler gizli ve açık günah işlemezler. Ancak, insan olduklarından dolayı ‘zelle’ denilen çok küçük hatalar yaparlar. Bu küçük hatalar derhal Allah tarafından düzeltilir.[7]

5) Tebliğ: Bildirmek demektir. Peygamberler Allah’tan aldıkları dinî hükümleri hiçbir değişiklik yapmadan insanlara bildirmişlerdir. “Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et.[8] Peygamberler apaçık bir şekilde gerçekleri bildirmişlerdir. İlk peygamber Hz. Adem, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir. Bu ikisinin arasında birçok peygamber gelmiştir. Sayılarını ancak Allah bilir.

Kur’ân-ı Kerim’de yirmi beş tanesinin ismi geçmektedir. Sayılarını ancak Allah’ın bildiği bütün peygamberlere, ayırım yapmadan inanırız. Kur’ân-ı Kerim’de ismi geçen peygamberler şunlardır:                    

1. Adem, 2. İdris, 3. Nuh, 4. Hûd, 5. Sâlih, 6. İbrahim, 7. Lût, 8. İsmail, 9. İshak, 10. Yakup, 11. Yusuf, 12. Eyyub, 13. Şuayb, 14. Musa, 15. Hârun, 16. Dâvut, 17. Süleyman, 18. İlyas, 19. Elyesa, 20. Yunus, 21. Zülkifl, 22. Zekeriyya, 23. Yahya, 24. İsa, 25. Hz. Muhammed (s.a.s.)’dır. [9]

Bunlardan başka Kur’ân-ı Kerimde üç isim daha geçer: Üzeyr, Lokman, Zülkarneyn. Bunların bir peygamber mi, yoksa birer velî mi olduğunda ihtilaf vardır. Bunların da pek büyük zatlar olduğuna şüphe yoktur. [10]

 

Mucize

 

Mucize, peygamberlik dâvâsıyla ilgili olup hayra ve mutluluğa çağıran hârikulâde  (olağanüstü) bir olaydır ki, onunla kendisinin Allah tarafından bir peygamber olduğunu iddia eden kimsenin doğruluğunu göstermek kastedilir.[11]      

Peygamberlerin mucizeleri ve sâlih kişilerin kerametleri haktır.[12]

“Hiçbir peygamber Allah’ın izni olmadan mucize getiremez  (gösteremez).” [13]

 

 



[1] Ahmed Kalkan, Müslümanın Akaidi, s. 125

[2] En’âm: 6/48

[3] Yunus: 10/47. Süleyman Gülek, İnsan Gerçeği Ve İslami Hayat, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2005: 174- 175.

[4] Ahzâb: 33/22

[5] Âl-i İmrân: 3/161

[6] Bkz. Enbiyâ: 21/51-71; Bakara: 2/258

[7]  Bkz. Fetih: 48/2

[8] Mâide: 5/67

[9] Bkz. En’âm: 6/83-86; Al-iİmran: 3/33; A’râf: 7/65; Hûd: 11/-84; Enbiyâ: 21/85; Fetih: 48/28; Ahzâb: 33/40

[10] Bkz. Tevbe: 9/30; Kehf: 18/83; Lokman: 31/12 Süleyman Gülek, İnsan Gerçeği Ve İslami Hayat, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2005: 175-176.

[11] Seyyid Şerif Cürcanî, Arapça- Türkçe Terimler Sözlüğü, Terc. Arif Erkan, s. 215

[12] İmam-ı Azam’ın Beş Eseri, Çev. Mustafa Öz, s. 57

[13] Mü’min:, 40/78. Süleyman Gülek, İnsan Gerçeği Ve İslami Hayat, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2005: 176.