ilk sayfa
 
Mukallidlerin Durumları ve Tercihleri

Taklit, bağlayıcı bir delile dayanmadan başkasının sözünü almaktır. Bağlayıcı bir delile dayanmadan başkasının sözünü kabule taklit denildiği gibi bağlayıcı bir delile dayanmadan başkasının sözü ile amel etmek de takliddir. Cahil bir kimsenin müctehidin sözünü alması, bir müctehidin kendisi gibi bir müctehidin görüşünü alması da taklit sayılır. Bir meselede Rasüle dönmek onu taklit sayılmadığı gibi, Sahabenin icmasına dönmek de Sahabeyi taklit sayılmaz. Çünkü bizzat delile dönmek başkasının sözünü almak demek değildir. Aynı şekilde cahilin müftüye bir meselenin hükmünü sorması müftüyü taklit etmek değil, müftüye fetva sormak ve öğrenmektir. Mukallid ya fetva için veya öğrenmek için müftüye müracaat eder. Yani cahil bir kimsenin öğreten bir kimseye bir mesele hakkındaki müracaatı, öğreten kimseyi mukallid yapmaz. Çünkü öğreten kişi ya bir şer'i hükmü ona haber veriyordur ya da öğretiyordur. Delilini bilerek hükmün alınmasına gelince: Böylesi bir durumda bakılır: Eğer mukallidin delili bilmesi, Rasulullah (s.a.v.)'in kabir ziyaretlerine cevaz veren; "Sizi kabir ziyaretlerinden men etmiştim. Artık ziyaret edebilirsiniz"  Kaynak için tıklayınız hadisini bilmesi gibi soyut bir bilgiye dayanıyorsa, bu durumda olan kimse başkasının sözünü bağlayıcı bir delile dayanmadan aldığı için mukallid sayılır. Delili bilmesi durumu değiştirmez. Kendisi bu delil ile istidlal yapmadığı için delili bilen kimse açısından bağlayıcı bir huccet sayılmaz. Fakat delilin bilinmesi, muhakeme yapıp ardından delilden hüküm çıkarma şeklinde olursa bu ictihad sayılır. Ve bu ictihad aynı zamanda hükmü söyleyenin ictihadına da uygun olabilir. Çünkü delil hakkında muhakeme yapıp o delilden hüküm çıkarma işini ancak müctehid başarabilir. Zira delili muhakeme edebilmek ve hüküm çıkarabilmek için; hakkında araştırma yapılan konu ile ilgili delillerin birbiri ile çelişip çelişmediğini, çelişme var ise bu çelişkiyi giderebilmeyi ve de delilleri derin derin inceleyebilmeyi gerektirir. Buna ancak müctehid kadir olabilir. Bu nedenle mukallid müctehidden farklıdır. İnsanlar şer'i hüküm açısından ya mukalliddir ya da müctehiddir. Bir üçüncüsü yoktur. Yani, ister daha önce başkası tarafından istinbat edilmiş olsun isterse ilk defa kendi istinbat ediyor olsun, kişi ya doğrudan doğruya kendisi hüküm istinbat eder ya da başkasının istinbat ettiği bir şer'i hükmü alır. Buna göre kendinde ictihad ehliyeti olmayan herkes mukalliddir. Şer'an ictihad yapmak için geçerli olan bir kısım ilimleri bilip bilmemesi durumu değiştirmez. Dolayısıyla hem ammi (cahil) hem de tabi, mukallid kavramının kapsamına girer. Ancak müttebi/tabi, taklit ettiği müctehdin delilini bilerek hareket eder. Ammi ise kayıtsız şartsız delili bilmeden müctehide uyar.

İster müttebi olsun ister cahil olsun, bir kimsenin haber vermesiyle olsa dahi öğrendiği sözün bir ictihad olduğu sabit olursa hangi müctehidin sözü olursa olsun alması caizdir. Bir mesele ile karşılaştığı zaman, konu hakkında müctehidlerin görüşlerini bilmiyor da yalnızca bir müctehidin görüşünü biliyorsa, bu müctehidin istinbat ettiği şer'i hükmü alması caizdir. Çünkü, karşılaşılan herhangi bir meselede istenen şey müctehidlerin görüşlerini incelemek değil, şer'i hükmü almaktır. Böyle bir durumda tercih yapmak gerekmez. Ancak, bir çok müctehidin görüşünü öğrenir ve onlardan birini almak isterse tercih yapmaktan başka çıkar yolu yoktur. Bu tercih, hükmün görünür çıkarlarına veya havasına uygunluğuna göre yapılamaz. Şeriattan maksat mükellefi hevasının arzu ve isteklerinden çıkarıp Allah'a sadık bir kul yapmaktır. Yani tercih, kişiyi Allah ve Rasülüne ulaştıracak şekilde olmalıdır. Allahu Teâla;

"Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah'a ve Rasülüne götürün" Nisa: 59 buyurmaktadır. Bir meseleyi Allah'a ve Rasülüne götürmek demek ya, Allah'ın sözüne ve Rasülünün sünnetine yani şer'i delile götürmek ya da Allah ve Rasülünün emrettikleri şeye götürmek demektir. Buradan hareketle, mukallidlerin durumlarındaki farklılıklardan dolayı tercihler de farklı olur. Evet, cahil bir kimse açısından genel tercih delilden sonra olandır. En iyi olan, bilmek ve anlamaktır. Mukallidlerin tamamının tercihlerinde evla olan da budur. Ancak, çok iyi bilmesine veya bilmemesine göre insanların tercih yaptıkları farklı tercihler de vardır. Babasına veya alimlerden birisine güvenerek onun taklit ettiğini taklit eden kimse gibi cahil de, taklit edenlerden anlayışına ve takvasına güvendiği kimselere olan güvenine binaen müctehidlerden birini taklit eder. Cahil bir kimse için, heva ve heves yönünden değil, din yönünden tercihin durumu budur. Veya cahil bir kimse, fıkıh, hadis ve benzeri derslere devam etmesi ile şer'i hükümleri ve delilleri öğrenir ve hükümlerle deliller arasında ayırım yapabilir. Delile olan vukufiyetine binaen taklidde tercih yapar. Delilini bilmediği bir hükümle çeliştiği zaman delilini bildiği hükmü taklit eder. Böyle bir durumda olan kimse için delilini bildiği bir hüküm delilini bilmediği bir hükme göre daha tercihlidir. Cahilin konumuna uyan iki durum budur. Ammi/cahil ictihadda muteber ilimlerin bazısını bilmeyen kimsedir. Bu açıklamalara binaen bütün bu haller kendisine uyan bir cahil (ammi), anlayışına ve takvasına güvendiği bir kimsenin taklit ettiği müctehidi taklit eden bir mukallid, taklit edeceği/ettiği hükmün delilini gördüğü zaman, bu taklidini bırakıp delilini gördüğü hükmü taklit etmesi gerekir. Çünkü kendinde daha kuvvetli bir tercih hali oluşmuştur. Babası taklit ettiği için Şafii'yi taklit eden bir kimse taklit ettiği (imam Şafii) müctehidin istinbat ettiği şer'i hükmün dışında istinbat edilmiş bir şer'i hükmün delilini görür ve de güvenirse/itikad ederse bu yeni hükmü alması gerekir. Çünkü daha kuvvetli tercih sebebi vardır ki bu da şer'i delildir. Ancak güvenmezse, tercih durumu oluşmadığı için taklit ettiği müctehidin istinbat ettiği hükmü terketmesi gerekmez. Tercihte delillere itimad edilir. Cahil keyfine göre çeşitli mezheblerin görüşünü alamaz. Veya her meselede kendine en kolay gelen bir mezhebin görüşüne göre de hareket edemez. Sadece çeşitli hükümlerin delillerini bilmesi durumunda tercih yapması gerekir.

 

Kitabın ilk sayfasına dönüş Kitabı bilgisayarınıza yükleyebilirsiniz Bu sayfayı birine gönderebilirsiniz Anasayfa ve diğer kitaplar için