Egemenlik Şeriatındır
Egemenliğin
şeriata ait olduğunu belirten birinci kuralın hayatta bir gerçekliği
vardır. Bu gerçeklik "egemenlik" kavramı ile ifade
edilmektedir. Bunun bir de delili vardır. Bu delil, egemenliğin
halka değil şeriata ait olmasıdır. "Egemenlik" kavramı
batıya has bir kavramdır. Egemenlikle iradeyi kullanan ve onu yönlendiren
güç kastedilmektedir. Fert kendi iradesini elinde tutar ve kullanırsa
egemenliği kendisindedir. Ancak ferdin iradesi bir başkasının yönlendirmesi
ve eli altında ise o ferd bir köledir. Ümmet iradesini (karar verme
yeteneğini) uygulama yetkisini kendi rızası ile verdiği kendi içinde
fertler aracılığı ile yerine getiriyorsa egemenliği kendine
aittir. Şayet ümmetin iradesi kendi dışındaki bir güç tarafından
zoraki olarak yürütülüyorsa o ümmet köleleşmiş demektir.
Demokratik sistem “egemenlik halkındır” derken toplumsal iradeyi
yönlendirme ve yürütme hakkını
o kişiye veren halkı kastetmektedir. Egemenliğin kavramsal karşılığı
budur.
Egemenliğe ait hüküme gelince: Egemenlik hakkında İslâm’ın
hükmü onun halka değil Şeriata ait olduğudur. Zira şeriata göre
ferdin iradesini istediği şekilde yönlendiren ferdin bizzat kendisi
değildir. Aksine ferdin iradesi Allah'ın emir ve yasaklarına göre
yönlendirilir. Aynı sebeple ümmet de iradesini istediği doğrultuda
yönlendirip yürütemez. Ümmetin iradesi de Allah'ın emir ve
yasaklarıyla kayıtlıdır. Buna delil ise Allahu Teâla’nın şu
ayetleridir: "Hayır, Rabbine yemin olsun ki, aralarındaki
anlaşmazlıklarda senin hükmüne başvurmadıkça iman etmiş
olmazlar."
"Ey
iman edenler! Allah'a itaat ediniz. Rasule
itaat ediniz ve sizden olan emir sahiplerine
de. Eğer herhangi bir şeyde çekişirseniz onu Allah'a ve Rasulüne
götürünüz. Şayet Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız."
Anlaşmazlık ve çelişkiye düşülen hususun Allah'a ve
Rasulü’ne getirilmesinin anlamı şeriatın hükmüne bağlanmasıdır.
O
halde ümmete ve ferde hükmeden, ümmetin ve ferdin iradesini yönlendiren,
Rasulün getirdiği hükümlerdir. Ümmet de fert
de şeriatın getirdiklerine boyun eğer. İşte bundan dolayı halife,
ümmet tarafından isteklerini uygulaması için bir ücretli gibi
kendisine beyat edilen kimse değildir. Yani durum demokratik düzenlerdeki
gibi değildir. Aksine halifeye ümmet tarafından, Allah'ın Kitabı
ve Rasulün sünneti üzere, Allah'ın Kitabını ve Rasulü’nün sünnetini
uygulamak için yani şeriatı uygulamak üzere beyat edilir. İnsanların
isteklerini uygulaması için biat edilmez. Halife’ye bizzat biat
eden kimseler şeriatın dışına çıkacak olurlarsa şeriata geri dönünceye
kadar onlarla savaşılır.
|