Güler yüzü,
güzel ahlakı ile her açıdan örnek bir kadın olan Selma Hanım,
temizlik işlerinde evhâma yakın derecede aşırı titiz davrandığından,
genelde namazlarını biraz geç kılardı.
Selma Hanım'ın diğer bir özelliği de çok açık, çok net rüyâlar
görür, bunları kendi yorumlar ve rüyâlarının çoğunun doğruluğuna
tanık olurdu.
Bir gece yine rüyâsında kendisinin öldüğünü, sonra teneşir üstünde
yıkandığını, bembeyaz kefenlere sarıldığını, tabutun içine sırt
üstü yatırılıp, helâllık alındıktan sonra cenaze namazı kılınmak
üzere bir câmiye götürüldüğünü ve musallâ taşının üstüne konulduğunu
görüyor.
Kendisini yıkayanları, tabutunu taşıyanları ve cenaze namazını
kılanları açıkça gören Selma Hanım, kabristana yaklaşıpta açılan
mezarını gördüğü an, aşırı derecede korkuya kapılıp yakınlarına,
"Ne olur! Beni burada yalnız bırakmayın!" diye yalvarmaya başlıyor.
Tabii ki sesini duyan olmuyor ve Selma Hanım en yakınları tarafından
mezara indirildikten sonra üzeri toprakla örtülüyor.
Yakınları, komşuları "Son görevimizi yaptık" diye onu kara toprağın
altında yalnız bırakıp dönerlerken Selma Hanım,
Arkalarından bakıp ağlıyor ve aşırı derecede korkuya kapılıp
âdeta şok oluyor.
Bir anda şimşek çakar gibi çok parlak bir ışık beliriyor ve
Münker-Nekir denilen melekler karşısına dikiliveriyor.
Melekler Selma Hanıma dönerek, gök gürlemesi gibi bir sesle
"Rabbin kim?" diye soruyorlar.
Henüz üstündeki ölüm şokunu atamayan ve melekleri gördüğü an
aşırı derecede korkan Selma Hanım, korku ve heyecandan Allah
ismini hatırlayamıyor ve meleklere cevap veremiyor.
Melekler çok daha gür sesle tekrar tekrar "Rabbin kim?" diye
soruyorlar.
Allah ismini hatırlayamayan Selma Hanım, korkudan çılgına döndüğü
ve tüm ümitlerini yitirdiği an,
Mezarın içinde çok nurlu bir varlık beliriveriyor ve Selma Hanıma,
"Rabbim Allah de!" diyor.
Bir anda kendine gelen Selma Hanım, "Rabbim Allah! Rabbim Allah!"
diye bağırıyor ve korkuları hafiflemeye başlıyor.
Mezarındaki nurlu varlığın yardımı ile diğer soruları da cevaplıyor
ve Münker-Nekir melekleri gülümseyerek ayrılıyorlar.
Kabirdeki sorgulamanın bitmesi ve Münker-Nekir meleklerinin
gitmesi ile üstündeki korkuları atan ve çok rahatlayan Selma
Hanım, en korkulu ânında yanına gelen ve mezarını nur gibi aydınlatan
varlığa..
"Canımdan çok sevdiğim evlâtlarım, kardeşlerim, eşim, dostlarım
beni yalnız bırakıp gittikleri ve meleklerin Rabbin kim? diye
sordukları en kritik, en korkulu ânımda yanıma geldin ve bana
yardım ettin.
Allah aşkına sen kimsin?" diye soruyor.
O nurlu varlık şöyle diyor; "Ben senin kılmış olduğun beş vakit
namazım. Sen beni güzelce kıldığın için, yüce Allah beni güzel
ve nurlu bir şekilde sana yardım etmem için gönderdi. Kıyâmete
kadar seni yalnız bırakmayacağım".
Bunun üzerine Selma Hanım; "Peki ama, neden geç geldin? Sen
gelinceye kadar, ah! Ben ne kadar korktum" deyince,
Nurlu varlık; "Sende beni biraz geç kılardın" diye cevap veriyor.