Ticaret
amacı ile deniz aşırı uzak ve tehlikeli bir yolculuğa çıkma
zorunluluğunda olan Basralı bir işadamı, ayrılırken eşine, "Ben
kendim okuyamadım. Ama yavrumu ehli Kur'an olarak yetiştirmek
istiyordum. Eğer bu tehlikeli yolculuktan geri dönemez ve gurbet
ellerde ölüp kalırsam, yavrum Yusuf'umu ehli Kur'an olarak yetiştirmeni
istiyorum ve sana güveniyorum" demiş.
Birbirlerini çok seven ve çok mutlu olan bu eşleri ölüm ayırmış
ve küçük Yusuf yetim kalmış.
Aradan yıllar geçmiş ve yetim Yusuf 7 yaşına gelince, annesi
onu kucağına almış ve ağlayarak, "Bak yavrum! demiş: Rahmetli
babanın vasiyeti var. Seni ehli Kur'an olarak yetiştirmemi istemişti
ve ben de ona söz vermiştim. Allah nasip ederse, yarın seni
Kur'an kursuna götürmek istiyorum. Ne dersin?"
Çocuk: "Anneciğim babamın vasiyetini yerine getir ve beni Kur'an
kursuna yazdır. İnşâAllah ehli Kur'an olarak yetişirim" demiş.
Sabah namazından sonra, yavrusunu güzelce tertemiz yıkamış,
en güzel çamaşırlarını giydirmiş, kahvaltısını hazırlayıp karnını
doyurmuş ve sonra tekbîr getirerek yetim Yusuf'unu kucağına
almış, "Allah'ın Kitab'ı olan Kur'an'ı okumaya gidecek olan
yavrumu yolda yürütemem" diye Kur'an kursuna kadar kucağında
taşımış.
O gün çok duygulanan kadın, yatsı namazından sonra kocasını
hatırlayarak, "Ahh! Bu günleri görmedi" diye çok ağlamış.
Ağlayarak yatan kadın, gece rüyâsında kocasını neş'eli görmüş.
Kocası, "Allah senden razı olsun" diye önce hanımına dua etmiş
ve sonra…
"Ah! Kabrim çok dar, çok sıkıcı ve çok karanlıktı" demiş. "Ama
bu sabah birden bire kabrim genişledi ve nurlandı. Meleklere
bunun nedenini sordum".
Dediler ki:
"Arkandan kalan yavrunu annesi bugün Kur'an kursuna götürdü.
Senin yavrun hocanın önünde diz çökerek Bismillahirrahmanirrahim
deyince, Allah'ın çok hoşuna gitti. Yavrusu benim adımı anıp,
benim Kitabımı okurken, mezarda yatan babasına azap etmekten
haya ederim dedi ve hemen kabrin genişleyip nurlandı".
Ağlayarak uyanan kadın, kocasının ruhuna bir Fatiha okuyup yatmış
ve uyumuş. Bu defa da kendisini Sırat Köprüsü'nün başında görmüş.
Cehennem'den yükselen alevlerin arasından, yana yana, düşe kalka
ve korkunç çığlıklar atarak Sırat Köprüsü'nü geçmeye çalışanları
görünce çok korkmuş. Ah!.. Ben nasıl geçerim diye düşünürken,
yanına iki melek gelivermiş ve ona;
"Sen Allah'ın Kitabını okumaya giden yavrunu yolda yaya yürütmedin,
kucağında taşıdın.
Biz de bugün seni Sırat Köprüsü'nde yaya yürütmeyeceğiz" demişler
ve bir anda kuş gibi uçurup Cennet'e götürmüşler.