Felsefenin gâyesi
 
 
 

Felsefenin gâyesi nedir, kötülenen ve kötülenmeyen kısmları hangisidir.
Felsefeciler hangi sözleri ile küfre düşer, hangi sözleriyle küfre düşmezler.
Hangi sözlerinde bid’at ehlinden sayılırlar, hangilerinde sayılmazlar.
Kendi bâtıl sözlerini kabûl etdirebilmek için, hak ehlinin sözlerinden
kendi sözlerine karışdırdıkları sözler nelerdir. Bu sözlerden halk nasıl nefret
etmişdir. Hakîkatlerin sarrafı olanlar, felsefecilerin sözleri içine karışdı
rdıkları hâlis gerçeği yanlış ve karışık olandan nasıl ayırt etmişlerdir? Bu
husûsları açıklayacağım.
Kelâm ilmini öğrendikden sonra, felsefe bilgilerini incelemeye başladı
m. İyice anladım ki, bir ilmdeki fesad ve bozukluğu, ancak o ilmi derinlemesine
inceleyen kimse anlayabilir. O ilme öyle vâkıf olmalı ki, o ilmin
en âliminin ilmine eşid hâle gelmeli. Hattâ onu da geçmelidir. O ilmin
ehlinin ulaşamadığı derinlikleri ve tehlükeleri tesbît edebilmelidir. Ancak
o zemân o ilmin bozuk olduğuna dâir iddi’âsının doğru olduğu ortaya çı-
kar. İslâm âlimlerinden, felsefeyi derinlemesine incelemek için, gayret sarf
edenini görmedim. Kelâm âlimlerinin kitâblarında felsefecilerin sözlerini
çürütmek için yazılmış olan sözlerde tenâkuz ve ehemmiyyetsiz ifâdeler
vardı. Bunlarla ilmlerin inceliklerine vâkıf olduklarını iddi’â edenler şöyle
dursun, a’vâmdan bir kimsenin dahî iknâsı düşünülemez. Nihâyet anladı
m ki, bir yolun hakîkatını tam anlamadan onu red etmek, karanlığa taş
atmak gibidir.
Bu sebeble, hiçbir hocadan yardım taleb etmeden, felsefeye âid kitâbları
incelemek sûretiyle, ciddî bir çalışmaya sarıldım. Dînî ilmlerde kitâb
yazmak ve ders vermekden geri kalan vaktleri, felsefeyi incelemeye
ayırdım. Hâlbuki, o sıralarda Bağdâdda üçyüz talebeye ders veriyordum.
Boş vaktlerimdeki çalışmalarımla Allahü teâlâ beni iki seneden az
bir zemân içinde, felsefe bilgilerinin nihâyetine ulaşdırdı. Bu bilgileri inceleyip,
anladıkdan sonra, bir seneye yakın üzerinde düşünmeye devâm
etdim. Tekrâr tekrâr inceleyip, derinliklerini ve tehlükelerini araşdırdım.
Sonunda, felsefedeki hakîkî ve hayâlî olan yönlere, karışıklıklara, aldatmalara
hiçbir şübhe kalmayacak şeklde vâkıf oldum.
Şimdi felsefenin ve felsefecilerin hikâyesini benden dinle: Onları bir-

kaç sınıf, bilgilerini de birkaç kısm hâlinde buldum. Onların eskileri ile sonrakileri
arasında, hakîkate uzak ve yakın olmak bakımından büyük farklı
lıklar bulunmakla berâber, hepsi de küfr ve ilhâd damgasını taşırlar.