Halit Ertuğrul
Öğretmenin Başarı Kılavuzu
NesilYayınları
HALİT ERTUĞRUL
Eğitimci-yazar Halit Ertuğrul, 1956 yılında Adıyaman'ın Besni ilçesinin Şambayat
nahiyesinde dünyaya geldi. İlkokulu doğduğu yerde, ortaokul ve Öğretmen Okulunu
da Kırşehir'de okudu.
Daha sonra Niğde Eğitim Enstitüsü ve Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Bölümü, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dalından mezun oldu.
Cumhuriyet Üniversitesi, Kamu Yönetimi, Yönetim Bilimleri Bölümünde YÜKSEK
LİSANS;
Sakarya Üniversitesi, Sosyoloji Bölümünde de DOKTORA çalışmalarını tamamladı.
Yurdun çeşitli yerlerinde ilkokul öğretmenliği, okul müdürlüğü, Millî Eğitim
Şube Müdürlüğü ve Millî Eğitim Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Millî Eğitim
Bakanlığı merkez teşkilâtına geçerek, Kurul Uzmanı ve Bakan Danışmanı olarak
çalıştı.
Akademik çalışmalarını tamamlayan Halit Ertuğrul, çeşitli üniversitelerde
yöneticilik ve öğretim üyeliği yaptı.
Meslek hayatı boyunca, eğitim ve kültür alanında elliye yakın kitabı ve çok
sayıda makale ve yazısı yayınlandı. Kitapları pek çok ödül aldı ve çeşitli
dillere çevrildi. Ayrıca, kitaplarının bazıları, Milli Eğitim Bakanlığı ve
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından tavsiye edildi.
Yayınlanan kitaplarından Kendini Arayan Adam, Düzceli Mehmet, Aysel, Selim ve
Hande, Canan gibi eserleri baskı rekorları kırdı.
Okuyucularıyla çok yakın bir iletişim içinde olan Halit Ertuğrul, hergün onlarca
mektup, telefon, e-mail ve mesaj almaktadır.
Halit Ertuğrul evli ve iki çocuk babasıdır.
HALİT ERTUĞRUL
www.halitertugrul.com • e-mail: halitl956@ttnet.net.tr
YAYINLANMIŞ ESERLERİ
Kendini Arayan Adam
Kendimi Buldum
Düzceli Mehmet
Aysel
• Aşk Böyle Yaşanır Yeni Bir Hayat
Dünyayı Ağlatanlar
Uçurumdan Dönüş
Gençlik Mektupları
Adım Adım Evlilik
Ailede ve Okulda Çocuk Eğitimi
Kültürümüzü Etkileyen Okullar
Dünyama Bahar Geldi
Eğitimde Bediüzzaman Modeli
Kendimizi Nasıl Yetiştirelim
Öğrencinin Başarı Klavuzu
Öğretmenin Başarı Klavuzu
Siz Kimsiniz?
Çocuğumu Bana Verin
Selim ve Hande
Kitap Okumada Yeni Teknikler
Canan
Bilimsel Çalışmada Yeni Teknikler
Emre
Okuyuculardan İbretli Mektuplar
Günümüzden Hizmet Öyküleri
öğretmenlerden Hizmet Öyküleri
Kendini Arayan Kadın
Aradığını Bulan Kadın
Gizemli Davet
Üniversite Sınavını Nasıl Kazandım?
İÇİNDEKİLER
Önsöz ....... 10
Giriş ....... 12
Birinci Kural
Öğretmenlik Mesleği İyi Anlaşılmalıdır ....... 14
İkinci Kural
İnsan Bütün Yönleriyle Tanınmalıdır ....... 23
Üçüncü Kural
Eğitimde Temel Kavramlar İyi Bilinmeli ve Uygulanmalıdır ...36
Dördüncü Kural
Sevgi ve Hoşgörü Ortamı Oluşturulmalıdır ........ 45
Beşinci Kural
Amaç İyi Belirlenmelidir ....... 52
Altıncı Kural
Kişisel Eksiklikler En Kısa Sürede Tamamlanmalıdır ...... 55
Yedinci Kural
Başarılı Öğretmenlerin Ortak Özellikleri Elde Edilmelidir ....... 60
Sekizinci Kural
Bir Öğretmende Bulunması Gereken Temel Yeterliliklere Sahip Olunmalıdır .... 65
Dokuzuncu Kural
İyi Bir Öğretmen Tipi Sergilenmelidir ....... 70
Onuncu Kural
Güzel ve Etkili Konuşma Metotları Uygulanmalıdır ....... 73
On Birinci Kural
Toplumda Saygın Bir Yer Edinilmelidir ......... 81
On İkinci Kural
Okul Yönetimi ve Öğretmenlerle Seviyeli İlişkiler Kurulmalıdır ...... 85
On Üçüncü Kural
Öğrenci Velileriyle Düzenli Olarak Görüşülmelidir ....... 90
On Dördüncü Kural
Eğitim-Öğretim İlkeleri Göz Önünde Bulundurulmalıdır ........ 92
On Beşinci Kural
Öğretim Metotları Etkili Bir Şekilde Kullanılmalıdır ...... 98
On Alhncı Kural
Eğitim Teknolojisi ve Öğretim Materyallerinden Sürekli Yararlanılmalıdır ...111
On Yedinci Kural
Öğretimin Planlanmasına Özen Gösterilmelidir ....... 116
On Sekizinci Kural
Ders Plânı Hazırlamada Genel Bir Örnek ....... 123
On Dokuzuncu Kural
Öğrencilerle İyi İlişkiler Kurma Yolları Bilinmelidir ........ 127
Yirminci Kural
Öğrenme Ortamı Verimli Hale Getirilmelidir ....... 133
Yirmi Birinci Kural
Öğrencilerin Derse Katılımı ve Motive Olmaları Sağlanmalıdır ...... 137
Yirmi İkinci Kural
Ödül ve Ceza Konusuna Gerekli Özen Gösterilmelidir ........ 141
Yirmi Üçüncü Kural
Disipline Önem Verilmelidir ......... 144
Yirmi Dördüncü Kural
Ders İşlemede Örnek Bir Yol ....... 149
Yirmi Beşinci Kural
Sınav ve Değerlendirme Tekniği Özenle Uygulanmalıdır ...... 156
Yirmi Altıncı Kural
Öğrencilere Okuma ve Araştırma Alışkanlıkları Kazandırılmalıdır ..... 160
Yirmi Yedinci Kural
Türk Eğitim Sisteminin Anayasal Temelleri ...... 163
Yirmi Sekizinci Kural
Türk Eğitim Sisteminin Yapısı ........ 165
Yirmi Dokuzuncu Kural
Millî Eğitimin Amacı ve Temel İlkeleri ....... 169
Otuzuncu Kural
Eğitimin Dayandığı Temeller ........ 175
Otuz Birinci Kural
Eğitimde Alternatif Perspektifler ....... 178
Otuz İkinci Kural
Okul ve Sınıf Ortamının Eğitim ve Öğretime Hazırlanması ..182
Otuz Üçüncü Kural
Nasıl Bir Eğitim Olmalıdır? (Eğitim İlkeleri Konusunda Bir Öneri .... 187
Sonuç ve Öneriler ........ 196
ÖNSÖZ
Öğretmenlik bütün dünyada, en fazla değer verilen ve en fazla itina gösterilen
bir meslek durumundadır. Türk toplumunda da, öğretmenliğe ayrı bir önem
verilmektedir.
Tarihimize baktığımızda, öğretmen ve öğretmenlik mesleğinin yüceltilmiş olduğunu
görürüz. Özellikle Osmanlı tarihi boyunca, öğretmene büyük saygı gösterilmiştir.
Türk-İslâm kültüründe öğretmenlik, "peygamber mesleği" olarak bilinmektedir.
Kur'an-ı Kerim ve hadisler, ilmin değerini ve bilmenin yüceliğini teşvik eden
öğütlerle doludur. Bilgi sahibi olmak böylesine önem kazanınca, öğretmen de,
değerler merdiveninin en üst basamağında yer almıştır.
Türk toplumunda öğretmen, yalnızca okulda görev yapan ve ders veren bir kişi
değil; bir önder, bir model insan ve saygın bir büyük olarak da görülmüştür.
Hal böyle olunca da, öğretmenlik mesleğinin ne kadar önemli olduğu ve ne kadar
hassasiyet gösterilmesi gerektiği nlaşılmaktadır.
Öğretmen olan bir kişinin, yeterli derecede bilgi birikimine ve öğretmenlik
formasyonuna sahip olması, başarı için yeterli olmamaktadır. Bunların yanında
toplum kültürü, öğretmenlik deneyimi ve pratikleri konusunda da yeterli olması
gerekmektedir. Çünkü, öğretmenlik mesleği, bilgi ve
10 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
deneyimin birlikte ele alınmasını gerektiren bir iştir. Başarı için bu çok
önemlidir.
Öğretmenlik konusunda bugüne kadar çok sayıda kitap ve makale yazılmıştır.
Herbirinin bir boşluğu doldurduğu muhakkaktır. Ancak, Bilim ve Tecrübenin
Işığında Öğretmenin Başarı Kılavuzu adıyla yapılan bu çalışma, diğerlerinden
farklıdır.
Bilim ve Tecrübenin Işığında Öğretmenin Başarı Kılavuzu; ilkokul
öğretmenliğinden, Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliğine kadar, eğitimin birçok
kademesinde, yirmi yılı aşkın bir süredir görev yapmış olan bir eğitimcinin;
bilgi, birikim ve tecrübelerini konu etmektedir.
Bunun için bu çalışmada; bir öğretmenin başarılı olması konusunda, önemli
tespitler, tecrübeler, pratikler yer almıştır. Göreve başlayan her öğretmen,
bilgiyi kullanmanın, uygulamanın, pratiğin ve tecrübenin başarı için ne kadar
önemli bir etken olduğunu çok iyi bilir.
Bilim ve Tecrübenin Işığında Öğretmenin Başarı Kılavu-zw'nun, öğretmenlerin
başarılarına katkıda bulunabileceğini umarak, bütün öğretmenlere başarılı
çalışmalar dileğiyle...
Yard. Doç. Dr. Halit ERTUĞRUL Ekim 1999, KIRŞEHİR
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 11
GİRİŞ
Günümüzde ülkelerin, nitelikli insan gücü elde etmek için, kaynaklarını büyük
ölçüde seferber ettikleri görülmektedir. Çünkü, bir ülkenin kalkınması ve
ilerlemesi, nitelikli insan gücüne bağlıdır. Nitelikli insan gücünün elde
edilmesi ise, öğretmenin başarısıyla yakından ilgilidir. Bu yüzden öğretmenlik
mesleği en fazla çalışmayı, duyarlılığı ve sorumluluğu gerektiren bir görevdir.
Bir öğretmenin, yeterli bir genel kültüre, konu alanıyla ilgili olarak en az
öğretmenlik yapacağı öğretim düzeyine yetecek ölçüde bilgi ve becerilere sahip
olması lâzımdır. Çünkü, muhatabı insan olan öğretmenlik mesleğinde yapılacak bir
hata, ihmal, eksik ve yanlışlar; ailenin, toplumun ve devletin geleceğini
etkileyecektir. Bunun için, hem öğretmenin, hem de öğrencilerin yetiştirilmesi
son derece önemlidir.
Öğretmenlerin başarılı bir çalışma yürütmeleri için, bilgiyi elde etme, bilgiyi
aktarma ve bilgiyi kullanma yeteneklerini kazanmış olmaları gerekir. Ayrıca
sürekli öğrenci, öğrenci velisi ve diğer insanlarla çok yapıcı ilişkiler
geliştirmenin metotlarını da elde etmiş olması beklenir.
Öğrencilere olumlu davranışlar kazandırmak, bilgileri kalıcı hale getirmek ve
kullanmak; yargı, düşünme, mantık yürütme, yorumlama, iletişim ve kavrama gibi
alışkanlıkla-
12 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
nn elde edilmesini sağlamak, bir öğretmende beklenen davranışlardır.
Öğretmenlerin genel anlamda, beş temel görevi vardır. Bunlar; öğretme, yönetme,
uzmanlık, şahsiyet geliştirme ve rehberliktir. Bu görevlerin, koordineli ve bir
bütün olarak yürütülmesi, öğretmenlik becerisiyle ilgilidir. Bu da, bilgi ve
pratiğin birlikte kullanılmasına dayanır.
Bilim ve Tecrübenin İşığında Öğretmenin Başarı Kılavuzu adıyla yapılan bu
çalışmada, öğretmenliğin önemi, sorumluluğu, incelikleri ve başarı yollan ele
alınmıştır. Özellikle bilimin ışığında, öğretmenlik tecrübeleri sunulmak
istenmiştir. Öğretmenlik mesleğinin, bilgi ve pratiklerini bir sentez
oluşturarak ortaya koyduğu bu kitap, otuz bir başlık halinde plânlanmıştır.
Öğretmenlik mesleğinin önemi, öğretmenlik formasyonunu elde etme ve uygulama
çalışmaları, okul yönetimi, öğretmenler, öğrenciler, öğrenci velileri ve diğer
toplum kesimiyle ilişkiler; eğitim-öğretim ilkeleri, öğretim metotları, öğretim
sürecindeki çalışmalar, Türk Eğitim Sistemi gibi bazı temel konular ağırlıklı
olarak yer almıştır.
Günümüzde öğretmenin önemi, görev ve sorumlulukları giderek artmaktadır.
Öğretmenlerin her zamankinden daha fazla çalışmaları, toplumun ve ülkenin
istediği insan gücünü ve insan tipini yetiştirmeleri gerekmektedir. Bu zor ve
önemli görevi yerine getirebilmeleri için de, öğretmenlik mesleğinin
inceliklerini, kurallarını ve kişilik özelliklerini kazanmış olmaları
gerekmektedir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 13
Birinci Kural
ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ İYİ ANLAŞILMALIDIR
Öğretmenlik, en kutsal görevdir, bir peygamberlik mesleğidir.
Prof. Dr. Erol GÜNGÖR
insanoğlunun varolduğu günden beri, ilk oluşan mesleklerden birisi de
öğretmenliktir. Çünkü öğretmenlik, her faaliyetin temelini oluşturmaktadır.
Bundan dolayı öğretmensiz bir çalışma; plânsız, düzensiz ve verimsiz olmaktadır.
En iyi okul, en zengin kütüphane, en yeni araç, öğretmensiz bir anlam ifade
etmemektedir. Bu nedenle öğretmenlik mesleği, toplumun en gözde, en fazla değer
verdiği ve "olmazsa olmaz" olarak bilinen bir mesleği durumundadır. Bu, dün
böyle olduğu gibi, bugün de böyledir ve yarın da böyle olacağından hiç şüphe
yoktur.
A- Öğretmenlik Mesleği
Öğretmenlik mesleğinin, geniş ve anlamlı bir tarihi geleneği vardır. Kökleri,
insanlığın varolduğu günlere kadar dayanmaktadır. Bu nedenle ilk oluşan en büyük
meslek öğretmenliktir.
Öğreten, belleten, eğiten ve yetiştiren bir insan olarak öğretmeni, herhangi bir
kişiyle kıyaslamak mümkün olmadığı
14 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
gibi, öğretmenlik mesleğini de, bir başka meslekle ölçmek veya değerlendirmek
çok anlamsız ve yersiz olacaktır.
Bir meslek düşünün ki, insanı eğitmekte, ona şekil vermekte, en güzel ilmî ve
ahlâkî davranışları kazandırmakta ve sonuç olarak da, toplumu ve geleceği
etkilemektedir. Böyle bir meslek de, en değerli, en kutsal ve peygamber mesleği
(Sert, 1995:46) olarak nitelendirilmektedir.
Diğer toplumlarda da olduğu gibi, özellikle de Türk toplumunda, öğretmene
böylesine değer biçilip baş tacı edilmesi, bir tarihî geleneğin ve geniş bir
birikimin sonucudur. Çünkü Müslüman Türk toplumu, tarihinden ve inancından
aldığı gelenekle, öğretmene çok anlamlı değerler yüklemiştir.
Türkler Müslüman olduktan sonra, İslâmm emirlerini ve hayat anlayışını hem
yaşamışlar, hem de yaşatmaya çalışmışlardır. Bunlardan en önemlisi de eğitime,
bilime, kültür ve sağlıklı bir toplum oluşmasına verdikleri değerdir. İslâmm
okuma, okutma, ilim ve eğitim için ortaya koyduğu görüşlerini tatbik
etmişlerdir. Öğretmeni ve okulu ön plâna çıkarıp, onları desteklemişler ve
yüceltmişlerdir. (Akyüz, 1989:19-20)
"Allah'ın adıyla oku" (Alak Sûresi, 1. âyet)
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer Sûresi, 9. âyet),
"De ki, Rabbim ilmimi arttır" (Taha Sûresi, 114. âyet),
"İlim Çin'de de olsa gidip öğreniniz" (Hadis-i Şerif),
"İlim öğrenmek erkek ve kadın her Müslümana farzdır" (Hadis-i Şerif),
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 15
"Ya öğretici ol, ya öğrenici ol, ya dinleyici ol, ya da bunları seven ol,
beşincisi olma helak olursun" (Hadis-i Şerif).
Bu ve bunlara benzer âyet ve hadisler, öğretmenlerin hareket noktası ve yol
göstericisi olmuştur. (Sert, 1995:73)
Türkler Müslüman olduktan sonra başlattıkları eğitim seferberliğini, Selçuklu,
Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde de sürdürmüşlerdir. Bu seferberliğin en önündeki
öğretmenler ise, biçbir milletin tarihinde görülmemiş şekilde, toplumda itibar
ve destek görmüşlerdir.
Toplumun yöneticisi durumunda olan kişiler, öğretmenleri korumuş ve kollamışlar,
onların her türlü problemlerini çözmeye çalışmışlardır. Ayrıca öğretmenlerin
rahat çalışabilmeleri için de, her türlü zemini oluşturmuşlardır. Çok zaman
sultan ve padişahlar bile, öğretmenlere saygıda kusur etmemişler, onların en
sert kararlarına da saygı göstermişlerdir. (Akyüz, 1989:71-72)
Tuğrul Bey, "Kendime bir köşk yaptırıp, yanma da cami (okul) yaptırmazsam,
Allah'tan utanırım" demiştir. Fethettiği şehirlere girince, ilk işi; bilginleri
âlimleri ziyaret edip, onların ellerini öpmek olmuştur. Alparslan ise, sahip
olduğu malın büyük bir kısmını eğitimin ve öğretmenlerin desteklenmesi için
ayırmıştır.
Melikşah da, kendisini ziyarete gelmeyen âlim Sandal-î'ye bunun nedenini
sorunca, "Hükümdarların en iyisi, âlimleri ziyaret edendir. Âlimlerin en kötüsü
de, hükümdarların ayağına gidendir" cevabını almış ve bir daha ayağına bir âlimi
getirtmemiştir.
Fatih Sultan Mehmet, yaptırdığı Fatih Medresesinde kendisi için hususi bir oda
isteyince, müderrisler (öğretmenler) toplanarak bu isteği incelemişler ve
"öğrenci ya da
16 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
müderris (öğretmen) olmadığı" gerekçesiyle bu isteğini reddetmişlerdir. Ona
ancak, müderrisler önünde başarılı bir sınavdan geçtikten sonra, bir oda
vermişlerdir. (Akyüz, 1989:77)
Osmanlı ve Selçuklu döneminde, öğretmenlere çok çeşitli ayrıcalıklar
verilmiştir. Bir kere ekonomik açıdan yeterli bir düzeye kavuşturulmuşlardır.
Geçim konusunda bir problem yaşamamışlardır. Kalacakları yer ve yiyecekleri,
devlet veya vakıflar tarafından karşılanmış, aldıkları maaş ise, geçim
standartlarının çok üstünde olmuştur.
Öğretmenler, mesleki yaşantıları boyunca, görüş ve düşüncelerinden dolayı, asla
idam edilmemişler ve hapse konulmamışlardır. Yalnızca, görevden alma ve sürgün
edilme gibi tedbirlere başvurulmuştur. Öğretmenlere tanınan bu ayrıcalıklar,
çalışmalar yaparken kimseden çekinmeden, doğruları her yerde ve her şahsa
söyleyebilmeleri için verilmiştir. (Akyüz 1989:84)
Özet olarak, Türk tarihinde öğretmenler; uyumlu, düzenli ve bilinçli bir toplum
ortaya koyabilmek için, Türklerin Müslüman oluşundan yakın tarihimize kadar,
geniş imkânlar içerisinde düzenli, verimli, itibarlı ve saygın çalışmalardan
dolayı, öğretmenlik mesleğini, peygamber mesleğine layık hale getirmişlerdir.
B- Öğretmenlik Mesleğinin Toplumsal Yönü
Türk toplumunda öğretmen, yalnızca bilgi aktaran, öğreten ve eğiten bir kimse
olarak değil, toplumsal rolü itibariyle de yerini almıştır. Bir öğretmen,
bulunduğu çevrede bir önder, bir rehber, bir plânlayıcı, problem çözücü, teşvik
edici, bütünleştirici ve kaynaştırıcı gibi birtakım hayatî roller üstlenmiştir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
17
Toplumda öğretmenlerin davranışları her zaman dikkatle izlenmiş, örnek alınmış,
görüş ve düşünceleri toplumda yankı bulmuştur. Bu rolleri bugün de devam
etmektedir.
Günümüzde öğretmenlik, değişen şartlara göre toplumun ihtiyaçlarını yerinde ve
zamanında gören, kendisini de buna göre hazırlayan, bilgiyi ve teknolojiyi takip
edip uygulayan, toplumun temel dinamiklerine saygı duyarak, kendisiyle ve
toplumla barışık -yaşayan bir çalışmayı gerektirmektedir.
Öğrencilerden istenilir davranış değişikliğini meydana getirmek üzere, öğretim
etkinliklerini plânlama, gerekli fiziksel ortamı hazırlama, araç-gereç sağlama,
öğretim etkinliklerini uygulama ve sonucu değerlendirme gibi işlemleri yürütme
işi öğretmene aittir. Bu nedenle yeni nesillerin verimli, yapıcı ve üretici
niteliklere sahip birer meslek adamı, ülkesine karşı görev ve sorumlulukların
bilincine varmış vatandaşlar olarak yetiştirilmelerinden öğretmenler sorumludur.
Artık günümüzde bilimsel, teknolojik ve toplumsal gelişmeler giderek hız
kazanmaktadır. Sade bir vatandaşın bile geçmişe göre daha fazla bilgili,
anlayışlı ve yetenekli olması gerekmektedir. Fertlerin eğitimini çok yakından
ilgilendiren gelişmeler öğretmenliğin önemini, görev ve sorumluluğunu daha da
arttırmıştır.
Toplumda gözlenen değişmeler, öğretmen ve okulun rollerinin de değişmesine sebep
olmuştur. Klâsik anlamında okul, bilgi toplanan, bilgi aktarılan yer; öğretmen
ise, bilgiyi bilen ve bilgiyi sunan kişi olarak görülmüştür.
Ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda da görülen ilerlemeler, eğitim-öğretim
konusunu okulla sınırlı bir çalışma olmaktan çıkarmıştır. Buna paralel olarak da
"bilgiyi aktarmaya dayalı eğitim anlayışını" sona erdirmiştir.
18 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Günümüzde, bilgiyi üreten ve bilgi yollarını öğreten bir eğitim anlayışı
gelişmiştir. Okul, bir bilgi deposu olmaktan çıkıp, bilgilerin üretildiği ve
bilgilerin yorumlandığı, yeni bakış açılarının kazandırıldığı ve yeni hedeflerin
belirlendiği mekân olmaktadır.
Öğretmen ise, her şeyi bilen, her işi yapan, bilgi deposu ve ayaklı kütüphane
olmak yerine; bilgi kaynaklarını öğreten, yönlendiren, değerlendirme alışkanlığı
kazandıran bir kişi olmak durumundadır.
Artık dünya eğitim literatürüne "sürekli eğitim" kavramı girmiştir. Toplumdaki
değişmelere ayak uydurmak için, "sürekli eğitim" zorunlu olacaktır. Kişinin
eğitimi, bütün mesleki yaşantısı boyunca devam edecektir. "Beşikten mezara kadar
ilim öğrenin" anlayışı, çağımızda "hayat boyu eğitim" anlayışı haline gelmiştir.
Toplumdaki değişmelerin, okul ve öğretmen rollerini de değiştirmeye zorlaması,
öğretmenlik mesleğini daha cazip hale getirmiştir. Değişik rolleri üstlenecek
olan öğretmen, bilimsel ve teknolojik değişmeleri sürekli izleyebilecek, iyi
yetişmiş bir kişi olmak zorundadır.
Bir öğretmenin, her zamandan daha fazla alan bilgisine, genel kültüre ve meslek
bilgisine ihtiyacı vardır. Bu bilgilerini en iyi şekilde sunması ve öğrencisine
kazandırması için de, iyi plânlamaya, öğretim metotlarından iyi yararlanmaya,
iyi iletişim kurmaya ve rehberlik hizmetlerini yürütmeye ihtiyacı vardır.
C- Günümüzde Öğretmenlik Mesleğinin Durumu
Günümüzde öğretmenlik mesleği, tarihî misyonundan çok şey kaybetmiştir. Bu hem
öğretmen yetiştirmede, hem de toplumun öğretmene bakışı yönünde böyledir.
Öğretmenlik
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 19
--** 3. SîaiT
mesleğinin bu duruma gelmesinde, çeşitli nedenler vardır. Bunların başında,
milli eğitime düşen siyaset gölgesi, sık sık değişen kararlar, kalıcı eğitim
politikalarının oluşturulmaması, plânlamada ve yatırımda yapılan hatalar,
çalışanların ekonomik problemleri ve ahlâk zaafiyeti (Sert, 1995:96) gibi
nedenleri saymak mümkündür.
Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen öğretmenlik mesleği, günümüzde yine de ilgi
gören mesleklerden birisidir. Gün geçtikçe de bu ilginin artacağı tahmin
edilmektedir.
Öğretmenlik mesleğiyle ilgili yapılan bir araştırmada, öğretmenlik mesleğini
tercih edenlerin şu noktalarda birleştikleri görülmektedir: (Tezcan,
1989:287-289)
a- Devletin güvencesi altında olduğu için,
b- İdeallerini, amaçlarını bu yolla gerçekleştirmek istediği için,
c- Öğretmenliğin boş vakti çok olduğu için, (özellikle bayanların tercihi)
d- İnsan yetiştirme ve biçimlendirmeden zevk aldığı için,
e- Temiz çevre ve uygun şartlarda çalışıldığı için,
f- Öğrenmeye devam edebileceği için,
g- Daha iyi makamlara, basamak olarak görüldüğü için.
Halen yürürlükte bulunan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43. Maddesi;
öğretmenliğin "bir ihtisas mesleği" olduğunu, "öğretmenlik mesleğine hazırlığın,
genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon" ile sağlanacağını
(Ertuğrul, 1993:61) ifade etmektedir.
Öğretmenlik mesleğini, genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon
olarak ele alan Milli Eğitim Temel Kanununda çok önemli bir eksiklik göze
çarpmaktadır.
Bize göre öğretmenlik mesleğine, yukarıda sayılan üç temel alan yeterli
olmamaktadır. Bir öğretmende; genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik
formasyon yanında, iyi bir kişilik ve karakter de aranmalıdır.
Bir öğretmene ne kadar özel alan bilgisi, genel kültür ve pedagojik formasyon
verilirse verilsin, kişilik ve karakter olgunlaşması eksikse, o öğretmen
öğrencisi ve çevresi tarafından kabullenilmeyecektir. Ya da öğrencilerim yanlış
davranışlara yönlendirecektir.
Öğretmenlik sıradan bir meslek değildir. İyi bir öğretmende bulunması gereken
kişilik özellikleri büyük ölçüde öğrenme ile kazamlabilir. Başarılı
öğretmenlerin çoğu, bu özellikleri çalışarak kazanmışlardır. Ancak, olumsuz
kişilik özellikleri de, çoğunlukla yanlış öğrenmelerin, yanlış modellerin
ürünüdür.
Öğretmen adayı bir kişi; kendi kişiliğini çözümlemeye, eksik ve kusurlu
özelliklerini gidermeye önem vermelidir. Kişiliğin geliştirilmesi için en önemli
adım, kendi yetersiz ve olumsuz özelliklerini erken teşhis etmesidir. Bu
bakımdan aday öğretmen, iyi bir öğretmenin kişilik özelliklerini kapsayan
kontrol listesini kendisine uygulamalı, ortaya çıkan yetersiz yönlerini
geliştirmeye çalıştırmalıdır. (Büyük-karagöz, 1996:7)
D- Öğretmenlik Mesleği Bir Hizmet Mesleğidir
Öğretmenlik para kazanmak, zengin olmak, lüks içinde hayat sürmek için tercih
edilen ve yapılan bir meslek değildir. Bunu düşünenler ve öğretmenliğe bu açıdan
bakanlar, öğretmenlik mesleğinde aradığını bulamazlar ve kendileri de bu mesleğe
bir katkıda bulunamazlar.
20 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 21
Öğretmenlik mesleği, her şeyden önce bir ideal, gaye ve bir hizmet mesleğidir.
Öğretmenlik, milli bir heyecan, yılmadan çalışma, büyük bir emek, toplumun ve
ülkenin geleceği için her türlü fedakârlık gerektirir. İnsanı topluma
kazandırmak, topluma güzel bir şekil vermek, bilgi ve teknolojide söz sahibi
olmak, kültür ve sanatta göz doldurmak; parayla, maaşla ve ücretle yapılamaz.
Bütün bu işler, mesai saatleri içine sığdırılamaz. Bunu yapmak için bir ömrün,
bir hayatın bu topluma ve bu ülkeye adanması lâzımdır.
Toprak altına atılan bir tohumun, onlarca tohum verebilmek için kendisini feda
etmesi gibi, bir öğretmen de toplumun huzuru, refahı ve geleceği için, hayatını
bu anlamlı ve şerefli meslek uğruna adayabilmelidir. İnsana şekil veren insan
mimarlarından, zaten başkası beklenemez. Bu şekilde hem kendisi, hem de
yetiştirdiği insanlar mutluluk içinde olacaktır. Türk tarihinde öğretmenlik
mesleğine bu açıdan bakılmıştır. (Sert, 1995:110) Konuya bu açıdan yaklaşanlar
ve içinde bu duyguyu bulanlar, öğretmen olmalıdır.
İkinci Kural
İNSAN BUTUN YÖNLERİYLE TANINMALIDIR
Bütün problem, insanın tam anlamıyla
keşfedilememesinden kaynaklan
maktadır. İnsan keşfetmek, kâinatı
kefetmekten daha önemlidir.
Zübeyir Gündüzalp
A- İnsan Nedir?
Öğretmenlik mesleği, insan yetiştirme ve insan kazandırma mesleğidir.
Dolayısıyla, bir insanlık mesleğidir.
Öğretmen, kendisine emanet edilen insana istenilen davranışları kazandırmak, onu
en iyi şekilde yetiştirmek ve değişen dünyanın yaşamına hazırlamakla (Özdemir,
Yalım, 1998:14) görevlidir.
Öğretmenlik hem kutsal, hem zevkli ve hem de riskli bir meslektir. Çünkü
öğretmen yaptığı işle, toplumun ve ülkenin geleceğini belirlemektedir.
Yapılan bir yanlışlık veya isabetli bir çalışma yalnızca bir kişiyi değil, bütün
toplumu ilgilendirmektedir. Bu da son derece sorumluluk ve dikkat
gerektirmektedir.
Öğretmenin insan yetiştirme ve onu geleceğe hazırlama işini en iyi bir şekilde
yerine getirebilmesi için, öncelikle insanı çok iyi tanıması lâzımdır.
İnsanın mana ve mahiyetini bilmeden; duygularını, isteklerini ve beklentilerini
anlamadan; maddî ve manevî yönle-
22 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 23
riyle ortaya koymadan; neci ve kim olduğunu tespit etmeden; insan nasıl
eğitilebilir ve ona nasıl bir eğitim uygulanabilir? Başka bir ifadeyle, bir
öğretmen; elindeki insan unsurunu tanımadan ve onu çözmeden, ona nasıl bir
eğitim modeli biçebilir? Veya, insanı bütün yönleriyle değerlendirmeden ona
uygulanacak bir eğitim anlayışı ne derece başarılı olabilir?
Öncelikle insanın, bütün boyutlarıyla bilinmesi ve tanınması lâzımdır. Bu konu
eksik bırakılırsa veya ihmal edilirse, insanın eğitimi ve ona kazandırılacak
güzel davranışlar da eksik olur.
Öyleyse, insan nedir? "İnsanın mahiyeti, sırları, vazifesi, neci ve kim olduğu?"
şeklindeki sorular, tarih boyunca düşünen beyinleri meşgul etmiştir. Felsefe ve
düşünce tarihi, bu ve buna benzer soruların arayışlarıyla doludur.
Özellikle kendi akıl ölçüleriyle insanı değerlendirme ve çözmeye çalışan birçok
bilim adamı, isabetsiz tespitlerde bulunmuşlardır. (Bolay, 1996:240)
Bunlardan bazıları, insanı ekonomik bir varlık ve madde yığınından ibaret
zannetmişlerdir. Bazıları da "İnsan düşünen bir hayvan" demişlerdir. Bazı bilim
adamları insanı, "tapılacak ulu varlık" olarak vasıflandırırken, bazıları ise,
"insanın bir hiç olduğu" yorumunu yapmışlardır. Bunlar arasında "insanın meçhul
olduğu"na karar verenler de yer almıştır. (Sert, 1995:76)
Görüldüğü gibi, kaynağını yalnızca şahsi değerlendirmeden alan yorumlar ve
tespitler; insanı gerçek anlamda ortaya koymaktan çok yetersiz kalmıştır.
Yetersiz kalmalarının en büyük nedeni ise, insanı bir veya birkaç boyutla ele
almış olmalarıdır. Halbuki insanın tam anlamı ile ifade edilebilmesi için, maddî
ve manevî olarak bütün yönleri ile ele alınıp, değerlendirilmesi lâzımdır.
(Şimşek, 1980:88-90)
Günümüzde insan nasıl tanınmakta ve nasıl değerlendirilmektedir? Bu konuyu iki
açıdan ele almakta yarar vardır.
Birincisi, "Bilimler insan için ne diyor?" İkincisi de, "Dinler insan için ne
diyor?"
Bu iki görüş yan yana getirildiğinde, insanla ilgili önemli tespitlerin ortaya
çıkacağı muhakkaktır.
B- Bilimler İnsan İçin Ne Diyor?
İnsanla meşgul olan bazı bilimlerin insanla ilgili tespitleri kısaca şöyledir:
1- Biyoloji Açısından İnsan:
Biyolojik olarak insan, canlıların en mükemmel olanıdır. Hayret verici bir
düzen, bir uyum ve bir plânlama içindedir.
İnsanın vücudunda harikulade çalışan sistemler vardır. Bunlardan dolaşım
sistemi, sinir sistemi, sindirim sistemi, kas sistemi, haber verme sistemi,
basınç yapma ve ayarlama sistemi, mikroplarla mücadele ve yok etme sistemi gibi,
insan yaşamında bir an bile görevini aksatmadan vazife yapan sistemler,
olağanüstü bir çalışma disiplini sergilemektedir.
İskelet sistemi vücudun çatısını kurmuştur. Hareket ve iç organlarını koruma
yeteneğinde ve en uygun bir şekilde yapılmıştır. Bir tek kemik eksik veya fazla
konmamıştır. Plânlamada en ince ayrıntılar düşünülmüştür.
Kalp ise hiç durmadan işleyen muntazam bir pompadır. Anne karnındayken çalışmaya
başlar, son emre kadar vazifesini büyük bir titizlikle sürdürür.
24 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 25
Özel olarak biyolojik açıdan insan; en mükemmel bir yapıya, en ayrıntılı bir
plânlamaya, en hassas bir çalışma sistemine sahiptir. Bu harikuladelik, insan
aklının, bilgisinin ve tasarımının çok üstündedir. (Özyazıcı, 1979:10-14)
2- Kimya Açısından İnsan:
İnsan vücudunda çeşitli ve karışık formüllü maddeler imal eden, türlü kimyasal
reaksiyonlar meydana getiren, analiz yapan, tedavi eden, tasfiye eden, zehirleri
yok eden, yaraları onaran, türlü maddeleri süzen ve enerji sağlayan kimyasal
oluşumlar ve dönüşümler vardır.
İnsan vücudunda, her dakikada yüzlerce reaksiyon meydana gelir. Herbir
reaksiyon, insan aklını hayrete düşüren bir düzenle gerçekleşir. Bu öyle bir
organizasyondur ki, en küçük bir yanlışlık, yüzbinlerce faaliyeti bir anda
içinden çıkılmaz hale getirir. Ama plânlama ve çalışma o kadar muntazam
yürütülmüştür ki, bugüne kadar böyle bir olay olmamıştır.
Dışarıda alman besinlerin yenilmesi, sindirilmesi, emilmesi ve artıkların dışarı
atılması harika bir çalışmayla yürütülür ve sonuçlanır. Bu konuyu gözleyen bilim
adamları, şaşırmaktan kendilerini alamamışlardır. (Yeğin, 1980:72-75)
3- Fizyoloji Açısından İnsan:
Fizyolojik yönden insanın uyumlu, düzenli hareket kabiliyetine müsait, esnek ve
kullanışlı bir vücut şekli vardır ve vücut çok sağlamdır. Her iklime, kuraklığa,
rutubete, kutup bölgelerinin soğuğuna, tropikal sıcaklığa uyabilmektedir. Aynı
zamanda gıdasızlığa, kötü hava şartlarına, yorgunluğa, üzüntüye ve fazla
çalışmalara da tahammül etmektedir. Ayrıca, insanın derisi de her türlü şartlara
dayanmak-
26 ÖĞRETMENİN BAŞARI KİLAVUZU
tadır. Gaz ve su geçirmemekte, yüzeyinde yaşayan mikropları özel bir salgıyla
öldürmekte ve içeri girmelerine engel olmaktadır. Yapısı, nemli ve elastikidir.
Tam insanın kullanışına ve hareketine elverişli bir şekilde imal edilmiştir.
(Alexis, 1997:87)
Kısaca, Allah'ın yarattığı en dengeli ve en yüce varlık olan insan vücudu,
hayran olunacak yetenekler içinde, her türlü şartlara uyum sağlayacak bir
şekilde düzenlenmiştir, (Ergün, 1996:160)
Öte yandan kafa, vücut, kol ve bacaklar birbirini desteklemekte, eksiklerini
tamamlamakta ve eksiksiz bir uyum içinde çalışmaktadırlar. Göz, kulak, burun,
ağız, el, kol, bacak ve parmaklar arasında hayret verici bir iş bölümü vardır.
Beyin, kılı kırk yarıcı, hassas bir görev üstlenmiştir. Bu kadar kullanışlı ve
işlevsel bir plânlama, tek kelimeyle olağanüstüdür.
İnsanların iç ve dış organları; birbirini koruyan, kollayan, yardımcı olan ve
harika bir alışveriş sistemi üzerine kurulmuştur. İnsan vücuduna bakıldığında,
hiçbir organın fazlalığı görülmediği gibi, eksik bir organa da rastlanamaz. Öyle
ki insan; en seri, en çabuk ve en verimli sonuç alacak bir plânlamaya göre
tanzim edilmiştir.
İnsanın hareket kabiliyetini en üst düzeye çıkaran dış organların yanında;
herbiri fabrikanın çarkları gibi muntazam çalışan; yapım, yıkım, koordinasyon ve
haberleşme olaylarında rol oynayan ve sürekli uyum içinde bulunan iç organlarına
sahiptir.
İnsanın dış görünüşü ise, olabileceğin en güzeliyle düzenlenmiştir. En sevimli,
en çekici, en estetik ve en zarif bir yapıya sahiptir. Kısacası, mükemmellik
açısından insan insana hayran kalıyorsa, insan üstü bir plânlama ve bir
düzenleme var demektir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 27
'-.İl
i"'
M *£>
0 1
IS ]
'.S- it" -
i 9
i II
i i
I
I
Kısaca, insanın herbir organının mükemmelliği, insanı hayrete düşürecek
derecededir. İnsan aklına sığışmayan bu oluş şekli, çok büyük bir aklın
plânlamasına işaret etmektedir. (Songar, 1979:46)
4- Anatomi Açısından tnsan:
İnsanın anatomik yapısı, hayat şartlarına ve vücut hareketine en uygun bir
şekilde plânlanmıştır. Örnek olarak; belkemiğinin, kaburgaların ve göğüs
kafesinin oluştuğu bölgede, kalp ve ciğerler asılı durmaktadır. Karaciğer,
dalak, böbrekler, mide, bağırsak, idrar gudeleri, periton kıvrımları ile oyuğun
yüzeyine bağlıdır. Bu oyuğun dip tarafı basenden, yan tarafları karın
kaslarından, üst tarafı ise, diyaframdan teşekkül etmiştir. Bütün organların en
hassası olan beyin ve ilik, kemik kutu içine kapatılmış ve kapların sertliğine
karşı da, sıvı tabakası ve zar sistemi ile muhafaza edilmiştir. (Alexis,
1997:178)
Görüldüğü gibi, insan vücudunun ve organlarının tanzim edilişinde mükemmel ince
bir plân, akıl ve uyum görülmektedir.
5- Sibernetik Açısından tnsan:
Haberleşme, kontrol, ayarlama ve denge kurma bilimi olan sibernetik açısından
insan, tek kelime ile kusursuz ve olağanüstüdür.
Bu bilime göre; evrenin en büyük hareketinden en küçük mikroorganizmanın
yaşayışına kadar her şey, sibernetik esaslar içinde olmaktadır. İnsan vücudunda
da mükemmel bir haberleşme, kontrol, ayarlama ve denge sistemi vardır.
İnsan, üşüyünce titrer, sıcakta terler, beden ısısını sürekli +36.5 derecede
tutar. Bu denge bozulunca inşan hasta olur. Isı
28 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
yükselmesi ve düşmesi belli bir seviyeyi aşınca da insan ölür. Koşarken veya bir
iş yaparken vücut hızlı çalışınca, kaslara ve hücrelere gerekli enerjiyi
sağlayıcı kan dolaşımını hızlandırmak için kalp daha hızlı çalışır. Akciğer,
kendisine fazla miktarda gelen kanı temizlemek için de, hızlı çalışır ve nefes
nefese kalır. Bu arada beden ısısını da terleme yoluyla düşürmeye çalışır.
Ayrıca insan vücudunda bulunan sayısız denge koruma sistemleri, dengeyi aşın
derecede bozan uyarılara karşı sansür uygular. (Ergün, 1996:163)
İnsan beyninde 10 milyar karar merkezi vardır. Bu merkezlerin her birinde,
sayıları 2.000'e varan sinapslar mevcuttur ve sinapslarda her an yüzlerce olay
cereyan eder. Ayrıca her sinaps, diğer milyarlarca sinapstan haberdar olarak ve
birbirini karşılıklı kontrol ederek çalışır.
Beynimiz ve sinirlerimiz işte böylesine göz kamaştırıcı bir "harikalar
ülkesi"dir. Sinir sisteminde nereye gözünüzü çevirirseniz, Ulu Yaratan'ın
muhteşem sanatını görürsünüz. (Songar, 1979:30-31)
6- Antropoloji Açısından tnsan:
İnsanın fizikî ve kültürel mazisini araştıran antropoloji, insan ırkının
özelliklerini, tasnifini, insan genetiğini, mukayeseli insan fizyolojisini,
insan topluluklarının kültürlerini ve zaman içindeki seyrini incelemektedir.
Antropologların eski insanlara ait çeşitli kalıntılar üzerinde yaptıkları
incelemeler, insanların her devirde hayvandan apayrı bir tür olduğunu ortaya
koymaktadır. (Şener, 1994:2)
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 29
7- Felsefe Açısından İnsan:
Felsefeye göre insan; daima doğruyu, güzelliği ve hakkı arama özlemi içindedir.
Evrenin bir bütün olarak gerçek durumunu, insanın ne olduğunu ve ne olması
gerektiğini bilmek istemektedir.
İnsan, aklı vasıtası ile dünyayı ve evreni aydınlatmaya çalışır. (Ergün,
1996:90) İnsan aklı, kuvvetli inanç ve ahlâk sistemleri ile desteklenmezse,
"doğruyu arıyorum" diye daha da yanlışlara sapabilir. Bunun felsefe dünyasında
çok çarpıcı örnekleri vardır. Bunların bir kısmı, ya her şeyi inkâr eden bir
"ateist" olmuşlardır, ya da her şeyi maddede arayan bir "materyalist"
olmuşlardır. (Yörük, 1998:73)
8- Sosyoloji Açısından İnsan:
İnsan toplumsal bir varlıktır. Birlikte yaşama, birlikte paylaşma, yardımlaşma
ve dayanışmaya muhtaçtır. İnsandaki bu duyguların pekişmesi lâzımdır. Çünkü
huzurlu toplumlar, iyi eğitilmiş ve toplum kurallarına uyan insanlardan oluşur.
İnsan toplum normlarına, inançlarına, ahlâk yasalarına ve yaşama biçimine ne
kadar iyi entegre olursa, hem kendini, hem de toplumu o kadar mutlu eder. Tabii
ki bütün bunlar; insanın kendini tanıması, bilmesi, geldiği ve gideceği yerin
hesabı ve muhakemesi içinde olması ile mümkündür. (Şener, 1994:3)
9- Psikoloji Açısından İnsan:
İnsan doğumundan ölümüne kadar, bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal bir
gelişme içindedir. İnsan değişik şartlarda, farklı davranışlar gösteren bir
canlıdır. Maddî ve manevî yaşantısı, şuuru ve şuuraltı dünyası vardır.
30 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
İnsanın taşıdığı emeller, arzular, beklentiler ve istekler dünyaya sığmayacak
kadar geniştir. Çünkü insan, tek zaman boyutunda yaşamaz. Geçmiş ve geleceğe
doğru bir zaman seyri içinde yaşar. Bu nedenle insanın davranışları, geçmişini,
şimdiki durumunu ve gelecek hakkında plânlarını ve ümitlerini yansıtır. (Ergün,
1996:131) İnsan maddeden manaya, büyük-küçük her şeyi görmek, bilmek ve yaşamak
ister. Bu anlamda, çok zaman ona dünya dar gelir. Bunun için, insan küçük bir
kâinat, kâinat da büyük bir insan olarak görülmüştür. (Nursî, 1976:79)
İnsanın psikolojik dünyası ıslah edildiğinde, bütün insanların hayranlıkla
izleyeceği örnek bir hayat anlayışı sergileyecek yetenektedir. Zararlı
yönlendirmeler yapıldığında ise, canavar hayvanları bile ürküten bir tahribat
içinde bulunabilmektedir. Bunun için, insanın "insan" olabilmesine yönelik
çalışmalar yapılmalıdır. Bu da ancak insanı, yaratanının mesajı ile başbaşa
bırakmakla mümkündür. (Kasapoğlu, 1997:17)
Görüldüğü gibi, fen ve sosyal bilimlerin insanla ilgili görüşleri
incelendiğinde; insanın mükemmel bir varlık olduğu ve yaratılmışların en üstünde
bulunduğu anlaşılmaktadır.
Maddî ve manevî olarak harikulade bir yapıya sahip olan insanın, kendisine ve
topluma faydalı olabilmek için, kendini iyi tanıması ve yaratılışındaki amacı
iyi bilmesi lâzımdır. (Yörük, 1998:36)
C- Dinler İnsan İçin Ne Diyor?
İnsan, tarih boyunca çeşitli din ve inanç sistemlerinin de konusu olmuştur.
Bütün semavi dinler insanın, "bir gaye için yaratıldığını, yaptıklarının
hesabını da Allah'a vereceğini" (Akseki, 1963:20) beyan etmişlerdir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 31
Bütün meselelerde olduğu gibi, insan hakkında da detaylı ve doyurucu bilgiyi
İslâm dini ortaya koymuştur. Bu konuda İslâm dininin görüşleri, fen bilimleri ve
makul felsefeyle de çelişmemektedir.
Kur'ân-ı Kerim, insanın menşeini Hz. Âdem olarak gösterir. Hz. Âdem, ilk
yaratılan insandır. Hz. Âdem'in cesedi, topraktan bir hülasadan yaratılmış.
(Mü'minun Sûresi, 12. âyet) Sonra bu cesede ruh verilmiştir. Diğer insanların
yaratılışını anlatan bir âyette, "Sizi topraktan yaratması, Onun
âyetlerindendir. (Rum Sûresi, 20.âyet) denilmesi gerçekten düşündürücüdür. Çünkü
Hz. Âdem'i topraktan yaratan İlahi kudret eli, diğer insanları da topraktan
yetişen gıdalarla yaratmaktadır.
İslâm dinine göre insan, ucu bucağı bilinmeyen varlık âlemi içinde, eşsiz bir
konuma sahiptir. Ruhuyla, cesediyle Allah'ın en antika bir san'at eseridir.
Kur'ân-ı Kerim, insanı bu özelliğinden dolayı, "En güzel şekilde yaratıldı" (Tîn
Sûresi, 4. âyet) diye ifade etmektedir.
En güzel şekilde yaratılan insan, dünyanın halifesidir. (Bakara Sûresi, 30.
âyet) Yani içinde yaşadığımız şu dünya sarayının halifesi, sultanı, insandır.
Yeryüzüne halife olarak gönderilen insan, bu yüce rütbesinden ve önemli
vazifesinden dolayı "Kiramen Katibin" (İnfitar Sûresi, 11, âyet) denen
meleklerce yakın takibe alınmıştır. Bu melekler insanın, her sözünü ve her
yaptığını kaydederler. (Kaf Sûresi, 18. âyet)
Cismen küçük olan insan, manen bir âlemdir. Çünkü; insan küçük bir âlem olduğu
gibi, âlem dahi büyük bir insandır. (Nursî, 1976:336) Âlemde ne varsa numuneleri
insanda vardır. Ruhu, ruhlar âleminden; hafızası, Levh-i Mahfuzdan; hayali,
Âlem-i misalden haber verir. Elementleri kâinattaki elementlerdendir.
Vücudundaki tüyler, yeryüzündeki
32 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ağaçlardan; kemikler, yeryüzündeki taş ve kayalardan; bedeninde cereyan eden kan
ve gözünden, kulağından, burnundan ve ağzından akan ayrı ayrı sular;
yeryüzündeki nehirlerden ve çeşmelerden, madeni sulardan haber verir. (Nursî,
1976:337)
İnsan mahlukatm en şereflisidir. At ve deve gibi hayvanlar, insandan daha büyük
olduğu halde insana itaat etmektedir. O büyük deve, küçücük bir çocuğun bile
önünde diz büküp, onu sırtına almaktadır. Yeşil ot ve sarı saman yiyip süt veren
hayvanlar, insana süt gibi bir gıdayı verirler. Hatta canlarını satmaktan bile
kaçınmazlar. Gagasıyla yerden her türlü tanecikleri kursağına indiren tavuk,
yumurta gibi lezzetli bir hediyeyi insana getirir. Bal arısı, çiçekten çiçeğe
dolaşıp, şifalı bir balı insana yedirir. Bundan dolayı insanın bu dünyaya bir
memur ve bir misafir olarak gönderildiği anlaşılmaktadır.
İslâm inancına göre insan, ruh ve cesetten meydana gelmiştir. Ruh, meçhul bir
mevcuttur. Yani varlığım bilmemize rağmen, nasıl bir şey olduğunu bilemeyiz.
"Sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh Rabbimin emrindedir ve ilimden size çok az bir
şey verilmiştir" (İsra Sûresi, 85. âyet) âyeti, ruhun hem mevcudiyetine ve hem
de meçhuliyetine işaret eder. Beden, ruhun ülkesidir. Bu ülkede ruh, sultan
hükmündedir. Bütün azalar, duygular ruhun tasarrufundadır. Mesela, "Göz bir
hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder." (Nursî, 1997:25)
Binlerce farklı elektrik cihazının beraber çalıştığı bir fabrika düşünelim. Bu
fabrikadaki bütün faaliyetler elektrikle olduğu gibi, vücut fabrikamızdaki bütün
faaliyetler de ruh vasıtasıyladır. Ölüm olayında ruh cesetten ayrılır ve bütün
faaliyetler sona erer. Ölüm, ruhun cesetten irtibatının
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 33
kesilmesidir. Bir ampulü parçaladığımızda, o ampul artık ışık vermez. Fakat
elektriği parçalayamayız. Ölüm, cesedin parçalanmasını netice verir. Fakat ruh,
berzah âleminde yaşamasına devam eder.
İnsan, hem ruhuyla harikadır, hem de cesediyle. Meselâ cesedimiz en antika bir
san'at eseridir. Gelişen tıp ilmi, insan vücudunun mükemmelliğini göz önüne
sermektedir. Kan, ilk bakışta kırmızı bir sıvı görülürken, gerçekte o bir
âlemdir. Onun tahliliyle, insanın pek çok özelliğini okumak mümkündür. İnsanın
sadece dişi için üniversitede beş yıl okunmakta, ayrıca on binlerce doçent,
profesör, dişi daha iyi anlamak için yoğun bir gayret göstermektedir. İnsanın
bütün azaları aynı şekildedir.
Bedeniyle harika olan insan, ruhî yönüyle apayrı bir harikadır. Bedene göz,
kulak, el, ayak takan İlahi kudret; ruha da his, merak, sevgi, korku gibi
duygular takmıştır. Bu duyguları maddeye icra etmek mümkün değildir. Meselâ,
insanda merak olmasaydı, ilimler ortaya çıkmazdı. Nitekim, merak duygusu olmayan
hayvanlar, yaratıldıkları günden bu güne, hiçbir ilmî keşif yapmamışlardır.
Onların ilgi alanları, son derece sınırlıdır. Meselâ, ot yiyen hayvanlar sadece
yeşile ilgi duyar.
Fakat insan, ayaklarıyla yerde gezerken akıl ve hayaliyle semalarda uçar. Hatta
kâinat bile dar gelir, "acaba daha ötesinde ne var?" diye merak eder.
Gerek ilimlerin gerekse dinlerin insan hakkındaki tespitlerine bakıldığında,
insanın ne kadar önemli bir varlık olduğu anlaşılmaktadır.
Cismiyle, ruhuyla ve duygularıyla Allah'ın en güzel bir şekilde yarattığı
insanın, büyük bir özenle ve dikkatle ye-
tiştirilmesi gerekmektedir. Çünkü, bu mükemmel varlığın zayi olup, basit bir
meta haline gelmesi; hem yetiştireni, hem de toplumu derinden yaralayacaktır.
Bir insan kurtarmanın, bir âlem kurtarmak kadar önemli olduğu çok iyi
bilinmelidir. Çünkü iyi eğitilen bir insan, huzurlu bir toplum ve mutlu bir
gelecek demektir.
Bunun için öğretmen, öğrencisine Allah'ın en büyük emaneti gözü ile bakmalı, onu
yetiştirmek için her türlü fedakârlıktan kaçınmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki, görevini layıkıyla yapmayan bir öğretmen, hem toplum
gözünde, hem de Allah nazarında çok büyük mes'uliyet taşıyacaktır.
34 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 35
f Jcûncti Kural
EĞİTİMDE TEMEL KAVRAMLAR İYİ BİLİNMELİ VE UYGULANMALIDIR
Temeli sağlam olmayan bir çalışmanın, sonucu da hüsran olur.
Jeremy BENTHAM
Eğitim ve eğitim faaliyetlerinin yürütülmesinde bilinmesi ve uyulması gereken
bazı temel kavramlar vardır. Bu kavramlar eğitim ve öğretimin zeminini
oluşturur. İyi bir eğitim ve öğretimin oluşması için de, temel kavramların bir
sıra dahilinde ele alınıp, aşama aşama yürütülmesi gerekir. Eğer temel
kavramlar, yerli yerine oturtulmazsa veya bazı kavramlar gözardı edilirse,
eğitim ve öğretim amacına ulaşmaz.
A- Öğretme Nedir?
Öğretme, bir öğretmenin en temel faaliyetlerinden biridir. Öğretmenin
başarılarından en önemlisi, öğretmeyi gerçekleş-tirebilmesidir.
Herhangi bir öğretmen için günlük hayatta bile "öğretemiyor, belletemiyor,
anlatamıyor" gibi eleştiriler sık sık duyulur. Bunun için hiçbir öğretmen
böylesi eleştirilere hedef olmak istemez. Her öğretmenin amacı, "iyi öğreten"
bir öğretmen olmaktır.
Eğitimciler genelde öğretmeyi; "herhangi bir öğrenmeyi sağlama faaliyeti"
(Ertürk, 1984:83) olarak tanımlamaktadırlar. Bir faaliyetin öğretme olarak kabul
edilebilmesi için, öğrenmenin gerçekleşmiş olması gerekir.
B- Öğrenme Nedir?
Öğrenme genel anlamda, bireyin olgunlaşma düzeyine göre, çevresiyle etkileşimi
sonucu, bireyin davranışlarında oluşan değişmelerdir. (Büyükkaragöz, 1996:16)
Bir başka ifadeyle, taklit ya da yaşantı sonucu bireyin davranışlarında kalıcı
davranış değişikliğidir. (Arı, 1997:89)
Öğrenme, kendiliğinden ve yönlendirilmiş olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.
Bireyin kendi yaşantıları sonucu meydana gelen davranış değişikliği,
"kendiliğinden öğrenme" dir.
Öğrenme için gerekli ortamın hazırlanması ve bunun için çalışmanın yapılması
"yönlendirmeyle öğrenme" dir.
Öğrenmenin Oluşması ve Pekişmesi tçin Bazı Temel Kurallar Vardır:
1- Öğrenme, öğrenmeye hazır olmakla oluşur.
2- Öğrenme, motivasyonla oluşur.
3- Öğrenme, alıştırma-tekrarla oluşur.
4- Öğrenme, öğrenenin aktif katılımıyla oluşur.
5- Öğrenme, öğrenme materyallerinin kullanımıyla oluşur.
Öğrenme süreci dört şekilde gerçekleşmektedir. Bunlar:
1- Hissederek öğrenme,
36 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 37
ÎT
" f -
Cs^ı
f-!-
2- Gözlemleyerek öğrenme,
3- Düşünerek öğrenme,
4- Yaparak öğrenmedir.
İnsanlar, öğrenme süreci içerisinde bu dört yaklaşımı da kullanmaktadırlar.
Zaman zaman bu yaklaşımlardan birinin ya da ikisinin ön plâna çıktığı,
diğerlerinin ise arka plânda kaldığı görülür. Sınıf ortamı açısından konuyu ele
aldığımızda, öğretmenin bu dört yaklaşımın da kullanılabileceği bir öğrenme
ortamını oluşturması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan öğretmenin,
öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alarak, duyarlı ve yaratıcılığı
destekleyen bir sınıf ortamı oluşturması gerekliliği de unutulmamalıdır.
C- Öğretim Nedir?
Öğretim, okullarda gerçekleştirilen öğretme ve öğrenme faaliyetlerinin
bütünüdür. Yani öğretim; öğretme ve öğrenmeyi birlikte kapsamaktadır. Başka bir
ifadeyle; öğrenmenin gerçekleşmesi ve bireyde istenilen davranışların gelişmesi
için, uygulanan süreçlerin tümüdür. (Varış, 1988:16)
Öğretimin gerçekleşebilmesi için, öğretmenin şu noktalara dikkat etmesi
lâzımdır:
1- Öğretim için gerekli hazırlığı yapmalıdır. Öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına
göre konuların nasıl ele alınacağını, metot ve tekniklerin neler olduğunu tespit
etmelidir.
2- Öğrencilerde çalışma istek ve heyecanını uyandırmalı-dır.
3- Öğrenme ortamını hazırlamalıdır.
4- Öğrencilere neyi, nasıl yapacakları konusunda önerilerde bulunmalıdır.
38 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
5- Öğrencilerin derse katılımlarını sağlamalıdır.
6- Öğrenilenlerin pekişmesi için, uygulama ve alıştırma yapmalıdır.
7- Öğrencilerin çalışmalarını değerlendirmelidir.
8- Öğrencilere her zaman rehberlikte bulunmalıdır.
D- Eğitim Nedir?
Genelde eğitim; bireyin davranışlarında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı
olarak, istenilen yönde değişme meydana getirme süreci (Ertürk, 1984:15) olarak
tanımlanmaktadır.
Bu tanıma göre eğitimin kavramını şu ayrıntılara göre ele almak mümkündür:
1- Eğitim bir süreçtir.
2- Bu süreç içinde bireyin davranışlarının istenilen yönde değiştirilmesi
amaçlanmaktadır.
3- Davranışlarındaki değişme kasıtlı olarak gerçekleştirilmektedir.
4- Eğitim sürecinde bireyin kendi yaşantıları esastır.
Özet olarak eğitim; bir kişide istenilen davranışları değiştirme veya oluşturma
sürecidir.
E- Amaç Nedir?
Amaç; eğitim ve eğitimi oluşturan unsurlardan birisidir. Çünkü öğretim amaçlı
bir çalışmadır ve her çalışmanın da amacı vardır.
Amaç kelime olarak; erişilmek istenen sonuçtur.
Eğitimde amaç da; öğretimin amaçlarını gerçekleştirmek ve istenilen hedefe
kavuşmaktır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 39
s .'
ı İ/ı" Jıl"
Öğretimde amaç ise; öğrenci davranışlarında meydana gelmesi beklenen değişikliği
gerçekleştirmektir.
Öğretimin amacı daha kısa ve sınırlıdır. Eğitimin amacı uzun süreli ve
kapsamlıdır. Eğitimin amacı içinde birçok öğretim amacı bulunabilir. Eğitimin ve
öğretimin amaçları birbirlerini tamamlayan faaliyetlerdir.
F- Hedef Nedir?
Kavram olarak hedef; ulaşılmak istenilen yerdir.
Eğitimde hedef ise; kişide bulunmasını istediğiniz ve eğitim yoluyla
kazandırılabilir özelliklerdir. Başka bir ifadeyle, öğrenciye kazandırılması
uygun bulunan bilgi, beceri, yetenek, ilgi, tutum gibi bazı alışkanlıklardır.
(Bilen, 1996:4)
Hedefler; uzak hedefler, genel hedefler ve özel hedefler olarak üç kısımda
incelenir.
Uzak Hedefler: Politik hedeflerdir. Ülkenin istikrarı, büyük ölçüde uzak
hedeflerin doğru tayin edilmesiyle ilgilidir.
Genel Hedefler: Uzak hedeflerin yorumu ve dökümü gibidir. Eğitim ve okulun genel
hedefleri, politik ve uzak hedeflerin lokalleşmiş şeklidir.
Özel Hedefler: Kişiye kazandırılması istenen özelliklerdir. Eğitim ve okulun
hedeflerinin iyi belirlenmesi de, verimli, çalışkan ve saygılı bireyler
yetişmesini sağlar.
G- Plân Nedir?
Plân; neyi, niçin, ne zaman ve nasıl yapılacağını gösteren bir çalışmadır. Her
işin üstesinden gelinmesinin ilk şartı plânlı çalışmadır. Plânlı çalışma
başarının anahtarıdır.
40 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
I, 11
Eğitim ve öğretimde plân ise; belirli eğitim amaçlarına ulaşmak için, öğretim
konusu olan etkinliklerden hangisinin seçileceğini, bunların öğrencilere niçin
ve nasıl yaptırılacağını, ne gibi tamamlayıcı ve yardımcı kaynak ve araçların
kullanılacağını, elde edilen başarının nasıl değerlendirileceğini önceden
tasarlayıp, kağıt üzerinde tespit edilmesidir. (Bu konuya ileride yer
verilecektir.)
H- Program Nedir?
Program; yapılması gereken bir işin bölümlerini, her bölümün yapılış sırasını,
zamanını ve nasıl yapılacağını gösteren bir çalışmadır.
Eğitim alanındaki program kavramı; eğitim programı, öğretim programı, okul
programı, müfredat programı ve ders programı gibi isimler altında
incelenmektedir.
1- Eğitim programı:
Eğitim programı, tüm programları kapsayacak nitelikte geniş ve kapsamlıdır.
Eğitim programı; "çocuklar, gençler ve yetişkinler için Milli Eğitim'in
amaçlarını geçekleştirmeye dönük tüm faaliyetlerini" (Varış, 1978:17) içine
almaktadır.
Eğitim programını, bir okulda yapılacak eğitim ve öğretim etkinliklerini
düzenleyen bir belge olarak da düşünmek mümkündür.
2- Öğretim programı:
Öğretim programı, derslerde okutulacak konuları, bunla-amaçlarını, kaç saat
okutulacaklarını, öğretim metot ve
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 41
IS.?
tekniklerini gösteren bir belgedir. İlköğretim ve lise programlarını; öğretim
programı olarak anlamamız mümkündür.
3- Müfredat programı:
"Öğretim programı" yerine, daha önce "Müfredat programı" kullanılmaktaydı. Bu
gün de halen bu program ismi, zaman zaman kullanılmaktadır.
Müfredat programının, öğretim programından farklı, bazı ayrıntıları vardı.
Müfredat programlarında amaçlar, ilkeler, metot ve teknikler belirtilmiyordu.
Buna karşılık, öğretmenin okutacağı konular en ince ayrıntısına kadar
yazılıyordu.
Bu gün öğretim programları, müfredat programının daha geliştirilmiş bir şekli
durumundadır.
4- Ders programı:
Ders programı; bir dersin amacı, muhtevası, öğretme-öğ-renme süreçleri ve
değerlendirmeden oluşmaktadır. Matematik, Fen Bilgisi, Tarih ve Türkçe gibi tüm
dersler için, ders programı yapılır.
Bir Eğitim Programında Bulunması Gereken İlkeler
1- Eğitim programı, milli ve mahalli olmalıdır.
2- Milli birlik duygusu ve milli kültür anlayışı vermeli ve öğrenciye ideal
kazandırmalıdır.
3- Toplumun inancına, örf ve âdetlerine ters düşmemelidir.
4- Dil, tarih, bayrak ve vatan birliğinin teminine yönelik olmalıdır.
5- Teknolojik gelişmelere açık, bilimsel verilere sahip olmalıdır.
42 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
6- Esnek ve uygulama kolaylığı olmalıdır.
I- Metot Nedir?
Metot; bir amaca varmak için, doğruluğu ve başarısı denenmiş en kısa, en emin
yol, hareket ve iş tutma tarzı olarak bilinmektedir.
Öğretimde metot ise; kısa zamanda daha çok amacın gerçekleşmesini sağlayacak bir
çalışma tarzıdır. Başka bir ifadeyle metot; öğrenciyi, eğitimin amaçlarına en
çabuk ve en güvenilir olarak ulaştıracak bir yol demektir.
Öğretim amaçlı bir etkinliktir. Bu nedenle öğretim kavramının içinde, metot
kavramı çok önemli bir yer tutar. Metotlu çalışan öğretmen, kısa zamanda amacına
ulaşır.
J- Teknik Nedir?
Öğretimde teknik; öğretim metotlarının uygulama biçimlerini ifade etmektedir.
Her öğretmenin, öğretme metodunu uygulamaya koyma biçimi vardır. Bu onun
"öğretim tekniklerini ortaya koymaktadır. Başka bir ifadeyle öğretim tekniği,
bir metodu ustalıkla, kişiye özgü olarak uygulamaya koyma şeklidir.
Metot daha kapsamlıdır. Teknik ise metodun parçaları, ayrıntısı ve uygulamaya
aktarma tarzı durumundadır.
Genelde metot ve teknik birlikte kullanılarak, "Öğretim metot ve teknikleri"
denilir.
K- Eğitim Teknolojisi Nedir?
Eğitim teknolojisi; teknolojinin ürünü olarak ortaya çıkan yeni araç ve
gereçlerin (radyo, televizyon, internet, bilgisayar, projeksiyon makinesi, film
şeritleri, slayt, kaset vs...) eğitim kurumlarına sokulması ve bunların
öğretmenler tara-
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 43
fından, eğitim ve öğretimde kullanılmasını ifade etmektedir.
Bu uygulama, "Eğitimde teknolojiden yararlanma"
olarak görülmektedir. Kişinin ve toplumun ayrılmaz bir parçası durumuna gelen
teknolojik iletişim araçlarının, eğitimde kontrollü olarak kullanılması, faydayı
o ölçüde arttıracaktır.
Dördüncü Kural
44 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
SEVGİ VE HOŞGÖRÜ ORTAMI OLUŞTURULMALIDIR
Günümüzde insanlar çok şey elde etmiştir.
Ama, sevgi ve hoşgörüyü yitirmiştir.
Şimdi her öğretmenin en önemli görevi,
sevgi ve hoşgörü ortamı oluşturmaktır.
Vehbi VAKKASOĞLU
Öğretmenlik mesleği ile ilgili çok şey söylenmiştir. Ama bunlardan en önemlisi,
öğretmenliğin bir "sevgi mesleği" oluşudur.
Evet, "öğretmenlik bir sevgi mesleğidir."
Bir öğretmen; her insanın, sevgiye ekmek kadar, su kadar, hava kadar ihtiyacı
olduğunu bilmelidir.
Eğitim-öğretim, sevgi temeli üzerine kurulmalı ve sınıfta sevgi atmosferi
oluşturulmalıdır. Çünkü sevgi ortamının oluştuğu her yerde birçok problem
aşılmış demektir.
Günümüz insanları sevgi eğitimine muhtaçtır. Çünkü dostluk, ilgi, yardım ve
dayanışma sevgi eğitimi ile mümkündür. Bugün bu kavramlar her millet için aranır
olmuştur. Demek ki sevgi eğitimi ihmal edilmiştir.
A- Nasıl Bir Sevgi Eğitimi? Nereden Başlamalı?
Öğretmen, seven ve sevmesini bilen birisi olmalıdır. Seven öğretmen, sevilen
öğretmen demektir. Sevilen öğretmen
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 45
sn
ise; öğrencisine en güzel "sevgi eğitimi"ni sunar. Tersi düşünüldüğünde ise;
sevmeyen öğretmen, sevilmeyen öğretmendir. Sevilmeyen öğretmen, eğitim adına
yalnızca kin, nefret, korku ve ilgisizliği verebilir.
Bakışlarında tatlı pırıltıyı, dudaklarında sıcak tebessümü ve davranışlarında
ilgi ve alakayı eksik etmeyen bir öğretmen, okulunu ve sınıfını sevgi bahçesine
çevirmiş demektir.
Öğrencinizin, "nasılsınız" diye saçlarını okşamanız, ona güleryüz göstermeniz,
onun elini sıkmanız ve problemlerini dinlemeniz, gönlünü fetheder ve öğrenciniz
size sımsıkı bağlanır.
Unutmayınız; kelebeklerin ışığa koşuştuğu gibi, çocuk yürekler, genç kalpler
sevgiye koşar.
Sevgi dolu bir öğretmen ışık demektir. Öğrencileri onu arar, onu sorar.
Öğrencileri öylesine bağlıdır ki, "öğretmenim" deyince, gözlerinde sevinç
ışıkları yanar. Ona kavuşmak, elini tutmak, ne kadar anlamlıdır.
Bir bayram günü mezara giden bir eğitimcinin, bir mezarın başındaki kalabalık
dikkatini çeker. Yanlarına yaklaştığında bir öğretmenin mezarı olduğunu ve
kalabalığın da onun öğrencileri olduğunu anlar. On yıl önce ölen bir insana bu
kadar ilginin nedenini sorunca; "O sevgi doluydu" (Karlı, 1996:21) cevabını
alır. Hâlâ öğrencileri ona koşup, onun sevgisini paylaşmaktadırlar.
Öğretmen yalnızca bir insan yetiştirmiyor. O bir dünya büyütüyor, bir dünya
yetiştiriyor. Çünkü insan bir dünyadır. Cismiyle, ruhuyla, hayaliyle, idealiyle
ve beklentileriyle bir dünya... Çok zaman kâinata sığmayan bir dünya... Sevgiyle
temeli atılan, sevgiyle örülen, sevgiyle kurulan bir dünya... O dünyada her
güzellik bulunacak. Saygı, sevgi,
hoşgörü dayanışma ve fedakârlık... Kaybedilen, aranılan değerler...
Sevgi eğitimi, sevgiyle eğitmek demektir. "Öğrenci bir emanettir; onu sevgiyle,
şefkatle ve merhametle koruyun" (Ülgen, 1964:5) diyen eğitimciler, çok büyük bir
gerçeğe işaret etmişlerdir.
Evet, öğrenci bir emanettir. Hayatını, hayatına feda eden ve onun için yaşayan
anne ve babanın emanetidir. Bu fedakâr insanların emanetini sevgiyle korumak,
sevgiyle büyütmek kadar önemli bir görev var mı?
Öğrenci bir emanettir. Vatan ve millet; sevgi, fedakârlık, yardımlaşma ve
dayanışma ruhu almış insanlarla ayakta durmaktadır. Bir öğrenciyi sevgi ile
büyütmek, vatanı sevgiyle korumak demektir. Bir öğrencinin heder ol-.ması,
vatanı için bir ihanet demektir.
Öğrenci bir emanettir. Yaratılmışların en üstünü olan insan, Allah'ın en büyük
emanetidir. Gerek fizyolojik gerekse de psikolojik anlamda en mükemmel
cihazlarla donatılan ve en mükemmel nimetlerle beslenen insandan önemli görevler
beklenmektedir. O görev "sevme, sevdirme" görevidir. Yani insan olmak, kul olmak
görevi...
Bu değerli varlık, sevgi eğitimiyle; hem aile, hem vatan, hem de yaratana layık
hale getirilebilir. Eğer sevgisiz, ilgisiz eğitilirse; toplum için en zararlı
bir insan olur. Ruhunda sevgiyi yitirmiş insanların açtığı yaralar, bütün
dünyanın en önemli problemidir.
Sevgi eğitimi unutulunca, insanlar da sevgiyi unuttu. Menfaat için yaşama
anlayışı olan pragmatizm felsefesi Amerika'dan; her şeyi maddede arayan
materyalizm felsefesi Rusya ve Avrupa'dan ülkeye yayıldı ve eğitim felsefelerini
etkiledi. Bir tepki üzerine kurulan cumhuriyet eği-
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 47
§m
9^âmm
timi de, pragmatizm ve materyalizmden etkilendi. Çünkü cumhuriyet eğitiminin
amacı, Osmanlı'nın dinî eğitimini ve onun etkisini silmekti. İslamcılara karşı
bir savaş aracı olarak düşünülen özgün eğitim, ideolojilere ağırlık veren bir
nitelik taşıdı. Batıya dönük olan cumhuriyet eğitimi, yabancı ideolojilerin Türk
toplumuna taşıyıcısı oldu. (Kongar, 1981:83)
Bu şekilde, ülkemizde ve dünyada menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen
insanlar ise, sevgiyi, ilgiyi, dayanışmayı ve yardımlaşmayı unuttu, kendisi de
sevgisiz ve ilgisiz kaldı.
Öyle ki varlık içinde yoksullaşan, kalabalık içinde yal-nızlaşan, güç içinde
güçsüzleşen ve çare içinde çaresiz kalan, ruhsuz ve duyarsız bir kitle türedi.
Halbuki okullardan bilim ve teknoloji alınmaktadır. Dünya çapında bilim adamları
ve mühendisler de yetişmektedir. Ama eğitim yükseldikçe ilişkiler zayıflamakta,
menfaatler ön plâna çıkmaktadır. Beklenilen toplumsal dayanışma yerine,
toplumsal ayrışma yaşanmaktadır.
"Cahil, okuma yazma bilmeyen dağdaki bir çoban, kuru ekmeğini aç bir yabancı ile
paylaşıyor da; neden okumuş bir aydın, menfaati uğruna birçok insanın hayatını
gözardı ediyor?" (Karlı, 1996:51) Öyleyse, burada bir yanlışlık ve eksiklik
vardır. Çünkü okumak, cahilliği gidermeli, insan ilişkilerini, sevgisini ve
dayanışmasını arttırmalıdır. Birçoklarına göre bu eksiklik, insanı yalnızca
ceset ve madde olarak görmenin; manasını, sevgisini, inancını unutmanın
eksikliğidir. (Cordon, 1996:34) Çünkü, bu konuda daha çok şikâyetler, okumuş ve
bilen kesimle ilgili gelmektedir. "Cahil" diye bilinen insanlar, daha itaatli ve
daha saygılıdır.
48 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
İnsan hem madde, hem de manadır. İki yönüyle ele alınıp geliştirilmelidir. Bilim
ve teknolojiyle donatılırken, sevgi, insanlık, akrabalık, dostluk gibi değerler,
iman gibi kuvvetler ihmal edilmiştir.
Bugün Amerika, Avrupa, Rusya ve Çin, kaybettiği insanlık değerini aramaktadır.
Bundan dolayı, birlikte yaşama, birlikte paylaşma ve aile değerlerini (Sert,
1995:90) ön plâna almaktadırlar.
B- Öğretmen Sevgi Ortamını ve Sevgi Temelini Nasıl Oluşturmalıdır?
1- Öncelikle sevgiyi sunan, sevgiyi hak etmelidir.
Öğretmen, sevgiyi hayatına temel alan bir öğrenci yetiştirmek isterken, kendisi
de davranışlarına sevgiyi temel almaktadır. Çünkü sevgi yaşanarak öğrenilir.
Öğretmen sevgiyi önce kendisi hakkettiğini göstermelidir ki öğrencilerin
ilgisini çekebilsin.
Sevgiye, en az sevgi kadar sevgi gösterilmelidir. Ancak, bazı öğretmenler
sevgiyi güçsüzlük, acımasız ve otoriter olmayı da güçlülük olarak görmüşlerdir.
Halbuki sevgi en büyük güç, acımasızlık ve ilgisizlik ise, bir acizliktir.
Seven kişi, sevdikçe ne kadar az sevdiğini anlayabilir; daha çok sevmek için
duygularını zenginleştirmeye, tutarlı olarak değiştirmeye doğru yönelebilir.
Sevdikçe hoşgörülü olmayı öğrenir ve öğretir. Öğrettikçe bilgisi artabilir.
Bilgisi arttıkça, ne kadar az bildiğini, yani bilmediklerinin ne kadar çok
olduğunu anlayabilir; bundan dolayı tutarlı daha çok bilgi ve sevgi elde etmek
için gecesini gündüzüne katabilir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 49
i ı
2- Sevgi bir paylaşımdır.
Acının, sıkıntının, korkunun, üzüntünün, sevincin, neşenin, güzelliğin,
iyiliğin, erdemin, bilginin vb. öğrencilerle paylaşılması, sevginin oluşmasından
daha önemlidir.
Öğretmen sınıfta acısı, sıkıntısı, korkusu olan öğrenciyle; onun acısını,
sıkıntısını, korkusunu gidermek için nedenlerini belirleyip, onları ortadan
kaldırmaya çalışmakla; onu sabırla dinleyip, yol göstermekle bu işi başarabilir.
Bunlar derslerden kaynaklanıyorsa, ilgili öğretmenlerle konuşarak aileden ise,
babası ve annesiyle görüşerek; arkadaşlarm-dansa, ona yol göstererek bu
sorunların üstesinden öğrencinin gelmesine yardımcı olabilir. Öğretmen hiçbir
zaman öğrencinin acısını, korkusunu, sıkıntısını alaya almamalıdır.
3- Sevgi hoşgörü demektir.
Sevgi, hoşgörüyü doğurur. Hoşgörüsüz, katı ve önyargılı insan, "insan
sevgisinden mahrum" demektir.
Öğretmenin anlayışlı, hoşgörülü ve esnek olması, asla başıboş ve disiplinsiz
anlamına gelmez. Tam tersi, hoşgörülü öğretmen; disiplini, çalışmayı ve hayata
bakışı "anlayış ve hoşgörü" üzerine şekillendiren kişi demektir.
Katı, sert ve hoşgörüsüz tavırlar, sınıfta geçici bir disiplin ve düzen
oluşturabilir. Ama öğrencinin psikolojik dünyasını olumsuz etkiler. Bu ortamda
yetişen öğrenci anlayışsız, sevgisiz, önyargılı, katı bir davranış kazanır.
Hoşgörü eğitimi, her şeyi hoş görmek değil; "hoş" olanı hoş görmek demektir. En
hoş olan ise, insanların birbirini sevmesi ve hoş görmesidir.
50 ÖĞRETMENİN BAŞARİ KILAVUZU
4- Sevgi bir güçtür.
Sevginin en büyük bir güç olduğu, zaman ilerleyince daha iyi anlaşılmaktadır.
Para, mal, kuvvet ve otorite insanları mutlu etmeye yetmemiştir. Daha çok
insanları bireyselleş-tirmiş, ayırmış, çok zaman da düşman etmiştir.
İnsanları birbirine bağlayan, dayanışma ve yardımlaşmayı arttıran, paylaşma ve
birlikte yaşamayı öğreten güç; sevgidir.
Okullarda bilim ve teknoloji öğretimine ne kadar önem veriliyorsa, sevgiye de o
kadar önem verilmelidir. Bilim ve teknoloji, sevgisiz bir işe yaramıyor.
Birbirinden kopan insanları bilim ve teknoloji değil, sevgi kurtarıyor.
Sevginin sembolü öğretmendir. Seven, sevilen ve sevdiren bir öğretmen modeline
yalnız ülkemizin değil, bütün dünyanın ihtiyacı vardır.
Sevgiyi kendinizden ve öğrencinizden esirgemeyin. Çünkü hayat için en büyük güç
sevgidir, hoşgörüdür.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 51
Beşinci Kural
AMAÇ İYİ BELİRLENMELİDİR
Başarılı olan insanlar, amacı olan insanlardır.
Cevdet PAŞA
Bir öğretmen gerek meslekî, gerekse özel yaşamında amacını iyi belirlemelidir.
Çünkü öğretmenlik mesleğinde amaç, temel bir başlangıçtır. Olmazsa, olmaz bir
kuraldır. Bunun için plânlar yapılırken, amaçlar özenle belirlenir.
Bu eğitim-öğretimde böyle olduğu gibi, öğretmenin okul dışı çalışmaları için de
böyledir. Çünkü bir öğretmen, okul dışı çalışmalarını da okul için plânlamış
olmalıdır.
Bu paralelde bir öğretmen, amaçlarını belirlerken şu noktalara dikkat etmelidir.
A- Amaç Belirlerken, Ne İstediğinizi Belirleyin
En büyük başarısızlık, ne istediğini bilmemekten kaynaklanmaktadır. Ne
istediğini bilmeyen insan, ne yapması gerektiğini de bilemez.
Bir öğretmen kendisine şu soruyu sormalıdır: Meslek hayatımda ve özel yaşamımda
ne istiyorum? Niçin istiyorum? Ne kadar istiyorum?
Bu sorunun cevabı net olarak alındıktan sonra, kararlı bir şekilde harekete
geçmelidir. Cevap, boşlukta ve belirsiz
52 ÖĞRETMENİN BAŞARI KİLAVUZU
olarak kalmışsa, netleşene kadar beklemelidir. Çünkü, sonradan kararın
değişmesi, amacı etkileyecektir.
B- Niçin İstediğinizi Belirleyin
Çok zaman ne istediğiniz ve ne kadar istediğiniz yetmeyebilir. Niçin
istediğinizin de belirlenmesi ve netleşmesi lâzımdır. Çünkü, önünüze koyacağınız
amacın niçin konulmuş olduğunu, en iyi bilen siz olmalısınız. "Bu amacı şunun
için koydum, gerekçem de şudur" demelisiniz. Bu kararın netlik kazanması, amaca
ulaşmanız yolunda önemli bir aşamadır.
C- Meslekî ve Özel Amaçlarınız Nelerdir?
Bir öğretmen olarak amaçlarınızı iki açıdan belirleyin: Meslekî amaçlarınız,
özel amaçlarınız.
1- Meslekî amaç; meslekî yaşantılarda ve çalışmalarda başarılı olmaktır. Bu
başarı için, eğitim ve öğretimde disiplinli, sürekli ve seviyeli bir çalışmaya
ihtiyaç olacaktır.
Eğitim-öğretimde meslekî amaçlar genelde beş kategoride ele alınır: Uzak
amaçlar, genel amaçlar, okulun amaçları, dersin amaçları ve konunun amaçlarıdır.
a) Eğitimin uzak amaçları; yetiştirilecek insan tipini yansıtır.
b) Genel amaçlar; uygulanan eğitim sisteminin genel amacını ifade eder.
c) Okul amaçları; farklı program uygulayan her okulun, kendi amacını ortaya
koyar.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 53
i '!
d) Ders amacı ise; her dersin kendi yapısına göre belirlenmiş amacını anlatır.
e) Konunun amacı da; her konunun kendi süreci ile ilgili farklı amaçları
olduğunu ifade eder.
2- Özel amaç; kendi özel yaşamını, çalışmalarını ve beklentilerini ortaya koyar.
Öğretmenin özel amacı, meslekî amacını desteklemelidir. Amaçlar asla
çatışmamalıdır.
D- Kendinizi, Belirlediğiniz Amacı Gerçekleştirmeye Adayın
Bir insan, bir işi yapmak ve bir amaca ulaşmak için beyin ve irade gücünü
şartlandırabilir.
Beyin, bir işi yapmayı anlamlı, önemli, gerekli ve mantıklı bulursa, ne yapıp
edip o amaca ulaşmak için, çeşitli yollar arar, alternatifler düşünür ve
sebepler bulur. (Sekman, 1997:142-143)
Beyin, mutlaka yapması gerekli olduğu bu iş için, kendisini ikna edince; amaca
ulaşmak için, ikinci güç olan irade şartlanmasına geçer. "İç disiplin veya iç
güç" dediğimiz irade, her şartta ve her durumda, amaca ulaşmak yolunda itici bir
kuvvet oluşturur.
Beyin ve irade gücü ile, iyi tespit edilmiş bir amaca ulaşmak için, hiçbir neden
yoktur.
Altıncı Kural
KİŞİSEL EKSİKLİKLER EN KISA SÜREDE TAMAMLANMALIDIR
Kendi eksikliğini gören ve onu tamamlayan bir öğretmen, başarıya adaydır.
BACON
A- Kişisel Eksiklikler
Eğitim ve öğretim çalışmalarınızda öğretmenin kişiliğinin ve yeterliliğinin
tartışılmaz bir etkisi vardır.
Bir dersin planlanması ve hazırlanması, metot ve teknikleri, araç ve gereçleri
ne kadar kusursuz hazırlanırsa hazırlansın, başarı için tek başına yeterli
olmayacaktır.
Dersi işleyecek olan öğretmenin, kişisel özellikleri ve meslekî yeterliliği
başarıyı etkileyen en önemli unsurdur.
Getzels ve Jackson isimli iki eğitimci, yaptıkları araştırmalarda, öğretmenin
kişiliğinin ve yeterliliğinin eğitim ve öğretimi etkileyen en önemli bir faktör
olduğunu (Özçelik, 1996:137) ortaya koymuşlardır.
Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin planlayıcısı, yürütücüsü ve itici gücü
durumundadır ki bir öğretmen, kendisinden beklenen bu güce sahip olabilmek için,
kendisiyle ilgili görevlerini yerine getirmeli ve eksiklerini süratle
tamamlamalıdır. Çünkü bir öğretmenin en büyük görevi, kendi eksiklerini görmek
ve onu en kısa sürede tamamlamaktır.
54 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 55
B- Bir Öğretmen, Kişisel Eksikliklerini Tamamlaması İçin Neler Yapmalıdır?
1. Mesleğinizi sevmelisiniz. Çünkü, mesleğini sevmeyen, sevgisini de veremez.
Sevgisini veremeyen bir öğretmen de, hem sevilmez hem de başarılı olamaz.
2. Giyiniş şeklinize ve kıyafetinize çok dikkat etmelisiniz. Günlük tıraşlı,
saçı taralı, tertipli ve düzenli bir giyiniş tarzının saygı uyandıracağını
unutmamalısınız.
3. En zor şartlarda bile, güleryüzlü ve alçakgönüllü olmayı ihmal etmemelisiniz.
4. Kendinizde var olan davranış bozukluklarını ve kusurlarını düzeltmeden,
öğrencilerinizde ve toplumda kusur aramaya kalkarsanız, en büyük kusuru işlemiş
olursunuz. Ayrıca, çok havalı yaşantınızın veya çok pejmürde halinizin, sizi tek
başınıza bırakabileceğini bilmelisiniz.
5. Başkalarının ayıpları ve eksiklikleri ile değil, kendi doğrunuzla yaşamayı
öğrenmelisiniz.
6. Okulda ve çevrede problem çıkaran değil, problem çözen bir kişi olarak
tanınmalısınız.
7. Olaylar karşısında sakin, soğukkanlı ve sabırlı olmalısınız. Her problemin
mutlaka bir çözümünün olacağını bilmelisiniz.
8. Her başarısızlığın bir başarı getireceğini düşünerek, başarısızlıktan
yılmamalısınız ve kararlı olmalısınız.
9. Çok iyi plânlayıcı, yürütücü ve değerlendirici olmalısınız.
10. Beden, zihin ve duygu bakımından sağlıklı ve dengeli olmaya özen
göstermelisiniz.
11. İnsan hak ve özgürlüklerine, din ve vicdan hürriyetine saygı
göstermelisiniz.
12. Her insanın farklı bir görüşü ve farklı bir anlayışı olduğunu, her insanı
olduğu gibi kabul edip, önyargı içinde olunmaması gerektiğini bilmelisiniz.
13. Vatanın bütünlüğünü ve bölünmezliğim, milletin huzurunu ve bekasını,
"olmazsa olmaz" bir şekilde kabullenip savunmalısınız.
14. Toplumun kabullenemeyeceği davranışlardan uzak durmalısınız. Özellikle, din,
ahlâk, vatan, bayrak ve tarih gibi ortak değerlere karşı saygılı olmalısınız ve
gereken önemi vermelisiniz.
15. Öğrencilerinizin ve çevrenizin sizi; davranışlarınız, kıyafetleriniz ve
görünüşünüzle bir model olarak görmek isteyeceklerini bilmelisiniz.
16. Öğretmenlik mesleğinin bilimsel metot ve tekniklerini bilmeli ve yerli
yerince de uygulamalısınız.
17. Mesleğinizle ilgili yayınları izlemeli ve yararlanmalısınız.
18. Kendinizi sürekli yenileyecek kitap okuma ve araştırma alışkanlığını
kazanmalısınız.
19. Bilgisayar, internet ve yabancı dil gibi dünyaya açılan araçları rahatlıkla
kullanmalı ve istifade etmelisiniz.
20. Genel kültür düzeyini sürekli olarak en üst düzeyde tutmalısınız.
21. Mesleğinizle ilgili bilgi alış verişinde bulunmalısınız, sizden önde ve
sizden tecrübeli meslektaşlarınıza bir konuyu sorup, öğrenmekten kaçar veya
utanırsanız, o konuyu yanlış öğretince daha fazla utanırsınız.
56* ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 57
-V'. p
22. Alanınızda uzman ve söz sahibi olmalısınız. Konuşma, okuma, yazma ve dinleme
gibi temel becerilerdeki hata payını en aza indirmelisiniz.
23. Başarıları ölçmede hassas ve âdil olmalısınız.
24. Ceza ve ödül konusunu, yapıcı ve teşvik edici anlamda kullanmalısınız.
25. Meslek ve özel yaşantınızda anahtar olursanız, problemleri çözmek için
anahtar aramazsınız.
26. Öğretmenlik yaşantınızda küçük engellere takılırsa-nız, büyük engelleri
aşamazsınız.
27. Şiddetli münakaşalara ve sonuçsuz tartışmalara girmemelisiniz. Bu durum
sizleri yıpratır ve itibarınızı düşürebilir.
28. Eleştirilerden korkmamalısınız ve daima açık olmalısınız. Eleştirilere açık
olan eleştirilerden kurtulur.
29. İyi bir aile reisi, iyi bir anne veya baba olmanın, mesleğinize olumlu katkı
yapacağını unutmamalısınız.
30. Kendiniz öğrencilerinizden saygı beklerken, siz de yaşlı öğretmenlere saygı
göstermelisiniz. Çünkü saygı göste- ; ren, saygı görür.
31. Okul yönetimi, mesai arkadaşları ve öğrenci velileri ile iyi ilişkiler
kurmalısınız.
32. Her zaman kolay ulaşılan, kolay konuşulan bir kişilik sahibi olmalısınız.
Problemlerin çözümüne her türlü katkıyı yapacağınıza inandırmalısmız.
33. Affedici olmaya özen göstermelisiniz. Başkalarının hatalarını affederseniz
büyürsünüz, kendi hatalarınızı affederseniz küçülürsünüz.
34. Sözlerinizle davranışlarınız uyumlu olmalıdır. Söyle-Idiğini yapmayan
öğretmen, başkasına yaptırırken de başa-Irılı olamaz.
35. Başkalarını düzeltmeye ve ıslah etmeye, kendinizi | ıslah ederek
başlamalısınız.
36. Söylediğiniz her söz doğru olmalıdır. Ama her doğ-I ruyu her yerde
söylememelisiniz. Doğruları, doğru zeminlerde ve doğru zamanlarda
söylemelisiniz. Doğrular yanlış yerlerde söylenirse, yanlış anlaşılır.
Sonuç olarak; siz öğretmensiniz ve yalnızca öğretmen I olmalısınız. Her yerde,
her zamanda ve her mekânda, öğretmenlik onuru ve yükünü taşıdığınızı
unutmazsanız, başarılı ve itibarlı olursunuz.
&2
58 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 59
Yedinci Kural
BAŞARILI ÖĞRETMENLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ ELDE EDİLMELİDİR
Öğretmenin başarılı olmaktan başka bir seçeneği yoktur. Olsaydı, öğretmen
olmazdı.
Prof. Dr. Şener DİLEK
Son yıllarda yapılan araştırmalarda başarılı öğretmenlerin birtakım ortak
özellikleri tespit edilmiştir. Bu ortak özellikler arasında; bilgi, beceri ve
karakter özelliklerinin önemli bir yer tuttuğu görülmüştür. (Gordon, 1996:19-21;
Sekman, 1997:72; Bunvash, 1997:68-127)
Genellikle bu üç temel özellik konusunda yeterli öğretmenlerin başarılı
oldukları ve istenilen sonuca ulaştıkları anlaşılmaktadır.
A- Başarılı Öğretmenlerin Bilgi Özelliği
1- Mesleğiyle ilgili bütün kuralları öğrenmiştir.
2- Alanıyla ilgili yeterli bir birikime sahiptir.
3- Öğretmenlik mesleğini taşıyacak, genel kültür bilgisi elde etmiştir.
4- Yöneticilik ve rehberlikle ilgili gerekli formasyonu kazanmıştır.
5- Öğrenci, veli, mesai arkadaşları ve çevreyle olan ilişkilerini nasıl
düzenleyeceğini bilmektedir;
60 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
6- Başarıda, his ve kavramın bir anahtar olduğunun farkındadır.
7- Başarının ne olduğunu ve nasıl yorumlanması gerektiğini kavramıştır.
8- Başarısızlığı, başarıya dönüştürmenin yollarını bilmektedir.
9- Mesleğini olumlu bir seviyede sürdürecek, yeterli düzeyde kaynak ve
dokümanlara sahiptir.
10- Etkileyici davranış ve konuşmanın neler olduğunun farkındadır.
11- Öğretimde en etkili metot ve teknikler kullanmaktadır.
12- Yeni gelişmeleri izlemektedir.
13- İyi bir plânlama yapmakta ve zamanı iyi kullanmaktadır.
14- Etkin iletişim tekniklerini ve insanlarla iyi geçinme yollarını bilmektedir.
15- Bir konunun sunuşunu ve pekiştirilmesini bilmektedir.
16- Eğitimde disiplin ve disiplinli çalışmanın faydasının farkındadır.
17- Motivasyonun başarıdaki rolünü bilmekte ve motivasyon tekniklerini başarıyla
uygulamaktadır.
18- Kendi potansiyelinin, çalışma seviyesinin ve yapması gerektiği işlerin
farkında ve arkasındadır.
19- İyi araştırma-inceleme ve bilgiye ulaşma tekniğine sahiptir.
20- Yurt ve dünya olaylarını izlemekte, sağlıklı ve düzenli yorumlarda
bulunmaktadır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 61
21- Başarıda moralin, ümidin ve heyecanın etkisini bilmektedir.
B- Başarılı Öğretmenlerin Beceri Özelliği
1- Dengeli, olumlu ve etkili davranışlar sergileyebilme becerisi.
2- Yönlendirme, ikna etme ve yönetme becerisi.
3- Eğitim-öğretim teknik ve metotlarını yerli yerince kullanma becerisi.
4- Plânlama yapma, plânlı çalışma ve zamanı iyi değerlendirme becerisi.
5- Kendini yenileme, yeni gelişmeler izleme ve sürekli çalışma becerisi.
6- İç dünyasında tutarlı, ilişkilerde seviyeli, öğretimde verimli olma becerisi.
7- İleriyi görme, fırsatları değerlendirme ve amaca dönük yaşama becerisi.
8- Olumlu bakış açısı kazanma ve iyimser düşünme becerisi.
9- Bilgiye ulaşabilme ve bilgiyi kullanabilme becerisi.
10- Başarı sistemlerini, profesyonelce kullanabilme becerisi.
11- Kendini yeterince ifade edebilme, düşüncelerini yeterince açıklayabilme
becerisi.
12- Moral değerlere yeterince sahip olabilme ve kullanabilme becerisi.
13- Başarıyı ölçme ve değerlendirme becerisi.
14- Motive etme becerisi.
15- Düşüncelerini davranışlarıyla bütünleştirme becerisi.
62 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
16- Zararlı ^alışkanlıktan kurtulma ve faydalı alışkanlıklar kazanma becerisi.
17- Etkili konuşabilme metotlarını kullanabilme becerisi.
18- Medeni cesaret gösterebilme becerisi.
19- Çevreyle iyi ilişkiler kurma becerisi.
20- Öğrencilerle kaynaşma, uyuşma ve anlaşma becerisi.
21- Problemleri görebilme ve çözebilme becerisi.
22- Doğru ve hızlı karar alabilme becerisi.
23- Kaynakları etkin, yerinde ve akıllıca kullanabilme becerisi.
24- Meslek ahlâkını ve öğretmenlik onurunu koruyabilme becerisi.
C- Başarılı Öğretmenlerin Karakter Özelliği
1- Zihinsel gelenekleri gelişmiştir.
2- Genel kültür düzeyi yeterlidir.
3- Seviyesini yükseltmek için sürekli çalışmaktadır.
4- Yaşamına ve sağlığına özen göstermektedir.
5- Motive olmuştur ve motive etmede yeterlidir.
6- Çevresi ile düzenli ilişkileri vardır ve sosyal faaliyetlere açıktır.
7- Etkileyici davranışlar kazanmıştır.
8- Söylediği ile yaptığı uyum içerisindedir.
9- İfade etme yeteneği yüksektir.
10- Plânlamaya önem vermektedir ve plânlı yaşamakta-
dır.
11- Cesaretlidir, gerektiğinde de risk almaktadır, j 12- Duygularına hakimdir ve
medeni cesaret sahibidir.
«Si
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 63
13- Amaçlarına dönük yaşamaktadır.
14- Hatalardan ders almaktadır.
15- Çözüm üreten ve uzlaştıran bir kişilik sahibidir.
16- Toplumun dinamiklerine önem vermekte ve inançlara saygı duymaktadır.
17- Tarihî ve millî değerleri benimsemekte ve korumaktadır.
18- Esnek, hoşgörülü ve hatasını kabul edebilen bir kişilik sahibidir.
19- Değişime açık, yenilikçi ve yorumlama yeteneği yüksektir.
20- İstikrarlı, iç bütünlüğünü kazanmış, dürüst ve vizyon sahibidir.
21- Kendini başarıya adamıştır.
22- Kendisi ve başkalarıyla barışık ve saygılıdır.
23- Özgüven sahibi, iyimser ve isabetli bakış açısına sahiptir.
24- Öncelikleri olan, zamanı doğru kullanan ve uzun vadeli düşünebilendir.
25- İnsan psikolojisini iyi bilen ve davranışlarını buna göre ayarlayandır.
26- Uyumlu, disiplinli ve çevresindekilere güven verebilendir.
27- Olaylar karşısında soğukkanlı ve dengesini her şartta koruyabilendir.
28- Olumlu yapısı ve plânlayıcı bir hayal gücüne sahiptir.
Sekizinci Kural
BİR ÖĞRETMENDE BULUNMASI GEREKEN TEMEL YETERLİLİKLERE SAHİP OLUNMALIDIR
Öğretmen olacak yeterlilikteki bir insan, ülkeleri yönetecek kapasitedeki bir
insandır.
VVilliam JAMES
Değişmeler, gerek kişi, gerek aile, gerekse de toplum hayatında hızla
sürmektedir. Bunu durdurmak ve önüne geçmek mümkün değildir.
Yapılacak iş, bu değişmeleri istenilen ve yararlı bir yöne kanalize etmektir.
Bunu yapacak olanların başında da öğretmenler gelmektedir.
Bir öğretmenin, çalışmalarına başlamadan önce sahip olduğu potansiyelin farkında
olmalıdır. Başka bir ifadeyle kendisini keşfetmeli ve değerlendirmelidir. Bu
şekilde nelere sahip olduğunu ve bununla neleri gerçekleştirebileceğini ve
hedefe nasıl ulaşabileceğini bilmelidir.
Bir öğretmenin kendisinden beklenileni başarıyla ortaya koyabilmesi,
öğrencilerine istenilen davranışı kazandırabilmesi ve verimli bir meslek hayatı
sürdürebilmesi için, bazı "temel yeterlilik" lere sahip olması lâzımdır.
A- Zihinsel Yeterlilik
Öğreten ve kavratan bir kişi olan öğretmen için, zihinsel yeterliliğin ne kadar
önemli olduğu ortadadır.
1 j
64 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 65
Bir taraftan dengeli ve olumlu davranışlar sergileyebil-meli, bir taraftan da
bakış açısı, yorumu ve değerlendirmesi yeterli düzeyde olmalıdır. Bunların
gerçekleşmesi için de zekâsı, hafızası, hitabeti ve görüşleri önem
kazanmaktadır. Bunlardan bir veya birkaçının yeterli düzeyde olmamasının bir
öğretmen için ne kadar büyük bir eksiklik doğuracağı kolayca tahmin edilebilir.
Bunun köklü çözümü için de, öğretmen alımlarında zihinsel yeterlilik konusuna
özen göstermelidir.
B- Karakter ve İnanç Yeterliliği
"En olumlu karakter özelliği kimde bulunmalıdır?" diye bir soru sorulursa, akla
gelen ilk cevap; '"öğretmende" olacaktır.
İnsana olumlu davranışlar kazandırmak ve onu eğitmek gibi önemli bir görev
istenmiş olan bir öğretmen, karakter açısından örnek bir insan olmak zorundadır.
Kötü alışkanlıklarından arınmış, dengeli ve sözüne güvenilir bir öğretmen tipi,
toplum tarafından hep kabul görmüştür.
Öte yandan bir öğretmenin, iç dünyasında, huzurlu, ve dengeli, ilişkilerde
saygılı, samimi, iyi bir aile büyüğü ve şefkatli bir insan olabilmesinde, inanç
değerlerinin katkısı büyüktür.
İnancı zayıf bir öğretmen; öğrencisine, mesleğine, çevresine ve kendisine
yeterli derecede duyarlı olmayacaktır. Çalışmalarında ümit, heyecan ve teselli
kaynağı olmayı sürdüremeyecektir. Çünkü inanç bir öğretmenin en büyük gücüdür.
(Sekman, 1997:85-86)
O Meslekî Alan ve Genel Kültür Yeterliliği
Öğretmenlik mesleği "Özel Bir ihtisas Mesleği"
(M.E.T. Kanunu, Md.43) olarak kabul edilmektedir. Bir öğretmenin, öğretmenlik
formasyonu kazanabilmesi için de; meslekî alan ve genel kültür bilgileriyle
donatılmış olması gerekmektedir.
Bu bilgileri yenilemek, geliştirmek ve yorumlamak için de; yeni kaynaklara,
yayınlara ve çeşitli teknolojik bilgilere ulaşmaya devam etmelidir.
D- Öğreticilik Yeterliliği
Öğretmek, öğretmenin temel görevidir. Öğretmen, öğrenme sürecini yönlendirir ve
öğretmeye kılavuzluk eder.
Öğretmen neyi, ne zaman ve kime öğreteceğini çok iyi bilen olmalıdır. Bunun
için, öğrenme hedeflerini belirlemeli ve bu hedeflere giderken metot ve
teknikleri yerinde kullanmalıdır.
İyi bir plânlamayla, iyi tespit edilmiş öğrenme hedefle-
Iriyle, iyi seçilmiş öğretim metotlarıyla ve öğrenci seviyesine uygun konularla
çok verimli öğreticilik görevi yapılır.
E- Uzmanlık Yeterliliği
Bir öğretmen yeterli derecede, alanıyla ilgili bilgilerde uzman olmalıdır.
Özellikle meslekî alanıyla ilgili temel bilgiler olan kavramlar, metot ve
teknikler gibi konularda yeterli olması gerekir.
Bir öğretmenin, öğreteceği konuyla ilgili öğretim prog-
I ramlarını bilmesi, bilgi ve becerilerini de güncelleştirmesi lâzımdır.
Alanında uzmanlık, kendini sürekli yenileme ve yeniliklere açık olmakla kalıcı
olur.
66 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 67
%l
F- Rehberlik Yeterliliği
Bir öğretmen öncelikle, okul yönetimiyle ilgili ilke ve işlemleri bilmelidir.
Ayrıca öğretmen, öğrencisiyle güven verici ilişkiler ve yakınlık içinde
olmalıdır. Hatta bazı durumlarda ailesinin yerini almalıdır. Ayrıca bireysel ve
grup ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmalıdır.
Öğretmen her zaman, öğrenci sorunlarına karşı rehberlik etmeye hazırlıklı
olmalıdır. Öğrencileriyle ilgili ilişkilerde, etkili olabilecek davranışları
geliştirmelidir.
G- Yöneticilik Yeterliliği
Öğretmen mesleği gereği öğretici olduğu kadar, yönetici yeterliliğine de sahip
bulunmalıdır. Çünkü yöneticilik görevi, eğitimin her aşamasında öğretmeni
yakından ilgilendirecektir. Gerek yönetilirken, gerekse yönetirken, yöneticilik
kurallarını uygulamasını ve pratiklerini bilmesi lâzımdır.
Öğretmen sınıfın yönetiminde de her zaman birinci derecede rol alacaktır. Bazen
de okul yönetiminde yöneticilik görevini üstlenecektir.
H- Sosyal Yeterlilik
Öğretmen, toplumda ilişkilerini her kesimde ve her düzeyde yüksek tutmak zorunda
olan bir kişidir.
Öğrenci ve veli ilişkilerini düzenli yürütmede ve çevreyle olan diyaloglarını
sürdürmede, dikkatli ve düzenli davranmak zorundadır.
Öğretmen zaman zaman toplumsal problemlere de muhatap olacaktır. Bu türlü
ilişkilerini sürdürürken dengeli bir davranış sergilemek zorundadır. İlerde
herhangi bir kesime
veya gruba karşı açıktan sempati veya antipati gösterisinde bulunması,
tarafsızlığını ve önyargısızlığım zedeleyebilir.
Unutmamak lâzım ki, bir öğretmen her kesimin ve herkesin öğretmenidir. Tabii ki
öğretmenin siyasi bir görüşü olacaktır. Ancak, öğretmen olduğu sürece siyaset
yapmamalıdır.
68 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 69
ı
Dokuzuncu Kural
İYİ BİR ÖĞRETMEN TİPİ SERGİLENMELİDİR
En çok sevilen öğretmen, en çok seven öğretmendir.
Cemil MERİÇ
Öğretmenlerin anlayışı ve davranış şekilleri üzerine yapılan çeşitli
araştırmalarda, birçok öğretmen tipi tespit edilmiştir. Ortaya konan bu öğretmen
tiplerini, genel olarak üç grupta toplamak mümkündür.
Bunlar; Otoriter öğretmenler, ilgisiz (umursamaz) öğretmenler, hoşgörülü
öğretmenlerdir. (Tezcan, 1996:318)
Her öğretmen tipinin kendine özgü davranış ve anlayış özellikleri vardır. Bu
özellikler, özellikle öğrenciler tarafından çok iyi gözlemlenmektedir.
A- Otoriter Öğretmenler
Sınıfın tek hakimi ve dersin tek yöneticisi durumundadır. Ders sırasında izinsiz
hiçbir şey yaptırmaz ve kayıtsızşart-sız itaat ister. Ceza yöntemine sık sık
başvurur ve notu, bir disiplin aracı olarak kullanır.
Öğrencilerle ilişkiler mesafeli, bazen de serttir. Dersi kendisi hazırlar ve
kendisi yürütür. Öğrenci davranışlarında, belli kuralların mutlaka uygulanmasını
ister. Öğrencilerin görüş ve düşüncelerine çok fazla önem vermez.
Otoriter öğretmen tipinin, eğitimöğretimin düzenli yürütülmesi ve iyi bir
disiplin oluşması bakımından faydalarını savunanlar olabilir. Ancak, otoriter
öğretmenin davranışları, öğrenciyi olumsuz etkilediği de bilinen bir konudur.
Otoriter, öğretmenlerin bulunduğu sınıflarda;
1- Öğrenci derse zoraki katılabilir.
2- Suni ve geçici bir disiplin oluşabilir.
3- Öğrenci, genellikle korkak ve çekingendir.
4- Öğrenci derste aktif değildir.
5- Grup ruhu yerine, bireysellik ön plâna çıkabilir.
6- Öğrencide bağımsız düşünce ve karar verme davranışları geç oluşabilir.
7- Öğrenci, öğrenmeye ve okula karşı bir soğukluk hissedebilir.
B- İlgisiz (Umursamaz) Öğretmenler
İlgisiz öğretmenler, öğretmenlik mesleğini sevemeyen ve gerekli özeni
gösteremeyen kimselerdir. Ya bu mesleği isteyerek seçmemişlerdir, ya da ikinci
bir iş olarak görmektedirler. Bu yüzden öğrencilerle ilgilenmezler ve gerekli
rehberliği de yapmazlar. Çalışmalarına plansızlık, kararsızlık, isteksizlik ve
amaçsızlık egemendir. Bu davranışlar ise, zaman zaman öğrenciye yansır. Bu
yüzden öğrenci dersten kopar veya başıboşluk içine düşer.
İlgisiz öğretmenlerin bulunduğu sınıflarda;
1- Motive kaybolduğu için, disiplin problemi yaşanabilir.
2- Öğrenci derste başarısız olabilir.
3- Sınıfta çalışma atmosferi zayıfladığı için, amaçlara ulaşmada güçlük
çekilebilir.
70 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 71
4- Öğrenci belli bir amaca yönlendirilemediğinden, hayatı anlamsız görebilir.
C- Hoşgörülü Öğretmenler
Öğrencileri çok iyi tanıyan, öğrenci davranışlarının nedenlerini bilen ve
öğrenci psikolojisinden anlayan hoşgörülü öğretmen; plânlı, amaçlı ve geniş
ufuklu bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda iyi bir rehberdir.
Öğrencilerin duygu ve düşüncelerine önem verir. Eleştirilere açıktır. Dersi,
öğrencilerle birlikte hazırlar ve yürütür. Grup ruhunu ve araştırma anlayışını
teşvik eder.
Ödüllendirmeyi ön plâna çıkarır ve dengeli kullanır. Cezalandırmayı ise çok zor
durumda kalmadan gündeme getirmez. Öğrencilerine her zaman güven verir ve güven
duyar. İlişkileri samimi, sıcak ve içtendir. Değerlendirmede ise objektif ve
tarafsızdır.
Hoşgörülü öğretmenlerin bulunduğu sınıflarda;
1- Öğrencide güven oluşur.
2- Öğrenmeye ve araştırmaya karşı ilgi vardır.
3- Öğrencide plânlama, çalışma ve karar verme yeteneği gelişir.
4- Öğrencide gerçek anlamda bir disiplin oluşur.
5- Grupla çalışma, yardımlaşma ve kişilerarası ilişkiler beklenilen bir
düzeydedir.
6- Anlayarak öğrenme, tartışma ve yapıcı eleştiri anlayışı gelişir.
Onuncu Kural
GÜZEL VE ETKİLİ KONUŞMA METOTLARI UYGULANMALIDIR
Temiz ve düzgün kıyafet, güleryüz ve alçakgönül, konuşmayı etkili hâle getirir,
sınıfa enerji ve heyecan yayar.
Prof. Dr. Ahmed AKGÜNDÜZ
A- Temiz Giyinme ve Güzel Konuşmanın Önemi
Bir öğretmen meslekî yaşantısı gereği, sürekli konuşması gereken bir kişidir.
Mesai arkadaşlarıyla, öğrencileriyle, öğrenci velileriyle ve kısacası toplumun
tüm kesimleri ile aktif bir diyalog içinde bulunması gerekmektedir. Bundan
dolayı yeterli ve verimli bir çalışma içinde olması için, güzel ve etkili
konuşma metotlarını bilmesi ve uygulaması lâzımdır.
Bir konuşmanın etkili olabilmesi için, öncelikle öğretmenin tavrı ve davranışı
birinci derecede rol oynar.
Öğretmenin öğrencilerin karşısına temiz ve düzgün kıyafetle çıkması, günlük
tıraşlı bulunması, güleryüzlü ve alçakgönüllü olması, sınıfa heyecan ve enerji
yayması, konuşmasını da etkili ve anlamlı hâle getirir.
Ölgün, bitkin, dağınık ve monoton bir davranış, öğrenci üzerinde olumsuz ve
karışık bir etki bırakır. Pejmürde duruş
72 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 73
ve giyiniş, kafa içinde pejmürde olduğu izlenimini uyandırır (Carnegie, 1997:94)
B- Güzel ve Etkili Konuşma Usulleri
1. Konuya Hazırlıklı Olmalısınız
Konuyu bol kaynaklarla destekleyin. Araç gereçlerinizi hazırlayın. Konuyu çekici
hale getirecek ayrıntıyı gözden kaçırmayın. Konunun olgunlaştığına inanın.
2. Öğrencileri Görecek ve Etkileyecek Bir Noktada Bulunmalısınız
Öğrencilere hakim bir yer seçin. Sınıfı "kucaklıyor ve hükmediyor" kanaatini
verin. Hiçbir öğrenci kontrolün dışında kalmasın. Her nokta ve her yer hitabet
alanınız ol-
sun.
3. Bütün Öğrencilerle Göz Temasınız Olmalıdır
Konuyu sunarken bütün öğrencileriniz sizinle irtibatlı olmalıdır. Bu da her
öğrencinizle göz teması kurmanızla mümkündür. Bir veya birkaç öğrenciye bakarak
konuşmanız hatalı olur. Bütün öğrencilerinizi bakışlarınızla tarayın ve herkese
hitap edin. Hiç kimsenin ders dışına kaymasına izin vermeyin.
4. Konuyla İlgili Merak Uyandırmaksınız
Anlatacağınız konunun ne kadar önemli olduğunu, hayatta hangi pratiklere
yarayacağını, iyi dinlemeleri halinde hangi artıları kazanacaklarını, birkaç
çarpıcı örnekle anlatın.
74 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
5. Öğrenciler Sınıfta Dağınık Değil, Toplu Halde | Oturmalıdır
Öğrencilerin dağınık oturmaları, bir tarafa yığılmaları, aralarda oluşan
boşluklar ve düzensiz bir yayılma şekli konuyu etkiler. Bu durum anlatılan
konunun değişik algılanmasına ve etkisiz kalmasına neden olabilir. Bunun için
sınıfta her zaman derli toplu oturma alışkanlığı kazandırmaya çalışın.
6. Göze Bakıp, Kalbe Hitap Etmelisiniz
Konuşurken öğrencilerin bakışlarından tepkilerini ölçebi-
tirsiniz. Anlatılan konulardan ne kadar etkilendiklerini göz fadelerinden
anlarsınız. Konu anlatıldıkça öğrencilerin ba-cışlarmdan, yüzlerinden ve
tavırlarından olumlu tepkiler artıyorsa, öğrencinin psikolojik dünyasında yankı
buluyor demektir. İşte bu, "göze bakıp kalbe hitap etme" (Gün-düzalp, 1990:35)
dir.
7. Konuyu Kısa Cümlelerle Açık ve Net Anlatmalı-' siniz
Kurduğunuz cümleler ve kullandığınız ifadeler, konuyu anlaşılmaz hale
getirmesin. Ne kadar anlaşılır, açık ve net konuşursanız, o kadar ilgi ve
motiveyi arttırırsınız. Konuyu anlamayan öğrenci, zihnen ders dışına kayar. Bir
süre sonra dinlemez olur.
Ders esnasında öğrencilerin ilgisizliği ve uyuması öğret-nenin uyuduğunu
gösterir. Bu durumda önce kendinizi uyarın.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 75
8. Konuşmanıza İlginç Bir Olay, Bir Espri, Bir Şiir veya Anlamlı Bir Vecizeyle
Başlayabilirsiniz
Konuya ne kadar anlamlı, uyarıcı, özendirici ve dikkat çekici bir şekilde
girerseniz, ilgiyi de o derece arttırırsınız.
Konuya başlarken ilk cümleniz veya giriş paragrafınız, sizin seviyenizi ve
yeterliliğinizi gösterir. (Eren, 1997:121) Buna çok dikkat edin.
9. Öğrencilerinizin Seviyesine Göre Konuşmalısınız
Seviyelerinin altında basit bir konu da, seviyelerinin üstünde edebî bir anlatım
da, öğrenciyi sıkar. Seviyeyi çok iyi ayarlamalısınız.
10. Konuşmuş Olmak tçin Konuşmayınız
İhtiyaca göre yapılan beş dakikalık konuşma, saatler süren yersiz ve lüzumsuz
konuşmaktan daha iyidir. Konuşurken sözü uzatarak sıkmayın. Ama, konuşmanız
gerektiği zaman da, kısa kesip yarım bırakmamalısınız.
11. Boş Konuşmamalısınız, Dolu Konuşmalısınız
Her konuşma dilimi bir açıklamayı, bir mesajı, bir pekiştirmeyi ifade etmeli.
Konuşma sonunda; "iyi oldu, bilmediğimiz bir konuyu öğrendik veya pekiştirmiş
olduk" denilmesi gerekir.
"Öğretmen ne konuştu? Ne anlattı?" Veya "hiçbir şey anlayamadım" denilirse, boş
konuşulmuş demektir.
12. Konuşmanızı Sınırlamalı ve Bir Bütünlük Oluşturmalısınız
Vermek istediğiniz mesaj, odak nokta olmalı. Verdiğiniz örnekler ve açıklamalar,
mesajın etrafında halkalanmalı ve desteklenmeli. Bir konuşmada veya konuşma
diliminde, birden fazla mesaj bulunursa hiçbir anlamı olmaz. "Birçok mesaj
vermek isteyen, hiçbir mesaj veremez." Konuyu dağıtmadan bütünlüğü bozmadan bir
mesaj verin, ama tam verin.
13. Konuşurken Kolaydan Zora, Bilinenden Bilin-| meyene Bir Yol izlemelisiniz
Bilinenlerle, bilinmeyenler daha net açıklanır. Kolay I yolla, zor geçitler
açılır. Bunun için yavaş yavaş, basamak basamak ilerleyin. Böyle bir yol
izlerseniz, zor konu kalmaz. Ama, sonda söyleyeceğinizi önde söyleyerek,
öğrencinin önüne bir sürü bilinmezler yığarsanız, kolay hiçbir konu | kalmaz.
14. Konuşurken Öğrencilerinize Sorular Sorun, I Alacağınız Cevaplarla
Anlattıklarınızın Ne Kadar An-j laşüdığmı Anlayınız
Ders anlatırken, derse ilgiyi arttırmak ve konunun ne kadar anlaşıldığını bilmek
için bazı sorular sorun. Bu şekilde I öğrenci, her an herkese soru sorulacağını
bilirse dersi izler. I Çünkü, bu şekilde anlatılan konularla ilgili cevap vermek
jzorunda kalacağını bilecektir.
76 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 77
15. Ses Tonunuz Dalgalı Ve İnişli Çıkışlı Olmalıdır
Dümdüz, aynı seviyede ve cansız bir ses tonu, mesajı alımlı hale getiremez. Çok
önemli konular da olsa, itici gelir. Öğrencinin ilgisi dağılır ve dinlemek
istemez.
Konuşurken sesiniz deniz gibi dalgalanır. Kâh fısıldar, kâh gümbürder, kâh
sertleşir, kâh yumuşarsa ilgiyi arttırır. (Carnegie, 1997:89)
Konuşurken kendinizi dinleyin. Konunun önemi ve dinleyicilerin ilgisini dikkate
alarak ses tonunuzu farklı frekanslara indirip çıkartın.
Kullandığınız her cümleyi; sesinizi alçaltıp yükselterek sihirli bir hale
getirebilir veya bir ağaç gibi süsleyebilirsiniz. (Carnegie, 1997:89)
16- Konuyu Önemli Hâle Getirmek İçin, Vurgu Yapmalısınız
Anlattığınız konuda önemli cümleler, önemli örnekler ve önemli mesajlar varsa
altını çizerek, üzerine basarak, farklı bir ses üslubuyla vurgulaym. Çünkü,
konuşurken vurgu yapmak, okurken altı çizili cümlelere benzer.
17- Beden Dilinizi Kullanmalısınız
El, kol, dudak, kaş ve baş hareketleri söz kadar etkilidir. Sizin ne kadar
içten, canlı ve enerjik olduğunuzu gösterir. Jest ve mimikleri yerli yerinde
kullandığınızda sürekli dikkat çekersiniz.
insanlarda etki uyandıran, onları heyecanlandıran ve hatta komutlandıran
konuşmalar, kanatlanmış insanların konuşmalarıdır. (Carnegie, 1997:89)
Konuşma samimi, içten ve istekli değilse, bilgisiyle kimseyi etkileyemez. İkna
edici ve doyurucu sözler, dilden çıkmaz; kalpten çıkar. Kendi göz pınarlarında
yaş olmayan, hiçbir gözü nemlendiremez. (Eren, 1997:127) Çünkü soğuk ve isteksiz
bir kalbe sahip olan bir öğretmenin dudaklarından sıcak ve etkileyici cümleler
çıkmaz. (Carnegie, 1997:60)
18- Konuşurken Abartıdan Kaçınmalısınız
Bir konuyu, bir olayı, olduğu gibi ifade edin. Olduğundan aşağı göstermeniz veya
olduğundan fazlasıyla değerlendirmeniz size olan güveni sarsar.
Doğru bir şeyi anlatırken, sözleriniz düz bir ayna gibi olsun. Eğer tümsek veya
çukur bir ayna gibi olursa, sözleriniz gerçeğin yansıtıcısı değil, gerçeğin
tahrifçisi olacaktır. Ya fazla abartılı veya fazla küçülterek gösterir. (Eren,
1997:29)
İddiaları delillerle güçlendirin. Bir konu hakkında iddianız varsa, ilme veya
belgeye dayandırın. Düşüncelerinizi ilmî gerçekler olarak sunmayın. Süslü ve
yıldızlı iddialar zihinleri doyurmaz. (Nursî, 1997:32) Yanlış bilinen bir
konunun doğrusunu anlatacaksamz, onun delilini de gösterin.
19- Alçakgönüllü, Tatlı Dilli Olmalısınız
Ulaşılmaz, erişilmez bir izlenim bırakmayın. Her öğrenci, her derste size soru
sorabilsin, hatta itiraz edebilsin. Eğer gelen itirazlar yerinde ve uygunsa, onu
kabul etme büyüklüğünü gösterin. Bu davranış sizden bir şey kaybettirmez. Ama
çok şey kazandırır. Ayrıca tatlı diliniz, en güvenilir aracınız olsun.
Öğrencinin en fazla ilgi duyduğu araç da budur.
78 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 79
20- Dersinizi Çarpıcı Bir Cümleyle Bitirin ve Özetleyin
Nelerin, ne kadar anlaşıldığını, soru sorarak test edin. Unutmayın; dersin
özeti, kavrama ve pekiştirme için gereklidir. Dersi çarpıcı bir cümle ile
bitirerek, akılda iz bırakın.
> • ?; AS
On Birinci Kural
TOPLUMDA SAYGIN BİR YER EDİNİLMELİDİR
Toplum bir öğretmeni çeşitli yönleriyle test eder. Toplumda saygın bir yer
edinmek için, bu testlerden başarıyla geçmek gerekir.
Prof. Dr. Sami ŞENER
A- Çevreyi İyi Tanıma
Özellikle Türk toplumunda öğretmen, çok yönlü roller üstlenmesi gereken bir kişi
olarak görülmektedir. Üstlendiği rolleri, başarıyla yerine getirebilmesi için
kendisiyle, çevresiyle ve içinde yaşadığı toplumla barışık, içice olması
gerekmektedir.
Kendi çevresinde ve toplumda itibarlı bir yer edinmek, her öğretmenin en önemli
bir meselesidir. Ancak bu şekilde görevini başarıyla sürdürebilir.
Göreve gideceğiniz bölge, şehir ve okul hakkında önceden bilgi edinmeye çalışın.
Her verilen bilgilere de itibar etmeyin. Çünkü bilgi verenler, okul ve kişiler
hakkında olumlu veya olumsuz beyanlarda bulunurken, objektif olmayabilirler.
Eğer dar bölgede ve küçük bir okulda görev yapacaksanız, davranışlarınız çok
yakından izlenecek ve çok insan tarafından gözleneceksiniz demektir. Öyle ki,
herkes kendi bakış açısına göre bir yönünüzle ilgilenir.
80 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 81
Kılık kıyafetiniz, aile hayatınız, nereden geldiğiniz, hangi görüşe mensup
olduğunuz, kimlerle dostluklar kurduğunuz, hangi siyasi partiyi desteklediğiniz,
ekonomik ve sosyal yönünüz; izlenen, merak edilen ve bilinmek istenen
yönlerinizden bazıları olacaktır. Bu duruma karşı tedbirli ve ihtiyatlı olun.
Sivrilmiş ve radikal yönleriniz varsa, huzurlu bir görev için, bunları
törpülemek ve dengeli olmak zorundasınız. Yoksa, sürekli dedikoduya ve huzursuz
bir ortama itilirsiniz.
B- Toplumda Saygın Bir Yer Edinme Yolları
1-Çevrenizde, doğruluğunuzu ve güvenilirliğinizi davranışlarınızla gösterin.
2- Toplumdaki hassas dengelere dikkat edin. Mümkün olduğu kadar tarafsız olmaya
çalışın.
3- Toplumda ön plâna çıkan saygın kişilerle, gruplarla ve kurumlarla düzenli ve
mesafeli ilişkiler kurun.
4- Özellikle ideolojik ve siyasi hareketlerden uzak durmaya çalışın. Bir tarafa
angaje olup, diğer tarafın tepkisini çekmeyin. Unutmayın ki siz bir
öğretmensiniz, hem de herkesin ve her kesimin öğretmenisiniz.
5- Toplumda birlik ve beraberliğin, dostluk ve barışın elçisi olun.
Düşmanlıkları körükleyen değil, gideren bir rol üstlenin.
6- İyi bir aile reisi olmaya özen gösterin. Düzenli ve tertipli görülen aile
fertleri, toplumda ilgi ve saygı görür.
7- Karamsar olmayın, topluma ümit dağıtın.
8- insanlar sizden kaçmasın ve size gelsin. Bunu başarmanın yolu da, itimat
edilir kişilik yapmızdır.
9- İnsanlara selâm vermek, selâmlarını almak, hal hatır
I sormak, ellerini sıkmak ve mütevazı davranmak, sizleri son derece yüceltir ve
saygınlığınızı arttırır.
10-Topluma karşı gururlu ve kibirli olmayın. Gurur ve [kibir sizi yalnız
bırakır.
11-Herkesle, durumunuza göre anlaşma ve uzlaşma yol-jları arayın.
12- Olaylar karşısında soğukkanlı ve sabırlı olun.
13- Toplumda yürütülen her yararlı çalışmanın içinde yer lalm.
14- Öğretmen davranışlarının toplum tarafından dikkatle
I izlendiğini bilin. Topluma ters düşen davranışlarınızdan dolayı, hem meslekî,
hem de özel yaşantınızın zarar göreceğinin farkında olun.
15- Toplumun yargılarına, kültürüne ve kutsal değerlerine önem verin ve saygı
gösterin. Bunlara ters düşecek söz ve fitillerden kaçının.
16- Toplumsal problemlerin çözümünde, sert tepki ve ani reaksiyonların yıkıcı
bir metot olduğunu unutmayın. En zor problemler; akıl, bilim, sabır ve ikna
metoduyla çözülür.
17-Çevrenizde sözünü tutan, sır saklayan ve arkadaşını kollayan bir insan olarak
tanının. Eğer böyle tanınırsanız, sizin de sırrınız saklanır ve arkadaşınız
tarafından kollanırsınız.
18- Olaylara güzel tarafından bakmayı ve iyi niyetle yaklaşmayı öğrenmelisiniz.
Çünkü güzel bakarsanız, güzel görürsünüz. Güzel görürseniz, hayatınızdan lezzet
alırsınız ve mutlu olursunuz.
19-Toplumda vefalı insanlarla dost olun. Vefalı insan, en dar günde de dostluğu
unutmaz.
82 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 83
20- Çevrenizde arkadaş grubu oluştururken ve dostlarınızı seçerken, öğretmen
olduğunuzu unutmayın. Mesleğinize saygı duymayan insanlardan alacağınız hiçbir
ders olmaz. :
21- Amaçsız, acımasız ve sert tartışmalardan kaçının. Sert tartışmanın asla
galibi yoktur. >
22- Toplumda öğretmen denince, akla; olumlu, yapıcı ve yol gösteren bir insan
gelir. O zaman siz de beklenildiği ve;: istenildiği gibi bir öğretmen olmak
zorundasınız.
Bu şekilde, çevreniz ve içinde yaşadığınız toplum tarafından kabuUenildiğiniz ve
onlarla sıcak ilişkiler kurduğu-, nuz ölçüde, başarılarınız artacaktır.
84 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
On İkinci Kural
OKUL YÖNETİMİ VE ÜRETMENLERLE SEVİYELİ İLİŞKİLER KURULMALIDIR
Okul yönetimi ve mesai arkadaşlarıyla iyi geçinemeyen öğretmen, geçimsiz
öğretmen olarak tanınır.
Prof. Dr. Mustafa ÖZSOY
A- Okul Yöneticileriyle İlişkiler Nasıl Olmalıdır?
Okuldaki görevinize başladıktan sonra yapacağınız en I önemli iş; okul
yöneticileri, okul personeli ve mesai arkadaşlarınızla tanışmak olmalıdır.
Kimsenin gelip, sizi ziyaret etmesini ve "hayırlı ol-Isun, hoş geldiniz"
demesini beklemeyin. Okul müdürü, müdür yardımcıları ve diğer personelle
tanışın. Onlarla ya-j km bir ilişki kurun.
Okul idarecileri sizin amirlerinizdir. Birçok noktada onların talimatlarını
almak zorundasınız. Bu nedenle de uyum içinde bulunmalısınız. Verilen emirleri
gözardı etmeyin. İstenilen bir görevi zamanında yapm ve en iyi bir şekilde
ye-|rine getirin.
Okuldaki ilk görüntünüz ve ilk davranışınız önemlidir. Yanlış ve kötü bir
başlangıç yaparsanız, akıllarda olumsuz bir iz bırakırsınız. Onu silmek de çok
kolay olmayabilir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 85
it
Müdür ve müdür yardımcılarıyla, yapacağınız çalışmayla ilgili sık sık görüşerek,
onların tavsiye ve düşüncelerini alm. Sürekli bir koordine ve işbirliği içinde
bulunun. Bu şekilde hem onlara değer vermiş ve onları onure etmiş olursunuz, hem
de kendinize olan güveni arttırmış olursunuz.
Okuldaki resmi işlemleri, çalışma sistemini, okul içi kuralları ve disiplin
uygulamalarını iyi gözlemleyin ve yerine getirin.
Resmiyete ters, disipline aykırı, çalışma kurallarına uygunsuz ve okul
yönetiminden habersiz bir şey yapmayın. Çok iyi niyetle de yapsanız, size zarar
verir.
Okulun memur, hizmetli, şoför ve bekçi gibi diğer personeliyle sık sık görüşün.
Onlarla iyi bir işbirliği oluşturun. Kendi dünyasından çıkamamış ve insanlarla
ilişkileri zayıf bir öğretmen çok güçlükle karşılaşır. Böyle bir davranış
içindeyseniz, bunu mutlaka aşmalısınız.
Okulun durumunu, imkânlarını, araç-gereçlerini, dersliklerini ve sosyal
tesislerini tanıyın. Yapacağınız her faaliyetin, okul imkânlarına göre
planlanacağını unutmayın.
Okuldaki göreviniz başladıktan sonra, çevrenizde birtakım tanışma ziyaretleri
plânlayın. Öncelikle mahalle muhtarınızı tanıyın ve kendinizi de tanıtın. Resmi
işlemlerde sık sık görüşeceğiniz kişilerden birisi olacaktır.
Görev yaptığınız yer ilçeyse, ilçe kaymakamı ve ilçe milli eğitim müdürü başta
olmak üzere, okul müdürlerini ve diğer daire amirlerini ziyaret edin. Hem
bürokratik yapıyı tanırsınız, tecrübeniz artar, hem de bir çevre edinmiş olursu-
nuz.
Eğer bulunduğunuz yer vilayet merkeziyse, yine il milli eğitim müdürlüğü başta
olmak üzere okulları, halk eğitimini, eğitim araçları merkezini ve diğer
kurumları tanı-
86 ÖĞRETMENİN BAŞARİ KILAVUZU
maya çalışın. Unutmayın, iyi plânlanmış her ziyaret, olumlu sonuçlarla biter.
Çevrenizde faaliyet gösteren ve halk tarafından çalışmaları takdirle karşılanan
dernekler, vakıflar, odalar ve hayır kurumları vardır. Onlarla ilişkiler kurmaya
ayrı bir özen gösterin. Çünkü sivil kuruluşların, toplumda önemli etkileri
vardır. Bunları bilmek ve tanımak, bir öğretmene önemli tecrübeler kazandırır.
B- Öğretmenlerle İlişkiler Nasıl Olmalıdır?
Öğretmen arkadaşlarınızla ilişkileriniz, okuldaki görevinizin önemli
boyutlarından birisini oluşturmaktadır.
Öğretmen arkadaşlarınızla ilk defa tanışırken, kafalarda olumlu işaretler
bırakmaya gayret edin. Konuşmanız, davranışlarınız, bilginiz ve görüşleriniz,
sizi değerlendirmede kullanılacaktır.
Alçakgönüllü, saygılı, dinlemesini bilen ve işbirliğine değer veren bir
öğretmen, her okulda ve her toplulukta kabul ve ilgi görür.
Bazı öğretmenler, daha ilk günlerde sizinle ilgilenmek isteyecektir. Onlarla
dostluklar pekiştirirken, ihtiyatı da elden bırakmayın. Bazı öğretmenler size
gerçekten yardımcı olmak isteyebilir. Ama bazıları sizi, kendi hizip ve
ideolojik veya siyasi cephesine çekme niyetinde olabilirler. Buna dikkat etmek
gereklidir.
Yaşı ve tecrübesi sizden fazla olan öğretmenlere hem saygı gösterin ve hem de
onların tavsiyelerinden istifade edin. Bu davranışınız sizi küçültmez, aksine
büyültür.
Aynı alanı paylaştığınız meslektaşlarınızla zümre öğretmenler grubunu
oluşturacaksınız. Onlarla düzenli ve seviyeli bir ilişkiniz olsun. Onlar
arasında ağırlığınızı; bilginiz,
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 87
görgünüz ve karakterli olgun kişiliğinizle hissettirebilirsi-niz. O grubun
içinde tecrübeli öğretmenlerden istifade etmelisiniz ki, onlar da sizin taze
bilginizden yararlanma ihtiyacı göstersin.
Öğretmen arkadaşlarınızla bir konuyu konuşurken ve tartışırken, "ben bilirim"
anlayışına saplanmayın. Önce çevrenizdeki görüşleri saygıyla dinleyin, sonra da
kimseyi kırmadan ve incitmeden kendi düşüncelerinizi, ileri sürdüğünüz
görüşlerinizi açıklayın. Çok beğenip alkışlayanlara fazla güvenip, gurura
kapılmayın. Eleştirenler olursa da üzülmeyin, onları saygıyla dinleyin.
Unutmayın ki, eleştirilere ne kadar açık olursanız, o kadar az eleştirilen bir
insan olursu-
nuz.
Meslektaşlarınızın içinde, tecrübesine, görüşlerine ve tavsiyelerine itimat
ettiğiniz ve doğruluğuna inandığınız öğretmenlerden; kendi davranışlarınız ve
çalışmalarınızla ilgili eleştirileri ve değerlendirmeleri isteyin. Çünkü, size
hoş ve doğru gelen bir davranışınız, dışarıya eksik ve kusurlu gelebilir. Size
söylenen yanlış bir davranışınızda ısrar etmeden, onu derhal düzeltmeye çalışın.
Okulda açık ve ısrarlı bir şekilde bir grubun üyesi, bir görüşün fanatik
sempatizanı veya bir siyasi partinin aktif taraftarı gibi, göze batacak, önyargı
uyandıracak ve tepki çekecek bir davranış içinde olmayın. Bunun ne size, ne de
sempati duyduğunuz bir tarafa, asla faydası olmayacaktır. Hem kendinize, hem de
savunduğunuz görüşe zarar verirsiniz.
Kendi görüşlerinizin doğruluğunu; herkesle iyi geçinerek, önyargılı olmadan ve
kimseyi kırmadan, olumlu davranışlarla ortaya koyabilirsiniz. Unutmayın ki,
herkesin doğruluğuna inandığı bir görüşü vardır. O görüşlere eleştiri getirip,
onların yanlışlarıyla uğraşmaktan ziyade, kendi doğrularınızla ve düzenli,
tertipli çalışmalarınızla uğraşın.
Öğretmenler arasında bazı dedikodular olabilir. Birbirlerini çekemeyenlerin
sürtüşmeleri de yaşanabilir. Böyle durumda siz tarafsız kalmaya özen gösterin ve
asla dedikoduya karışmayın. Her kesim ve her grupla iyi geçinin. Böyle
yaparsanız, sizin aleyhinize bir durum ortaya çıktığında, aleyhine
konuşmadığınız ve gönlünü hoş tuttuğunuz her öğretmen sizi destekleyecektir.
Öğretmen arkadaşlarınızla okul dışında da iyi ilişkiler kurmaya çalışın.
Unutmayın ki, formal ilişkilerdeki samimi hava, informal ilişkilerle başlar.
Dışarıdaki arkadaşlığınız, okul ortamına da yansır.
88 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 89
On Üçüncü Kural
ÖĞRENCİ VELİLERİYLE DÜZENLİ OLARAK GÖRÜŞÜLMELİDİR
Bir öğretmen, öğrenci velisinin; velinimeti olduğunu unutmamalıdır.
Prof. Dr. İlhan SEZGİN
Okuldaki çalışmalarınızın önemli bir boyutunu da öğrenci velileri
oluşturacaktır. Öğrencilerinizi yakından tanımak, onların içinde bulunduğu
şartları gözlemek ve başarı için alınacak tedbirleri belirlemek açısından,
öğrenci velilerini ve mümkünse evlerini ziyaret etmeniz son derece önemlidir.
Öğrenci velileriyle düzenli ve sağlıklı ilişkiler kurmak için şu noktalara
dikkat etmek lâzımdır:
1- Öncelikle her öğrenci velisini tanıyın ve her öğrenci evini ziyaret edip,
ailenin şartlarını yakından görün. Bu ziyaretleri düzenli aralıkla yılda en az
iki kez yapmaya çalışın. Çünkü öğrencinin, öğrenim sürecinde bu ziyaretlerdeki
değerlendirmeler önemli rol oynayacaktır.
2- Öğrenci velilerinin sık sık sizlerle gelip görüşmeleri için onları teşvik ve
ikna edin.
3- Veliyi yalnızca çocuğuyla ilgili konuları görüşmek için okula çağırın. Okula
yardım konusu ve para isteme gibi tek-
90 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
lifleriniz olursa, öğrenci velileri okula gelmek istemezler. Buna hasiyetle
dikkat edin.
4- Çocukları okulda kuralları bozdukları ve ceza aldıkları zaman, veliler
öğretmenin karşısında direnip, bunun hesabını sormak isterler. Bazen bu
karşılaşma üzücü bir şekilde bitebilir. Öğretmenin şevki ve onurunu
zedeleyebilir. Bunun önüne geçmek için, öğrenci velisini çağırın ve onu
bilgilendirin.
5- Çocuklara verilen ev çalışmaları, çoğu kez anne-baba veya büyük kardeş
tarafından yapılır. Bu yanlış davranışın önüne geçmek için, dikkatli
olmalısınız. Çünkü bu davranış öğrencinin öğrenim sürecini etkileyecektir.
6- Öğrenci velilerinden ve çevredeki insanlardan, karşılıksız bir şey kabul
etmeyin. Öğrencilerin gönlünü kırmamak için mütevazi hediyelerini alın ve
karşılığında onları onure edin. Ancak, diğer kesimlerden karşılıksız kabul
ettiğiniz her şey, bir gün aleyhinizde, resmi veya gayr-i resmi olarak karşınıza
çıkar.
7- Bayramlarda ve diğer özel günlerde, velilerden, öğrencilerden ve diğer
kimselerden size ulaşan; mektup, tebrik, telefon ve kutlamaları karşılıksız
bırakmayın, mutlaka cevap verin.
8- Öğrenci velileriyle daha yakından tanışmak için, piyes gecesi, şiir günü,
başarı günü ve piknik günü gibi kaynaşmaya ve bütünleşmeye vesile olacak, bazı
zeminler oluşturmaya çalışın.
9- Öğrenci velileriyle diyaloglarınızda, toplumun bazı hassasiyetlerini de göz
önünde bulundurun. Fazlaca içli dışlı olup, bazı yanlış anlamalara da fırsat
vermeyin. Her türlü ilişkilerinizde mutlaka bir seviye ve bir mesafe olsun.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 91
On Dördüncü Kural
EĞİTİM-ÖĞRETİM İLKELERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALIDIR
Bütünün her parçası görülmelidir.Yoksa bütün sizi yanıltır ve başarısız kılar.
Michael A. HİTT
Son yıllarda yapılan çalışmalarda, öğrencilerin nasıl öğreneceği, öğretim
sırasında öğrencilerin nelerden, nasıl etkileneceği ve etkili bir öğretim için
bunların nasıl uygulanacağı gibi hususlarda önemli sonuçlar elde edilmiştir.
Bunlar, öğretimdeki uygulamalarla doğruluğu kabul edilen ve öğretim metodunun
seçilip uygulanmasında, öğretmene kılavuzluk ederek yol gösteren Temel
İlkelerdir. Buna kısaca Eğitim-Öğretim İlkeleride denilmektedir.
Eğitim-öğretim ilkeleri, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin önceden belirlenen
amaçlara uygun olarak yürütülmesinde esas alınan yaklaşım tarzıdır.
Eğitim-öğretim ilkeleri öğretmenin; tüm öğretim etkinliklerini düzenlemesinde,
yönetmesinde ve değerlendirmesinde rehber niteliğindedir. Öğretmenin başarısının
büyük ölçüde, eğitim-öğretim ilkelerini tam olarak anlamasına ve uygulamasına
bağlı olduğu açıktır.
A- Bütünlük îlkesi
İnsan zihin, beden, duygu, sosyal ve ahlâkî anlamda bir bütünlük
oluşturmaktadır. Kişinin eğitimi söz konusu olduğunda, bütün yönleriyle ele
alınması gerekmektedir.
Kişinin bütün özellikleri bir arada değerlendirildiği zaman, gerçek bir eğitim
anlayışı ortaya çıkar. Kişinin sadece bir veya birkaç yönünü dikkate almak, onu
eksik tanımak ve eksik değerlendirmek anlamındadır. Onun için plânlanan eğitim
de başarılı olamaz.
Bir kişi hakkında, hedeflenen sonuca ulaşmak için, onun bütün yönleriyle ele
alınması gerekmektedir. Buna "Bütünlük İlkesi" denir.
B- Çocuğa Görelik İlkesi
Eğitim ve öğretim faaliyetleri bireye yönelik olduğuna göre, bireyi dikkate
almayan bir eğitim anlayışının başarılı olması mümkün değildir.
"Çocuğa görelik ilkesi" çocuğun, özelliklerini ön plâna alan bir eğitim
faaliyetine ağırlık verilmesini esas almıştır. Bu ilkeye göre, öğretimin
merkezini çocuk teşkil etmektedir.
"Çocuğa görelik ilkesi" veya "öğrenciye uygunluk ilkesi" de denilen bu ilke,
diğer öğretim ilkelerine de temel teşkil etmektedir. Bu ilkeye göre, çocuğun ne
öğreneceğini, onun ihtiyaçları ve istekleri belirler. Yani çocuklar ilgi,
ihtiyaç, özellik ve yeteneklerine uygun bir eğitim programı içinde yetişmelidir.
Bu nedenle öğretimde öğrencilerin tanınması önemli bir konu olmaktadır.
Öğretmenler, öğrencileri tanıyabildikleri ölçüde öğretim faaliyetlerini ve
ortamını onlara uygun şekilde düzenleyebileceklerdir.
92 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 93
C- Hayatilik İlkesi
Okul; "hayata hazırlık mı?" yoksa "hayatın kendisi mi?" şeklindeki tartışma uzun
süre yapılmıştır.
Bu ilke, okulun statüsü ve rolü üzerinde yeni görüşler ortaya koymaktadır. Bu
ilkeye göre okul, öğrencileri hayata hazırlayan bir yer olmaktan çok, hayatın
kendisi olmalıdır. Yani okulda öğrenciye uygun öğretim ortamı hazırlanırken,
hayatta karşılaşacağı durumlara yer verilmelidir ki, hayata kolaylıkla ve
başarıyla uyabilsin. Bunun için okulda öğrenciye uygun bir öğretim ortamı
hazırlarken, ders konuları, konularla ilgili problemler, araçlar, örnekler
hayattan alınmalı ve hayatî değeri olmalıdır. Konulara mümkün olduğu kadar
hayattaki oluş biçimlerine ve oranlarına göre yer verilmelidir. -
D- Bilinenden Bilinmeyene İlkesi
Özellikle ilköğretimin birinci kademesinde okuyan öğrencilerde soyut kavramı
gelişmediği için, onun bildiği ve tanıdığı somut şeylerden başlamak gereklidir.
Bu ilkede; çocuğa her ne öğreteceksek, önce onun bildiği şeyden başlanmalıdır.
Çocuk yeni şeyleri, eksiklikleri ile ilişkiler kurarak, birbiri ile bağlayarak
öğrenir. Bu nedenle öğreteceğimiz şeyler bilinenlerden bilinmeyenlere doğru
sistemli bir sıra izleyerek öğretilmelidir.
E- Yakından Uzağa İlkesi
Temel eğitim düzeyinde bulunan öğrenciye verilecek bilgiler, onun içinde
bulunduğu çevreden alınmalıdır. Çünkü çocukta ilgi, yakından uzağa doğru bir
seyir izlemektedir. Bu nedenle, çocuklara öğretilecek şeylerde de "yakından
uzağa" doğru gidilmektedir. Böyle yapılacak bir öğretim daha sağ-
lam ve etkili olacaktır. Öğretimin başarılı olabilmesi için bu ilkenin dikkate
alınması gerekir. Bu olmadan yapılacak bir öğretim sağlam olmaz. Bunun için,
çocuğa öğretilecek şeylerden önce, onun temaşada bulunduğu en yakın çevreden
hareket edilerek öğretim yapılmalıdır.
F- İş tikesi
"Yaparak yaşayarak öğrenme" olarak da adlandırılan "iş ilkesi"; amaçlı, plânlı
ve sürekli bir yönelişle beden ve zihnin birlikte bir şey üretmesini temel
almaktadır. İş ilkesi genel olarak iki anlamda kullanılmaktadır. Birincisi; el
ile, beden ile yapılan iştir. İkincisi ise; kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma
gibi zihinsel etkinlikleri kapsamaktadır. Bir kitabı okuyan, bir problemi çözen,
okuduğu parçayı özetleyen, kompozisyon yazan öğrenci "iş" etkinliği içindedir.
Yine plân, harita, şema, vb. şeyler çizmek, temsil ve makale yazmak, çeşitli
araç ve gereçler kullanarak iki veya üç boyutlu bir eser ortaya koymak da yine
"iş ilkesi" ne uygun etkinliklerdir.
Öğretmenin en etkili ve kestirme yolu, iş eğitiminden (yaparak-yaşayarak
öğrenmeden) geçer. Öğrenci bir bilgiyi iş içinde (yaparak-yaşayarak) öğrendiği
takdirde, bu bilgi kalıcı bir nitelik kazanacak ve onun davranışlarına
yansıyacaktır. Böylece gerçek anlamda bir öğrenme meydana gelecektir. Bu
bakımdan öğretimin öğrenmeyle sonuçlanmasını sağlamak için "iş ilkesi" ne
öncelikle yer verilmelidir, "iş ilkesi"ne uyularak öğrencilerin hatırlanma
oranları, diğer türn öğrenme durumlarından daha yüksektir.
94 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
95
G- Ayanîlik (Açıklık) İlkesi
Açıklık ilkesi, eğitim ve öğretim çalışmalarında, öğrencilere sunulan bilgilerin
ve nesnelerin anlaşılır olmasını ifade etmektedir.
Bu ilkeye göre, çocuğun bir şeyi iyi öğrenebilmesi için o şeyin, göz başta olmak
üzere, bütün duyu organları ile kavranması gerekir. Bu metotla alman izlenimler,
birey üzerinde kuvvetli bir etki bırakır. Bu da daha sağlam bir öğrenmeye imkân
sağlar. Bu nedenledir ki, bugün göze ve kulağa hitap eden araçlar, öğretimde
büyük bir yer tutmaktadır. Sözel metotlarla anlaşılmayan veya öğrenilmeyen
konular, bu ilkenin uygulanmasıyla kolayca kavranabilmektedir. Yine bu ilkenin
bir sonucu olarak, ders kitapları da mümkün oldukça resim, şekil ve grafiklerle
donatılmaktadır. Bu ilkenin ikinci anlamı ise öğretme, öğrenme etkinliklerinde
öğretilecek konunun açık ve anlaşılır olmasını ve öğrencinin eşya ve varlıklarla
doğrudan doğruya karşı karşıya gelmesini öngörmektedir. Öğrencinin
anlayamayacağı kelimelerin kullanılması, öğrencilerin dersten soğumasına neden
olabilir. Bununla birlikte öğretmen derste, öğrencilerin daha önce hiç
karşılaşmadığı kelime ve terimleri kullanmak zorunda kalırsa, öncelikle bunların
anlamları üzerinde durulmalı, öğrenciler tarafından anlaşılır hale gelmesi
sağlanmalıdır. .:
H- Ekonomiklik İlkesi
Ekonomiklik ilkesi; eğitim ve öğretim çalışmalarında yapılacak bir faaliyetin,
daha az zamanda, daha az bir emekle yapılmasını ve en yüksek verimin alınmasını
esas almaktadır. Başka bir ifadeyle bu ilke; öğretimde her ne yapılacaksa, bunun
zaman, emek ve enerji bakımlarından "en az" olanı ile yapılmasını ifade
etmektedir. Bu ilke, bizi "metotlu çalışma" ya zorlar. Bir amaca ulaşmak için
çok çe-
şitli metotlar olabilir. Bizim için gerekli olan, onun en kısası, en az zamanda
ve en kolay yapılanıdır. Öğretim alanında bugüne kadar yapılmış olanlardan
yararlanmak, çocuğun her şeyi bir bir buldurarak (keşfettirerek) öğrenmesinden
daha doğru bir uygulamadır. Öte yandan ekonomiklik ilkesi, öğretimin amaçlarına
en kısa sürede, en az araç-gereç, emek ve enerji ile ulaşılmasını esas
almaktadır.
I- Aktüalite (Güncellik) tikesi
Aktüalite ilkesi, öğrencilerin yaşadıkları hayatın gerçekleriyle karşı karşıya
gelmelerini; yakın çevre, yurt ve dünya olaylarına karşı ilgi duymalarını
sağlamak için ders konularıyla aktüel (güncel) olay ve sorunlar arasında ilişki
kurularak dersin işlenmesini ifade etmektedir. Bu uygulama içinde yetişen
öğrencilerin aktüel olay ve sorunlara karşı daha başarılı uyum sağlayacağı kabul
edilmektedir. Başka bir deyişle, öğrencilerin ileride, toplum hayatında
karşılaşacakları zorlukları yenmeleri ve topluma daha yararlı olmaları
beklenmektedir.
Çocuklar ve gençler, aktüel konulara daha fazla ilgi duymakta ve bunlardan daha
çok etkilenmektedirler. Yani öğrenciler yaşadıkları, gözledikleri, radyo ve
televizyondan dinledikleri, gazete ve dergilerden okudukları olaylara karşı daha
çok ilgi ve merak duymaktadırlar. İşte aktüalite ilkesi öğrencilerin bu ilgi ve
meraklarından öğretimde yararlanılmasını sağlamaktadır. Bütün ders ve konularda
bu ilkeye yer verilmesinin mümkün olmadığı da unutulmamalıdır. Bu bakımdan
herhangi bir zorlamaya yönelmeden, konularla aktüel olaylar arasında bir ilişki
olduğuna inanıldığı takdirde, derste bu olaylar üzerinde durulabilir.
96 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 97
On Besinci Kural
ÖĞRETİM METOTLARI ETKİLİ BİR ŞEKİLDE KULLANİLMALİDİR
Metotsuz çalışma, direksiyonsuz araba gibidir. Sonucu, önceden tahmin etme
şansınız yoktur.
Hulusi YAHYAGİL
Dilimize Fransızca'dan geçmiş olan metot kelimesi, Türkçe'de; usul, yol, yöntem,
tarz gibi manalara gelmektedir.' (Ay tuna, 1974:341)
Bilgilerin, becerilerin ve davranışların öğretilmesi ve kazandırılması için
kullanılan usullere, yollara veya tekniklere öğretim metodu (Pazarlı, 1967:4)
denilmektedir. Çünkü öğretim işinde metot esastır. Metotsuz yapılan çalışmalar,
rastlantılara bırakılmış demektir. Halbuki öğretim etkinlikleri asla
rastlantılara bırakılmaz. Öğretimde az zamanda çok ve başarılı iş yapmak
zorunluluğu vardır. Bu nedenle öğretim metotları, öğrenmenin etkili bir şekilde
gerçekleşmesinde önemli rol oynar.
Öğretmenin metot seçimini etkileyen çeşitli faktörler bulunabilir. Çünkü, her
öğretmenin meslekî birikimi, deneyimi ve becerisi ile ilgili olabilecek metot
seçiminde farklı tercih ve yatkınlıkları olabilir. Bu, aynı zamanda öğretmenin
tekniği ile de ilgilidir.
98 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Zaman durumu ve fiziksel ortamlar metot seçiminde etkili olmaktadır. Ekonomik
yük ve maliyet de metot seçimini etkiler. Öğrenci grubunun büyüklüğü de metot
tercihini etkileyen bir başka faktördür. Metot tercihinde konunun özelliği de
çok önemlidir. İşlenen konular gezi ve gözlem yapmayı, tartışmayı ya da bazı
anlatım metodunu gerekli kılabilir. Ancak şu da açıktır ki; hiçbir ders için,
hiçbir metot sihirli bir değnek değildir. Öğretmen kendi çabaları ve
duyarlılığıyla sınıfa en uygun gelen metotları seçer ve sınıfın genel durumuna
göre de, uygun metot değişiklikleri kullanır. Burada önemli olan husus,
öğretmenin öğretim zenginliği sağlayacak metotları yerinde ve zamanında
kullanmasıdır.
Çok Sık Kullanılan Genel Öğretim Metotları Şunlardır:
Verimli bir öğretim için, etkili bir metot kullanımı artık genel bir kural
haline gelmiştir. Öğretmenin, öğretimde başvuracağı metot sayısı sınırsız
denebilecek kadar fazladır. Çünkü, her öğretmen kendi yeteneklerini kullanarak
yeni metotlar da geliştirebilir.
A- Anlatma (Takrir) Metodu
Anlatma en eski bir metottur. Bu metot, öğretmenin herhangi bir konuyu,
karşısında oturan öğrencilere iletmesi biçiminde uygulanmaktadır. Günümüzde ise,
öğrencilerin pasif olarak oturmalarına neden olduğu, onlara düşüncelerini
açıklama ve soru sorma fırsatı vermediği için sıkıcı ve etkisiz bir metot olarak
kabul edilmektedir. Buna karşılık günümüzde de özellikle yükseköğretim başta
olmak üzere bütün okullarda geniş ölçüde kullanılan bir metot olan anlatma, yeri
ve süresi iyi seçilirse yararlı olabilir. Anlatım metodu, zaman ve emek
bakımından daha ekonomiktir. Konunun öğ-
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 99
rencilere, belli bir sıra ve ahenk içinde sunulmasını sağlar. Bilgileri
kalabalık gruplara iletmek de yararlıdır. Her dersin sunuşu ve
değerlendirilişinde gereklidir. Dikkatli dinleme ve not tutma alışkanlığı
kazandırır. Öğretmen ve öğrenciyi fazla yormaz. Ayrıca konu, jest ve mimiklerle
çok canlı ve heyecanlı hale getirilebilir.
Öte yandan anlatım metodunda; anlatımın tekrarı ve uzaması konuyu sıkıcı hale
getirebilir. Dinleyiciler pasiftir ve tanınmaları güçleşebilir. İlgi ve
istekleri azalabilir. Ve ezber ve hazırcılığa alıştırabilir.
Anlatım Metodunu Etkili Hale Getirmek İçin Şu Noktalara Dikkat Edilmelidir:
1- Öğrencilerin seviyesi bilinmeli ve konu buna göre anlatılmalıdır.
2- Anlatma metodu, iyi konuşma alışkanlığı kazanmış kimse tarafından
kullanılmalıdır.
3- Çocukların ilgi duydukları konular ve onların psikolojik durumları daima göz
önünde bulundurulmalıdır.
4- Öğrencilere soru sormalı ve onların da soru sormalarına imkân vermelidir.
5- Öğretmen, tam yerinde ve zamanında bazı mimik ve jestler de yapmalıdır.
6- Anlatma anında, tahtaya resim ve şekil çizilmeli, yahut daha önce hazırlanan
bazı levhalar gösterilmelidir.
7- Anlatımdan sonra mutlaka bir değerlendirme yapmalıdır. Bu şekilde öğrenci
kendini derse hazırlamak zorunda kalır.
100 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
B- Soru-Cevap Metoda
Soru-cevap metodu, anlatım metodu kadar eski ve çok kullanılan bir metottur.
Sokrat'la başlayıp, İslâm medreselerinde gelişen bu metot, bu gün de önemini
korumaktadır.
Soru-cevap metodu, anlatma metodunun sıkıcılığmı gidererek, öğretimi daha etkili
bir şekilde gerçekleştirmeyi sağlar. Bu metotla, öğretmen bir konuyla ilgili
öğrencilerine birtakım sorular sorar ve bu sorulara aldığı cevapları eleştirerek
öğretim yapar.
Önceden gerekli hazırlıkları yapan öğretmenler, bu metodu daha başarılı şekilde
kullanabilirler. Bunun için öğretmen, önce konuyu ayrıntılı olarak ve plânlı bir
şekilde taramalı ve sorular hazırlamalıdır. Bu işlemin öğrenciler tarafından da
yapılması istenmeli ve böylece konu ile ilgili cevaplandırılacak sorular dersten
önce hazırlanmış olmalıdır. Bu metodun etkili bir şekilde uygulanması için
öğretmenler, öğrencilerine soru sorma fırsatları hazırlamalı, mümkün olduğu
kadar öğretimin amacı ve yönü öğrenci sorunlarına dayandırılmalıdır. Böylece
öğretmenin, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak öğretim
yapması da sağlanmış olacaktır. Ayrıca soru soran öğrenciler genel olarak daha
uyanık, daha dikkatli ve ilgili öğrencilerdir. Bu bakımdan öğretmen, öğrenci
sorularına yer ve önem verdikçe, onların daha dikkatli olmalarını ve konuyla
daha çok ilgilenmelerini de teşvik etmiş olacaktır.
Bu Metodun Etkili Kullanımı İçin Neler Yapılmalıdır?
1- Soru, önce bütün sınıfa sorulmalı ve cevabı almak için de, yeteri kadar zaman
verilmelidir. Sorunun cevabı, her zaman aynı çocuklardan istenmemelidir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 101
2- Öğrenciye soru sorarken dikkatli olunmalı, onu küçük düşürecek tavırlardan
kaçınmalıdır. Bu nedenle öğrenciye sert, kaba, dikkatsizliğini ortaya dökecek
nitelikte soru sormaktan kaçınmalıdır.
3- Her zaman parmak kaldıranlara değil, parmak kaldırmayanlara da soru
sormalıdır. Öğrencilerden birisi konuşmaya başladığı zaman, diğerlerinin dinleme
ve saygı gösterme alışkanlıklarını kazanmaları yönünde çaba harcanmalıdır.
4- Herkesin cevap verebileceği kadar kolay bir soru sorarak zaman kaybetmemeli
ve alman cevaplar yanlış olduğu takdirde, bunun üzerinde tartışmalı ve istenen
bilgiler elde edilmeye çalışılmalıdır.
5- Sorulan soruya hiçbir öğrenciden cevap alınamazsa, o takdirde soru, birkaç
parçaya ayrılarak tekrar sorulmalı veya sorulan soruya başka bir açıdan
yaklaşılmalıdır.
6- Sorulara verilen cevapların herkes tarafından işitilmesine dikkat
gösterilmelidir. r'
C- Problem Çözme Metodu
Bu metoda göre insan, hayatı boyunca sürekli olarak çeşitli problemlerle karşı
karşıyadır. Hal böyle olunca da, insanın hayatı problemler ve bunların çözümü
ile bir anlam kazanmaktadır. Çünkü problem, birey ya da toplumların
karşılaştığı, başarıya ulaşmaları için çözülmesi zorunlu güçlüklerdir.
(Alıcıgüzel, 1979:250) Birey ilk zamanlarda daha çok maddî ihtiyaçların
giderilmesine yönelik olan basit problemlerle karşı karşıya kalırken, ileri
yaşlarda daha karmaşık nitelik taşıyan toplumsal problemlerle karşılaşmaktadır.
Bu problemler ne ölçüde cesaretle karşılanır ve çözülebilirse, bireyin hayata
uyumu da. o ölçüde başarılı
olur. Problem çözmenin, insanların hayatındaki önemini göz önünde bulunduran
birçok eğitimci, okulda öğrencilerin problem çözme yeteneklerinin artmasını
sağlayacak bir eğitim metoduna yer verilmesinin gerektiğini belirtmektedirler.
Bu metotla ders işleyen öğretmen, öğrencilere önce konuyu sunar, sonra gerek
konu ile ilgili, gerekse metoda hazırlayıcı bazı bilgiler verir. Öğrencileri,
problemin çözümü ile karşı karşıya getirdikten sonra, kendi hallerine bırakır.
Öğrenciler de, ferdi veya gruplar halinde problemi çözerek veya anlamaya
çalışarak konuyu öğrenmiş olurlar. Burada öğretmene düşen görev, öğrencilere
rehberlik yapmaktan ibarettir. Öğretmen, öğrencilerin "derse nasıl
çalışacaklarını" veya "nasıl düşüneceklerini" belirttikten sonra, öğrenciyi
problemle karşı karşıya bırakmalı ve problemi kendisi çözmeme-lidir.
Problem Çözme Metodunun Uygulamasında Genellikle Şu Yol Takip Edilir:
1- Problemin hissettirilmesi,
2- Problemin tanımlanması,
3- Problemle ilgili bilgilerin toplanması,
4- Çözümle ilgili hipotezlerin oluşturulması,
5- Problemin çözümü ve değerlendirmesi.
Problem çözme metodunda, bir problemin ele almışı ve çözümlenmesi esnasında dört
metot dikkate alınır.
1- Tümevarım Metodu: Özel durumlardan veya örneklerden, genel bir sonuca
ulaşmaktır.
2- Tümdengelim Metodu: Genel ilkelerden, özel durumlara giden bir akıl yürütme
şeklidir.
102 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 103
mm
3- Çözümleme Metodu: Çözümleme metodu, bir bütünü elemanlarına ayırma, çözümleme
ve tahlil etmedir.
4- Birleşim Metodu: Bu metot, bir konuyu, tümevarım ve tümdengelim metotlarından
giderek, zihni gerekçeleri birleştirmek suretiyle açıklamak ve sonuca varmaktır.
Çünkü düşünce eyleminin olması, incelemelerin bir sonuca yönelmesi ve bunları
yeni alanlara uygulamak için sentez şarttır. Birleşim metodu bir anlamda,
parçalardan yeni bir bütün veya bir sentez oluşturmaktır.
Problem çözme metodu, öğrencilerin öğretme-öğrenme etkinliklerine aktif olarak
katılmalarını sağlar ve öğrencileri plânlı ve düzenli çalışmaya alıştırır.
Öğrenmeye karşı ilgi ve istek uyandırır ve öğrencilerde sorumluluk duygusunun
geliştirilmesine yardım eder. Öğrencilerin problemleri cesaretle karşılamalarını
ve bilimsel yaklaşımla ele almalarını sağlar. Öğrencilerde önerilerde bulunma
veya hipotezler ileri sürme yeteneğini geliştirir.
Problem çözme metodu, çok zaman alan bir metottur. Ayrıca bütün disiplinlere
uygulanması mümkün olmayabilir. Problem çözümünde gerekli olacak birtakım
materyal ve kaynakların öğrenci tarafından sağlanması güç olabilir.
D- Grupla Çalışma Metodu
Grupla çalışma metodunun özü, birkaç insanın biraraya gelerek, bir amaç üzerinde
plânlı bir çalışma yapmasıdır. Bu metodun eğitimde uygulanması genellikle;
öğrencilerden oluşturulan gruplara birer konu verilmesi ve konunun öğrenci-lerce
araştırılarak, sınıfta grup halinde anlatılması şeklinde olmaktadır.
Bu metodun, ferdi çalışma metodu ile grupla çalışma metodu diye birbirini
tamamlayan iki boyutu vardır. İnsanlar
104 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
birarada yaşadıklarına göre, grupla çalışma kaçınılmaz metotlardandır. Grupla
çalışma aynı zamanda ferdin sosyal gelişimini ve değişimini de sağlayan
metottur. Bu metotla ferdin sorumluluk duygusu, başkalarına veya guruba katkıda
bulunmak zevki de arttırılmış olur.
Grupla çalışma metodunda, öğrencilerin az ya da çok olması çok önemli değildir.
Bütün bir sınıf bir grup olabileceği gibi, sınıfın ufak bir bölümü de bir grup
olabilir.
Grupla çalışma, öğrencileri biraraya getirmesi ve "benlik" yerine "biz" hissinin
gelişmesine yardımcı olması, birlikte öğrenme ve başarma azminin kuvvetlenmesi
bakımından son derece faydalıdır.
E- Gözlem Metodu
Öğretimde gözlem; herhangi bir olay olurken, bir plân çerçevesinde incelemek
demektir. Gözlem, çocuğun bilgi kazanmasına, duyu organlarının eğitimine,
zihninin gelişmesine etki yapan bir metottur. Okula gelmeden önce çocuk, birçok
olay gözlemiştir. Fakat bunlar, bir plân çerçevesinde değildir. Bunlar, çocuğun
seviyesine de uygun düşmeyen konuların üzerinde olduğundan, eskiden görülmüş
olan olayların da okulda, yeniden öğretim amacıyla incelenmesine ihtiyaç vardır.
Gözlem sayesinde öğrenci; bitki, hayvan, taş ve madenler gibi doğal; fabrika ve
benzerleri gibi yapay (suni) varlıkları kendi çevreleri içinde incelemek
suretiyle, birçok bilgiyi doğrudan doğruya eşyanın veya olayın kendisinden
öğrenir.
Gözlem, bir ihtiyaçtan doğmak ve gözleme başlamadan önce de hazırlık
yapılmalıdır. Bu hazırlık, öğretmenin gözlem yerini önceden görmesi, incelenecek
yerleri ve gerekirse bilgi verecek kaynak kişileri tespiti suretiyle olur.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 105
GEZİ-GÖZLEM PLÂNI ÖRNEĞİ
...../....../200
Dersin Adı
Gezi Tarihi
Gezi Yeri
Gezi Sorumluları
Gezi Grubu Başkanı
Gezi Yerine Gidiş ve Dönüş Yolu
Geziye Hangi Araçla Gidileceği
Uygulama
Değerlendirme
Sınıf Öğretmeni
Okul Müdürü
Gezi-gözlem plânında dikkat edilecek üç önemli ayrıntı vardır. Bunlar; gezi
sorumlularının yapacağı çalışmalar, uygulama ve değerlendirmedir.
Gezi sorumluları; gezi için gerek okul idaresinden, gerekse velilerden izin
alınması, gezi için vasıta temini, okul idaresinin gezi için koyduğu kurallar,
güvenlik, kıyafet, gezi yerine önceden bir ön gezi yapılması ve sorumlu
kişilerle görüşülmesi, gezi yerinde dinlenme, yemek ve boş zamanlarla ilgili
hususlar ve gezi plânının öğrencilerle birlikte yapılması vb. gibi işleri
yürütür. Ayrıca, geziye katılacak sınıf ve şubeler, geziye katılacak erkek ve
kız öğrencilerin sayısı ile öğretmen, idareci ve velilerin isimleri yazılır.
106 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Uygulamayla ilgili de, öğrencilerin yanlarında bulunduracakları araçlar,
ilgililere sorulacak sorular ile soruların cevaplarının tespiti, fotoğraf
çekimi, gezi yerinden gezi konusuyla ilgili numunelerin alınması gibi hususlarda
görevli öğrenciler nelerin nasıl gözleneceği vb. için hazırlık yaparlar.
Değerlendirme ise, zaman uygunsa gezi yerinde, değilse okula dönüşte arayı
uzatmadan; gezide nelerin öğrenildiği, gezide görülenlerin anlatılması, en çok
nelere ilgi duyulduğu, görülen olumsuz davranışlar, eksiklerin nasıl
tamamlanacağı, plânın işlenişine ilişkin görüşler ve plânda olmayan fakat gezi
yerinde öğrenilenler ayrı ayrı değerlendirilir.
Yukarıdaki esaslara göre hazırlanacak bir gözlem plânı, konuyu esaslı olarak
incelemeye ve çocuklara bilimsel bir görüş kazandırmaya yardım eder.
Hem doğrudan doğruya, hem de araçlı olarak böyle bir plâna göre yapılacak gözlem
sonucunda kazanılan bilgiler ve toplanan gereçler, okula dönüldükten sonra
mutlaka değerlendirilir.
F- Tartışma Metodu
Tartışma metodu, herhangi bir konunun, bir grup veya bir smıf tarafından, grup
veya sınıfta bulunan kimselerin görüşlerine dayanarak karşılıklı konuşmalar
yoluyla işlenmesidir.
Bu metodun okullarda uygulanmasındaki amaç, ders konuları üzerinde öğrencileri
belli şartlar ve ölçüler dahilinde tartışmaya sevkederek, onlara hem bilgi, hem
de anlayış ve hoşgörü kazandırmaktır. (Aytuna, 1974:347)
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
107
Tartışma metodunu, geleneksel soru-cevap metodundan ayırmak gerekir. Geleneksel
soru-cevap metodunda etkileşim daha çok öğretmenle öğrenciler arasında ve çok
sınırlı bir konu üzerinde olmaktadır. Tartışma metodunda ise, hem öğretmenle
öğrenciler arasında, hem de öğrenciler arasında dinamik bir etkileşim, alışveriş
vardır. Ayrıca bilgilerini, fikirlerini ve düşüncelerini açıkça ortaya koyabilme
imkânı bulan öğrenciler, bu şekilde problemi anlama, tanımlama, çözme ve
önerilerde bulunma yeteneği de kazanırlar.
Tartışma metodunda, tartışmaya katılan herkesin ödev ve sorumlulukları olmasına
rağmen, büyük görev başkana düşer. Başkan, grubu yöneten bir kimse olarak,
tartışmaların "demokratik bir düzen" içinde nasıl yürütüleceğini çok iyi
bilmelidir.
Tartışma metodu münazara, panel, sempozyum, açık oturum ve form gibi çeşitli
şekillerde yapılabilir.
G- Gösteri (Demonstrasyon) Metodu
Gösteri metodu, öğretmenin veya öğrencilerin herhangi bir konuyu sınıfta,
laboratuvarda veya atölyede öğrencilerin huzurunda, araç-gereç kullanarak,
göstererek, yaşayarak açıklanmasıdır. Bir başka deyişle, öğretmenin bir konuyu,
öğrencilere birtakım araçları göstererek ya da kullanarak anlatmaya çalışması
demektir. Bu bakımdan öğretmen sınıfta bir konuyu işlerken, atölyede teknik bir
sorunu açıklarken, laboratuvarda bir deney yaparken; gerçek araç-gereçler,
modeller, resimler, fotoğraflar, harita, slayt, film şeridi, hareketli filmler,
basit çizimler, levhalar vb. kullanıyorsa gösteri metodunu uyguluyor demektir.
Fen derslerinde öğretmenin masada yaptığı ve öğrencilerin izlediği deneyler de
gösteriden başka bir şey değildir. Gösteri metodu özellikle spor, fen, müzik ve
sanat dallarında kullanılmaktadır.
H- Örnek Olay Metodu
Örnek olay metodu, adından da anlaşıldığı gibi gerçek hayatta yaşanılan veya
yaşanılması muhtemel bir problemin sınıf ortasında çözümlenmesine yönelik
çalışmaları kapsamaktadır. Bu metot, öğrencilere bir beceri ve konu hakkında
yeterlilik kazandırmak ve uygulama yaptırmak amacıyla kullanılır.
Bu metotla öğrenciler, bildiklerini ve kavradıklarını gerçek bir duruma uygulama
şansına sahip olurlar. Bir problemi çözmeyi ve analiz edip sonuca ulaşmayı
öğrenirler.
Örnek olay metodu yönetici personelin eğitilmesinde, yönetici personeline
verilecek hizmetçi eğitiminde daha sık kullanılır. Ayrıca sosyal bilimlerde pek
çok konu örnek olay biçiminde sınıfa getirilebilir.
I- Deney Metodu
Öğretimde deney, herhangi bir olay veya varlığı meydana getiren ilişkilerin daha
iyi anlaşılmasını (kavranmasını) sağlamak amacıyla kullanılan bir metottur.
Deney metodu, belli bir doğa olayını, etmenleri denetim altında ! tutarak, sınıf
veya deney odasında (laboratuvar) öğrencilere göstermek için yapılan plânlı bir
deneme veya sınama işi olarak tanımlanabilir. (Oğuzkan, 1985:119) Bilimlerde
gerçekleri bulmak için kullanılan deney metodu, öğretimde bilinen gerçekleri
öğrencilere etkili biçimde öğretmek için kullanılmaktadır.
Bir olayın kendi oluşu ve tabiî şartlan altında incelenmesine gözlem; şartları
tarafımızdan hazırlanan bir olayın meydana gelişinin kontrollü ve plânlı olarak
incelenmesine de deney denir. Aslında deney kontrollü bir gözlemdir. Ancak
deneyin gözlemlerden daha üstün bir metot olduğu kabul
108 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 109
edilmektedir. Çünkü gözlem her zaman yapılmadığından istenildiği kadar
tekrarlanabilir. Ayrıca, aynı şartlar altında yapılan deneyin hep aynı sonucu
vermesi de bu metodun önemini arttırmaktadır.
Özellikle fizik, kimya, biyoloji gibi derslerin öğretiminde, doğal olaylar
arasındaki bağlantıların ve bu bağlantılarla ilgili yasaların açıklanmasında,
deneyden geniş ölçüde yararlanılır. (Oğuzkan, 1985:119)
On Altıncı Kural
EĞİTİM TEKNOLOJİSİ VE ÖĞRETİM MATERYALLERİNDEN SÜREKLİ YARARLANILMALIDIR
İlgiyi uyandırmak, konuyu sevdirmek ve öğrenmeyi hızlandırmak için, öğretim
materyallerini çok sık kullanmak gerekir.
Selahattin DİKMEN
A- Eğitim Teknolojisi Nedir?
Eğitim teknolojisi; eğitim alanında kuram ile uygulama arasındaki boşluğu
dolduran bir uğraş alanı olarak kabul edilmektedir. Çünkü eğitim teknolojisi,
ilgili kuramların en etken ve olumlu uygulamalara dönüştürülmesi için personel,
tasarım, araç-gereç, süreç ve yöntemden oluşmuş bir sistemler bütünüdür. (Alkan,
1984:15) Başka bir ifadeyle, teknolojinin ürünü olarak ortaya çıkmış olan
araç-gereçlerin eğitim kurumlarına sokulması ve bunların öğretmenler tarafından
bilgi sunmada yer yer kullanılması olarak kabul edilmiştir. Bu uygulama
"eğitimde teknolojiden yararlanma" olarak kabul edilmektedir.
Günümüzde eğitim; hızlı nüfus artışı, bilgi patlaması, eğitimin sosyal ve
ekonomik değerinin giderek daha iyi anlaşılması ile karşı karşıya bulunmaktadır.
Bunun sonucunda, bir yandan öğrenim yapma isteğinde bulunan öğrenci sayısı hızla
artmakta, diğer yandan bireylere kazandırılacak bilgilerin miktarında olağanüstü
artışlar meydana gelmekte-
110 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARİ KILAVUZU 111
dir. Bu nedenle eğitimciler, daha çok sayıda öğrenciye, daha az zamanda, daha
çok bilgiyi en etkili yöntemlerle kazandırma problemi ile karşı karşıya
kalmaktadırlar.
B- Öğretim Materyalleri ve Kullanımı
Sınıfta öğretimi çabuklaştırmak ve etkili kılmak için kullanılan yollardan
birisi de "öğretim materyalleri" dir.
Bir öğretmen, öğretim materyallerinden ne kadar fazla yararlanırsa, öğretimde
başarısı o kadar artar. Öğretim zihne, göze ve kulağa hitabeden bir etkinliktir.
Bu şekilde "algılama" daha kısa ve daha seri olmaktadır.
Öğretim materyallerinin genel olarak şu yararları vardır:
1- Konunun göz önünde canlandırılmasını sağlar.
2- Dikkatleri arttırır ve öğrenciyi motive eder.
3- Öğrenmeyi eğlenceli hale getirir.
4- İşlemleri kolaylaştırır.
5- Karmaşık konuları basitleştirir.
6- Öğrenme arzusunu hızlandırır.
7- Konu üzerinde pratik yapma imkânı verir. 8-Öğretmenin en büyük yardımcısıdır.
Öğretim materyalleri nelerdir?
Öğretmenin kullanacağı öğretim materyalleri çoktur. Ancak bir kısmı teknolojinin
gerisinde kalmış ve kullanılamaz duruma gelmiştir.
Öğretimin aktif, hızlı ve etkili bir hale gelmesine katkıda bulunabilecek
öğretim materyalleri şunlardır:
112 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
1. Tepegöz Projektörü
Bu aracın özelliği, şeffaf maddelerden ışığı geçirerek ekrana yansıtır. Bu
şekilde şekil, metin, çizim, resim ve grafik gibi çalışmaların gerek renkli,
gerekse siyah-beyaz olarak ekranda büyütülmesini sağlar. Kullanımı ve taşınması
kolaydır.
Tepegözle çalışırken, sınıfın karartılmasma gerek kalmaz. Ayrıca öğretmenin
yüzünün sınıfa dönük olmasına ve sınıfı kontrol etmesine imkân verir. Tepegöz
çok kullanılan bir
araçtır.
2. Slâyt Makinası
Önceden hazırlanmış slâyt filmleri, slâyt makinası kanalıyla ekrana yansıtılır.
Filmlerin değiştirilmesi ve kullanılması kolaydır. Yeni gelişmelere göre, yeni
slâyt filmleri ilave edilebilir.
3. Video Makinası
Bir televizyon yardımıyla kullanılan video makinası, önceden hazırlanmış
kasetlerin izletilmesini sağlar. Son yıllarda video makinasının yaygınlaşması,
öğretimde etkili bir şekilde kullanılmasını sağlamıştır.
4. Film Makinası
Küçük ebatlı ve seyyar olan bu filimler, eğitici etkinlikler için
hazırlanmıştır. Ancak, her konuya hitabeden filim-lerin olmaması, karanlık oda
gerektirmesi, not tutma ve araya girip pekiştirmenin de mümkün olmaması gibi
hususlar, film makinalarının dezavantajı olarak bilinmektedir. Bu yüzden
kullanımı çok yaygın değildir. Genellikle gösteri
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
113
merkezlerinde kullanılır ve öğrencilerin oraya gitmelerini gerektirir.
5. Resim, Harita ve Levhalar
Sınıf içi etkinliklerinde en çok kullanılan materyaller; resim, harita ve
levhalar olarak bilinir. Malzemesi bol, kullanımı kolay, anlatımı ve tanıtımı
rahat olduğu için, öğretmenin el altı kaynaklarından birisidir.
Konuların açıklanmasında, coğrafi bölgelerin ve yerlerin gösterilmesinde ve
çeşitli uygulamanın yapılmasında gereklidir. :
6. Maketler
Maketler, herhangi bir nesnenin küçültülmüş ve elle tutulur hale getirilmiş
şeklidir. Başka bir ifadeyle, bir objenin aslına en uygun taklididir. Genellikle
endüstriyel, anatomik ve coğrafya konularının işlenmesinde daha sıkça
kullanılır.
7. Yazı Tahtası
Yazı tahtası, hiçbir okulun ve hiçbir öğretmenin vazge-' çemeyeceği öğretim
aracıdır. Yeni tip yazı tahtaları daha* kullanışlı bir hale getirilmiştir.
Yazı Tahtasını Kullanma Teknikleri
1. Tahta kullanılırken konuşulmamalıdır. Yazma işlemi bittikten sonra,
öğrencilere dönmeli ve açıklamalar yapılmalıdır. Çünkü hem yazmak hem de
konuşmak dersi karmaşık hale getirir.
114 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
2. Tahtaya geniş anlamda bir çizim yapılacaksa, bu ön-I ceden yapılmalı ve bu
şekilde derste zaman kaybı önlenme-llidir.
3. Konular vurgulanmak için, renkli kalem kullamlmah-Idır.
4. Yazı ve çizimler düzgün yapılmalıdır.
5. Işığın tahtaya yansıması önlenmelidir.
6. Çizim yaparken pergel ve cetvel kullanılmalıdır.
7. Öğrencilerin tahtayı sık sık kullanmalarına izin ve-Irilmelidir.
.ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
115
On Yedinci Kural
B- Öğretim Plânının Çeşitleri
ÖĞRETİMİN PLANLANMASINA ÖZEN GÖSTERİLMELİDİR
Plânsız çalışmanın amacına
ulaştığı görülmemiştir.
En kötü plân, plansızlıktan iyidir.
Şüphesiz ki başarılı öğretmenler,
plânlı çalışan öğretmenlerdir.
Prof. Dr. Refik TURAN
A- Öğretimde Plân Nedir?
Öğretimde plân; neyi, niçin, ne zaman ve nasıl yapılacağını gösteren bir
belgedir. Öğretimde belli eğitim amaçlarına ulaşmak için, öğretim konusu olan
etkinliklerden hangilerinin seçileceği, bunların öğrencilere niçin ve nasıl
yaptırılacağı, ne gibi yardımcı ve tamamlayıcı kaynak ve araçların
kullanılacağı, elde edilen başarının nasıl değerlendirileceği plânda gösterilir.
Plânlı çalışmak başarının ilk şartıdır. Çalışmalarını önceden plânlayan ve derse
hazırlıklı giren bir öğretmenin, başarısız olması konusunda bir neden yoktur.
Plânsız çalışmalarda ise, istenilen sonucun alınamayacağı unutulmamalıdır.
1- Yıllık Plânlar
Öğretmenin bir öğretim yılı boyunca ders vereceği sınıflarda, program uyarınca
belli üniteleri ya da konulan, hangi aylarda, yaklaşık ne kadar zamanda
işleyeceğini gösteren bir belgedir. Buna "yıllık plân" veya "yıllık çalışma
plânı" denir.
şu hususlar göz
;j|||p>
Yıllık plân hazırlanırken önünde bulundurulur:
1- Konu seçiminde öğretim programları, çevrenin problem ve ihtiyaçları ile
öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
2- Öğretmen yıllık plânı yaparken, okulda o yıl uygulanacak haftalık ders
programının kesin biçimi ortaya çıktıktan sonra hangi sınıflarda, hangi günlerde
derslerinin bulunduğunu öğrenmelidir.
3- Her ay hangi sınıfta kaç saat ders okutulacağını hesaplamalıdır. Bunu
yaparken bayram tatillerinin, mahalli kurtuluş gününün ve dinlenme tatilinin,
hafta içindeki ders saatlerine rastlayıp rastlamadığını, haftalık ders dağıtım
cetvelinden ve takvimlerden kontrol etmelidir.
4- Öğretim programını ve ders kitaplarını inceleyerek bir yıl içinde okutulacak
konuları, ağırlıklarına ve çevresel özelliklerine göre düzenlemeli, her konuya
ayrılacak ders saati sayısını hesaplamalı, bu ders saatleri sayısını dikkate
alarak konulan ay ve haftalara dağıtmalıdır.
5- İşlenecek konuların veya ünitelerin amaçları belirlenmelidir.
116 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
117
6- Her konunun işleniş yöntem ve tekniklerinin nasıl kullanılacağı
belirtilmelidir.
7- Dersle ilgili olarak öğrencilere tavsiye edilen ders kitabı ve yardımcı ders
kitaplarının, araç ve gereçlerinin listesi hazırlanmalı ve bunlar, her konu ile
ilgilerine göre ait oldukları ünite ve konuların karşılarına gelecek şekilde
ilgili sütuna yazılmalıdır.
8- Konuları işlerken, varsa yapılacak deney, gezi, gözlen\ gibi çalışmaların
hangi haftalarda yapılacağı belirtilmeli'-, dir.
9- Zümre öğretmenleriyle yapılacak işbirliğinin neler ola-" cağı tespit
edilmelidir.
10- Yazılı yoklamaların zamanı belirtilmelidir.
Yıllık plâna son şekli verilmeden önce, aynı dersi, aynı sınıfın değişik
şubelerinde okutan öğretmenlerin de biraraya gelerek plânlar üzerinde
görüşmeleri uygun olur. Böylece dersle ilgili çalışmaların öğretim yılı boyunca
bütün şubelerde uyumlu ve dengeli olarak yürütülmesini sağlayacak önlemler
üzerinde durulur ya da kararlar alınabilir.
118 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
YILLIK PLÂN ÖRNEĞİ
Öğretim Yılı Okulun Adı Dersin Adı Sınıflar
Not: Örnek olması bakımından, bir aylık plân yapılmıştır. Diğer aylarda buna
göre hazırlanmalıdır. Bu plân, orta dereceli okullar içindir. İlkokul
plânlarında ise bazı farklılıklar vardır.
2- Ünite Plânları
İlkokul ve ortaokul programlarındaki dersler ünite sistemi esas alınarak
düzenlenmiştir. Bu nedenle bu öğretim kurumlarımızda ünite plânlamasına yer
verilmesi ve ünite plânının yapılması önem arz etmektedir.
Ünite plânı, öğretmenin gözetim ve denetimi altında öğrencilerle belirli bir
süre içinde ve eğitim amaçlarına uygun olarak birtakım bilgi, beceri ve
anlayışları kazandırmayı öngören, belli bir konu ya da problem çevresinde
düzenlenmiş
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
119
â
çeşitli etkinlikleri, öğrenme yaşantılarını ve değerlendirme çalışmalarını
kapsayan ayrıntılı bir plândır.
Ünite plânları, yıllık plânın belirli zaman aralıklarına bölünmüş şeklidir.
Yıllık plâna göre daha ayrıntılıdır.
Ünite plânlarının amacı, öğrencilere eğitimin amaçlarına uygun davranışlar
kazandırmak için, birbiriyle muhteva ve anlam yakınlığı bulunan konu ve
etkinliklerin bir bütün içinde sunulmasıdır.
Bir Ünite Plânının Hazırlanmasında Dikkat Edilecek Hususlar:
1- Konular, öğretim programında bulunan ve yıllık plâna alman konular olmalıdır.
2- Belli bir süresi olmalıdır.
3- Amacı tespit edilmelidir.
4- Ünitenin bölümleri belirlenmelidir.
5- Uygulanacak metot ve tekniklere yer verilmelidir.
6- Ünitenin işlenişinde başvurulacak kaynaklar, araç- gereçler belirlenmelidir.
7- Üniteyle ilgili olarak gezi, gözlem, deney vb. etkinliklere yer verilecekse
bunlar belirtilmelidir.
8- Ünite ile ilgili ölçme ve değerlendirme yöntemi belirtilmelidir. Ünite
işlendikten sonra amaçlara ne ölçüde ulaşıldığının hangi ölçme araçlarıyla ve
nasıl değerlendirileceği de belirtilmelidir.
Ünite plânı, yıllık plânda yer alan ünitelerin daha ayrıntılı bir şekilde
planlanması olduğu için; herbir ünitenin nasıl ele alınacağı, öğrencilere neler
kazandırılacağı, hangi araç ve metotların kullanılacağı ve sonuçların nasıl
değerlendirileceği gibi ayrıntılara yer vermek zorundadır.
120 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÜNİTE PLÂNI ÖRNEĞİ
...../....../200_
ÜNİTENİN ADI VE NUMARASI :
SINIF/ŞUBE
SÜRE :
AMAÇLAR :
UYGULANACAK YÖNTEM VE TEKNİKLER: KAYNAK, ARAÇ VE GEREÇLER :
GEZİ, GÖZLEM VE DENEY :
DEĞERLENDİRME :
3- Günlük Plânlar
Günlük plân, yıllık plânın veya ünite plânının öğrencilere bir günde öğreteceği
kısmın adıdır. Bir bakıma, yıllık veya ünite plânının, gün bazında parçalara
ayrılarak genişletilmiş şeklidir. Başka bir ifadeyle, bir öğretmenin bir günde
yapacağı çalışmaları gösteren plâna "günlük plân" denir. Bunun dışında gezi,
gözlem ve deney etkinlikleri öğrencilerin de katkılarıyla ayrıca plânlanır.
Günlük plân, uyulması gereken temel bir plân çeşididir. Bu plân olmaksızın
günlük eğitim faaliyetleri yapılamaz. Günlük plânın yapılmasını gerektiren
sebepler çoktur.
Günlük çalışmaların planlanması, sınıf öğretmenliği ve branş öğretmenliğine göre
değişir. İlköğretimin birinci kademesinde (ilkokulda) sınıf öğretmenliği esas
olduğundan, bir öğretmen bir sınıfın bütün derslerine girer. Bu öğretmenler
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
121
günlük plân yaparlar. İlköğretimin ikinci kademesinde (ortaokulda) ve
ortaöğretim kurumlarında ise, dal (branş) öğretmenliği esastır. Bu nedenle bir
öğretmen, bir sınıfın bir dersine girmekte ve yalnız girdiği dersin plânını
yapmaktadır. Eğer öğretmen, o gün bütün şubelerde aynı dersi okutacak ve aynı
konuyu işleyecekse o gün için bir ders plânı yapar. Yani branş öğretmeni, aynı
sınıfın farklı şubelerinde tek bir ders ve konu için ayrı ayrı plânlar yapmaz.
Bu durumda tek bir ders plânı yeterlidir. Günlük plânın özünü ders plânı
oluşturur.
Günlük plânı özetlemek gerekirse; bir günde okutulacak derslerin planıyla,
gezi-gözlem ve deney plânlarından oluşan bir plân çeşididir. Bu plânın derslere
bölünmüş şekline de, ders plânı denir.
122 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
On Sekizinci Kural
DERS PLÂNI HAZIRLAMADA GENEL BİR ÖRNEK
Başarısızlıktan ders almayı bilen öğretmen, büyük başarılara imza atabilir.
Prof. Dr. Alaaddin BAŞAR
Bir dersin plânı, o dersin taslağıdır. Plân, basit olarak öğretmenin ders süresi
boyunca öğrencilerle ne tür etkinliklerde bulunacağını, onlara nasıl ve neler
öğreteceğini gösterir bir rehberdir. İyi hazırlanmış bir plânı izleme, öğretmeni
başarılı kılacaktır.
İyi bir ders plânı, öğrenme ve öğretim ilke ve metotlarına uygun olarak
hazırlanır. Bir ders plânına bakıldığı zaman, bunların hepsi az ve çok
görülebilmelidir. İyi bir öğretmen veya müfettiş, bir plâna bakarak, onu
hazırlayan kimsenin öğretim görüşünü anlayabilir.
Bir ders plânında dersin adı, konunun adı, sınıf veya sınıflar, süresi, tarih
gibi plânı belirtici kısımlar dışında "kullanılacak araçlar", "dersin amaçları",
"giriş", "dersin işlenişi (yapılacak işler)" ve "uygulama veya alıştırma, yahut
kontrol ve değerlendirme" gibi kısımlar bulunabilir. Bunların sırası pek önemli
değildir. Ders plânının aslı, "giriş", "işleniş" ve "sonuç"tur. (Küçükahmet,
1985:76) İşleniş, konunun öğrenme ve öğretim ilkelerine göre konunun mantıki bir
sıraya göre sunulmasını gösterir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
123
İyi bir plân hazırlarken şu noktalara dikkat etmek gerekir:
Dersin Konusu: Bir dersin plânı hazırlanırken her şeyden önce o dersin, okulun
hangi sınıfına, hangi şubesine, hangi saatler arasında verileceği yazılmalıdır.
Ayrıca ders plânında işlenecek konu açıkça belirtilmelidir.
Dersin Amaçları: Öğrencinin ders sonunda neleri öğrenmesi isteniyor ve de
bekleniyorsa, bunlar ayrıntılı amaçlar biçiminde belirtilmelidir. Bir ders için
bir amaç yeterli olmayabilir. Amaçları, ders sonunda öğrencinin edindiklerinin
yalnızca bilgi düzeyinde olmayacağını; kavrama, uygulama, analiz, sentez,
değerlendirme ve benzeri düzeyleri de kapsayacağı düşünülerek ona göre
ifadelendirmelidir.
Kaynak Kitaplar ve Araçlar: Bu bölüm, dersin işlenişi sırasında öğrencinin
öğrenmesi ve öğretmenin etkili bir öğretim sağlayabilmesi için gerekli
kaynakların ve araçların yazıldığı bölümdür. Bu bölüme ders süresince kullanılan
ders kitabı, yardımcı kaynak kitaplar, ansiklopedi, sözlük, ders notu gibi
kaynaklarla; radyo, teyp, plâk, video, televizyon, tepegöz, film, film şeridi,
slayt, fotoğraf, resim, levha, şema, karikatür, plân, kroki, harita, grafik vb.
araç ve gereçlerin neler olduğu yazılır.
Dersin Girişi (Hazırlık): Bu bölümde, öğrencilerin dersi izlemeye hazır hale
getirilmeleri için neler yapılacağı belirtilir. Yani bu bölümde, öğrencilerin
ders konusuna karşı dikkat ve ilgilerini uyandırmak ve dersi istekle izlemeye
hazır duruma gelmelerini sağlamak için giriş niteliğinde etkinliklere yer
verilir. Bu etkinliklerin bazıları şunlar olabilir:
Konunun amacını ve hayattaki önemini, yakın ve uzak faydalarını hatırlatmak...
Bir önceki dersin konusunu özetlemek ve yeni konu ile önceki ve sonraki
derslerin konularını
1 bütünleştirmek... Derste uygulanacak yöntemi açıklamak... Yeni konuyla ilgili
hayatî değeri olan örnekler vermek gibi hususlardır.
Dersin Sunulması: Ders sırasında izlenecek önemli bir basamak bilginin
sunulmasıdır. öğrenciye verilmek istenenin "tümü bu basamakta yer alır. Dersi
sunarken basitten karmaşığa, tekten çokluğa doğru bir sıra izlemeye dikkat etmek
gerekir. Ayrıca, öğrencilere kazandırılmak istenen bilgilerin daha tam ve açık
bir biçimde öğretilmesi için nerede, ne tür örnekler verileceği; nerede, hangi
araçların kullanılacağı da ders plânının bu bölümünde belirtilmelidir. Bunun
yanında tarihler, özel ad ve tanımlar gibi hemen hatırlanması güç olan bazı
önemli bilgilere de bu bölümde yer verilebilir.
Öğretmen derste uygulayacağı anlatma, soru-cevap, küme çalışması, problem çözme,
gösteri, deney... vb. metotlardan hangisine, nerede başvuracağını da ders
plânının sunuş bölümünde belirtmelidir. Bunların yanında derste öğretilecek
temel noktaları, kilit kavramlar halinde belirtmelidir. Çünkü uzun cümleler,
anlatılanları izleme güçlüğü yaratır.
Dersin Uygulanması: Dersin sunulmasından sonra, uygulamaya geçmek gerekecektir.
Uygulama basamağında, bir önceki basamakta işlenen konu, öğretmen tarafından
özetlenir ve içeriği, kendi içindeki ilişkileri vurgulanır. Ayrıca öğrencilerin
daha önce kazanmış oldukları benzer bilgilerle yeni bilgiler arasında çağrışma
yoluyla bağlantı kurmaları, genellemeler yapmaları, konuyu özet olarak
tekrarlamaları, alıştırmalar yapmaları, kompozisyon yazmaları, rapor
hazırlamaları gibi etkinliklere ve öğrencilerin akıllarına gelen soruları
sormalarına bu basamakta fırsat verilir.
Dersin Değerlendirilmesi: Bir ders plânının son aşaması, öğrencilerin ne kadar
öğrendiklerinin ölçüldüğü değerlendirme aşamasıdır. Öğretmenin ne tür bir
değerlendirme
124 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
125
yapacağına önceden karar vermesi gerekmektedir. Ancak ğerlendirme şekli, dersin
amaçlarına uygun olmalıdır.
DERS PLÂNI ÖRNEĞİ
...../...../200
Dersin adı:
Sınıf (Sınıflar):
Amaçlar:
Konu:
Süre:
Kaynak, araç ve
gereçler:
Giriş: Sunuş: Uygulama: Değerlendirme:
Öğretmenin Adı ve Soyadı
Okul Müdürü
126 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRENCİLERLE İYİ İLİŞKİLER KURMA YOLLARI BİLİNMELİDİR
Kendisini kontrol edemeyen bir öğretmen,
öğrencisini hiç kontrol edemez.
Dr. Haluk NURBAKİ
A- Öğrencilerle İlişkilerin Önemi
Öğretmenler toplumda, çocuk ve gençlerin dünyası ile yetişkinlerin dünyası
arasında bir uyum ve bir denge unsuru olarak (Tezcan, 1996:317-319)
görülmektedir. Ancak, öğretmenin en önemli görevlerinden birisi, öğrencileriyle
sağlıklı ve düzenli ilişkiler kurmasıdır.
Öğrencilerle ne kadar yakın ve sıcak ilişkiler geliştirilirse, o kadar verimli
ve amaçlı bir çalışma yapılır. Öğrencilerinin durumunu ve beklentilerini gözardı
eden bir öğretmenin başarılı olması çok güçtür.
Ancak ülkemizde, öğretmen-öğrenci ilişkileri daha çok sınıf içinde
görülmektedir. Çok istendiği halde, öğretmenin araya mesafe koyması yüzünden
sınıf dışına taşamamakta-dır. Bu yüzden de, sınıf içi ilişkiler daha da önem arz
etmektedir.
i
I!
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
127
B- Öğrencilerle iyi İlişkiler Kurma Yolları:
l.Önce sınıfta standartlar oluşturun. Nelerin yapılması gerektiğini, nelere
uyulması gerektiğini dönem başında öğrencilerinizle konuşun. Mutabık kaldığınız
konuları ise taviz vermeden uygulayın. Öğrenci, sınıf kurallarının düzenli
işlediğini bilsin.
2. Açık olun, kendinizi dışa vurun. Ne olduğunuz, ne beklediğiniz, neler
istediğiniz tam olarak anlaşılsın. Öğrenci gözünde kapalı bir kutu olmayın.
Yoksa öğrenci size yaklaşırken çekingenlik ve tedirginlik duyacaktır.
3. Söylediklerinizle yaptıklarınız uyumlu olsun. Değişken yapınız, güven
bunalımı yaratır. Öğrenciye karşı saygınlığınız azalır.
4. Düzgün konuşma, temiz kıyafet ve tutarlı davranışların, öğrencileri en fazla
etkileyen hususlar olduğunu unutmayın.
5. Derse zamanında girin-çıkm. Geç kaldığınızda öğrencilerden özür dilerseniz,
öğrenciler de bu olumlu davranışı kendilerine örnek alırlar.
6. Öğrencilerin yapmalarını istemediğiniz olumsuz bir davranışı, önce kendiniz
yapmayınız. "Ben yapıyorum, ama yine de siz yapmayın" demenizin hiçbir değeri ve
anlamı yoktur.
7. Öğrencilerinize saygı duyun ki, onlar da size saygı göstersinler.
8. Sık sık gülümseyin ve alçakgönüllü olun. Ulaşılmaz ve erişilmez bir insan
olmayın.
9. Öğrencilerinizle yakın ve sıcak bir ilişki kurun. Ancak belli bir seviyenin
ve mesafenin oluşmasına da dikkat edin.
128 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
10. Öğrencileriniz üzerinde, konusuna hakim, alanının uzmanı ve profesyonel bir
öğretmen imajı uyandırın. Çünkü, her öğrenci sizi tartacaktır. Eğer hafif
gelirseniz, etkiniz azalır.
11. Öğrencilerinizi eleştirirken, kendilerini değil, olumsuz davranışlarını
eleştirin. Sınıfta asla isim vermeyin ve onur meselesi yapmayın. Kişiyi
uyarmanız gerekiyorsa, sınıf huzurunda değil, dışarıda özel olarak yapın.
12. Eleştirilere açık olun ve gerektiğinde hatanızı da kabul edin. Eleştirilere
ne kadar açık olursanız o kadar az eleştirilirsiniz. Bu davranışınız öğrenci
üzerinde olumlu bir etki yapar.
13. Sınıf içi davranışlarınız konusunda daima kendinizi kontrol edin. "Ben
öğretmenim her şeyi yaparım" demeyin. Öğrencilerinizin hoşlanmadığı
davranışınızı derhal terk edin.
14. Öğrencilerin sınıf içi davranışlarını dikkatle gözleyin. Sınıf arkalarında,
yan taraflarında, duvar köşelerinde ve sütun arkalarını tercih eden ve kendi
dünyasında kaybolan öğrencileri izleyin. Bu tür öğrencileri derse katmak için
özel bir çaba gösterin.
15. Sınıfta davranışlarınız saygı ve örnek teşkil etmelidir. Dengesiz, tavırlı,
çabuk kızan bir öğretmen imajı çizerseniz, öğrenciyi sizden ve dersten
uzaklaştırırsınız.
16. Ses tonunuz, jest ve mimikleriniz, el-kol hareketleriniz; uyarıcı, çekici ve
sempatik olmalıdır. Komik veya sert hareketler, kısık ses veya aşırı ses tonu
sınıf atmosferini olumsuz etkiler.
17. Duygu ve düşüncelere önem verin, farklı görüşleri ve yorumları anlayışla
karşılayın. Her öğrenciyi olduğu gibi
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
129
kabul edin. Bu, sınıfta hoşgörülü ve huzurlu bir ortam yaratır.
18. Diliniz sade ve açık olsun. Konuşmalarınız kolay anlaşılsın. Öğrenci "ne
anlatıyor?" diye kendini zorlamasın.
19. Sınıftaki tartışmaları teşvik edin. Herkes görüşünü söylemekten çekinmesin.
Bu şekilde kişiler daha iyi anlaşılır ve kaynaşma çabuk olur. Ancak bunu
yaparken de, gerginliğin ve kırgınlığın oluşmamasına dikkat edin.
20. Öğrencileri iyi tanıyın, seviyelerini ve tepkilerini iyi tespit edin.
Yaklaşımlarınızı da buna göre plânlayın. Onlara ismiyle hitap etmeyi ihmal
etmeyin. İsmiyle hitap edilen öğrencinin ilgisi daha çabuk oluşur.
21. Konunun ne kadar uzmanı olursanız olun, derse hazırlıklı girin ve plânınıza
sadık kalın. Yeni başlayacağınız dersinizi, bir önceki dersle ilişkilendirirken
bir bütünlük oluşturmaya çalışın.
22. Derse başlamadan önce, öğrencilerin psikolojik olarak hazır olup olmadığına
dikkat edin. Sınıf atmosferi derse hazır hale gelmeden, derse başlamayın.
23. Derste konuşma süresini iyi ayarlayın. Bu süre ilköğretimde 3-4,
ortaöğretimde 5-6, yüksek okullarda da 7-8 dakikadır. Daha uzun süre konuşmanız
öğrencilerin dikkatini dağıtır. (Sönmez, 1993:110)
24. Sınıftaki monoton havayı dağıtmak için espri, özdeyiş, fıkra ve küçük
anekdotlarla öğrencilerin derse katılmasını sağlayın ve dersi canlı hale
getirin.
25. Konuları işlerken kolaydan zora, yakından uzağa, somuttan soyuta bir yol
izlemeyi unutmayın.
130 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
26. Ders anlatırken, öğrencilerin hepsiyle göz diyalogu Ikurun ve öğrencilerin
ders dışına çıkmalarına müsaade etme-
27. Disiplin sağlıyorum diye, sınıfı baskı altında tutmayın. En iyi disiplin,
sınırları belirlenmiş bir hoşgörü zeminidir.
28. Ödül ve ceza kurallarını, uyarıcı, teşvik edici anlamda uygulayın. Özellikle
notu silah olarak kullanmayın.
29. Sınav gününü öğrencilerle birlikte tespit edin ve sınav kağıtlarını
değerlendirdikten sonra dağıtın. Öğrenciler sizin ne kadar tarafsız olduğunuzu
görsünler.
30. Öğrencilerin soru sormalarına müsaade edip, siz de sorularınızı birkaç
kişiye değil, herkese sorun ve her öğrenciyi konuşturmaya çalışın.
31. Her öğrenciden aynı tepkiyi, aynı başarıyı beklemeyin. Öğrencileri içinde
bulunduğu psikolojik ve sosyolojik ortama göre değerlendirin.
32. Öğrencilerin öğrenme problemlerini ve bunun kaynağını iyi tespit edin. Bu
yapılmazsa öğrenme süreci yavaş ve verimsiz olur.
33. Öğrencilere kendi başlarına araştırma, düşünme ve yorumlama alışkanlığı
kazandırmaya çalışın ve grup çalışmalarını teşvik edin.
34. Öğrenci problemleriyle yakından ilgilenin ve her öğrenciye eşit davranın.
35. Rehberlik görevine özen gösterin ve her öğrencinin rehberliğe muhtaç
olduğunu bilin.
36. Öğrenci davranışlarını denetleyin ve düzeltin. Ve ona danışmanlık eden bir
önder olun.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
131
37. Davranışlarınızla öğrencinizin itimadını kazanın ve onun en büyük sırdaşı
olun. Bu şekilde onun dünyasına girer, onu rahatlatır ve yönlendirirsiniz. Ancak
öğrencinizin sırlarını asla deşifre etmeyin. Yoksa onu kaybedersiniz.
38.Özellikle ilköğretim okullarının birinci kademe öğrencilerine, anne-baba rolü
oynamak zorundasınız. Her türlü ihtiyaçlarına yardım etmelisiniz. Çünkü siz onun
gözünde, dünyanın en iyi insanısınız.
39. Sınıfta bir yerde, sabit olarak durmayın. Sürekli gezinin ve sınıfı kontrol
altında bulundurun.
Son söz olarak; insanların kusursuz olmayacağını, çocukların ve gençlerin daha
çok kusur işleyeceğini bilerek, onların eksiklerini sabırla, hoşgörüyle
düzeltmeye çalışmalısınız. Çünkü siz onların gözünde bilgi ve ahlâk açısından
bir modelsiniz.
Şu halde sizin yapmanız gereken en önemli iş, öğrencilerinizle kaynaşmak ve
bütünleşmektir. Bunu yaptığınız takdirde, önünüz açılmış, başarılarınız artmış
demektir.
Yirminci
132 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
il
ÖĞRENME ORTAMI VERİMLİ HALE GETİRİLMELİDİR
Söylenilen bir sözün, kim tarafından, nereden ve ne amaçla söylendiği önemlidir.
Ali UÇAR
Her öğretmen, öğretmenliğe başlarken veya yeni bir öğretim yılının başında tatlı
bir heyecan duyar. Bu heyecan bazen endişeye dönüşür. Endişenin nedeni de şudur:
Acaba başarılı olacak mıyım?
Aslında öğretme metot ve tekniklerini bilen ve plânlı hareket eden bir kişi
için, hiç de korkup endişelenecek bir tarafı yoktur.
Öyleyse Öğretme İçin İdeal Bir Ortam Nasıl Oluşturulur?
A- Hedef Davranışları iyi Belirleyin
Sınıftaki öğretim sürecinin istenilen şekilde gerçekleştirilebilmesi için
öncelikle hedef davranışların belirlenmesi gerekir. Hedef davranışlar, öğretim
süreci sonunda, öğrencilerin ulaşmaları istenen davranışlardır. Hedef
davranışlar belirlenirken, eğitim amaçları ve öğrencilerin özellikleri dikkate
alınan temel boyutlardır. Hedef davranışlar, öğretim faaliyetlerinin
sınırlarının belirlenmesinde, gerekli araç ve diğer kaynakların hazırlanmasında,
öğretim faaliyetinin
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
133
sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde ve ölçme-değerlendirme-nin istenilen biçimde
yapılmasında önemli bir rol oynar.
B- Öğrencilerin İlgilerini Uyandırın
1- Derste öğretilecek konuların, öğrenci açısından önemli olduğu ne kadar fazla
vurgulanırsa, o kadar ilgi uyandırır. Öğrencinin, "bu konu bana lâzım olabilir,
bunu öğrenmeliyim " diyebilecek kadar ilgisi çekilmelidir.
2- İlgi uyandırmanın önemli bir yolu; "yakından uzağa", "kolaydan zora" ve
"bilinenden bilinmeyene"
ilkeleri doğrultusunda hareket etmektir.
3- Derste, öğrenci isteklerine ve katılımlarına imkân vermek, ilgiyi arttırır.
C- Öğrencinin Görüşlerini ve Düşüncelerini Sorun
1- Sorular sorarak dersle ilgili görüşlerini alın. Görüş ve düşüncelerini
söyleyen öğrencileri onure edin. Onları azarlamayın.
2- Soru sorduktan sonra cevap vermek istemeyeni zorlamayın.
3- Cevap için öğrenciye zaman tanıyın.
4- Öğrenci, görüş ve düşüncelerine değer verdiğinizi bilsin.
D- Öğretim Araç ve Gereçlerini Kullanın
Derslerinizde ne kadar araç-gereç kullanırsanız o kadar etkili bir öğretme
oluşur. Çünkü öğrenci bazı şeyleri yaparak, görerek öğrenirse unutmaz, kalıcı
olur.
134 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
E- Öğrencilerle Etkili İletişim Kurun
1- Konuşmanız anlaşılır, net ve özlü olsun.
2- Sınıfta tartışma ortamı hazırlayın.
3- Öğrencilerin anlattıklarını dinleyin, değer verin.
4- İletişim ne kadar sağlıklı olursa, öğretme ve öğrenme de o kadar çabuk olur.
F- Sınıfı İyi Yönetin
1- Sınıfta disiplin problemi yaşamamaya çalışın.
2- Ceza ve ödül sistemini yerinde, anlamlı ve âdil ölçülerle kullanın.
3- Sınıfta huzurlu bir ortam oluşturun.
G- Kişilerarası İlişkilerde İyi Bir Rehber Olun
1- Öğrenci problemleriyle ilgilenin.
2- Yalan ilişkiler kurun ve dostluklar oluşturun.
3- Problemlerin çözümünde, öğrenci-veli-idare üçgeninde köprü olun.
4- Kimsenin korunmasına veya dışlanmasına müsaade etmeyin.
H- Öğrencilere Pekiştirme ve Uygulama İmkânı Tanıyın
1- Pekiştirme ve uygulama, hem öğrencinin neler öğrendiğini gösterir, hem de
sonucu ilan eder.
2- Pekiştirme ve uygulamayı zevkli hale getirin.
3- Pekiştirme, araştırma ve uygulama, öğretme-öğrenme sürecinin bir parçası
olmalıdır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
135
I- Sık Sık Değerlendirme Yapın
1- Değerlendirme sağlıklı olmalıdır.
2- Değerlendirme, sizin ne kadar doğru yolda olup olmadığınızı gösterir.
3- Değerlendirme, yeniden düzeltmelere imkân sağlar.
136 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Yirmi Birinci Kural
ÖĞRENCİLERİN DERSE KATILIM! VE MOTİVE OLMALARİ SAĞLANMALIDIR
Öğrencileri derse motive etmenin en iyi yolu,
öğretmenin motive olmasından geçer.
Prof. Dr. İbrahim CANAN
A- Öğrencileri Derse Katma ve Motive Etmenin Önemi
Her öğretmenin önemli problemlerinden birisi; öğrencilerin ilgilerini çekememek,
derse katılmalarını sağlayamamak ve istediği süre kadar onları motive
edememektir.
Öğrencileri motive etme konusu, aslında sanıldığı kadar zor değildir. Buradaki
asıl problem, öğrencilerin derse katılmalarını sağlayacak metot ve teknikleri
bilmemek veya uygulamamaktır.
Önce öğrencileri motive edebilecek çeşitli yollar hakkında bilgi sahibi
olunmalıdır. Sonra da uygulamalar ve tecrübelerle eksiklikler giderilmelidir.
B- Öğrencileri Derse Katma ve Motive Etme Yollan
1. Dersi iyi plânlayın ve iyi hazırlayın.
2. Öğrencilerinizi derse katmak ve onları motive etmek için, önce kendiniz derse
motive olun.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
137
3. Dersi, ilgi çekecek hale getirin ve konularla ilgili merak uyandırın. Merak,
iyi bir motivasyon sebebidir.
4. "Öğrenilmez, çok zor" endişesini mutlaka kırın. Böyle bir endişe, en iyi
motivasyonu bile bozar.
5. Öğrencileri hedeflerine ulaşacakları konusunda cesaretlendirin ve ümit verin.
Hedefler ulaşılmaz gösterilirse, öğrenci karamsarlığa düşer ve dersle ilgisini
keser.
6. Öğrenci, bir konuyla tanışır tanışmaz, onun hakkında bir önyargı oluşturur.
Eğer bu ilk tepki olumlu değilse, öğrenme isteği zora girer. İlk intibaın olumlu
olmasına özen gösterin.
7. Motive eksikliğinden dolayı devamlı öğrenciyi suçlamayın. Bu eksikliğin
nedenini biraz da kendinizde arayın.
8. Motive oluştururken, hatalardan ziyade doğrulara dikkat çekin.
9. Motive eksikliği gösteren ve sınıfta dikkatleri dağılan öğrencinin kendisini
değil, davranışlarını eleştirin. Derse katılamayan ve motiveyi bozan
öğrencileri, sınıf huzurunda suçlayıp, onurlarını kırmayın. Hatalarını özel
olarak kendilerine söyleyin.
10. Başarısızlık korkusunu yenmek için, başarısızlığın bir başarı başlangıcı ve
başarıya hazırlık olduğunu sık sık ifade edin.
11. Motivasyon için ceza kuralını değil, daha çok ödül kuralını işletin.
12. Öğrencileri teşvik edin, cesaret verin ve başarılarından dolayı
onurlandırın.
13. Derste sık sık sorular sorarak, sınıf atmosferini canlandırın ve tartışma
ortamları oluşturun.
138 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
14. Rastgele sorular sorun; bu şekilde her öğrenci, her an bir soruyla
karşılaşabileceğini bekleyerek uyanık olur, dersi takip eder.
15. Derste çeşitli araç ve gereçler, öğretim materyalleri kullanarak, ilginin
artmasını, dikkatlerin toplanmasını sağlayın.
16. Dersi uzun süreli anlatmayın. Sınıfta derse karşı ilginin azaldığı an,
konuyla ilgili bir şiirle, bir özdeyişle, bir atasözü veya kısa bir anekdotla
dikkatleri yeniden toplayın.
17. Öğrencilerin rahatlıkla konuşmalarına ve görüşlerini ifade etmelerine imkân
hazırlayın.
18. Rol yapma ve benzetişim tekniğini sık kullanın.
19. Jest ve mimiklerinizi, ses tonunuzu, ilgi uyandırıcı ve çekici bir halde
kullanın.
20. Tekrardan kaçının ve kendinizden çok bahsetmeyin.
21. Öğrencilerle çok iyi ilişkiler kurun. Öğrencilerin sizinle birlikte olmaktan
son derece mutlu olmalarını sağlayın.
22. Öğrenci farklılıklarına dikkat edin ve her öğrenciden aynı şeyi beklemeyin.
23. Eleştirilere açık olun.
24. Sınıf içi kuralları birlikte belirleyin ve uymayanlar konusunda taviz
vermeyin.
25. Öğrenciler üzerinde, konunun uzmanı olduğunuz imajını uyandırın.
26. Öğrencinin size saygı duyup, dersinize isteyerek katılması için, onları
sevdiğinizi ve ilgilendiğinizi davranışlarınızla belli edin.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
139
27. Derste akıcılığı sağlamak için, değişik metot ve teknik kullanın.
28. Dersin nasıl geçtiği ve nasıl geçmesi konusunda, öğrencilerin görüşlerini
alın.
29. Dersi plânlayıp, derse iyi hazırlanın.
140 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖDÜL VE CEZA KONUSUNA GEREKLİ ÖZEN GÖSTERİLMELİDİR
Bir öğretmen için, her öğrenci bir
problemdir. Ama problemler çözüldükçe,
problem çözmek çok zevkli hale gelir.
Prof. Dr. Suat YILDIRIM
Etkili bir eğitim ve öğretim çalışmalarında, ödül ve cezanın önemli bir yeri
vardır. Yerinde kullanılan ödül ve ceza başarıyı arttırır. Yerinde
kullanılmazsa, çeşitli disiplin problemlerine neden olabilir.
A- Eğitimde Ödüllendirmenin Amacı Nedir?
Eğitimde ödüllendirme; istenilen davranışları oluşturma, özendirme ve teşvik
etmeyi ifade etmektedir.
Ödüllendirme dengeli, düzenli ve objektif olarak yapılmalı ve önceden belirlenen
kurallara göre, âdil ölçülerle yürütülmelidir.
Ödül, bir armağan ya da bir rüşvet değildir. Bu niteliklere dönüştürüldüğünde
ödülün etkisi kalkar. Ödül, öğrenciye hız veren ve teşvik eden tüm etkinlikleri
ihtiva etmelidir. Öğrenciyi teşvik etmek, motive etmek ve çalışmalarda başarılı
olmasını sağlamak için, ödül mutlaka işletilmelidir. Bunun da çeşitli yolları
vardır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
141
Ödül, eğitim ve öğretimin her kademesinde uygulanmalıdır. İlköğretim okulunun
birinci kademesinde görev yapan öğretmenler, genelde başarılı öğrencilere kalem,
silgi, defter gibi öğrencinin ilgisini çeken ödüller alırlar.
Bazen başarılı öğrenciyi alkışlatmak, birkaç günlüğüne başkan yapmak, sınıf
bayrağının korunmasını vermek, hikâye kitapları almak gibi ilgi uyandıran ve
teşvik eden ödüllendirmede bulunabilirler.
İlköğretim okulunun ikinci kademesinde ve ortaöğretimde ödüller kurallara
bağlanmalıdır. İlköğretimin birinci kademesinde, kuralsız ve sıradan ödüller
olabilir. Ama, ilköğretimin ikinci kademesi ve ortaöğretimde iyi plânlanmış
olmalıdır. Öğrenciler, neyi yaptıkları ve nasıl bir başarı elde ettikleri zaman
ödüllendirileceklerini bilmelidir.
Genelde küçük ödüller sınıf içinde öğretmen tarafından verilmelidir. Büyük
ödüller ise, okulun huzurunda ve müdürler tarafından verilmelidir.
Ödül verirken, ödül istismarına ve ödülün amacından sapmamasına dikkat
edilmelidir. Ödül sıradan bir araç olmamalıdır.
B- Eğitimde Cezalandırmanın Amacı Nedir?
Eğitimde ceza, çalışma disiplinine ve verimliliğine kasti engeller koyan kişiler
için, birtakım yaptırımları ifade etmektedir.
İnsan melek gibi masum ve problemsiz bir varlık değildir. Her insanın
mahiyetinde hırs, inat, düşmanlık, menfaat gibi kötüye kullanılabilen duygular
vardır. Bu duygular zaman zaman ön plâna çıkar ve kendini bir şekilde ifade
eder. Böylece insanlar arasında tatsızlıklar ve çekişmeler meydana gelir.
142 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Bundan dolayı eğitimcilerin, ceza unsurundan tamamen uzak kalmaları mümkün
değildir. İnsanın olduğu yerde problemler de olacaktır. Bu problemlerin en az
bir kısmı da cezasız halledilemeyecektir.
Okul hayatında bu tür olaylara çok sık rastlanır. Bunların önüne geçmek için de
"ceza" unsuru getirilmiştir. Ceza yalnızca disiplini bozana yönelik bir yaptırım
değil, disipline uyanı da korumaya yönelik bir kuraldır.
Eğitimde ceza bir amaç olmayıp, eğitimde istenilen sonucun alınması bakımından,
gerektiği zaman başvurulan bir araçtır. Bu araç çok ölçülü ve dengeli
kullanılmalıdır. Ne sadist duygulara alet edilip bütün bütün zulüm haline
getirilmeli, ne de basit bir araç haline dönüştürülmelidir. İyi bir eğitimci, en
son çare olarak cezalandırma yöntemini kullanmalıdır. Kullanırken de zevk
almamalı, aksine üzüntü duymalıdır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
143
Yirmi Üçüncü Kural
DİSİPLİNE ÖNEM VERİLMELİDİR
Zirvedeki başarılı insanlar, disiplinli çalışmayla başarıya inanmış insanlardır.
Prof. Dr. Mim Kemal ÖKE
A- Disiplin Nedir?
Eğitimde disiplin konusu sürekli tartışılan bir konu olmuş ve devamlı surette
gündemde kalmıştır. Bunun nedeni, disipline olan farklı yaklaşımlar ve farklı
anlayışlardır.
Bazılarına göre disiplin; öğrencilerin uslu, sessiz durmaları, verilen emirleri
tartışmasız yerine getirmeleri, kimseyi rahatsız etmeden eğitim ve öğretime
katılmaları anlamındadır.
Bazılarına göre de disiplin; alabildiğine rahat, serbest, dilediğini yapan ve
istediğini konuşan bir anlayışı ifade etmektedir.
Eğitim kurumlarında belirlenmiş bir disiplin yönetmeliği vardır. Ancak her
öğretmen disiplin uygulamasına farklı açılardan baktığı için, farklı disiplin
şekilleri oluşmaktadır.
Bazı öğretmenlere göre doğru olan bir disiplin anlayışı, bazı öğretmenlere
yanlış gelebilmektedir. Mesela; bir kısım öğretmenler, öğrenciler konuşmak
isterse, parmak kaldırıp söz istemelerini, izin verilince de ayağa kalkıp
konuşmala-
144 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
rım bir disiplin gereği sayarlar. Bir kısım öğretmenler de, bunların öğrenci
cesaretini kırıcı ve psikolojik gelişimlerini engelleyici bularak, öğrencinin
nasıl rahat oluyorsa, öyle davranmasını savunurlar.
Disiplin kelime olarak; kurallara uyma, düzenli davranış ve kontrollü uygulama
anlamına gelir.
Eğitimde disiplin ise; fert ya da grupların, eğitimin amaçlarına ulaşmaları için
davranışlarını kontrol altına almalarıdır. Bir başka ifadeyle; istenilen
davranışları öğrenciye öğretmek ve yerleştirmektir. Bunu yaparken de tatlı-sert
bir turumun olmasıdır.
OLUMSUZ DİSİPLİN OLUMLU DİSİPLİN
Öğrencinin ilgi ve istekleri baskı altındadır.
Öğrenciler korkutularak kontrol edilir.
Katı kural ve nizamlara önem verilir.
Sessizliğe, düzene ve şekilciliğe önem verilir.
Olumsuz davranışlar derhal cezalandırılır.
Öğretmen, bazen dikdatörce ve sübjektifçe davranır.
Öğrencinin ilgi ve isteklerine yön verilir.
Öğrencilerin problem ve isteklerine rehberlik edilir.
Öğrencinin benimseyeceği kural ve normlara öncelik verilir.
İşbirliğine, iktifliğe e atılganlığa önem verilir.
Olumlu davranışlar ön plâ: alınır ve teşvik edilir.
Öğrenci-öğretmen işbirliğine önem verilir.
na
B- Eğitimde Disiplinin Amacı Nedir?
Eğitimde disiplinin amacı, öğrenciye kendi davranışlarını denetleme ve
değerlendirme yeteneği kazandırmaktır. Bu şekilde öğrenciye; içinde yaşadığı
toplumun değerlerine göre, yaptığı davranışların hangisinin iyi, hangisinin kötü
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
145
olduğunu kavratmaktır. Bu yüzden öğretmen, hangi davranışın iyi ve hangi
davranışın kötü olduğunu öğretmeli ve izlemelidir.
Bu şekilde öğrencinin toplum içinde devamlı, verimli ve ilişkileri yüksek bir
kimlik kazanması temin edilmiş olur.
C- Sınıfta Disiplin Problemini Oluşturan Nedenler
1- Ders konuları öğrencinin seviyesine uygun değildir ve öğrencinin ilgi ve
ihtiyaçlarına cevap verilmemektedir.
2- Derslerde zayıf metot ve teknikler kullanılmaktadır.
3- Sınıf yönetimi gevşek ve öğretmen duyarsızdır.
4- Öğrenciye yaklaşım ya çok sert, veya çok pasiftir.
5- Öğretmen veya öğrenciler, ailevî problemlerini smıfa, yansıtmaktadır.
6- Öğretmen görüş ve davranışlarıyla, öğrenci veya çevresi ile bir çatışma
içindedir.
7- Öğretmen sınıfta birbirine zıt görüşler ve davranışlar sergileyerek, bir
tutarsızlık içindedir.
8- Öğrenci problemleriyle ilgilenilmemekte ve öğrenciler gereği kadar takip
edilmemektedir. ;
9- Öğretmenin aşırı hassasiyeti ve kırıcılığı vardır. Bu da tepkiyi arttırır.
10- Öğretmen çabuk gönül kıran ve gönül almayan bir kimsedir.
11- Çok zor araştırma ve ödevler verilmektedir.
12- Öğretmen sınavlarda önyargılı ve sübjektif davranmaktadır.
146 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
D- Disiplin Nasıl Sağlanır?
1- Önce öğretmen tertipli, düzenli, disiplinli bir davranış içinde olmalıdır.
2- Sene başında sınıfa, uyulması gereken kuralları hatırlatın ve buna önce siz
uyun.
3- Öğrencilerle çok yakın ve sıcak ilişkiler kurun, saygı ve sevgi yerleştirmeye
çalışın.
4- Her problemi öğretmene saygısızlık ve disiplin ihlâli saymayın.
5- Disiplin için, espriden ve şakadan korkmayın.
6- Öğrenci korktuğu için değil, saygı duyduğu için disiplinli olsun.
7- Öğrenciyi uyarmanız gerekiyorsa, sınıf huzurunda değil, özel olarak uyarın.
8- Disiplin sağlamanın zorluğuna kapılarak, panikleyip yanlış yapmayın.
9- Bazen de öğretmen davranışı yüzünden disiplinsizlik olayının olduğunu
unutmayın.
10- Öğrencilerin kendi kendilerini disipline edecek alışkanlıkları kazanmalarına
yardımcı olun. Kötü davranışların, onu yapanın kişiliğine bir saygısızlık
olduğunu sık sık vurgulayın.
11- Suçluyu bulamadığınızda tüm sınıfı cezalandırmayın.
12- Disiplin problemi sizi aşmadıkça, başkalarına söylemeyin.
13- Disiplini ihlâl eden öğrencilerle tek tek konuşun, problemleriyle ilgilenin.
14- Disiplinsizlik davranışları sergileyen öğrencilerin ve-lileriyle görüşün.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
147
15- İdareyle diyalog içinde olun ve koordineli hareket edin. Tek başınıza karar
vermeyin.
16- Ceza verdiğiniz zaman, sevindiğinizi değil, üzüldüğünüzü belli edin.
17- Öğrenciye kırıcı bir tepki vermeden önce kendinizi frenlemesini bilin.
Özet olarak; öğretmen devamlı kusur bulma ve şikâyetten kaçınması gerektiği
gibi, öteki zayıf pekiştirme metotlarından da kaçınmalıdır. Bunlar dersin
havasını bozar ve yeni disiplin olaylarına yol açar. Fizikî ceza çok kere
gücenme ve isyana sebep olur. Fizikî cezanın soğutucu olduğu bilinmelidir. Şunu
unutmamalıyız ki; öğretmen sınıfta sıkıcı, cezalandırıcı havadan, tehdit ve
emirden de sakınmalıdır. En iyi disiplin, öğretmenin yaparak-yaşayarak,
göstereceği disiplindir. Bu, öğrenciye en büyük disiplin örneği olur.
148 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
DERS İŞLEMEDE ÖRNEK BİR YOL
Ne kadar başarılı olursanız olun, yine de başarınızın devamı için, başarı
şarttır.
Ahmed ARİES Bir ders, etkili bir şekilde nasıl işlenir?
Şüphesiz bu konu her öğretmenin öncelikleri arasındadır. Bir öğretmen '"işlediği
dersi etkili ve verimli hale getirmek" amacıyla yeterli bilgi ve tecrübeye sahip
olmak ister. Çünkü verimli bir ders işleme demek, öğretmenlikte başarı için
önemli bir başlangıç demektir.
Ders işleme teknikleri konusunda genel bir şablon olmasına rağmen, dersi daha
aktif, daha canlı ve daha istekli hale getirmek için, önerilen bazı yollar
vardır.
fşte, ders işlemede örnek bir yol:
A- Ders Başlamadan Önce Yapılması Gerekenler
1. Birtakım problemlerden arınmaya çalışın. Zinde ve dinç olun.
2. Temiz ve düzgün bir kıyafetiniz olsun ve günlük tıraş olun.
3. Sınıfın derse hazır olup olmadığını kontrol edin.
4. Derse iyi hazırlanın.
5. Derste kullanacağınız materyalleri gözden geçirin.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
149
6. Dersin plânını kontrol edin.
7. Yapılacak çalışmaların, öğrenci seviyesine uygun olup olmadığını kontrol
edin.
8. Çabuk ve yavaş öğrenen öğrenciler için ek çalışmalar hazırlayın.
9. Dersinizle ilgili, zümre öğretmenlerden deneyimli olanların görüşünü alın.
B- Ders Başlarken Yapılması Gerekenler *
1. Sınıfa öğrencilerden önce girin.
2. Öğrencilerin sınıfa girmelerini kontrol edin.
3. Öğrencilerin yerlerine oturmalarını sağlayın.
4. Öğrencileri selâmlayın. İlk ve ortaokul öğrencilerine "çocuklar", lise
öğrencilerine de "çocuklar" veya "arkadaşlar" deyin. Tek tek hitap ettiğinizde
ise, isimleriyle hitap etmek en uygunudur. "Sen", "hey", "hişştt", "bana bak"
gibi hitaplardan kaçının.
5. Anlatılacak konunun plânını tahtaya yazın.
6. Sınıfın düzenini bozucu davranışta bulunanlar ve derse geç gelenlerle ilgili
gerekenleri yapın.
7. Verilen ödevler varsa, kontrol edin.
C- Derse Başladıktan Sonra Yapılması Gerekenler
1. Derse başlarken, kısa bir sohbet, bir espri veya merak uyandıracak bir
senaryoyla sınıf atmosferini derse hazırlayın.
2. Öğrencileri, dersin amaç ya da hedeflerinden haberdar edin ve yaşamları ile
ilişki kurun.
150 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
3. Dersin temel noktasını ya da konuları kısaca açıklayın.
4. Konuya başlarken bir önceki derste anlatılanları kısaca hatırlatın. Şayet
konu bir öncekinin devamı ise, hatırlatmayı mutlaka yaptıktan sonra konuya
geçin. (Hatırlatma, bir önceki dersle ilgili birkaç soru sorarak da
yapılabilir.)
5. Derste yeni karşılaşılacak kelimeleri ve nesneleri belirtin, aralarındaki
benzerlik veya farkları vurgulayın.
6. Konuşurken bütün öğrencilerle göz diyaloguna geçin, kontrolünüz dışında
hiçbir öğrenci kalmasın. Her an bütün sınıfı gözetleyin ve denetleyin.
Öğrencilere arkanızı dönmeyin, sürekli hareketli olun ve sınıfın tümünü
kullanın. Çok zorunlu olmadıkça oturmayın.
7. Konuyu, plânlara sadık kalarak anlatın. Maddeler arasındaki ilişkiyi ve
geçişi iyi sağlayın. Konudan kopma-ym ve tüm plânı zamana yayın.
8. Konuyu en uygun metot ve tekniklerle anlatın. Dersi çekici, somut ve ilginç
hale getirmek için yardımcı kitap, dergi, broşür, resim, grafik, tepegöz, slâyt
ve film gibi ders materyallerinden çok sık yararlanın.
9. Konu anlatılırken ilginin ve motivasyonun yeterli olup olmadığını, sunulan
bilgilerin anlaşılıp anlaşılmadığını, öğrenci davranışlarına bakarak sürekli
gözlemleyin.
10. Anlattığınız konuyu iyice kavramış ve kendinize mal etmiş olun. Kitap ve
kaynak ifadelerini aynen nakletmek yerine, kendi cümlelerinizle anlatın.
11. Anlatımda, kolaydan zora ve yakından uzağa doğru bir yol izleyin. Konunun
zor kısımlarını bol örneklerle, öğrenci seviyesine inerek anlatın.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
151
m
12. Dersi, bir konferans verir veya bir nutuk söyler gibi değil, öğrencinin ilgi
ve dikkatini çekecek şekilde sunun.
13. Ses tonunuz sınıfın durumuna uygun olmalı; ne bağırarak rahatsız edin, ne de
cılız bir sesle konuşarak duyurmada problem olun. Sesiniz, ders konusunun
önemine göre, inişli-çı-kışlı, vurgulu ve anlaşılabilir bir tonda olmalı. Aynı
çizgide ve aynı tondaki sesler, ilgiyi azaltır ve motivasyonu düşürür.
14. jest ve mimikleriniz anlatılan konulara uygun olmalı ve yerli yerince
kullanılmalı.
15. Cümleler açık, ifadeler net ve kelimeler anlaşılır olmalı. Öğrenci anlamak
için kendini zorlamamalı ve sözlüğe bakma ihtiyacı hissetmemeli.
16. Konular, öğrencilerin gelişim özellikleri ve yeteneklerine uygun
anlatılmalı. Verilecek örneklerde, ilk ve ortaokul öğrencilerinin somut, lise
öğrencilerinin de soyut düşünebildiklerini unutmayın.
17. Konular uygun olduğu takdirde, tarihî ve günlük olaylardan örnekler vererek,
muhtevayı zenginleştirin. Ancak misaller konuyu pekiştirmeye yönelik olmalı ve
amacından sapıp dağılmamalı.
18. Ders arasında tahtayı, kısa süreli ve sık aralıklarla kullanın. Tahtanın sık
kullanılması ilgiyi arttırır ve dikkatleri toplar.
19. Derste zaman zaman soru-cevap ve tartışma metoduna yer verin. Böylelikle hem
dersin canlılığı artar, hem de öğrencilerin dikkatleri dağılmaz.
20. Ders işlerken, dersin akışını bozmadan öğrencilere sorular sorun. Öğrenci
kendisine her an sorunun sorulabileceğini anlarsa, dersten kopmamaya çalışır.
Ayrıca, yalnız parmak kaldıranlara değil, kaldırmayanlara da sorular yöneltin.
152 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Böylece kendi içine kapanan öğrenciler de zamanla derse iştirak etmeye başlar.
21. Bir konudan diğer bir konuya geçilmeden önce, anlatılan konunun ne kadar
anlaşılıp, ne kadar anlaşılmadığını, uygun sorular sorarak test edin.
Anlaşıldığı kanaatine varırsanız geçin, yoksa pekiştirme çalışmalarına devam
edin.
22. Öğrenciler soru sorduklarında, açık ve net ifadelerle cevaplar verin ve
onları onure edin. Ayrıca, soru sormaya teşvik edin ve asla sorularından dolayı
terslemeyin.
23. Sınıfta öğrencilerin dikkatlerinin dağıldığını fark ederseniz, dersi o halde
sürdürmeyin. Derhal konuyla ilgili fıkra, özdeyiş, anekdot ve espri yerleştirin
ve yeniden dikkatlerini toplayın.
24. Anlatımda cümle tekrarından kaçının. Kalıplaşmış, basite kaçan ve argo ifade
eden sözcükleri asla kullanmayın.
25. Dersin akışına göre en uygun metot ve teknikleri kullanın, birkaç metot ve
teknikte ısrar etmeyin.
26. Sınıfta aşırı yumuşaklıktan veya aşın ciddiyetten şakının. Yerinde
mütebessim ve yumuşak ve yerinde tatli-sert olun.
27. Öğrencilerle çok iyi diyaloglar kurun. Her öğrenciniz sizi, kendisini
anlayabilen ve sırrını paylaşacağı bir yakınlık içinde görsün.
28. Derslerde şahsiyeti söz konusu etmeyin. Öğrencilerin isimlerini vererek veya
isim vermeden,'fakat kimin kastedildiği anlaşılacak şekilde hakaret, alay ve
hicive başvurmayın. Bilhassa öğrenci arkadaşları arasında, küçük düşürecek bazı
tavır ve davranışlardan kaçının. Hatalarını yalnızca kendisine söyleyin.
29. Sınıfta bir disiplin problemi ortaya çıkınca, sürüncemede bırakmayın, derhal
gerekeni yapın. Ancak, kazanıl-
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
153
mayacak ve karşıyı daha da rencide edecek bir tartışmaya girmeyin. Böyle
durumlarda kişiler üzerinde değil, davranışlar üzerinde durun. Öte yandan,
disiplin kurallarını açıkça anlatın, ancak öncelikle kendiniz uyun. Cezalandırma
gerektiği zaman da, kararlı olun ve gerekeni okul idaresi ile birlikte yapın.
30. Dersiniz sırasında, siyasi parti liderlerinin, dinî veya ideolojik grupların
isimlerini vererek, tenkit ve takdir etmeyin. Bir eğitimcinin, bütün parti ve
grupların çocuklarına ön yargısız bir eğitim vermekle görevli olduğunu, ayırıcı
değil, birleştirici olduğunu unutmayın.
31. Derslerinizde ödüllendirme konusuna, dengeli ve sık sık başvurun.
Cezalandırmaya ise çok zorunlu kalmadan başvurmayın.
32. Zamanı iyi kullanarak, sunduğunuz konuyu bitirin, yarım bırakmayın. Ancak,
yarım kalacak diye de, hızlıca ve yüzeysel olarak geçmeyin.
D- Dersin Sonunda Yapılması Gerekenler
1. Ders bitimine yaklaştığınız zaman, anlattığınız konunun kısa bir
değerlendirmesini yapın. Ne kadar anlaşılıp anlaşılmadığını test etmek için
çeşitli sorular sorun. Alacağınız cevaplar, konunun yeterince anlaşılıp
anlaşılmadığını veya neresinin, ne kadar anlaşıldığını; eksik kalan, yüzeysel
geçilen yerlerin nereler olduğunu ortaya koyacaktır.
2. Öğrencilere; "kim anladı veya anlamadınız mı?" gibi sorular sormayın. Bunun
yerine "eksik bıraktığım bir konu kaldı mı? Veya tekrarlamamı istediğiniz bir
yer var mı?" gibi sorular sorun. Bu şekilde öğrenci, anlayamadığı yeri
rahatlıkla tekrar isteyebilir. Yoksa "kim anladı?" diye sorarsanız; ne anlayan,
ne de anlamayan tam belirgin şekilde anlaşılamaz.
3. Dersin, planlandığı gibi anlatıldığından ve gereği gibi anlaşıldığından emin
olun. Yoksa pekiştirici çalışmaları sürdürün.
4. Bir sonraki derse, ödev veya hazırlık verilecek ise bunu zil çalmadan
bitirin.
5. Sınıfın düzenli bir şekilde bırakılması gerektiği konusunda ve temizliği
hususunda uyanlarda bulunun.
6. Zil çalar çalmaz sınıfı terk edin ve öğrencilerin sessiz dağılmalarını
sağlayın.
7. Bu önerilere uyduğunuz takdirde, etkili ve verimli bir ders işlemiş
olursunuz.
154 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞAR, KILAVUZU
155
.«ite I
Yirmi Besinci Kural
SINAV VE DEĞERLENDİRME TEKNİĞİ ÖZENLE UYGULANMALIDIR
Başarılı öğretmenin öğrencisi, yalnız bir gün değil, her gün sınava hazır olur.
Prof. Dr. Sabahattin ZAİM
A- Sınav ve Değerlendirmenin Önemi
Öğretmen yılık plânında, öğrenmeleri değerlendirme (imtihan) şeklini ve gerekli
zamanı belirlemelidir. Öğrencilerine de bunu açıklamalıdır. Bu şekilde öğrenci
ne zaman imtihan olacağını bilmelidir.
Öğrenci değerlendirmeleri yalnızca yazılı ve sözlü imtihandan ibaret değildir.
Her ünitenin sonunda veya bir hafta, on gün, on beş gün gibi ders bütünlüğü
içinde öğrenmeleri değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde öğrencilerin ne kadar
öğrendiğini tespit etme imkânınız ortaya çıkar.
Soru sorma tekniği, etkili ders işlemenin ayrılmaz bir parçasıdır. Öğrencilerin
dikkatini çekmek, dersin daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve anlatılan konunun ne
kadar anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmek için, soru sorma tekniği
kullanılır. Soru sorma iyi plânlanmış, amaçlı ve etkili olmalıdır. Pasif,
kasıtlı veya öylesine sorulan soruların, öğretime bir katkısı olmaz.
156 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
B- Sözlü Soru Sorma Tekniği
1- Soruları amaçlara ve hedeflere yönelik sorun.
2- "Herkes anladı mı?", "Kim anladı?", "Soracağınız bir şey var mı?" gibi
öğrencileri hedef alan sorulardan kaçının. Bunun yerine, "yüzeysel geçtiğim veya
açıklamamı istediğiniz bir konu var mı?" diye sorarsanız, sorunun muhatabı siz
olursunuz ve öğrenci soruyu rahatça sorar ve rahatça cevabını dinler.
3- Sorulan yalnızca dersin sonunda değil, ders süresince ilgiyi arttırmak ve
motiveyi sağlamak için de sorun.
4- Soru sorduktan sonra, öğrencinin cevap vermesi için biraz zaman tanıyın.
5- Az konuşan öğrencilere soru sorduktan sonra, cevabına yardımcı olun ve teşvik
edin.
6- Sorular öğrencileri korkutmasın, bilakis derse katılmalarını sağlasın.
7- Cevap veremeyen öğrenciyi terslemeyin.
8- Soruları bütün sınıfa sorun, dikkatleri uyandırın. Ve yalnızca parmak
kaldırana değil, parmak kaldırmayana da söz verin. Böylece herkes kendisine soru
sorulacağını bilirse dikkatli olur ve mecburen derse katılır.
9- Soruyu sınıf listesine göre veya bir baştan başlayarak sormayın, rastgele
sorun. Rastgele sorarsanız; her öğrenci, her an soruyla muhatap olacağını bilir,
dersle ve konularla yakından ilgilenir, derse katılmaya ihtiyaç duyar.
10- Soruyu sorup kendiniz cevap vermeyin. O zaman soru sormanın bir anlamı
kalmaz. Cevabı öğrenci versin. Siz cevabı daha sonra pekiştirin, güçlendirin.
11-Öğrencilerin verdikleri cevabı tekrarlayın, ilave varsa yapın. Yoksa teşekkür
edin.
ÖĞRETMENİN BAŞAR! KILAVUZU
157
12-Sorular bilmece gibi, anlaşılmaz gizemler taşımasın. Açık, anlaşılır, net ve
işlenilen konuyu değerlendirici, özet-leyici şekilde olsun.
13- Daha önce değerlendirme ve pekiştirme niteliğinde sorular hazırlanırsa, daha
iyi sonuç alırsınız. Yoksa o anda tedbirli sorular oluşturmakta güçlük
çekebilirsiniz.
14- Sürekli aynı kişilere sormayın. Her öğrenci, herkese, her an soru
sorulacağını bilsin.
15- Soruları ceza aracı olarak kullanmayın.
16- Cevaplara ön yargıyla yaklaşmayın. Her öğrencinin farklı düşüneceğini bilin.
17- Pasif sorulardan kaçının. Her soru anlamlı olmalı ve ilgi uyandırmalıdır.
18- Sorular öğrenci seviyesine uygun olmalıdır.
19- Sorulan her soru öğrenciyi cesaretlendirmeli, motive etmeli ve ilgisini
arttırmalıdır.
C- Yazılı Soru Sorma Tekniği
Yazılı sorusu sorma şekli, dersin ve konuların durumuna göre değişir. Yazılı
soruda amaç, o ana kadar işlenmiş konuların tümünü kapsayabilmeli ve ne kadar
öğrenildiğini ortaya koyabilmelidir. Bunu sağlayan her soru şekli yararlı olur.
»
Bu güne kadar alışılmış yazılı sorusu tekniği şunlardır: t
1- Kompozisyon (Açıklamalı-Yorum) Tekniği
Bu teknik ne kadar iyi hazırlanırsa hazırlansın, yine de istenilen ölçme ve
değerlendirme sonucu vermez. Ancak Türkçe, kompozisyon ve sosyal bilimlerin bazı
bölümlerinde sıkça kullanılır.
158 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
1- Test Tekniği
Test tekniği her alanda rahatlıkla kullanılabilir. Soruların bütün konuları
kapsayabilecek şekilde düzenlenebilirle ve yeteri kadar soru sorabilme şansı
vardır. Sorular iyi hazırlandığı zaman, ölçme ve değerlendirme oranı da yüksek
olur.
Testler çeşitli şekillerde kullanılabilmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:
a- Çoktan seçmeli testler.
b- Doğru-yanlış sorulu testler.
c- Tamamlamalı testler.
d- Eşleştirmeli testler.
e- Performans testleri.
Öğrenmeleri değerlendikten sonra, öğrenciyi heyecanla bekleme içinde bırakmayın.
Önce imtihanın cevaplarını sınıfta inceleyin. Sonra da notları ilan edip
kağıtları dağıtın ve hiçbir hakkın yenmediğini öğrencilerin gözleriyle
görmelerini temin edin. Bu davranışınız, size olan güveni arttırır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
159
Yirmi Altıncı Kural
ÖĞRENCİLERE OKUMA VE ARAŞTIRMA ALIŞKANLIKLARI KAZANDIRILMALIDIR
Okuma alışkanlığını kazanmış olan, çok şeyi kazanmış olur.
Prof. Dr. Alpaslan ÖZYAZICI
A- Okuma ve Araştırmanın Önemi
Okuma alışkanlığının, psikolojik ve sosyolojik problemlerin çözümünde, önemli
bir aşama (Ülgen, 1964:7) olduğu kabul edilmiştir.
Kişi kaynağını bulamadığı, sebeplerini bilemediği, çoğu zaman da kimseye
açamadığı ve içinde önemli sıkıntı oluşturan bazı problemlerini, araştırma ve
okuma alışkanlığı yüzünden aşabilir ve sıkıntısına bir çare bulabilir.
Toplumda tartışma konusu olan siyasi, ideolojik, felsefî ve dinî konularla
ilgili sağlıklı ve yeterli bilgi elde etmenin yolu da, okuma alışkanlığı
kazanmayla ilgilidir.
Kişide okuma ve araştırma isteği oluşmamışsa, rivayetlere göre veya başkalarının
tespitleri paralelinde hareket etmek zorunda kalacaktır. Bu da sağlıklı bir
karar olmayacaktır.
Bir konu hakkında herkesin kendine göre bir değerlendirmesi vardır. Tez ve
antitezleri, bakış açıları farklıdır. Bir konuya, başkasının gözüyle, başkasının
düşüncesiyle ve
160 ÖĞRETMENİN BAŞARI KİLAVUZU
başkasının değerlendirmesiyle bakmak ayrı, biraz kendi bakış açınızla bakmanız
ayrıdır.
Suyu kaynağında içmek, meyveyi ağacından koparmak, görüşleri yerinde öğrenmek
için okuma ve araştırma alışkanlığının elde edilmesine ihtiyaç vardır. Bu
alışkanlığın da, okullarda kazanılması gerekir.
Öğretmenin yaptığı çalışmalar arasında, "öğrencilerine okuma ve araştırma
alışkanlığı kazandırma" konusu, önemli bir yer tutmalıdır. Çünkü, öğrenci ne
kadar okursa, ne kadar araştırma yaparsa o kadar eksiklerini giderir, amaçlı ve
istekli çalışır.
Okuma alışkanlığı kazanmayan öğrenciler, başarısız olabilecekleri gibi, bazı
olumsuz çevrelerin de art niyetine düşebilirler. Çünkü okuma, insana muhakeme
gücü, ileriyi görme ve tehlikeleri seçme gibi önemli avantajlar sağlar.
B- Okuma ve Araştırma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılır?
1. Bir araştırmanın nasıl yapılacağı konusunda öğrencilerinize ayrıntılı bilgi
verin.
2. Teknolojiyi kullanma, araç-gereçlerden yararlanma ve bilgiye ulaşma yollan
öğretin.
3. Elde edilen bilginin kullanılması ve yorumlanması metodunu kavratın.
4. Farklı fikir ve görüşlerin güzelliğini ve zenginliğini vurgulaym.
5. Her görüşün istifade edilebilir yanının olabileceğini, bu konuda önyargılı
olunmaması gerektiğini ortaya koyun.
6. Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için, sınıf ve okul kütüphanesi
oluşturun, varsa geliştirin.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
161
7. Öğrencilerinize her hafta bir kitap okuma, her ay bir kitap alma gibi okumayı
özendiren çalışmalar yapın.
8. Öğrencilerinizin ilgi alanlarını belirleyerek, kitap tavsiyelerinizi ona göre
yapın.
9. Özellikle tarihî, millî, ahlâkî, teknolojik keşiflerle ilgili ünlü kişilerin
ve bilim adamlarının başarılarını, nezaket kurallarını ve ideal kazandıracak
konuları ihtiva eden kitaplar seçin ve okumalarını sağlayın. Bu konular
öğrencilere çok ilginç gelecek ve o konuların birisiyle kendilerini
özdeştireceklerdir. Bu da öğrencileri, daha fazla okuma ve araştırma yapmaya
itecektir. ,,
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN ANAYASAL TEMELLERİ
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin anayasası, Türk eğitim sisteminin anayasal
temelini oluşturmaktadır. Buna göre her Türk vatandaşı, din ve vicdan
hürriyetine ve eğitim ve öğretim hakkına sahiptir.
Buna göre:
A- Din ve Vicdan Hürriyeti
Madde-24: Herkes vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14'üncü
madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî ayin ve törenler
serbesttir. Kimse ibadet, dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve
suçlanamaz.
Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.
Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu
dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi, ancak
kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.
B- Eğitim-Öğretim Hakkı ve Ödevi
Madde-42: Kimse, eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz, öğrenim
hakkının kapsamı kanunla tespit edilir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve
inkılapları doğ-
162 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
163
m.*
rultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi
altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
Eğitim ve öğretim hürriyeti, anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.
İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında
parasızdır.
Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile
erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.
Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini
sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar.
Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı
kılacak tedbirleri alır.
Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma, inceleme ile
ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne surette olursa olsun
engellenemez.
Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına
ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında
okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların
tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri
saklıdır.
Yirmi Sekizinci Kural
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN YAPISI
Türk Eğitim Sistemi; Özgün ve Yaygın Eğitim olmak üzere iki ana bölüme
ayrılmaktadır. Özgün eğitim; okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve
yüksek öğretim kurumlarını kapsar. Yaygın eğitim ise; özgün eğitimin yanında
veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü içine almaktadır.
Türk eğitim sistemi ana hatlarıyla şöyledir: A- Özgün Eğitim
a. Okul Öncesi Eğitim
Okul öncesi eğitim, zorunlu ilköğretim çağına gelmemiş çocukların eğitimini
kapsar. İsteğe bağlı olan bu eğitimin kademesinin amaçları şunlardır.
1. Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanması
sağlamak,
2. Çocukları ilk öğretime hazırlamak,
3. Şartları uygun olmayan ailelerin çocukları için uygun bir yetişme ortamı
sağlamaktır
4. Çocukların Türkçe'yi doğru ve güzel konuşmasını sağlamaktır.
164 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
165
a. İlköğretim
İlköğretim 6-14 yaşlarındaki çocukların eğitim ve öğretimini kapsar. İlköğretim
kurumları 8 yıllık okullardan oluşur. Bu okullarda kesintisiz eğitim yapılır ve
bitirenlere ilköğretim diploması verilir. Kız-erkek bütün vatandaşlar için
zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.
Sekiz yıllık zorunlu eğitimin temel amacı; her Türk çocuğuna iyi bir vatandaş
olmak için gerekli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlık kazandırmak ve
onu millî ahlâk anlayışına uygun olarak yetiştirmektir.
İlköğretim hizmetlerinden her Türk çocuğu ilgi, istidat ve kabiliyetleri
ölçüsünde yararlanır ve üst öğrenime hazırla-
nır.
c. Ortaöğretim
Ortaöğretim, ilköğretime dayalı, en az üç yıllık öğrenim veren genel, meslekî ve
teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar. İlköğretimi kapsayan tüm öğrenciler,
ilgi ve kabiliyetleri ölçüsünde ortaöğretime devam etme hakkına sahiptir.
Ortaöğretim kurumlarında bütün öğrencilere, ortaöğretim seviyesinde asgari ortak
bir genel kültür vermek suretiyle, onlara kişi ve toplum sorunlarını tanıtmak,
çözüm yolları aramak ve yurdun iktisadî, sosyal ve kültürel kalkınmasına katkıda
bulunmak bilincini ve gücünü kazandırmak hedeflenmektedir. Ortaöğretim
kurumlarında öğrencilerin, yetenek ve kabiliyetleri doğrultusunda yükseköğretime
ve mesleğe hazırlanmaları esastır.
166 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
d. Yükseköğretim
Yükseköğretim, ortaöğretime dayalı yüksek öğrenim veren, eğitim kurumlarının
tümünü kapsar.
Yükseköğretimin amacı; ülke ihtiyaçları başta olmak üzere, öğrencileri ilgi ve
kabiliyetleri doğrultusunda yetiştirmek ve geliştirmektir. Ülkemizin bilim ve
teknolojide ilerlemesini sağlayacak araştırmalar yapmak ve bunu ge-çekleştirecek
elemanlar yetiştirmek yükseköğretimin en büyük temelidir.
B- Yaygın Eğitim
Yaygın eğitim kurumlarının temel amacı; özgün eğitim kurumlarının desteklenmesi
ve sürekli eğitim anlayışı çerçevesinde halkın değişen ihtiyaçlarına göre
yetiştirilmesini sağlamaktır. Yaygın eğitimde, öncelikle özgün eğitim
imkânlarından yararlanamayanlara hizmet götürülmesi temel ilkedir. Bunun yanında
yaygın eğitim, ihtiyacı sağlayacak şekilde yürütülmektedir.
Yaygın eğitim, özgün eğitim dışında her türlü plânlı eğitimi kapsamakta olup,
kendi içinde "genel" ve "meslekî" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bu kapsamın
içine diğer kuruluşların yaptığı halk eğitimini, hizmet içi eğitimi de katmak
gerekmektedir. Yaygın eğitim, ne "kapsam" ne de "önem" açısından, özgün
eğitimden geride değildir.
Eğitim sistemini "özgün" ve "yaydın" eğitim diye ikiye ayırmak, uygulamada
birçok sakınca doğurmuştur. Özgün Eğitim, eğitim sisteminin "asıl" görevi olarak
anlaşılıp, daha fazla "önem" verilmiş ve "ödenek" ayrılmıştır. Ayrıca okullar,
yaygın eğitimi kendi görevleri dışında saymışlardır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
167
Onuncu Milli Eğitim Şurası; özgün ve yaygın eğitimin birbirlerini tamamlayarak
eğitimin bir bütünlük içinde yapılması, gelişmesi için yaygın eğitim
programlarının uygulanmasında okulların da sorumlu olmasını benimsemiştir. Ancak
uygulama bu yönde olmamıştır.
t?
MİLLİ EĞİTİMİN AMACI VE TEMEL İLKELERİ
Eğitim ile ilgili en önemli kanun, 14.06.1973 yılında kabul edilen Milli Eğitim
Temel Kanunu'-dur. Bu kanunda, Milli Eğitimin amaçları ve temel ilkeleri
belirtilmiştir.
A- Milli Eğitimin Amaçlan
1- Genel Amaçlar
Madde-2: Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk milletinin bütün fertlerini;
1. Atatürk ilke ve inkılâplarına ve Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî kültürel
değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini
seven ve daima yüceltmeye çalışan insan haklarına ve Anayasa’nın başlangıcındaki
temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye
Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarım bilen ve bunları davranış haline
getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek.
2. Beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde
gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir
dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer ve-
168 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
169
İİIİI
ren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak
yetiştirmek.
3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri,
davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata
hazırlamak ve onların kendilerini mutlu kılacak bir meslek sahibi olmalarını
sağlamak, t
Böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplu-; munun refah ve
mutluluğunu arttırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi,
sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk
milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı seçkin bir ortağı yapmaktır.
2- Özel Amaçlar
Madde-3: Türk eğitim ve öğretim sistemi, bu genel amaçları gerçekleştirecek
şekilde düzenlenir ve çeşitli derece ve türdeki eğitim kurumlarının özel
amaçları ve genel amaçları aşağıda sıralanan temel ilkelere uygun olarak tespit
edilir.
B- Milli Eğitimin Temel tikeleri
1- Genellik ve Eşitlik
Madde-4: Eğitim kuralları dil, ırk, cinsiyet ve din ayrımı gözetilmeksizin
herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınamaz.
2- Ferdin ve Toplumun ihtiyaçları
Madde-5: Milli Eğitim hizmeti, Türk vatandaşlarının istek ve kabiliyetleri ile
Türk toplumunun ihtiyaçlarına göre düzenlenir.
3- Yöneltme
Madde-6: Fertler, eğitimleri süresince ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde
ve doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek
yerleştirilirler.
Milli Eğitim sistemi her bakımdan, bu yöneltilmeyi gerçekleştirecek biçimde
düzenlenir.
Yöneltmede ve başarının ölçülmesinde rehberlik hizmetlerinden ve objektif ölçme
ve değerlendirme metotlarından yararlanılır.
4- Eğitim Hakkı
Madde-7: İlköğretim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır. İlköğretim
kurumlarından vatandaşlar ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde
yararlanırlar.
5- Fırsat ve İmkân Eşitliği
Madde-8: Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkân eşitliği sağlanır. Maddî
imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim kademelerine kadar
öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla parasız yatılılık, burs, kredi ve başka
yollarla gerekli yardımlar yapılır. Özel eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları
yetiştirmek için özel tedbirler alınır.
6- Süreklilik
Madde-9: Fertlerin genel ve meslekî eğitimlerinin hayat boyunca devam etmesi
esastır.
Gençlerin eğitimi yanında, hayata ve iş alanlarına olumlu bir şekilde uymalarına
yardımcı olmak üzere, yetiş-
170 ÖĞRETMENİN BAŞARI KİLAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
171
kinlerin sürekli eğitimini sağlamak için gerekli tedbirleri almakta bir eğitim
görevidir.
7- Atatürk İnkılapları ve Milliyetçiliği
Madde-10: Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının
hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılap ve
ilkeleri ve Anayasa'da ifadesini bulmuş olan Atatürk Milliyetçiliği temel olarak
alınır. Milli ahlâk ve milli kültürün bozulup yozlaşmadan, kendimize has şekli
ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem
verilir.
Milli birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak Türk dilinin,
eğitimin her kademesinde özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan
öğretilmesine önem verilir, çağdaş eğitim ve bilim dili halinde zenginleşmesine
çalışılır ve bu maksatla Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile
işbirliği yapılarak Milli Eğitim Bakanlığınca gereken tedbirler alınır.
8- Demokrasi Eğitimi
Madde-11: Güçlü ve istikrarlı, hür ve demokratik bir toplum düzeninin
gerçekleşmesi ve devamı için yurttaşların sahip olmaları gereken demokrasi
bilincinin yurt yönetimine ait bilgi, anlayış ve davranışlarda sorumluluk
duygusunun ve manevî değerlere saygının, her türlü eğitim çalışmalarında
öğrencilere kazandırılıp geliştirilmesine çalışır; ancak, eğitim kurumlarında
Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine aykırı siyasi ve ideolojik
telkinler yapılmasına ve bu nitelikteki günlük siyasi olay ve tartışmalara
karışılmasına hiçbir şekilde meydan verilmez.
172 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
9- Laiklik
Madde-12: Türk Milli Eğitiminde laiklik esastır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi,
ilkokul ve ortaokullar ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler
arasında yer alır.
10- Bilimsellik
Madde-13: Her derece ve türdeki ders programlan ve eğitim metotları ile ders
araç ve gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslar ve yeniliklere, çevre ve ülke
ihtiyaçlarına göre sürekli olarak gelişme ve yenileşmenin sağlanması, bilimsel
araştırma ve değerlendirmelere dayalı olarak yapılır. Bilgi ve teknoloji üretmek
ve kültürümüzü geliştirmekle görevli eğitim kurumlan, gereğinde donatılıp
güçlendirilir; bü yöndeki çalışmalar maddî ve manevî bakımdan teşvik edilir ve
desteklenir.
11-Plânlıhk
Madde-14: Milli eğitimin gelişmesi, iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınma
hedeflerine uygun olarak eğitim-insan gücü-istihdam ilişkileri dikkate alınmak
suretiyle, sanayileşme ve tarımda modernleşmede gerekli teknolojik gelişmeyi
sağlayacak meslekî ve teknik eğitime ağırlık verilecek biçimde plânlanır ve
gerçekleştirilir.
Mesleklerin kademeleri ve her kademenin unvan, yetki ve sorumlulukları kanunla
tespit edilir ve her derece ve her türdeki özgün ve yaygın meslekî eğitim
kurumlarının kuruluş ve programları bu kademelere uygun olarak düzenlenir.
Eğitim kurumlarının yer, personel, bina, tesis ve ekleri; donatım, araç-gereç ve
kapasiteleri ile ilgili standartlar önceden tespit edilir ve verimli olarak
işletilmesi sağlanır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 173
12- Karma Eğitim
Madde-15: Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak türüne,
imkân ve zorunluluklara göre bazı okullar, yalnızca kız veya yalnızca erkek
öğrencilere ayrılabilir.
13- Okul ve Ailenin İşbirliği
Madde-16: Eğitim kurumlarının amaçlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak
için okul ile aile arasında işbirliği sağlanır. Bu maksatla okullarda okul-aile
birlikleri kurulur. Okul-aile birliklerinin kuruluş ve işleyişleri, Milli Eğitim
Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
14- Her Yerde Eğitim
Madde-17: Milli Eğitimin amaçları, yalnız resmi ve özel eğitim kurumlarında
değil; aynı zamanda evde, çevrede, işyerlerinde, her yerde ve fırsatta
gerçekleştirilmeye çalışılır. Resmi, özel ve gönüllü her kuruluşun eğitim ile
ilgili faaliyetleri, milli eğitim amaçlarına uygunluğu bakımından, Milli Eğitim
Bakanlığının denetimine tâbidir.
11 I
174 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Otuzuncu Kural
EĞİTİMİN DAYANDIĞI TEMELLER
Eğitim politikaları ve eğitim programları oluşturulurken, şu temeller üzerine
bina olmasına dikkat edilir:
1. Sosyal Temel
Bir program toplumdan ve toplumsal yapıdan uzak kalamaz. Çünkü yetiştireceği
kişiler toplumun birer üyesi olacaklar ve o toplumda yaşayacaklardır. Bu kişiler
toplumun ihtiyaçlarına cevap vereceklerdir. Bu nedenle toplumun ihtiyaçlarının
neler olduğunu bilmeye gerek vardır. Bu ihtiyaçlar bilindikten sonra, amaçlar
ona göre düzenlenecek ve bireyler o ihtiyaçları giderecek biçimde
yetiştirilecektir.
2. Psikolojik Temel
Programın temellerinden biri de psikolojik temeldir ki bir program psikolojiyi
dikkate almadan program olamaz. Denebilir ki eğitim psikolojisi, programın
bilimsel temelidir. Yalnız temel olmakla da kalmaz, programı çepeçevre sarar.
Eğitim psikolojisinin bulguları, programları doğrudan doğruya etkiler. Psikoloji
bilimsel araştırmalarla bireyin daha iyi tanınmasını ve dolayısıyla eğitim
etkinliklerine yer verilmesini sağlar.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 175
3. Felsefî Temel
Programlar felsefî görüşler üzerine kurulurlar. Değişik felsefî akımlar eğitimi
doğrudan etkilerler. Eğitimi zihnî disiplin olarak kabul eden bir görüşe göre
hazırlanmış olan bir programda zihinsel eğitime çok yer verilecektir. Bunun
yanında eğitimi, istenen davranış değişimi süreci olarak alan görüşe göre
hazırlanmış bir programda ise, davranışlar en büyük yeri ve önemi alacaklardır.
Çünkü, insanlar felsefenin dışında olamazlar.
4. Ekonomik Temel
Burada hem doğrudan doğruya ekonominin hem de eğitim ekonomisinin program
üzerindeki etkileri söz konusudur.
Programın geliştirilip düzenlenmesinde hayaller içinde yüzmemek gerekir. Şunu
kabul etmeliyiz ki, programlar malî imkânlarla sınırlıdır. Bir programın
başarısı, onun öngördüğü etkinliklerin yapılabilmesi için gerekli olan maddî
imkânların var olmasıyla orantılıdır. Bir fizik dersi, laboratuvarı yoksa, deney
yapmak için gerekli araç ve gereçler bulunamıyorsa o fizik dersinin öngördüğü
amaçlara ulaşmak bir hayli zordur. Eğer bir programda öğretimin çeşitli
kaynaklardan, araç ve gereçlerden yararlanılarak yapılması isteniyorsa ve o
okulda da öğrencilerin ders kitabından başka kaynakları yoksa, o programın
başarı ümidi çok zayıftır. En önemlisi, o program, ekonomik gerçeklere aykırı
olarak düzenlenmiştir.
5. Tarihî Temel
Her millet, geleceğini teslim edeceği çocuklarını ve gençlerini yetiştirirken,
bir eğitim politikası belirler. Bu eğitim politikasında tarihî değerler önemli
bir yer tutar.
Eğitim programlan yapılırken, tarihî değerlerin ruh ve manasında, önemli tarihî
olaylarda ve ibretli gelişmelerde dersler sunulur ve bazı kalıcı prensipler
oluşturulur.
Tarihte yapılan hatalar ne kadar net görülürse, gelecekteki başarılar da o kadar
çabuk ve anlamlı olur.
Bir milletin eğitiminde, tarihi, kültürü ve moral değerleri tam bir temel
oluşturmaktadır.
176 ÖĞRETMENİN BAŞARİ KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 177
Otuz Birinci Kural
EĞİTİMDE ALTERNATİF PERSPEKTİFLER
A- Eğitimde Alternatif Bakışların Önemi
Bilimsel gelişmelerin artması, iletişimin hızlanması, teknolojik araçların
yoğunlaşması; eğitimle ilgili çalışmalara, farklı bakış açıları, yeni yorumlar
ve yeni değerlendirmeler getirmiştir.
Eğitim artık, okulla sınırlı olmadığı gibi, insan hayatının belli dönemleriyle
de sınırlı değildir. Bu durum okulun önemini azaltmamış, tam tersine daha da
hızlandırmıştır.
Bilimsel gelişmelerin ve eğitim araçlarının hızla artması üzerine, eğitim
faaliyetleri de daha fazla ön plâna çıkmıştır. Özellikle bilgisayar ve internet,
bu konudaki gelişmelere geniş bir imkân sunmuştur.
Son yıllarda farklı açılardan ve farklı yönlerden ele alınıp yürütülen eğitim
faaliyetleri, bu konudaki verimliliği de arttırmıştır.
B- Eğitimde Alternatif Gelişmeler
Günümüzde eğitim alanında görülen alternatif gelişmeleri ve perspektifleri şu
şekilde özetlemek mümkündür:
1- Bilgi Teknolojisinin Getirdiği Yeniliklerden Yararlanmak
Birçok ülke, bilgi teknolojisi ile birikimlerini birleştirip, ortak çalışmalara
başlamışlardır. Özellikle de eği-
178 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
time yönelik olarak sürdürülen faaliyetlerden çok olumlu sonuçlar elde
etmişlerdir.
Bilgi teknolojisi ile; sürekli eğitim, kişinin sürekli kendini yenilemesi,
faaliyetlerde otomasyona geçilmesi ve kişinin yeteneklerini tam anlamıyla
geliştirmesi gibi önemli hususlarda başarılar elde edilmiştir.
Bilgi teknolojisi kanalı ile, ülkelerin, üniversitelerin, çeşitli eğitim
kurumlarının bilgi birikimlerini transfer edip, eğitim faaliyetlerinde kullanmak
imkânı aranmalıdır.
2- Bilgi Çağıyla Bütünleşmek
Bilgi çağı ile bütünleşerek, insanların çok sayıdaki bilgi arasından, ihtiyacı
olan bilgi ya da bilgileri seçip alabilmesi için, gerekli imkânın sağlanması
amaçlanmaktadır. Ayrıca, formal eğitim programlarının dışında, öğrencilerin
farklı yönleriyle gelişmesine katkıda bulunacak programların sağlanması yoluna
gidilmektedir.
Bilgi çağı ile bütünleşmenin hedefleri arasında; eğitim faaliyetlerinde yeni
bilgi araçlarından yararlanılmasını, toplumda önemli sorumluluk üstlenen
kişilere özel ve hızlı eğitim verilmesini, kültürel yapının korunmasını ve her
türlü iletişim aracından eğitime yönelik faaliyetlerin yapılmasını saymak
mümkündür.
3- İnternetten Yararlanmak
İnternet, bilgi toplumunun ihtiyaç duyduğu altyapının yalnızca bir bölümünü
oluşturmaktadır. İnternet ve benzeri teknolojiyle, tüm araçlar devre dışı
kalarak, bilgi direkt kişiye ulaşmaktadır. Bunun da faydası kadar birçok zararı
vardır. Bilgi kişiye direkt ulaşmadan önce, eğitim değeri
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
179
s, *•
ve kültürel özellikleri dikkate alınarak verilmesinin önemi, her geçen gün
kendini hissettirmektedir. Yoksa, dağınık ve başıboş bilgiler, kişinin, kişilik
yapısını da olumsuz olarak etkilemektedir. Bunun için, internet ve benzeri
teknolojinin kullanılması, eğitimcilerin gözetiminde, düzenli programlan alarak
yapılmalıdır.
4- Yaygın Eğitimi Canlandırmak
Toplumun tüm kesimlerini kapsayan yaygın eğitimi, günümüzün gelişmeleri
doğrultusunda, yeniden ele alıp canlandırma yolunda, önemli çalışmalar
yapılmaktadır.
Bunların başında aile içi eğitimin arttırılması gelmektedir. Anne baba
rollerinin iyi oynanması, çocuklardaki karakter eğitimi ve geleceğe hazırlanması
amaçlanmaktadır.
Gençlik problemleriyle, hem kendilerine, hem de topluma zararlı bir birey
durumuna düşen bazı gençleri, topluma yeniden kazandırma da hedeflenmektedir.
Yeteri kadar eğitim alamamış kişilere ulaşılması, onlara bazı beceriler
kazandırılması konusunda da faaliyetler görülmektedir.
Yaşlan ilerlemiş ve atıl bir hâle gelen insanların, deneyimlerinden yararlanmak,
gerektiğinde onların danışmanlığından istifade etmek, bu yöndeki çalışmaların
bir başka boyutunu oluşturmaktadır.
Bu şekilde bütün toplum, hedef kitle olarak kabul edilip, onların her türlü
bilgi ve görgülerini arttırıcı çalışmalar yapılmaktadır.
180 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
5- Hayat Boyu Eğitimi Amaçlama
"Beşikten mezara kadar ilim öğrenin" realitesini günümüz eğitimcileri, "Hayat
boyu eğitim" olarak ifade etmişlerdir.
Kişi maddî ve manevî yönü ile, sürekli bir gelişme ve algılaşma sürecine
tâbidir. Bu da kişinin eğitimini belli dönemlerle sınırlama değil, hayat boyu
sürdürülmesini gerekli kılmaktadır. Bu şekilde insan, sürekli olarak kendini
yenileyerek, hem kendisine ve ailesine, hem de topluma daha yararlı bir insan
hâline gelecektir.
Birçok gelişmiş ülkenin eğitim gündeminde, "Hayat boyu eğitim" çok önemli bir
yer tutmaktadır. Özellikle de gençlik ve yaşlılık dönemlerinde, hayat boyu
eğitime özel bir önem verilmektedir. Çünkü gençlik dönemi kişinin en fazla hata
yapıp, zarar verdiği bir dönemdir. Yaşlılık ise, en fazla yalnızlık ile,
psikolojik bunalım yaşadığı bir dönemdir.
Hayat boyu eğitimi amaçlayan bir ülke, vatandaşına en yakın olan bir ülke
demektir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
181
Otuz İkinci Kural
OKUL VE SINIF ORTAMININ EĞİTİM YE ÖĞRETİME HAZIRLANMASI
A. Okulun Eğitim ve Öğretime Hazırlanmasının Önemi
Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin normal olarak yürütüldüğü okullar, yalnız
başlarına yeterli bir kurum değillerdir. Okullar, kendi çevresiyle, öğrenci
velileriyle, vakıf ve dernekleriyle, okul aile birlikleriyle ve sosyal
faaliyette bulunan kuruluşlarla varlıklarını sürdürür ve başarıya bu şekilde
ulaşmaktadırlar. Çevresinden kopuk, kendi iç mekânına çekilmiş bir okulun
verimli olması beklenemez. Öyleyse, okulu çevreye açmak ve çevresiyle uyumlu bir
koordinasyon içinde eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmek, günümüzde ihmal
edilmez bir husustur.
Okulun yöneticileri, öğretmenler ve eğitim uzmanları okulu eğitim ve öğretime
hazırlarken, okulun informal üyeleri sayılan, sosyal kuruluşları, vakıf ve
dernekleri, birlik ve hayır kurumlarını ve öğrenci velilerini ziyaret etmeliler,
onların istek ve görüşlerini almalılar ve yapacakları faaliyetleri birlikte, güç
birliği içinde plânlamalıdırlar. Bu şekilde, okul çevresiyle bir bütünlük
kazanır ve pek çok maddî ve manevî problemlerini çözerler.
Okul yalnız öğrencilerin değil, aynı zamanda çevrenin de okuludur. Bu ilkeye
göre, her okul, çevresinin geliştirilmesinde sorumluluk almalıdır. Bu nedenle,
öğretimde çevreyi
182 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
i I
tanımak, öğrencinin tanınması kadar gerekli bir iştir. Çevresini tanımayan
öğretmen, çevrenin ihtiyaç duyduğu adamı yetiştiremiyor demektir. Öğretim
konularının hayatla ilgili bulunmasının veya hayattan seçilmesinin asıl nedeni
budur. Görevsel (fonksiyonel) eğitim için bu gereklidir.
Çevre incelemelerine, öğrencinin gereği gibi tanınması için girişilen
etkinliklerin bir devamı olarak da bakılabilir. Çünkü, öğrenci çevrenin her an
büyük ölçüde etkisi altındadır. Ayrıca, çevre incelemek, çevreyi kalkındırmak
sorumluluğunu üzerinde taşıyanlara da büyük yardım eder. Onlar, kararlarını
ancak çevre hakkında derli toplu bilgiye sahip olduktan sonra doğrulukla
verebilirler. Bugün okulda bulunan bir öğrenci, yarın bir "yurttaş" olacaktır.
O, derslerinin tümü içinde, okulda iken bu bakımdan bir hazırlık görmelidir.
Bundan başka, çevreyi incelemek okul çevre ilişkilerinin düzenlenmesine de
hizmet edebilir. Özellikle öğretmenler okul çevre ilişkilerinin geliştirilmesi
için bu ilkelere uydukları ölçüde başarılı olurlar.
- Öğretmen, kendi kişiliğini kontrol altında bulundurmalı; çünkü, o, her an
çevrenin kontrolü altındadır.
- Okul çevre ilişkilerini geliştirmek için önce çevreyi incelemekle işe
başlanmalıdır.
- Okul, çevrenin doğal liderleriyle yöneticilerini (resmî liderlerini) kendi ile
ilgilendirmenin yolunu bulmalıdır.
- Okul, çevrenin değer verdiği ve gerçekten değerli olan şeylere karşı özel bir
değer verdiğini ve onlarla aynı fikirde olduğunu hissettirmelidir.
- Okul, çevresinin yardıma muhtaç kimselerine elinden gelen yardımı yapmaya
istekli olduğunu hissetirmeli ve gerektikçe bunu yapmalıdır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
183
8. Okulun Öğretime Hazırlanması
Okulun öğretime hazırlanması, sanıldığı kadar kolay ve basit bir iş değildir.
Çünkü okul, bünyesinde birçok alt birimi barındıran kompleks bir kurumdur. Her
birimin büyük bir dikkat ve itinayla gözden geçirilerek öğretime hazırlanması
lâzımdır. Bunları kısaca inceleyelim.
1. Okul Binası ve Özellikleri
Okul her şeyi ile öğrencinin eğitim ve öğretimine yardım etmelidir. Çünkü okul
yalnız öğretim yuvası değil öğrencinin beden ve ruh sağlığı ile de ilgilidir.
Öyleyse iyi bir okulun özellikleri neler olmalıdır?
- Okul uygulama bahçesine yakm bir yere yaptırılmalı veya yeni okul seçilirken
buna dikkat edilmelidir. Köy okulları suya veya çeşmeye yakın bir yere kurulmalı
veya su okula kolaylıkla getirilmelidir.
- Okul, evler ve fabrikalar arasına sıkıştırılmamalıdır. Gürültüden uzak bir
yere kurulmalıdır. Köylerde ise çevrenin gelişmekte olduğu bir yere kurulmalı ve
okulun, derslikleri güneyde olmalıdır.
Köy okul binaları genellikle tek katlıdır. Fakat şehir okulları, kentlerde arsa
pahalı olduğu için birkaç kat olarak da yapılmaktadır. Okul, bütün çalışma ve
dinlenme yerleri ile yaşantının bir örneği olmalıdır. Bunun için sınıf
odalarından başka, laboratuvar, işlik, kitaplık, konferans salonu, spor salonu,
uygulama bahçesi ve her katta tuvalet ve lavabo bulunmalıdır.
2. Sınıflar ve Özellikleri
Sınıf, öğretim hazırlıklarının yapıldığı, uygulamaların sonuçlarının
değerlendirildiği bir yerdir. Öğrenci zamanının çoğunu derslikte geçirmektedir.
Bu bakımdan dersliklerin çok iyi düzenlenmesi gerekir. Bunun için iyi bir
derslik yeteri derecede aydınlık olmalıdır. Az ışık yorgunluğu fazlalaştırır.
Verimin düşmesi yanında gözlerin bozulmasına yol açar. Az ışık gören sınıflar
beyaz renkte badana edilmelidir. Perde ve kepenk takılmamalıdır.
İyi bir derslik dinlendirici renkte badana edilmelidir. Açık yeşil ve açık
mavinin dinlendirici bir renk olduğu bilinmektedir. Yine, siyah tahta yerine
yeşil tahta kullanılması daha hoş olmaktadır.
Sınıf yeteri derecede hava almalı ve sık sık havalandırılmak ve yeterli araç ve
gereçlerle donatılmalıdır, fazla ileriye götürülmeden öğrenciye faydalı olacak
cetveller, levhalar gibi şeyler bulunmalıdır.
Derslikte yazı tahtası öğrencilerin boylarına uygun olmalı, ayrıca sıra yerine
masa kullanılmalıdır. Masanın bulunması küme çalışmalarını kolaylaştırır.
Öğretmenin masası da uygun bir yere konulmalıdır.
Öğretmen masasının belli yerlerinde sık sık başvurulan araç ve gereçler hazır
bulunmalıdır. Lâzım olan araç ve gereçler sık sık götürülüp getirilmelidir.
3. İşlikler
Yeni okullarda işlikler vardır. İşlik derslerde işlenen konuların araç ve
gereçleri kullanılarak el yatkınlığı kazanmalarını sağlar. Bunun için araç ve
gereçler, devlet tarafından sağlanır. İşlikte plân hazırlamak için bir tahta
bulunur. Plânsız programsız iş yapılmaz.
184 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
185
4. Kitaplık
Kitaplık, yeni okullarda önemli bir öğretim alanıdır. Öğrencinin konuyu doğrudan
değil, kaynaklardan öğrenebilmesi için, her okulun, hatta her sınıfın bir
kitaplığa sahip olması uygun olur. Okul kitaplığı, okulda kurulacak öğrenci
kollarından birisi tarafından çalıştırılır. Sınıf kitaplığı da gene bu kollar
tarafından çalıştırılır. Kitaplar bir liste gereğince bir sıra hâlinde
yerleştirilmelidir.
5. Uygulama Bahçesi
Uygulama bahçesi öğretim konularından tarımla ilgili olanların uygulandığı bir
yerdir. Özellikle fen ve tabiat bilgileri konularının gereği gibi öğretimi için
buradan yararlanılmalıdır. Uygulama bahçesinden alınacak sonuçlar çevre halkına
da duyurulmalıdır.
6. Öğretim Araç ve Gereçleri
Çok geniş anlamıyla ikiye ayrılır; canlı araçlar, cansız araçlar. Canlı araçlar;
öğrenci ve öğretmen dışında öğretime konu olan bitki ve hayvanlardır. Cansız
araçlar; kibrit çöpünden televizyona kadar olan araçlardır. Başka bir bakımdan
ikiye ayrılır; öğretim araçları, öğrenim araçları. Öğretim araçları; öğretim
sırasında öğreci ve öğretmenin birlikte kullandıkları araçlardır. Öğrenim
araçları ise; atlas, harita, gibi öğrencinin kendi kendine çalışırken kullandığı
araçlardır.
186 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
NASIL BİR EĞİTİM OLMALIDIR?
(Eğitim İlkeleri Konusunda Bir Öneri)
Eğitim insana; insanlığı, sevgiyi ve hoşgörüyü kazandırmalıdır.
Colin TURNER
A- Günümüzde Eğitim Anlayışına Kısa Bir Bakış
Günümüzde, milletlerin en büyük zenginliğinin iyi yetişmiş insan gücü olduğu
konusu, tartışılmaz bir hakikattir. Yeterli insan gücüne sahip olmayan
milletler, dünyanın en zengin maddî kaynaklarına sahip de olsalar, ondan yeterli
şekilde yararlanamaz veya bu serveti başkalarına kaptırmaya mahkûm olurlar.
Diğer taraftan iyi eğitilmiş, bilgi ve beceriye sahip, disiplinli çalışmaya
alışmış birçok millet, çok yetersiz kaynaklara sahip topraklar üzerinde ve çok
kalabalık sayıda bulunmuş olsalar da, bu vasıfları dolayısıyla fakirliği çok
geride bırakıp, yüksek bir yaşam seviyesine ulaşmayı bilmişlerdir. Hatta bunlar
içinde çok ağır harp felaketine uğrayıp bütün maddî altyapısı, köprüler, yollar,
elektrik santralleri, okul, hastahane ve bütün fabrikaları tahrip olmuş
milletler dahi, barış dönemine geçince, birkaç sene içinde kendilerini
toplamışlardır. Almanya ve Japonya, bu konunun açık örneğini teşkil etmektedir.
Çünkü, İkinci Dünya Savaşında birer harabeye dönen bu ülkeler, çok kısa
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
187
denilebilecek bir süre sonra, dünyanın önemli bir gücü haline gelmiştir.
Bu milletlerin hızla kalkınmasının, ileri bir noktaya varmasının asıl bir
sebebi; " iyi yetişmiş bilgi ve beceriye sahip insan gücüdür." Kısaca ülke
insanlarının iyi eğitilmiş yüksek bir eğitime sahip olmaları, disiplinli çalışma
yetenekleri kazanmış bulunmalarıdır. Buna bir milletin "beşeri sermayesi"
denilebilir. (Yalçmtaş, 1997:10)
Ancak, ekonomi ve insan gücü kaynakları bakımından ileri derecede bulunan birçok
ülkenin sosyal bünyesinde, manevî ve kültürel mirasında birçok çürüme ve
sapmaların ortaya çıktığı görülmektedir.
Alkolizm, uyuşturucu alışkanlığı, bunlarla ilişkili suçlar, şiddet, ırza
tecavüz, boşanma, gayr-i meşru çocuk doğumları, intihar gibi sosyal ve ruhî
bozulma oranlarına bakıldığında; bunların zenginlik seviyeleri yüksek,
dolayısıyla beşeri sermayeye sahip, eğitimin yaygınlaştığı ülkelerde daha fazla
oranlarda olduğu açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Bu açık çelişki nasıl izah edilebilir? Niçin eğitime fazla pay ayıran ülkelerde,
fert başına düşen milli gelirin yüksek olduğu zengin toplumlarda, bu bozulma ve
sapmalar çok sayıda ve oranda ortaya çıkıyor?
Sadece kuru bilgi ve beceri değil, fazilet duyguları; manevî, ruhî derinlik ve
zenginliği; topluma, yetişen nesillere kazandırmanın, onu şahsiyetin ayrılmaz
bir parçası yapmanın en sağlam ve geçerli yolu nedir?
İşte, "Nasıl bir eğitim olmalı?" sorusunun önemi buradan kaynaklanmaktadır.
İnsanın maddî refahının artması, teknolojiyle buluşması, ekonomik sıkıntısını
büyük ölçüde atlatması ve yüksek bir eğitim görmesi sonucu toplumdaki sosyal,
kültürel ve psikolojik çözülmenin önüne geçemi-
188 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
yorsa, insana sunulan eğitimde, gözden kaçırılan ve gözardı edilen bir taraf var
demektir.
Bunun nedeni, insanın yalnızca maddî boyutu ve fizyolojik özellikleriyle dikkate
alınmış olmasıdır. Bundan dolayı eğitimin yarım kalmasına neden olmaktadır.
"Zihni ve kültürel mükemmeliyet" yerine "ekonomik verim" ilkelerini ileri
sürenler, aynı şekilde hataya düşmüşler; eğitimin, kültürel ve ahlâk boyutunu
dikkate almamışlardır. (Bayraklı, 1989:10)
Eğitimde ne anlaşıldığı, insanda en anlaşıldığına bağlıdır. Bu, tıpkı boya göre
kumaş kesmek, hastaya göre tedavi sunmak gibidir.
Ne yazık ki, günümüz eğitim sistemlerinde bu husus yeterince anlaşılmış
değildir. Özellikle Batı eğitim sistemi, insana evrimci bir gözle baktığı,
insanın yalnızca maddî yönünü alarak, nefsânî isteklerini değerlendirdiği ve
insanı huzura götüren manevî yapısına el sürmediği için, ortaya çıkardığı insan
tipi ise, bekleneni verememiştir.
Kuru, cılız ve ruhsuz işleyen eğitim modellerinin, insanı keşifte hata yaptığı
ortadadır. Çünkü insanın iç dekoruna göz gezdirmeyen ve insanın nasıl mükemmel
bir varlık olduğunu bilmek istemeyen bazı eğitimciler, insanın eğitim metodunu;
ya köpeklerde, ya farelerde, ya da maymunlarda aramışlardır. Bunlar arasında
insanın "düşünen bir hayvan" olduğunu söyleyen veya "insan tapılacak bir
varlıktır" şeklinde niteleyen ifrat ve tefritçi bilim adamlarının yanında,
insanı "meçhul bir varlık" diye takdim edenler de olmuştur.
İnsanı böylesine eksik, noksan ve mahiyetinden uzak gören eğiticiler, yalnızca
dünya hayatının ihtiyaçlarını dikkate alıp, buna göre eğitim modelleri tanzim
etmişlerdir. Sonuç ise, hiç de iç açıcı olmamıştır. Çünkü insan bir et yı-
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
189
ğmı değildir. Cesedin ihtiyaçlarını tatmin etmek, insanı tatmin etmez. Cesetten
başka insanın manevî duyguları ve onların istekleri ise hesaba katılmamıştır.
Başka bir ifadeyle; dünya üzerinde yaşayan en gelişmiş ve en kıymetli varlık
olan insanın, yaratılışından gelen birtakım maddî ve manevî özelliği; kendi öz
yapısına uygun olmayan eğitim tarzları ve sosyal sistemler vasıtasıyla
yıpranmaya ve bozulmaya neden olmuştur. İçinde yaşadığımız dönem, buna ait en
açık ve çarpıcı örneklerle doludur. (Şener, 1994:1)
B- Eğitimin Temel İlkeleri Konusunda Bir Öneri
1- İnsanın bütün duyguları dikkate alınmalıdır. İnsanda akıl, kalp, ruh, sır,
nefis, hayal ve beklenti gibi birçok duygular vardır. Kuvvetler, duygular ve
inançlar birlikte ve dengeli bir şekilde harekete geçirilmelidir. Bu duygular,
çoğu zaman bu dünya şartlarında tatmin olmayıp mutlu olmazlar. Gerektiğinde bu
duyguların yüzlerini, ebedî hayata çevirmelidir.
2- İnsanın yalnızca bulunduğu an ile değil, geçmiş ve gelecek ile de yaşadığı
bilinmelidir.
Bu nedenle insan davranışlarında geçmişin, şimdiki zamanın ve geleceğin
plânları, umutları ve beklentileri vardır. İnsan geçmişe döndüğünde, gidenlerin
veya kaybettiklerinin arkasından elem çekmemesi, geleceğe döndüğünde de korku ve
panik içinde kalmaması için "iman ve teslimiyet" denilen anlayış lâzımdır. Bu
temin edilmelidir. Yoksa, hayatında mutlu olamaz.
3- İnsandaki menfaat anlayışının, bölüşüm ve yardımlaşma anlayışına çevrilmesi
gerekmektedir.
190 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Yalnızca menfaat için yaşayan insan, kendisine lâzım olanlara ulaşmak için,
önüne çıkan her engeli aşmak ister veya yıkıcı gruplarla işbirliği yapmak ister.
İnsana verilen eğitimle, insandaki bu duygu, paylaşma ve bölüşme, diğer
insanların da yaşama hakkının olduğuna yönlendirilmelidir.
4- Irkçılık, bölücülük ve yıkıcı hareketlerin yıkıcı tesirlerini ortadan
kaldıracak ve milli birlik ve beraberliği esas alacak bir eğitim politikası
güdülmelidir.
5- Öğrencilere kendi öz kültürümüz anlatılmalı ve kazandırılmalıdır. Kendi öz
kültürümüzün kaynaklarının; tarih, vatan, millet, din, ahlâk, dil, bilim ve aile
gibi temel unsurlar olduğu unutulmamalıdır.
6- Aileyi güçlendirici ve özendirici çalışmalar yapılmalıdır. Çünkü toplumun
temel direği ailedir. Toplumsal problemler, çözülmeler ve insanî değerlerin
çöküşü, aile kurumunun zarar görmesiyle ilgilidir. Aile ne kadar güçlü olursa,
insanların kontrolü o derece kolay olacak, toplumdaki problemler ve suç işleme
oranı da son derece az olacaktır.
7- Dili koruma ve güçlendirme yönünde tedbirler alınmalıdır.
Dil, nesiller arasında bağlantıyı sağlayan bir semboller sistemi ve anlaşma
vasıtasıdır. Onun için ilim ve kültürün temelini teşkil eder. İnsanın bilgi,
kültür ve düşüncesinin sınırı, bildiği kelimelerin sayısına bağlıdır. Kültür ve
düşünce kabiliyeti gelişmiş insan demek; dil ufku geniş, kelime ve kavram
hazinesi zengin demektir.
Nesillerin geçmişleriyle bağlarını kesmeleri için, yıpratılmaya çalışılan
araçlardan birisi de dildir. Dilde sadeleştirme adı altında, dilin bozulması
suretiyle, çocuğun dedesinin ve hatta anne ve babasının dilinden anlayamaz hale
gelmesine dikkat etmek lâzımdır.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
191
Dil mutlaka bütünleştirici, kaynaştırıcı ve her seviyedeki vatandaşın
anlayabileceği bir tarzda kullanılmalıdır.
8- Dünya ve âhiret hayatı birlikte ve dengeli bir şekilde ele alınmalıdır.
İnsanın mahiyet ve derinliklerine ulaşılabilmesi için, dünya ve âhiret dengesi
içinde değerlendirilmesi lâzımdır. Gerçek saadet ve hayat kaynağı olan inanç ve
imân gerçeğini anladığı zaman, dünya ve âhirete ait sorumluluklarını da
bilecektir.
9- Fen ve din ilimleri birlikte okutulmalıdır.
Fen ve din ilimlerinin ayrı ayrı okutulması, kurumlar arasında büyük çatışmalara
sebebiyet vereceğinden, bunların birlikte okutulmasında zaruret vardır. Çünkü
aklı aydınlatan fen ilimleri, kalbi aydınlatan da din ilimleridir. Eğer
öğrenciye yalnız fen ilimleri verilirse, her şeyi madde olarak değerlendirir,
inkâr ve şüpheye düşebilir. Yalnızca din ilimleri verilirse de, taassup ortaya
çıkabilir. Sağlıklı, dengeli bir anlayışın oluşması için, fen ve din ilimleri
birlikte okutulmalıdır.
10- Kardeşlik, birlik ve beraberlik esas alınmalıdır.
Kişiler arasında samimiyeti, kardeşliği, muhabbeti, birlik ve beraberliği
geliştirmek lâzımdır. Bu yakınlaşma; maddî, şeklî, siyasî ve gösterişe yönelik
olmamalıdır. Manevî ve kültürel anlamda olmalıdır.
11- Öğrenci şevk ve ümit içinde tutulmalıdır.
Elemde, kederde, sevinçte ve hayatın bütün safhalarında, şartlar ne olursa
olsun, şevkini yitirmeden, ümitsizliğe düşmeden, en kritik anlarda bile
kendisini taşıyabilmelidir. İmkânlarıyla yetinmeyi bilmeyen, daha ileri gidemez.
12- Eğitime fertten ve nefisten başlanmalıdır.
192 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Bir toplumun ıslahı, ferdin ve nefislerin ıslahıyla mümkündür. Öyleyse eğitim,
toplumun en küçük üyesi olan insandan başlamalıdır. En tesirli metot da,
fertlerin ve nefislerin tek tek ele alınarak muhatap kılınmasıdır. Bu şekilde
herkesin problemiyle ayrı ayrı ilgilenilmiş olunur. Nefislerden başlayarak,
dalga dalga toplumun her kesimine yayılan ve memleketi bir bütünlük içinde
saracak şekilde yürütülmelidir.
Özellikle eğitimcilerin, nasıl bir eğitim istendiğini bizzat kendileri hal ve
tavırlarıyla göstermeleri yönünde, "kendini ıslah edemeyen, başkasını ıslah
edemez" ölçüsünü örnek almaları lâzımdır.
13- İnsanın kabiliyet ve arzulan dikkate alınmalıdır.
Hangi yöne alaka ve ilgi duyuyorsa, o öğrenciyi o yöne müspet bir şekilde
kanalize etmelidir. Kabiliyetler körel-tilmemeli, aksine onları geliştirecek
sahalar bulunmalıdır. Öğrencinin kabiliyeti, istek ve arzuları dikkate alınırsa,
o kişi fevkalâde faal hale gelir, hiç zorlama olmadan kendi arzusuyla gayret
gösterir.
14- Eğitim hür, açık ve topluma yönelik olmalıdır.
İnsan, şahsiyetinin oluşmasında, olgunlaşmasında ve yeterli dinamizme
erişmesinde hür ve açık eğitime muhatap kılınmalıdır. Bu açıklık ve hürriyet,
çalışmalarına ve fikirlerine özellikle yansıtılmalıdır. İlmî hürriyetin ortaya
çıkması halinde, bencil, şüpheci ve kavgacı düşünceler yok olacak, bazı bilim
adamlarının kendi fikirlerini zorla benimsetme isteği de bitecektir.
15- Eğitimde müspet hareket esas alınmalıdır. Toplum hayatının selâmeti, eğitim
kurumlarındaki ahenk, idaredeki uyum müspet hareketle mümkündür. Yoksa
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
193
iç bünyeyi anarşi ve terör çalkalar. İç hayatın bozulması ise, birçok felaketi
beraberinde getirir.
16- Öğrenci ve okul, siyaset içine çekilmemelidir.
İlmin ciddiyetini ve okulun disiplinini bozan ve zedeleyen unsurların başında
siyaset gelmektedir. Eğitim kurumlarına siyasî akımların girmesi; disiplini,
düzeni, ahenkli çalışmayı bozabilir ve insanları çok zaman karşı karşıya
getirebilir. Eğitim kurumlarının vazifelerinden birisi de, bu hastalığı tedavi
etmesidir. Bu büyük ve çok önemli hizmet ise, siyasetin bulaşmasıyla zedelenir
ve lekelenir.
17- Öğrenciye girişimci bir ruh verilmelidir.
Kişinin hayatı boyunca karşılaşacağı engelleri aşması, kendi problemini kendisi
çözmesi ve kendi ayakları üzerinde durması ve kendi kendini taşıyabilmesi,
müteşebbis bir ruha sahip olmasıyla ilgilidir.
Okullarda kişinin, kafasını ve gönlünü açacak, maddî ve manevî yatırımların
esaslarını elde edecek bir eğitim anlayışı verilmelidir.
18- Eğitim hizmetinde bulunanların yüksek bir gaye için çalışmaları lâzımdır.
Eğitim hizmetleri gibi, memleketin çok önemli bir vazifesini gören insanlar ve
özellikle de öğretmenlerin büyük bir fedakârlık, şevk ve gayret içinde olmaları
gerekir. Yani bu hizmetlerini, menfaat temini ve ücret alma şeklinde
görmemelidir. Gösterişsiz, alkışsız ve safi bir hizmet seyriyle, yepyeni bir
neslin yetişmesi uğruna kendilerini feda etmeleri beklenmektedir. Sahip
oldukları ilmi, geçim kaynağı olmaktan çıkarırlarsa, ilmin izzetini de korumuş
olacaklardır.
Eğitim anlayışının, bu ve buna benzer esaslar üzerine oluşturulması halinde,
insanın, toplumun ve devletin bir bütün
194 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
olarak ele alınması ve birbirine kaynaştırılması mümkün olacaktır.
Kişinin ailesini, devletini, milletini, tarih ve kültürünü sevmesi, koruması,
yüceltmesi için, millî ve manevî şuura sahip olması lâzımdır. Milli ve manevî
şuur, eğitim politikasının ıkı temel prensibi olmalıdır. (Turan 1980-9)
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU 195
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bilim ve Tecrübenin Işığında ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU adıyla yapılan bu
çalışmada; öğretmenlik mesleğinin, eğitim-öğretim sürecindeki çalışmaların,
birey ve topluma yönelik eğitim faaliyetinin ve kişile-rarası ilişkilerin önemi
ortaya konmuştur. Özellikle de, eğitim-öğretim çalışmalarını yürüten
öğretmenlerin başarı yolları konusunda, bilimsel tecrübe ve pratiklerin gereği
üzerinde durulmuştur.
Yapılan bu çalışmada, Türk toplumunun, dünya milletleri içinde beklenilen yeri
alabilmesi için, "beşeri sermaye" denilen, yetişmiş insan gücü kaynaklarına
sahip olunması ve bunların geliştirilmesi; bilimsel, milli, kültürel ve ahlâkî
normların elde edilmesi, eğitim ve öğretmenlik mesleğiyle ilgili olduğu görülmüş
ve bunların geliştirilmesinin gereği anlaşılmıştır.
Bilim ve Tecrübenin Işığında ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU isimli bu çalışmada,
öğretmenlikte başarı yolları için ortaya konan önerileri şöyle sıralamak
mümkündür:
1- Gün geçtikçe daha da önemli hale gelen öğretmenlik mesleğine; bilimsel,
ekonomik, ahlâkî ve uygulama açısından gerekli önem verilmelidir.
196 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
2- Bütün dünyada profesyonelce yapılan öğretmenlik, ülkemizde de sıradan bir
meslek olmaktan çıkarılmalı ve öğretmenlik mesleğine seçilenlere gerekli özen
gösterilmelidir.
3- Öğretmenlikte; öğreticilik, bilimsellik, uzmanlık, yöneticilik, örnek'
davranış ve rehberlik gibi alanlarda yeterli duruma ulaşılabilmesi için gerekli
çalışma yapılmalıdır.
4- Öğretmenlerin bilgi, genel kültür ve konu uzmanlığı yanında, öğretmenliğin
incelikleri, pratikleri, uygulaması ve tecrübelerine de önem verilmelidir.
5- Nitelikli bir insan yetiştirebilmek için, insanın bütün yönleriyle tanınması
ve anlaşılması gerekmektedir.
6- Öğretmenlik çalışmalarında, bireylere ve topluma istenildiği gibi yararlı
olunabilmesi için, öğretmenlerin, psikolojik ve sosyolojik normları iyi
bilmeleri; toplumun sosyal, siyasal ve manevî anlayışına saygı göstermeleri;
millî, tarihî ve kültür değerlere hassasiyetle yaklaşmaları, insan ilişkilerinde
kaynaştırıcı bir rol üstlenmeleri gerekmektedir.
7- Öğretmenlerin, öğrenci merkezli bir eğitim-öğretim çalışmaları yapmaları,
öğretim ilkeleri ve metotları konusunda uzman olmaları, eğitim teknolojisi ve
öğretim materyallerini çok iyi kullanmaları, kendilerini sürekli yenileme ve
araştırma isteği içinde bulunmaları konusunda gerekli çalışma yapılmalıdır.
8- Plânlama, amaç ve hedef, davranışlar, zamanı iyi kullanma, ödül ve ceza,
öğrenimlerin değerlendirilmesi, öğrenci ve öğrenci velileriyle ilişkiler gibi
eğitim-öğretim sürecindeki önemli aşamalara özen gösterilmelidir.
9- Öğretmenlerin, okul yönetimi ve diğer öğretmenlerle ilişkileri, çevreyle
gerekli diyalogu kurmaları, toplumla kaynaşma ve bütünleşme için gerekli
çalışmanın yapılması gereklidir.
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
197
10- Okulun eğitim-öğretim hizmetleri dışında, sosyal bir etkinlik misyonu
üstlenmesi, artık çağın eğitim anlayışı gereğidir. Bu konuda da gerekli
çalışmalar yapılmalıdır.
198 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
FAYDALANILAN KAYNAKLAR
Ağca, Hüseyin, Ailede Eğitim, TDV, Ankara, 19932.
Akseki, A.Hamdi, İslâm Dini, Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1993
Akyüz, Yahya, Türkiye'de Öğretmenlerin, Toplumsal Değişmedeki Etkileri, Ankara,
1978
Alıcıgüzel, İzzettin, İlk ve Ortadereceli Okullarda Öğretim, İnkılâp ve Aka
Kitabevi, İstanbul, 1990
Alkan, Cevat, Eğitim Teknolojisi, Aşama Matbaası, Ankara, 1981
Apuhan, Recep, Başarı Yolunda 40 Altın Kural,
Timaş, İstanbul, 1997
Arı, Ramazan ve Diğerleri, Gelişme ve Öğrenme Psikolojisi, Mikro, Konya, 1997
Aytuna, H. Ahmet, Ortadereceli Okullarda Öğretmenlik ve Problemleri, İstanbul,
1994
Banguoğlu, Tahsin, Dil Bahisleri, Kubbealtı Yay., İstanbul, 1997
Başaran, İ. Ethem, Eğitim Psikolojisi, Ankara, 1998 Başaran, İ. Ethem, Eğitim
Yönetimi, Ankara, 1994 Başaran, İ. Ethem, Türkiye Eğitim Sistemi, Ankara, 1994
Başaran, İ. Ethem, Temel Eğitim ve Yönetimi, Ankara, 1982
Bayraklı, Bayraktar, İslâm'da Eğitim, M.Ü.İ.F.Yay., İstanbul, 1989
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
199
Bilen, Mürüvvet, Plândan Uygulamaya Öğretim,
Ankara, 1996
Bilen, Mürüvvet, Başarılı Öğretim İçin Teknikler, Ankara, 1982
Bilgen, Nihat, Çağdaş ve Demokratik Eğitim, MEB. Ankara, 1994
Bilgiç, Emin, Milli Kültür Davamız, Boğaziçi, İstanbul, 1986
Bilgiseven, A. Kurtkan, Milli Eğitim Stratejimiz Nasıl Olmalıdır?, T.D.Arşt.
Vakfı Yay., İstanbul, 1986
Bloom, B. İnsanın Nitelikleri ve Okulda Öğrenme, Çev. D.A.Özçelik, MEB. Ankara,
1979
Bolay, S. Hayri, Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu, Nesil, İstanbul, 1996
Burvvash, Peter, Liderliğin Anahtarı, Çev., H. Aydm, Timaş, İstanbul 1997
Büyükkaragöz, Savaş, Genel Öğretim Metotları, Öz Eğitim, İstanbul, 1996
Canan, İbrahim, Çocuk Terbiyesi, Cihan Yay., İstanbul, 1988
Carnegıe, Dale, Dost Kazanma, Timaş, 1997
Carnegıe, Dale, Söz Söyleme ve İş Başarma Sanatı, Timaş, İstanbul, 1997
Carrel, Alexis, İnsan Denen Meçhul, Çev., R. Özedek, Timaş, İstanbul, 1997
Cordon, Thomas, Etkili Öğretmenlik Eğitimi, Çev., E.Aksay, Sistem Yay.,
İstanbul, 1996
Çelik, Vedat, Öğretmenlik Mesleğinin Toplumdaki Yeri, Fırat, Ün. Sos. Bil. Der.
C:3, Say. 1, Elazığ, 1989
Eren, Bilal, Güzel Sözler Antolojisi, Cihan Yay., İstanbul, 1983
Eren, Sadi, Güzel Konuşmanın Sırları, Nesil, İstanbul, 1997
200 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Ergin, Muharrem, Türkiye'nin Bugünkü Meseleleri,
Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1981
Ergin, Osman, Türk Maarif Tarihi, Eser Matbaası, İstanbul, 1977
Ergün, Mustafa, Eğitim Felsefesi, Ocak Yay., Ankara, 1996
Ergün, Mustafa, Eğitim Sosyolojisine Giriş, Ocak Yay., Ankara, 1994
Erkal, Mustafa, İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, Yenilik Basımevi,
İstanbul, 1991
Ertuğrul, Halit, Türk Eğitim Sistemi ve Problemleri, Ankara, 1993
Ertuğrul, Halit, Azınlık ve Yabancı Okulları ve Türk Toplumuna Etkisi, Nesil,
1997
Ertürk, Selahattin, Eğitimde Program Geliştirme,
Ankara, 1984
Fidan, N. Erdem, M. Eğitime Giriş, Alkım, Ankara, 1997
Fidan, Nurettin, Okulda Öğrenme ve Öğretme, Ka-
dıoğlu Matbaası, Ankara, 1986
Gündüzalp, Zübeyir, Altın Prensipler, Yeni Asya Yay., İstanbul, 1990
Güngör, Erol, Türk Kültürü ve Milliyetçiliği, Ötü-
ken Yay., İstanbul, 1975
Hızal, Alişan, Eğitim Ortamının Düzenlenmesi Gereği, Anadolu Ü. Yay.,-
Eskişehir, 1991
Hızal, Alişan, Eğitim Teknolojisinden Yararlanmak, Eğitim Teknolojisi mi? Ankara
Ün. E.B.F.Der. C.16, Say., 1, Ankara, 1983
Kabaklı, Ahmet, Manevî Sömürgecilik ve Kültür Emperyalizmi, Toker Yay.,
İstanbul, 1973
Kafesoğlu, İbrahim, Türk Milliyetçiliğinin Meseleleri, İstanbul, 1970
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
201
Karlı, Vedat, Günlük, Ankara, 1996
Kasapoğlu, Abdurrahman, Kur'an'da İnsan Psikolojisi, Yayılın Kurt, İstanbul,
1997
Kaya, Y. Kemal, İnsan Yetiştirme Düzenimiz, Nüve Matbaası, Ankara, 1977
Keskinkılıç, Kadir, Öğretmenlerin, İlköğretim Müfettişlerinden Bekledikleri,
Y.L. Tezi, Konya, 1997
Kırkıncı, Mehmed, Nasıl Bir Maarif, Timaş, 1997
Kim, H.Sung, Motive, Timaş, İstanbul, 1998
Koçer, H. Ali, Türkiye'de Modern Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi, Ankara, 1974
Kodaman, Bayram, Abdulhamit Dönemi Eğitimi, T.T.K. Yay., Ankara, 1991
Kongar, Emre, Kültür Üzerine, Çağdaş Yay., Ankara, 1981
Kozlu, Cem, Türkiye Mucizesi İçin, Vizyon Arayışları ve Asya Modelleri, Türkiye
İş Bankası, Ankara, 1994
Küçükahmet, Leyla, Öğretim İlke ve Yöntemleri, A.Ü.E.B.F. Yay., Ankara, 1985
Meriç, Cemil, Ümrandan Uygarlığa, Ötüken Yay., İstanbul, 1979
Nierenberg, Gerard, Uzman Sizsiniz, Çev., M. Rüzgâr, Timaş, İstanbul, 1997
Nişancı, Abdullah, Milli Eğitim Meselelerimiz, Ayyıldız Matbaası, Ankara, 1981
Nursî, B.Said, Lem'alar, Sözler Yay., İstanbul, 1976
Nursî, B.Said, Sözler, Sözler Yay., İstanbul, 1977
Nursî, B.Said, Muhakemat, Envar Neşriyat, İstanbul, 1990
Özakpınar, Yılmaz, Öğretmen Yetiştirmede Yüksek Öğretim Kurumlarının
Dünü-Bugünü-Geleceği, Sempozyum, Gazi Ün. (6-11), Ankara, 1987
202 ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
Özçelik, İsmail, Tarih Öğretiminde Yöntem ve Teknikler, Özkan Matbaası, Ankara,
1996
Özden, Yüksel, Öğrenme ve Öğretme, Pegem, Ankara, 1997
Özdemir, S. Yalın, H. İ., Her Yönüyle Öğretmenlik - Mesleği, Nobel, Ankara, 1998
Özdemir, Servet, Eğitimde Örgütsel Yenileşme, Pegem, Ankara, 1998
Özyazıcı, Arpaslan, Hücreden İnsana, Yeni Asya Yay., İstanbul, 1979
Sait Halim Paşa, Buhranlarımız, Hz. E.Düzdağ, İstanbul, 1976
Sands, Margaret ve Diğerleri, Okullarda Uygulama Çalışmaları, Ankara, 1997
Sekman, Mü'min, Yol Aç, Timaş, İstanbul, 1977
Sert, Yılmaz, Osmanlı'da Eğitim Kurumları, Ankara, 1995
Sevinçgül, Ömer, Güzel Konuşma ve Yazma Sanatı, Zafer Yay., İstanbul, 1989
Sezgin, Osman, Üçüncü Neslin Eğitimi, T.D.V. Yay., Ankara, 1991
Songar, Ayhan, Sibernetik, Yeni Asya Yay., İstanbul, 1978
Songar, Ayhan, Beynimiz ve Sinirlerimiz, Yeni Asya Yay., İstanbul, 1979
Sönmez, Veysel, Öğretmenin El Kitabı, Ankara, 1993
Şahin, Cengiz, Meslekî Rehberlik (Ders Notu) G.Ü. Kırşehir Eğitim Fakültesi Yay.
Kırşehir, 1998
Şener, Sami, Sosyoloji, Deha Yay., Sakarya, 1994
Şimşek, Ümit, Big Bang, Yeni Asya Yay., İstanbul, 1980
Tezcan, Mahmut, Eğitim Sosyolojisi, Feryal Matbaası, Ankara, 1996
203
Timurtaş, F. Kadri, Türkçemiz ve Uydurmacılık, Boğaziçi, İstanbul, 1977
Turan, Osman, Tarihi Akış İçinde Din ve Medeniyet, Nakışlar Yay., İstanbul, 1980
Turgut, M. Fuat, Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, Saydam Matbaacılık, Ankara,
1993
Turhan, Mümtaz, Garplılaşmanın Neresindeyiz? Yağmur Yay., İstanbul, 1972
Türkdoğan, Orhan, Değişme, Kültür ve Sosyal Çözülme, T.D.A. Vakfı Yay.,
İstanbul, 1988
VVoolfolk, A.E, Educational Psychology For Teac-her. U.S.A. Prentice Holl İne.
Cliffs, New Sersey, 1980
Varış, Fatma, Eğitimde Program Geliştirme, Ank. Ün. Eğt. Fak. Yay., Ankara, 1976
Varış, Fatma, Eğitim Bilimine Giriş, Ank. Ün. Eğt.Fak.Yay., Ankara, 1988
Ülgen, H.Ziya, Terbiye, Yeni Yol Dergisi, Sayı, 6, Syf. 5 , İstanbul, 1964
Yılmaz, Mustafa, Öğretmenlik Mesleği ve Meseleleri, T.M.K.Vak., Yay., İstanbul,
1972
Yeğin, Münip, Atomdan Hücreye, Yeni Asya Yay., İstanbul, 1980
Yardım, Ali, Eğitim ve Öğretim Tarihi, Damla Yay., İstanbul, 1976
Yörük, Hilmi, İnsan ve Psikoloji, Ankara, 1998
204
Arka kapak yazısı:
ÖĞRETMENİN BAŞARI KILAVUZU
İlkokul öğretmenliğinden, Millî Eğitim Bakanlığı müşavirliğine
kadar eğitimin birçok kademesinde 20 yılı aşkın bir süredir
görev yapmış bir eğitimcinin, bilgi, birikim ve tecrübelerini
konu etmektedir.
Göreve başlayan her öğretmen, bilgiyi kullanmanın,
uygulamanın, pratiğin ve tecrübenin başarı için ne kadar
önemli bir etken olduğunu çok iyi bilir.
Bu çalışmada, bir öğretmenin başarılı olması konusunda önemli tespitler,
tecrübeler, pratikler yer almıştır:
•Kişisel eksiklikler en kısa sürede tamamlanmalıdır.
•Bir öğretmende bulunması gereken temel yeterliliklere sahip olunmalıdır.
•Güzel ve etkili konuşma metotları uygulanmalıdır. •Okul yönetimi ve
öğretmenlerle seviyeli ilişkiler kurulmalıdır.
•Öğrencilerle iyi ilişkiler kurma yolları bilinmelidir.
•Öğrencilerin derse katılım ve motive olmaları sağlanmalıdır.
•Ders işlemede örnek bir yol...