«Evlenme ümidi kesilen (yaşlılıktan) oturup kalan kadınlara gelince: Süslerini açığa vurmamaları şartiyle dış elbiselerini çıkarıp bırakmalarında onlar için bîr günah yoktur. Bununla beraber sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır, Allah gereği gibi işiten ve bilendir.» [1]
Nur sûresi, 31. âyetle Allah'a ve Resulüne inanmış kadınların, bakılması haram sayılan şeylerden gözlerini indirip sakınmaları, baş örtülerini yakalarının üstüne gelecek şekilde örtmeleri ve bir de süs yerlerini, belirtilen on iki sınıftan başkasına göstermemeleri emredilmişti.. Bu âyet-i kerîme ile de yaşlılıktan oturup kalan kadınların durumuna temas ediliyor ve böylece 31. âyetin delâlet ettiği umumî mânayı bususlandı-rıyor; hayız ve çocuktan kesilen yaşlı kadınların süs yerlerini açığa vurmamak şartiyle dış elbiselerini çıkarıp o vaziyette bulunmalarında bir vebal olmadığı beyân ediliyor.
O halde yaşlı kadınlar evlerinin içinde ve dışında örtünme hususunda genç kadınların riâyete mecbur oldukları âdet ve kaidenin kısmen dışında kalmış oluyorlar. Şu şartla ki, süs yerlerini açmryacaklar, sadece dış elbiselerini ve büyükçe olan, altında başka örtü bulunan baş örtülerini çıkarıp bırakacaklar.. Yâni böyle yapabilirler. Ama bundan da sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır.
Muhaddis Ebû Davud'a göre 60. âyet, 31. âyete istisna teşkil ediyor. Nitekim İbn-i Mes'ud (R.A ) âyette geçen «siyâb» kelimesini, cilbab = baş örtüsü ve ridâ = uzun üstlük, entari, sabahlık ile tefsir etmiştir. İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Mücâhid, Saîd bin Cübeyr, İbrahim Nahaî, el-Hasan, Katâde, Zührî ve Evzâî de aynı görüştedirler.
Ebû Sâlih bu konuda diyor ki: «Yaşlı kadın büyükçe olan baş örtüsünü kaldırıp iç gömlek ve küçük baş örtüsü ile yabancı erkekler yanında durabilir.»
Gerek İbn-i Mes'ud, gerekse Ebû Salih'in tefsir ve izahından ciîbab ile himar'm ayrı şeyler olduğu anlaşılıyor. Şöyle ki, cilbab, boyun omuz, yaka ve göğüs kısımlarını kapsar şekilde olan baş örtüşüdür. Himar ise, bundan biraz küçük olan ve ekseri bunun altına gelecek şekilde örtülen baş örtüşüdür. O halde bu mânaya göre, cilbab, himar üzerine örtülen ve sokakta kullanılan büyükçe bir örtüdür. Himar ise ekseri ev içinde kullanılan bir baş örtüşüdür. Böylece hayız ve nifastan kesilmiş yaşlı kadınların yalnız himar ile sokağa çıkmalarında bir vebal olmadığı hükmüne varılıyor. İbn-i Mes'ud (R.A.)un "î şeklinde olan kırâetinden şu mâna çıkarılmıştır: «Siyab, himar üstüne örtülen cilbabdır. Yaşlı kadının yabancı erkeklerin yanında da cilbab Örtünmemesinde bir beis yoktur.» Bunu kuvvetlendirir mahiyette, İbn-i Ebî Hâtim'in tesbît ettiği rivayete göre, Ümmü Mesaîn diyor ki: Hazret-î Âişe Validemize gittim ve dedim ki:
— Ey müzminlerin annesi! Boya, üstlük, küpe, halhal, yüzük ve ince elbise hakkında ne dersiniz?
Buyurdular ki:
— Ey kadınlar zümresi! Sizin bu hususlarda hepinizin durumu aynıdır. Allah size zînetlcri süs yerlerinizi teşhir etmeksizin helâl kılmıştır. [2]
1. Hayız ve nifastan kesilen, yaşlılıktan oturup kalan kadınlar süs yerlerini açığa vurmamak şartiyle dış elbiselerini ve büyükçe olan baş örtülerini çıkarabilirler.
2. Süs yerlerini dışarı atmaları, yani açığa vurmaları haramdır. [3]
[1] Nûr sûresi, âyel: 60
[2] Tefsir-i Kurtubî: C. 12, S. 310. İbn-i Kesir: C. 3, S. 304.. Neylül-Me-râm: 357.
Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı Ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 2/108-110.
[3] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı Ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 2/110.